Osmanlı'dan Devraldığımız Borçlar

1923'de batılı ülkelerin ortalama kişi başına geliri 6000 dolar, Türkiye'nin aynı standartlara göre düzeltilmiş geliri ise 700 dolardı.

Osmanlı İmparatorluğu'nda ilk yurtdışı borçlanma Padişah Abdülmecid tarafından 1854 yılında Kırım savaşını finanse etmek için alınmıştır. Tutarı 3,3 Osmanlı altın lirasıydı. Bu borçlanmanın ardından peş peşe borçlanan Osmanlı İmparatorluğu borçlarını ödeyemeyecek duruma gelince borç veren batılı ülkeler bu borçları tahsil etmek için, 1881 yılında, kendi temsilcilerinin yönetiminde, Düyunu Umumiye idaresini kurdurmuşlardır. Böylece Osmanlı İmparatorluğu mali yönetimini başkalarına teslim etmiştir. Osmanlı İmparatorluğunun dağılmasından sonra bu borçlar Lozan Antlaşmasıyla imparatorluğu oluşturan ülkelere ilgisine göre paylaştırılmıştır.

Lozan Antlaşmasına göre toplam 161.603.833 altın liralık borcun 105.553.623 liralık kısmı yani 1912 öncesi borçların % 62si, 1912 sonrası borçların % 77'si Türkiye'ye kalmıştır. 1928 yılında borçların ödenme takvimini belirlemek üzere Paris'te toplanan borç meclisi toplantıları sonucunda imzalan Paris Sözleşmesiyle Türkiye Cumhuriyetine düşen Osmanlı borçlarının toplamı faizler de dahil olmak üzere 107.528.461 milyon altın lira olarak yeniden belirlenmiş ve ödeme takviminin sonu da 1955 yılı olarak tespit edilmiştir. 

Lozan Antlaşması'na öngörülen serbest ticaret zorunluluğunun da 1929 yılında süresinin dolmasıyla birlikte Türkiye ithalat kısıtlamaları ve devletçi ekonomi politikası izlemeye dönmüştür. Bu dönüşü ithal ikamesi politikası, KİT'lerin kuruluşu, sanayi planları (yani planlı ekonomik kalkınma modeli) ve Türk Parasının Kıymetini Koruma mevzuatı izlemiştir. 

Türkiye'nin 1929 krizinin yarattığı ortamı da ileri sürerek Osmanlı borçlarının hafifletilmesi, aksi taktirde bu borçların ödenmeyeceği yolundaki başvurusu üzerine borçlar meclisi toplantıları 1930 yılında yeniden başlamış ve borçların miktarı, Türkiye'nin indirim talepleri ve geri ödenme şekli tekrar ele alınmıştır. Üç yıl süren toplantılar sonucunda 1933 yılında imzalanan Paris Sözleşmesiyle Türkiye'nin ödemesi gereken Osmanlı borçları tutarı 8.578.343 altın liraya düşürülmüştür. Böylece Türkiye'nin ödeyeceği Osmanlı borçları yüzde seksen oranında hafifletilmiş oluyordu. 

Osmanlı'dan devralınan 107,5 milyon altın lira tutarındaki toplam borcun yüzde sekseninin silinmiş olması büyük bir diplomatik başarı olarak kabul ediliyor. 

Bu borçların ödenmesi 1954 yılına kadar sürdü. Osmanlı İmparatorluğu ilk dış borçlanmayı 1854 yılında yaptığına göre bu borçların tasfiyesi 100 yıl sürmüş oluyor. 

Bu şekilde tasfiye edilen borçlar bankaların ve çeşitli kuruluşların ellerindeki tahvillerden doğan alacaklardı dolayısıyla kişilerin ellerindeki tahviller ve tutarları bu anlaşmaların dışında kalıyordu. O nedenle bu tahvillerin ve faizlerinin Osmanlı borcu olarak tek tek ödenmesine 1990'lı yılların sonuna kadar devam edildi.   


Kaynak:
Hayri R. Sevimay, Cumhuriyete Girerken Ekonomi, Osmanlı Son Dönem Ekonomisi, 1995.
Ali Yavuz, Başlangıcından Bugüne Türkiye'nin Borçlanma Serüveni, SDÜ Fen Fakültesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Aralık 2009, sayı: 20, ss.203 - 226
Gürbüz Arslan, Osmanlı Devletinin Dış Borçları ve Yeniden Yapılandırma Süreci (1930 - 1933), International Journal of History, Vol. 7, Issue 4, December 2015.


 

Yorumlar

  1. 2100 lü yıllarda da Tarih kitapları, Avrupa birliğinin dağılmasından sonra borçlarının hangi ülkelere paylaştırıldığını, borcun büyük bir kısmının Almanyanın sırtına kaldığını yazacaktır herhalde..Tarih tekerrürden ibarettir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2100'e kalmayabilir bunun yazılması.

      Sil
    2. Yani nerden biliyorsunuz AB dağılacağını ayreten Avrupa nasıl bu kadar borçlanıyor ve de kime?

      Sil
    3. Hulkicim sene 2020 AB hala dağılmadı ama dolar 7,20'yi gördü.

      Sil
    4. Sene 2021: Nedim bey. Avrupa Birliği'nde dağılma başlamıştır. İlk kurban Büyük Britanya oldu ve Kırım Rusya'yı seçti..... 2100 daha biraz var geriside gelecektir.

      Sil
    5. sene 2022 ve dış borçlanma artan kur fiyatı olan 1 Türk lirasının 18 dolar olduğu şu dönemden sonra 2100 ü beklemeye gerek kalmıypr en fazla 2030 u görürüz.

      Sil
    6. Sene 2023 dolar yirmi oldu AB Rusya ve gürcistanı aday olarak kabul etti

      Sil
    7. Almanya'nın gücü bu kadar yardım etmeye dayanır mı bilmem.

      Sil
    8. Sene 2023 5 ekim. Hala Tayyip lider, hala lozan bitti zengin olcaz tatavaları, 20 eylülde zengin olacaktık olmadı. 29 EKimde 100. yıl sebebiyle ülke şahlancak milletin borcu silincek bla bla. AB dağılmadı. bi bok olacağı yok. Dolar olmuş 27 TL. Ülkenin 90lı yıllarda bitirdiği borcu. Yine osmanlıcılar gelip, 20 senede 200 yılda ödenmicek şekilde ülkeyi borçlandırdılar

      Sil
    9. Sene 2024 aylardan mart dolar oldu 32 türk lirası bunu yazmazsam çatlardım :)))

      Sil
  2. Çok güzel bir analiz...Anlatılan şehir efsanelerine karşı gerçeklere dayanan bu çalışma için teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim ben de zaten o yalan dolan üzerine kurulu şehir efsanelerini çürütmek için yazdım bu yazıyı.O kadar ileri gidiliyor ki Düyun-u Umumiye'nin kuruluşu padişahın büyük bir devlet başarısıymış gibi anlatılıyor. Ne yazık ki bu yalana inanlar da çıkıyor. Bir toplum bilimden uzaklaşıp hurafelerin peşine takılınca şehir efsaneleri yaygınlaşmaya başlıyor.

      Sil
    2. Mahfi bey, asıl incelenmesi gereken konu Duyunu Umumi çatısı altında bulunan Tütün Rejisi ve yediği herzelerdir. Başlı başına bir rezalet abidesidir Tütün Rejisi. Devlet içinde devletten öte bir şey. Bir gün o konu hakkında da bir inceleme yazısı bekleriz sizden.

      Sil
  3. Mahfi Bey yalnız yazınızda da bahsettiğiniz gibi her dönemi kendi içinde değerlendirmek gerekir. Bu kapsamda Osmanlıyı da kendi dönemi içinde değerlendirmek daha uygun olacaktır. Şu anki şartlara göre onları eleştirmek pek doğru olmasa gerek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok haklısınız bu yazı zaten bir eleştiri yazısı değil, Osmanlı'dan önemli bir borç devralmadığımız yolunda son dönemlerde sıklıkla dile getirilen iddialara karşı gerçeğin ne olduğunu ortaya koymaya çalışan bir yazıdır.

      Sil
    2. Osmanlınım borcu olan 150 milyonliranın 84 milyon lirasını tüekiye ödemiştir. Geri kalanı osmanlıdan ayrılan devletlere pay edilmiştir. Osmanlıdan kaşan parada sadece kağıt para 161 milyon liradır. Bir konuyu bütün yönleriyle ele alsanız daha iyi olurdu

      Sil
  4. Bülent Filiz17 Ekim 2012 22:50

    Cumhuriyetin ilk yıllarında bu ülkeyi kurup yönetenleri bir kez daha rahmet ve saygıyla anıyorum, teşekkürler...

    YanıtlaSil
  5. Naci FAYDASIÇOK20 Ekim 2012 20:49

    Hocam elinize sağlık.
    Ekonomi tarihimizde yapmış olduğumuz hatalar ve doğru işleri inceleyen bunun gibi yazılarınızı dört gözle beklediğimizi bilmenizi isterim. Kaleminize sağlık.

    YanıtlaSil
  6. Osmanlıdan devraldığımız borçları anlattığınız bu yazınızı görünce, aklıma Osmanlı Bankası geldi…

    İmparatorluğun borçlanma ile hızla çöküşüne katkıda bulunan , borçlanma hızını arttıran ve milli sandığımız ama aslında yabancılara ait bir banka imiş Osmanlı Bankası...

    1856-1931 yılları arasında 76 yıl boyunca, Osmanlı Bankası, hem devletin parasını bastı hem de bu paradan devlete % 6 faizle borç verdi. % 50 İngiliz - %50 Fransız ortak iştiraki olan bu banka, İtalya ile Trablusgarp Savaşı sırasında Osmanlı devletine borç vermediği gibi, İtalyan savaş tahvilleri satın almış... Bu özel bankaya Osmanlının parasını basma hakkı yani senyoraj hakkı verilmiş… İngiliz ve Fransız iktisatçılar, senyoraj hakkının devlet tarafından Osmanlı Bankası'na kullandırılmasının İmparatorluğun çöküşünün en büyük nedenlerinden bir tanesi olarak gösteriyor. Senyoraj hakkı şu demektir: Osmanlı Bankası'na getireceği altının 3 katı kadar banknot çıkarma hakkı verilmiş. Banka yüzde 4-5 faizle aldığı altının 3 misli banknot çıkarıyor ve böylece paranın maliyetini yüzde 1 buçuğa getiriyor. Ve bu yüzde 1 buçuğa mal ettiği parayı devletle paylaşması lazım. Banka bunu yapmadığı gibi, Osmanlı Devleti'ne borç verdiği zaman da yüzde 6 üzerinden faizle borç veriyor. Osmanlı Devleti'nin mevduatını aldığı zaman da yüzde 4 faiz veriyor. Bu durum senelerce devam ediyor ve 1918'e kadar kimse bunun farkına varmıyor. Mekanizmanın böyle işlediğinin farkına ancak 1. Dünya Savaşı sonunda gazeteci Ahmet Asım "Bunlar bizi soymuşlar" diye yazı yazınca varıyorlar…

    Bu yazıyı okuduktan sonra doğruluğunu araştırmak için ilgili kitaplara ulaşamadım. Tarih derslerinde hiç bahsi geçmiyor bu konuların. İlber Ortaylı'nın kitaplarında Galata Bankerleri hakkında bilgi var ama Osmanlı Bankası hakkında hiç bir detay yok. Birçoğumuz Osmanlı Bankasının milli banka olduğunu sanırız. Sizin bu konuda bilginiz var mı hocam ? Eğer yukarıdaki bilgiler doğruysa fransızlar ve ingilizler bizi güzel soymuş hakikaten.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fransa ve İngiltere Osmanlı bankası hisselerini Amerika’ya devretti diye biliyorum.peki merkez banakasının hissedarları kimler

      Sil
  7. Analiziniz cok etkileyiciydi. Anlayamadığım seyler ise
    1 Nasıl oluyorda gerçek dünya ve kurguladığımız dünya bu kadar farklı olabiliyor ?
    2 Tarihimizle ilgili en temel bilgilere ulaşmak niçin bu kadar zor?
    3 Parayı yönetmeyi neden beceremiyoruz ?

    Hoşçakalın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tembellik vurdumduymazlık,torpil ve adam kayırma, bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefeleri Türk kanına işlemiştir...

      Sil
  8. Peki Osmanlı İmparatorluğu ile hiç bir bağımız bütünlüğümüz kalmadığını idda eden o zaman ki büyükler neden Osmanlı nin borçlarını kabul ederler bu bir tezatlik degil mi yoksa Cumhuriyeti kurup borçları kabul ederek manda ve himayeyi kabul etmis olmuyormuyuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. mehmet. Omanlı İmp. Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmiş. Borç tahsilatı değil yalnızca bir de tazminat istiyorlar. Lozan'da karşılaşılan bugünkü parayla 500 milyar dolarlık borç taa 1854'ten beri birikmiş. Bütün toprakları işgal edilmiş, yenilmiş bir ülküde Kurtuluş Savaşı vererek ve ı yoklukta kazanarak yeni bir devleti dünyaya kabul ettirmek için galipler masasna oturuyorsun. Borcu reddedersen ülkeni yeniden işgal ederler, köle olursun. Borcu tanımaman için masaya oturduğun ABD, İngilitere, Fransa ve İtalıya'dan güçlü olman ve onları korkutmlan gerekir. Borç namustur ayrıca değil mi? Güçlünün elinden bir Türkiye Cumhuriyeti koparılmıştır ve şerefle bırç ödenmiştir.

      Sil
  9. Hocam Merhaba
    Gündem konusu olan Osmanlı'dan kalan miras hakkında bir bilginiz var mıdır ? Bazı kaynaklarda da Osmanlı'dan miras olarak kalan nakit paranın , kalan borçtan 11 milyon Osmanlı lirasından fazla olduğu belirtiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana, Osmanlı'yı kötüleme gayretlerinde bir kasıt var, manzaranın bütününe bakmadan, cımbızla aradan çekilmiş olumsuzluklar öne sürülüyor gibi geliyor! Bu gibi ciddi konularda bütün ele alınmadan kesin sloganlar üretme girişimi hem kasıtlı, hem de bu günün gerçeklerine uygun düşmez; hele gündemini bağımsız üreten, emperyalist baskıdan kurtulup, dünya devletleri içinde tarihteki şanına uygun yerini almak üzere topyekûn çaba gösterilmesi gereken bir dönemde, nifak çıkarırcasına batıl işlerle uğraşmak vatanperverliğe ters düşmektedir... Gerçekleri ifşa etmek isteyen iyi niyetli girişimler, ispatlı delilli çalışmaları bütünüyle vermekle kaimdir, aksi takdirde maalesef bilerek ya da bilmeyerek, etrafımızı saran, bizi Türklüğümüz ve dinimiz yüzünden düşman gören Emperyalist Batı'nın ekmeğine yağ sürerler... Gerçek Osmanlı borçlarının akıbeti hakkında malumat edinmek için emrinize amade bir sürü arşiv bilgisi ve akademik çalışma var; en kolaylarından biri aşağıdaki eser örneğin...
      Dr. Biltekin ÖZDEMİR'in T.C. Maliye Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanlığı için hazırladığı 2010 yılında basılmış özet bir akademik çalışma... PDF'i de var: Açınız hemen okuyunuz lütfen!

      Sil
    2. Osmanlı İmparatorluğu ve diğer devletleri kötülemek ve övmek değil mesele. Gerçek. Osmanlı İmparatorluğu daha 19 yy başlarında ne yazık ki fiilen yıkılmıştı. Sadece Mısır sorununu okuyun. Yeter . Ve nicesi. Neden Osmanlı büyütülür. Çünkü günümüzde gösterebileceğimiz birşey yok. Kimsede okumaz araştırmaz. Gerçek Osmanlı çok farklı

      Sil
  10. Mahfi Hocam merhabalar

    Lozan Antlaşması hükmünce Türkiye Cumhuriyeti'nin serbest pazar ekonomisi uygulama zorunluluğu bulunduğundan ve bu zorunluluğun ancak 1929 Büyük Depresyonu sayesinde aşılabildiğini yazmışsınız. Fakat burada çok önemli bir yanlış bulunuyor.
    Kapitülasyonlar olarak bilinen serbest pazarın zorunluluğu meselesi bağımsızlığın kazanılması için en az askeri başarı kadar önemli bir mesele olarak görülmekteydi.
    Hatta kapitülasyonları kaldırmaya yanaşmayan devletlere karşın Lozan görüşmelerinin uzun bir süre askıya alındığı da göz önünde bulundurulunca kapitülasyonların kaldırılmasına ne kadar önem verildiği anlaşılmaktadır.
    Lozan Antlaşması'nda kapitülasyonlar ile ilgili madde belirtmektedir ki;
    Kapitülasyonlar kaldırılacak fakat 5 senelik bir geçiş süreci olacaktır.
    Bu yüzden dolayı 1928 senesinden sonra yeni ekonomi modeli arayışları yaşanmıştır.
    1929 Büyük depresyonu ise bu arayışların üzerine gelmiştir.
    Ek olarak Büyük depresyonun osmanlı borçlarına etkisi şöyle olmuştur. Büyük Depresyon bahane edilerek borçların ödenemeyeceği belirtilmiş, bu yüzden borçlar tekrar tartışılmaya açılmıştır. İsmet İnönü önderliğinde bir heyet ile yapılan bu görüşmeler sonucunda borçların büyük bir kısmı (yaklaşık %80 kadarı) silinmiştir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keşke yazdıklarınıza Mahfi Bey gibi siz de bir kaynak gösterseydiniz de, o kaynaktan biz de faydalansaydık.

      Sil
    2. Görüşmelerde bizzat bulunmuş kendileri herhalde

      Sil
  11. mahfı hocam cok tesekürler turkıye cumhurıyetının kıymetı bazı kendını bılmezler anlasın harıka olmuş

    YanıtlaSil
  12. Mahfi hocam
    'Osmanlı'dan devralınan borçların ödenmesi 1954 yılında bitirildi. İlk dış borçlanma 1854 yılında yapıldığına göre bu borçların tasfiyesi 100 yıl sürmüş oluyor. Osmanlı'dan devralınan borçlar 145 milyon Osmanlı altın lirası tutarındaydı. Bu da o dönemin milli gelirinin yaklaşık yüzde 65'i ediyor. Bugünkü koşullarla düne bakıp devralınan borç miktarının söylendiği kadar yüksek olmadığı tezini ileri sürenler bu borcu aynı mantıkla bugünkü değerlerle hayal etmeye çalışırlarsa kabaca 500 milyar dolarlık bir borç yüküne denk geldiğini göreceklerdir (Bugünkü GSYH'mız 750 milyar dolar olduğuna göre bunun yüzde 65'i 488 milyar dolar eder.) '
    doğru bir yaklaşım mıdır?GSYH gelişmişlikle alakalı sıçrama gösteremezmi zamandan bağımsız? şunu sormak istiyorum sadece bir teoride gerçekleşebilir :
    GSYH(yazıyı kaleme aldığınız gün) 750 milyar dolar ,yarın olağanüstü bir durum oldu örnek veriyorum muazzam petrol yatakları bulduk yada inanılmaz bir maden milli gelirimiz bir anda 1.5 trilyon dolar oldu.şimdi Osmanlıdan 1 trilyon dolar borç yükü kaldı mı ? diyeceğiz !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :))) Savaş kazanmış bir devlet neden bu borçları ödüyor ? Yunanlılardan alacağımız tazminat bunun 10 katı iken :))) Biz neden Yunalılar savaştan çıktı diye bu tazminattan vaz geçiyoruz. Sayın Roschilld ailesinin çalışanı.

      Sil
    2. Çok güzel bir yaklaşım sergilemizsin kardeşim ögünle bu günü kıyaslamak aynı değildir denildiği gibi dönemi baz almak gerekir o dönemin şartlarında borç yüzde 64 olabilir ama bugünün şartlarında aynı oranı koymak gelşmişliği hiçe saymaktır farzı misal 99 99 yılımda ki ekonomik kriz döneminde yüzde 65 le hesaplama yaparsak türkiye çumhuriyetinin çöküşü demekken bugünün şartlarında böyle bir borç çöküşü simgelemeyebilir aynı zamanda daha gelişmiş bir güç olacağımız günlerin geleceğini düşünürsek bugünün yüzde 65 geliriyle borçlandığımızı düşündüğümüzde 20 sonra ki memleket gelirleri hesaplanırsa bugün ki borç devede kulak kalabilir. Bir diğer konuda açıklık getirmek içn yazılan bir yazıda herşey tam detaylarıyla ele alınması gerekir eğerki art niyetsiz yazılmış bir yazı ise yani osmanlıdan kalan borçu hesaplarken kalan parayıda açıklamak ve kalan gelirleride açıklamak gerekir. Ve bunu bir yanlışa karşı açıklama yaptım diyorsanız aynı yanlış algılardan bir diğeride toplumda şudurki osmanlıdan kalan borçların atatürk yönetimi döneminde bitirildiği ve hiç bir şekilde dış borçlanma yapılmadan bitirildiği algısı millette oluşturulmaya çalışılmaktadır madem ki bu yazı tarafsızdır bu algınında yanlış olduğunu anlatan bir yazı olması gerekmektedir. Tarafcı ve yönlendirmeci zihniyetlerle yazı yazmaktan vazgeçiniz artık art niyetlerinizi vatandaşıyım dediğiniz memleketimize karşı kullanmaktansa vatandaşı olduğunuz devletin lehine kullanmayı deneyiniz ki kanaatimce buda yanlıştır ama devletine karşı olmaktansa devletinin yanında olmak bir nebze daha tölere edilebilir.

      Sil
  13. burada yazılan şışırmelere bakıyorum da yav peki almanya ne yapsın diyorum 2010 yılında 1 dünya savaşı borçlarını ödediler hala avrupanın patronu

    YanıtlaSil
  14. Almanya ile türkiyeyi aynı standartlarda düşünmek oldukça garip doğrusu bu kibir de anlaşılır değil almanya kim biz kimiz had bilmek önemli

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Almanya’yı savaş bahanesiyle enkaz haline getirip bütün genç insan sermayesini bitirmiş ve sonunda tam esir etmiş kapitalist ülkeler.
      Devlet ellerine geçtikten sonra ipleri ellerinde olmak şartıyla Almanya’ya sermaye yağdırmışlar ve üretim üssü yapmışlardır.
      Aynı yıllarda bizler yokluk ve sefaletle yaşam mücadelesi vermekteydik ve bu dillendirilen borç baskısında cabası
      Dolayısıyla hala Almanya esir bir ülke
      Biz özgürlük için uğraş veren bunun için zorda olsa aksiyon yapan ülkeyiz
      İşimiz zor ama birlik olursak yaparız

      Sil
  15. Güzel açıklamışsınız, net anlaşılıyor.
    Osmanlıdan kalan kağıt ve bozukluk paralara değinilmesi konuyu daha da toparlardı sanki.
    Teşekkür ederiz

    YanıtlaSil
  16. 1954 de ödendi son borç

    YanıtlaSil
  17. Anlatımınız güzel LGS öğrencisiyim sitenizden borçlar hakkında yardım alıcaktım.. Aslında hangi ülkelerle olduğuna dair , fakat bunun hakkında bi bilgi yok yine de emekleriniz icin sagolun daha detaylı olabilirdi☺

    YanıtlaSil
  18. Yani o zaman Türkiye den imf yi gönderen,borçları bitiren adamı kaybetmememiz lazım.

    YanıtlaSil
  19. Yuzde 80 borc silinmis ,bati hic bir zaman karsiliksiz tek kurus borc silmez .ruslarla silah para vs karsiligi batum satildigi gibi ,bu yuzde 80 karsiliginda verilen tavizlerin neleri kapsadigi kapali kutu simdi .adalar,musul ve petrolleri,kibris ve trakya turkleri,bogazlar bunun neresinde elbet bir gun aciklanir .turkiyenin zorlandigi reform ve devrimleri nasil yaptirdiklarida henuz net degil ornegin sapka kanunu sonucu sapka ticaretinden kazandirilan para.yeni harflerin basimi icin gereken matbaa vs kitaplar ,turkiye de para basimi ve para politikasinin kur bazinda kontrolu...imf borclari yakin zamanda bitti.tam bagimsiz turkiye olabildik mi ?

    YanıtlaSil
  20. Teşekkürler hocam sonunda aradığımı buldum

    YanıtlaSil
  21. Velhasıl Yunanistan'da alacağımız olan 500 ton altın karşılığı civarında ki savaş tazminatini hibe etmesek alsak bütün bu yazılar havada kalacakti

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lozan Antlaşmasıyla ilgili pek çok iddia gibi bu da doğru değil. Böyle bir hibe ya da feragat söz konusu değil:
      https://www.malumatfurus.org/yunanistan-savas-tazminati/

      Sil
  22. Merhabalar,
    Yazınızı okudum ama içindeki hatalardan bahsetmezsem olmayacak,
    Belirttiğiniz yüzde 80 borç düşüşü doğru değildir çünkü ilk belirttiğiniz borç miktarı olan 105.553.623 birim borç Türk Lirası cinsinden ödenecek tutarı ifade etmektedir, 1933 yılındaki Paris Sözleşmesiyle düştüğünü söylediğiniz 8.578.343 birim borç ise Osmanlı Altın Lirası cinsinden ödenecek tutarı ifade eder ki burada da açıkça göreceğiniz gibi iki borcun para birimleri farklıdır 1 Osmanlı Altın Lirası =9,30 Türk Lirasına eşittir. Yani borç 79.778.590 Türk Lirasına düşmüştür. Düşüş yüzde 25 civarındadır.
    1933 yılında yapılan Paris Sözleşmesindeki asıl diplomatik başarıda borçların Osmanlı Altın Lirası cinsinden revizyonuyla sağlanabilmiş kazançtır.

    YanıtlaSil
  23. Almanya milli geliri 5 trilyon doları geçiyor ama bı Almanya bizi kıskanıyor way bee

    YanıtlaSil
  24. Hocam yazılarınızı ve kitaplarınızı severek ve ilgiyle okuyorum. Bu yazınızda Abdulhamid hakkında biraz önyargi ile yaklaştığınızı düşünüyorum. Osmanlı Devleti en yüksek borçlanmasını Abdulaziz döneminde yapmıştır. Yani Abdulhamid'ten önce. Abdulaziz dönemi borçlanmalara baktığımızda borçlanmaların hem faiz oranı yüksek hem de ihraç oranı düşüktür. Abdulhamid döneminde ise borçlanmaların faiz oranı düşük ve ihraç orani çok yüksektir. Abdulhamid döneminde alınan borçlara baktığımızda; önceki dönemlerde yüksek faiz ve kısa vade ile alınan borçların, düşük faiz ve uzun vadeli borçlarla kapatılması ve böylece kamu maliyesinin rahatlamasının amaçlandığı anlaşılmaktadir. Abdulaziz döneminde alınan borçların faiz oranı ortalama %6 iken, Abdulhamid döneminde bu oran %4'tür. Abdulaziz döneminde ortalama ihraç oranı %60 iken, Abdulhamid doneminde %82 dir. Borçlanmalarin vadesi de geçmise göre ciddi sekilde uzamıştır. Abdulhamid döneminde alınan borçların faiz oranını düşürmek ve ihraç oranını yükseltmek için de Duyunu Umumiye ile Devletin vergi gelirleri teminat gösterilmek zorunda kalınmıştır. Abdulhamid döneminin tahta çıktıktan 1 yil sonra 93 harbi gibi Devletin hazinesine büyük bir yük getiren muazzam bir savaş olmuşken ve 1873 ekonomik krizinin etkileri hala hissediliyorken, Devletin borçlanma faizini düşürmek, ihraç oranini artirmak ve borçlanma vadesini uzatmak büyük bir başarıdır. Saygılar.

    YanıtlaSil
  25. Dinini tarihini kulaktan öğrenen milletin 2050 yi görme şansı yoktur

    YanıtlaSil
  26. I.Dünya Savaşı sırasında muinsiz ailelere yani kocası, oğlu özetle eve ekmek getireni askere alınmış kadınlara ve şehit eşlerine Osmanlı devletinin verebildiği maaş ne kadardı biliyor musunuz? Aylık 99 kuruş. ve bulabilirse o kadın 1 okka ekmeğe 50 kuruş ödemek zorundaydı. Tabi 99 kuruşu köyünden çıkıp 3-4 gün yol gidip merkezden alabilirse. Arşiv kadınların dilekçeleriyle dolu bu parayı bile alamadıklarına yönelik. Osmanlı Devleti 1. dünya savaşında 2.873.000 (savaş boyunca genel toplam) kişiyi askere aldı ve bunların cephede çatışmada 250-300 bini yaklaşık ölürken (sonra hastanede veya başka bir bakım altında yahut bir süre sonra ölenler dahil değil) 466 bini hastalıklar, açlık ve soğuktan öldü. 303.000 ağır yaralandı, 763 bin kusur yaralandı. Bir miktarda cephede kaybolan var. 400-500 bini firari oldu. (bazı yazarlar I.Dünya Savaşı firarileri olmasa Yunan çıktığında savaşacak kimse bulunamazdıyı ekler) Dolayısıyla Kurtuluş Savaşını zaferle sonlandıranların becerdiği iş muazzamdı. Yunan'ı yenmişiz de adaları niye almamışız yok Lozan hezimetmiş, niye borçları ödemiş, niye hönkürmemiş Lozan'da vs gerçekten dozaşımı tarihsel saçmalık taşıyan cümleler bunlar.
    Kaynaklar: Yavuz Selim KARAKIŞLA, Women, War and Work in the Ottoman Empire; Society for the Employment of Ottoman Muslim Women (1916-1923), Libra yayınları, İstanbul, 2015
    Edward J.ERICKSON, Size Ölmeyi Emrediyorum; Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu, (Çev.Tanju Akad), Kitap Yayınevi, İstanbul, 2003
    MehmetBEŞİKÇİ , Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Seferberliği, İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2015
    Elif Mahir METİNSOY , Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Kadınları; Gündelik Yaşamda Siyaset ve Mücadele, İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2023

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi