Cadı Avı
Avrupa uygarlığının en karanlık
dönemini oluşturan ortaçağda uzunca bir süre cadı avı adı altında yaşanan bir
deli saçmalığı var.
Avrupa’da cadı avcılığı
çılgınlığının belki de en az yaşandığı ülke İngiltere. Çünkü İngiltere tarihsel
olarak hukuka en fazla bağlı olan Avrupa ülkesi. Buna karşın İngiltere’de bir
hukukçu ortaya çıkıyor ve cadı avcılığının lideri oluyor. Adı Matthew Hopkins.
Hopkins, bir süre avukatlık yaptıktan sonra daha fazla kazanç getirecek şeyler
aramaya girişiyor. O dönemde sefaletin kol gezdiği taşra İngiltere’sinde
toplumun yaşadığı sıkıntıları ve eziyetleri mal edecek günah keçileri
arandığını kısa sürede keşfediyor ve bunun yolunun kıta Avrupa’sında çığ gibi
yayılan cadılık olayının kaşınmasında yattığını anlıyor.
Hopkins, bir suçlamadan yola
çıkarak bir cadılık davası açıyor. Bu davayı kazanınca şöhreti hızla yayılıyor.
Bir süre sonra kendisini Baş Cadı Avcısı (Witch-finder General) ilan ediyor.
Ondan sonra cadı avı inanılmaz bir hızla gelişiyor. Cadılığından kuşkulanılan
insanlar Hopkins’e muayene ettiriliyor. Muayenede kişinin vücudunda cadılık
belirtileri, yani şeytanın izleri aranıyor. Bunlar arasında benler, siğiller
gibi şeyler var. Vücuda iğne batırıldığında kan çıkmaması da şeytanla
işbirliğinin bir belirtisi sayılıyor. Cadılığını itiraf etmeyenlere işkenceler
uygulanıyor. Bunların en etkilisi sanığın günlerce uykusuz bırakılması. Bunu
sağlamak için sanık sürekli koşturuluyor, yürütülüyor. Günlerce süren
uykusuzluk ve yorgunluk sonucu sanık halüsinasyonlar görmeye başlıyor ve aklını
yitirme noktasına gelince biraz olsun uyuyabilmek için çaresizlikten cadılık
yaptığını kabul etmeye zorlanıyor. Bu zorlanmayla cadılık yaptığını kabul
edince de idam ediliyor.
Baş Cadı Avcısı Matthew Hopkins’in
cadılık suçlamasıyla en az 100 kişiyi astırdığı sanılıyor. Cadılıkla
suçlananların çoğu özürlü kadınlar. Ortaçağ Avrupasında cadı idamlarında rekor
Almanya’da. Tam 25,000 kişi idam edilmiş bu saçma sapan suçlamalarla.
Avrupa, yaşadığı bu inanılması
güç hukuk katliamı ve işkence faciasından zaman içinde hukuk normlarını
geliştirerek kurtulmuş. Suç ve ceza ilişkisinin kurulması, modern mahkemelerin
oluşturulması, günah keçilerine işkence uygulayarak suçlu yaratmanın yerini
almış.
Modern zamanlarda
yargısız infaz ve yargılamadan tutuklama, ortaçağdaki işkencenin yerini almış
görünüyor. Bizimle aynı düşüncede olmadığı için suçlayıp tutukladığımız veya suçlayıp çamura batırdığımız insan sayısı her geçen gün ortaçağ Avrupa’sında işkence edilen cadı sayısına yaklaşıyor.
(Not: Bu yazı 27.01.2002
tarihinde Radikal Gazetesi’nde yayımlanan aynı başlıklı yazımın yenilenmiş halidir.
Yararlanılan kaynak: Haydar Akın, “Ortaçağ Avrupasında Cadılar ve Cadı Avı”
Dost Yayınları, 2001.)
Artık Ekonomimiz'de de cadı avı başladı. Cadıları temizleyelim, ekonomimiz doğru yola girsin!
YanıtlaSilHalk iradesiyle başa gelmiş yönetimlerin dayanağı; o seçim döneminde halkın süzgecinden geçerek aldıkları onay iken, evrensel hukuk normları; çağların tecrübesi ve trajedilerinin imbiğinden süzülmüş distile edilmiş normlardır..Bu sebepten bir iktidarın yasa ve özellikle anayasa hazırlarken "Biz halkın iradesini temsil ediyoruz" önermesi; tehlikeli biçimde eksik bir önermedir..Dönemsel kollektif uzlaşıların niteliği ve niceliği tüm insanlığın ortak geçmişinden gelen birikimlerle kıyaslanamaz bile..Diii mi yaw:)
YanıtlaSilsiyaseti bir kenara bırakırsak...
YanıtlaSilekonomimizde cadı yok sanırım, cadı avı başlatmak için somut bir varlığa, kişiye suçlamada bulunmak günah keçisi diye teşhir etmek lazım da bizde faiz lobisi,ekonomik temeli olmayan spekülasyon yapanlar gibi tanımlamalar var. bunlar da amaçları meşru göstermek için öne sürülen bahanelerden öte şeyler değil. cadıdan ziyade hayalet tanımı daha uygun. bu durumda hayalet avcılar diye de yeni bir tanımlama ekleyebiliriz :)
İktisatçılar, tahminleri ve faiz lobisi
YanıtlaSilhttp://kerimkarakaya.blogspot.com/2012/01/iktisatclar-tahminleri-ve-faiz-lobisi-i.html
İktisatçıların geleceğe ilişkin tahmin yapması tartışmalı bir konu. Ne var ki bu tahminleri yapmaları talep edildiği için kaçamıyorlar. Ben model kullanmaksızın tahmin yapılmaması gerektiği görüşündeyim. Çünkü model kullanmadan, varsayımlar ortaya koymadan tahmin yapılmasının falcılılıktan farkı yok.
YanıtlaSilRahmetli babanızın HİÇ konusundaki tavrı ve bunu simgeleyen hat yazısını duvarına asması çok anlamlı.ALLAH gani gani rahmet eylesin.Üstadım gerçekten doğarkende bir hiçtik ölürkende bir hiç olacağız önemli olan doğru iz bırakabilmek,helalleşebilmek geçmişimizle.SAYGILARIMLA....
YanıtlaSil