Makro İhtiyati Politikalar ve Türkiye Uygulaması

Ekonomi Politikasındaki Yeri, Tanımı, Amacı
Ekonomi politikasını günümüzde 4 farklı kategoride toplamak mümkündür: Para politikası, maliye Politikası, alternatif politikalar ve makro ihtiyati politikalar.

Makro ihtiyati politikalar deyimi bugün, finansal sistemde (bankalar, sigorta şirketleri, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri ve diğerleri) ortaya çıkabilecek riskleri denetlemek ve düşürmek amacını güden önlemler bütününü tanımlamak için kullanılıyor. Bu politikaları uygulamaktan güdülen amaç ise finansal sorunlar nedeniyle ortaya çıkabilecek sistemik riskin finansal sistem ve reel ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini sınırlamaktır.

Makro ihtiyati politikanın bu temel amaç doğrultusunda üç hedefi olduğunu söyleyebiliriz: (1) Sistemik şokların etkisini azaltmaya çalışmak. (2) Kredi ve varlık fiyatları arasındaki ilişkinin doğru kurulmasını sağlamak, finansal kaldıraç kullanımının makul sınırlar içinde tutulmasını kollamak ve sürdürülebilir olmayan kaynaklardan fonlamayı engellemek. (3) Bir kurumdan diğerine sıçrayabilecek finansal sorunları ve bunların yaratabileceği kırılganlıkları denetlemek ve engellemek.

Finansal sistemde yaşanan sorunların bütün ekonomiye yayılarak ekonominin tamamını çökme aşamasına getirecek risklere sistemik risk deniyor. 2008 küresel krizinin başlıca nedenlerinden birisi finansal kesimde yaşanan kural dışı uygulamalar ve denetim eksiklikleriydi. Küresel kriz, finansal sistemde yaşanan sorunların finansal aracılık hizmetlerinin kesintiye uğramasına neden olduğunun ve bunun da reel ekonomide yıkıcı sonuçlar yarattığının görülmesine yol açtı. Bu uygulama yanlışları ve eksiklikleri sonucunda ortaya çıkan sistemik riskin azaltılması için makro ihtiyati politika önlemlerine başvurulması ekonomi politikasında ağırlık kazanmaya başladı.

Finansal sistemin denetim mekanizması ülkeden ülkeye farklılık gösterse de eskiden bu denetim genel olarak Hazine ve Merkez Bankası tarafından ortaklaşa yapılırdı. Merkez bankalarınca uygulanan para politikası önceleri çok daha geniş bir alanı kapsarken giderek fiyat istikrarına odaklanan bir politika haline dönüşünce merkez bankaları finansal sistemin denetiminden giderek uzaklaştılar. Zaman içinde finansal sistemin denetimi özerk hatta bağımsız kurumlara devredildi. Buraya kadar bir yanlışlık yok gibi görünüyordu. Hatta tam tersine çok hassas bir sistem olan finansal kesimin siyasal karışımdan mümkün mertebe uzaklaştırılarak bağımsız bir denetim çerçevesine oturtulması doğru bir adım olarak görünüyordu. Ne var ki bu güçler ayrımının sonucunda para politikasıyla makro ihtiyati politika arasındaki ilişki kopmaya başladı. Farklı kurumlar tarafından uygulanan bu iki politika çoğu kez birbiriyle çelişkili amaçlara yönelik olarak uygulanır hale geldi.

Mikro İhtiyati Önlemler
Makro ihtiyati önlemlerin mikro yansımaları da var. Makro ihtiyati önlemler finansal sistemin istikrarını sağlamayı amaçlarken, mikro ihtiyati önlemler de bireylerin ve şirketlerin tek tek finansal sağlığını korumayı amaçlıyor. Makro ihtiyati politika, finansal sorunların sistemik riske dönüşmesini ve sonuçta GSYH’nın küçülmesini önlemeye çalışırken mikro ihtiyati önlemlerle tüketicilerin korunması amaçlanıyor. Sonuçta bireylerin ve şirketlerin finansal sağlığının kaybolduğu bir ortamda finansal sistemin bütün olarak sağlıklı ve istikrarlı kalabilmesini sağlamak mümkün görünmüyor. Bu önlemler arasında yer alan bir kişinin ya da bir şirketin kullanabileceği krediyi gelir ya da cirosuyla sınırlamak için çıkarılan bir kural bu kişi ya da şirketin kredi kullanımını düşürerek hem kendisine veya şirketine hem de finansal sisteme zarar vermesini önlemek amacını güdüyor. Bu çerçeveden bakılınca bu önlem makro olduğu kadar mikro ihtiyati önlem niteliği de kazanıyor.

Araçları
Makro ihtiyati politika amaçlarına ulaşabilmek için iki grup araç kullanıyor: (1) Teşhis amaçlı araçlar. Bunlar sistemik riskleri belirlemeyi amaçlıyor. Örneğin kredi / GSYH oranı, vade uyumsuzlukları, kur riski, getiriler arasında açılan farklar, risklerin belirli yerlerde yoğunlaşması gibi göstergeleri izleyerek ve stres testleri uygulayarak durumun saptanmasına yönelik işlemler bu çerçevede ele alınıyor.  (2) Operasyonel araçlar. Bunlar ilk gruptaki araçlarla teşhis edilen yanlışlıkların giderilmesi, sistemik risklerin önlenmesi için başvurulan araçlar. Örneğin sermaye gerekliliğinin yerine getirilmesi, vade ve para birimi uyumsuzluklarının giderilmesi, kredi genişlemesine sınır konulması, yabancı parayla borçlanmaya sınır getirilmesi gibi önlemler bu çerçevede yer alıyor.     

Makro ihtiyati politika araçlarından istenen sonuçların alınabilmesi için bunların para ve maliye politikası araçlarıyla bir arada kullanılması gerekli. Diyelim ki ekonomide yaşanan kredi artışının sistemik risk yaratmaya doğru gittiğini fark eden merkez bankası karşılıkları artırmaya yönelmiş, bağımsız bankacılık denetim kuruluşu da sermaye yeterlilik oranlarının yüksek tutulması için önlem alınmasını istemiş olsun. Bu durumda ekonominin büyümesini ön planda tutsa bile hükümetin, kredi hacminin artmasına yol açacak bir adım olan bankacılık ve sigortacılık işlemleri üzerinden alınan vergiyi düşürmemesi gerekir. Aksi halde para politikası ve makro ihtiyati politika önlemleriyle maliye politikası uygulaması birbiriyle çelişir ve politika etkinliği ortadan kalkar.

Gözetim ve Denetim
Makro ve mikro ihtiyati politikaların çeşitli önlemlere dayalı olarak yürürlüğe konması yeterli değil kuşkusuz. Tıpkı maliye politikasının uygulanmasını Maliye ve Hazine’nin, para politikası uygulamalarını Merkez Bankası’nın, finansal kesimdeki uygulamaları bağımsız denetim kurumunun (bizdeki BDDK gibi) gözlemleyip denetlemesi gibi makro ve mikro ihtiyati politika uygulamalarını ve bu üç politikanın birbiriyle olan uyumunu da gözlemleyip denetleyecek ve sonuca göre yönlendirecek kurumlara ihtiyaç var. Aksi takdirde uygulamaya konulmuş politikaların bir sonuç verip vermediğini, uygulamacıların bunlara uyup uymadığını izleme şansı olmaz.

Bu çerçevede gerek ülkeler bazında gerekse uluslararası alanda çeşitli kurumlar ve komiteler kurulmuş bulunuyor. Euro bölgesinde kurulan European Systemic Risk Board (ESRB, Avrupa Sistemik Risk Kurulu), ABD’de kurulan Financial Stability Oversight Council (FSOC, Finansal İstikrar Gözetim Konseyi), Birleşik Krallık’ta Financial Policy Committee (FPC, Finansal Politika Komitesi) bunların örnekleri olarak sayılabilir.  

Türkiye Uygulaması
Küresel kriz sonrasında Türkiye’de Merkez Bankası, para politikası uygulamasında geleneksel faiz politikasını faiz koridoru gibi uygulamalarla genişletip, zorunlu karşılıklara rezerv opsiyon mekanizması gibi farklı bazı eklemeler yaparak makro ihtiyati politikaya destek olacak bir uygulamaya girdi.   

Gözetim ve işbirliği amacını yürütebilmek için Hazine’nin bağlı olduğu bakanın başkanlığında Hazine Müsteşarı, TCMB, BDDK, SPK ve TMSF Başkanlarından oluşan bir Finansal İstikrar Komitesi kurularak bu alandaki işbirliği gerekçeleştirildi. Komitenin temel görevi; sistemik riskleri belirlemek ve bunları azaltmak için alınması gereken önlemleri saptamak, bu amaca yönelik olarak ilgili kurumlar arasında işbirliğini sağlamak olarak belirlenmiş bulunuyor.   

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu da (BDDK) Finansal İstikrar Komitesi’nin yön göstericiliği kapsamında makro ihtiyati politika uygulamasında birçok önlem aldı. Bunlar arasında; kredi kartı limitlerinin belirlenmesi, kredi kartı taksitlerine uygulanacak olan risk ağırlıklarının artırılması, kredilere uygulanacak çeşitli kriterlerin belirlenmesi en önde gelen önlemler olarak sıralanabilir.




Ekonomi Politikası Araçlarıyla İlgili Önceki Yazılarım:
Makro ihtiyati politikalar dışındakiler için şu yazılarıma bakılabilir: 

Kaynaklar:
Krishnamurti ve Lee Macroprudential Policy Framework, The World Bank,
Philip Turner, Macroprudential Policies in EME’s: Theory and Practice, BIS,

Yorumlar

  1. Yazı için çok teşekkürler hocam. Bu saydığınız önlemlerin işe yarayabilmesi için ülkenin daha nitelikli üretim yapması, üretim kapasitesini artırması vb.. gibi elzem konularda da önlemler alması gerekiyor. Yoksa bizim gibi dış borca muhtaç ülkelerin en ufak bir küresel çalkantıda risklerinin tavan yapması olağandır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru bir saptama. Bu dediğinizi yaşama geçirebilmenin de yolu meşhur yapısal reformlardan geçiyor.

      Sil
  2. Hocam,

    Siz niye kafanızı bu kadar yoruyorsunuz ki?

    Dünyayı, hadi biraz hedef küçültelim Türkiye'yi siz mi kurtaracaksınız?

    Bu yaştan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz ki?

    Yanaşın paralellere veya yanaşın hükümete...

    Hangi eliniz yağda hangi eliniz balda daha ayırdına varamadan huzurlu bir yaşlılık dönemi geçirirsiniz!

    Ohh.. misss..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin bu espri olarak söylediklerinizi yaşamımın hiç bir döneminde aklımın ucundan bile geçirmedim biliyor musunuz? Eğer bu dediğiniz yapmış olsam tam tersine çok huzursuz ve çok mutsuz bir yaşlılık dönemi geçirirdim.
      Ne dünyayı ne de Türkiye'yi kurtarmak gibi bir hayalim yok. O beni çok çok aşacak bir ideal. Ama bir tek insanı dogmadan kurtarabilsem, bir tek kişinin analitik düşünmeyi, sorgulamayı öğrenmesine yardımcı olabilsem bunu bile kazanç sayarım.

      Sil
    2. Mahfi hoca olmasa halimiz nicedir. Hocam aklınıza girmesin böylesi espriler :P
      Saygılarımla...

      Sil
    3. huzurlu yaşlılık öneren adaşıma : Mahfi bey yaşlanmayacak çünkü beyni fazla çalışıyor ve üretiyor dolayısıyla onun kişisel tatmin amacıyla bizim gibi fanilerin sıradan tatmin anlayışı arasında çook fark var

      Sil
  3. Merhabalar Hocam,

    Yazılarınız için çok teşekkür ederim, çok aydınlatıcı oluyor. 11'de ekonomi programınızı da severek izliyorum, kitaplarınızı da temin ettim, iktisadı öğrenicem umarım:)
    Benim şöyle bir sorum var, 2001 krizi için hep bankacılık krizi deniyor, ben 1994 krizi ile arasında fark göremiyorum. Kronik bütçe açıkları bunun iç borçla finanse edilmesi sonucu faizlerin yükselmesi oluşan dışlama etkisi ayrıca faizin körüklediği enflasyon, değerlenen tl ve ödemeler dengesinin bozulması sonucu dolarizasyonun ortaya çıkması ve döviz darboğazının yaşanması. 2001 krizinde de bu yaşanmıyor mu? Özellikle bankacılık krizi niye deniyor evet bankalar yükümlülüklerini yerine getiremez hale geliyor ma bu 1994'de yaşanmıyor mu? Kafam çok karıştı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Kafanız hiç karışmasın çünkü saptamanız tümüyle doğru. Her iki kriz de aynı kökenden çıkıyor. Yani ikisi de kamu harcamalarının gelirleri aşması, yüksek kamu borçlanmaları, yüksek faizler, özel kesimin dışlanması ve sonuçta bankacılık kesiminin çökmesi sonucu ortaya çıkmış krizler. Aralarında kapsam farkı dışında pek bir fark yok. İkisi de aslında kamu kesimi açıklarının yarattığı birer kriz. Bankaların işin içinde olmasının nedeni de kamu kesimi açıklarından kaynaklanıyor aslında. İsimlere takılmayın.

      Sil
  4. Merhaba hocam. Konu ile ilgisi yok ama, haberi görünce sizin Ankara'daki arsa aklıma geldi.Emlakçının sizin bilgilerinize nasıl ulaştığı belli oldu galiba.
    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27662013.asp

    YanıtlaSil
  5. Fatih Özatay bu janjanlı merkez bankası jargonundan iki şey anlamalıyız demişti. fiyat istikrarı denilince döviz kurunu mümkün olduğunca ama çok da abartmadan baskılamak. makro ihtiyati tedbirler ve finansal istikrar ise "kredi büyümesi aman %20'leri aşmasın yoksa cari açık patlar, sonra kur şoku olur" mantığı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet doğru demiş ama aslında işin gerçeği bunların yapılması değil doğruların yapılması olmalı.

      Sil
  6. Merhaba hocam. Bu blogda bizler ile deneyimli bilgi birikiminizi paylasiyor ve büyük bir performans sergiliyorsunuz, size tesekkür ediyorum.

    Peki hocam, kafama takilan bir soru var, bu meshur yapisal reformlari kim ve ne zaman yapacak?

    Mutlak bir tarih ve iradi bir irade var mi?

    Tesekkürler, saygilarimla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Son açıklanan yapısal dönüşüm programına bakınca böyle bir niyet olmadığını görüyorum.
      Türkiye, yapısal reformları genellikle ya kriz ya da batma noktasında yapıyor. Yapısal reformların en kapsamlısı Osmanlı batıp da cumhuriyet kurulduktan sonra, yani bir batma sonrasında yapılmış. Ondan sonrakiler de hep ekonomin çökmesini izleyerek yapılmış. Son bankacılık reformu da biliyorsunuz 2001 krkinde sistem çöktükten sonra yapılmıştı.
      Burada bunları dile getirip durmamın nedeni de o zaten. Yani bunları yapmak için illa batmayı beklememek lazım demeye çalışıyorum.

      Sil
  7. Merhaba Hocam,

    Yazilarinizi büyük bir ilgiyle takip ediyorum.

    Ben ingilizce ekonomi anlayisimi gelistirmek icin meshur The Economist dergsini okuyorum. Simdiye kadar okudugum yazilarinda objektif bir dusunce tarzi goremedim. Kendi politik düşüncelerini savunmalari cok dogal ama bu kadar buyuk bir ekonomi dergisinden biraz daha objektiflik bekliyorum ben şahsen.

    Sizin The Economist dergisi hakkinda düşünceleriniz nelerdir acaba?

    Kiymetli vaktinizi ayırdığınız icin minnettarim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      The Economist'i ben de izliyorum. Bazen çok beğendiğim bazen de katılmadığım analizler yer alıyor. Önemli olan insanın buralarda okuduklarından sonra kendi analizini yaparak olaya bakabilmesidir. Yazılanları, yorumları, kendi görüşlerinizle yargılayarak değerlendirdiğiniz sürece zararı yok yararı var. Öte yandan ingilizce için de çok yararlı bir dergi.

      Sil
  8. Mahfi Bey,
    2.Abdülhamitin petrol haritasıyla ilgili herkes farklı şeyler söylüyor. bu işin gerçeği nedir ... Saygılar Efendim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir çalışmayı II. Abdülhamit'in yaptırdığı ve petrol yataklarının bir bölümünün bu çalışma sonucunda saptanarak kendisine rapor edildiği biliniyor. Buradaki tartışmanın ne olduğunu bilmiyorum. Ama en önemli konulardan birisi bu raporda belirlenen petrol yataklarının bulunduğu arazinin mülkiyetinin II. Abdülhamid tarafından Devlet Hazinesinesi (Hazine-i Amire) adına değil, padişahın özel hazinesi adına (Hazine-i Hassa) tescilinin yapılmasına ilişkin irade-i seniyeyi yayınlamış olmasıdır.

      Sil
    2. Mahfi Bey, her konuda bilgilerinize bu halkın çok ihtiyacı var... İyi ki varsınız... Saygılar...

      Sil
    3. Abdülhamitin tahtan indirilmesi sizce doğru muydu..... Biliyorum konumuz değil ama her yazar farklı şeyler yazıyor...Saygılar...

      Sil
    4. Bu tür konular iki büyük hatayla ele alınıyor: (1) O günün koşulları genellikle ihmal ediliyor ve bugünkü bakış açısıyla geçmiş değerlendiriliyor, (2) İnsanlar bu konuları ele alırken çoğu kez kendi ön yargılarına göre sonuç çıkarıyorlar.
      Ben II. Abdülhamit ve onun döneminin tarihi konusunda bilgi sahibi olsam da uzman olacak kadar çalışmışlığım yok. O nedenle bu konuda kendime göre bazı görüşlerim olsa da uzmanlığım dışında olduğu için bu açık platformda yorum yapmam doğru olmaz.

      Sil
    5. Teşekkürler Mahfi Bey...

      Sil
  9. Ülkemizde daha çok makro ihtiyati önlemler alınıyor ama asıl önemli olan bence hocam mikro ihtiyati önlemler hiç alınmıyor mikro bozuklukları gidermeden makro önlemler almak bir yere kadar etkili oluyor yani bunu ben bir tümöre benzetiyorum tümörün kaynağını kurutmadan sürekli bir operasyonla tümörü yerinden sökmek ama tekrar tümörün tekrar nüksetmesi gibi. Mikro bozukluklar makro kırılganlıklara yol açabiliyor.ülkemizde halen risk kavramı riskin kontrolü,denetim vs konularda bankalar dışında çok gelişmiş düzeyde değiliz atılacak bir çok adım var diye düşünüyorum.kurumsallaşma,arge,önemli. Bütün şirketlerin kurumsallaşması,risk yönetimi yapması sermaye yeterliliği gibi bankalarda uygulanan ihtiyati önlemler finansal kurumlar dışındaki şirketlerce de bütün sektörlerde uygulanmalı ve bunlar kanunlaştırılmalı ama bunlar bir hayal mi ütopya mı bilmem.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru dediğiniz ama bugünkü ortamda sizin de tahmin ettiğiniz gibi ütopya.

      Sil
  10. Hocam merhaba,

    Bankacılık ve Finans 2.sınıf öğrencisiyim,yazılarınızı devamlı takip ediyorum.Derslerden ve sınavlardan arta kalan zamanlarda ise ekonomi ve finans dergi ve kitapları okumaya çalışıyorum.Çünkü mezun olduktan belirlenen hedeflere ulaşılması için okul derslerinin tek başına yeterli olmadığını ve kişinin dersler dışında ekstradan kendilerine bir şeyler katacak çalışmalar yapması gerektiğini düşünüyorum.Bu doğrultuda sizin Ekonomi Politikası kitabının sade ve anlaşılabilir anlatımıyla ileride bu alanda çalışacak olan biz gençler için çok iyi bir yol gösterici.Bu kitap ve diğer çalışmalarınız için teşekkür ederim.Soruma gelecek olursam.

    Size sorum,Alanımla ilgili başka hangi kitaplarımı okumamı tavsiye edersiniz ?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Derslerinize ek olarak ekonomi çalışmanız doğru bir karar. Ek olarak hukuk çalışmanızı ve yabancı dilinizi ilerletmeye çalışmanızı öneririm.
      Başarılar

      Sil
  11. saygılar hocam.Ilgiyle ve büyük bir heyecanla yazılarınızı takip ediyorum ve katkı sağlıyor iş ve sosyal yasantima.Burda tum arkadaslar yorum yapıyor merkez bankası böyle yapmalı ekonomik politikalar şöyle olmalı diye.Kacirdigimiz tek şeyin bunlari acaba biz evimizde isimizde ve sosyal yasantimizda uyguluyormuyuz ona bakmak lazım diye düşünüyorum. Bireysel krediler son limitine kadar kullanilan kredi kartları son model elektronik esyalar cep telefonları arabalar lüks lokantalarda yenilen yemekler vb.Hocam bunlar yokkende biz hayatımıza devam ediyorduk ve daha huzurluyduk .O zaman sorgulayamadigimiz tek sey askeri darbeler ve kapalı ekonomik sistemdi .Simdi ise sorguladigimiz seyler hayatımızın tam ortasına ok gibi saplanmis anlamsız lüksler.Yonetenlerinde bu toplumun içinden çıktığını düşünürsek hic bir sey hiç bir zaman istedigimiz gibi olmayacak evlerin önünü supurmekle baslamassak .Tüketime dayalı hic bir ekonomi ayakta kalamaz.saygilarimla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevindim, teşekkürler.
      Evet söyledikleriniz doğru ama yine de eleştiri hakkı (terbiye sınırları içinde) özgürce kullanılabilmeli.

      Sil
  12. Hocam merhaba,
    2008 krizini Amerika'da yasamis biri olarak krizin derinlesmesine sebep olan nedenleri kısaca özetlemek istiyorum. Kriz belirtilri görülmeye başladığı anda bankalar panik halinde kredi limitlerini düşürürler. Var olan kredi limitlerine ve kredi kartlarina uyguladıkları faiz oranlarini arttirirlar.
    Bilinçsiz, eğitimsiz ve dar gelirli kisilerin bilgisizliğini suistimal ederek değişken faizli kredi verdikkeri bu kişiler kriz döneminde yüksek faiz ödemek zirunda kalirlar. İpotekli (Mortgage) kredisi kullanan kimseler kriz döneminde gelirlerinde ciddi düşüş yasarlar. Bankalar bu kimselerin odemelerini kolaylaştırmak (örneğin vadeyi uzatarak daha düşük meblaglarda ödeme talep edebilir veya odeme ertleme-deferred payment yontemini uygulayabilir) yerine yasanacak en ufak gecikmeyi kredi derecelendirme kuruluşuna bildirerek kisilerin kredibilite puanını dusurmekte ve diğer kredi veren kuruluşları alarma gecirecek işaret fişeğini ateslemektedir.
    Bu tür krizlerde en büyük acımasızlığı vede ahmakligi bankalar yapmaktadır. Örneğin:mortgage kullanipta ödeme sıkıntısı çeken kisiler aleyhine banka hemen hukuki surec baslatmakta ve evi satışa çıkarmaktadır. Tahliye edilen ve bos kalan ev bakimsizliktan dolayi ciddi deger kaybina ugramaktadir. Çoğu zaman evsizlere mesken olmakta ve suçluların meskeni olmaktadir. Evsizlerin ve suçluların olduğu muhittede fiyatlar asagiya dusecektir. Satılığa çıkarılan gayrimenkul çoğu zaman bankanin surece dair giderlerini bile karsilamanaktir. Banka yukarida belirtilen kolaylıkları sağlasa uzun vadede tum parasini tahsil edebilir vede sosyal trajedilerin yaşanmasınin önüne geçmiş olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet dediklerinizin çoğu her yerdeki krizde gözlemlenen ortak davranışlardır. Bizde de 2001 krizinde finans sektörü benzer bir yaklaşım içinde olmuştu. Ne yazık ki kriz durumu bir panik haline neden oluyor ve bir tek banka böyle davranınca ötekiler de aynen onu izliyorlar. Lehman Brothers batışından sonra başka bankaların batmasına izin verilmeyerek müdahale yapılmasının nedeni de bu zaten.

      Sil
  13. hocam bugün merkez bankasının kulladığı öncü göstergeler indeksi ekonominin geleceği hakkında yeterli bilgi veriyormu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbir gösterge ekonominin gidişini tam olarak gösteremez ama dediğiniz gibi genel bir fikir verir. MB'nin kullandığı göstergeler de böyle bir fikir veriyor.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi