Yumuşak İniş Başladı mı?



Şubat ayı sanayi üretimi açıklanınca yumuşak inişin başlayıp başlamadığı tartışmaya açıldı. Yumuşak veya sert inişin ne olduğu konusunu hatırlamak isteyenler şu yazıma bakabilirler   

Öncelikle sanayi üretim oranlarının ne anlama geldiğini kısaca hatırlatalım.
Sanayi üretim endeksi, TÜİK tarafından 2005 yılı üretimi 100 olarak alınmak suretiyle, her ay 4850 işyerinden Aylık Sanayi Üretim Anketiyle derlenen verilere dayanılarak hesaplanmaktadır. Türkiye’de sanayi sektöründeki kuruluşlar üç alt sektörde sınıflandırılmış bulunuyor. Bu alt sektörler ve toplam üretim endeksi içindeki ağırlıkları şöyledir: (1) İmalat sanayi sektörü (yüzde 85,85), (2) Elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretim ve dağıtımı alt sektörü (yüzde 10,55), (3) Madencilik ve taşocakçılığı sektörü (yüzde 3,60.) Endekste bu üç kategoride yer alan toplam 1382 madde kapsanıyor.    

TÜİK, Şubat ayı sanayi üretim endeksini açıkladı. Aşağıda 2011 yılının Ocak ayından bu yılın Şubat ayına kadar olan aylık sanayi üretim endeksi değişimlerini grafik olarak sunuyorum.


Yukarıdaki grafik bana 2011 yılının Ocak ayı ile Ağustos ayı arasında sanayi üretiminin yumuşak iniş yaptığını, ardından 2011 yılsonuna kadar yeni bir çıkış ve durgunluk yaşadığını, 2012 yılbaşında sert bir düşüş yaşadığını ama Şubat ayında yeniden çıkışa geçtiğini söylüyor. Bir tek aya bakarak sanayide yumuşak inişin başlayıp başlamadığına karar vermek anlamlı görünmüyor. Mart ve Nisan ayları resmi çok daha net görmemizi sağlayacak.

Merkez Bankası Şubat ayı ödemeler dengesi sonuçlarını açıkladı. Ödemeler dengesine ve özellikle de cari dengeye bakınca yumuşak inişe geçildiği daha net görülebiliyor. Cari açık konusunda hesaplama yöntemiyle ilgili bilgilerini tazelemek isteyenler şu yazıma bakabilirler: http://www.mahfiegilmez.com/2012/02/cari-ack-dersi.html 

Aşağıdaki grafik 2005 ile 2012 yılı (Şubat ayı) arasındaki 12 aylık bazda cari açığın GSYH'ya oranını gösteriyor. 



Şubat ayında 12 aylık bazda cari açık  ilk kez mutlak miktar olarak da bir önceki ayın altında gerçekleşti ve 75,3 milyar dolara geriledi. Bu miktarın yılsonunda aynı kalacağını ve 2012 yılının GSYH’sının OVP’de tahmin edildiği gibi 847 milyar dolar olacağını varsayarsak cari açık / GSYH oranı yüzde 8,9 olacak demektir. Ki bu oran 2011 yılındaki yüzde 9,9’dan 1 puan düşüktür. Eğilimin bu şekilde devam etmesi halinde bu miktarın 10 milyar dolar daha düşerek 65 milyar dolar dolayına gelmesini ve cari açık oranının yüzde 7,5 ile 8 arasında bir yere yerleşmesini bekliyoruz. 

Cari açıktaki gerileme asıl olarak ithalattaki gerilemeden kaynaklandığı için bu yıl geçen yılki kadar ithalde alınan KDV tahsil edilemeyecek. Büyüme de geçen yılki kadar yüksek olmayacağı için büyük ölçüde dolaylı vergilere dayanan vergi sitemimiz geçen yılki performansını bu yıl büyük olasılıkla sergileyemeyecek. Bunun sonucunda da bütçe açığımız geçen yılki kadar düşük olmayacak. 

Yapısal reformları yapmadığımız sürece finansman sistemimiz cari açık ile bütçe açığı arasında gidip gelmeye devam edecek. 




Yorumlar

  1. İnişin yumuşak mı ya da sert mi olacağına ilişkin önceki öngörülere baktığımızda, 27 Ocak tarihli yazınızda IMF'nin en kötümser tarafta yer aldığı ve %0,4 oranında bir büyüme beklentisi içinde olduğu görülmekteydi. Bu tespite yönelik yaptıkları analizde ise yükselecek petrol fiyatları(yükseldi); Avrupa'da sıkıntıların artması sonucunda cari açık finansmanında ulaşacağı kaynaklarda sıkıntı(ECB LTRO müdahaleleri ile kriz engellendi mi? Yunanistan kurtuldu mu?) ve Avrupa'nın ithalatında gerileme olacak (Son dönem PMI verileri olumsuz) maddeleri dayanaktı. Sonrasında IMF Mart ayı başında ülkemize yönelik projeksiyonu yeniledi ve %2,3'e çekti. 5,75 kat farklılık içeren üstelik dayanak olarak gösterilen gelişmelerin bana göre bu değişikliği açıklamaya yetersiz kaldığı bir tahmin modellemesi nasıl bir durum tespitidir anlamak zor. Finansal piyasalardaki volatilite sanırım büyüme tahminleri alanına da yansımış durumda dersek IMF’ten daha iyi bir tespit yapmış olur muyuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence IMF'den kötü tahmin yapmak zor. Ama Biz sadece Türkiye için tahmin yaparken IMF 187 ülke için tahmin yapıyor. Onu da dikkate almak gerek.

      Sil
  2. Mahfi Bey,belki biliyor olabiliriz ama yumuşak veya sert iniş yansımaları nedir, ne olur? Elektrik ve doğalgaz zamları bunlara örnek olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer ekonomide talep hızlı bir gerileme yaparsa sert, yavaş bir gerileme yaparsa buna yumuşak iniş diyebiliriz. Elektrik ve doğal gaz zamları talebi bira düşürebilir ve yumuşak inişe katkı yapabilir. Ama fazla bunlardan fazla bir şey beklememek gerekir çünkü ikisi de zorunlu mal niteliğindedir. Buna karşılık benzine yapılan zam talebin kısılmasında biraz daha fazla etkili olabilir. Çünkü insanlar alternatif olarak toplu taşıma araçlarına yönelerek talebin düşmesine yol açabilirler. Bir başka yöntem faizi yükselterek tüketimden tasarrufa geçişi sağlamaktır ama o konu bizde alternatif olmaktan uzaklaşmış görünüyor.

      Sil
    2. Umarım benzine yapılan zam sonucunda insanımız toplu taşıma ve kısa mesafeleri yürümeye yönelir. Ne var ki, insanlarımız otomobile binmeyi kutsal bir ritüel gibi görüp, yolda vakit kaybetmeyi saygınlık ve prestij kazanmak olarak gördüklerinden ("ekonominin ilkelerine uyma rolünü başaramadıklarından") öznel görüşüm, umudum yok.

      Sil
  3. Türkiye'de hala iç talep çok güçlü. İç talep ile dış talep arasında ki makası daraltamazsak yumuşak iniş değil herhangi bir iniş de pek olası gibi görünmüyor.Tabii bir miktar iniş ısınan ekonomimiz için gerekli olacaktır ama hem hükümete,hem üreticiye ve hem de tüketiciye iç talebin vermiş olduğu mutluluk ile afyonlanmak, yüksek büyümeyi büyük başarı gibi sunmak bir nevi sonun başlangıcı olacağını düşünüyorum.Gerek zamnlar ve gerekse sanayi üretimi enflasyonu yükseltici etki yapacaktır ki gerçekten her daim yüksek büyüme rakamlarının gerçekten çok iyi birşey olmadığının farkına varmamız gerekir.Tasarruf yoksa, kalıcı ve sağlam büyümede olmaz. Saygılar hocam...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten de Ocak ayındaki düşüş dışında iç talep oldukça güçlü. Zaten tasarruf oranının son on yılda yüzde 20'lerden 13'e düşmüş olması da bunun göstergesi. Yüksek reel faiz almaya alışmış olan bir toplumda reel faiz birden sıfır düzeyine yaklaşınca insanlar tasarruf etmemeye, harcamaya başladı.

      Sil
  4. Şubat ayı meteorolojik acıdan cok zorlu gecti. Şubattaki ani düşmeyi ve Marttaki ani çıkışı açıklar mı?

    YanıtlaSil
  5. Sizlerle teknik boyutta tartışabilecek degilim ama 2023 için fazla iddialı 500 milyar dolar ihracat hedefi,ihtiyatlı bulunan Babacan'ın yerine Z.Çaglayan'ın getirilmesi,açıklanan teşvik paketleri,ithalatı düşürmeyi yönelik iç talepleri kontrol altına girişimlerine ragmen, hükumetin sürekli yüksek bir büyümeyi öngördügünü söyleyemez miyiz? Dönem dönem yavaşlama görülebilir ama bunun enflasyonun hortlamasını önleme ve hazmetmeyi saglama amaçlı oldugu düşünülemez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amaç enflasyonun hortlamasını önlemekten çok giderek büyüyen ve finansmanı zorlaşan cari açığı düşürmek gibi görünüyor. Teşvikler de aynı amacı güdüyor.

      Sil
  6. Bu teşvik paketiyle birlikte düşnüldügünde,cari açıgı azaltma niyetindeki hükumetin yerli üretimi arttırıp ithalatı azaltma çabalarının sanayi üretimindeki ivmeyi yukarı yönlü çevirmesi beklenmez mi? Dünayada krizin etkileri azalmaya başlamış ve işler düzelme yoluna girmişken ve açıklanan çok kapsamlı teşvik paketinden sonra yumuşak inişe geçtigimiz varsayımı biraz fazla kötümser degil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu teşviklerin etkisi ancak üç yıl içinde çıkar ortaya. Bu yıla etkisi olmaz.

      Sil
    2. Anladım hocam,açıklamalar için teşekkürler ama tüm kalbimle yanılmanızı istiyorum.Hükumetin böyle kapsamlı(ki bana göre vizyon eksigi var) neden on yıldır uygulamaya sokmadıgını da anlayamıyorum.

      Sil
  7. sayın imgelem hayır benim anlamadığım ekonomimiz bu kadar iyi bir durumdaysa neden teşviğe ihtiyaç duydu hükümetiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın Kriptogate

      Evvela,hükumet benim hükumetim degil T.C vatandaşı olan herkesin hükumetidir.Begensek de begenmesek de.Ayrıca biz burada hocamızın bilgilerinden kendi çapımızda istifade etmek amacıyla bulunuyoruz.Siyasi tartışmalar yapmak için degil.Saygılar

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi