Kur, Faiz, Enflasyon Üçlüsü

Prof. Dr. Veysel Ulusoy twitter hesabından bir şema paylaştı. Önce o şemayı gösterelim.                                                    
   
Bu şemanın altına da şöyle bir not eklenmişti: Bu üçünden ancak birini sabit tutabilir, kontrol edebilirsiniz. Diğer ikisi dalgalanmaya bırakılır (yani denetim dışıdır.)

Bu şema ve açıklama ekonomi biliminde üçlü açmaz (trilemma) diye bilinen hipotezi basit bir şekilde açıklıyor. Üçlü açmaz hipotezine göre; sermaye hareketlerinin serbestliği, sabit döviz kuru ve bağımsız para politikası uygulaması aynı anda var olamaz.

Türkiye uygulamasına bu hipotez çerçevesinde yüzeysel olarak bakarsak; sermaye hareketlerinin herhangi bir denetime tabi olmadığını, döviz kuru rejiminin dalgalı kur rejimi olduğunu, faizlerin serbest piyasada arz ve talebe göre belirlendiğini, buna karşılık para politikasının bağımsız olduğunu ve dolayısıyla Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflemesi uyguladığını görürüz.

Buna karşılık aynı uygulamaya biraz derinden bakarsak farklı şeyler görürüz. Daha dikkatli baktığımızda sermaye hareketlerinin serbest olduğunu, döviz kuru rejiminin dalgalı kur rejimi olduğunu, faizlerin serbest piyasada arz ve talebe göre belirlendiğini, buna karşılık bazı kamu bankaları aracılığıyla faizler üzerinde geçici olarak ve kısmen baskı uygulandığını görürüz. Faizler üzerindeki bu geçici ve kısmi baskılamanın üçlü açmaz hipotezinin öngördüklerinden önemli bir sapma yaratmadığını söyleyebilecek durumdayız.

Burada asıl üzerinde durulması gereken konu enflasyonu denetlemekle görevli olan Merkez Bankası’nın para politikasını bağımsız olarak uygulayıp uygulamadığı meselesidir. Merkez Bankası, uzunca bir süredir para politikasını enflasyon hedeflemesi çerçevesinde yürütüyor. Enflasyon hedeflemesi; belirli bir dönem sonu için uygun enflasyon oranının belirlenmesi ve o orana ulaşılması için para politikası araçlarının kullanılması demektir. Enflasyon hedeflemesinin yürütülebilmesi için; bir sayısal oranın belirlenmesinin, merkez bankasına birincil (öncelikli) hedef olarak bu orana ulaşılması görevinin verilmesinin, merkez bankasının bu hedefe ulaşabilmesi için bağımsızlığının sağlanmasının ve şeffaflığının da artırılmasının gerekli olduğunu söylemek mümkündür. 

Para politikası, bu üç büyüklüğü de denetlemeye yarayan araçlara sahip. Örneğin kurların hızla yükseldiği ve bunun enflasyonu artırdığı bir ortamda Merkez Bankası para politikasının en önemli aracı olan borç verme faizini artırarak piyasa faizlerini yukarı iter ve bu yolla kuru ve enflasyonu denetim altına alabilir. Ne var ki bu müdahale, yapısal sorunların olduğu ve bu sorunların riskleri yükselttiği bir ortamda uzun süreli ve derin etkiler yaratmaz. Türkiye’de bugün yapısal sorunlara ek olarak bir de para politikasıyla maliye politikası çelişkisi ortaya çıkmış durumdadır. Enflasyonla mücadele bir numaralı hedef gibi gösterilse de aslında gizli hedef yüksek büyümedir. Seçimle gelen harcama artışı, para politikasıyla maliye politikası çelişkisini doruk noktasına çıkarmış bulunuyor. Yapısal sorunların giderek büyüdüğü, maliye politikasının farklı bir amaca yöneldiği böyle bir durumda sadece faizi artırarak sağlanacak geçici düzeltmeler bir süre sonra etkisini yitirir. O noktaya varıldığında faizi artırmak da çözüm getirmemeye başlar.

Uygulamaya bakıldığında enflasyon hedeflemesi için öngörülen adımlardan ilkinin var olduğu görülüyor. Yani Merkez Bankası, hükümetle birlikte bir yılsonu enflasyon hedefi belirliyor. Bu hedef yıllardır değişmiyor (yüzde 5.) Yılsonlarında gerçekleşen enflasyon oranları ise bu hedeften büyük ölçüde sapmış oranlar olarak çıkıyor karşımıza. Mesela 2017 yılının hedefi yüzde 5 idi, gerçekleşme yüzde 11,92 oldu. 2018 yılı için de hedef yüzde 5, bugün itibariyle enflasyon yüzde 15,39. Kurlardaki gidişe bakılırsa yılsonu gerçekleşmesi bugünkü enflasyondan aşağıda olmayacak gibi görünüyor. Buna göre Merkez Bankası enflasyon hedeflemesinde hedef aldığı enflasyon oranının 2 - 3 katı kadar enflasyon oluşmasına engel olamıyor.

Bu durumda Merkez Bankası’nın yürüttüğü para politikası konusunda karşımızda üç durumdan birisi var demektir: (1) Merkez Bankası para politikasını uygulamakta bağımsız değil, faiz aracını gereği gibi kullanamıyor. (2) Merkez Bankası para politikasını uygulamakta yetersiz kalıyor. (3) Merkez Bankası, kendi elinde olmayan diğer ekonomi politikası araçları farklı amaçlara yöneldiği için para politikası uygulamasının anlamsız kalacağını düşünerek faizi artırmakta isteksiz davranıyor. Dördüncü bir durum da bu üç durumun hepsinin kısmen geçerli olduğu durumdur. 
   
Eğer bu dördüncü durum geçerliyse (ki ben büyük ölçüde öyle olduğu kanısındayım) Merkez Bankası faiz artırımına gitmemekle doğru yapmıştır. Çünkü yapısal sorunların çözümüne girişilmeden ve maliye politikasını enflasyonla mücadeleye destek verecek yöne çevirmeden yapılacak bir faiz artırımının yaratacağı olumlu görünüm geçici olacak ve piyasa, muhtemelen bir ay içinde yeni bir faiz artışını gündeme getirecekti.

Merkez Bankası’nın en ciddi hatası, piyasayı bu yönde hazırlamamış ve dolayısıyla farklı beklentiler oluşmasına göz yummuş olmasıdır. Bunun sonucunda piyasa, Merkez Bankası’nın faiz artırmamasını sürpriz olarak karşılamış ve ani tepki vermiştir. Oysa günümüzde para politikasında sürprizlere yer yoktur. Fed’in saygınlığı büyük ölçüde sürprizlere yer vermemesinden kaynaklanıyor.   

Yorumlar

  1. Hocam iyi günler;

    Güncel bir soru olacak ama kafama takıldı, yorumlarsanız memnun olurum.

    Dün merkez bankası faiz artırımına gitmediğini açıkladıktan 1 dakika sonra (anlık olarak) dolar 4.73 den 4.92 ye yükseldi.Bu yükselişin trend şeklinde olması gerekmez miydi ? (Piyasa birbirini tetikleyerek fiyatı yukarı ittirmesi doğal olan değil midir ? )

    Piyasamız mı çok sığ ?
    Manipülatif olarak bekleyen bir grup mu var ?


    Saygılarla


    Piyasamız mı çok sığ

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoca ne der bilmem ama ben bildiiğim kadar cevap vereyim: Robotlar, yani yapay zeka...

      Artık alım satım işlerini onlar yapıyorlar. Siz belli senaryolara göre emir girişi yapıyorsunuz, o senaryo gerçekleştiğinde girdiğiniz emir de devreye giriyor. Bu nedenle sanki tek bir parmak düğmeye basmış gibi görünüyor ama aslında o sırada milyonlarca bilgisayar programı çalışıyor...

      Bu emirlerin hangi yönde verildiğini tahmin edebilirseniz de robotu yenip insan olarak para kazanıyorsunuz, zira hala robotlar aracı. Onlar karar verici konuma geldiklerinde insanın hiçbir fonksiyonu kalmayacak.

      Sil
    2. Valla herkes piyasanin sig oldugunu dusunuyor bana da oyle geliyor. Boyle durumlar risklidir. Belli bir grup alim yapar ani yukselisler gorulur ani yukselisler neticesinde bumerang gibi yerli yabanci alimcilar aniden ortaya cikar dovizin atesi daha yukselir. Bu ayni suru psikolojisi gibi bir sey...
      Isbu bu durumda olacak olan ise Merkez bankasinin zamaninda yani dun faiz arttirmamasi neticesinin onumuzdeki gunlerlede belki haftalarda ani kararla normal zamanda dun 100bp beklentisinden daha yuksek ani faiz arttirmasina sebebiyet verir.Bunun adi ise en az 150den baslar...

      Dun Merkez bankasi piyasalrin beklentisi olan 0.75-150 bp araligindaki faiz arttirimi yerine piyasalara bundan sonra her ay enflasyon dusene kadar Ekime kadar 0.50 ekimden sonra da 0.25 faiz arttircam deseydi bu bile piyasalara guven verirdi. Kimse yuksek faiz pesinde degil herkes guven istikrar stabilize pesinde.

      Sil
    3. 1 yılda 230 milyar dolar ödemesi bulunan ve bunu bulması çok zor olan sığ bir piyasa :))

      Sil
  2. Hocam hangi kurumumuzun sayginligi kaldi ki merkez bankasinin kalsin? Demokrasilerde kisiler degil kurumlar esastir. Kisiler gelip gecicidir, kurumlarin kulturleri uygulamalari ve teamulleri ise bakidir. kisiler fani, gelip geciciler suphe yok da, butun kurjmlari cokmus bir rejimle ne yapacagiz bilmiyorum.

    YanıtlaSil
  3. Dünya tarihinde düşük faiz, düşük enflasyon, yüksek büyümeyi başarabilmiş bir örnek var mı? Böyle bir şey mümkün mü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette ama biz yüksek faiz ve enflasyonla yüksek büyümeyi başaracağız inşallah.

      Sil
  4. Bence dördüncü durum geçerli. Yani hepsi kısmen geçerli. Diyalektik açıdan baktığımızda ise şunu görüyoruz, hepsi kısmen geçersiz. Sorun nedir derseniz, geçerli olmaları gerektiğinde geçersiz, geçersiz olmaları gerektiğinde geçerli olmaları....

    YanıtlaSil
  5. Aklımıza takılanları okuyorsunuz sanki hocam; teşekkürler.

    YanıtlaSil
  6. Yapisal reform yolundan ilk adım bu şekilde atıldı dersek sırada cari açık sorunu var. Dalgalanan kurla ve ortalama uretimde 60% ithal girdi varken bu tuketim seviyesini koruyarak cari acik düşer mi? Tasarruftan hiç kimse bahsetmiyor mesela. Belki de geldigimiz nokta dönüşü olmayan tuketim kısır döngüsü.

    YanıtlaSil
  7. hocam bence de piyasayı hazırlamadan yaptığı bu hamle dediğiniz gibi cok kısa süre sonra tekrar aynı seviyelere geleceğimiz kaçınılmaz olduğundan doğruyu yanlış yaparak ortaya sunmuş oldu biraz

    YanıtlaSil
  8. Sayın Eğilmez, açık ve kolay anlaşılır yazınız için çok teşekkürler. Evet günümüzde para politikasında sürprizlere yer yoktur ancak bizler, vatandaşlarımızın büyük bir bölümü MUCİZELERE inanırız. Böylece yaşarız. Zeki insanlar Aklını ve Mantığını kullanabilen insanlardır, bizler ise çoğunlukla BAĞNAZLIK duygularımızla MUCİZELERE inanarak yaşarız, aklımızı ve mantığımızı kullanamayız. Bu dünya bizim çoğunluğumuzun düşüncesine göre YALAN dır.

    YanıtlaSil
  9. Daha iyi anlatılamazdı. Kaleminize sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  10. Hocam, 4.durumdan dolayı Merkez Bankası faiz arttırımının geçici etki sağlayacağını düşünerek faiz aracını kullanmazsa, döviz ve enflasyon daha fazla kontrolden çıkmayacak mı? Ayrıca bu süreçte yapısal çalışmalar yapılmayacağını varsayarsak para politikası araçları her geçen gün etkinliğini yitirmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten yitiriyor değil mi?

      Sil
    2. Evet zaten yitiriyor. Ama hem PP araçlarını zamanında kullanmayıp, hem de yapısal reform yapmamanın altında nasıl bir bakış açısı ya da beklenti var, onu anlayamıyorum.

      Sil
  11. Mahfi hocam,
    Ben TCMB iki enflasyon verisi gördükten sonra, tarif etmekte zorlandığım, fakat bankalar üzerinden” faizi arttırmadan” (biraz da metezori ) piyasaya kaynak sağlayabilir diye düşünüyorum. Çünkü eldeki para politikası araçlarıyla “bu zihniyetle” bir sonuç alamayacaklarını biliyorlar. Bakın özel sektöre YP ile yurt içi borçlanma kapısı aralanıyor. Sadece düşünüyorum... netleştirmiyorum.
    Saygılarımla..

    YanıtlaSil
  12. Hocam,
    MB faiz arttırmadı bu konuda da haklı diyorsunuz, ben de size katılıyorum. Fakat, Önümüzde çok ciddi bir risk var. MB'nın enflasyonla mücadele vurgusunun, maliye politikası ile çok kısa zamanda,(bence ağustos ayı sonuna kadar) desteklenmesi gerekiyor. Bu yapılmadığı takdirde dolar kurunda mayıs ayına benzer iki sıçrama daha görebiliriz diye düşünüyorum. Siz ne dersiniz?
    Dolarda bu tür bir artış olursa MB, bu sefer daha önce yaptığı faiz artışlarının cüce kalacağı yeni bir faiz artışı yapmak zorunda kalabilir. Bu da bizi IMF nin dahi çıkaramayacağı bir döviz enflasyon faiz döngüsüne sokar mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence yazdıklarınızda %100 haklısınız ve aynen de böyle olacak zira önümüzde bir yerel seçim var ve sıkı maliye politikası uygulamaları mümkün değil. Arada Ağustos ayında bir bayram daha var, emekliye ikramiye vermeme şansları hiç yok. Verirlerse bütçe açığının nereye gideceği zaten belli. Vergi barışı, imar barışı v.s. durumu kurtarmaz, zaten oralardan gelecek paralar da en erken Ekim'i bulur.

      Ben Ağustos-Eylül'de dolarda ciddi bir atak ve panik bir faiz artışına şimdiden kendimi hazırlıyorum. Umarım Mahfi hoca da böyle düşünmüyordur...

      Sil
    2. Aynen sizler gibi düşünüyorum.

      Sil
    3. Mayıs ayındaki sıçramanın önemli sebeplerinden birisi de vadesi gelen dış borç miktarının yüksek olmasıydı. Aynı şekilde Ekim ayında da kısa uzun toplamda yaklaşık 10 milyar USD dış borç ödememiz var. Eylül Ekim ayları hareketli geçecek gibi.

      Sil
  13. Hocam elinize ağzınıza sağlık çok güzel bir yazı olmuş.
    Merkez bankasının faiz arttırmama kararı bence de doğru bir karar enflasyon oranı % 15,39, faiz oranı 17,75 baktığımızda mevcut faizler mevcut enflasyonun üzerinde bu durumda kuru düşürmek için yapılacak bir faiz arttırımı kısa süreli kurlarda düşüş yaratır ama sorunumuzu çözmez.
    Her zaman söylediğiniz gibi sorunumuzu yapısal reformlar çözecek, üretimi arttıracak ham madde ve enerjide dışa bağımlığı azaltacak yapısal reformlar yapılmalı ve artık hükumetin bu reformları yapacağına inanmak istiyorum.
    Şuan kredi faizlerinin yüksek olması esnafı ve vatandaşı kredi kullanma konusunda çok sıkıntıya sokuyor.
    Esnaf ve vatandaşın yüksek faizler nedeniyle kredi kullanmaması ciddi bir ekonomik durgunluk yaratır bu da stagflasyonun önünü açar.
    Bu yüzden merkez bankasının bekle gör politikası yaparak topu hükumete atması ve faiz arttırmaması bence yerinde bir karar olmuştur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakalım nasıl bir reform paketi gelecek göreceğiz.

      Sil
  14. Hocam: İktisat biliminin belirli koşullar altındaki bir özel durumunu anlatan teorileri oldukça fazla ve iktisatçıların tamamını yanlış yönledirmekten başka bir özellikleri de yok. Şimdi sizin üçlü açmazda: Şöyle bir senaryo anlatayım. Kanal istanbul projesi için işletme hakkı ve arsalar için yurt dışı konsorsisuyuma 200 Milyar dolar karşılığı yap işlet ile 99 yıllığına imtiyaz verilsin. Konsorsiyum her sene 2018 ile 2023 döneminde 50 milyar dolarlık taksitler ile hazineye ödeme yapacak. ve bu kapsamda aynı dönemde her yıl 20 milyar dolarlık inşaat ve alt yapı yatırımı yapacak. Çarpan etkisi ile ekonomi canlanacak. Döviz merkez bankasında rezervlerini artıracak. Böylece döviz kurlarının kontrolü sağlanabilecek. Bu aynı zamanda özellikle ülkenin enerji ithaltı ve aramal ithaltı ( geçmiş 12 yıl ortalama toplam ithalatın %72'si ) enflasyonun döviz kuru ilişkisi nedeniyle enflasyonun da kontrolü demek olacak. Kamunu Döviz gelirleri sebebi ile kaynakların bolluğu faizleri'de kontrol altında tutmak çok da zor olmayacaktır. Yani bu üçlü açmaz kaynak yetersizliğinin yada üretim gücü yada rezerv parası olmayan (US, UK gibi) ülkeler için geçerli bir sonuçtur. İktisat bilimi için böyle saçma kuralları siz gibi insanların dillendirmesi iktisat kitaplarında yer alması yetişen öğrencilerin ve hocaların iktisat bilimi kapsamında düşünce ufuklarını ezberler ile daraltmaktadır. Not: Bir başka bilimde bu kadar özel koşullara bağlı terim ve hipotez görmedim. Bazıları, görünmez el, görünen el , hollanda hastalığı, doğal kaynakların laneti, dışlama etkisi,örümcek ağı, ayak kabı eskitme maliyeti, menu maliyeti, sefalet endeksi... say say bitmez.. Benim sonradan iktisatçı olarak düşüncem; Türkiye İktisat bilimi eğitimi yok (yurt dışını bilmiyorum) İktisat Tarihi eğitimi var. Bu tarih hastalığı tüm akademisyenlerede bulaşmış gözükmekte. Hayatım boyunca ezberlemediğim iktisatçıları ezberlemek zorunda kaldım. Şimdiden en az 200 iktisat bilimcisinin adını ve saçma hipotezlerini anlamaya çalıştım. Bu nedenle iktisatçılar tarihi yorumluyor. Geleceği yorumlayan tarihçi görmedim (tabiki doğru bir şekilde)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saydığınız özel koşullara bağlı terimler aslında olguları açıklamada kullanılan terimler . Hangi bilim dalı bir olguya veya o olguyu açıklayan teoriye isim vermez . İnsanlar benzetme ve kategorizasyon yoluyla karşılaştıkları olguları açıklamaya çalışır . Saçma hipotez konusunda ise şu bakış açısı bazı durumlarda faydalı olabilir ; eldeki veri setiyle bir olguyu en iyi açıklayan teori zamanla yeni değişkenlerin tanımlanması ve ölçülmesi yoluyla terk edilebilir bilimsel gelişme bu yolla olur . Değişmeyen , değiştirilmesine izin verilmeyen şey dogmadır.

      Sil
    2. Her zaman söylerim ekonomi bilimi tuhaf bir bilimdir. ABD de oranın koşullarına göre yaratılmış birçok teoriyi, hipotezi alıp buraya getirirseniz uymaz. Mesela kur olayı ABD de bizdeki kadar önemli değildir. Çünkü Amerikalılar Dolar yerine Euro tutmazlar. Ama günün birine Doların değer kaybı TL gibi olursa durum değişebilir. Hiçbir bilim dalı bu kadar farklı yerde bu kadar farklı koşullar altında ortak çıkarımlar yapmaya çalışmaz. Ekonomi biliminin tuhaflığı (bana sorarsanız üstünlüğü) oradan gelir. Uçak motoru New York'ta da aynı şekilde çalışır İstanbul'da da. Ama para politikası ABD'de farklı Türkiye'de farklı olmak zorundadır. Çünkü gelenekler farklıdır, koşullar farklıdır, insanların anlayışları, yaklaşımları, algılamaları, beklentileri farklıdır.
      İyi yetişmiş bir iktisatçı ekonomi teorilerine, hipotezlerine bu şekilde yaklaşır.
      Sizin sorununuz sonradan iktisatçı olmak gibi geliyor bana. Genellikle sonradan iktisatçı olanlar işin bu tuhaf özünü yakalamakta zorlanırlar. Bu da normaldir. Özellikle birçok şeyi mekanik ya da elektronik kurallara göre ölçüp biçen ve yorumlayan mühendisler için bunu anlamak çok zordur. Bunun için biraz psikoloji, felsefe ve sosyoloji de okumuş olmak gerekir.

      Sil
    3. Iki yüz milyar dolar.Hayallerle bilim karıştırılıyor galiba.Gerceklikten kopuş böyle bir şey oluyor galiba

      Sil
    4. Selam Unknown25 Temmuz 2018 12:03 Kardeş,

      Sen Kanal İstanbul projesine 200 Milyar dolar gömecek salağı bulduysan,
      buralarda harcanıyorsun demektir.

      O beğenmediğin ekonomi tarihi der ki;
      Kimse kimseye çok büyük paralar ihsan etmez.
      200Milyar doları bugün verebilecek dünyada 2-3 ülke vardır,
      Onların meclislerinden de böyle bir yatırıma onay hangi şartlarda çıkar bilinmez.
      O parayı bir firma, hele bırak 2018 i 2023 te bile veremez, ki başka bir devlet bile veremez.

      Amerika bile 200milyar dolarlık açık için ticaret savaş ilan ediyor,
      sen gelmişsin kıytırık kanalı o paraya satıyorsun.

      İşte o hipotezler kuramlar, hayal dünyasını gerçekler ile buluşturmak için var,
      yoksa her hayal gören zengin olurdu.



      Sil
    5. Teşşekürler hocam. Aydınlatıcı bilginiz için. Ancak sizinde dediğiniz gibi, her ülkenin ekonomik kalıbı farklı.

      Sil
    6. Kim bedava geçebileceği 3 km genişliğinde boğaz varken para ile geçeceği 250 MT link boğaza girer ve kim bu kanala para yatirir

      Sil
    7. unknown 12:03 enflasyon kur faiz arasındaki bağın ne kadar güçlü olduğunu hocalarından öğrenmen gerekiyordu öğretmeye çalışmışlardır muhtemelen fakat fen bilimleriyle sosyal bilimler arasındaki farkı anlamadığın için ve ilk öğrettikleri dersin iktisadın tanımı olan iktisat biliminin bir sosyal bilim olmasını derste kaçırdığın için muhtemelen iyi bir iktisat temeli sende atılmamış bundan dolayı iktisadı iyi öğrenememişsin. İktisatçıların anlatımlarını sürekli olarak eski dönemlerde yaşanan iktisadi sosyal olaylardan ortaya çıkan zayıf teorilerine dayandırdıklarını tarihe saplandıklarını, teorileri sürekli ezberlettiklerini, iktisat bilimini değil iktisat tarihinin anlattıklarını söylemen bir iftiradır. iktisatçılar iktisat bilimi içinde saydığın bu teorileri yeri geldiği için ve az anlatmışlardır bir çoğunu bir kaç cümle ile geçmişlerdir, eserlerini bunlarla doldurmamışlardır. Eserlerinde bugünün dünyasında çok daha güçlü ve geniş zamanlara hükmeden teorilere daha fazla yer vermişlerdir.

      Sil
    8. İktisat-ekonomi sosyal bir anabilim dalıdır ve iktisadi ve idari bilimler fakültesinde yer alan diğer bilim dalları bu anabilim dalından türetilmiştir. İktisadi düşünceler ve teorilere baktığımızda da hepsinin bir uygulama sonucu ortaya çıktığını belirtmek isterim. Bu ortaya çıkan sonuçlar o dönemlerin ünlü iktisatçıları tatafından o dönemlerin şartlarına uygun bir şekilde analiz edilerek ortaya konulmuştur. Ve iyi bir iktisadi teori bilgisine sahip olmayan bir iktisatçı iyi bir iktisadi politika da uygulayamaz. Çünkü yanlış politika kararları alır. İşte bu yüzden bir iktisatçı olamaz! Bulunduğu dönemin şartlarına göre analiz yapmak isteyen bir iktisatçı geçmişten de ders alarak bu analizlerini yapmalıdır. İktisadın üstünlüğü, dinamikliği ve felsefesi buradan gelir işte. O yüzden herkes anlayamaz.

      Sil
  15. Fatih Kömürcüoğlu25 Temmuz 2018 12:18

    Birgün bir antropolog, bir fizikçi, bir matematikçi, bir kimyacı bir de jeologdan oluşan grup bir bölgede araştırma yapmak için açık araziye çıkmışlar..Sonra bir anda yağmur başlamış ve bunlar ıslanıp hasta olmamak için yakınlarda bulunan bir dağ evine giderler..Evin sahibi onları odada oturtur ve sıcak bişeyler getirmek için evin mutfağına gider..Odada oturan grubun ilgisi bir anda sobaya çevrilir..Çünkü adamın sobası yerden yarım metre yüksekte ve altında da taşlar diziliymiş..Hepsi bunu tartışmaya başlamışlar..
    Fizikçi : – Köylünün sobayı yarım metre yükseğe kurmasının nedeni Konveksiyon sayesinde odanın daha çabuk ısınmasını sağlamaktır..der..
    Kimyacı : – Köylü, Aktivasyon enerjisini varsayarak sobayı daha çabuk yakmak için yarım metre yükseğe kurmuş..der..
    Jeolog : – Köylü, bu bölgenin fay hattına yakınlığını bildiğinden bir deprem esnasında sobanın yere değil de taşların üzerine devrilmesini ve dolayısıyla yangını önlemeyi amaçladığını söyler..
    Matematikçi : – Köylü odayı daha verimli ısıtmak için sobayı geometrik açıdan odanın tam ortasına kurmayı amaçlamış..der..
    Antropolog : – Bu köylü eski dönemlerdeki ateşe tapmak dinine bağlı olduğundan ateşe saygı mahiyetinde bu sobayı yarım metre yukarda tutmuş..der..
    Bu esnada Köylü içeri girer..Hepsi birden Sobayı neden yarım metre yukarıda kurduğunu sorarlar..Köylü gayet saf bir şekilde şöyle cevap verir :
    – Boru Yetmedi :)

    Belki de Merkez Bankası sadece arttır arttır nereye kadar dedi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunlar varsayımsal hikayeler,
      her karikatür ve mizah unsurunda olduğu gibi cahil, güçsüz, zayıf, yetkinliği olmayan tarafa hak ve gücü aktarıyor. Bu hikayede de bu özellik kullanılmış, normal hayatta hiç gerçekleşmeyecek bir vakayı varsayımsal olarak zihne yerleştirmeye çalışıyor.

      Anlatım gücünüzü zayıflatır, etkinizi ortadan kaldırır böyle hikayeler.
      Hiç kullanmayın.

      Sil
  16. Hocam siz Merkez Bankası'ndan böyle bir şey bekliyor muydunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben piyasa beklentisine uyabilir diye düşünüyordum ama ne yapacağını tahmin etmiyorum. Yıllar önce bıraktım bunu. Çünkü bizim MB tahmin edilebilir bir MB değil.

      Sil
    2. Hocam, investing.com'da aynı günün sabahı yazdınız aslında tahmin etmeseniz de. Yaptığınız hesaplamalara göre faiz arttırımı gerekli görünmüyor demiştiniz.

      Sil
  17. Hocam doların bu seviyede olmasının sorumlu kim ?
    Mevcut Hükümet mi Merkez Bankası mı ?

    YanıtlaSil
  18. Hocam Merkez Bankası faiz artırsaydı bu enflasyon dolayısıyla kur artışı olarak tekrar geri mi dönecekti dolaylı olarak ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer faiz artırımı dışlında bir şey yapılmayacaksa evet.

      Sil
  19. Yapilacak olan belliydi. 2005lerden sonra yeni bir reform donemi yapilacakti. Kur Faiz Enflasyon denkleminde ise de Enflasyonun %8lerin altina inmesi icin TL bir donem icin gelismis bir ulkenin parasina sabitlenerek baglanabilirdi. Bunu Bulgaristan once Marka sonra ise de >Euroya baglayarak yuzde 1000lerdeki enflasyonunu kisa surede indirmisti.Suanda da onun meyvelerini yiyor.

    Bizim yapmamiz gereken ise TLyi bize en yakin makro sorunlara benzer seyler yasayan Ingiltere sterlinine baglanacakti. Sterlin Parasi dunya parasi olan Gelismis ulkeler icindeki enflasyon orani ve birikimli enflasyonu en yuksek para birimidir. Dahasi uzun yillardir kronik yapisal Cari acigi olan bir parabirimidir. Yani euroya baglamaktan Bulgaristan gibi ondan daha akillicadir sterline baglamak.
    2005lerde streline baglanan TL ile hem enflasyonu daha rahat ilerleyen yillarda kontrol edecektik hem de piyasalara dis cevre ulkeelre para kur konusunda guven verecektik. Faiz konusuda bu kadar on plana cikmayacakti. Enflasyonda da %5lerin altinda rakamlara kavusacaktik. Gerisinde ise enerjimizi faiz kur enflasyon denklemine degil de aklimizi elimizdeki parayi da issizlik diger yapisal sikintilari cozmek icin ugrasacaktik.

    Bir sorun cozulmeden diger sorunlar cozulemiyor maalesef.

    YanıtlaSil

  20. hocam iyi günler ...

    politika faizi bankaların tcbm den borc alma fazi olarak biliyorum(repo)...piyasa faizi ve dips ler tcmb politika faizinden bağımsız hareket edebiliyor ise piyasa ve bankalar niye politika faizinin arttırılmasını ister..yani politika faizinin artması bankaların borçlanma maliyetini arttırmazmı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel bir soru. Madem faizin artırılması bankaların maliyetini artırıyor, piyasanın da borçlanmasını zorlaştırıyorsa bunlar niçin MB'den faiz artırımı bekliyorlar? Çok mantıksız gibi görünen bu beklenti aslında çok mantıklı. Evet MB faiz artırdığında ilk ağızda bunların aleyhine olacak işler ama sonrasında kur gerileyeceği, piyasa beklentileri düzeleceği için işler onların lehine dönecek.

      Sil
    2. o zaman diyebilirmiyiz ki; bankalar kura karşı faizden daha hassas?

      Sil
  21. Mahfi Hocam merhaba. Düşük kur istenmesinin esas nedeni dini hassasiyetlerden çok inşaat sektörünü canlandırmak yada mevcut durumun devamını sağlamak ve yeni yatırımları finanse edebilmek olarak gözüküyor. Ayrıca, Uluslararası ticarette yerel paranın kullanılması (TL) gündeme getiriliyor fakat gümrük vergileri arttırılarak ekonomi dış rekabete kapatılıyor. Yani ekonomi rekabetçi şartları karşılayabilecek kadar güçlü görünmüyor. Bu tespitlerin doğruluğu hakkında görüşlerinizi paylaşır mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru. Ama bunlar yapılırken dini hassasiyetler de kullanılıyor.

      Sil
  22. Mahfi bey çok merak ediyorum:

    Doğanın, bitkilerin, hayvanların, "bilim"den haberi yok. Onlar da yaşıyor... "Bilim"e ihtiyaç duymayı bırakın, "b" harfini bile merak etmelerine gerek duymadan yaşıyorlar.

    Siz ve sizin gibiler, niçin "bilim", "bilim", "bilim" diye diye kendinizi parçalıyorsunuz?

    Anlayamıyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğanın Newton kanunlarına göre çalıştığını ve çok bilimsel olduğunu, Newton kanunlarının ise Galileo, Kepler gibiler olmasa zaten fark edilemeyeceğini, bunların da taaa Aristoteles'e kadar dayandığını, Aristoteles'in tanrılarının aslında onunla hiç ilgilenmediğini, tamamen kendi zevk-ü sefalarında olduğunu, bu nedenle Aristoteles, Platon falan gibi adamların çıkmak zorunda kaldıklarını bilmezseniz böyle sorular sorarsınız elbette.

      Suç sizde değil, sizlere evrim temelli eğitim vermeyenlerde. Siz bu soruyu sormakla bile ne kadar önemli bir adım attığınızın farkında değilsiniz, yine de bu eğitim sistemi ile bu soruyu sorabildiyseniz iyi hocalarınız varmış demek ki...

      Sil
    2. Evet sanırım evrime kuramı eğitimin dışına çıkarılınca bilim de havada kaldı ve buralara kadar geldik.

      Sil
    3. internette aratınca çıkıyor, Acıgöl belediyesi sanırım hayvan itlafında hata yapmış, bunu protesto eden bir kaç hayvan-severi Acıgöl halkı protesto etmişler.

      Genç bir kız çocuğunun elindeki pankartta şöyle bir şey yazıyordu "Gusül abdesti bilmeyenler hayvan sevgisini bilemez. Arkasında da baş örtülü kadınlar...

      Bu ortamda ne ekonomi, ne teori, ne yapısal reform işe yaramaz. Türkiye nin sorunları Mahfi beyin tahmin ettiğinin bile ötesinde çok derinde. Tarih bize çözümü gösteriyor, acı ama gerçek.

      Sil
    4. Bilim bilim diye kendini parçalanlar olmasaydı, en ufak bir bademcik iltihabında, bir diş çürüğünde doğal seleksiyon sonucu toprağa karışırsın dostum. Bak hayvanlar, bitkiler hiç antibiyotik kullanmazlar değil mi?

      Sil
    5. Adsiz 14:16 Karsidan karsiya gecerken saga sola bakiyor musun? Yoksa olayi kaderine birakip yola atliyor musun?

      Kendini kaderine birakmamanin insanlar tarafindan gelistirilmis halidir, bilim.. O yuzden BILIM, BILIM, BILIM...

      Sil
  23. Size yalın bir soru:

    Mesele, "iletişim problemi (eksikliği)" değil mi?

    Analizinizi anladım, fakat şunu belirtmişsiniz "(ki ben büyük ölçüde öyle olduğu kanısındayım)":

    "Kanısındayım" kelimesini yazmanız, MB'nin karar alırken neler yaşamış olabileceğini kestirmeye çalıştınız ama emin olmadınız demektir.

    Buna ne gerek var? Niçin zorlaştırıyoruz? Deli miyiz biz?

    MB, açık açık bir metin yayınlasa sitesinde, "Bu toplantımızda karar alırken, şunları şunları şunları konuştuk, tartıştık, sonra karar verdik." diye. Sizin gibi uzmanlar da "kanısındayım" kelimesini kullanmasa olmaz mı?

    "günümüzde para politikasında sürprizlere yer yoktur" diyorsunuz ama, ekonomi, oyun mu yahu? "Kanısındayım" gibi kelimeleri yazmaya mecbur kalıyorsunuz.

    Ümit ederim, soruma cevap verirsiniz...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence konu tek başına iletişim eksikliği değil. MB, yapacağı şeyleri yapamıyor, eleştirilerini de söyleyemiyor. Öyle olunca iletişimi de yapamıyor.
      Sosyal bilimlerde pek çok konuda çıkarım yapmak zorunda kalırsınız. MB istediği netlikte yazsın o toplantıda olmayıp da sonradan kararı okuyanlar olarak farklı düşünceler doğabilir kafamızda. O nedenle ben kendi düşüncemi kanısındayım diye belirtirim.
      Sosyal bilimler fizik bilimler kadar net değildir. Çünkü bu işin laboratuarı yoktur. Alfred Marshall'ın dediği gibi ekonomi bilimi, gözleme dayanır. Gözlem de yapan kişiye göre değişik olabilir.

      Sil
  24. Sizce MB olası faiz artırımını planlanan yapısal reformlarla eşgüdümlü sürdürmek için mi erteledi ? Yoksa siyasi otoritenin etkisine daha fazla girerek "yerel seçim" ekonomisine destekte mi bulundu ? Diğer bir ifade ile popülizm kaygısıyla büyümeyi enflasyona tercih etti diyebilir miyiz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda net bir görüşüm yok. O nedenle dördüncü durum geçerli diye düşündüğümü belirttim.

      Sil
    2. Hâlâ yapısal reform beklentisinde olanları görmek umut verici.

      Sil
  25. Hocam, bazı insanlara bazı şeyleri anlatmak kolay olmuyor. Şimdi çıkıp "yakında dolar 9,6 olacak" desem "hadi lan sende" derler, olamayacağı ile ilgili ellibin sebep sayarlar ve hepsi de bilimsel olur. Mesela Trump faiz artışı istemiyor derler, dxy düşüyor, dünyada değer kaybediyor derler, derler de derler. Sadece şunu düşünmezler: Bu dolar ne zaman 2,4'dü, ne zaman 4,8 oldu ve neden oldu? 2,4-4,8 ile 4,8-9,6 arasında orantısal bir fark olmadığını, hatta ikincisinin gerçekleşmesinin birinciden çok daha hızlı olacağını, zira bugünkü şartların ogünkü şartlardan çok daha kötü olduğunu görmezler.

    Bu nedenle ben insanlara bir şeyler anlatmaya çalışmayı çoktan bıraktım ve sizin sabrınıza gerçekten hayranım.

    Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çoğu günler bu sabrın sonucu olarak bir kaç teşekkür mektubu ya da mesajı alıyorum. O zaman bütün yorgunluğum geçiyor.

      Sil
    2. O zaman tekrar tekrar ve çok içten teşekkürler....

      Sil
  26. Merkez Bankası büyümeyi önceliği haline getirdiyse bu durumda ekonominin stagflasyona girmesi biraz daha ertelendi diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet beklenti seçime kadar, sonrasında stagflasyon kaçınılmaz ama ozamana kadar gidebilecek mi belli değil.

      Sil
  27. Hocam yastık altındaki varlıklar tasarruf oluyor mu? Bankaya yatırıldıginda mı tasarruf sayılıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yastık altındaki varlıklar sahipleri için tasarruf ama toplum açısından değil. Çünkü toplum onları kullanamıyor. Bankaya yatırıldığında ihtiyaç sahiplerine kredi olarak verilebilir aşamaya geldiği için tasarruf olarak sayılıyor.

      Sil
    2. Adsız25 Temmuz 2018 14:52,

      Yastık altındaki varlıkları bankaya koyarsan veya tapulu ev alırsan, kayıt altına almış olursun.

      Eğer bir gün haciz sorunu ile karşılaşırsan, kayıt altındaki varlıklara haciz gelir ama yastık altındaki varlıklar senindir.

      Benim lise arkadaşım vardı Nevşehir'den. Üniversite sonrası iş hayatına atılmış, başarı da göstermişti, ama son piyasa koşullarında ciddi yaralar aldı, şirketleri kapatıldı, iflas etti, tüm varlıklarına haciz geldi, kredi kartları banka hesapları bloklandı, hiç bir şey yapamaz hale düşürdü sistem onu. Bana tebligat mektuplarının resmini çekti, bütün bir çalışma masasının üstünü 8-9 kere kaplayacak kadar çok.

      Geçen gördüm, ailecek gezmeye gelmişler sağolsun bana da uğradı.

      Dedim, nasıl geçiniyorsun? Dedi ki: Hacizler gelmeden önce satabildiğim malları sattım, paraları döviz ve altına çevirdim, onların köyde eski bağ evleri vardı, orda toprağın altına gömdüm. Öyle yerler ki oralar, bin yıl geçse kimse bulamaz.

      Oraya gömünce kafam rahat etti, kimse dokunamaz alamaz, arada gider, ailemin ihtiyacı kadar alırım. Bir de görünmeyen bir yere cep telefonuna bağlı kamera koymuş, izlemek için.

      Diyeceğim ki , yastık altı güvendir. İnsan ne ile karşılaşacağını bilemez, bir yerde güvenli bir şekilde durması bankadan iyidir.

      Sil
  28. Biliminsanı olmanızın objektifliğine istinaden:

    X'i anlamaya çalışmak, X'i onaylıyor olmanın da ilk adımı mıdır?

    "Başkanlık sistemi"ni anlamaya çalışmak, "Başkanlık sistemi"ni onaylıyor olmanın da ilk adımı mıdır?

    "Kapitalizm"i anlamaya çalışmak, "kapitalizm"i onaylıyor olmanın da ilk adımı mıdır?

    "Marksizm"i anlamaya çalışmak, "Marksizm"i onaylıyor olmanın da ilk adımı mıdır?

    "Şeriat"ı anlamaya çalışmak, "şeriat"ı onaylıyor olmanın da ilk adımı mıdır?

    "Faşizm"i anlamaya çalışmak, "faşizm"i onaylıyor olmanın da ilk adımı mıdır?

    "Keynesçilik"i anlamaya çalışmak, "Keynesçilik"i onaylıyor olmanın da ilk adımı mıdır?

    .
    .
    .

    Çok mühim bir "dikkat tecrübesi" gerekiyor galiba, ne dersiniz?

    Ve siz bu hususta kendinizi nasıl eğittiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir şeyi anlamaya çalışmak onu onaylamak anlamına gelmez. Sadece onu öğrenmek anlamına gelir. Bazen insan bir şeyi anladıktan sonra en ciddi eleştirmeni olabilir.
      Bu konuda benim yaklaşımımı üniversitede öğrenciyken okuduğum Sherlock Holmes romanları etkiledi. Sherlock Holmes'in incelediği olaylara, konulara ve insanlara yaklaşımı buz gibidir. Ben de incelediğim konulara o çerçevede yaklaşmayı öğrendim. Ama bu her zaman geçerli değil. Okuduğum birçok yazardan oldukça etkilendim.

      Sil
  29. 2018'i nasıl bilirdiniz. Kur, Faiz, Enflasyon Üçlüsü bilirdik. Hakkınızı helal ediyormusunuz. Hepsine helal olsun. Ruhuna El Fatiha. 2018 mefta yıl olarak toprağa gümülmüştür.
    2018 çok faizciydi
    2018 çok enflasyon içerdi
    2018 çok kur yapardı.
    Allah günahlarını affetsin amin.

    YanıtlaSil
  30. Arabanin motoru omrunu doldurmus, sanziman dagilmis, aku bitmis;
    Biz hala merkez bankasi kaportadaki cizige pasta cila yapmali mi yapmamali mi diye tartisiyoruz.

    YanıtlaSil
  31. İşte bilim bile sonunda Sn Başkanımızın dediği noktaya geldi.

    Tayyip Erdoğan ne diyor? Faizi arttırmayın diyor.

    Niye böyle diyor? Çünkü bu işlerin içinde kendisi, o sorumluluk kendisinde.
    Ortamın nasıl olduğunu bildiği için, faizlere dokunmayın demek zorunda hissediyor kendisini.

    Mahfi Hocamız ne diyor?
    'Dördüncü bir durum da bu üç durumun hepsinin kısmen geçerli olduğu durumdur.'
    Gördünüz mü?

    Aynı noktada birleştiler sonunda.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne demiş adam: "Beni bir kişi anladı o da yanlış anladı."

      Sil

    2. Açık ekonomi bu 3 politikayı birden izlerse er veya geç başarısız olacaktır. Soru hangi politikanın başarısız olup önce terkedileceğidir.

      Sil
    3. erdogan, faiz sebebtir diyor,ekonomi ne diyor faiz sebeb degil sonuçtur diyor.bilginize.

      Sil
    4. Bu yazdiginizi nereden biliyorsunuz?
      "Niye böyle diyor? Çünkü bu işlerin içinde kendisi, o sorumluluk kendisinde.
      Ortamın nasıl olduğunu bildiği için, faizlere dokunmayın demek zorunda hissediyor kendisini."

      Kendisi insaati cook seven bir yapiya sahip, faizler dussun insaatlar tekrar artsin, muteahhitler kar etsin, ekonomi buyusun diye de faizler dussun diyor olabilir mi?

      Sil
  32. Öncelikle yazılarınız için teşekkür ederim Hocam.

    Temmuz ayı enflasyonu haziran ayı enflasyonu kadar yüksek olmasa da muhtemelen %1-2 arasında çıkacak.
    Bu durumda MB enflasyon artışından dolayı faizleri arttırmak durumunda kalmayacak mı? Yani piyasaya yine geç müdahale etmiş olmayacak mı? Bence dünkü toplantıda 100 bp gibi bir faiz artışı çıkması gerekirdi.

    Temmuz ayı enflasyonu ve oluşacak piyasa durumu için öngörünüz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçen yıl Temmuz enflasyonu (aylık) yüzde -0.29 idi. Bu Temmuzda 1,5 gelse 1,79 eklenecek demektir ki bu bizi % 17'nin üzerine taşır.

      Sil
    2. 2017 Temmuz enflasyonu 0,15 değil miydi Hocam? Haziran -0,27 çıkmıştı.

      Sil
  33. Gercekgundem.com - "Merkez Bankası'nın dünkü kararıyla 4.93'e kadar yükselen dolar, ABD'li papaz Brunson'ın tutukluluğunun ev hapsine çevrildiği haberinin ardından Dolar/TL paritesi yüzde 1 civarında gerileyerek 4.83 düzeyine indi."

    Papazi serbest biraksaydilar dolar 4,53 e iner miydi?
    Papaz ekonomisi dedikleri bu mudur hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. günümüzde savaşlar hibrit savaşlardır. bu savaş stratejisinde sıcak para da olumlu ya da olumsuz bir manipülasyon aracı olarak kullanılmaktadır. sıcak paranın sahibi güç merkezleri hedef ülkedeki siyasal irade istedikleri doğrultuda çalışıyorsa yani küreselci politikalar izliyorsa faiz artırıp azaltmaları o kadar da önemli değildir. 2001 krizini çıkarttıklarında sabit kur rejimini patlatıp doları sert şekilde yukarı çıkarırlarken faizler %700 leri de gördü ama dolar yine de hız kesmemişti. neden?. çünkü o siyasal iradenin kararlarından hoşnut değildi çünkü küreselciliğin karşısında bir devlet aklı vardı. ama ne yazık ki o savaşta küreselciler kazandı ve türkiyenin kaderini küresel sermaye 2001 sonrasında belirler oldu. eğer akepe küreselcilerin dediklerini yapmasaydı 22 mayısta dolar 4,92 değil 5,92 de olurdu. burada mahfi hocamız haklı olarak olayın politik taraflarını açıklamıyor ancak gerçekte konu ekonomik boyutu çoktan aşmıştır. 22 mayıs öncesi sözde faiz artırılmıyor diye doları 4,30 dan 4,92tl ye getiren piyasa aktörleri bugün faiz artırılmamasına karşın neden doların hızla 4,80 doğru gevşemesine reaksiyon göstermedi. gayet basit çünkü piyasalar bu hükümeti çok seviyor.. öyle kriz filan da çıkmaz merak etmeyin. ancak 2008 benzeri bir küresel çaplı şok yaşanmadıkça kurlar çok hızlı biçimde öyle 6 tl-7 tl ye yükselmez. niye mi?. çünkü dünyanın en büyük sermayedarı ve britanyanın gizli hanedanı rothschild sermayesi erdoğanın arkasındadır. yoksa çoktan yıkılmıştı bu devasa cari açıklarla bu yüksek borç stokuyla yüksek hane borçlululuk oranlarıyla.. 2001 de ne bu kadar cari açığımız vardı ne de reel sektörümüzün borcu vardı ne de hane halkları borçluydu. sadece kamu borç stokumuz yüksekti o kadar. makro bazda bugün 2001 den çok daha kötüyüz ama bakın dolar kuru patlamıyor.. herkes bunu kendine bir sorsun bakalım.

      Sil
    2. Merhaba,
      Yazdıklarınızdan etkilendim.
      Ekonominin siyasi boyutunu benim de sizin gibi yorumlayabilmem için önerebileceğiniz yazılar, makaleler ya da benzer kaynaklar var mıdır? Günlük takip edebileceğim köşe yazıları dahi olabilir.
      Saygılar,

      Sil
  34. Ekonomi politikamız “little little in the middle” ortaya karışık birşeyler işte.
    Anlaşılan herkes kafasına göre takıldığına göre olan aslında ekonomi politikası değil ekonomi politikasızlık

    YanıtlaSil
  35. Değerli Mahfi Hocam,
    Analiziniz her zamanki gibi çok aydınlatıcı ve durum tespiti olarak çok haklı. Dün, Atilla Yeşilada, Twitter’da aşağıdaki değerlendirmesini yazdı:

    Atilla Yesilada‏ @AtillaYesilada1 Jul 24
    Başkan Albayrak'ı kurban etti. Artı kimse Türkiye'ye güvenmez. TCMB kararı Albayrak ve ekonomi ekibine yapılabilecek en büyük kötülük.

    Ben ise farklı düşünüyorum, şöyle ki, TCMB ülkemizdeki kurumlar içinde en geniş veri setine ulaşabilen kurumdur. Bence Merkez Bankası, gelen ekonomik durgunluğun çok şiddetli olduğunu gördüğünden ve ayrıca yakın geçmişteki faiz artırım tecrübesinin fayda sağlamadığını anladığından, artırım yoluna gitmedi. Topu da siyasilerin kucağına bıraktı.
    Mümkünse, yorumunuzu rica ediyorum.
    Sizi görmeyi özlüyoruz. Görünür olmak için bir yol bulmanızı bekliyorum.
    Sağlıklar, güzellikler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin görüşünüz bağımsız bir MB için doğru olabilir. Ama acaba bizim MB kendi başına karar verebiliyor mu? Asıl sorun burada.
      Görünürlük meselesi şimdilik askıda.

      Sil
  36. esnaf lokantasi isletiyorum. Isimi buyutmek ve yarattigim katma degeri arttirmak daha ust seviyelere cikarmak icin bankalara kredi icin gittim. Kredi alim kosullari cok zorlasmis kredi faizleri yuksek ama kosullarin zorlasmasinin sebebi nedir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Batıkların artması olabilir.

      Sil
    2. Abicim, esnaf lokantasını büyütüp kobi lokantası mı yapmak istiyorsun? Boşver krediyi falan, yemekleri güzel pişir, millet mutlu olsun. Malzemeden çalma, kuru pişireceksen ya dermason ya ispir kullan, tereyağını Vakfıkebir'den getir, salçan düzgün olsun, taze sebze seç, domates kavururken içine tek bir kesme şeker at, zaten büyürsün. Pilav için de pirinçleri bir gece önceden ılık suya koy, sabah ilk iş onları yıka, süz, öğlene kadar kurusunlar. Vakfıkebir tereyağında kavurup tavuk suyunu da ekledin mi bak müşteri kapıda nasıl sıra oluyor.

      Bu arada da uygun TL kredi bulursan dolar al, vadeliye at, kafan rahat olsun...

      Sil
    3. Iyi de ben katmadegerli yemekler yapmak istiyorum. Katmadegerli katmadegeri yuksek kuru fasulye pilav yapiyorum. Amacim Esnaf lokantasindan holding restaurantina giden yolda kredi almak

      Sil
    4. Abicim, katma değeri yüksek kuru pilav yapıyor olsan zaten müşterisi bol esnaf lokantası olurdun, krediye ihtiyacın olmazdı. Bak katma değeri yüksek kuru pilav nasıl yapılır ben sana anlattım. Yok ille de pilav değil risotto yapacağım diyorsan suyunu fazla koy, lapa bırak ama onu da hangi esnafa yedirirsin bilemem.

      Holding restoranı işine girenler şu anda borçlarını yeniden yapılandırmak için banka banka dolaşıyorlar, o nedenle kaliteli esnaf lokantası olup müşterini artırmanın yollarını ara bence...

      Sil
  37. Hocam var olan ekonomik kriz tam anlamıyla ne zaman gelecek? Bazı uzmanlar 2018 sonu diyorlar.Şuan biraz nakitim ve evim var. Başka şehire taşınmak zorundayız. Şuan oturduğum evi satıp kiraya çıkıp seneye baharda mı ev alayım yoksa şuan evimi satıp mecburen biraz üstüne koyup ev mi satın alayım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben biraz bekleyin derim. Inşaat balonu patladı patlayacak. Evini sat kiraya taşın. Eldeki parayı nereye yatıracağını söylemeye gerek yok sanırım . Sen anladın onu.

      Sil
    2. Eğer evinizden memnunsanız bu tür kumara girmeyin. Evden memnun değilseniz ve her halükarda değiştirmeyi düşünüyorsanız o başka.

      Sil
  38. hocam, merkez faizi sabit tutunca dolar kuru hızla 4,93 tl yi gördü. Ama sonra hızla geriledi önce 4,88 sonra ise şu an bu yazıyı yazarken 4,82 tl ye geriledi. hocam ben Burada merkezin net döviz rezervinden döviz sattığını düşünüyorum. Yani az da olsa faiz artışıyla yapabileceği geriletmeyi döviz satarak yapmış olabileceğini düşünüyorum. zira : piyasa aktörleri neden en az 150 baz puan faiz artışı beklerken sabit tutulan faiz sonrası tl cinsi varlıklarda fon tutsun ki?. mantığım almıyor bu gerilemeyi hocam. ne dersiniz?..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Asıl mesele 3 Ağustos'da enflasyon verisi açıklanınca kurun ne olacağı.

      Sil
    2. merkezin topu topu 30 milyar doları var nasıl satsın. rahip davasının sonucu gözünüzden kaçmış.o yüzden düştü dolar.abd ile ikili ilişkiler düzelecek diye saygılar

      Sil
    3. 31 ocakta açıklanıyor hocam enflasyon verisi mb başkanının yapacağı bir bilgilendirme toplantısıyla.. her zaman ayın üçünde açıklanan verinin öne çekilmiş olmasındaki hikmet ne ola ki

      Sil
  39. hocam, sabit kur rejimi uygulanıyorsa para politikası da bağımsız olmaz değil mi?. çünkü; çünkü kuru piyasa değil merkez belirliyor olur. fakat dalgalı kur rejiminde kurlar tamamen piyasaya bırakıldığı için para politikası da bağımsız olabilir. çünkü belli bir kur hedefi olmadığından dolayı para araçlarını o yönde onu çıpa alacak şekilde belirlemek zorunda olmaz. ancak hocam bence bizde dalgalı kura müdahale ediyor merkez bankası.. sanki müdahaleli dalgalı kur rejimi var bizde!. ne dersiniz?.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür hipotezler daha çok gelişmiş ülkelerde geçerlidir. Bizim gibi kurun faizin ve enflasyonun iç içe geçtiği ülkelerde durum biraz farklılık gösterir. Enflasyonu büyük ölçüde kurun belirlediği bir yerde enflasyona faizle müdahale edildiğinde ister istemez kura da edilmiş olur. Dolayısıyla müdahaleli kur rejimi var gibi görünür.

      Sil
  40. Yani Türkiye’nin sorunu yapısaldır. Çözümü de yapısaldır.Sonuç ülkede ekonomi sürdürülemez hale gelmişse risk yükselir. Son olarak elimizde bugün olduğu gibi yüksek döviz kuru-yüksek faiz ve yüksek enflasyon kalır...
    hocam yapısal çözümler açıklanana kadar "Göle su gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar "
    demeyiz inşallah

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru. 40 yıl önce de sorunumuz yapısaldı, 10 yıl önce de şimdi de. Bu hiç değişmedi. Çünkü getirdiğimiz çözümlerin yüzde 95'i yüzeysel çözümler. Hep kanamayı durdurup hastayı evine yolladık. Sonra yine kanamayla geldi yine aynı şeyi yaptık ve bugüne kadar geldik.

      Sil
    2. Sonuçta bütün damarlar gidip aort'a bağlanıyorlar. Küçük kanamaları üzerine basarak durdurup hastayı eve gönderirsiniz de Eğer Aort kanamaya başlarsa işini çok iyi bilen bir cerraha ihtiyacınız olur. Hacamatla, okuyup üflemekle, üzerine bastırmakla çözemezsiniz yani.

      Uzun süreli pansumanların da böyle bir sıkıntısı olur genelde. Her durdurduğunuz kanamada aort'a biraz daha yaklaşırsınız. Bizdeki sıkıntı, oluşacak bu son kanamayı cübbeli'ye mi havale edeceğiz yoksa işinin ehli bir cerraha mı....

      Sil
  41. Merhaba hocam süper güç olarak hangisini tercih ederdiniz görünmezlik mi yoksa zihinleri okuma mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Galiba Mahfi Eğilmez'in "Jedi Master" olduğunu bilmiyorsunuz.

      Işın kılıcını nerede sakladığını kimseye söylemiyor.

      Ve, evet, eşyaları düşünce gücüyle hareket ettirebiliyor...

      Sil
    2. Twitter'da oldukça manidar Star Trek - Mr. Spock paylaşımı yaptınız geçen gün.

      Lütfen söyler misiniz, "Avengers: Infinity War"ı izlediniz mi? Eğer izlemediyseniz, izlemek ister misiniz?

      Şunun için sordum:

      Filmin kötü karakteri "Thanos" isimli "titan", evrendeki canlıların yarısını yok ederek, gelecek nesillerin daha müreffeh bir hayat süreceğine kendini inandırmış, bunun için, "infinity stones" denen taşları kendinde toplayıp muazzam bir yok etme gücü elde etmeye çalışıyor. "Avengers" ekibi de, Thanos'a karşı savaşıyor.

      Burada, aşikar bir şekilde, "Thomas Robert Malthus"un düşünceleri insanın aklına geliyor.

      Malthus üzerinden bağlantı kurarak, "Avengers: Infinity War"ı izlemeyi düşünür müsünüz?

      Sil
    3. Hocam işte bu sorular hep işsizlikten...
      Ağır işsiz soruları bunlar.

      Sil
    4. Türkiye ekonomisini ve özellikle sorunlarla o sorunlara getirilen çözümler arasındaki ilişkileri anlayabilmek için jedi master olmak bile yetmez inanın.

      Sil
  42. Hocam sizce hangisi daha önemli? Kur mu? Faiz mi? Yoksa enflasyon mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hepsi birbirine bağlı birini diğerinden ayırmamız yanlış olur. ama zannımca enflaston ve faiz daha etkili piyasadaki aktörleri belirlemek için.

      Sil
  43. Hocam sizce Rusya ve Çin gibi ülkeler gizlice sahte dolar basıyor olabilir mi? Sonuçta bu ülkelerde bunu yapabilecek teknoloji var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. her sey olabilir...Bassa da bu ABDnin isine gelir parasinin degeri uluslarasi piyasalarda duser ABD icin ticari yonden avantaj saglar

      Sil
    2. Aslında onlara gerek yok ABD sahte dolar basıyor zaten.

      Sil
    3. Bizde basalım o zaman cari açığımızı sahte dolar ile kapatalım ve borçları ödeyelim.

      Sil
    4. hocam ABD nin sahte dolar basmasındaki temel sebep ne ?

      Sil
  44. CIA ajanı pastör Brunson ev hapsi edilince dolar hemen düştü TL değer kazandı. Bu büyük oyunu görmesi lazım artık herkesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Daha 6 ay önce bizzat dünya lideri, abd ve avrupanın titrediği islam dünyasının büyük lideri RTE tarafından ağır ifade ve ithamlarla ajann terörist ilan edilip dünyaya meydan okuyan naraları manşetlere taşınmamamismiydi. Bu rahip degil mi daha 6 ay önce neredeyse ömürboyu hapse atılacak ölen turkiyenin atilla davasında elindeki en büyük kozu.. sahi ne oldu bu reza zarrap ve atilla davalarina

      Sil
    2. Büyük oyunu görenler görüyor da asıl görmesi gerekenler 16 yıldır bir türlü göremiyorlar. Gördükleri zaman ise ne yazık ki çok geç olacak....

      Sil
    3. sonra ne oldu onuda söyle.ABD rahibi salin yoksa yaptirim uygularim dedi.senatoyu topladi karar aldi.dolar yine yukseldi.

      Sil
  45. 68 yıllık ömrünüzde, weed ve benzerlerini (bir kez ve son kez de olsa) kullandınız mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sigara, pipo ve sigar içtim. 16 yıl önce bıraktım. İçki içtim ve halen de arada içerim. Ama ot hiç içmedim, merak da etmedim. Bırakın otu sigara ve benzerlerini de hiç içmemek gerektiğini düşünüyorum.

      Sil
    2. Peki otun yasallaşmasına nasıl bakıyorsunuz?

      Sil
    3. 11.46

      Ben Otun yasal olmasindan yanayim. Yasal oldugunda mafyatik kesimlerin ellerinden alinir. Bunu kullanan kisiler ise kriminalize edilmekten cikar baska kriminal davranislara savk edilmeleri de onlenir.
      Yasaklanan seyler devamli yer altina itilir izbe ne edugu belirsiz kisi ve ksiiler tarfindan ranti istismari saglanir. Bu her seyde boyledir. Diyelim ki elma yemek yasak yasak oldugunda cebinde elma bulunduran kisi kriminal kabul edilir her hangi bir kolluk kuvveti gordugunde kacar belki arabasini hizli kullanarak kazaya sebebiyet verir baska suclara bulasir sirf cebindeki elma hasebiyle. Bu durum o kisiyi de toplum disina iter kriminalize eder bu bumerang etkisi olusturur toplumda suc kavrami baska suclara sebebiyet verir.

      Mamafih Ot kullanmadigim hatta karsi oldugum halde ben serbest olmasindan hatta fabrikalarda sigara gibi uretilmesinden hem istihdam yaratir hem de devlet yuksek vergi alarak kazancina kazanc katar dusuncesindeyim.

      Sil
    4. hocam pipo- sigar ve sigara arasında en iyisi sigar mıydı ?

      Sil
  46. Hocam ben kendimi IMF ye hazırladım artık yarın IMF ile anlaştık denilse şaşırmam hatta yol haritası belli olduğu için sevinirim önüme bakarım sonuçta IMF daha düşük faizle kredi veriyor. Hükümette IMF çok düşük faizle kredi veriyor niye almayalım diyecek iş bitecek. Herkes hazır mı. Are you ready

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. iyide dünya liderimiz ımf nin lafını dinlermi.para veren şartlar koyar.ımf popilist politikalara izin vermez

      Sil
  47. Hocam, Alman Die Welt ekonomi editörü türk özel banka ve sektörünün bir yıl içinde ödemesi gereken 182 milyar Dolar gibi bir borcu ödemelerinin mümkün olmadığını bu yüzden Turkiyenin IMF ile masaya oturmaktan başka caresinin kalamayacağını yazmis.

    Bu durumu biriler almanya bizi kıskandığı için bu yazilari yazdiriyor diyecektir kesin. Fakat tum gistergeler bu yone gidişi gosteriyor.

    Ne dersiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rakam doğru. Ama Türkiye geçmişte buna yakın miktarları ödedi. Yani bu yeni bir şey değil. Bu da ödenebilir yeter ki doğru önlemler alınabilsin. O önlemler alınabilir mi derseniz onu bilmiyorum işte.

      Sil
  48. Hocam selamlar.
    Benim merak ettiğim yurt dışı piyasa oyuncuları.
    Bu adamlar Venezuelladan sonra Arjantin i de terk ettiler. Sonrasında Arjantin IMF yani yurt dışı patronların jandarmasını çağırarak şimdilik nefes aldı.
    Acaba bizi de terk edip IMF ye muhtaç bırakıtlar mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür kararlar yurt dışı oyuncularından çok yurt içi karar alıcılara bağlı. Yanlış adımlar herkesi kaçırır. Kimse para kazandığı bir piyasanın batmasını istemez. Bir yer sıkıntıya giriyorsa yüzde 90 ağırlıkla o yerde bulunanların hatasıyla sıkıntıya giriyordur.

      Sil
  49. Hocam selamlar.
    Benim merak ettiğim yurt dışı piyasa oyuncuları.
    Bu adamlar Venezuelladan sonra Arjantin i de terk ettiler. Sonrasında Arjantin IMF yani yurt dışı patronların jandarmasını çağırarak şimdilik nefes aldı.
    Acaba bizi de terk edip IMF ye muhtaç bırakıtlar mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gelen haberler imf ile temasın gizliden ufak ufak kurulduğu yönünde. Bu kadar borcu çevirmek mümkün değil. Eeyyy IMF Şeyyy amerigaa

      Sil
    2. IMF herkesin para kutusu degil kimsenin babasinin oglu degil. Evet IMF borc verir hem de cok cok dusuk faizlerle sikintida olan ulkelere borc verir cok agir sartlar ve uygulanmasini istedigi ekonomik programlar karsiliginda belli makro hedefler dogrultusunda

      IMF borc verirken oyle hemen ve topluca parayi vermez dilimler halinde uygulamalari gordukce uygulamalardaki sonuclardaki istedikleri basariyi gordukce denetmenlerin raporlari dogrultusunda dilimleri serbest birakir. IMF oyle ha dedigin zaman 30milyar dolar 50 milyar dolar kredi cekme hakki vermez hic bir ulkeye...Her ulkenin agirligi olcusunde ozel cekme hakki vardir. Turkiyenin benim bildigim 15milyar dolarlik kredi cekme ve krediyi de bir program dahilinde dilimler halinde kullanma hakki vardir.Yanlis varsa duzeltin!

      Kisaca IMF cok dusuk faizlerde belli miktarlarda dilimler halinde O krediyi de istedigi tipik IMF stand-by programlari dahilinde denetimler neticesinde kullandirir.

      IMF ne kimsenin babasinin oglu ne de gunah kecisidir. IMF kimseye gel ben sana kredi vereyim demez. Ulkeler ozellikle de makro dengesizlikler yasayan yuksek enflasyon butce cari odeme denegeleri yasayan piyasalarda kredilibitesi dusmus ulkeler mecburen isteyerek ve istemeyerek IMFnin kapisini calar. IMF ile temaslarda bulunur programlar uzerinde calisir pazarlik yapar makro sorunlarina cozum bulabilecek ortak onerileri calisirlar.Eger bunlar olumluysa bu temaslar IMF ile anlasma sonuclanir ve imzalanir kurallar konur denetmenler sefler belirlenir IMF programi hayata gecer.

      Neredeyse butun IMF programlarinin en onemli ve en buyuk ozelligi de denk butce dengesidir. Bu daha cok "faiz disi butce fazlasi" kavrami ile ele alinir. IMF programlari da bunu saglamaya yonelik uygulamalardir.

      Hocam IMF ile ayrintili bir yazi bekliyoruz sizden umarim yazarsiniz.

      Sil
  50. İlave bilgi olarak DB ve Nomura Emerging Market bölümünden ciddi eleman çıkartıyorlar....

    YanıtlaSil
  51. Sayın hocam, üçlü açmaz yaklaşımını normal dünya konjonktürü içinde teorik tutarlılığa sahip diye değerlendirmek daha doğru olacaktır. Normallik ten kasıt serbest uluslararası piyasa koşullarının işlemesi ve korunmasıdır. Oysa bugün dünya konjonktürü giderek daha fazla bu Normallikten uzaklaşmakta. Zira merkez bankası daha önce faiz artırdığında beklediği etkiyi göremedi. Dünya konjonktürü bu haldeyken işe yarayacağının garantisi de yoktur. Yani faiz politikasının işlevsiz kalması Türkiye deki koşullardan ziyade dünya ile ilgilidir. Merkez bankasının kararında bence herşeyin etkisi yok. Tamamen bağımsız ve doğru karar aldı. Seçimden önce yaptığı faiz artırımı için bu yorumları yazsaydınız eleştirim olmazdı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye eğer yapısal reformları yapsaydı hiçbir politika işlevsiz kalmazdı. Sıkıntının bir kısmı dış koşullarla ilgili olsa da asıl ağırlıklı kısım bizim uyguladığımız politikalarla ilgilidir.

      Sil
    2. Maalesef bu konuda ayrışıyoruz. Türkiye ağzıyla kuş da tutsa (tutmadı biliyorum) seçimden önce işe yaramazdı. O normal dışı bir dönemdi. Ama bugün için haklısınız Türkiye yapısal reformlarla yola devam ederse dünya koşullarının olumsuz gidişatından pozitif ayrışabilecektir. Hoşça kalın.

      Sil
  52. TCMB vb. kurumlar öznel kararlar almazlar. Teknik düzeyde gerekçeleri olmak zorunda... Hükümetler MB kararlarına karışacaklarsa, öncelikle olguların maddesel koşullarını anlamak ve bunları kabul etmek zorundalar.

    Türkiye hemen her alanda olduğu gibi ekonomi alanında da, çağının gerisinde bir aşamayı yaşıyor. Bir kere hükümetlerin rasyonalite sorunu var. Örneğin kırsal kesimin bayındırlık sorunu inşaat mühendislerine değil, muhtarlara kalmıştır. Çağdaş bilimin gerekleri, planlı ekonomi bertaraf edilenler arasında... Ülke basit, sıradan Amerikan tipi bir tür pragmatizme terk edilmiş!...

    Halkın beklediği öznel kararlar alarak ülkeyi kurtaracak liderler öyle paşa paşa, seçimle başa geçmemiş. Hep savaşla, savaşımla...

    YanıtlaSil
  53. Hocam, gerçi 9 saat 41 dk. sürüyor ama Türkiye'de ne olup bittiğini anlamaları için herkese Erik Satie'den Vexations'u öneriyorum. Tamamını izlemeleri gerekmiyor ama yarım saat falan baksınlar...

    https://youtu.be/gImDzmNuEDA

    YanıtlaSil
  54. Hocam çok kaliteli yazı ve bilgileriniz için tşk ederim öncelikle. Benim kanımca suanki dünya piyasası ekonomisi elekten geçiriliyor yeni bir ekonomik buhran mi çıkacak ? Her yüz yılda bir dünya ve ekonomik ve coğrafi şartlar hudutlar değişiyor. Bizim ülke yonetimimizde rejimde bu şartlara göre değişti diye düşünüyorum biz dağın yüzünü görebiliyoruz dağın arkası çok elzem görüntülerle cizilidiir. Umarım ve dilerim ki ülke olarak radikal seçimler ve politikalarla çok sarsılmadan batmadan güzel ve mutlu yarınlara ulaşırız.. aksi hali hüsran olacak ülkemiz için..

    YanıtlaSil
  55. Hani Islam dunyasinin lideri agabeyi olacaktik hani 2023de her sey gulluk gulistanlik olacakti. Kendimi kandirilmis hissediyorum szii okudukca ve dusundukce

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyük oyunu görmüş bu arkadaş. Tebrikler :))

      Sil
  56. Mahfi Bey piyasada faizler bu kadar yüksekken bankalar neden vatandaşın mevduatına komik faiz oranları öneriyor? Paraya ihtiyaçları yok mu? 90'larda bankaların faiz konusunda birbiriyle yarıştıklarını hatırlıyorum.

    Bugün ise tam tersine enflasyonun altında faiz vermek için yarışıyorlar. İki-üç aylık "hoşgeldin faizi" saçmalığından sonra oranı %5'e düşüren bankalar gördüm.

    Durum böyle olunca sıradan vatandaşa parasını harcamak ya da döviz almaktan başka çare kalmıyor. Bu hükümetin uyguladığı bir politikanın sonucu mudur yoksa piyasa koşulları mı buna yol açıyor? Mevduata enflasyonun altında faiz veren bankalar sermayeyi nereden buluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalarin toplayacaklari mevduatlari kredi olarak satabilecekleri duzgun firma kalmadi malesef.

      Sil
    2. Mevduata yüzde 18 - 20 arası faiz veriyor çoğu banka.

      Sil
    3. hangi banka şu an 4 veriyor.ben hiç görmedim 17,50 19 arası şuan

      Sil
    4. Garanti bankası 50 bin tl'ye 1 ay vadeli "standart faiz" %4,5, "e-vadeli faiz" %10,5 veriyor. Buyrun kendi sitelerinden hesaplayın:

      https://www.garanti.com.tr/tr/bireysel/mevduat_ve_yatirim/mevduat_urunleri/vadeli_hesap/hesap_makinesi.page#calcContent=UID512f8a5

      İş Bankası da aynı paraya %11,5 civarı faiz veriyor. %17-19 verenlerin hepsi pazarlama hilesi. Şartlarını incelerseniz belirli şartları sağlamak koşuluyla kısıtlı süreler için veriyorlar o faizleri.

      Enflasyonun gerçekte %20 üzeri olması ve mevduattan alınan %15 stopajı da düşerseniz reel faiz veren banka yok neredeyse. Pazarlık yapıp alan vardır belki ona bir şey diyemem.

      Sil
  57. hocam, maliye politikasının büyüme amaçlı veya enflasyon amaçlı kullanılması nasıl oluyor? vergiler yükseltildiğinde büyüme amaçlı mı kullanılmış oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam tersine vergiler düşürüldüğünde büyüme amaçlı kullanılmış oluyor. Çünkü Vergiler düşürülünce kişi ve kurumların elinde daha çok para kalıyor. Bu paralar harcanınca çarpan etkisiyle önce tüketim sonra üretim artıyor ve ekonomi büyüyor. Vergiler artırılınca harcamalar kısılmış oluyor ve ekonomik büyüme düşüyor ama talep de düştüğü için enflasyon geriliyor.

      Sil
    2. Öncelikle kitlelerden alınan vergilerin kaldırılması... Ben buna gümrük vergisini de eklerim. Kitlelerden alınan vergilerle kamu yararı ya da tasarruf sağlayacak yatırımlar yerine, sosyal devlet anlayışına aykırı, spekülatif yatırımlar yapılıyor.

      Sil
  58. Hocam bakkal fiş vermezse fiş verir misiniz diyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şimdiye kadar bana fiş vermeyen olmadı.

      Sil
    2. demek ki hep büyük marketlerden alışveriş yapıyorsunuz.

      Sil
  59. sayın hocam, merkez bankası önceligimiz enflasyon diyor ama faizleri artırmayarak doları zıplatacagını dolayısıyla mal ve hizmetlerin fiyatlarının artacagını bilmiyormu. faizleri artırıp an itibariyle hem itibar kazanıp hemde doları 4,60lara 4,55 lere indirebilirdi.sonrada ekonomi bakanıyla beraber söyledikleri tedbirleri alarak enflasyonu düşürebilirlerdi diye düşünüyorum.yanlışmı düşünüyorum.rahip davası sonucu olmasa dolar şuan 4.80 lere inmezdi.yoksa sayın hocam rahip davasının sonucu bilinerekmi bu yapıldı. çok riskli bir karardı merkezin yaptıgı.birde sayın hocam eger davanın sonucu biliniyorsa bu manipilasyon degilmi.bunun artık yAPILMAYACAGINI kim bilebilirki.sanki devlet kanunsuz bir iş yaptı gibime geldi.siz ne dersiniz sayın hocam.saygılar sevgiler

    YanıtlaSil
  60. Mahfi Bey merhabalar,

    Sitenizde "bize ulasin" tarzi bir bolum olmadigi icin buradan size ulasmak istedim (belki de var ancak ben bulamadim). Yeni kitabimiz "Degisim Surecinde Turkiye"yi buyuk keyifle okudum. Guzel ve akici bir calisma olmus elinize ve emeginize saglik. Ayrica referanslariniz bolumunden birkac kitabi da okuma listeme ekledim (nedense referans bolumune bakmayi cok severim). Bu listenin de kisisel gelisimime olumlu katkida bulunacagina inaniyorum.

    Egitim konusundaki tum tespitlerinize katiliyorum, bence Turkiye'deki en temel sorun egitim sorunu. Bir azinlik vatandasi olarak, Turkiye'de kapitalist sanayicilerin olusamamasinin bir nedeni de Ermeni sorunu oldugunu dusunuyorum. 1915 sonunda ciddi sermaye birikimine sahip Ermenilerin de bulundugu 1.5 milyon insanin Anadolu cografyasindan yok olmasi ile birlikte bir ekonomik cokus yasandigi, tarihciler tarafindan incelenmeyen konulardan bir tanesi. Umarim bu konuyu irdeleyen guzel bir kitap cikar ve okuma sansi buluruz.

    Sevgiler, saygilar.

    YanıtlaSil
  61. Merhaba Prof. Eğilmez,

    yazılarınızı takip etmeye ve okumaya devam ediyorum. Yıllarca kendim ulaşabildiğim verilerden (internet,Cnbc-e,Bloomberg vs) üzerinden veri toplamaya çalıştım. Elimdeki veriyi takip ederek 25 Temmuz 2018 itibarı ile şu sonuçlara ulaştım:

    1. 2011 Ekim 18 ve 2018 Temmuz ayının 25 tarihli piyasa verisi şöyle imiş: (ondalık ayrıcı nokta(.) binlik ayrıcı(,)

    Altın ons USD 1664.00 1,223.90
    Gümüş ons USD 32.30 15.44
    Altın gr TRY 100.00 191.70
    USD TRY döviz kuru 1.8737 4.8277
    ICE Brent crude oil barrel USD 94.62 73.91

    Bu verilerin 18 Ekim 2011 rakamlarını 100 olarak kabul ettim, yani endeksledim.
    Ve yaklaşık yedi yıl içinde nasıl bir gelişme gösterdiklerini görmek istedim.
    Sadece piyasa rakamları üzerinden gittiğimde, çok çarpık bir manzara ile karşı karşıya kalıyorum, ki bu Sizin makro bakışınızı destekleyecek nitelikte.

    18 Ekim 2011 100 olarak temel aldım ve 25 Temmuz 2018 tarihinde 100 rakamından uzaklıkları şu şekilde:

    Altın ons USD bazlı 75.715 -24.285
    Gümüş ons USD 49.69 -50.31
    Altın gr TL 191.701 +91.701
    USD TRY döviz TL 257.66 +157.66
    brent crude Futre USD 78.11 -21.88

    Aslında bu bir grafikte daha güzel görünüyor. Dünya piyasalarında Dolar,Petrol,Altın değeri düşmüş olmasına rağmen bizde hala bütün işaretler yukarı doğru.
    Dünya piyasalarında Altın ucuzlar iken bizde Değerleniyor (sanki yabancıyı zengin etmek gibi bir çalışma var),
    Türk Lirası gittikçe değersizleşiyor, izlediğim zaman kesitinde bu değer %157'lik bir devalüasyon, yani yedi yılda ~ %151'lik alım gücünün azalması!!!!.
    Dışarıda Altın ucuzluyor bizde ise %91 değer kazanıyor.

    Bir aşırı ANOMALİ var. Eğer söylenenler doğru ise ve son G20 toplantısında Türkiye IMF'den kredi talebinde yoklama yaptı ise, bu Alarm zillerin doğru olduğunun anlamına geliyor.

    Saygılarımla,
    Şenol Ç.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TL nin değerini hatta gerçekte rasyonel anlamda paranın değerini üretim-üretimin prodüktivitesi belirler. bir de paranın spekülatif tarafı da vardır ki işte son 30 yıla bakarsak bizim para birimimizin değerini üretimdeki azalış-artış-verimlilik gibi reel olgulardan çok spekülatif amaçlı sermaye giriş ve çıkış hareketleri belirler olmuştur. henüz güçlü-olgun bir sanayi yapısı olmayan türkiyenin 24 ocak kararları-32 sayılı 1989 kararları ve kambiyo rejimini giderek deregülatif hale getirmesi planlı ekonomi politikalarının olmaması ve giderek artan oranlarda inşaatı lokomotif yapması yani verimliliği zayıf sosyal faydası düşük ihraç edilemeyen kısa vadeli hareketlilik sağlayıp merkezi üretim gücü yaratmayan bir sektöre aşırı sermaye yığılımları yapması ve hala da buna devam ediyor olması ve dersler çıkarmaması sizin yukarıda bahsettiğiniz bazı dengesiz fiyat oluşumlarını da beraberinde getiriyor.

      Sil
  62. hocam herzamanki gibi teknik ve bilimsel makalenizden dolayı tesekürler. benim naçizane bir sorum var yeni teşekkül edilen siyasi politik yapının. yapısal reformlar konusunda irade ve kararlık görüyormusunuz teşekkürler.

    YanıtlaSil
  63. Mahfi hocam;

    1- alisverislerde nakit, taksit-pesin kullanim oraniniz nedir?

    2- kredi karti ya da nakit kullanim tercihinizi neye gore belirliyorsunuz?

    3- taksit sayisinin fazlaligi sizi tuketici olarak cezbediyor mu?

    4- elektrikli ve/veya elektronik urunlerde satin almadan once internette urun için bilgi, kullanici yorumlari, test ve tanitim videolari, şikayet sitelerindeki yorumlari inceler misiniz? Bunlardan kaçını satin alma öncesi yaparsiniz? Yakin tavsiyesi ya da magazada satici tavsiyesi mi satin alma tercihinizi belirliyor?

    5- herhangi bir urun icin tuketici hakem heyetine basvurdunuz mu?

    Bunlari şahsiniz konusunda merakimdan degil, tuketici davranislari ve tercihleri konusunda teorik bilgisi olan birinin davranisi farkli mi onu ogrenmek icin soruyorum.
    Saygilarimla.

    YanıtlaSil
  64. Italian debt /gdp oraninina baktim 130 uzerinde 10 yiliklarina baktim yuzde 3 bulmuyor bu iktisat bilimine aykiri degil mi yoksa iktisat politize mi ediliyor orda mantikli degil bu kadar yuksek borcu olan bir ekonomi bu kadar dusuk faizde olmasi eger faiz riskinin fiyatiysla bu ornekte bu gorulmuyor ,dusunceleriniz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ecb para basiyor ve italyan tahvillerini aliyor faizleri 0da mevduati da negatifte piyasaya para veriyor italyada bunun ekmegini yagli ekmegini yiyor
      Dahasi Italyada kor bela bazi reformlar yapmaya calisiyor butceyi denklestirmeye cari acigi kapatmaya calisiyor sonucta bu oluyor

      Sil
  65. 18 Ekim 2011 ve 25 Temmuz 2018 tarihli veri analizime EK'tir:
    =============================================================

    Referans bir Gösterge yok denilebilinir onun için

    1- DXY yani USD Dolar indexini (kaynak cnbc) 18/10/2011 72.50
    25/07/2018 94.29
    2- TÜFE yani Tüketici Fiyat Endeksi 10/2011 196.31 (Ekim 2011 verisi TUİK)
    06/2018 357.44

    Bu iki göstergeleri verisetine dahil ederim ve yine 18Ekim 2011 değerlerini 100 olarak baz alırsam gelişme şu şekilde olur:

    1 DXY 130.055 yani bir % +30.05 lik bir uzaklaşma
    2-TÜFE 182.08 yani bir % +82.08'lik artış.

    Dolar bu dönemde yaklaşık olarak olarak %30 kuvvetlenmiş ki bu DXY endeksi Amerikanın ticaret yaptığı "dostlarının" bir sepet kurundan oluşuyor. ilk değeri Mart 1973 de 100.000 idi. Ve şu anda o değere gittikçe yaklaşmakta.
    TÜFE ise Türk Ulusal İstatistik Kurumunun hesaplamış olduğu bir endeks. Bu endeks Tüketici Fiyat Artış/Azalışlarını gösterir nitelikte. Ekim 2011 ayında TÜFE 196.31 yani yaklaşık 200 değerinden son Haziran 2018 'de bu değer 360'a yaklaşmış. Artış rakamsal olarak 157 kadar.

    Ama yine'de bu rakamlar Türk Lirasının bu dönemde niye % 157 oranında değer kaybettiğini ortaya koymuyor.
    ŞÇ

    YanıtlaSil
  66. Hocam Bankacılık sektöründe mevduatın krediye dönüşüm oranı %120 iken Bankaların reel sektöre gereken desteği vermediği eleştirileri hakkındaki yorumunuz nedir?

    YanıtlaSil
  67. Hocam; efsane bir teşhis yazısı olmuş. Bizim TCMB başkanı çıkıp konuşsa aslında daha yönlendirici olacak onun yerine bakanlar konuşunca piyasa ters fiyatlıyor bu ilişkiyi.

    YanıtlaSil
  68. Sayın Hocam,paranaliz'de yer alan bu habere göre Fitch, Global Sıkılaşmayı 2020 de değil 2019’da bekliyor.Bu konuları sizlerin sayesinde öğrenmeye çalışan biri olarak bu haberden ne anlamalıyız.Tesekkur ederim.

    YanıtlaSil
  69. Hocam daha fazla yapısal reform demeye gerek yok bence yapmıyorlar nedenini açıklamadan neyi bekliyorlar bilmiyoruz. Enflasyon da 15 in altına düşmez dua edelim 20 üstüne çıkmasın. Zaten 100 kere yazdım sizde 200 kere söylediniz MB bağımsız değil. En iyi arkadaşımız Venezuela başkanı, oda iyi anlıyor ekonomiden. Arada görüşüyorlar, Bize öğüt veriyorlardır garanti.(winter is coming)

    YanıtlaSil
  70. Hocam kaleminize sağlık çok güzel bir çalışma olmuş hocam benim aklıma şöyle birşey geldi malumunuz biliyorsunuz Merkez Bankasının bağımsızlığı,şeffaflığı,hesap verilebilirlik düzeyi sürüp giden bir tartışma konusu, şöyle bir şey yapılsa bir kanal kurulsun TCMB TV adı altında bu kanalda devlet televizyonları ile günün belli saatlerinde yayın yapmış tüm ekonomim göstergeler faiz kararları PPK toplantılarından çıkan kararlar bu kanalda hane halkına duyulsun bir zamanlar tüm yasama faaliyetleri TBBM TV- TRT 3 de gösterildi. Bu şekilde şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkesi büyük bir ölçüde halledilebilinir diye düşünüyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez bankasının Twitter hesabı var . PPK kararları haberlerde yayınlanmakta , millet adına merkez bankasını denetleme görevi Meclis in üzerinde bu durumda sizin önerinize göre her devlet kurumu için bir kanal açılıp bilgilendirme yapılmalı ve halk bunları takip edip sorgulamalı . Ben bu Öner'inizin saydığınız ilkeler üzerinde etkisi olacağını sanmıyorum .

      Sil
  71. Hocam yazılarınızı büyük bir hayranlıkla takip ediyorum, ülkemizin sizin gibi değerli insanlara ihtiyacı var . Son toplantıda siz var mıydınız bilmiyorum ama , eğer o toplantıda yer almadıysanız ülkemiz adına taşın altına elinizi sokmanız gerekiyor. Siz de ülke için her türlü siyasi görüşten bağımsız olarak ekonomiye yön verecek oluşumun üyelerinden olmalısınız. İnsanın ülkesi çıkarları için göreve davet beklemesine de gerek yok hocam.

    YanıtlaSil
  72. https://twitter.com/realDonaldTrump/status/1022502465147682817

    https://twitter.com/VP/status/1022494349970628608

    Trump ve Pence gelişine çok fena çaktı Türkiye'ye. Pastör Brunson salınmazsa "büyük" yaptırım geliyormuş Türkiye'ye karşı.

    YanıtlaSil
  73. hocam, dikkat ederseniz bizi gerçekten de küçük Amerika yaptılar. 1980 öncesinde tasarruf etme kapasitemiz daha yüksekti. piyasa şartlarından bağımsız olarak türk toplumu tasarruf etmeyi bir kült haline getirmişti. hatta o dönemde popülist politikalarla merkez bankasını kamunun finansörü haline getiren siyasetçilerin yüzünden yaşanan çok yüksek enflasyonlu dönemlere rağmen içeride tasarruflarımız fazla düşük olmazdı. ancak 1980 sonrası giderek piyasalaştıkça bu sistem toplumu da dönüştürdü ve hızla tüketim toplumu olduk. bu yüzden de sürekli tasarruf açığı verir hale geldik. artık faizler yükselince tüketimi azaltıyoruz düşünce hemen tüketimimiz azıyor. aynısı abd toplumunda da vardır. piyasa çok yönlendirici hale geldi. mesela bir japon bir alman toplumu düşük faizlerde dahi fazla tüketmiyor. ama abd li tüketiyor çünkü tüketim kültü çok güçlüdür. aynı vaka artık bizlerde de özellikle son 15 yıldır fazlasıyla var.işte sonunda abd tipi bir tüketim toplumu haline geldik hocam. ne dersiniz?.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özal'ın Türkiye de başlattığı neoliberal politikalar Ülkenin hem mal ve hizmet piyasalarında hem de mali piyasalarda dünyaya entegre olmasını sağladı . 1989 da gerçekleşen sermaye serbestisi ile ülkede ithalatın finansmanı kolaylaştı ve buna bağlı olarak daha yüksek cari açık vermeye başladık ( o dönemde gelişen turizmin de payı var tabii ki) . Tüketim arttı , hissedilen refah arttı ve insanlar dediğiniz gibi bu durumdan memnun kaldıkça küreselleşmenin önündeki engel ortadan kalktı .

      Sil
  74. Hocam Fed olabildiğince sürprizlere izin vermez demişsiniz. Bildiğim kadarıyla rasyonel beklentiler modeli günümüzde çok önem taşıyor çünkü gerekli fiyatlamalarla piyasa aktörleri önünü çok daha net görebiliyor. Sorum şu, iktisat kitaplarında rasyonel bekleyişler modeli altında sürpriz olmayan politikaların uzun vadede milli geliri arttırmadığı, milli gelirin ancak sürpriz genişlemeci politikalarla uzun vadede arttırabileceği yazıyor. Bu durumda milli gelir açısından sürpriz genişlemeci politikaları uygulamak daha mantıklı değil midir? Değilse neden? Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uzun vadede büyüme verimlilik ve üretim faktörlerinin artışıyla olur . Sürpriz politikaların uygulandıkları dönem ve belki bir kaç dönem sonrası için büyümeye etkisi olsa da sürekli artırılarak sürdürülemeyeceğini bilen insanlar ( ki öyle olsa da bunun ekonomiye faydasından çok zararı olabilir ) beklentilerini buna göre oluşturup tepki vermezler .

      Sil
  75. unicredit in yıl sonu dolar kuru beklentisi 4,95 tl imiş hocam.. bu iyimser bir tahmin olmuş derim. naçizane normal koşullarda beklentim 5,05-5,10 tl aralığıdır. ne dersiniz hocam?. unicreditin mi benim mi beklentim daha rasyonel?. saygılar..

    YanıtlaSil
  76. merhaba hocam,
    Hocam büyüyerek nasıl enflasyonu düşüreceğiz tam tersi resesyon olması gerekmez mi?endonezya merkez bankası başkanı bunu söylemişti.

    YanıtlaSil
  77. Bozuk madeni para(coin) piyasa degeri uzerindeki yazili olan deger satin alma gucu her neyse artik uretimindeki maliyet bu degerleri gectigi vakit ne olur?

    Mesela 1 Lira, gecen sene 30kurusa uretiliyorken darpanede suaralar 43kurusa uretiliyor. Eger bu uretim maliyeti her bir 1 Lira icin 1 lira oldugunda ya da 1llirayi gectiginde neler olur?

    Bu soruyu cevap buyurusaniz sevinirim. Sadece lira icin degil herhangi bir para birimi icinde soruyorum o ulke darpanesi hazinesi ne tur bir tavir alir basim konusunda?

    Benim aklima gelen su: 1Liranin metal yogunlugunu azaltmak belki aliminyuma cevirmek ya da boyutunu kucultmek
    Tum bunlarin akabinde bir ust basamak degerde metal para cikarmak bu Turkiye icin sanirim 2Lira ya da 2.50Lira olur.
    Gene bunu goren onceden hazine darpane ile temasi olan merkez bankasi da en yuksek banknotunda bir basamak yukari cikmak mesela 200Lira ise en buyuk kupuru 500Liralik banknotlar cikarmak.

    Gene piyasa mekanizmasi geregi 5 Kuruslarin kullanim disi olmasi ve ulkede devam eden enflasyon ortamina parelel olarak 1ila3 sene icerisinde de 10 Kuruslarinda piyasa mekanizmasi dahilinde basilsa bile kullanim degerinin carsi pazarda ekonomik degerinin degisim degerinin olmayacgi yonunde bir surecin baslamasi demektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yani fakirleşme ve enflasyon olur dememi mi bekliyorsunuz?

      Sil
  78. Hocam ekonomi ile ilgili önereceğiz bir kaç roman var mı?Yaz tatili için :)

    YanıtlaSil
  79. Hocam merhaba, deneysel iktisat ile ilgili bir yazınız var mı?

    YanıtlaSil
  80. Hocam merhaba;
    Buyune rakamlarını enflasyondan arındırna şansımız varmı?
    Enflasyonun %15 olduğu bir yerde %7 buyuyorsanız reel anlamda kuculme var anlamak gerekmez mi?
    Tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlan edilen büyüme reel büyüme , enflasyondan arındırılmış zaten .

      Sil
  81. Hocam, bankaların beklenildiğinden fazla kar etmesinin sebebi , faizlerin yüksek olması mıdır?
    Yani kısaca bu ekonomik ortam bankaların işine gelir mi ?

    YanıtlaSil
  82. hocam saçlarınızı kaç yaşında ve hangi sebepten ötürü kaybettiniz ?
    bende de benzer bir sorun var , belki önlem alabilirim hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, Benim de saclarim dokuluyor ekonomi okuyorum analist olmak icin kasiyorum dersler ve Jole beni bitirdi.
      Ziya

      Sil
  83. Hocam merhaba,
    Süleyman Yaşar'ın faiz lobisi kitabını önerir misiniz? ya da onun yerine önerebileceğiniz kitap var mıdır?

    YanıtlaSil
  84. Hocam mutlaka okumuşsunuzdur, John Perkins'in Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları serisi var.

    Merak ediyorum, bu kitabı bir komplo teorisi olarak mı görüyorsunuz yoksa tamamen doğru itiraflar olarak mı?

    İkinci şık oldukça ürkütücü değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. John Perkins'in anılarından oluşan "Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları" serisi, tamamen doğrulardan oluşan bir seri. Emin olabilirsiniz.

      Perkins'e ve yazdıklarına şüpheyle yaklaşılmasının iki temel sebebi:

      (1) Öncelikle "Zeitgeist" belgesel serisine konuşmacı olarak katılması,

      (2) Ve ikinci olarak kendisinin "Zen" gibi Uzakdoğu meditasyon biçimlerini hayatında uygulaması, bu tür meditasyon çeşitlerinin tanınması için bir takım organizasyonlara üye olması, konferanslara katılması.

      Yukarıdaki sebepler, Perkins'in, "New Age" denen bir "din"in gönüllü temsilcilerinden biri olduğu, mevcut ekonomik, parasal, siyasi ve dini düzenlere karşı mücadele eden kişilerden biri olduğu iddialarını ortaya atanların sebepleri.

      Bu iddiaları, Perkins'le röportaj yapan bir çok gazeteci bizzat kendisine sordu. Perkins, özetle şu cevabı verdi:

      "Benim gündelik hayatımda yaptığım meditasyon, katıldığım konferanslar, meditasyonla ilgili tanıtım konuşmaları yapmam, tamamen benim kişisel tercihlerimdir. Bunları yapmam için, herhangi bir kurumdan, kuruluştan para ve talimat almıyorum, almam. Herhangi bir 'din'in ve 'ideoloji'nin temsilciğini yapmak gibi bir amacım yok, olmayacak.

      'Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları' serisinde yazdıklarımı okuyanlar için, oradaki gerçeklerle, geçmişte nasıl bir insan olup neler yaptıklarımla yüzleşmeleridir mühim olan.

      Bugün, özel hayatımdaki meditasyonum başka şey, 'Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları' serisinde yazdıklarım başka şey. Lütfen karıştırmasınlar."

      Sil
  85. hocam ekonomiyi takip etmekten yoruldum. Gerçekleri öğrenince canı sıkılıyor insanın.. çareyi buldum hocam kafayı kuma sokmak.. Sabahtan akşama A haber ile haber 7 izlersem rahatlıyorum her şey güllük gülistanlık.. son on yılın en yüksek enflasyonu geliyor diyeceğine 'Memur ve emekliye 10 yılın en yüksek zammı' demeyi tercih ediyor. http://ekonomi.haber7.com/ekonomi/haber/2659315-memur-ve-emekliye-10-yilin-en-yuksek-zammi ... nerden baktığınıza bağlı tabi .. Sürekli duvara ne zaman toslayacağız diye korkmaktansa o güne kadar bari kafa rahat olsun en azından.. Çarpınca çarptık deriz... Ne dersiniz...

    not: Maalesef gerçekler gerçekten acı. İstemesek de düşünüyoruz. Kafayı da kuma sokamıyoruz. Ülkemle ilgili geleceğe dair bir beklentim yok. DÜzelme emaresi de görünmüyor. Kafayı yemeyelim yeter.......

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  86. Hocam tum yorumlari soylesileri analizleri okudum uzmanlarin ekonomistlerin MBnin son hareketi faiz arttirmmasi ile ilgili. Herkes yanlis bagimli buluyor bu politikayi.Daha dogrusu anlamlandirmakta zorlaniyor. MB niye faiz arttirmadi sorusunu...

    Ben tum yorumlarda analizlaerde soylesilerde gormedigim bir seyi size sunmak istiyorum bilmem katilir msiiniz?

    Bana gore merkez bankasinin faiz arttirmama kararinda tum iyi niyetimle ekonomik okumamala sunlarin olasi oldugunu dusunuyorum;

    1)Kur son aylarda mayis sonunda zirve olan 4.92nin de altinda tum olumsuzlara ragmen. Ayrica kur artsa dahi avantajimiz malum sezondayiz rakiplerimiz mevcut Turizmde ucuzluk avantajimizi kullanambiliriz kur artarsa.Zaten de kullaniyoruz... Faizleri piyasanin istedigi seviyede arttirsak 125-150 gibi kur belki de 4.70lerin altina inecek bu kur merkezli turizmdeki sok saldirgan avantajimizi kaybedegiz. En azindan son dakikaci daha rezervasyonunu yapmamis tatile cikmamis dunyada turist kitle var(bunlar genelde agustos eylul doneminde tatile giden kisiler ya yasli ya cocuksuzaileler ya bekar ya da gelir duzeyi dusuk ve biraz pinti insanlar)
    2)zaten faizler 20lerin uzerinde biz faiz arttirsak bile bu piyasayi daha cok kitler faizlerin onunu alamayiz. Piyasa kitlenir para donmez donar.
    3)malum insaat sektoru var. Faiz arttirsak sektor zora girer kur nedeniyle yabanciya ucuzlayan konutlar faiz artisiyla kur avantajimizi yabanciya satisimiz zarar gorur. Yani faiz artisi hem yerli hem de yabanci kaynakli konut talebini zora sokar
    4)Merkez bankasi ve bana kalirsa akpnin en buyuk korku ve kuskusu issizlik...issizligin %12ler ustune gelmesinden korkuyor. Bu baglamda philips egrisi baglaminda enflasyonun issizligi bertaraf edecegine dair dusunceleri var merkezin ve akpnin. Yani akpnin ve merkezin onune iki sik koysak yuksek issizlik dusuk enflasyon mu yoksa yuksek enflasyon dusuk issizlik mi desek bana kalirsa kulliyen ikincisi derler...Bu yonetime gore %%15 enflasyon %10issizlik - %10 enflasyon %15issizlikten daha iyidir. Enflasyona boyle bakan zihniyet oldugunu dusunuyorum...Tabii bu bir bakis algilayis tercih

    Tum bu analizlerim argumanlarim cercevesinde merkezin bu hafta bu nedenle faiz karari verdigini dusunuyorum. Bilmem yaniliyor muyum? Sizden kisa da olsa yorum bekliyorum. Sevgiler esnlikler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Adsız27 Temmuz 2018 12:32 ; 4. Maddedeki yorumunuza katılıyorum fakat enflasyon ve işsizlik arasındaki bağıntıyı gösteren Philips eğrisi artık çalışmamaktadır . Amerika'da 70 lerdeki petrol krizlerinden sonra bu eğrinin datayla uyumsuzluğunu gözlemleyen iktisatçılar teoriye bir ekleme yapmışlardır : beklentiler ve Philips eğrisi beklentilerle güçlendirilmiş Philips eğrisi adını alarak işsizliğin beklenen ve gerçekleşen enflasyonla ilişkisini daha doğru açıklamaya başlamıştır ( yabancı kaynaklardan araştırmak isterseniz expectations - augmented Philips curve diye arayabilirsiniz ) . Dediğiniz gibi enflasyonun işsizliği bertaraf etme imkanı birkaç dönem üst üste mümkün değil çünkü insanları bir kere şaşırtabilirsiniz sonra beklentilerini güncellerler ve enflasyon beklentilerini artırırlar.

      Sil
    2. Adsiz 12:32
      Dedikleriniz zaten sebep sonuç ilişkisi yani ekonomi bunu biliyor dediklerinizde normal ekonomik oluşumlar gerçekleşmeler. Fakat öngörüde bulunmak yada piyasaya yön vermek adına Merkez Bankası herkesten baskın ve doğru kararlar almalı alınan karar doğru mu sorun bu yani karar ekonomi için doğru tercih mi. Bazen sizin ve hepimiz için doğru olanlar gelecek projeksiyonda doğru olmayabilir siyasi gerilimler beklentiler ticari durgunluklar buna göre karar verilir size bize uymasada olması gereken yapılır. Merkezin yaptığı ise gemi su alırken gaza basıp bir an önce karaya yetişmek ama kara yakın mı yada gemi ulaşabilir mi bu tartışılıyor aslında burada. su tahliyesi yapıp sinsine pompasını çalıştırmazsanız yada ekstra önlemler almazsanız gemi aldığı su seviyesi arttıkça ağırlığı artacak hızı kesilecek fazla yakacak ve doğal olarak daha hızlı batacak bunu anlatmaya çalışıyoruz. geçici önlemleri herkes biliyor doğru önlemleri almak önemli olan. yoksa kamarada güneşlenmek herkes istiyor ama kimse kazan dairesinde su tahliyesine girişmek istemezse hep birlikte denizi boylayacaz umarım kısaca anlatmışımdır.
      1) Turizm gelirler artık çok düşük eskisi gibi ciddi gelir kazandırmıyor çok düşük fiyatlara oda satılıyor hemde herşey dahil sistemde enflasyon çok daha hızlı artıyor yiyecek içecek sınırsız ama alınan para çok düşük, gıda ve içecek talebi artıyor enflasyon çıldırıyor bunlarıda düşünün. Turizm sadece döviz getirisi için düşünülüyor ama elde kalıyor mu hayır kalsa zaten oteller batmaz.
      2)Piyasa durgunluğa gireceğini herkes biliyor Merkezde bu beklenti daha yüksek yada daha sert olacağını düşündüğü için bu hamleyi yaptı ama snuç değişmeyecek seçimlerden sonra çok daha acı reçete verilecek.
      3)İnşaat sektörü battı zaten yapılan kurtarılabilen kurtarılmaya çalışılacak sadece inşaat değil enerji sektörü de çok zor durumda fakat inşaatı kurtarmak değil belirli firmaları kurtarmak için yapılıyor yoksa Türkiyeye 4 yıl yetecek kadar konut stoku var 2 milyon stokta konut var belki 500 binde bankaların elindeki var yani 5 yıllık konut stokumuz zaten yapılı bekliyor sahiplerini.
      4) Bu şık seçime kadar geçerli seçimden sonra zaten para istediğiniz IMF şu politikaları sizden isteyince onu yapmak zorundasınız. IMF karşılıksız para vermez karşılığında istediğin alır.

      Sil
  87. Hocam güzel ve anlaşılır yazılarınız için teşekkürler. Ben hitit ekonomisini merak ediyorum da sizin bununla ilgii 2005 yılında basılmış bir kitabınız varmış fakat baskısı kalmamış sanırım. Bu kitaba nereden ulaşabilirim acaba? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  88. Sizi seviyoruz :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi