Fobi, Lobi ve Hobi
İnsanlar, varlıklarını tehdit
eden ya da tehdit etme riski taşıyan nesne ve durumlardan kaçınmalarının
bilinçlerindeki yansımasını korku olarak algılıyorlar. Korku, kişinin varlığını sürdürmesine yardım eden savunma
sistemlerinin uyarı mekanizmasını çalıştıran gerekli bir duygudur.
Korkunun denetimden çıkması, yaşamın sürdürülmesi
için gerekli olan uyarı sistemiyle uyumun kaybolması anlamına gelir. Kişi, o
korkunun onu kaçınmaya zorladığı durumlardan kaçınamaz hale gelir, sürekli endişe
ve korku içinde kalmaya devam eder. Normal olarak yaşama hizmet eden korku, bu
haliyle fobiye dönüşür.
Fobi, bir şeye karşı
duyulan korkunun, bireyin gündelik yaşamını olumsuz yönde etkilemesi hali
olarak tanımlanıyor. Fobi sözcüğü, Yunan mitolojisindeki dehşet tanrısı
Phobos’un adından geliyor.
En yaygın fobilerden birisi
klostrofobidir (kapalı alan korkusu.) Klostrofobisi olan kişi kendisine bir şey
olmasa bile olabileceği endişesiyle kapalı alanlarda psikolojik sıkıntıya girer.
Klostrofobinin derecesine göre kişi asansöre giremez, trene veya uçağa binemez.
Fobilerin ileri derecesindeki anksiyete
(endişe, kaygı) halleri denetim altına alınmadığı takdirde panik atağa kadar
gidebiliyor.
Freud, fobileri bilinçaltı çatışmalarının
yansıması olarak tanımlıyor.
Günümüzde fobiler farklı biçimler
alabiliyor. Ekonomide bunların en tipik örneği faiz fobisidir. Birçok insan çeşitli nedenlerle faizlerin
yükselmesinden korkar. Kimisi faizlerdeki yükselişi enflasyonun yaratıcısı
olarak gördüğü, kimisi de yüksek faizi ekonomideki başarısızlığın özeti olarak algıladığı
için faizin artmasına korkuyla yaklaşır. Bazı kişilerdeki korku yalnızca faizin
yükselmesinden değil faizin kendisinden kaynaklanır. Özellikle yanlış
yorumlanmış bilgiler böyle bir korkuya neden olabilir. Freudien bir yaklaşımla
değerlendirecek olursak bilinçaltında yerleşmiş yanlış bilgilerin faiz
dendiğinde hemen uyanması ve bu tür bir anksiyete haline yol açması mümkün.
Faiz korkusunun fobiye dönüşme aşaması,
faizi bir ekonomi politikası aracı olarak tartışmak isteyenleri faiz lobisi olarak gördüğümüzde ortaya
çıkıyor. Lobi, başka anlamlarının yanı sıra birlikte hareket ederek karar
alıcıları etkilemeye çalışan gruplar için kullanılan bir sözcük. Faiz fobisi
olanlar faiz konusunu tartışmaya getirenleri, birlikte hareket eden ve
genellikle mali kesimin çıkarlarına hizmet eden insanlar olarak görüyor ve faiz
lobisi olarak adlandırıyor.
Bir de hobi var. Kişinin mesleği dışında, özel ilgi alanına giren ve boş
zamanlarında dinlenmek ya da eğlenmek amacıyla yaptığı işlere hobi deniyor.
Bu üç kavram arasında ses
benzerliği dışında benzerlik bulunmuyor. Buna karşılık hobi edinmenin
fobilerden kurtulmanın bir yolu olduğunu öne sürenler var.
(Not: Bu yazı kimseyi taraf alarak ya da kastederek yazılmamıştır. Ekonomik bir konunun yanlış bir zemine doğru kaymaya başlamasını önlemeye çalışmak gibi basit bir amaçtan öte bir amacı yoktur.)
yıllar önce radikal'de yazdığınız "hobisi olmayanın fobisi olur" başlıklı çok hoş köşeyazılarınızdan birini çağrıştırdı... bağlam bambaşkaydı tabii... siyaset ve hayat ilişkisi üzerineydi. bu iktisadi yazıda, hobi ve fobi beraberindeki "lobi" adeta karakteristiği belirlemiş.olmazsaymış olmazmış sanki... yaratıcılığınız hayranlık verici.
YanıtlaSilemine sonnur özcan
Evet zaten bu yazıyı o yazımdan çağrışımla yazdım. Nazik sözleriniz için teşekkür ederim.
SilÇok güzel bir yazı hocam ama Bu lobi sözünü sn.başbakan ortaya attı bence ne biliyorlarsa açıklasınlar bir Mb BASKANI siyasi olaylar oluyor dedi bir sözünde ama gerisini demedi..Sizden bir ricam dünya finans sektöründe önde olan şirkelerler ilgili bir yazı(jpmorgan,m.LYNCH VS)
YanıtlaSilBen işin farklı bir yönünü yani faiz politikasının uygulanamz hale getirilmesini eleştiriyorum. Teşekkürler.
SilHocam elinize saglik yine enfes bir yazi olmus hobi kismi ile de yaziyi yumusativermissiniz.. :)
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilMahfi Bey:
YanıtlaSilHep cok ciddi yorum gonderiyorum yazilariniza. Şu anda da çok yorgun bir halde okudum yazınızı. Bu sefer, izin verirseniz yaziniza mizahi bir aniyla yorum yapmak isterim. Turkce ogrenmekte olan Honduras'li bir arkadasim bir gun bana geldi ve ses benzerligi olan 3 kelimeyi birbirlerine karistirdigini ama anlamlarinin hic ilgisi olmadigini soyledi. Kelimeler, tuz, buz ve muzdu. Yazinizin ekonomi acisindan kafamda degerlendirmesini yaptim ama fobi, lobi ve hobi kelimeleri bu animi hatirlatti bana. Anlatmasam olmayacakti.
Saygilarimla,
Arda Tunca
Tuz, buz ve muz için de bir yazı yazılabilir aslında. Teşekkürler, paylaştığınız için.
Silmahfi hocam siz de gayet iyi biliyorsunuz ki, ekonomik meseleler sadece ekonomik bir konu olmakla kalmıyor. Bizim kitaplardan öğrendiğimiz pür teoriler ve rasyonel çıkarımlar, toplumun ekonomik yapısı, özel koşullar, siyaset ve ekonomi-politik bağlamında ele alındığında daha farklı sonuçlar ortaya çıkarabilmektedir. Keşke teorideki gibi gerçek hayatta da rasyonel, modellenebilir ve tahmin edilebilir olsa.
YanıtlaSilBurada bir takım ekonomik terimlerin kuru tartışmalara kurban edilmesine bende karşı olmakla birlikte sizin yaklaşımınızın biraz gerçek hayattan kopuk olduğunu düşünüyorum.
Doğru olan bir şey gerçek hayattan kopuk da olsa söylenmeli diye düşünüyorum. Yorumunuza teşekkür ederim.
SilSüleyman Yaşar, Yiğit Bulut vb. kişilerin acilen bir hobi bulması gerek. Bu yazıdan bunu anladım.
YanıtlaSilBen kişilerle ilgi yorum yapmıyorum. Çünkü konunun kişilerle değil sistemle ilgili olduğunu düşünürüm. Benim üzerinde durduğum konu bir ekonomi politikası aracı olan faizin bambaşka bir alana kaydırılmış olması.
SilHocam öncelikle şunu belirteyim yazıyı okurken gerçekten sonu için heyecanlandım. faiz fobisi tespitiniz ve tanımınız alışılmadık:) açıklayıcı ve yerinde olmuş. fakat fobilerin bir hikayesi vardır faiz fobisi içinde bir arka plan beklediğim için sonu beklediğim kadar heyecan verici gelmedi bana.
YanıtlaSilAmacım kişilerle ilgili bir şeyler yazmak değil. Sistem eleştirisi yamak. O nedenle faiz fobisinin arka plan açıklamasını yazı içinde "yanlış yorumlanmış bilgiler" sözcükleriyle geçtim.
SilHocam yazınızda (ve yorumlarınızda) size katılamadığım bir nokta var, izninizle açıklamaya çalışayım.
YanıtlaSilBizim okulda öğrendiğimiz temel iktisat politikası araçlarının belirli sonuçları, bu araçlar gerçek oyuncuların (siyaset,mali piy. aktörler,reel piyasadaki aktörler) eline geçtiğinde bilindik aksiyonlara (örneğin MB'ınca faizlerin yükseltilmesi) ilave edilen beklenmedik aksiyonlarla bambaşka sonuçlar doğurabiliyor. Yani yapılan ilk aksiyonun bilinen sonuçlarından ziyade, üzerine eklenen diğer aksiyonlar sonuçları belirliyor ve bu ilave işler genelde gizli oluyor, ortaya çıkarılması ya da kimin yaptığının ispatlanması imkansız olabiliyor. (ÖR:2001 krizinin hemen öncesnde İMKB'den çıkarak zor günler geçiren ekonomiyi krize sürükleyen spekülatif 5 Milyar* Dolar ) *rakamı tam hatırlayamamış olabilirim
İşte tam burada size katılamadığım kısım geliyor ki, bu da kişilerin önemli olduğu konusu. Malesef bu ilave aksiyonlar sonucu oluşacak ön görülemeyen durumu, öngörebilmenin tek (ve kesin olmayan yolu) ilk aksiyonu kimin desteklediği ve bu destekçilerin geçmişleri olarak karşımıza çıkıyor.
Siz benim görüşlerime katılmasanız da ben sizin görüşlerinize katılıyorum. Çünkü aslında farklı şeyler söylemiyoruz. Yalnızca ben faiz politikasını kenara atmanın doğru olmadığını savunuyorum. Ekonomide işler polisiye önlemlerle yürümez. Eğer mücadele edeceksek yine ekonomi politikası önlemleriyle mücadeleyi yürütmemiz gerekiyor.
Silbenzer bir bölümü kitabınızda okumuştum,hatırladım iyi oldu
YanıtlaSilSayın hocam, dönüp dolaşıp aynı yere çıkıyoruz çözümler açık bu şekilde nereye gideceğiz napacağız ?
YanıtlaSil