Makro İhtiyati Politikalar ve Türkiye Uygulaması
Ekonomi
Politikasındaki Yeri, Tanımı, Amacı
Ekonomi politikasını günümüzde 4 farklı kategoride toplamak
mümkündür: Para politikası, maliye Politikası, alternatif politikalar ve makro
ihtiyati politikalar.
Makro ihtiyati politikalar deyimi bugün, finansal sistemde
(bankalar, sigorta şirketleri, finansal kiralama şirketleri, faktoring
şirketleri ve diğerleri) ortaya çıkabilecek riskleri denetlemek ve düşürmek
amacını güden önlemler bütününü tanımlamak için kullanılıyor. Bu politikaları
uygulamaktan güdülen amaç ise finansal sorunlar nedeniyle ortaya çıkabilecek
sistemik riskin finansal sistem ve reel ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini
sınırlamaktır.
Makro ihtiyati politikanın bu temel amaç doğrultusunda üç
hedefi olduğunu söyleyebiliriz: (1) Sistemik şokların etkisini azaltmaya
çalışmak. (2) Kredi ve varlık fiyatları arasındaki ilişkinin doğru kurulmasını
sağlamak, finansal kaldıraç kullanımının makul sınırlar içinde tutulmasını kollamak
ve sürdürülebilir olmayan kaynaklardan fonlamayı engellemek. (3) Bir kurumdan
diğerine sıçrayabilecek finansal sorunları ve bunların yaratabileceği
kırılganlıkları denetlemek ve engellemek.
Finansal sistemde yaşanan sorunların bütün ekonomiye yayılarak
ekonominin tamamını çökme aşamasına getirecek risklere sistemik risk deniyor.
2008 küresel krizinin başlıca nedenlerinden birisi finansal kesimde yaşanan
kural dışı uygulamalar ve denetim eksiklikleriydi. Küresel kriz, finansal
sistemde yaşanan sorunların finansal aracılık hizmetlerinin kesintiye
uğramasına neden olduğunun ve bunun da reel ekonomide yıkıcı sonuçlar
yarattığının görülmesine yol açtı. Bu uygulama yanlışları ve eksiklikleri
sonucunda ortaya çıkan sistemik riskin azaltılması için makro ihtiyati politika
önlemlerine başvurulması ekonomi politikasında ağırlık kazanmaya başladı.
Finansal sistemin denetim mekanizması ülkeden ülkeye
farklılık gösterse de eskiden bu denetim genel olarak Hazine ve Merkez Bankası
tarafından ortaklaşa yapılırdı. Merkez bankalarınca uygulanan para politikası
önceleri çok daha geniş bir alanı kapsarken giderek fiyat istikrarına odaklanan
bir politika haline dönüşünce merkez bankaları finansal sistemin denetiminden
giderek uzaklaştılar. Zaman içinde finansal sistemin denetimi özerk hatta
bağımsız kurumlara devredildi. Buraya kadar bir yanlışlık yok gibi görünüyordu.
Hatta tam tersine çok hassas bir sistem olan finansal kesimin siyasal
karışımdan mümkün mertebe uzaklaştırılarak bağımsız bir denetim çerçevesine
oturtulması doğru bir adım olarak görünüyordu. Ne var ki bu güçler ayrımının
sonucunda para politikasıyla makro ihtiyati politika arasındaki ilişki kopmaya
başladı. Farklı kurumlar tarafından uygulanan bu iki politika çoğu kez birbiriyle
çelişkili amaçlara yönelik olarak uygulanır hale geldi.
Mikro İhtiyati
Önlemler
Makro ihtiyati önlemlerin mikro yansımaları da var. Makro
ihtiyati önlemler finansal sistemin istikrarını sağlamayı amaçlarken, mikro
ihtiyati önlemler de bireylerin ve şirketlerin tek tek finansal sağlığını
korumayı amaçlıyor. Makro ihtiyati politika, finansal sorunların sistemik riske
dönüşmesini ve sonuçta GSYH’nın küçülmesini önlemeye çalışırken mikro ihtiyati
önlemlerle tüketicilerin korunması amaçlanıyor. Sonuçta bireylerin ve
şirketlerin finansal sağlığının kaybolduğu bir ortamda finansal sistemin bütün
olarak sağlıklı ve istikrarlı kalabilmesini sağlamak mümkün görünmüyor. Bu
önlemler arasında yer alan bir kişinin ya da bir şirketin kullanabileceği
krediyi gelir ya da cirosuyla sınırlamak için çıkarılan bir kural bu kişi ya da
şirketin kredi kullanımını düşürerek hem kendisine veya şirketine hem de
finansal sisteme zarar vermesini önlemek amacını güdüyor. Bu çerçeveden
bakılınca bu önlem makro olduğu kadar mikro ihtiyati önlem niteliği de
kazanıyor.
Araçları
Makro ihtiyati politika amaçlarına ulaşabilmek için iki grup
araç kullanıyor: (1) Teşhis amaçlı araçlar. Bunlar sistemik riskleri
belirlemeyi amaçlıyor. Örneğin kredi / GSYH oranı, vade uyumsuzlukları, kur
riski, getiriler arasında açılan farklar, risklerin belirli yerlerde
yoğunlaşması gibi göstergeleri izleyerek ve stres testleri uygulayarak durumun
saptanmasına yönelik işlemler bu çerçevede ele alınıyor. (2) Operasyonel araçlar. Bunlar ilk gruptaki
araçlarla teşhis edilen yanlışlıkların giderilmesi, sistemik risklerin
önlenmesi için başvurulan araçlar. Örneğin sermaye gerekliliğinin yerine getirilmesi,
vade ve para birimi uyumsuzluklarının giderilmesi, kredi genişlemesine sınır
konulması, yabancı parayla borçlanmaya sınır getirilmesi gibi önlemler bu
çerçevede yer alıyor.
Makro ihtiyati politika araçlarından istenen sonuçların
alınabilmesi için bunların para ve maliye politikası araçlarıyla bir arada
kullanılması gerekli. Diyelim ki ekonomide yaşanan kredi artışının sistemik
risk yaratmaya doğru gittiğini fark eden merkez bankası karşılıkları artırmaya
yönelmiş, bağımsız bankacılık denetim kuruluşu da sermaye yeterlilik
oranlarının yüksek tutulması için önlem alınmasını istemiş olsun. Bu durumda
ekonominin büyümesini ön planda tutsa bile hükümetin, kredi hacminin artmasına
yol açacak bir adım olan bankacılık ve sigortacılık işlemleri üzerinden alınan
vergiyi düşürmemesi gerekir. Aksi halde para politikası ve makro ihtiyati
politika önlemleriyle maliye politikası uygulaması birbiriyle çelişir ve
politika etkinliği ortadan kalkar.
Gözetim ve Denetim
Makro ve mikro ihtiyati politikaların çeşitli önlemlere
dayalı olarak yürürlüğe konması yeterli değil kuşkusuz. Tıpkı maliye
politikasının uygulanmasını Maliye ve Hazine’nin, para politikası
uygulamalarını Merkez Bankası’nın, finansal kesimdeki uygulamaları bağımsız
denetim kurumunun (bizdeki BDDK gibi) gözlemleyip denetlemesi gibi makro ve
mikro ihtiyati politika uygulamalarını ve bu üç politikanın birbiriyle olan
uyumunu da gözlemleyip denetleyecek ve sonuca göre yönlendirecek kurumlara
ihtiyaç var. Aksi takdirde uygulamaya konulmuş politikaların bir sonuç verip
vermediğini, uygulamacıların bunlara uyup uymadığını izleme şansı olmaz.
Bu çerçevede gerek ülkeler bazında gerekse uluslararası
alanda çeşitli kurumlar ve komiteler kurulmuş bulunuyor. Euro bölgesinde
kurulan European Systemic Risk Board (ESRB, Avrupa Sistemik Risk Kurulu),
ABD’de kurulan Financial Stability Oversight Council (FSOC, Finansal İstikrar
Gözetim Konseyi), Birleşik Krallık’ta Financial Policy Committee (FPC, Finansal
Politika Komitesi) bunların örnekleri olarak sayılabilir.
Türkiye Uygulaması
Küresel kriz sonrasında Türkiye’de Merkez Bankası, para
politikası uygulamasında geleneksel faiz politikasını faiz koridoru gibi
uygulamalarla genişletip, zorunlu karşılıklara rezerv opsiyon mekanizması gibi
farklı bazı eklemeler yaparak makro ihtiyati politikaya destek olacak bir
uygulamaya girdi.
Gözetim ve işbirliği amacını yürütebilmek için Hazine’nin
bağlı olduğu bakanın başkanlığında Hazine Müsteşarı, TCMB, BDDK, SPK ve TMSF
Başkanlarından oluşan bir Finansal
İstikrar Komitesi kurularak bu alandaki işbirliği gerekçeleştirildi. Komitenin
temel görevi; sistemik riskleri belirlemek ve bunları azaltmak için alınması
gereken önlemleri saptamak, bu amaca yönelik olarak ilgili kurumlar arasında
işbirliğini sağlamak olarak belirlenmiş bulunuyor.
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu da (BDDK) Finansal
İstikrar Komitesi’nin yön göstericiliği kapsamında makro ihtiyati politika
uygulamasında birçok önlem aldı. Bunlar arasında; kredi kartı limitlerinin
belirlenmesi, kredi kartı taksitlerine uygulanacak olan risk ağırlıklarının
artırılması, kredilere uygulanacak çeşitli kriterlerin belirlenmesi en önde
gelen önlemler olarak sıralanabilir.
Ekonomi Politikası
Araçlarıyla İlgili Önceki Yazılarım:
Makro ihtiyati
politikalar dışındakiler için şu yazılarıma bakılabilir:
Kaynaklar:
Krishnamurti ve Lee Macroprudential Policy Framework, The
World Bank,
Philip Turner, Macroprudential Policies in EME’s: Theory and
Practice, BIS,
TCMB, Makro İhtiyati Politikalar ve Türkiye Uygulaması,
Bülten sayı 35.
Yazı için çok teşekkürler hocam. Bu saydığınız önlemlerin işe yarayabilmesi için ülkenin daha nitelikli üretim yapması, üretim kapasitesini artırması vb.. gibi elzem konularda da önlemler alması gerekiyor. Yoksa bizim gibi dış borca muhtaç ülkelerin en ufak bir küresel çalkantıda risklerinin tavan yapması olağandır.
YanıtlaSilÇok doğru bir saptama. Bu dediğinizi yaşama geçirebilmenin de yolu meşhur yapısal reformlardan geçiyor.
SilHocam,
YanıtlaSilSiz niye kafanızı bu kadar yoruyorsunuz ki?
Dünyayı, hadi biraz hedef küçültelim Türkiye'yi siz mi kurtaracaksınız?
Bu yaştan sonra ne yapmayı planlıyorsunuz ki?
Yanaşın paralellere veya yanaşın hükümete...
Hangi eliniz yağda hangi eliniz balda daha ayırdına varamadan huzurlu bir yaşlılık dönemi geçirirsiniz!
Ohh.. misss..
Sizin bu espri olarak söylediklerinizi yaşamımın hiç bir döneminde aklımın ucundan bile geçirmedim biliyor musunuz? Eğer bu dediğiniz yapmış olsam tam tersine çok huzursuz ve çok mutsuz bir yaşlılık dönemi geçirirdim.
SilNe dünyayı ne de Türkiye'yi kurtarmak gibi bir hayalim yok. O beni çok çok aşacak bir ideal. Ama bir tek insanı dogmadan kurtarabilsem, bir tek kişinin analitik düşünmeyi, sorgulamayı öğrenmesine yardımcı olabilsem bunu bile kazanç sayarım.
Mahfi hoca olmasa halimiz nicedir. Hocam aklınıza girmesin böylesi espriler :P
SilSaygılarımla...
huzurlu yaşlılık öneren adaşıma : Mahfi bey yaşlanmayacak çünkü beyni fazla çalışıyor ve üretiyor dolayısıyla onun kişisel tatmin amacıyla bizim gibi fanilerin sıradan tatmin anlayışı arasında çook fark var
SilMerhabalar Hocam,
YanıtlaSilYazılarınız için çok teşekkür ederim, çok aydınlatıcı oluyor. 11'de ekonomi programınızı da severek izliyorum, kitaplarınızı da temin ettim, iktisadı öğrenicem umarım:)
Benim şöyle bir sorum var, 2001 krizi için hep bankacılık krizi deniyor, ben 1994 krizi ile arasında fark göremiyorum. Kronik bütçe açıkları bunun iç borçla finanse edilmesi sonucu faizlerin yükselmesi oluşan dışlama etkisi ayrıca faizin körüklediği enflasyon, değerlenen tl ve ödemeler dengesinin bozulması sonucu dolarizasyonun ortaya çıkması ve döviz darboğazının yaşanması. 2001 krizinde de bu yaşanmıyor mu? Özellikle bankacılık krizi niye deniyor evet bankalar yükümlülüklerini yerine getiremez hale geliyor ma bu 1994'de yaşanmıyor mu? Kafam çok karıştı
Teşekkürler.
SilKafanız hiç karışmasın çünkü saptamanız tümüyle doğru. Her iki kriz de aynı kökenden çıkıyor. Yani ikisi de kamu harcamalarının gelirleri aşması, yüksek kamu borçlanmaları, yüksek faizler, özel kesimin dışlanması ve sonuçta bankacılık kesiminin çökmesi sonucu ortaya çıkmış krizler. Aralarında kapsam farkı dışında pek bir fark yok. İkisi de aslında kamu kesimi açıklarının yarattığı birer kriz. Bankaların işin içinde olmasının nedeni de kamu kesimi açıklarından kaynaklanıyor aslında. İsimlere takılmayın.
Merhaba hocam. Konu ile ilgisi yok ama, haberi görünce sizin Ankara'daki arsa aklıma geldi.Emlakçının sizin bilgilerinize nasıl ulaştığı belli oldu galiba.
YanıtlaSilhttp://www.hurriyet.com.tr/gundem/27662013.asp
İlginçmiş.
SilFatih Özatay bu janjanlı merkez bankası jargonundan iki şey anlamalıyız demişti. fiyat istikrarı denilince döviz kurunu mümkün olduğunca ama çok da abartmadan baskılamak. makro ihtiyati tedbirler ve finansal istikrar ise "kredi büyümesi aman %20'leri aşmasın yoksa cari açık patlar, sonra kur şoku olur" mantığı.
YanıtlaSilEvet doğru demiş ama aslında işin gerçeği bunların yapılması değil doğruların yapılması olmalı.
SilMerhaba hocam. Bu blogda bizler ile deneyimli bilgi birikiminizi paylasiyor ve büyük bir performans sergiliyorsunuz, size tesekkür ediyorum.
YanıtlaSilPeki hocam, kafama takilan bir soru var, bu meshur yapisal reformlari kim ve ne zaman yapacak?
Mutlak bir tarih ve iradi bir irade var mi?
Tesekkürler, saygilarimla.
Teşekkür ederim.
SilSon açıklanan yapısal dönüşüm programına bakınca böyle bir niyet olmadığını görüyorum.
Türkiye, yapısal reformları genellikle ya kriz ya da batma noktasında yapıyor. Yapısal reformların en kapsamlısı Osmanlı batıp da cumhuriyet kurulduktan sonra, yani bir batma sonrasında yapılmış. Ondan sonrakiler de hep ekonomin çökmesini izleyerek yapılmış. Son bankacılık reformu da biliyorsunuz 2001 krkinde sistem çöktükten sonra yapılmıştı.
Burada bunları dile getirip durmamın nedeni de o zaten. Yani bunları yapmak için illa batmayı beklememek lazım demeye çalışıyorum.
Merhaba Hocam,
YanıtlaSilYazilarinizi büyük bir ilgiyle takip ediyorum.
Ben ingilizce ekonomi anlayisimi gelistirmek icin meshur The Economist dergsini okuyorum. Simdiye kadar okudugum yazilarinda objektif bir dusunce tarzi goremedim. Kendi politik düşüncelerini savunmalari cok dogal ama bu kadar buyuk bir ekonomi dergisinden biraz daha objektiflik bekliyorum ben şahsen.
Sizin The Economist dergisi hakkinda düşünceleriniz nelerdir acaba?
Kiymetli vaktinizi ayırdığınız icin minnettarim.
Teşekkür ederim.
SilThe Economist'i ben de izliyorum. Bazen çok beğendiğim bazen de katılmadığım analizler yer alıyor. Önemli olan insanın buralarda okuduklarından sonra kendi analizini yaparak olaya bakabilmesidir. Yazılanları, yorumları, kendi görüşlerinizle yargılayarak değerlendirdiğiniz sürece zararı yok yararı var. Öte yandan ingilizce için de çok yararlı bir dergi.
Mahfi Bey,
YanıtlaSil2.Abdülhamitin petrol haritasıyla ilgili herkes farklı şeyler söylüyor. bu işin gerçeği nedir ... Saygılar Efendim...
Böyle bir çalışmayı II. Abdülhamit'in yaptırdığı ve petrol yataklarının bir bölümünün bu çalışma sonucunda saptanarak kendisine rapor edildiği biliniyor. Buradaki tartışmanın ne olduğunu bilmiyorum. Ama en önemli konulardan birisi bu raporda belirlenen petrol yataklarının bulunduğu arazinin mülkiyetinin II. Abdülhamid tarafından Devlet Hazinesinesi (Hazine-i Amire) adına değil, padişahın özel hazinesi adına (Hazine-i Hassa) tescilinin yapılmasına ilişkin irade-i seniyeyi yayınlamış olmasıdır.
SilMahfi Bey, her konuda bilgilerinize bu halkın çok ihtiyacı var... İyi ki varsınız... Saygılar...
SilAbdülhamitin tahtan indirilmesi sizce doğru muydu..... Biliyorum konumuz değil ama her yazar farklı şeyler yazıyor...Saygılar...
SilBu tür konular iki büyük hatayla ele alınıyor: (1) O günün koşulları genellikle ihmal ediliyor ve bugünkü bakış açısıyla geçmiş değerlendiriliyor, (2) İnsanlar bu konuları ele alırken çoğu kez kendi ön yargılarına göre sonuç çıkarıyorlar.
SilBen II. Abdülhamit ve onun döneminin tarihi konusunda bilgi sahibi olsam da uzman olacak kadar çalışmışlığım yok. O nedenle bu konuda kendime göre bazı görüşlerim olsa da uzmanlığım dışında olduğu için bu açık platformda yorum yapmam doğru olmaz.
Teşekkürler Mahfi Bey...
SilÜlkemizde daha çok makro ihtiyati önlemler alınıyor ama asıl önemli olan bence hocam mikro ihtiyati önlemler hiç alınmıyor mikro bozuklukları gidermeden makro önlemler almak bir yere kadar etkili oluyor yani bunu ben bir tümöre benzetiyorum tümörün kaynağını kurutmadan sürekli bir operasyonla tümörü yerinden sökmek ama tekrar tümörün tekrar nüksetmesi gibi. Mikro bozukluklar makro kırılganlıklara yol açabiliyor.ülkemizde halen risk kavramı riskin kontrolü,denetim vs konularda bankalar dışında çok gelişmiş düzeyde değiliz atılacak bir çok adım var diye düşünüyorum.kurumsallaşma,arge,önemli. Bütün şirketlerin kurumsallaşması,risk yönetimi yapması sermaye yeterliliği gibi bankalarda uygulanan ihtiyati önlemler finansal kurumlar dışındaki şirketlerce de bütün sektörlerde uygulanmalı ve bunlar kanunlaştırılmalı ama bunlar bir hayal mi ütopya mı bilmem.
YanıtlaSilÇok doğru dediğiniz ama bugünkü ortamda sizin de tahmin ettiğiniz gibi ütopya.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilBankacılık ve Finans 2.sınıf öğrencisiyim,yazılarınızı devamlı takip ediyorum.Derslerden ve sınavlardan arta kalan zamanlarda ise ekonomi ve finans dergi ve kitapları okumaya çalışıyorum.Çünkü mezun olduktan belirlenen hedeflere ulaşılması için okul derslerinin tek başına yeterli olmadığını ve kişinin dersler dışında ekstradan kendilerine bir şeyler katacak çalışmalar yapması gerektiğini düşünüyorum.Bu doğrultuda sizin Ekonomi Politikası kitabının sade ve anlaşılabilir anlatımıyla ileride bu alanda çalışacak olan biz gençler için çok iyi bir yol gösterici.Bu kitap ve diğer çalışmalarınız için teşekkür ederim.Soruma gelecek olursam.
Size sorum,Alanımla ilgili başka hangi kitaplarımı okumamı tavsiye edersiniz ?
Teşekkürler.
Çok teşekkür ederim.
SilDerslerinize ek olarak ekonomi çalışmanız doğru bir karar. Ek olarak hukuk çalışmanızı ve yabancı dilinizi ilerletmeye çalışmanızı öneririm.
Başarılar
saygılar hocam.Ilgiyle ve büyük bir heyecanla yazılarınızı takip ediyorum ve katkı sağlıyor iş ve sosyal yasantima.Burda tum arkadaslar yorum yapıyor merkez bankası böyle yapmalı ekonomik politikalar şöyle olmalı diye.Kacirdigimiz tek şeyin bunlari acaba biz evimizde isimizde ve sosyal yasantimizda uyguluyormuyuz ona bakmak lazım diye düşünüyorum. Bireysel krediler son limitine kadar kullanilan kredi kartları son model elektronik esyalar cep telefonları arabalar lüks lokantalarda yenilen yemekler vb.Hocam bunlar yokkende biz hayatımıza devam ediyorduk ve daha huzurluyduk .O zaman sorgulayamadigimiz tek sey askeri darbeler ve kapalı ekonomik sistemdi .Simdi ise sorguladigimiz seyler hayatımızın tam ortasına ok gibi saplanmis anlamsız lüksler.Yonetenlerinde bu toplumun içinden çıktığını düşünürsek hic bir sey hiç bir zaman istedigimiz gibi olmayacak evlerin önünü supurmekle baslamassak .Tüketime dayalı hic bir ekonomi ayakta kalamaz.saygilarimla
YanıtlaSilÇok sevindim, teşekkürler.
SilEvet söyledikleriniz doğru ama yine de eleştiri hakkı (terbiye sınırları içinde) özgürce kullanılabilmeli.
Hocam merhaba,
YanıtlaSil2008 krizini Amerika'da yasamis biri olarak krizin derinlesmesine sebep olan nedenleri kısaca özetlemek istiyorum. Kriz belirtilri görülmeye başladığı anda bankalar panik halinde kredi limitlerini düşürürler. Var olan kredi limitlerine ve kredi kartlarina uyguladıkları faiz oranlarini arttirirlar.
Bilinçsiz, eğitimsiz ve dar gelirli kisilerin bilgisizliğini suistimal ederek değişken faizli kredi verdikkeri bu kişiler kriz döneminde yüksek faiz ödemek zirunda kalirlar. İpotekli (Mortgage) kredisi kullanan kimseler kriz döneminde gelirlerinde ciddi düşüş yasarlar. Bankalar bu kimselerin odemelerini kolaylaştırmak (örneğin vadeyi uzatarak daha düşük meblaglarda ödeme talep edebilir veya odeme ertleme-deferred payment yontemini uygulayabilir) yerine yasanacak en ufak gecikmeyi kredi derecelendirme kuruluşuna bildirerek kisilerin kredibilite puanını dusurmekte ve diğer kredi veren kuruluşları alarma gecirecek işaret fişeğini ateslemektedir.
Bu tür krizlerde en büyük acımasızlığı vede ahmakligi bankalar yapmaktadır. Örneğin:mortgage kullanipta ödeme sıkıntısı çeken kisiler aleyhine banka hemen hukuki surec baslatmakta ve evi satışa çıkarmaktadır. Tahliye edilen ve bos kalan ev bakimsizliktan dolayi ciddi deger kaybina ugramaktadir. Çoğu zaman evsizlere mesken olmakta ve suçluların meskeni olmaktadir. Evsizlerin ve suçluların olduğu muhittede fiyatlar asagiya dusecektir. Satılığa çıkarılan gayrimenkul çoğu zaman bankanin surece dair giderlerini bile karsilamanaktir. Banka yukarida belirtilen kolaylıkları sağlasa uzun vadede tum parasini tahsil edebilir vede sosyal trajedilerin yaşanmasınin önüne geçmiş olur.
Evet dediklerinizin çoğu her yerdeki krizde gözlemlenen ortak davranışlardır. Bizde de 2001 krizinde finans sektörü benzer bir yaklaşım içinde olmuştu. Ne yazık ki kriz durumu bir panik haline neden oluyor ve bir tek banka böyle davranınca ötekiler de aynen onu izliyorlar. Lehman Brothers batışından sonra başka bankaların batmasına izin verilmeyerek müdahale yapılmasının nedeni de bu zaten.
Silhocam bugün merkez bankasının kulladığı öncü göstergeler indeksi ekonominin geleceği hakkında yeterli bilgi veriyormu
YanıtlaSilHiçbir gösterge ekonominin gidişini tam olarak gösteremez ama dediğiniz gibi genel bir fikir verir. MB'nin kullandığı göstergeler de böyle bir fikir veriyor.
Sil