Avrupa Merkez Bankası Ne Yaptı?
Tahvil alımları ve
parasal genişleme
Küresel krize girdiğimizden beri krizden en önce ve en fazla
etkilenen iki ekonomi olan ABD ve İngiltere, peş peşe önlemler aldılar. Alınan
önlemler ağırlığı para politikasına ve dolayısıyla merkez bankalarının
hamlelerine veren yaklaşımlara dayanıyordu. İçinde faiz indirimleri, parasal
genişleme ve doğrudan banka destekleri olan paketler yürürlüğe soktular.
Bunlardan bazıları quantitative easing ya da operation twist gibi eksantrik
adlarla anılsalar da aslında bildiğimiz para basmanın değişik versiyonlarından
ibaretti. Bunların tek farkı, özel kesimin ya da Hazinenin sattığı tahvilleri
alıp onların karşılığında para verilmesiydi. Aslında bu yapılan, normalde yasak
olan merkez bankasının hazineye doğrudan para vermesinin dolaylı bir yolla
aşılmasıydı (hile-i şeriye.) Fed’in ve İngiltere Merkez Bankası’nın (BOE)
uyguladığı bu tahvil alım programları şu ana kadar başarılı oldu. ABD ekonomisi
krizden çıkmaya başladı, Fed, tahvil alım programını sonlandırdı. İngiltere de
krizden çıkma yolunda önemli adımlar attı, fakat BOE, tahvil alımına halen aynı
şekilde devam ediyor.
Ardından Abe’nin seçimi kazanarak başbakanlığa gelmesiyle Japonya
Merkez Bankası (BOJ) tahvil alım programına girdi. Bir süre sonra programın
yararları görülmeye başlamışken vergi artırımına giderek kamu borç stokunun
azaltılacağı açıklanınca işler yine tersine döndü. Bu kez BOJ, miktarı
artırarak daha güçlü bir parasal gevşeme programına girdi. Bu uygulama devam ediyor.
Bütün bu gelişmeler olurken Avrupa Merkez Bankası (ECB) bir
türlü güçlü bir programı uygulamaya sokamadı. Bunda çeşitli etkiler vardı. Her
şeyden önce Euro bölgesi çok farklı yapı ve beklentideki ekonomilerden
oluşuyor. Güçlü Almanya, mali disiplinden taviz verilmemesini ve para
politikasının Euro’nun değerini fazla düşürmeden yürütülmesini istiyor. Buna
karşılık rekabet gücünü hızla yitiren Fransa, İtalya, İspanya gibi ekonomiler
Euro’nun değerinin düşmesini ihracatlarını artırıp, ithalatlarını kısmanın yolu
olarak görüyorlar. Almanya Merkez Bankası (Bundesbank) para politikasının bu
tür para basmayla sonuçlanacak bir yöne girmesinden rahatsız olacağını açıkça
ortaya koyuyor. Böyle çelişkiler içinde ECB uzun süredir bocalayıp duruyordu.
Draghi, sürekli olarak gereğini yapacağını söyleyen ama sanki elinde o gereği
yapacak yetki olmayan bir başkan gibi duruyordu. Bu tereddütler ve çelişkiler
Euro bölgesini deflasyona doğru sürüklemeye başlamıştı. Sonunda ne olduysa
oldu, Almanya ikna oldu ve ECB, bugüne kadar göstermelik olarak yürüttüğü
parasal genişlemeyi bu kez güçlü bir çerçeveye oturtarak ilan etti.
Avrupa Merkez Bankası’nın genişletilmiş varlık alım programı
ECB’nin açıklamalarına göre mevcut varlık alım programı
genişletilerek 18 aylık bir program haline getirildi ve alım miktarı da yaklaşık
1.140 milyar Euro (yaklaşık 1,3 trilyon USD) olarak belirlendi. Draghi’nin
açıklamalarındaki önemli ayrıntıları şöyle sıralayabiliriz: (1) Varlık
alımları, tahvilleri, varlığa dayalı kağıtları (asset-backed securities) ve
kamu kesimi veya mortgage borçlarının nakit akımları üzerine çıkarılmış
kağıtları (covered bonds) kapsayacak. Alıma
konu tahviller, Euro bölgesi hükümetlerinin, bölgede kurulu kurumların ve
bölgede kurulu uluslararası şirketlerin tahvilleri olacak. (2) Program Mart
2015’de başlayacak ve aylık 60 milyar Euro’luk alımlar halinde Eylül 2016
sonuna kadar sürecek. (3) Uygulama, fiyat istikrarı hedefini yakalamayı
amaçlayacak. (4) ECB, hiçbir ülkeden o ülkenin toplam borç stokunun 1/3’ünü
geçecek miktarda tahvil alımı yapmayacak. (5) ECB’nin bu program çerçevesinde alacağı
kamu tahvilleri, vadesine 2 yıl ile 30 yıl arasında süre kalmış olanlar
arasından seçilecek.
ECB’nin bu genişletilmiş programla güttüğü amaç, Fed’in, BOE’nin
ve BOJ’nin benzer uygulamalarında güttüğü amaçlarından farklı değil: Talebi
uyararak ekonomide canlanma yaratmak.
Aşağıdaki grafik, ECB’nin bu yeni varlık alım programı
boyunca bilançosunun nasıl gelişeceğini gösteriyor (grafiği Financial Times’dan
aldım. FT’nin kaynağı da Thomson Reuters)
ECB’nin bugün itibariyle aşağı yukarı 2 trilyon Euro
dolayında olan bilanço büyüklüğü, varlık alım programının sona erdiği 2016
Eylül sonunda 3,5 trilyon Euro’ya yaklaşmış olacak. Böylece ECB de Fed, BOE ve
BOJ’nin arkasından giderek bilançosunu devasa boyutlara çıkarmış olacak.
İlk etkiler
Ekonomide genel kuraldır: Kıt olan şeyin değeri yüksek, çok olan
şeyin değeri düşüktür. Bir şey bollaşırsa değeri düşer. ECB’nin bu kararından önce
bu yönde gelişme olduğunu bilen piyasalarda Euro’nun bollaşacağı öngörüsüyle
değeri düşmeye başlamıştı. Beklenti tahvil alım programının 500 – 600 milyar
Euro dolayında kalacağı yolundaydı. Çıkan kararda programın beklenenin iki
katına yakın bir büyüklüğe ulaşmış olmasıyla birlikte değer düşüşü hızlandı. Euro
USD kuru 1,13’lere geriledi. Euro, diğer paralar karşısında da değer kaybetti.
Euro TL kuru 2,64’lere indi.
ECB kararının ardından
aslında en önemli açıklamayı Almanya Başbakanı Merkel yaptı ve bu hamlenin
kazandırdığı zamanı yapısal reformları yapmak için kullanmak gerektiğine dikkat
çekti. Bence bu, yalnızca Euro bölgesi ekonomilerine değil bütün ülkelere
yönelik çok önemli bir mesaj. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkeler de
petrol fiyatlarının düşüşünün yarattığı olağanüstü fırsatı yapısal reformlara
ağırlık vererek kullanmalı diye düşünüyorum. Bu fırsatları kullanmayı
becerenler on yıl sonra farklı bir yerde olacaklar.
Kararla ilgili lehte ve aleyhte pek çok görüş var. Ama
bunları değerlendirmek için henüz erken. Şimdilik gelişmeleri gözlemleyeceğiz
ve programın nasıl işlediğine bakacağız. Bakarken dikkat edeceğimiz iki kritik
konu mevcut: (1) Bu likidite enjeksiyonu Euro bölgesindeki ekonomilerde iç
talebin canlanmasına ve dolayısıyla ekonominin toparlanmasına katkıda
bulunabilecek mi? (2) Eurodaki değer kaybı ihracat sıkıntısı çeken Euro bölgesi
ekonomilerinde ihracatı artırıcı bir etki yaratabilecek mi? Miktarın yüksekliği
bu etkilerin yaratılabileceği izlenimini veriyor. Buna karşılık tek bir para
politikasının karşısında ülke sayısı kadar farklı maliye politikası ve
makroihtiyati politikanın varlığı bu etkilerin ABD ve İngiltere'deki kadar
güçlü olamayabileceği havasını veriyor. Bakalım ABD ve İngiltere’yi
toparlanmaya götüren program Euro bölgesinde de işe yarayacak mı?
Küresel krizin ortaya çıkardığı yeni para politikası
uygulaması aslında yüzlerce yıllık bir Çin Atasözüne dayanan basit bir
uygulamadan ibaret: ‘Para, bütün ayıpları örter.’
Sayin Hocam, yaziniz icin cok tesekkurler. Kriz donemlerinde basilan paranin, ekonomiyi tam olarak nasil canlandirdigini hep merak etmisimdir. Bana oyle geliyor ki, emlak, hisse senedi, vs. bir alanda balon olusmadan, piyasa islevini dayandiracak bir temel bulamiyor. Simdi basilan bu paraya birilerinin hevesle talip olup, ongorusuz bicimde riskler almasi ve geri kalan 'kurt' kesimin bu talep uzerinden bir hikaye satmasi gerekiyor. Umariz hikaye satar, talep canlanir, ve de gelecek surecte yasanacaklar bu iyi niyetli kesimin yuzunu kara cikarmaz.
YanıtlaSilEvet aslında bütün mesele bir hikaye satmaya dayanıyor. İnsanların kafasında "ekonomi canlanacak, fiyatlar artmadan ben de bir şeyler alayım" düşüncesinin yaratılması ve onları talepte bulunmaya yönlendirilmesi gerekiyor.
Silhocam bilanço büyüklüğü 3 triyon euroda 2 triyon euroa düşmüş sonra tekrar artacağı yazılmış grafikte. peki bilanço büyüklüğü artırmak kolay da nasıl azaltılır? yani parayı piyasaya vermiş basmış sonra ne yapmış da bilanço azalmış parayı piyasadan çekse bile o bilanço azalmaz ki yani en basit mantık yakmışlar mı parayı anlamadım hocam orasını
YanıtlaSilPiyasadan çektiği parayı tedavülden kaldırmış.
Sil"Yakmışlar mı parayı bilanço küçültmek için"
SilHahaha :D
Hocam bu söylediginiz bana cok ilginc geldi. Yani topladiklari paralari yok ediyorlar, napiyorlar acaba yakiyorlarmi:)
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilBir kaç sorum vardı cevaplandırırsanız sevinirim.
1- Şu an AB'de ileri gelen ülkelerin 10 yıllık tahvil faizleri ABD'den neden daha aşağıda?
2- İngiltere QE'si yanlış hatırlamıyorsam 380 milyar sterlin tutarında... Bu tutar yıllık tutar mı, küresel ekonomiye faydası oldu mu ABD'nin QE'leri gibi...
3- Konuyla alakasız ama merakımdan soruyorum. Futbolcu transferi Ödemeler Tablosu nun hangi kaleminde yer alır?
Şimdiden teşekkürler Hocam...
3. sorunuzun cevabı:
SilSermaye Hesabı, Üretilmeyen ve Finansal Olmayan Varlıklar
(1) Çünkü eksi enflasyon yaşıyorlar.
Sil(2) 375 milyar Sterlin toplam QE miktarı. Bu miktarı aşmamak üzere BOE alım yapıyor.
Sayın Hocam, benim aklıma takılan şu oldu ne oldu da Almanya kararından vazgeçti ve de koskoca(sözde) Euro Bölgesi bir Almanya'nın ağzına mı bakıyor Euro Merkez Bankası Almaya'dan izin almadan sözünü geçiremiyor mu bunu mu anlamalıyız.
YanıtlaSilAlmanya Euro bolgesinin en guclu ekonomisi. Dolayisiyla almanyanin görüsunu almadan hamle yapmak ECB icin zor.
SilTeknik direktore sormadan oyuncu alamassin
Paranin kimden geldigide onem arz ediyor tabiiki !
SilEvet sanırım en doğru yanıt o. Parayı veren düdüğü çalıyor. ECB'de en büyük sermaye payı Almanya'nın.
SilHocam iyi Aksamlar
YanıtlaSilBu sene yil icerisinde dolar kurunun yukari yonlu olacagi konusunda bir óngoru olusmustu ozellikle Abd nin faiz artirimi ihtimalinden dolayi,euro bolgesinin almis oldugu parasal genisleme karari sonrasinda,dolarin yonu ile ilgili bir degisiklik ongoruyormusun?
Tesekkurler
Hayır. Ben arada iniş çıkışlar da olsa USD'nin yönünün yukarı doğru olacağını tahmin ediyorum.
Silhocam merhaba, eur/usd paritesinin 1 olacağı çoğu yerde bas bas bağırılıyordu. bireysel anlamda nasıl bir aksiyon alarak bu durumu lehimize çevirebiliriz? ne önerirsiniz, teşekkürler.
YanıtlaSilGenellikle düşen değerlere girmek akıllıca bir yatırımdır. Bir süre sonra yavaş yavaş Euro alınabilir. Bunu lütfen bir yatırım tavsiyesi olarak almayın çünkü ben yatırım tavsiyesi vermiyorum.
SilHocam euronun değer kaybetmesi bizi olumsuz etkiler mi ? Dış gelirlerimiz ağırlıklı euro cinsinden olduğu için soruyorum .
YanıtlaSilEvet etkiler. Hem ihracatımız hem de turizm gelirlerimiz Euro ağırlıklı. Buna karşılık ithalatımız ve borçlanmamız Dolar ağırlıklı.
SilABD'nin Kasım ihracat rakamlarına baktığınızda yatırım malları ve otomotiv kategorisinde Euro bölgesine pazar payı kaptırdığı görülüyor (yatırım mallarında %5, otomotivde %4 azalma var) muhtemelen Aralık ve sonraki aylarda bu olgu daha da şiddetlenecek. sonra ABD'li ihracatçılar ağlamaya başlayacaklar ve yeni bir kur savaşı kısır döngüsüne girmiş olacağız.
YanıtlaSilABD'nin cari açığı yüzde 6'lardan 3'lere düştü ve dediğiniz gibi şimdi yeniden tırmanışa geçebilir. Ben bu hamlenin ABD ile koordineli yapıldığı kanısındayım.Yani ABD cari açığının biraz yükselmesi pahasına Euro Bölgesine göz yumacaktır. Çünkü Eurpo Bölgesi batarsa ABD ayakta kalamaz.
SilMerhaba hocam anladığım kadarıyla ab parayı bollastırdı talebi canlandırmak için piyasaya para dagıttı bu paranın karsılıgıda tahvıller bu bol para bizim ekonomimizide canlandıracaktır dolayısıyla ihracat artacak ithalat ucuz hale gelerek cari açığımız artarmı? Ekonomi de daha fazla büyüme ve düşük enflasyon buda tekrar faiz indiirmi getirirmi? Ayrıca ab nin bu politikası fed in faiz arttırma politikasını ertelermi?
YanıtlaSilİhracatımıza olumlu etki yapar. Ama ne kadar dış finansman gelir onu tahmin etmek zor.
SilSayın Hocam,
YanıtlaSilVarlık alımı nasıl çalışacak? Yani ECB bankalardan mı bu varlık alımlarnı yapacak yoksa doğrudan hükümetlerden mi? Örneğin özel banka olan deutsche bank'ın bilançosundaki devlet tahvillerini alacak?
Bir diger sorumda alımları ülke bazında nasıl paylastıracak? Her ülke kendinden daha fazla varlık alınmasını isteyecek, ECB'nin bunun için kuralı var mı?
Son olarak ECB'nin aldığı devlet tahvillerini doğrudan piyasa fıyatıyla mı alacak? Bu durum alınan tahvillerin getirilerini düşürmez mi
Çok tesekkurler hocam
Tahvilleri ilgili MB'ler alacak. Onlar zaten ECB'nin şubesi konumunda artık.
SilECB bunun için sermaye katkılarıyla sınırlı hareket edecek. Ve ülke borç toplamının üçte birinden fazla alı yapılmayacak.
Tahviller piyasada fiyatlanıyor ve o fiyatla alınacak. Getiriler düşecek.
hocam ortalıkta bu kadar bol para varken petrolün bu seviyelerde seyretmesi abes değil mi? ikisine birlikte bakınca bu kadar bol para talebe dönüşmüyormuş gibi bir görüntü yok mu? saygılar.
YanıtlaSilEvet faizin bu kadar düştüğü ekonomilerde likidite tuzağı denilen bir olay ortaya çıkıyor ve kimse para harcamak istemiyor.
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilTürkiye için şu sorularım var:
Euro'nun değer kazanmasının Avrupa ülkelerine yaptığımız ihracat yönünden, ülkemizdeki ihracatçıların iştahla istediği durum olduğunu;
Buna mukabil:
Dolar'ın değer kaybetmesinin; şirketlerimizin borç yükünü azaltması (dolayısıyla maliyetlerini düşürmesi) yönünden ülkemizdeki ihracatçıların istedikleri durum olduğundan bahsetmiştiniz.
Yazınızda 'Bol olan şeyin değeri düşer.' diye bizlere hatırlattınız.
AMB, kendi QE'sini artık başlattı.
Öyle gözüküyor ki: Euro düşmeye devam edecek. Fakat Dolar çok dalgalı; 2 kuruş düşüyor, 4 kuruş yükseliyor ve bu dalgalanma hep yukarı yönlü devam ediyor.
Bu hâlde:
ECB'nin QE'yi kallavi bir şekilde başlatmasının Türkiye'ye pek de faydası dokunmayacağını (pariteyi takip ederek baktığımızda 1 Euro = 2,71 TL'den 2,64'lere kadar düştü ve ağır ağır düşmeye devam ediyor) söyleyebilir miyiz?
QE'den bize damlayacak miktar Türkiye'yi güllük gülistanlık bir ortama çevirecek gibi gözükmüyor (?)
Bir yazınızda uyarmıştınız: "Değeri düşen Euro ve değeri artan Dolar; Türkiye'deki ihracat ve ithalatçılarımızın belini büküyor." Sorumu bu temelde size soruyorum.
(AMB adımı etkili olmayacak:
http://www.cnbce.com/video/amb-adimi-etkili-olmayacak
AMB, FED'e göre verimsiz kalacak:
http://www.cnbce.com/video/amb-e-fed-e-gore-verimsiz-olacak
Para çıkışına hazır olmak gerekli:
http://www.cnbce.com/video/para-cikisina-hazir-olmak-gerekli
Euro'daki düşüş hızlanabilir:
http://www.cnbce.com/video/euro-daki-dusus-hizlanabilir )
Bu dedikleriniz doğru. Eğer bu politika Euro bölgesinin toparlanmasına yol açarsa bizim ihracatımız artabilir ama düşük Euro bizim ihracat gelirimizi ve turizm gelirimizi düşürür. Yani biz daha çok mal satıp daha az Euro kazanır hale düşebiliriz.
Silhocam yazı için teşekkürler yine çok kapsamlı bir yazı olmuş sorum şu:dünkü ECB açıklamasından sonra portekiz ve italya 10 yıllık tahvil faizlerinin gerilemesini nasıl okumak lazım ?
YanıtlaSilBiliyorsunuz tahvil fiyatlarıyla faizleri arasındaki ilişki terstir. Yani tahvil faizi düşüyorsa tahvil fiyatları artıyor demektir. Portekiz ve İtalyan 10 yıllık tahvillerinin faizleri düşüyorsa fiyatları yükseliyor demektir. Bu da bu tahvillere talepte artış olduğu anlamına gelir.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil(1) ABD 3,5 trilyon dolar dolayında, İngiltere 375 milyar sterlin, Euro Bölgesi 1,1 trilyon Euro olacak. Japonya da yanılmıyorsam 800 milyar Yen olacak.
Sil(2) Kamu borçlarına bunun etkisi olmaz, çünkü ikinci el piyasada olacak bu işlemler.
(3)% 2 Euro blg ortalaması.
(4) Eğer bu hamle ekonomiyi canlandırır da büyümeyi artırırsa işsizliğe olumlu katkısı olur.
(5) Norveç'in durumu da biraz karışık. Görünen o ki NOrveç ister istemez biraz daha faiz indirimine gidecek. Bu hamle Norveç'i olumlu etkiler.
(6) Doğu Avrupa ülkeleri de bundan olumlu etkilenir. Oralara yatırımlar gidebilir. Çünkü getiri oralarda daha yüksek.
(7) Faizden mucizeler beklememek lazım. Faizi doğru set edemezseniz ekonomi yanlış yönlenir sorunlar çıkar ama doğru set ederseniz de ekonomiyi ayağa kaldırıp adam olmasını sağlamaz.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
SilHocam, ECB nin beklenen ve aslinda haylice gec kalinmis hareketinden sonra, Fed'in durumu ne olur kisa vadede faiz artirimina gidermi ? Kur savaslarinda para politikalarini kisa vadede etkileyecek yeni bir doneme girdikmi sizcede, bol likidite daha da bollasacak iken, FED in fonlari geri toplamaya baslamasi dolara daha hizli deger kazandirip indikatif verilerin tarihsel gelisimine zarar vermesi acisindan dezavantaj olusturmazmi ?
YanıtlaSilBen Fed'den kısa sürede bir faiz artırımı beklemiyorum. Enflasyonla ilgili hiçbir sorun yok şu anda o nedenle faizi artırmasını gerektirecek bir durum da yok. Bence Fed'in dağıttığı parayı geri toplaması çok uzun bir süreye yayılacak.
SilHocam teşekkür ederim. yazılarınızı heyecanla bekliyoruz ve okuyoruz.
YanıtlaSilBenim sorum ; Mülakat aşamasında ellerimizi aktif bir biçimde kullanmalı mıyız ? Masa da ellerimiz nasıl durmalı ?
tam olarak nasıl kullanmalıyız ?
Otur dediklerinde teşekkür ederim. demeli miyiz.?
mülakat bittiğin de '' teşekkür ederiz '' dediklerin de ne demeliyiz ?
Çıkarken iyi günler demeli miyiz ?
Kendimizi tanıtırken kısa mı ayrıntılı mı anlatmalıyız ?
Teşekkür ederim.
SilMülakatta her zaman olduğunuz gibi davranmaya çalışın. Farklı tavırlar sizi şaşırtır. Doğal ve kendi halinizde olun.
Otur denilince teşekkür etmek iyidir. Mülakat bittiğinde de çıkarken iyi günler demek gerekir.
Kendinizi tanıtırken gereksiz ayrıntılardan (tenis oynamayı severim, batı müziğinden hoşlanırım gibi) kaçınmak gerekir.
Hocam , şimdi tahvil piyasada azalacağı için değeri artacak diyebilir miyiz ? Tahvilin değeri de artacağı için faizleri düşecek diyerek yorumlayabilir miyiz ?Ama tahvilin faizi azalırsa getirisi azalır. Ekonomik birimler niye getirisi az bir yatrım aracını tercih ederleri ki ?
YanıtlaSilteşekkürler .
Sayın eğilmez Çin atasözü "para, bütün ayıpları örter" bana çok doğru gelmiyor. Biz ayıplarımızı mı örtmek istiyoruz yoksa ayıplarımızı düzeltmek mi istiyoruz? Ayıplarımızı örttükçe daha çok ayıp yapabilme imkanımız oluyor. AB nin bollaştıracağı paranın bizim ekonomimize de geleceğini düşünüyoruz. Ancak bu para yine "para dan para kazanan" kesimin cebine girecek diye düşünüyorum. "Para dan para kazanan" kesim ise ekonomiyi canlandıracak yerde, parasına para katıp daha fazla para kazanma yöntemini seçecektir. Ekonominin canlanması için beklenen bu paranın orta ve alt kesimin cebine girmesi gerekir diye düşünüyorum. Ekonomiyi canlandıracak kesim bende bu kesimdir. Acaba yanılıyor muyum? Bu orta ve alt kesimin cebine girecek para, bunların borçlarının ödemelerine ve ihtiyaçları olup ta alamadıkları malları alabilmelerine imkan sağlayacaktır. Benze yapılan işlemler, zenginleri daha zengin, fakirleri daha fakir yapmaktan öte geçemeyecektir, zengin ile fakir arasındaki uçurum daha da artacaktır. Bence neticede orta ve alt kesimin maaşları, yevmiyeleri artmadan ekonominin canlanması sağlıklı olmayacaktır. Acaba haksız mıyım.
YanıtlaSilParadan para kazanmak sözü bizde uydurulmuş ve maalesef de yaygın biçimde kullanıma girmiş bir sözdür. Birer milyon lirası olan iki kardeş düşünün. Birisi ev alıp kiraya vermiş öteki de bankaya yatırmış olsun. Şimdi burada ikinci kardeş paradan para kazanıyor öteki ise sanki bir şey yapıp da para kazanıyor gibi görünüyor. Pysa ikisi arasında hiç fark yok. Hatta ikincinin bankadaki parasını bir yatırımcı borç alıp da bir işyeri kurmuşsa çok daha yararlı olmuş olur.
SilBu tür programlarda ortada dönen para borç para olduğu için dediğinizde haklısınız bu orta ve alt kesimin doğrudan cebine girmez ama onların çalıştığı işyerleri batmaktan kurtulursa onlara da işte kalabilmek gibi bir yarar sağlar.
Ben aslında sizin dediğinizin daha sağlıklı olacağı kanısındayım. Yani para politikasıyla parayı tepeden aşağıya doğru dağıtmak yerine maliye politikasıyla (yani ya ücretleri vb artırarak ya da vergileri indirerek) dağıtsalar ekonomiyi daha kolay ve hızlı canlandırmak mümkün olabilir.
Hocam paradan para kazanmak vardır ve uydurmasyon değildir.
SilFaiz temettü gibi kazançlar zaten 4 üretim faktöründen sermayenin kazancıdır.
Ancak bir de spekülasyon kazancı demilen değer artış kazancı vardır ki bu paradan para kazanmanın daniskasıdır.
Bir ginansal varlığı düşük fiyata alıp yukarı fiyata satıyosunuz,ortada herhangi bir üretim yokken bu paradan para kazanmaktır..
Yanlış mıyım sizce??
"Paradan para kazanma" diye adlandırdığımız işle aslında piyasayı düzenleme. Böyle bir isim takılınca "tefecilik" gibi anlaşılıyor.
SilÖrneğin forex'te -iyi çalışan- robotlar aracılığıyla kazanılan -iyi para- arz-talep dengesizliklerini düzenleme işini -iyi yaptığı- için kazanılıyor, bu da ekonomiyi olumsuz etkileyecek ani fiyat hareketlerini engelliyor, sağladığı faydaya bakarsak helal yani.
Sayin Hocam, yaziniz icin tesekkür ederim.
YanıtlaSilGüncel ekonomik konulari akademik dilden ziyade sade ve anlasilabilir sekilde kaleme almaniz ekonomik nedensellikleri anlamamda büyük faydasi oluyor, tesekkürler.
Peki Mahfi Hocam, kafama takilan soru su: Bu tahviller nitekim birilerinin borclari, bunlari kim veya kimler ödeyecek vade sonunda?
Saygilarimla, Ibrahim Halil Öztürk.
Teşekkürler.
SilÇok güzel soru. Aslında günün sorusu.
Bu tahvillerin bir bölümü devletin çıkardığı tahviller. Bunları reel sektör ya da bankalar almışlar zamanında. Yani borçlu Hazine. Şimdi bu tahvilleri MB'ye verip karşılığında parayı alıyorlar. MB de bunları vadesi geldiğinde götürüp Hazineye verip parasını oradan alacak. Hazine de bunları ödeyebilmek için yeni tahviller çıkaracak. Bu kadar dolambaçlı yapılacağına diyebilirsiniz ki MB parayı Hazineye versin Hazine de MB'ye tahvil versin Hazine bu paralarla ödemelerini yapsın. Bende derim ki hiç bir fark yok. O zaman MB Hazineyi finanse ediyor diye ayağa kalkıyor insanlar. Sanki şimdi dolambaçlı yoldan aynı şey yapılmıyormuş gibi.
Bu arada biz bunları tartışırken ;
YanıtlaSilGizli gizli elektrik faturaları şişiyor,
Gizli gizli su faturaları şişiyor.......
Gizli Birsey sismiyor Icindeki Kayip Kacak Bedelinde Olabilir Su Ve Elektrik Tarifelerine Bakabilirsin internetten EPDK ULUSAL TARIFELERDEN BAKABILIRSIN DOGALGAZADA ...
SilHocam,
YanıtlaSilBenden duymuş olmayın ama:
Ali Babacan başta olmak üzere onunla aynı ekonomi görüşünü savunan kanadı hükümetten tasfiye edecekler!
Yerine ise:
Numan Kurtulmuş koordinatörlüğünde yeni bir ekip getirilmesi neredeyse kesinleşti!
Bu yeni ekip; Türkiye ekonomisi hakkında öyle sözler söyleyecekler, tansiyonu öyle dalgalandıracaklar ki; bu işin üstadları olarak sizler ne cevap vereceğinizi kolay kolay bulamayacaksınız!
Ve bu yeni ekibin plânlarına göre ne yazık ki:
Medyada da, akademi dünyasında da; 'iktisat sahası tasfiyeleri'nin başlatılması an meselesi!
Siz acı patlıcan, tatlı patlıcan mukayesesi yapmıştınız ama kala kala şu blog sitesinde sesini duyurmanız bile zorlaşabilir!
Bilim yolunda koşan sizin gibilere kolaylıklar diliyorum;
Fakat:
Genç nesil nasıl mücadele edecek? Bunun da cevabını bilmiyorum!
Merak etmeyin bilim sesini duyurur. Cehaletle, tutuculukla ve karanlıkla savaşın tek yolu vardır: Bilim.
SilNeredeyse iki sene geçmiş ve günümüzden baktığımızda Adsız 23 Ocak 2015 12:42 arkadaş gerçekten iyi öngörülüymüş.
SilHocam Merhabalar;
YanıtlaSilBu yazınızı arkadaşımın ' Mahfi Hoca yine döktürmüş' mesajıyla öğrendim ve heyecanla okudum. Araştırdığım bir konuydu açıklık geitrdiğiniz için teşekkür ederim.
Nedense ben euro bölgesinin fazla sürmeyeceğine inanmaktayım çünki güçlü ekonomiler ve aynı durumda değişik çıkarlar söz konusu. ABD ve İngilterede işe yarayan uygulama belki Avrupada da yarar ama amacı dogrultusunda kullanılırsa. Benim düşüncem büyük olan büyük payı alır. Sizce tahvil alımları Yunanistan İtalya İspanya gibi sorun yaşayan ülkelere mi yapılacak? En azından paranın yarısı Almanya Fransa İngiltere Hollanda gibi ülkere gider diye yorumlar okumuştum sizce nasıl olur? ve son olarakta dolaylı yollardan paranın ne kadarı ABD ye geçer? Futbolda bir deyim vardır ' futbol 90 dakika oynanır ve almanlar kazanır' derler. 18 ayın sonunda almanların kazanması kimseyi şaşırtmamalı.
İyi çalışmalar diliyorum Hocam....
Büyük olanın büyük payı alacağı tespiti doğrudur. Zaten ülkelerin ECB'deki payları esas alınacak. Yunanistan ve Kıbrıs 6 ay süreyle bu programın dışında tutuluyor. İngiltere, Euro bölgesinde olmadığı için bu programa dahil değil. BU paranın ne kadarının AVD'ye veya bizim gibi yüksek faiz veren ekonomilere gideceği yolunda sadece tahmin yapmak mümkün şimdilik. Tahminler bu paraların yüzde 20'ye yakın bir bölümünün Avrupa dışına çıkabileceği yolunda.
SilQe Avrupa Euro bölgesinde bir talep artışı için yapılıyor ama para Euro bolgesinin dışına akıyor( borsalar tahvil vb).. Öyleyse bu ne kadar yararlı bir girişim sorgulanmalı.. Basılan para Euro dışına çıkacak ise bu avrupada beklenen canlanmayı saglamaz. Yok Euro içinde kalacak ise biz niye bayram ediyoruz.
YanıtlaSilAslında işin can alıcı noktası sizin sorunuzda yatıyor. 1929 krizinde dünyada sermaye akımları böyle serbest değildi. O nedenle dağıtılan para yurtdışına çıkmıyor ve iç talebi canlandırabiliyordu. Oysa şimdi sermaye akımları serbest. Yani parayı alan en çok faiz veren ülkelere parasını götürebiliyor. Ama bunların da sınırı var tabii. Tahminler Avrupada bu şekilde dağıtılacak paranın yüzde 75 - 80'inin Avrupada kalacağı yolunda.
SilBiz niye seviniyoruz? İki nedeni var: (1) Bu parasal destek Avrupanın canlanmasına yol açarsa biz daha çok ihracat yapar döviz gelirimizi artırırız. (2) Dışarıya sızan paralardan bize gelen olursa dış finansman ihtiyacımızı gidermede yararlanırız.
Bundan birkaç yıl önce, Draghi bu kadar gündemde değilken her yerde Bernanke ve FEDin QE'si konuşuluyorken; Jim Rogers: " MERKEZ BANKALARI ve HÜKÜMETLER, BORÇ İÇİNDE OLANLARI KURTARMAK İÇİN TASARRUF YAPANLARI FEDA EDİYOR" demişti. Bu sözü hiç unutmuyorum. Bugün gelinen noktaya baktığımızda bu gerçeğin daha da derinleştiğini görüyorum.
YanıtlaSil1980lerden beri tüm Dünya'da orta gelirli kesim yok oluyor. Bir tarafta milyar dolarlık süper zenginler ve diğer tarafta borçsuz desteksiz temel ihtiyaçlarını bile gideremeyen 2 ay sonraki halini öngöremeyecek bağımlı kesim var. Tamam uç zengin ve uç fakirler tarihin her döneminde vardır ama tasarruf edenlerin cezalandırılması 2008-2009 krizi sonrası yükselen trend. Genişlemeci para politikaları; QE, negatif reel faiz vb. enstrümanlarla toplam nüfus içinde oranı iyice azalan orta hallilere devlet büyükleri ve zenginler: " Araban temiz ve ondan memnun musun? yine de kredi çek yenisini al. Gardrobuna sığdıramayacak kadar çok kıyafetin olsa da at onları çöpe, kredi kartınla yenilerini al. Her şeyi aldın hala mı paran var? O zaman yine kredi çek o parana ekle çok pahalı, balon malon, müteahhitler 1e 3 ekliyor deme yeni konut al" diyor. Çünkü tutumlu olmanın artık bir faydası yok tasarruf yapan istenmiyor diyorlar.
Borsa endeksleri, Merkez Bankaları başkanları tarafından sokaktaki gerçek insanların beklenti ve sorunlarından daha çok takip ediliyor. Endeksler yükseliyorsa herkes için her sorun çözülüyormuş gibi bir algı yaratılıyor. Herkes ellerinde sihirli değnek varmış gibi Merkez Bankaları Başkanlarına bakıyor.
Her krizi aşmak için alınan önlemler, yeni uygulamar, yeni trendler o krizi aştırırken bir sonrakinin temellerini atıyor. Ne zaman olur bilmiyorum ama bir sonraki kriz döneminde konuşurken en çok bahsedilecek kavramların / kullanılacak keywordlerin " genişlemeci para politikaları, QE, tahvil alımı, negatif reel faiz, düşük tasarruf yüksek kredi oranları, merkez bankalarının genişleyen rolleri " olacağını biliyorum.
Gunumuz dunyasinda kapitalizm parasi olan icin... Parasi olmayana kapitalizmin nispi refahi ve kendine has nimetleri bile fazla goruluyor. "Al ver ekonomiye can ver". Yani, is adami "Ben Atlas miyam, alemi sirtimda tasiyam?" diye fiyaka yaparken, sen canindan, kanindan, cebinden, memleket icin, yarinlarin icin ver... Bireyciligi, akiliciligi da parayla sattin ya kor olasi devran!
SilÇok doğru bir tespit: Her krizi önlemek için yapılanlar bir sonraki krizin tohumlarını atıyor. Bugünkü parasal genişleme bugünü belki kurtarıyor ama gerçekten de geleceğe inanılmaz bir saatli bomba bırakmış oluyor.
SilMerhaba Hocam, kısaca yeni bir havuç tarlası ile karşı karşıyayız.
YanıtlaSilEvet bu işler hep böyle oluyor.
SilHocam program spesifik olarak nasıl işliyor? Hangi kurumlardan hangi şartlarla varlık alınıyor? Ödemeler nasıl yapılıyor? Şirketler bu kurumlara dahil mi? Dahilse nasıl seçiliyor?
YanıtlaSilŞirketler genel olarak dahil değil. Sadece Euro bölgesinde kurulu uluslararası şirketler programa dahil. Tahvil alımının bir şartı yok. Programda belirlenen tahviller (yazımda hangileri olduğunu sıraladım) paraları verilip ECB tarafından alınacak.
SilHocam ECB nin yaptığı parasal genişleme ile FED in yaptığı parasal genişleme arasında ne gibi farklar ver. Bir diğer soru da Pariteye rağmen dolar/TL nin bu seviyede olması Merkez bankasının faiz indirmesi konusunda sizi ikna etti mi. ? Daha fazla indirmeli mi son gelişmelere göre... ? Teşekkürler Saygılar...
YanıtlaSilECB ve Fed'in uyguladığı QE arasındaki benzerlikler farklardan fazla. Herşeyden önce miktarlar farklı. Fed'in uygulaması devlet tahvilleri ve mortgage senetleriyle sınırlıydı ECB'ninki biraz daha geniş bir kapsamda.
SilTCMB'nin faiz indiriminin ne kadar doğru lduğu giderek daha çok anlaşılacak. Gösterge faiz yüzde 7'ye geriledi. Bence daha fazla indirim için Ocak ayı enflasyon oranını görmesi lazım.
Hocam, yazınız için teşekkürler. Sayenizde ekonomi hakkında çok şey öğrendim. Yazı ile ilgili olmayan bir konu hakkında size danışmak istiyorum. Merkez Bankası politikaları, para, faiz ve tahvil arasındaki ilişkiler ve bunlarla ilgili politikaları tam olarak anlamak için önerebileceğiniz kitap var mı?
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilBu konudaki iyi kitaplardan birisi Frederic Mishkin'in kitabıdır. Para, Bankacılık ve Finansal Piyasalar İktisadı.
hocam, bu kuvvetli parasal genişleme bence Avrupa ekonomisi için belli varlık balonları dışında bir etki yaratmaz!. zira: Avrupa nın artık farklı bir iktisat teoremi üzerine uzmanlaşmalıdır!. yapısal sıkıntılar parasal politikalarla aşılamaz. sadece sıkıntıları geçici olarak erteler fakat bu durumda da var olan sorunları ağırlaştırabilir!... hatta sorun küresel iktisat sistemindedir.
YanıtlaSilMerkel de bunu vurguladı. Bu programın kazandıracağı zaman içinde yapısal reformları yapmazsak yanarız demeye getirdi.
SilHocam bir konuda yardımınıza ihtiyacım var. Öncelikle bütün kitaplarınızı ve buradaki yazılarınızın yüzde doksanını okudum ve çok şey öğrendim. Bunun dışında da gece gündüz okuyup araştırıyorum. Merkez bankacılığı ve finansal krizler ilgimi çeken konular. herşey çok iyi gidiyor ve hızlı ilerliyorum, fakat konu makro iktisada geldiğinde bocalıyorum. Makro iktisatı öğrenebilmem için bana tavsiye edebileceğiniz bir kitap varmı acaba. Yada nasıl bir yol haritası izlemem gerekiyor bana bir fikir verirseniz çok sevinirim.
YanıtlaSilBenim makroekonomi kitabımı okudunuz mu? Okumadınızsa onu okuyun. Okudunuzsa veya okuduktan sonra bir daha yazın bir kaç makro kitabı daha önereyim.
SilEvet hocam sizin makroekonomi kitabınızı okudum. Aslında sizin bütün iktisadi kitaplarınızı okudum. Açıköğretim işletme mezunuyum şimdide işletme bölümünde yüksek lisans yapıyorum. Ama hep ekonomi istedim o yüzden doktorayı ekonomi üzerine yapmak istiyorum. Finansal piyasalar sermaye piyasaları merkez bankacılığı üzerine sürekli okuyorum ve çok hızlı ileriyorum ama doktora aşamasına kadar makroyu da tam oturtmam lazım. şimdiden yapacağınız önerileriniz için çok teşekkür ederim hocam.
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilAMB talebi canlandırmak için parasal genişlemeye gidiyor. Yanlış düşünmüyorsam ilk önce dış talebi canlandırmak istiyorlar. Yoksa sadece iç talebi canlandırmak isteselerdi, sizin önerdiğiniz maliye politikalarını uygulayabilirlerdi.
Bunun gerçekleşmesi için paranın önemli bir kısmının bölgenin dışına çıkması, aktığı bölgelerde ise yerel paraların değerlenmesini sağlayarak, Euro bölgesinin ihracatına destek sağlaması gerekiyor.
Böyle olduğunu düşünmem;
1- Örneğin Almanya, iç talebi canlansa, tüketimi artsa daha kadar artabilir? Kişi başı tüketim tutarları bizimkinin neredeyse 3 katı.Yani tüketimin zirvesine yaklaşmışlar neredeyse.
2- Yanlış bir denklem kurmuyorsam, net ihracatı artmayan bir ekonominin tüketiminin artması borçlarının artmasıyla mümkün. (aslında bunu bir soru olduğunu düşünün Mahfi Bey:) yanlış mı düşünüyorum?)
3- İhracatın artmasıyla bunun bölgeye olumlu yansıması olacak. Gelirler artacak, ücretler artacak. Dolayısıyla harcamalar da artacak. Ama bu artış dış ticaret kanalıyla beslendiği için borçluluk oranları artmayacak.
Bu tabi uzun bir süreç. FED in parasal genişlemesini bu gözle tekrar bir hatırlayalım.
FED'in parasal genişlemesinde yaptığımız hataları, umarım AMB parasal genişlemesinde yapmayız. Yani bu paraları sadece tüketime değil, sizin defalarca yazdığınız yapısal reformları gerçekleştirmeye harcarız.
BU dediğiniz de programın yaklaşımlarından birisi. Bir yandan iç talebi bir yandan da periferi ülkelerden gelecek dış talebi canlandırmayı düşünüyorlar.
SilYapısal reform yapabilmek bilimsel düşünmeye bağlı bir iş. Biz o noktada mıyız emin değilim.
Mahfi Bey, sizin avrupa için önerdiğiniz maliye politikalarının uygulamaya konması, dolaylı yoldan ülkemizi de olumlu etkileyecektir. Ben sizin önerinizi destekliyorum.
SilBurada aklıma takılan sorular çok aslında;
1- FED parasal genişlemeye gittiğinde petrol fiyatlarının seyrinin bu şekilde olacağını öngörmüş müydü? Ayni şekilde AMB, kendi parasal genişleme karar aşamasında İsviçre Merkez Bankasının Frankı serbest bırakacağını?
2- FED'in parasal genişlemesinde çift haneli büyüyen bir Çin vardı, şimdi ise tek haneli bir büyüme beklentisi içerisindeler. (Aynı şekilde FED Çin'in büyüme seyrini de öngörebilmiş miydi? Öyle ya bir ülke durmaksızın ihracata dayalı çift haneli büyüme gerçekleştiremez değil mi?) Bu tek haneli büyüme ve diğer ülkelerinde düşük büyüme beklentisi içerisinde olmaları AMB parasal genişlemesinde beklediği faydayı sağlamaya yetebilir mi?
Aslında FED, AMB için bunları da tahmin edebilmişler miydi diye sormamdaki kasıt, FED'in parasal genişlemesinin yarattığı sonuçları gördükten sonra, AMB nın parasal genişlemesi hangi şok gelişmeleri yaratabilir?
Öngörülemeyen gerçekleştiğinde birçok akla yatkın, bilimsel açıklama yapabiliyoruz. Petrol fiyatları neden düştü, İsviçre Merkez Bankası neden böyle bir karar aldı gibi.
Önümüzdeki süreçte Çin'in kendi iç piyasasına daha çok yönelmesi durumunun dünya ekonomilerine olası etkileri, ABD ile Avrupa arasındaki serbest ticaret anlaşmasının olası etkileri bunlar da önem taşıyacak.
Ve buarada AMB karar sürecinde, G20 nin başkanlığını yapacak ülkemizin, diğer ülkelere yatırım programlarını açıklamaya davet etmesini düşününce aklıma AMB nin parasal genişleme kararını almasını kolaylaştırmak mı olduğu geldi. Çünkü ülkeler bunu açıklarlarsa ve uygulamaya koyarlarsa AMB parasal genişlemesi başarıya ulaşabilir. Ve fülkemizde faizlerin indirilmesi de bu sürece katkı sağlayacaktır.
Degerli hocam,
YanıtlaSilAvrupa deflasyon riskiyle karşı karşıya Japonya kronik deflasyonla ugraşıyo. Bu ekonomiler emisyon yoluyla bunu atlatamazlarmı? Atlatırlarsa ne olur?
Zaten başka bir şey yapmıyorlar ki. Hepsi emisyon yapıyor. Fed'in, ECB'nin İngiltere ve Japon MB'nin yaptığı tek şey emisyon. Geçmişten tek farkı karşılıksız emisyon değil de tahvil alıp onun karşılığında emisyon.
SilTeşekürler hocam.
Silmahfi hocam, esasen sorun küresel değil midir?. zira: dünya ekonomisinde aşırı finansallaşma var!. finansallaşma bana göre hem sermaye kalitesini düşürüyor hem sermayenin küresel boyutta mobilizasyonlarında fazla destablizellik meydana getiriyor ve ayrıca yatırım ikliminin ömrünü kısaltarak reel iktisadi gerilemeyi ortaya çıkarıyor üstelik de bunu teşvik ediyor!... artık dünya ekonomisinin yeni bir iktisat teoremi oluşturup bu zeminde bir ekonomik sistemi inşa etmesi elzemdir!.
YanıtlaSilEvet doğruudur. Özellikle sermaye akımlarının serbest kalması sonrasında değişen paradigma aşırı finansallaşmayı getirdi. Buna uygun bir altyapı henüz yok. O nedenle çözümleri hep geçmiş teorilerde arıyoruz.
SilEkonomiyi düzeltmek için para bas , sonra bilançoyu küçültmek için paraları topla ve yak yapılanın özeti bu.
YanıtlaSilBunu herkes yapıyor da biz niye yapamıyoruz ? Örneğin tl. bas piyasadan $ al aldığın dolarla dış borcu kapat , sonra bastığın tl. yi topla ve yak. sonuçta onlar da aynı kalitede kağıdı kullanıyor , biz de aynı kalitede kağıt kullanıp tl. basıp bu işi yapalım.
Benim öğrenmek istediğim onlar yapınca oluyor da biz yapınca niye olmuyor bu mantığı anlayamıyorum ?
Değerli hocam selamlar.
YanıtlaSilDün Merkez Bankası, nezdinde tutulan Avro zorunlu karşılıklardan ve 2 gün ihbarlı Avro cinsinden döviz mevduat hesaplarından binde 2 oranında komisyon alınacağını kamuoyuna duyurdu. Merkez Bankası, Avrupa Merkez Bankası'nın negatif faiz uygulamasına uzunca bir süre daha devam edeceğini gerekçe olarak gösterdi. Burada hedeflenenin Merkez Bankası rezervlerinin Avrodaki görülecek değer kaybından asgari düzeyde etkilenmesi yönünde olduğunu düşünüyorum. Nitekim Merkez Bankası başkanı Sn. Başçı da konuşmalarında rezervlerin kısa vadeli borçları karşılama oranından sıklıkla bahsediyor. Diğer taraftan büyük bankaların kamuoyuna açıkladıkları bilanço ve dipnotlarında ise Avro açık pozisyonda kalmayı tercih ettikleri görülmektedir. Böylece ticari kar elde ederek bilançolarını yönetiyorlar. Söz konusu uygulama bankaların politikalarında bir değişikliğe yol açar mı, açıkçası tam kestiremedim.
Hocam Selam
YanıtlaSilBu parasal genişleme avrupadaki konut fiyatlarını nasıl etkiler. Hollanda da yaşayan biri olarak,üretimin artmması insanların alım gücünün artması konut fiyatlarının artmasına sebep olabilir mi? Burada konut fiyatları ve mortgage nasıl etkilenir.?
Yorumunuzu merak ediyorum. Teşekkürler.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilHocam size bir sorum olcakti neden merkez bankalari tahvil alimi yapar
YanıtlaSilSayın Hocam,
YanıtlaSilNormalde euronun düşmesi gerekmiyor mu, bu çıkışlar balon mu?
Hocam Merhaba,
YanıtlaSilAvrupa Merkez Bankası parasal genişleme yaparken Fed faiz artırırsa bunun Türkiye'ye yansımaları nasıl olur?USD ne olur Altın ne olur?
Merhabalar hocam, Benim haftaya sunumum var. Konum: Effectiveness of central bank asset purchase
YanıtlaSilprogrammes (Quantitative Easing). Kisacasi bana yardimci olacak bir kaynak gösteririrmisiniz acabave kisaca sizin yorumunuzu almak istiyorum gecmisten günümüze.
saygilar
Turgay
Universty of Vienna