2014 Tahminlerimi Yeniledim

30 Aralık 2013 tarihli ‘2014 Tahminleri’ başlıklı yazımda Türkiye ekonomisi için tahminlerimi sizlerle paylaşmıştım. Ocak ayı içinde Fed’in tahvil alımını 10 milyar dolar daha azaltma kararına ek olarak içeride artan siyasal sıkıntılar ve Merkez Bankası’nın faizlerde artırmaya gitme kararı bu tahminleri şimdiden revize etmeyi gerektirecek kadar önemli izler bırakmaya başladı.

Aşağıdaki tabloda 2014 yılına ilişkin Orta Vadeli Program (OVP 2014) tahminlerini ve kendi tahminlerimi (ME 2014 ve ME Yeni 2014) sunuyorum.

Gösterge
OVP 2014
ME 2014
ME Yeni 2014
Büyüme (%)
4,0
3,0
1,5
TÜFE (yılsonu, %)
5,3
7,3
8,5
İşsizlik (%)
9,4
10,2
10,5
Bütçe Açığı / GSYH (%)
1,9
2,5
2,5
Cari Açık / GSYH (%)
6,4
7,5
6,0
USD Kuru (yılsonu)
1,98
2,30
2,50

2014 yılına ilişkin ilk tahminde dolar kurunun yılın sonuna doğru yükselişe geçerek 2,30’a tırmanacağını ama yıl ortalamasının 2,10’da kalacağını tahmin ediyordum. Son gelişmeler, ortalama kurun 2,30 dolayında olacağı, enflasyonun (özellikle kur etkisiyle) daha yüksek çıkacağı, cari açığın (yine kur etkisiyle) daha düşük kalacağı ve dolayısıyla büyümenin de daha düşük bir düzeyde gerçekleşeceği yönünde tahminlerimi düzeltmemi gerekli kıldı.   

Bu revize tahminler gerçekleşirse GSYH 800 milyar doların altına (750 – 770 milyar dolar arasına) düşecek demektir. Bu gelişme, kişi başına geliri de 10,000 doların altına çekecek demektir.   

Yılbaşında tahminlerimi açıklarken bu yılın ilginç bir yıl olacağını ve tahminleri sık sık revize etmemiz gerekeceğini belirtmiştim. Daha birinci ay dolmadan yenileme ihtiyacı ortaya çıktı. Bundan sonra birçok kez düzeltme yapacağımı düşünüyorum.

OVP’nin de yenilenmesi gerekiyor. Sanırım artık hiç kimse 2014 yılında Dolar kurunun 1,98’lik bir ortalamada kalacağını veya enflasyonun yılsonunda yüzde 5,3’de olacağını ya da büyümede yüzde 4’lük bir hedefin yakalanabileceğini iddia etmiyor. Hükümet yetkililerinin açıklamaları da tahminlerin revize edilmesi gerektiğini ortaya koyuyor.

Yenilenmesi gereken bir başka gösterge de Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi. Merkez Bankası enflasyon hedefi olarak yüzde 5,3’lük bir yılsonu oranını açıklamıştı. Daha sonra bu hedefe ilişkin olarak önce 6,2’lik sonra da 6,6’lık tahminler açıklandı. Bugün geldiğimiz noktada 6,6’lık tahminin tutma olasılığı oldukça düşmüş bulunuyor. Bu durumda Merkez Bankası, tahmin yenilemek bir yana hedefi değiştirmek zorundadır. Aksi takdirde bu hedeflerin özellikle kamu çalışanlarına yapılacak ücret artışlarını sınırlı tutmak için düşük tutulduğu kanısı giderek yaygınlaşacaktır. Bir Merkez Bankası’nın görevi böyle bir işleme aracılık etmek olmamalıdır. Beklentileri olumlu hale getirmek için hedefi iddialı koymak bir noktaya kadar kabul edilebilir bir yaklaşım olsa da tutmayan hedeflerde ısrar etmek ciddi itibar kayıplarına yol açıyor. Bağımsızlığını kullanıp kullanamadığı tartışma konusu olan Merkez Bankası’nın bu konulardaki tartışmaları bertaraf etmesinde büyük yarar var. 

Yorumlar

  1. Kısacası stagflasyon demişsiniz sayın hocam! Daha ilk aydan beklentileriniz bu kadar kötüyse siyasi risklerin daha da artacağı sene boyunca daha kötü senaryolarla karşılaşırız gibi. Sizce tekrar IMF'nin kapısını çalmamız gerekecek mi?

    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet gidiş şimdilik stagflasyon gibi. Umarım ikinci yarıya doğru resesyona dönüşmez.
      IMF'nin kapısını çalmak bu iktidarın yapabileceği bir şey gibi görünmüyor. O kadar çok laf ettiler ki yeniden oraya gitmek zor olsa gerek.

      Sil
    2. Nasıl yani Stagflasyon var ama Resesyon yok öyle mi? Anlayamadım...! kavramlar kargaşa içerisinde ... tabloya göre Enflasyonun Ağa babası Devalüasyon var... bırakın şimdi yok dalgalı kurda devalüasyon olmazı, bal gibi her şey devalüe oluyor... ülkede devalüasyon var büyüme rakamları bu genç nüfusa göre ülke sağdan sola dönse %2,5 olması Allah'ın emri. revize edilmiş büyüme rakamları 1,5 sa hakikaten bu ülkede çok acayip işler dönüyor demektir... bütün bunlara rağmen mahfi eğilmez hocam resesyonun olmayacağını abd ve ab den gelen umutlu verilere göre konuşuyorsa o zaman büyük hata yapıyor demektir... bugün çin ekonomisi büyük bir durgunluğa girmişken ve avrupada işler yolunda değilken kaldı ki; Avrupa merkez banaksı başkanı mario draginin açıklaması ab de büyük balonların oluşmasından korkuyoruz krizden çıkmamız zaman alacak açıklaması acaba hiç bir şeyi ifade etmiyor mu? ve en sonunda Fed in varlık alımını bu yıl sonuna kadar sıfırlaması size neyi anlatıyor... masal mı bunlar..

      Sil
    3. Karmaşa yok.
      Stagflasyon enflasyonla birlikte büyümenin var olması demek. Benim tahminlerimi konuşuyorsak yüzde 1,5 büyüme ve yüzde 8,5 enflasyon stagflasyon demektir. Eğer büyüme iki çeyrek üst üste eksi çıkarsa o zaman resesyon olur.
      Devalüasyon ekonomi bilimindeki tanım gereği bir kararla yapılan işlemdir. Ancak sabit kur rejiminde söz konusu olur. Dalgalı kur rejiminde kimse karar almaz. Piyasa kendiliğinden değeri belirler. Eğer TL düşmüşse buna dalgalı kur rejiminde değer kaybı (deppreciation) deniyor. Bunlar teknik terimler. Ama sokaktaki adam buna devalüasyon diyor. Yapacak bir şey yok.
      Burada elden geldiğince basitleştirerek anlatıyoruz ama basitleştireceğiz diye ekonomi biliminin bilimsel jargonunu bir kenara atamayız. Sokaktaki adam ikinci elden ev aldığında yatırım yaptım diyor diye buna biz de yatırım diyemeyiz.

      Sil
    4. 1-Stagflasyon tanımı : Resesyon ile Enflasyonun aynı anda yaşandığı makroekonomik durumdur...!
      2- Resesyon sadece büyümenin 2 çeyrek üst üste eksi çıkması değildir... resesyon bazen büyümenin ilk çeyreğe göre düşüş göstermesine de resesyon denir...
      3-Devalüasyon Ulusal ekonomideki bütün değerlerin yeniden şekillenmesidir, bir ülke ekonomisinin her bakımdan canlılığını yitirmesine denir ... bu bazen deflasyon dönemlerinde o mal değer kaybına uğrarken enflasyonist dönemde o mal değerini arttırmış olur... siz buna deppreciation (değer kaybı) diyin bende Devalüasyon diyim her ikiside aynı yola çıkıyor... ama tanımlarda bir kargaşa var aynı ülkemizin girmiş olduğu şu sıkıntılı dönem gibi...

      Sil
    5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
  2. Hocam, belirsizlik döneminden geçiyoruz diyebilirmiyiz? Veriler iyi olduğunda bile işçi ve memur maaş zamları için ciddi uzun tartışmalar yapılırken görüşmelerde şimdi oluşan enflasyonda çalışan zamların yetersizliğinden daha çok ses yükseltir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belirsizlik dönemini geçtik galiba şu anda kötüye giden bir belirlilik dönemindeyiz sanıyorum. Çalışanların sesleri yükselecektir. Kaçınılmaz bir şey.

      Sil
  3. OVP nin sizin de dediğimiz gibi acilen yenilenmesi lazım. En büyük tehlikeyi merkez bankası kanununda yapılabilecek değişiklik söylentileri olarak görüyorum. Kanımca MB ye fiyat istikrarı dışında yüklenebilecek görevler piyasayı karıştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Sizin daha önce dediğimiz özerk vergi olayı gerçekleştirdiğimiz çok faydası olacaktır ama seçimlerin üst üste bindiği bu yıl hükümetten böyle reformlar beklemek fazla iyimserlik olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru saptamalar, teşekkürler.

      Sil
    2. Hocam Günaydın

      2.Şubat tarihli faiz artışımı,kur artışımı daha zararlı yazınızda artan faizlerin sonucunda değerlenecek TL nin ithalatın artıracağı varsayımıyla cari açığın yükseleceğini belirtmiştiniz.
      2014 yılı yeni kur tahmininiz 2.50 olduğuna göre TCMB nin yapmış olduğu fiz artışını yeterli bulmadığınızı anlayabilirmiyiz?
      Bir de mevcut Global konjektürü ve Türkiye^'nin kendi içinde karşı karşıya kaldığı siyasi ve ekonomik riskleri dikkate aldığınızda size göre Türkiye'de real faizler hangi düzeyde olmalıdır?

      Saygılarımla,
      Ali Güney

      Sil
    3. MB'nin yaptığı faiz artışını yeterli buluyorum ama uygulamada % 12 yerine % 10'u uygulayınca yetersiz kalıyor. Öte yandan ben gelişmekte olan ekonomiler arasındaki faiz yarışının ister istemez süreceğini ve bunun yabancı fon çıkışlarına yol açacağını, MB'nin buna faizle kolay kolay tepki veremeyeceğini düşünüyorum.

      Sil
  4. Hocam kırılgan ekonomi diyoruz.Eğer ekonomi kırılırsa ,bunun anlamı ekonomik göstergelerin kontrol edilemez derecede çığrından çıkmasımıdır. Başka bir deyimle , ülkenin borçlarını ödeyememesi,İthalatın durması,maaşların ödenememesi,üretimin yapılamaması yada ülke için çok az sayılabilecek miktarda yapılması,dövizin ulaşılamaz derecede çok pahalı olması , kıtlık baş göstermesi gibi durumlarmıdır. Yoksa başka anlamları da varmıdır.Varsa neler olabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Genelde bunlardır. Yabancı yatırımcılar açısından asıl olan ise dış borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmesidir.

      Sil
  5. Ellerinize sağlık hocan.
    OVP nin verdiği verilerin revize edilmesi zaten şart görünüyor, lakin hala birkaç hükümet adına görevli kişilerin %4 büyüme oranlarını yakalarız demesi ilginçtir. Enflasyon altında ezilen maaşlar zaten işlerin kötü yönüne bir göstergedir. MB nın hala bağımsızlığına güvenebiliyorsak eğer, temel görevlerini unutmadan uygulamalarını desteklemek gerek.
    İşsizlik ve dolar kuru ile ilgili tahminleriniz ciddi anlamda önemli ifadeler. Umarım bu oranda bir işsizlik ve dolar kuru ile karşılaşmayız demekten başka bir temennim bulunmamakta maalesef. Tabi siyasi ortam bu kadar gerginken pek mümkün olmasa da...
    Saygılar Hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben de tahminlerimin tutmamasını isterim açıkçası. Kur da işsizlik de can sıkıcı.

      Sil
    2. Kurun yukselmesi caninizi sıkmasın hocam,olmasi gereken duzeye geliyor. Otomatik denklesme. Ayrica butun gelismis ulkeler parasinin degerini dusurmeye calisirken bizim ulusal paramizin degerini yuksek tutmamizin bir anlami var. Varsin iflas edelim hocam, yapisal reform için bir şans

      Sil
  6. hocam verdiğiniz ekonomik veriler ışığında stagflasyon ve resesyon işaret ediyor...

    YanıtlaSil
  7. hocam zaten MB güvenilir olma becerisini çoktan kaybetti ama nedense bu ülkede yetki sahibi insanlar son derece pişkin bir durumdalar.bir yandan bakıyorsunuz hükümet yolsuzluk davalarını örtpas ediyor,bir yandan MB başkanı son derece fiyasko açıklamalara tahminlere rağmen hala görevinin başında.size birşey sormak istiyorum hocam.açık ve dürüstçe cevap verirseniz çok sevinirim: siz yılsonu usd beklentinizi 1,92 açıklayıp da sonuç 2,12 olduğunda,hala görevinizin başında kalır mıydınız? Yoksa istifa eder miydiniz?
    Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Temmuz 1997'de Hazine Müsteşarlığına atandığımda basına hedeflerimi yerine getiremezsem istifa ederim demiştim. Kendi sözlerimi yerine getirdiğim halde hükümet sözlerini yerine getiremediği için 1997 yılının Aralık ayında yani aşağı yukarı 5 ay sonra Hazine Müsteşarlığından istifa etmiştim. İstifa zor bir karardır, herkes bu kararı alamaz.

      Sil
    2. alamadıkları sürece de biz bir arpa boyu yol alamayız.hiç bir meslek yüzde 10 un üzerinde bir hatayı tolere edebiecek kadar kolay değildir.ben bir mühendis olarak yüzde 10 hatalı bir üretim yapsam bana kimse mühendis demez.binde 1 hata bile çok büyüktür.siz bu kadar büyük bir ekonomiyi yöneteceksiniz ve yüzde 10un üzerinde hata yapacaksınız.ve hala o koltuğu işgal edeceksiniz.pes yani.

      Sil
    3. Değerli hocam, sizi takip eden ve bir değer olarak çok saygı duyduğumu belirtmek isterim, hükümet politikalarına karşı olan arkadaşların en azından kendilerine karşı açık ve dürüst olması, değerlendirmelerin ekonomi çerçevesinde yapılmasının, kaldı ki muhalif bir söylemin gerçekleştirilmesi ile çok değerli bilgiler yaratılmış olacağı inancındayım. Yukarıdaki arkadaşların yorumları ile hareket edilirse onları referans alırsak sizin makale başlığınız dahil halkın farklı farklı kesimlerin sevgisini kazanmış çok sayıda ekonomi yazarlarının ve ekonomistlerin ben bu işi yapamıyorum demesi ve istifa etmesi gerekir. Çünkü hepsinin bir görevi ve sorumluluğu bulunmaktadır. Teşekkürler.

      Sil
  8. hocam bu abd habire para basıyor ya...orada neden hiç enflasyon olmuyor da hep bizde oluyor bu enflasyon?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yakında orada da başlar. Çünkü şimdiye kadar ABD'nin bastığı para bize geliyordu, şimdi oraya dönmeye başlıyor.

      Sil
    2. Serdar Kelleci
      o halde reel fazi göz önüne alan yatırımcı Türkiye gibi g20 ülkelerine daha fazla kaynak sokmaz mı? bu da değerli tl için avantaj sağlamaz mı?

      Sil
  9. MB enf. hedefi açıklmaya geçtiğinden bu yana çalışan ve emekli ücretlerini baskılama amaçlı %50 ler seviyesinde düşük ilan edildiği ilgili çalışanlarca anlaşılmış iken sizin bilgi ve deneyiminizle çelişen bir biçimde , sanki böyle bir girişim yeni başlatılmış gibi söylemenizi herhalde eski bürokrat nezaketinize vermek gerek ...Saygılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bu konuyu aşağı yukarı üç- dört yıldır gündeme getiriyorum. Hem yazılarımda hem de tv yayınlarında. Sanırım sizin gözünüzden kaçmış olsa gerek.

      Sil
  10. Hocam, bu sabah ekmek almak için bakkala girdiğimde, ismini vermeyeyim, bir ekonomi kanalı açıktı. Orada yorum yapan bir uzman "30 Mart seçimlerinde AKP İstanbul ve Ankara'yı kaybetmezse siyasi risk azalır, kurda azalma olur" şeklinde yorum yapıyordu. yıllardır AKP'ye oy verdiği konusunda tereddütüm olmayan bizim bakkal "olur mu öyle şey tam tersi. eğer Tayyip İstanbul'la Ankara'yı tekrar kazanırsa sağa sola daha çok saldırmaya başlar. o saldırdıkça cemaat daha fazla kaset, dosya çıkarır piyasaya. İstanbul'u kaybederse başbakan biraz durulur ortalık sakinleşir" dedi. şahsen bakkala hak verdim ve siyasetin uzmanlıkla veya eğitimle alakası olmadığını bir kez daha anlamış oldum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Müthiş bir örnek. Paylaştığınız için teşekkürler. Eğitim ayrı şey sağduyu ayrı şey. Bakkal sağduyu sahibi imiş.

      Sil
    2. Hocam ancak AKP seçmeni içinde böyle sağduyu sahibi insan sayısının en fazla %5 olduğu kanaatindeyim. ama belli olmaz seçim günü belki farklı bir tablo çıkar ortaya.

      Sil
    3. Sayın Dinçer Bey, Penguen %50 (Genç Burjuva) gücünü kavramak için Penguen Sularına girmek gerektiğinin farkında değil. Bunu anlayabilmek için Penguen'in sularına girmesi lâzım. Martı gibi su üstünde dolaşarak karnınızı doyuramazsınız...

      Sil
    4. %50'si "genç burjuva" olup da işgücüne katılım oranı %50'lerde, işsizliği %10'larda gezen, %7 cari açık veren, tasarrufları %13'lerde sürünen, sanayi üretimi katma değeri %12-15 bandından çıkamayan ilk ekonomi bizizdir herhalde.

      Sil
  11. Hocam 2014 tahminleriniz de Tüfenin % 8,5 artması büyümenin % 1,5 olması .Refah seviyemizde net % 7 düşmeyi mi ifade ediyor.Bu anlama geliyorsa % 7 refah seviyesinin düşmesi ihtiyacımız olan mal ve hizmetleri % 7 daha pahalıya mı alacağız.Yada başka bir anlamı varmı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. refah seviyesini tam olarak böyle ölçmüyoruz. Ama ihtiyacımız olan şeyleri daha pahalı alacağımız kesin. Eğer gelirimiz aynı oranda artmamışsa refah seviyemiz dediğiniz gibi düşmüş olur.

      Sil
  12. Merkez Bankası bir anda agresift bir şekilde 4,50 'den %10'a faiz artırması sizce ne nerecede doğru Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bu şekilde bir artırım göremedim.Zamanında artırmayan Merkez Bankası bir anda tüm kesimi zora sokacak bir karar alıyor ve buna rağmen döviz kurunu bir türlü düşüremiyor.Doların bu seviyeye gelmesinde kendilerinin payı yüksek değilmidir gelişmekte olana piyasaların merkez bankalarıyla beraber hareket etmeleri gerekmezmiydi.Fed'in önümüzdeki 1 sene içinde varlık alımlarının daha hızlı ve sert bir şekilde artırmasıyla T.C Merkez Bankası'nın dengesiz bir şekilde faiz artırımı yapmasının bedelini suan % 10 olan faiz oranını daha yukarı seviyelere taşımak durumunda kalmaz mı ?

    Fed' in varlık azaltımlarına 2015 te son verecek kanısıyla dolar 2,50 seviyesinde olur düşüncesindeyim ve özel şirketlerimizin döviz yükümlülükleri nedeniyle birçok şirket kapanma işçi çıkartımına neden olur ve kriz beklemek yanlış olur mu? Teşekkürler ERDİNÇ GÜNERİ

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gecikmiş kararlar ne yazık ki etki yaratsın diye böyle aşırı şekilde alınmak zorunda kalıyor. MB, faizi artırmadan durumu idare edeceğini düşündü. Ya da artırım için gerekli örtük izinleri alamadı. Sonunda böyle sert bir artırıma mecbur kaldı.
      Ben de gidişin Fed'in kararlarına bağlı olduğunu düşünüyorum. Zor bir yıl olacak 2014. Ekonomi Politikası kararlarının geciktirilmesine sistemin tahammülü yok.

      Sil
    2. bence bu kararla MB kendi kalesine gol attı.önce faizleri arttırmayacağını çok kararlı bir şekilde ifade etti.bunu gören sermaye direk dövize yöneldi ve kur yukarı doğru ivme kazandı.sonra da MB ani bir kararla faiz arttırmak zorunda kaldı.madem faizi arttıracaktın neden arttırmayacağım diye ısrar ettin?ya da kur o kadar yükselenene kadar arttırmadın da o seviyeden sonra neden arttırıyorsun? Bence MB tam bir fiyasko. bütün ipleri elinden kaçırdı. piyasa kesinlikle MB'nın kontrolünün dışında.Buna rağmen hala görevlerinin başındalar.anlamak mümkün değil.

      Sil
  13. geçen hafta Erdem Başçı "negatif eğimli verim eğrisi istemiyoruz" şeklinde yorumlanacak bazı açıklamalar yaptı. 2012'nin ilk yarısında verim eğrisi genelde negatifti ve o yıl altın ticareti hariç büyüme %1,2 gibi düşük düzeydeydi. hatta 2012'nin 3. çeyreğinde altın ticareti hariç büyüme -%1 gibi negatif bir rakamdı. muhtemelen negatif eğimli verim eğrisinin ekonomide durgunluk olarak fiyatlanabileceğinden korkuyor. kısa vadeli repo faizleri %9-10, gösterge tahvil faizi %10-11 olursa pozitif eğim olur diye düşünüyor. Hocam merkez bankasının verim eğrisinin alabileceği şekle göre politika faizi belirlemesi ne derece doğrudur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez Bankası'nın bütün önlemlerini TL'nin istikrarı için alması lazım. Yasada öngörülen konu bu. Yasa değişmediği sürece MB'nin görevi de o.

      Sil
  14. Yazı için teşekkürler hocam. Milli geliri 40bin$ üzerinde olan ülkeler için krizdeler, battılar, bittiler diyen yöneticiler olduğu sürece bu ülkeden pek ümidim yok maalesef. Emin ÇAPA bu konuyu http://www.cnnturk.com/ekonomi/genel/-dunyada-tarihi-kirilma bu videosunda gayet iyi açıklamış aslında. İzlemeyen arkadaşlara tavsiye ederim. Tekrar teşekkürler.

    YanıtlaSil
  15. peki hocam bu abd enayi mi? Neden parayı basıp basıp bize gönderiyor? Bizim için mi para basıyor abd?

    YanıtlaSil
  16. ABD parayı basıp piyasaya sürüyor, bir bölümü orada harcanıyor bir bölümü bizim gibi ülkelerden daha çok para kazanmak için geliyor. Şimdi bizdeki imkan daralınca geri ABD'ye gidiyor. Bir süre sonra bu dönüş ABD'nin başına bela olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam bu bela olacak kısmını biraz daha detaylı anlatır mısınız? Teşekkürler

      Sil
    2. enflasyon yaratacak demek istiyor sanıyorum.fakat öyle olmuyor.fed parayı piyasada tutmuyor ki enflasyon yaratsın.fed'i yönetenler çok kurnaz hocam.bu işi çok iyi biliyorlar.bizim gibi ülkeleri parmağında oynatıyor resmen adamlar.

      Sil
  17. Serdar Özkan4 Şubat 2014 16:54

    Eğrinin yukarı çıkması için inişini tamamlaması gerekiyor, benim bu resimdeki en büyük kaygım resesyon sürecine geçemeden uzun, yapışkan bir stagflasyon dönemi yaşamamız. Elbette "inadım inat", "her türlü karar tek bir kişinin tekelindedir" diyen "statüko ile bilimsel gerçeklere dayayan tecrübeyi karıştıran bu zihniyet te kaygılarımı besler durumda..
    Ayrıca, durumlar değişse bile insanların alışkanlıklarını hemen değiştirmek çok ta kolay değil. Nüfus genç, 2001 krizini yaşayan bizler bile yaşlı sayılıyoruz (!) ortalamaya göre.. Bu yeni durum + siyasi belirsizlik toplum genelinde psikolojik bir travma da yaratabilir..

    YanıtlaSil
  18. Mahfi Bey sizden çok şey öğrendim. Sizi birçok insan takip ediyor. kur 2.50 olacak demek yerine bu tahminden kaçınmanızı tercih ederdim. İnsanımız dillendire dillendire kuru 2.60' a da çıkaracak 2.70'e de. Memleketin geleceği için gerekirse susmayıda bilelim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah. Hepimiz birbirimizden bir şeyler öğreniyoruz.
      Biz bilim adamıyız. Bir tahminimiz varsa onu paylaşırız. Eğer ben bürokrat olarak devam ediyor olsaydım bunu paylaşmayabilirdim ama bilim adamıysam ve bir metoda dayalı bir tahmin yapmışsam bunun sonuçlarını paylaşmazsam görevimi yapmamış olurum.
      Kur dillendirilerek 2,70'e çıkmaz. Yanlış politikalarla çıkar. Bulgularımızı paylaşmazsak yanlış politikalara destek vermiş oluruz. Benim düşüncem budur. Paylaşmazsanız da saygı duyarım. Herkes birbirinin her düşüncesini paylaşacak diye bir şey yok.

      Sil
    2. kesinlikle katılıyorum hocama.şuan yetkili durumda değil.piyasayı etkilemez söyledikleri.hatta tam tersine yetkili kişilere ip ucu verebilecek niteliktedir.kesinlikle yetkililer tarafından dikkate alınmalı veriler.

      Sil
    3. Kuru ve eknomiyi bugünkü hale getirenler, birikimlerini korumaya çalışanlar değil, kendilerini her durumda sorumlu görmeyen, Don Kişot gibi faiz lobisi adlı hayali düşmanları yaratarak eğitim düzeyi düşük Türkiye'de POPULIST PO,ITIKA yapanlardır.

      Sil
  19. [ 1. BÖLÜM ]

    Mahfi Bey,

    Komplo teorilerine pek rağbet göstermediğinizi birçok yazınızda tekrarladınız.

    Sorumu, böyle bir teoriyi ortaya atmak için bilimden hiç kopmadan anlaşılır üslupla iktisat yazıları yazmaya özen gösteren sizin gibi bir iktisatçıdan destek almak olarak algılamamanızı temenni ederim.

    Bir karşılaştırma yapalım:

    Avupa içinde özellikle İspanya ve Yunanistan muazzam bir ekonomik kırılma yaşıyor. Son 4,5 yıldır özellikle bu iki ülkenin halkları sürekli sokaklarda. Protestoların bazen büyük olması sebebiyle yaşananlar dünya medyasına yansıyor, küçük protestoları pek duymuyoruz diyebiliriz.

    Burada “A grubu mu haklı, B grubu mu haklı yoksa C grubu mu haklı; hangi taraf desteklenmelidir?” gibi bir soru sormuyorum.

    Yine Avrupa’dan bir örnek: Ukrayna’da Kasım 2013’den beri özellikle Kiev’de yaşanan protestolar. Orada tansiyon hala yüksek.

    Basından öğrenebildiğimiz kadarıyla “Avrupa Birliği”ne girmeyi canı gönülden destekleyen bir kesim çeşitli politik ve sivil toplum kuruluşu ile büyük bir kitlesel birlik sağlayarak Kiev’deki meydanlarda Ukrayna parlamentosunu Rusya’nın uydusundan çıkmaları için zorluyor. Yine basından görebildiğimiz kadarıyla protestolar “Avrupa Birliği destekçileri” ile “Rusya destekçileri” arasında devam ediyor. Henüz daha detaylı bir bilgiye sahip değiliz.

    Ve bu protestoların belkemiğini oluşturan ise Ukrayna’nın ekonomik durumu.

    ABD’den örnek verecek olursak: Eylül/Ekim 2011’de New York’da başlayıp, eyaletlerin büyük kesimine yayılan “Occupy Wall Street ~ Wall Street’i İşgal Et” eylemleri.

    ABD’deki eylemlerde de birbirinden farklı politik ve sivil toplum organizasyonu beraber hareket etti. Ortak bir zeminde anlaşabildikleri bir mesaj ortaya çıktı: “The 99% ~ Biz %99’uz; Wall Street’tekiler ise %1”.

    Yukarıdaki oran tabii ki bilimsel bir veriye göre hesaplanmış değil. Burada oluşumun dikkat çekmek istediği husus: ABD de dahil olmak üzere tüm dünyada “income inequality ~ gelir dağılımı adaletsizliği”nin artık dayanılmaz boyutlara ulaştığını herkese hissettirmeye çalışmak; açıkçası “uyarmaya” çalışmak.

    İspanya’da işsizlik oranı %26’nın, Yunanistan’da %27’nin üzerinde. ABD oranını %7’nin altında tutmak için çok çaba sarfediyor fakat bu kez “Ağustos/Eylül 2008’de Lehman Brothers’ın iflasından sonra ortaya çıkan uzun dönem işsizler istihdam piyasasına yeniden nasıl kazandırılacak?” sorusu ve yaklaşan “borç tavanı krizinde 2. raund” sıkıntısı var.

    [Sorumun devamı 2. bölümde]

    YanıtlaSil
  20. [ 2. BÖLÜM - SON ]

    “Arap Baharı” ismi ile tabir edilen protestoların arkasındaki nedenler ile ilgili çok konuşuldu, yazıldı. Destekleyeni de var, desteklemeyeni de.

    Fakat bu protestoların fitilini ateşleyen olayın ne olduğu hakkında birçok kesim hemfikir: Tunuslu Muhammed Buazizi sokakta tekerlekli tezgahı ile meyve & sebze satarak ailesini geçindirmeye çalışan, yüzbinlerce Tunuslu gibi yıllardır ekonomik sıkıntı içinde yaşayan, bir kişiydi. Tunuslu zabıtaların kendisini, sokakta ürün satmaması üzerine sık sık uyarması, eğer satacaksa lisans edinmesi gerektiği, zorla rüşvet istemeleri ve en sonunda tezgahını devirmeleri bardağı taşıran son damla oldu. 17 Aralık 2010’da kendisini ateşe verdi, 4 Ocak 2011’de hayatını kaybetti; ve “Arap Baharı” başladı.

    Türkiye’deki ekonomik kırılganlık yavaş yavaş kendini göstermeye başladı. FED’in tahvil alım programını bitirmeye başlaması, Gezi olayları, Suriye belirsizliği, yolsuzluk operasyonları vd.

    Eğer Türkiye’de de büyük bir ekonomik buhran baş gösterirse yeni protesto dalgalarının meydana gelme ihtimali var mı?

    Kültürümüzün mayası “bir lokma bir hırka” ile yoğrulduğu için, “sabır” kelimesi toplumun her katmanında var. Bu maya sebebi ile yeni protestolar yaşanmayabilir de; sizin tahmininiz nedir?

    Hatırlarsınız: Şubat 2001 krizinin yaşandığı günlerde, Bülent Ecevit başbakanlık binası merdivenlerini çıkarken, tam o sırada bir esnaf yazar-kasasını protesto amaçlı yere atmıştı.

    Akademik kimliğinize dem vurarak ve 3 milyon 400 bin üzerinde sayfa ziyaretçinizi de göz önüne alarak; sizin “evet, protestolar olur” / “hayır, protestolar olmaz” gibi bir kesin ifade kullanmamanız gerektiğini biliyorum. Bu yaklaşım en başta “bilim”e ters.

    İktisadın, “sosyoloji” ile iç içe bir disiplin olduğunu, günümüz iktisatçılarının bu durumu asla göz ardı etmemeleri gerektiğini -teşbihte hata olmaz- “bizlere öğütleyen” bir akademisyensiniz.

    Bu nedenle sizden sadece bir tahmin bekliyorum; tıpkı 2014 ekonomisi veri setinizi güncellediğiniz gibi.

    [[ Not: Aşağıda verilen bilgiler bir kesimin propagandısını yapmak amaçlı değildir. Sadece bilgilendirme amaçlıdır. Mahfi Bey, bilgileri paylaşma konusunda şüpheye düşmenize gerek yok. Objektifliğinizi hiçbir zaman kaybetmeyeceğinizi biliyorum.

    Hem size hem bu blog ziyaretçilerine; yukarıda bahsedilen “The 99%” tabirinin Türkiye’ye yansımaları var mı; “gelir dağılımı adaletsizliği” konusunda uyarı faaliyetleri yürüten kuruluşlar var mı? sorusuna bir kaç kaynak:

    * Kitap: Beyaz Yalaka - Kariyer için Hayat Feda Etme Sanatı
    Yazan: Sarp Mogan
    Yayınevi: Okuyan Us Yayınları
    Twitter hesabı: twitter.com/BEYAZYAlaKA

    * Kitap: Karakter Aşınması - Yeni Kapitalizmde İşin Kişilik Üzerindeki Etkileri
    Yazan: Richard Sennett
    Çeviren: Barış Yıldırım
    Yayınevi: Ayrıntı Yayınları

    * “Biz Yüzde %99’uz Platformu”:
    http://bizyuzde99uz.blogspot.com.tr/
    facebook.com/BizYuzde99uz
    twitter.com/bizyuzde99uz

    * “Plaza Eylem Platformu”:
    http://plazaeylemplatformu.wordpress.com/
    twitter.com/plazaeylem ]]

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hakkımdaki nazik sözlerinize ve iltifatlarınıza teşekkür ederim.
      Ben Türkiye'de ekonomik durumda bozulmalar artarsa başka ülkelerdeki gibi protestolar olur mu biçiminde özetleyebileceğim sorunuza geçmişte yaşadıklarımıza bakarak belki diye yanıt vermenin en doğru yol olacağını düşünüyorum. Ekonomide ciddi bozulmalar yaşadığımız 1950'lerin sonunda, 1970'lerin sonunda, 1994'de ve 2001'de protestoler ekonomik bozulmaya dayalı değildi. Gerçi benim askeri darbelerle dövizin bitmesi arasında kurduğum bir ilişki vardır ama yine de bu olaylarda ortaya çıkan protesto eylemleri halk tarafından yapılmış değildi. Gezi olayları da ekonomiyle ilgili değildi. Böyle bakınca sorunuzun karşılığının hayır olması gerekiyor. Ne var ki Türkiye hiçbir zaman hane halklarının bu kadar borçlu olduğu bir dönem yaşamamıştı. Yani koşullar o eski olaylardan farklı bir noktaya taşıdı bizi.
      Sorunuzun yanıtını biraz ortada bıraktım gibi duruyor. O nedenle baştan belki dedim. Döviz kurları bu olayların belirleyicisi olacak bence.

      Sil
  21. Merhaba sayın Eğilmez,

    Yazılarınız ve bunları paylaştığınız siteniz için çok teşekkürler. Hem aydınlatıcı hem de yorumlamayı teşvik eden yazılar içeriyor siteniz.

    Geçen gün Radikaldeki yazısında Uğur Gürses'in de değindiği bir konu vardı, MB'nin enflasyon hedeflemesleri üzerine. ( http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ugur_gurses/olmasa_mektubun_yazdiklarin_olmasa-1170522 ). Biz bu yazıda aslında bu hedeflemelerin (ya da tahminlerin) ne kadar tutarsız olduğunu ve sene sonlarında da nasil tutmadıklarını görebiliyorduk. Daha doğrusu hedeflemelerin tutmaması ve hep başka bir şeylerin suçlanması konusunda bir tutarlılık vardı evet. Ancak MB'den asıl istenen enflasyon tahminlerinin gerçekleşmesi bakımından ciddi sıkıntılar olduğu da aşikar.

    Burada siz de yorum yapıyorsunuz, tahminlerde bulunuyorsunuz bir iktisatçı olarak. Bu tahminler tabi ki tutabilir de tutmayabilir de. Ancak haliyle aşağı yukarı doğru olması beklenir (istisnai durumlar haricinde). Ancak siz bunu MB başkanı veya bir kurumsal sıfat ile yapmıyorsunuz. Kendi blogunuzda yazıyorsunuz bunu.

    Ancak ben bir birey olarak, bu tahminleri yapmakla ve daha da önemlisi tutturmakla yükümlü olan kurum istikrarlı bir şekilde bu görevini yapamıyorsa, bir yaptırım beklerim açıkçası. Her tahminin doğru olması ne kadar olasılıksız bir durumsa bence her tahminin (ya da hedefin) yanlış çıkması da bir o kadar saçma bir durum. Neden, örneğin bir mühendis, yaptığı hesap hataları sonucu insanların ölümlerine sebebiyet verdiğinde direkt sorumlu oluyor da, para politikacıları hiçbir yapıtırıma uğramayabiliyor?

    Elbette mühendislik daha öngörülebilir ya da yaklaşımların doğruya daha yakınlaşabildiği bir bilim olarak düşünülebilir. Ama ben de zaten en ufak hatada yaptırıma uğratmaktan bahsetmiyorum. Sürekli hataları, niye cezalandıramıyoruz?

    Hatalar elbette yapılabilir, öngörüler yanlış çıkabilir. Neticede ekonominin biraz da bilinmezlik tarafı vardır. Ancak istikrarlı bir şekilde hata yapabilmeyi aklım almıyor.

    "An economist is an expert who will know tomorrow why the things he predicted yesterday, didn't happen today" Laurence J. Peter

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet tahminler tutmayabilir. Bazen tahminlerde sorun yoktur ama varsayımlar şaşabilir. Siz her şeyin bugünkü gibi devam edeceğini varsayarak bir tahmin yapmış olabilirsiniz ama yarın bambaşka bir şey olur varsayımınız tutmaz ve tahmininiz şaşabilir. Çünkü sonuçta bir yıl sonrası için bir tahmin yapıyorsunuz. O bir yıl içinde yüzlerce beklenmeyen olay gerçekleşebilir. Ama en fecisi MB'nın 2013'ün bitimine 2 ay kala enflasyonu % 6,8 olarak tahmin etmiş olmasıdır. Bunun hiçbir açıklaması olamaz.

      Sil
  22. Mahfi Bey,

    Mevcut yönetim sorunlarının bir teknik boyutu da olabilir mi? 90'ların çalkantılı döneminin tecrübesine sahip bürokrasi ağırlıklı olarak değişti, mevcut yöneticilerin kriz yönetim tecrübesi sınırlı. Toplumsal hafıza da kısmen zaman etkisi, kısmen de yanıltıcı olabilecek genel söylemlerin etkisiyle o dönem tecrübesini etkin kullanamayabilir. Son olarak da hükümetin de ne böyle bir tecrübesi var, ne de böyle bakmaya bir eğilimi. Bu durumda eğer karşımızdaki problem kümesi eldeki tecrübe ile tutarlı değilse, problemi nasıl daha karmaşıklaştırmadan yönetebiliriz?

    Bir başka konu dikkat çekmek istediğim finansal kesim bilançoları. Burada bir kaç olumsuz etki aynı anda yaşanacak gibi. Özsermaye / Aktif Toplamı düşük karlılıkla genişleme dönemi sonunda son yılların en düşüğünde olabilir ve bu sene daha da sorunlu olabilir. Net Faiz Marjı muhtemelen daralacaktır. Mevduat dışı kaynaklara ihtiyaç tarihi olarak yüksek düzeyde. Banka dostu bir yaklaşım sergilemezsek canımız çok sıkılabilir endişesindeyim. Ne dersiniz?

    Üçüncü olarak da döviz talebi ile ilgili bir sorum var. Aralık'tan bugüne TCMB'nin net döviz rezervindeki erimeyi destekleyecek portföy çıkışı gözükmüyor gibi - eğer bu doğruysa acaba döviz talebi dış ticaret kanalındaki açıktan mı geliyor? Eğer böyleyse döviz konusundaki baskı artarak sürebilir çünkü portföy tercihleri ve açık kapatma kaygıları da buraya kısmen de olsa etki yapacaktır. Bu durumda daha yüksek faiz, daha düşük büyüme olmadan göreceli bir denge olabilir mi? Denge olmazsa sonu daha sıkıntılı olmaz mı? Denge olursa da bu döngüyü orta vade olumluya döndürmek için hem ekonomik yapısal reform, hem de siyasetten hukuka kaliteli yönetim gerekmez mi?

    Sevgi ve saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk konuda haklısınız. Bizim başkalarından akıl sormaya ne yazık ki ne hevesimiz ne de tahammülümüz var. O nedenle bu deneyimi yaşamış olanları yok sayıyoruz ve her seferinde Amerika'yı yeniden keşfediyoruz. Adam faiz artırmak gerekir deyince de "faiz lobisinin adamı" deyip kenara atıyoruz.
      İkinci konuda çok haklısınız. Ama bunu savunsanız bu kez de bankaların adamı damgasını yiyorsunuz. Yani bir şekilde bütün çıkış kapılarımızı kapatıyoruz. Sonra da içeride boğuluyoruz diye feryat ediyoruz.
      Üçüncü konuda döviz talebi şu ana kadar ağırlıklı olarak yerli şirketlerden geldi. Pozisyon kapatma amacıyla döviz talep ettiler. Asıl korkulan yani vatandaşın mevcut TL mevduatını dövize dönme talebi olmadı. Eğer döviz bu düzeyde bile olsa istikrar kazanırsa talep düşebilir. Ne var ki Fed'in her tahvil alımı azaltımı MB için yeniden faiz artırımı baskısı getirebilir.

      Sil
  23. Sayın Hocam,

    Kleptokrasi, bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin ya da siyasal grubun, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması demektir ve kısaca Hırsızlar rejimi anlamına gelir. Demokrasinin bütün kurumlarıyla yerleşmediği ülkelerde görülen bu durum, o ülkelerin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri olmaktadır

    Hırsızlar rejiminin egemen olduğu bir ülkede, yerli sanayi ve tarımsal üretim zayıflar ve iç pazar büyük sermaye gruplarına açılır. Siyasal alanda da insan haklarını çiğneyen, baskıcı bir yönetim kendini gösterir (düşük ücretler, rüşvetsiz iş yapmayan bir bürokrasi vb). Etnik milliyetçiliği, ırkçılığı ya da dini kullanarak geniş kitleleri yönlendirmeleri, bu tür yönetimlerin en karakteristik özellikleri arasındadır.

    Yukarıdaki yazılanlar Ülkemiz için doğrudur diyebilirmiyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli hocam sanal ortamda ekonomi okulunuzun, uzun vadede müşterek yaşadığımız bütün toplumun faydasına olacağı muhakkaktır, sağ duyu ve mantık ayrımını biz pek yapamayız bu yüzden ekonomi tartışırken bile sağduyumuzu kullanırız, oysa rakamlar duygulara değil mantığa hitap eder, 70-80 lerden kalma cepheleşmiş zeminlerde tartışma günümüzde de sürdüğünü ve kısa zamanda değiştiremeyeceğimiz anlaşılıyor, sık sık dile getirdiğiniz yapısal reformlar ne denli haklıymış görüyoruz, yine sizin deyiminizle şapkada tavşan da kalmadı, önümüzdeki iki yıl için de menüde tatlı bulmamız pek olası değil, acaba yapısal reformlar, nebukatnezar ın ayaklarını da altın kaplama yapmak için bir ortam doğurur mu acaba, çünkü her şey yolundayken hiçbir siyasi böylesi bedeli ağır bir reforma rıza göstermez, MB nin faiz arttırmına bile bu kadar direnilmesi buna örnek gösterilebilir,

      Sil
  24. hocam tespitleriniz çok yerinde. fakat piyasaları takip ettiğim kadarı ile şu an hararetli geçen ay sonrası biraz durgunlaştı gibi. benim izlenimim çoğu iç ve dış yatırımcının pozisyon alıp yerel seçim sonuçlarını bekliyor oluşu. sizce de bu böyle mi? seçimlerden çıkacak sonuçlara göre piyasaların hareketlenmesi veya (iktidarın belirlediği hedefte oy alması durumunda) siyasi istikrar diyerek bunu ekonomiye sirayet ettirmeye çalışması gibi bir durum açığa çıkar mı? seçim sonuçları sonrası ekonomik ivmelenmeler yavaş, seyrinde mi olur yoksa sert iniş çıkışlar beklemeli miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet sanırım çoğunluk sizin dediğiniz gibi davranıyor. Sert iniş şimdilik çok olası görünmüyor.

      Sil
  25. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  26. Kötü bir tablo. Ama gerçekçi bir tablo. Türkiye'nin hak etmediği bir tablo.
    3 sene değil, 2 sene değil, 3 ay önceki gazetelerden bazı haberler.

    1) Maden ihracatı Eylül'de de rekor kırdı. (5-Ekim-2013)
    Kaynak : http://www.trthaber.com/haber/ekonomi/maden-ihracati-eylulde-de-rekor-kirdi-103583.html

    2) Türkiye'nin altın rezervi rekor kırdı. (6-Eylül-2013)
    Kaynak : http://www.aktifhaber.com/turkiyenin-altin-rezervi-rekor-kirdi-849605h.htm

    3) Fındık ihracatı rekor kırdı. (16-Eylül-2013)
    Kaynak : http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2013/09/16/findik-ihracati-rekor-kirdi

    4) Otoda 2 rekor geliyor. (30-Eylül-2013)
    Kaynak : http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2013/09/30/otoda-iki-rekor-geliyor

    5) Dünyayı kıskandıran rekor büyüme (11-Aralık-2013)
    Kaynak : http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2013/12/11/dunyayi-kiskandiran-rekor-buyume-44

    ...
    ...
    ...

    Bakınca amma rekor kırmışız diyor insan.
    Kırılmadık rekor bırakmamışız sanki.
    Bu kadar rekorun üstüne bugün çok kötü bir tablo.
    Ya haberler doğru ya da bu yazıdaki tablo.
    Hangisi ?
    Bence burdaki tablo doğru.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında rekor kırmaya devam ediyoruz: Enflasyon, cari açık vb. Tablo terse döndü.

      Sil
  27. hocam fazla söze gerek yok. senelerdir birileri bizle ilgili belirledikleri dizaynı gerçekleştirebilmek için el birliğiyle çalıştılar. artık şu anda yavaş yavaş meyveleri toplama zamanı... bu süreçte kimisine 3-5 armut ki bunlar normal kapasiteleriyle çürük bir üzüm bile yiyemezdiler kimilerinede tonlarca kavun, karpuz ananas vs ...bize de ipteki cambaza bakıp vaşşş bili bili demek düştü. ve bana öyle geliyorki ne 50 lerin sonları ne 90 lar ne 2001.. en büyük tiyatro şimdiki tiyatro :)
    Hegelin diyalektiği sağolsun yüz yıllardır kullanılır ancak hiç bir zaman eskime :p

    YanıtlaSil
  28. Aşağıda linkini vereceğim site Dolar kurunun 2,25'in altına inmeyeceği savını ortaya koyuyor. Sizce bu ne kadar gerçekçi?!
    http://www.sankoanaliz.com/tr-TR/makale/usdtry-teknik-gorunum47.snk

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence yıl içinde inebilir. Ama orada kalıcı olmaz.

      Sil
  29. bu yıl ekonominin %6 cari açık vermesi zor görünüyor. faizlerin, ithalat maliyetlerinin arttığı, siyasi belirsizliğin olduğu ortamda %17'den daha fazla bir yatırım/GSYH oranı olabileceğini sanmıyorum (2013'te yatırım/GSYH oranı %20) %6 cari açık demek tasarrufların %11 olması demek. eğer tasarruflar 2013'e göre 2 puan azalacaksa o zaman bütçe açığı 2 puan artar, kabaca %3,5 olur. bence %5 cari açık %2,5 bütçe açığı daha makul görünüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu hesaplarınız doğru ama gecikmeleri dikkate almıyor. Ekonomide herşey aynı anda gerçekleşmiyor biliyorsunuz. Değişkenlerin birbirine etkisi zaman alıyor.

      Sil
  30. doların yılsonu 2,50 olacağı hangi veriye veya analize dayanıyor ben çözemedim ? siz nasıl 2,50 değerini buldunuz, biraz açıklarmısınız ? hiçkimse dolar kurunun 1,98 tl olacağını iddia etmiyor demişsiniz... geçen sene ekim-kasım da da kimse doların 2,30 tl olacağını iddia etmiyordu... yani çok bilen tv analistlerimiz zaten pek doğru tahminler yapmıyorlar... hatta bir bankanın baş ekonomisti olduğunu iddia eden bir kızımız dolar kesin 2,10 tl yi falan görmez diyordu... yani doların 2,50 tl olmasının referans noktası bu arkadaşların iddiaları olmamalı... dediğim gibi sizin 2,50 tl hesaplamınızı merak ettim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar kurunu hiç kimse doğru hesaplayamaz. Çünkü üzerinde bir sürü etki var. Daha ABD nin borç tavanı sorununu çözüp çözmeyeceğini bile bilmiyoruz. Benim tahminim ekonomi politikası hamlelerini zamanında yapamayan, açıklamlarıyla piyasanın kafasını karıştıran yönetimin bu tavrıyla döviz girişini daha da zorlaştıracağı beklentisine dayanıyor.

      Sil
    2. mahfi bey, lütfen aşağıdaki yazıları ukalalık veya çok bilmişlik olarak almayın...soru tamamıyla öğrenme amacıyla sorulmuştur... yukardaki bir arkadaşa verdiğiniz cevapta şöyle demişsiniz... " bilim adamıysam ve bir metoda dayalı bir tahmin yapmışsam bunun sonuçlarını paylaşmazsam görevimi yapmamış olurum. Kur dillendirilerek 2,70'e çıkmaz. Yanlış politikalarla çıkar. Bulgularımızı paylaşmazsak yanlış politikalara destek vermiş oluruz. "
      bu yukardaki soruya verdiğiniz cevapta ise aslında çok daha yuvarlak bir tahminden hareket ediyorsunuz gibi bir cevap yazmışsınız... yani bu yukardaki cevaba göre 2,50 değeri nasıl bulunuyor, biraz sanki muamma gibi... veya şöyle soralım neden mesela 2,40 değil ya da 2,60 değil... buradaki 2,50 tl yi hesaplarken ki metodunuz tam olarak nedir ?

      Sil
  31. Hocam,
    Ali Babacan, sermaye çıkışının ihmal edilebilir düzeyde çok az olduğunu söyledi. Anlayabildiğim kadarıyla Türkiye'nin devasa sermaye girişine ihtiyacı var. Şu haliyle yani net sermaye girişi olmadan devam ettiğimizi kabul edelim; 3 ay, 6 ay, 1 yıl sonrası için ne beklemeliyiz, olası senaryolar nelerdir?

    Yanıtlarsanız çok memnun olurum.
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tamamen yönetimin bundan sonra izleyeceği siyasal yaklaşımlara ve ekonomi politikası yaklaşımlarına bağlı. Son aylarda bu konudaki yaklaşımlar ne yazık ki iç açıcı değil. Eğer böyle giderse 2014 yılı çok kötü gidebilir. Eğer yaklaşım biçimi değişir de bilimsel bakış açısı egemen olursa umut olabilir.

      Sil
  32. Hocam konu disi ama piyasada duydugum bir söz var bu ne anlama gelir veya siz kabul edyormusunuz: döviz artişi öldürur, faiz artişı sürundurür....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. farkeden bişey yok.her türlü soyuluyoruz.enflasyon olarak yansıyor bize.birileri cebimizi boşaltıyor devamlı.

      Sil
    2. Kobiler ciddi biçimde döviz açık pozisyonu taşıyor. O nedenle döviz hızla artarsa çoğu batar. Faiz artıtrılıp kur denetim altına alınırsa o zaman yeni borç alınıp durum sürdürülebilir.

      Sil
  33. Hocam Euro/Usd kuru Turkiyede nasil Usd kurunu veya Euro kurunu etkileyip yukseltiyor veya dusuruyor.
    Diger bir sorum ise su, Turkiyenin 2014de kisa vadeli dis borclari cari acikla birlikte yaklasik 210 milyar dolar ise kur ortalama 2,30 ise ,surekli dis finansmanda gucluk cekecek diyorsak bu kur 2014 de 2,50 yi de gecmez mi.Ne dersiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Euro/USD kurunun değişmesi demek USD veya euronun ötekine karşı değer kazanması demek. Eğer USD Euroya karşı değer kazanmışsa öteki paralara ve TL ye karşı da değer kazanıyor demektir.
      Geçebilir. Benim yılsonu tahminim 2,50

      Sil
  34. Mahfi bey Borsa İstanbul icin öngörünüz nedir ya da tahminleriniz?
    Teşekkür ederim yazı için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Borsa şu anda oldukça çekici bir düzeye düştü. Siyasette biraz toparlanma olursa yukarı gider.

      Sil
  35. Değerli görüşlerinizi bizimle paylaştığınız için teşekkürler hocam.konu ile alakasi yok ama yine de sormak istiyorum izninizle.Borsa ve işleyişliyle ilgili onerebileceginiz bir makale veya basit dille anlatılan kitap var mı. Cok merak ettiğim bir alan ama nerdeyse hiç bilgim yok.
    Iyi çalışmalar. .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda oldukça fazla yayın var ve çoğu da iyi kitaplar. Borsada Teknik Analiz adlı kitapları bir tarayın internetten aklınıza yatanı alıp okuyun.

      Sil
  36. Hocam bugün merkez bankasının 31 Ocak tarihli ayrıntılı bilançosu yayınlandı. geçen hafta 500 milyon dolar satan merkez bankası, 850 milyon dolar ihracat reeskont kredisi tahsil etmiş ve net rezervler 350 milyon dolar artmış, ki geçen hafta ortalama kur 2,28 civarıydı. merkez bankasının 7 milyar dolar kadar ihracat reeskont kredisi alacağı var. sene içerisinde muhtemelen ilave kredi kullandıracaktır. 2014 sonuna kadar 10-12 milyar dolar civarı kredi tahsilatı yaparak eksilen net rezervlerini tamamlamaya çalışacaktır. ihracat kredilerinin döviz olarak tahsil edilmesi piyasadaki dövizi azalttığı için 2014 kur tahminlerinde bu hususun da göz önüne alınması gerektiğini düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olabilir. Ama ben Türkiye'nin riskleri azaltma yolunda değil artırma yolunda ilerleyeceğini tahmin ediyorum.

      Sil
  37. Merhaba hocom,
    Konudışı bir şey sormak istiyorum. Neden Linkedin de yer almıyorsunuz. Bir çok yabancı "düşünce lideri" var. Sizinde Linkedinde olmanızı bekliyoruz hocam. Hatta nitelikli bir Grup kursanız, daha büyük bir çevreye hitap edebilirsiniz.

    Lütfen bu konuyu düşünün hocam.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  38. Mahfi Bey,

    Kimse müneccimlik yapmaya çalışmıyor; ki yapmamak en doğrusu.

    Müneccimlikten öte işin ehli kişilerin yaptığı saptamaları, öngörüleri kamuoyuyla paylaşması olması gereken. Tıpkı bir doktorun, fakültede aldığı eğitimi içinde saklamaması gerektiği gibi.

    Sayın Vedat Özdan kendi öngörülerini paylaşmış.

    Makalesinin linki: http://bit.ly/N8ucHr

    Yazısını şöyle bitirmiş:

    “Swap line Türkiye’de krizi çözebilir, ama...

    Gelelim Başbakan’ın sözünü ettiği B ve C planlarına.

    Fed bizim Merkez Bankası’na bir “swap line” açarsa Türkiye’deki kriz tehlikesini önemli ölçüde bitirmiş olur. Ancak bu jest aynı zamanda, ülkemizde peş peşe yapılacak üç seçimle ilgili olarak taraf olunduğu ve hükümete açık destek verildiği anlamına da gelir.

    Keşke açsa, ama bize göre Fed’in bizim Merkez Bankası’na bir “swap line” açması pek mümkün değil! Çünkü bizim gibi yükselen piyasa ekonomilerinin merkez bankalarıyla yapılan dolar swap anlaşmaları 2008 krizinin sıcak dönemlerinde talep gören ve ABD’li finansal kuruluşların ödeme yaptıkları para birimlerine münhasırdı. Görünüşe göre 2008 krizinin etkileri geçince Fed, sadece majör merkez bankalarıyla swap anlaşması yapmaya başladı.

    Bir başka neden şu olabilir: “Kırılgan Sekizli” ve diğer ülkelerde de benzer süreçler yaşanıyor, onların da ulusal paraları dolara karşı değer kaybediyor. Üsütüne üstlük bizde, yapısal sorunların yanı sıra politik riskte de belirgin bir artış var. Yani kendi iç sorunlarımız nedeniyle de dolar değer kazanıyor. Türkiye'yi biraz bilen bir ABD vatandaşına sorsanız size şu cevabı vermez mi:

    “AKP iktidarının 12 yıldır çözemediği ve Başbakan’ın bizzat yarattığı problemlerin sonuçlarını neden Fed bertaraf etsin ki?”

    Daha da açık konuşacak olursak: Başbakan’ın "değeri namusumuzdur" dediği TL’nin değerini korumak neden Fed’in işi olsun?

    B ve C planları ne olabilir?

    Bilemiyor ve yazımızın başlığındaki sorunun cevabıyla meseleyi bağlıyoruz: Bize göre B ve C planı diye Başbakan’a verilen akıl şöyle:

    “Efendim mesele şu: Mâlumunuz cari açığın en önemli nedeni enerji ithalatı. Kur yükselişinin arkasında kurumsal dolar talebi var. Talebin önemli bir kısmı, dolar yükselecek beklentisine dayanıyor. Bunlar daha çok enerji ithal eden şirketler. İçinde özel sektör şirketleri de var, ama hepsini saysanız bir elin beş parmağını geçmez. TÜPRAŞ, PETKİM, BOTAŞ, TEİAŞ gibi... Efendim şayet biz enerji ithalatı yapmak zorundaysak ve döviz talebi de esas olarak bu şirketlerden geliyorsa, kamu–özel ayrımı yapmaya gerek yok, biz Fed’den “swap line” alırsak, TL karşılığında satın alacağımız dolarlarla bir fon kurarak, bu şirketlere forward kur verebiliriz (B Planı).

    Şayet Fed yine bizi reddederse, bu kez özel sektörü de dahil ederek biz bir fon kurar ve bu fon aracılığıyla büyük enerji şirketlerine forward kur veririz (C planı).”

    * * *
    Mahfi Bey, siz “swap line” fikrini kendi öngörüleriniz arasında sayıyor musunuz?

    Sayın Özdan makalesinde öz şekilde “swap line”ın ne olduğunu açıklamış; FED’in bu anlaşmayı hangi ülkelerin Merkez Bankaları ile yaptığını, hangileri ile anlaşma yapmaya yanaşmadığını da yazmış.

    FED’in tahvil alım programını azaltmasından sonra, GOÜ’lerin ekseriyetinde dalgalanma yaşanıyor.

    Özdan’ın öngörüsüne ek olarak: Bizim tarafımızdan bir “swap line” planının gerçekten hazırlandığını varsayalım, bu durumda FED niçin sadece TCMB ile bu anlaşmayı yapsın ki? Dalgalanma diğer kırılgan GOÜ’lerde de yaşanırken, onların aklına “hadi bir an önce FED ile -swap line- imzalayalım da şu dalgalanmayı dindirelim artık” fikri gelmiyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence siz bu swap line meselesinin yanıtını kendiniz çok doğru ve veciz biçimde vermişsiniz. Diyorsunuz ki: "“AKP iktidarının 12 yıldır çözemediği ve Başbakan’ın bizzat yarattığı problemlerin sonuçlarını neden Fed bertaraf etsin ki?” "Daha da açık konuşacak olursak: Başbakan’ın "değeri namusumuzdur" dediği TL’nin değerini korumak neden Fed’in işi olsun?"
      Bence işin özeti budur.

      Sil
  39. Hocam merhabalar

    İki sorum olacak. Birincisi enflasyonun yuksek buyumenin dusuk olmasi aslinda gercekte buyume olmadigini gostermezmi? Ikincisi kayitdisinin bukadar cok oldugu bir ekonomide bilimsel analizler mevcut ekonomiyi nekadar dogru okuyabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Büyüme reel bir ölçüdür yani enflasyondan arındırılmış bir orandır. Bir ekonomi nominal olarak yüzde 10 büyümüş buna karşılık yüzde 8 enflasyon yaratmışsa o ekonominin reel büyümesi yüzde 2'dir. Büyüme diye açıklanan da bu yüzde 2 oranıdır. Yani enflasyondan arındırılmış orandır.
      (2) İki türlü kayıtdışılık söz konusu. İlki vergi dışılık, ikincisi her türlü kayıtdışılık. Vergi ödemeden elde eilen bir gelir harcanırken eğer kayda girmişse bu gelir vergi dışı kalmış ama harcamalar yoluyla GSYH hesaplarına girmiş demektir. O nedenle yapılan hesaplamalar o kadar da yanlış değildir.

      Sil
  40. Sadece Türkiye değil tüm dünya bir kaosa doğru gidiyor. Yüksek lisansta derslerimize giren saygı değer bir Hocam tarihte bu tip durumlar hep savaşlarla çözülmüştür derdi bende anlam veremezdim. Umarım olmaz ama söylediklerini şimdi daha iyi anlayabiliyorum.

    Saygılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocanızın haklı olduğu bir taraf var. 1873 de başlayan Uzun Depresyon 1. Dünya Savaşına neden oldu. 1929'da başlayan Büyük Depresyon 2. Dünya Savaşına neden oldu. Umarım bu 2008'de başlayan Küresel Kriz ya da IMF'nin deyimiyle Büyük Resesyon savaşla sonuçlanmaz.

      Sil
  41. Hocam benim kafama takilan soru 2.50 dolar/tl kurunu belirlerken hangi parametreleri kullandiginiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saymakla bitmez.
      Türkiye'de artan siyasal riskler, MB'nin faiz konusunda esnek olmayan yaklaşımı, dünyada borç verme iştahındaki azalma, öteki ülkelerin girdiği faiz savaşlarının döviz girişinde yol açacağı azalma, reyting notlarında düşüş beklentim (nitekim S&P görünümümüzü negatife çevirdi bile.)

      Sil
  42. Hocam adınızı, prestijinizi yıllardır bilirim ancak ekonomi konusuna ilgim epey yeni; çok farklı bir disiplinden gelen akademik kökenli bir profesyonelim diyelim. Son 10-12 aydır ilgilendiğim ekonomi konusunda aynı anda yapılan birbirinin zıddı yorumlara tanık oldum. Özellikle sadece teknik verilerle iddialı biçimde yapılan trading yorumlarını yüzeysel, bunlara addedilen önemi dudak uçuklatıcı buluyorum fakat son 2 hafta boyunca Amerikan Doları / TL'ye hakim yaklaşımın bu olduğunu ve durumu öngörünüzden çok uzak bir noktaya çektiğini gördüm.

    Tecrübem yettiğince yapabildiğim yorum yabancı yatırımcının hükümetin legal/paralellegal muhalefete karşı muzaffer olduğu; seçimlerden de bu şekilde çıkacağı yönünde bir analize aklının yattığı dolayısıyla istikrarın tesis edildiğini düşündüğü yönünde.

    Açıkçası bir hükümetin yolsuzluk iddialarını hukuk dışı yollardan örtbas ederek ya da 10 yılı aşkın süredir varlığından medet umduğu yapıyı çıkar çatışması nedeniyle tukaka ederek yabancı yatırımcının gözündeki prestijini korumasını aklım almıyor ama bunun benim akılsızlığım olduğunu varsayacağım; sorum kısaca şu:

    Bugün siz 2.50'lerden, başkaları 2.10'lardan söz ediyor. Öngördüğünüz ortalama dahi son 2 haftanın rakamlarına göre çok yüksek kaçıyor fakat bana kalırsa asıl son 2 haftanın rakamları çok düşük. Acaba fx piyasasını gerçeklere davet eden tokat ne olacak? Bir sonraki QE bildirimi mi, seçimlerle ve iç siyasetle ilgili bir uyanma alarmı mı yoksa başka bir milat mı?

    Umarım dilim döndüğünce ifade edebilmişimdir, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  43. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  44. hocam bazı iktisatçıları dinliyorum ABDnin sınırsız para basabileceğini iddaa ediyorlar benim düşünceme bir ülke sınırsız para basarsa en geç 10 yıl içinde ekonomik krize sürükleneceğini düşünüyorum örnek 1711 ingiltere krizi sizin görüşünüzü merek ediyorum

    YanıtlaSil
  45. Tahminleriniz sürmekte midir sayın hocam?

    YanıtlaSil
  46. 4 Nisan 2014 19:23 tarihinde çok mu zor bir soru sordum acaba?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!