Analitik Düşünme Yeteneği Nasıl Geliştirilir?


Türk eğitim sistemi, merak eden, sorgulayan, aldığı yanıtların doğru olup olmadığı ya da kesin olup olmadığı üzerinde duran, aldığı yanıtla tatmin olmayınca araştıran insanlar yetiştirmeye yönelik olarak kurgulanmış bir eğitim sistemi değil. En baştan sorgulanması doğru olmayan alanlar belirleniyor ve daha küçücük yaştayken bunlar çocuğun beynine işleniyor ve o zaman da merak etme, araştırma, aldığı yanıtla tatmin olmayıp derinleşme gibi yetenekler kısıtlanmış oluyor. Kısıtladıklarımız analitik düşünmenin başlangıç noktaları. Nedenler, niçinler, nasıllar, neden - sonuç ilişkileri kurulamayınca kabuller, ön yargılar, büyüklerin dedikleri doğrudur yaklaşımları, söz uçar yazı kalır deyişleri ön plana çıkıyor. Öyle olunca da toplum sürekli kendini tekrarlayan dogmaların esiri oluyor.

Avrupa’yı ortaçağda bir karabasan gibi saran bu dogmatik yaklaşım tarzı sonunda cadılık gibi saçma sapan bir saplantıyı toplumsal bir teori düzeyine kadar taşımıştı. Avrupa’nın bu beladan bu saplantılardan kurtulması dinde reformun getirdiği aydınlanma çağıyla oldu. Oysa ortadoğu, tam tersine başlangıçta bilime yönelik bir yapı taşırken iş fizik bilimlerden sosyal bilimlere dönmeye başlayınca analitik yaklaşımı terk ederek kabuller yaklaşımına döndü. Ortadoğuda bu yapıdan çıkışa yönelik ilk ve tek adım Mustafa Kemal Atatürk hareketidir. Onun da tamamlanamadığı bugünlerde çok daha net bir biçimde görülebiliyor.

Analiz yapamayan insanlar senteze de varamazlar. Yani bütünü göremezler. Hep bölük pörçük parçaları görür ama resmi bir türlü bütünleyemezler.

Analitik düşünceye nasıl ulaşılır? Asıl konumuz bu sorunun yanıtını verebilmek. Çoğu insan matematik çalışmanın analitik düşünme yeteneği kazandırdığı düşüncesindedir. Eğer bu görüş doğru olsaydı bizim insanlarımızın analitik düşünce yapısına sahip olması gerekirdi. Çünkü bizim çocuklarımıza üniversite giriş sınavları da hedef alınarak en çok matematik ve fen bilimleri öğretiliyor. Okullarda, kurslarda, dershanelerde hep bu derslere ağırlık veriliyor. Ama sonuçta Çinlilerin birinci olduğu analitik matematik yarışmasında bizim çocuklar sondan ikinci oluyorlar. Çünkü uluslararası sınavlarda ezber dışı sorular soruluyor. Formülü yazmak yetmiyor, oradaki filanca harfin ne anlam taşıdığını da yanıtlamak gerekiyor. Bizimkiler formülü herkesten önce yazsa da harfin anlamı konusunda takılıp kalıyorlar.  

Analitik düşünme yeteneğini geliştirmenin çok basit bir yolu var: Polisiye roman okumak. Polisiye romanlarda dedektif iz sürer. Ve bunu yaparken sürekli akıl yürütür, ipuçlarını birbirine bağlar, sorular sorar aldığı yanıtları değerlendirir. Bu açıdan Arthur Conan Doyle’un detektifi Sherlock Holmes, Agatha Christie’nin detektifleri Hercules Poirot ve Miss Marple, Maurice Leblanc‘ın kibar hırsızı Arsene Lupin ideal tiplerdir. Akıl yürütmenin duygularla karıştırılması ve bir beceriksizlik karmaşasına dönüşmesi konusunda en eğlenceli tipleme ise sinemada Peter Sellers’ın canlandırdığı Müfettiş Clouseau’dur.  

Matematik ve fen bilimleri derslerim ortaokul ve lisede iken zayıftı. Ama edebiyat, felsefe, mantık, psikoloji ve sosyolojiye düşkündüm. Sürekli roman okur, felsefe denemelerini incelerdim. O arada bir yandan da polisiye romanları okurdum. İyi kötü analitik düşünme yeteneğine sahip olduğumu sanıyorum. Ve bunu fen bilimleri çalışmaktan çok, polisiye roman okumaya olan düşkünlüğümden kaynaklandığı kanısını taşıyorum. Özellikle Sherlock Holmes romanları ve Agatha Christie romanlarının bende analitik düşünme yeteneğini geliştirdiğini sanıyorum.

Bugünlerde elimde Ransom Riggs’in yazdığı Sherlock Holmes El Kitabı adlı kitap var. Kitabı okurken bu düşüncem daha da pekişti. O zaman anladım ki ben bu tür kitapları okurken detektifle birlikte düşünmüş, merak etmiş, aramış ve bulmuşum.

Türkiye’de polisiye roman edebiyatı, analitik düşünme eğiliminin gelişmeyişine paralel bir gidişat izlemiş ve yaygın bir gelenek haline gelememiş. Geçmişte tek tük denemeler olsa da bizim edebiyatımıza yerleşmiş değil bu tür. Bu konuda son yıllarda bazı gelişmeler oldu. Ahmet Ümit bu alana derin bir soluk getirdi. Polisiye olmayan kitaplarında bile tıpkı polisiye romanmış gibi analitik düşünmeye ışık tutacak adımlara yer verdi hep.  

Televizyonda şu sıralarda Galip Derviş adlı bir dizi oynuyor. Galip Derviş, aşırı titiz, simetri takıntıları olan ama olay yerinde inceleme yaptığında neler olup bittiğini çıkarabilen bir analist. Hiç kimsenin görmediği ayrıntıları görebiliyor ve oradan giderek neredeyse bire bir tutacak tahminler yaparak olayın oluşunu, hatta geçmişini ve suçluyu tanımlayabiliyor.

Günümüz düşüncesi böyle olmak yani iyi bir gözlem yeteneğine kavuşmak ve sürekli sorgulamak zorunda. Aksi takdirde çevrede olup biten birçok olayı sadece seyretmiş olarak kalabiliyor insan.

Bana analitik düşünce yeteneği nasıl geliştirilir diye soranlara verebileceğim en iyi yanıt Sherlock Holmes maceralarını ve Agatha Christie’nin romanlarını okuma öğüdü oluyor. Bir şey daha var doğal olarak. Ki o analitik düşünmeden çok varılan sonuçları değerlendirmek ve belki doğru bir senteze ulaşabilmek için çok önemli: Her türlü değer yargısından ve ön kabullerden kurtulmak. İnsan ön kabulle veya değer yargısıyla başladığı bir sorgulamada doğru sonuçlara varamaz.       

Yorumlar

  1. Sevgili Hocam,
    Sizin yazılarınızı gerçekten olumlu buluyorum ve fırsat buldukça okuyorum. Ben burada belki de ilk defa düşüncenizin büyük bir kısmına katılmadığımı söylemek istiyorum. Çünkü saydığınız polisiye romanlarının neredeyse sonunda suçluyu tahmin edemezsiniz. Çünkü yazar sizin tahmin edeceğinizi zaten biliyor ve bunda haklı olsaydınız bu kadar tutulamazdı. Kitapların son 3 sayfasında katili hiç tahmin edilmeyen biri olarak gösteriyor. Burda asıl analitik düşünmeyi Suç ve ceza da Dostoyevski yapıyor.Cinayeti işleyen belli ama insan zihnini o kadar yoruyor ki insanı zorluyor.Analitik düşünme daha doğru algoritma becerisi bilgi birikimi sayesinde bilgilerin süzülmesine yol açtığında oluşur.Bir insan sevmese bile bir şeye ilgi duyarsa o konu hakkındada bilgi birikimine sahip olur.Türkiye deki insanların yani halkımın temel sorunu kitap okumamak araştırmamak ve sonucu hemen bir bağlamaya çalışmak.Benim görüşüme göre analitik düşünme her çeşit kitap okuyarak, beynimizi yorarak kazanılır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dostoyevki'nin bütün eserleri ama en başta Suç ve Ceza baştan aşağı bir psikolojik inceleme gibidir ve analiz yeteneğini geliştirmede çok yararlıdır.
      Amaç katili tahmin etmek değil burada. Çünkü dediğiniz gibi yazarlar daima bir iki bilinmeyeni (ki en kritik olanlar onlardır) sona bırakırlar. Amaç ipuçlarını değerlendirmek ve tahmin yürütebilmektir. Tahmin tutmasa da önemi yok. Önemli olan neden sonuç ilişkilerini kurabilmektir. Bizim insanımız o ilişkiyi kuramıyor.

      Sil
    2. Sayın Adsız: Analitik düşünce kadar Türkçe'mizin yazım kurallarına da önem vermeliyiz. -De, -da eklerini nerede ayırıp nerede bitişik yazacağımızı ancak çok okuyarak pekiştirebiliriz. Lütfen amacımın hırpalamak olduğu düşünülmesin. İnternet ortamında dilimizi yanlış kullanmak neredeyse moda. Bunu kırmak için tepki vermeliyiz.

      Mahfi bey, yazınızı çok önemli buluyorum ve hemen 16 yaşında lise 3 öğrencisi oğlum için ağabeyine önerdiğiniz romanları sipariş ettim. Dilerim okuma alışkanlığına ilaç olur. Saygılarımla...
      (Bir önceki yazımda tümce düşüklüğü vardı.Silmeniz ricasıyla)

      Sil
    3. Teşekkür ederim.
      Yeni kuşağa okuma alışkanlığı vermek pek kolay değil ama umarım başarılı olursunuz.

      Sil
    4. Tabiki de kitapların çok büyük etkisi var. Arkadaşın biri katili bulmak imkansız demeye çalışmış. Hayır değil. Çoğu zaman yazarın okuyucuyu sokmaya çalıştı buhrandan çözüyorum olayı. Gösterilenden ziyare gösterilmeyene odaklanırsanız her şeyi görürsünüz. Saygılarımla.

      Sil
    5. Merhaba hocam bir ekonomi öğrencisiyim.Sizi daha önce ekonomiyle ilgili yazilarinizla takip ediyordum.itiraf etmeliyim ki ekonomi de sizin yazılarınız da hiç ilgimi çekmedi ve çekmiyor.Ama yakın zamanda geçmişimle yuzlestigimde bu analitik düşünce yeteneğimi keşfettim.Ama söyle ki bir konuyla ilgili bu yeteneğimi kullanmam için hem o konuya ilgili hem de o konuyla alakalı bilgili olmam gerekiyor.Yani bu yeteneğimden eminim.En azından ortalamanın üzerindedir diye düşünüyorum.Simdi konunun sizinle alakalı kısmına gelicek olursak bu yetenegi barındıran biri olarak bunu geliştirmek için ne gibi yollara basvurmaliyim.Yukarida bazı önerilerilerde bulunmussunuz ama bunlar bu yeteneğe daha uzak kişiler için geçerlidir diye düşünüyorum.Okur ve cevaplarsanız sevinirim.İyi günler,saygılar:)

      Sil
  2. İlk ve orta öğretimi geçtim, özgün şeyler ortaya koyması beklenen yüksek lisans ve doktora çalışmalarında dahi, tez danışmanları kendi öğreti ve bilgi çerçeveleri dışına çıkmaya çalışan öğrencilerine tavır aldığı müddetçe gelişme gösteremememiz normal diye düşünüyorum.

    Maalesef akademik camiada öğrencilerinin kabukları dışına çıkmasını istemeyen çok hoca var. Destek olmasını beklediğiniz yerden yiyorsunuz en büyük darbeyi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru. Bu eskiden böyle değildi. Şimdi çoğu üniversite lise eğitimine benzer ezbere dayalı, araştırmaya kapalı bir sistem içinde.

      Sil
  3. Azicik da olsa Bilim Felsefesi okumadan asla:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu çoğu kez ben de anlattım. Sadece bilim felsefesi de değil. 20. yüzyılın birikimi çok fazladır. Ve bu birikimi atlayarak 21. yüzyılı anlamak gelişen olayları analiz etmek çok zordur (hatta imkansız.)O birikimi anlamak için de Marx'ı, Darwin'i, Freud'u ve Childe'ı okumak gerek. Yazıda değinmemiş olsam da benim kendi çapımda analitik düşünme yeteneğimin gelişmesinde bu dört yazarın kitaplarının çok etkisi olduğunu sanıyorum.

      Sil
    2. hocam bu konuda bir izlenimim var paylaşmak isterim.
      türkiye de bazı yayınlar var bir iki kez bunlara rastladım.
      dini hassasiyeti olan insanlara yukarıda saydığınız bilim adamlarının yabancı olması
      sebebiyle bunların hepsi kafirdir, gavurdur, gibi yaftalamalarla karalama politikası
      yapmaktalar. açık açık bunları okumayın denmektedir.
      buradan ülkede bilimin nasıl baltalandığını açıkça görmekteyiz.

      Sil
    3. Ne yazık ki bunlar etkili olabiliyor.

      Sil
    4. Ömer bu söylediklerine nerede şahit oldun bilmiyorum ama hiçbir muhafazakar vatandaş ya da İslam alimi "bu kitabın yazarı gavur, bunu okuma" şeklinde yorum yapmaz. Eğer Musevi ya da Hristiyan bir yazar İslam tarihi kitabı yazmışsa ve bu kitapta asıl amaç İslam'a inananların inançlarını sarsmaksa öyle bir durumda bu cümleyi kurabilirler. Ama kimse çıkıp da senin polisiye romanına vs. böyle yorum yapmaz. Yazık ediyorsunuz, ayrıştırıyorsunuz.

      Sil
    5. Aslında bu tip yorumlar çok yapılıyor. Hatta bunu Aziz Nesin'in kitapları için bir öğretmenin yaptığına şahit oldum. Bu kafirin kitabını okutmayın çocuğa diyerek çocuğun annesine çıkıştığını biliyorum.

      Sil
    6. Sayın anonim 09.28 romantik bir düşünceyle yukarıdaki söylemin gerçek olmadığını savunmuşsa da, "Bu kitabın yazarı gavur, bunu okuma" şeklinde yorum yapanlar çoğunlukta. En hafifinden; Kur'an-ı Kerim ve islamiyetle ilgili kitaplar dışındaki şeyleri okumak malayani kabul edilip boşa zaman geçirmek olarak adlandırılıyor.

      Sil
  4. hocam bence eksikliğini başarısızlığımızın altında yatan husus : hayatta maddi değerlerin gereğinden çok ve yanlış biçimlerde ön planda olup merak (curiosity) duygusunun küçükken belli koşulların zorlamasıyle öldürülmesi, öldürülmediyse de belli bir disiplin süreciile bir takım sonuçlara kanalize edilmesinin eğitim sistemimizde (okuldan bahsetmiyorum, önce aile) bir yerinin olmamasıdır. Sırf matematik ve fen tabi ki insanın yetişmesinde kafi değildir. Ama dedektif romanlarının analitik düşünceyi geliştirdiğini söylemke bence abartı olur, hele ki Ahmet Ümit romanları, aman diyeyim :) Hocam eksikliğini duyduğumuz öğrenme aşkının paradan, puldan, mevkiden üstün olduğunu çocuklarımıza aşılamak. Avrupa medeniyeti kimi zaman kelleyi koltuğa almış, kimi zama açlık hastalık ve savaşlarla uğraşmış b/ilim adamlarına çok şey borçludur. Bkz. Galile, Kepler, Curie, Newton ve niceleri.
    Not: Sherlock Holmes hikayelerini ben d okurum ancak bu öyküleri salt analitik olma babından ele almayın lütfen; Holmes hikayeleri İngiltere'nin en ağrılı süreçlerinden biri olan Sanayi Devrimi arka planından akar ve Holmes insani özellikleri açısından hiç de örnek alınacak br kişilik taşımaz, hayata mekanik bakışı, yoksulları küçümser tavrı vs.

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Holmes'in insani özelliklerinin örnek alınmasını söylediğimi hatırlamıyorum. Ben adamın analitik düşünce yeteneğinden söz ettim.

      Sil
  5. Hocam,
    Yazinizi cok begendim, tamamen katiliyorum. Analitik dusunme sadece matematikle kazanilabilecek bir yeti degildir. Okuyup, arastiran herkes bu dusunce yetenegine sahip olabilir. Ayrica Jean Christoph Grange ve Glenn made'in kitaplari da bahsettiginiz kategoride degerlendirilebilir. Ozellikle Grange'in Kizil Nehirler ve Siyah Kan; Made'in Sakkara'nin Kumlari isimli romanlari bu konuda yazilmis essiz kitaplardir.
    Saygilar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Grange'ın buluşlarını ve örgüsünü ben de beğeniyorum. Glenn Made'i okumadım ilk fırsatta okuyacağım.

      Sil
  6. HOCAM
    Şuan öğrenciyim ve ekonomi kıtapları okuyorum ekonomiyi bu kadar güzel anlatan birini görmedim.Bilgisayarı açtığımda artık ilk işim sizin bloğunuza bakmak oluyor.Bende böyle bir bağımlılık yaptığınız için size minnettarım bir öğrenci olarak paylaştığınız bilgiler çok işime yarıyor.
    SAYGILAR...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazılarımın yararı olduğu için çok seviniyorum. Teşekkürler, başarılar.

      Sil
    2. Hocam kural ezber oluyor kuralsiz hicbir sey olmuyor tam bir muamma

      Sil
    3. Kurallar ezberlenebilir sorun yok. Analitik düşünce o kuralın niçin var olduğunu, dayanaklarının neler olduğunu ve mantıklı olup olmadığını sorgulamakla başlar. Bizde öğretilmeyen şey budur. Kurallar vardır, ezberlenecektir ve sorgulanmayacaktır. Oysa özellikle özünde insan ve toplum davranışlarının yer aldığı sosyal bilimlerde zaman değişir, insanların ve toplumun yaşama bakışı değişir. Eğer o sorgulamadığımız kuralları bunlara uydurmaya devam edersek doğru sonuçlara varamayız.

      Sil
    4. kuralların sorgulanmaması konusundaki görüşünüz çok doğru çünkü kural sorgulandığı takdirde yine aynı sonuca ulaşılmaktadır.
      gereksiz yere zaman ve enerji kaybına yol açmaktadır.
      teşekkür ederim.

      Sil
    5. Kurallar sorgulanmalı, hatta mümkünse yeni kurallarda getirtilmelidir. Yoksa Dünya'nın halen daha düz olduğunu varsayabilirdik. Öğretmenim ayrıca her yazılan yoruma vermiş olduğunuz cevaplar için sizi ayrıca takdir etmek isterim. Dikkat ettim ve çok hoşuma gitti. Birşeyler değişecek ancak önce öğrendiklerimizi kendi evimizde uygulamaya başlarsak, ardından geleceğe ışık tutabiliriz kanaatindeyim.

      Sil
  7. Size ortaokullarda okullarda yer alan teknoloji ve tasarım ders programında düzen kuşağı etkinliklerinize bakmanızı öneririm.Zira analitik düşünmeyi vermeyi de amaçlamaktadır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biliyorum. Önemli olan derslerin analitik yapı taşıması değil. Yoksa öyle bakarsanız bütün dersler analitik bir yapı taşır. Önemli olan bizim toplum olarak yetiştirdiğimiz insanlardan ne beklediğimiz. Çünkü çocuklarımız kitaplarda yazanlardan çok bizim beklediklerimize göre düşünce oluşturuyorlar. Ender olarak bazı kuşaklar bunun dışına çıktılar. Çoğu kez de dışarı çıkmanın cezasını gördüler.

      Sil
  8. Hocam bu kez görüşünüze katılmıyorum..polisiye roman okumak analitik düşünme yeteneğini geliştiriyorsa o zaman aynı mantıktan hareketle polisiye diziler de geliştirir diyebiliriz.mesela komiser kolombo gibi (peter folk'u rahmetle analım)..ben şahsen satranç oynamayı öneririm..yanlış analiz mata götürür afetmez hiç

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Komiser Kolombo da aynı şekilde geliştirir analitik düşünme yeteneğini. Ama her polisiye değil.
      Satranç, sadece bir oyun değil aynı zamanda stratejik düşünceyi geliştiren çok önemli bir araçtır. Esasen bizim toplumda tavla yerine satranç tercih edilen oyun olsaydı daha farklı yerlerde olurduk diye düşünürüm. Ama öte yandan tavla bizim yapımıza satrançtan daha uygundur. Herşeyden önce satrançta şansın yeri çok azdır ama tavlada oldukça yüksektir. Dolayısıyla tavla kaderci felsefeye oldukça uygun bir oyundur.

      Sil
    2. maalesef çok haklısınız..maalesef diyorum çünkü bu kadercilik bizi geri bıraktı ve bırakmaya devam ediyor..malum siyasi konjonktür nedeniyle artan ivmeyle devam edecek görünüyor..günümüzde kendisini yeniden toparlayan rusya,sovyet döneminde en büyük satranç ustalarını yetiştirmişti..o vakitler onlarda kadercilik yoktu,belki hala yoktur.darısı bize diyelim

      Sil
    3. Satranç oynama konusuna kesinlikle katılıyorum. Benzer düşünen insanların olduğunu bilmek çok güzel. Ancak ben kader konusuna da inanıyorum. Kaderimiz bir çok farklı yoldan oluşan sınırsızmışçasına bize gözüken farklı yollardan ibarettir. Her seçtiğimiz yol bizi daha farklı bir alandan varılacak noktaya götürür. Şöyle düşünelim aracımıza bindik a noktasından b ye uğrayarak c noktasına geçeceğiz. Gidiyoruz trafik sıkıştı alternatif bir güzergâh orada da bir süre gittik tekrar sıkışıklık tekrar alternatif bir güzergâh derken b ye ulaştık ve c için yola koyulduk. Mutlaka kimi yollar olacaktır alternatifi olmayan mecbur vakit kaybedeceğiz. Yolumuzda ilerken bir de bakmışsınız c noktasına varmadan yakıtınız bitmiş. Hayat - kader ilişkisi hakkında umarım naçizane fikirlerimi beyan edebilmişimdir. Saygılarımla

      Sil
    4. Teşekkürler katkı için.

      Sil
  9. hocam, bence size sadece ekonomi haricindeki yazılarınız için bile köşe vermeli gazeteler. bazı insanlar vardır, yaptıkları işi elinden aldığınızda çuval gibi yığılırlar. siz alanınızın da dışında yüksek bir insansınız. allah sizin yaşınıza geldiğimizde sizin gibi olmayı nasip etsin.

    YanıtlaSil
  10. Analitik düşünmenin varolmasında, gelişmesinde "sabrın" da önemli olduğu kanaatindeyim. Geleceği planlamak yazınızda da görebiliriz bu durumu. Yoğun, yorucu mesai saatleri bitiminden sonra doktora derslerine devam edişiniz, gecelerinizden ve ailenizden zaman çalarak çalışmanız; belki koyduğunuz hedefleri başarma azminizle de açıklanabilir ama o azim için de sabrın gerekli olduğunu düşünüyorum. Sonra günümüzü düşünüyorum, bilişim çağı, internet çağı hangi çağ dersek diyelim, bilgiye heran ulaşabilme durumu bizi tembelleştirdiğini, sabrı yok ettiğini görüyorum. Aklımıza takılan en ufak bir soruyu düşünüp, araştırıp bulmaya çalışmak yerine, kolayını seçip google soruyoruz. Google da karşımıza ne çıkarıyorsa kabul ediyoruz. Tabi herşey, herkez bire bir böyle değil. Sabırsızız ve bu durum birşeylere başlamanın önünde en büyük engel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında sabır pek çok şey için gerekli bir temel.

      Sil
  11. Hocam güzel yazınız için teşekkürler. Son dönemde internet üzerinden bilgiye kolayca ulaşabilme durumu da analitik düşünceyi ve neden-sonuç ilişkili düşünce yapısını biraz sekteye uğrattı sanırım. Ham bilgiden senteze ve sonuca ulaşma alışkanlığı yerini arama motorları üzerinden bilgi paylaşmaya döndürmüş gibi gözüküyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet internetin sağladığı pek çok kolaylık var ama bazı yetenekleri de öldürdüğü kuşkusuz.

      Sil
    2. Fatih bey ben size bu konuda katılamıyorum.
      Zira kolaycı yaşamaya alışmış insan kütüphaneye de gitse ilk bulduğu kaynağı alıp içeriğini aynen alıp kullanabilir. İnternete de böyle bakarsak, arama motoruna aradığı konuyu yazdığında karşısına gelen sonuçları değerlendirmeye tabi tutmadan kabullenen insanla aralarında fark olmayacaktır.
      Bu da ayrı bir kolaycılık yönümüz gibi geliyor bana;
      Kabahati kendinde değilde araçlarda/başkalarında görmek!

      Sil
  12. hocam başlıkla pek alakalı olmayacak birkaç sorum olacak. 2012 yılı brüt borç stoku 336 milyar dolar net dış borç stoku ise 190 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. yani burada 146 milyar dolar hükümetin borçlarından alacaklarının düşmüş hali midir bu rakam. bir de hocam bu hazine garantili borçlar kamu borcu içinde mi yoksa özel sektörün borcu içinde mi sayılır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Net borç stokuna ulaşılırken bazı alacaklar ve fonlar düşülüyor. Bunlar arasında işsizlik sigortası gelirleri gibi kalemler var.
      Hazine özel sektör borçlanmasına garantör olmuyor. Bunlar KİT'ler, belediyeler gibi kamu kurumlarının Hazine garantisi altında yaptıkları borçlanmalar. Eğer ödemezlerse garanti gereği Hazine ödüyor bu borçları.

      Sil
  13. hocam bir şeyleri sorguladığımız zaman muhalefet diyorlar belki de bizim sorunumuz 5n1k sorularını soramıyor olmamız üniversite de hocanın kitabında ki tanımı yazmazsak 0 puan veriyor mecburen herkes o tanımı ezberliyor ve sınav çıkışı bu bilgiler unutuluyor sonuçta iktisat bölümü mezunu ekonominin tanımını yapamıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet asıl sorun bu. Bizim toplumumuz soran, sorgulayan, farklı bakış açısı getiren insanı sevmiyor.

      Sil
  14. Once "Analitik Düşünme Yeteneği Nasıl Geliştirilir?" diye sorulur. Gerisi kendiliginden gelir :)

    YanıtlaSil
  15. Mahfi Hocam , ilgiyle , beğeniyle , zevkle yazılarınızı takip ediyorum. Güne yazılarınızla başlamak benim için büyük bir ayrıcalık, ben sadece iyiki varsınız demek istiyorum , bilgilerinizle bizlere ışık tuttuğunuz için içten teşekkürler...

    YanıtlaSil
  16. http://kritik-analitik.com/ShowPage.aspx?Id=tavsiyekitaplar

    YanıtlaSil
  17. Teşekkürler Hocam. Ufuk genişletiyorsunuz.

    YanıtlaSil
  18. Analitik düşünceyi geliştirmenin en iyi yollarından biride yelken sporudur. Yapılan araştırmalara göre bir yelken sporcusu birim zamanda diğer sporlara göre ortalama 300 kat daha fazla karar üretiyormuş, sürekli değişen rüzgar ve deniz şartlarına yelkenlere istenen trimi vererek uyum sağlamak gerçekten zor ve keyifli bir şeydir. Ayrıca hayat boyu yapılabilen tek spordur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yelken sporunu yapabilecek insan sayısı oldukça az sanırım.

      Sil
    2. motosiklet sürücülüğü de aynı etkiyi oluşturabilir 300 km hızla giden bir araçta salisede karar vermek gerekir.

      Sil
    3. Riski oldukça yüksek bir yöntem. En kolayı polisiye okumak galiba.

      Sil
  19. Hocam, aslında eğitim ailede başlamaz mı? Bu durumda çocuklarımıza nasıl bir başlangıç, yönlendirmede bulunmalıyız. Kendi açımdan biri 5 diğeri 2 yaşında olan 2 oğlum var. Ne yapmalıyım. Nasıl yönlendirebilirim. Yazılarınız, gayretiniz, herşey için teşekkürler Hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru herşey ailede başlıyor. Ama bu benim uzmanlık alanımın dışında, benim de torunum için öğrenmem gereken bir alan.

      Sil
  20. Gerçekten güzel bir yazı olmuş.Elinize sağlık hocam.

    YanıtlaSil
  21. Yorumlarınıza katılıyorum hocam, elimizden düşünce yeteneğimizi almışlar, mantığımızı almışlar, bizse değerlerimizi yitirirken ardından bakakalmışız ancak. Ben iktisatta yüksek lisans yapıyorum, bilimsel hazırlık öğrencisiyim, lisans öğrencileriyle aldığım dersler var, arz-talep grafiğini yorumlama konusunda bile çok aciz birçoğu, analitik düşünce yeteneğimiz güçlüydü;ancak yeni nesille birlikte kaybolmaya başladı bence, geri kazanabilmek için de eğitim sistemini milli benliğimize ve düşünce ufkumuza göre revize etmemiz gerektiğine inanıyorum. Bir de bol bol okumak gerekiyor, okuyan farklı düşünür ve görür.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sormayın o konuda ben de çok dertliyim. Son sınıf öğrencisinde GSYH denklemini anlatmaya çalışıyorum. Galiba bizim sorunumuz herkesi aynı düzeyde kabul edip yetiştirmeye çalışmak. Oysa gerçek öyle değil. Mesela İngilizler Cambridge'de, Fransızlar ENA'da, Amerikalılar Ivy League okullarında farklı eğitim verip farklı kişiler yetiştirmeye çalışıyorlar.

      Sil
  22. Hocam konuyla ilgisiz olacak ama bir konu hakkında bilgi edinmek istiyorum.
    Siz bir dönem KİT lerle ilgilenmişsiniz. Bugün KİT lerin pozisyonlarını ve verimliliklerini nasıl görüyorsunuz? Devlet Malzeme Ofisi hakkındaki görüşleriniz nelerdir? Sizce ne kadar gerekli bir kurum,ya da olmazsa olmaz bir kurum mu? Verimsiz ise nasıl verimli hale getirebilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Birçok KİT bugün artık görevini tamamlamış durumda. Ben DMO için de aynı şeyi düşünüyorum. Devlet artık özel kesimin yapabildiği işlerle uğraşmamalı. Onları denetlemeli.

      Sil
  23. merhaba hocam
    ne guzel anlatmissiniz .kenidimi sorgularken kutuphanede okuyorum yazinizi. yurt disinda ogrenciyim ve turkiyenin ihracati ile ilgili bir sunum yaptim .sonra almanyanin ihracati ile ilgili bir sunum yapildi ben intermadiate goods anlatirken onlar urettikleri arabalardan konustularr cok utandim 90 yildir var olan ve cok eski bir gecmisi olan bir ulkenin cocugu olarak ben bu gn cok utandim kirik ingilizceme mi uzuleyim bunun tek nedeni lisede ki ing ogretmenim bu gnune gelene kadar bosa harcadigim her dakikaya mi yanayim yoksa 90 yillik bir ulkenin hala sacma sapan seyler tartismasina mi.buraya ilk geldigimde benim tek gundemim kriz savas teror du .burdaki akranlarima bakiyorum tum dunya dinlerinden felseferinden haberdarlar hem eglenmesini hem ogrenmesini biliyorlar biz? biz sadece korkuyoruzz.ben hep korktum ama cocuklarimin korkmasini istemiyorum bana felsefe dalga gecilerek anlatildi ama benim cocuklarim tartisarak ogrensin istiyorumm ve en en cok o fransizlarin almanlarin ozellikle ingilizlerin burda siz daha nerelerdesiniz sozlerini benim cocuklarim onlara soylesin ben artik takip edemiyorum gundem degismiyor bizim ulkemizde dun astigimizz dusunceleri bu gn bas taci yapiyoruzz.yoruldumm

    YanıtlaSil
  24. Merhaba,
    Analitik yetenek 30 yaşından sonra da geliştirilebilir mi ne dersiniz?
    Teşekkürler,

    YanıtlaSil
  25. hocam,blogunuzu açılış sayfam yaptım artık,her gün acaba hocam ne yazmış diye ziyaret ediyorum.bu tarz kişisel gelişim konularında daha sık yazmanızı rica ediyorum.
    saygılarımla.

    YanıtlaSil
  26. Türkiye'deki üniversiteleri B.F.Skınner'in kutularına benzetiyorum? İmza 2012 HİÇ

    YanıtlaSil
  27. Türkiye'deki üniversiteleri B.F.Skınner'in kutularına benzetiyorum? İmza 2012 HİÇ

    YanıtlaSil
  28. Tazınızı Çok Beğendim :) Söylemeden geçmiyim dedim ;) ve artık okuyacağım kitapların türününde ne olcağı konusunda kesin bi yargıya varmış oldum :) saolun :)

    YanıtlaSil
  29. Merhaba Hocam,

    Yazilariniz harikulade ve kapsayici. Benim eklemek istedigim bir baska bir sey var...Hem yaziniza uygun olaraktan Dogu-Bati ekseninde analizinize de uyuyor...Bence Santranc ogrenmek cok faydali ozellikle de 9-10lu yaslar bu ogrenme ve oynaya baslangic edinimi icin cok uygun bir yas. Santranc bence kisinin analitik yapisini arttiriyor hatta bana kalirsa zeka seviyesine de 1-2 puan bile olsa katki yaptigi inancindayim. Bence okullarimizde santranc dersi uygulamali olarak okutulmali hem ogrencilerin birbirlerini tanimasi(empati analiz etme vs..) saglanir hem de analitik dusunmeyi sonra ki asamayi ongorme hesap edebilme gibi yetilere sahip bireyler olusturulur. Malum Santranc da dogu toplumlarina ait bir oyun olmasina ragmen Bugun dunyanin en iyi ustadlari baska cografyalardan cikiyor. Unutmadan bir de Temel Fizik Bence cok yararli tamam anladik matematik soyut hele bir de yasamdan ayri ele alindiginda biz genc insanlara inanilmaz sacma sikici ve zor gelebiliyor ;fakat temel fizik dogayi tanimak icin analitik dusunmek icin cok faydali oldugu kanisindayim. Temel fizikten kastim basinclar gazlar kaldirma kuvveti vektorler agirlik denge hesaplari kaldiraclar ve basit makinalar dogadaki sekilleri cevirme...kucuk elektirik devereleri vs...Bunlar zekayi inanilmaz guduluyor...

    Norvecten Sevgiler

    Hakan Gungor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Satranç konusunda yüzde yüz haklısınız. Bizde satranç çok oynanan bir oyun değil. Onun yerine kolaya kaçılıp tavla oynanıyor. Tavla da kendi çapında belirli bir yetenek ve zeka gerektirse de analitik düşünceye satranç kadar katkıda bulunan bir oyun değil.

      Sil
  30. tavla ile kadercilik arasında kurduğunuz ilişkiye bayıldım.süper bir analiz.

    YanıtlaSil
  31. hocam, ben işletme fakültesi mezunuyum. fakat; keşke iktisat fakültesinde eğitim alsaydım diyorum şimdi!.zira: iktisat analitik bir anabilim dalı ve daha kapsamlı bir alandır. analitik düşünmeyi de teşvik edici yönleri var. saygılar....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet. İktisat okuyup işletme masteri yapmak kolay ama tersi biraz daha fazla çabayı gerektiriyor.

      Sil
  32. Mahfi Bey merhaba,

    Öncelikle ülkemizde çok havada kalan bu konu hakkındaki yazınız için teşekkür ederim.

    Konu ile ilgili türkçe olarak belki de en kapsamalı internet sitesinin şu adreste bulunduğunu söyleyebiliriz; http://www.kritik-analitik.com/

    Site içerisinde dökümanlara ve farklı içeriklere erişilebilir.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aklımda oluşan sorulara cevap bulabileceğim, cevaplaya bildiklerimi tartışabileceğim güzel bir yer keşfettim bundan dolayı mutlu oldum; fakat az önce yazdığım uzun yazının silinmesinden dolayı biraz canım sıkıldı. teşekkürler.

      Sil
    2. Çok teşekkürler.
      Uzun yazınızı ya görmedim ya da istemeden silinmiş olabilir. Eğer mevcutsa bir kez daha yollamanızı rica edeceğim yayınlamak için.

      Sil
  33. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  34. Merhaba Mahfi Bey,
    Ben yazınızı çok beğendim. Verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim. Benim 10 ve 13 yaşlarında iki oğlum var. Acaba onlara ne önerirsiniz. Hangi kitapların faydası olur . Nasıl analitik düşünceyi geliştirebilirler? Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yanıt için geç kaldım ama yine de yazayım.Bence çocukları satranca başlatın.

      Sil
  35. Mahfi hocam mrb analitik düşünce ile ilgili yazınızı çok beğendim.Benim beş bucuk yaşında bir oğlum var ezberleme yeteneği zekası çok kuvetli ama nerdeyse hiç düşünmüyor ve biz bu konuda ana okulu ndaki öğretmenlerinden çok şikayet alıyoruz.oğlum özel okula gidiyor ve bu okul analitik düşünceye çok önem veriyor.Benim sizden beklediğim destek okumayı henüz bilmeyen oğluma analitik düşünceyi nasıl sevdiririm yada düşünmeyi nasıl öğretirim.Bana yardım ederseniz çok sevinirim.İlginize alakanıza şimdiden teşekkürler iyi günler dilerim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yine geç bir yanıt ama sonradan gördüm.
      Yukarıda dediğim 5,5 yaşında çocuk için yapılacak tek şey ona satranç öğretmek.

      Sil
  36. Merhaba hocam , benim de matematiğim zayıf ve ben de felsefe mantık sosyoloji dallarında iyi olduğumu düşünüyorum bu sebeple analitik düşünme yeteneğimi geliştirme yolları arıyordum tam aradığım bir yazı olmuş hocam çok teşekkür ederim sizin gibi bilim adamları sonsuza kadar yaşasın ülkemizde.

    YanıtlaSil
  37. merhaba ; güzel kelam sahibi insan ; aöf iktisat mezunuyum ( yeni mezun oldum) aynı zamanda mali müşavirlik ofisinde 3 yıldır çalışıyorum sorunum şu ki muhasebe alanında kendimi yetiştiremedim ( not: evrak getir götur , bankalara git, defter darlığa git ( 2014 7 ayın nasıl geldiğini dahi anlayamıyorum okadar yoğun aynı zaman da ne derseler evet diyorum ) kendimi yetiştire bilmem için tavsiyeleriniz neler dir = teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu bloğu sürekli okuyun. Her gün 2 yazı okusanız sadece 10 dakikanızı alır. Ve kısa sürede bütün yazıları okuyup kendinizi güncellemiş olursunuz.

      Sil
  38. Mahfi bey merhaba... Kendi adına çok faydalı bir paylaşım olduğunu düşünüyorum... Çünkü eşimle aramızdaki bu analitik düşünebilme ( onda fazlasıyla gelişmiş) ve düşünmeme (ben klasik eğitim anlayışıyla sorgulamadan kabul ile yetişmiş) farkı aramızda uçurumlar yaratıp ilişkimizi sarsıyor:/ ben toparlamak adına vi ucundan tutup kendimi geliştirmeye analitik düşünebilme yetimi geliştirmeye çalışırken araştırırken nasıl yaparım diye yazinizla karşılaştım önerdiğiniz kitaplardan hemen bir tanesini temin ettim ve okumaya başladım:) umarım faydasına görürüm inanıyorum gerci öyleyse yarısını halletmisim bile:) şimdiden tesekkur ediyorum belki de sayenizde bir evlilik kurtulacak:) saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazılarımın böyle bir yararı olacağı hiç aklıma gelmemişti doğrusu.

      Sil
  39. Hocam 23 Mart 2015 Pazartesi Smith ve Keynes başlıklı yazınızı okurken bi yorumda ''Analitik Düşünme Eksikliğimiz var'' dediniz bunu düşünerek bi maliye ve iktisat öğrencisi olarak bende de olduğunu farkettim. Düşünsem de öncelikli internette nasıl bi yol izleyeceğimi bulmak için arama yaptığımda ilk çıkan sonuç bu yazınız oldu. Günümüzde eksikliğimizi farkettirip bunun çözümünü de gösteren az insanlardansınız. Teşekkürler...

    YanıtlaSil
  40. Mahfi bey , yazılarınızı çok beğeniyorum fakat her sitede sizin yazılarınızı okumaktan sıkıldım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu konuda yapabileceğim bir şey yok. Yazımı kaynak gösterip yayınlamayı serbest bıraktım (hoş bırakmasam da sonuç değişmez) sitelerin çoğu alıp yayınlıyorlar.

      Sil
  41. Mahfi hocam öncelikle engin bilgilerininizi bizim gibi okuyucularla paylaştığınız icin tesekkürler sizr sormak istedigim şey bu yukaridaki yazidaki romanları okudugumuz zaman (matematik , fizik , geometri , kimya ) gibi derslerde yorum yapma yetenegimiz de gelisirmi bir husus daha var bir yorumda spor dallarindan bahsetmis bi okuyucu bende tenis oynuyorum bu sporun beynime katkısı olurmu ,teşekkürler ...

    YanıtlaSil
  42. Hocam bulmaca yapboz satranç mangala gibi oyunlarda etkili olu mu?

    YanıtlaSil
  43. Hocam yazdıklarınızda cok haklısınız.Tutkıyenın egitim sistemi coküş döneminde diyebiliriz. Çünkü bizlere yani öğrencilere yorumlama cözümleme analitik ve eleştirici düşünme becerisini geliştirmek yerine ezberci, düsünmeyen yorumlamayan , eleştirmeyen ve bir şeyi hemen kabul eden toplum yetiştirmeye çBen kendi adıma konusursam eger; bir ögretmen adayı olarak kendimi yeterli bulmuyorum Çunkü biz ezberci toplumuz. önümüze bir soru geldiginde bu soruyu biliyorsak yanı ezberlemizsek veya bır yerden duymuşsak yapabiliyoruz. Eger bu saydıklarımızın hic biri yoksa yapamıyoruz cunku dusunmuyoruz daha dogrusu düşünemiyoruz
    Bir ögretmen adayı olarak bu özelligimizden utanıyorum Eğer ben bir sey hakkında fikir üretemezsem nasıl gelecek nesillere bir şeyler aşılayacağım.

    Konu hakkında fikir verirseniz sevinirim.

    YanıtlaSil
  44. İyi günler öncelikle. Analitik düşünce ve soyut düşünce kavramlarına dair araştırma yaparken yazınıza denk geldim. Yazı başlarda gayet olumlu başlıyor bence gayette kayda değer bilgiler var ancak benim katılmadığım ve ülkemizdeki analitik düşünce yapısının önündeki en önemli engel olan Mustafa Kemal'den bahsetmişsiniz. Şimdi eğer benim bu yazdığım yazı insanlar tarafından okunursa o zaman daha net anlayacaksınız çünkü herkes tepki gösterecektir.
    Benim burada anlatmak istediğim şey esasen okullarda anlatılan Mustafa Kemal'in düşüncelerinin tamamen sorgulanamaz olduğu görüşüdür. Tabiki kimse bu düşünce sorgulanamaz demiyor. Ben kendisine bir suçlamada bulunmuyorum ancak şuanda kemalizm düşünce yapısı altında toplanmış insanlar Mustafa Kemal'in hayatını hiçbir şekilde sorgulamaya gitmiyor. Bu düşünce yapısının bir dogma haline gelmesi de temelde insanların sorgulamalarını tamamen engelliyor ve bu düşünce yapısı küçük yaşlarda çocukların kafasına işlendiğinden dolayı daha sonrasında gördüğü düşünce yapılarını da, ya tamamen reddediyor ya da hiçbir araştırma yapmadan ve sorgulama yapmadan kabul etme yoluna gidiyor. Çünkü küçük yaşta sorgulama yeteneği kazanmıyor. Bence bir çocuğun eğer özgür düşünceli ve araştırma isteği olan bir birey olması isteniyorsa tamamen her görüşü sorgulamaya açık olması gerekir ve bu sorgulamayı yaptığı zaman da bir tepki almaktan korkmadan düşüncesini ifade edebilmesi gerekir. Bir toplumda her birey aynı düşünce yapısında olursa o toplumda farklı bir bakış açısı olmaz, bununla birlikte bu toplumun bir fikir üretmesi beklenemez. Fikir üretimi de en temelde tabi ki çocuklukta verilen eğitimle başlayacaktır.

    YanıtlaSil
  45. asıl mewzu şu. ortaokuldan ıtıbaren okullara mantık dersi konmalı ki milletin mantığı gelişşin ne oldugunu bilsin.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı