Türkiye'de İşsizlik Oranı Niçin Düşük Çıkar?


Öncelikle Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Aralık 2011 tarihi itibariyle çıkardığı Türkiye işgücü göstergelerini tablo ile sunalım.

Aralık 2011

Kurumsal olmayan nüfus (bin)
72.925
15 ve yukarı yaştaki nüfus (bin)
54.122
İşgücü (bin)
26.254
    İstihdam (bin)
23.678
    İşsiz (bin)
2.576
İşgücüne katılma oranı (%)
48,5
İstihdam oranı (%)
43,8
İşsizlik oranı (%)
9,8
İşgücüne dahil olmayanlar (bin)
27.868

TÜİK’in konuyla ilgili bültenindeki ifadeler de şöyledir: “Aralık 2011 döneminde istihdam edilenlerin % 71,5'i erkek nüfustur. % 63,3'ü ücretli, maaşlı veya yevmiyeli, % 24,7'si kendi hesabına veya işverendir.”

Türkiye’nin nüfusu 72.925 bindir.
15 ve yukarı yaştaki nüfus (ki bu çalışma çağındaki nüfustur) 54.122 bin kişidir.
Yani toplam nüfusun yüzde 74’ü çalışabilir nüfustur.

İşgücü (yani çalışan ve iş arayanlar toplamı) 26.254 bin kişidir.
Yani çalışabilir nüfusun yalnızca yüzde 49’u çalışmakta veya iş aramaktadır.

İşgücünü oluşturan 26.254 bin kişinin 23.678 bini istihdam edilmekte (çalışmakta), geri kalan 2.576 bini işsiz konumunda bulunmaktadır (iş aramaktadır.) İşsiz sayısını (2.576 bin) işgücüne (26.254 bin) bölüp 100 ile çarparsak ((2.576 bin / 26.254 bin) x 100)) işsizlik oranını buluruz (yüzde 9,8.) 

İstihdam edilenlerin yüzde 71,5’i erkek nüfus olduğuna göre kadın istihdamı yalnızca yüzde 28,5 yani 7.482 bindir. Kadınların çalışma oranı batı ülkelerinde erkek nüfusun yarısıyla üçte ikisi arasında değişiyor. Düşük oran olan üçte iki oranının Türkiye için de geçerli olduğunu kabul etsek çalışmak isteyen kadın sayısı 12.520 bine yükselir ve sonuçta iş arayan kadın sayısı yaklaşık 5 milyon artardı. Bu kadar kişiye kolay iş bulunamayacağına göre Türkiye’de işsizlik oranı da ikiye katlanırdı.    

Bizde işsizliğin düşük olmasının nedeni kadınların batı ülkelerinde olduğu kadar çalışma hayatının içinde olmamalarıdır. Bu tercih kadınların tercihinin yanı sıra çevrenin getirdiği koşullanmalarla da ortaya çıkmakta, birçok çevrede kadının çalışması hoş karşılanmamaktadır. İşsizlik oranları açısından bir avantaj gibi görünen bu durum aslında dezavantaj yaratmaktadır. Çünkü kadınların yaşama katıldığı ülkeler yalnızca ekonomide değil her alanda ileri gidiyorlar. Her şeyden önce toplumun eğitim düzeyi, demokrasi kültürü, hoşgörüsü, birbirine saygısı artıyor. Bu artılar, kadınların üretime daha çok katılmasının yaratacağı üretim gücü artışından daha önemli görünüyor bana.    

Yorumlar

  1. Yanıtlar
    1. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil
  2. Hocam bu 27.868 bin işgücüne dahil olmayan fanilerin kaç tanesine iş verdilerde,iş istemeyuz yanıtı aldılar acaba!! Bu konuyu deşmekde fayda var...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam Merhaba,
      Ben Türkiye'de işsizlik sorununun rahatsızlık uyandıracak seviyede olduğuna inanmıyorum. Tüm işsizler kamu işine girmeye çalışıyor. 657 ye tabi olarak çalışma hayatlarını garantilemek istiyorlar. Şuan piyasada hat safhada nitelikli çalışan sıkıntısı mevcuttur. Yılın 12 ayı eleman arıyoruz. istediğimiz evsafta bulamıyoruz.
      Selamlar
      Ahmet Tevfik Cesur

      Sil
    2. Ahmet bey kendi çalıştığınız sektörü gözlemleyerek Türkiye'deki işsizlik sorunu hakkında genelleme yapmanızı yanlış buluyorum.Kendi ağzınızla söylemişsiniz 657 ye tabi olup hayatlarını garantilemek istiyorlar diye. Neden diye hiç düşünmediniz galiba. bu insanlar kendilerini geliştirmek için üniversite okuyorlar yüksek lisans yapıyorlar dil öğreniyorlar hem yıllarını veriyorlar hemde tüm maddi imkanlarını zorluyorlar. özel sektörde günlük çalışma saati genelde 12 saat ve min. haftada 6 gün.verilen ücretler kamuya göre genel olarak çok daha az. sosyal haklar cabası. büyük şehirde yaşamak zor ev fiyatları malum,kira fiyatları malum. mutfaktı ısınmaydı oydu buydu temel ihtiyaçları düşünce karın tokluğuna yaşıyor bu insanlar sosyal olarak harcayabileceği; maça, sinemaya, tiyatroya,spora eğlenceye hobilerine ayıracak ne parası ne de vakti kalıyor. bu insanlar bu durumda yaşarken ayrıca birikim yapmak zorunda kiradaysa ev almak isteyecek evlenmek isteyecek yani ileriye dönük birikim yapmak isteyecek. bir an için bile işsiz kalma korkusuda var hepsinde çünkü maddi birikimi olmadığı için hayatını sürdüremez konuma gelecek.hadi küçük işletmeleri kobileri bi nebze anlıyorum imkanları doğrultusunda sağlayabildikleri o kadar diyelim. O dev şirketlere ne demeli...örneğin; yıllık net karına bakıyorum 300.000.000(eski değeriyle 300 trilyon) çalışan işçisi teknik personeli vs. sayısına aldıkları ücretlere bakıyorum helal olsun diyorum her bir çalışana yüzde 15 daha verseydinde 250.000.000 net kar elde etseydin diyorum. Firmalar çalışanı değil kendini düşünüyor rekabet gücünü arttırmayı hep daha fazla büyümeyi. çalışana asgari olarak ne verebilirim peşindeler bu sebeplerden dolayı herkes KPSS zorluyor. kamuda mobbingte yok diyor cazip geliyor. O sizin aradığınız elemanlar şu anda KPSS ye çalışıyorlardır birbirlerini saf dışı bırakmak için. SELAMLAR

      Sil
    3. Mert Bey Merhaba
      Bende bir çalışanım,Elektronik komponent satışı yapıyoruz. www.megasan.com Adresi verdiğim için sakın reklam yapıyor diye düşünmeyiniz. Sadece yaptığımız işi görünüz diye verdim. Size şunun garantisini veririm. Elektronik komponent satışı ve Elektronik kart imalatı konusunda kendine güvenenlere bir şekilde iş bulacağımın garantisini veriyorum. Elektronik Mühendisleri dahil. Tabiiki diğer sektörleri tam olarak bilemem. Görüştüğüm veya tanıdıklarımda aynı dertten muzdarip oluyor. Şunuda belirteyim özel sektör vasıfli insana kamudan daha çok imkan verir. Herşey karşılıklıdır. Tabiiki bazı arıza işadamlarıda mutlaka olacaktır. iyi günler temenni ederim.

      Sil
    4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    5. Teşekkür ederim sizede iyi günler,başarılar dilerim

      Sil
    6. sayın ahmet bey 2 üniversite bitirdim. su an içinde bulundugum firma yabancı dille alakası olmayan sadece elektrik bilgisi gerektiren işe dahi eleman alırken 2 yabancı dil istiyor.
      ben kendim muhasebe işi aradım benden 1 yıl boyunca para almayıp sigorta primimi kendim karsılamamı istediler. şimdi soruyorum size yılda 4000 e yakın sadece prim ödeyecek param olsa sizce gider bir muhasebecide mi sürünürüm yoksa kendim bir iş açıp girişimcimi olurum.(not: bu arada giyim yemek ve yol parası masrafları 4000 tl lik hesaba dahil degildir.)

      Sil
    7. http://www.yenibiris.com/KariyerKilavuzu/Oku.aspx?ArticleID=11752

      Lüten bu haberi okuyunuz. Beni teyit eder nitelikte. Selamlar

      Sil
  3. Hocam söylediklerinizin büyük bir kısmına katılmakla birlikte bu konuda fikrinizi öğrenmek için bir soru sormak istiyorum. Kadınların iş gücüne katılımının azlığına ilave olarak yeni açılan 70'in üzerindeki üniversitenin de reel işsizlik oranını 5'er yıl ertelediğini söyleyebilmemiz mümkün müdür? 18 yaşında liseden mezun olan ancak bir üniversiteye yerleşemeyen öğrencilerin yeni açılan üniversitelerin diğer üniversitelere oranla daha düşük puanla girebilmeleri mümkün kılınmıştır. Normal şartlarda üniversiteye yerleşemeyecek olan bu öğrenci güruhunun açılan yeni üniversitelere çok düşük puanlarla yerleşmeleri olanaklı hale gelmiştir. Sizce yeni açılan üniversiteler gerçek işsizlik oranını 5'er yıl ertelemiş olmuyor mu? Bugünün gerçek işsizlik oranı 5 sene sonra ilk mezunlar verilmeye başlayınca ortaya çıkmaya başlamayacak mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onur Bey yeni açılan Üniversitelerin işsizlik rakamlarını düşürdüğü fikrine katılıyorum. Ancak bunu olumlu buluyorum çünkü hem Üniversite okumak isteyen amansız yarışında gençlerin psikolojisi rahatlıyor, hem yeni açılan üniversiteler rektöründen hocalarına çalışan personelinden hademesine istihdam sağlıyor. anadoluda açılan üniversiteler yöreye ekonomik canlılık getiriyor. ve oluşacak işsizler en azından nitelikli olmuş oluyor. toplumun eğitim seviyesi yükselmiş oluyor. Kimse zorla Üniversite okutmuyor o öğrencinin tercihi.

      Sil
    2. Her ilde -gerekli altyapı ve personel ihtiyacının karşılanması şartıyla- üniversite açılmasını önemli bir adım olarak görüyorum. Önemli, çünkü işgücü olarak nitelediğimiz insanların doğduğu, büyüdüğü ilde okuması, iş bulması ve üretmesi yine kendi iline katkı olarak geri dönecektir. Ancak bu zincirin gerçekleşebilmesi için iki önemli şartın yerine getirilmesi gerekiyor. Birincisi başta da belirttiğim gibi bu yeni açılan üniversitelerin, üniversite misyonunu tam olarak sağlaması lazım. Akademik ve idari personel sayıları arttırılmadan, bilimsel yayınlar için kaynaklar ayrılmadan, fiziksel imkanlar oluşturulmadan açılan üniversiteler bu zincirin oluşmasını bile engeller. Bu şart yerine getirildikten sonra, ikinci olarak gerçekleşmesi gereken ise illerin sermaye yapılarının dengeli hale getirilmesidir. Bu da yerli/yabancı yatırımcıların girişimci olması için teşvik edilmesini gerekli kılar. Olayın özü, sermaye ve emeğin etkin şekilde buluşmasıdır. Bu etkinlik baştan sakatlanırsa, istediğiniz kadar üniversite açın; katkısı sınırlı kalır.

      Sil
    3. Kesinlikle size katılmakla beraber bu şartların sağlanmayacağını veya sağlanamayacağını biliyorum. Hala ilkokulu olmayan bir çok yer var herkesten para toplanıp duruyor yıllardır okul yaptırılacak diye. Ayrıca devletin açtığı okullar ilköğretim lise ve üniversiteler büyükşehirlerde bile yetersiz. Ben üniversiteye kadar izmirde öğrenim gördüm. 1. sınıftan 11. sınıfa ya öğretmen eksikti ya ısıtmalar çalışmazdı tahta kırık olurdu değiştirilmezdi. Laboratuvar, bilgisayar, gibi gereçleri zaten saymıyorum bile tuvaletlerde sifon dahi yoktu eşek kadar adamlar ilkokul sırasında 3 kişi otururduk. Bakın Türkiye'nin 3. büyük şehrinden bahsediyorum öyle taşra İlçesi de değil Bornova'dan bahsediyorum. sakın ha 80 yaşında sanmayın henüz 24 yaşındayım kurtuluş savaşından çıktığımız yılları anlatmıyorum. Böyle büyüdüm Üniversiteye gittim isim vermeyeyim Ege bölgesi içerisinde yüksek öğrenimden önceki döneme göre çok daha iyiydi ama çok çok fazla eksik vardı ama AKADEMİK olarak. sermaye ve emeğin etkin şekilde buluşması kolay olmuyor bizde maalesef. Şimdi İlköğretimde her öğrenciye tablet bilgisayardan söz ediyorlar, bugünkü durum nedir bilmiyorum. Umarım ayranı yok içmeye diye başlayan Atasözümüz değildir durum.

      Sil
  4. Günde 2, 3, 4 saat gibi yeni çalışma şekillerinin yerleşmesi, ev hanımlarının vergisel ve sosyal güvenlik teşvikleriyle yarı/çeyrek zamanlı çalışmaya ikna olmaları genel kanının değişmesi için önemli bir tavır olabilir. Sosyal güvenlik sisteminin finansı konusunu da düşünürsek, aslında işgücü sayımız az. Eğitim sisteminin, iş yeri açmanın ve işçi çalıştırmanın getirdiği mali yükümlülüklerin bunda etkili olduğunu düşünüyorum. Dünya Bankası'nın her yıl yayınladığı Doing Bussines raporundaki veriler de iş yapma ve yeni istihdam sağlama isteğinin nasıl isteksizliğe dönüştüğünün bir kanıtı olarak alınabilir.

    YanıtlaSil
  5. Ben kadın işgünün ve istihdamının son 15-20 yılda nasıl seyrettiğini merak ettim. Artış trendinde midir acaba?
    Kadının işgücüne katılımı tek başına belirleyici olmayabilir, belki kadınlar katıldıkca erkeklerin katılımız düşüyordur. Karşılaştırma yapılan ülkelerde buna da bakmak gerekebilir.

    YanıtlaSil
  6. DPT ve WorldBank tarafından hazırlanan "Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı:
    Eğilimler, Belirleyici Faktörler ve Politika Çerçevesi" raporuna göre, tarımda istihdam edilen kadınların göç sonucunda kentlerde istihdam edilememesi, kadınların işgücüne katılım oranlarını son 20 yılda düşürüyor.

    Rapora bakarsanız Mahvi bey'in kadınların isdihdama katılımı konusundaki endişelerinin önümüzdeki 10-15 yıl için gercekleşmeyeceği anlaşılıyor. Oranın tekrar artması, göçün durmaya başlaması ve göçedenlerin kız cocuklarının eğitim almalarına bağlı...

    YanıtlaSil
  7. Kadın faktörünün yanı sıra eğitim sisteminin önemine vurgu yapan yorumlara da katılıyorum, zira yapısal işsizlik sorunları bugün olduğu gibi ileride de baya canımızı sıkacak gibi.

    İyi tarafımız, fısıltı gazetesi aracılığıyla işçi ihtiyacı duyulan alanlara yönelmemiz. Kötü tarafımız ise bunu en baştan planlı programlı bir şekilde yapmadığımız için sürekli bir kriz hali içinde oluşumuz ve bu yüzden gerçekten kalifiye olamayışımız. :)

    YanıtlaSil
  8. En az 25 yıldır çalışan biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki yüksek teknoloji kullanılan her sektör az ama kaliteli elemana sürekli ihtiyaç duyuyor. Açgözlü olanlar hariç iyi ücretler veriyorlar. Hacmi küçük sektörler az sayıda eleman istihdam ettiğinden genelde okullar bu sektörlere uygun işgücü yetiştirmiyor. (Örn. bizde ses mühendisleri telefon santrali işi yapıyor.) Kadınların daha fazla işgücüne katılması gerekirken sosyal pozisyonlar engel oluyor. Ancak var olan işlerin her haneye eşit dağıtılması sosyal adaletsizliklerin önüne geçmeye yardımcı olur. Bu konudaki son tespitim şudur, Yıllarca kaldırım mühendisi diye dalga geçtiğimiz sektörde çalışacak adam bulunamadığı için ne adam gibi yolumuz nede özürlüye uygun kaldırımımız var.

    YanıtlaSil
  9. 27.8 milyon kişi= 9.7 milyon emekli kişiler.bunun dışında engelli vatandaşlarımızvar(sayısını bilmiyorum)+birde artık işaramaktan öte ev hanımı olan insanlar var(anne,nene,dede,eş)yani iş olsada çalışmak istemeyen çoğumuzda vardır,üniversite öğrenci sayısı=toplam 3.817.086 öğrenci+15 yaşından büyük lise öğrencileride buraya dahil edilmemiş+ EN ÖNEMLİSİDE 18 yaşından küçük çalışmak yasak artık çünkü 12 yıl zorunlu eğitim var,bu eğitim sistemi işsizlik hesaplamasınıda değiştirecek.SAYGILARIMLA.KADINLARIN ÇALIŞMA ORANIDA ARTMIŞTIR,RESMİ SAYFALARDA VAR,ESKİDEN HERKES TARIMLA UĞRAŞTIĞI İÇİN KADINLAR ÇALIŞIYOR GÖRÜNÜYORDU ASIL ŞİMDİ HİZMET SEKTÖRÜNDE ÇALIŞIYORLAR.TARTIŞMASIZ KADINLAR İŞ HAYATINDA ÖNEMLİ BİR DURUMDA ESKİYE GÖRE,YÖNETİCİ BASAMAKLARINA TIRMANIŞTA AVRUPADAN GERİDEYİZ.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi