Ekonominin Yeni Patronları

Merkez Bankalarının Haftası
Geçtiğimiz hafta merkez bankalarının haftasıydı. Brezilya MB politika faizini yüzde 11,25’den 11,75’e yükseltti. İsviçre MB CHF’in Euro ile 1,20 dolayında oluşturduğu bağı kaldırdığını ilan etti. TCMB, politika faizini yüzde 8,25’den 7,75’e düşürdü ve Euro zorunlu karşılık ve TCMB’deki Euro hesapların bazılarına binde 2 komisyon uygulamaya başladı. ECB parasal genişlemeyi 1 trilyon Euro'nun üzerine çıkardı.   

İlk paragraftan pek çok soru ve yanıt çıkar.
Diğer merkez bankaları faiz indirirken Brezilya MB, niçin faiz artırdı? Enflasyonu yüzde 6’lar dolayındayken faizi niçin enflasyonun iki katına yükseltmek ihtiyacı duydu? Çünkü Brezilya’nın cari açığı ve risk primi (CDS) giderek büyüyor ve sonuçta dış finansman çekmekte zorlanıyor.  

İsviçre MB, 2011’den beri 1,20 paritesinde tuttuğu Euro / CHF bandını niçin terk ederek CHF’in değer kazanmasına ve dolayısıyla ihracatçısının zarar görmesine göz yumdu? Çünkü Euro’da başlayan ve devam eden değer kaybı artık İsviçre MB’nın bu kuru devam ettirmesine imkan olmadığını gösterdi. İsviçre MB, 1 Euro = 1,20 CHF kuruyla devam etse kasası pahalıya alınmış Eurolarla dolacak, ihracatçıyı destekleyeyim derken ekonomiyi tehlikeye sokacaktı.

TCMB, politika faizini niçin yüzde 8,25’den 7,75’e indirdi? Çünkü petrol fiyatındaki düşüşün yaratacağı olumlu etkiye ek olarak ilk 4 ay sonunda enflasyonun (matematiksel olarak) yüzde 6 dolayında (biraz üstünde veya altında) olabileceği artık net bir biçimde görülebiliyor.

TCMB, bankaların ve finansman şirketlerinin zorunlu karşılıkları ile iki gün ihbarlı döviz mevduat hesaplarında tuttukları Euro cinsi döviz hesapları için günlük bakiye üzerinden aylık olarak tahsil edilmek üzere yıllık binde 2 komisyonu niçin alacak? TCMB, tıpkı İsviçre MB gibi değersiz Euroları elde tutmak istemiyor. Bunun temel nedeni rezervlerin düşük görünecek olması. Bankalar, Euro hesapları karşılığında TCMB'ye Euro olarak zorunlu karşılık yatırıyorlar ve bu Euro zorunlu karşılıklar döviz rezervleri arasında yer alıyor. Euro, USD karşısında değer kaybetmeye devam ettikçe TCMB’nin döviz rezervleri de düşük görünecek. O nedenle TCMB, bunu önlemek için Euro ile ödemeye ek bir fiyat koyarak zorunlu karşılıkların Euro ile yatırılmamasını sağlamaya çalışıyor. Aşağı yukarı İsviçre MB’nin yaptığını farklı bir biçimde yaşama geçirerek kendisini değeri düşecek Euro’ya karşı korumaya alıyor.   

ECB niçin büyük bir parasal genişlemeye (QE) gitme kararı aldı? Çünkü bugüne kadar uyguladığı faiz politikası ve ürkek parasal genişleme politikasından sonuç alamadı. Açıkladığı bu yeni ve güçlü parasal genişleme kararı ile Euro Bölgesine her ay 60 milyar Euro para dağıtacak. Bu hamlenin talebi canlandırarak Avrupa ekonomisinin toparlanmasına yol açmasını bekliyor.

İlk sonuçlar
Sonuçlar için daha çok erken olsa da ilk görüntüleri yorumlamaya çalışalım:  
Brezilya’ya dış finansman girişinde artış başladı. Bu durumda Brezilya MB’nın enflasyonun iki katı politika faizi saptamasının doğruluğu ortaya çıktı.

CHF, Euroya karşı hızla değer kazandı ve İsviçre MB’nın aldığı karar sırasında 1 Euro = 1,20 CHF olan parite bugün 1 Euro = 0,99 CHF’e geldi. Bu durumda İsviçre MB 1,20 CHF ile 1 Euro alacağına şimdi 0,99 CHF ile 1 Euro almaya başladı ve Euro’yu desteklemekten kurtuldu.

TCMB’nin politika faizini indirmesinden sonra gösterge faiz yüzde 7,5’den yüzde 7’ye geriledi. Bu düşüşün banka faizlerine yansıması biraz daha zaman alacak gibi görünüyor. TCMB’nin Euro ile ilgili düzenlemesi 1 Şubat’ta uygulamaya gireceği için onun sonuçlarını şimdiden görmemize olanak yok.

ECB’nin parasal genişlemeyi artıracağını açıklamasının ardından Euro’nun değer kaybı hızlandı. Karar öncesinde 1,15’in üzerinde olan Euro/USD paritesi bugün 1,12’ler düzeyinde denge bulmaya çalışıyor. Euro'daki bu değer düşüşü ihracat sıkıntısı çeken Euro Bölgesi ekonomilerine muhtemelen destek sağlayacak.

Geçtiğimiz hafta 4 farklı MB 4 farklı karar almış durumda. Kararlar birbiriyle uyumsuz görünüyor. Brezilya MB faizi artırıyor, TCMB faizi düşürüyor, İsviçre MB Euro ile sabitlediği CHF’i serbest bırakıyor, ECB parasal genişlemeyi artırıyor. İşin ilginç tarafı birbiriyle uyumsuz görünen bu kararların hepsi de doğru kararlar.

Kıssadan hisseler
Para politikası, maliye politikasının yerini almış durumda. Bunun sonucu olarak ekonominin yeni egemenleri de artık merkez bankaları. O kadar ki bizde eskiden Maliye Bakanlığı için kullanılan MB kısaltması şimdi merkez bankaları için kullanılıyor. Siyasetçiler beğense de beğenmese de merkez bankaları bildiğini yapıyor. Bu da bizi siyasete kurban gitmiş maliye politikasının yerine iyi kötü bağımsız kalabilmiş para politikasının konulmasına götürüyor.

Her ülkenin koşulları ve küresel sistemle olan ilişkileri kendisine özgü politikalar izlemesini zorunlu kılıyor. Onun içindir ki birbirinden farklı kararlar alıp uygulayan merkez bankalarının hepsi haklı görünüyor. 

Maliye politikasının siyasete kurban gitmiş olması aslında önemli bir kayıp. Örneğin ECB’nin para politikasıyla bankalardan kişilere doğru para dağıtması yerine maliye politikasıyla bu dağıtım vergilerin düşürülmesi veya kamu harcamalarının artırılması yoluyla kişilerden bankalara doğru yapılsaydı iç talep üzerinde çok daha etkili olabilirdi. Ne çare ki günümüz dünyasında siyasetçilerin maliye politikasına yönelik bu tür kararları almaları kolay değil. O nedenle kızmış görünseler de yapamadıkları görevi merkez bankalarına devretmekten dolayı içten içe mutlu olsalar gerek. 

Ve bir tehlike
Önce İsviçre MB’nin ardından da TCMB’nin Euro’dan uzak durmak için attıkları adımlar Euro’dan kaçış eğiliminin başladığının ilk göstergeleri. Belli ki önümüzde dönemde Euro’dan kaçış hızlanacak ve bu Euro’ya olacağından daha çok değer kaybettirecek. Bu gelişme eğer bu yönde devam ederse ihracat ve turizm gelirlerinin ağırlığı Euro’da olan Türkiye açısından oldukça kötü sonuçları olabilecek bir gelişme. 

Yorumlar

  1. Hocam iyi haftasonları ve elinize sağlık yazı için.

    Benim sorum Piketty hakkında bir yazı yazıp yazmayacağınız hakkında. Özellikle küresel vergi sistemi önerisi hakkında ne düşünüyorsunuz? Artan eşitsizlik kapitalizmi yine bir restorasyona sokacak mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Piketty'nin tespitleri doğru ama önerileri o kadar doğru değil. Benim görüşüm tabii. Piketty üzerine çok yazıldı benim yazmama gerek kalmadı. Kitabı önemli bir kitap ve okunmasında yarar var.
      Kapitalizm her yeni adımda bir restorasyon geçiriyor.

      Sil
  2. Hocam gündemi çok geniş bir perspektifte değerlendiren çok güzel bir yazı teşekkürler. Sanıyorum finansal sistemin ve kaldıraç etkisinin bu kadar büyümesinden sonra para politikasının etki alanı ve gücü ister istemez artmış oldu. Hocam bu noktadan sonra hem Türkiye'de hem de diger gelişmekte olan ülkelerde Merkez Bankalarının bu gücünü daha popülist politikalarda degistirmek hemde uzun süredir oldukça faydalandığımızı düşündüğüm teknokratik yapısını bozmak isteyen siyasi iktidarlar daha da yoğun baskı kurmayacaklar mi?Güç nerede ise orayı ele geçirmeye çalışan ama yanlış kullanıldığında sorumluluk kabul etmeyen siyasi kurumlar ekonomide söz sahibi olmasından en çok korkulması gereken taraflar değil midir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Çok doğru bir tespit. Siyasetçinin istediği aslında karar alıp sorumluluğu başkasına atmak. Onu becerebildiği anda MB'lerin bağımsızlığını elinden alacaktır. Çünkü bugünkü sistemde siyasetçi en azından ekonomi alanında sorumluluğu MB'lerin üzerine atarak kendisini kurtarmış görünüyor.

      Sil
    2. ..Siyasetçinin istediği aslında karar alıp sorumluluğu başkasına atmak. Onu becerebildiği anda MB'lerin bağımsızlığını elinden alacaktır. Çünkü bugünkü sistemde siyasetçi en azından ekonomi alanında sorumluluğu MB'lerin üzerine atarak kendisini kurtarmış görünüyor...
      hocam bu yazdıklarını anlamadım, tam olarak ne demek istediniz?
      ülkede karar alıp sorumluluğu almamak bir karakter halindeydi zaten. ama eski ve yeni başbabakanlar tam tersini söylüyor, tcmb.nin kimseye karşı bir sorumluluğu yok, aldığı karar doğru da yanlış da olsa hiç bir çalışan ne maddi ne manevi zarara uğramıyor. insanlar oy vererek ülkeyi yönetsin dedikleri kişiler ise borçlanırken kaç faiz vereceği kararını bile alamıyor. bu sistemin savunulacak neresi var çözemiyorum.
      o zaman seçimler de olmasın ve mülkiye mezunları direkt ülkeyi yönetsin?

      Sil
  3. Hocam bir de MB nin reeskont kararı var. Bu reeskont islemleri mantığı bir türlü oturtamadık. Reeskont faizlerinin düşmesi, ihracat karsiligi alinan senetleri bankaya kırdıran isletmelerin bundan sonra bu islemi daha ucuza mi yapacaklari anlamina geliyor? MB bu senetleri bankalar yoluyla isletmelerden toplayip vadesi geldiginde ne yapiyor? MBnin en kiymetli islerinden biri reeskont ama bunun mantığını bankacılar bile bilmiyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Para politikasının aracı olarak anlatılan reeskont faizini bizdeki TCMB faizleri ve topluca da faiz politikası olarak anlamak lazım. Bizde TCMB'nin uyguladığı reeskont işlemleri eximbank ve diğer bankalara ihracatçıyı desteklemek amacıyla senet karşılığı verilmek üzere açılacak krediler için sağlanan bir destek aslında.
      TCMB, Eximbank'a ve bankalara, ihracatçıya kredi olarak verilmek üzere kredi veriyor. Bankalar bunları ihracatçılara onlardan aldıkları senet karşılığında kullandırıyor ve senetleri TCMB'ye eriyorlar. Vadesi geldiğinde TCMB senedi verip krediyi faiziyle tahsil ediyor. Yani Eximbank ve bankalar aracılık etmiş oluyor.
      Normalde reeskont denilen uygulama MB'nin genel uygulaması olmak durumunda ama uygulamada gecelik ve haftalık borç verme biçiminde repo karşılığı uygulanıyor.

      Sil
  4. hocam "İsviçre MB, 1 Euro = 1,20 CHF kuruyla devam etse kasası pahalıya alınmış Eurolarla dolacak, ihracatçıyı destekleyeyim derken ekonomiyi tehlikeye sokacaktı" diyoruz da İsviçre'nin yaptığı mal ihracatının ekonomisine oranı %34 (Almanya'da bu oran %40, Türkiye'de %20 ve ABD'de %9) burada "ekonomiyi tehlikeye sokacaktı" yerine "kendi bilançosunu ve mali tablolarını sıkıntıya sokacaktı" desek daha doğru olur gibi.
    hocam bir de dün bir TİM yetkilisi Euro'daki düşüşün faturasının 12 milyar dolar olabileceğini söyledi. TÜRSAB ise petrol ve paritedeki düşüşün turizm gelirleri ve bavul ticaretini 8 milyar dolar azaltabileceğine vurgu yaptı. şimdi petrol düşünce 20 milyar dolar enerji faturamız azalacak diyoruz da sanki bu son konjonktür bizim cari açığı pek düşürmeyecek gibi görünüyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TÜRKİYE İHRACATÇILAR MECLİSİ BAŞKANI MEHMET BÜYÜKEKŞİ'DEN AMB'NİN KARARI SONRASI TÜRKİYE'DEKİ İHRACATÇILARA UYARI:

      'EURO'YA DİKKAT EDİN!'

      TİM Başkanı Büyükekşi, "İhracatçıların bütçe yaparken mutlaka trend analizi yapmaları ve döviz riskine karşı enstrümanları kullanmaları gerekiyor" uyarısında bulundu.

      Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Euro'nun dolar karşısındaki değer kaybının toplam ihracata 8 milyar dolar külfet getirebileceğini belirterek, "İhracatçıların bütçe yaparken, geleceğe yönelik fiyat belirlerken mutlaka trend analizi yapmaları ve döviz riskine karşı enstrümanları kullanmaları gerekiyor" uyarısında bulundu.

      2015 ihracatına ilişkin değerlendirmeler yapan Büyükekşi, küresel ekonomideki toparlanmanın kademeli ancak yavaş bir şekilde devam ettiğini, 2015'e ilişkin büyüme tahminlerinin de yakın dönemde gelişen riskler dikkate alınarak aşağı yönlü revize edildiğini anlattı.

      Büyükekşi, "Batı-Rusya, Ukrayna-Rusya gerginliği, Orta Doğu'da yaşanan IŞİD krizi ve yakın coğrafyamızda yıllardır süregelen diğer gelişmeler başta olmak üzere, 2014 yılında yaşanan siyasi gerilimlerin bu yıl da etkileri devam edebilir. Son aylarda derinleşen Rusya krizi ile emtia ve petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün devam edeceği öngörüsünü de 2015'in temel riskleri arasında saymak mümkün" diye konuştu.

      EURO/DOLAR PARİTESİ SON 11 YILIN EN DÜŞÜK SEVİYELERİNE GERİLEDİ

      Bu yıl gerek emtia fiyatlarında gerek Euro-Dolar paritesinde öngörüleri aşan düşüşler gerçekleştiğini anlatan Büyükekşi, şunları kaydetti:

      "23 Ocak itibarıyla Euro/Dolar paritesi 1,12 seviyesini gördü. Hakeza, Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) 2016 Eylül ayına kadar sürmesi beklenen aylık 60 milyar Euro'luk varlık alımı programı planlaması ve toplamda 1 trilyon Euro'yu aşan bir parasal genişleme öngörmesi ve yine İsviçre Merkez Bankası'nın Euro İsviçre Frangı kurundaki çıpayı kaldırması kararı akabinde paritede yaşanan düşüşün devam edeceği yönünde algıları artırmış görünüyor. Bu gelişmeler akabinde Euro/Dolar son 11 yılın en düşük seviyelerine geriledi.

      Bu gelişmeler ihraç birim fiyatlarına baskı oluşturabilecek önemli hususlar arasında yer alıyor. İhracatçılarımızın ani kur ve parite değişimlerinden etkilenmemek için gerekli önlemleri alması gerekiyor. O yüzden ihracatçılarımızın türev enstrümanlardan ve hedge işlemlerinden daha etkin şekilde faydalanmaları gerektiğini düşünüyoruz."

      İHRACATÇILARIMIZ DÖVİZ RİSKİNE KARŞI ENSTRÜMANLARI KULLANMALI

      TİM tarafından gerçekleştirilen 2014 3. Çeyrek İhracatçı Eğilim Anketi sonuçlarına göre, ihracatçı firmaların yüzde 43'ünün döviz risklerinden korunmak için herhangi bir araç kullanmadığını hatırlatan Büyükekşi, "İhracatçılarımızın bu alanda mutlaka daha proaktif olması gerektiğini gösteriyor. Euro'da son dönemdeki gelişmelere paralel olarak senelik bazda ortalamadan yüzde 10'dan daha fazla bir değer kaybı olacağını öngörüyoruz" uyarısında bulundu.

      İhracatçılara dış ticaret ve yatırım finansmanı açısından her türlü kolaylığın azami seviyede sağlanması gerektiğini, geçen yılın son çeyreğinde paritedeki gelişmelerin ihracat birim fiyatına yüzde 4 baskı yaptığını anımsatan Mehmet Büyükekşi, bu yıl için de benzer bir senaryonun görülebileceğini anlattı.

      TİM Başkanı Büyükekşi, sözlerini şöyle tamamladı:

      Önceki yılın son çeyreğinde paritedeki gelişmelerin ihracat birim fiyatına yüzde 4 baskı yaptığını gözlemliyoruz. Gerileyen pariteyle bu oran önceki yıla göre toplam ihracata yüzde 5 birim fiyat baskısı yaratabilir. Bu da ihracata 8 milyar dolarlık etki yapabilir. İhracatçıların bu dalgalanmaları göze alarak bütçe yaparken, geleceğe yönelik fiyat belirlerken mutlaka trend analizi yapmaları ve döviz riskine karşı enstrümanları kullanmaları gerekiyor.

      ( http://www.cnbce.com/haberler/ekonomi/buyukeksi-den-ihracatcilara--euro--uyarisi )

      Sil
    2. başka bir TİM yetkilisi paritede 20 baz puanlık düşüş 60 milyar Euro ihracat üzerinden 12 milyar dolar etki yapar demişti. Büyükekşi 2015'in tamamında %5 gibi bir birim fiyat azalması bekliyor ki bence oldukça iyimser.

      Sil
    3. Euro Dolar paritesi Dolar lehine geliştikçe bizim ihracatçı ve turizmci sıkıntıya girecek. Son on yılda Euronun Dolara göre değerli olması bizim çok işimize yaramıştı ama şimdi işler tersine dönüyor.

      Sil
  5. Hocam merak ettigim iki soru var yanitlarsaniz gercekten cok sevinirim.Daha evvel yazdim ama tekrar yaziyorum. Inanin cok merak ediyorum.
    1) Bir ulke dusunun enflasyon orani %0.5 - %1- %1.5 bandlari arasinda oynuyor neredeyse deflasyon sinirlarinda dusuk enflasyon kosullarinda Bu ulke normal sartlar altinda dunyada ve bu ulkede ceteris paribus altinda bir vesile ile %15 oraninda serbest piyasa kosullarinda parasi develuye oldu. Yine ayni ulke yine bu ulke normal ssartlar altinda dunyada ve bu ulkede ceteris paribus altinda fakat bu sefer enflasyonu %8 - %10 bandlarinda oynayan bir enflasyona sahip oldugunda yine bir vesile ile bu ulkenin parasi %15 oraninda serbest piyasa kosullarinda parasi develueye oldu. Acaba hangisinin ihracat artis ivmesi cikisi daha hizli olur ve kapsamli ve uzun vade de ihracat artisina sahip olur. Kisaca dusuk enflasyon kosullarinda yapilan develuasyon mu daha faydali olur ihracatin artisina ve ithalatin azalisina yoksa %8li %10 hatta %70 li enflasyona sahip ulkelerde mi daha faydali olur dvelusyonun ihracata yansimasi ithalati indirmesine ? ( bu arada diger makro ve mikro kosullari dunya ekonomik ksoullari emtia kosullarini sabit ayni sayarsak)
    2) Bir de merak ettigim yukarida parasal genisleme yapan ulkeleri verdiniz hatta daha da ileri giderek Ingiltere ve Abd ornegini verdiniz bunlarin basarili oldugunu kaydettiniz ki gercekten oyle fakat benim merakim su; Bu ulkeler parasal tabanda genisleme varlik alimlari yaparken ve yapiyorken faizleri hic bir zaman merkez banlari tarafindan eksi ve / ve ya 0 bandina cok yakin yapmadilar. Ornek verirsek ABDde de hali hazirda faiz 0,25 Ingilterede hali hazirda faiz ; 0,50 parasal genisleme yaparkende ayni faiz oranini kullaniyorlardi. AMB nin tam da bu noktada farki yok mu? Cunku orada faiz 0 rakaminda cok yakin bir yerde 0.05 ve bildigim kadariyla da mevduat faizi de eksi (-) bu durum diger parasal genisleme yapmis ulkelerden ambyi ne derece ayirir basari hususunda? Ayirirsa da ne duzeyde etkisi olur piyasa kosullarina hem reel hem finansal hem mikro hem makro veriler babinda ? Kisaca bu parasal genisleme daha verimli olur diyebilir miyiz ? Ornek amb 2016 sonbaharina kadar yukarida bahsedilen rakam degil de onun iki kati buyuklugunde 2.2 trilyon euros genisleme yapsa ama faizleri de ne cok, sifira yakin olmasin ne de eksi olmasin ornek ingiltere gibi 0,50 bir faiz oranina sahip olsaydi hangi parasal genisleme daha basarili kiymetli verimli ve euroya deger dusuren ic piyasayi hareketlendiren enflasyonda hareket saglayan duzeyde olurdu?


    yuksek faiz oranlarinda (yuksekten kastim ing abd ornegi de ki gibi teorik olarak 0 rakamindan uzak ceyrek ve / ve ya yarim faiz) yuksek parasal genisleme yapmak mi yok sa dusuk 0 rakamina cok yakin burnunundibinde hatta mevduati eksi faiz olan kosullarda biraz daha mutavazi parasal genisleme yapmak mi daha faydalidir. Hos EUro bolgesi gerci bahsedilen rakamla mutevazi olmayacak ama benim merak ettigim sorular hocam yanitlarsaniz inan sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Genel olarak şunu söyleyebilirim her iki koşulda da paranın dış değerini kaybetmesi ihracatın bir miktar artmasına yol açar. Buna karşın daha düşük enflasyon olan ülkede içeride yeterince talep yok demektir. Oysa enflasyonun yüksek olduğu ülkede iç talep canlı demektir. Bu durumda düşük enflasyonlu ekonominin malları dışarı satmaya çalışmak için daha fazla motivasyonu olduğu için devalüasyon bu tür ekonomilerin ihracatını daha olumlu etkiler diye düşünülebilir. Ama bu tek başına yeterli değildir. İhraç mallarının talep esnekliği de önemlidir.
      (2) Faizin sıfır ve altında olması likidite tuzağına girildiğini gösteriyor. Likidite tuzağı, ekonomide faiz oranlarının inebileceği en düşük seviyeye inmiş olduğu ve para arzını arttırarak faiz oranları (dolayısıyla yatırımlar ve toplam talep) üzerinde etkili olunamadığı durum. Euro Bölgesi bu durumun içinde. Dolayısıyla burada başarılı olup olamayacakları büyük merak konusu.

      Sil
  6. Gelişmiş ülke merkez bankaları para basıp, kendi paralarının değerini düşürüyor. Böylece diğer ülkelerdeki üretimi baltalayıp, kendi mallarını satarak bölgelerinde geçici ekonomik faaliyetleri artırıyorlar. Dünyanın geri kalanında ise miyop bakanlar hallerinden gayet memnun, başkasının parası ve görece ucuz mallarıyla bolluğun keyfini sürüyor. Kapitalizm kendi vatanında tüketicilerin bütün varlıklarını yukarıya toplayıp, tüketiciyi bitirdi. Sanayi ve teknolojinin küreye hızla yayıldığı bir ortamda birde sermaye bolluğu eklenince kapitalizmin merkezinin eski yüksek karları devam ettirebilmesi mümkün değil. Yapay olarak varlık fiyatlarını yüksek tutmaya çalışıyorlar fakat fiyatlar sonunda daha büyük bir krizle verimliliklerine uygun seviyeye inecektir. Küreselleşmeyi, kendi bahçesini kurutan kapitalizmin yeni bahçeler bulup oralardaki emek ve varlıkları sömürme operasyonu olarak görüyorum. Piyasa ekonomisi, insan hırsı ve açgözlülüğüyle birleşince birde devletlerin göz yumması, ortaklığı eklenince kartel yapılar hakimiyetini her gün pekiştiriyor. Dünya geniş kesimler için yaşanılacak yer olmaktan çıkıp, çalışılacak, karın doyurulacak, borç ödenecek yere dönüştü. Sistemin içinde herkes başına gelenin kendi hatası veya eksikliği yüzünden olduğuna çok güzel ikna ediliyor. Çünkü değerleri yukarı taşıyan herkes alttakileri buna ikna edilebildiği için ödülünü alıyor. Bunu tarlada çalışan amelenin başında bulunan kahyanın fonksiyonuna benzetiyorum.
    Bence artık deniz bitti, küreselleşme de son evresini yaşıyor. Ya kapitalizm bütün tüketicileri koşulsuz köleye dönüştürüp gelişim evresinin sonuna gelecek (o zaman ne olacak gerçekten merak ediyorum) veya insanoğlu daha adaletli ve insanca bir sistem için yeni ufuklarda serüvenine devam edecek.
    Herkesin algı operasyonları sonuçları yerine, akıl, mantık ve evrensel doğrulara göre gerçekleri görmesini diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz de diyoruz ki:

      'Serbest piyasa ekonomisi' gibi yumuşak bir ifade ile ölümcüllüğü hasır altı edilen 'kapitalist sistem' ortadan kaldırılmalıdır.

      Sonra bize diyorlar ki:

      'Ne o ??? !!! Yoksa sen komünist misin ??? !!! Koskoca Sovyetler Birliği'nin nasıl sonlandığını niçin unutuyorsun dangalak herif ??? !!!'

      Sanki 'kapitalizm'in biricik alternatifi 'komünizm'miş gibi!

      İktisatçılar (özellikle de 'finans alanında uzmanlaşmış profesörler') üniversitelerde öğrencilerinin beynini; daha yırtıcı, daha rekabetçi, daya acımasız, daha hızlı, daha vurdumduymaz olmaları yönünde yıkıyorlar!

      Haberiniz var mı sizin bu 'beyin yıkama operasyonlarından'; bu siteye yorum yazan ahali ??? !!!

      Sonra:

      'Neden gelir dağılımı adaletsizliği yükseliyor ??? !!!'

      'Neden bir ünlü hamburger şirketinin İstanbul'daki bir şubesinin önünde patates kızartması artığı yemeye mecbur bırakılan Suriyeli çocuğun -insanlık hakkını- düşünmüyoruz da; o şirketin -marka değeri-nin zarar görüp/görmemesini düşünüyoruz ??? !!!'

      'Neden bir süt ve süt ürünleri şirketinde Nisan 2014'ten beri haklı gerekçelerle grev yapan işçileri mücadelelerinden yıldırmak için, çadır kurdukları, pankart açtıkları bölgeye gidip; hemen önlerine -bir kamyon inek tezeği- döküyoruz ??? !!!'

      Sorularını sora sora kendi aramızda ağlaşıp duruyoruz!

      Umarım:

      Bu kafayla giden 'iktisat'ın içinde boğulduğunuzu içeren bir rüya görüp korkarsınız da; biraz poponuzu yerinden oynatıp, sokakta özgürlük mücadelesi vermek ne demekmiş, biraz öğrenmeye çabalarsınız!

      'Klavye devrimcileri' sizi !!!

      Sil
    2. Çözüm kapitalist sistemi yıkmak mı? Yoksa sorunlarını düzeltmek mi?

      Nereye varacağını bilmeden, yola biran önce çıkıp yıkalım da sonunda bir şey kurulur zihniyetiyle yola çıkmak mı?

      İnsan psikolojisi ve yönlendirmesi ve yönetimi konusunda çok ciddi birikime sahip sistem, sermayenin gücünü ve insan bencilliği ve açgözlülüğünü de düşünürsek buna izin verir mi?

      Velev ki yıktınız, merak etmeyin siz yenisini kurmadan, uyanıklar köşe başlarına öyle bir yerleşir ki, eskiyi mumla ararsınız. Masum insanların kanı ve canı uğruna başka kötüyle bir süre daha yaşarsınız. Örneğin Fransız ihtilalinin hangi amaçla ateşlendiğini ve nereye vardığını doğru anlamak lazım.

      Önemli olan sorunları doğru tanımlamak, varacağınız noktayı doğru öngörmek, riskleri doğru analiz etmek. Toplumun bu çerçevede bilinçlenmesi yoksa dökülen kanlara, yanan canlara yazık.

      Verimliliği düşürmeden, üretken ve faydaya dayalı olmaya dayalı daha adaletli, insanca bir sistem için; Zaman düşünmek, tanımlamak, tasarlamak ve BİLİNÇLENMEK zamanı, sonra düzeltmek veya ...

      Sil
  7. Sevgili üstat,
    Ekonomi yönetiminin görece bağımsız kurumlar olan merkez bankalarına devri bir yanıyla
    söz konusu daha bağımsız yapılarının ve daha yüksek teknik donanımlarının onları daha doğru kararlar alabiliyor olmalarını sağlaması diye düşünüyorum. Siyasiler hoşlanmasa da bunu kabul etmiş durumdalar. Bilmem abartılımı olacak ama yasama, yürütme ve yargı erklerinin yanında gene bağımsız kimliği ile 4. Bir erk olarak merkez bankaları da yer almaya mı başlıyor?

    Çok selamlar
    Cafer Demir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saydığınız üç erk bağımsız olsa belki bu 4. olarak onlara eklenebilir. Ama mahkeme yerine yargı kararını yasama organının aldığı bir yerde bu bağımsızlıkların hepsi yazıldıkları yerlerde kalmaya mahkum değil midir?

      Sil
    2. Üstat,
      Yanıtınız için teşekkür ederim.
      Durum mevcut hali ile ülkemiz için ifade ettiğiniz gibi ne yazıkki. Ben ülke merkez bankalarının ekonomi yönetimlerini tamamen üstlenmek durumunda kalmaları ile gündeme geldiğini düşündüğüm yeni bir duruma atıfta bulunmak istemiştim.
      Çok selamlar
      Cafer Demir

      Sil
    3. Evet sizin konu ettiğiniz durum bazı gelişmiş ülkeler için geçerli. Çünkü paranın basılması gücünü siyasetçiden alıp bağımsız bir kuruma vermek gerçekten de demokrasinin geldiği önemli bir aşama. Ama bunu sindirebilmek çok daha önemli. Yoksa sizin dediğiniz erkler ayrımı ve bağımsızlığına inanarak yapılmak yerine modaya uyarak verilmiş bağımsızlıklar bir süre sonra bizdeki gibi sırıtmaya başlıyor.

      Sil
  8. Hocam yazınızda ECB'nin para politikası yerine maliye politikasını kullanmasının daha yararlı olabileceğinden bahsettiniz bunun içinde vergilerde düşüş yada kamu harcamalarında artışı önerdiniz.şunu sormak istiyorum örneğin vergilerde Düşüş Olmasını savunurken diğer harcamaların(yatırım ve kamu harcamalarının) değişmemesi,sabit kalması varsayımında bulunarak vergilerin düşürülmesinin ekonomiyi canlandıracağını kastettiniz değil mi ?
    Çünkü aklıma şu geliyor eğer vergiler indirilirse Kişilerin harcanabilir geliri artarken buna nazaran devletinde vergi gelirleri azaldığından kamu harcamaları azalıyor devlette eski harcama düzeyini korumak için borçlandığında bir crowding effect(dışlama etkisi) Etkisi olabilir bu yüzden de yatırımlar azalabilir .yani vergilerin düşürülmesi bir yandan harcanabilir geliri artırırken diğer yandan da yatırımları düşürebilir eğer böyle olursada ilk durumda ki genişletici etki kaybolmuş oluyor.o yüzden vergilerin düşürülmesini diğer değişkenler sabit kalmak şartıyla mı kastettiğinizi sormak istedim ?teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir düzeltme ile başlayayım. Maliye politikasını kullanacak olan ECB değil. Çünkü para politikası MB'lerin maliye politikası hükümetlerin işi. Benim kastım Euro Bölgesiydi. Yani Euro Bölgesi ECB eliyle para politikasına ağırlık vererek ekonomiyi toparlamaya girişeceğine maliye politikasını uygulamaya koysa daha iyi olurdu demek istedim.
      Evet bu dedindiğiniz konu çok önemli. Ama devlet vergileri (özellikle de KDV ve ÖTV gibi harcamaya dayalı vergileri) düşürdüğünde harcama eğilimi yüksek kişilerin daha çok harcama yapmasını sağlamış olur. Borçlanmayı ise daha çok az harcayan çok tasarruf eden varlıklı kesimden yapacaktır. Yani dediğiniz tehlike olmakla birlikte ben bu hamleyle haracamaların artacağını ve talebin canlanacağını düşünüyorum.

      Sil
  9. Hocam konuyla biraz alaksız ama merak ettim ; ithal ikamesi modeli uygularken gümrük vergileri konarak ithalat pahalılaştırlmakta ve yerli ürün kullanılması sağlanmak istenmektedir.
    Şunu sormak istiyorum ;örneğin Türkiyenin ithal ikamesi modelini uygulayacağını Düşünelim. Bunun için ithalatı yapılan X malında gümrük vergisini yükseltmek istediğini düşünelim. Acaba gümrük vergisi yükseltilirken X malının Türkiye'de bir şekilde üretiliyor olması mı gerekir? yoksa X malı Türkiye'de henüz üretilmezken alınan bu gümrük vergisini yükseltme kararı ile X malının ithalatı pahalılaştırılarak gümrük vergisi kararından sonra mı Türkiye'de X malının üretimine geçilir ?
    Kısacası bir malın gümrük vergisi yükseltilirken o ürünün Türkiye'de endüstrisini olması mı gerekir? yoksa o Ürünün endüstrisi yokken gümrük vergisi yükseltildikten sonra mı o ürün üretilmeye başlanır ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her ikisi de mümkün. Ama söz konusu ürün Türkiye'de üretilmezken böyle bir yükseltmeye gitmek için ortada bu malı üretmeye talip şirketler ve ona göre hazırlanmış bir altyapı olması gerekir.

      Sil
  10. hocam sanırım maliye politikaları hükümet tarafından öncelikle seçim baskısı nedeniyle uygulanamıyor ikincisi ise kriz ortamlarında uygulanıyor. onun dışında uygulanmıyor yani kısaca maliye politikaları gerek görüldüğü zaman para politikaları ise her zaman uygulanıyor diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
  11. sayın hocam bankalar faiz oranlarını merkez bankası politika faiz oranına göre mi yoksa gösterge faiz oranına mı bakarak ayarlıyorlar yoksa 2 parametreyi de kullanarak kendileri mi karar veriyor? sanıyorum 2 faiz oranı da bankalar için çok önemli değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalar kendi faizlerini piyasaya ve kendi durumlarına bakarak belirliyorlar. Örneğin büyük bankalar daha düşük faiz oranları belirlerken küçük bankalar daha yüksek faiz oranları belirliyor. Ama bankalar MB'den fon kullandıkları için oradan aldıkları paraya ödedikleri faiz kaynak maliyetlerini etkiliyor ve dolayısıyla MB faizi bankaların faizi belirlemesinde etkili oluyor. MB faizi düşürünce bankalar M'den daha ucuza fon bulabildiği için maliyetleri düşüyor ve onlar da MB'den ucuza fon bulduklarından mevduat faizini düşürüyorlar. Kaynaklar ucuzlayınca kullandırdıkları kredinin de faizini düşürüyorlar.
      Gösterge faiz Hazine tahvillerinden piyasada en çok işlem gören tahvilin ikinci el faizi. Bunun tek etkisi bir gösterge olarak alınıyor olması. Yoksa bankalar buna göre faizi belirlemiyor. Ama tahvil faizi önemli bir gösterge olduğu için buna da bir çeşit referans gibi bakarak karar veriyorlar.

      Sil
  12. Hocam,

    Topraklarımızdan yetişen ünlü bir iktisatçının bir teori üzerinde yıllardır çalıştığı, özellikle 2008 küresel ekonomik kriz sonrası yaptığı deney sonuçlarına göre muazzam ilerleme kaydettiği ve 'academic title'ının şu olduğu söyleniyor:

    'Technologically-Balanced Economics and Permanent Income Equality Curve'

    (Not: Ragnar Nurkse'in geliştirdiği teoriyle sadece isim benzerliği var; teorinin içeriği tamamen farklı.)

    Teorinin tamamlanmasına az bir süre kaldığını, dünya genelinde diğer ülkelerin ortak standartlarıyla neredeyse birebir örtüştüğünü ve alanlarında uzman iktisatçılarla da istişareler yürütüp bir basın toplantısı ile duyuru yapmayı planladığını öğrendik.

    Her ne kadar tam 'academic title'ı yukarıdaki gibi olsa da; kısaca 'Mahfian Economics' ve 2035'li yıllara doğru ise 'Neo-Mahfian Economics' ismi ile anılacağı şimdiden kulaktan kulağa yayılmaya başladı.

    Bu iktisatçının kim olduğu hakkında bir fikriniz var mı? Ayrıca, teori hakkına bizlere kısa bir bilgi aktarır mısınız?

    Saygılarımızla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahfi'nin anlamı gizli olduğuna göre bu teori de yazılmış ama açıklanmadan gizli olarak saklanmış olsa gerek. Mahfian Economics ingilizcesi şöyle olsa tam olurdu secret economics. Valla fena değil ben bu işle biraz uğraşayım.

      Sil
  13. Hocam merhaba, orta seviye bi devlet üniversitesinde maliye okumaktayım. 3. Sınıf ögrencisiyim ve günlük sizi takip ediyorum ekonomiye çok ilgim var. Maliyeyi seviyorum ve dogru tercih yaptigimi düşünüyordum fakat dünya ekonomisi ve türkiye iş piyasasına baktıkça iktisata daha fazla deger verildigini düşünmeye başlamiştim ki bardagı taşıran son bi iki damladan biri oldu bu yazınız. Ne kadar dogru tercih yaptigimi düşünürken yanıldıgımı farkettim. Bilmiyorum iş hayatımda yararı olur mu ama AÖF iktisata başladım, siz ve sizin gibi degerli hocalarin kitaplariyla işi kurtarmaya çalışıyorum.. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru yapıyorsunuz. İktisat ve maliye birbirinden kopuk olarak yapılacak şeyler değil. Bizde bakmayın bölüm kurabilmek için hepsi birbirinden ayrıldı. Mutlaka iktisat çalışın. Eğer okumadıysanız benim Kolay Ekonomi kitabıyla başlayın ve ondan sonra Makroekonomi okuyun. Bir maliyecinin mutlaka bilmesi gereken ekonomi altyapısını edinin. AÖF'nin kitapları oldukça iyi kitaplar.

      Sil
    2. Muhasebem kötü fakat iktisatta iyiim ve daha önemlisi meraklıyım. Kolay ekonomi kitabınızı okudum ve anladıgımı düşünüyorum. Makro ekonominizi aldım yakında başlayacağım. Yorumunuz için teşekkür ediyorum...

      Sil
  14. ADSIZ:
    hocam bilanço büyüklüğü 3 triyon euroda 2 triyon euroa düşmüş sonra tekrar artacağı yazılmış grafikte. peki bilanço büyüklüğü artırmak kolay da nasıl azaltılır? yani parayı piyasaya vermiş basmış sonra ne yapmış da bilanço azalmış parayı piyasadan çekse bile o bilanço azalmaz ki yani en basit mantık yakmışlar mı parayı anlamadım hocam orasını

    M.EĞİLMEZ:
    Piyasadan çektiği parayı tedavülden kaldırmış.

    ADSIZ:
    "Yakmışlar mı parayı bilanço küçültmek için"
    Hahaha :D

    ADSIZ:
    Hocam bu söylediginiz bana cok ilginc geldi. Yani topladiklari paralari yok ediyorlar, napiyorlar acaba yakiyorlarmi:)

    *
    Paranın bir 'el kiri' olduğunu, hiçbir değerinin olmadığını ispatlamak için 'para yakmak' bu dünyada yaşandı zaten!

    1968 kuşağının yükselttiği 'tüketim karşıtı ve TAM ÖZGÜRLÜKÇÜ' akımın mirasını güncelleyerek 1980/90'lardaki ünlü oluşum 'The K Foundation'; 23 Ağustos 1994'te tam '1 milyon İngiliz sterlini (£1,000,000)' yaktı!

    Bu işlemi yaparken kameraya da kaydettiler!

    Buyrun:

    The Klf: (K Foundation) - Burn A Million Quid (Part 1 of 5):
    https://www.youtube.com/watch?v=o4uQtOQwLGE

    The Klf: (K Foundation) - Burn A Million Quid (Part 2 of 5):
    https://www.youtube.com/watch?v=M3DQOLnSMNA

    The Klf: (K Foundation) - Burn A Million Quid (Part 3 of 5):
    https://www.youtube.com/watch?v=-OIHbcai2RM

    The Klf: (K Foundation) - Burn A Million Quid (Part 4 of 5):
    https://www.youtube.com/watch?v=6T2SsmFOk7g

    The Klf: (K Foundation) - Burn A Million Quid (Part 5 of 5):
    https://www.youtube.com/watch?v=xEwT7ccpm3A

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. en üstteki soruyu soran kişi bendim. vay be hakikaten zamanında parayı yakmışlar. videolar için teşekkürler ve gülen arkadaşlar için de.

      Sil
  15. '...
    hocam, bu kuvvetli parasal genişleme bence Avrupa ekonomisi için belli varlık balonları dışında bir etki yaratmaz!. zira: Avrupa nın artık farklı bir iktisat teoremi üzerine uzmanlaşmalıdır!. yapısal sıkıntılar parasal politikalarla aşılamaz. sadece sıkıntıları geçici olarak erteler fakat bu durumda da var olan sorunları ağırlaştırabilir!... hatta sorun küresel iktisat sistemindedir.
    ...'

    M.Eğilmez: Merkel de bunu vurguladı. Bu programın kazandıracağı zaman içinde yapısal reformları yapmazsak yanarız demeye getirdi.

    _____
    Hocam, sorumu umarım basitsemezsiniz:

    Sizler; Türkiye için yapısal reform, yapısal reform diye uyarıyorsunuz. Konu hakkında yazılarınızı okudum.

    Peki; Merkel neyin yapısal reformu diyor hocam!

    Zaten dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri; daha hangi yapının reformu eksik kaldı ki soruyor?

    BMW, Mercedes artık ne zaman uçan araba üretecek; halâ beceremedinizmi bunları geliştirmeyi, demek mi istiyor?

    Bir türlü ışınlanmayı yapamadınız mı diyor?

    İnsanların bileklerinden konuşabilecekleri yüksek çözünürlüklü bir ekran ile 'smarter phone'ları halâ icat edemediniz mi? diye isyan ediyor?

    'Herkesin yapısal reformu kendine' mi demeliyiz hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapısal reform bu değil. Yapısal reform bir seferde yapılıp bitecek bir iş değil. Ekonomiler geliştikçe sorunlar da değişiyor o nedenle her on onbeş yılda bir yapısal reform gerekiyor. her ülkenin kendine özgü yapısal sorunları var ve ona göre farklı reformlar gerekiyor. Almanya yaşlanıyor, emek pahalılanıyor. Bir ara dışarıdan ithal yabancı işgücünü Almanların beğenip çalışmadığı işlerde nispeten düşük ücretle çalıştırdılar. Ama şimdi Alman toplumu yaşlandı. Artık evinde oturup çalışmadan maaş alan emekli sayısı neredeyse çalışandan fazla. Mevcut sosyal güvenlik sistemi bu olayı kaldıramıyor. O zaman bu alanda yapısal reform gerekiyor. Elektronikte uzakdoğunun gerisinde kalmaya başladılar. O zaman eğitimde reform gerekiyor. Almanya'nın sorunları belki daha sınırlı ama İspanya'ya, Portekiz'e Polonya'ya, Romanya'ya gittikçe yapısal sorunlar artıyor. Merkel bunları vurguluyor. Bakın mesela İngiltere otomobil sanayiindeki yapısal sorunları çözemedi ve o kadar ünlü otomobil markasından elinde bir tane bile kalmadı.

      Sil
  16. Hocam merhaba bir sorum olacak.
    Biz dışa bağımlı bir ülke olduğumuz için ithal ettiğimiz mallarında çoğunu dolar cinsinden alıyoruz ihracaatın çoğunu avrupa ülkelerine yaptığımız içinde Euro'nun yüksek olması bizim için iyi bir durum mudur ? Bu konuda sizin dolar ve euro'nun ideal seviyesi nedir ülkemiz için ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bizim için ideal durum Euronun yüksek Doların düşük olması halidir. İdeali, tanımlamak zor tabii ama mesela Euro / Dolar paritesinin 1,30 - 1,25 olduğu dönemler bizim için iyi dönemlerdi. Çünkü bizim ihracat gelirimizin ve turizm gelirimizin ağırlığı Euro ile buna karşılık maliyetlerimizin ağırlığı Dolar ile. Dolar değer kazandıkça maliyetlerimiz artıyor, Euro değer keybattikçe gelirimiz azalıyor. Şu aralar kötü dürümdayız.

      Sil
  17. hocam bütün ilahi dinlerde faiz yasakmış bununla ilgili düşünceleriniz nelerdir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepsi de bir yolunu bulup bunun arkasına dolanmıştır.
      Benim mantığım doğaya aykırı yasak olamayacağından hareketle yasaklanan faizin aşırı faiz yani tefeci faizi olduğunu söylüyor. Dinlerin ortaya çıktığı dönemlerde bugünkü gibi devlet denetiminde bir bankacılık sitemi olmadığı ve faizin neredeyse tamamı tefeci faizi olarak uygulandığı için faiz yasaklanmıştır diye düşünüyorum.

      Sil
    2. islam dininde borç nispetinde ödenir. Yani ödünç alınan borcun üzerine enflasyon aşındırması eklenmelidir. Ama bunun üstünde her puan ılımlıda olsa faizdir. İnsanlar bir işin mekaniğine bakarak hüküm vermemeli. örneğin nikahlı bir beraberlikle nikahsız beraberlik, biri zina diğeri evliliktir. belki mekanik her 2 sindede ortak bir ilişki var karşılıklı fayda var ve çok benzeyebilirler ama sonuçta biri helal diğeri haram. paranını faize vermekle bir ev alıp kirasını alma meselelerinde de böyle bir benzerlik var. Bir işin kendi neznimizde değil Allahın nezninde ne olduğu önemli değil mi

      Sil
  18. Hocam TL yerine ROM imkanında artık sadece USD tutulabiliyor, bunu düzeltmek istedim. TCMB bununla ilgili değişkliği geçen sene içinde yapmıştır.
    Son karar, YP cinsinden yükümlülükler için tutulan EUR'lar için aslen!
    Saygılarmla,
    Volkan ULUSOY

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben o değişikliği atlamışım. Buna göre yazıda gerekli düzeltmeyi yaptım. Çok teşekkürler.

      Sil
  19. Hocam merhaba,

    Yazılarınız ve paylaşımlarınız için çok teşekkür ederim, gerçekten çok faydalı oluyor. Bu yazınızda müsaade ederseniz küçük bir düzeltmede bulunmak istiyorum; TCMB, 2014 Temmuz ayında aldığı kararla TL zorunlu karşılıklar için ROM kapsamında tutulabilecek dövizi yalnızca USD ile sınırladı. 2014 Ağustos ayından itibaren %60'lık dilim için yalnızca USD kullanılabiliyor. TL ve USD para birimleri dışındaki mevduat ve diğer yükümlülükler için ayrılan zorunlu karşılığın USD ve EUR olarak tutulabilmesi imkanı devam ediyor.

    Saygılarımla iyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, gerekli düzeltmeyi yaptım.

      Sil
  20. Petrol duştu bizde hemen aksiyon alıp doğmamış çocuğa don biçerek faiz indiriyoruz. ( 0,50 hamle makul ama bir banka gm be siyasiler ilave 200 baz puan daha oneriyor)

    Petrol tekrar bir kaç ay içinde 70 usd ve üzerine sıçrasa, fed faiz artışı o zamanlarda başlasa ve euro/ usd paritesi de 1/1 olsa...( hepsi mumkun)

    Yani biz faizi 6 ya çektiğimizde petroldeki avantajımız minimize olurken, ustune parite nedeniyle ihracatcılar maliyet /gelir darbogazına girdiğinde ( fed de tüy diker)

    Tcmb o zaman kur ile daha fazla mesai harcar..bizde faiz savaşları kulvarından kur savaşları kulvarına geri donerız..ama hasarlı ve daha yüksek maliyet ile..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence TCMB sadece petrolden dolayı değil ilk 4 ayda baz etkisiyle düşecek enflasyonu da hesaba katarak politika faizini düşürdü. Bence 0,50 puan makul bir indirimdir. Ben ilk ağızda 0,75 puan indirip bir süre beklenmesini önermiştim TCMB tabii ki kendi öngörüsüne göre karar aldı. Ve bence bu kara doğru. Ama bundan ötesinde çok dikkatli olmak ve siyasetçinin baskısına boyun eğmeden doğru olanı yapmak lazım. Dediklerinize tamamen katılıyorum.

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    3. Evet TCMB'nin bu baskıya direnerek doğrusunu yapması çok önemli haklısınız. Umalım da öyle yapmayı başarabilsin.

      Sil
  21. Hocam İyi Günler;


    TCMB’nin Euro’dan uzak durmak için attıgı adım ( TCMB, bankaların ve finansman şirketlerinin zorunlu karşılıkları ile iki gün ihbarlı döviz mevduat hesaplarında tuttukları Euro cinsi döviz hesapları için günlük bakiye üzerinden aylık olarak tahsil edilmek üzere yıllık binde 2 komisyon alacak) , Euro’dan kaçışı artıracak.

    Elinde yada hesaplarında Euro döviz tutan yatırımcı /turizmci/ ihracatçı hatta döviz birikimi yapan hane halkı dahil , herkes kendine göre çare arayacaktır. Bu durum yatırımcıları ellerindeki Euroları USD ile değiştirmeye yöneltip; USD talebini artırıp USD/TL fiyatlarını daha da yukarı çekmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer eldeki Euroları USD ile değiştirirlerse pek bir sorun olmaz.

      Sil
  22. Hocam Merhaba;

    TCMB döviz rezervlerinin ne kadarı Euro ağırlıklıdır? Bugünkü koşullarda EUR/USD paritesi eğer 1.0 'a gelirse TCBM nin toplam döviz rezervinde ne kadar bir azalma olur ve TCMB nin toplam döviz rezervleri USD cinsinden hangi seviyelere denk gelir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda bende bir veri yok. Yalnız bütün dünya MB'leri Euro rezervlerini azaltıyor. Bununla ilgili bir haberi paylaşayım eski ama o tarihten beri bu eğilim sürüyor. http://uzmanpara.milliyet.com.tr/haber-detay/gundem//5846/

      Sil
  23. Hocam merhabalar iranın Türkiyeyle ticarette dolar yerine iki ülkenin para birimini kullanmasının Türkiye ve İrana nasıl bir ekonomik katkısı olur ve dolar kullanılmayacaksa kur hesaplaması neye göre yapılır? Bu konu hakkındaki görüşleriniz nedir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İran Riyal'inin yabancı paralara karşı değerinin nasıl belirlendiğini bilmiyorum. TL'nin değeri serbest piyasada belirleniyor. Bu durumda karşılıklı değeri neye göre yapacağız bilemiyorum. Ayrıca İran bizden aldığı TL'leri biz de İran'dan alacağımız Riyal'leri nerede kullanacağız onu da bilemiyorum. Pek işlerliği olacak bir düzenleme gibi görünmüyor. Sonuçta bu, karşılıklı bir cari hesap sistemine dönüşür. TL, konvertibl olmadan önce bu tür cari hesap modelleri mevcuttu.

      Sil
  24. Hocam, siz de çok inat ettiğiniz ettiniz ama! Yeter artık!

    Gelin; '7 Haziran 2015 genel seçimleri' için sizi milletvekili adayı yapalım!

    İLK İCRAAT OLARAK ŞU ETİKET (Hashtag) İLE KAMPANYAYI TWITTER DA, SONRA TÜM TÜRKİYE GENELİNDE BAŞLATIYORUZ:

    #Milletvekili_Mahfi_Egilmez_Ekonominin_Basina_Geciyor

    HADİ BAKALIM:

    PARMAKLAR VE MİLLETVEKİLİ SEÇTİRMEK İÇİN BEYİNLER TAKIR TAKIR ÇALIŞSIN!

    EKONOMİNİN DÜMENİNE SN. MAHFİ EĞİLMEZ'İN GEÇMESİ İLE TÜRKİYE'Yİ DAHA PARLAK BİR GELECEK BEKLİYOR!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim güzel espri ama o kadar.
      Mesele kişi ya da kişiler meselesi değil. Bir kişi milletvekili olmuş, bakan olmuş bir şey değişmez. Mesele sistem meselesi. Bu işin ilk yanı. İkinci yanı herkes yararlı olacağı yerde olmalıdır. Ben şu anda en yararlı olacağım yerde bulunuyorum. Buradan yazdıklarımla birçok kişinin kafasında karmakarışık durumda olan ekonomik meseleleri iyi kötü anlamalarına yardımcı oluyorum. Hiçbir beklentim yok. Hayatta gelebileceğim bütün makamlara geldiğimi düşünüyorum. Ayrıca benim ekonominin başına geçmemle işlerin iyi gideceğine dair de hiç bir kanıt yok elimizde. Düşüncelerini yaşama geçiremediğim için istifa etmiştim ben Hazine Müsteşarlığından. Bazen doğruları söyleyen insanlar işin başında değilken alkışlanırlar ama iş başına gelip de herkesten fedakarlık istediklerinde alkışlar protestoya dönüşüverir. O zaman iş daha kötüye gidebilir.

      Sil
  25. Hocam ellerinize ağlık çok güzel bir yazı.Hocam şöyle bir soru sormak istiyorum size.Avrupa Merkez Bankasının yapmış olduğu bu hamle Türkiye'yi nasıl etkileyecektir? Teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Bu hamlenin etkileri yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Yunanistan seçiminin de etkisiyle Euro değer kaybetmeye başladı. Bu bizim için kötü haber. Çünkü döviz gelirlerimizin önemli bir bölümü Euro ile. İleride bu hamle Euro Bölgesinin toparlanmasına yol açar da bölgenin ithalatı artarsa Türkiye açısından yararlı olabilir.

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim hocam iyi akşamlar dilerim...

      Sil
  26. Hocam para politikalari ile ilgili yeni bir yazi yazmayi dusunuyor musunuz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeni bir şey yok. Olsa yazardım. Eski yazım geçerliliğini koruyor.

      Sil
  27. Hocam birşeyi merak ediyorum. TCMB faiz indiriminin sebebi, düşen petrol fiyatlarıyla beklenen enflasyonun düşmesi ve uzun vadeli yatırımların faizlerinin düşmesi/yatay getiri eğrisinin terse dönmesi olarak nitelendirmiştik. Brezilya için ise yüksek cari açık ve CDS primi sebebiyle dış finansmanı çekebilmek için diyoruz. 1)Türkiye'nin cari açığı da yüksek, biz nasıl dış finansman bulabiliyoruz %7,75 faizle (iki ülke enflasyon beklentisi de %6). 2)Petrol fiyatlarının düşmesi Brezilya'nın cari açığının düşmesi için bir fırsat niteliği taşımıyor mu? Taşıyorsa finansman giderlerini niçin tekrar yükselterek cari açığına negatif etkisinin olmasına sebep oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Bizdeki enflasyon yabancıyı ilgilendirmiyor. Bizim CDS primimiz Brezilyadan düşük (177'ye 202.)
      (2) Brezilya'nın tek sorunu cari açık değil. Siyasal sorunları riskleri artırıyor.

      Sil
    2. Teşekkürler hocam.

      Sil
  28. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  29. Hocam,uluslararası sermaye hareketlerinin serbest bırakıldığ bir ülkede döviz kuru yada faizlerden yalnızca birinin kontröl edilmesi birinin serbest bırakılması ne anlama geliyor?
    yani hem sabit döviz kuru rejiminin uygulanması hem de faizlerin denetim altında tutulması halinde sermayenin o ülkeden kaçması ne anlama geliyor ve neden sermaye hareketlerinin serbest bırakıldığı bir ortamda faizlerle döviz kuru arasında neden hep bir "trade-off" vardır merkez bankaları için?
    teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuları kapsayan bu bolgdaki İmkansız Üçleme başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.

      Sil
  30. Mahfi Bey,

    Yakın zamanda:

    İktisattaki 'tüketim'in 'üretim' için gerekli olduğu gerçeği ile;

    'Açgözlülük' arasında fark olduğunu anlatan bir yazı yazar mısınız?

    Bu konuyu bu ülkede en net açıklığa kavuşturacak kişilerden biri siz olursunuz herhâlde!

    YanıtlaSil
  31. Hocam yatırm yapmak için euronun iyice düşmesini bekleyip euro almak mı ? Yoksa ilerde değerinin artacağı beklentisi ile şu anda dolar almak mı daha mantıklı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zor kararlar. Belki ikisini de yarı yarıya yapmak en akıllıcası olur.

      Sil
  32. Dolara karsi deger kazanabilecek bir para birimi gorebiliyormusunuz bu sene eger dolar deger kazanirsa bu sene neyin karsisinda deger yitieretek ,petrol ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu anda böyle bir para birimi görülmüyor. Eğer Fed faizi artırırsa görülebilir.

      Sil
  33. hocam ekonomi ile ilgili tezsiz yüksek programlarında "modern parasal iktisat" adı var. sizin bu program hakkında bi yorumunuz var mı? çalıştığım için dersler akşamları olduğundan tezsiz bi yüksek lisans düşünüyorum da.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zor bir bölümdür, derin matematik bilgisi gerektirir. Tezsiz olmasına bakıp aldanmayın. Matematiğiniz iyiyse düşünebilirsiniz.

      Sil
  34. Sanıyorum ''Nabukadnezar'' başlıklı yazınızda öngördüğünüz durumun gerçekleştiği zaman dilimindeyiz hocam. Kil ve demir karışımından yapılmış kaidenin (Kil ve demir karışımından olan kaide Euro’yu temsil ediyor) Avrupa'yı taşıyamadığı o zaman dilimi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet öyle görünüyor. Euro, Avrupayı taşıyamıyor.

      Sil
  35. Hocam 21. yüzyılın finans dünyasında bir adım önde olmak için hangi yazılımlarda usta olmak gerekir?

    YanıtlaSil
  36. yunn ekonomisi ve tsipras hakkındaki fikirlerinizi de bekliyoruz hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir yazı hazırlıyorum.

      Sil
    2. Hocam bu bahsi geçen "kur savaşları" sadece uluslararası ticaret ve rekabet gücü meselesinden mi ibarettir acaba? Son dönemde Euro'nun yaşadığı sorunlar, "euro'dan kaçış", euro'nun dolar karşısında değer kaybetmesi,,tüm bunları, euro'nun bir uluslararası rezerv para olması açısından da değerlendirmek gerekmiyor mu? Yani demek istediğim ECB veya Avro alanı AB ülkeleri Avro'daki değer kaybından gerçekten memnunlar mı acaba?
      Cevaplarsanız çok memnun olurum, teşekkürler.

      Sil
  37. Hocam, Thomas Picketty'i okuyunca dünyanın bu krizden nasıl çıkacağına akıl erdiremedim.Sorun talep yetersizliği. Talep nasıl yeterli olsun ? Dünyada ülke kıta vb. bazında gelir ve servet bir avuç insanın elinde toplanmış. Hane halkları gelirleri yetmediğinden bankalara borçlanmışlar..Büyüme düşük seyredeceğinden tatmin edici gelir artışı da beklenmiyor.Bu durumda banka sistemi krize girmez mi? Sizin kurgunuz nedir?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi