Faiz Düştü Düşmesine de

Türkiye'de brüt nominal mevduat faizi ortalama yüzde 8,5. Bunun vergisi yüzde 15. Bu durumda net nominal faiz yüzde 7,2 oluyor.

Reel faiz şu denklemle hesaplanıyor: 

Reel faiz = (1+Nominal faiz) / (1+Beklenen enflasyon) - 1

Bu denklemde nominal faiz olarak net nominal faizi yani yüzde 7,2'yi kullanmak gerekiyor. 

Beklenen enflasyon mevduatın vadesinin son gününde olması beklenen enflsyon oranını ifade ediyor. Bir yıl boyunca net nominal faizin yüzde 7,2 düzeyinde aynı kalacağını ve yıl sonunda enflasyonun yüzde 6 olacağını tahmin ediyorsak net reel faizi şöyle hesaplarız:

Reel faiz = (1+0,072) / (1+0,06) -1 Reel faiz = Yüzde 1,13

Buna karşılık insanlar hesaplamaya beklenen enflasyonu değil bugünkü enflasyonu alıyor ve ona göre bakıyorlar. Bugünkü enflasyon yüzde 8,5 ise hesaplama şöyle yapılıyor:

Reel faiz = (1+0,072) / (1+0,08) - 1 Reel faiz = Yüzde - 0,74

Türkiye'de tasarrufların GSYH'ya oranı yüzde 12 dolayında bulunuyor. Bu oran. Bundan on yıl önce yüzde 22 idi. Yani son on yılda tasarruf oranı yaklaşık on puan düşmüş bulunuyor. Bunun çeşitli nedenleri var kuşkusuz ama en önemli neden tasarrufun karşılığı olan net reel faiz oranının hızla düşmüş olmasıdır.

İnsanlar geçmişte alıştıkları yüksek net reel faiz oranlarıyla sıfır dolayında bulunan bugünkü faiz oranlarını kıyaslayınca tatmin olmuyor ve tasarruflarını gayrimenkul alımı gibi alanlarda değerlendirmeye çalışıyorlar. Bu alana yapılan yatırımlar giderek şişkinlik yaratıp balona dönüşüyor. Bu kez konut kredileri daraltılıp maliyeti yükseltilince de büyüme etkileniyor.

Merkez Bankası üzerinde ciddi bir faiz indirme baskısı oluşturuldu. Ne var ki faizin daha fazla inmesi zaten düşmüş olan tasarruf oranını daha da düşürebileceği için bu karar Merkez Bankası açısından çok da kolay bir karar değildi. 

Merkez Bankası zor bir dönemeçte gecelik borç verme faizini yarım puan indirerek yüzde 9,5'e düşürme kararı aldı. 

Tasarruf oranını artırmak için birçok önlem almaya çalışan ekonomi yönetimi açısından en kritik nokta enfasyonda önümüzdeki iki ayda  matematiksel olarak yaşanacak düşüşün izleyen dönemde de devam edip etmeyeceğidir. 

Yorumlar

  1. Hocam bu konu benim çok ilgimi çekiyor.Sağlıklı bir kalkınma ve büyüme için hanahalkının yaptığı tasarruflar çok önemli. Biz bugün büyümemizi maalesef sıcak para ve dış kaynaklar ile yapabiliyoruz ve önümüze 2023 vizyonu koymuşuz. Cari açık yüksek iken,ihracatın ithalatı karşılama oranı %60'larda iken, tasarruf oranları bu kadar düşük iken bu hayal ne kadar gerçekçi olabilir.

    Bütçe açığını kapatmak için sıkı bir maliye politikası uygularken, bir yandan da talep daralmasın diye faizleri düşürüyoruz.Türk halkı ay sonunu kredi kartı ile zar zor getirirken, dört yanımız avm olmuşken tüketim çılgınlığı yaşayan bu halktan tasarruf yapabilmesini bekliyoruz. Bu siyasetçiler gerçekten seçmenleri çok güzel kendi siyasetlerine alet ediyor. Sözde refah artışı sağlıyorum diyerek insanları gizliden gizliye borçlandırıp, fakirleştiriyorlar. Acaba ne zaman ekonomisi sağlam temellere basan bir millet olacağız...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne yazık ki bu konu da öteki ekonomik konular gibi çelişkiler içeriyor. Tasarruf oranının yüzde 22 lerde olduğu yıllarda enflasyon yüzde 60 larda faizler de yüzde 70 lerdeydi.

      Sil
    2. meselenin asil boyutu, nominal olarak gelir artisi(ozellikle bordrolo kesimde) enflasyon kadar oluyor mu? yani alim gucu korunuyor mu gelirlerde? bence asil borclanma ve tasarruf azliginin sebebi bu. sonucta dunya da ve tr de olcek ekonomilerinin desteklendigi, kucuk esnafin yok edilmeye calisildigi, bordrolularin kole gibi calistirilarak kapitalist sistemin en harsh zamanlarini yasiyoruz.

      bu duzenin degismesi lazim. kasap dukkanini kapat, migros ta kasap reyonunda calis. muayenehaneni kapat, git ozel hastanede azicik paraya calis. bankaci ol, gisede 800 tl ye calis. vsvs

      gelir seviyesi artmasi lazim once.. eskiden alim gucu korunuyordu. simdi korunmuyor.

      Sil
    3. bu yuzdendir ki, tr'deki gelir dagilimi bozulmaya mahkum. 700 kusur milyar tl mevduatin yarisinin 50000 kisinin paylasmasinin verisi de bunu destekliyor. neyin tasarrufundan bahsediyoruz?

      kk borclari 65mia tl. kart sayisi 52-53 milyon.. 26 milyon kiside bu kartlar. hesaplayiverin... 4,3 milyar tl de kredili mevduat hesaplarinda eksi bakiye var. aylik %6 maliyetle.. bu halk mi tasarruf edebilecek? bir de sermaye piyasalarini canlandirmaya calisiyorlar.. bakin bu rakamlar direkt gelir in giderleri karsilayamamasindan cikan sonuclar.

      ben hukumet olsam, belki vergi gelirlerim duser, pek cok isletme batar ama kredi kartlarindan taksitle alisverisi, sonraki harcamalari taksit sistemini kaldiririm. boylece butun fiyatlar basta kiralar olmak uzere makul seviyelere iner..

      Sil
    4. bir boyut daha ekleyeyim.

      eskiden 2001 oncesi, zam oranlari gecmis ebflasyona gore yapilirdi. dolayisi ile gecikmeli de olsa alim gucu cok dusmezdi.

      ama son 10 yildir butun sirketler, tcmb nin hedeflenen enflasyonuna gore maas zammi yapiyorlar. ya da yapmiyorlar. disarida issiz ayni adamdan var zaten diye.

      simdi soru su: TCMB hangi sene hedefledigi enflasyonu tutturdu? da ucretli kesimin gelirlerinin alim gucu ayni kaldi en azindan?

      2nci bir detaya da bakin.. etkisi cok olmasa da. gelir vergisi dilim artislari hedef enflasyonun altinda. yani enflasyon kadar maas artisi alsaniz, daha cok vergi oduyorsunuz ertesi sene..

      Sil
  2. Üstad, 2012 2. çeyrek TÜİK rakamlarına göre tasarruf oranımız %14.7 (tabi bunu dolaylı yoldan hesaplayabiliyoruz maalesef: yatırımlara cari dengeyi ekleyip GDP'ye bölerek) Okuyucuların bilgisine sunulur.

    YanıtlaSil
  3. "İnsanlar geçmişte alıştıkları yüksek net reel faiz oranlarıyla sıfır dolayında bulunan bugünkü faiz oranlarını kıyaslayınca tatmin olmuyor ve tasarruflarını gayrimenkul alımı gibi alanlarda değerlendirmeye çalışıyorlar."
    histeri etkisi diyelim. beklentiler bozulursa geri eski seviyeye-hedefe ulaşabilmek zorlaşır. keynes bu şekilde izah etmiş.
    ek olarak, keynes demiş ki, kriz ortamında faizleri yükseltirseniz, sermayenin marjinal verimliliğinden ötürü, yükselen faizlere karşılık yatırımcılar elindekini yatırıma dönüştürmek yerine daha fazla getiri elde edeceğini düşündüğü faize yatıracaktır elbet.
    bıçağın öbür yüzüne bakacak olursak, faizleri çok düşürünce de likitide tuzağına yakalanıyoruz: bakınız amerika örneği.

    ama ülkemize geri dönecek olursak vergiler bir şekilde halledilse bile enflasyon sorunumuz yapısal kökenli olduğundan tedavisine ihtiyaç duyulan en temel sorunumuz bu gibi görünmekte.
    enflasyon iyidir öçünkü gelişmekte olan ülkeyiz büyümenin lokomotifi
    enflasyon kötüdür: çünkü faizleri yüksek tutmaya zorunlu kalıyoruz.
    hocam yanlış ya da eksik olduğum yerler varsa düzeltin.
    bu arada konu ile ne kadar alakalıdır yoruma açık bir mevzu ama yapısal demişken eurostat'a ait vergi öncesi ve vergi sonrası gini katsayıları
    https://twitter.com/cahilpro/status/259031021847203840/photo/1

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel bir değerlendirme. Makroekonominn hedefleri arasındaki çelişkileri ortya koyuyor. Bizdeki en önemli sorun yerliyle yabancının reel faiz karşısındaki farklı durumu. O nedenle faiz konusundaki kararar sıkıntılı oluyor.

      Sil
  4. merhaba hocam.maliye öğrencisiyim türkiyenin en iyi üniversitelerinden birinde 3.sınıfta okumaktayım sıkıntım şu:maliye derslerini sevmiyorum sanki hukuk okuyormuşum gibi geliyor,halbuki ben iktisat -işletme derslerine zevkle giriyorum ve çalışıyorum.sizce tekrar sınava girip başka bir bölüm ya da okula mı gitmeliyim yoksa vakit kaybetmeden okumaya devam mı etmeliyim,iktisat derslerini öğrenmem için neler yapmalıyım?saygılarımı sunarım.
    konuyla ilgisi yok ama sormak istedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba, haklısınız bizde maliye kıta Avrupası etkisiyle hukuksal ve kurumsal ağırlıklı okutuluyor. Oysa ABD ve İngilterede daha analitik okutuluyor. Ama bunları kendi kendinize telafi etmeniz mümkün. Ben olsam ekonomi derslerini dışarıdan kendi başıma çalışırdım. Çünkü hepsi kendi kendinize yapılabilecek şeyler. Bu blogda kitaplarım bölümündeki okunma sırası önerisine bakıp ona göre seçim yapın ve başlayın derim.

      Sil
  5. Hocam Marhaba, önceden yazdığınız makaleler mail yolu ile bizlerede düşüyor ve takibi kolaylaşıyordu şimdi mailleriniz gelmiyor bunun gruba tekrar kaydoluyorum onuda kabul etmiyor sebebi ne olabilir. Saygılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunun nedenini bilmiyorum. Denemek için ben de üye oldum ve aksaklıklar oluyor. Benden kaynaklanan bir durum değil. Ben yazım yayımlandığında twitter üzerinden duyuruyorum.

      Sil
    2. alperen bey rss üzerinden takip yapiyorsaniz rss akışı oldukça kullanışlı. tek ihtiyacınız olan rss reader. hatta google in kendi reader hizmeti bile var.

      Sil
    3. Cahil Profesör Merhaba, yorumunuzu okuduktan sonra rss kullanmaya başladım son makaleyi kaçırmadan okuyabildim. Gerçekten kullanışlı bir uygulama olduğunu düşünüyorum. Teşekkür ederim.

      Sil
  6. Hocam merhaba, eğer kpss'ye nasıl çalışmalı ve en çok hangi konulara önem vermeliyiz gibi bir yazı hazırlarsanız size çok minnettar oluruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kusura bakmayın ama ben belirli bir sınava değil yaşama hazırlanmanın önemli olduğunu ve o nedenle bütün konulara önem vermek gerektiğini düşünüyorum.

      Sil
    2. enteresan bir istek :) üstad sınav sürecini geçeli benim yaşım kadar olmuştur.

      Sil
  7. faizler düştüğünde, kamu borçlanma araçlarının getirisi artar. Bu nedenle bireysel emeklilişk sistemi güzel bir yatırım aracı olarak düşünülebilir. Paranın hazinede değerlenmesi nedeniyle, cari açığa da katkı yapmış olursunuz. Ayrıca %25 devlet katkısından da faydalandığpınızda güzel getiriler elde edebilirsiniz.

    YanıtlaSil
  8. Hocam bu haftaki tüm yazılarınız için teşekkürler... Hep varolunuz. Saygılar.

    YanıtlaSil
  9. Üstad,

    Yukarıdaki tanımıyla tasarruf ile faiz arasındaki ilişki bana daha çok bizim insanımıza dair bir gerçekliği ifade ediyor gibi geliyor. Ben bu gerçekliği maliyeti yüksek olan bir yönlendirilme ihtiyacı diye tanımlamayı uygun buluyorum. Zira, gelişmiş ülkelerde faiz oranları bize kıyasla çok daha düşük seviyelerde olmasına rağmen tasarruf oranları hala çok daha yüksek.
    Bizim tasarruf etme konusundaki isteksizliğimiz, yıllarca görece düşük gelir seviyelerinde yaşamak zorunda kaldıktan sonra, gene görece artan gelir oranlarına ulaşınca bunları mümkün olduğunca hızlı giderme ihtiyacımız. Zira, lokantanın camına yapışıp içeri bakan çocuğun, içeriye girdiğinde ne yapacağının en başından belli olması gibi ?
    Herhalde belli bir doygunluk seviyesine ulaşınca bu sorunda kendiliğinden ortadan kalkacak.

    Çok selamlar,
    Cafer Demir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsanlar biliyorsunuz üç nedenle para talep ederler: (1) Günlük harcamalarını yapmak için, (2)Oluşabilecek bazı beklenmeyen giderleri (sağlık giderleri gibi) karşılamak için (3) Spekülasyon yapmak için. Faiz üçüncü üzerinde tam, ikinci üzerinde yarım birinci üzerinde ise çok az etkilidir. Türkiye'de 2000'lere gelene kadar tasarruf oranı yüzde 20'nin üzerindeydi. Çünkü reel faiz yüksekti. Şimdilerde oran yüzde 12 - 14 arasında çünkü reel faiz çok düşük. Yanbi insanlar spekülasyon amaçlı ayırdıkları parayı daha çok gayrimenkul, borsa gibi faiz dışı kazanç umdukları alanlara yönlendiriyorlar. O nedenle faizi daha da düşürmek tasarruf oranlarının daha da düşmesi gibi başka sıkıntılara yol açar.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı