İç Tasarruflarla Cari Açık İlişkisi


Biraz basit aritmetik
Ekonomide GSYH’yı (Y), harcamalar yönünden yazarsak şu denklemi kullanırız:
Y = C + I + G + NX
Burada Y GSYH’yı, C özel tüketim harcamalarını, I özel yatırım harcamalarını, G kamu kesimi toplam harcamalarını, NX ise ekonominin dış dünya ile olan alış verişinin özeti olan cari dengeyi gösteriyor (NX’i; X – M olarak da göstermek mümkün.)

Ekonominin bütününe gelirin kullanımı açısından işe yukarıdaki GSYH denklemi üzerinde bazı değişiklikler yaparak başlayalım.
Y = C + I + G + NX               (1)
İki taraftan da C + I + G’yi çıkarırsak denklem şu hali alır:
Y – C – I – G = NX                (2)                  

GSYH’dan harcamaları çıkarırsak geriye tasarruflar kalır:
Y – C – G = S
Yani iç tasarruflar GSYH’dan özel kesimin tüketim harcamalarıyla kamu kesiminin harcamalarının çıkarılmasıyla kalan miktardır.
S’yi yukarıdaki (2) numaralı denklemde yerine koyarsak;
S – I = NX ya da NX’i de sola geçirirsek; S – I – NX = 0
Yani tasarruflar eksi yatırımlar eşittir cari denge.
Eğer S = I ise ekonominin cari dengesi sıfıra eşit olur. Eğer S > I ise ekonomi cari fazla verir. Eğer S < I ise ekonomi cari açık verir.

İç ve dış ekonomik denge
Ekonomik dengeyi farklı bir denklemle göstermek mümkündür;
(S – I) + (T – G) = NX ya da NX’i de sola geçirirsek denklem sıfıra eşit bir denklem halini alır: (S – I) + (T – G) – NX = 0
Burada (S – I) özel kesimin tasarruf ve yatırım dengesini, (T – G) kamu kesiminin gelir gider (bütçe) dengesini ve NX de cari dengeyi gösteriyor. Bir başka ifadeyle (S – I) + (T – G) ekonominin iç dengesini, NX ise dış dengesini gösteriyor. Buna göre bir ekonomide iç ve dış denge birbirine eşittir.  

Demek ki bir ekonominin tasarruf yatırım dengesi ile bütçe dengesi o ekonominin cari açığının belirleyicisi oluyor.

Türkiye’den örnek
Türkiye’de 2012 yılında görünüm şöyledir (Tahminler, GSYH’nın yüzdeleri olarak):
S =15
I = 19
T= 23
G = 25
NX= - 6
Bu durumda denklemimiz şöyle bir görünüm alır:
(15 – 19) + (23 – 25) – 6 = 0
Bu denklemin özetle söylediği şey şudur; ekonomi 2012 yılında GSYH’nın yüzde 4’ü oranında tasarruf yatırım açığı vermiş, yüzde 2’si kadar kamu dengesi harcama açığı vermiş ve GSYH’nın yüzde 6’sı kadar da cari açık vermiş. Bir başka ifadeyle İç ekonominin dengeye gelebilmesi için GSYH’nın yüzde 6’sı oranında dış kaynağa (yabancıların tasarruflarının ithaline) gereksinim duyulmuş.

(S – I) + (T – G) = NX denkleminde yer alan kalemleri Türkiye açısından aşağıdaki grafikte 1980 yılından itibaren gösteriyorum.


2000’li yıllar öncesinde özel kesim tasarruf yatırım dengesinin (S – I) düşük sayılabilecek oranda açık vermesine karşılık bütçe açığının (T – G) daha yüksek olduğu görülüyor. O dönemde cari açık (NX) çok yüksek değilmiş. 2000’lerden başlayarak özel kesimin tasarruf yatırım açığı giderek büyüyor, buna karşılık bütçe açığı yavaş yavaş azalıyor. Ne var ki özel kesim tasarruf yatırım açığındaki hızlı artış cari açığın da artmasına yol açıyor. 2012 yılında iç ve dış dengede bir toparlanma eğilimi görülüyor.  

Son dönemde gündeme gelen bireysel emeklilik sistemi gibi yöntemleri uygulamaya sokarak iç tasarrufları artırma uğraşısı, cari açığı düşürme çabasının bir parçasıdır. 

Yorumlar

  1. hocam ulkemizde bireysel emeklilikle ic tasarruflarin artmasi imkansiz bana gore. cunku gelecege dair beklentilerin bozuk olmasi yani insanlarin TL'nin deger yitirecegini dusunerek parasini simdiden harcamaktadir. bundan dolayidir ki cari acikta bu yolla kapatilamaz. Ersan Kartal

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana sorarsanız br miktar artar ama aradaki açığı kapatacak kadar bir mucize beklemek doğru değil.

      Sil
  2. Hocam bu durumda daha önce devletin yaptığını 2000lerden sonra özel sektöre yaptırdılar değil mi? Bu kadar borç yükü bir gün abd nin durumuna sokmazmi bizi? Kıyamam abd nin teknolojisi ve üretiminin ayrıca doğal kaynaklarının yanında bizim durumumuz belliyken bir kriz zamanında toparlanabilirmiyiz sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu anda dış borç stoku (özel sektör dahil) 330 milyar dolar dolayında. Yani borçluluk oranı o kadar yüksek değil.

      Sil
    2. Peki hocam bu rakam ne kadar olunca tehlike oluşturur?

      Sil
    3. Şu anda Japonya'da % 250 ve tehlikeli kabul edilmiyor. Ülkeye ve ekonominin gücüne göre değişen bir oran. Maastricht kriterinde % 60'ın geçilmesi tehlikeli sayılıyordu. Şu anda % 60'ı geçmeyen Avrupalı neredeyse kalmadı.

      Sil
  3. Mahfi hocam merhabalar, yazılarınızdan bazı bölümleri arkadaşlara göndermek için seçmeye çalışıyorum ancak olmuyor. Eskiden seçilebiliyordu, bir süredir site buna izin vermiyor. Bir yolu var mı? Bilgileri ne kadar çok kişiye ulaştırsak kardır.. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu, telif haklarını korumaya yönelik uyguladığım bir politika. Link verebilirsiniz hiçbir engel yok.

      Sil
    2. hocam chorome kurun daha sonra istediğinz yazıya gelin ctrl ve p tuşuna aynı anda basın daha sonra kopy yapmak istediğinz alanı kopyalayabilirsiinz

      Sil
    3. Adsiz olarak yorum yazan arkadas size sesleniyorum. Yazilarin sahibi (yazari) hemen sizin mesajinizin ustunde telif haklarindan bahsetmis sizin yazdiginiz mesaja bakin. Yazara bu kadar saygisizca davranmak nasil bu kadar basit olur. Hicmi dusunmuyorsunuz bunu? Bence ekonomi yazilarini okumadan once , telif hakki nedir? Emege saygi nedir? Saygisizlik normalmidir? Bu sorularin yanitini arayin, ondan sonra siteye girin.
      Ugur Altunbas

      Sil
  4. Cari açıgın kapanmasının imkanı yok. Benim akvaryum hobim var. Bakıyorsun Akvaryumla ilgili her şey motor,taş,kum,balık,yem,ilaç her şey ithal. Yerli,kaliteli üretim yok. Yerli üretime güven de yok. Bakıyorsun yanıbaşımızdaki Avrupa'daki birçok balık türü Türkiye'de yok. Gelir seviyesi düşüklügü ve bilinçsizlik yüzünden. Japonya,Amerika gibi gelişmiş ülkeler farklı yemleri kullanırken bizse bize dayatılan 1-2 yemi çeşidini kullanıyoruz. Halbuki Amerila ,Japonya farklı balık yemleri kullanıyor. Bizim haberimiz bile yok. Geri kalmışlıgımız her alanda bariz şekilde kendini gösteriyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ama Mercedesin birçok parçası da bizden gidiyor.

      Sil
    2. Hocam,
      Mercedes'in birçok parçası bizden gidiyor ama tasarımı da mercedes'ten geliyor o çok üzerinde durduğunuz inovasyon adına pek bir katkımız yok dolayısıyla pazarlık gücümüz de yok. Mümkün olduğunca fiyat kırıp sürüm yapmaya çalışarak işin hamallığını üstlenmek zorunda kalıyoruz. Yanlış anlamayın bu ve benzeri sektörlerin yine de önemi istihdam açısından büyük. Ama bizi ne öldürür ne güldürür cinsten.

      Ülke olarak bir üst ekonomik basamağa atlamak için tabi ki eğitim gerekiyor. Bana göre burada asıl mesele eğitime yeniliğe verilen değer. Burada demokrasi, yargı sistemi, vergi sistemi, telif hakların vb. bozuklukların ve yeniliklere kapalı toplum anlayışımızın etkisi büyük. Bir insan her hangi bir yenilikçi, katma değerli bir ürünü sunmak istese bile yukarıda belirttiğim engellerden dolayı ürünü piyasaya sürmez veya süremez.

      Zamanla bu tarz yeniliklerin gerçekleşmesinin imkansızlığı genel geçer bir anlayışa dönüştüğünde, ne yenilikçi bireylerin eğitim ve girişimcilik motivasyonu kalır, ne de bunun yolunu açacak olan eğitim kuruluşlarının bu doğrultuda kalitelerini yükseltme istekleri...

      Sil
  5. BORSA mülakatında arkadaşa sorular sorular.BORSAYLA İLGİLİ makale yazarsanız şu aşagıdaki soruları da açıklayabilir misiniz acaba? veya borsayla ilgili hangi kitap okunmalı BORSA MÜLAKATI İÇİN?
    * Endeks nedir? Nerelerde kullanılır? GSMH deflatörü bir endeks midir? Borsada hangi endeksler kullanılır? Kovaryans nedir? Neleri hesaplamada kullanılır? 1. piyasa nedir,2.cilden farkı nedir?
    Parametre nedir?Borsa da endekslerde kullanılan bir yardımcı katsayı oranı var.onun adı nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu mülakata girecek arkadaşlar bu soruların cevaplarini bilmiyorlarsa boşuna hiç mülakata girmesinler dha doğrusu önceki sınavları nasıl geçtiler bilemiyorum bunlar çok basit ve teknik konular

      Sil
    2. Borsa konusunda yazacağım.

      Sil
    3. hocam ben borsa konusunda biraz istekli biriyim ancak nereden başlmam gerekiyor bilmiyorum bununla illgili tavsiye kitap var mı aynı sizin kolay ekonomi gibi basit anlaşılır olan

      Sil
    4. Çok iyi olur üstat, borsa birçok ekonomi öğrenen için kapalı kutu lisans programlarında da verilen dersler pek tatmin edici değil kanımca.

      Sil
  6. "İki tarafı da C + I + G’ye bölersek denklem şu hali alır"

    yerine

    "İki taraftan da C + I + G CIKARIRSAK denklem şu hali alır"

    olmaliydi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru, düzelttim, teşekkür ederim. Bazen insan yazdığı şeyi bir kez daha okusa bile hatayı göremiyor. Göz alışıyor yani ve onu doğru gibi okuyor.

      Sil
  7. Volkan bey,

    Yazilari kopyalamak yerine, yazinin linkini gonderin.

    Oylesi hem daha durust(ce) olur (Mahfi beyin telif haklarini cignememis olursunuz), hem de arkadaslariniz buradaki baska yazilarla karsilasip istifade ederler.

    YanıtlaSil
  8. Burak Korkusuz16 Mart 2013 15:16

    Ülkemizde tasarruf kültürünün oturmamasi buna bağlı olarak cari açığın önünün alınamaması ekonomiden dha çok sosyal bir konu olarak görünüyor. Insanlar gelirlerininin büyük kısmını tüketime ayirirlarken tasarrufların büyük kısmı yatırıma çekilmektedir (S-I nin negatif çıkması durumu) BES e karşıda insanlarımızın çekinceleri davranmaları ve faize duyarlı kesimler BES e yonelmeyecekler. BES in yerine dha kalıcı ne gbi çözümler üretilebilir? Sıkı para politikası uygulamak buna çözüm olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2000'li yıllar öncesinde tasarruflar GSYH'nın % 20'sini geçiyordu. Yani tasarruf kültürü vardı. Faizler düşünce tasarruflar da düştü.

      Sil
    2. S NİN düşmesi gayet normal. bugüne kadar bize ithal malın kaliteli olduğu öğretilmedi mi. şimdi de bundan şikkayet ediyoruz normalde ESKİ TOPRAKLAR TASARRUF YAPAR VE SAKLARDI GELCEĞE YÖNELİK beklentileri olumsuzdu şimdi TÜRKİYE iyi bir duruma gidiyor olarak görülüyor ayrıca ÜNİVERSİTE GENÇLİĞİ LİSE GENÇLİĞİ birbirine hava atmak için hergün tüketim hergün teknolojik aletler ile yarışıyor bu durumda nasıl tasarruf yapma isteği gelir ki insanın içinden

      Sil
  9. Tüketimi artırmak için bir sürü araç var ancak iş tasarrufu artırmaya gelince kullanabileceğimiz pek araç yok..ülkemizde yeni gelişmeye başlayan Sukuk tasarruf aracı sayılırmı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sukuk tasarruf değil tasarrufun kullanım şeklidir.

      Sil
  10. İç tasarruflar + yabancı tasarruflar =toplam yatırımlar Türkiye'nin toplam yatırımları iç tasarruflarından büyük olduğu için aradaki farkı dışarıdan tasarruf ithal ederek karşılıyor yani (-)cari açık = yabancı tasarruflar çünkü Türkiye cari açığı kadar dışarıdan döviz bulmak zorunda olduğundan ne kadar açık veriyorsak. O kadar yabancı tasarruf gereklidir hocam bu dediklerimde yanlışlık var mıdır ? Teşekkür ederim .

    YanıtlaSil
  11. Hocam Türkiye tasarruflarını artırınca artan tasarrufları kadar az harcayacağından ve de dışarıdan ithal ettiğimiz bazı malların artan tasarruflardan ötürü içeride üretilmeye başlanacağından dışarıya bağımlılığımız bazı mallarda azalacak ve bu sayede bir nebzede olsa açığımız azalmaz mı? (Tabi bunlar kısa dönmede değil uzun dönemde ) hocam dediklerimde yanlışlık varsa düzeltirseniz sevinirim ayrıca artan tasarruflar gereği dışarıya bağımlılığımız bazı mallarda azalacağından dolayı eskisi kadar sermaye çekmek için faizlerimizin diğer ülkelere göre yüksek kalmasına gerek olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu her zaman böyle otomatik olmuyor. Önemli olan içeride üreteceğimiz malın dışarıdan ithal edilecek malla fiyat açısından rekabet edebilmesi. Aksi takdirde İran'ın atom bombası yapması gibi bir şey söz konusu olur. Parayı veren herkes herşeyi yapabilir de topluma maliyeti nedir? Bir iktisatçının ilk soracağı soru budur: Ne pahasına?

      Sil
    2. Türkiye alternatif enerji kaynaklarına yönelmediği müddetçe bizim cari açığımız bir hayli zor kapanır. Şu an ki durumda üretim yapabilmek için bu hammaddeye muhtaç durumdayız.
      Serkan AYDIN

      Sil
  12. Hocam benim anlamadığım denklem gereğince tasarrufların artması açığı azaltıyor fakat sezgisel olarak açıkladığımda şu noktada ikileme düşüyorum; hocam tasarruflarımız ne kadar artarsa artsın biz burada artan tasarruflar gereği fabrika kurmak istediğimizde bazı aramalarını hammaddeleri dışarıdan ithal etmek zorunda kalmayacak mıyız , zaten tasarruflar artmadan öncede bunları ithal ediyorduk artıncada ithal edeceğiz değişen ne olacak peki tasarrufların artmasıyla? ( tasarruflar artınca bu hammaddeleri burada üreteceksek diyeceğim bir şey yok o zaman açığımız önemli bir miktarda azalır ) hocam bu konuda beni ikna ederseniz sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tasarrufların artması bizim yatırımcımızın dışarıdan borçlanmak yerine buradan kaynak bulmasını sağlayacak ve dış kaynağa bağımlılık azalacak.

      Sil
  13. Hocam sağır Sultan bile biliyor ki faizler düşünce tasarruflar azalır , tüketici kredileri artar harcamalar artar enflasyon yükselmeye yüz tutabilir , faizlerden dolayı tasarruf düşüklüğünden dolayı gerekli yatırımları yapabilmemiz için dışarıya borçlarımız artabilir , vs benim anlamakta güçlük çektiğim nokta zafer Çağlayan'ın merkez bankasına yönelik faizleri dahada düşmesi lazım demesi hocam zafer Çağlayan bunları bilmiyor olamaz amaç Türkiye'yi dışarıya daha bağımlı yapmak mı bilmiyorum ama benim şahsi kainatim dışarıya borçluluğu artan bir ülke istediği kadar bağımsız olamaz . Belki herşey güzel gidiyor gibi görülebilir ama Türkiye nin (kamunun) dışarıya borcu benim bildiğim kadarıyla son 10 yılda artış gösterdi yoksa ben mi yanılıyorum hocam ? Hocam özel sektörün ve kamunun dışarıya borcu son 10 yılda nerden nerye geldi size zahmet söyleyebilirmisiniz hocam ? Siz bu yüksek borç stokunu tasvip ediyormusunuz? Cevabınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son on yılda özel kesim borcu yaklaşık 40 milyar dolardan 230 milyar dolara geldi. 230 milyar dolarlık dış borç GSYH'nın kabaca % 29'una denk geliyor. Ki bu yüksek bir oran değil. Kamunun dış borcu ise yaklaşık 90 milyar dolar ki bu da GSYH'nın %11'i dolayında. İkisini toplar da Türkiye'nin toplam dış borcunu bulursak % 40 ediyor. Bu da yüksek değil.
      Kamu kesiminin toplam borcu (iç + dış borç) GSYH'nın % 37'si ediyor. Bu oran birçok ülkede % 70 - 80 dolayında.

      Sil
  14. hocam hep cari açık ve tasarruf oranı arasındaki bağın analizi ile ilgili bir yazı okumak istemiştim. bu yazı için çook teşekkür ederim.

    2000lerden sonra özel sektör yatırım ve tasarruflarının arasındaki farkın açılmasındaki ana etken sizce nedir. şu anki faizlerin düzeyinden siz memnunmusunuz hocam.

    bir de acaba tasarruf açığının kapanması bakımından otoyollar, mke, botas gibi değerlerin yüzde 49 unun halka arz edilerek hem kaynak yaratılması, hem de reel faizlerin negatife düştüğü bir ortamda halkın bu tarz kağıtlara yönelmesi düşünülemez mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2000'ler sonrası tasarruflarla yatırımların arasının tasarruflar aleyhine açılmasının temel nedeni faiz oranlarındaki hızlı gerilemedir. Faiz oranları aslında gelişmiş ülkeler düzeyinde olsa da Türk halkının önceki dönemden kalma yüksek bir reel faiz beklentisi olduğu için faiz düşüşü tasarrufları olumsuz etkilemiş görünüyor. Faiz düşüşünün bir başka olumsuz etkisi de tasarruf tutmak yerine düşük faizli konut kredisi alarak parayı öyle değerlendirme arzusunu desteklemiş olmasıdır. Pek çok tasarruf sahibi tasarrufunu bozarak üstüne düşük faizli konut kredisi alarak yatırım amaçlı konut almaya yönelince potansiyel tasarruflar düştüğü gibi mevcutlar da azaldı.
      Bu dedikleriniz tasarrufu artırmaktan çok mevcut tasarrufları yatırıma yönlendirmek olarak ortaya çıkar.

      Sil
  15. Hocam müsaademize konuyla alaksı olmayan bir soru sormak istiyorum; tüzel kişi tam olarak nedir teknik takımıyla deği? Hazine kitabında tüzel kişiliği olan devletin bakanlıklarının ayrı şekilde tüzel kişiliği yoktur demişsiniz acaba burada kastettiğiniz devlet hak ve borç altına girebilir davacı ve davalı olabilir fakat bakanlıklar hak ve borç altına giremez mahkemede davalı ya da davacı olamaz burada bunu mu anlamalıyım? Emniyet müdürlüğünün , TBMM nin bakanlıkların vs tüzel kişiliğinin olmamasının mantığı dediğim sebeb mi yoksa başka bir mantığı var mıdır? Cevabınız için teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. SebeB değil sebeP.

      Sil
    2. Amaç merkezi idarenın bütünlüğünü sağlamaktir. Kamu tüzel kişiliğini haiz diğer tüzel kişiler vardır bunların yanında. Bunlar bizzat hak ve borç altına girebilirler. Bunların kimileri yerinden yönetim kuruluslari (belediyeler, üniversiteler, TRT vb.) kimileri de kamu iktisadi teşebbüsleridir (halkbank vb). Bunların daha esnek, özel hukuk alanına uyumlu şekilde işlev kazanmaları için merkezi idarenin aksine bizzat davalı/davacı olabilmelerine imkan sağlayan bir kamu tüzel kişilikleri vardır.

      Sil
    3. Hukukta iki tür kişilik vardır: Özel kişiler (yani bizler) ve tüzel kişiler (yani bizim bir araya gelerek kurduğumuz ve bizim kişiliğimizden farklı bir kişiliği olan dernekler, şirketler vb). Tüzel kişiler bizim kişiliğimizden ayrı olarak borçlanabilirler, iş yapabilirler, kar elde edebilirler ve davalara muhatap olabilirler.
      Devlet tek bir tüzel kişidir. Yani Milli Savunma Bakanlığı "ben silah alacağım" deyip gidip borçlanamaz. Bunu devlet adına Hazine yapar. Aksi takdirde devlet denilen örgütün yönetimi tamamen dağılır. Burada devlet dar anlamda alınmalıdır. KİT'lerin, belediyelerin, TCMB'nin vb ayrı tüzel kişilikleri vardır.
      Eğer Emniyet Müdürlüğü size karşı bir kusur işlemişse siz emniyet müdürlüğüne dava açtığınızda aslında devleti dava etmiş olursunuz (şahsi kusurlar hariç. Yani bir polis size karşı bir suç işlemişse o polisi dava edebilirsiniz tabii.)

      Sil
  16. Hocam ticari işletme işleten kişiye tacir demektedir acaba kitlerin Yönetimi'de devlet olduğundan o alanda tacir sayılmaktamıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onların yönetimi devlette değildir. Merkezi idarenin kamu iktisadi teşebbüsleri üzerinde hiyerarşi yetkisi yoktur. Sadece idari vesayetten kaynaklanan yetkileri vardır (atama vb).

      Sil
    2. KİT'ler anonim şirket statüsündedir ve üretim ve ticaret yaparlar dolayısıyla tacir sayılırlar. KİT'lerin devletle ilişkisi sermayelerinin bir bölümünün develete ait olması ve idari vesayet açısından devlete bağlı olmalarıdır. Yetkisi bununla sınırlı görünse de siyaset bunların fiyatlamalarına, personel alımlarına vb karışmaktadır.
      Yıllar önce Hazine'de KİT'lere bakan Daire Başkanı olarak çalıştığımda bir anket düzenlemiş ve KİT'lerin genel müdürlerine yollamıştım. Sorulardan birisi "ürettiğiniz mal ya da hizmetlerin satış fiyatını neye göre belirliyorsunuz" idi. Gelen yanıtların çoğu "Bağlı olduğumuz bakanlığın talimatlarına göre" olmuştu. Oysa ben marjinal maliyetlere bakıyoruz ya da maliyete göre belirli bir kar marjı uyguluyoruz benzeri bir yanıt bekliyordum. Buna benzer yanıt veren KİT sayısı toplamın yüzde 5'ini geçmemişti.

      Sil

  17. Tasarrufların artması bizim yatırımcımızın dışarıdan borçlanmak yerine buradan kaynak bulmasını sağlayacak ve dış kaynağa bağımlılık azalacak. demişsiniz peki hocam biz yurtiçinden tasarrufları kullanarak dışarıdan ithal edeceğimiz hammaddeyi nasıl alacağız zira bizim paramız dışarıda geçmemektedir ?acaba bu tasarruflarıda döviz piyasasında mı bozduracağız ? Yoksa akreditif anlaşması yapıp bu hammaddenin miktarını tl cinsinden bizim bankaya yatırıp bu bankada muhabir bankası aracılığıyla karşı tarafa parayı döviz cinsinden mi ödeyecektir ?

    YanıtlaSil
  18. Hocam yukarıda ki soruya paralel olarak akreditif anlaşmasında iki taraftan biri olan banka ve onun yurtdışındaki işlerini halleden muhabir banka var. Benim sorum; biz dışarıdan mal ithal ederken onun tl cinsinden değerini bizim ülkemizdeki bankaya yatırıp bizim ülkedeki bankanın da anlaşmalı olduğu muhabir bankada ithalatçıya ithalatın bedelini döviz cinsinden ödediğinde işlem hallolmuş oluyor . Benim sormak istediğim ; dönem sonunda bizim ülkedeki bankanın muhabir bankaya döviz cinsinden borcu ödemeler bilançosunun neresinde gösteriliyor? Bizim ülkemizdeki banka döviz cinsinden olan bu borcu karşı ülkedeki bankaya nasıl ödüyor? Transfer nasıl gerçekleşiyor ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her bankanın karşılıklı olarak işlem yaptığı bankalarda hesapları, alacakları ve borçları vardır. Eğer yoksa olan bankadan aktarma yapılır.
      Bu işlem eğer bir mal alım satımıyla ilgiliyse bu ödeme ithalat hesabına girer.

      Sil
  19. Hocam, günümüzde banka mevduatına devletin el koyması ne demektir ? Kapitalizm bunu nasıl karşılar ? Güney Kıbrıs'ta sizce neler oluyor ? Pazartesi CNBC-e de mutlaka değerlendirirsiniz ama ben bekleyemedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günümüzdeki krizde kapitalizmin hiçbir kuralı çalışmaz oldu. Dolayısıyla bu olayda da çalışmıyor. Mevduata el koymak resmen eşkiyalıktır. Kapitalizmin en önde gelen temsilcisi olan IMF bunu öneriyorsa artık kapitalizm kalmamış demektir.

      Sil
  20. Kadim bey,
    Yazıları gönderdiğim arkadaşlar linki açamıyor çünkü internete giremiyorlar, ancak benim kopyalayıp gönderdiğimi görebiliyorlar. Yazıları kopyalarken Mahfi Bey'in telif haklarını çignemiyorum, onun ismini de kopyalıyorum. Ama anladığım kadarıyla bu tür telif ve emek hırsızlığı durumları var. Bu durumda şu yapılabilir mi? Acrobat formatında da yayınlanırsa düzeltme veya çıkartma yapılamadığı için hem yazıları kimin yazdığı belli olur, hem yazılara ulaşmak için illa internet bağlantısı aranmaz.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli arkadaşlar,
      Biliyorsunuz ilk zamanlar siteden kopya ile almak serbestti. Benim açımdan hiçbir sorun yok. Ne kadar çok kişiye objektif bir şeyler anlatabilirsem o kadar iyidir diye düşünüyorum. Bana hocalardan ricalar geldi bu tür kopyalamayı önlemem için. Çünkü öğrencilerin bazısı ödevleri için buradan aynen kopyalayıp bir iki ufak değişiklikle ödev diye veriyorlarmış. O nedenle bunu yaptım.
      Başka bir format üzerinde çalışacağım.

      Sil
    2. Odev meselesi aklima hic gelmemisti :)

      Fakat, eger odev amacli 'aparma'yi engellemek hic de kolay degil.

      Yok, "keratalar o kadar da kolay kopyalamasinlar" demekle yetinecek olusaniz, sayfanin 'screenshot'unu bir dosya olarak almalarina izin vermeniz yeter. Boylece, en azindan, kac paragrafsa artik, o kadarini oturup kendileri 'daktilo eder'ler. [Samimi bir oneridir bu.]

      Sil
  21. Ahh şu ögrenciler )))

    YanıtlaSil
  22. Hocam yukarıdaki soruya tam bir cevap alamadım da sakıncası yoksa şu soruyu cevaplayabilirmisiniz?
    Tasarrufların artması bizim yatırımcımızın dışarıdan borçlanmak yerine buradan kaynak bulmasını sağlayacak ve dış kaynağa bağımlılık azalacak. demişsiniz peki hocam biz yurtiçinden tasarrufları kullanarak dışarıdan ithal edeceğimiz hammaddeyi nasıl alacağız zira bizim paramız dışarıda geçmemektedir ?acaba bu tasarruflarıda döviz piyasasında mı bozduracağız ? Yoksa akreditif anlaşması yapıp bu hammaddenin miktarını tl cinsinden bizim bankaya yatırıp bu bankada muhabir bankası aracılığıyla karşı tarafa parayı döviz cinsinden mi ödeyecektir ?

    YanıtlaSil
  23. Hocam affınıza sığınarak tam olarak neyi anlamadığımı söyleyeyim ona göre cevabı veririrsiniz ; anlamadığım nokta eğer tasarruflarımız yüksekse dışarıdan borçlanmak yerine içerideki tasarrufları kullanılıyor diyoruz. Peki hocam dışarıdan aramal ithal etmek istediğimizde ülkemizde tasarruflar ne kadar yüksek olsada bir bankadan kredi çeksekte o para tl cinsinden olduğundan dışarıdaki aramalı bu tl cinsinden nasıl alacağız bizim paramız dışarıda geçmiyor? İnşsllah derdimi anlatabilmişimdir hocam bu noktada sıkıntı çekiyorum cevaplarsanız sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye geçen yıl kabaca 47 milyar dolar cari açık verdi. Demek ki ihtiyacı 47 milyar dolardı. Buna karşılık Türkiye'ye 67 milyar dolar döviz girdi. Yani ihtiyaçtan fazla döviz var ülkede. Bu dövizler bankalara yattığına göre siz dışarıdan mal almak için bankanıza TL ödediğinizde bankanız onun karşılığı dövizi sizin mal aldığınız kişinin bankasına havale edecek demektir. Siz eğer mal satmışsanız onun karşılığında malı alan kişi kendi bankasına kendi parasını ödeyecek ve aynı sistem içinde o banka sizin bankanıza sizin dövizinizi yollayacak demektir. Siz bu dövizi eğer döviz olarak kullanmayacaksanız kendi bankanızda TL'ye çevireceksiniz bankanız da bu dövizi başkasının işlemninde kullanacak.

      Sil
  24. hocam, bizim tasarrufumuz artsa da artık dünya küreselleştiği için nerede ucuz kaynak oradan borçlanırım mantığı var. Şimdi bizim tasarrufumuz GSMH nin 30 ya da 40 olsun, Amerika uyguladığı gevşek para politikası dünyayı likitide ye boğuyor bu da gelişmekte olan ülkelerde faizlerin düşmesine yol açıyor o zaman ben neden tasarruf yapayım gider Amerika da japon bankalarından daha düşük borçla faiz alırım daha mantıklı olur.Tasarruf yapan vatandaş da ya faizler bu kadar düştü neden tasarruf yapayım bugün harcayım yarın tekrar biriktirim diyor.KÜRESEL FİNANSAL KRİZ kitabınızda dediğiniz gibi küreselleşen bir dünya da ülkelerin tek başına aldıkları bir kararın çok etkisi olmuyor bunun içinde yapılması gereken ortak bir karar alınmalı bu da Amerika ve diğer ülkelerin işine gelmez

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür konularda ortak karar alınmaz. Faizi artırıp sıcak paraya çıkışta vergi uygularsın tasarrufları artırırsın.

      Sil
    2. Hocam şunu merak ettim yazılarınızı okuyunca Türkiye de tasarruf artışı sadece yüksek faiz ortamında mı oluyor. Diğer hazine enstrümanlarına yönlendirilme durumu olmuyor mu. teşekkür ederim

      Sil
    3. Tasarruflar iki değişkenin fonksiyonudur: Gelir ve faiz. Yani
      S = f (Y, i).
      Gelir artarsa tasarruflar artar, faiz artarsa tasarruflar artar. Katılım bankalarının uyguladığı kâr payı, kira vb gibi enstrümanlar faizin farklı türleridir. Onlar da tasarruflar üzerinde faizle aynı etkiyi yapar.

      Sil
  25. Hocam yani şunu anlasam yanılmış olurmuyum; tasarruf yetersizliği olan bir ülke bir mal ithal etmek istediğinde ithal edeceği malın tl cinsinden değerini buradaki bankaya yatırmak için zar zor para bulacaktır( tasarruf yetersizliğinden dolayı) bu yüzden de dışarıdan borçlanmak durumunda kalacaktır . Ama tasarruf oranı yüksek olan bir ülke ithal edeceği malın tl cinsinden değerini buradaki bankasına yatırırken para bulmakta zorlanmayacak ( tasarruf oranı yüksek olduğundan ) ve dışarıdan borçlanmasına gerek kalmayacaktır. Hocam bunumu anlamalıyım yanlışım varsa ne olur düzeltin. Eğer doğruysa kaç hocanın anlatamadığını siz bir seferde anlatmış olacaksınız .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Farklı konuları aynı karede çözmeye çalışmayın.
      İlk konu: Eğer bir ülkenin ithalatını karşılayacak yeterli döviz geliri yoksa borçlanacaktır.
      İkinci konu: Siz sattığınız malın parasını döviz olarak bankadan alırsınız.
      Üçüncü konu: Bu parayı döviz olarak tutmak istemezseniz bankadan TL'ye çevirirsiniz.
      Dördüncü konu: Banka sizden aldığı dövizi başkasına kullandırır.
      Beşinci konu: Eğer ülkede tasarruflar yüksekse bu arkadaş yapacağı işler için gerekli parayı TL olarak içeriden kredi kullanabilecek.
      Son nokta: Eğer ülkede tasarruflar yüksekse yatırımlar ve üretimler için gereken krediyi buradan ucuza bulma imkanı olacak demektir. Eğer tasarruflar düşükse yatırımlar için dışarıdan tasarruf ithal etmek zorunda kalacağız demektir.

      Sil
  26. Hocam sizi tv de takip etmek istiyorum geçenlerde şans eseri Ntv de rastlamıştım. "Hakkımda" kısmında Ntv ve Cnbc-e de yorum yaptığınız yazıyor ama saat-gün belli değil. Twitter kanalıyla çıkacağınız programı duyuruyor musunuz/duyurabilir misiniz? Düzenli olarak yaptığınız bir program var sanırım günü,saati,kanalını söyleyebilir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hafta içi günlerde akşam saat 17'de CNBCe'de Son Baskı programını Servet Yıldırım'la birlikte yapıyoruz ve günün ekonomik gelişmelerini yorumluyoruyz.
      Yalnızca Cuma sabahları da saat 9.30'da NTV'de Gökay Otyam'ın sunduğu Ekonomi Notlarında yorum yapıyorum.

      Sil
    2. Teşekkürler hocam, paylaşımlarınızdan, tecrübe ve bilgi birikiminizden büyük bir keyifle yararlanıyorum.

      Sil
  27. Hocam,
    Başka bir konuda soru soracağım: İstanbul'da daire fiyatları balonlaştı. İstanbul da bazı daireler milyon dolarla satılıyor. Bu daireler satılıyor mu bilmem. Bu konuda yorumunuz nedir? İnşaat sektöründeki bu balon ile ilgili yorumunuz nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Balon olduğunu öteden beri ben de söylüyorum. Ekonomi büyürken balonlar pek farkedilmiyor ama büyüme hız kesince balonlar göze batmaya başlıyor.

      Sil
  28. Teşekkürler hocam, paylaşımlarınızdan, tecrübe ve bilgi birikiminizden büyük bir keyifle yararlanıyorum.

    YanıtlaSil
  29. Hocam iyi akşamlar,
    Tasarruf yetersizliğini faizlerin düşmesine bağlıyorsunuz. Tasarruf oranının düşüklüğünden bizim kadar ya da bizden daha fazla muzdarip bir ülke var mı? Orada ne tür önlemler alınıyor merak ediyorum. Ayrıca belki de bu sorun iktisadi değil de sosyolojik bir çalışma gerektiren bir konudur. Bu konuda yapılmış sosyolojik bir akademik çalışma var mı bildiğiniz?
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tabii tek nedeni faizlere indirgemek doğru olmaz. Ama en önemli nedeninin bu olduğunu görüyorum. Çünkü faizlerin yüksek olduğu 2000'ler öncesinde tasarruf oranı % 20'lerde ise ve sonrasında yavaş yavaş düşüp % 14'lere geldiyse ve aynı dönemde faizlerde hızlı bir düşüş yaşandıysa ilk göze çarpan neden o oluyor.
      Tasarrufların düşük olduğu ülkeler daha çok gelişmiş ekonomiler. Ama onların zaten bizim kadar yüksek yatırım yaparak birileriyle gelişmişlik farkını kapatmaya ihtiyacı yok. Yani onlarda tasarruflar düşük ama yatırımlar da yüksek değil.
      Konuyla ilgili bir sosyolojik çalışma görmedim, ya da varsa benim bilgim dahilinde değil.

      Sil
  30. Sayın Hocam;

    Türkiyedeki cari açığın en önemli nedenlerinden biri dışarıya olan enerji bağımlılığımız.Enerji ithalatıyla yatırımlar ve tasaruflar arasında nasil bir ilişki oldugunu merak ediyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enerji faturamızın cari açığı büyüttüğü bir gerçek. Ama bu gerçek değişmeyecek. Bunu veri alarak sistemi ona göre biçimlendirmemiz şart. Bazen enerji hariç olarak bakılıyor cari açığa. Öyle bakılması cari açığı düşürmüyor.

      Sil
  31. hocam iyi akşamlar,

    yukarıda bir arkadaş tam olarak benim merak ettiğim şeyi sormuş ama ara mal falan deyince iş karışmış..

    ben daha basite indirgersem,

    varsayalım ki tasarruflarımız çok çok yüksek mesela %40 oldu. e ama biz 60 milyar usd tutarında petrol ithal etmek durumundayız... yani bu durumda içerideki tl tasarrufun petrol ithalatına ne gibi bir etkisi olabilir? yatırım vb için gerekli tasarruf ihtiyacı meselesini anladım. bunu da kavrarsam cari açık meselesi benim için çözülmüş olacak..

    ama diyelim ki başka hiç bir şey ithal etmiyoruz ve hiç bir şey de ihraç etmiyoruz. orası sıfır olsun. 60 milyar dolar petrol ithal zorunluluğu olsa ve tasarruflar istediği kadar yüksek olsun cari denge 60 milyar usd açık vermez mi??

    çok teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hiçbir döviz gelirimiz yoksa zaten petrol de ithal edemeyeceğimize göre cari açık vermeyiz.

      Sil
  32. Tasarruf yetersizliği bir sonuç değilimdir yani sizin tasarrufunuz dış ticaret ilişkinizde varolan bir açığı karşılamaya yetmiyor. O halde sorun neden dış ticarette açık verdiğiniz olmaz mi ve bu da sizin dış ticarete konu olan mallarda malın fiyatını belirleyecek olan üretkenlik düzeyinde ilgili degil midir.

    YanıtlaSil
  33. Tasarruf yetersizliği bir sonuç değilimdir yani sizin tasarrufunuz dış ticaret ilişkinizde varolan bir açığı karşılamaya yetmiyor. O halde sorun neden dış ticarette açık verdiğiniz olmaz mi ve bu da sizin dış ticarete konu olan mallarda malın fiyatını belirleyecek olan üretkenlik düzeyinde ilgili degil midir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Az tasarruf çok tüketim demektir. Çok tüketim çok ithalat demektir. Çok ithalat çok dışticaret açığı demektir.

      Sil
  34. Şöyle bir yorum hakkında ne düşünürsünüz?
    Dış ticaret açığı çok ithalata bağlı olabileceği gibi az ihracata da bağlıdır. Madalyonun diğer yüzü, ya da ifadenin ters yüz edilmiş hali budur. Ancak meseleyi çok ithalat ve onun üzerinden çok tüketime bağlamak işin talep yanlı bir açıklamasını sunmaktadır (Keynes, zaten bu ikiz açık meseleleri de buradan gelmiyor mu...). İhracat üzerinden bakmak ise sizin dış ticarete konu olan mallardaki rekabet-üretkenlik-etkinlik-verimlilik gibi sorunlarınıza işaret eder. Ve dış ticaret açığını sizin üretiminizin döviz kazandırma kapasitesi ile ilişkilendirir. İşin arz ve talebi içeren iki yönüne bakmak da sizin hem sattığınız hem de satın aldığınız malların fiyat olarak değerlerine yansıyan rekabet-üretkenlik-etkinlik-verimliliklerinin dış ticaret açığı ya da fazlası sorununun ortaya çıkmasındaki etkilerine bakmayı gerektirir.
    not: bana öyle geliyor ki önemli olan çok tüketmekten ziyade tekil düzeyde tükettiğiniz malların fiyatlarıdır. Zira bu da önemli oranda rekabet-üretkenlik-etkinlik-verimlilik sorunudur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok ihracat çok ithalat demektir. Her 100 USD'lik ihracatımızın 62 USD'si ithal malından oluşuyor. Temel hedef bunu düşürmek olmalı. Tabii rekabet edebilecek üretim yaparak.

      Sil
    2. Sayın Mahfi Bey, her 100 USD ihracatın içinde 62 USD ithalat olması hususunda bir sorum olacaktı. Oran çok yüksek. Örneklersek, satış fiyatı 100 USDlik bir, malın 62 USD kısmı ithal maldan oluşuyor. Zararına satıyoruz demekki. Yoksa, ithal ettiğimiz malların önemli bir kısmını ülkede tüketiyoruz, o yüzden oran %62 çıkıyor. Aksi halde gerçek maliyetin içindeki payı %62 değil. O zaman ihracatta bir problem yok, parasını tahsil edip, sattığından zarar etmiyorsa cari açığa etkisi olumlu yönde olmalı. Olumsuz yöne etkisi, hammadde olarak ithal ettiği değil, makina, techizat, cihaz gibi ithal edilen ürünlerin amorti edilememesi olabilir. Örneğin bir birim mal üretmek için, fabrikanıza üretim makinasını ithal ettiniz, bu makinayı verimli çalıştırmadığınız için zarar ettiniz, karınızdan karşılayamadınız, makina atıl kaldı.
      İç tüketim olarak görev biz tüketicilere düşüyor:)

      Sil
    3. Bu işlemde zarar şart değil. 62 USD'lik ithal mala 20 dolar da yerli mal ve emek katıyor da 100 dolara satıyorsak kar ediyoruz demektir.

      Sil
    4. İşte benim aklımı karıştıran da bu oldu. Her 100 usd ihracatın, 62 usd si ithalat ise, yine yukarıda verdiğiniz örnekten yola çıkarak her 100 usd ihracatın maliyeti 82 Usd yapıyor. yani oran %62 değil %76 oluyor(62usd/88usd x 100). maliyetin içindeki işçilik gibi kalemler %10 nu oluşturuyorsa bu oran %78 e çıkıyor ( 62usd/(88usd-8,8usd). %22 yerli mal, %78 ithal mal kullanmış oluyoruz, yanlış düşünmediysem. (100 usd yi dikkate almadım çünkü o satış fiyatı, 62 usd ithalat ise alış fiyatı).

      Yaptığınız çabaların, katkıların bizler için önemi çok büyük Mahfi Bey. Ne kadar teşekkür etsek az kalacak.

      Saygılarımla,

      Sil
  35. hocam merhabalar,daha önceki yazılarınızdan takip ettiğim kadarıyla cari açığın ölçümü sadece ödemeler bilançosu hesabından cari işlemler dengesi denklemi ve (S-I)+(G-T)= NX denklemi yardımıyla mı yapılmaktadır başka yolları var mıdır??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet cari açık ödemeler dengesindeki işlemler aracılığıyla hesaplanıyor. Yazdığınız denklemde sağ taraf cari açığı gösteriyor, sol taraf ise iç ekonomik denge.

      Sil
  36. Hocam merhabalar, merkez bankasının raporunda cari açığın finansman kalitesi ile ilgili bir bölüm gördüm. borç çevirme oranı, rezerv yeterlilik oranı, sermaye girişlerinin vade yapısı gibi verileri kullanmış eğer bir kaliteden bahsediliyorsa, bu kalitenin ÖLÇÜMÜ de olmalı, ancak cari açığın finansman kalitesinin ölçümü ile ilgili hiç bir akademik çalışmaya rastlayamadım. Bu konudaki görüşleriniz nedir?

    YanıtlaSil
  37. Hocam c+ı+g+x-m formülü gsyih mı gsymh için mi geçerlidir 2 kitapta 2 side farklı yazmışta o yüzden.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı