Gerçekte Ne Kadar Büyüdük?


2012 yılının son çeyrek büyüme oranı % 1,4 olarak açıklandı. Buna göre 2012 yılının tamamında Türkiye ekonomisinin % 2,2 oranında büyümüş olduğunu gördük. 2010 yılında % 9,2 ve 2011 yılında % 8,8’lik büyüme oranlarından sonra 2012 yılındaki % 2,2’lik büyüme oranı oldukça sert bir iniş yaşandığını ortaya koyuyor.

GSYH büyümesi denilen olgu bir ekonominin bir dönemden ötekine üretim miktarındaki artış demektir. Basitleştirerek anlatmaya çalışayım. Yalnızca ekmek üreten bir ekonomide 2011 yılında piyasa fiyatı 1 TL olan 100 adet ekmek üretilmişse o ekonominin GSYH’sı şöyle hesaplanıyor: GSYH 2011 = 100 x 1 = 100 TL. Yani 2012 yılında 2011 yılındaki üretimle aynı standart ve kalitede 110 ekmek üretilmişse o ekonomi 2012 yılında 2011 yılına göre yüzde 10 büyümüş sayılıyor.

Dikkat edilecek olursa büyüme hesabını üretilen miktar üzerinden yaptık. Bunu nihai malların satış fiyatları üzerinden de yapabiliriz (çok sayıda mal ve hizmetin üretilip satıldığı bir ekonomide bu hesap ancak fiyatlar üzerinden yapılabilir.) 2011 yılında 100 adet ekmek ve 10 kg peynir üreten bir ekonomide ekmeğin adedi 1 TL ve peynirin kg’ı 15 TL ise GSYH (= (100 x 1) + (10 x 15)=) 250 TL olarak bulunur. 2012 yılında ekmek adedinin 110’a çıktığını, fiyatının değişmediğini buna karşılık peynir üretimin aynı kaldığını ama kg’ının 20 TL’ye çıktığını düşünelim. Bu durumda 2012 GSYH’sı (= (110 x 1) + (10 x 20) =) 310 TL olarak hesaplanır. Bu durumda ekonomi 2011’e göre yüzde kaç oranında büyümüştür? Bu görünüşe göre ((310 – 250) / (250) =) % 24 büyümüş görünmektedir. Bu, nominal büyümedir. Nominal büyüme fiyat artışlarını içinde barındırır ve gerçek refah artışını göstermez. Gerçek refah artışını bulabilmek için reel büyümeyi hesaplamamız, bu hesabı yapabilmemiz için de fiyat artışlarını arındırmamız gerekir. Bunun için de fiyatları 2011 fiyatlarına indirgeyerek hesabı yeniden yapmamız gerekir. Buna göre GSYH 2012 (= (110 x 1) + (10 x 15) =)  260 TL olarak hesaplanır. Bu durumda ekonomi 2012 yılında 2011 yılına göre yani reel olarak; ((260 – 250) / 250 =) % 4 oranında büyümüştür. 

Şimdi diyelim ki 2011 yılında da da 2102 yılında da ortalama kur 1 USD = 1 TL olsun. Bu durumda 2011 yılı GSYH’sı dolar cinsinden 250 USD ve 2012 yılının GSYH’sı yine dolar cinsinden 310 USD olmuş görünür. Bu durumda dolar cinsinden büyüme % 24 olarak hesaplanır. Oysa gerçek bu değildir. Gerçeğin hesaplanmasında fiyatların sabit tutulması söz konusudur. Diyelim ki bu ekonomide on kişi yaşıyor ve 2012 yılında nüfus değişmemiş olsun. Bu durumda kişi başına gelir dolar cinsinden 2011 yılında 25 USD, 2012 yılında ise 31 USD olmuş görünmektedir. Yani kişi başına refah % 24 oranında yükselmiş görünmektedir. Oysa kişi başına düşen peynir miktarında artış olmamış, ekmek miktarı ise 1 adet artmıştır.    

Türkiye’nin 2002’den bu yana büyümesini farklı yaklaşımlarla hesaplarken cari fiyatlarla GSYH’nın yanına dolar cinsinden GSYH’yı ve 1998 yılına göre sabitleştirilmiş yani enflasyondan arındırılmış fiyatlarla GSYH serisini ekleyip 2002 – 2012 arasındaki görünüme bakalım.

Yıllar
Cari Fiyatlarla GSYH (milyar TL)
Dolar Cinsinden GSYH (milyar USD)
Sabit Fiyatlarla GSYH (milyar TL)
YO Nüfusu (milyon)
KB GSYH (TL)
KB GSYH (USD)
KB GSYH (Sabit TL)
2002
350,5
231,0
72,5
66,0
5.311
3.500
110
2003
454,8
305,0
76,3
66,9
6.798
4.559
114
2004
559,0
390,0
83,5
67,7
8.257
5.761
123
2005
648,9
481,5
90,5
68,6
9.459
7.019
132
2006
758,4
526,4
96,7
69,4
10.928
7.585
139
2007
843,2
648,8
101,3
70,2
12.011
9.242
144
2008
950,5
742,1
101,9
71,1
13.368
10.437
143
2009
952,6
617,6
97,0
72,1
13.212
8.566
135
2010
1098,8
735,8
105,9
73,0
15.052
10.079
145
2011
1297,7
774,0
115,2
74,1
17.513
10.445
155
2012
1416,8
786,3
117,8
74,9
18.929
10.505
157
Büyüme
4 katın üzerinde
3,4 kat
63%
3,6 kat
3 kat
44%

Not: GSYH: Gayrısafi Yurtiçi Hasıla, YO Nüfusu: Yıl ortası nüfusu, KB GSYH: Kişi başına GSYH (ya da kısaca kişi başına gelir.)

GSYH cari fiyatlarla, yani o yıl içinde geçerli olan fiyatlarla, hesaplanıyor. Bu durumda o yılın fiyat artışlarını da içinde barındırıyor. Sonra bulunan bu tutar o yılın ortalama dolar kuruna bölünüyor ve dolar cinsinden GSYH bulunuyor. 2012 yılında GSYH cari fiyatlarla 1.416,8 milyar TL hesaplanmış. Bu tutarı 2012 yılının ortalama dolar kuru olan 1,8019’a bölersek karşımıza dolar cinsinden 786,3 milyar dolarlık bir GSYH çıkıyor. Cari fiyatlarla TL cinsinden ekonomi 2002’den 2012 sonuna kadar 4 kattan fazla, dolar cinsinden ise 3,5 kata yakın büyümüş görünüyor.

Oysa hesaplamada gerçek büyümeyi bulmak için bu hesapları fiyat artışlarını arındırarak yapmak gerekiyor. 1998 yılını baz alarak yapılan sabit fiyatlarla GSYH serisine bakarsak GSYH’nın 2002’den 2012 sonuna kadar olan büyümesi yüzde 62,5 olarak karşımıza çıkıyor. Gerçek büyüme budur. Yani Türkiye’nin GSYH’sı 2002 – 2012 arasında yüzde 62,5 oranında büyümüştür. Gerisi fiyat artışlarından kaynaklanan sanal büyümedir.  

Bu hesapları bir kenara bırakıp çevremize baktığımızda ekonominin son on yılda büyüdüğünü görebiliyoruz. İnsanlar daha iyi arabalar, daha iyi konutlar talep ediyorlar, daha fazla sayıda insan beyaz eşya kullanıyor. Yani refah artışı gözle görülebiliyor. Buna karşılık bu refah artışı dolar ya da TL cinsinden cari fiyatlarla GSYH büyümesinin gösterdiği gibi 4 katın üzerinde ya da 3,5 kata yakın bir artışı ifade etmiyor. Olsa olsa sabit fiyatlarla artışın gösterdiği % 62,5’luk artışı ifade ediyor. Kişi başına gelir de aynı görünüm içinde. Hatta kişi başına gelirdeki artış daha düşük görünüyor. Çünkü orada işin içine nüfus artışı da giriyor.  

Ekonomik gelişmeyi ve refah artışını bu şekilde sunmak bize özgü değil. İnsanlık son on yılda hep birlikte kendisini aldatmaya karar vermiş ve sanal büyümeyle reel büyümeyi birbirine katarak konuyu böyle sunmayı tercih etmiş bulunuyor. Bu, gelişme yolundaki ekonomilerin hızla büyüdüğü ve gelişmişlerle arayı kapattıkları gibi bir sanal durum yaratarak gelişme yolundaki ekonomilerin siyasetçilerine itibar kazandırırken aynı zamanda gelişmiş ekonomilere yönelik eleştirilerin de azalmasına yol açıyor. O nedenle de herkes tarafından destekleniyor.


Not: Ekonomi eğitimi almamış olanların bu yazıyı daha kolay anlayabilmeleri için şu iki eski yazıma göz atmalarında yarar olabilir.
Bir sayfada GSYH dersi (bu yazı GSYH’nın üretim yöntemiyle hesaplanmasını anlatıyor) http://www.mahfiegilmez.com/2012/01/bir-sayfada-gsyh-dersi.html
Türkiye’nin GSYH Büyümesi (Bu yazım da üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH’nın büyümesini anlatıyor.) http://www.mahfiegilmez.com/2012/01/ekonomik-buyume-ne-demektir.html







Yorumlar

  1. Üstad döktürmüssün gene ve çok doğru tespitler.Ve oranlara baktığımda üretimle değilde stoklarda malların elden çıkmasıyla bi ihracat artışı olmuş diyebilirmiyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Bir bölümü öyle oldu. Ama üretim de var.

      Sil
  2. 10 yilda ortamama yillik % 6,25 artis iyi artarak devamini dilemek en uygunu olur, cok iyi bir yazi tesekkuler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (2002 - 2012) 11 yıl. Ortalama % 5,7 eder. Ki o da iyi sayılır.

      Sil
    2. Evet 5 in ustu olsunda gelecek 10 yil hep iyilesme gelisme olsun

      Sil
    3. Merhabalar, yüzde 63'lük sabit fiyat artışını yıllara bölünce 1,63 kök 11 = 1,045 yapıyor ki bu da yıllık ortalama yüzde 4,5 büyümeye denk geliyor sanırım. bahsettiğimiz kb gsyh ise 1,44 kök 11 = yüzde 3,37 ediyor yıllık ortalama. Bir Çin değil ama yine de fena değil. Gelişmekte olan bir ekonomiden daha iyi performans beklemek gerekebilir belki.

      Sil
    4. Merhabalar, Mahfi egilmez ustadin ortalama hesabi yaninda tam kesin olarak yillik buyumeyi bilesik
      ortalama yillik buyumeyi (CAGR) hesaplanirken kok 10 ile hesaplanmasi gerekiyor.

      Sil
  3. Üstad , ekmek hesabınız beni çimdikledi adeta.. Yahu populasyonda , yâni doǧanlarla insan sayısı artıyor O eve iki ekmek giriyorsa 2 çocuk doǧduǧu zaman ekmek sayısı ailede kişi başına yarım adede düşüyor. Bu'da bilinçli bir aile planlamasının ne kadar gerekli olduǧunu gösteriyor. Yani bana göre ekonomi %2 büyümüş popülasyonda o ölçekte artmışsa şu büyük ölçekli Yatırımsız ortamda bunun anlamı hiç büyümedik hatta fakirleştiktir. Selâmlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet geçmişte izlenen her politika yanlış değildi.

      Sil
  4. Hocam bir önceki yazının altında sormuştum, üzerine yeni yazınız geldi. Bu yazı ile daha uyumlu oldu gibi. Geçtiğimiz günlerde Türkiye'ye gelip ekonomimizi yere göğe sığdıramayan Nouriel Roubini'nin söyledikleri ile ilgili ne düşünüyorsunuz? En basiti, çok bariz bir pohpohlama örneği olarak, Türkiye'nin yumuşak inişi başardığını iddia ediyor. Bana Türkiye'ye geldiği için her şeyi toz pembe göstermeye çalışıyor gibi geliyor. Bugün Güngör Uras da köşesinde buna değindi.

    Bildiğim kadarıyla Roubini'nin 2008 sonrası hiçbir tahmini tutmadı ama bizim basınımızda hala kendisine çok önem veriliyor. Yurtdışında bu kadar popülaritesi kalmadı ama hala kriz kahini unvanı ile bizim gibi ülkelere gelip cebini dolduruyor. Biraz dedikodu yapıyor gibi oluyorum ama bence Roubini ekonomistlerin en olmaması gereken pozisyonu temsil ediyor. Yeri geldiğinde dikkat çekmek için felaket tellallığı, yeri geldiğinde siyasetçilerden beter bir pohpohlama..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Para karşılığı davetli gelenlerin söylediklerini o kadar ciddiye almayın derim. Parayı veren düdüğü çalar.

      Sil
    2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
  5. Hocam iktisat öğrencisiyim bu konuyla ilgili havada kalan bir şeyler vardı. Ama hallettiniz çok teşekkürler. Elinize sağlık. :D

    YanıtlaSil
  6. Hocam elinize sağlık. Yumuşak iniş "biraz" sert oldu ve üstüne bu yazıyı da okuyunca kendimizi nasıl kandirdigimizi bir kez daha anlamış olduk . Teşekkürler

    YanıtlaSil
  7. 2001 Yılı: 68,3 mlr TL
    2002 Yılı: 72,5 mlr TL
    2012 Yılı: 117,8 mlr TL
    2002-2012 dönemi GSYH yıllık ortalama artış (11 Yıllık-baz yılımız 2001 Yılı): yüzde 5,1.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 117,5 / 72,5 rakamının 10'uncu dereceden karekökünü almak lazım ki o da yıllık %4,97 gibi ortalama büyümeye tekabül eder (bileşik hesap)

      Sil
  8. Hocam Tüik'in rakamlarına işine geldiğinde inanan işine gelmediğin de inanmayan sağ cenahtan sol cenahtan vatandaşlar için de bir çift sözünüz var mı. Ayrıca 4. dönemde yüzde 2.5 büyüyeceğiz diye atıp tutan şimdi de çark edip, sağı solu suçlayacak iktisatçı geçinenler için de bir çift sözünüz olacak mı. Siz ne düşünüyorsunuz.
    Yunus Ali

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kişilerle uğraşmak boş iştir.

      Sil
    2. Öyleyse Tüik'ten iktisatçılar özür dilemeli diyorsunuz hocam. Sonuçta kişiler önemli değil, önemli olan kurumlar. Kişiler egolarını yensin tabiki. Ben de size katılıyorum.
      Yunus Ali

      Sil
  9. Büyümedeki yabancı sermayenin ve sıcak paranın rolü nedir kısaca vurgu yapar mısınız lütfen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki ayrı bir yazıda yaparım.

      Sil
    2. Kısaca ifade etmek gerekirse çok ürkütücü boyutlarda diyebilir miyiz.

      Sil
  10. Hocam yaziniz icin tesekkurler.
    Ozellikle de giris kisminda 'Ayse Teyze' yaklasimiyla olayi basitlestirerek anlatmaniz iktisadi kavramlara asina olmayan insanlar icin cok faydali olmus. Politikacilar nominal/cari verileri kullanmayi severler, ancak, cari kavramlarin arkasina zaten uzun vadede cok gizlenmek mumkun degil. Bir yerde patlar...
    Gercekte ekonomide eski donemlere nazaran gore goze carpan bir buyume var. Ama bence daha onemlisi bu buyume ne ile gerceklesti. Yani neyi daha cok urettik son 10 yilda, bunu derinlemesine tartismaliyiz. Bir sonraki yazinizda bu konuya biraz detayli deginmenizi bekleriz hocam.
    Saygilar
    Cafer Bicer

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler. Bunu bir ara yazmıştım. Tükenerek Tüketmek başlıklı bir yazıydı. Bir daha yenileyerek yazarım ileride.

      Sil
  11. Bu bağlamda 2011-2012 GSYİH (GDP) Reel Büyüme : %2,25
    2011-2012 GSYİH (GDP) Nominal Büyüme : %8,4
    Olarak hesaplanır.

    YanıtlaSil
  12. Sayin hocam isvec ekonomisi ile turk ekonomisinin gercek rakamlarla karsilastirilmis bir kaynqk yada yazi varmidir teskkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende yok ama IMF WEO dan bulabilirsiniz sanırım.

      Sil
  13. demek ki tek başına faiz indirmek sorunları çözmüyormuş yapısal sorunlarımızı çözmedikçe asla gerçek anlamda büyük bir ekonomi olamayız mükemmel bir yazı olmuş hocam tşk

    YanıtlaSil
  14. hocam yazınız için teşekkürler. hocam peki Türkiye'nin potansiyel büyüme oranını %5 olarak biliyorum, bu potansiyel büyüme oranı neye göre hesaplanır.
    bir de TUIK ın açıkladığı imalat kapasite kullanım oranlarıyle ilgili, toplam imalattaki kapasite oranı nasıl hesaplanıyor hocam teker teker bütün imalat yapan firmaların çıktı bazında ne kadar üretim kapasitesine sahip olduğunu analiz etmek biraz zor değil mi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tşkler.
      Potansiyel büyüme oranını hesaplamak için çeşitli yöntemler var ama en basit olarak uzun yıllar ortalamasına (mesela 1923 - 2013) bakılarak ve son on yıla ağırlık verilerek bulunuyor.
      Bunu artık TCMB saptıyor. Seçilmiş işyerlerine her ay iki kez anket uyguluyorlar.

      Sil
  15. Hocam aklıma bir soru takıldı çıldırıcam cevabını bulamıyorum hocam biz örneğin dışarıdan araba aramalı yada hammadde gibi bir şey almak istiyorsak onu alabilmek için buradaki bankamıza onun bedelini tl cinsinden ödüyoruz. O halde biz içeride tl cinsinden istediğimiz kadar borçlanıp o parayı bankaya yatırıp istediğimiz kadar ithalat yaparız. Peki hocam bir ülke ithalat yapabilmesi ve cari açığını finanse edebilmesi içinde içeriye doların gelmesi gerekir diyoruz peki benim verdiğim örneğin içerisinde döviz olmasa bile ( dışarıdan yabancılar döviz getirmese bile ) ithalat yapabiliyoruz. Hocam bir şeyleri eksik biliyorum ama neresi çıkartamadım yardımcı olursanız sevinirim inşallah derdimi anlatabilmişimdir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Adsız bey / hanım ; ben sorunuzu anladım ayrıntılarıyla hoca cevaplayacaktır ama naçizane cevaplamaya çalışayım şimdi siz dışarıdan mal veya hizmet almak istediğinizde buraya tl cinsinden parayı ödediğinizde sizin bankanızda o kadar dövizi ithalat yaptığınız ülkeye göndereceksiniz yok ihracat yaptıysanız o kadar parayı da sizin ithlatat yaptığınız ülke sizin bankanıza gönderecek sizde o kadar tutarı ya döviz olarak alacaksınız ya da tl olarak alıcaksınız.eğer sizin dediğiniz kadar olsaydı siz ülkede tl cinsinden yüklü para bularak döviz sıkıntısı çekmeden ithalat yapabilirsiniz ama işin aslı o değil Türkiye'ye yeteri kadar döviz girmesse siz bankanıza tl ödeseniz bile o ithalat yaptığınız ülkenin bankasına döviz bulmakta sıkıntı yaşayacaktır. yalnız ithalat yaptığınızda onun kadar dövizi bankanz diğer bankaya nasıl gönderiyor o kadarını bilemiyorum. Onu değerli hocama sormak lazım.inşallah doğru anlatabilmişimdir hocam yanlışlıklarım varsa düzeltirseniz sevinirim
      Doğkan Aygün

      Sil
    2. En çok karıştırılan konulardan birisi bu galiba.
      Eğer ekonomide tek bir kişi ya da kurum olsa işin içinden çıkamazsınız. Ama bu ekonomide bankalarda milyarlarca dolarlık döviz var ve her yıl da ihtiyaçtan fazlası giriyor. Siz TL'nizi verip o döviz satın almış ve ithalatı yapmış oluyorsunuz. Eğer döviz azalırsa o zaman kur yükselir yani daha çok TL vermeniz gerekir.
      Bankaların birbirlerinde karşılıklı hesapları vardır. O nedenle fiziki gönderime gerek yok. Birbirlerine borç ve alacak yazarlar.

      Sil
  16. bu arada yazmayı unutmuşum demin hocam , bir de dolar bazında değerli TL den kaynaklı kişi başı milli gelirdeki sanal artışı analiz eden bir yazı yazarsanız çok memnun olurum hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mantık aynı yani yazıda ne dediysek aynısı kişli başı gelir için de geçerli.

      Sil
  17. büyüdüğümüz falan yok..çok etkileyici bir yazı...
    http://zoomlabakalim.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  18. Hocam elinize sağlık. Gene güzel bir yazı kaleme almışsınız. En son kısımda ekonomi eğitimi almamış olanlara yönelik hatırlatmalar eklemişsiniz ki onlar Vergi Müfettiş adayları.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tşkler. Ben kimseyi kastederek koymadım o paragrafı.

      Sil
  19. Hocam Reel GSMH ile büyüme hesaplanırken nüfus artışı faktörü kullanılıyormu?Yoksa o sadece Kişi başına DÜşen GSMH için mi kullanılıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Net büyüme hesaplanırken nüfus artışı düşülür. Ama günümüzde bu iş sadece kişi başına gelir hesabında yapılıyor.

      Sil
  20. Hocam bu yazınızdaki büyüme ortalamasına göre anormal bir dönem yaşamıyoruz. Yani Türkiye, açık vermeden büyüyemiyor, en fazla 1923'den başlanarak ortalaması alınan büyüme oranı kadar -gene ortalama olarak- büyüyebiliyor.

    Ragnar Nurkse aklıma geldi: "Fakir ülkeler, fakir oldukları için fakirdir."

    Hakan FIRAT

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet fark şurada 2000'ler öncesinde bütçe açıklarıyla büyüyorduk şimdi cari açıkla.

      Sil
  21. Hocam öncelikle teşekkürler,
    Müsaadeniz olursa kaynak belirterek yukarıdaki tabloyu sosyal medyada kullanmak isterim. Bilgiyi ne kadar yayabilirsek o kadar yararlı oluruz diye düşünüyorum.

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kaynak verdikten sonra hiç bir sıkıntı olmaz.

      Sil
  22. Hocam bankaların birbirlerinde hesapları var o nedenle fiziki gönderime gerek yok birbirlerine borç ve alacak yazar demişsiniz peki bu hesaplar ne zaman kapatılır ? Yani örneğin benim Amerika'daki bankaya dönem sonu 2milyar $ borcum olduğunda bu parayı onlara nasıl sağlarız herhalde hep borç alacak yazarak geçiştirilmeyecek değil mi ? Bu sistem nasıl dönüyor kısaca anlatmanız mümkün mü ? Birde hocam bu konuları hangi kitabın hangi bölümünde bulabilirim ?cevabınız için teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz bankanıza TL verdiğinizde sizin hesabınız kapanmıştır zaten. Bankanız kendisindeki dolarla bu borcu karşı tarafa öder. Eğer bir ülkede dolarlar bu işlere yetmez hale gelirse ya faizler yükselir daha çok dolar çekilir ülkeye ya da TL değer kaybeder ve siz dolar almak için daha çok para ödersiniz. Dışticaret ilişkilerini uluslararası ekonomi kitaplarında bulmak mümkün. Akreditif ile ilgili açıklamalar arasında vardır.

      Sil
  23. hocam yüksek faiz düşük kur politikası sizce Türkiye için sürdürebilir bir politikamı? Yabancılar reel sektörün üreterek bankaya koyduğu parayı kısa süre burada kalarak bir çırpıda kazanıyor hocam bu haksızlık değil mi ? Yoksa serbest piyasa ekonomisinin bizlere dayattığı bir kural mı? Bizim için düşük olan faiz yabancı için hala yüksek .düşük kurlada cebimizde olmayan paranın havasını yapıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer bir ülkenin ithalatı ihracatından yüksekse ve aradaki farkı turizm gelirleri vb ile kapatamıyorsa cari açık oluşur. Bu cari açığı kapatmak için de ya sermaye çekecektir ya da borçlanacaktır. Borçlanmak için de borç verecek olanların kendi ülkesinde elde ettiğinden yüksek faiz vermek durumundadır. Paraları yabancılara kaptırmamanın iki yolu var: (1) Kendi üretimini yapacak, (2) Daha az büyümeye razı olup daha az ithalat yapacak. Türkiye henüz ilk yolu beceremediği için 2012'de ikinci yolu seçmiş ve % 2,2 büyümüştür.

      Sil
  24. Hocam bu 117.8 tam olarak nasil bulunuyor, matematigi nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1998 = 100 endeksi ile fiyatlar 1998 yılı itibariyle sabitlenmiş oluyor. Yani üretilen malların sadece miktar artışlarına bakılmış oluyor. Bu endeksi 2012'ye kadar getirince karşımıza 117,8 çıkıyor.

      Sil
  25. hocam yukarıda iki arkadaş akreditif anlaşması cari açık meselesi hakkımda soru sormuşlar diğer bloğlarda da bu soruya çok değiniliyor mümkünse ya bir yazınızda ya da yeni çıkacak olan kitabınızda bunlara değinirseniz çok seviniriz? Hocam bu dediklerimi bir bütün halinde anca sizin yazdığınız yazılar veya kitaplar yansıtıyor.her soruyu kıymete alıp cevap verdiğiniz için size teşekkürlerimi sunuyorum
    Doğkan Aygün

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet nedense bu konu kafaları en çok karıştıran konulardan birisi bu konuda ayrı bir yazı yazmak gerekecek herhalde.

      Sil
  26. Sayın Hocam,
    Cari fiyatlarla GSYH ile sabit fiyatlarla GSHY arasındaki büyüme(%400- %63), bize enflasyonun 11 yıllık süreçte milli gelir etkisini göstermez mi ? Ben bu yazınızdan sonra hemen bu süreçte memura yapılan kümülatif maaş zamlarına bakmak istedim ve karşılaştığım bir haber diyor ki : ''2002-2012 arasında enflasyon artışı yüzde 142.3 olurken en düşük memur maaşı yüzde 363.9, ortalama memur maaşı ise yüzde 265 büyüdü'' Sizce bu inandırıcı mı, mümkün mü ??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer hesaplamayı yukarıdaki gibi cari değerler üzerinden yaparsanız mümkündür. Yani 2002'de maaş ne kadardı şimdi ne kadar diye bakarsanız buna benzer sonuçlar çıkar. Ama eğer artışa 2002 fiyatlarıyla bakarsanız yani enflasyonu girerek bakarsanız yukarıdaki sabit fiyatlarla GSYH hesabı gibi bir şey çıkar.

      Sil
  27. Hocam şu hususta bir fikir verebilir misiniz, bir vergi koyacak olsaydınız bu ne için olurdu ve nelere dikkat ederdiniz??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Vergi konulacak hiç bir alan kalmadı sanırım. Ama bir verginin en önemli özelliği herkesi kapsaması olmalı diye düşünüyorum. Hiç istisna olmamalı. Buna karşılık gelirden alınıyorsa mutlaka artan tarifeli olmalı. Dolaylı vergi olacaksa da yüksek oranlı olmamalı.

      Sil
  28. Siyasetçi demek yalancı demekmiş Hepsi mi böyle bunların acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu bir moda ve bütün dünya aynı yolu izledi. Krizleri yaratan olgulardan birisi de bu. Kendilerini zenginleşmiş hisseden insanlar borçlanarak harcamalarını artırdılar. Örneğin sahip oldukları konut öyle şişmiş bir değer ediyor gibi görünüyordu ki "en kötü olasılıkla satar borcumu öder daha ucuz bir eve çıkarım" diye düşündüler. Kriz patlayınca o konutun aslında sanılanın üçte biri kadar değer ettiğini görünce yıkıldılar.

      Sil
  29. Hocam, anlatildigi gibi buyumedigimizi yazmistiniz buradan takip edenler ve bilenler biliyor ve genelde yorumlar hep destekliyici sekilde.Peki hocam bu sert fren pembe tabloyu bozdumu yoksa bunu surdururler mi? Twitterda da bir yorum gordum gaz fren derken sanziman degildi diye. Saygilarimla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bana sormuşlardı "gaz tarafında mısınız fren tarafında mı" diye ben de "debriyaj tarafındayım" demiştim. Beklentilerin yarı yarıya ağırlık taşıdığı ekonomiyi arabaya benzetirsek dediğiniz gibi şanzıman dağılır.
      Büyümedeki bu sert düşüş önemli bir bozucu etki yaratıyor.

      Sil
  30. Hocam elinize sağlık yine çok önemli bir hususu kaleme alışmışsınız. Türkiye'nin GSMH verilerine nereden ulaşabiliriz? Size göre GSYH ve GSMH arasındaki fark, ne kadar önem arz eder; özellikle büyümede yabancı payı açısından? Büyümede istikrar açısından GSMH verilerinin, özellikle yükselen ekonomiler açısından daha ön planda tutulması gerekmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Eskiden hepimiz GSMH'ya (GNP) bakardık, sonraları batıdan gelen moda ile GSYH'ya (GDP) bakar olduk. Aradaki fark yurtdışından elde edilen ve yurtdışına sunulan faktör gelirlerinin farkıyla ilgilidir (net dış alem faktör gelirleri.)Çok önemli bir fark değil. Hangisini alırsanız alın sürekli aynı şeyi almak gerekir ki karşılaştırma yapılabilsin.
      Her ikisini de TÜİK sitesinden bulmak mümkün.

      Sil
    2. GSMH verilerini TÜİK sitesinde bulmaya çalıştım ama bulamadım.Sorun bende galiba yoksa site çok kullanışlı, içindeki arama motoru falan takdire şayan. TÜİK'in şeffaflık anlayışına yakışır bir site tasarlamışlar.

      Sil
    3. 1950 - 2010 arası veriler için buna bakabilirsiniz. Kalkınma Bakanlığı sitesinde istatistikler başlığı altında Ekonomik ve Sosyal Göstergeler. Link şöyle

      http://www.dpt.gov.tr/PortalDesign/PortalControls/WebIcerikGosterim.aspx?Enc=83D5A6FF03C7B4FC5A73E5CFAD2D9676

      Sil
    4. Çook teşekkür ederim hocam. Sağolun

      Sil
  31. Ölçümü dolar yada TL değilde altın gümüş yada pirinç fiyatlarına göre yapınca büyüme negatif çıkıyor.

    Sadece güney afrika kömür fiyatlarına göre bakarsak pozitif bir büyüme görmek mümkün

    Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  32. Merhabalar hocam

    şimdi hükümet 2012 yılı için cari açığı düşürmek için büyümeden fedakarlık yaptı. Peki 2013 yılında ne yapacaklar ki cari açık hem düşük kalacak hem de büyüme artacak bu yıl genel olarak cari açığın azaltılmasının sebebi tasarrufları arttırmak ve sonraki senelerde yatırımın finansmanını buradan mı sağlamaktı? sonuçta nasıl bir politika izlenecek ve size göre hangi politikalar izlense daha yapıcı olur? teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer Türkiye 2013'de % 4 büyüyecekse ister istemez cari açığı da büyüyecek. Çünkü henüz dışarıdan ithal edilenm aramalı ve sermaye mallarını burada üretecek aşamada değiliz. Yeni teşvik yasasının bu yönde ne zaman sonuç vereceğini bilmiyoruz. Ama henüz bir şey yok.
      Sonuçta Türkiye, geçmişte bütçe açığı vererek büyüyordu ve açık çok artınca frene basıyordu, şimdi de cari açık vererek büyüyor ve açık artınca frene basıyor. Biz buna "dur kalk politikası" diyoruz. Oysa % 5 dolayında bir büyümeye razı olup sürekli orada gitmeye çalışsak bu tür iniş çıkışlardan kurtulacağız.

      Sil
  33. Sayın Mahfi Bey, izninizle birşey sormak istiyorum. Büyümeyle cari açık ilişkisi kurulmasında, ne kadar cari açık o kadar büyüme gibi bir anlayış mevcut. 2011 yılında GSYH 773.980 milyon USD iken,
    cari açık 75.092 milyon USD. 2012 yılında ise GSYH 786.293 milyon USD iken, cari açık 46.935 milyon USD olmuş. cari açık/GSYH oranı 2011 de %9,7 iken, 2012 de bu oran %5,97 ye gerilemiş.
    2012 deki oranı, 2011 de gerçekleşmemesinin sebebi ne olabilir? Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. büyüme modeli

      Sil
    2. bir futbol karşılaşmasının sonrasında, muhabir teknik direktöre sorar. "nasıl yendiniz?". Hoca " 1 gol fazla atarak" :)



      Sil
    3. İşte ben bu artı golleri merak ettim.

      Sil
    4. Yanıt sorunun içinde gizli. 2011'de ekonomi % 8,8 büyümüş cari açık % 9,7 olmuş. 2012'de ekonomi % 2,2 büyümüş cari açık % 6'ya düşmüş. Önemli olan GSYH'nın daha büyük olması değil o yıl ne kadar büyüdüğü. Çünkü cari açığı zorlayan büyüme.

      Sil
  34. yabancı bir yatırımcının bizim ülkeye gelirken ve ülkeden çıkarken bütçe açığına , cari açığına , rezervlerine bakmasının sebebini gerekçeleriyle beraber söyleyebilirmisiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bütçe açığına ve cari açığa ülkeye getirdiği parama bişey olur mu acaba derken dikkate alıyor. rezerve ise ülkeye bişey olursa paramı çıkartırken karşılığı var mı merkez bankasında derken. Daha detaylı bilgi için daha detaylı bir makroekonomi kitabı edinmeni tavsiye ederim.

      Sil
  35. Konu ne kadar siyasilerin alanına giriyorsa o kadar çok yazılarınıza yorum geliyor Hocam. Aslında iktisat girmiyor tabi siyasiler giriyor yanlış alanlara:)Ayrıca Allahtan kişi başına GSYH artmış gibi gözüküyor da söyleyecek sözleri oldu siyasilerin. Yoksa haber programlarını magazin görüntüleri zaptederdi herhalde.
    Saygılar.Teşekkürler yazı için de.f.i.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi alanına siyasetçinin girmemesi diye bir şey olamaz. Önemli olan ülkenin imkanlarının içinde kalarak, aşırı zorlayıp borç filan yaratmadan bu işi yönetebilmek. Teşekkür benden.

      Sil
  36. Burak Korkusuz2 Nisan 2013 11:54

    Krizlerinde çıkış sebebi bu zaten. Ayağını yorganına göre uzatmayan ekonomilerin ayakları dışta kalıyor ve hasta oluyorlar. Nominal göstergeleri dikkate almamak gerek. Dünyanın kabul ettiği bu yanilgilari ise yadırgamamak gerekiyor çünkü tüm dunya olarak kendimizi kandiriyoruz. Bu göstergelerin arka planını iyi yorumlamak gerekir. Şimdiki duruma göre bunu yapmaktan başka seçeneğimiz yok.

    YanıtlaSil
  37. Burak Korkusuz2 Nisan 2013 11:55

    Krizlerinde çıkış sebebi bu zaten. Ayağını yorganına göre uzatmayan ekonomilerin ayakları dışta kalıyor ve hasta oluyorlar. Nominal göstergeleri dikkate almamak gerek. Dünyanın kabul ettiği bu yanilgilari ise yadırgamamak gerekiyor çünkü tüm dunya olarak kendimizi kandiriyoruz. Bu göstergelerin arka planını iyi yorumlamak gerekir. Şimdiki duruma göre bunu yapmaktan başka seçeneğimiz yok.

    YanıtlaSil
  38. Yunanistan niye iflas etti? - Birisi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarıda Burak Korkusuz'un yorumuna bakınız.

      Sil
  39. Hocam bir bankada yeteri kadar döviz olmasa bile ben banka aracılığıyla ithalat yapmak istesem yine de yapabilirmiyim ( yani ben bankaya tl yatırımcım bankada onun karşılığı döviz yoksa ithalat gerçekleşir mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankanın sizden istemiş olduğu döviz kurunu, siz kabul ettikten sonra, bankanın kasasında döviz olmasa bile, işleminiz geçekleşir. Banka bir şekilde o dövizi bulur. Ülkede döviz yok ise, döviz kuru fırlayacağından, ithalat yapmak cazip olmaktan çıkar. Böyle bir durumda siz ithalat yapmaktan vazgeçersiniz.

      Sil
  40. Mahfi Bey,
    Ekonomi bilginizi halka ulaştırmadaki yeteneğiniz, bizler için bir fırsat oluyor. Özveri ile yaptığınız ilkeli ve bağımsız duruşunuz ise saygıya değer. Ayrıca bu sitenin güncelliği ve tek tek cevaplama nezaketini göstermek için gösterdiğinizden emin olduğumuz ciddi fedakârlığınız ise takdire değer. İyi şeyler övülmeli ve karşılığını bulmalı ki sonrakilere yol olsun. Size içtenlikle teşekkür ederim. Yukarıdaki son yazınızla ilgili bir sorum mevcut, cevaplandırırsanız memnun olurum.
    Sabit fiyatlarla 2002 yılını baz aldığınızda yazınızdaki sonuçları gördük hep birlikte. Burada anladığım fiyatlar 2002 yılına göre sabitken , üretim miktarı ne kadar artmış ona bakılıyor. Ancak ara yıllarda daha önceki yıllarda olmayan üretimler yapılmaya başlanmışsa ( Örneğin; yeni teknoloji,savunma sanayi vb. üretimleri) bu hesaplamada bunlar nasıl etki ediyor?
    Mustafa Köprü

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Ben de bu siteye yorum yapan ve üst düzey bir tartışma ortamı yaratan herkese teşekkür borçluyum. Hayatta en sevdiğim şey bildiklerimi paylaşmaktır. O nedenle bu sitede karşılıklı yorum yapmaktan mutlu oluyorum.
      Sabit fiyatlar 1998 yılını 100 alarak başlatılmış bir endeks. Bunu TÜİK yapıyor. Bütün dünyada da mevcut bir uygulama. Amaç fiyat artışlarını arındırıp miktar artışını bulabilmek. Sizin konu ettiğiniz yeni teknoloji, yeni ürün vs hepsi GSYH hesabının içine girdiğinden bu hesaba da giriyor. Yani 2000 yılında olmayan bir alet 2009 yılında icat edilip hesaba girdiyse o anda GSYH hesabına giriyor. Çünkü burada toplumda bir yılda üretilen bütün malların satış fiyatları alınıp toplanıyor ve fiyatlar 1998 fiyatına dönüştürülerek arındırılıyor.

      Sil
  41. Sayın Hocam;
    Bu tarz hesaplamalarda işin içine parasal değerler girdiğinde kafalar karışıyor ve farklı hesaplamalar nedeniyle de görülen resimler farklı yorumlanıyor.Biz işletme yönetimimizde parasal kavramlardan çok miktarsal değerlendirmelere daha çok kıymet veriyoruz.misal: 2011 senesinde 10.000 ton üretim yaptı isek,2012 senesinde de 11.000 ton yaptı isek reel olarak %10 büyüdüğümüzü düşünüyoruz.tabii ki buna bağlı yorumlarda fiyatlarımızın(satış-maliyet..) bir önceki ya da daha önceki senelere göre artıp azaldığına da bakıyoruz.Sizce yanlış mı yapıyoruz.genel ekonomide de bu şekilde bakılamaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle doğru yapıyorsunuz. Yukarıda sabit fiyatlarla hesaplamada anlatmak istediğim de bu zaten. Ne var ki konu ekonominin bütünü olduğunda ton, metre, adet vb toplanamayacağı için hepsi fiyat üzerinden değerlendiriliyor ve 1998 fiyatları uygulanınca miktar artışı hesaplanmış oluyor. Mantık aynı. Buna karşılık siyasetçinin işine gelen ekonominin 4 kat büyümüş göründüğü cari fiyatlarla değerlendirme.

      Sil
  42. malum sert iniş oldu oldu hocam

    1 yıl içinde ödenmesi gereken 150 milyar + cari açık eklersek 200 -210 milyar dolar finansman ihtiyacı olacak ,

    2013 de için sizin hocam %3 büyüme tahmininiz geçerlimi

    YanıtlaSil
  43. Hocam, aklıma takılan bir hususla ilgili görüşünüzü merak ediyorum. husus şu: 2012 yılında sabit fiyatlarla mal ve hizmet ihracatı 32,2 milyar TL, mal ve hizmet ithalatı ise 32,8 milyar TL olmuş. neredeyse birbirine eşit. ancak TCMB'nin yayınladığı ödemeler dengesi istatistiklerinde (mal ihracatı + hizmet gelirleri) toplamı, (mal ithalatı + hizmet giderleri) toplamının %83'ü kadar. bu farklılığın nedeni nedir? nominal dolar cinsi mal ve hizmet ihracatı, mal ve hizmet ithalatının %83'ü iken (altın ticareti dahil) neden GSYH hesaplarında bu oran %98 oluyor? mesela 2010 yılı verilerinde çok az bir farklılık var. 2012 yılında bu fark epey açılmış.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunun anlamı şudur: Demek ki bizim ithal ettiğimiz mallar ile ihraç ettiğimiz mallar fizik miktar olarak yakın miktarda ama ithal ettiğimiz malların fiyatları ihraç ettiklerimize göre daha hızlı artmış.

      Sil
    2. Hocam, TÜİK'in verilerine tekrar baktım. genel ihracat fiyatlarında (deflatör) %2,76 genel ithalat fiyatlarında ise %5,49 artış olmuş. sizin dediğiniz gibi ithal malların fiyatı daha hızlı artmış ama yine de bu derece büyük bir farkı tam olarak açıklayamıyor. enteresandır önemli sayılabilecek farklar sadece son 2 yılda mevcut. daha önceki yıllarda böyle büyük farklılıklar yok.

      Sil
  44. Merhabalar hocam bir sorum olacaktı cevaplarsanız sevinirim.
    Bir ülke hangi durumda ticaret dengesi açığını finanse etmek için yurtdışından
    borçlanmalıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dışticaret dengesi cari dengenin bir parçasıdır. Eğer ülke cari açık veriyorsa ve ülkeye gelen yabancı sermaye yatırımı yeterli değilse açığı finanse etmek borçlanmak zorundadır.

      Sil
  45. hocam merkez bankası başkanı düşük faiz dengeli büyüme politikası izleyeceklerini söyledi faizler daha da düşecek gibi gözüküyor nerdeyse tüm dünyada düşük faiz politikası izleniyor bu süreç sizce daha ne kadar devam edecek?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım az kaldı. Seneye bunun acısı çıkmaya başlar.

      Sil
  46. Hocam merhaba,halkın ekonomi bilimine açısını değiştirdiğiniz ve toplumumuzun ortalama ekonomi bilgisini hergün daha yüksek düzeylere çektiğiniz için çok teşekkürler.Bazıları için farkına varmak zor olsa da çok önemli bir misyonu keyif alarak yapmanız çok büyük övgüyü hak ediyor.

    Bir sorum olucak.Merkez Bankalarının altın karşılığı para bastığı dönemde, Merkez Bankalarının altın rezervlerinin değeri dolaşımdaki paraya eşit mi oluyodu?

    Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Altın belirli bir oranda temsil ediliyordu. Mesela 1944'de Brettoın Woods anlaşması sonrasında 1 ons (yani 28,5 gram) altının karşılığı 35 dolar olarak sabitlenmişti. Bu durumda 1 USD = 1,22 gram altın ediyordu. Ve Amerikan Hazinesi 35 doları getirene 1 ons altın vermeyi taahhüt etmişti.

      Sil
  47. Sn. Eğilmez,

    GSYH hesaplanmasında ihracat da kalemlerden birini oluşturuyor. Son yıllarda İran'dan yaptığımız doğalgaz ithalatını stoktan yaptığımız altın ile ödedik sanıyorum ve ihracat kalemine ekledik. Bu etkenin göz önüne alınması gerekirmiydi 2012 büyümesi hesaplanırken ?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.

      Biyo-medikal mühendisliği doktoru olarak sayenizde ekonominin matematiğini azıcık da olsa anlamaya başladım. Büyük bir eksikti benim açımdan. AB ülkelerinde liselere basitleştirilmiş ekonomi dersleri koymayı düşünüyorlar. Vatandaşlık bilgisi dersi kadar elzem bence. Yeniden çok teşekkürler.

      Peki nasıl bir düzeltme olmalıydı ? Büyüme ne olurdu o takdirde ?

      Teşekkürler.

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim.
      Bence 2012 düzeltmesi yanlış bir düzeltme değil. Yanlış olan bir iki yıl % 9 dolayında büyüyüp ardından yüzde 2'lere düşmek. Türkiye'nin yapması gereken şey potansiyel büyüme oranı olarak kabul edilen % 5'ler dolayında istikrarlı büyümeyi yakalayabilmek. Aksi takdirde bu inişler çıkışlar ve tekrar inişler yatırımcının karar almasını son derecede zorlaştırıyor.

      Sil
  48. Hocam, cok merak ettigim bir konu var bu global ekonomide:
    KB GSMH degeri 10,500 dolar olan bir ulkeyiz. Ben GSMH 900 dolar olan bir ulkeye bir is yaptiriyor isem ve bu isin degeri 900 dolar ise, bu ulke icin onun gelir degeri - kendi algimizla - 10,500 dolar midir?
    Saygilarimla,
    Aysin

    YanıtlaSil
  49. hocam geçenlerde asaf savaş akat hocamız altın ticareti ile büyüme arasındaki ilişkiyi ve büyümeye olan etkisini anlatan bi yazı kaleme almıştı. hocam ben altının büyümeye olan etkisini tam idrak edemedim acaba anlatabilir misiniz

    YanıtlaSil
  50. Mahfi hocam, kayıtdışı ekonomi sözkonusu olduğunda, Türkiye'nin tamamı kayıtlara ve istatistik verilere dayanan yıllık büyüme oranları konusunda ne kadar gerçekçi olabildiğini sorgulamamız gerekmez mi ? Zaten Türkiye'yi ayakta tuıtan ve insanların karnının iyi-kötü doymasını sağlayan da bu kayıt dışı ekonomi değil mi ? Türkiye ekonomisinin en iyimser tahminle yarısı kayıt dışında olduğuna göre, hesaplamalara bu çok büyük sapma sebebini katabilmenin bir yolu yok mudur ? Formüllerin en sonuna, formülden elde edilen rakamın % 50'si gibi bir sabit sayı ilavesi yapılsa, bu şekilde elde edilen rakamların kayıt dışı ekonomi de dikkate alınarak, kayıtlı olanın üstüne KAYIT DIŞI DA ilave edilerek çok daha doğru ve sağlıklı olması sağlanamaz mı ?

    Saygı ve hürmetlerimle,
    Deniz Soysal

    YanıtlaSil
  51. Sayın hocam konu biraz da iktidarın performansını değerlendirmek olduğuna göre... daha önceki dönemlerle bu dönemi bu yöntemlerle kıyaslasaydık daha anlamlı sonuçlar çıkarabilirdik sanırım. ya da bu dönem ile diğer ülkelerin performanslarını karşılaştırsaydık..

    YanıtlaSil
  52. Hocam ellerinize saglik, gercekten cok bilgilendirici bir makale olmus!

    Yanliz benim kafama takilan bir nokta var, bu "fiyat artışlarından kaynaklanan sanal büyümeye" enflasyon diyebilirmiyiz?

    Eger öyleyse:

    Benim tam anliyamadigim bolca enflasyonlu 1991 - 2001 yillarinda Dolar Cinsinden GSYH yerinde saymis, herhangi bir sanal büyüme dahi olmamis:
    1991'de 202 milyar Dolar olan GSYH, 2001'de 195 milyara Dolara düsmüs.

    yani:
    2002 – 2012 Dolar cinsinden 3,4 kat büyüme
    1991 - 2001 Dolar cinsinden yerinde sayma

    Benim anlamaya calisdigim 1991 - 2001 arasi GSYH Dolar Cinsinden nicin yerinde saymis, neden fiyat artışlarından kaynaklanan (Dollar bazinda) bir sanal büyüme olmamis.

    Hocam kisaca cevap verebirliseniz, cok mutlu olurum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çünkü 2000 öncesinde enflasyon kadar kur ayarlaması yapılıyordu. Yani ne kadar enflasyon varsa dolar kuru da ona göre belirleniyordu.

      Sil
    2. Hocam cevabiniz icin cok tesekkür ederim, sizi ikinci bir soru ile rahatsiz edecegim.

      Hocam, uzunca internette arastirdim ama bir türlu cevap bulamiyorum.
      Asagidaki iki söylem dogru mudur, degilse nicin degildir, kisaca bir iki cümle ile aciklayabilirseniz cok sevinirim.

      a) 1987-1997 GSYH verileri ile 1998-2012 GSYH verileri birbirleriyle tam olarak karsilastiralamaz cünkü:

      1987-1997 GSYH "SNA" göre hesaplanmistir
      1998-2012 GSYH "ESA 1995" göre hesaplanmistir

      b) 1998-2012 GSYH "ESA 1995" göre hesaplanmamis olsa dahi 1987-1997 GSYH verileri ile karsilastiralamaz cünkü:

      1987-1997 GSYH hesaplanmasinda baz yili 1987'dir
      1998-2012 GSYH hesaplanmasinda baz yili 1998'dir

      Sil
    3. Kısmen doğru ama bu tümüyle karşılaştırılamaz anlamına gelmiyor. Çünkü o zaman her yıl yenilenen TÜFE serileri de birbiriyle karşılaştırılamaz olur.

      Sil
    4. Hocam, ikinci sorum aslinda enflasyon ile ilgili degil, GSYH nin hesaplanmasiyla ilgiliydi. Yani bir 1987 serisi GSYH ile bir 1998 serisi GSYH "tam" olarak karsilastrilamaz diye düsünmüstüm cünkü baz yili ve hesaplanma sekli farkli diye.

      Sil
    5. Evet ama bütün dünyada aynı yöntemle karşılaştırmalar yapılıyor. Özellikle IMF GSYH hesaplamalarında esas alınacak standart kuralları belirleyip açıklıyor. Üye ülkeler de bu yönteme uygun olarak istatistik hesaplamalarını yapıyorlar. Bu kurallar değiştikçe GSYH hesapları da değişiyor. Ve geriye doğru bazıları oldukça eskiye gitse de düzeltmeler genellikle on yıllık bir geçmişi kapsıyor. Tabii her ülkenin kendi özel durumundan kaynaklanan farklılıklar da ayrıca işin içine giriyor. Buna karşılık karşılaştırmalarda yine farklı hesaplamalara göre yapılan GSYH'lar ele alınıyor.

      Sil
  53. Hocam rica etsem GSMH kalemlerini sayabilir misiniz? Kafam karıştı sanırım biraz...

    YanıtlaSil
  54. Reel Gsyih hesaplamalarında hangi yıl sabit fiyat için kabul ediliyor acaba?

    YanıtlaSil
  55. 2002 de okula giderken günde 25kr harçlık alıyordum. 2012 de günde 10 TL harçlık almıştım. ben 40 kat büyümüşüm ona bakarım :) Keşke biriktirseydim paralarımı :)

    YanıtlaSil
  56. Hocam iyi akşamlar,
    2005 ve 2006 yıllarının reel GSYH sını hesaplarken baz yılımız hangisi olursa daha doğru olur?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı