TCMB'nin Hamleleri ve Olası Sonuçları
TCMB, birkaç günden beri
piyasaya dolar satıyor. Yalnızca bugün yaptığı satış tutarı 2.250 milyon doları
buldu. Bu satış işlemini yaparken bir yandan kuru stabilize etmeye diğer yandan
da kredi hacmini denetlemeye çalışıyor.
Son dönemde kredilerdeki artışı
aşağıdaki tablodan izlemek mümkün (verileri BDDK Günlük Bankacılık Raporundan
aldım.)
2011
|
2012
|
2011 - 2012
(%)
|
01.07.2013
|
2012 - 01.07.2013
(%)
|
|
Mevduat ve Fon (Milyar TL)
|
731
|
816
|
11,6
|
884
|
9,3
|
Krediler (Milyar TL)
|
690
|
802
|
16,2
|
929
|
18,4
|
Kredi / Mevd ve Fon (%)
|
94,4
|
98,3
|
105,1
|
Tablodan izlenebileceği gibi
2011 sonundan 2012 sonuna kadar bankalardaki mevduat ve fonlar toplamı yüzde
11,6 artmışken bu oran 2012 sonundan 1 Temmuz 2013’e kadar artış yüzde 9,3’e
düşmüş. Negatif reel faizin etkisi mevduattaki artış oranını düşürmüş
görünüyor. Buna karşılık krediler 2011 sonundan 2012 sonuna kadar yüzde 16,2
artarken 2012 sonundan 1 Temmuz 2013’e kadar yüzde 18,4 artmış. Tabloda dikkati
çeken bir nokta da şu: 2011 sonunda kredilerin mevduat içindeki payı yüzde 94,4
iken bu oran 2012 sonunda yüzde 98,3’e 1 Temmuz 2013’de yüzde 105,1’e
yükselmiş.
Bu tablo bize kredilerde Orta
Vadeli Planda öngörülen tahminlerle tutarlı olan yüzde 15’lik kredi artışının 2013
yılının ilk altı ayında aşıldığını gösteriyor. Bu artış büyüme açısından iyi
görünse de cari açık açısından kötü bir görünüm sergiliyor. Özellikle de dış finansman
zorluklarının yaşanacağının tahmin edildiği bu yıl için.
Bu durumda TCMB’nin karşısında
hemen hemen hepsi birbiriyle çelişkili birçok olay ve bu olayların neden
olabileceği sonuçlar duruyor. Bunların en önemlilerini aşağıdaki tabloda özetliyorum:
Olay
|
Olası
Sonuçları
|
TL’nin değer kaybı
|
İhracat için iyi, ithalat için kötü, cari açık
için iyi, enflasyon için kötü, büyüme için kötü
|
Beklenenin ötesinde kredi genişlemesi
|
Büyüme için iyi, cari açık için kötü, finansal
istikrar için kötü
|
Likidite fazlası
|
Enflasyon için kötü, büyüme için iyi
|
Fed’in gevşek para politikasını
sıkılaştırmaya eğilimli olduğunu açıklamasının ardından bütün dünyada yaşanan
dalgalanmalar sonrasında TCMB, ek parasal sıkılaştırmaya gidebileceğini
açıklamıştı. Reel Efektif Kur Endeksinin (REK) kritik alt eşik olan 115’e
yaklaşması da TCMB için alarm zillerini çaldıran gelişmeydi. TCMB’nin bu
çerçevede son günlerde yaptığı hamleleri şöyle sıralayabiliriz: (1) TL’nin daha
ileri derecede değer kaybını önlemek için ihale yöntemiyle piyasaya dolar satıyor
(dün sattığı tutar 1 milyar doları buldu.) (2) Piyasaya TL likiditesi verme
yöntemlerinden birisi olan haftalık repo ihalelerini askıya aldı. (3) Gecelik
fonlama faizini tavana yükseltti. (2) ve (3) deki hamleleriyle piyasadaki TL
likiditesini daralttı. Artık daha yüksek faizle TCMB’den TL borçlanıp döviz
almak mümkün olabiliyor. Bu durumda USD almak isteyenler kendi TL’lerini de
kullanmaya yöneliyor. Bunun sonucu olarak piyasada TL azalırken USD çoğalıyor
ve böylece USD kuru düşüyor. Bir yandan da kredilere ayrılan TL miktarı
azalacağı için kredilerdeki artış frenlenmiş olacak.
Yukarıdaki tabloya bakarsak; bu
yaklaşımdan sonra bazı kötü sonuçlara karşılık genelde iyi sonuçlar elde
edilmiş olacak. Özellikle TCMB fiyat ve finansal istikrarı kolladığına göre o
açılardan görevini yapmış olacak. Buna karşılık bu müdahaleden sonuç alınamazsa
TCMB rezerv kaybetmiş olmanın yanı sıra piyasa açısından müdahale gücünün
etkinliğini tartışmaya açmış olacak.
Ne yazık ki durumun gelişeceği yönü
belirlemek bizim elimizde değil. Olay çoğunlukla bizim dışımızda Fed ve ABD
ekonomisi, bir miktar da AB ekonomisi, Çin, Japonya vb üzerinden gelişiyor. Bu
çerçevede TCMB’nin bu hamlelerinin başarılı olup olmayacağı daha çok
dışımızdaki olayların gelişimiyle biçimlenecek.
hocam, önceki müdahelelerin tersine bugünkü hamleleri işi çok daha ciddiye aldığını gösteriyor. döviz ihaleleri ve TL sıkıştırmasının yanında faizlerde de bir artış bekliyor musunuz?
YanıtlaSilAslında olması gereken o da yapamıyor.
SilNiye arttiramiyor? Kaç gün daha 2 milyar usd satabilir ki?
SilTesekkurler
Bu yorum yazar tarafından silindi.
SilBaşbakan'ın günah olması nedeniyle faize karşı olduğundan herhalde. Seyrek bıyıklı şahsiyetin mantığına göre de " ne kadar yüksek faiz o kadar çok günah"
SilFaiz oranlari daha fazla artamaz. Cunku mahfi beyin de dedigi gibi bankalar ortalama 1,5 ay mevduat aliyorlar ancak daha uzun vadeli kredi veriyorlar. Faizlerin kisa donem icinde artmasi meevduatlari cazip hale getirip elde tutabilmek icin mevduat oranlarinida kisa donemde artmasi demek. Bu bankalarin isine gelmez. Bi ulkede faizlerin dusmesi bankalarin lehinedir maliyetleri dusurur. Marjlar zaten politikasina gore sekillenir bankanin. Amerikada ki cokusu yasatmazlar.
SilSaygilar
Zor oyunu bozar. Ben zannetmiyorum mali sistemin faizler konusunda etkin olabileceğini.Ekonominin doğal kanunları var, toplumlara faturasının ödetir. Mali sistem genel politikaya uygun olarak, düşük faiz ile uyumlu kredi politikasına uygun olarak toplumun herkesimi borçlanmsına dayalı olarak, bankalar toplamda özellikle faiz ve faiz dışı gelir kaleminin etkisiyle 2013 ilk çeyreğinde %19 gibi yüksek bir oranda kar artışı gerçekleştirdiler. Ancak çok merak ediyorum mali sistemin fonlaması genellikle kısa vadeli (mevduat vade yapısının büyük çoğunluğu31-90 gün aralığında yoğunlaşıyor), ancak plasmanları daha uzun vadeli (bireysel-ticari krediler vade ortalaması 3 yıl civarında seyrediyor), bu vade yapısına bağlı olarak bankaların faiz maliyetlerinde ortaya çıkacak artışları nasıl yansıtacaklarını ve bunun likidite ve kar politikasına etkilerini doğrusu merak ediyorum. saygılarımala,
Silfazilerin artması neden bankaların işine gelmez? mevduat faizi artsın krediden topladığı faiz de artar.belki marj düşük faizli duruma göre daha fazla olabilir. bu varsayım tabi olan nedir açıklayabilecek biri varsa sevininirim.saygılarımla
SilSayin Hocam makaleniz icin cok tesekkur ederim. Ilgiyle yazilarinizi takip ediyorum. Insaat Muhendisiyim fakat ekonomi ile ilgili cokca sey ogreniyorum sizlerin yazilari ile.
YanıtlaSilSaygilarimla,
Teşekkür ederim.
SilHocam saygılar. Rica etsem ''Faiz Koridoru'' nedir kısa ve öz olarak açıklayabilir misiniz?
YanıtlaSilTCMB'nin gün sonlarında bankalara sunduğu gecelik fonlama işlemlerine uyguladığı faizde bir alt bir de üst limit var. İşte bu ikisi arasındaki boşluğa faiz koridoru burada oluşan faize de koridor faizi diyorlar.
Silhocam eskiden bu faiz koridoru terimi kullanılmıyordu. bildiğim kadarı merkez bankasının bankalara borç verme ve borç alma gecelik faizleri vardı. şimdi bu koridor ile onun ne farkı var. yani koridorun üst sınırı borç verme, alt sınırı borç alma faizi ise bu iki faiz oranı arasında bir işlem gerçekleşebilir mi?
Silteşekkürler
Eskiden faiz koridoru uygulaması yoktu. TCMB şimdi efektif olarak alt sınırı üste üst sınırı alta kadar çekebilyor. Yani ikisi arasında işlem yapabiliyor.
Silhocam kur artınca enflasyon baskısı nasıl oluşur? merkez döviz satınca özele türk lirasını çekmez mi. para arzı azalınca enflasyon nasıl artabilir ki
YanıtlaSilKur artınca ithal malları TL cinsinden daha pahalı alacağız demektir. Petrol, doğal gaz pahalılanınca ister istemez bunlarla üretilen mal ve hizmetler de pahalılanacak ve enflasyona neden olacak demektir.
SilTCMB döviz satarak piyasada TL'yi azaltıp dövizi bollaştırarak kuru düşürmeye ve enflasyonu indirmeye çalışıyor.
Hangi uygulama daha çoktur hocam. MB mi daha çok gecelik para veriyor yoksa banka mı.
YanıtlaSilDuruma ve konjonktüre göre değişir. Bugünlerde TCMB çok veriyor.
SilMahfi hocam sizin sayenizde ekonomi bültenlerini anlayarak, zevkle takip etmeye başladım, yazılarınız çok aydınlatıcı oluyor teşekkür ederim. Saygılar.
YanıtlaSilKüresel sistematik riskleri öngörmek,olası modelleri oluşturup belli senaryolar ile planlar hazırlamak da Merkez Bankalarının asli görevi değil midir,kaldı ki FED'in eninde sonunda parasal genişlemenin sonuna geleceği aşikardı.
YanıtlaSilDoğru tabii ama bu kadar fazla ve farklı şok yaşanan bir ortamı modelleyip ona göre tavır almak çok kolay bir iş değil. Kaldı ki TCMB, faiz silahını kullanamamasına rağmen işi iyi idare etti. Faizi, kullanamamak da onların tercihi değil diye düşünüyorum.
SilMerhaba Hocam, Tüm bu gelişmeleri ve TCMB'nin operasyonlarını sadece Fed kararlarına mı bağlıyorsunuz. 1 aydan fazla süren "Gezi Parkı" direnişlerine karşı başbakanın sert tutumunun, piyasalarda güvensizlik yaratması etken değil mi. Financial Times bu gün bu konuya değinen bir makale yazmış örneğin.
SilHayırlı akşamlar Üstad...
YanıtlaSilYazınızı okuyunca aklımda soru işareti oluştu ve bunun neden oluştuğunu anlatıp sonrada sorumu soracağım üstad...
Sizinde belirttiğiniz gibi Son günler de Merkez Bankası dolar daha fazla değer kazanmasın ve Tl daha fazla değer kaybetmesin die piyasaya müdahale edip piyasaya dolar sürüyor ve piyasadan Tl'yi çekiyor, buna rağmen dolar tarihi sınırı aşmaya devam ediyor. Yazınızda Merkez Bankasının piyasaya dolar sürmesine rağmen (döviz rezervini azaltma pahasınada olsa) eğer dolar hala yükselir ve TL değer kaybederse Merkez Bankasının piyasaya müdahale konusunun tartışılabilir olacağından bahsettiniz. Bunun dışında bir de doların yükselişinin Merkez Bankası müdahalelerinden çok FED, ABD, ÇİN ve AB'ye bağlı olacağından bahsettiniz...
Sorum şu üstad: Merkez Bankası kendisinin dışından gelişen olaylar yüzünden piyasaya görevi gereği müdahale ederken neden doların buna rağmen artması Merkez Bankasının müdahale gücünü tartışmaya açabilir. Sonuçta Bu dolar yükselmesi Fed açıkladığı sıkı para politikası sebebiyle tüm dünyada gelişen bir olay dolayısıyla küresel anlamda yaşanan (Merkez Bankası dışından ki) gelişmelerin Merkez Bankasının politikasının tartışılabilir seviyeye getirmesi Merkez Bankasına haksızlık olmaz mı? Ya da Merkez Bankasının iyi niyetiyle piyasaya dolar sürerek müdahale etme çabasının ardından hala müdahalesinin sorgulanacağını bile bile merkez bankasının (tabiriz caizse) kendi ayağına kurşun sıkmak gibi olmaz mı?
Merkez Bankası'nın kendi dışında gelişen bir olayı kendi içinde çözmeye çalışmasının çok doğru olmayacağını düşündüğüm için böyle yazdım. Yani eğer TL'nin değer kaybı içeride yaşanan nedenlerle ortaya çıkmış olsa TCMB'nin müdahale etmesi akıllıca olur ama dışarında oluşan olaylar nedeniyle müdahale ne kadar etkili olabilir?. Sonuçta dün 2,3 milyar dolar sattı ama USD kuru hala 1,9450 dolayında.
Silİşin bir yönü bu. Bir başka yönü TCMB bu müdahaleyi kurdan çok kredi genişlemesini önlemek için yaptığını söylüyor. O zaman diyeceğimiz şey daha az.
kredi genişlemesini önlemek için yaptığını söylemesi buzdağının görünen kısmı gibi geliyor bana üstad... Merkez Bankasının sürekli kendisini bir şeyler yapma isteğinde görmesi tabi kendi politikası ve sonuçları zamanla göreceğiz. Bunun dışında üstad şu anda Merkez Bankasının döviz rezervi yeterli gibi görünüyor zaten bu rezervlerde bugünler için var. Yanılmıyorsam geçmiş yıllarda 12-13 milyar dolar civarı piyasaya döviz sürdüğü de oımuştu. Bunun bir sınırı var mı bizim Merkez Bankası için veya size göre bir sınır belirleyip o üst sınıra kadar dolar kuru böyle artmaya devam ederse müdahaleye devam etmeli mi?
SilKonuyu hocamızın kıymetli yorumları ışığında kendi (piyasalarda işlem yaparak para kazanmaya çalışan biri) açımdan değerlendirirsem; ABD'deki açıklamalar öncesi ve sonrası oluşan algı ortalığı bayağı karıştırdı, halihazırda gündemin alt sıralarında yer alan konular hızlı bir şekilde (örneğin Çindeki gölge bankacılık meselesi gibi) yukarılara çıkarıldı. Genelde de böyle olur zaten, algının bozulmasının etkisi genel itibari ile en sert sonuçlara yol açar.
YanıtlaSilMayıs sonunda ciddi bir algı değişmesi yaşandıktan çok kısa süre sonra her şey değişti, benim için tam tarih 23 mayıs;
----------23 mayıs-------8 temmuz----değişim
tahvil----5,26------------8,26-----% 57 (+)
bist100---91000----------71000-----% 21 (-)
Dolar-----1,85-----------1,95------ % 5,5 (+)
Euro------2,38----------2,51------- % 5,5 (+)
asus------100----------112----------% 12 (+)
Hocamızın yazısında gördüğüm durum ve uzun sayılabilecek bir zamandan beri Türkiye ekonomisine ilişkin gözlemim insanların tasarruf etmediği şeklinde, bunun üzerine Hükümetin büyümeye istikrar kazandırıcı en azından beni tatmin eden bir çabasının (planının olmaması), bunun üzerine ucuz paranın önümüzdeki dönemde artık bulunamayacağı ihtimalinin yükselmesi bence yukarıya çıkardığım tablonun sebeblerinden hemen aklıma gelenler.
Bunları da göz önünde bulundurduğumda "MB'nin bu kadar para satması tabloyu değiştirir mi?" sorus noktasından, "Aslında MB'nin tabloyu değiştirme gücü var mı" noktasına geliyorum. Cevap bence yok, sonuçta tetikleyen şey (bana kalırsa) ucuz para bulma" döneminin kapanacağı algısının iyice yayılmış olması. Mesele MB'nin boyunu aşıyor (bence).
Yakın zamanda okuduğum bir yazı ile bitireyim dağınıklığın kusuruna bakılmasın.
http://www.zaman.com.tr/columnistDetail_getNewsById.action?newsId=2107032&columnistId=1087
Çok güzel bir özet. Teşekkürler.
SilHocam mevduatin kredilere orani % 105 indigini paylasmissiniz ,faiz negatif veya yakin peki tasarrufu nasil arttiracagiz yada faizden hep uzak olan paranin kayitsiz olarak kalmasi aslinda tasarruf oranlarının gercekci olmadığıni mi gösteriyor( 5000 ton altin efsanemi) saygilarimla Serhat YILDIRIM.
YanıtlaSilBen efsanelere çok inanmam. Hoş şeylerdir ama kanıtlanmamış söylentilerden ibarettir. Buna karşılık gerçek sizin dediğiniz gibi tasarrufun artırılamaması meselesidir. Negatif reel faiz olan yerde tasarruf artar mı? Artmıyor.
SilHocam değerli bilgilerinizi bizlerle paylaştığınız için teşekkürlerimi sunuyorum benim sorum mevduat ve fon derken kastettiğiniz vadeli mevduatın da içinde olduğu m2 para arzını mı kastettiniz ? Yoksa m3 yada m1 imi kastettiniz ?
YanıtlaSil2.sorumda ) hocam 2013 yılında mevduatlar 884 milyar tl iken verilen krediler ise 929 milyar tl dir verilen kredinin mevduattan fazla olması bize bankaların likidite genişlemesinden dolayı dışarıdan borçlanıp onun karşılığını da içeride tl alıp kredi vermesinden mi kaynaklanıyor yoksa başka bir sebebi varmı hocam aradaki bu farkın ?
Buradaki mevduat ve fon MB tanımındaki M2 ya da M3'ün bir parçası olan bankalarda yatan vadesiz ve vadeli mevduatlarla bunlara benzer fonlardır.
SilKredilerin mevduatı geçmesinin nasıl olduğu meselesinin altında şunlar var: (1) Bankaların mevduat ve fonlar dışında kaynak olarak kendi sermayesi var. (2) Bankalar yabancı bankalardan sendikasyon kredisi alıyorlar. (3) Bankalar faiz, komisyon dışında müşterilerinden çeşitli adlarla gelirler topluyorlar. Yani bankaların kredi olarak kullanabileceği kaynakları mevduat + fonlardan daha büyük. O nedenle de kredileri mevduatlarını aşabiliyor.
Hocam yazınızın şu kısmında tam olarak ne demek istediniz anlayamadımda 'Artık daha yüksek faizle TCMB’den TL borçlanıp döviz almak mümkün olabiliyor. Bu durumda USD almak isteyenler kendi TL’lerini de kullanmaya yöneliyor. Bunun sonucu olarak piyasada TL azalırken USD çoğalıyor ve böylece USD kuru düşüyor'
YanıtlaSilYardımcı olursanız sevinirim
TCMB, bankalara kredi veriyor. Bunun faizi eskiden yüzde 4,5 idi. şimdi bunu yüzde 6,5'e yükseltti. Bu durumda maliyet arttığı için bankalar dolar almak için ya kendi paralarını kullanıyor ya da başka yerden de borçlanmak zorunda kalıyor. Bu durumda ellerindeki TL'ler azalıyor ve piyasada TL azaldığı için TL'nin değeri artıyor.
SilHocam örneğin ben firmayım ve üretimim için gerekli ithalatı yapmam gerekli ve elimdede döviz yok bu durumda benim yapacağım şu mu olur ; bankaya tl kredisi açtırıp bunun karşılığı tl yide banka döviz olarak öteki ülkeye göndermesiyle ithalat gerçekleşmiş mi olacaktır ? Yani kredi genişlemesinin olumsuz yanı burada ki firmaların tl karşılığı kredi açtırıp ithalatını açılan tl hesabı karşılığında yaptığından mı kredi genişlemesi cari açığı artırıyor ? Bu yüzden mi kredi artışının çok olmamasını istiyoruz ?
YanıtlaSilEvet mekanizma aşağı yukarı böyle çalışıyor.
Silhocam tl nin deger kaybindan ihritac icin iyi .buyume icin kotu. ithalat la cok buyuyuk cari acik vericegimize ihracatla az buyuyup cari acik vermememiz dogru degil midir
YanıtlaSilEvet öyle.
Siltl değer kaybedince ihraç malları dünya piyasasında rekabet edebilir oluyor ve ihracat artıyor
Silithal mallar ise iç piyasada rekabet edebilirliğini kaybediyor (fiyat artışı sebebi ile)
Ancak Türkiye'deki ihraç malları ithal ara mal kaynaklı olduğu için ve tl değer kaybı enerji maliyetlerini artırdığı için, cari açıktaki azalma az seviyede olmuyor mu?
Bu yaklaşımın bir sayısal istatistiği mevcut mudur (Türkiye özelinde)
hocam merkezin sitesinde 05.07.2013 tarihinde dış varlıklar yaklaşık 244 milyar tl diyor. bunun kaç parası döviz kaç parası altın olduğunu nerden anlarız hocam. hocam bir de döviz kuru artınca dış varlıklarımız tl cinsinden artar değil mi tabi altın fiyatları sabit dersek
YanıtlaSilEğer rezervleri arıyorsanız son durum şöyle: Altın rezervi 17 milyar dolar, döviz rezervi 104 milyar dolar.
Silhocam haziran 2013 itibarıyla merkezin 103 doları varmış sanırım. yani bu para sadece dolardan oluşmuyor değil mi hocam aynı zamanda euro sterlin yen de olup sadece dolar karşılıkları hesaplanıp dolara mı katılıyor hocam
YanıtlaSil103 milyar doları dicektim:)
SilEvet hepsinin dolara çevrilmiş hali. Dağılımını bilmiyorum ama büyük ağırlık dolarda.
Silhocam merkezin sitesinden baktım muhabir açıkları ne demek ne işe yarar.yaklaşık 17 milyon dolar altın varmış.
YanıtlaSilTCMB'nin rezervinde 17 milyar dolar altın var.
SilTCMB bilançosundaki muhabir açıkları TCMB'nin yurt dışındaki muhabirlerine açtığı kısa vadeli kredileri gösterir.
Hocam fon eksikliğine sahip bir firma dışarıdan mal ithal etmek istediğinde bankadan tl karşılığı mı kredi alır ? Yoksa döviz karşılığı mı kredi alır ?
YanıtlaSilİkisini de alabilir. Tavsiye edilen şudur: Geliriniz ağırlıklı olarak hangi para cinsindense o para birimiyle borçlanmanız uygun olur. Çünkü ileride oluşabilecek kur riskinden korunmuş olursunuz. Eğer tersini yaparsanız mutlaka hedge edin.
SilHocam ben şu kısmı anlayamadım bankanın kredi açması ile biz ithalat yapabilirmiyiz ?
YanıtlaSilTabii ikisi ayrı şeyler.
SilDegerli Hocam,
YanıtlaSilFED'in aldigi kararlarla dolar artiyor bunu anladim. Fakat, bunun tam olarak etkilerini anliyamadim. Izninizle birkac soruyla neyi anlamadigimi aciklamaya calisiyim.
Anladigim kadariyla, devletin doviz borcu azalirken, ozel sektorun doviz borcu artmis. Dolarin artmasi bu sirketler icin kotu haber, bu cok acik, fakat bu siradan vatandas icin ne kadar onemli. Mesela, Sabanci sirketler gurubunun 100 milyon dolar borcu var ve odiyemedi. Bunun ekonomiye yansimasi nedir? Sabanci el mi degistirir, sirketler iflas eder kapanir mi, insanlar issiz mi kalir? Bir de, ozel sektorun toplamdaki borcu, ulke ekonomisinin buyuklugune gore ne kadar ciddi? Devletin doviz borcu tehlikeli bir duzeyde mi, dolarin artmasi devletin borcunu nasil etkiler.
Dovizin pahalanmasi, sirketlerin borc bulmasini da zorlastirir. Bunun onemi nedir? Sirketler buyuyemez mi? Daha az insan mi calistirir? Burdaki net etki nedir?
Dolarin artmasi enflasyonu da beraberinde getiriyor, fakat bu idare edilemez bir boyutta mi olur sizce, yoksa fazla bir etkisi olmadan soner mi? Sonucta, dovizin artisi belli bir seviyeden sonra duracaktir.
Hukumet harcamalarda bana oyle geliyor ki, biraz olcuyu kacirmaya basladi. Harcamalarda sizce durum nedir. Harcamalar kontrol altinda mi?
Turkiye'nin ekonomisi son yillarda hep bir pozitif yonde ilerliyor, en azindan ben boyle goruyorum. Bunun sebebi, ulkede uretim ve yatirimin artmasi mi? Yoksa, sunni bir para bollugu ile, ozellistirmeyle, ya da borcla yaratilan bir pozitif hava mi var. Mesela, ekonomik etkinligin ana nedeni insaat sektoru ise, bence bu ancak gecici bir pozitif durum olabilir. Uzun vadede, saglam disariya yonelik bir endustirinin yerini alamaz. Sizce, bizim refahamiz artiyor mu, ve artiyorsa bunun temel sebebi nedir?
-- Sizi Amerikadan takip eden okuyucunuz
(1) Evet 2002 sonrası ekonomik modelin özü borcun el değiştirmesi esasına dayanıyor. Eskiden kamu borçlanırdı şimdi özel kesim borçlanıyor. Bunun sonucu olarak eskiden bütçe açığı olurdu şimdi cari açık oluyor. Eğer büyük şirketler dış borçlarını ödeyemez ve batarlarsa bunun vatandaşa yansıması işten çıkarılmalar, ücret düşüşleri vb şeklinde olur. 2001 krizinde bunlar yaşandı. Özel kesimin dış borcu GSYH'nın yaklaşık % 30'u kadar. Bunun kabaca üçte ikisi kısa vadeli. İşin kötü tarafı kısa vadeli dış borcun yüksek olması.
Sil(2) Dövizin pahalılanması iki şey getirir şirketler açısından: Girdi maliyetleri artar ve finansal maliyetleri artar. Özellikle enerji gibi ithal maliyetlerinin artması ve borç ve faiz yükünün artması şirketlerin karını düşürür ve zarara doğru iter. Eğer imkanları varsa fiyatlarını artırırlar bu da ülke için enflasyona yol açar.
(3) TL'nin değer kaybı enflasyona neden oluyor ama bu eğer sürekli bir kayıp olmazsa yönetilebilir. Sürekli iniş çıkışlar ortaya çıkarsa bunun yönetilmesi zordur.
(4) Harcamalarda ölçü kaçıyor haklısınız. Özellikle sosyal güvenlik ve ona bağlı sağlık harcamaları denetim dışına taşıyor. Bir zamanlar İngiltere'yi büyük sıkıntıya sokan National Health Service benzeri bir gidiş var. Şimdiye kadar bunlar tek seferlik gelirlerle idare edildi ama bunu sonsuza kadar sürdürmek mümkün değil.
(5) Türkiye'nin son on yılda bir refah artışı yaşadığı kesin. Bunu çevremizden de görebiliyoruz. Evlerin, yolların, altyapının kalitesi yükseliyor, insanlar daha fazla tüketebiliyor. Ne var ki bunların bir bölümü borçlanarak yürütülüyor. O nedenle sürdürülebilirliği çok tartışmalı. Benzer bir durumu İrlanda da yaşamıştı. Yapılması gereken şey hızla yapısal reformları yapmak ama yapılmıyor.
hocam bu altın fiyatlarını kim belirliyor abd mi?bir de hocam geçmişte para yerine kullanılan değerli bir maden olan altının günümüzdeki işlevi nedir?hükümetin yetkisine dayanarak ürettiği para sadece yeterli olmaz mı? altına yatırım yapmak bir nevi gömüleme olmaz mı hocam çünkü nerdeyse sıfır istihdam var.kime ne katkısı var ekonomiye
YanıtlaSilAltın fiyatları piyasada belirleniyor ama spekülasyona oldukça açık. Yani dövizden, siyasetten hatta dedikodulardan vb çok etkilenebiliyor.
SilGeçmişte yaşanan enflasyonlar, devalüasyonlar paranın değer kayıpları olmasaydı para yeterli olurdu. Ne var ki insanlar para basma yetkisinin kötüye kullanılabildiğini bildikleri için altını daima bir sığınma aracı olarak görüyorlar. Çünkü altın rezervi belli. Bugüne kadar 165.000 ton altın çıkarılmış. İş bununla ve yılda buna eklenebilen 2500 tonla sınırlı. Oysa para basmanın ve likidite yaratmanın sınırı sadece teorik olarak var. Bakın Fed, krizin başından bu yana bilançosunu 3,5 kat artırdı. İstesek de altın miktarını böyle artıramıyoruz. Öyle olunca da insanlar altını güvenli liman olarak görüyorlar.
hocam altın hariç diğer madenleri nasıl görüyorsunuz gümüşü platini paladyumu falan. sanırım platin baya değerli sizce uzun vadede mi böyle olur yoksa altınla uzun vadede yarışamaz mı sizce
YanıtlaSilAltın aşağı yukarı bütün değerli madenler için bir gösterge oluşturuyor. Zamam zaman kısa süreli ayrışmalar olsa da altın hepsi için temel gösterge niteliğinde.
SilHocam teoride para bollaşıra faiz düşer yatırım artar mg artar diye biliyorum.
YanıtlaSilMB eğer müdahale etmese faizlerin düşmesi gerekti değil mi?
MB gecelik fonlama fazini yükselterek bankaların borçlanmasını pahalı hale getirdi öyle mi?
Tüketici kredileri ve konut kredileri üzerinde MB nın bankalara bir baskısı var mı?
Birde kredi genişlemesi ve likidite fazlası büyümeyi olumlu etkilerken tlnin değer kaybı nasıl olumsuz etkiliyor anlayamadım. Sonuçta üçüde bollaşan tl ye işaret ediyorken neden ikisinin sonucu birinden farklı?
Para bollaşırsa her bollaşan şeyin fiyatının düşmesinde olduğu gibi faiz düşer.
SilMB dövize müdahale edip bol parayı çekmese faiz düşebilirdi. Ne var ki kriz benzeri koşullarda faizi sadece para miktarı değil risk algılaması da etkiler.
MB bankaların fonlama maliyetini faiz yoluyla artırdı.
MB nin doğrudan baskısı yok ama faiz ayarlamaları yoluyla banka faizlerini etkiliyor.
TL nin değer kaybı petrol vb gibi ithal girdi maliyetlerini artıracağı için üretimi düşürür bu da büyümeyi olumsuz etkiler.
SilMehmet ÇOBAN
YanıtlaSilHocam sizden istirhamım 1-Bizler MB sı bilançosunu anlayamıyoruz,siz yazarsanız epey anlayacağımızdan en azından ben eminim.Dolayısıyle sizden bu bilanço kalemlerini açıklayan bir yazı istiyorum mümkünse.
2-Para basma deyince emisyon hacminin artması mı anlaşılmalı,yoksa menkul kıymet değişimi mi ?(MB sının dolar veya tahvil alımı)
3-Emisyon hacminin artmasını bilançonun neresinden anlarız.
Hocam zahmet olmazsa çok teşekkürler...
TCMB bilançosu bir yazıyla anlatılabilecek bir iş değil. Kitap yazmak lazım. Ama bu konuda TCMB sitesinde ayrıntılı bir broşür var: http://www.tcmb.gov.tr/yeni/evds/yayin/kitaplar/tcmbbilancokitabi.pdf
SilSoruların yanıtı bu linkde.
Hocam elinde yeterince dövizi ve parası olmayan bir işletme dışarıdan mal ithal etmek istediğinde hangi yola başvuracaktır özetlemeniz mümkün mü? Bir de kredi artışının olumsuz etkilerinden biriside cari açığı artırması diye belirttiniz acaba ülkeye dövizin fazla girmediği bir ortam olsa ve bizde bankadan istediğimiz kadar tl cinsinden borçlansak bankada yerince döviz olmadığı sürece istediğimiz kadar kredi alsakta bu ithalatı gerçekleştirebilirmiyiz ?
YanıtlaSilHocam birde bankadan alınan krediler direk olarak ithalat harcamasında harcanıyor da o yüzden mi TCMB kredi genişlemesinin % 15 olarak gerçekleşmesini istedi ? Hocam alınan krediler ithalat harcamasında nasıl harcanıyor bu mekanizma nasıl işliyor kısaca anlatmanız mümkün mü ?
SilParası olmayan bir işletme önce bankadan kredi isteyecek sonra da o krediyle ithalat yapacak. Tabii bankadan kredi alabilmesi için yeterli teminatı olması lazım.
SilKrediyle dövizin ilgisi yok. Bankada döviz olup olmaması sizin sorununuz değil. Bırakın nu banka düşünsün.
Kredilerin hepsi ithalata gitmiyor ama bir kısmı gidiyor. Öyle olmasa bile içeride harcansa da o tüketimi karşılamak için dışarıdan ithalat yapılıyor ve cari açık büyüyor.
MB dolar satıyor devamlı. peki bu dolarları kimler alıyor hocam ve kaçtan alıyorlar...
YanıtlaSilMB dolarları bankalara ihaleyle satıyor ve tekliflere göre en uygun fiyatı verene satıyor. Bankalar alıyor.
Silhocam 2013 yılının şu ana kadarki dönemine bakıldığında kredilerin tutarının mevduatı aştığı görülürüyor. peki bu aşan krediler için gerekli kaynağı bankalar nereden sağladılar hocam? bir de bu negatif reel faiz ısrarından vazgeçilmezse bu ilerleyen zamanlarda mevduat oranlarında azalmaya neden olup bankaların yapısını bozmaz mı hocam bu durumda bankalar ne gibi farklı kaynaklar yaratabilir
YanıtlaSilBankalar kaynaklarını mevduatın yanısıra, sermaye, çeşitli faiz, komisyon gelirleri ve dışarıdan aldıkları kredilerden sağlarlar. O nedenle kredilerin mevduattan büyük olması normaldir.
SilZaten dikkat ederseniz mevduat, kredi kadar hızlı artmıyor. Bu, bize faizlerin tasarrufların artmasına neden olmayacak ama kredi talebinin artmasına neden olacak kadar düşük olduğunu gösteriyor.
bu politika da ileride cari açık sorununun artarak devam edeceğinin göstergesi değil mi zaten hocam. bilmiyorum ama ben şahsen gidişatı hiç iyi görmemeye başladım hocam 10 yıl boyunca taşıma suyla değirmeni şöyle ya da böyle döndürmeye çalıştık ama sanki mucize yaratılmış gibi gösterildi. artık ekonomik anlamda yolun sonuna doğru gelindi gibi geliyor bana. çok sıkıntılı günler kapıda. ayrıca yapısal sorunlardan dolayı normal de ihracatı attırır diye söylenen ulusal paranın değer kaybı biz de ters etki yaratıyor ve cari açığı daha da arttırıyor gibi geliyor yanılıyor muyum
SilTam tersine TL'nin değer kaybı cari açığı düşürür. Çünkü ihracatı değerli ithalatı ise pahalı hale getirir. Buna karşılık taşıma suyla değirmen döndürme yaklaşımınız doğru. Geçmişte bu işi bütçe açığıyla yapıyorduk yani bankalardaki parayı Hazineye devrederek, son on yıldır ise yabancının parasını kullanarak yapıyoruz.
SilBunlar belirli dönemlerde yapılabilir kuşkusuz ama sürekli yapılamayacağına göre yapısal önlemler alınması gerekir. Bunu hiçbir zaman yapmıyoruz.
Bu yorum yazar tarafından silindi.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
Silhocam genel kabul görmüş görüşün aksine TL nin belirli bir noktadan sonra aşırı değersizleşmesinin acaba ters etki yapıp biz de cari açığın artmasına neden olur mu diye düşünmemin sebebi daha pahalı hale gelse dahi olmassa olmaz olan petrol doğalgaz gibi ürünlere olan ithalatın aynen devam edecek olması, üretimde ithal girdiye bağımlılıktan dolayı ithal ara girdi maliyetinin de artıyor olması bununla beraber küresel krizin olduğu ortamda fed in parasal sıkılaştırma ve faiz artırma politikasına geçeceğini de varsayınca ihracatın değersiz TL nin etkisi ile beklenildiği gibi artış eğilimine geçemeyeceğini düşünmemden dolayıdır. üstelik negatif reel faiz uygulaması ile beraber tasarruf oranlarının daha da düşeceği gibi bir hava var.
Silhocam hiç ekonomi şöyle mi böyle mi, nedir ne değildir, Türkiye doğru yolda mıdır değil midir, gibi soruları sormaya kafa yormaya gerek yok bence. ne de olsa artık başbakanın başdanışmanı olmuş. ee başdanışmanı ordinaryus profesor faiz lobisinin biricik düşmanı yiğit bulut iken tanrı aşkına Türkiye'nin sırtı yere gelir mi? bence bundan sonra ekonomiyle alakalı yazıları bırakın nasılsa muhteşem insan y.bulut ekonominin dalağını yarar :))))
YanıtlaSilKişiler konusunda yorum yapmıyorum biliyorsunuz.
SilHocam cok tesekkurler.yazilarizdan cok istifade ediyorum.
YanıtlaSilTeşekkürler
SilHocam merhaba, yukarıda yapmış olduğunuz analizin sonuç bölümünde TCMB'nin politikalarına karşılık alacağı sonucun ABD, AB, ÇİN, JAPONYA ve benzeri ülkelerin uygulayacapı para politikalarına bağlı olaraka sonuç göstereceğini söylemişsiniz; bunun nedeni ekonominin yada finansal piyasaların yüksek bir oranda dışa bağımlı olmasımı? yoksa bu diğer ülke politikalarına bağımlılık o ülkeler içinde geçerlimidir? saygılarımla
YanıtlaSilBütün dünya artık birbirine bağlı. Küresel sistemin özünde sermaye hareketleri serbest. Yani para istediği yere gidebiliyor. Faiz ya da benzeri getiri nerede yüksekse para oraya gidiyor. Böyle bir ortamda büyük ekonomilerin durumu da küresel sistemin tümünü etkiliyor. Bernanke para politikasını biraz sıkılaştıracağız dedi dünya alt üst oldu. ABD, AB, Çin ve Japonya küresel sistemin yüzde 60'dan fazlasını oluşturuyor. Bunlarda ortaya çıkan dalgalanmalar herkesi etkiliyor.
SilBu bağımlılık bütün sistem için geçerli.
Cevaplarınız için çok teşekkür ederim hocam.
SilBir sorum daha olacak hocam TCMB faiz oranını hükümetin baskısı yüzünden mi yükseltemiyor? Yoksa şuan ki durum, bu zamana kadar uygulamış olduğu politikaların sonucunda mu? (FED'in politikalarını ceteris paribus olarak var sayarsak)
YanıtlaSilHükümetin faizle ilgili yaklaşımlarının TCMB'yi bu konuda bağladığını düşünüyorum. Faizi indirdiği gibi artıramıyor.
SilHocam hep diyoruz ya tasarruf eğiliminin son derece düşmesi özelliklede 2001 il yıllardan bu yana gözle gözükecek bir şekilde düşmesi faizlerin düşüklüğüne bağlıyoruz ve faiz ile tasarruf arasında çok güçlü bir korelasyon olduğunu söylüyoruz hocam peki şöyle de düşünsek yanılırmıyız ;örneğin faizler %10 iken ve ileride 100 lira biriktirmek isteyen bir kişinin bu günden bankaya 1000 lira yatırması gerekirken faiz oranının birden %20 lere çıktığını düşünürsek yarın elimize fazladan 100 lira geçmesi için bu günden bankaya 1000 lira değilde 500 lira yatırmamız gerekecek yani faizin artmasıyla bankaya yatırdığımız para azalma göstermiştir hocam bu güdüyle de hareket eden insanlar yok mudur ? Tasarrufların azalmasının sebebini tamamen faiz düşüklüğüne bağlamamız ne kadar doğrudur sizce ? bu konuda ki değerli görüşünüzü paylaşırsanız çok memnun olurum
YanıtlaSilDoğkan Aygün
Faizin yüksekliği önemli değil önemli olan enflasyonla ilişkisi. Eğer bir ekonomide enflasyon % 5, nominal faiz de % 5 ise bu, reel faizin negatif olduğunu gösterir. Çünkü nominal faizden % 15 vergi ödenince ele geçen faiz % 4,25 olur. Bu durumda insanların para biriktirip saklamasının anlamı kalmıyor.
SilBir eviniz olduğunu düşünün kiraya vereceksiniz. talip olanlar kira ödemeyeceği gibi aidatın yarısını da sizin ödemenizi istiyor. Bu durumda evinizi kiraya verir misiniz? Haydi diyelim ki ev boş kalmasın diye aidat bedelini ödemek kaydıyla bedava kiraya verdiniz bu durumda ikinci evi almayı düşünür müsünüz?
Faiz olayı da bundan ibarettir.
Sizin dediğiniz ekstrem bir örnek. Faizin bir anda % 10'dan 20'ye çıkması için kriz olması lazım. Kriz ortamlarında ne olacağını başka şartlar belirler.
Hocam dün son baskıda Yunanistan olsun Portekiz olsun bunların milli gelirinin sürekli borçlanmalardan dolayı sürdürülemez olduğunu söylediniz. Bu ülkeler için geçerli olan bu durum Türkiye için de geçerli midir? Türkiye'de sürekli gelirinden fazla harcamada bulunarak dışarının taarruflrı ile geçinen bir ülke olduğundan aynı riski Türkiye için öngörüyormusunuz ?
YanıtlaSilHcoam birde Türkiye'nin cari açığa dayalı büyüme modelinden kurtulmasını için hangi önlemleri alması gerekir ? Eskiden olduğu gibi kamu sektörünün açık vererek mi büyümesi tercih edilmeli ? Saygılarımla Doğkan Aygün
Türkiye için de risk var tabii ama buradaki risk onlardan ok daha düşük görünüyor. Çünkü bizdeki borç yükü oldukça düştü.
SilBence her iki model de sakıncalar taşıyor. En doğrusu Türkiye'nin cari açığı düşürecek (petrol ve doğal gaz bulamadığımız sürece cari açığımız olacak) önlemlere ağırlık vermesi. bunun da yolu ithalatı mümkün mertebe ikame edecek bir model uygulamak.
Hocam üniversite tercihlerinin son zamanına yaklaşmışken iktisat ile maliye arasındaki farkı söyleyebilirmisiniz ?
YanıtlaSilİktisat daha geniş bir alandır. Maliye iktisatın önemli bir parçasıdır. İktisat okursanız onun içinde uzmanlaşmak size kalır. Maliye ise zaten seçilmiş bir uzmanlık dalıdır.
SilSen olsan ne yapardın derseniz ben iktisat okudum ve maliye alanında doktora yaptım. Yani önce bütün alanı taradım sonra seçtiğim konuda doktora yaptım.
Hocam ben vergi müfettiş yard.mulakatina giricem ve yazılarınızı gun gün takip ediyorum.benim sorum vdk neden siyasetten arınmalı bağımsız kurum olmalı ben mülakatta bunun cevabını verebilmem için sizin görüşlerinize ihtiyacım var cunku mülakatta bu konuyu açmayı düşünüyorum.
YanıtlaSilVDK siyasetten bağımsız olmalı çünkü vergi denetimi siyasal iktidarın iradesine bağlı olarak ertelenmemeli ya da hasımlarını cezalandırmak için kullanılmamalı. Örneğin seçim yıllarında vergi denetim elemanlarının Anadolu turneleri ertelenebiliyor. Bunların yaşanmaması için VDK bağımsız olmalı, siyasal iktidardan onay alarak denetim yapmamalı.
Silgösterge tahvil faizi %8 üstü iken MB bankaları hala %5 ile fonlamakda bankalarsa birkaç büyük şirket harici p,yasayı %10 ile fonluyo halkı ise %20 ile direk kucaklıyo lanet olsun böyle MB yönetimine ve siyaset yönetimine.
YanıtlaSilHocam Merhaba,
YanıtlaSilMerkez Bankası, Enflasyon ve monte carlo analizi ile bir ekonometrik model hazırlayarak yüksek lisans tezi yazmak istiyorum. Hangi konu/veri setinin detayını incelemem gerektiği konusunda ufak bir ipucu verebilir misiniz? Rüzgarsız denizde kalmış gibiyim...
Teşekkürler.
Bu konuda bilgim yok
SilHocam bu aşamada M. B. döviz ihaleleri ile başarılı olursa ne âlâ... Yok olamazsa çok geç kalınmış olacak faiz koridoru için.
YanıtlaSilHaklısınız
Silhocam şu anda niçin bsnkaların zorunlu karşılıkları tl olarak tutmasının kaynak maliyeti döviz olarak tutmasının kaynak maliyetinden daha fazla?
YanıtlaSilbir de hocam cnbce deki programınız hangi günler ve saat kaçta acaba
Hocam öncelikle elinize sağlık.
YanıtlaSilMerkez bankasının doların yükselmesine en olası iki yöntemi piyasa dolar sürmek yada faiz koridorunu yukarı cekip ülkeye sermaya girişi olması diye düşünüyorum. Ama Merkez bankası öncelikle dolar sürdü piyasaya.Faizi yukarı çekmemesiyle alakalı olarak basbakan acıklamalar yapmıştı faiz lobisi hakkında.Acaba Merkez bankasının faiz koridorunu hemen yukarı cekmemesiyle faiz lobisinin yaptırdığını düşüncesiyle cekinmiş olabileceğini düşünüyorum.Siz ne dersiniz hocam?
Aynı kanıdayım.
Sil