Küresel Ekonomik Görünüm


IMF, ara dönem (Nisan ayı) toplantıları için Dünyanın Ekonomik Görünümü Raporu, Finansal İstikrar Raporu ve Mali Gözlem Raporunu yayınladı. Bu raporlarda IMF’nin 2013 yılı için revize tahminleri ve görüşleri yer alıyor.

IMF’nin 188 üye ülkesinin 35’i gelişmiş ekonomi. 153’ü gelişme yolundaki ekonomi. Dünyanın toplam GSYH’sı 71,7 trilyon dolar. Dünya nüfusunun yüzde 15’ini temsil eden 35 gelişmiş ekonomi toplam GSYH’nın 44,4 trilyon dolarına yani yüzde 62’sine sahip bulunuyor (satın alma gücü paritesiyle hesaplama yapıldığında bu oran yüzde 50,1’e düşüyor.) Dünya nüfusunun yüzde 85’ini temsil eden 153 ekonominin toplam GSYH’sı 27,3 trilyon dolar yani dünya toplam GSYH’sının yüzde 38’ine eşit bulunuyor (hesaplama satın alma gücü paritesine göre yapılınca oran yüzde 49,9’a çıkıyor.)  

Satın alma gücü paritesi gelişme yolundaki ekonomilerin gelişmiş ekonomilere yaklaşmaya başladığı izlenimi yaratarak onların ithalat kısıtlamalarına gitmek veya ihracat teşvikleri uygulamak ya da doğal kaynaklarının gelişmiş ekonomiler tarafından kullanılmasını önlemek gibi bir takım önlemler alarak kapitalizmin işleyişini bozmalarını önlemek açısından önemli bir işlev görüyor.

IMF, Nisan ayı revizyonuyla 2013 yılında dünyanın yüzde 3,3 büyüyeceğini tahmin ediyor. 35 gelişmiş ekonominin ortalama yüzde 1,2 büyümesi beklenirken gelişme yolundaki ekonomilerin büyüme ortalamasının yüzde 5,3 olacağı tahmin ediliyor. IMF’nin Türkiye için 2013 büyüme tahmini yüzde 3,4.

2013 yılında gelişmiş ekonomiler için enflasyon beklentisi hala çok düşük (yüzde 1,7.) Buna karşılık gelişmekte olan ekonomiklerde yüzde 5,9. Gelişme yolundaki ekonomilerde enfasyon yüksek gibi görünse de geçmiş yıllara bakıldığında bu enflasyon oranının bu ekonomiler için düşük sayılabileceğini kabul etmek gerekiyor. IMF’nin Türkiye için 2013 yılsonu enflasyon beklentisi yüzde 5,5.

IMF, 2013 yılında dünya ticaretinin yüzde 3,6 oranında artacağını tahmin ediyor. Geçmişte yaşanan ticaret hacmi büyümelerine göre düşük sayılabilecek bir artış bu. Buna bağlı olarak gelişmiş ekonomilerde cari açığın gelişme yolundaki ülkelerden gelen fazla ile kapanacağı tahmin ediliyor. Türkiye için 2013 yılında beklenen cari açık oranı yüzde 6,8.

2013 yılındaki görünüm itibariyle dünyanın en borçlu devleti Japonya. Japonya’nın brüt kamu borç stokunun GSYH’sına oranı yüzde 245,4. Onu yüzde 179,5 ile Yunanistan, yüzde 130,6 ile İtalya, yüzde 122,3 ile Portekiz izliyor. ABD’nin kamu kesimi borç yükü yüzde 108,1, Euro bölgesinin yüzde 95. Gelişme yolundaki ekonomiler içinde en yüksek borç yükü Mısır’da (yüzde 83,8) en düşük borç yükü ise Suudi Arabistan’da bulunuyor (yüzde 3,5.) Türkiye’nin brüt borç yükü yüzde 35,5. 

Bu tahminler çerçevesinde dünyanın 2013 yılı için ekonomik görünümü büyük ölçüde 2012 yılının görünümüne benzeyecek gibi duruyor. Aşırı zorlanmış büyümelerin yarattığı balonlar sonucunda ortaya çıkmış bulunan borç stokları bu yıl da dünyanın önemli bir bölümünün başında sıkıntı yaratmaya devam edecek. Balonun şişirilmesi yaklaşık on yıl sürmüştü. Bakalım inmesi ne kadar sürecek. 

Yorumlar

  1. Elinize sağlık hocam. Hocam, Ege Cansen dünkü yazısında Japonya cari fazla veriyor bu yüzden borçlu olması olası değil dedi. Yazi da başka detaylar da vardı ama benim anladigim buna yakin bir görüş oldu. Acaba bu konu hakkında sizin görüşünüz nedir? İlginiz için teşekkür ederim, iyi bir gün olması dileğiyle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ege bey sanırım net borçtan söz ediyor. Ancak Japonya net bazda da % 154 borçlu.
      (S - I) + (T - G) = (X - M)
      (S - I) = 5
      (T - G) = -10 ise
      Özel kesim (S - I) tasarruf fazlası veriyor ama kamu kesimi (T - G) tasarruf açığı veriyor demektir. Bu durumda kamu kesimi borçlanacak demektir.

      Sil
  2. Hocam aciklayici bir yazı olmuş emeginize saglik

    Benim sorum Türkiye 2023 hedefi nekadar gerçekçi borc stogu dusuk görünüyor yani bir miktar daha yatirim yapar ve büyümeye katki saglar gibi görünüyor .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2023 hedefinin tutturulması için Türkiye'nin ortalama % 6,5 hızla büyümesi gerekiyor. Ki bu potansiyel büyüme hızı olan % 5'in üzerinde. Ben bu hedefi çok iyimser buluyorum.

      Sil
  3. Günaydın Hocam

    ben bir şeyi merak ediyorum bir zmanlar imkb ve bovespa birlikte hareket eder ve kıyaslanırdı bugün bist 85.000 bovesba 52.000 lerde geziyo brezilyanın notu yarırım yapılabilir bizimkisi hala yatırım yapılamaz veya yatırım yapılabilir olmak üzere diyelim. Brezilya dış tic fazlası veriyo biz açıgı brezilya uçagına kadar kendi üretiyo sanayi ve tarım reformlarını yapmış YAPISAL sorunu olmayan bir ekonomi dün brezilya faizleri atrtırıma bile gitti şimdi benim merak ettim brezilya borsası neden düşüyo biz neden çıkıyoruz ? tam tersi olması lazım degilmi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Borsa her zaman herşeyin göstergesi değildir.

      Sil
    2. Brezilya'da reel faizler tasarruf sahiplerini ve yatırımcıları tatmin edecek düzeyde. bu nedenle herkes mevduatta ya da tahvilde. kimse borsaya girip risk almak istemiyor.

      Sil
  4. Hocam Türkiye'nin kamu borcunun GSMH ya oranının bu kadar düşük olmasını siz nasıl değerlendiriyorsunuz bunun nedeninin özelleştirmeler olduğunu düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özelleştirmeler ve bir seferlik gelirlerin de etkisiyle bütçe açıklarının düşmesi borçların da düşmesine yol açtı.

      Sil
    2. Hocam peki sonra ne olacak bu özelleştirmeler bittikten sonra en son duydugum TCDD de özelleştirilmiş demir yolları ne Almanya'da ne de Amerika'da ozellestirilmistir

      Sil
    3. 1990-99 arası Türkiye'nin kamu borç stoku/GSYH oranı ortalama %36 gibi düşük bir orandı. kamu borç stokunun düşük olması her şey iyi gidiyor demek değildir.

      Sil
    4. Özelleştirme yanlış bir politika değil. Bütün mesele oradan sağlanan imkanların ekonominin toparlanmasına kullanılarak yeni üretim kapasiteleri yaratmaya yarayıp yaramadığında.

      Sil
  5. en üstteki yorum için bilgi. Japon merkez bankasının yayınladığı "flow of funds" raporuna göre finans dışı kesimin (reel sektör + kamu) finansal varlıkları (bu varlıklara halkın elindeki altın dahil değil çünkü tam miktarı bilinmiyor) finansal yükümlülüklerinden daha fazla. Ege Cansen'in kastettiği bu olsa gerek. Japon hükümeti çok borçludur mesela ama diğer taraftan Japon halkı ve firmalarının net finansal varlıkları bunun üzerindedir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. not: finansal varlıklara hisse senetleri dahil değil. halkın ve firmaların doğrudan ya da dolaylı olarak tuttukları yurt içi-dışı tahvil-bono, mevduat, nakit para, ihracat alacakları gibi bir başkasının yükümlülüğü olan varlıklar söz konusu. hisse senetleri ise bir başkasının borcu olarak kabul edilmiyor.

      Sil
  6. Merhaba Hocam bu güzel yazı için teşekkürler. Japonya konusu benimde ilgimi çekti. Sizce temel olarak Japonya'nın kamu borç stoğunun GSMH'ye oranla bu kadar yüksek olmasının temel sebebi nedir. Hammadde yoksunluğu veya Amerika'ya aşırı bağımlılık gibi faktörler geldi ilk olarak benim aklıma.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Japonya'da 80'lerin sonu 90'ların başında emlak balonu patlayınca özel sektörde "deleveraging" yani borç eritme süreci başladı. bunun bankalar üzerinde yaratacağı olumsuz etkiyi bertaraf etmek için (bankaların batması Japon devleti için çok daha büyük zararlar demek) bankalardan yoğun bir şekilde borçlandı. amaç hem bankacılık sektörüne destek olmak (devlet tahvilleri risksiz kabul edildiği için sermaye ayırmaya gerek olmuyor ve bankalar ayrıca faiz geliri elde ediyor) hem de kamu harcamaları yoluyla deflasyonist etkileri elimine etmekti. ancak Japonya'da ekonomik zayıflık nedeniyle bankalar ve kamu gelirleri bir türlü toparlanamadı. 1980'lerde %30 düzeyinde olan yatırım/GDP oranı 2000-12 arası dönemde %22'ye indi. diğer taraftan tüketim de artmadı. ayrıca, "geçici" olacağı düşünülen birçok kamu harcaması kalıcı hale geldi. üzerine mevcut borcun faiz yükü de eklenince borçlar çığ gibi büyüdü. 1990'da %59 olan kamu borcu/GDP oranı şimdilerde %250'ye yaklaşmış durumda.

      Sil
  7. kamu borcumuz düşük hocam ama bu gün açıklanan veride;

    2013 Şubat sonu itibarıyla, Uluslararası Yatırım Pozisyonu (UYP) verilerine göre, Türkiye’nin yurtdışı varlıkları, 2012 yıl sonuna göre % 0,2 oranında artışla 214,7 milyar ABD doları, yükümlülükleri ise % 1,9 oranında artışla 640,9 milyar ABD doları olarak gerçekleşmiştir

    Türkiye’nin yurtdışı varlıkları ile yurtdışına olan yükümlülüklerinin farkı olarak tanımlanan net UYP, 2012 yıl sonunda –414,7 milyar ABD doları iken 2013 yılı Şubat sonunda –426,2 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşmiştir.

    786 milyar dolar milli gelirimiz 640 milyar dolar yükümlülük çok fazla degil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Buna özel kesim de dahil.
      GSYH her yıl yarattığımız gelir, yükümlülükler ise yıllar yıllar boyu birikmiş yükümlülüklerimiz diye bakınca çok da büyük görünmüyor ne dersiniz.

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
  8. Hocam ben şunu merak ediyorum;bir ülkenin diğer ülkelere olan dış borcu artınca tehlike geliyorum der ve siyasi olarak bağımsız politika izlenemez bir ülkenin dış borcu bu kadar önemli iken mastric. Kriterlerinde bununla alakalı bir koşul yok ama ülkenin kamu borçlanması %60 ı geçmemesi gerekir diye bir koşul var.hocam bunun bu kadar üzerinde durulmasının sebebinedir? Bir ülkenin kamu borçlarının yükseklerde seyretmesinin neden kötü olduğunu ekonomik gerekçeleriyle söyleyebilirmisiniz? Sonuçta bir ülke siyasi çıkarlarında koruyarak iktidarda kalmak ve işsizliği düşünebilmek için aldığı borçları verimli alanlarda kullanmak istemezmi? Ekonomi açısından bakılırsa özel sektörün borçlanması kamu borçlanmasından daha tehlikeli değilmidir?kamunun en azından hesap vereceği birileri var ama özel sektörün yoktur.kısacası neden dış borca değil devletin borcun bak denilmektedir? Son olarakta kamu borcu diyince ülkesindeki vatandaşlara olan borcumu kastederiz dışarıya olan borçta dahil ediliyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kamu borcunun yüksek olması demek kamu kesiminin harcamalarını kısamaması ve vergi koyamaması demektir. Bu sürüp g,derse gün gelir kamu kesimi açığı kapatmak için daha çok faiz vermeye başlar. Ekonomideki kaynakların çoğunu kamu kesimi toplarsa özel kesim kaynak bulamaz ve yatırım yapamaz hale gelir (buna crowding out etkisi deniyor.) Verimli yatırımı özel kesim yaptığına, kamu kesimi daha çok maaş vs ödemek için borçlandığına göre bunun sonunda ülke yatırım yapamaz hale gelir.

      Sil
  9. merkez bankasının %15'lik kredi büyüme hedefi halen geçerli mi? eğer geçerliyse IMF'nin tahmini olan %3.4'lük bir büyüme mümkün değil. hangi hesabı kullanırsanız kullanın %2.5'ten daha fazla bir büyüme imkansız. demek ki %15'lik kredi büyüme hedefi rafa kaldırıldı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB henüz bu % 15'lik hedefi resmen rafa kaldırdığını açıklamadı ama bence de bu hedef şu anda kimsenin umurunda değil.

      Sil
  10. Hocam sizce bir ülkenin dışarıya olan borcunun artması içeride yeterince bağımsız politika izleyememesine sebeb olur mu ? Eğer sebeb oluyorsa bunun gerekçesini nasıl öne süreriz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bir ülke dışarıdan borçlanıyorsa o ülke cari açık veren bir ülke demektir. cari açık veren ülkelerin merkez bankaları da yüksek miktarda net rezerv bulundurmak zorundadır (parası rezerv para niteliğinde olan ve caydırıcı askeri güce sahip ABD gibi ülkeler istisna) bu net rezervler merkez bankasının aktifinde yer alır ve pasifteki parasal tabanın dayanağını oluşturur. yani net rezervler arttıkça parasal genişleme mümkün olurken, net rezervler azaldıkça parasal genişleme pek mümkün olmaz. bu da politika bağımsızlığı üzerinde kısıttır. ayrıca ikiz açık veren ülkelerin riskleri bir hayli artacağından, cari açık veren bir ülkenin yüksek bütçe açığı vermesi pek mümkün değildir. bu da maliye politikası üzerinde kısıttır.

      Sil
    2. ek bilgi: Japonya ve Çin cari fazla vermelerine rağmen yüksek miktarda dolar rezervi tutarlar. bu ekonomiler Amerikan ekonomisine çok bağımlı olduklarından ABD'de faizlerin yükselmesini ve dolayısıyla tüketimin azalmasını istemezler. ve faizleri stabilize etmek için sürekli ABD hazine kağıdı alırlar.

      Sil
    3. Bugünün dünyasında zaten kimse öyle bağımsız ekonomi politikası izleyemiyor. Ama aşırı borçluluk bağımsızlık kaybını daha da artırır.

      Sil
  11. Hocam Ercan kumcunun ile birlikte yazğınız krizleri nasıl çıkardık adlı kitabınızı ve kendime yazılar kitabınızı kitapçılarda bulamıyorum. acaba kitabınızın yeni baskısı mı yapılmıyor? Sebebi nedir? Bu arada ekonomi politika kitabınızın güncellenmiş hâli ne zaman kitapçılarda yerini alır? sabırsızlıkla bekliyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Krizleri Nasıl Çıkardık kitabının baskısı kalmadı. Yenilemiyoruz. Kendime Yazılar Remzi Kirabevinde var. Ayrıca ideefixe ve pandora dan internet üzerinden de almak mümkün. Ekonomi Politikasının yenilenmesi bitmek üzere sanırım bir kaç ay sonra raflara gelecek. Tşkler.

      Sil
  12. Hocam,Ege Cansen Japonyanın cari fazla verdiğini,borcun yurtiçi yerleşiklerinin bankalara borcu olduğunu,dolayısı ile Ülkenin dışarıya borcu olmadığını söylüyor.Hatta Japonyanın yurt dışında çok büyük yatırımları olduğu için çok alacaklı olduğunu söylüyor.Bizim borcun çok büyük kısmı Yurt dışına ve gittikce artıyor diyor.
    Ayrıca tabii ABD de çok borçlu ama kendi parasını basıyor,AB bölgesi de çok çikmazlarda ama Euro basarak zaman kazanıyor.Biz bu yapımızı değiştirmezsek ne olacak,ayrıca yerli şirketleri yabancılara sattıkca,ileride kar transferleri cari açığımızı daha fazla büyütmeyecekmi hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'de kamu kesimi borcunun (toplamı 535 milyar TL)2/3'ü iç borçtur. Kamu kesiminin dış borcu toplam kamu kesimi borcunun 1/3 üdür. Yani bizde kamu kesimi ağırlıklı olarak kendi halkına borçludur. Bizde dışarıya borçlu olan özel kesimdir (226 milyar dolar.)
      Japonyanın net borcu (yani alacakları düşüldükten sonraki borcu) GSYH'sının % 154'üdür. Yani hala çok yüksektir. Bu borç yurtiçi yerleşiklerin bankalara olan borcu değil kamu kesiminin borcudur. Yani kamu kesimi verdiği bütçe açıkları nedeniyle borçlanmış ve bu stok oluşmuştur. Çünkü Japonya yıllardır cari fazla verse de yüksek bütçe açıkları veren bir ekonomidir. Yani
      (S - I) + (T - G) = (X - M)denkleminde (X - M) yani cari denge fazla verse bile (T - G) ondan daha büyük tutarda açık vermekte ve bunu (S - I) daki tasarruf fazlasından borçlanarak karşılamaktadır.

      Sil
    2. Türkiye'de yeterli tasarruf olmadığından bu para yabancılardan gelmektedir. yanlış bilmiyorsan yaklaşık 12-13 milyar dolar (doğrumu) böyle ise buda Türkiye'nin kırılgan bir yapıda olduğunu göstermez mi?

      Sil
  13. Bu 35 ülke ve %62'lik GSYH'nin içinde BRIC ülkeleri de bulunuyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. BRIC ülkeleri 35 gelişmiş ülke arasında değil 153 gelişme yolundaki ülke arasında bulunuyor.

      Sil
  14. hocam şimdi Türkiye'nin s/gsyih oranı %11 civarında bir şey, I/gsyih oranı da %22 civarında...Tamam kendi potansiyelimize göre en az %6.5-7 civarında büyümemiz lazım. bunun için de yatırım ve tasarruf oranının %35 lere tırmanması lazım, Türkiye sadece yatırım oranını yükseltip, tasarruf oranın da bir iyileşme olmazsa, ekonominin çökeceği açıktır. peki bu ülke potansiyel olarak %7 civarında büyümesi için lazım olan %30-35 tasarruf ve yatırım oranına nasıl ulaşacak, yoksa bu bir ütopya mı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Reel faizin negatif olduğu bir ortamda tasarruflar oraya varamaz.

      Sil
  15. altın fiyatlarında son günlerde yaşanan iniş çıkış (altın güvenli liman değil) tezlerinin yeniden ortaya atılmasına neden oldu.altın spekülasyona çok açık olması nedeniyle kısa vadede çok fazla inip çıkıyor ama paramızı nereye yatıracağız Hocam?3 yıl önce Yunan krizinin iyice ayyuka çıkmasından evvel 100 TLmizi 1 ay vadeli mevduata yatırsaydık ve bu mevduatı o tarihte geçerli olan faiz oranlarına göre her ay yenileseydik 2013 Mart sonunda stopaj dahil reel kazancımız NEGATİF %1,6 oluyor.ana para enflasyon karşısında erimiş oluyor.aynı şeyi 1 ay vadeli USD mevduat için yapsaydık,kur değişimiyle birlikte aynı dönemde POZİTİF %2,6 reel kazanç elde ederdik.dolar mevduat pozitif kazanç sağlıyor ama o da çok düşük.altın ise aynı dönemde %23,3 reel kazanç sağlamış.en çok reel kazancı %34,8 ile borsa sağlamış ama herhalde borsaya da güvenli liman diyemeyiz Hocam :))
    yatırımcıya pozitif reel faiz versinler altınımızı satalım ama bu faizlerle kimse yatırımcıdan altın satmasını beklemesin ki şu an zaten hiç kimse satmıyor.herkes alım yapmaya çalışıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dönemde parayı gönül huzuruyla yatırcak yer yok. Ertelediğniz harcamaları yapın.

      Sil
  16. Hocam bir ülkenin cari açığı ne kadar yüksek olursa kriz virüslerini bünyesinde taşır denilmektedir. Bunun sebebini şu şekilde açıklasak yanılırmıyız; cari açık ürettiğimizden fazla tüketmek olduğundan bu fazladan tükettiğimiz kısmıda sıcak parayla kvadeli borçlarla ve doğrudan yabancı sermayeye finanse ettiğimizden ve ayrıca finasman kalitemizin de bozuk olmasından bizim cari açığımız aynı zamnda yükümlülüğümüzde olduğundan bunların kısa zamanda ülkeden ayrılma tehlikesi de olduğundan ülke ani kur yükselişiyle karşılaşır. Hocam bunu bu şekilde izah etsem yanılırmıyım bunun bir de siz izah ederseniz minnettar olurum teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  17. Hocam gecen yil yüzde 2,2 buyumemize ragmen yuzde 6 cari acık yine yuksek degilmi.bu yıl tekrar yukselmeye basladı.ülkemiz bu şekilde buyumeyi ne kadar daha sürdürebilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yüzde 6 cari sçık büyülk ama yüzde 10'dan iniyor. Büyüme düştü diye cari açık hemen sıfıramaz. Cari açığın önemli bir bölümü enerji faturası. Türkiye ister isemez car açık verecek ama bunu yüzde 4 veya 5 de tutmak gerekli. Onun için de biraz yavaş büyümeye razı olaka gerekiyor.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?