İstihdamı Artıralım Derken İşsizlik Oranı Yükselebilir

Tanımlar, Sayılar ve Oranlar
İstihdam anketinin uygulandığı gün ve önceki hafta içinde kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış kişilerden son 4 hafta içinde iş arama kanallarını kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda bulunan 15 ve daha yukarı yaştaki kişiler işsiz sayılıyor. 2014 yılı öncesinde iş arama kriterinde referans dönemi olarak “son 4 hafta” yerine “son 3 ay”  kullanılmaktaydı. Ayrıca, üç ay içinde başlayabileceği bir iş bulmuş ya da kendi işini kurmuş ancak işe başlamak ya da işbaşı yapmak için çeşitli eksikliklerini tamamlamak amacıyla bekleyenler de işsiz nüfus kapsamında sayılıyor. İşsiz sayısının toplam işgücüne bölünmesiyle işsizlik oranı bulunuyor. Buna literatürde resmi işsizlik oranı deniyor.

Kasım 2016 sonuçlarına göre resmi olarak işsiz kabul edilenlerin sayısı 3.715 bin ve işsizlik oranı da yüzde 12,1.

Bu işsizlerin dışında bir de çeşitli nedenlerle bir iş aramayan, ancak iş bulursa 2 hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirtenler var. Bunlar iki grupta toplanıyor: (1) Daha önce iş aradığı halde iş bulamayan ya da kendi niteliklerine uygun bir iş bulabileceğine inanmadığı için iş aramayan ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirtenler. (2) Mevsimlik çalışma, ev kadını olma, öğrencilik, irat sahibi olma, emeklilik ve çalışamaz halde olma gibi nedenlerle iş aramayıp ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirtenler. 

Kasım 2016 tarihi itibariyle 2.286 bin kişinin iş aramadığı halde çalışmaya hazır olduğunu görüyoruz. Bir başka ifadeyle aslında işsiz olan bu 2.286 bin kişi iş aramıyor göründüğü için işsizler arasında yer almıyor.

Bu durumda Kasım 2016 itibariyle işsizlerin sayısı (3.715 bin + 2.286 bin =) 6.001 bine yükseliyor. Aynı miktarı işgücü toplamına da eklememiz gerekiyor. Bu durumda gerçek işgücü toplamı (30.781 + 2.286 =) 33.067 bine yükseliyor. Buna göre gerçek işsizlik oranı yüzde 18,1 olarak hesaplanabiliyor [Gerçek İşsizlik Oranı = Gerçek İşsizler / Gerçek İşgücü Toplamı = (6.001 bin / 33.067 bin) x 100 = 18,1].

İstihdamı Artırmaya Yönelik Önlemler
İşsizlik oranı yükselince devletin en üst yetkilileri “her işverenin yeni işçi alması” yolunda çağrılar yapmaya başladılar. İşverenler bu çağrılara olumlu yanıt verdi. Buna ek olarak hükümet, 2016 yılı sonunda istihdam ettiği çalışan sayısına ek olarak alınacak her yeni çalışan için, asgari ücretin üzerindeki vergi, sigorta primi vb gibi yüklerin bir yıl süreyle işsizlik sigortası fonundan ödeneceğine ilişkin bir düzenleme yaptı. Bu yolla işverenin üzerindeki istihdam yüklerini kaldıracağını ve bu yolla istihdam artışını ya da bir başka ifadeyle işsizlikle mücadeleyi destekleyeceğini ilan etti. Bu desteklerle işsiz sayısının ve dolayısıyla ve işsizlik oranının düşürülmesi hedefleniyor.

Hipotez: Önlemler İstihdamı Artırırken İşsizlik Oranını da Yükseltebilir
Bu çağrılar ve sunulan maddi destekler büyük bir olasılıkla işverenlerin istihdamı artırmasına ve dolayısıyla işsizliğin azalmasına katkı yapacaktır. Buna karşılık bu önlemler resmi işsizlik oranının da yükselmesine yol açabilir. Bu çelişkili durumun nasıl ortaya çıkacağını açıklamaya çalışayım.

Sayıları ve oranları bir kez daha hatırlatayım: Resmi işsiz sayısı 3.715 bin ve resmi işsizlik oranı yüzde 12,1. Bunlara ek olarak işsizler kategorisinde yer almayan ama iş bulursa çalışmaya hazır olduğunu beyan eden 2.286 bin kişi var. Yüzde 12,1'lik işsizlik oranı, işsiz sayısının toplam işgücüne bölünmesiyle bulunuyor (3.715 bin / 30.781 bin.) Devlet, işverenleri yeni işçi almaya teşvik edince iş aramayan ama iş bulursa çalışmaya hazır olduğunu beyan eden bu 2.286 bin kişinin en azından bir bölümünün iş imkânlarının açıldığını düşünerek iş başvurusunda bulunabilir. Bu şekilde başvuruda bulunanlar ‘iş aramayan ama iş bulursa çalışmaya hazır olduğunu beyan edenler’ kategorisinden çıkarak ‘resmi işsizler’ kategorisine girerler. Eğer bu hipotezim doğru çıkarsa istihdam çağrıları bir yandan istihdam edilen sayısını artırırken bir yandan da resmi işsizlik oranının yükselmesine yol açabilir. Bu durumda yüzde 12,1 olan resmi işsizlik oranı düşmek bir yana yükselebilir.

Hipotezin Test Edilmesi
Bu hipotezimin doğruluğunu test edebilmek için istihdam artırıcı çağrıların ve önlemlerin açıklanmaya başladığı 2017 yılının Ocak, Şubat ve sonrasına ilişkin verilerin elimizde olması gerekiyor. Ne yazık ki eldeki en son istihdam ve işsizlik verisi Kasım 2016’ya ait. O nedenle bu hipotezimizi test edip de doğru olup olmadığını görebilmemiz için Ocak, Şubat ve sonraki aylara ilişkin verilerin yayınlanmasını bekleyeceğiz. Yeni istihdamdaki artışın mı yoksa resmi işsizliğe yeni kaymalar nedeniyle ortaya çıkacak artışın mı işsizlik oranı üzerinde daha baskın bir etki yaratacağını zaman ve gelişmeler gösterecek.   

Yorumlar

  1. Resmi olarak işsizlik artsa da dediginiz gibi gercek işsizlik azalicaktir.Burada bütün resime bakılırsa devletin amacina ulaştığını gorebiliriz.Ustad sizsiniz ama dediginize katılmıyorum.Saygilar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. HEM "Resmi olarak işsizlik artsa da dediginiz gibi gercek işsizlik azalicaktir" diyorsun. Hoca da bunu anlatmis zaten. sonra da "Ustad sizsiniz ama dediginize katılmıyorum" diyorsun. neye katilmiyorsun kendin de bilmiyorsun

      Sil
    2. Burada konu ettiğim mesele resmi işsizlik oranındaki artış. Açıklanan veri bu. Düşürülmeye çalışılan oran da bu. Uluslararası karşılaştırmalarda da bu kullanılıyor. Ben de buna dikkat çekiyorum. Gerçek işsizliği mesela ben burada az sayıda başka bazı yazarlar da köşelerinde yazıp anlatmasak kimsenin dikkatini çekmiyor. Herkes resmi işsizlik oranıyla ilgili.

      Sil
    3. Akil tutulmasi bu olsa gerek. Okudugunu anlayamiyor, ahkam kesmekte de geri kalmiyor.Etrafina da bakmiyor. bu ülkenin sonu da hic iyi gözükmüyor.

      Sil
    4. Bence yorumda, hocamın söyledikleride doğru, yorumcu arkadaş genel çerçevede işe giren vatandaşın artacağını söylerken, hocam hipotezinde uluslararası karşılaştırılmalarda bir işe yaramayacağını ve hatta oranın yükselerek, aleyhimize bir gösterge oluşturacağını söylemiş, benim garibime giden bu olağanüstü faydalı forumun altındaki yorumlarda çirkin, faşist muhalefet yapılması. Muhalefetin nasıl yapılacağını hocam zaten gösterirken, bazı anti-hükümetçiler ülkenin başına ne gelirse gelsin ama hükümet yıpransın defolsun niyetindeler ama unutulmamalıdır ki söz konusu vatansa gerisi teferruattır.

      Sil
  2. Hocam kamu brüt iç borç stokunu verisi açıklanıyor mu ? Böyle bir veri var mı ? Merkezi yönetim borç stoku var bir tek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi aynı şey. Daha doğrusu kamu kesiminde tahvil çıkararak borçlanan yalnızca Hazine olduğu için iç borç stoku denince bu anlaşılıyor. Dış borçta durum farklı.

      Sil
    2. Ama hocam mesela kitler tahvil çıkarıp borçlanamaz mı

      Sil
  3. Hocam firmaların işsizlik fonundan karşılanacak bu teşvikleri göz önünde bulundurarak halihazırda çalışan personelini çıkartmak ve yeni personel istihdam etmek suretiyle teşviklerden faydalanmak ve maliyetlerini düşürmeyi tercih etmesi durumunda da bu teşviklerin işsizlik oranlarına katkısı çok sınırlı olur dersek doğru olmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2016 sonunda mevcut işçi sayısına ilave tanımı var.

      Sil
  4. Sayın Eğilmez,

    Bu hipotezinize göre aslında işsizlik artmayacak, gerçek işsizlik biraz daha görünür hale gelecek zira bu gruptakiler -sizin de belirttiğiniz gibi- gerçekte işsiz zaten, sadece devletin rakamlarda yaptığı illüzyon nedeni ile görünür durumda değiller. Sizin hipoteziniz gerçekleşirse en azından bir bölümü görünür hale gelecek. Böyle bir durum gerçekleşirse devlet bir kez daha kaş yapayım derken göz çıkartmış olacak. Bu gibi durumlarla karşılaşmamak için çok basit bir çözüm var aslında, o da dürüst davranıp %19,5 olan gerçek işsizliği düşük gösterebilmek için binbir numara çevirmemek.

    Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında tam olarak öyle değil. Burada TÜİK, uluslararası standart olan ILO yöntemlerine göre hesaplama yapıyor. Yani yüzde 12,1 ile 19,5 arasındaki fark dürüstlük meselesi değil standart meselesi.

      Sil
  5. Hocam
    1) benim iş yerim var, karımı yakınımı yanımda çaılışıyo gösterip en azından bir yıl bedava sigortalatmış olurum
    2) Zaten devletten sosyal yardım alıyorum. İşe girip ayda 500,600 lira için neden çalışayım. Araba yıkarım, ev boyarım vs. Yine asgari ücreti geçerim.
    3) Suriyeliler üç kuruşa çalışırken neden 1400 lira vereyim. Bkz. sanayide bidünya suriyeli çakışıyor.
    4) Toplumu böyle tembelliğe, vurumduymazlığa alıştırırken nerdeydin.
    5) Bu millet duvara toslamadan birşey anlamaz. Boşuna yazı yazıp kendiniz yormayın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O duvarın en iyi ilaç olacağına bende katılıyorum.

      Sil
    2. sayın mehmet çınar
      1- En basit anlatımla; eşin senin iş yerinde ücretsiz çalışan olarak görünür. Ücret ödeyemediğin kişiye sigorta da yapamazsın. (iş kanununu inceleyin)
      2- ticarette olan kazanç hiçbir yerde yoktur. Ticari zekanız yüksekse buyrun en kazançlı yöntemi seçin fakat kayıtdışında güvence yok unutmayın.
      3- Felaketten fırsat yaratmak ? Suriyeliler köle değil "eşit işe eşit ücret" size fazla sosyalist söylem gelebilir ama bu durum dine de sığmaz.
      4- Mahfi Eğilmez bir süper kahraman ya da üst otorite değil. Elinden geldiğince insanları bilgisi dahilinde karşılık beklemeden aydınlatan bir bilim aşığı.
      5- Kimseyi küçümsemeyin bir mum alın sizde ortalığı aydınlatmaya yardımcı olun.

      Sil
    3. Ben yazmaktan yorulmam. Bu toplumun duvara çarpana kadar doğruyu bulamadığını biliyorum. Ben de zaten duvara çarpmadan doğruyu bulması için bilime dönmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Ya tutarsa...

      Sil
    4. Adsız 22:49
      Çok güzel, katkılar için teşekkür ederim.

      Sil
    5. Ben devlet memuruyum, ticaretle uğraşmıyorum. Kabullenmesi zor ama çevremde gördüklerimi yazdım. TTC kanununu biliyorum ama bırası türkiye, uyduranları duyuyorum.
      Aydınlanmaya gelince, artık öyle yoruldum ve bitkin düştümki hiç gücüm kalmadı artık anlatmaya

      Sil
    6. Ben Mehmet Cinar'a katiliyorum. Ayrica 4. soru Mahfi hocamiza degil AKP hukumetine sorulmus bir soru bence. Duvar konusu kesin dogru. Yanliz sunu soyleyeyim is yerin var ve esini hala bu is yerinden sigorta yaptirmamissan hata elmissin bence Mehmet ustat.

      Sil
    7. O duvara 90'larde defalarca tosladi zaten millet.

      Mahfi beye yorum yazma diyeceginize siz yorum yazmayin. Milletin akli kendine yeter siz kendi akliniza bakin, mukayet olun, hazimsizliktan catlayacaksiniz.

      Sil
  6. Elinize, kaleminize bilginiza sağlık hocam. Bir iktisat öğrencisi olarak sizin sayenizde tüm teorileri pratie dökmeyi ve gerçekten anlamayı öğreniyoruz. Ne kadar teşekkür etsem az.

    Affınıza sığınarak bir sorum olacaktı hocam bir konuda yardım istiyorum izninizle, GSYH hesabınan amortismanları çıkararak safi net hasıla hesabı yapıyoruz. Fakat ben tüm veri kaynaklarını (Kalkınma Bakanlığı, Merkez Bankası ve TÜİK) taramama rağmen amortisman rakamlarını bulamadım. Acaba nerede ve nasıl bulacağım hakkında bir bilginiz var mı? Şimdiden çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Amortismanları sabit sermaye tüketimi olarak arayın.

      Sil
  7. Hocam bugün size ekonomi hocamız Rabia hoca önerdi, çok kötü oldum. Ne güzel sadece ben biliyordum sınıfta. :) şimdi ise herkez. Moral sıfır sıfır sıfır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahfi Hoca, her zaman bilginin paylaşılmasından yanadır, saklanmasından değil. Aslında Rabia Hocanız önermeden sizin arkadaşlarınıza bu blog dan söz etmeniz gerekiyordu...

      Sil
    2. Çan eğrisimi var :)

      Sil
    3. Herkesin öğrendiğini herkesten önce bilmek de bir avantajdır.

      Sil
    4. Adsız 20:34

      Hiç öyle susuz gözükmüyor kimse. Sonuçta istemeyen adama ben bilgiyi neden vereyim. Elden ele dolaşması değersizleştiriyor. En yakınlarım tabi ki de biliyorlar. Sonuçta bu bilgi benim için Özgür Demirtaşın 1000 lirayla bir saatlik bir eğitim vermesi gibi birşey. Tabi ki bu daha değerli.

      Mahfi hocam, ne güzel de motive ediyorsunuz :)

      Sil
  8. iş tecrübesi olanda sıkıntı yok. Birinden diğerine her türlü iş buluyorlar.
    Asıl kpss peşinde koşup yaş alan ve kpss olmayınca orta kalıp özel sektörde iş bulamayanlara (yaş ve tecrübesizlik dezavantajına sahip) yönelik bir şeyler yapılmalı. Bu sayı 2286bin kişiden de fazladır. :(

    YanıtlaSil
  9. Cumhur söyledi:"Her işveren 2 kişiye iş verecek".Bizimkilerin palyatif yöntem bulmakta üstlerine yok...Ortada işsiz çok ama kalifiye eleman yok.Olanlarda belli iş kollarında toplanmış vaziyette..Millete iş beğendiremiyoruz diyen gıda firması patronu 1500 liradan fazla para vermediği gıda mühendisine çay taşıttırıyor,beğenmezsen kapıda çok bekleyen var diyor....Sonrada iş var çalışacak adam yok diyor

    YanıtlaSil
  10. Merkez Bankası'nın döviz rezervi 5 yılın en düşük düzeyinde.
    İstanbul, (DHA) - Merkez Bankası'nın döviz rezervi, son beş yılın en düşük düzeylerine geriledi. Merkez Bankası verilerine göre, 10 Şubat'ta 92.8 milyar dolar olan brüt döviz rezervi, 17 Şubat itibarıyla, 90 milyar doların da altına gerileyerek 89.05 milyar dolara indi.
    Merkez Bankası'nın aynı dönemde 16.32 milyar dolar olan altın rezeviyle birlikte toplam rezervi de 105.37 milyar dolar olarak gerçekleşti.
    Merkez Bankası'nın altın rezervi 2016 yılında 3.56 milyar dolar, brüt
    döviz rezervi de 872 milyon dolar olmak üzere toplam rezervi 4.4
    milyar dolar azaldı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 89.05 milyar doların kaçı nakit olarak kullanılabilinir.

      Sil
    2. Sorduk mu?

      Sil
    3. Adsız 23 Şubat 2017 21:41
      Eğer öyle mutluysanız sormayın sorgulamayın.
      Eskileri güzel bir sözü var :" yat yat uyu, uyu uyu yat" ;-)

      Sil
    4. Net döviz rezervi 35 milyar dolar dolayında.

      Sil
    5. Hocam bu 35 milyar'a altın rezervi de dahil bildiğim kadarı ile değil mi? Yani net döviz rezervi aslında 20 milyar dolar civarında. Dış borç miktarı düşünülünce aslında komik bir rezerv. Bu kadar kırılgan olmamızın en büyük nedenlerinden biri de bu sanırım.

      Sil
    6. Eyvahlar olsun.. sadece 35 milyar mi.? Bana öyle geliyor ki 17 Nisandan sonra kabus dolu günler baslayacak. sonuc ne olursa olsun gercek deprem ekonomide olacak.

      Sil
  11. Sayın hocam literatürümüze biraz yeni söylem kazandırayım dedim:
    1- "teşvikte" hata olmaz :=)

    2- Yeni işçi eski işçiyi kovar

    3- yeni işçi avantajı ile gelir
    4- teşviksiz işçiye rağbet olsa işsizlik kalmazdı.
    ....

    YanıtlaSil
  12. Hocam kamu bankalarının ve KİT'lerin gelirleri niye bütçeye yazılıyor,bunlar Hazine'nin değil bildiğim kadarıyla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hazineye bağlıydı artık varlık fon a devredildi.

      Sil
    2. Sermayelerinde kamu payı Hazine tarafından konmuş olduğu için kârları ya da bu kârlardan kamuya düşen pay bütçeye gelir yazılıyor. Varlık Fonuyna devredilenlerin durumu ise karışık. Eğer varlık fonu ayrı bir tüzel kişilik ise (ki öyle) o zaman Hazineden devredilen bu hisselerin bedelini Hazineye ödemek zorunda.

      Sil
  13. Hocam yaşa takılanlara emeklilik hakkında ne düşünüyorsunuz peki ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SGK nın durumu ortadayken hiçbir hükümet bu beklentiyi karşılayamaz.

      Sil
  14. MAHFİ BEY, DAHA NET ANLAŞILMASI İÇİN SORULARIM VAR:

    "bu 2.286 bin kişinin en azından bir bölümünün iş imkânlarının açıldığını düşünerek iş başvurusunda bulunacağını ve dolayısıyla bu kategoriden çıkarak işsizler kategorisine gireceğini düşünüyorum."

    Yani "görünmediği varsayılan işsizler (2 milyon 286 bin)"in bir kısmı "görünen işsizler (3 milyon 715 bin)"e katılarak, resmi oran %12,1'i daha da mı arttıracak?

    "Eğer bu hipotezim gerçekleşirse istihdam çağrıları bir yandan işsizlerin sayısının azalmasına bir yandan da artmasına yol açacaktır."

    "Görünen işsizler"de artma meydana geleceği için mi 'bir yandan da artmasına yol açacak' demişsiniz?

    Fikrimi ifade edeyim:

    Toplam işsiz sayısında (6 milyon 1 bin kişi = %19,1) dikkate değer bir azalma olmamakla beraber, sadece "görünmediği varsayılan işsizler"den "görünen işsizler"e transfer gerçekleşeceği için, resmi işsizlik oranının (%12,1) artacağı yönündeki açıklamanız; "Con Ahmet'in devridaim makinesi" metaforunun bir örneği daha olmuş.

    Ha kel Hasan

    Ha Hasan kel

    Diyelim ki itekleye itekleye 16 Nisan'a kadar bir istihdam illüzyonu şimdiden yaratılıyorsa, 17 Nisan ve sonrasında ne olacak?

    Hükümet istediği kadar asgari ücretin üzerindeki vergi, sigorta primi vb gibi yüklerin bir yıl süreyle işsizlik sigortası fonundan ödeneceğini söylesin, Dolar/TL kuru yükselince, özel sektördeki işveren işçisine asgari ücretin bizzat kendisini ödemekte zorlanmayacak mı? 17 Nisan sabahından itibaren ülkeye oluk oluk para akacağı, ekonominin yeniden tıkırında olacağı rüyası var herhalde birilerinin kafasında?

    YanıtlaSil
  15. Sayın hocam,
    Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi iktisat 1.sınıf öğrencisiyim.Hocam Bu gün iktisat dersimizde işlediğimiz konuda 0.8 tüketim oranı ve 0.8 ithalat oranı verilmişti ikisi eşitti.Ama biz bu soruya hatalı dedik. Tüketim ile ithalat arasındaki ilişki nedir neden ikisi eşit olmaz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelirin 100 olduğunu düşünelim 0.8'i yani 80'i tüketime gider. Geriye 20 lira kaldı. İthalat oranı 0,8 olduğuna göre 80 lira ithalata ayrılamaz.
      Ama ikisi birbirine şu şekilde eşit olabilir. 0,3ü tüketime 0,3ü ithalata ayrılabilir.

      Sil
    2. Ama ithal ettiğimiz şeyi de tüketmiyormuyuz.
      Yani 1000 TL'lik gelirim var diyelim.
      -500 TL'ye ithal TLF,
      -100 TL'ye ithal makarna,
      -100 TL'ye ithal parmesan peyniri aldım.
      -100 liralık ithal doğalgaz kullanarak makarnayı pişirip, üzerine peynirii rendeleyip yedim.
      Tüketim %80, ithalat %80.
      Bu kadar makarna yersem anlayamam normal olabilir belki
      ama sonuçta tüketim oranı=ithalat oranı= %80.

      Sil
    3. Adsız 23:21, sorunuza cevap değil sadece ekleme;

      500 TL telefonun tamamı ithal tutarı olamaz, aynı şey diğer ithal mallar için de geçerlidir. Tutarın içinde vergi, nakliye, işletme karları, reklam, dolaylı işçilik gibi hususları da göz önünde bulundurmalısın. Tabi saydığım bu hususların içinde de ithal mal ve hizmetler var, nakliyede olduğu gibi.

      Sil
  16. Hocam, bu animasyonu görmüş müydünüz? :))

    http://www.andyfoulds.co.uk/amusement/economists.htm

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Piyasanın özeti budur. Bir derste piyasa davranışı.

      Sil
  17. 1-Finansal dengeler sanki kisir dongu yaratiyor ulkemizde. Borsaya cuvalla para girdi dolar bazinda ucuz diye. Burdan cikinca nereye gidecek belli degil. Tl faizlerimiz yabancilar icin cok karli. Bir kismi buraya bir kismi dolara kayabilir. Dolar yukselince borsa dustuyse bu sefer hepsi gene borsaya kayar. Mb faizleri dusuremez. Denge dolar lehine bizulur. Bu kisir dongu dogrumu hocam?
    2- Fed faiz arttirdiginda ise baaka bir denge olusur. Sormak istedigim su: fed asagi yukari toplamda faizi kaca cikarirsa yabancinin buzdeki parasi abd'ye dogru yola cikar. Kar dengesini hangi faiz orani tersine cevirir? Bunun hesabi biliniyormu? %1.5 olsa ne olur? %2.25 olsa ne olur? Tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1- Doğru ama risk artarsa borsaya gitmez dışarı çıkar.
      2- Fed'in faizi artırmasından çok hangi sıklıkla artıracağı önemli. Ama hangi oranda ne kadar çıkacağının bir hesabı yok. Varsa da ben bilmiyorum.

      Sil
  18. Hocam iktisatta "fiyat arttığı zaman talep düşer" temel bir kanundur. Gelişmekte olan ülkelerde şöyle bir durum yok mu: Yüksek enflasyon insanların gelecekte daha pahalıya almaması için taleplerini ertelememesine yol açıyor. Makro bazda fiyat artışı talebi artırır diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu dediğiniz faize de bağlıdır. Eğer faiz enflasyonun üzerinde artıyorsa yani reel faiz pozitifse o zaman enflasyon tüketim artışına otomatik olarak yol açmaz. Ama eğer enflasyon artarken faiz de negatif kalıyorsa sizin dediğiniz sonuç çıkar. Öte yandan eğer bu örnek ülkede döviz mevduatı serbestse insanlar enflasyondan korunmak için döviz mevduatına geçerler.

      Sil
    2. İlla iki lafınızın arasına faizi ekleyeceksiniz siz de Mahfi hoca ha!

      Ne bitmez tükenmez faiz merakınız varmış sizin de be Mahfi hoca!

      Soruyu soran arkadaşa cevap verirken lafınızı dönüp dolaştırıp yine faize bağlamasanız olmuyor mu? Obsesif-kompülsif misiniz faiz konusunda?

      Sil
    3. Faizi, kuru doğru kurgulayamazsanız kapitalist sistem içinde batar gidersiniz de ondan. Faiz de kur da esas konular değildir ama bunları yanlış oturtursanız bütün öteki esas işler yanlış gider. MB faizi yanlış oturttuğu için kuru bir türlü toparlayamıyor. Türkiye faizin sonuç değil neden olduğunu sandığı için bir türlü işleri toparlayamıyor.

      Sil
  19. Mahfi Bey, ilk paragrafın ilk cümlesini okurken ilk hissiyatım; işsiz sayılmak da ne kadar zormuş oldu.

    Basit bir hesaplama ile sizinde dikkat çektiğiniz hususları göz önünde bulundurarak işsizlik oranının %10 olabileceğini öngördüm.

    Tabi burada hükümetin bir öngörüsünün gerçekleşecek diye bir kabulüm var, o da 2 milyonluk bir iş yaratılması.

    Diğerleri;

    2017 yılında çalışma çağına gelen kişi sayısı = 1.000.000 kişi

    Sizin dikkat çektiğiniz kesimden isgücüne dahil olacaklar= 500.000 kişi

    Bu durumda mevcut işsizlerden iş bulan kişi sayısı= 500.000 kişi.

    İşgücü bu durumda 1.500.000 kişi artmış oluyor=30.781+1.500=32.281 bin

    Mevcut işsiz sayısından sadece 500.000 kişi düşüyor 3.725 bin - 500 bin = 3.225 bin

    Bu durumda 3.225 bin / 32.281 bin = yüzde 9,95 işsizlik oranı oluyor.

    Tabi hesaplamada bir hata yapmadıysam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk 1 milyonu aynı zamanda işsiz sayısına eklemek gerekmez mi? Yani 2017'de çalışma çağına gelenler bir yandan işgücüne eklenirken bir yandan işsiz sayısına eklenmeyecek mi? O zaman
      yeni işsiz sayısı 4.715 bin olacak buna 500 bin de öteki gruptan gelecekler eklenince sayısı 5.215 bin olacak. Buradan hükümetin teşvikiyle 500 bin kişiye iş bulunsa işsiz sayısı 4.715 bin olacak. Onu işgücüne bölersek (4.715 bin / 32.281 bin) x100 = % 14,6 gibi bir işsizlik oranı çıkar.

      Sil
    2. Aslında ekledim Mahfi Bey. İlk başta söylemiştim bu uygulamayla hükümet artı 2 milyon istihdam yaratmayı hesaplıyor. Gerçekleşir, gerçekleşmez ayrı tabi.

      3.715bin + 1 milyon + 500bin - 2milyon = 3.225 bin işsiz sayısı

      2015 yılında 800 bin istihdam yaratılmış.
      2016 yılında 400 bin istihdam.
      2017 yılında bu rakam 2 milyon olur mu, sorun burada.

      Sil
    3. 2 milyon insana is yaratilmasi icin en aşağı 100 milyar dolarlik doğrudan yatirim gerekli, kapasite kullanımı düşük bir fabrika neden işçi alsin ? Ekstea is , yeni is yerleri ve fabrikalar yaratilmadikca 2 milyon insani nereye alacaksin. Bir berber dukkaninda 2 kisi günlük tum musterilerin tras ve bakımını %70 verimlilikle yapiyorken, nicin yanlarına 3 kisi alsinlar??

      Sil
    4. Sanirsin birilerinin elinde sihirli bir degnek. iki Ileri bir geri sallayinca 2 milyon kisiye aninda is.. birileri, birilerini gercekten dangalak gibi görüyor ve birileri de buna inaniyor.

      Sil
  20. hocam çok haklı bir yazı olmuş. Yani zaten hali hazırda %19.5 oranında gerçek işsizlik var, sizin teziniz geçerli olursa resmi işsizlik %12.1 ile %19.5 arasında işsizlik oranı olacağından söz ediyorsunuz yanlış anlamadıysam. Yani "resmi" işsizlik oranı artacak. Bu zaten gerçekte olan bir oran. Fakat benim düşüncem bu durum sadece rakamlarla oynamak gibi bir şey. Yani zaten hali hazırda işsiz olan fakat resmi kayıtlara geçmemiş bir kişi sadece resmi kayıtlara geçecek ve oran artacak. Ama tabi yapılan istihdam ile iş gücüne yeni katılanlar arasında istihdam edilenler lehine bir fark olursa, resmi işsizlik oranı azalabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sitede çizik var Ahmet Güneşin yanında

      Sil
    2. Ahmet Allah askina su resmini degistir her seferinde ekrana KIL yapisti zannedip ekrana dokunuyorum. Ne KIL adamsin ya?

      Sil
  21. Son 3 ay işsiz olup, işsizlik maaşı alanlar için önerim işbaşı eğitim programı olacaktır. Işsizlik maaşıniz bitene kadar ek olarak asgari ücret alacaksınız. Bu da en az 2 bin tl demek olur.

    YanıtlaSil
  22. BANKACILIK SİSTEMİ ALARM VERİYOR...

    Abdurrahman Yıldırım uyarıyor:

    Bir holdingin bünyesinde olan bir bankanın hisselerini yabancı ortağına satmasıyla birlikte, yabancıların Türkiye’deki bankacılık sektöründe payının %44.5’e yükseldiğine dikkat çeken Abdurrahman Yıldırım, oranın tehlikeli boyutlara ulaştığını ifade etti.

    Yıldırım yazısının devamında yabancılarının payının bankacılık sektöründe %50’yi aşması durumunda Türkiye’yi bekleyen tehlikeleri de sıraladı:

    http://odatv.com/eger-bir-tane-daha-satilirsa...-2302171200.html

    YanıtlaSil
  23. Ağzından yel alsın hocam.

    YanıtlaSil
  24. Bu gün Şişe Cam Ambalaj'ın işçi almak üzere duyurusu(Mersin-Tarsus) yayınlandi.Aranan (alınacak)elemanların nitelikleri zaten endüstrinin arayıp bulamadığı mekatronik,end.elektrik-elektronik,kalıpcı vs gibi pozisyonlar.Onlarda yönetimin istediği gibi duyurularını yaptılar,ve eleman istihtamına yol verdiklerini ülkenin üstyönetimine böylece deklare ettiler.HAYIRLI OLSUN.Bir ülke böyle şeklen nasıl yönetilir ve yönetilenler nasıl böyle şeklen davranış sergiler.Hayretler içinde değilim ultrasüper hayretlerdeyim.

    YanıtlaSil
  25. Hem dediğiniz gibi iş aramayıp iki hafta içinde hazır olan gruplardan işsizlik grubuna aktarımlar olacak gibi hem de zaten ağırlıklı olarak inşaat sektörüne istihdam oluşturarak işsizlikle ne kadar kalıcı çözümler bulunabilir değil mi hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet sıkıntının bir bölümü de oradan geliyor.

      Sil
  26. Hocam eğer sizin hipoteziniz doğru çıkarsa bunun artık çok basit ve TÜİK'in bu konuda uzmanlaştığı bir yola başvurulabilir. Son 4 hafta 1-2 haftaya çekilir vb. şeyler yapılır o işsizlik çok yükselmez hocam. Ama kendi ayaklarına sıkabilme ihtimalleri yani kayıtsız işsizleri, kayıtlı gösterme cehaletini göstermeleri çok hoş gerçekten umarım bu yazıyı okumazlar:)

    Mesela MB swap ile ne amaçladı? Rezervlerini eritmeden piyasaya dolar sürmek istedi. Sonuç: Bugün itibariyle 89 milyar dolar 5 yılın en düşük rezervine sahibiz. Yoksa bu dolar bu yüzden mi düşüyor böyle?.. (Kaynak: http://www.dunya.com/finans/haberler/merkez-bankasi-brut-rezervi-geriledi-haberi-351201)

    Cehaleti azaltmak için imam hatip açtılar ama cehalet arttı.

    Hocam FED sanırım %90 mart ayında faiz arttıracak. Birde ben şöyle bir şey seziyorum konuşmalarından ama ekonomi bilimine sizin kadar haiz olmadığım için bunu doğrumu yorumluyorum bilmiyorum. Hocam bence FED faizleri arttırma konusunda geç kaldı. Bu enflasyon olayı sanırım kar topu gibi hareket eden bir şey durgunluktan çıkarken. İlk başta çok yavaş yavaş artıyor ama bir nokta var ki o nokta aşılınca bir anda ivmeleniyor. Sanırım FED bu noktayı atladı ve bir an önce seri faiz artırımlarına başlamak istiyor. Sizin bu konudaki düşüncelerinizi, varsa izlenimlerinizi çok merak ediyorum doğrusu hocam. En içten saygı ve sevgilerimle, iyi akşamlar hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım TÜİK bunu yapmaz. Çünkü bu tanımlar ILO'nun standartlarına uygun. Onun dışına çıkacağını düşünmüyorum. Gerçi GSYH hesabında benim kafamı çok karıştıran işlere imza attılar ama neyse.
      Fed'in işli kolay değil. Ekonomi tam olarak canlanmadan faizi artırıp bunu boğmamaya çalışıyorlar. Ama dediğiniz gibi geç de kalmış olabilirler. Zor bir ölçüm ve zor bir karar. Çünkü olay mekanik değil, beklentilerle çok ilgili.

      Sil
    2. Merhaba Hocam, Ümidi kırılanlar dışındaki bir kategori de aslında yine belirttiğiniz standartlar nedeniyle "reel bir istihdam da olmamasına rağmen istihdam da sayılanlardır." Bunun etkisi 2016 için % 2,2'dir. (Ücretsiz aile işçilerini veya kırılgan istihdamı kastetmiyorum) stajyer, evde bakım parası alanlar, TYP'ler vb... buna gizlenen veya ertelenenen işsizlik diyebilir miyiz?
      ilgili yazım için http://xebatistihdam.blogspot.com.tr/2017/02/gizlenen-issizlik-orani-10-reel.html

      Sil
  27. Aslında işsizliğin temelinde yatan sorun veba. Bizim veba ile mücadele etmemiz gerek..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Veba ile mucadele etmek icin once mutfakta coreklenmis farelerden kurtulmak lazim, biz ise tam tersi fareler mutfaga yerlesip kalici olsunlar mi diye oylama yapacagiz yakinda.

      Sil
  28. hocam, merkez bankamız bana göre geç de olsa doğru adımı attı ve faizleri yükseltti. elbette ki bunun da yan etkileri olacaktır ki bunun da başında işsizlik hacminin artması gelecek gibi görünüyor. enflasyonun üzerinde kur yükselişleri faiz artışından daha etkin olduğundan fiyat istikrarının daha fazla bozulmaması adına kırk katırı kırk satıra tercih etti. hocam, reeskont oranları üzerinden olsun geç likidite penceresi uygulamasının büyütülmesi olsun , belli kur düzeyi ki 3,50 ve altından işletmelere dolar satılması gibi uygulamaları da ve net hata noksan kaleminde ciddi büyümeyi de eklersek dolar 3,94 den 3,60 ın da altına doğru gevşetildi. ancak hocam bu durum sürdürülebilir bir durum mudur?. yoksa hocam ilerleyen dönemde dolar kurunda yeniden yükselişler görecek miyiz?. çünkü bu uygulamalar palyatif gibi geliyor bana rasyonelliği tartışılır müdahaleler şeklinde algılıyorum. ne dersiniz hocam?. saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu durum ancak bu faiz ve bu yan düzenlemelerle sürdürülebilir gibi görünüyor. Ekonominin temelleri değişmedi, henüz hiç bir yapısal reform yapılmadı.

      Sil
  29. hocam öncelikle saygılarımı sunuyorum. hocam, GSMH hesaplamasında yıllık bazda aldığımız dış borç da gelir olarak hesaplanıyor değil mi?.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır. GSYH reel olarak hesaplanır. Alınan borç ile bir şey yapılmışsa (mesela inşaat, fabrika, makine, üretim vb) o zaman onlar hesaba girer.

      Sil
  30. Sizi köşeye sıkıştırmak için değil bilmediğim için,

    Kasım 2016 tarihi itibariyle 2.286 bin kişinin iş aramadığı halde çalışmaya hazır olduğunu görüyoruz. Bir başka ifadeyle aslında işsiz olan bu 2.286 bin kişi iş aramıyor göründüğü için işsizler arasında yer almıyor.

    Bu sayıya nasıl ulaştınız?

    TÜİK, işsiz kategorisine sokmadığı 2.286 bin kişiyi ayrı bir tabloda mı gösteriyor? Yoksa sizin kendinize özgü hesaplama yönteminiz mi var?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TÜİK'in yayınladığı işsizlik haber bültenini açın.
      http://www.tuik.gov.tr/HbGetirHTML.do?id=24624
      Bültenin en altında yer alan Tablo 6'ya tıklayın orada bulacaksınız.

      Sil
  31. Hocam Merhaba,

    Öncelikle değerli bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için çok teşekkürler. Bir bankacı olarak yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Elinize, emeğinize sağlık..

    Ben yukarıdaki konudan bağımsız farklı bir konu ile ilgili sizin fikrinizi öğrenmek istemiştim. Daha önce bu konuyla ilgili teorik olarak birkaç yazıda kaleme almıştınız aslında. Bildiğiniz üzere 2016 yılında sermaye hareketi ile ülkeye gelen döviz miktarı 22,3 milyar Usd iken nereden geldiği belli olmayan döviz miktarı ise 11 milyar Usd. Bu kadar büyük bir hatanın olmayacağı aşikar ve bu durum özellikle son 2 yıldır döviz açığımızı nereden geldiği belli olmayan dövizlerle finanse ettiğimize işaret ediyor. Bu kadar yüksek montandaki bakiyenin ne olacağına ilişkin fikriniz nedir? Bilgi alabilirsem gerçekten çok sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Çok açık söyleyeyim nasıl geldiğini bilmediğimiz bu paranın nasıl çıkacağını veya çıktığını da bilmiyoruz. Tek bildiğimiz ya da daha doğrusu tahmin ettiğimiz şey bu paranın bizim kara gözümüz kara kaşımız için gelmediğidir.

      Sil
    2. Sozcu gazetesinde Necati Dogru'nun dunku yazisini okuyun derim.

      Sil
    3. TCMB'nin de bu konuda bir açıklaması olmuştu. Kısa yolunun kopyaladım. İlgili raporun Kutu4 açıklamasında sayfa 29. (2015 yılı 3.çeyrek ödemeler dengesi raporu.)

      http://www.tcmb.gov.tr/wps/wcm/connect/36da2119-e5bf-47d6-980c-20d07ecf8d21/ODRapor_20153.pdf?MOD=AJPERES

      Sil
  32. Mahfi bey 2008 de Türkiye de 30 civarı üni vardı her 6 öğrenciden 1 kişi üniversiteye yerleşiyordu sonra birden üniversite sayısını ve kontenjanları arttırma hevesine kapıldı hükümet. Bugün 180 üniversite var her 2 öğrenciden 1.75 inin yerleşeceği kadar da kontenjan var. O gün gelişmişlik gibi gelen bu popülist politika yüzünden bugün bunca genç şu an işsiz. Yani kurnazlık daha büyük kurnazlık popülizm daha büyük popülizm ile çözülebilecek sorunlar doğuruyor nereye kadar arabayı devirinceye kadar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İşsiz sayısı pek değişmedi. Yani o gün liseyi bitirip işsiz kalanlarla bugün üniversiteyi bitirip işsiz kalanlar bir birine yakın sayılar. Tek fark lise mezununun daha alt bir işle daha düşük ücretle razı olup iş bulma olasılığı belki daha yüksekti. Asıl sorun binlerce insanın üniversite bitirince kendisini üniversite mezunu zannetmesi. Bu bizim geleceğimizi çok etkileyecek bir olay.

      Sil
    2. Üniversite mezunlarımızın sözel becerisi Japonya'daki lise terklerden düşükmüş.
      http://www.diken.com.tr/turkiyede-universite-mezunlarinin-sozel-becerisi-japonyadaki-lise-terklerden-dusuk/

      Sil
    3. Yalnız, 2003 yılı civarlarında ben üniversiteye girmeden 70 küsür üniversite vardı. Bilgi olarak düzeltmek istedim.

      Sil
    4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
  33. Teknoloji tarihine meraklı mısınız?

    Eğer bir mahsuru yoksa: İlk cep telefonunuzun markası neydi, ne zaman aldınız, kaç yıl kullandınız, şimdi nerede?

    Hiç "Commodore 64" kullandınız mı? İzlenimleriniz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz meraklıyım.
      İlk kullandığım cep telefonumun markası Nokia idi. Bu telefonu sakladım, duruyor.
      İlk kullandığım bilgisayar da Commodore 64 idi. Onu saklamadım birisine verdi. Keşke saklasaymışım. O zaman Commodore 64'ü sadece oyun oynamak için kullanmıştım. Pek başka bir işe yaramıyordu.

      Sil
    2. commodore 64 bizde de vardı..kaset takma yeri vardı...ordan tv bağlanıp oyun oynanıyordu...rambo falan vardı...bilseydim vintage ürünlerin büyük değer ifade edeceğini, yada hatıra denen şeyin önemini...sağı solu kırık çatlak diye gidip de çöpe atmazdım...(15 yıl kadar önce)

      Sil
    3. O zaman şimdiki cihazlarımızı da atmayalım. Şuan değersiz gibi durabilir ama sağlam bakarsak bir 20 yıl sonra değer kazanabilir. Sizden çıkarımım bu😊

      Sil
  34. Size teşekkür etmekten başka, elimden bir şey gelmiyor. İyi ki böyle bir blogda, kendinize yazdıklarınızı bizimle paylaşıyorsunuz. Sağolun hocam...

    YanıtlaSil
  35. Hocam azerbeycan cumhurbaşkanının eşini kendine baş yardımcı olarak ataması hakkında ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek adam rejimlerinde bunlar normal sonuçlar.

      Sil
    2. Tek adam rejimlerinde, kadinlar basa gecemiyordur. Guya bir seyleri elestirirken, yonetici deyince bir tek erkegi anlayip ne oldugunu belli eden kafalar umarim tez zamanda degisir.

      Sil
    3. Adsiz 09:50 adam deyince erkek anliyorsun, bazi kadinlar bazi erkeklerden daha adamdir.

      Sil
    4. Adsız 09:50 kadın zaten basa geçmemiş ki yardımcı olmuş ne okuduğunu anla önce

      Sil
    5. Sizin kapasiteniz bu kadar. Kadini tanimiyorsunuz sahiplerinizin gosterdigi dogrultuda yorumlar yapiyorsunuz. Yorumlari yaparken de kapasitenizi gosteriyorsunuz. Guya cok demokratik cok bilimsel cok esitlikcisiniz ancak Tek adam diyerek kadinlarin yonetici olamayacagini dusundugunuzu gosteriyorsunuz. Klasik kamalist klasik chpli iki yuzlulugunu sergiliyirsunuz.

      Sil
    6. Arkadaşlar niye kuru polemiğe giriyorsunuz...

      Keşke Mehriban Aliyeva gibi başkan yardımcıları her ülkede olsa (ve hatta başkan olsa), ömrümüz yetecek mi acaba o günleri görmeye...

      (Feminaziler üzerine alınmasın, espriyi bir zahmet anlasın.)

      Sil
  36. Üretim yapmadan, yanlızca işsizliği azaltma amacı ile atılacak her adım zaten işsizliği arttırır. Konu ile alakasız gibi görünüyor ama Davide Furceri makalesi vardı, vergi oranlarındaki artışın işsizliği nasıl arttırdığı ile ilgili.

    YanıtlaSil

  37. Hocam hesaplamada küçük bir hata olduğunu düşünüyorum. 2286 kişiyi işsiz sayısına ilave edersek işgücüne de ilave etmemiz gerekiyor. Bu durumda oran şöyle oluyor.

    (3715+2286)/(30781+2286) = % 18,1

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  38. mahfi bey hdp hayır mu diyecek sizce

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok guzel bir soru, bu soruna baska bir soru ile cevap vereyim sen dusun bul. Eger bir Kurt devleti kurulmak istense ve bu Kurt devleti topraklarinin onemli bir kismini Turkiyeden alacak olsa, bunu zorlamak icin tek bir kisinin kolunu bukmek mi daha kolaydir yoksa parlemento'nun, bagimsiz yargi'nin ve guclu bir ordunun mu? Acaba tek adam rejiminin amaclarindan biri de bu olabilir mi? Sadece bir dusunce tabii.

      Sil
  39. Sayın hocam konuyla alakalı değil ama şahsınızla ilgili bir merakım var mazur görürseniz;Hiç hızlı okuma kursuna gittiniz mi? gittiyseniz 300 sayfalık bir kitabı veya bir gazeteyi ne kadar sürede okuyabiliyorsunuz?

    YanıtlaSil
  40. Hocam bloglar,forumlar vb şeytanın avukatlığını yapanlarla dolu,gerçekse son derece dinamik ve proaktif kadrolar tarafından yönetildiğimizdir, netice itibariyle Türkiye büyüyerek güçlenmeye devam edecektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ban bir tane proaktif davranış örneği verebilir misiniz?

      Sil
    2. Hayatınız hüsn-ü kuruntudan ibaret.

      Sil
    3. Yol yaptılar ya işte, bundan proaktif ne olabilir.

      Sil
  41. 2016 Kamu Personeli Seçme Sınavı sonucu alınan a kadro puanların geçerlilik süresi bir yıla düşürülmüştü. Sınava katılan adaylar bu durumun yaratacağı olumsuzlukları düşünmeden çalışmalarını son güne kadar devam ettirdi. Yaklaşık 200 bin kişinin katıldığı alan sınavlarından farklı puan türlerine göre on binlerce aday 80 puan ve üzeri almayı başardı. Bu puanın kurum sınavlarına katılabilme noktasında bir anlamı olduğunu bilen adaylar, sınavın üzerinden dokuz ay geçmiş olmasına rağmen çalışmalara aralık vermeden bugüne kadar devam etti. Hain darbe teşebbüsünün ülkemizde açtığı derin yaralara rağmen, İİBF, SBF, İstatisitik ve Hukuk mezunları açılabilecek kurum sınavlarına hazır olmak zorunda olduklarını bilerek hareket etti ve çalışmayı bırakmadı.

    A kadro puanların iki yıl geçerli olduğu yıllarda, her yıl açılan kurum sınavlarının çoğu 2016 KPSS sonrası açılmadı. 2016 yılı öncesi KPSS'ye katılan adaylar için her yıl 50 ile 75 arasında kurum sınavı açılırken, 2016 KPSS sonrası açılan kurum sınavı bu sayının çok altında kaldı. Örneğin, 2014 KPSS a kadroları için yeterli puanı almış bir aday, puan geçerliliğinin iki yıl (2016 KPSS sonuçlarının açıklanması tarihine kadar) olduğunu da hesaba katarsak 100'den fazla kurum sınavı açıldığını görmüştür. Oysa, KPSS 2016 sınavında aynı puanı alan bir aday için bu sayı sadece 20 civarında kaldı. Aynı şekilde herhangi bir yılın KPSS sınav sonucuna göre Gelir Uzman Yardımcılığı sınavında ilgili puan türünden 75 ve üstü puan alan adaylar, iki yıl içerisinde en az 2, en çok 4 Gelir Uzman Yardımcılığı sınavına katılabilirken, 2016 KPSS sonucuna göre KPSS P35 'ten yeterli puanı alan adaylar için bir sınav dahi açılmadı.

    2016 KPSS sonrası, kariyer mesleklerde yıllarca en çok atamanın yapıldığı Gelir Uzman Yardımcılığı sınavının bir türlü açılmaması İİBF, SBF ve Hukuk mezunlarının mağdur olmasına sebep oldu. Yeni sınava bir kaç ay kalması sebebiyle, adayların umutları iyiden iyiye tükenmeye başladı. KPSS P35 puan türünden 75 ile 90 puan arasında puan almış yaklaşık 15 bin adayın puanı hiçbir Gelir Uzman Yardımcılığı sınavına katılmadan yanıyor olması, adaylar üzerinde derin üzüntüye sebep oldu. Bütün gelecek hayalini kamuda meslek sahibi olabilme üzerine planlamış lisans mezunlarının bir türlü gelmeyen ilan nedeniyle psikolojileri alt üst oldu. Forum sayfamızda yer alan adayların işsizlik sebebiyle, büyük psikolojik sorunlar içine girerek, antidepresan kullanmaya başladıklarını ifade etmeleri yaşananları özetler nitelikte.

    Kamu atamalarında minimal bir seviye izlenmesi konusunda alınan kararların KPSS 2016 sonrası çok katı bir şekilde uygulanması durumun vehametini iyiden iyiye arttırdı. Bu durumun yarattığı sorunların kısmen de olsa azaltılması adına İİBF ve SBF mezunlarının aldıkları puanları kullanabilecekleri bir Gelir Uzman Yardımcılığı sınavının açılması en büyük temennimizdir. Gelir Uzman Yardımcılığı sınavının KPSS 2017 sonuçlarının açıklanmasından önce açılmasını talep ediyoruz. Maliye Bakanımız Sn. Naci Ağbal ve Maliye Müsteşarımız Sn. Abdullah Kaya beyfendiden yaşanan mağduriyetin artmaması adına müjdeli bir haber vermelerini umut ediyoruz. 2016 KPSS puanlarının hiçbir işe yaramadan geçerlilik süresinin bitiyor olmasına bir çözüm bulunmasını bekliyoruz.

    YanıtlaSil
  42. İşyerinde gereksiz eleman diğer çalışanların da verimliliğini düşürür.
    Fazlası da zarar azı da.

    YanıtlaSil
  43. pişmiş aşa su katmayın hocam..işsizlik azalacak işte..gelsin %50 gerisi önemli değil...

    YanıtlaSil
  44. Hocam, asgari ücretin issizligin artmasinda etkisi oldugunu düsünüyor musunuz? Secim döneminde asgari ücretin issizlige olabilecek etkileri hic konusulmadan tüm partiler asgari ücreti acik artirima cikarttilar. Isvicrede 2014 yilinda halk oylamasinda asgari ücret issizlige yol acabilir diye halk tarainfdan reddedildi. Türkiyede kimse bu konuyu ele almiyor, özellikle siyaset kanadindan. hayretler icindeyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. doların ve enflasyonun arttığı bir dönemde asgari ücret kaç tl olmalıydı ? 1.400 tl bile yıl içinde eriyip gidecek bunu düşünende pek yok..

      Sil
    2. Adsız 11:39 Kulaktan duyup,tam duyamadığın şeylerle ahkâm kesiyorsun. İsviçre'de halk oylamasında reddedilen şey asgari ücret değildi. Ne olduğunu sana burada bedavadan söylemeyeceğim. Azıcık araştırırsan bulur öğrenirsin ve belki bundan sonra yarım yamalak duyduklarınla değil araştırıp öğrendiklerinle yorum yaparsın.

      Bir kere daha düşününce, senin araştırma falan yapmayacağına karar verdim. Bu defalık benden öğren. İsviçre'de referandumda reddedilen asgari ücret değil, yabancılar dahil ülkedeki HERKESE aylık 2500 frank maaş bağlanmasıydı. Yılını da yanlış biliyorsun. Onu bilmesen de olur.

      Sil
  45. İşverenlere yeni istihdam için verilen teşvikin çok cazip olmasının yeterli kalifikasyona sahip olmayan, yani vasıfsız dediğimiz işgücünde işsizliği artıracağını düşünüyorum. Nasıl mı? İşveren yeni işçi alarak teşvikten yararlanır ve eski işçilerini de bir şekilde işten çıkarabilir. Bu durum teşvikin özellikle çok cazip olduğunda beklenenden de çok olabilir. Bu durumda teşviklerin istihdama katkısı beklenen oranda olmaz.
    Bilmem katılır mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşvikten yararlanabilmek için 2016 da mevcut işçi sayısının üstüne eleman alması lazım.

      Sil
  46. Hocam merhaba,

    2 yorumum olacaktı;

    1. Kapitalist sistemde bireylerin ve kurumların rekabet içinde yarışarak en iyiye ulaşma arayışı vardır. Bunun için yeni bir bilgi, ürün, hizmet geliştirmek ve verimlilik çok önemlidir. Bu sayede güçlenen bireylerin ve kurumların toplumu ileri götüreceği ve ülkeyi diğer ülkelerin önüne geçireceği varsayılır.

    Bu açıdan bakıldığında her iş yerine ihtiyaç olmadan bir işçi alımının kapitalist felsefeyle çeliştiğini düşünüyor musunuz?

    Not; Bu arada bu öneri sadece bize özel değil. Yanlış hatırlamıyorsam benim çocukluğumda kapitalizmin beşiği ABD'de Ronald Reagan da böyle bir öneride bulunmuştu.

    2. İşsizlik fonu özellikle kişisel bir kusuru olmadan işten çıkartılmış çalışanların yeni bir iş bulup çalışana kadar geçen sürede desteklemek için kurulmuştu. Fonun kuruluş amacına yeniden bakmak lazım ama fonun kullanımı sanki siyasilerin keyfine bırakılmış gibi.

    Burada yine iş piyasasına destek olunuyor, eğer fonun kuruluş amacında bu varsa ki sanırım vardır, yine bir nebze de olsa kabul edilebilir. Ancak daha önce bu fondan GAP projesine kaynak aktarıldığını da biliyorum.

    Siz bu fonun kullanımındaki uygulamaları nasıl buluyorsunuz?

    Teşekkürler,
    Hasan

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1- Katılırım.
      2- İşsizlik Fonundan yapılan bazı kullanımlar fonun kuruluş amacına uygun değil.

      Sil
    2. Fon 100 birim harcamada işsizlik ödeneğine 30 birim vermişse 70 işsizlik ödeneği dışına harcanmış...

      http://xebatistihdam.blogspot.com.tr/2017/02/issizlik-sigortasi-fonu-hakkinda-zaten.html

      Sil
  47. Hocam aslinda issizlik artabilir yerine issizlik orani yukselebilir demek belki daha dogru olurdu. Fiziki olarak issiz insan sayisinda artis yok (hatta belki azalis var) ama hesaplama yonteminden dolayi gozuken oran degisiyor sonucta.

    YanıtlaSil
  48. Hocam konuyla alakasız bir sorum olacak

    1. Bir para birininin degeri sadece belli bir baska para birimine gore degisebilir mi?
    Ornegin bir sekilde TL dolara karsı deger kazanırken diger para birimlerine karsı değeri değişmeden kalabilir mi? Böyle bir şey var mı?

    2. Konuyla ilgili olarak bir programda 'büyümenin %5 in altında oldugu her yıl işsizlik artacaktır' tarzında bir şey söylenmişti. Şu anki büyüme oranımız 2016 icin büyüme oranı 2.5 civarındaydı 2017 icin ise beklenen 3.6 olacak diye hatırlıyorum.
    Bu duruma bakarsak bu şekilde bir istihdam artışı çalışmasının iyi sonuc vermesini beklemiyorum. İşsizlik daha da artacak gibi ve eger sizin hipoteziniz de çıkarsa ciddi bir artış olacak muhtemelen.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  49. Sürekli bilim de bilim, bilim de bilim yazıp duruyorsunuz.

    Scientology tarikatının mensubu musunuz Mahfi bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Scientology sizin de dediğiniz gibi bir tarikattır. İçinde bilim sözcüğünün geçmesi onu bir tarikat olmaktan çıkarmaz.
      Tarikat: Bir dinin içinde, özellikle İslamlıkta, tasavvufa dayanan ve kimi ilkelerle birbirinden ayrılan kollardan, Tanrı’ya kendine özgü bir tarzda, ayrı tarzda ulaşma savında olan yollardan her biri olarak tanımlanıyor.
      Dolayısıyla bilimle hiç bir ilgisi yoktur.
      Bilim ile inanç farklı yollardır. Öyle olunca bilimle ilgilenen bendenizin herhangi bir tarikatla ilgisinin olması mümkün değildir.

      Sil
    2. Ya bizleri kandırıyorsanız, nasıl emin olacağız?

      Sil
    3. Hahahahahaha!

      Sil
  50. http://dunyalilar.org/gereksiz-isler-olgusu-uzerine.html/ hocam rica etsem bu yazi ile ilgili bi yazi yazabilir misiniz, yorumunuzu merak ettim

    YanıtlaSil
  51. Hocam Merhaba, 2286 bin rakamını işsizler arasına dahil ederek hesap yapacak olursak aynı rakamı işgücü içerisine (paydaya) de dahil etmemiz gerekiyor. Öyle yapınca oran yüzde 19,50 değil yüzde 18,15 çıkıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tespitiniz doğru, buna göre düzelttim, teşekkür ederim katkı için.

      Sil
  52. Hocam kamu iç borç stokuna sgk nın yerel yönetimlerin kitlerin borcu dahil olmuyor mu ? Burada sıkıntı yapıyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olmuyor çünkü sonuçta bu bir kapalı devre. Yani birinin borcu diğerinin alacağı oluyor.

      Sil
    2. İyi ama diyelim ki bir kit özel sektörden borçlandı. Şimdi bu kamu borcu değil midir değerli hocam ?

      Sil
  53. Hocam Mehmet Şimşek yurtdışında yapacağımız yatırımlar cari açığı azaltır demiş. Bu nasıl olacak yurtdışında yapılan yatırım bizim ülkemizde yaratılmıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yurtdışında yapılacak yatırımlar oradan elde edilen gelirler Türkiyeye getirilince cari açığı düşürür.

      Sil
    2. Birincil gelirler galiba hocam. Sağolun şimdi oturdu.

      Sil
  54. Mahfi Bey hatırlayacağınızı umuyorum, haftalar önce size bir kitlenin aynı anda aynı şeye inanmasının günümüzde geçmişe nazaran daha mümkün olduğunu, bu tür kitlelerin kendi gerçekliğini kendilerinin kurabileceğini söylemiştim (Post-truth):

    Yoğurdun siyah renk olduğuna aynı anda inanmak,

    İşsizliğin hissedilmediğine aynı anda inanmak,

    Enflasyonun olmadığına aynı anda inanmak,

    Faizin sebep enflasyonun sonuç olduğuna aynı anda inanmak...

    Sadece ekonomide değil hayatın her alanında gözlemleyebilirsiniz.

    Ülke, adeta paralize vaziyette!

    Sizin Veba yazınızda, Camus kendi döneminde gözlemlediklerini öyküleştirirken ana tema o yıllarda acının toplumun pek çok katmanı tarafından hissediliyor oluşuydu. "Acı yok!" diyen neredeyse yoktu. Acıyı, ister dinle ister başka gerekçelerle, sindirmeyi kendilerine öğretmişlerdi. Faşizm işte tam da bu sindirme yolundan ilerledi 1930'larda!

    Bugün daha tehlikeli bir hâl var: Günümüzün Vebasında ise acı hissettirilmeyecek kadar birileri tarafından saklanabiliyor, acıyı geciktirici haplar ortaya atılıyor:

    Avrasya Tüneli hapı,
    3. köprü hapı,
    3. havalimanı hapı,
    Kanal İstanbul hapı,
    Varlık fonu hapı,
    Taşeronların memurluk kadrosuna terfi ettirilmesi hapı,
    Daha fazla işçi istihdam etmesi için özel sektöre istikamet verilmesi hapı,
    240 aya yayılan taksit ödemeyle konut sahibi olmanın özendirilmesi hapı,
    Beyaz eşya KDV'lerinde yapılan indirimler hapı,
    Torun bakan büyükannelere maaş bağlanması hapı gibi...

    Sanki 17 Nisan sabahı Türkiye'yi güllük gülistanlık günler bekliyormuş gibi bir "toplu inanış" var!

    Bunu yazmaya elim hiç varmıyor ama yazmak zorundayım:
    "Aynı anda aynı şeye inanmak" modelinin devam etmesiyle #EVET'çilerin kazanacağı endişesini taşıyorum!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cehalet kısa sürede kazanabilir ama uzun vadede mutlaka kaybeder. Mesela bundan 500 yıl önce insanlar dünyanın düz olma fikrine daha yatkınlardı ama şimdi sayıları oldukça azaldı.

      Aynı şekilde dünyanın güneşin etrafında döndüğünen inanan insanlar vardı ama şimdi sayıları oldukça azaldı.

      Yapay zekanın asla bir insan gibi düşünemeyeceği fikri bundan 15 yıl önce çok popülerdi, şimdi ise 50 yıl sonra insandan çok daha rasyonel kararlar verebilecek pc'ler olduğundan eminiz. Aslına bakarsanız çok daha kısa tarihtede olabilir.

      Çünkü önceden bilgi seviyesi aritmetik artıyordu(1,2,3,4,5,6,7,8,9,10 şeklinde) şimdi ise geometrik artıyor.(1,2,4,8,16,32,6,4,128,256,512,1024,2048,4096 şeklinde)

      Bu mantıkla yola çıkarsak yanlış bilgi eskisi kadar yer yüzünde tutunamıyor ve daha çabuk yok oluyor eskiye nazaranla. Bu sebeple artık bilimsel gelişmeler ışığında ve teknolojiye ulaşımın her geçen gün demokratikleştiği bir ortamda umarım insanlar inanmayı değil, bilmeyi tercih ederler!

      Sil
    2. Sayın adsız 18:59

      Bu endişeyi sadece siz taşımıyorsunuz. Yakın zamanda sonuçları açıklanan bir ankette "hayır" oyları fazla çıkmasına rağmen "sizce kim kazanır" tarzı bir soruya referandumda "hayır" diyeceğini belirtenlerin önemli bir bölümü "evet" kazanır diye cevap veriyordu. Bu durum bence "post-truth" anlayışından çok ülkemizdeki bir gerçeğin getirdiği yılgınlığın sonucu. Karşımızda 15 yıldır girdiği her seçimi şöyle ya da böyle kazanmış bir iktidar var. Hatta kaybettiği seçimi bile yok hükmünde sayıp yeni bir seçime giden ve bu seçimi kendi istediği şekilde sonuçlandıran bir iktidar. Bence sizin endişenizin nedeni bu 15 yılın verdiği yılgınlık, bir nevi öğrenilmiş çaresizlik. Lütfen bu duygunun size hakim olmasına ve oy vermeye gitmenizi engellemesine izin vermeyin, zira bu kez durum çok farklı görünüyor.

      Saygılar...

      Sil
    3. Eyvah. 500 yil daha mi bekleyecegiz. yapmayin etmeyin. Ne cehaleti.? onlar cahil degil. Onlar daha önce kendilerine Dünyanin yuvarlak oldugunu söyleyen birileri olmadigi icin Dünyanin düz oldugunu söylüyorlardi. Sayin Bilal Akgün, su sekilde aciklamaya calisayim.. Adam Prof. Biyoloji.. fizik.. kimya.. matematik.. Okumus. Diyor ki.. Egitim sisteminden Darwin teorisi bölümü cikarilmali yerine Adem/Havva yaratilis tezi koyulmalidir...

      Efendim bunu en son aktüel bir örnek ile de söyle aciklayabilirim..

      Urfa da vatandaslar ekili tarlalari daha bereketli olsun diye yagmayan yagmuru yagdirmak icin yagmur duasina cikmislar..

      Gönüllü vatandaşların önderliğinde; hayırseverler vatandaşların yardımıyla gerçekleştirilen yağmur duasında İlçe Müftü Vekili Mehmet Sain’in kıldırdığı iki rekat namazın ardından, kuraklığın sona ermesi, yağmurun yağması için dua edildi.

      """""""""" Törende, 40 küçükbaş hayvan kesildi""""""""

      Bilal Bey kardesim... soru ve sonuc su.. Bu Aziz millet yagmurun nasil yagdigini bilmiyor.. ya da bu Aziz millet yagmurun dua ve kuzulari Kurban ederek yagdigini biliyor.

      Simdi... Biz Bu Aziz millete Yagmurun nasil yagdigini mi ögreticez. ya da yagmurun Dua ve kuzu kesmekle yagmadigini mi ögreticez.

      Sizce hangisi daha kolay.?


      En önemli soru.. Sizce bu Duayi yapanlar 16 nisanda Hayir oyu kullanirlar mi.?

      Sil
  55. Yakında uzun süredir AKP’nin icraatına ses çıkarmayan, CHP’ye destek olmayan o patronlar artık ceplerindeki servetin onlara değil AKP’ye ait olduğunu görecek ve Türkiye’de kapitalist piyasa ekonomisi bitecek.
    Bu arguman size çok politik gelebilir, ama daha somut örnekler de var. Açın, TEPAV’ın araştırmasını okuyun:
    “Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Kasım 2016 verilerinin değerlendirildiği TEPAV İstihdam İzleme Bülteni’nin 59. sayısında Kasım 2016’da sigortalı ücretli çalışan sayısı Kasım 2015’e göre 140 bin, KOBİ’lerdeki sigortalı ücretli çalışan sayısı ise 156 bin azaldı. Diğer bir deyişle Kasım 2015’e göre çalışan sayısındaki azalış KOBİ çalışan sayısındaki azalıştan kaynaklandı”.
    Ya…. bitirdik KOBİ’leri. Daha vahim örnekler var. TUIK revizyonuna göre, 2012-2015 arasında büyümenin motoru inşaat sektörü olmuş.Finansinvest raporunu:
    “Zayıf ekonomik faaliyet beklentisi ile birlikte bu endişe verici işaretler birlikte değerlendirildiğinde, hükümetin iç talepteki zayıflığı telafi etmek için altyapı harcamalarını artıracağı yönündeki söylemlerine rağmen, 2017 yılında özel inşaat sektöründe kasvetli bir görünüm bekleniyor”.
    Daha kasvetli bir görünüm ise ticari inşaat sektöründe var:
    “Son yıllarda en fazla yatırım çeken alanların başında gelen Türkiye ofis pazarında kiralama ve satış talepleri 2016 yılında düşmeye başladı. 5.1 milyon metrekarelik bir ofisin olduğu pazarda, ekonomideki daralmanın yanı sıra bir anda çok fazla ofis arzının pazara girmesi ofiste büyümenin gerilemesine neden oldu. Bundan dolayı boş kalan ofis sayısı artarak yüzde 23.6’lara yaklaştı. Diğer taraftan pazara yeni yapılan ofislerin girmeye devam ettiği görülüyor”. (Dunya)
    Turizm? Can çekişiyor (IMF raporu).
    Enerji: Millet kaçmak için can atıyor.
    Bankalar: Kar etmeleri yasak artık.
    Perakende: Yabancı markalar “Auf Wiedersehen” dedi.
    Beyaz eşya, kahverengi eşya, molibya: KDV indirimleri ile ayakta duruyor ve halk oylamasından sonra sudan çıkmış balığa dönecek.
    Tebrikler bize. Samimi olarak söylüyorum, Orta Doğu, Kafkaslar ve Balkanlar’ın en dinamik ve girişimci özel sektörünü bitirdik tükettik ve bezdirdik. Şimdi devlet eliyle büyümeye kalkışacağız. Onu da beceremeyeceğiz. En son aşamada iktidarın sürmesi için servetlerin el değiştirmesi var.
    “Şu referandum bitsin bak neler olacak”.

    YanıtlaSil
  56. Akbank dolara % 3,10 faiz veriyor, tarih 24 subat 2017. $ faizleri daha 2 ay oncesinde % 1,5 civariydi. bu ne demektir, yurtdisindan ulkemize $ akmasi demektir tabi bu bizim lehimize bir durum degildir ki faizinle birlikte yani daha fazlasiyla $ cikisi olacaktir. son gunlerde dolarin bu kadar dusmesinin sebebi yabanci mevduata uygulanan faizin yukselmedir ki bence bu daha da karanlik noktalara gittigimizi dusundurur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dikkat etmişsinizdir, euro mevduat faizleri ona keza çok düşük. Bu daha çok USD nin kıt, EURO nun bol olması nedeniyledir. Ve sanırım bu faizler yurt içindeki yerli/yabancı yatırımcılara hitap ediyor. Yani bu faizlere yurtdışından oluk oluk para akmaz. Ve bankaların USD mevduatlara verdikleri yüksek faiz şubatta başlamadı 2016 yılında da bu seviyelerdeydi.

      Faiz nedeniyle verdiğimiz döviz belimizi bükecek bir miktar değil. Biz asıl döviz kaybını yüksek kurdan TLye geçen, tahvil ve hisse senedi piyasasında iyi bir kazanç sağlayıp, düşük kurdan tekrar dövize geçen yatırımcılara kaptırıyoruz.

      Ve bu oyunda ne yaparsanız yapın her zaman yabancı kazanır. Finans piyasalarında kaybettirirsiniz reel piyasada kazanır. Şirketlerimizi ucuza kaptırırız.

      Odaklanmamız gereken tek şey bu ülkenin sermayesini arttırarak nasıl daha çok sürdürebilir bir üretim sergileriz, daha çok döviz kazanmak için.

      Sil
  57. Gecen gunlerde bir haber gecti ve aklima taklidi bir insaat sirketi tanap projesinde rekor kirmis boru hatti dizilisinde kulanilan makina ekipmana baktim hepsi de yabanci menseli aslinda kirilan rekor yabanci ekipmanla iscilik rekoru bu ovunulmesi gereken bir durum mu yoksa tersi mi ?

    YanıtlaSil
  58. Turk iscisi dunyanin dort bir tarafinda talep edilen bir isci hatta bir cok gelismis ulkeyi insaat etmis fakat turk muhenisligi sanki turk fotbolu gibi ekonomide karsiligini veremeyor dusuncesindeyim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun yillar yurtdisinda calismis bir insaat muhendisi olarak belirtmeliyim ki muteahhitlik hizmetleri miktarsal olarak buyuk isler gibi gorunur ama kendi ulkemize ve gelecegimize katkisi cok kisitlidir. Turkiyeden giden isci ve bir miktar malzeme harici cogu sey zaten o ulke imkanlariyla cozulur ki, sonucta bize pek birsey kalmiyor. Uretmek lazim, mumkunse yuksek teknoloji urunu uretmek lazim. Ama o da egitimle oluyor, arastirmayla, bilgiye yatirimla. O da bizde yok malesef.

      Sil
  59. Türkiye toplam nüfusu: 79.8 milyon, gerçek işgücü 33 milyon - gerçek işsiz 6 milyon= Çalışan sayısı 27 milyon. Yani çalışan 27 milyon kalan 52.8 milyon nüfusa bakıyor diyebiliriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam olarak diyemeyiz. Çünkü kendi başına çalışanlar ve işverenler de var. Sonuçta çalışanların çoğu parasını işverenden alıyor.

      Sil
  60. Hocam ben farklı bir soru sorucaktim izninizle Türkiye'nin 2017-2019 OVP göre ocak ve Şubat aylarında bakılarak bu tahminlerin gerçekleşme olasılıkları olup olmadığını söyleyebiliriz?

    YanıtlaSil
  61. İŞSİZ BIRAKILAN AKADEMİSYENİN AKIBETİ...

    Çukurova Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri Bölümünde asistanlık yapan, doktorası bitince 50/D uyarınca işten atılan "Dr. Mehmet Fatih Tıraş" intihar etti.

    Sendika.org'da yer alan habere göre; 2010-2016 arasında Ekonometri Bölümünde asistanlık yapan Tıraş, işten atıldı. Uzun süre işsiz kalan ve yeni bir iş bulamayan Tıraş, aynı zamanda "Barış İçin Akademisyenler" bildirisinin imzacılarındandı.

    "Eğitim Sen" üyesi Tıraş'ın intiharının ardından Eğitim Sen Adana Şubesi bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

    "Çukurova Üniversitesinde Barış İmzacısı üyemiz Ar. Gör. Mehmet Fatih Tıraş, barış imzacısı olduğu için görev süresi uzatılmadığı ve birçok üniversite tarafından işe kabul edilmediğinden geçirdiği psikolojik travma nedeniyle yaşamına son vermiştir. Başta ailesi, dostları olmak üzere tüm eğitim ve bilim emekçilerine başsağlığı diliyoruz."


    http://odatv.com/atilan-akademisyen-intihar-etti-2502171200.html

    YanıtlaSil
  62. Diyelim ki bir kit özel sektörden borçlandı. Şimdi bu kamu borcu değil midir hocam ? Bu borç hazinenin borcu dışında mıdır içinde mi hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İç borç için bu tür bir hesap tutulmuyor. Bu benim de itiraz ettiğim bir durum ama böyle.

      Sil
    2. Biraz mantıksızmış hocam

      Sil
  63. Şöyle birsey olamaz mi hocam devlet faiz oranlarini indirip yabanci sermayenin ülke içine girmesini teşvik edip istihdami artiramaz mi bu bir ikincisi ozel sektör cok kötü bir durumda borçlarını ne yapabilirde odeyebilir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yabancı sermaye bir ülkeye faiz oranı düştüğü için mi gelir çıktığı için mi?
      Ancak ülkenin durumu iyileşir de özel sektör de iyiye giderse ödeyebilir.

      Sil
    2. Ciktigini icin gelir hocam sagolun teşekkür ederim bu arada referandumda yaklaştığı için ekonomi sizce nasil olur piyasalarda hareketlilik nasil olur biliyorsunuz ki dolar ciddi derece düştü bu koni hakkindaki düşünceleriniz nelerdir

      Sil
  64. Hocam peki sgk yerel yönetimler falan yurt içinde özel sektörden borçlanabiliyor mu ? Yoksa bu işi onlar adına hazine mi yapıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SGK borçlanmıyor Hazine'den para aktarılıyor, yerel yönetimler borçlanıyor. Bu genellikle bir banka kredisi almak şeklinde olmuyor da yapılan için bedelini borçlanmak gibi oluyor.

      Sil
  65. Sayin hocam insanlarda söyle bir algı oluştu banka döviz satarken genelde volatilite yüksekse makas farklarini aciyo ama dusukse makas farkı çok az.Şubat ayı itibariyle döviz kuru düşüş egilimindeydi ve bankalar hep tuzak kurar gibi satış yaptılar ilk sorum bunlar dövizin çıkacağını yada düşeceğini önceden haber alıyorlar mi.??ikinci sorum ise piyasalardaki aşırı belirsizlik ortamı sizce ne zaman sona erebilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Volatilitenin bu kadar yüksek olduğu bir ortamda banka da volatil davranıyor. Çünkü biraz önce 1'e sattığını biraz sonra 1,1'e yeniden almak durumuyla karşılaşabileceği endişesi yaşıyor. Önceden haber alma gibi bir durum yok. Çünkü döviz fiyatı piyasada anlık talep ve arza göre şekilleniyor.
      Türkiye açısından 2017 boyunca bunun kolay kolay sona ermeyeceğini kabul edip ona göre davranmakta yarar var.

      Sil
  66. Sayın Hocam maalesef ülkemizin ekonomik konular içerisinde en üzücü sorun işsizlik ve işsizligin en önemli kısmını da genç nufusun oluşturması dır. ikinci en önemli sorun girişimciligin olmaması.. ben de dahil olmak üzere herkes kolay yoldan para kazanma peşinde üretmek isteyen kimse yok maalesef üreten degil tüketen bir toplum olmuşuz tükettikçe de mutlu oluyoruz .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tüketici olmaktan korkmayın. Tüketim olmazsa üretim olmaz. Bizim sorunumuz tüketim değil. Bizim sorunumuz o tüketimi karşılayacak üretimi ülkemizde yapamamak ve çoğu ara malı ve yatırım malını ithal ederek üretim yapmak. Ki o da temelde yanlış, bilim dışı eğitim modeline dayanıyor.

      Sil
  67. mahfi hocanın yazdığı kitaplardan
    Kolay ekonomi ile başlayın. Sonrada ilginiz artarsa ekonomide analiz kitabını okuyun

    YanıtlaSil
  68. Buraya yazan cok bilgili insanlar var bazi arkadaslar bastaki aciklamayi iyi okumadan mahfi bey tarafli gibi yazi yaziyor soylemek dogru degil aslinda mahfi bey birakin tatafligi nisandan spnraki turkiyenin durumunu yazmaya cekiniyor ulke durumu ekonomik olarak cok kotu su anda hukumet dahada bozulmasi icin ne gerekiyorsa yapiyor 2001den daha kotuye gidiyor gitmesi icinde her sey yapiliyor mahfi beye cok onemli soru devlet ve ozel sektor borclarini erteleyip uzun vadeye yayabilirmi ayrica yeni borc alabilirmi yoksa bunlar olmazsa allah rahmet rysin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer siyasal ve sosyal sorunların daha da artmasına yol açarak riskleri artırmazsak bu borçları yenilemekte sorunumuz olmaz. Ama riskleri artırırsak durumumuz karışır.

      Sil
  69. Yani hocam şunu söyleyebilirmiyiz resmi işsizlik oranına yansımayan işsizlik ,resmî rakamlara yansıyacak ve aslında Buda ortaya Yeni çıkan bir işsizlik değil var olan bir işsizlik ve bunu sarılmaya gerek duyulmamış ve enfeksiyon kapıp ağırlaşan bir vaka olarakta tanımlayabilirmiyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Giriş kısmını beğendim. Yani "resmi olmayan işsizliğin bu önlemlerle resmi hale gelmesiyle resmi işsizlik oranı artabilir."

      Sil
  70. Benim Kolay Ekonomi kitabımı okumanızı öneririm. Hangi bölüme gideceğinize ondan sonra karar verin.

    YanıtlaSil
  71. Merhabalar hocam, size bir kaç sorum olacaktı. Umarım cevaplarsınız.

    1) Ükemizin, 2017 yılında 80 milyar dolar civarı borcunu ödemesi gerekiyor. Bu kadar parayı bulup nasıl ödeyecek? Ülke borçları katlanarak artmaya devam edecek mi?

    2) Ekonomik kriz kapıyı kırıp girdiğini nasıl anlarız. Bir sabah halk kalkmış kriz var demesi için neyi gerektirir?

    3) Turizm ve sanayi çöküşe mi gidiyor yoksa durgunluk mu yaşanıyor?

    YanıtlaSil
  72. Teşekkür ederim hocam cevabınız için saygilar..

    YanıtlaSil
  73. sırf işsizlik oranı artacak diye önlem alınmasın mı yani hocam?
    söylediklerinize katılmıyorum.
    iktidar partisi yanlısı değilim. burada bu politikanın popülist olduğunu ve yapısal sıkıntıları olduğunu savunabiliriz ama böyle bir hipotezle bu politikayı çürütmeye çalışmak biraz komik olmuş.

    saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam istihdam ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkiye dair bazı konular vardır, https://turkau.com/ekonomik-buyume-ve-tam-istihdam-arasindaki-iliski/ burada yer alıyor. Yani Mahfi hocanın dediği konu farklı

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi