Dipten Dönüş İşaretlerini Çıkışa Dönüştürebilmek

Türkiye ekonomisi son aylarda dipten dönüşün sinyallerini veriyor. Bu dönüş sinyallerini birkaç grafikle göstermeye çalışayım.

İlk grafik seti ekonominin arz yönünü temsil eden sanayi üretimindeki değişim oranları (altta solda) ve ekonominin talep yönünü temsil eden perakende satış hacmindeki değişi (altta sağda.) Bu ikisine baktığımızda gerek talepte gerekse arzda bir toparlanma başladığı görülebiliyor. 


İkinci grafik seti ekonominin iki önemli kesimi olan otomotiv (altta soldaki grafik) ve konuttaki (altta sağdaki grafik) durumu gösteriyor. Otomotivde pazarın durumunda(mavi olan bu yıl, turuncu geçen yıl ve çubuklar on yılın ortalaması) son üç ayda toparlanma söz konusu ve son iki ayda da geçen yılın üzerine çıkılmış görünüyor. Konut satış fiyatlarındaki toparlanmayı da sağdaki grafikten görebiliyoruz. Nominal satış fiyatları ve dolayısıyla reel satış fiyatları yükselişe geçmiş bulunuyor.  


Bu toparlanmanın maliyeti nereye yansıyor? Bunu görebilmek için bütçeye bakmamız gerekiyor. Aşağıda soldaki grafik bütçenin faiz dışı dengesini, sağdaki grafik ise vergi gelirlerinin faiz dışı giderleri finanse etmekteki durumunu gösteriyor. Faiz dışı dengenin uzun bir dönem sonunda ilk kez bu yıl açık verdiğini soldaki grafikten görebiliyoruz. Sağdaki grafik ise bize faiz dışı giderleri karşılamada vergi gelirlerinin giderek daha yetersiz kaldığını söylüyor. Tek seferlik gelirlere süreklilik kazandıran bir yapıya geçtiğimiz anlaşılıyor. Bu yıl TCMB’nin yedek akçesiyle durumu idare ettik. Ne var ki bu, sürdürülebilir bir denge değil.


Aşağıdaki iki grafikten soldaki cari açık ve bütçe açığı arasındaki ilişkiyi, bir başka ifadeyle ikiz açığı gösteriyor. Grafiğin ortaya koyduğu durum cari açığın fazlaya dönüştüğü bir ortamda bütçe açığının giderek büyümeye başladığı bir görünümdür. Sağdaki grafik işsizlik ve takvim etkisinden arındırılmış işsizlik oranlarını gösteriyor. Arındırılmış işsizlik oranı bize henüz işsizlikte bir düşüş olmadığını gösteriyor. Kuşkusuz ekonomideki toparlanmanın yerleşmesi ve bunun işsizliğe yansıması zaman alacak.


Ekonomideki toparlanma işaretlerinin en belirgin yansımalarından birisi de riskleri ölçmekte kullandığımız CDS priminin 370’lerden başlayarak yavaş yavaş 300’ün altına inmesi. CDS primi inmeye devam ederse bu gelişmenin olumlu katkısı görülmeye başlayacak.

Aşağıdaki grafik küresel olarak CDS primlerinin bir ay önceki ve bugünkü görünümü yer alıyor. Türkiye bir ay önce 300’ün üzerindeki kırmızı bölgede iken bugün 300’ün altına gelmiş görünüyor.


Buraya kadar yapılanlar, özellikle bütçeyi feda ederek ekonomiyi canlandırma çabalarının sürdürülebilirliği önemlidir. Çünkü bu çabaların baz etkisiyle düşmüş olan enflasyonu azdırması kaçınılmazdır. O nedenle son bir iki aydır gözlemlenen dipten dönüş işaretlerini enflasyonsuz bir çıkışa dönüştürebilmenin yolu beklentileri olumluya çevirebilecek hamleleri yapmaktan geçiyor. Bunların ekonomiden çok hukuk, eğitim, demokrasi gibi alanlar olduğunu çok kez söylediğim için artık tekrarlamayacağım. Türkiye, eğer bu aşamada hukuk, eğitim, demokrasi alanlarında doğru adımları atar ve onun yanına da ciddi, tutarlı, iyi işlenmiş bir ekonomik program koyar ve ilk uygulamaları yaşama geçirirse çıkışa geçebilir. Bunları yapmazsak bu dönüş işaretleri bir çeşit pastırma yazı gibi geride kalır ve ilk bozulma önümüzdeki ay enflasyondan başlayarak yayılabilir.

Yorumlar

  1. Sanki hükümet doğru olanı biliyormuş
    Ama kısa yolu değil uzun yolu seçiyor bunu yaparken de önüne taş koymak isteyenleri veya kendini bilmiyor ayağına yatıp düşman uyutmak gibi bir yol mu izliyor acaba
    Elinize sağlık saygılar

    YanıtlaSil
  2. "Türkiye, eğer bu aşamada hukuk, eğitim, demokrasi alanlarında doğru adımları atar..."

    Mahfi bey,

    Yukarıda tırnak içindeki ifadenizle; Türkiye'nin Fransa'ya özenerek yaşamaya devam etmesini, Anadolu ve İslam geleneklerini unutması gerektiğini mi söylemek istiyorsunuz?

    Anlamama yardımcı olur musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Memnuniyetle yardımcı olurum. Kimseye özenmek konu değil. Ama aynen bu dediğim gibi demokrasi, laiklik, bağımsız yargı ve ezberci olmayan sorgulayıcı eğitime uygun bir yol benimsenmesi gerektiğini söylüyorum.

      Sil
    2. Yazı için teşekkürler Mahfi Bey,
      küçük bile olsa böyle kıpırdanmaları rakamlarda görmek Türkiye için umut verici gelişmeler.

      Sn 1402, bana göre Türkiye kendi değerlerinin farkına vardığında (değeri yok demiyorum, olan değerinin farkına vardığında), çok güzel bir medeniyet kurar.

      İslam gelenekleri, Ortadoğu adet ve inanışları Osmanlıyı batırdı. Fransız özentisi milliyetçilik, Türkiye Cumhuriyeti insanını içine kapattı. Hele bir de ikisini karıştıran Türk-İslam sentezi garabeti var, ülkeyi daha büyük sıkıntılara soktu. Bunların hepsi Türk insanı için bir kaç gömlek küçükler, bu medeniyete ait unsurlar değiller.

      Orhun anıtlarında yazmış, "Üstte gök yıkılmadıkça, altta yer yarılmadıkça senin töreni kimse bozamaz" diye. Yazının bütününde hukuk ve adalete dayanan, bir düzenin doğa olayları dışında hiç bir varlık tarafından yıkılamayacağını belirtmiş.

      Malesef, günümüz Türk insanının ufkunu hemen yanındaki Kürt insanı, Ermeni insanı, Yunan insanı ile korkutan milliyetçilik ile küçülttüler.

      Bence, bugün ülkeyi Bumin Kağan gibi bir insan veya bilge bir sistem yönetse idi, Türkiye, hemen komşusu Kürtlerin sorunlarına çözüm üretip, onları onurlu insanlar olarak kendi birliği içinde söz sahibi yapan bir yapıya dönüşürdü.

      Yazık, Kürtler siyasi dışlanmışlıklarında bazı ülkelerin ufak siyasi hedefleri için can veriyorlar, ülkemizden can alıyorlar, her türlü fakir kalıyorlar.

      Türkiye, keza, bütünleştirici ve kucaklayıcı olamadığı için bir Rusya tokat atıyor, bir Amerika.
      Çin zulmüne karşı sesini çıkaramıyor.

      Yukarıda, sözünü aldığım Göktürk devletinin bir parçası olan günümüzdeki Uygur bölgesinde, dili ve sözü Anadolu insanı gibi olan insanlar hapislerde çürüyor.

      ---
      Türkiye'de anlatılmayanlar şunlar:

      Çin devleti, yüzbinlerce ailenin erkeklerini hapislere atıyor. Hapisteki erkeklere baskı yapılırken, arkada kalan aileler maddi yardıma muhtaç hale getiriliyor.

      Yaklaşık olarak 200 bin adet Çin devlet görevlisi erkek şu anda bu aileleri düzenli olarak din, yaşam şekli, konuşma, Çin ulusal değerleri konusunda eğitiyor.

      Görevli Çinli erkekler her 2 ayda en az 5 tam gününü ailenin evinde geçirmekle yükümlü. Yükümlülüğün içinde evdeki kadınlar ile gece aynı yatağı paylaşmak dahil.
      Ev içindeki yaşamın, Çin değerlerine saygının öğretilmesi, inançların aktarılması bu Çinlilerin görevi.
      ---

      İşte, onun bunun kültürü ile ufku küçültülen Türkiye devleti(tüm siyasileri ile) komşusu Kürtlere çözüm üretmeyi bırakın, resmi olarak kendisi ile aynı dili konuşan insanların sorunlarına bile ses çıkarmaktan aciz.

      Ekonomi, hukuk, sorgulayan eğitim, demokrasi, kendi değerlerini bilenler içindir. Biz kendimizi bilelim, içimizden bu eksikliklerin çözümlerini bilen insanlar çıkar.

      Sil
    3. İnsan gerçekten hayret ediyor. İyi bir eğitim sistemi, iyi bir hukuk sistemi hedeflemek mi özenti olmak? Ya da tersten sorarsak atıyorum Fransa'da eğitim sistemi iyiyse onlara özenti olmamak için kötü bir eğitim sistemi mi kugulamamız gerekir?

      Sil
    4. SAYIN 14 02 NASIL BÖYLE BİR KARŞILAŞTIRMA YAPABİLİYORSUNUZ ? HEPİMİZ BELLİ BİR YAŞTAYIZ. NE ZAMANDAN BERİ ANADOLU VE iSLAMİ GELENEKLER HUKUKSUZLUK, EĞİTİMSİZLİK, DOĞRU YANLIŞ AKLINA ESENİ İSTEDİĞİ ZAMAN SÖYLEYEBİLMEK VE YAPABİLMEK ANLAMINA GELİYOR ?

      Sil
    5. 21.58
      Sorsan ilk firsatta Fransada yasamak ve egitim almak ister.

      Sil

    6. Tarihi perspektifden bakarsınız,bu medeniyetin geçmişte dünyaya bir şeyler söyleyebildiğini görürsünüz.
      Söyledikleri de dünyada karşılık buluyordu.
      Dünyanın nereye gitmesi gerektiğiyle ilgili,yerelden evrensele ulaşabilen sözler söyleyen insanlar yetiştirdi bu coğrafya.
      Ne yazık ki bu özelliğimizi kaybettik.
      Kuruduk,çoraklaştık.
      Bırakın dünyayı kavramayı ve ona bir şeyler söyleyebilmeyi,kendi içimizde yarattığımız anlamsız girdapların içinde savrulup duruyoruz.
      Dünya bizi duymuyor,görmüyor,anlamıyor,anlayamıyor.
      Bazen de anlamak istemiyor.Nasıl inanmak isterse öyle inanıyor.
      Zaten dünya da başka girdapların peşinde savrulup duruyor.
      Yeni bir rota arıyor belki de...

      Anlatmak istediğim dünyanın bu arayışında tam da ona bir şeyler söyleyebileceğimiz bir dönemi yaşadığımızı düşünüyorum.
      Geleceğin dünyasının fikri oluşumlarının ya da doğum sancılarının yaşandığı bu zamanlar,tarihi önemde zamanlar.
      Öyleyse burdayız demek lazım.
      Binlerce yıllık birikimimizle,tarihimizle,medeniyet tecrübemizle,dünyaya yön verebilmemiz lazım.
      Bu bizim açımızdan hem tarihi bir sorumluluk,hem yaşadığımız coğrafyanın bize yüklediği bir misyon,hem de geleceğimiz için yaşamsal önemde bir zorunluluktur.
      Treni kaçırmayalım.

      Sil
    7. Şahabeddin bey, kültür üzerine yazdıklarınız ufkumu açtı, teşekkür ederim.

      Kendin olmak kadar güzel bir ifade bulunamazdı ülkemiz için, hep bize başkalarının kültürlerini pazarlamaya çalıştılar. Her seferinde düşünürdüm, bunlar bizim hayatımız ile hiç ilgili değil diye.

      Siz tuttunuz, taa Göktürk devletinde, hukukun(töre) üstünlüğünü vurgulayan bir yazı ile günümüzdeki kültür arasında iletişim kurmamı sağladınız. Yazdığınız Mahfi hocamızın yapısal reform ama öncesinde hukuk ve demokrasi lazım sözlerini tamamlıyor.

      Sil
  3. emeğinize sağlık hocam.. CA ile BA göstergeleri karışmış olabilir mi?

    YanıtlaSil
  4. Belediyelerde durum nedir?

    YanıtlaSil
  5. Hocam ikiz açık grafiğini nasıl okumamız gerekiyor örneğin cari açık 2016 -1 den 2019 da -6 gösteriyor ?

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. iki acigin, ikiz acigin toplami GSYHnin %6.5i geciyorsa hangi ulke olursa olsun isi sakat! Surdurulebilir mi surdurulur ama ya issizlik ya enflasyon ya da dusuk buyume ya not durumu genel kirilganlik ya da faiz seviyesi cds vs durumundan bir yerden hatta birden fazla yerden gol yeme olasiligin cok yuksektir.Ister gelismekte olan ulke ol ister gelismis ulke ol! Ister paran genel-gecer konvertibl para olsun ister 3.dunya ulkesi para birimi itibarinda olsun. Bu ikiz acigin toplami gsyhnin %6.5u gecmemeli.

      Turkiye, bana kalirsa 2005lerde bu yonde bir cari acik +butce acigi ikiz acik toplami uzerinden ekonomi politiklari uygulasaydi suan cok farkli bir konumda olurdu. Hem enflasyonda kalici dususu saglardik macaristan polonya gibi hem de daha az kirilganliklarimiz olurdu.Suanda da elimizde cok fazla sayida alan olurdu ekonomi politikalari uygulama noktasinda.

      Sil
  6. Hocam sizin belirttiğiniz önlemler hükümet tarafından alındığı taktirde önümüzdeki ay enflasyon oranını direk etkileyebilecek midir? Çünkü alınmadığı zaman önümüzdeki ay itibariyle bozulmaların başlayacağını yazmışsınız

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayır muhtemelen bu kadar kısa vadede etkilemeyecek ama orta vadede iyileşme sağlayacaktır.

      Sil
  7. Fatih Kömürcüoğlu19 Kasım 2019 15:27

    Hocam bu seneyi Merkez Bankasının yedek akçesi ile idare ettik demişsiniz. Seneye Merkez Bankasından kar aktarımı ve yedek akçe olmayacak mı yine? Ya da miktarı mı çok azalacak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seneye TCMB değerleme hesabının kullanımı söz konusu.

      Sil
    2. Desenize Mahfi hocam, seneye bizim merkez bankası epey değerlenecek :)

      Sil
    3. Hocam bu dediginiz degerleme hesabindan aktarimi gene bu sene icinde mi yapacaklar acaba, su yaziya baksaniza, bu ne ilkesizlik laubalilik ya, tcmb ulkenin en buyuk spekulatoru olmus olmuyor mu bu "degerleme!!"lerle!?.. sonra da cuk hazineye oh ne rahat ya yeter yaa yeter artik, en buyuk paraya sahip olan ufacik bir dolar al-satla kendi cebini doldururken sokaktaki insanlarin cebinden yemis olmuyor mu??:(((((
      http://www.diken.com.tr/bankacilar-merkezden-hazineye-para-aktarimi-hazirligindan-endiseli/

      Sil
  8. Tahmin etmeye yada öngörmeye çalışmaktansa, bekleyip sonucu görmek daha akılcı görünüyor. Selamlar...

    YanıtlaSil
  9. Mahfi hocam sürekli sizi takip edip yazılarınızı okuyorum. Eyt çıkarılması ekonomik anlamda telafisi olacak bir durum mu ? Yoksa söylenilen gibi ekonomiyi cokertecek bir durum mu ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam 1915,

      Bana göre, EYT ile sorunun cevabı kime sorulduğuna bağlı olarak değişir.

      Benim perspektifimde, EYT talebinde bulunan düşük-orta gelirli insanlara transferleri olumlu bulurum. Ancak, alınan her ekonomik karar başka seçimlerden vazgeçmektir.

      1. EYT konusunda, maaş ödemeleri kalan yıllara bağlı olarak bir miktar indirimli olarak verilecek. Uzun vadede finansal olarak olumsuz etkisi azaltılabilir.

      2. Düşük ve orta gelirli insanlara aktarım olacağı için, sosyal yardım olarak düşünülebilir, bunun finans, muhasebe hesabı dışında ciddi faydaları vardır.

      3. 1 milyon civarında insan söz konusu, bu insanların karşılığında onların açığını kapatabilecek kayıtlı çalışan insan sayısını artıracak yapısal politikaların üretilmesi gerekir. Muhalefet ve İktidar kanadında bu fikir üretimi bulunmuyor.

      EYT sorunu, ciddi başka bir sorun, ekonominin yapısı hakkında. Bu insanlar dünya genelinde düşündüğümüzde genç insanlar. Verimli bir şekilde çalışabilmesi gereken insanlar. Bu insanların iş gücü dışında olması bir sorundur. Büyük sorun oradadır.

      İleri dönemler için yaşı 50 üzerine geçen herkesin emekli gibi düşünülmesi, verilmiş hak olarak artık Türkiye'yi 50 yaşında emekli olunan bir ülke konumuna götürür (Evet 40+ yaşında emekli olanlar da var ülkede). Bu gidişatın durdurulması gerekirken, gelinen nokta ve öngörülebilir gelecekteki nokta, geçmişten de kötü bir hale gelinmesi. 50+ üzerini emekli yaparsak, zamanla bu 40+ üzerine de sirayet eder.

      İş ahlakı üzerine olabilecek olumsuzlukları yazmıyorum, ülkede her konuda iş ahlaksızlığı hakim olduğu için.

      Uzun dönemde, bu 1 milyon insana EYT ödemesi yapıldığı için değil, ancak, bu insanların ortaya çıkmasını sağlayan sistem sebebi ile ülkenin fakirleşmesi devam edecektir.

      Sil
    2. Bugünkü SGK durumunda EYT'lilerin taleplerini karşılamak mümkün değil. Sosyal güvenlik kurumunun borç durumunu inceleyince daha net anlaşılabilir. EYT'liler için sürdürülebilir bir plan ortaya konulamaz.

      Sil
  10. Hocam bu CDS konusunda baska mekanizmalarla gene arka kapidan gidildigine dair bir gorus var:
    https://www.paraanaliz.com/2019/ekonomi/kerim-rota-yazdi-sahibinden-kelepir-cds-40704/

    Ayrica sanayi uretim verilerinde de "Diger" basligi altinda savunma sanayiindeki iha/siha vs uretim yogunlugundan kaynakli bir pozitif sapmadan bahsediliyor.. sizin bu CDS ve diger ortulu veriler konusundaki gorusunuz nedir acaba? (Lutfen sorusturma/dava/iceri atilma riski yoksa cevap verin, yoksa vermeyin.. artik boyle:/)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elimde bunları gösteren, kanıtlayan veriler, açıklamalar yok. Duyduklarım üzerine elde kanıt olmadan bir yorum yapmam.

      Sil
  11. hocam 2020 yılında dünya ekonomisinin krize girme riski yükselmiştir. almanya fransa İngiltere Hollanda çin pmı verileri ila ticaret verileri belirgin gerilemeyi işaret ediyor. iç talepleri zaten düşük olan bu ekonomilere yönelik dış talepte de düşüş trendi başlamış görünüyor. artık para basıp negatif faizle borçlanıp borsalarda zombi şirketlerin kendi hisselerini alarak varlık değerlerini yüksek tutmaya çalışmasından tutunuz da hala enflasyonist baskının esamesinin bile olmaması yaklaşan krizin ve döndürülmesi çok zorlaşacak borç stoklarının habercisidir. bu noktada bizim de dış ticarette yavaşlama doğal olarak başladı. son sanayi üretiminde eylül 3,4 lük artış ciddi derecede geçen yılın aynı ayındaki sert daralmanın yarattığı baz etkisinden dolayıdır. üstelik buna olduğundan düşük gösterilen enflasyonu da eklersek bence ufak bir hareketlenme dışında net bir dipten dönüş görünmüyor. kaldı ki yaklaşmakta olan global finansal kriz ikinci ve daha da derin bir dip yaptırması kuvvetle muhtemel görünüyor. cds puanının düşmesi ki ben bilinçli şekilde düşürüldüğünü düşünüyorum iktisadi saiklerle değil siyasal saiklerden kaynaklanmaktadır. kırılganlığımızda önemli bir değişim mevcut değildir. cari açığın yerini hızla bütçe açığı almaktadır. geçen seneki kur şoku cari açık kökenliydi bu sefer muhtemelen bütçe açığı kökenli kur şoku olacaktır. ben dipten dönüş olduğu kanaatini taşımıyorum ayrıca enflasyondaki olumlu baz etkisi de ekimle sonlanmıştır. yeniden çift haneli enflasyon kaçınılmazdır. hem de kalem oyunlarına rağmen.

    YanıtlaSil
  12. Hocam! Benim krizden anladığım doların yükselmesidir. Dolar da dengeye oturduğuna göre??? Hatta ABD de develasyon olabilir mi? :) ama aklıma takılan şey dedeler neneler 65 te emekli olunca torunlar çocuklar nasıl iş bulacak da işsizlik düşecek???

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu soruyu sormayi akil edebildigine gore demek ki senin krizden anladigin sey dogru degilmis, is dolar kuru meselesi degilmis, dogru mu? Ama senin gibi henuz yari aydinlanabilmis daho olamayanlar icin hukumet dolari tam da bu sebeple baskiliyor zaten.

      Sil
  13. Hocam, hani bazen doğa yürüyüşüne çıkarsınız, ormanda gezinirken yanlış bir yere basıp karanlık bir çukura düşersiniz. İlk heyecan geçince şöyle bir silkinip ayağa kalkar, sakatlanmadığınızı görüp sevinir, yukarı nasıl çıkarım diye bakmak için geriye doğru bir adım atar 20 metre daha düşersiniz ya, biz de şimdi yukarı nasıl çıkarız diye bakıyoruz gibi. Yani aslında sizin dip diye düşündüğünüz yer bizi geçici olarak durdurmuş olan duvardaki çıkıntı olmasın? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Mahdut bey,
      Siz ormanda yanlış bir yere basıp karanlık bir çukura mı düştünüz?
      Hangi ormanda 20 metre daha düşülecek çukur buldunuz?

      Sil
    2. Aleykümselam adsız bey,

      National Geographic abonesiyim, ara ara seyrederim de orada gördüm. Size de tavsiye ederim, ufkunuzu genişletir...

      Sil
    3. Yanıtınız için teşekkür ederim Mahdut bey,

      Hangi ormanda NatGeo ekibi yanlış basıp düşülecek çukur buldular?
      Sonra hangi çukurda 20 m daha düştüler?

      Sevgiler

      Sil
    4. Rica ederim adsız bey,

      2017 yılı Ağustos ayının 3.haftası yayınlanan program, bölüm 1. Sahra Altı yağmur ormanları, Kongo. Koordinatları isterseniz bulmaya çalışırım. Mazur görün ama ilginizin nedenini merak ettim, AKUT mensubu musunuz?

      Sil
    5. İletisiminizdeki gerilimden elektrik bile uretilir:)))

      Sil
  14. Çok yararlı oldu teşekkürler hocam.

    YanıtlaSil
  15. Emeğinize sağlık hocam oldukça faydalı. Merakımdan bir kaç sorum olucak
    Artan talep ile arz sorunu giderilmiş oldu otomotiv sektöründe, ama bu talep banka kredileri ile faiz lerle oldu biliyorsunuz ki bir iki ay önce taşıt kredilerinde ciddi indirimler oldu. Yani çözüm tekrar borçlandırma yolu ile mi oldu? Eğer öyleyse hem devlet hem halk borçlanarak nereye kadar büyüyecek

    Ayrıca hocam bu swap meselesi ile ilgili ingiltere ile değiş tokuşun sonu mu yaklaştı.

    Çok haklısınız hocam eğitim hukuk demokrasi, tek çözüm yapıcı reformlar siyasilerin oy uğrana kısa vadeli yatırımları ile uzun dönemli sorunları başımıza bela etmesinden bıktık artık.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Yalnız bir düzeltme yapayım izninizle. Artan taleple arz sorunu giderilmedi. İşaretler olumlu ama arkasında önemli destek ve teşvikler var. Bu sürdürülebilir görünmüyor. Son paragrafı onun için yazdım.
      Swap meselesi de sonsuza kadar sürdürülebilir bir mesele değil biliyorsunuz.

      Sil
  16. Kısacası bu durumdan çıkamayacağız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Az sabredin parasal genişleme dalgası vuracak.

      Sil
    2. 12:37 Parasal genisleme dalgasi mi!?? 2008den beri duny capinda bu genislemeden dolayi oyle bir sisme var ve hala da insanlar hirsla kagit islemlerini oyle bir sisirmeye devam ediyor ki artik patlamasi beklenirken ve artik daha da genislemenin etkisizligi gorulmusken, hangi genisleme? Merkez bankalarinin baska bir para politikasina ihtiyaci var ama oyle bir arac ta kalmadi deniyor.. nolacak diye oyle aval aval bakiyorum artik, patlayacak zaar:(

      Sil
    3. Balik olsam raki sisesinde demis sair, o hesap yani, parasal gelisme dalgasi, geldi geliyor.

      Sil
    4. 1404, 1541 in yazdığı gibi, parasal genişlemede hisse sahibi olsam, banka sahibi olsam, uzun vadeli borç sahibi olsam, borsaya yeni açılan şirket sahibi olsam...

      Adamlar zarar eden şirketlere milyar milyar dolar değer biçiyorlar... oy oy oyyy

      Devir şirketi kur, uyduruk bir teknoloji hikayesi uydur, borç al, borçla orda burda bol bol reklam yap, kerizlere borsada malı boşalt devri...

      Ne demiş büyük düşünür?
      Para basmak ahlaksızlıktır demiş, Avrupa bastı paraları şimdi kar eden şirket kalmadı piyasada, tüm çakallar karlı şirketleri alıp zarar eder halde millete borsada sattı, bankalar, finans şirketleri, bu kağıtlara dayalı türev ürünler yaptı, şimdi hepsi kalpazan, değeri 0 ın altında şirketlerde çalışabilmek için insanlar kuyruk oluyor, emeklilik fonlarına sorunlar sirayet etti, fazla para basarsan ahlaksızlık böyle yayılır.

      Sil
    5. Eğer yapısal adımları atmazsak çıkamayız.

      Sil
    6. Hocam yillar once bir Enron vak'asi olmustu hani, gercekte var olmadan pazarlanan degerler sirketin kagitlarini sisirmis ve sonra balon patladiginda ne kadar hisse yatirimi yapan varsa sirketin ust yonetimi haric altinda kalmisti, ust yonetimse bu naylon degerlenmede balon patlamadan hisselerini satip buyuk kar elde etmisti.. su an butun dunya Enron olmus gibi bir hal var ve maalesef ulkemizin su anki yonetimi de buna uyumlu bir cizgide sanki.. dogru muyum?

      Sil
  17. Doların TL cinsinden (olması gereken) değeri en güvenilir yöntemle nasıl hesaplanmalıdır ve bugün için nasıl bir sonuca ulaşmak gerekir? Başka bir anlatımla dolar şu an pahalı mıdır yoksa ucuz mudur ve bu durumu (ucuzluğu ya da pahalılığı) temelde hangi faktörler etkilemektedir? Hocam bu konularda bizi aydınlatırsanız, sevinirim. Daha önce bu konuda makale yazmış iseniz ona atıf yapmanız benim için yeterli olacaktır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye faizleri 10 puan artırsa, şimdiki değeri çok pahalı olur.
      Türkiye faizleri 4-5 puan indirse, böbrekleri sat dolara bas.

      Temelde, Türkiye de dövize olan ihtiyaç, iki ülke kıyaslamalı enflasyonu, Türkiye'nin cari açığı, ülkelerin kıyaslamalı ekonomi verimlilikleri etkiler.

      Bunları nasıl hesaplamak isterseniz hesaplayın işin içinden çıkamazsınız.

      Sil
    2. Cevap için teşekkürler.

      Sil
    3. Kurların piyasada belirlendiği bir ortamda bu değerlerin doğru olup olmadığını bize gösterecek tek şey bu değerlere müdahale edilip edilmediğidir. Eğer müdahale yoksa değer doğrudur.

      Sil
  18. Sayın Hocam, bu yazı ile ilgili değil fakat izninizle bir sorum olacak. Değişen Tek Hazine Cari Hesabı yerine uygulamaya konulan Tek Hazine Kurumlar Hesabı ile sadece genel bütçeli idareler değil artık özel bütçeli idareler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, SGK ve yerel yönetimlerin de nakit giriş çıkışları bu hesapta değerlendirileceği için hazine nakit dengesini sadece genel bütçe nakit gelir ve nakit gider farkı yerine yukarıda saydığım tüm kurumların(bütçe türlerinin) nakit gelir ve nakit giderlerinin farkı olarak ele almak daha doğru mu olur?
    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başkanlık sistemi ile tüm kurumların hesapları tek bir kurum gibi yönetildiği için zaman ile dediğiniz olacaktır.

      Eski sistemde her kurumun kasası ve hesabı kendi içinde tutulurken, zorda kalan bir kuruma diğerinden aktarım yapılamıyordu. Bunun bir avantajı batan kurumun hangisi olduğunun tesbitinin kolay olmasıydı. Bir başka avantajı da olası bir finansal sıkıntı, sıkıntıyı yaşayan kurumlar ile sınırlı kalırdı.

      Şimdiki sistemde, eskiden kalma kurumların hesapları genel bütçeye katıldığı için kenarda köşede kalanlar yaşanılan sıkıntıyı kapatabiliyor. Misal, MB paralarının Hazineye devredilmesi gibi.

      Ancak, bu geçiş döneminde olduğumuz için bu şekildedir. Bir, iki muhasebe dönemi sonrasında, elde para fazlası olan kurum kalmayacağı için bir kurumdaki finansal sorun, tüm sisteme sirayet edecektir.

      Bu durumun benzerini Irak ve Libya yaşamışlardı. Günün sonunda tüm kurumlar petrol gelirlerinin dönüşünü beklemeye başlamışlardı. Türkiye, şu anda o ülkelerin sistemine yaklaştı. Hala bürokraside eski alışkanlıklar devam ettiği için kurumlar alışamadılar. Ancak, yasal düzenlemelerin ve eski bürokratların hızlıca emekli edilip parti mensuplarının görevleri ele alması ile 2021 yılına kadar değişim, geri dönülemeyecek şekilde tamamlanır.

      Elimizde, işsizlik fonunda biriken ciddi bir para miktarı var.
      Bu para ile Hazine, 2020 ve 2021 ilk 2 çeyreğini bir sorun olmadan çıkarır.

      Eski sistemde parti ile devlet arasında ayrım olduğu için partili iş adamlarının finanse edilmeleri için Şehir Hastaneleri gibi yapıların ihalelerine ihtiyaç vardı. Günümüzde, devlet kasası tek ele geçtiği için artık bu iş adamlarına dolambaçlı yöntemler ile para aktarılmasına gerek kalmadı. Bu mantık ile düşünebilirsiniz.

      Yani sadece devlet kurumlarının hesapları tek düzene geçmiyor, aynı zamanda partili iş adamlarının hesapları da aynı şekilde kullanılabiliyor.

      Sil
    2. 23:44 Super net ve aciklayici bir yazi, elinize saglik.. bu irak/libya benzesmesini ben de genel cizgi olarak algiliyordum.. bilim ve akil, mahallenin berber-disci-sunnetcisi yerine ayri egitimler ayri profesyoneller ayri denetimler uretirken bunlar tekrar berber-disci-sunnetciye gerisin geri donuyor.. gercek irtica aslinda bence tam da bu:(

      Sil
  19. Bütçe açığı bu seviyelerdeyken pek mümkün görünmüyor, biz yine de bardağın dolu tarafından bakalım.

    YanıtlaSil
  20. Hocam faiz dışı ile başlayan kavramları soracaktım. Tam olarak ne anlma geliyor acaba ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. adı üstünde faiz dışındaki her şey.

      Mesela, yılda 90 lira kazanıyorsun.
      100 lira harcıyorsun.
      10 lira açık verdin.

      100 liralık harcamanın 12 lirası faiz ödemesi ise,
      90 liralık kazancına karşı, faiz dışı 88 lira harcıyorsun.
      Faiz dışı 2 lira fazla veriyorsun.

      Anladıysan yaz, anlamadıysan bi daha anlatayım.

      Sil
    2. Faiz giderleri dışarıda bırakılarak yapılan hesaplamalar kastediliyor. Mesela Bütçe Gelirleri 100 TL, bütçe giderleri 120 TL olsun. Bütçe giderlerinin 90 TL'si faiz dışı gider 30 TL'si de faiz giderleri olsun. Bu durumda faiz dışı denge= 100 - 90 = 10 TL fazla olacak. Yani bütçe, eğer hiç faiz ödemesi yapmmaış olsaydı 10 TL fazla vermiş olacaktı.

      Sil
  21. umudumuzu aklımızla birleştirebiliriz umarım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ülke için umudu akıl ile birleştirenlerde ya akıl kalmıyor ya umut.
      Aşırı umut besleyenlerde de akıl kalmıyor.
      Umudu bırakmış akıllılar da ülkede kalmıyor.

      Sil
  22. Elinize sağlık hocam, genel resmi gösteren toparlayıcı bir yazı olmuş.
    Bu arada Cari açık, Bütçe Açığı yerien Cari Denge, Bütçe Dengesi demek daha doğru olur sanırım. Böylece grafikte -/+ tarafın tam olarak ne anlama geldiği daha iyi anlaşılır.

    YanıtlaSil
  23. Sevgili Üstat,

    Rahmetli Melih Cevdet Anday’ın “Yazarın neyi anlattığı önemli. Ama nasıl anlattığı daha önemli benim için” dediğini tekrar hatırladım bugünkü yazınızı okurken.
    İfade etmek istediğiniz şeyi sadece en gerekli olan enstrümanlar ile o kadar güzel çerçevelendiriyorsunuz ki kıskanmamak elde değil.
    Çok selam ve saygılar.

    YanıtlaSil
  24. Üşüyoruz, kış aylarında umutlarimiz da kırılıyor. Soğuk ellerimizi nefesimizle ısıtıyoruz.

    Üşüyen Vatandaş

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Usume gardas,Aralik kasimdan daha iyi ve sicak olacak

      Sil
    2. Bizim Reis ballı, küresel ısınma onun dönemine denk geldi. 90 larda bu enerji zamları olsaydı bitmiştik.

      Sil
    3. Arkadaşım, evinize 2-3 Suriyeli muhacir kardeşimizi alın, evdeki nefes sayısı artar ise ortam ısınır, hem ev işlerine yardım ederler. Akşamları da 5-6 kişi aynı odada yan yana yatarsınız.
      Şükür ki, başınızı sokacak bir yeriniz var.

      Poly

      Sil
    4. 23.33
      Dogru,ister muhalif olsun ister iktidar paydaslari ister soldan olsun ister sagdan herkes ama herkes sunu biliyor ki AKPyi AKP yapan ciddi bir sans faktoru vardir. Ister kabul edilsin ister edilmesin.

      Sahsi deneyimlerim hayatta bir insanin sansi olmasi yonundedir. Sans yoksa istersen kodaman cocugu ol ister kral torpillerin referanslarin olsun isterse dunyanin en iyi egtiminden gec sansin yoksa isin zor. En azindan benim hayattaki tecrubelerim gozlemlerim Izledigim biyografi belgeselleri ani kitaplarindan edindigim hatta ve hatta kisilerin itiraf mahiyetinde soyledigi beyan ettigi ve benim edinimim okumam bu yonde bir faktordur sans, belki yaniliyor olabilirim.

      Sil
    5. 2333, çok güldüm.

      1983 veya 1984 idi, tüm mahallede su boruları donmuştu, bazı borular çatlamış, belediye ekipleri tekrar donup kırılır diye bir haftadan fazla süre tamir etmemişlerdi.

      O zaman kışlar çok sert geçerdi. Bizim bulunduğumuz iç anadolu ilinde iş yerine en az bir ay, benim dizlerime kadar yükselen kar içinde giderdik.

      Benim çocuk ilkokula başlamıştı, karda yürürken sadece kafası görünürdü, keşke şimdiki telefonlar olsaydı da fotoğrafları çekebilseydim.

      Sil
  25. Mahfi Bey

    Öner Günçavdı ve Haluk Levent'i (iktisatçı olan) tanıyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öner benim hocamdı üniversite, mikro ekonomi derslerine girerdi.

      Sil
    2. Yüz yüze tanışmamış olsam da ikisini de biliyor ve izliyorum.

      Sil
  26. 2008 krizi öncesinde abd de lehman brother's iflas etmişti. aıg iflasın eşiğindeyken kamulaştırılmıştı. yine İngiltere'de nothern rock's bankası 140 milyar dolarlık aktif büyüklüğünde batış yaşamıştı ve kamulaştırılmıştı. son dönemde benzer haberleri çin ekonomisinden almaya başladık. boasheng gibi harbin gibi shef heng gibi bazı bankaların batmanın eşiğinde olduğu dillendiriliyor. üstelik bunların aktif büyüklüğünüm 484 milyar dolar olduğu biliniyor. zaten çinin ciddi bir gölge bankacılık sorunu olduğunu artık herhalde bilmeyen yoktur. son 10 yılda çinin bankalarının aktif büyüklükleri ila piyasa değerleri arasındaki oran aktif büyüklükleri lehindedir. bu da çin bankacılık hisselerine yapılan kamusal alımlara rağmen kredibilitenin düştüğünü gösteriyor. yine çin'de sabit sermaye yatırımlarında azalma yaşanıyor. perakendecilik endeksi düşüşte. imalat sanayisinde belirgin yavaşlama vardır. son on yılda çinin borç stoku yıllık gelirinin iki katından fazla artmıştır. 2008 krizinin hemen öncesinde gelir/borç oranı 100/150 civarındayken bu yıl itibariyle bu oran 100/320 ye dayanmıştır. üstelik bunca borçluluğa rağmen iç talep hala yeterli düzeyde değildir. tabi abd ekonomisinde de yavaşlama emareleri artıyor. mesela son çeyrek büyümesine yönelik beklentiler ortalaması %1,5 ten %1 e kadar düşmüş durumdadır ki atlanta fed başkanı son çeyrekte kesinlikle %1 in bile altında büyüme öngördüğünü açıkladı. unutulmamalıdır ki; çinin en büyük müşterisi abd ekonomisidir. bu iki ekonomide yaşanan yavaşlama tüm dünya ekonomisini giderek yavaşlatacaktır. resesyon baskıları er ya da geç finansal piyasaları da bu durumu realize etmeye itecektir. ve borsa tahvil türev piyasalar balonu emlak balonu patlayacaktır. finansal genleşmeler zinciri sürekli reel yerine yeni finansal genleşme yaratmıştır. para genleşmeleri çoğunlukla yeni finansal çıktılar haline gelmiştir. ve artık finansal sistem aşırı üretimini absorbe edemeyecek noktaya gitmektedir. 1929 buhranına devasa reel arz stokları neden olmuştu. bu sefer yeni bir buhranı aşırı finansal üretim neden olacaktır. türkiye'de bence bu noktada ikinci ve derin dibi yaşayacaktır. hem iç hem dış talep sert düşecektir. kur şokları yaşanacaktır. büyük bir kamulaştırma furyası kaçınılmaz hale gelecektir. her zaman ki gibi karlar özelleşmiş zararlar topyekün kamulaşmış olacaktır. tüm Dünya'da devletler yarı bağımsız olmaktan da çıkmış ve tam bağımlı yapılar haline gelecektir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çinliler düşünsün bana ne yahu?

      Sil
    2. BANA NE Mİ?. ÇİN BİLE GİDEREK KRİZE SÜRÜKLENİYORSA SENİN HALİN İÇLER ACISI OLACAK.BAKALIM O ZAMAN DA BANA NE YAHU DİYEBİLECEK MİSİN!.

      Sil
  27. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  28. Mahfi bey sorumu size, zaten var olan şüpheleri daha da arttırmak için sormuyorum, hiç bilgim olmadığı için:

    İstatistik kurumlarının bir ülkedeki ağı geniş olmak zorundadır. Kapsamı ne kadar geniş olursa, yaptığı ölçümlerin doğruluğu o kadar yüksek olur. Bu kadar geniş bir ağa sahip bir istatistik kurumunun, çok sayıda nitelikli personel istihdam etmesi ve raporlarını titizlikle kontrol etmesi gerekir. Bu çapta bir organizasyon, genellikle, devletin bünyesinde olur. İstatistik kurumlarının, devletlerin birer uzvu olduğu kabul görür.

    Sorum şu:

    Bir ülkede, devletin bünyesinde olan istatistik kurumu dışında, özel sektör bünyesinde (veya sivil toplum kuruluşlarının müşterek bünyesinde) olan istatistik kurumları olabilir mi? Yasal bir engel var mı?

    Örnek: ABD'de federal istatistik kurumu dışında, başka istatistik kurumları var mı? Almanya'da, Fransa'da, İngiltere'de, İtalya'da, İspanya'da ve benzeri ülkelerde var mı?

    Devletin istatistik kurumunun yayınladığı veriler ile, başka istatistik kurumlarının yayınladığı veriler arasında karşılaştırma yapılıyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'deki hiçbir istatistik kurumuna hele de tüik e asla güvenmem. çünkü Türkiye'de daha iktisadi envanter bile yapılmış değil. böyle bir ülkede ne işsizlik ne enflasyon ne büyüme ne üretim hacmi ne batık kredi ne takipteki krediler ne bütçe açığı oranı ne GSMH ve GSYH nin durumu hiçbir makro iktisadi parametreye inanmam.

      Sil
    2. Genel olarak ülkelerin istatistiklerini toparlayıp yayınlayan bizdeki TÜİK benzeri bir kurumları var. Bununla birlikte her kurum kendi uğraştığı işin istatistiğini kendisi yayınlıyor.
      STK'lerin kendi istatistik örgütlerini kurmasının hiçbir engeli yok.

      Sil
  29. Hocam öğretici ve düşündürücü yazınız için teşekkür ederim. Yazınızda durumun fotoğrafını çekmişsiniz. Benim anlamak istediğim küçük düzeltmenin neden kaynaklandığı. Bu konuyu da işlemenizi çok isterdim. Çünkü grafiklerde görülen küçük düzeltmeler doğru politikaların eseri mi yoksa kamu bankalarının zararına verdiği kredilerin sonucu mu, bence bu konu ekonominin gittiği yeri anlamamıza yardımcı olabilir. Son 1 aydır çevremde kredi kullanarak ev alan çok sayıda tanıdığım var, ama düzelme emaresini ben göremedim. Saygılarımla..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Düzelme dememiştim zaten dipten çıkış işaretleri demiştim. Düzelme oldukça güçlü bir söz.

      Sil
  30. Damat çıkmayan dolar icat etti.

    YanıtlaSil
  31. Bankacılık sektöründeki npl azalamadığı sürece finansal piyasada sıkıntı olmaya devam eder ki oda Türkiye ekonomisi bunun üzerinden yürüyor. Türkiye ekonomisi hala 2001 den sonraki regülasyonlarla ayakta kalıyor. İhracat ve enerjiye olan bağımlılık sorunu çözülmediği sürece sürekli dibe vurup çıkma hikayeleri dinlyeceğimiz şüphesiz. Çözüm olacağını düşündüğünüz bir method var mı hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım buraları artık geçtik. Çözüm ekonomiyle değil hukukla, eğitimle ve demokrasiyle başlamak zorunda.

      Sil
    2. 2001 de seçim kaybedeceğini bildiği halde, reform yapmaya çalışan bir hükümet vardı.
      Şimdi, seçim kaybedeceğini bildiği halde yeni saray yapmaya çalışan bir hükümet var.

      Sil
  32. Gerçek enflasyon artık ekonomiyi ilgilendirmiyor. Sahtesiyle idare edebilir. Böylece enflasyon problemi de çözülmüş oluyor sanırım. Ama bu da Arjantin benzeri şoklara açık hale getiriyor. Orada da sahte enflasyon rakamları ile durumu bir süre idare ettiler. Sonrası malüm.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adamlar imamın bile sahtesini yaptılar, haliyle enflasyon da nasibini aldı.

      Türkiye'de sahtesi bulunabilen şeyler:
      - Bal, Doktor, Mühendis, Mimar, Süt, Yumurta, Et, Kırmızı biber, Üniversite Diploması :), Ekonomist, Mali Müşavir, Yazılımcı, Öğretmen, Profesör, Akademik Tezler, Motor Yağı, Benzin, İşsizlik Rakamı dahil bilimum makro ekonomik göstergeler, şirket, ihracat, dolar, bağımsız merkez bankası, polis, avukat, hakim, rütbeli asker...

      Bunları geçtim, Mahfi hocanın yazısının bile sahtesini yapıyorlar, enflasyon nedir ki!

      Sil
    2. 17.50
      engellinin bile sahtesi var..
      adam rapor aliyor sahte engelli maasi aliyor
      vergi indirimiylede oto cekiyor altina

      Sil
  33. Mahfi bey

    Verilerin önemine işaret eden birisiniz. Haklısınız.

    Peki, ya veriler yanlışsa?

    Verilerin doğruluğu/yanlışlığı nasıl test edilir?

    Eğer veriler yanlışsa; yanlış veriler üzerinden analizler yapmak, yanlışı daha da büyütmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim çok basit bir formülüm var: Veriler yanlış olsa da trend doğruyu gösterir.

      Sil
    2. Veriler yanlış.

      Trend de yanlış.

      Sonuç: Mahfi Eğilmez'in analizi de yanlış.

      Sil
    3. Mahfi bey

      Yunanistan'ın düştüğü duruma düşmeyelim sonra?

      Biliyorsunuz, orada da "veriler" iyi gözüküyordu, "trend" iyi gözüküyordu; en sonunda, "veriler"de (ve doğal olarak "trend"in yönünde) oynamalar yapıldığı ortaya çıktı, iktisatçılar bile yanıldı.

      Sonra, Yunanistan'ın başına neler geldiğini gördük!

      Türkiye'deki vaziyet de aynı. Tehlikenin farkında mısınız?

      Sil
    4. Damat, Silivri'nin ucunu gösterince tüm veriler düzelir merak etmeyin.

      Şaka bir yana, Türkiye'de verilerin düzelmesi gerekir, çünkü Türkiye'nin en büyük iki ticaret ortağı AB ve Çin, piyasaları paraya boğdular kriz olmasın diye. Türkiye bundan az da olsa faydalanabilmeli.

      Verilerin doğruluğu ve yanlışlığını en güzel 3 taraf bağımsız kurumlar denetler. onlar da ölçemezler ama örneklem çalışmaları ile en azından %99 güven aralığında verilerin doğruluğunu teyit edebilirler.

      Türkiye de demokrasi olmadığı için ölçümlerin testleri zayıf yapılıyor. Çoğu işçi sendikaları, mimar mühendis odaları gibi meslek odaları bu ölçümleri yapıyorlar. Dedik ya demokrasi yok, onların ölçümlerini hükümet hemen susturmaya çalışıyor, yurdum insanı da koro halinde dııjjj güjlere hizmet ediyorlar diye ölçüm ve test yapanları dışlıyorlar. (Gerçi bu yurdum insanı her dujj istendiğinde, dıj güjlere kendi eliyle veriyor 100euro ama neyse konu dışı)

      Tabi tavsiye etmeyeceğim bir başka ölçüm yöntemide eskilerin tabiri ile
      "İşte halep işte arşın, ya ölçersin ya gidersin" yaklaşımı. Bizzat kendiniz doğruluğunu yanlışlığını ölçmeyi deneyebilirsiniz.

      Sil
  34. Hocam biliyorsunuz geçen yılın kurumlar vergisi rekortmenleri açıklandı listede başı çekenlerin bankalar olduğunu görüyoruz,Gelişmiş bir ülkede vergi rekortmenlerinin imalat yapan sanayi kesimi ağırlıklı olması beklenir değil mi ? Bu tablo bile ülkemizin ekonomik durumu hakkında fikir vermeye yetiyor diye düşünüyorum.
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selam Mehmet Akif bey,

      Gelişmiş bir ülkede vergi rekortmenlerinin yine bankalar olmasını beklerim. Bahsettiğiniz imalat yapan sanayi kesiminin ürünlerini tüketicilere kredi ile yine bankalar satıyor.

      Benim bulunduğum ülkede, otomobil üretimi çok yüksek. Üretici firmalar bayilerine alım-satım da kabaca %4 ile %6 arasında kar marjı bırakıyorlar.

      İnsanlar, nakit almak yerine kredi ile alım yapıyorlar. O zaman finans kurumları aynı arabadan yine yüzde 4 ile yüzde 12 arasında (alıcının kredi skoruna göre) kar marjı koyuyorlar. Üstüne bir de krediyi ödeyemezsen diye %2 ile %3 arasında taksitlerin içine yedirilmiş sigorta satıyorlar.

      Bilgisayar aynı şekilde.

      Cep telefonunu operatörler ile ortak çalışan bankalar 24 ay taksite bağlıyorlar. 24 ay sonunda ise, ikinci elde 300 birim edebilecek, hatta en az 1-2 yıl daha kullanılabilecek telefonu 250 birim bedele sayıp, tekrar en yeni telefonu yüzde 8-9 marj ile satıyorlar.

      Daha beyaz eşyalara, mobilyalara girmedim. Yeni evli çifte 60 ay vadeli beyaz eşya mobilya kredisi veriyorlar. Normalde 6-7bin birim eşya alacak çiftler 12-15bin birim alışveriş ile çıkıyorlar. Ayda 200-250 birim ödemek kolay geliyor. Yetmiyor, eşyalarınız çizilir, kumaşı yırtılırsa diye ücretsiz tamir sigortası da satıyorlar. %10 kadar da onu koyuyorlar.

      Bu tüketici tarafı, bir de bunun üretici tarafı var. Yeni ürün üretip geliştirmek için bankalar firmalara kredi açıyorlar. Yani aslında, banka, müşterisi olan imalatçının ürününü yine başka bir müşterisine satıyor. İki taraftan da komisyon alıyor.

      Daha kötüsünü yazayım, iki taraftan aldığı komisyonu, yine iki taraftan topladığı para üzerinden alıyor :)

      Daha da kötüsü, iki taraftan topladığı parayı, sermayesinin belli bir rasyosunun altında duran tarafı için, topladığı paranın 10 katından fazla kredi veriyor. Üstüne üstlük, topladığı paraları devlet tahvillerine yatırdığı için operasyonel maliyetlerinin büyük bir kısmını da vergi mükelleflerinin üzerine yıkıyor.

      Yani, bizler oo çok kıyak iş bu iş demeden, bir şey daha oluyor. Büyük bir banka, batacak duruma gelmiş ise, Merkez Bankası müdahil oluyor, bankayı batmaktan kurtarıyor :)

      Böyle yüksek kaldıraçlı işlemleri, düzenli olarak hiç bir imalat sanayi firması yapamaz iken, bankalar karlılıklarının önemli bir kısmını da işleri gereği yine yatırım olarak gösterebildikleri için vergiden düşürebiliyorlar.

      Merkez Bankasından sonra, bir miktara kadar, yasal olarak para yatabilme özellikleri finans sektörünü aşırı büyütüyor. Yukarda yazdığım kredilerin üzerinden oluşturulan sentetik ürünleri daha hesaba koymadım.

      Sil
  35. Hocam vergi rekortmenleri neden adını gizliyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Akraba sayıları artmasın diye.

      Sil
    2. Sanırım milli piyangoda kazanan bazı kişilerin adlarını gizlemesiyle aynı nedenle gizliyorlar. O da Adsız 19:44 ün dediği neden.

      Sil
    3. Selam Mahfi hocam,

      Milli piyango artık kazandırmıyor.
      Büyük ikramiye kazanmak için satılmayan, piyasada olmayan biletleri almak lazım.

      Yükselmeyen dolar, düşük enflasyon, minik işsizlik gibi, ikramiye kazanamayan piyango biletleri icat edildi :)

      Sil
    4. İddia dururken piyangoyu kim alıyor,insan gerçekten hayret ediyor.

      Sil
  36. Yeni vergilerle Azdan çok, çoktan az gittiği bir döneme mi girdik?

    YanıtlaSil
  37. Hocam milli piyango'nun var oluş nedeni nedir? Çekiliş ile zengin olma hayali neden yaratılmış?

    YanıtlaSil
  38. Hocam kolu kirilip devletten sakat ayligi alanlar varmis. Gecen TVde izkledim.
    Ne olacak hocam bu memleketin hali?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yasaları uygulayanların yasalara uymadığı, onları kendi lehine kullandığı bir yerde başkası olsa şaşmak lazım.

      Sil
  39. Eğitimde İHL'leşme, hukukta darbe ve ohal dönemi kalıntıları, demokraside kayyumlaşma devam ettikçe göstergeler düzelmez.

    Zorunlu sigortalı sayısı 2 yıl öncesinin altına düşmüş.

    Işsizlik fonu arpalık olmuş. Fon Bağımsız denetim raporları yazılmıyor artık.

    Işsiz sayısı artışı nüfus artışından bile fazla.

    Üniversiteli mezun sayısı 1 milyonun üzerinde...

    İmar "barışı", bedelli paraları, tcmb yedek akçeleri, işsizlik fonu ile bu kadar kıpırdama oldu...



    Diyeceğim özetle yazık ettiler ülkeye...

    YanıtlaSil
  40. Biz sadece Dipsiz Göl’ün dibini gördük; yoksa yanlış yolda yürümenin sonu yok.

    Dipten dönebilmek için önce doğru yola girmek lazım. O yolda ise hesap sormak hesap vermek var. Yoldan çıkan başına geleceklere razı olmadan yola giremez.


    YanıtlaSil
  41. Mahfi hocam, anayasadaki bütçeyle ilgili değişen maddede devlet yerine kamu idareleri kavramı getirilmiştir. Devlet 1 sayılı cetvelken kamu idarelerini oluşturan şeyler nelerdir? Yine 1 sayılı cetvel+ yerel yönetimler mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kamu idarelerinden kasıt bütçeye ekli I,II ve II sayılı cetvellerdeki idareler + yerel yönetimler + SGK + Bütçe Dışı Fonlar + Döner Sermayeli Kuruluşlar

      Sil
    2. Hocam burada sıkıntı yok mu? İdare hukukunda 2 , 3 sayılı cetveller kamu kurumu iken, 5018de kamu idaresi geçiyor.

      Sil
    3. Var tabii ama bu sıkıntı devlet, kamu, hazine, merkezi yönetim kavramlarının yan yana geldiği her yerde var.

      Sil
  42. Hocam tl yine aşırı değerli hale gelmiyor mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer kur piyasada, arz ve talebe göre belirleniyorsa gerçek değeri budur.

      Sil
    2. TL elbetteki fazla değerli tutulmaya çalışılıyor swap yoluyla dth munzam karşılıklarının artırılıp bunların satışıyla net hata noksan adı altında sokulan dövizle ve olmazsa olmaz siyasal tavizlerle sağlanıyor. ancak bunların hepsi yeni bir kur şoku için gerekli enerjiyi biriktiriyor. üstelik bu sefer gittiği yerden kolay kolay geri gelmeyecektir.

      Sil
    3. Sesli güldüm.

      Sil
  43. Eylül 2019'da işsizlikte artış trendi sürerken sanayi üretimi ve perakende satışlarda ani artış olması biraz ilginç geldi. Kredilerin düşmesi ile inşaat ve otomotiv sektöründe artan satışların ve devletin ciddi düzeyde artan bütçe açığı ile birlikte harcamalarını arttırmasının suni bir iyileşme meydana getirmiş olması mümkün olabilir mi acaba?, Saygılar...

    YanıtlaSil
  44. Cevabımı "büyümenin arkası" yazınızda aldım. Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  45. Neden Türkiye'nin yer aldığı pazarlar sadece Avrupa'da ? neden Asya değil ? Yeni pazarlar oluşturup talebi artırmak bence en büyük çıkış olur. Örneğin: ÇİN

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi