ABD'deki Yeni Krizin Türkiye'ye Etkileri

Kongre, Başkan ile aralarında sağlık reformu konusundaki anlaşmazlığın çözüme ulaştırılamamasının sonucu olarak Başkanın yeni yıl bütçesine onay vermeyince 1 Ekim’de ABD bütçesiz kalmış oldu. 1 Ekim’den itibaren ancak yasaların öngördüğü zorunlu devlet hizmetleri için para harcanabiliyor. Bunun dışındaki hizmetler sunulamıyor. Birçok kamu çalışanı evine gönderilmek zorunda kalındı. Kongre ile Başkan arasındaki çekişmeyi görünce nedense aklıma hep Çinli bilgelerin özlü sözleri geliyor: “Kör körü yenerse birlikte suya düşerler” gibi.

17 Ekim’de ABD Hazinesi, Kongre tarafından kendisine verilmiş bulunan 16,7 trilyon dolarlık borçlanma limitini ifade eden borç tavanına gelip çarpacak. Bunun anlamı o miktara ulaşıldıktan sonra yeni borçlanma yapılamayacak olması. Borçlanma yetkisinin olmaması üç sorunu gündeme getiriyor: (1) Hazinenin mevcut borçlardan vadesi gelenleri geri ödemesi aksayacak. Bu durumda vadesi dolan devlet tahvillerinin bir bölümü ödenemez hale gelecek ve ABD tahvilleri dünyanın her yerinde değer kaybederek gözden düşecek. (2) Hazinenin düzenli olarak yapılan giderlere karşılık aynı düzen ve süreklilikle toplanamayan gelirleri denkleştirmekte kullandığı borçlanmayı yapamaması zorunlu harcamaların bile düzgün yapılamamasına yol açacak. (3) Hazinenin bütçe açığını kapatmak için borçlanma imkanı kalmayacak.

Bütçenin onaylanmaması, zorunlu harcamaların yapılmasına engel oluşturmuyordu ama borç tavanının artırılamaması onların yapılmasına da engel olacak ve ABD temerrüde düşmeye doğru yol alacak.    

Eğer borç tavanı da artırılamazsa Fed’in tahvil alımı programında kısıntıya gidemeyeceğine kesin gözle bakılıyor artık. Bu bakış açısı son günlerde sermaye akımlarına da yansımaya başladı. Örneğin Türk borsasına yabancı girişleri başladı. Bunun sonucunda borsa yükseldi, kurlar gevşedi, faiz düştü.

Aşağıdaki grafik, Fed’in ilk kez tahvil alım programında daraltmaya gideceğini belirttiği 22 Mayıs’tan bu yana genellikle birbirinin aleyhine çalışan iki gösterge olan gösterge tahvil faizi ile BIST 100 endeksinin yolculuğunu gösteriyor. 22 Mayısta başlayan yolculuk önce Suriye’ye müdahale olasılığının düşmesi, ardından Larry Summers’ın Fed Başkanlığı adaylığından çekilmesi ve Eylül toplantısında Fed’in tahvil alımına aynen devam etme kararı alması sonucu yeniden kesişme noktasına gelmiş. Her ne kadar son günlerde ortaya çıkan yeni bir ters yönde kopuş olsa da bunun fazla sürmeyeceği anlaşılıyor. Çünkü eğer Fed, tahvil alımını aynı düzeyde daha uzun süre devam ettirecekse BIST 100 yukarı, gösterge faiz de aşağı yönlü hareket edecek demektir. Bunun tek nedeni Türkiye ve öteki yükselen ekonomilere daha çok yabancı kaynak gireceğine ilişkin beklenti.     

Yani tuhaf bir şekilde ABD ekonomisinin kötüye gitmesi yükselen piyasa ekonomilerinin lehineymiş gibi bir sonuç çıkıyor ortaya. İlk bakışta doğru görünen bu yaklaşım biraz daha ayrıntılara bakıldığında orta dönemde pek doğru görünmüyor. Bir süre sonra bu bozulmanın faturası küresel sistemin tümüne çıkacak. Çünkü küresel sistemin beşte birini oluşturan ABD’deki bozulmalar ister istemez gün gelecek küresel sistemi de aşağıya çekecek.    

ABD’nin 17 Ekim’de borç tavanına çarpmasından borçların ödenememesi sorunu çıkarsa bu durum elinde ABD Hazine Bonosu (T Bill) ve Tahvili (Government Bonds) bulunduranlar için ciddi bir sıkıntı yaratacak. Bu kağıtların sahipleri anapara ve faiz alacaklarını sorun çözülene kadar alamayacaklar. Bugün itibariyle en yüksek miktarda ABD kağıtlarına sahip olan ülkeler şunlar:

Ülke
ABD Kağıdı Tutarı (Milyar USD)
Çin
1.277,3
Japonya
1.135,4
Karayipler Bankacılık Merkezi (Bahamalar, Bermuda, British Virgin Adaları, Cayman Adaları, Hollanda Antilleri ve Panama)
287,7

Petrol ihracatçısı ülkeler (Ekvator, Venezüella, Endonezya, Bahreyn, İran, Irak, Kuveyt, Umman, Katar, S.Arabistan, B. Arap Emirlikleri, Cezayir, Gabon, Libya, Nijerya)
257,7
Brezilya
256,4
Tayvan
185,8
İsviçre
178,2
Belçika
167,7
Birleşik Krallık  
156,9
Lüksemburg
146,8
Rusya
131,6
Hong Kong
120,0
İrlanda
117,9
Singapur
81,5
Norveç
74,6
Kanada
65,5
Meksika
63,1
Hindistan
59,1
Almanya
56,3
Türkiye
55,0
Diğerleri
715,6
Genel Toplam
5.590,1

Tablodan görüleceği üzere ABD’nin temerrüde düşmesi söz konusu olursa bundan en fazla etkilenecek ülkeler Çin ve Japonya olacak. Bununla birlikte döviz rezervine oranla bakarsak öteki ülkeler arasında da bu olaydan ağır şekilde etkilenebilecek olanlar var. Türkiye açısından durum önemli mesela. Türkiye’nin döviz rezervinin yarısı ABD kağıtlarında bulunuyor.  

Hangi yönde olursa olsun ABD ekonomisinde yaşanan bu gelişmeler küresel sistemi etkilemeye devam edecek. Ve bu etki devam ettikçe gösterge tahvil faiziyle BIST 100’ün yolculuğu birçok kez kesişecek ve ayrılacak. Dalgalı bir denizden çok daha dalgalı bir okyanusa çıktığımızı fark edersek dümeni ona göre tutmamız gerektiğini anlayabiliriz. Yalnızca dümeni doğru tutmak da yetmeyebilir. Bir yandan yola devam ederken bir yandan da gemideki çatlakları, delikleri yapabildiğimiz kadar onarmamız gerekiyor. Cari açığı büyütmeden, hatta mümkünse azaltarak, açık pozisyonları kurdaki düşüşleri fırsat bilip kapatarak yola devam etmeyi başarabilirsek bu yolculuğu kazasız belasız sürdürmemiz mümkün olabilir.


Bu dönem, “cari açık finanse edildiği sürece sorun olmaz” ya da “kur yüksekken açık pozisyon kapatmak akıl işi değildir” gibi slogan - teorilerin uygulamada geçerli olup olmadığını test edecek bir dönem değil.  


Yorumlar

  1. hocam peki 30-40 yıl sonra dolar rezerv para ozelligini kaybedince ne olacak, dunya ekonomisi bir krizle kabuk degistirip yoluna devam mı edecek yoksa daha yıkıcı etkisi olur mu ve bu surecin ilerleyisi nasıl olur? bu konuda bi yazı yazabilir misiniz, siz boyle yargılardan uzak durursunuz ama ongorme uzerine degil sadece olasılık uzerine

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok benim uzak durduklarım komplo teorileri. Sizin bu dediğiniz güzel bir beyin jimnastiği olabilir. Bir düşünelim bakalım.

      Sil
  2. Hocam, sonuç olarak şunu çıkarabilir miyiz ? Abd ekonomisinin çok iyileşmesi de çok kötüleşmesi de gelişmekte olan Türkiye'nin orta vadede aleyhine sonuç doğurur. Fed'in tahvil alımını azaltacağı 'kararı' bile tüm piyasayı altüst etmişken borsa bir anda yerlere çakılmıştı. Daha sonra Fed tahvil alımında değişiklik yapmayağım demesi piyasada 'anlık' bir pozitif hava oluşturdu. Şimdi ise Abd bütçesinin bu durumu ve temerrüde düşecek olması.. Bence kendi bütçemizin fazla vermiş olmasıyla gurur duymayı bir kenara bırakıp, bir an önce cari açık sorununa yoğunlaşmamız lazım. Tabi bu seçim arefesinde ne kadar yoğunlaşabiliriz orası da muamma..
    Değerli yazılarınızla bizi aydınlattığınız için teşekkür ederiz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      ABD ekonomisinin ne iyi ne de kötü olması kısa vadede bizim ve gyülerin işine yarar gözükse de orta ve uzun vadede bu herkesin aleyhine olur diye düşünüyorum. O nedenle hep birlikte fatutrayı kısa dönemde ödeyip orta ve uzun dönemde rahat etmek daha doğru olur kanısındayım.

      Sil
  3. Güzel bir yazı olmuş hocam, daha önce dediğiniz gibi para bütün ayıpları örter mantığıyla karşılıksız para basmaya devam ettiğinden mi kaynaklanıyor bunlar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Evet ama burada bu yapılanı eleştiremiyoruz, çünkü bu aşamada hiç kimsenin daha iyi bir fikri yok.

      Sil
  4. hocam abd borç tavanını yükseltmezse diğer ülkeler abd tahvillerini almazlar mı? abd nin borcu yüksekken neden diğer ülkelerin tahvillerini de alıyor hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ABD almıyor herkes ABD'nin tahvillerini alıyor. Onun nedeni USD'nin rezerv para olması. USD alıp bir kenarda tutacağına hiç değilse faiz de almak amacıyla ABD tahvili alıyorlar.

      Sil
  5. hocam yazılarız çok güzel devamlı takip ediyorum. Bu göstergeler küresel bir krizin başlangıcı olabilir mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Gelişmelerin alacağı şekle bağlı. Olabilir.

      Sil
  6. Hocam çok açıklayıcı şu anki durumu çok iyi özetleyen bir yazı ,Ellerinize sağlık

    YanıtlaSil
  7. Hocam konuyla alaksı yok kusura bakmayın merak ettiğim bir kaç soru var bir önceki sayfada değinmişsiniz fakat bir yeri atlamışsınz izniniz olursa sormak istiyorum
    1) tasarruf artarsa cari açık azalır eğer merkez bankası tasarrufları artırabilmek adına kamu bankalarını ve özel bankaları bedavadan 1-2 yıllığına fonlasa (tamam enflasyon olur parayı çekince de bu enflasyon etkisi gider sadece bankadaki tasarrufları artırabilmek için fonlasa ) cari açık azalır mı? (1-2 yıllığına da olsa cari açık azalır mı?)sorum bu hocam cari açık azalır mı ?
    2) hocam bizim iç tasarruflarımız düşük olduğu için kredilere yetmiyor bankalarda daha fazla kredi verebilmek için Vade uyumsuzluğu olmasın diye dışardan borçlanıyor ve daha fazla kredi veriyor acaba şöyle bir senaryo gerçekleşse dışarıda likidite bolluğu Durmuş olsa ve dışarıdan eskisi gibi borçlanmaz olsak e malum tasarruf larımız da kredileri karşılamaya yetmiyor merkez bankasında da anca kısa vadeli geçici çözümler için merkez bankası kaynaklarını kullanıyoruz bu durumda dışardan borçlanamıyoruz diye eskisi kadar kredi açamayacakmıyız ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Bu dediğinizle tasarruf artmaz, kredi artar.
      (2) Yok yine borçlanacağız ama kredi maliyeti (yani faizler) artacağı için krediye talep azalacak ve büyüme düşecek. Dışarıdan para bulamamak diye bir şey yok. Faizi göze alan parayı bulur(kriz olmadığı sürece. Kriz olursa faizi versek de para bulamayabiliriz.)

      Sil
  8. Merhaba, bir şey dikkatimi çekti; Almanya gibi ihracatçı bir ülke parasıyla ABD tahvili almıyorsa ne yapıyor olabilir?
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Dışarıya borç veriyor olabilir,
      (2) Altın almış olabilir.

      Sil
  9. Hocam çin ve japonyanın bu duruma tepkisi nasıl olur. Sonuçta en fazla risk taşıyan ülkeler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sadece ABD'ye bir şey olmasın diye dua ederler. Sonuçta onlar da mallarını ABD'ye satıyorlar. ABD o malları alamazsa Çin de Japonya da krize girer.

      Sil
  10. hocam böyle bir dönemde mb. fiyat istikrarının yanında,sabit kur mantığıyla kura müdahale etmesi mantıklı mı sizce..abd 17 ekimde olur da bir çıkış yolu bulamazsa kendi iç dengemizi liberal ekonomiye bırakma ne derece doğru?
    teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB'nin dövize aşırı oynaklıkları önleme dışında yön vermek için müdahale etmesini öteden beri eleştiriyorum. Ama ne yazık ki Başkan 1,92 diye bir hedef verdi. Şimdi onu yılsonunda tutturacağım diye uğraşıp duracak. Çok yanlış bir yaklaşım.

      Sil
  11. Cumhuriyetçiler "borç servisine öncelik veren" bir yasa tasarısını sümen altında tutuyorlarmış (kaynak: foxnews) ancak bu yasa tasarısının Ocak ayından önce yasalaşması beklenmiyor çünkü Christmas'a kadar geçici olarak borç tavanının artırılması yüksek ihtimal dahilinde. dolayısıyla belki Aralık sonlarıyla Ocak sonları arasında bir miktar çalkantı olabilir ama "borç servisine öncelik veren" yasa tasarısı çok büyük ihtimalle Kongre'den geçecektir ve temerrüt söz konusu olmayacaktır. ancak bütçe kesintilerinin ekonomiyi ılımlı da olsa bir resesyona sokacağı kesin gibi. bu da bizim için iyi haber değil.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ama bunu Obama kabul etmiyor (en azından şimdilik.)
      Bizim gibi sermaye akımlarına bağlı ekonomiler için kötü haber çok bu aralar. Fed tahvil alımını kıssa kötü kısmasa daha da kötü. Çünkü kısmazsa balonlar şişmeye devam edecek. Orta uzun vade sıkıntılı olacak.

      Sil
  12. hocam selamlar, anlaşılır yazı diliniz için çok tşkler.
    ABD borc tavanı için kongreden onay çıkmazsa , FED tahvil alımlarına nasıl devam edecek, FED borç tavanına takılmıyormu ?
    * Fed'in tahvil alımının yasal bri sınırı yok mu ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler
      Fed, eski tahvilleri almaya devam eder. Piyasada trilyonlarcva dolarlık tahvil var.
      Fed'in tahvil alımının yasal sınırı yok. Bazsı ülkeler MB'nin Hazine kağıdı almasını yasaklıyor (Yeni Zelanda gibi) bazıları da sınırlıyor. Ama Fed için yasal düzenleme söz konusu değil.

      Sil
  13. Jim Rogers'a göre Karayiplerde tutulan ABD hazine kağıtlarının önemli bir kısmı aslında Hong Kong ve İngiltere'ye aitmiş. Çin ve İngiltere resmi rakamların gösterdiğinden daha fazla hazine kağıdı tutuyor olabilir.

    YanıtlaSil
  14. Hocam,

    Irak'ın Saddam döneminde petrolü dolar yerine avro satma kararı, Saddam'ın ve ''Irak'ın'' devrilmesi sebeplerden biriydi.Ha keza İran içinde aynı durum söz konusu. ABD İran'ı ''sisteme'' dahil edemez ise doların hakimiyeti yani, dünya da dolar rezervinin avro ya kayması ne gibi sonuçlar doğurur? ABD nin dünya para rezervinin dolar ağırlıklı olmasından kazancı nedir?

    ABD nin temerrüde düşecek olması Çin ve Japonya bilhassa Çin'in yükselişini durdurmak gibi bir niyeti olma ihtimali ''komplo teorisine mi'' girer.Lehman Broders'ın batışı Arap ve diğer büyük sermayelerin yok olmasına neden olduğu söylenir. Son olarak 1920 lerdeki krizin sonunda dünya savaşı patlak vermişti,Sizin yakın ve orta dönem öngörüleriniz nelerdir? Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben o kadar karamsar değilim. Bunlar komplo teorisyenlerini bile aşar.

      Sil
  15. Hocam FED'in tahvil alımlarının ve tahvil alımlarını kesmesinin Türkiye ekonomisine zararı her koşulda söz konusuyken Türkiye'nin bu açmazdan çıkması için yapması gereken cari açık problemini çözüp yapısal, ekonomik ve siyasi reformlarla üretken ve istikrarlı bir ülke haline gelmesi gerekiyor zannediyorsam? Diğer türlü biz finansal akımlar karşısında her zaman etkilenen ya da farklı finansal akımlara karşı konum almaktan kendimizi alamayan bir ülke olmaya devam edeceğiz. Değerli yazılarınız için teşekkür ederim...

    YanıtlaSil
  16. Hocam merhabalar kafamın takıldığı birkaç sorum olacaktı cevaplayabilirseniz çok sevinirim..

    1) Hocam FED belirlediği işsizlik oranına yani istenen verilere ulaşıldığında varlık alımında azalmaya gideceğini söyledi.Bu senaryoda varlık alımı azalması ve ABD de faizlerin yükselmesiyle ekonomide daralma yaşanmaz mı?Yani ekonomiyi istenen seviyeye çektikten sonra bu azaltım tekrardan daraltma yaratmıyor mu?Burda FEd seçim mi yapıyor yani hiperenflasyon yerine ekonomide biraz daralmayı mı göze alıyor
    2)Hocam FED uygulaması sonrası bize gelen sıcak paranın TR'ye ne gibi faydası var.Sonuçta doğrudan yatırım değil faiz getirisi için geliyorlar.Bize faydası tasarruf açığımızı kapatmada yardımcı olması mı ya da başka ne tür faydaları vardır

    3)Borç tavanı sorunu aşılmazsa bu ABD'de faizleri artıracağı söyleniyor.Hocam bu doğruysa faizler neden artıyor?
    4)Hocam FED kararları sonrası oluşan piyasadaki ani dalgalanmalar sonrası ekonomistler sürekli piyasanın "fiyatlandığı" ndan bahsediyor.Nedir hocam bu fiyatlama?

    Teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Ekonomi belirli bir canlılığa ulaştıktan sonra sorun olmayacağı tahmin ediliyor. kaldı ki Fed bu şekilde tahvil alıp para vererek devam edemez çünkü bilançosunu çoktan 3,5 kat artırdı.
      (2) Bize sıcak para Fed sonrasında değil her zaman geliyor. Çünkü reel faiz yabancılar için çekici. Bize tasarruf açığını kapatmamızda yarar sağlıyor.
      (3) Orası biraz karışık. Borç tavanı artmazsa ben faizlerin düşebileceğini düşünüyorum.
      (4) Yani Fed'in ileride vereceği tahvil alımını azaltma kararının fiyatlarda yaratacağı depişikliğin şimdiden ortaya çıkması.

      Sil
  17. Hocam eylül ayı ile birlikte ülkemize yeniden girişler oldu , bu girişlerin olmasının sebebi Fed'in kararından vazgeçmesi mi sadece? Birde son günlerde MB faizlerde oynama yaptımı, şuandaki faiz oranı ne düzeyde acaba? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu yeni girişlerde Eylül'de Fed'in tahvil alımını azaltmama kararı etkili oldu.
      TCMB'nin politika faizi yüzde 4,5 (bunu pek kullanmıyor), gecelik fonlama faizi 7,75,

      Sil
  18. Hocam Türkiye'nin tasarrufları düşük olduğu için , dışarıdan borçlanmak zorunda kalıyor. Büyüme için bu bir şart olmuş vaziyette. Buda dışarıdaki likiditeye bağlı ve para dışarıda bol olacakki bizede gelebilsin tada biz rahatça borçlanabilelim. Sizce bu görüş doğru mu ? İkincisi ülkemizde tasarrufları arttrıcı ne gibi önlemler alınmalıdır, neler yapılmalıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru.
      Tasarrufları artırmanın tek yolu yabancıya verilen reel faizle yerliye verilen reel faizi eşitlemek. Yabancı da yerli de % 8 net faiz alıyor. Yabancının ülkesinde enflasyon % 3 adamın eline 5 puan reel faiz geçiyor. Bizde enflasyon % 8 adamın eline hiçbir şey geçmiyor. Bu adam niçin daha fazla tasarruf yapsın ki.

      Sil
    2. Günaydın Mahfi Bey,

      Yabancıya verilen reel faizle, yerliye verilen reel faiz nasıl eşitlenebilir? (enflasyonu aynı seviyeye indirmeden)
      Beyin cimlastiği tarzında soruyorum.

      Biryerde sıcak paradan kurtulmamız veya önemsiz boyutlara indirmemiz gerekiyor.Tabi bu ekonomimizin sağlamlığı ile birebir bağlantılı.

      İhtiyacımızdan çok fazla gelen sıcak para borsanın şişmesine neden oluyor. Bu da yükümlülüklerimizin artmasına neden oluyor. (kur farkı ve değerleme nedeniyle). Yanlış hesaplamadıysam 2012 yılında borsa nedeniyle yükümlülüklerimiz 71 milyar usd arttı. 2013 yılında ise Fed 'in açıklamaları, gezi olayları yükümlülüğümüzü 44 milyar azalttı. (Bu açıdan baktığımızda ülkemiz için kötü oldu demek pek mümkün değil.)

      Aynı reel faizi vermek;
      1- enflasyonu aynı seviyeye indirerek
      2- yabancıya uygulanacak tobin vergisi tarzı yöntemleriyle,
      3- Bes devlet katkısı tarzında uygulamaların çeşitlendirilmesiyle,
      mümkünmüş gibi duruyor.

      Faiz arttırılmasının ülkeye daha fazla sıcak paranın akmasına neden olacağını düşünüyorum. Yazınızda belirttiğiniz üzere 2014 yılında enflasyon oranları ABD %1,6, Euro bölgesi %1,3, Japonya %2,1 olacak.

      Yani Faiz artırarak, yabancıya ben bu faiz arttırımı nedeniyle yurtiçi tasarruflarımın şu kadar artacağını öngörüyorum, sizin paranızı alamam deme durumu mümkün müdür?

      Sil
  19. Murat Yalvac8 Ekim 2013 17:37

    Merhaba Mahfi Bey,
    Benim gibi iktisatçı olmayanlar için kısa,orta ve uzun vadeler için ornekler verebilirmiisniz lütfen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomi açısından kısa vade 1 yıla kadar olan süre, orta vade 1 - 5 yıl arasındaki süre, uzun vade 5 yıl ve üstü olarak kabul ediliyor.

      Sil
    2. Murat Yalvac10 Ekim 2013 11:00

      Teşekkürler.

      Sil
  20. Hocam affınıza sığınarak tam anlayamadığım bir şeyi sormak istiyorum ben şunu.sormuştum hocam malum tasarruflar artarsa cari açık azalır bende madem öyle m.b sı bankaları 1-2 yıllığına fonlayarak tasarruf oranını artırsın ve cari açığını azaltır mı diye sormuştum
    Hocam siz bu şekilde tasarruf oranının artmayacağını kedilerin artacağını söylediniz . Ben şunu sorucam hocam krediler artarsa yatırımlar artmaz mı yatırımlar artarsa daha fazla mal üreteriz ve dışarı daha çok mal satarız ve daha çok ihracat yaparız Buda cari açığımızı azaltmaz mı? Neresi yanlış hocam
    Yoksa şu şekilde mi anlamalıyım m.b sı bankaları fonlarsa krediler artar kredilerin artmasıyla enflasyon artar ürettiğimiz malı eskisine göre daha pahalıya üretiriz ve yüksek fiyata mal etmiş oluruz ( aslında enflasyon arttığından reel olarak üretim artışı olmaz ) yüksek fiyata mal edince de dışarıya satacağımız malı pahalıya satmış olacağız ve alıcı bulamayacağız ve ihracatımızda artmayacak böyle mı anlamalıyım hocam kendi kendime çeliştiğimden uzun yazdım kusura bakamayın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu iş bir yandan bir talep meselesi. Yani 100 metre kumaş yerine 1000 metre kumaş üretip satmaya çalışırsak o kadar talep olmayacağı için fiyat düşer zarar edebiliriz. Öte yandan da kredilerdeki artış harcamaları artıracağı için enflasyona yol açabilir. Türkiye bugün bu sorunu yaşıyor.

      Sil
  21. Hocam ben tam emin olamadım ama bankalar dışardan borçlandığında bunu merkez bankasına yatırıp tl alabilme yetkisi var değil mı ?yoksa borçlandığı kısmı merkez bankasına yatıramaz diğer bankalara yatırıp tl mi alır ? Bu ikinci seçenek olur diyen biriyle karşılaştımda o yüzden soruyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkisi de mümkün. Elinizde döviz varsa fiyatı da belliyse istediğiniz yere satabiliirsiniz. Ne var ki bankaların alacağı bir kaç yüz milyon dolar ya da euroyu TCMB dışında pek alabilen olmaz.

      Sil
  22. Hocam 3. Köprünün finasmanında bizim hem dövize ihtiyacımız var hemde tl ye ihtiyacımız var değil mi hocam ? Şu yüzden soruyorum köprünün finasmanında 17 milyar $ olarak söyleniyor sanki hiç tl kullanmayacaksmışız gibi dolarla ifade ediliyor da hocam o yüzden soruyorum kısacası finasmanı sadece dolarla olmayacak herhalde değil mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet hem döviz hem de TL ihtiyacı var. Maliyeti dolarla ifade etseler de TL ihtiyacı var. Çünkü işçilik ve birçok malzeme içeriden alınacak.

      Sil
  23. Hocam aslında bir önceki yazınızda bu soruyu sormam gerekirdi ama yazınızı yeni okuyabildim IMF Türkiye'nin para politikasını sıkılaştırması gerektiğini söyledi acaba sıkılaştırma derken şu da dahil ediliyor mu; merkez bankası son dönemde dışardan borçlanarak kredi vermeyi artırdı son dönemde dışarıda likidite bolluğundan bankalar dışardan borçlanarak borçlandığı miktarıda merkez bankasına yatırarak bolca tl kredisi vermeye başladı herhalde ? Bu yüzden dışarıdan daha az borçlanıp daha az tl kredisi vermemiz uyarısında da bulundumu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB kredi vermiyor. Sadece bankalara gecelik ya da haftalık olarak açıklarını kapatmak amaçlı borç veriyor. IMF'nin sıkılaştırmadan kasdettiği faizlerin artırılması gereği. Bankaların verdiği krediler çok artıyor (hedef % 15 gerçekleşme % 30.) Bunun enflasyon yaratması söz konusu oluyor. IMF, faizlerin artırılmasını ve dolayısıyla kredinin pahalı hale getirilerek sınırlanmasını öneriyor.

      Sil
  24. Hocam merak ettiğim bir konu var. Abd nin 8300 ton külçe altın stoğu olduğu söyleniyor.Bu rezerve neden hiç dokunmazlar bir kısmını yada başka varlık satmayı düşünmezler ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ABD 1972ye kadar doları altın karşılığı bastı. O altınlar o dönemden kalmadır. Ve Amerikan halkı hala dolar karşılığında Ford Knox'da altın bulundurulmasının o parayı değerli kıldığına inanıyor. O nedenle satamazlar.

      Sil
  25. Hocam yazılarınızı büyük hayranlıkla takip ediyorum. İktisat mezunu biri olarak kimseden sizin kadar net ve doğru bilgiyi alamadım şimdiye kadar. Bu anlamda size çok teşekkür ediyorum.

    Yazınızla ilgili benim anlayamadığım bir nokta var; kongre borç tavanını yükseltmezse, FED tahvil alımlarını azaltmak zorunda kalmaz mı? Sonuçta tahvil alımlarına devam edebilmesi için fona ihtiyacı olacaktır diye düşünüyorum. Yanıldığım nokta nedir ? Beni aydınlatabilirseniz çok sevinirim. Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Borç tavanı Fed'le ilgili değil. Hazineyle ilgili. Yani Hazine geliri giderine yetmediği için giderlerinin bir bölümünü yapabilmek için borçlanmak zorunda. Fed'in böyle bir sorunu yok. O parayı basıyor tahvili alıyor. Yani aslında vadeli kağıdı vadesiz kağıtla değiştiriyor.

      Sil
    2. Hocam cok aciklayici oldu bu sorunun cevabini merak ediyordum tesekkurler

      Sil
  26. Yukarıdaki soruya parelel olarak benimde takıldığım bir nokta var. Borç Tavanının FED'i ilgilendirmediğini anladım.Ancak yazınızda yer alan 'Borç tavanının artırılamaması sonucunda FED'in tahvil alımında kısıntıya gidemeyeceğine KESİN gözüyle bakılması' ifadesini anlamadım..Yani bu kesinliği kuran 'ilişki' yi kavrayamadım..Açıklarsanız çok sevinirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Borç tavanı artırılamzsa ABD ekonomisi durma aşamasına gelecek. Bu durumda Fed'in tahvil alımını durdurması piyasada likiditenin iyice azalmasına yol açacağı için ekonomiyi daha da kötü noktaya itecek. O nedenle Fed bu gelişme ışığında tahvil alımını azaltmaz.

      Sil
    2. aynı noktayı bende merak ediyordum, resmen aydınlandım; bu çıkarımı niye yapamadığım konusunda da kendime aynı ölçüde şaşırdım doğrusu. çok teşekkürler.

      Sil
  27. Üstad, borç tavanına çarpma ve bütçenin onanmaması durumunda ABD hangi para ve yetki ile tahvil "satın alım" programına devam edebiliyor? FED, tamamen kongre ve başkandan bağımsız mı? Ve borç tavanı ve bütçe sorunu var iken neden tahvil alım programına devam ediyorlar? Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fed bağımsız bir kurum.
      Borç tavanı ve bütçe sorunu var iken tahvil alımına devam etmesi hatta belki de artırması lazım. Çünkü zaten olumsuz bir havaya giren ABD ekonomisinde Fed tahvil alımını da keserse olumsuzluk zirve yapar.

      Sil
  28. Elinize sağlık hocam. Hocam yazıda bizim 55 milyar dolarlık ABD hazine kağıdına sahip olduğunu ve bunun bizim rezervimizin yarısı olduğundan bahsetmissiniz. Benim aklıma takılan konu şu; MB rezervi yaklaşık 125 milyar dolar civarında ve bunların sadece 45- 50 milyar dolarının net rezerv olduğundu ve gerisin ROK ve zorunlu karşılık olduğu söyleniyordu.Sorum su ki MB net rezervinden fazla parayı elinden çıkarması risk oluşturmaz mı? İlginiz için teşekkür ederim. Iyi günler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB nin döviz rezervi 110 milyar dolar dolayında gerisi altın rezervi. Net rezerv hesabı yaılırken döviz varlıklarından döviz yükümlülükleri düşülüyor. TCMB net rezervinden fazla parayı elinden çıkarmıyor. Kaldı ki bu hesabı brüt ya da net yapmak çok doğru değil. Rezerv rezervdir brütü neti olmaz.

      Sil
  29. çok teşekkür ederim hocam, iyi günler.

    YanıtlaSil
  30. Murat Seçen11 Ekim 2013 13:40

    Hocam merhaba, Borç tavanın artıp artmamasının abd faiz oranı ile ilişkisini açıklayabilir misiniz ? Borç tavanı artmazsa faizlerin neden düşerbilir ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Borç tavanının artmaması demek yeni borçlanma yapılamayacak demek. Yani ABD Hazinesi yeni tahvil çıkaramayacak. Bu durumda iki durum olabilir: (1) Bu gelişme ABD'nin temerrüde düşmesine yol açar o zaman mevcut tahviller para etmez ve faizin de bir anlamı kalmaz. (2) Bu gelişme bir süre devam eder ama çözüşleceğine inanılır. O zaman yeni tahvil çıkmayacağı için eski tahvillere talep artar eski tahvillerin fiyatı artar. Tahvilin fiyatı artarsa faizi düşer.

      Sil
  31. "Tasarrufları artırmanın tek yolu yabancıya verilen reel faizle yerliye verilen reel faizi eşitlemek. Yabancı da yerli de % 8 net faiz alıyor. Yabancının ülkesinde enflasyon % 3 adamın eline 5 puan reel faiz geçiyor. Bizde enflasyon % 8 adamın eline hiçbir şey geçmiyor."

    Hocam yukarıda böyle bir cevap vermişsiniz ama bu örnekte Türk Lirasının değer kaybı yok. Yabancı tahvil almak için parasını Türk Lirasına çevirmek zorunda ve vade sonunda kazancını kendi parasına çeviriyor. Türk lirası iki ülke enflasyonu arasındaki fark kadar değer kaybettiğinde onun için de reel faiz sıfır oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaten varsayımımız oydu. Yani TL sabit kaldığı sürece böyle oluyor. TL değer kaybetmeye başladığında yabancılar çıkıp gidiyor. Yerli yatırımcının ise gideceği yer yok. O her halükarda sıfır ya da negatif faiz almaya devam ediyor.

      Sil
  32. Hocam kaleminize sağlık. Köşe yazılarınız gerçekten çok aydınlatıcı ve yararlı.

    Bayramınız kutlu olsun.


    Murat Kaykusuz
    Ekonomist

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, sizin de bayramınız kutlu olsun.

      Sil
  33. Hocam selamlar. Daha önceki yorumlarınızda Fed'in tahvil alımlarını Eylül ayında kısmaya başlayacağı yorumunuzu tekrarlamıştınız ama şimdi uzun süre daha devam ettireceğini söylüyorsunuz. Bu konu aslında hem Türkiye hem dünya ekonomisi, özellikle borçlnam afaizleri ve emtia fiyatlarının yönü açısından çok önemli. Bazı ülkelerde iktidarı değiştirecek güçte etkileri olacak olan bi değişim. Bir taraftan da Fed'in bütçe genişlemesi 4 tirilyon dolara yaklaştı. Bu genişlemeyi ne kadar daha sürdürebilir ? Sadace işsizlik oranlarına bağlı olmaksızın bilanço genişlemesi rakamının da bir sınırı yok mudur? Zira Fed'in bilanço genişlemesi durumu şu an fil yutmuş yılan görünümünde, daha fazla yutabilir mi? Ayrıca tahvil alımına devam ettikçe bir gün sıkılaştırmaya geçtiğinde bunun etkisi bizim gibi ülkelere çok daha ağır olmaz mı?
    Saygılarımla
    Gültekin

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önceki yorumlarım ABD'de bütçe sorunu ve borç tavanı krizleri yaşanacağını hesaba katmamıştı. Ben de birçok yorumcu gibi bu sorunların yaşanmadan çözümleneceğini tahmin ediyordum. Ama yaşanmadan çözülemedi ve ancak yaşanarak çözüldü. Bu da Fed'in tahvil alımı programıyla ilgili yaklaşımını değiştirdi.
      Yeni fed Başkanı Janet Yellen genişlemenin bir süre daha devamından yana. Bernanke ayrılana kadar artık yeni bir düzenleme yapmayabilir. Bu çerçevede tahvil alımının azaltılması yönünde şimdiki beklentiler 2014'e kaymış bulunuyor.
      Evet tahvil alımında nasıl olsa kısıntıya gidilecek ve bize etkisi ağır olacak. Bugünkü hal sadece olayı ertelemeye yaratan bir geçici hal.

      Sil
  34. Hocam şu ifadenizin gerekçesi ne , neden kisintiya gidemeyecek"Eğer borç tavanı da artırılamazsa Fed’in tahvil alımı programında kısıntıya gidemeyeceğine kesin gözle bakılıyor artık. "
    Cevaplarsaniz cok sevinecegim Teşekkürler

    YanıtlaSil
  35. Hocam merhabalar. Bu konuyla çok alakalı olamayacak belki ama merak ettiğim bir konu var. Böyle bir bütçe krizi Türkiye'de yaşanmış olsaydı bu -siyasi yönünü bir kenara bırakacak olursak- ekonomik açıdan ne gibi sonuçlara yol açardı? Elbette ki global olarak hiç bir anlam ifade etmeyecekti. Fakat Türkiye'nin kendi iç dinamikleri açısından etki nasıl olurdu? Dolar, borsa, borç faizleri ne olurdu acaba?
    Şimdiden vereceğiniz cevap için çok teşekkür ederim hocam.

    YanıtlaSil
  36. sayın hocam biz ünüversıte öğrencısıyız yarın sınav sorusu olarak bizden FED ile yolsuzluk davasıylan gelen olaylar arasında türkiyeye olan ekonomık etkılerını kısaca anlatabılırmısınız ... bıze yardımcı olursanız cook cok ıyı olur . şimdiden teşekürler ediyoruz

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı