2011'de Faiz Kaybettirdi
2011 yılında bankaların tasarruf
mevduatına verdiği faiz ortalama yüzde 9 dolayında gerçekleşti. Bunu yıllık
bileşik faize çevirirsek kabaca yüzde 10 oranında bir faiz getirisi hesaplamış
oluruz. Bu faiz geliri üzerinden yüzde 15 gelir vergisi stopajı yapılıyor. Buna
göre mevduatın net faiz getirisi kabaca yüzde 8,5’e geliyor.
2011
yılı sonunda enflasyon yüzde 10 dolayında gerçekleşti.
Reel
faiz şöyle bir formülle hesaplanıyor: Reel faiz = (1 + Nominal faiz) / (1 +
Beklenen enflasyon) – 1
Reel
Faiz = (1 + 0,085) / (1 + 0,100) – 1 = % - 1,36
Buna
göre 100 TL’sini 2011 başında mevduat hesabına yatıran bir kişi görünürde yüzde
8,5 net faiz geliri elde etmiş gibi olsa da aslında yüzde 1,4 oranında negatif
reel faiz elde etmiş bulunuyor. Yani parasına değer katmak bir yana mevcut
değerinde kayıpla karşılaşmış oluyor.
Şimdi
de parasını Türkiye’ye getiren bir Amerikalı yatırımcıya bakalım. Yılbaşında
dolar kuru 1,55 TL idi. Bu yatırımcının Türkiye’ye 100 dolar getirip 1,55’lik kurla
TL’ye çevirdiğini, eline geçen 155 TL’yi bankaya yüzde 8,5 bileşik net faizle
mevduat olarak yatırdığını düşünelim. 2011 sonunda bu kişinin eline yaklaşık 168,2
TL geçmiş olacaktır. Bugün dolar kuru 1,89 TL’ye eşit bulunuyor. Amerikalı
yatırımcı elde ettiği 168,2 TL’yi bu kurla dolara çevirdiğinde 89 dolar elde
edecek demektir. Bu durumda TL’nin değer kaybından dolayı nominal faizi eksi
yüzde 11’e gelmiş durumdadır. Ayrıca ABD’de yıllık enflasyon yüzde 3,5 olduğuna
göre bir kayıp da orada yaşayacaktır.
Eğer
TL yıl içinde değer kaybetmemiş olsaydı durum farklı olacak Amerikalı yatırımcı
elde ettiği 168 TL’yi 1,55 TL’lik kurdan bozduracak eline 108,4 dolar
geçecekti. Bu durumda dolar cinsinden nominal faiz yüzde 8,4 çıkacaktı.
ABD’deki enflasyonu dikkate alarak yapacağımız reel faiz hesabı sonucunda bu
yatırımcının % 4,7 oranında reel faiz kazancı elde etmiş olduğunu görecektik. .
2011
yılında parasını Hazine kâğıdında ya da tasarruf mevduatında değerlendiren Türk
yatırımcı faizin düşüklüğü veya enflasyonun yüksekliği nedeniyle eksi reel faiz
almıştır. Türk yatırımcıların birikimlerini değerlendirmek için altın veya
gayrimenkul yatırımı arayışına girmesinin bir nedeni budur.
2011
yılında parasını Türkiye’ye getirip Hazine kâğıdı alan veya tasarruf mevduatına
yatıran yabancılardan parasını bir yıl boyunca bu değerlerde tutanlar ciddi bir
kur zararıyla karşılaşmışlardır. Buna karşılık TL’nin değer kaybını sürekli
gözlemleyip sürekli girip çıkan yabancı yatırımcılar reel faiz kazanmışlardır.
Parasını
faizde değerlendirmek isteyen Türk yatırımcı için nominal faizin yüksekliği
kadar enflasyonun düşüklüğü de önemlidir. Enflasyon ne kadar artıyorsa reel
faiz o kadar düşecek demektir. Buna karşılık parasını Türkiye’ye getiren
yabancı yatırımcı için Türkiye’deki enflasyonun hiçbir anlamı yoktur. Onun
bakacağı iki şey vardır: (1) TL’nin değeri (TL değer kazanıyorsa onun için
kazanç, TL değer kaybediyorsa onun için kayıp demektir), (2) Kendi ülkesindeki
enflasyon oranı.
Özetle
söylemek gerekirse 2011 yılında parasını Hazine kâğıdına yatıran ya da bankaya
mevduat olarak yatıran ve orada tutanlar reel anlamda zarara uğramıştır. Buna
karşılık TL’nin değerindeki değişimlere göre giriş çıkış yapan yabancı yatırımcı
sıcak para hareketi denilen bu eylemle para kazanmayı başarmıştır.
Yorumlar
Yorum Gönder