Kitaplar ve Bir TV Dizisi
Ekonomik Büyüme ve
Kalkınma, Prof. Dr. Hasan Gürak, Nobel Yayınları, 2016
Hasan Gürak, ekonomi bilimine,
teorilerine farklı ve eleştirel yaklaşımlarıyla tanınan bir akademisyen.
Bununla birlikte faklı yaklaşım yapacağı ya da eleştireceği konuya doğrudan
girmek yerine önce ele aldığı konu ya da teoriyi mevcut haliyle ortaya koyup
sonra kendi tezlerini ve yaklaşımlarını açıklıyor. Bence işin doğru yöntemi de
budur. Gürak, kitabında önce büyüme ve kalkınma ile ilgili temel kavramları
açıklıyor. Sonra tarihsel bir çerçevede konuyu ele alıyor ve başlıca büyüme
teorilerini inceliyor. Gürak’ın tezlerinden birisi ekonomi bilimindeki ana akım
büyüme teorilerinin gerçek yaşamdan çoğu kez kopuk modeller üzerine kurulmuş
ilişkileri açıkladığı görüşüne dayanıyor. Ki burada iddiasının doğru olduğunu
kabul etmek gerekiyor. Kitabının ilerleyen bölümlerinde bu eleştirilere dayalı
bir alternatif büyüme modeli üzerinde tezlerini geliştiriyor Hasan Gürak.
Öteden beri yaptığı çağrıyı da tekrarlıyor ve Türk iktisatçılarını ekonomi
alanında bir Türk Okulu geliştirmeye davet ediyor. Hasan Gürak’ın kitabı, insanı
bir yandan büyüme teorileri konusunda bilgi tazelemeye bir yandan da
alternatifler üzerinde düşünmeye davet eden önemli bir çalışma.
Davranışsa İktisat ve
Davranışsal İktisadın Uygulamaları, editörler: Peter Diamond, Hannu Vartinian,
çeviri editörü: Hatime Kamilçelebi, Nobel Yayınları, 2016
Son dönemin öne çıkan
yaklaşımlarından birisi psikolojiyi ekonomi alanına daha fazla uygulamak. İnsan
odaklı bütün bilimlerde psikoloji önemli bir yer tutuyor. Ekonomide psikoloji
öteden beri belirli bir yer tutmakla birlikte bu konu son yıllarda iyice öne
çıktı ve davranışsal ekonomi diye ayrı bir yaklaşım yaratıldı. Kitap, bu alanda
öne çıkmış bazı akademisyenlerin makalelerini derliyor. Makaleler arasında
davranışsal kamu ekonomisi, psikoloji ve kalkınma iktisadı, örgütlerin
davranışsal iktisadı benim en çok ilgimi çekenleri oldu. Bu alanda önemli bir
yazın oluştuğuna dikkatinizi çekmek isterim. Özellikle ekonomi ve finansla
ilgilenenlerin, insanların ekonomik ve finansal olaylar karşısında verdiği
tepkileri daha kolay anlayıp analiz edebilmeleri için bu alandaki yazını
izlemelerinde yarar var. Bu kitap bu açıdan iyi bir fırsat sunuyor.
Strateji Oyunları, Dr.
Hakan Karabacak, Optimist Yayım, 2017
Bu kitap Hakan Karabacak’ın bu
blogda değerlendirmeye aldığım ikinci kitabı. İlk kitabı olan Herkes İçin Oyun
Teorisi’ni Mart 2016’da “oyun teorisini merak edenler için çok yararlı” olarak
değerlendirmiştim. Bu kitabında Karabacak, bu kez oyun teorisini daha somut
alanlara uygulayarak karar almada nasıl kullanılacağını örneklerle ortaya
koyuyor. Ve bu örnekleri de hepimizin bildiği kişi ve olaylardan seçerek
kitabın rahat izlenmesini sağlıyor. Karabacak’ın ilk kitabını tamamlayıcı bir
çalışma olarak değerlendirdiğim bu kitabının da özellikle karar alıcı konumunda
bulunanlar, müzakere işi yürütenler için yararlı olacağını düşünüyorum.
Kurumlar Vergisi Revizyonu,
Coşkun Çekiciler ve Onur Gök, Vergi Müfettişleri Derneği Yayınları, 2017
Bu blogda daha önce Onur Gök’ün
Gelir Vergisi Matrahının Tespiti ve Beyanı başlıklı kitabını değerlendirmiştim.
Bir vergi rehberi olmasına karşılık bende son derecede rahat okunup anlaşılan
bir kitap izlenimi yaratmıştı. Bu kez Vergi Müfettişleri Coşkun Çekiciler ve
Onur Gök’ün bu kitabını değerlendirirken tümüyle benzer bir izlenim edindiğimi
söyleyebilirim. Yazarlar, kurumlar vergisinin birçok karmaşık olayını örnekler
haline getirip bunların çözümlerini gösteren, vergi mükellefine ve vergicilere yol
gösteren bir rehber ortaya çıkarmışlar. Kitapta ‘geçici olarak ihraç edilen
makine ve teçhizatta amortisman uygulaması’ gibi teknik konuların yanında
‘İspanya La Liga’da mücadele eden profesyonel futbol takımı ile yapılan
sponsorluk anlaşması nedeniyle ödenen bedellerin kurumlar vergisi uygulaması
karşısındaki durumu’ gibi güncel konular da ele alınıp çözümleri açıklanıyor.
Sadece kurumlar vergisiyle değil vergiyle genel olarak ilgilenen mükelleflerin,
muhasebecilerin, müşavirlerin, vergicilerin, maliyecilerin, hukukçuların ve
akademisyenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.
3:01, Simon Kernick, Olimpos Yayınları, 2016
Bu kadar ekonomi ve finansla
uğraştıktan sonra biraz da farklı konularla uğraşmak gerekir. Polisiye öykülerin
dinlendiriciliğinin yanı sıra analiz yeteneğini de artırdığını düşünürüm. Bu
görüşümü daha önce de dile getirmiştim. Simon Kernick, yeni kuşağın önemli
gerilim yazarlarından birisi. Son On Saniye kitabını okumuş ve beğenmiştim. Geçenlerde
kitapçıda dolaşırken bu kitabını gördüm ve elime aldım. Ayakta şöyle bir göz
atayım derken ilk 3 sayfasını okuyuvermişim, sonra kendimi birden kasanın
önünde buldum. Kitap inanılmayacak kadar sürükleyici. Farklı olayları ayrı ayrı
ele alıp aralarındaki ilintiyi kuruyor ve hepsini buluşturuyor. Gerilim ve
polisiye sevenlere öneriyorum.
Sherlock, Tv Dizisi, Moffat ve Gatiss, 2010 - Devam
Ekonomide Analiz kitabımı
okuyanlar biliyor, o kitapta Sherlock Holmes’den, onun analiz tekniklerinden
uzun uzadıya söz ettim. Bir konuyu değerlendirirken matematiksel analiz
tekniklerinin yanında bence o tekniklere de mutlaka başvurulması gerekiyor.
Hatta zaman kısıtlıysa ve matematikle uğraşmaya zaman yoksa o teknikler çok
daha önem kazanıyor. Steven Moffat ve Mark Gatiss tarafından Sir Arthur Conan
Doyle’un Sherlock Holmes öykülerinden televizyon için uyarlanmış Benedict
Cumberbatch (Sherlock Holmes) ve Martin Freeman’in (Dr. John Watson)
başrollerinde oynadığı Sherlock dizisi çok çekici bir dizi. İlk sezonu 2010
yılında yayınlanmış olan dizinin 4. Sezonu gösterimde. Dizi, Sherlock Holmes’in
günümüz dünyasına uyarlanmış bir versiyonunu ele alıyor. Sherlock Holmes’in bu
versiyonu onu, itici, kendisini beğenmiş, züppe bir dahi olarak gösteriyor.
Çok da abartı sayılmaz. Holmes’in analiz tekniklerini yakalamak açısından
izlenmesi gereken bir dizi diye düşünüyorum.
Hocam süpersiniz.Daron hocanın da eserleri harikadır bu arada.
YanıtlaSilHaklısınız Daron Acemoğlunun kitapları iyidir.
Sildavranışsal iktisat ilgimi çekti teşekkürler
YanıtlaSilSon dönemin yükselen dalı.
SilSayın hocam, bizim anlayacağınız dille şu varlık fonunun anlatır mısınız? Hayırlı bir şey mi bu bi anlamak hele... Teşekkürler
Silhttp://www.sozcu.com.tr/2017/ekonomi/bir-yabancinin-gozunden-turkiyeyi-hala-cazip-kilan-10-neden-1660198/
YanıtlaSilHocam bu Tim ash'ın Türkiye yorumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Güzel bir yorum.
SilYorum güzel olmasına güzel hocam ama böyle zamanlarda böyle açıklamaların fazlasıyla reklam koktuğunu düşünüyorum. Hani şu açıklamayı borsa 75.000 de iken yapsa anlarım ama borsa tarihi zirvelerine yakın tl bazında , usd bazında 2,5 cent seviyeleri kritik yerler, usd kuru hafif geri çekilmeye rağmen halen yüksek, siyasi riskler halen yüksek belirsizlik devam ediyor, suriye konusu halen helirsiz, terör bu aralar gündemden düşmüş gibi görünsede tehdit olmaya devam ediyor, iran-abd geriliminin seyri belirsiz şayet türkiye abd ile hareket ederse iranla bir gerilim yaşamamız söz konusu olabilir yani kısaca bizim açımızdan belirsizlikler halen yoğunluğunu sürdürürken böyle bir açıklama zamanlaması açısından ilginç oldu. Hani bir laf vardır " bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü " .
SilTim Ash'ın Türkiye yorumu, ısmarlama bir yoruma benziyor. Önce, yasak savar gibi, birkaç cümleyle bilinen kimi sorunlara değinip, sonra uzun uzun, Türkiye'de ümitsizce iyimser yorumlar yapmaya çalışanların söylediklerini alt alta dizmiş. Hiç bir inandırıcılığı ve ciddiyeti yok. Söylediklerinin çoğu ortalıkta dolaşan yuvarlak lafların tekrarı. Somut, rakamlara dayanan bir değerlendirme yok. Bir örnek: Tim Bey "2003 den bu yana Kamu’nun borcu üçte iki oranında azalmış" diyor. Onun da bizim zoraki iyimserler gibi, kamu borcunun miktarını söylemekten ödü kopuyor. Borç, hep şişirilmiş milli gelire oranlanıp duruyor. Bir söylesenize, şu kamu borcu ne kadar? Kamunun dış borcu 2003 de kaç dolardı bu gün kaç dolar? Toplam kamu borcu o zaman ne kadardı şimdi ne kadar? Tim bey bunu söylesin de görelim, kamu borcu üçte iki oranında azalmış mı? Yoksa katlanarak artmış mı?
SilTürkiye'yi, hayal bile edemiyeceği Avrupa ülkeleriyle kıyaslayıp olumlu buluyor; sağ olsun.
Son not indirimiyle, not baskısı ortadan kalkmış rahatlamışız. Acaba kendince espri mi yapıyor? Bu bir doktorun, hasta öldü; artık hastalığın kötüye gitme ihtimali kalmadı rahatlayın demesine benziyor.
Trump, Kıbrıs, Suriye, Irak konularında Nostradamus edasıyla yaptığı iyimser yorumlar ise politikadan hiçbir şey anlamadığını ortaya koyuyor.
Astronomik özel sektör borcu, hızla artan hane halkı borcu, yükselen enflasyon gibi tehlikeli konulara da hiç girmemiş Tim bey.
Yabancı isimli ve "önemli" kişilerin söylediklerini fazlasıyla ciddiye alma alışkanlığımız vardır. Aslında benim gördüğüm, genellikle Türkiye hakkında ciddi bir bilgilerinin olmadığı ve fazla önemsemedikleri bu geri ülke hakkında, kulaktan dolma bilgi ve yorumları tekrarladıkları. Politik değerlendirmeleri ise olup bitenlerden hiçbir şey anlamadıklarını gösteriyor.
Tesekkürler "Kaya Ersoy" noktasi, virgülüne kadar katiliyorum. Son paragrafin dibine kadar ayni fikirdeyim. 15 yilda Dev bir ülkenin aslinda ne kadar geriye gittigini hala görmemekte israr ediyoruz. Danistay, Sayistay, Meclis arastirma, ve Cumhurbaskanligi arastirma komisyonlarinin calismadigi bir ülkede asla ne ekonomik ne de siyasi hicbir bilgiyi alamazsiniz.Biz kendimiz alabiliyormuyuz ki yabancilar alabilsin. Hersey Reis in iki dudagi arasinda söyledikleri ile milletin önünde. Devlet Kamu gücü ve Bürokrasisini yitirmisse Devlet degildir. olsa olsa bir Kabile Toplulugudur. Hizla bu yönde ilerliyoruz. Devletin tüm sinir uclari felc olmak üzere.icinde yasadigimiz kendi ülkemiz ile ilgili bilgileri Yabancilardan kendi cikarlari dogrultusundaki yorumlarindan ögreniyoruz. sorarim size Suriyede,El Bab da, Irakta, Kibrista olan gercekleri gercekten 80 milyonun yüzde kaci biliyor. Flash ... Flash.. TSK El babda 52 DEAS li teröristi imha etti.. haberlerinden baska ne var elimizde.. Ya da resmi aciklamalarda görülen ülkedeki %9,5 issizlik orani dogrumudur. ya da, yukarida da belirtilen Kamu borcu. Bindik bir garabete, gidiyoruz alamete.
SilKaya bey size sataşmak için değil sadece sorunuzu pekiştirerek konuyu daha da verimli kılmak için soruyorum.
SilŞunu yazmışsınız: "şu kamu borcu ne kadar? Kamunun dış borcu 2003 de kaç dolardı bu gün kaç dolar? Toplam kamu borcu o zaman ne kadardı şimdi ne kadar? Tim bey bunu söylesin de görelim, kamu borcu üçte iki oranında azalmış mı? Yoksa katlanarak artmış mı?"
Hükümeti sorgusuz-sualsiz destekleyen, ve/veya hükümetin pek çok icraatına gönlü razı gelmese de sırf bireysel ve/veya kurumsal ekonomik düzeni sarsılmasın diye hükümete karşı ses çıkarmaktan imtina eden kimselerin (şahıs, şirket sahibi, C.E.O., banka G.M.'leri, vb.) çoğu:
2002/3 yılındaki Türkiye'nin hacmiyle 2016/7 yılındaki Türkiye'nin hacminin aynı olmadığını,
Yıllar içinde artan borç yükünün aslında ülkenin gelişimini gösteren emareler olduğunu,
Bu borcun finanse edilebildiği müddetçe sorun teşkil etmeyeceğini;
Bu nedenlerden ötürü borç meselesini sürekli gündeme getirmenin hiçbir işe yaramadığını söyleyenler de epey var.
Bu söylemi dile getirenlerle konuşurken nasıl cevaplar verebiliriz? (Soruyu Kaya bey de, sitenin diğer katılımcıları da cevaplayabilir.)
Ekonomist degilim. Lütfen birisi bana,
Sil"Yıllar içinde artan borç yükünün aslında ülkenin gelişimini gösteren emareler olduğunun" acilimini yapabilir mi.?
Türkiyenin asagidaki Borc Stokunun nasil ödenebilir hale getirilecegini de yazarsaniz,
"Borc finanse edilebildigi sürece sorun teskil etmez" tezinin nasil birsey olacagini belki anlayabilirim.
Tabii ki Ülkemizin Dis ticaret acigini, üretimini, Enflasyonu, issizligi, Toplanamayan vergileri, Turizmin , Tarim in da durumunu gözönünde bulundurarak.
Brüt dis borc Stoku : 420 milyar Dolar
Net dis borc stoku : 260 milyar Dolar
Hazine garantili borc : 23 milyar Dolar
Kamu net Borc Stoku : 160 milyar Dolar
AB tanimli genel yönetim Borcu : 650 milyar TL
Adsiz 17:18, haklisiniz diye cevap verebilirsiniz.
SilBorcu olmayan ne bir birey, ne de bir devlet olabilir. Onemli olan borcun vadesinde odenmesi ya da yenilenebilmesidir. Borcun maliyeti/faizi borcunuzu vadesinde odeyebilme riskinize gore azalir ya da artar. Faiz duzeninde durum budur.
Ayrica ekonomi batti, battik gidiyoruz diyerek siz bu ulkede nasil verimli olabiliyorsunuz, (mal, hizmet) uretecek motivasyonu nereden buluyorsunuz cok merak ediyorum. Eger bir ulkeye katkida bulunamiyorsaniz, ulkeye zarar veriyorsunuz diye dusunuyorum. Yani eger batiyorsak bir sebebi de sizsiniz demektir.
Haklisiniz "Adsiz 18:34" yukaridaki borc rakamlarini verirken de bunu kastetmistim. Almanyanin toplam borc miktarinin 3 ile 5 trilyon Dolar oldugunu Tüm Dünya biliyor. Fakat Almanyanin sadece 2016 yilinda 220 milyar EURO ( yaklasik 300 milyar Dolar) gibi dev bir Dis ticaret fazlasi ve öngörülenden 16 milyar Euro (yaklasik 20 milyar Dolar) fazla vergi tahsilati oldugunu da biliyor. Dediginiz gibi gercek oldugundan bile süphelendigimiz ülkemizin verileri ile hangi motivasyon ile bu borclari ödeme ve yeni yatirimlar yapma cesaretini gösterebiliriz. Aslinda Türkiyenin cok acil 20-25 yillik kalkinma planlari yapmasi gerekmez mi. Tabandan yani Köyden baslayarak bu ülkenin tekrar dizayn edilmesi gerekir. Tipki Köy enstitüleri ile baslanilan hamle gibi. Aksi halde birakin 4. sanayi devriminin bir parcasi olmak 3. sanayi devrimini sonlandirmadan kül oluruz.
SilAdsız 5 Şubat 2017 17:18 Konuya biraz daha açıklık getirmeme yardımcı olacağı için, sorunuza teşekkür ederim.
SilKamu borcu miktarını söylemekten ödü kopanların, onun yerine kullandıkları, borcun milli gelire oranı rakamı da başka bir sahtekarlık yoluyla üretilmiş bir rakamdır. Enflasyonu dikkate almayan bir hesaplamayla, söz konusu dönemde ekonominin üçe katlandığı söyleniyor ve borç miktarı da bu yalan rakama bölünüyor. Böylece ortaya işlerine yarayacak bir oran çıkıyor.
Aslında herkes biliyor ki, 2003 2013 döneminde yıllık ortalama büyüme oranı % 5 civarındadır ve bileşik faiz hesaplamasıyla 10 yılda yaklaşık %60 bir büyüme vardır. Mahfi Bey de, bu blogda gerçeğin böyle olduğunu, ama içeride ve dışarıda herkesin farklı nedenlerle işlerine geldiği için o yanlış, (benim deyimimle sahtekarca) hesaplamayı kullandığını yazmıştır.
Yani 10 yıllık dönemde ekonomi % 300 değil yalnızca % 60 kadar büyümüştür, ama aslında yaklaşık % 300 büyüyen kamu borçlarıdır.
Sonraki 4 yılda ekonomik büyüme çok daha düşmüş olduğu için o dönemin hesaba katılmasıyla daha da kötü bir durum ortaya çıkacaktır.
Özetle : Borçlar, büyüyen ekonomiyle orantılı bir biçimde artmamış, aksine ekonomik büyümeyi katlayarak artmıştır. Aslında zaten, ekonomi büyürken kamu borcunun da artması gerekmez. Olması gereken kamu borçlarının artması değil azalmasıdır. Övünülecek, beğenilecek şey budur.
Bu konuda söylenecek son söz: Asıl şaşırtıcı ve üzücü olan, bu hesaplama yönteminin yanlış, (benim deyimimle sahtekarca) olduğunu bilen, ekonomistlerin ve akademisyenlerin bile, sürüye katılarak bu yanlış rakamları kullanıyor olmalarıdır.
Sayın Adsız 18:34, son iki cümleniz güzel bir seyirde giden tartışmanızı karşılıklı atışmalara, sonrasında konudan uzaklaşılmasına neden olacaktır. Herkes ayni fikirde olmamalı, kendi fikirleri olmalı. Bu fikirleri bu tarz yollara sapmadan karşı fikirleri, sağlam argümanlarla çürüten bir yapıya bürünmemiz gerekiyor.
SilAdsiz 19:28, tam olarak itirazinizi anlamadim ancak Turkiye (ne kadar ise yaradigi tartisilsa bile) kalkinma planlarini yapiyor. 20-25 yillik kalkinma plani birakin Turkiye'yi, Vatikan icin bile fazla uzun. Avrupa'da 50 senede bir uc bes ulkenin katildigi savas oluyor, dusunun artik.
SilAlmanya konusunda da sunu soyleyebilirim. Birincisi bir ulkenin borc odeyebilme performansini gosteren en onemli gostergelerden olan GSYIH oranidir, Turkiye'de bu oran Almanya'dan daha iyi.
Ikinci olarak Almanya'yi sadece Almanya olarak dusunmeyin, icinde bulundugu AB'nin en onemli ekonomik yuklenicisi Almaya. AB'ye o borclari Almanya'ya guvenerek verdiler, ve AB ulkeleri borclarini odemedikce Almanya'nin kapisinin calinacagindan hic kuskunuz olmasin.
Pek tabi Avrupa ulkeleri, bir cok acidan su an da bizden daha ilerideler, ancak bu gelecek vaad ettikleri anlamina gelmiyor. Cunku bizim ve asyanin ibresi yukari gosterirken, onlarinki asagiyi gosteriyor. Yas ortalamasi 42 olan bir toplumdan bahsediyoruz. Almanya'nin yas ortalamasi 44.
Sayın Adsız 18:08, şu anki ekosistemde toplam borcun bitmesi gibi bir durum söz konusu bile olamaz. Düşününce teoride bile mümkün değil. Bir kurum, bir kişi elbette tüm borçlarını sıfırlayabilir ama ülke ekonomisinde bu mümkün değil.
SilÖnemli olan tüm alınan borçların, yükümlülüklerin karşılığını verebildik mi? Konuşulması gereken bu. Borç üzerinden yapılan bir tartışmanın galibi olamaz. Zannedersem berabere biter.
4.sanayi devriminin bir parçası olma hususunda bir şeyi paylaşmak istiyorum;
SilAnkutsan, Ankara'da 25 milyon dolarlık yatırımla 4.sanayi yatırımı yaptı. Çalışan personel sayısı sadece 29 kişi. Ve bunun 23 ü mühendis. Bu durum ülkemiz için bir fırsat olduğu kadar, büyük bir tehlikede.
Ülkemizin tüm işşizleri mühendis olmadığına göre, yukarıdaki örnekle 6 işçi için kişi başı 4 milyon usd'lik bir yatırım yapılması gerekiyor.
3 milyon işsizimiz için kaç milyon usd lik yatırım yapılması gerekiyor?
3.000.000 X 4 milyon = 12.000.000.000.000 usd yani kaç trilyon dolar oluyor bu akşam vakti hesap edemedim.
Ve bu hesap mevcut istihdamın kan kaybetmeyeceği üzerine kurulu.
Ama seyirci de kalamayız, bir o kadar da önemli. Buna bir çözümü olan biri var mı?
Herhalde çözüm dünya çapında markalar yaratmak. Selçuk R.Şirinin paylaştığı bir örnek;
Dünyadaki fındığın %85'i bizde. Yıllık Ihracat: 2,3 milyar$ Fındığı Nutella yapan Ferraro. Yıllık ciro: 11 milyar$!
Bu ne demek sayın arkadaşlar? Biz hala yüksek katma değerli ürünü sadece elektronikte olduğunu düşünüyoruz.
Hocam yap işletle ilk şehir hastanesi Mersin'de kurulmuştur. Bu konudaki fikirleriniz nelerdir ?
YanıtlaSilHerkes gider Mersin'e, biz gideriz tersine diye bir söz vardır. Bu kez herkes tersine giderken biz Mersin'e gittik. Bu model, işletme güçlükleri ve yarattığı teknik sorunlar nedeni ile dünyanın terk etmekte olduğu bir sistemdir. Bütün branşları bir araya toplayan, şehirden uzak bir bölgeye kurulmuş bu tip devasa hastaneler yerine dünyanın gelişmiş ülkeleri daha küçük, kolay ulaşılabilir, her türlü teknik olanağı barındıran spesifik branş hastanelerine yöneliyor.
SilOlurmu hic öyle birsey "Adsiz 19:34" Kücük Hastahanelerin acilis törenleri de Kücük olur. Halbu ki böyle büyük tesislerin acilisi daha bir ses getirir. Devletin tüm Böyüklerinin katildigi bu acilislari Tv lerden de canli yayinladinmi tadindan yenmez. Sinoptaki issiz vatandas da Hükümetin Mersinde actigi hastaneden gurur Duyar. Tipki arabasi olmayan 600 Tl lik Devlet yardimiyla gecinen Corum daki vatandasin Marmaray, Yavuz selim köprüsü, ve Otoyollardan duydugu gurur gibi.
SilAdsız 15:15 arkadaşım, haklısınız. Ne kadar büyük, o kadar havalı, o kadar gurur verici. Sadece küçük bir sorun var, o köprülerden geçsek de geçmesek de ücretini biz afedersiniz "eşşek" gibi çalışıp vergi verenler ödüyoruz. Gerçi dolaylı vergilerle Sinop'daki işsiz ile Çorum'daki devlet yardımı ile geçinen vatandaş da bu ödemelere ucundan katılıyor ama farkında değil. Aynı yöntem bu hastane ihalelerinde de uygulandığından şimdi Mersin'deki hastaneye gitmeyen vatandaşın ücretini de bizler ödeyeceğiz zira ihale şartnamesinde ""hasta garantisi" mevcut. Neyse, bu kadar gururlanacak eser için bu kadarcık bir bedel ödemişiz, çok mu?
SilAdsiz 18:25, gecsek de gecmesek de oduyoruz diyorsunuz da garanti edilen gecis sayisi/hasta sayisina ulasinca, hatta gecince oradan gelen gelir de cebinize girecek, onu hic dusunmuyosunuz, ya da dusunemiyorsunuz.
SilDunyada bir tane buyuk yatirim gosterin ki, 1-2 sene de geriye donus yapsin? Daha kopruler acilali ayi olmadan 'bak gecis sayisi az bizim cebimizden odeniyor' gibi yorum yapmak icin derin bir ekonomik birikime sahip olmak lazim herhalde, ya da ROI'den bile bi'haber olmasi lazim. Eger insanlar ilk senesinde bir yatirimin zarar edecegini goze almasalardi, su an gordugunuz hicbir yatirimi goremezdiniz. Buna yorumunuzu yazdiginiz alet, yorumunuzu yazmaniza sebep olan iletisim altyapisi da dahildir.
Ama o yatırımları ilk seneleri için zararına yapanlar kendi ceplerinden öderken burada biz komple ULUS olarak ödüyoruz.Bu bir fark ve salak değiliz.Ayrıca delidumrul köprüsünde daha 1 ay önce fiyatlama olarak yapılanda daha taze.Amaç ulusumuzu borç batağına sürüklemek ve aslanın dediği gibi boynumu bir çevirebilsem görürsün sen durumuna getirip süregitmek.
SilSayın adsız 19:45, vatandaş devlete neden vergi öder? Ulaşım, sağlık, eğitim gibi devletin normalde ücretsiz, ya da makul ücretlerle vermesi gereken temel hizmetler fahiş fiyatlarla, rantabl olmayan projelerle özel sektör tarafından yerine getirilecek ve vatandaşa çok yüksek fiyatlarla pazarlanacaksa, ayrıca bu işlerden kendisine devlet tarafından taahhüt edilen geliri elde edemediğinde aradaki fark halk tarafından karşılanacaksa o zaman biz neden vergi ödüyoruz? Derin ekonomik birikiminizle bizi aydınlatırsanız seviniriz....
SilAdsiz 21:56, yani diyorsunuz ki, kopruler yapilmasin? Trafik'te saatlerce insanlar beklesin. Kopru yapilmazsa masraf da olmaz. Ben bunu anliyorum.
SilCunku,
bu altyapi yatirimlari icin kullanilan model, hem vergi adaleti acisindan, hem de finansman bulma acisindan en ekonomik modeli olusturuyor. Birilerinin husnu kuruntusu yuzunden millet hizmetten mahrum mu kalsin.
Medeni olmayi gerektirir, zamanla becerebileni tebrik etmeyi ogreneceksiniz.
Yüklenici yurt dışından borç bulmuş devlet garanti vermiş o ödemezse ben ödeyeceğim diye, dünyada inşa edilen benzerlerinin kat be kat fazlası bir maliyet çıkarmış ona da eyvallah demiş. Üstüne üstlük 35 USD +KDV ücrete 4000 araç geçiş garantisi vermiş. Adsız6 Şubat 2017 02:16 burada ekonomik açıdan avantajlı olan hangi bölümdür?
SilMahfi hocam,
YanıtlaSilDolar veya herhangi bir kur üzerindeki arz talep dengesi anlık olarak nasıl belirlenebiliyor?Örtülü faiz artışı mevduat faizlerini hızlı şekilde etkilemedi ama yatırımcılar açısından neyin faizini hızlı birşekilde etkiledi ve dolar düştü? Piyasa değerleri üzerinde bilgilerinizi sunabilir misiniz?
Hocam son verilere göre abd de ocak ayında tarımdışı istihdam artmış ve yine işsizlikte artmıştır. İkisi aynı anda nasıl artıyor saçma değil mi ? Ters yönlü hareket etmeleri gerek değil midir
YanıtlaSilTarım dışı istihdam sadece tarım dışını kapsıyor. Oysa işsizlik verisi tarımı da kapsıyor.
SilHocam verilerde manipülasyon mümkünmüdür?
SilSherlock Holmes Türk'tür gerçek adı da Şarık Elmas'dır.
YanıtlaSilCok dogru, yazari Conan Doyle da Turk'dur. Gercek adi Kenan Dalyan'dir. Ermeni asilli Turk'tur. Istanbul Galata semtinde dededen kalma evi var. (Salla gitsin nasil olsa ne soylesen inaniyor millet).
SilHocam yazılarınızı beğenerek takip ediyorum. Uzun yıllar kamuda çalışıp nasıl böyle yaratıcı ve objektif kalabildiğiniz beni şaşırtıyor.saygılar sevgiler
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilTek yolu var: Bilime dayanmak, birilerinin adamı olmayı hakaret kabul edip tek başına durmayı becerebilmek.
[1/5]
YanıtlaSilMAHFİ EĞİLMEZ'İN LİSTESİNE KATKI:
Kitap: Düşüncenin Coğrafyası
Yazan: Richard E. Nisbett
Çeviren: Gül Çağalı Güven
Yayınevi: Varlık Yayınları
Tanıtım: Profesör Nisbett'e göre, insanların dünya hakkındaki farklı düşünce ve görüşlerinin nedeni farklı ekolojiler, toplumsal yapılar, felsefeler ve eğitim sistemleridir. Feng şui'den metafiziğe, karşılaştırmalı dilbilimden ekonomi tarihine kadar, Aristoteles'in çocuklarıyla Konfüçyüs'ün soydaşları bir uçurumla birbirinden ayrılmaktadır. Kültürler arası anlayışa gereksinim duyduğumuz ve işbirliğinin her zamankinde daha önemli olduğu bir dönemde bu kitap, o uçurumun haritasıyla birlikte aradaki boşluğu kapatabilecek köprünün ozalitini de sunuyor.
Kitap: Tüketim Toplumu
Yazan: Jean Baudrillard
Çevirenler: Ferda Keskin & Hazal Deliceçaylı
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Tanıtım: Tüketim, doğal ihtiyaçların rasyonel olarak tatmin edilmesi midir?
Tüketim daha ziyade, ilerleme ve mutluluk anlamına mı gelir?
Tüketimin yaygınlaşması sınıf farklarının giderilmesi midir?
Uluslararası markaların tüm dünyaya yayıldığı,
Yeni alışveriş merkezlerinin en geleneksel toplumların tüketim alışkanlıklarını bile değiştirdiği,
İnsani ilişkilerin yerini giderek nesnelerle ilişkiye bıraktığı,
Ve kitle iletişiminin tüm bu süreci yönlendirdiği çağımızı, sosyolog Baudrillard yukarıdaki sorular aracılığıyla tartışıyor.
Baudrillard'a göre günümüzde tüketim, doğal ihtiyaçların mal ya da hizmet aracılığıyla tatmin edilmesi olarak değil; "kodlar" ve "kurallarla" düzenlenmiş global ve tutarlı bir göstergeler sistemi olarak yorumlanmalıdır.
Bu sistemde, ihtiyaç ve hazların olumsal dünyasının, doğal ve biyolojik düzenin yerini; bir toplumsal değerler ve sınıflandırmalar düzeni almıştır.
"Gerçek ihtiyaçlar" ile "sahte ihtiyaçlar" arasındaki ayrımın ortadan kalktığı tüketim toplumunda, birey, tüketim mallarını satın almanın ve bunları sergilemenin toplumsal bir ayrıcalık & prestij getirdiğine inanır. Böylece genel bir toplumsal farklılaşma mantığı ortaya çıkar.
İhtiyaç, artık, tikel bir nesneye duyulan ihtiyaçtan çok; bir farklılaşma ihtiyacıdır. Toplumsal olarak üretilmiş rasyonel ve hiyerarşik ihtiyaçlar sisteminde tüketici tek tek nesnelere değil, mal ve hizmetler sistemini bütünüyle satın almaya yönlendirilir; bu süreçte, bir yandan kendini toplumsal olarak diğerlerinden ayırt ettiğine inanırken, bir yandan da tüketim toplumuyla bütünleşir. Dolayısıyla "tüketmek" birey için bir zorunluluğa dönüşür. Çünkü temel toplumsal etkinlik ve bütünleşme biçimi, geçerli ahlâk, tüketim etkinliğinin ta kendisidir. Bu anlamda "tüketim" bireyin özgür, hür bir davranışı değildir. Tersine, birey; hem ihtiyaçlar sistemini üreten ve yönlendiren üretim düzeninin, hem de birer gösterge olarak tüketim mallarının kazandırdığı görece toplumsal prestiji ve değeri belirleyen anlamlandırma düzeninin zorlaması altındadır. Sonunda bu yabancılaşma o kadar kapsayıcı olur ki, birey, tüketim toplumunun yapısı hâline gelir.
İşte bu kuramsal tabanda, günlük alışverişten lüks tüketime, beden bakımından cinselliğe, reklamdan "Pop Art"a ve bireylerin dinlenme biçimlerine kadar tüm yönleriyle tüketim toplumunu çözümlüyor Baudrillard.
Bu aşırı emek ve tüketim baskısına muhalefetin beklenmedik biçimlerde, örneğin "kronik yorgunluk" ya da "irrasyonel şiddet" olarak ortaya çıktığını ve bu muhalefetin öngörülemeyecek yepyeni biçimler bulacağını da ekliyor.
→ → → → →
[2/5]
YanıtlaSilKitap: Gösteri Toplumu
Yazan: Guy Debord
Çevirenler: Ayşen Ekmekçi & Okşan Taşkent
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Tanıtım: Yaşamını medyatik uygarlığın ötesinde, herkesten uzakta ve gizlice tamamlamış olan Guy Debord 20. Yüzyılın ikinci yarısının en önemli şahsiyetlerinden ve kahinlerinden biridir. Gösteriye katılmayı reddeden bir radikal entelektüeldir.
"Gösteri Toplumu" adlı kitabı yıkıca olduğu kadar tarihe de direnebilmiş bir eserdir. 1970'lerde yayımlandığında "aşırı" tezleri nedeniyle "şok " yaratmış, 1980'lerde ise hayatın doğruladığı bir metin olarak kabul görmüştür.
Kitap: Borç: İlk 5000 Yıl
Yazan: David Graeber
Çeviren: Muammer Pehlivan
Yayınevi: Everest Yayınları
Tanıtım: "Para, borç, armağan ve din üzerine derin düşüncelerden oluşan benzersiz bir kitap. İncelikli, berrak, sade bir dille yazılmış ve insanı baştan çıkaran bağlantılarla, ifşaatlarla dolu. Bu kitap hayatınızı değiştirecek." (Pere Carey)
Bugüne kadar yazılmış tüm ekonomi kitapları bize aynı dersi anlatır: Para, zahmetli ve karmaşık takas sistemine çare olarak yaratılmış, böylece insanlar, mallarını yüklenip durmak külfetinden kurtulmuştur. Gelgelelim, bu tarih yorumunda küçük bir kusur vardır: Bugüne kadar bu teoriyi destekleyen herhangi bir veri bulunamamıştır.
Akademisyen, aktivist, antropolog ve düşünür David Graeber kitabı 'Borç'ta, sorgulamadan kabul ettiğimiz bu fikirleri ustalıkla tersine çeviriyor: Tarıma dayalı ilk toplumların ortaya çıkışına kadar, yani madeni ya da kâğıt paranın icadından çok daha önce, insanlar gelişkin bir kredi sistemiyle yaşayıp, mallarını bu yolla değiş tokuş ediyorlardı. Ne olduysa sonra oldu, toplumlar alacaklı ve borçlu olarak ikiye bölündü.
O dönemden beri, dünya genelinde 'borç' ve 'borç affı' politik tartışmaların ana konusunu teşkil etmiştir. Öyle ki, antik döneme ait hukuksal ve dini belli başlı eserlerin lisanını ve kavramlarını, kökü geçmişe uzanan bu borç tartışmaları şekillendirmiş, dahası, ahlaki ve felsefi temel değerlere de son biçimini vermiştir. Öte yandan sayısız halk hareketini de tetiklemiştir. David Graeber, halklar olarak bugün hâlâ aynı savaşın pençesinde kıvrandığımızı gösteriyor...
"Graeber, kredinin, karşılıklı-taahhüt ağı üstüne kurulu toplumların yok edilip sınıflı toplumun yükselişiyle ortaya çıktığını, para üstüne kurulu sosyal ilişkilerin ardında ise, sürekli fiili şiddet tehdidi olduğunu vurguluyor." (Paul Mason, "Guardian" gazetesi)
→ → → → →
[3/5]
YanıtlaSilKitap: Dünyaya Neden Batı Hükmediyor? (Şimdilik)
Yazan: Ian Morris
Çeviren: Gül Çağalı Güven
Yayınevi: Alfa Yayınları
Tanıtım: "Hepimizin öğrenmek isteyeceği gibi, bütün yaklaşımları birleştiren bir tarih kuramına en çok yaklaşan çalışma, Ian Morris, tarihsel soruların en büyüğünü ele almak amacıyla, antikçağ tarihinin yeni yaklaşımlarını ve anlayışlarını ince bir zekâ ve bilgelikle kullanıyor: Batı nasıl oldu da diğerlerine boyun eğdirdi? Kitabo çok beğendim." (Niall Ferguson, "Uygarlık: Batı ve Ötekilerin" kitabının yazarı)
"Ian Morris bir klasik çağ arkeoloğu, bir antikçağ tarihçisi ve nefes kesici vizyonu ve ufkuyla, Jared Diamond ve David Landes gibi isimlerle birlikte anılmayı hak eden bir yazar...
Milattan önce 10800 kadar, Milattan sonra 2010'u da pırıl pırıl aydınlatan başyapıtı çok kapsamlı bir çalışma olmakla kalmıyor, aynı zamanda bir yetenek gösterisi sunuyor." (Paul Cartledge, Cambridge Üniversitesi'nde "Antik Yunan Tarihi" profesörü)
"...Doğu-Batı ilişkilerine taptaze, keskin bir bakış açısı sağlamak üzere bir araya getirilmiş harika 'bir malzemeler ve otoriteler yelpazesi'ni sunan muhteşem bir sentez ve argüman..." (Andrew Marr, BBC, "Modern Britanya Tarihi Belgeseli"nin yazarı)
Kitap: Cereyanlar: Türkiye'de Siyasi İdeolojiler
Yazan: Tanıl Bora
Yayınevi: İletişim Yayınları
Tanıtım: "Cereyanlar", Türkiye'de siyasî ideolojilerin özelliklerini; birbirlerini etkileme ve birbirlerinden etkilenme süreçlerini; cereyanlar içindeki figürlerin ideolojik seyahatlerini; muarız bellediklerine dair kurguladıkları dili; ideolojileri popülerleştirme tekniklerini ve siyasî ideolojilerin gündelik hayatta nasıl karşımıza çıktıklarını ustalıkla işlenmiş bir biçimde gözler önüne seriyor.
Tanıl Bora, "Cereyanlar"ı şu başlıklar altında tartışıyor: Geç Osmanlı Zihniyet Dünyası, Batıcılık, Kemalizm, Milliyetçilik, Türkçülük ve Ülkücülük, Muhafazakârlık, İslâmcılık, Liberalizm, Sol, Feminizm ve Kürt Siyasal Hareketi.
Sadece başı sonu belli metinlere değil, sözlere ve jestlere de bakıyor, "kimin söylediği"ne değil "ne söylediği"ne odaklanıyor. Böylece, siyasî düşünceleri sarmalayan ideolojik muhtevayı ve "iklim"i de ortaya koyuyor.
"Cereyanlar"ı bir siyasal düşünceler kitabı olmanın ötesine taşıyan ve Türkiye'nin düşünsel ethosunu anlamamızı sağlayan heyecanlı bir metin haline getiren de bu: Olayları anlatmak ve analiz etmekle yetinmeyip bunların arkasındaki düşünce oluşumlarını ele alması.
→ → → → →
[4/5]
YanıtlaSilKitap: "Prekarya": Yeni Tehlikeli Sınıf
Yazan: Guy Standing
Çeviren: Ergin Bulut
Yayınevi: İletişim Yayınları
Tanıtım: Prekarya... Bu "yeni" kelime, yeni zamanların toplumsal gerçekliğinin çarpıcı bir yüzünü tanımlıyor: Alabildiğine "esnekleşmiş" bir
istihdam rejiminde sürekli değişen işlerde, adeta hep geçici bir statüde çalışanlar... Düzenli olarak düzensiz işlerde çalışanlar...
Bütün dünyada giderek genişleyen bu kitleyi "çalışan yoksullar" veya "güvencesiz işçiler" diye tanımlayanlar da oldu. İktisatçı "Guy Standing", prekaryayı teşhis edebilmek için onların kimliksizliğini göz önüne almak gerektiğine dikkat çekiyor: Bir geleceği olmayan ve "toplumsal hafızadan yoksun" işlerde çalışıyorlar...
Guy Standing'in prekarya olgusu ve kavramı üzerine referans olan kitabı, "yeni tehlikeli sınıf" alt başlığını taşıyor. Birçok düşünür ve sosyal bilimci, prekaryayı "zamanımızın proletaryası" olarak tanımlıyor. En azından, günümüzde prekarya gerçekliğini ve kavramını hesaba katmadan işçi sınıfı, proletarya üzerine düşünmek mümkün değil.
İktisatçı Standing, "küreselleşmenin çocuğu" dediği prekarya olgusunun oluşumunu, dünyasını ve çelişkilerini büyük bir sarahatle tasvir ediyor kitabında.
Prekaryanın iç ayrımlarını, tâbi olduğu sömürü mekanizmalarını zengin bir örnek dökümüne dayanarak inceliyor. Yeni bir emek hareketi için ipuçları çıkartmaya da yarayan bir analiz.
"Guy Standing, kullanım süresi geçen proletarya ve orta sınıf terimlerinin yerine 'prekarya'yı koyarak hedefi 12'den vuruyor." (Zygmunt Bauman)
"Prekarya fikrinin teorik ve ampirik açıdan eksikleri var fakat doğru anlaşıldığında bir çoğunluk inşa edecek yeni bir radikal projeye temel oluşturabilir." (Richard Seymour)
→ → → → →
[5/5]
YanıtlaSilKitap: İşletme Hastalığına Tutulmuş Toplum: "Şirket İdeolojisi, Yönetsel Tahakküm ve Toplumsal Taciz"
Yazan: Vincent de Gaulejac
Çeviren: Özge Erbek
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Tanıtım: 30 yılı aşkın süre "çalışma hayatının örgütlenmesi"nde esaslı bir dönüşüm yaşandı. "Esneklik" ilkesi ve "ağ" imgesi etrafında şekillenen yeni yönetim paradigması, risk iştahıyla ve girişimcilik ruhuyla sürekli beşeri sermayesini artıran bir işçi tipi oluşturmayı hedefliyor. Üstelik bu paradigma artık sadece işyerini ve çalışma yaşamını değil; benliğimizi, gündelik yaşamımızı ve toplumsal kurumları da biçimlendirmeye başladı.
Fransa'nın saygın klinik-sosyologlarından olan "Vincent de Gaulejac", "İşletme Hastalığına Tutulmuş Toplum"da "şirket ideolojisi" ve "yönetsel tahakküm" olarak kavramsallaştırdığı bu paradigmanın yarattığı bireysel ve toplumsal tahribatı ele alıyor.
Şirket, araçların, prosedürlerin, bilgi-iletişim araçlarının arkasında işleyen "dünya görüşü" ve "inanç sistemi" olarak bir yanılsamayı sürdürüyor, bir hâkimiyet projesini gizliyor.
Bu ideolojinin temelinde:
Her şeyi ölçülebilir hâle getirmeyi amaçlayan bir "nesnelcilik",
Toplulukları, örgütleri, organizasyonları; amaçları önceden tanımlanmış veri olarak kabul eden bir "işlevselcilik",
Uzmanlığın tartışılmaz konumuna dayalı "teknokratik bir araçsalcılık",
Ve işçiyi firmanın etkinliği için bir tür "damızlık insan kaynağı" olarak gören tehlikeli bir faydacılık anlayışı bulunmakta.
Sosyolog Gaulejac'a göre; hızla yayılan ve son derece tehlikeli bir salgın hastalıkla karşı karşıyayız.
Doğru bir teşhis ve etkili bir tedavi için kaybedecek vakit yok. Bu kitap, böylesi bir "tedavi" girişimi için iyi bir başlangıç.
Kitap: Kâtip Bartleby
Yazan: Herman Melville
Çeviren: Hamdi Koç
Yayınevi: İş Bankası Yayınları
Tanıtım: Herman Melville (1819-1891): Amerikan edebiyatının en büyük yazarlarından biri. Küçük yaşta çalışmak zorunda kaldı, 4 yılını denizlerde geçirdi. Bu tecrübesi tüm eserlerine, özellikle de en büyük eseri sayılan "Moby Dick"e yansıdı.
"Moby Dick", "Kâtip Bartleby", "Benito Cereno", "Billy Budd" gibi bugün hepsi birer klasik olan eserler vermesine rağmen yaşarken pek ilgi görmeyen Melville, 20. Yüzyılın ilk yarısında âdeta yeniden keşfedildi.
İlk kez 1853 yılında "Putnam's Monthly Magazine"de tefrika edilen "Kâtip Bartleby", 1856’da "Piazza Tales" adlı hikâye kitabında yayımlanmıştır.
Melville bu kısa ama çarpıcı hikâyesinde "en iyi hayat en kolay hayattır" inancına derinden bağlı bir Wall-Street avukatının, "yapmamayı tercih eden" Bartleby'yi işe almasıyla bu inancının ve hayatının temellerinden sarsılmasını anlatır.
20. Yüzyıl edebiyatını derinden etkileyen Bartleby, dünya edebiyatının simge karakterlerinden biri, hayata karşı takınılan alabildiğine net bir tavrın ismidir.
"Kâtip Bartleby" bir reddedişin, bir direnişin, nihayet insanın kendisi olarak kalma iradesinin ölümsüz simgesidir.
bir tavsiyede benden olsun;)
YanıtlaSilHayır Demeyi Bilmek, Marie Haddou, iletişim yayınları
******
“Hayır” demek hepimize neden bu kadar zor
gelir? Onaylamadığımız düşünceleri onaylar
görünmek pahasına, bizi başkalarına uyum
sağlamaya iten nedir? İlişkilerimizde sevilmeme
ya da reddedilme tehdidi bizi nasıl yönlendirir?
Haklı bir “hayır”ı ifade etmek, gerçek bir bireyin oluşmasına ve güçlemesine nasıl katkıda
bulunur? Kalıplardan kurtularak düşüncelerimizi
özgürce ifade edebilmek mümkün müdür?
*****
Hocam dediklerinizin tersi çıkıyor gibi. Merkez alt üst band kullanarak doları düşürmüş gözüküyor. 4 - 4,20 leri beklerken 3. 50 ler konuşulmaya başladı. Gerçekten merkez başarılı mı, düzelen bişeyler var mı? Bu konuda yorumunuz...
YanıtlaSilHangi dediğimin tersi çıktı. Trump seçildiğinde USD/TL 3,19 idi. MB'nin türlü atraksiyonuna karşılık şu anda 3,70. Benzer ülkelerin hiçbirinde (Trump'ın sınırına duvar örmeye başladığı Meksika dahil) böyle bir kayıp yok. Nerede haksız çıktım? Bana da söyleyin de ben de bileyim.
SilHocam yanlış anlaşıldım galiba.. Demek istediğim siz, mb nın faiz artırmadan doları kontrol altına alamayacağını söylüyordunuz, ama merkez bunu başarmış gibi gözüküyor.
SilDefalarca yazdım ve tv de de anlattım. Merkez Bankasının bankaları fonlamakta kullandığı faizlerin ortalaması yani asıl faiz olan ortalama fonlama maliyeti yılbaşında % 8,28 idi. Bu hafta sonu itibariyle % 10,37 oldu. Yani faizi artırmadı dediğiniz MB faizi 2,09 puan (% 25'den fazla) artırmış bulunuyor. Yılbaşında USD/TL kuru 3,52 idi bugün 3,70. Faizi 2 puandan fazla artırdığı halde kur hala eski düzeyinde yüzde 5 uzakta. Üstelik bu faiz artışının yanında MB milyarlarca dolarlık swap yaptı, milyarlarca TL tutarında işlem yaptı. Ve siz buna faiz artırmadan başardı diyorsunuz.
SilBence başarı tanımınızı güncellemeniz gerekiyor.
Adsız 03:25 : Yav he he.. MB faizi artırmadı. Uzaylılar 8.28 den 10.37 ye çıkardı....(Ötrülü de olsa iyi ki de yaptı. Biraz daha bekleseydi 200 değil 400 baz puan da yetmezdi )
SilBiraz okuyun , bilgiye dayalı yorum yapın..
Allah'ım aklımıza mukayyet ol..
Merhaba Mahfi Bey,
YanıtlaSilKitap önerilerimiz için çok teşekkürler, sayenizde her geçen gün okumak istediğim kitap listesi uzuyor. Nacizane iki film inerim olacak, Money Ball ve the Bugün Short, aynı zamanlarda kitapları da mevcut. Analiz ve davranışsal iktisat konusunda bence çok güzel filmler. Birde bir sorum olacak "Hızlı ve yavaş düşünme" Daniel Kahneman, okumak istediğim kitaplar listesinde ama henüz okumadım. Siz okudunuz mu, okuduysaniz yorumunuz nedir?
Daniel Kahneman'ın kitabını ingilizcesinden okudum. Bence çok iyi, tavsiye ederim.
SilHocam merhaba,anlayamadığım farklı bir konu var. Politika faizi ile haftalık repo ihalesi faizi aynı şey mi? Yoksa politika faizi gecelik borçlanma faizleri mi demek oluyor? Ya da bu üçünün arasındaki ilişki nedir? Çok teşekkürler
YanıtlaSilMB'nin tanımına göre politika faizi haftalık repo ihalesi faizi. İhale miktarla ilgili yoksa faiz baştan belli (% 8). Zaman zaman MB politika faizini değiştirip gecelik faizi de politika faizi olarak tanımladı. Son 15 gündür MB haftalık repo ihalesi açmıyor ve dolayısıyla politika faizi oluşmuyor. Ama faizi artırmadığı izlenimi vermek için politika faizinin tanımını da değiştirmiyor. MB'nin asıl faizi bankaları fonlamakta kullandığı borç vermelerin (şimdilerde gecelik borç verme ve geç likidite penceresi faizi) ortalama faizidir. Ki bu da MB ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti olarak tanımlanıyor. Bu faiz Cuma günü % 10,37 idi. Yılbaşına göre 2,09 puan artmış durumda. Yani MB, politika faizini değiştirmemiş görünse de faizi aslında 2 puandan fazla artırmış bulunuyor.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilTeşekkürler
SilHocam Arda Tunca bir yazısında "Türkiye’de kredi kullanımları ağırlıklı olarak işletme sermayesi finansmanı için kullanılıyor" diyor ve faiz artışı maliyetlerini fazla etkilemez diyor.
YanıtlaSilişletme sermayesi finansmanı ne demektir tam olarak?
Teşekkürler.
Bir bankaci olarak yanıtlamaya çalışayım. Şirketlerin yatırım için uzun vadeli, işletme sermayesi için kısa vadeli işletme sermayesi ihtiyacı olur. Yani bir hammaddeyi peşin aldınız. 30 günde üretip 90 gün vadeyle sattınız. Bu 120 gün tahsilat olmayacağı için bankaya gidip yeni hammadde almak adına kredi kullanırsınız. Bu durumda işletme sermayesi açığını finanse etmiş olursunuz.
SilSayın Hocam Mehabalar; Sherlock Holmes in yazarı Arthur Conan Doyle , Sherlock Holmes gibi bilimsel verileri analiz ederek cinayetleri çözen rasyonel bir karakter yaratmasına rağmen perilere inanan biriymiş hatta insanları perilerın olduguna ınandırmak için milyonlarca dolar harcamış diye okudum ve perilerin gelişi diye bir kitap yazmıştır. Hatta encok periler ıcın yazdiigı kıtaplarla övunurmüş.
YanıtlaSilArthur Conan Doyle'un böyle bir takıntısı olduğunu öğrendiğimde ben de çok şaşırmıştım. Sherlock Holmes'i aslında kendi hocasından esinlenerek yaratmış. Burada hikayesi var:
Silhttp://med-index.com/?p=kultur&id=25
Teşekkürler Hocam
SilHocam altın rezervleri net rezervlere dahil midir? Dahil olması gerekir diye düşünüyorum çünkü kullanılabilir hemen.
YanıtlaSilDahil
SilAltın rezarvi net rezerve dahildir ama, onları kullandığınız zaman evdeki gümüş takımları, hanımın bileziklerini satan müflis gibi olursunuz. Artık sizi kıskanmazlar.
SilFinal yaptı gül gibi dizi hocam. O yüzden üzgünüm zaten. Siz de üstüne hatırlattınız. Gerçi final bölümü bende biraz kopukluk yarattı. Bu hissiyat en son cnbce nin kapanıp tlc ye devrinde oluşmuştu bende. O günden beridir televizyon izlemiyorum. Ekonomisi zıplayacak denilen bir ülkede ekonomi kanalı kapanıp magazin kanalına dönüşüyorsa sıkıntı büyük demektir.
YanıtlaSilBu da önemli bir saptama.
SilDizi tam olarak final yapmadı sadece bu kez her zamankinden daha fazla bi süre bekleyeceğiz yeni sezon için
SilDizinin final yapıp yapmadığı karışık. Ama son 2 bölümde izleyici sayısında düşüş olduğu için durum açık değilmiş.
SilKaz gelecek yerden tavuk esirgenmez (tersi mi doğruydu; emin olamadım.)
SilKaliteli süt veren inek hemen mezbahaya gönderilmez.
"Star Wars" serisi 2015'den beri yeniden güncellendi, şu an adeta matbaa gibi para basıyor! Ana hikayeye ek olarak, tekli senaryolarla da Star Wars evreninde yaşayan taraftarları devamlı besliyorlar, bu nedenle bu inek daha çok süt verecek ilerleyen yıllarda!
"Sherlock", BBC'nin bünyesinde bir yapım. Eğer BBC yönetim kurulu dizinin 5. sezonuna onay vermezse, "Netflix", "Hulu" gibi stream-yayın alanında devasa şirketler "Sherlock" yapımcılarıyla anlaşabilir.
"House of Cards" önemli bir örnek. "Netflix" yönetim kurulu, abonelerinin izleme alışkanlıklarını takip ederek, siyaset-aksiyon-drama karışımı "House of Cards" dizisinin yüksek reytinge ulaşacağını öngördü ve projeye onay verdi. Dizinin isim hakkını İngiltere'den satın aldı, ABD siyaseti üzerine senaryo yazıldı ve 2013'de ilk sezon yayınlandı. 30 Mayıs 2017'de 5. sezon başlayacak.
Şimdi, Donald Trump'ın da başkan seçilmesiyle, "House of Cards" dizisinin senaristlerine pek çok malzeme doğdu! "Netflix", 6 ve 7. sezonlar için bütçesini hazırladığı sinyallerini veriyor.
Eğer "Sherlock" taraftarları vazgeçmezse, BBC yönetim kurulu onay vermese bile, diziyi diğer yapım şirketlerine kaydırabilirler, eğer becerebilirlerse...
("House of Cards", 1990'lı yıllar İngiliz siyasetinin sisli bulutlar arasındaki ilişkilerini anlatan önemli bir yapıttı. Yıllar sonra ABD'li yönetmen David Fincher, benzer bir yapımı ABD siyaseti üzerine çekmeye karar verdi, 2013'de ABD versiyonu başladı. Trump da geldi, bu inek de ["House of Cards"] daha çok süt verecek ilerleyen yıllarda!
https://tr.wikipedia.org/wiki/House_of_Cards )
Hocam yazı için çok teşekkür ederiz. Bende size farklı bir konuda bir soru sormak istiyorum izniniz olursa.Her kişinin özeli olan bir kalem olur, sizin bu kaleminiz nedir? Eğer dolma kalem ise marka ve modeli nedir? İyi pazarlar
YanıtlaSilBenim pek böyle bağlılıklarım pek yoktur. Yaşamımın hiçbir alanında taraftarlığı sevmem. Kullandığım traş sonrası kolonyasını bile her seferinde değiştiririm. Bir zamanlar Pelikan dolma kalemim vardı, sonra Cross dolma kalem kullanırdım. Sonra Mont Blanc kullandım, şimdilerde Lamy kullanıyorum. Bazen dolma kalemi tamamen unutup yıllarca tükenmez veya roller kalem kullandığım da olur.
SilTeşekkürler hocam önemli olan nasıl değil ne yazdığınız önemli :) ama ben Pelikan m200 alıp önemli notlarımı bu kalemle almayı planlıyorum. Bir de tüm bu sorulara içtenlikle cevap verdiğiniz için teşekkür ederim..
Sil1-Analiz yeteneğimizi gelistirecek polisiye romanlarına Türk yazarlardan kimleri tavsiye edersiniz?
YanıtlaSil2-Dünyadan sherlock,arsen lüpen,agatha Christin den baska hangi polisiye yazarları okuyalım?
1- Fazla yok zaten. Ahmet Ümit var.
Sil2- Ben şu aralar dediğim gibi Simon Kernick kitapları okuyorum. Ayrıca Adam Fawer de iyidir (Olasılıksız).
Osman AYSU fena değildir...
SilHocam hükümet beyaz eşya da ÖTV yi nisan ayına kadar kaldırdı . Kitapta KDV yi 2018 e kadar kaldırabilir mı ? Şu an ekonomi ile alakalı en ucuz kitap 25 TL. Finans ağırlıklı kitaplar 30-35 TL den başlıyor. Gerçekten bence bu fiyatlar çok yüksek . Sizin düşünceniz nedir ????
YanıtlaSilSize internet kitapçılarından almanızı tavsiye ederim. Oralarda yüzde 25 - 40 indirimle satılıyor çoğu kitap. Gerçi kargo ücreti var ama alacaklarınızı topluca alınca o da ya bedavaya geliyor ya da düşüyor.
SilAga Memleket batiyor, taktigin konuya bak. Kitap KDV si %1 olsa ne yazar. Millet kitap okumuyor ki. sadece izliyor. Herseyi muhtarlardan ögreniyor.
Silİyi de işte memleket, millet kitap okumayıp sadece izlediği için batıyor zaten.
Silyahu okucan da n'olcak !
Silçık sokağa, ortalık işsiz kaynıyor fıldır fıldır !
iş başvurusu yaptığın şirketler, sen kendini ne kadar geliştirmiş olursan ol, işverenin istediği maaş miktarına 'kabul ediyorum' demezsen, 'dışarıda senin gibi tonla insan var. elimi sallasam senin gibileri hemen bulurum ve önerdiğim maaşa da razı ederim. tercih senin...' sözüyle senin kapı önüne uğurluyor !
sen uğraş dur, keynesyen ekonomi, davranışsal ekonomi, dodd-frank uygulamasının trump tarafından iptal edilme riskiyle beraber wall-street kartellerinin yolunun yeniden açılma tehlikesi... gibi konular üzerine kafanı patlat analizler yap, işveren ise, 'ya maaşıma razı gel, ya da sana güle güle' !
teşekkürler türkiye, her nerede yaşıyor ve yaşatılıyorsan!
Her şey denge meselesi. Dengeyi kendi lehine kullanabilmen kendine harcayacağın eğitim ile sağlanır. Bu okuma alışkanlığını hafife alırsan, denge de seni hafife alır aşağılardan kurtulamazsın.
SilBu yazdıklarım Adsız 18:25 in sadece ilk cümlesi içindir. Sonrakiler için mücadele içinde, bu kalitede yazı yazabilmek içinde, sorunları görüp kendini ifade edebilmek içinde okumak şart.
Şimdi Yunanistan krizine ithaf ederek şunu okuduklarımdan aktarabilirim:Krizden kısa bir süre sonra kreditörler tarafından söylenen şu oldu;Hak edilmemiş yükseklikteki emekli maaşları,sosyal yardımlar,devlet destekleri acilen kısılmalıdır.!Bir sürü iflaslar,intiharlar vs.Bizim taraftada bu ölçüdeki tüketim için yüksek gelir gereklidir.Gelir tüketime yetmiyor ise borçlanma kolaylaştırılmalıdırki tüketim sürsün.Tam bir sarmal kimse bir önceki düşük maaşına razı değil zira tüketimini önceki gelirine göre ayarlamış olup belki taahhüt altına girmiştir.Dolayısı ile öncekine göre düşük maaşa çalışmamaktadır.Tüketimin prangası boynuna bağlanmıştır ve farkında değildir.Bu köyünden şehire gelen köylü içinde geçerlidir,vasat eğitimli bir mavi (beyaz) yakalı içinde geçerlidir.
Silhocam geçen eski yazılarınızı okuyordum bir yazinizda zweig in bütün hikayelerini yeniden okumaya karar verdim demissiniz gerceklestirebildiniz mi
YanıtlaSilAraya başka okumalar girdiği için hepsini okuyamadım henüz ama 3 tanesini okudum.
Silmerhabalar ekonomi tarihi kitabınız bu yıl içinde cikar mi ?
YanıtlaSilBaşka bir kitap üzerinde çalışıyorum. O kitap bu yıl çıkacak. Ekonomi Tarihi gelecek yıla.
SilYahu bu mb sadece siyasi olarak referanduma kadar piyasaya müdahale edecek referandum dan sonra zaten usd tl kuru minumum 4.10 lar.mahfi hocam cncb e de iken sanırım 2016 için 3.25 ve 3.30 gibi bir şey tahmin etmişti yaniliyoda olabilirim hocam tahmin etmez kur inişli çıkışlı olsada yön yukarı der bu kur sarmalindan üretmeden cikamicaz dillere pelesenk olan yapısal reform...
YanıtlaSilHocam Maigret de okurmusunuz?
YanıtlaSilEvet o da iyidir.
SilHocam ben kitap okumayı maalesef pek sevmiyorum. Ancak kitap okuma alışkanlığını kazanmakta istiyorum. Tavsiyeniz nedir bana acaba bu konuda.
YanıtlaSilNot: Bu arada şimdiye kadar kaç kitap okudunuz merak ediyorum.
Çok teşekkürler��
Kaç kitap okuduğumu bilmiyorum, çok okumuşumdur.
SilPeş peşe inatla on kitap okuyun okuma alışkanlığı edinirsiniz.
Mahfi hocam ekonomi, vergi , muhasebe , finans gibi bir çok bilim dalında üst düzey bilgi sahibi olmanız beni çok etkiliyor. Okul zamanı ekonomi bilgim sayenizde gelişim göstermişti. Şimdi bir denetim şirketinin vergi bölümünde işe başladım. Vergi ve muhasebe bilgim ilerlerken ekonomi ve finans geri kalıyor. Bir yandan da ingilizcemi geliştirmem gerekiyor. Fakat zaman yönetimi konusunda çoğu Türk insanı gibi sıkıntılarım var. Analitik düşünceyi geliştirme yazı dizisi gibi , etkin zaman yönetimi ve beynimizin çok görevli çalışabilmesi ( multi tasking) gibi konulara değinen yazılar yazmanızı çok isterim. Aynı anda tarih, siyaset , felsefe , ekonomi , finans , muhasebe , vergi konularında gelişim sağlamak çok fantastik geliyor. Bu durumu sadece sizin gibi çok parlak zekalı insanlar mı gerçekleştirebilir ? Konu ile alakalı fikirlerinizi rica ediyorum. Saygılarımla
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim ama ben sıradan bir insanım. Sadece belki fazlaca meraklıyım ve merak ettiğim konuları boş vermeyip araştırıyorum. Bir de belki doktora sırasında edindiğim bir alışkanlık var: Gecelerden çalarak yaşamaya alıştım. Yani az uyuyorum. Mesela 5 saat gibi. Oradan tasarruf ettiğim zamanda çalışıyorum. Felsefe, siyaset, tarih gibi yan konuları o fazladan yarattığım zamana sıkıştırıyorum. Ama size yanlış bir izlenim verip doğrusu budur demek istemem. Çünkü doğrusunun bu olduğunu bilmiyorum. Bu sadece benim tercihim.
SilHocam Sherlock un daimi takipçisiyim ama bir düzeltme yapabilirsiniz çünkü dizinin baş rol oyuncusu Benedict Cumberbatch "önceliklerimi düşünmeliyim "şeklinde bir röpörtj verdi
YanıtlaSilBenedict cok güzel demis..dediginden cok yararlandim.
SilTeşekkürler bilgi için.
SilHocam bankalar gecelik olarak MB'ye nasıl borç veriyor? Gün sonunda nakit fazlası oluşursa bunu MB'ye mi veriyorlar yoksa MB bankaları gereğinden fazla fonlarsa bankalar bu benim için fazla diyip bunu MB'ye mi borç veriyor?
YanıtlaSilİlk dediğiniz doğru.
SilMahfi bey size kimsenin pek sorgulamadığı bir sorum var.
YanıtlaSilMB'nin bastığı banknotun maliyeti ne kadar? Bunun tam hesabı, formülü, basın yoluyla duyurulması var mı?
Mesela 5 TL'lik tek banknotu üretmenin maliyeti ne kadar? Hangi cins ağaçlar kesiliyor? Kağıt, mürekkep, dijital kod-şerit eklenmesi, resimlerin çizilmesi ve benzeri gibi.
1 adet 5 TL'lik banknotu üretmek kaç para?
Not: Sahte para tüccarı değilim, sıradan vatandaşım.
Ne yazık ki son durum hakkında bilgim yok. 2009 yılında kağıt para basımının ortalama maliyetinin 12 kuruş olduğunu biliyorum. Yani 10 TL de 100 TL de bu ortalama maliyetle basılıyordu. Ama bugün bu maliyet ne kadar bilmiyorum.
SilMB para basamaz yetkisi yok.!
SilKüçük bir bilgi: Paranın basıldığı malzeme bir tür kağıt değil. Bir tür kumaş. Özel bir mürekkep kullanılarak para deseni bu kumaşın üzerine basılıyor. Maliyet de 30-40 kuruş civarı olmalı.
SilBanknot'un basıldığı kağıt devletlerarası antlaşma ve kısıtlama ile yurtdışından ithal ediliyor ve içinde lif,pamuk benzeri bir karışım var. Ayrıca beş liralık banknotun üretim maliyeti: güvenlik önlemleri,kullanılan baskı makinesi vb. sebebiyle nominal değerinden fazladır. Bunu ortalama senyoraj ile dengeliyorlar.
SilNutuk okudunuz mu Nutuk gercekten ciddi bir felsefe ve ideoloji kitabi. Ataturk gercekten buyuk bir filozof ayni zamanda. Bunu Nutuku okurken daha cok farkina vardim.
YanıtlaSilHocam ben Nutuk tavsiye ediyorum henüz okumayanlar için.
YanıtlaSilBen okudum. Bir deha tarafindan yazildigi cok belli. Benim icin tam manasiyla kutsi felsefi bir kitap. Ataturk buyuk bir filozof. Nutuk bana kalirsa gelmis gecmis tum felsefi metinler kadar buyuleyici. Ufuk acici.
SilABD'DE HAKİMLER VAR, ÜSTADIM!
YanıtlaSilBOŞUNA "HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ" DEMİYORUZ!
BOŞUNA "HUKUK SİSTEMİNE SİYASET KARIŞTIRMAYIN" DEMİYORUZ!
SEATTLE'DAKİ FEDERAL YARGIÇ "JAMES LOUIS ROBART", TRUMP'IN, 7 ÜLKEDEN GELEN İNSANLARI ABD'YE SOKMAMA KARARININ ÜLKE GENELİNDE UYGULANMAMASI İÇİN YENİ KARAR YAZDI VE YAYINLADI! TRUMP ŞİMDİ HUKUKÇU DANIŞMANLARINI TOPLADI, KARA KARA DÜŞÜNÜP, YARGIÇ ROBART'IN HAMLESİNİ GERİ PÜSKÜRTMEYE HAZIRLANIYOR!
"GEZİ"DEN SELAMLAR: SAKALININ KILIYIZ KOCA YÜREKLİ İNSAN "JAMES LOUIS ROBART"!!!
İŞTE, MİLLİ İRADE'YE KARŞI GELEN O YARGIÇ, (Fetöcü olabilir mi acaba, işkillendim!):
http://i2.cdn.cnn.com/cnnnext/dam/assets/170204010129-judge-robart-exlarge-169.png
Ziraat Bankası, BOTAŞ, PTT, TÜRKSAT, ETİ Maden, Çaykur, Borsa İstanbul Varlık Fonu'na devredildi.
YanıtlaSilBu ne anlama geliyor hocam?
http://www.mahfiegilmez.com/2016/08/varlk-fonu.html?m=1
Silhocamın buradaki yazısı gayet detaylı.saygılar hocam.
http://www.ntv.com.tr/ekonomi/ziraat-bankasi-turksat-botas-ptt-bist-varlik-fonuna-devredildi,OvlYbdrPik-Ur4hVAJh5gA
YanıtlaSil"Bakanlar Kurulu Kararı'yla Ziraat Bankası, BOTAŞ, PTT, TÜRKSAT, ETİ Maden, Çaykur, BİST Varlık Fonu'na devredildi."
Hocam Merkez Bankası sıkılaşma yolunda ek likidite sağlamadan döviz verip karşılığında TL aldı ve "Döviz Swap'ı" yaptı. Şimdi bu değeri yüksek firmaların üzerinden yol, köprü, hastane yani yatırım yapmak ekstra likidite yaratmadan bir nevi "Varlık Fonu Swap'ı" mı yapmış oldu?
Özal zamanında başlayan fonların ne işe yaradığını hatırınıza getirirseniz sebebini anlarsınız.Kontrolsüz ,denetimsiz,hesap verilmeyen içi boşaltılacak kaynaklar..Yarın adları ''fiktif'' olarak açıklanacaklar....
SilTurkiye varlık fonu a.s kurulması hakkındaki kanunun 8.maddesinin 5.fıkrasına göre:
Sil"(5) 3/12/2010 tarihli ve 6085 sayılı Sayıştay Kanunu, 6362 sayılı Kanun ile bu Kanun uyarınca yürürlüğe konulan ikincil mevzuat, 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Personel Rejiminin Düzenlenmesi ve 233 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 4/7/2001 tarihli ve 631 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Mali ve Sosyal Haklarında Düzenlemeler ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 18/5/1994 tarihli ve 527 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri ile İlgili Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname, 10/2/1954 tarihli ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu, 2/4/1987 tarihli ve 3346 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile Fonların Türkiye Büyük Millet Meclisince Denetlenmesinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, 5/1/2002 tarihli ve 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu, 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu, 5/1/1961 tarihli ve 237 sayılı Taşıt Kanunu, 9/11/1983 tarihli ve 2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu, 2/1/1961 tarihli ve 195 sayılı Basın-İlân Kurumu Teşkiline Dair Kanun, 7/12/1994 tarihli ve 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun, 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun ile bunların ek ve değişikliklerine ilişkin hükümler Türkiye Varlık Fonu ve Şirket ile alt fonlar ve Şirket tarafından kurulan diğer şirketler hakkında uygulanmaz. Kamu kurum ve kuruluşlarına personel alınmasına dair ilgili mevzuat hükümleri Şirket tarafından istihdam edilecek personel hakkında uygulanmaz."
Üstadlar madde acık ve nettir muhtemel olarak mevcut yönetimler adi geçen kitlerde devam edecek olup,8.maddenin 5.fıkrasına uyum için rehabilite kanun yönetmelikler bilahere çıkacaktır diye tahmin ediyorum.Çünkü varlık fonu a.en in borsa fa bile pay senedi alim satımı yapabileceği ile alakalı maddeler ile devlet şirketleşme yolunda kaynak yaratmak zorunda olduğu aşikardır...
Hocam merhabalar. Biraz önce bir kaç kurum varlık fonuna devredildi .ziraat bank. ptt .botaş. bıst. vs Bu ne demek oluyor
YanıtlaSilBir hafta vadeli repo işlemlerine uygulanan faiz şu an %8. Çok yüksek!
YanıtlaSilDolar Tl kurunun 3,69'a düşmesi demek faizin de düşmesi gerektiği demektir. Faiz %8'den %3,75'e düşürülmelidir. Dolar Tl kuru düştükçe faiz de düşürülmeli, kur yükselirse faize dokunulmamalı. Çünkü faizden istifade etmek için kuru yükselten kurnazlar çok!
Faizi %8'den %3,75'e düşürdüğümüz an, ekonomimiz şahlanacak!
Siz gerçekten ekonomiden anlıyor musunuz. Hangi iktisat kitabında yazıyor bu dediğiniz
SilTrol değilseniz cevap verelim.
SilDolarda terste mi kaldınız :)
SilHocam yazılarınızı sürekli ve zevkle okuyorum. Teşekkür ederim.
YanıtlaSilSon yazınız olduğu ve daha çok dikkat çekeceği için buraya yazıyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=GKQ8UsLWZyI&feature=youtu.be
özellikle Mahfi hocanın takipçilerinin izlemesini tavsiye ediyorum. Mahfi hocanın yıllardır söylediklerini belki başka birisi de söylerse açıklayıcı olur ( güncel durum için 30. dk dan sonrası)
Hocam tekrar teşekkürler, çabalarınız için, anlayanı bir avuç olsa da...
Hocam sizin kitaplar varken bu kitaplari (ekonomi ile ilgili olanlari) okumak agir gelir bize.
YanıtlaSilKuantum fizigi ya da fizik ve felsefeyi birlestiren kitaplar okurmusunuz.?
Iyi ki varsiniz...
Heyacaniza, enerjinize gipta ediyor..
hayata bakis acinizdan , yazilarinizdan
Feyz alıyoruz.
Yazilarinizdan Ne olursa olsun hep bilgiyle kendimizi donatmamiz gerektigini , bilgisiz yasamanin anlamsiz oldugunu ,surekli kendimizi gelistirmemiz gerektigini anliyoruz
Iyi ki varsiniz...
Hocam su an itibariyle,
YanıtlaSilZiraat Bankası, BOTAŞ, TÜRKSAT, ETİ Maden, Çaykur'un da içinde bulunduğu şirketler Varlık Fonu'na devredildi.
ne dersiniz.?
Hocam yetiş!!!!! Ziraat Bankası, PTT, Botaş, BIST, Turksat, Telekom, Caykur varlık fonuna devredildi. Ne demektir bu? Satıyor muyuz miras kalanları? Sonra da teyzegillere mi taşınacağız?
YanıtlaSilşimdi kahve falı açtım. 3 vakte kadar bu kurumlar zarar edecek ve satılacak. :(
SilHocam her ne kadar fala baksakta siz güzel bir açıklama yapsanız da okusak anlasak be iş ne iş ?????
Hocam kamu sirketlerinin varlik fonuna devredilmesi ne manaya geliyor? Aklima olk gelen telekom iflasin esigindeydi, bu olmasin diye bir formulmu bu islem? Ziraat hakkinda da cok dedikodu var. Birde varlik fonu denetlenmiyormus. Birileri kendilerine kaynakmi yaratiyor? Bu operasyon sizce ne mNaya geliyor?
YanıtlaSilSeven var sevmeyen var, İsmet İnönü'nün şu sözü hakkında ne dersiniz Mahfi bey? "Yığınaklarda yapılan hata, savaş meydanlarında düzelmez."
YanıtlaSil"Yapısal reformları yapmazsanız, PPK faizini yükseltseniz de tesiri sınırlı olur, fayda etmez.
Faiz antibiyotik gibidir, kısa ve orta vadede tedavi edici özelliği vardır. Fakat nihai tedavi, yapısal reformlardır.
Eğer yapısal reformları ihmal ederseniz, ülke her hastalanışında daha fazla antibiyotik, yani daha fazla faiz ister. Böylece, hiç istemediğiniz hâlde, ülkeyi daha çok antibiyotik kullanmaya (yani, faiz yükseltmeye) alıştırırsınız.
Faiz geçici çözümdür, yapısal reformlar kalıcı çözümdür."
Doğru
SilHocam ben bankadan 20 yıl vadeli kredi çektiğimde bana 20 yıl boyunca her ay ne kadar taksit ödeyeceğime dair bir taslak hazırlıyorlar. Ben mesela her ay 1000 tl ödüyorum. 10 sene sonra benim ödediğim 1000 tl enflasyondan dolayı 1000 tl olmayacak ki daha düşük bir değere tekabül edecek. Bankalar bu durumda ne yapıyorlar?
YanıtlaSilHocam ne oluyor ???
YanıtlaSilEn güzide kurumlar varlık fonuna devredilmiş.
Meraklar içindeyim !!! Aydınlatır mısınız hocam ??
Bu konuda blogda yazım var.
Sil1 kurus niye kullanilmiyor
YanıtlaSilSiz hazinecisiniz secimlerden once siyasal partilere %3 barajini gecenlere hazine yardimi yapilmasi sizce dogru mu. Partiler sadece kendi cabalariyla uye aidatlariyla ya tipki sendikalar gibi kendi olusturdugu fondan secimlere hazirlansa daha dogru olmaz mi
1 Kuruş kullanılmıyor çünkü bulunmuyor. Kimse para üstü almadığı için kullanılmaz oldu.
SilSiyasal partilere hazine yardımı bence doğru.
Hocam Özgür Demirtaş bugünkü konuk olduğu programda yabancılar reel faiz sıfır olursa gelmez dedi. Yabancı yatırımcı reel faize bakmaz kendi ülkesindeki enflasyon ile bir reel faiz hesabı yapar diye biliyorum. Tabi Özgür Hoca burada farklı bir şey kastetmiş olabilir mi?
YanıtlaSilTam olarak bilmiyorum ama yabancılar kendi ülkelerindeki enflasyona ve buradaki kura bakar.
Silbu yıl hangi kitabi cikaracaksiniz konusu ne ?
YanıtlaSilKitabin adi islam ilmuhaberi, konusu adindan belli. inanmayin saka yaptim, ben de dort gozle beliyorum hocanin yeni kitabini. Daha analiz kitabini okuyamadim hocanin hizina yetismek mumkun degil bu arada.
SilHocam dovizi bu şekilde baskı altına mi alicaklar nedir bu bistte hissesi olmayan kurumların varlık Fonuna devri olayı? ??
YanıtlaSilTürkiye'nin en büyük bankası ZİRAAT BANKASI fona devroldu. SAYIŞTAY DENETİMİNDEN YOKSUN ARTIK,
YanıtlaSilMahfi Hocam merhabalar. Cuma akşamı İzmir'de Bartu Soral'ı 2 saatten fazla dinleme şansı buldum, çok yararlandım. NTV'de imkanım oldukça büyük keyifle izlediğim sabah analizlerinize davet etmeniz çok yararlı olacaktır diye düşünüyorum. Sizler gibi düşünce namuslusu iktisatçıların sayısı korkutucu oranda azalıyor çünkü... Sevgilerimle...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilMahfi bey, bu aksam darbe yapilan varlik fonu herhalde gercek amaci icin kullanilmayacak. Hani butce fazlamiz yokki parayi degerlendirelim. Son yillarda malum sebeplerle ozel sektor yatirim yapamiyor. Kamuda bu acigi dev tabir edilen gelirine yillarca el konulmyus projelerle dengelemeye calisiyor. Lakin artik kasada para ve devlete guven kalmadi. Bu malum fon herhalde bunyesindeki sirketlerin gelecek 10-15 yillik karlarini kar ortakligi senetleriyle satacak. Siz ne kanidasiniz? Heleki yonetim kuruluna bakinca olay daha bi dramlasiyor. Denetlemede olmuycak. Ulke olarK cok cok zorda olmasak yPilacak birsey degil herhalde. Fikirlerinizi merak ediyorum.
YanıtlaSilBu konuda blogda yazım var.
SilHocam merhaba.Harcamalar yoluyla milli gelirde niye ithalat yer alıyor.GSYH bir dönemde ürettiğimiz tüm mal ve hizmetlerdir.Biz ithal ettiğimiz malları üretmiyoruz bir de ithalat ettiğimiz mal negatif olarak yer alıyor?
YanıtlaSilÜrettiğin mal ve hizmetin tamamı yüzde 100 yerli değil. Bu nedenle hesaplanan tutardan mal ve hizmet ithal tutarı düşülür. Doğal olarak negatif yer alır.
SilEğer Donald Trump'a karşı mücadele etmek istiyorsak, kapitalizmi yenmek zorundayız. Paradigma değişti!
YanıtlaSilEğer Recep Tayyip Erdoğan'a karşı mücadele etmek istiyorsak, kapitalizmi yenmek zorundayız. Paradigma değişti!
"Economics" adlı şey, kapitalizm kıskacında değildir. (Komünizm diye bir şey yoktur. Komünizm, "devlet kapitalizmi"dir.)
Kurumlarin denetimden yoksun olmasi Merkez bankasinin bagimsizligininda kalkamasina neden olacak bagimsiz kurullar khklar ile birbir yasal degisiklikle bagimli olacak.
YanıtlaSilBir ekonomiyi ayakta tutan uretimse ona parelel organizasyon yapisidir bagimsiz denetlenebilir kurumlaridir. Butun bunlarin varacagi sonuc cok net bir sekilde Turkiyede enflasyonun tekrar cift haneli yuksek seviyeye cikmasi olacaktir.
Hocam yazdiklarim hakkinda ne dusunuyorsunuz
Doğru olduğunu düşünürüm.
SilMahfi Hocam bu Varlık Fonu'na devredilmesi olayını açıklar mısınız insanlar neden bu kadar endişeli?
YanıtlaSilBu konuda blogda yazım var.
SilTeşekkür ederiz yazılarınız için hocam....bir sorum olacak şirketlerin varlık fonuna devredilmesi ne anlama geliyor anladığım kadarıyla fon sağlama amaçlı bir şey ama tam olarak ne olduğunu anlayamadım teşekkürler....
YanıtlaSilBlogda yazım var.
SilHocam varlık fonu ile ilgili yazı yazacak mısınız ?
YanıtlaSilBlogda zaten yazım var.
Silİyi günler Mahfi bey,
YanıtlaSilGündem dolu gene 2 sorum olacak size.
1- Varlık Fonu - Bardağın dolu tarafından bakalım. Buraya devredilen şirketlerin gelirleri çok çok iyi yönetilerek eski münferit hallerinden daha fazla gelir getirici işlemlerle ülke ekonomisine katılacak diyelim. (hayalden de öte ama böyle diyelim.) Peki bu şirketlerin mevcut gelirleri bilançodaki gelir hanesinden düşecek herhalde. O zaman bütçe şimdikinden daha fazla açık vermez mi? Ama birde gider hanesindeki değerleri var. Onlarda düşecek doğal olarak. Bu takdirde gelir-gider arasındaki fark +/- neyse bütçeyi o kadar miktar etkileyecek. Doğru mudur? Bu şirketlerin son 5 yıllık kendi bütçe final satırlarını bizle paylaşabilir misiniz? En azından TC bütçesinden ayrılacak kısmın teorik olarak kaç para olduğunu anlayabiliriz?
2- İş Bankası - Benim bilebildiğim kadarıyla bu bankaya yıllardır operasyon yapılmak isteniyor. Fakat kendine ait kurulurken yapılmış olan extra güvenlik tüzükleri olduğu için yapılamıyor diye biliyorum. Sizce İş Bankası da istenirse rahatça varlık fonuna aktarılabilinir mi? Kanunen mümkün mü?
Saygılar
1- Bütçeye gelir getiren bir varlığın oradan alınıp varlık fonuna eklenmesi bütçe açığını artırır.
Sil2- İş Bankası varlık fonuna devredilemez. Yasal olarak mümkün değil.
yaziyla alakasiz olacak ama ornek olarak one cikartiginiz gelismekte olan diger ekonomiler bu kadar buyuk cari aciklari yok yani en fazla cari aci olaganin parasi en fazla deger kaybetmesi dogal degil mi bir bu acidan bakilirsa
YanıtlaSilCari açıkların GSYH'ya oranı
SilTürkiye -3,9
Brezilya -1,9
Güney Afrika -3,9
Endonezya - 2,9
Hindistan -0,6
Bize en çok benzeyen Güney Afrikanın para birimi TL gibi değer kaybetmedi.
hocam varlık fonu'na sadece ülkelerin bütçe fazlası verdiği zaman geçmesi gerekmiyor mu özel şirketler geçebilir mi ? Bide varlık fonu ile devletin etkinligi azalmıyor mu şirketler, bankalar üzerinde ?
YanıtlaSilBu konuda blogda yazım var.
SilHocam Sharlock 4 sezondu bitti, yayına devam etmiyorlar yani. Tavsiyeleriniz için teşekkürler.
YanıtlaSilHocam yerli paranın değerlenmesi kredi faizlerini nasıl düşürür?
YanıtlaSilYerli paranın değerlenmesi enflasyonu düşürür. Enflasyon düşünce de faizler düşer.
SilHocam bir sorum var likitide tuzağında para arzı artar ise faiz ile tahvil talebi nasıl değişiyor ?
YanıtlaSilDüşer.
Sil(rha)
YanıtlaSilMahfi bey iyi günler dilerim.
Bugün Ziraat Bankası, BOTAŞ, TPAO, PTT, Borsa İstanbul Anonim Şirketi, Türk-Sat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme Anonim Şirketi, Eti Maden ve Çay kur’un hazineye ait hisseleri Türkiye Varlık Yönetim fonuna devredildi.
Dünyada örnekleri olan bu uygulamada, yukarıda adı geçen şirketlerin kazançları fona devredilirken, ülkemizde şirketlerin hisselerinin fona devredilmesi doğru mudur?
Varlık yönetim fonları LMT endeksine göre şeffaflıkla yönetilirken, Türkiye’de Sayıştay’ın bile bu fonu denetleyemiyor olması akla mantığa uyar mı?
Bu fona devredilen paraların hesap verilmeden kullanılması “ devletin malı deniz yemeyen domuz” mantığının bir ürünü müdür, ya da benim komplo teorisi üretecek paranoyalara sahip olduğumu mu gösterir?
Bu konuda blogda yazım var.
SilHocam cari açığın yüksek olması çoğunluk doğrudan yabancı yatırımcının o ülkeye gelmesini engeller mi?
YanıtlaSilEngeller çünkü cari açık arttıkça borç artar, bprç arttıkça risk artar.
SilHocam selamlar.
YanıtlaSil2010 yılında sermaye akımlarının olduğu dönemde MB faiz koridorunun alt bandını düşürmüş. Üst bandını düşürse farklı birşey mi olurdu? Alt bant sermaye akımlarını zayıflatmada daha etkili mi? Pek fazla anlamadım hocam. Yardımcı olabilir misiniz?
ODATV bile sizi haber yaptı hocam...
YanıtlaSilNe şöhretli adammışsınız...
"Mahfi Eğilmez madde madde açıkladı
Vatandaş için varlık fonu neden tehlikeli
Osmanlı'nın son dönemlerindeki gibi"
http://odatv.com/vatandas-icin-turkiye-varlik-fonu-neden-tehlikeli-0602171200.html
Şöhret möhret hepsi yalan.
SilHocam varlık fonuna devredilen şirket yöneticileri ne olacak acaba Yeni kurulan yönetim kurulu üyelerimi yönetici olacak yoksa şu andaki yöneticiler mi yönetime devam edecek
YanıtlaSilŞu aşamada bir fikrim yok. Normal olarak devam etmeleri gerekir.
SilSayın Mahfi Hocam 2017 yılı için Dolar ve Euro yu Değerlendirdiginiz Bir yazınız veya Bir kanalda Sohbetiniz oldumu? Uzun vadede Hangisini tercih etmeliyim? Cevabınız için şimdiden teşekkür ederim.
YanıtlaSil2017 için tahmin açıklamıyorum.
SilHocam gerekli aciklamalari yaptiniz.
YanıtlaSilyine de asagida CHP nin aciklamasi var. amacim siyasi bir tartisma yaratmak degil sadece ekonomi acisindan dogru mu degil mi bilmek isterim.
Bu koşullarda kurulan bir fon ancak şunu yapabilir: Kamu kurumlarını kendine alır, ipotek eder, teminat gösterir ve bu ipotek ettiği kamu kurumları üzerinden borçlanır. Yani kurulan fon, bir kaynağı, yatırıma dönüştürme fonu değildir. Kurulan fon, kendi üzerine aldığı kamu kaynaklarını ipotek ederek, yani bizim geleceğimizi ipotek ederek, yeniden borçlanma mekanizmasıdır. Bu bir borçlanma fonudur, bir varlık fonu değildir. Daha da acısı ülkenin kurumlarını, devletini, 80 milyonun ortak kaynağını ipotek ettirir ve ne için kullanacağını dahi söylemez. Bir yeniden bir borçlanma mekanizması kurar. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Babadan kalma evi ipotek ettirip hayali yatırımlarla batıran bir evlat gibi Cumhuriyetin emek emek, yıllarca, herkesi dahil ederek inşa etmiş olduğu, halkın mallarını ipotek edip yandaşlara, batık projelere ve geleceği olmayan yerlere harcayıp kaynağı tüketmek demek.
bu konudaki yorumunuz ne olur.
Ben yorumumu yazımda yaptım. Eklenecek bir şey yok.
SilHocam varlık fonuyla ilgili yazınızı okudum. Yalnız şunu anlayamadım özel sektör eliyle yap işlet devret modeliyle yapılan işlerde finansmanda ne gibi sıkıntılar çıkmış olabilir ki hükümet paralel hazine denen bu yapıyı kurmuştur
YanıtlaSilTam olarak bilemiyorum.
SilGectigimiz gunlerde dolarin manipulatif yukselisi karsisinda devlet ne yapabildi? MB'ye 'faizi arttirsin' cagrisindan baska hangi beklenti yukseldi?
SilBundan sonra benzer manipulatif bir hareket oldugunda varlik fonu sayesinde mudahale edilebilecek.
Ama hocam olmaz ki fikriniz vardır ama. Sizin fikirlerinizi olduğu gibi alıyorum çünkü mantıklı geliyor bana.
Silİşinize gelince doların manipülatif yükselişi işinize gelince 2001 krizini Ecevit çıkardı. Ahh bu cahillik ne zaman bitecek Mahfi hocam soruyorum size. Siz bilimden ayrılanı kurt kapar diyorsunuz kurt olsa iyi yine bir itibarı var bunları sırtlan kapar sırtlan.
SilAdsiz 10:46, 2001 krizinde dolar dalgali kur rejiminde degildi cok bilgili arkadasim, dinlemesini bilirsen en cahilden bile bir sey ogrenebilirsin, aklinda bulunsun.
SilAradan da 15 sene gecti. Mahfi bey kendisi diyor kurun neden dustugunu, neden yukseldigini anlamak mumkun degil diye. Forex sirketlerinin kar/zarar oranlarina bakin. 2016 4. ceyrekte 20%'den fazla kar eden musterisi olan forex sirketi var mi? 4. ceyrek de dolarin yukseldigi ceyrek, dolar duserken oranlari siz dusunun artik. Normal bir ticarette bu kadar zarar eden olamaz, bu ancak insanlari kandirirsaniz, yani manipulasyon yaparsaniz olur. Simdi birileri cikip 'devlet mudahale etsin' der, iyi de nasil edecek? Dalgali kur rejiminden mi ciksinlar? Kapali ekonomiye mi gecsinler? Insanlarin doviz alip satisina mi denetim getirsinler? Cahiller ancak bu kadar biliyor, sizin cok daha iyi alternatif cozumleriniz vardir herhalde, dinleyip cahilligimizi gidermis oluruz.
Olaylara 'benim isime geliyor', 'benim isime gelmiyor' gibi 'bilge' bir yaklasimla bakmamayi ogrendiginiz zaman siz de benzer analizleri yapabilirsiniz.
Kardeşim sen önce kullandığın kavramların anlamlarını bil. Manipülasyon suç demektir. Tc sınırları içinde kim bunu yapıyorsa cezalandırılır bunu önlemek için herhangi bir fon kurulmaz!
SilTc hukuk devleti olduğu zaman piyasaya müdahale etmesine gerek kalmaz tck ya göre ceza verirsin manipülasyon yapana kimse de bişey diyemez.
SilAdsiz 12:56, herhalde sizin evinizin kilidi de yok. Cunku evinize kimin girip ciktigini kontrol etmenize gerek yok, tck ya gore ceza verirsiniz evinizden bir sey calana, kimse de bir sey diyemez.
SilVarlık fonu Nasrettin hocanın kıyma buradaysa kedi nerede kedi buradaysa kıyma nerede hikayesi gibi oldu. Varlık fonunu yönetmeyi kabul eden zatlar ki akıllarına ve vicdanlarına hayret ettim bu fonu batırırlarsa ülkeyi daha beter batıracaklarının farkındalar mı acaba nasıl bir kör güven bu yürütmenin başı verin paraları derse ne yapacaklar acaba
YanıtlaSilHocam Çin 2008 krizinden olumsuz etkilendi mi sonuçta gelişmiş ülkelere karşı önemli bir ihracatçı?
YanıtlaSilEvet yüzde 10'larda olan büyümesi yüzde 6,5'lara kadar geriledi.
SilNecmettin Erbakan Üniversitesinden selamlar
YanıtlaSilMerhaba
SilHocam konu dışı ama güncel olduğundan buraya yazıyorum. Varlık fonu ile devlet FOREX'te işlem yapabilir mi? Yapabilirse merkez bankası kararları zaten önceden biliniyor. Merkez bankasının bağımsızlığı malumunuz. Bu durumda devlet bu piyasadan para kazanamaz mı?
YanıtlaSilDevlet para kazanmaya çalışmaz, devlet vatandaşına refah götürmeye çalışır. Devlet borsada forex de işlem yapmaz. Oraların doğru işlemesini sağlamaya çalışır.
SilHazine martdaki buyuk borc odemesini yapabilecek durumdami? Yoksa bu titar artik vatlik fonundanmi odenecek? Boyle olursa fon kapsamindaki sirket gelirlerinden odenecek demektir. Buda sene sonunda bu sirketler duruma gore zor durumdami kalabilirler demek oluyor? Yada 2.ci secenek fondaki sirketlerin gelecek 5-10 senelik karlarini teminat gosterip kagit satabilirlermi? Her 2 secenekde elimizde kalan bu son kiymetlolèimiz sonu olabilirmi?
YanıtlaSilHocam 1997 Asya krizinde olduğu gibi şu an da ABD' nin faiz arttırması , gelişmekte olan ülkelerden sıcak para çıkışı yaratacağından, kriz yaratır mı?
YanıtlaSil2.soru otoriter yönetimlerin yarattığı borç - vikipedi türkiye' de yıllardır gelen sıcak para yatırıma değil de betona aktarıldı. dış borç katlandı. iktidar değişiminde bir enkaz devralma durumu öngörülüyor gibi. ne düşünüyorsunuz?
3. ve son soru, hocam Türkiye büyük bir dış borçla, elinden kaçmakta olan sıcak parayla zor günler geçiriyor. Abd faiz arttırırken ülkeye sıcak para çekmek gitgide zorlaşıyor, bu durumda ülkeyi kalkındırmak ve borçları ödemek için ne önlemler, ve ne gibi politikalar gerekli?
Öyle olmasın diye ağır ağır artırıyorlar.
SilBenzer şeyi düşünüyorum.
Türkiye'de dış borcu yüksek olan kamu kesimi değil özel kesim. Borç çok yüksek değil ama bu sistemi çalışır hale getirmek için yapısal reformları yapmak lazım.
Hocam sizi yakından takip eden ve görüşlerinize son derece saygı duyan bir takipçiniz olarak biliyorum dolar kuru hakkında herhangi bir tahminde bulunmuyorsunuz ama zor bir durumda olduğumuz için en azından şu kısa vadede doların seyri nasıl olur yardımcı olursanız cok ama cok sevineceğim.
YanıtlaSilDolar tıpkı geçen yılda olduğu gibi inişler ve çıkışlar yaşayacak gibi görünüyor. Bu yıl geçen yıldan farklı olarak Trump faktörü var ki o tahmin yapmayı iyice zorlaştırıyor. Yine de iniş ve çıkışlara karşın yön yukarı görünüyor.
Silhttp://www.medyaloji.net/gazete-mansetleri/sozcu.html
YanıtlaSilhocam Sözcü gazetesinde de haberiniz çıkmış: Varlık Fonu Türkiye İçin Neden Tehlikeli
Hocam saygılar,
YanıtlaSilVarlık fonuna, işsizlik sigortası fonunun da devri mümkün müdür?devir mümkünse tamamen mi devrolur yoksa sadece gelirleri mi?
haftasonu oynanan bjk-fb maçı ve van persienin davranışları hakkında ne düşünüyorsunuz? (sadece van persieyi sorma nedenim fbli olmanız. bir art niyet yok.)
YanıtlaSilDanimarka bile bizi kıskanıyor.
YanıtlaSilSiz ise gelmiş burada Türkiye'nin ne kadar kötü bir ülke olduğunu söylüyorsunuz Mahfi bey!
Self-hatred diye bir tabir vardır, Türkçe'de 'kendinden nefret etmek' anlamına gelir. Siz de muhtemelen bundan muzdaripsiniz! Bir psikoloğa gidip terapi seanslarına başlamanızı öneririm!
Hocam bankalar kendisine yatan dövizi Mbye mi verir genelde yoksa döviz kredisi olarak halka mı verir?
YanıtlaSilmahfi bey bazı şehirlerde şahir hastanesi açılıyor. televizyonda en son gördüğümüz yozgattaki şehir hastanesi. bunlar nasıl yapılıyor hangi parayla. geliri kaç yı kime gidecek. devletin garanti ödeyeceği belli miktar para var mı. bu konuda bildiklerinizi ğpaylaşır mısınız Mahfi Bey...
YanıtlaSilBu cümle endirek size yollanmış olabilirmi hocam?
YanıtlaSil''Çünkü enflasyon için bazıları farklı yorumluyor. Yok domates, patates, hıyar fiyatları artmış… hepsi hikaye. Hepsinin dayandığı yer faizdir, faiz. Ve enflasyon neticedir, faiz sebeptir. Bunu böyle biliniz. Güvendiğimiz inandığımız bir çok mahfil burada aynı yanlışı işliyor''
Ben MB başkanı olsam su an Geç likiditeyi ve gecelik faizi kaldırıp politika faizini %5 yapar ve kısa bir beyanat yayınlayıp ''Sn CB'nın mutlu olması dileklerimle'' diyerek önce yıllık iznimi alıp sonrasında istifa ederdim.