Merkez Bankası Üzerine Görüşler
Para politikası uygulaması
TCMB’yi son dönemde uyguladığı
para politikası açısından başarılı buluyorum. Özellikle de faiz politikası çerçevesine
sıkışmış olan para politikasını, alt politika araçları açısından çeşitlendirmesini,
zorunlu karşılıkları ve onun iç dağılımını (rezerv opsiyon katsayısı
uygulamasıyla) değiştirmeyi bir araç olarak öne çıkarmasını özgün bir uygulama
olarak doğru buluyorum.
Bağımsızlık meselesi
Günümüz merkez bankacılığında özellikle
amacın yasayla belirlendiği bir ortamda, bağımsızlığın, araç bağımsızlığı olduğu
genel kabul görüyor. Gerçekten de pek çok merkez bankası yasaları gereği fiyat
istikrarını korumayı amaç edinmiş durumdalar. Bu durumda bu amaca ulaşmak için
uygulanacak para politikası araçlarının seçimi konusunda serbest bırakılmaları
gerekiyor. Günümüzde merkez bankası bağımsızlığı kavramı bu çerçeveye oturmuş
görünüyor.
TCMB’nin durumunu da özetleyen böyle
bir çerçeveden baktığımızda TCMB’nin tam anlamıyla bağımsız olduğunu
söyleyebilir miyiz? Bu aşamada bu sorunun yanıtını vermemiz çok zor. Çünkü
faizlerin indirilmesi ya da en azından olduğu yerde bırakılması gereken bir
aşamadayız. Faizlerin artırılması gerektiğinde TCMB faizleri artırabilecek mi?
Bu sorunun yanıtı TCMB’nin bağımsız olup olmadığını bize gösterecek kadar
önemli.
TCMB’ye yönelik siyasal eleştiriler
Amacının yasalarla belirlendiği bir
merkez bankasına yöneltilebilecek eleştiriler merkez bankasının o amaca ulaşıp
ulaşmadığı ya da o amaca ulaşacak politika araçlarını doğru uygulayıp uygulamadığıyla
sınırlı olmalıdır. Merkez bankasına fiyat istikrarını sağlamayı yasal görev olarak
verdikten sonra ekonomik büyümeyi niçin gerçekleştiremediği ya da işsizliği niçin
çözmediğini sormak en hafif ifadeyle doğru olmaz.
TCMB’ye yöneltilebilecek
eleştiriler, yasada yer alan fiyat istikrarını sağlama amacına niçin
ulaşamadığı konusunda olabilir. Enflasyon hedeflemesi uygulayan ve hedefi
yüzde 5 olarak belirlemiş olan bir merkez bankasının bu hedefe karşın niçin yüzde
6’da kalındığının hesabını vermesi gerekir. Ki yasa bunun da yollarını
göstermiş, bu gibi durumlarda TCMB’nin neler yapacağını açıklamıştır.
TCMB’nin yumuşak karnı
Ben TCMB’nin yumuşak karnının
faiz politikası olduğunu düşünüyorum. Çünkü hükümetin faiz konusuna yaklaşımı
bilimsel değil ideolojik. Böyle bir durumda, içinde bulunduğumuz gibi bir
konjonktürde faizleri düşürerek faiz politikası uygulamak kolaydır. Çünkü
faizleri düşürmek hükümetten takdir alıyor. Gün gelip işler tersine döndüğünde
yani enflasyonist eğilimler yeniden canlandığında faizleri artırmak
gerektiğinde ne olacak onu bilmiyorum. Bu dediğim konusunda TCMB’nin de benim
gibi bu işin hiç de zor olmayacağının bilincinde olduğunu sanıyorum. Böyle bir
durumda ne kadar yan araç icat edip uygulamaya konulmuş olsa da en önemli aracın
ideolojik nedenlerle farklı yönde kullanılamaz hale gelmiş olması bir merkez
bankası için çok sıkıntılı bir durumdur.
Bağımsızlık yasaya yazmakla
olmuyor. Asıl olan uygulamadır. Bugüne kadarki siyasal eleştiriler TCMB’nin
bağımsızlığının hazmedilemediğini gösteriyor. Ama asıl sınav ileride faiz
politikasını ters yönde uygulamak gerektiğinde verilecek.
Kıymetli Hocam bağımsızlıktan kastınız Merkez Bankasının yapacağı tüm iş ve işlemlerde kafasına göre karar alıp uygulamak değil herhalde... Sonuçta bu ülkede halka hesap verecek makamda şu anda siyasi iktidarda var. Siyasi iktidara danışılması veya siyasi iktidarın mali ve ekonomik politikalarına göre Merkez Bankasının da konumu belirlemesi nasıl bir sakınca doğurur? Teşekkür ederim.
YanıtlaSilMerkez Bankası siyasi iktidara danışıp da karar alacaksa o zaman bağımsız olmayacak demektir. Kafamızdaki model bu olabilir. Bunun doğruluğu ya da yanlışlığı ayrıca tartışılabilir. Ama Merkez Bankasına bağımsız diyeceksek ve ona göre yasa çıkaracaksak ve sonra da o Merkez Bankası'nın hükümete danışıp karar almasını isteyeceksek o zaman bu bağımsızlık meselesini yasadan çıkaralım ve dürüst olalım.
SilTürkiye'nin geçmişindeki krizlerin çoğu Merkez Bankası'nın bağımsız olmamasından çıkmıştır.
Hocam ayrıca MB başkanı zaten Bakanlar kurulu kararıyla atanmıyor mu. Bu durumda kısmı olarak hükümete yakın kişilerin başkan olması daha kolay bu da demek oluyor ki MB Başkanı Hükümete bağlı olabilir alacağı kararlar da hükümet yanlısı politika izleyebilir.
SilEvet ama başka türlü atanma olanağı yok. ABD'de de Fed Başkanını ABD Başkanı atıyor (Kongre onaylıyor) Ama ABD Başkanı Fed Başkanına karışmıyor.
Silfaizleri artırma konusunda bir problem yaşanacağını zannetmiyorum. başbakan haricindeki diğer kabine üyelerinin bazıları çatlak sesler çıkarabilirler ama neticede başbakan şunu düşünecek ve şu hesabı yapacaktır: "resmi işsizliğin %16'ya çıktığı, ekonominin %15 daraldığı Mart 2009'da bile ben %39 oy aldım. şimdilerde en fazla %45'e düşerim. ki bu oyla yerel seçimi de kazanırım geneli de" o nedenle TCMB ve Başçı daraltıcı politikalar konusunda bence başbakanı ikna edecektir, "şimdi bunu yapmazsak ipin ucunu kaçırırız, bu enflasyon kontrolden çıkar" gibi cümleler sarfedeceklerdir. diğer kabine üyeleri ikna olmayabilirler çünkü onlar iş alemiyle içli dışlılar. şikayetler direkt kendilerine geliyor. ama başbakanın durumu farklı, fanus içerisinde, kimse ona şikayet etmeye cesaret edemiyor. ki şikayetleri dikkate alacağını pek sanmıyorum çünkü 2008-09 krizinin göbeğinde adam %39 oy almış. %50'den %45'e inmek çok da önemli olmaz gibi.
YanıtlaSilBen bu dediğinizden çok emin değilim. Unutmamak gerekir ki Başbakan faizlerin sıfır olması konusunda yön gösterdi. Siz hiç bir gelişmiş ülke başbakanının Merkez Bankası'nın yapması gereken işler konusunda açıklama yapıp yön gösterdiğini duydununuz mu? Ben duymadım.
Silneyse ki sıfırla kastettiği sıfır reel faiz :) şu aşamada reel faizler negatiften sıfıra bile gelse iyi bir şey olur. zaten TCMB'nin harekete geçeceği zaman herhalde enflasyonun %8-9'larda katılaştığı durum olur.
SilDeğerli hocam, benim merak ettiğim husus dünya uygulamalarında bu durum nasıl. Belli konjonktürlerde kurumların etki alanları, yapıları, bağımsızlıkları vb. değişmiyor mu. FED bağımsız bir şekilde mi şu an karar alabiliyor yoksa ABD nin şu an ki hassas durumuna uygun karar alabiliyor mu. Bu anlamda artık krizlerinde globalleştiği günümüzde merkez bankalarının geneli anlamında düşünülürse TCMB konumu nerededir. Yardımlarınız için teşekkürler. Kolay gelsin.
YanıtlaSilBenim görebildiğim kadarıyla gelişmiş ülkelerde hükümetler Merkez Bankası'na parasal istikrarı yasa ile terketmiş durumdalar ve karışmıyorlar. Kimse çıkıp Fed'e hangi politikayı nasıl uygulaması gerektiğini söylemiyor.
SilHocam, merkez bankaları bağımsız olsun diyoruz ama FED kadar da bağımsız olmasınlar. FED, mesela, yargı kararlarından işine gelmeyenleri yerine getirmeyebiliyor, fiziksel altın leasing'leri başta olmak üzere yaptığı türev işlemler hakkında Kongre'ye bile bilgi vermiyor, yurtdışı bankalarla trilyon dolarlık işlemleri kafasına göre istediği zaman gerçekleştirebiliyor, GAO (bizdeki Sayıştay gibi bir kurum) tarafından denetlenemiyor, denetim(!) kendi seçtiği özel bir şirket tarafından yapılıyor (altın rezervleri bir kamu kuruluşu tarafından en son 1956'da denetlenmiş) öyle otonom bir organizasyon ki devlet içinde devlet gibi. bu kadar da bağımsızlık olmamalı. çünkü bağımsızlık bir müddet sonra "abuse of power"a dönüşüyor. FED içindeki menfaat grupları öyle etkili bir konuma geliyorlar ki ABD gibi rezerv paraya sahip bir ülkenin ülke borçluluğu GDP'nin %350'lerini aşabiliyor. sonra da niye kriz oldu diyorlar, ibretlik gerçekten.
YanıtlaSilBizim kasdettiğimiz bağımsızlık zaten araç bağımsızlığı. Yani amacı fiyat istikrarını sağlamak olan bir Merkez Bankası o amaca ulaşmakta kullanacağı para politikası araçlarını kendisi belirlemeli ve uygulamalı. Fed'in de aksak ve yanlış tarafları var tabii.
Sildüşük faiz uygulaması yapıp ,tüketimin artarak enflasyona sebep olmasını istenmiyorsa, merkez bankasının ihtiyatlı bir şekilde faiz indirimine gitmesi gerekir. çünkü ben henüz türkiye nin artan talebi karşılayacak arz potansiyelinin olduğunu düşünmüyorum.ithalatta sürekli bir çözüm olmaz. hükümet bunu biliyor ama halen faizin düşmesini istiyor.ben bunu ideolojik değil kurnazca bir düşünce olduğunu düşünüyorum.çünkü asıl neden, hükümetin devletin monopol olduğu vergide karar merci olmasıdır. tüketim arttı mı bas vergi artışını ondan sonra enflasyonun önüne geç.
YanıtlaSilTCMB üzerinde faizi indirme konusunda baskı var. Bu baskı yalnızca siyasal iktidardan değil toplumun birçok kesiminden geliyor. Çünkü Türk toplumu faizin enflasyon yarattığına inandırılmış durumda. Tersinin doğru olabileceğini düşünen kişi sayısı oldukça az.
SilEnflasyon sepetine vergilerin artış-azalışları da girerse, MB için fiyat istikrarını sağlayacak araçlar konusunda bağımsız olacağını düşünüyorum.
YanıtlaSilBnce burada tartışılması gereken konu MB nin bağımsız olması ya da olmamasıdır. Fiyat istikrarsızlığın kaynaklanan ekonomik problemler sonucunda hükümet MB ye baskı yapıyorda bu durum gerceklesiyorsa sorumlu hükümettir. Eğer hükümet bu işe karışmam MB bağımsızdir diyorsa gerçekleşen durumun sorumlusu MB dir. Hükümet yasayla topu MB ye atarken para politikalarının nasıl olması gerektiğine karar vermesi doğrusu ironik bir durum. Ya MB nin bağımsızlık kanunu yasadan çıkarılmalı ya da bu kanun bağımlıdır diye değiştirilmelidir. Yasal altyapı düzeltilmeli ve sorumlunun kim oldugu belirlenmelidir.
YanıtlaSilOlayı güzel özetlemişsiniz, tşkler.
Silhocam ulkenin bazı gercekleri ya unutuluyor yada insanlar konudan bihaber.parasinin faizi ile geçinen cok insan var .ticareti yatirimi degilde hayatini idame ettirmeye calisan cok insan. Bu insanların paralarını n erimesi ileride faizin asagiya inmesindeki faydasının milyon kez fazlasiyla sosyal patlamalara yol acabilir.Tabiiki yuksek faiz büyük sorun ama azda olsa tasarrufuyla gecinmeye calisan insanlari unutmamak lazim.Hayatin gercekleri malesef politika teori ve kaidelere ve kitapta yazilanlara uymuyor
YanıtlaSilHayatın gerçekleri aslında kitaplara uyuyor da bazen siyasetin gerçekleri hiçbirine uymuyor.
Silhocam otoyol ve benzeri değerlermizin blok satışla özelleşmesi yerine yüzde 49luk payının halka arza sunulması yöntemi negatif reel faizle tasarrufları gerileyen yatırımcılar için güzel bir alternatif oluşturamaz mı.
YanıtlaSilfaizlerin gitgide düşmesi bankaların mevduat oranlarında bir azalışa yneden olabilir mi, kredi verebşlmek için alternatif olarak hangi kaynaklara yönelebilirler.
gaz fren tartışmasında sizin görüşünüz nedir hocam
bir de son olarak önceki yazılarınızın altındaki yorumlarınızdan birinde, bizim kişi başı milli gelirimizin belli bir kısmının değerli tl den kaynaklı olan sanal bir artışı içerdiğini bununla ilgili yazı yazacağınızı belirtmiştiniz. bu konuda analiz edeceğiniz bir yazıyı sizden rica etsem yazabilir misiniz.
size çok teşekkür ederim hocam o kadar güzel bir platform oluşturdunuzki her gün acaba bugün yeni yazınız var mı diye mutlaka sitenize en az bi kere uğrar oldum:)
Halka arzla sunulursa bu kadar alıcı olmayabileceği tahmin ediliyor olabilir. Ama genelde haklısınız bunu denemekte yarar var.
SilBankaların mevcut mevduatında bir azalma yok gibi görünse de mevduat artış hızı yavaşlamış durumda.
Gaz fren tartışmasında benim konumum debriyaj.
Bu tür yazıları geçmişte bir kaç kez yazmıştım, yine yazacağım ama 2012 GSYH ve kişi başına gelirinin açıklanmasını bekleyeceğim.
Çok teşekkür ederim.
Hocam gsyh ve kişi başına gelir ne zaman açıklanır? Yılın belli bir ayının belli bir gününde mi açıklanır yoksa özel bir günü yok mu?
Sil2012 Son çeyrek GSYH hesapları 01.04.2013 de açıklanacak. Üç aylık veriler, dönem bittikten 3 ay sonra açıklanıyor.
Silteşekkürler hocam..
SilTCMB'nin bağımsızlığı belli sınırlar dahilinde yasayla belirtilmiştir. Asıl bağımsız olarak vasıflandırabilmemiz için yapmış olduğu uygulamalara bakmak gerekiyor.
YanıtlaSilBir çok merkez bankalarının amacı fiyat istikrarı sağlamak, bizim ülkemiz de dahil. TCMB' nin son beş yıla bakılınca temel amacı kur, faiz ve enflasyon hedeflemesi oldu. Merkez bankası hiçbir engel olmadan radikal bir karar alıp uygulayabiliyorsa bence bağımsız olmaya adaydır.
Marifet, iltifata tabidir. Yazınız için teşekkürler.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil''Türkiye'nin geçmişindeki krizlerin çoğu Merkez Bankası'nın bağımsız olmamasından çıkmıştır.'' ve kayıt dışı (kirli çıkı büyükanne) sayesinde atlatılmıştır.
YanıtlaSilAslında kayıt dışı krizlerin hem nedeni hem de çözeni olmuştur.
SilHocam, Turkiye'de ne cevherler varmis dedirten yazilariniz icin tesekkur ederim.
YanıtlaSil-- Amerikadan sizi takip eden bir okurunuz.
Teşekkürler
Silhocam teşekkürler yazılarınız için. hocam borsayla ilgili yazınızı bekliyoruz. yatırım amaçlı değil hocam söylemek istediğim borsa düştü çıktı böyle şeyleri nasıl değerlendirmemiz gerekiyor neler anlamak gerekiyor borsanin rekor üstüne rekor kirmasindan. şimdiden teşekkür ediyorum hocam.
YanıtlaSilAnladım, borsa geneli üzerine bir yazı yazacağım.
SilHocam faizlerin düşük olması tüketici kredilerini artma eğilimine girmesine sebeb olmaz mı ? Bir yandan enflasyonun sebebi görülen faiz bu derece düşük olmasıyla cari açığı artırmaz mı?
YanıtlaSilEvet her makro adımın iyi ve kötü tarafları var. Faizin düşüklüğü tüketimi artırır ve talebi canlandırır o da ekonomide canlanmaya yol açar. Öte yandan düşük faiz tasarrufların düşük olmasına ve yurt dışından borçlanmanın artmasına yol açar.
SilHocam bir de bu faiz hem tasarruf hemde tüketim için geçerli mi oluyor.Benim esas olarak sıkıntı yaşadığım durum tüketici açısından bakıyorum faiz düşük olduğu için insanlar kredi çekmek isteyecek ve böylece tüketim artacak ekonomi canlanacak ama tasarruf etmek isteyen kişide mi aynı faiz oranlarından tasarrufa geçmek istiyor? teşekkürler
YanıtlaSilEvet aynen böyle. Yalnız oranlar biraz farklı. Kredi faizi mevduat faizinden her zaman daha yüksektir. Aksi takdirde banka batar. Ama ikisi de (belki biraz zaman farkıyla) aynı yönde hareket eder.
SilFaiz düşünce tasarruflar düşüyor ama tüketim artıyor, faiz artınca tasarruflar artıyor, tüketim düşüyor. Ama bu konuştuğumuz reel faiz tabii (yani enflasyondan arındırılmış faiz.)
Hocam TCMB'nin A,B,C ve D olmak üzere dört sınıfa ayrılan hisseleri varmış. Hazine kurumun %57'sine sahipmiş geri kalanı ise yerli ve yabancı banka, şirket ve bireylerin elindeymiş. Öncelikle merak ettiğim TCMB kar amacı gütmeyen bir kamu kuruluşu olduğuna göre neden böyle bir yapı söz konusu? Bu durum bağımsızlığa gölge düşürmez mi? Son olarak yabancı merkez bankalarında da benzer ortaklık yapıları mevcut mu?
YanıtlaSilTCMB yasası http://www.tcmb.gov.tr/yeni/banka/tcmbkanun.html Bu yasanın 5. maddesinde bankanın sermaye yapısı açıklanıyor. Yasa gereği Hazine hisseleri % 51'in altına düşemiyor.
SilKâr amacı gütmese de TCMB ciddi şekilde kâr elde ediyor. Düşünün kağıt ve mürekkep parasından ibaret olan bir mal çıkarıyorsunuz ve 100 TL fiyat koyuyorsunuz.
Dünyadaki çoğu Merkez Bankası benzer yapı üzerine kuruludur. Burada kamu ve özel kesime benzer ağırlıklar verilerek daha bağımsız olacağı düşünülen bir yapı oluşturulmaya çalışılmıştır.
Fed'in ortakları bankalar. Ortaklar arasında devlet ya da Hazine yok. Buna karşılık dünyada bağımsızlığı en az tartışılan Merkez Bankasıdır Fed.
Hocam soğuk savaş sonrası Rusya'nın diğer ekonomiler arasında geri kaldığını görerek serbest piyasa ekonomisini benimsemesi sonucu işler hemen yoluna girdi mi? Kısacası sosyalist sistemden kapitalist sisteme geçiş sanıldığı kadar kolay Mıdır ? Yoksa kendi içerisinde güçlükleri var mıdır ? Varsa nelerdir?teşekkür ederim.
YanıtlaSilSovyet sisteminin ardından Rusya'nın bugünkü konumuna gelişi yaklaşık 30 yıl kadar sürdü. Bence süreç hala devam ediyor. Bu süre içinde Rusya'nın toparlanmasına yardım eden en önemli unsur doğal gaz kaynaklarıdır. IMF, milyarlarca dolarlık destek verdi. 1998 yılında büyük bir ekonomik kriz yaşadı Rusya ve borçlarını ödeyemeyerek moratoryum ilan etti. Yani dönüşüm öyle kolay değil.
SilEn önemli güçlük piyasa sisteminin yerine geçmiş olan merkezi planlama sisteminden tekrar serbest piyasa sistemine dönüşte yaşanıyor. Planlamadan vazgeçince birden piyasa sistemi ortaya çıkamıyor.
Hocam merakımdan soruyorum, acaba sermayesinin tamamıda devlete ait olan iktisadi teşebbüslerin kurulma mantığı nedir ? Buna karşı çıkan ekonomistler neyi savunuyor karşı çıkmayanlar ise neye göre karşı çıkmıyor? Acaba zararı hazineden finanse ederek enflasyonist baskılara yol açarmı diye endişe ediliyor? Yoksa bir çok kimseye ekmek kapısı açar diye mi savunuluyor? Hocam bunu çok merak ediyorum cevaplarsanız sevinirim.
YanıtlaSilKİTlerin pek çok kurulma nedeni var: (1) Özel kesimin yetersizliği, (2) Ülkede özel sermaye yetersizliği, (3) Devletçi politikaların egemen olması (Nazizm, Faşizm ve Sosyalizm gibi) (3) Kamulaştırmalar yoluyla kritik bazı sektörlerde özel kesim kuruluşlarının devlet yönetimine alınması (4) Millileştirmeler yoluyla yabancıların elindeki kuruluşların devralınması başlıca nedenler arasındadır.
SilÖzelleştirmeleri savunmak ya da KİT'leri savunmak kişilerin piyasa sistemine bakış açılarına göre değişiyor. Bugün geldiğimiz aşamada işin doğrusu devletin üretime doğrudan katılması değil üretimin doğru yapılıp yapılmadığını denetlemesidir diye düşünüyorum. Yani devlet süt üretmemeli ama sütü üretenlerin sağlıklı çalışıp çalışmadığını denetlemelidir.
Hocam Türkiye'nin Her sene belirli işgücüne iş bulma dolayısıyla büyümek zorunda olduğundan vede tasarruflarıda yetersiz olduğundan dışa açık bir ekonomide gerekli yatırımları dışarıdan tasarruf ederek gerçekleştirdiğinden hem dış borcu büyümekte hemde dışarıya bağımlılığı finansal anlamda çok artmaktadır. Hem ithal mallarında hemde finansal anlamda dışarıya bu derece bağımlı olmamız tehdit unsuru oluşturmazmı? Yani kafayı Türkiye'ye ciddi anlamda takanlar kısa vadeli dış borcun rezerv oranınada bakarak bir an için sermayelerini getirmese var olanlarda alıp gitse kur fırlaması yaşanmazmış? Ve bundan dolayı kur artışından dolayı hem özel sektör borcunun maliyeti hemde ithal malların maliyeti artmazmı? Hocam Türkiye bunun önlemini nasıl alabilir? Ayrıca 2001 krizi bu saydığım sebeblerden mi çıkmıştır yoksa farlı sebebleri varmıdır ? Varsa nelerdir ? Paylaşırsanız sevinirim iyi günler
YanıtlaSilBu dediğiniz risklerin hepsi mevcut. Ama ABD'de ve AB ülkelerinden çoğunda bugün itibariyle bu riskler bizden daha büyük. Büyümek için başka da çare yok.
Sil2001 krizi bir bankacılık krizidir. Yanlış yönetimden kaynaklanmıştır.
Merhabalar hocam, benim "frene basmak" ile ilgili bir sorum var; burada kastedilen şey daraltıcı maliye-para politikaları mıdır? Eğer öyleyse 2012 de frene hangi araçlarla basılmıştır? Bildiğim kadarıyla TCMB faizleri azalttı ve bu sonuçları itibarıyla genişletici bir politika değil midir?
YanıtlaSilFrene basmak kabaca daraltıcı maliye ve para politikasını ifade eden bir deyim.
Sil2012 yılında TCMB zorunlu karşılıkları artırarak ve bunun içindeki döviz miktarını artırarak kredi hacmini frenledi. Faizleri düşürmesi daha çok dışarıdan gelen paranın elde edeceği faiz gelirini denetlemeye yönelikti. Yani TL'nin değer kazanmasını bu yolla önledi.
Faizlerin düşürülmesiyle amaç dışarıdan gelen paranın gelirini denetlemek olsa da bu içeride kredi hacmini artırıcı etki yapmaz mı hocam? Burada zorunlu karşılıkların etkisi daha fazla olduğu için mi böyle çelişen bir politika uygulandı? Yazılarından okuduğum kadarıyla Fatih Özatay hoca zorunlu karşılık politikasının etkilerinin sanılanın aksine büyük olmadığı görüşüne sahip, siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
YanıtlaSilBurada TCMB iki hedefe birden odaklanıyor ilki kredi artışını denetlemek ikincisi de döviz girişini denetlemek. Bu arada piyasayı da likiditesiz bırakmamaya çalışıyor. O nedenle böyle çelişkili gibi görünen bir durum çıkıyor ortaya.
SilZorunlu karşılıkların etkisi normal koşullarda yüksek olmasa da bu gibi koşullarda özellikle işin için ROK uygulaması da girince yükseliyor.
Cevaplarınız için çok teşekkür ederim hocam, saygılar.
SilÇok değerli Mahfi hocam;
YanıtlaSilYine nefis bir yazınızla bizleri aydınlatmış bulunmaktasınız..Ben şahsım olarak hergün yayınlanan programınızı kaçırmamaya çalışmaktayım..
Değerli hocam tasarruf yapanlar şuan hayal kırıklığı içersindeler..Mevduat faizlerinin %7 olduğu bu süreçte herkes hem moralsiz hemde endişeli şekilde bekliyorlar..
Sizce mevduat faizlerinin durumu önümüzdeki dönem ne olur??
Çok teşekkür ederim.
SilEvet tasarruf sahipleri cezalandırıldıklarını düşünüyorlar ve haksız da değiller.
Benim görebildiğim kadarıyla kısa vadede faizleri artıracak bir durum görünmüyor. Ama süre uzadıkça başka etkenler çıkacaktır ortaya ve o zaman etkiler ters yönde olabilir.
Sayın hocam yine herzamanki gibi güzel bir yorum sunmuşsunuz önüműze teşekkür ederim. Hocam sizin 2012 yılı makroekonomik verileri ve ithalat ve ihracat ile ilgili yorumunuzu merak ediyorum. Ayrıca Türkiye ekonomisinin geleceğini nasıl gördüğünüzü doğrusu çok merak ediyorum. Acaba bununla ilgili bi yazı kaleme alabilir misiniz. Şimdiden teşekkürler,saygı ve selam...
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilNisan ayı başında 2012 GSYH'sı kesinleşecek. O zaman bir değerlendirme yapmayı planlıyorum.
O yazıda Türkiye'nin geleceğine ilişkin tahminler de yapacağım.
Hocam basit ve net anlatımınız için teşekkürler
YanıtlaSilTşkler
Silhocam bugünkü para politikası kararları ile ilgili görüşleriniz nelerdir. faiz koridoru borç verme faizi 1 puan düşerken bu sefer zorunlu karşılıklarda rezerv opsiyon mekanizmasında ufak bir artış dışında artışa başvurmadılar.
YanıtlaSilmerkez bankasının bu kararları almasındaki amaç nelerdir hocam
Arda Tunca'nın şu analizine göz atmanızı öneririm. Aşağı yukarı benim düşünceme uygun bir analiz.
Silhttp://ardatunca.blogspot.com/2013/03/para-politikasnn-etkinligi-26-mart.html?m=1
teşekkürler hocam
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilBu konu benim üstüne çok düşündüğüm bir konudur. Bu yazıyı okuyalı vakit geçmişti ama ben bağımsızlığa inanmıyorum. Pazartesi Çağlayan'ın bir açıklamasını görünce aklıma direk sizin yazınız geldi. Paylaşmak isterim http://www.ntvmsnbc.com/id/25434209/