Ekonomik Görünüm (2013 I. Çeyrek)


ABD
2006 yılında subprime mortgage kriziyle başlayan ekonomik kriz, 2008’de Lehman Brothers kriziyle zirveye ulaştıktan sonra ABD, son 3 – 4 yıldır likidite bolluğu yaratmaya dayalı genişletici, maliye ve para politikası izledi. Bu dönem içinde ciddi yönetsel sorunlar yaşadı ve bu sorunlar özellikle maliye politikası üzerinde olumsuz etkiler yarattı. Sistem önce bütçe sorunları yaşadı, durum, geçici bütçelerle idare edilmeye çalışıldı, ardından mali sistem borç tavanına çarptı, sonra mali uçurum geldi çattı. Bu sorunların hiçbirisi kalıcı olarak çözülmediği halde sistem kör topal yoluna devam ediyor Ve işin ilginç tarafı ABD ekonomisi bütün bu olumsuzluklara karşın toparlanıyor. Ekonomi, büyüme eğilimine geri döndü, işsizlikte arada bir artışlar olsa da genel eğilim düşüş yönünde bulunuyor, cari açık toparlanıyor, bütçe açığı inişe geçmiş görünüyor.  

ABD ekonomisi için 2013 yılı ortalama bir yıl olacak gibi duruyor. Yükselişe geçebilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılabilmesi gerekiyor. Bugünkü görünüm, o yönde bir umut vermiyor.

Avrupa
ABD krize girdiğinde onu dengeleyeceği düşünülen Avrupa, bu dengelemeyi sağlayamadığı gibi gecikmeli olarak 2010 yılında krize girdi. İrlanda ile başlayan kriz dalgası Yunanistan, Portekiz, İspanya ve İtalya’yı sıkıntıya düşürdü. Ötekiler bu darbeleri şimdilik atlatmış görünseler de Yunanistan batmanın eşiğinden AB ve IMF’nin destekleri ve çeşitli borç silme operasyonlarıyla kurtuldu. Buna karşılık Yunanistan’ın eski durumuna gelmesi uzunca bir süre için pek mümkün görünmüyor. Yunanistan’ın batışın eşiğine gelmesinin sonuçları Güney Kıbrıs’ın da aynı duruma gelmesine yol açtı. Bu iki ülke başkalarının parasını kullanarak kendi imkânlarının çok ötesinde yaşamanın faturasını şimdi ödüyorlar. Sırada bu iki ekonomiye benzer koşullara sahip olan Slovenya duruyor. Slovenya’nın her an Güney Kıbrıs’ın durumuna düşebileceği korkusu bütün Avrupa’yı sarmış bulunuyor. İspanya, Portekiz ve İtalya krizin sarsıntılarını henüz atlatabilmiş değil. Özellikle siyasal açıdan ağır bir sıkıntı yaşayan İtalya’nın bu işin içinden nasıl çıkacağı tartışmaların odak noktasını oluşturuyor. Avrupa’da Almanya dışında hiçbir ekonomi yeterince güçlü görünmüyor. Eskiden Almanya’nın yanında Fransa’nın da bir güce sahip olduğu düşünülürdü şimdi o da yeterince güçlü görünmüyor. Yani Almanya istese de istemese de artık Avrupa Birliğinin tek lideri konumuna gelmiş durumda.  

Özetle söylemek gerekirse 2013 yılı Avrupa için parlak bir yıl olmaktan çok uzak görünüyor.

Japonya
Yaklaşık 20 yıldır durgunluktan kurtulma çabası içinde bocalayıp duran Japonya, siyasal iktidar değişimi sonrasında Abe’nin yeniden başbakanlık koltuğuna oturmasıyla birlikte sıkıntıları çözebilmek için Yen’in değerinin düşürülmesi yaklaşımını gündeme getirdi. Abe’ye göre Japonya’nın durgunluktan çıkamamasının temel nedeni Yen’in aşırı değerli olmasıydı. Abe’nin Japonya Merkez Bankası'nın başına getirdiği Kurado bu yaklaşımın uygulayıcısı konumunda bulunuyor. Dünya, kur savaşları başlıyor diye kıyameti kopara dursun Japonya düşük değerli Yen politikasını uygulamaya başladı ve Yen değer kaybetmeye yöneldi. 

Şu ana kadar başka ülkelerden benzer tepkiler gelmedi. Ama eğer ileride benzer tepkiler gelirse kur savaşlarının ortasında bulabiliriz kendimizi.

2013 yılı Japonya’nın gevşek para ve maliye politikaları izleyeceği bir yıl olacak. Ve eğer kur savaşlarına yol açıp da karşı ataklarla önlenmezse bu yeni yaklaşım Japonya için yeni bir çıkışın başlangıcı olabilir.

BRIC
Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin son birkaç yıl boyunca sıkıntıdan sıkıntıya giren küresel sistemin yükünü taşıyan ekonomiler konumundaydılar. 2012 yılında Brezilya’da bir düşüş ortaya çıktı. Brezilya'nın ekonomik performansında bir gerileme söz konusu. Rusya'nın da parlak bir 2012 yılı geçirdiğini söylemek kolay değil. Bununla birlikte her iki ekonomi de sahip oldukları zenginliklerle fazlaca sorun yaşamadan, belki biraz performans düşüşüyle krizi atlatacak görünüyorlar. 2013 yılı bu iki ekonominin daha iyiye gideceği bir yıl olacak gibi görünüyor. Çin ve Hindistan da belirli bir performans düşüşü yaşamış olsalar da küresel sistemin hızlı büyüyen ekonomileri arasında en başta geliyorlar. 2013 yılında bu iki ekonominin yine iyi performans sergilemesi bekleniyor.

Çin ve Hindistan'ın 2013 performansları ABD ve Avrupa’nın ne kadar toparlanma yaşayacağına yakından bağlı. Buna karşılık Brezilya ve Rusya ihraç ettikleri malların özelliği nedeniyle daha rahat konumdalar.

Türkiye
Küresel krizin başından beri krizden az etkilenen ekonomiler arasında yer alan Türkiye, hem krizin etkilerinin yansıması hem de kendi isteğiyle uyguladığı ekonomiyi soğutucu politikalar sonucu bir iniş yaşadı. Başlangıçta yumuşak iniş hedeflenmiş olsa da iniş oldukça sert gerçekleşti ve büyüme oranı % 8,8’den 2,2’ye düştü.  

Aşağıdaki tablo son iki yılın makroekonomik göstergelerinden bazılarını 2013 yılı tahminleriyle birlikte gösteriyor (2013 tahminleri OVP tahminleridir.)


2011
2012
2013 Tahmin
Büyüme
8,8
2,2
4,0
Enflasyon
10,5
6,2
5,3
İşsizlik
9,8
9,2
8,9
Bütçe Dengesi / GSYH
-1,3
-2,2
-2,2
Cari denge / GSYH
-9,7
-6,0
-7,1

2011 ve 2012 yıllarına karşılaştırmalı olarak baktığımızda değişimi net bir biçimde görebiliyoruz. 2011’de % 8,8 gibi yüksek bir büyümeye ulaşmanın bedeli yüzde 9,7’lik cari açık olarak karşımıza çıkmış bulunuyor. 2012’de bu ürkütücü cari açık oranını düşürmenin bedeli ise büyümenin yüzde 2,2’ye düşmesi biçiminde gerçekleşmiş görünüyor. Cari açık düşerken de bütçe açığı hafifçe yükselmiş durumda. Bu tür değişimlere geç katılan göstergelerden birisi olan işsizlik 2012’de düşmüş görünse de Ocak 2013’de ise yüzde 10,1 düzeyine çıkmış bulunuyor.  

2013 yılı Türkiye için nasıl bir yıl olacak? OVP tahminlerine bakarsak ortalama bir yıl olacak gibi görünüyor. Yüzde 4 büyüme Türkiye’nin potansiyel büyüme oranı olarak kabul edilen yüzde 5 – 5,2’lik oranın altında bulunuyor. Bu tablo bize 2013 yılında Türkiye’nin fazlaca sıkıntı yaşamayacağını ama rahat bir yıl da geçiremeyeceğini gösteriyor. Türkiye’nin rahat yıllar yaşaması ise cari açığını düşürecek biçimde uygulayacağı akıllı bir geçici ikame politikasına ve öteki yapısal reformlara girişmesine bağlı görünüyor. 

Yorumlar

  1. Hocam, ihracatta yönümüzü Avrupa dışına yöneltirsek daha iyi olacak o zaman.Dediğiniz gibi ithalatta da tedbir alırsak 2013 daha iyi geçebilir ve 2014'e rahat bir giriş yapabiliriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Avrupa iyi durumda olmadığı için bizim oraya ihracatımız çok başarılı olmayabilir.

      Sil
  2. Hocam gelecek haftaki Sayıştay denetçi yardımcılığı mülakatım için ekonomiyle ilgili konuları ve konjonktürü anlama ve yorumlamada çok yararlı olacak. Emeğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Hocam merhaba, Türkiye bu durumda ya büyümeden vazgeçmeli cari açık için ya cari açıktan. Sizce her ikisininde aynı anda iyi durumda olması için yani hem cari açık düşük hemde büyümenin yüksek olması hangi koşulda gerçekleşebilir. Teşekkürler hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hem yüksek büyüme hem de düşük cari açık (ve düşük bütçe açığı) sağlayabilmenin tek yolu yapısal reformları gerçekleştirmekten geçiyor. Yani cari açığa neden olan yüksek ithalatı düşürebilmek için dışarıdan aldığımız sermaye malları ve aramalların bir bölümünü burada daha az döviz kullanarak yapabilmemiz gerekiyor. Onun için ben yıllardır bu düşük bütçe açıklarının sağladığı fırsatı kullanıp geçici ithal ikamesine bağlı bir üretim modeli geliştirelim ve bazı mamulleri burada üretmeye çalışalım deyip duruyorum. Aksi takdirde ya cari açık vererek ya da bütçe açığı vererek büyümek zorundayız.

      Sil
    2. Saygıdeğer Hocam;
      İthal ikamesi ile ne üreteceğiz?
      Cari açık verdiğimiz ürünler nelerdir? Bunları biz üretebilir miyiz? (Uçak, Cep telefonu, Savunma harcamaları, Doğal Gaz, Petrol, Muhtelif ham maddeler gibi)
      Ya da ithalat ile geçinen kesim bunu engellemez mi?
      Saygılarımla,
      Mehmet Altıok.

      Sil
    3. Hocam,
      üretimlerde kullanılan bir takım ara malların ithal edilmesi yerine ülkemizde üretilmesi modeline ek olarak ihraç ettiğimiz ürünlerin de katma değerlerini yükseltmemiz de gerekmez mi? Örneğin bir kısım maden işlenerek ihraç edilebilir veya fındık gibi endüstriyel bazı ürünler işlenerek ihraç edilebilir ?
      saygılarımla,
      Ünsal Günal

      Sil
    4. Üretebileceğimiz bir takım ürünler var ve bunların bir bölümünü eskiden üretiyorduk zaten. Çin'in ucuz ihracatı girince vazgeçip ithalata döndük. Tekstil ürünleri bunun en tipik örneği.

      Sil
  4. Hocam Yunanistan'ın krize Girme sebebi kendi durumlarının ötesinde borçlanır hale gelmesinden dolayı olduğu söyleniyor. Beni öğrenmek istediğim; bir ekonominin krize girme sebeb dışarıya olan borçlarını ödeyememesinden mi kaynaklanır? Bir ülke dışarıya olan yükümlülüklerini yerine getirmesse ülkesindeki bazı bankaların vs gibi yerlerin ucuza gitmesine mi sebeb olur? Türkiyeninde dışarıya olan borçlarından dolayı bu borçlarını yerine getirmesse bazı yerlerin ucuza gitme tehlikesi varmıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her krizin birçok farklı nedeni vardır ama ortak özellik haddini bilmemektir. Yunanistan imkanlarının ötesinde yaşamaya çalışmış ve o anlamda haddini aşmıştır.
      Türkiyenin borçları Yunanistanla kıyaslanmayacak kadar düşüktür.

      Sil
  5. Hocam bir ülkenin krizden sonra IMF ile stand by Anlaşması yapmasının sebebi o ülkenin işsizlerine bir an önce iş bulabilmek ve ekonomisi rayına sokmak için büyümesinden dolayı mı yardım istemektedir? Başka sebebleri varmıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir ülkenin krizden sonra IMF ile program yapmasının asıl nedeni ödemeler dengesi krizine girmesi ve ithalatını yapamaz dış borçlarını ödeyemez hale gelmesidir. Öteki nedenler (düşük büyüme, işsizlik artışı, enflasyon vb) bunun yan ürünleridir.

      Sil
  6. üstad elinize sağlık çok güzel yorumlamışsınız. Bir sorum olacak Türkiye 2001krizine girdikten sonra uygulamaya koyduğu kemal derviş programı sizce yüksek faiz düşük kur politikasına mı dayalıydı ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tek başına ou vurgulamak progeama haksızlık olur. Ama o önemliydi. Çünkü ülkeye döviz girmesi gerekiyordu.

      Sil
  7. İyi günler hocam. Ben maliye 3. sınıf öğrencisiyim.kamu ekonomisi 2 dersinde hocamız kitaptaki bir cümlenin doğruluğunu araştırmamızı istedi ve bende size sormak istedim. Cevaplarsanız çok sevinirim. Konu harcama vergilerinin aşırı yükü. Kitaptaki cümleleri aynen yazıyorum hocam.

    "Örneğin;cipse bir vergi konulduğunda kişinin tepkisi haftalık tüketimini 4'den 3'e indirmek olsa bile diğer 3 cips için eskisinden daha fazla bedel ödeyecektir. Böylece vergi, kişinin durumunu ödediği vergiden daha fazla kötüleştirecektir ve vergi nedeniyle belkide kişinin tüketimi teke düşecek, hatta vergiden kurtulmak için tüketimden bile vazgeçebilecektir. Dolayısıyla harcama vergisinin konması nedeniyle kişi tüketimini azaltırsa vergi aşırı yüke neden olur, değilse yani kişi tüketimini kısmazsa aşırı yük oluşmaz. Böyle bir durumda sadece vergi ödemesinden kaynaklanan dolaysız bir yük olur."

    Yardım ederseniz sevinirim. Şimdiden teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ödeve yardım etmiyorum (kaynak gösterme vb dışında)

      Sil
  8. Hocam, cari acigi kalici olarak dusurebilmek icin gerekli olan yapisal reformlarin neler oldugunu genis bir yazida ele alirsaniz herkese cok faydali olur.

    YanıtlaSil
  9. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  10. Hocam acaba Japonya doğal GDP'ye mi ulaşmış olabilir mi? Önümüzdeki dönemde en fazla ne yapabilir acaba ekonomiyi daha da büyütmek için?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında olabilir çünkü nüfus yaşlanıyor, doğal kaynak zaten pek yok, tek gelişme verimlilik artışıyla sağlanıyor.

      Sil
  11. Hocam oncelikle cok tesekkurler, buyuk resimi gormemizi saglayan cok doyurucu bir yazi icin... abd borsalarindaki yeni rekorlar 2013 yili icin cizdiginiz bu tablo ile ortusuyor mu yoksa lehman batisi oncesindeki rekorlarla bir benzerlik bir balon soz konusu mu
    Saygilar

    YanıtlaSil
  12. hocam elinize sağlık, yine haftasonu zamanınızı ayırıp değerli bilgilerinizi bizimle paylaşmışsınız, ne kadar teşekkür etsek azdır. hocam benim şöyle bir sorum olacak; son tabloda 2011 için 8.8 büyüme ve %10 luk bir cari açık varken 2012 de 2.2 büyüme ve %6 cari açık var, siyaseten biz "cari açığı kapatmayı değilde yönetmeyi" tercih ettiğimize göre 2011 verileri bizim için daha uygun olmaz mı? yani yüksek büyüme yüksek cari açık, çünkü 2012 verilerine baktığımız da büyüme çok düşük olmasına rağmen cari açık yarı yarıya dahi düşmemiş.ilginiz için çok teşekkür ederim, iyi günler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      %8 - 10 arasındaki cari açığı sürdüremeyiz. Sonu ağır bir krizle biter. O nedene o bir seçenek değil.

      Sil
  13. Hocam örneğin biz bankaya olan borcumuzu vadesinde ödemediğimizde banka bizim malımıza el koymaktadır . Aynı şeyi ülkeler yapsa yani bir ülke mali sıkıntılardan dolayı bir diğer ülkeye olan borcunu ödemesse aynı şekilde ülkenin mal varlığına mı el konur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok o gibi durumlarda IMF devreye girer ve destek verir.

      Sil
  14. Hocam hep deniyor ki bir ülkenin bankalarına duyulan güven çok önemlidir ülkede bankacılık aleyhine bir güvensizlik ortaya çıktığında ülke krize doğru sürüklenir. Hocam bunu şu şekilde izah etsek yanılırmıyız; bankalara duyulan güvensizlikten dolayı ani mevduat çıkışları yaşanırsa bankalarda bu mevduatların birçoğunu başka bir yerlere kullandığından kişilerin taleplerinin büyük bir kısmını karşılayamaz bankacılık sektöründeki bu kriz kısa bir süre içinde reel sektöre taşınır kişiler bankadan paralarını alamadığından dolayı birbirlerine olan borçlarını döndüremez .kredili mal satanlar alacaklarını temin edemez ve ülkede talep bir anda kesili verir . bankacılık sektöründeki bir virüs onlarca çalışanını kapının önüne koyduğu gibi kısa bir süre içinde virüs reel kesime bulaşıverir. Hocam böyle desem yanılırmıyım eksiklerim varsa duzeltirseniz sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanılmazsınız. Bankalar bu gibi durumlarda MB deki zorunlu karşılıklarını geri isterler MB de verir. Ama o da bu sefer MB açısından sorunlar çıkarır.

      Sil
  15. hocam bu dediğimiz yapısal reformları gerçekleştirmek için atılım yaptığımız takdirde, size göre ne kadar sürede bu yeni yapıyı tamamen oluşturabiliriz.

    bir de kısmen ithal ikameci politika uygulayarak var olan ithal ara mala bağlı durumumuzu lehimize değiştirmek çok mantıklı gözüküyor. ama liberalleşen dünya da bu sıkıntı yaratmaz mı misal gümrük birliğine üye olmamız bakımından böyle bi kararı bağımsız alabilir miyiz. gümrük birliğine dahil olmamızın sizce olumlu olumsuz ne gibi etkileri var acaba cari açığın oluşmasında kısmen onun da etkisi yok mu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu sıralarda herkes krize, Çine, Japonyaya odaklanmışken ithal ikamesini dikkatli, abartmadan yapabilirsek kimse bir şey yapamaz.
      Yapısal reformların sonuç vermesi 5 -10 yıl alır.

      Sil
    2. hocam peki bildiğim gümrük birliğine göre içeride malların dolaşımına gümrük vergisi yok ,birliğin dışıdaki ülkelere ise ortak alınan bi gümrük vergisi tarifesi var. bu durumda biz kısmen ithal ikameci bir uygulamaya yönelsek nasıl bağımsız bir şekilde istediğimiz gümrük vergilerini uygulayabiliriz?

      Sil
  16. hocam, "cari açık %8'le sürdürülemez, ağır kriz çıkar" demeniz üzerine aklıma şu takıldı. sizce türkiye'de 1994'de ve 2001'de olduğu gibi ağır, bir anda gelen, tabiri caizse "hükümet götürücü" kriz çıkmasının mümkünatı var mı hala? bunun önüne geçecek bir rasyonel ekonomi politikası izleme olgunluğa ulaştık mı ulaşmadık mı? çünkü tansu çiller de iktisat profesörü olmasına rağmen faizi günah keçisi ilan edip ekonominin iyi kötü giden bünyesini iyice bozmuştu. şu anki iktidar da faiz meselesine duygusal yaklaşıp dengenin bir tarafına aşırı baskı uyguluyor gibime geliyor. bu yaklaşım tarzı bize bir 1994, 2001 daha yaşatır mı yoksa artık tüm hatalara rağmen bunları absorve edebilecek kadar büyüdük mü?

    teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilim, takıntılarla yürütülemez. Takıntılar kriz çıkarır.

      Sil
  17. Hocam gümrük birliği anlaşması gereği mallarına 0 gümrük uyguladığımız hangi ülkelerle anlaşmalıyız ? gümrük birliği anlaşması globalleşen dünyada refah artırıcı etki yapsada 0 gümrük uygulanması dış ticaret dengemizi olumsuz etkilemez mi? Siz gümrük birliği anlaşması hakkında ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz AB ye hala girmek istiyorsak gümrük birliği iyidir. Ama ben AB ye hala girmek istediğimizden emin değilim.

      Sil
  18. Hocam, bizde euro'da olsaydık,İspanyadan daha farklı olmazdık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki de Almanya'dan sonra AB'nin en önemli ekonomisi konumuna gelirdik.

      Sil
  19. Hocam iyi akşamlar,
    müsadeniz olursa iki kısa sorum olacak;
    TCMB'nin cari açık-büyüme-enflasyonda 3x5 politikası için ne düşünüyorsunuz?
    bir de USA AB arasında tasarlanan ticaret teşvikleri ihracatımızı nasıl etkiler? dünya ticaretinin globalizasyon derecesini düşürür mü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Erdem Başçı'nın sözünü ettiği 3x5 bir politika değil temenni. Öyle olsa iyi olurdu diyor. Bence doğru bir saptama.
      USA AB arasındaki serbest ticaret anlaşmasının hayata geçirilmesi zor. ABD daha NAFTA'yı tam olarak yürütemiyor.

      Sil
  20. Hocam 2013 hedeflerinde hem issizligi azaltmak hem enflasyonu azaltmak butce dengesini sabit tutmak hayali degilmi sizce hangisi tutarsiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üçü birbiriyle pek tutarlı değil. İkisi olursa biri kolay olmaz. Geçmişe baktığımızda görüyoruz ki böyle bir denge tesadüflere bağlı bir denge hali olur ve uzun süre geçerli olamaz. Eğer enflasyon düşer bütçe dengesi de düşük kalırsa işsizlik kolay kolay düşmez.

      Sil
  21. iyi gunler,
    Ben ekonomist degilim ama ekonomi ve siyasetle iligeniyor, takip etmeye calisyorum.
    Dunyadaki ekonomik krizde, ispanya emlak sektorunde yanlislar, Yunanistan rakamlarda uzerinde oynamalar yaparak canimizi sıktı ama,
    ABD
    - geri odeyemeyecek kisilere bilerek ev kredisi vermedi mi?
    - bu kredilerden yeni turev kagitlari uretip hem kendi finans sektorunu hem izlanda, irlanda ve ingiltere gibi ulkelere bu kagitlari satip, zehirlemedi mi?
    - ardindan G7 - G20 gibi ulkeler toplantilarinda "krizden cikmak icin devlet harcamalarinizi artirin" tavsiyesinde surekli olarak bulunmadi mi?
    - italya, fransa gibi harcamalarini artiran Avrupa ulkeleri bu sefer "Debt Souverain" krizine girmedi mi?
    - FED baskani krizde issizligi onlemek icin para basacagim deyip, her ay karsiliksiz 85 Milyar amerian dolari basmiyor mu?
    - bu basilan paralar Avro, Yen gibi diger ulkelerin para birimlerini degerli kilip ihracatlarini azaltip, onlari da para basmaya, belirttiginiz kur savaslarina bizi goturmuyor mu?
    - sonucta ABD para basarak kendi krizinden yarattigi issizlik problemini dunyayi enflasyona iterek bize odettirmeye calismiyor mu?
    - bunda Amerikan dolarinin referans para olmasinin da rolu yok mu?

    ABD'ye "Eee, Yeterindi Gaari !" diyecek bir baba yigit yok mu hocam?
    Yanlis mi dusunuyorum hocam?

    Kolay Gelsin, saygilar.
    Semih ARAL.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet haklısınız ama Dolar rezerv para olarak tahtta kaldığı sürece bu iş böyle devem eder.
      Çin biraz babayiğitliğe soyunur gibi görünse de o da ABD'ye ihracat açısından bağımlı. Sovyet sisteminin çöküşü ve tek kutba geçiş yani küreselleşme aslında dünya için şimdilik iyi, sonuçlar vermiş görünmüyor.

      Sil
  22. Hocam, tskler,

    ithal ikameci modeli açarmısnız, gerçi bir arkadaş yukarıda sormuş. Uçak, cep telefonu ve doğal gaz mı üreteceğiz diye.???.
    Cari açık bir sonuçtur, hep sürmeyeceği düşnülür ve yüzde 10 cari açık uzun sürmez dediniz...
    Yılda 50 Milyar US'lik enerji ithal eden bir ülkenin bu rakam yakın zamana kadar ihracatının yarısını oluşturuyordu şimdi kabaca üçte biri. İhracatın da ara malları yüzünden ithalatı tetiklediğini düşünürsek, bizim dikkat etmemiz gereken, konu ithal ikameci yatırımlarsa bu göze pek yeterli gelmiyor....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir örnek vereyim eğer bu ülkede buzdolabının herşeyini yaptığımız halde bir kaç parçasını yapamıyor ve ithal ediyorsak bunu burada üretmeye çalışmamız gerekir. Ama eğer bu üretimden bir kaç yıl içinde sonuç alabileceksek ve aldığımız sonuç bizim dış dünyadaki üretimle rekabet edebilecek fiyata üretim yapmamızı sağlayacaksa bunu yapmalıyız. Bu konuda birçok örnek olduğu ve üretimin burada yapılabileceği Ekonomi Bakanı tarafından açıklandı ve zaten bu konularda teşvik uygulaması başlatıldı.

      Sil
  23. hocam enflasyon - işsizlik dengesi ilginç görünüyor ikisinde de düşüş var gibi fazla beklenmeyen bir durum nedeni muhtemelen söylediğiniz gibi işsizlik göstergesinin geriden takibi sizce de 8,9 fazla iyimser bir beklenti değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence iyimser bir beklenti ve ben gereksiz kadrolarla kamuya eleman alındığını ve işsizlik sorununun bu tür adımlarla olduğundan küçük gösterildiğini düşünüyorum.

      Sil
    2. polis kadroları doldu artık Maliyeye Müfettiş alıyorlar. Yakında 4 yıllık fakülte mezunu gelsin derler sonra bir ihtimal lise mezunu alırlar. Maliyede kadrolar dolduktan sonras ne olur Allah kerim.

      Sil
  24. asaf savaş hocamız yazısında altın büyümeye 2012 de katkısı 1.4 olmuştur,türkiye 2012 büyümesi 0.8 dir,

    bazı rakamlar alarm vermekte,2012 ilk çeyrek takipe düşen kredi 976 milyon tl -- 2013 ilk çeyrek takipe düşen 2.064 milyar tl %110 üstü bir artış söz konusu

    bu sabah şubat sanayi üretim verisi kaç geldi anlamadık tüik 4.4 dedi cnbce 1.6 bakan zafer çaglayan 1.7 bekliyoduk dedi

    ilk çeyrek ihracat artışı %3.3

    brüt dış borç 6 yıl aradan sonra milli gelire oran %42.8 yükselmiştir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TÜİK, sanayi üretimini artık mevsim ve takvim etkisinden arındırılmış olarak veriyor. O nedenle bir karışıklık oldu.

      Sil
  25. Hocam ithal ikamesinin yapılması geçmişteki Türkiye örneğinde görüldüğü gibi hüsranla sonuçlanmış yüksek fiyat kalitesiz üretim söz konusu olmuştur. Şu anda ithal ikamesi uygulayarak geçmişteki gibi başarısız olurmuyuz? Bunun kısa dönemdeki etkileri ne olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer geçmişteki gibi uygularsak başarısız olacağımız kesindir. İthla ikamesi geçici olarak ve seçici olarak uygulanmalı dünya ile rekabet edebilecek üretime yapılmalıdır.

      Sil
  26. Hocam kurların Sabit olmadığı sürekli dalgalandığı bir sistemde ihracatçıda ithalatçılarda bundan olumsuz etkilenir denmektedir. Bunu bir örnekle açıklamanız ( neden ihracatçı ve ithalatçı tedirgin) mümkünmüdür?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diyelim ki siz ithalatçısınız ve tanesi 1 dolardan mal alıyorsunuz. Diyelim ki satıcıyla anlaştınız adam malı yüklemeye başlarken 1 dolar = 1,8 TL idi. Siz de bu malı getirtip burada 2,5 TL'ye satacaktınız (yani parça başına 0,7 TL kazanacaktınız.) Tam yükleme yapılırken 1 USD = 2 TL oldu diyelim. Bu durumda malı size maliyeti 1,8 TL'den 2 TL'ye çıktı demektir. Eğer siz bu malın fiyatını 2,5 TL'den yukarı çıkaramazsanız (ki bu her zaman mümkün olmaz) o zaman kazancınız 0,5 TL'ye düşer. Bu gibi belirsizlikler olumsuz etkilenmeyi artırır.

      Sil
  27. Hocam enflasyonu denetim altına alabilmek için uygulanan ortodoks politikalardan olan gelirlerin fiyatların vs doldurulmasının sonuçları ne olur? Her ülkede uygulanabilir mi? ( örneğin Türkiye)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür uygulamalar karaborsaya, el altından ödemelere vb yol açıyor. O nedenle uzun süreli uygulanması pek mümkün değil. Bazen belirli dönüşleri yapabilmek için kısa süreyle bu uygulamalara başvurmak söz konusu olabilir. Ama bu süre 6 aydan fazla uzadığında tersine sonuçlar veriyor.

      Sil
  28. Hocam yazılarınızı ve yorumlarınızı buyuk bir keyif ve dikkatle izliyorum. Emeğinize sağlık. Aşağıda linkini verdiğim yazıda Türkiye'nin gerçek dış finansman ihtiyacının sadece cari açıkla değil yıl içindeki ödenmesi gereken borçlarla değerlendirilmesi gerektiği (ben birde buna kar transferlerini eklemek gerekir diye düşünüyorum) bu nedenle 2013 yılında 200milyar dolardan fazla dış finansmana ihtiyaç olduğu belirtilmiş. Öncelikle bu konudaki fikrinizi öğrenmek istiyorum, yoruma katılıyor musunuz? diğer bir sorum da bu finansmanı Türkiye kazasız belasız bulablir mi? Teşekkür ederim.
    http://t24.com.tr/yazi/ekonominin-dis-finansman-problemi/6412

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Borçların ödenmesi yaklaşımıyla baktığımızda doğru. Ama biliyorsunuz borçlar yenileriyle değiştiriliyor. Özellikle de özel kesimin aldığı ticari borçlar.
      Türkiye şimdiye kadar bu finansmanı bulmakta zorlanmadı. BU sefer de bulacaktır sanırım. Çünkü dünya üzerinde paranın gidebileceği yerler sınırlı. Türkiye yabancı yatırımcıya yüksek faiz vermeye ve finansmanı çekmeye devam ediyor.
      Ne var ki işler tersine döndüğü anda dış borç saatli bomba haline gelir.

      Sil
  29. Hocam,
    "Türkiye’nin potansiyel büyüme oranı olarak kabul edilen yüzde 5 – 5,2" ifadesi kimin kabulüdür?
    Nasıl hesaplanır? Bununla(TR potansiye büyüme oranı) ilgili daha fazla bilgiyi yazılarınızda bulabilir miyim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu ifade bana aittir.
      Türkiye için potansiyel büyüme 1923'den bugüne geçen yıllardaki uzun yıllar ortalamasıdır. Bu ortalama % 5 dolayında çıkıyor. Genellikle son on yıla biraz daha ağırlık vererek bakarsak yüzde 5,2 olarak hesaplanıyor.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?