TL Zone
Zone, İngilizce’de bölge anlamına
geliyor. TL zone, TL bölgesinin değişik bir ifade biçimi olarak alınabilir.
Parasal alan ya da bölge denildiğinde
iki tür tanım var ekonomi biliminde: Para bölgesi ve Optimum para bölgesi.
Para bölgesi (currency zone): Parası az güçlü ya da güçsüz olan
ekonomiler paralarını katı bir değişim oranıyla parası güçlü bir ekonominin
parasına bağlıyorlarsa bir parasal bölgeden söz etmemiz mümkündür. Bu bölgenin
coğrafi anlamda aynı çerçevede olması şart değil. Örneğin Hindistan, bir
zamanlar İngiltere’nin para birimine dayalı olan Sterlin bölgesinde yer
alıyordu.
Bu bölgede yer alan ekonomilerin
öteki para birimleriyle olan ilişkisi esas aldıkları güçlü ülke para birimi
aracılığıyla olur. Geçmişte Sterlin bölgesi, Dolar bölgesi, Fransız Frangı
bölgesi, Portekiz Esküdosu bölgesi, İspanyol Pesetası bölgesi gibi para
bölgeleri vardı. Günümüzde hala varlığını sürdüren parasal bölgeler olmakla
birlikte Dolar dışındakilerin kapsam ve etkisi ya tamamen kalkmış ya da zayıflamıştır.
.
Optimum para bölgesi (optimum currency zone): Coğrafi bir bölge
içinde bulunan ekonomilerin ekonomik etkinliği en üst düzeye çıkarabilmek
amacıyla tek bir para birimini kullanmaları halinde optimum para bölgesinden
söz edebiliriz. Bu bölgede bir parasal birlik oluşturulmuş olur. Bu birliğin
teorisyeni ünlü Nobel ödüllü iktisatçı Robert Mundell’dir. Avrupa Birliği
içinde oluşturulan Euro Bölgesi optimum para bölgesinin en tipik örneğidir ve
Mundell’in çizdiği esaslara göre kurulmuştur.
Son günlerde Türkiye’de Euro
bölgesine girmeyip onun yerine TL bölgesi kurma düşüncesi çerçevesinde bir
tartışma başladı. İşadamları, ihracatçılar bu düşünceye destek verirken
akademisyenler soğuk baktılar. Düşünceye soğuk bakanlardan birisi de benim. Ben
bir kavram kargaşası yaşandığını düşündüğüm için para bölgesinin ne olduğunu tanımlamaya çalışarak başladı işe.
Biz henüz Avrupa Birliği’ne üye
olmuş değiliz. Ve üye olmadığımız halde Euro bölgesine girelim diye bir
düşüncemiz olduğu şimdiye kadar hiç açıklanmadığına göre böyle bir düşüncemiz
yok demektir. Bu durumda Euro bölgesine girip girmemek niçin bizim konumuz
oluyor? Bu bir soru.
Bizim TL bölgesi (TL currency
zone) kurmamız için kendi paralarını TL’ye bağlayacak (peg edecek) ülkeler
olması ve bu ülkelerin kendi paralarını öteki ülke paralarına TL dönüşüm
kurlarıyla çeviriyor olması gerekli. Böyle bir durum yok. Bu bir gerçek.
Bizim TL zone yapmamız için TL’sını
kendi para birimi olarak benimseyecek ülkeler olması gerekli. Türkiye ve KKTC
dışında bizim paramızı kendi parası olarak benimsemiş ülke yok. Yani TL
üzerinden bir optimum para bölgesi kurma olasılığımız söz konusu değil. Bu da bir başka gerçek.
Gerçekte olan şey komşu bazı ülkelerle
yapılan ticaretin bir bölümünde TL ile alış veriş yapılmasıdır. Bu alış
verişten bir para bölgesi yaratılmaz. Unutmamak gerekir ki onlar da TL’yi ya
bizden mal almak için kullanıyorlar ya da dolara veya Euro’ya çeviriyorlar.
Yani burada aracılığı yapan yine Dolar, Euro ya da altın. Bu şekilde doğmuş bir alış veriş işleminde TL'nin kullanılmasının ekonomi biliminde adı ticarette bir ülkenin parasının kullanılabilmesidir. Esasen TL, bölgedeki tek konvertibl para olduğu için bunda şaşılacak bir şey de yok. Bu alış verişi geliştirmeye çalışmak iyi bir şeydir. Ama para bölgesi bu yolla kurulmaz. Kavram karışıklığı buradadır.
Üstad, "Euro Bölgesi optimum para bölgesinin en tipik örneğidir ve Mundell’in çizdiği esaslara göre kurulmuştur." diye yazmışsınız ama Mundell'ın optimum para bölgesi için belirlediği şartları Euro bölgesinin pek karşılamadığını görüyoruz. Bu şartlar a)sermaye ve işgücünün serbest dolaşımı (AB içinde işgücü dolaşımında hala önemli sorunlar var) b)esnek ücret ve fiyatlar (PIIGS ülkelerinde ücretlerin esnek olduğunu pek söyleyemeyiz ki Almanya'yla bu yüzden aralarında ciddi ücret/verimlilik farkları oluştu) c)iktisadi simetri (PIIGS ülkeleriyle kuzey ülkeleri arasında simetri değil asimetri var) d)mali birlik (ki mali birlikten zerre eser yok) Bu şartların oluşmadığını bile bile sırf siyasi,jeopolitik nedenlerle böyle bir maceraya kalkıştılar. Şimdi ceremesini tüm dünya çekiyor.
YanıtlaSilDoğrudur Euro bölgesi Mundell'in fikrine göre kurulmuş olsa da onun her görüşünü yansıtması beklenemez. Bütün yazdıklarınız doğru ama bunların altında bölgeye liderlik edecek birisinin olmaması yatıyor.
SilHocam,
YanıtlaSilTL bölgesine soğuk baktığınızı söylemişsiniz uzun vadede böyle bir bölge iyi olmaz mı bölgemizde ya da Türk devletlerinde kullanılması zararlı olurmu tabi bunun için ekonominin çok güçlü,güvenilir olması lazım.Sizce euro bölgesi mi daha iyi olur yoksa TL ye mi yönelmemiz gerek.
Teşekkürler.
TL bölgesine soğuk bakmamın nedeni bunun altyapısı kurulmadan ortaya atılmış boş bir kavram olmasından kaynaklanıyor. TL'nin Türk devletlerinde kullanılması da zararlı olmaz. Ama sizin de dediğiniz gibi böyle bir ortam olmadan TL zone kurma fikrinin ortaya atılmasını ben sadece bir fantezi olarak değerlendiriyorum. TL'yi kullanan yok, kullanmak isteyen de yok. Biz kendi kendimize sanki bu altyapı varmış gibi gereksiz bir tartışma açıyoruz. Bunlarla zaman kaybedeceğimize şu büyüme ile cari açık arasındaki çelişkiyi çözmeye çalışsak daha doğru olmaz mı?
SilHocam cari açık konusunda haklısınız yapısal reformları yapmadan,ekonomiyi sağlam temellere oturtmadan TL'nin kullanılması zor gözüküyor.
SilTeşekkürler.
Merhaba Üstad, yazınız ve paylaşımınız için teşekkürler.
YanıtlaSilMaasricht Anlaşması'yla parasal birliğe geçen ve adını Avrupa Birliği olarak değiştiren günümüz Avrupa ekonomisinin büyük oranda değişim aracı olan Euro'da, ülkelerin yapısal sorunlarından dolayı ortaya çıkan sorunlar var. Bu sorunlar son bir yıldır Euro bölgesinin dağılması senaryolarına kadar gitti ve bu konu epeyce tartışıldı. Önümüzde böylesine bir deneyim varken TL Zone gibi bir ekonomik yapı tasavvurunun da sağlam iktisadi bir altyapıya dayanarak kurulması ve uzun süre yaşaması zor gibi görünüyor. Avrupa'da Yunanistan gibi sanayi sektörü sancılı ve büyük ölçüde turizm vs. sektörlerle ekonomisi işleyen bir ülke ile tasarruf fazlası ve cari fazla veren, sanayisi güçlü bir Almanya'nın aynı parasal birlikte olması ve bunun gibi iktisadi dengesizlikleri barındıran bir sistemin sağlıklı işlemesi de zor. Bizim coğrafi temelli bir parasal bölge kurmamızında bu şekilde iktisadi dengesizlikleri barındıracağını düşünüyorum. Ayrıca "türk dili konuşan ülkeler"de bir TL Bölgesi kurmak ise Yunanistan'ın Helenistik mirasla Avrupa Birliği'ne alınması kadar iktisadi temellerden yoksun bir karar olur. Zira çevre ülkelerde ve tarihi bağlantımız olan ülkelerde ileriki önümüzdeki yıllarda siyasi değişim ve bununla birlikte ekonomik sancıların doğacağını ve bununda parasal birliğin işlerliğini bozacağını düşünüyorum.
Avrupa deneyimi bize yine gösterdi ki iyi işleyen bir parasal birlik için, bölge genelinde uyumlaştırılmış maliye politikasının olması gerekiyor. Türkiye'de bütçe açıkları, borçlanma vs. gibi göstergelere baktığımızda maliye politikası son dönemlerde iyileşme göstermiş olmasına rağmen TL'nin tedavüle gireceği ekonomilerde bu durum ne kadar etkin çalışıyor ya da çalışacak? Bu da önemli diye düşünüyorum.
Teşekkürler.
Türk birliği veya türk gümrük birliğinden de söz edilemezmi hocam.
SilBen TL zone tartışmasının bu aşamada bir fantezi olduğunu düşünüyorum. Zaten Maliye Bakanı Şimşek de böyle bir konunun gündemlerinde olmadığını söyledi. Böyle bir zone kurulmasının şartlarını yazımda anlattım. Bu şartlar ortada yok. Öyleyse kendi kendimize TL zone kuracak halimiz de yok.
SilTürk Birliği konusunda Özal zamanında çok çaba sarf edildi. Neden olmasın? Ama bunlar olmadan TL zone olmaz.
TL Zone tartışması tam bir fantezidir. İstanbul'u finans merkezi yapma projesinin en azından daha gerçekçi bir tabanı var ve ulaşılabilir bir hedef. ancak, Renminbi, Rupi, Real, Ruble gibi önemli yükselen piyasa ekonomilerinin para birimleri henüz bu tarz bir rezerv para birimi olma özelliğine erişememişken TL Zone oluşturulması kısa ve orta vadede olası değildir. 2071 hedefleri oluşturulursa belki ancak o zaman.
YanıtlaSilTL Zone oluşturulmasından önce, Türk lirasının bir küresel para birimine dönüşebilmesi için mevcut durumda satın alma gücü paritesine göre 16. sırada yer alan Türkiye ekonomisinin istikrarlı şekilde büyüyerek küresel düzeyde sistemik öneme sahip olabileceği bir büyüklüğe ulaşması gerekmektedir. Her ne kadar Türkiye ekonomisinin küresel düzeyde en büyük ilk 10 ekonomi arasına girmesi 2023 hedefleri çerçevesinde belirlenmiş olsa da önümüzdeki süreçte ülkemiz ekonomisinin böylesi bir büyüklüğe erişemeyeceği öngörülmektedir.
Türk lirası, spot ve tezgâh üstü döviz piyasalarında yoğun şekilde işlem görmemektedir. Küresel piyasalardaki toplam döviz işlemleri incelendiğinde, Türk lirasının küresel ölçekte % 0,04’lük pay ile tüm para birimleri arasında 17. sırada yer aldığı görülmektedir. Türk lirasının türev piyasalarında ticareti de oldukça düşük orandadır. Türk lirası % 0,4’lük oran ile tüm para birimleri arasında 19. sırada yer almaktadır. Uluslararası borç senetlerinin % 0,01’i Türk lirası cinsinden gerçekleşmektedir. Söz konusu pay ile Türk lirası tüm para birimleri arasında 17. sırada yer almaktadır. Türk lirası ayrıca, önemli döviz piyasalarında alım-satım kotasyonları arasındaki % 0,0975’lik marj ile tüm para birimleri arasında 17. sırada yer almaktadır.
Ülkemiz her ne kadar dalgalı döviz kuruna ve açık sermaye hesabına sahip olsa da döviz piyasalarımızın derin bir yapıda olmaması, gelişmiş türev piyasalarına sahip olmamamız, kredi notumuzun yatırım yapılabilir seviyede olmaması hususları Türk lirasının uluslararası para sisteminde daha geniş bir rol kazanması önünde engel oluşturmaktadır.
Her ne kadar son dönemde Türkiye ekonomisinin güçlü ve istikrarlı performansı ile birlikte enflasyon oranlarının belirli ölçüde dizginlenmesi ve 6 sıfır atılması gibi operasyonların yanı sıra diğer ülke merkez bankaları ile gerçekleştirilen ikili para takası (swap) anlaşmaları ve Türk lirasının dünyada bilinirliğinin artırılması amaçlarına yönelik olarak bir simge belirlenmeye çalışılsa da bahsedilen eksikliklerden ötürü Türk lirasının kısa ve orta vadede küresel rezerv kompozisyonunda önemli bir role sahip olamayacağı apaçıktır.
Ek olarak, sahip olduğu özellikler ve sergilediği performans açısından Türkiye ekonomisi ve Türk lirasından daha da iyi durumda olan yükselen piyasa ekonomilerinin para birimlerinin önümüzdeki süreçte daha da uluslararası rol kazanması Türk lirasının küresel para birimine dönüşmesi hızını yavaşlatacaktır.
Rezerv para birimine doğru evrilmeden Türk Lirası'nın TL Zone gibi bir alanda kullanımının yaygınlaşması mümkün değildir. Unutulmamalı ki 1950'lerde giriştiği süreç neticesinde Avrupa Birliği ancak 2002'de kaydi para şeklinde ortak para kullanımına geçti ve Eurozone'u kurdu. Böylesi bir hedef 2071'de bile gerçekleşemeyebilir.
Keşke para birimimiz arzu edildiği gibi bir "hard currency" olsa, güven duyulsa kendisine ve ülkemiz dışında yoğun bir şekilde kullanılsa; ancak, kısa ve orta vadede böylesi bir husus şahs-ı kanaatimce kesinlikle mümkün değil.
Saygılar,
Yazımı tamamlayan çok güzel bir yorum. Teşekkürler.
SilHocam, size katılıyorum. Biz kendimizi dev aynasında görüyoruz. Koskaca Türkiye aslında 3 büyük Fransız veya 2 Büyük Alman firması yada bir büyük ABD firması kadar büyük. Onlar krizde diye kendi kendimize havalara giriyoruz. Yok TL Zone oluşturalım, AB'ye girmeyelim falan filan. Aslında bu durumu fırsata dönüştürüp bir şeyler yapmak dururken popülist politikalar oluşturuyoruz. Onlar ayağa kalkar ama biz böyle bir fırsatı herhalde 100 Yıl sonra yakalarız.
YanıtlaSilŞuanda ülkemizin yapması gereken şey teknoloji üreten yabancı alıp Türkiye,ye getirmek olmalı.
Türkiye'nin yapması gereken şey bu tür fantezilerle uğraşmak değil her alanda (vergiden bütçeye, eğitimden adalete, inovasyondan teknolojiye kadar) yapısal dönüşümü gerçekleştirmeye çalışmaktır. Ne var ki bunlar işin en zor kısmı. Öyle olunca da TL Zone gibi fanteziler ortaya çıkıp yapısal reformların yerini alıyor.
Silhocam daha birkaç gün önce derste bunun muhabbeti geçti.
YanıtlaSilbahsettiğiniz gibi türk lirası ile ticaret yapabilecek ülkeler ortadoğu ve türki cumhuriyetler olabilir ancak.
ama meselenin özüne inecek olursak tl mizi kabul ettirebilmek için bizim ekonomimizin güven vermesi istikrarlı olabilmesi gerek
şöyle zoom out yapacak olursak içi boş bir önerme olduğu görülmeke zaten.
şu da unutulmamalıli. iran dolarla alışverişe sıcak bakmıyor ve ondan altın ile ödeme sayesinde doğalgaz ithal ediyoruz.
öncelikle 0ürkiye nin persona non grada statüsünden çıkarılması gerek isteklerimizin kabulu için.
TL'nin bazı özel durumlarda bazı ülkelerle olan alış verişlerde ödeme aracı olarak kullanılmasıyla TL zone oluşturulamaz. Çevremizdeki ekonomiler arasında parası konvertibl olan tek ülke Türkiye olduğu için TL'yi alanlar onu başka paralara çevirme imkanına sahip olabiliyorlar. TL Zone olabilmesi için öteki ülkelerin kendi paralarını TL'ye peg etmesi ve diğer paralarla olan ilişkiyi TL üzerinden kurması gerekiyor. Böyle bir durum yok ortada.
Sil