Dünyanın Ekonomik Görünümü ve Türkiye

Genel görünüm
IMF, Dünyanın Ekonomik Görünümü Raporunu (World Economic Outlook) yayınladı. Aynı günün akşamında Türkiye’de de Orta Vadeli Program (OVP) yayınlandı. Bunları karşılaştırmalı olarak ele alalım ve dünyanın ekonomik görünümü içinde Türkiye’nin ekonomik görünümünü değerlendirmeye çalışalım.

IMF raporuna göre dünyanın ekonomik görünümü özetle şöyle bir tabloya sığdırabilir:


GSYH / Dünya (%)
Nüfus / Dünya (%)
Gelişmiş ekonomiler (35)
50,4
14,8
   ABD
19,5
4,5
   Euro Bölgesi (17)
13,5
4,8
   Japonya
5,5
1,8
Gelişmekte olan Ekonomiler (154)
49,6
85,2
   Çin
14,7
19,5
   Türkiye (*)
1,1
1,2

(*) IMF dışı kaynaklardan derlendi.

Demek ki küresel sistemde 35 gelişmiş ekonomi toplam nüfusun yüzde 15’ine sahip olduğu halde gelirin yarıdan fazlasını alıyor, buna karşılık 154 gelişmekte olan ekonomi toplam nüfusun yüzde 85’ine sahip olmasına karşın toplam gelirin yarıdan azını alıyor.

Bu adaletsiz görünüme karşılık son yıllarda özellikle Çin ve Hindistan gibi yüksek nüfuslu ülkelerin hızlı ekonomik büyümeleri bu adaletsizliği biraz olsun törpülemiş görünüyor. Tabii bu törpülenmede gelişmiş ekonomilerin üç dört yıldır yaşadıkları durgunluk ve küçülmelerin de etkisi var.

Önümüzdeki dönemde dünya nereye gidecek?
Şimdi gelelim IMF’nin tahminlerini başlıca göstergeler ve başlıca ekonomiler halinde bir tabloya dökmeye.

Gösterge / Ekonomi
2013
2014
Büyüme


   Dünya
2,9
3,6
   ABD
1,6
2,6
   Euro Bölgesi
-0,4
1,0
   Japonya
2,0
1,2
   Çin
7,6
7,3
   Türkiye
3,8
3,5
Enflasyon


   ABD
1,4
1,6
   Euro Bölgesi
1,3
1,3
   Japonya
-0,3
2,1
   Çin
3,0
3,0
   Türkiye
8,0
6,0
Bütçe Dengesi / GSYH


   ABD
-3,9
-3,2
   Euro Bölgesi
-1,4
-1,1
   Japonya
-9,2
-6,7
   Çin
-2,5
-2,1
   Türkiye
-2,3
-2,3
Cari Dengesi / GSYH


   ABD
-2,7
-2,8
   Euro Bölgesi
2,3
2,5
   Japonya
1,2
1,7
   Çin
2,5
2,7
   Türkiye
-7,4
-7,2
İşsizlik


   ABD
7,6
7,4
   Euro Bölgesi
12,3
12,2
   Japonya
4,2
4,3
   Çin (*)
4,1
4,0
   Türkiye
9,4
9,5

(*) IMF dışı kaynaklardan derlendi.

2013 yılına ilişkin büyüme tahminlerinde başlangıç tahminlerine göre aşağı yönlü oldukça ciddi revizyon yapıldığı anlaşılıyor. Geleceğe ilişkin tahminlerde de özellikle Çin için büyüme tahminlerinin yüzde 7 dolayına düşürüldüğü görülüyor. Bir süre dünya ortalaması yukarılara taşıyan Çin’in yüzde 10’lara ulaşan büyüme oranını sürdüremeyeceği tahmin ediliyor.

Tablo, enflasyonun gelişmiş ülkelerde bu yıl olduğu gibi gelecek yılda da sorun olmayacağını ortaya koyuyor. Aynı şeyleri Türkiye için söylemek mümkün görünmüyor.

Bütçe açığıyla ilgili oranlar Türkiye’nin gelişmiş ülkelere göre önemli üstünlüğünün mali disiplin konusunda olduğunu gösteriyor. Buna karşılık cari açık konusunda Türkiye, bütün çabasına karşın henüz disipline girememiş görünüyor.

İşsizlik sorunu bütün dünyada ciddi sorun olmaya devam ediyor. Bu tahminler tutarsa 2014 sonunda ABD’de işsizlik oranı yüzde 7,4 olarak hedefin çok üzerinde kalmaya devam edecek. Bu durumda da kendisine yüzde 6,5’luk bir işsizlik hedefi koymuş bulunan Fed’in 2014 yılı sonuna kadar tahvil alımlarından tümüyle vazgeçmesi ya da faiz artırması olası görünmüyor.   

Türkiye’nin geleceği
Şimdi de Orta Vadeli Programda yer alan tahminlerin başlıcalarını bir tabloya dökelim.

Gösterge
2012
2013
2014
2015
2016
Büyüme
2,2
3,6
4,0
5,0
5,0
GSYH (MilyarTL)
1.416
1.559
1.719
1.895
2.095
GSYH (Milyar USD)
786
823
867
928
996
Kişi Başı Gelir (USD)
10.497
10.818
11.277
11.927
12.670
TÜFE
6,2
6,8
5,3
5,0
5,0
Bütçe Dengesi / GSYH
-2,1
-1,2
-1,9
-1,6
-1,1
Cari Denge /GSYH
-6,1
-7,1
-6,4
-5,9
-5,5
İşsizlik
9,2
9,5
9,4
9,2
8,9
Ortalama USD kuru
1,80
1,89
1,98
2,04
2,10
Petrol fiyatı (Varil/USD)
112
108,8
103,2
97,6
93,1

OVP, ilk ağızda istikrarlı bir yaklaşımı ön plana çıkarmış görünüyor. Büyüme tahminleri potansiyel büyümenin (yüzde 5) altından başlıyor ve dönem boyunca onu geçmiyor. Programa alınan tahminlerin istikrarı ön plana aldığı ve birbiriyle tutarlı olduğu görülüyor. Programın tek sorunlu görünen tahmini kanımca kur tahmini. Ne var ki bu tahmin de IMF için ABD’nin işsizlik oranıyla ilgili olarak yaptığı tahminle tutarlı bulunuyor. İşsizlik hedefini yakalayamazsa Fed tahvil alımını sürdürecek ve bu da bizim gibi ülkelere sermaye akımlarının devamına yol açacak. Tutarlı ama oldukça iyimser bir tahmin gibi görünüyor.

Hedeflerde ne kadar sapma var?
Geçen yılın Ekim ayında 2013, 2014 ve 2015 yıllarını kapsayan OVP açıklanmıştı. Bu belgedeki hedeflerle yeni OVP’deki 2013 yılı gerçekleşme tahminleriyle 2014 yılı program tahminlerini karşılaştırırsak ilk hedeflere göre ne kadar bir sapma olduğunu da görmüş oluruz.

Gösterge
2013 Eski
2013 Yeni
2014 Eski
2014 Yeni
Büyüme
3,1
3,6
4,3
4,0
GSYH (MilyarTL)
1.571
1.559
1.740
1.719
GSYH (Milyar USD)
858
823
919
867
Kişi Başı Gelir (USD)
11.318
10.818
11.982
11.277
TÜFE
5,3
6,8
5,0
5,3
Bütçe Dengesi / GSYH
-2,2
-1,2
-2,0
-1,9
Cari Denge /GSYH
-7,1
-7,1
-6,9
-6,4
İşsizlik
8,9
9,5
8,8
9,4
Ortalama USD kuru
1,83
1,89
1,89
1,98
Petrol fiyatı (Varil/USD)
110,0
108,8
110,0
103,2

Tablo bize büyüme ve cari denge tahminlerinde önemli bir sapma olmadığını, buna karşılık enflasyon (TÜFE), işsizlik ve USD kuru tahminlerinde önemli sayılabilecek olumsuz yönde sapma olduğunu gösteriyor. Tablonun gösterdiği en olumlu gelişme ise bütçe açığındaki azalma beklentisi olarak ortaya çıkıyor.  

IMF ile OVP’nin karşılaştırılması
Şimdi de IMF’nin Türkiye tahminlerini OVP tahminleriyle kıyaslayalım.

Gösterge
2013
2014
Büyüme


  IMF
3,8
3,5
  OVP
3,6
4,0
Enflasyon


  IMF
8,0
6,0
  OVP
6,8
5,3
Bütçe Dengesi / GSYH


  IMF
-2,3
-2,3
  OVP
-1,2
-1,9
Cari Denge / GSYH


  IMF
-7,4
-7,2
  OVP
-7,1
-6,4
İşsizlik


  IMF
9,4
9,5
  OVP
9,5
9,4

IMF’nin Türkiye tahminleri ile OVP tahminleri arasında oldukça yakınlık göze çarparken en büyük farklılık enflasyon konusunda ortaya çıkıyor. Ben bütçe dengesi konusunda OVP’deki tahminin daha yakın bir tahmin olduğu kanısındayım. Buna karşılık IMF büyümenin 2014’de daha düşük olacağını ve cari açığın da çok az düşeceğini öngörürken OVP büyümenin artacağını ama cari açığın düşeceğini öngörüyor. Eldeki verilere ve önlemlere bakınca IMF’nin tahmini daha tutarlı görünüyor.

Seçim döneminde istikrar olur mu?
OVP raporuna baktığımda en çarpıcı noktanın 2013 yılında yüzde 12,6’ya düşmüş bulunan tasarruf / GSYH oranı olduğunu görüyorum. Yatırımların GSYH’ya oranı yüzde 19,6 olmuş. Aradaki fark da zaten cari açık olarak karşımıza geliyor. Türkiye tasarruf sorununu çözemiyor. Üstelik bireysel emeklilik sisteminin devreye girdiği yılda bu kadar düşük bir oran oldukça can sıkıcı bir durumu yansıtıyor.

OVP’de öngörülen temel öncelikler şöyle sıralanıyor:
(1)   Cari açığı azaltmak
a.       Yurtiçi tasarrufları artırmak
b.      Mevcut kaynakları üretken alanlara yöneltmek
c.       Ekonominin verimlilik düzeyini yükseltmek
(2)   Enflasyonu düşürmek
(3)   Kamu maliyesinde güçlü duruşu sürdürmek
(4)   Büyüme ve istihdamı artırmak.

2013 yılı için aşağı yukarı bu hedeflerin hepsi aynı şekilde temel öncelik konumundaydı. Bu hedeflerden yalnızca “kamu maliyesinde güçlü duruşu sürdürmek” hedefine ulaşıldı, istihdamı artırmak hedefinde az da olsa bir yol alınabildi. Bunun dışındaki hedeflerin hiçbirine ulaşılamadı. Şimdi önümüzdeki üç yıl için bu hedefler yeniden ortaya konuluyor.

Özetle söylemem gerekirse IMF’nin 2014 yılına ilişkin beklentilerinin çok parlak olmasa da yavaş yavaş toparlanmaya dönük beklentiler olduğunu, Türkiye’ye ilişkin beklentilerinin de kötümser olmadığını söyleyebilirim. OVP ise istikrardan yana oldukça muhafazakar bir yaklaşımı sergileyen gerçekçi bir program gibi görünüyor. Buna karşılık seçim dönemlerinde kimsenin istikrarı ön planda tutmayacağını deneyimlerimiz bize söylüyor. 

Yorumlar

  1. Belli ki IMF, Demokratlarla Cumhuriyetçiler arasındaki sorunun tereyağından kıl çekilir gibi halledileceğini umuyor. yani Obamacare tam gaz uygulanacak ve borç limiti ilave bütçe kesintilerine gidilmeden arttırılacak. yani Obamacare düzenlemesinin 40 yaş altı genç, sağlıklı ve tüketen nüfusun sigorta primlerini %100 civarında artırmasına rağmen tüketimde hiçbir yavaşlama olmayacağını ve kamu harcamalarının eskisi gibi olacağını farz ediyor.
    Bir de Avrupa'nın problemleri var. Atina'da yaşayan ve oradaki siyasetçilerle arası iyi olan bir arkadaşımın söylediğine göre Başbakan Samaras üzerindeki baskılar o kadar artmış ki "Euro'da kalalım mı yoksa çıkalım mı?" referandumunu yapmayı bile düşünmeye başlamış. ABD'nin üstüne bir de yeni bir Yunan krizi olursa değmeyin piyasaların keyfine :)

    YanıtlaSil
  2. hocam çok faydalı analizler yapmışsınız. benim görüşüm OVP nin biraz fazla iyimser olduğu. ancak cari açık finansmanı sorunumuzu çözersek OVP daha bir anlam kazanabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. OVP iyimser olmaya iyimser gerçekten de cari açık sorununun çözümü de hiç kolay değil.

      Sil
  3. Hocam bütçe dengesi/GSYH oranımız OVP'de 2013'te -%1,2 iken 2014'te -%1,9 olarak öngörülmüş. Bunu seneye özelleştirmelerden gelen gelirler azalacak şeklinde yorumlayabilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yıl varlık barışı da vardı. Maliye Bakanı gelecek yıl için yalnızca özelleştirme ve 2B geliri öngörüldüğünü söyledi.

      Sil
  4. Bu programfa seçimleri göz önünde bulundurmamış

    YanıtlaSil
  5. OVP 'deki varil petrol fiyatındaki kademeli azalışın sebebi ne olabilir sizce, yakıt değişimine mi gidecek Türkiye önümüzdeki günlerde?

    YanıtlaSil
  6. hocam konuyla ilgisi yok ama birşey sormak istiyorum, şu ifadede deki '' rasyonel bireyler, kurumlar muamele maliyetlerini minimize edecek biçimde nasıl oluştururlar?'' buradaki muamele maliyeti denilen kavram nedir, teşekkür ederim hem cevabınız hem de yazınız için

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şöyle bir açıklama var: http://www.nedirnedemek.com/i%C5%9Flem-maliyeti-nedir-i%C5%9Flem-maliyeti-ne-demek

      Sil
  7. Hocam sizce dolar kuru yıl sonunda 1.89 da kalır mı? Ben 1.90-2.00 arasında fakat 2.00 a daha yakın bir kurla seneyi tamamlayacağımızı düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. USD TL kuru ABD'de bütçe, borç tavanı konuları ve Fed'in tahvil alımına yaklaşımı çerçevesine bağlı olarak gelişecek. Eğer bütçe sorunu ve borç tavanı sorunu çözülür ve Fed tahvil alımını azaltmaya başlarsa USD TL karşısında artar. Bu durumda ben 2013'de 2,10 dolayında bir kur tahmin ediyorum. Tersi olur da bu sorunlar çözülmez ve Fed tahvil alımını azaltmazsa USD TL karşısında değer kaybeder. Bu durumda ben 2013 için 1,90 dolayında bir kur tahmin ediyorum.

      Sil
    2. Yani Fed in para basmaya devam etmesi ve bu emtiya fiyatlarini yukari itelemesi sonucunda 1.90 iyimser bir tahmin degil mi ?

      Sil
    3. Fed para vermeye devam ederse bu paralar sermaye olarak bizim gibi ülkelere geliyor (faiz nedeniyle) o zaman da kur düşüyor.

      Sil
  8. Hocam yazı için çok teşekkürler elinize sağlık. Tasarruflar son 10 yıldır düşme eğiliminde (ki bence tehlikeli düzeylerde). Tasarrufların artması şart, lakin bunun bir de iç talep yüzü var. Bu ikilemi kısaca yorumlayabilir misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ülke vatandaşları tüketimlerini kısıp daha fazla tasarruf ederlerse yurtiçi üreticilerin satamadıkları mal fazlasını da dışarıya ihraç etmemiz gerekir. aksi halde tasarruflar artmaz. çünkü daha az tüketen bireyler tasarruflarını artırırken, onlara daha az mal satan üreticiler veya tacirler daha az gelir elde ettikleri için daha az tasarruf ederler. bu durumda tasarruf düzeyi değişmez. tasarrufları artırmak için mutlaka dış pazarlarda daha rekabetçi olmak ve ihracatı artırmak gerekir.

      Sil
    2. Konu sadece o değil. Tasarruf etmek yerine birçok kişi gayrimenkule yöneldi. Kendi tasarrufunun üzerine bir de kredi alarak borçlu hale geldi. Son on yıldır tasarrufların artmamasının nedeni faizlerin sürekli düşmesi. Yüksek reel faiz elde etmeye alışmış bir toplumda faizler hızla düşer ve sonunda reel faiz negatif hale gelirse o ülkede tasarruf artmaz. 2000'lere gelene kadar bizde tasarruf oranı yüzde 20 idi. Şimdi yüzde 12,6.

      Sil
    3. Hocam ABD ve Avrupa'da da faizler negatif dolayında onlarda tasarruf neden yüksek ?Kişi başına milli gelirleri yüksek olduğundan dolayı mı?

      Sil
    4. İki nedeni var gelirler yüksek ve paraları rezerv para

      Sil
  9. Hocam değerli yazınız için teşekkürler.IMF raporu ile OVP karsılaştirması yapıldığın da tahminlerin yakın olduğunu söylediniz(enflasyon hariç).Küresel ekonomik krizin etkileri halen kendini hissettirmekte,ne kadar süreceği de belli değil.Bu çerçeve açisindan bakildiğında 2023 Hedefi ne doğru ilerleyen Türkiye açısından nasil bi tablo çizebiliriz.Yorumlarınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      2023 çok uzak bir hedef. 2014'ü bir geçelim de bakarız. Çünkü önümüzdeki bir kaç yıl için görünen tablo Türkiye'nin orta gelir tuzağının eşiğinde olduğunu gösteriyor.

      Sil
  10. Hocam selamlar,
    OVP özetlediğiniz için teşekkürler,yalnız Babacan tasarrufta tarihin en düşük düzeyindeyiz demiş ki bu süpriz değil siz bunu sürekli söylüyordunuz. yatırım,büyüme ve cari açık için bu tasarrufları illaki artırılması gerekiyor değil mi? yani ayrıca dışardan borçlanmadan? bunun için en kısa en etkili çözüm ve uzun vadede çözüm ne olabilir? zira ben tüm tasarrufları beton olarak dikilmiş görüyorum...


    tşk

    TARİHİMİZİN EN DÜŞÜK TASARRUFU

    "Tasarruf oranlarının beklenilenin altında olduğuna dikkat çeken Babacan, 2013 yılı itibariyle toplam yurt içi tasarruflarımız yüzde 12.6'ya düşüyor. Tarihimizin en düşük tasarrufu. Diğer ülkelerle mukayese etiğimizde de maalesef iyi bir noktada değiliz. Gelişmekte olan ülkelerin tasarruf oranının ortalaması yüzde 33.1'dir. Çin İstisnai yüzde 49.7. Bu görmek istediğimiz tablo değil diye konuştu."

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2009 yılındaki tasarruf oranımız da %12,7 idi. şu anki durumdan pek farklı değil. tarihin en düşük tasarruf düzeyi değil de en düşük tasarruf düzeylerinden biri demek daha doğru olur. özel sektör tasarruflarının en düşük olduğu yıl ise %11'le 2011 yılıydı.

      Sil
    2. Türkiye'de tasarruf oranı 2000'lere kadar % 20'lerdeydi. Şimdi ise % 12- 13 aralığına sıkışıp kaldık. Tasarrufu düşük olanın yatırımı yüksek tutabilmesi cari açıkla mümkün olabiliyor. O da büyük ölçüde dışarıdan borçlanarak finanse ediliyor. 2000'lere kadar tasarruf oranının yüksek olmasının nedeni neydi? Çok basit bir yanıtı var bunun: Reel faizlerin pozitif olması. Ama bunu söyleyince başlıyorlar sizi faiz lobisi diye suçlayıp cadı avına almaya. Cadı avının olduğu yerlerde gerçekler söylenemez, yanlışlar da düzeltilemez.

      Sil
    3. Hocam, tasarruf oranının %20 lerden % 12-13 lere düşmesinin tek sebebi midir reel faizin pozitif olması?
      2000 li yıllardaki emtea fiyatlarının 3-4 kat artmasının, hanehalkının refahının artması nedeniyle harcamalarındaki ithal ürün,hizmet tutarlarının artmasının (araba, akıllı telefon, yakıt, yurtdışı turizm giderleri gibi), ucuz döviz nedeniyle sanayicimizin yurt içinden temin edebileceği ürünleri, ithal etmesinin hiç mi etkisi yoktur?

      Sil
    4. Tabii ki tek sebei değildir. Hiçbir şeyin tek sebebi yoktur. Ama en önemli sebebidir.

      Sil
  11. Hocam benim anlamadığım husus Çin in hala gelişmekte olan ülke statüsünde olması. BM daimi üyesi, veto hakkı, dünyadaki etkinliği, büyüme ve iktisadi yapısı vb göz önüne alındığında şaşırtıcı geldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İngiltere 1870'lerin sonlarına kadar ABD'ye gelişmekte olan ülke gözüyle bakıyordu. bu işler hep sırayla :)

      Sil
    2. Gelişmiş ülke olmak yalnızca ekonomideki gelişmeyle olmuyor. Ekonomideki gelişmeye biz büyüme diyoruz. Gelişmişlik, demokrasiden insan haklarına, hukuk normlarının yükseltilmesinden bağımsız yargıya, bilimsel eğitimden eşit vergilemeye kadar birçok alanda yapısal dönüşümleri gerektiriyor.

      Sil
  12. OVP ithalatta %4, ihracatta ise %8'lik bir artış bekliyor. daha yüksek büyüme hedefine karşın daha düşük cari açık bekleniyorsa demek ki bu yıl ithal edilen altınların gelecek yıl ihraç edilmesini umuyorlar. bu tutarsızlığa başka bir açıklama bulamadım. eğer ABD İran'a uyguladığı yaptırımları devam ettirecekse (ki öyle görünüyor) o zaman bizim altın ihracatçısı olmamız için altın fiyatlarının epey bir yükselmesi lazım. bu fiyatlarla altın ihracatı sıçrama yapmaz. altın fiyatlarının yükselmesi için de ya ABD borç limiti belirsizliğinin sürmesi ya da FED'in resesyon endişesiyle tam gaz para basmaya devam etmesi gerekir. her iki durum da Türkiye için iyi olmaz. OVP bu anlamda tutarsızlıklarla dolu.

    YanıtlaSil
  13. Hocam benim farklı bir sorum olacaktı, Amerika da bu durumlar böyle devam ederse ister istemez biz de bu durumdan etkileneceğiz ancak vadeli mevduat oranları şu an yerinde büyük hesaplarda %9-%10 arası ama önümüzdeki 2-3 ay vadeli mevduat oranlarında sizce genel trend ne olabilir ? :) Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bence Hocama "enflasyon ne olur?" diye sormak daha makul olurdu.

      Sil
    2. Vadeli mevduat şu an % 9 dolayında. Bunun neti 7,65. Eğer bir yıl sonra enflasyon 7,65'den yüksek çıkarsa negatif reel faiz söz konusu demektir. Faiz konusu bizde bilimin dışına çıktı ne yazık ki o nedenle doğru dürüst bir tahmin yapabilmek mümkün değil.

      Sil
  14. Hocam sizce enerjide dışa bağımlılık anlamında Türkiye'de son zamanlarda gündemde olan kaya gazı potansiyeli nasıl? Türkiye'nin enerji konusundaki girişimleri cari açığın azaltılmasında tek başına yeterli olur mu yoksa tasaffurların arttırılması kaçınılmaz mı? Son soru olarak Türkiye'nin büyümeden vazgeçerek cari açığı kapatma politikası söz konusu olursa bunun zararı sizce kısa ve uzun vadede ne olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karadeniz'deki ve Kıbrıs'taki gazı çıkartamayan bir ülkenin "kaya gazı"nı çıkartması kısa-orta vadede pek kolay değil.

      Sil
    2. Kaya gazı potansiyelimiz konusunda açıkçası bir bilgim yok. Türkiyenin cari açığı düşürmek için bu ortamda büyümeden fedakarlık etmekten başka çaresi yok. Bence bunun zararı yüksek cari açığın zararından daha az olur. Ama siyasal açıdan düşük büyüme her zaman sorunludur.

      Sil
  15. Hocam iyi günler

    Bildiğiniz gibi seçim dönemlerinde özellikle arka arkaya 3 tane oldukça önemli bir seçim döneminde siyasilerin en büyük propagandasıdır ekonomik büyüme verisi. Çünkü bu zamana kadar geçirilen tüm seçimler gösteriyor ki seçimleri belirleyen yegane etken ekonomik verilerdeki özellikle ekonomik büyümedeki durumdur. Ama OVP' nin alt başlıklarına baktığımızda Sayın Ali BABACAN önceliğin cari açık olduğunu ve cari açığı düşürmek pahasına büyümeden taviz verilebileceğini belirtmek istiyor. Sizce bu 3 seçim geçirecek olan bir iktidar için büyük bir risk değil mi? Yoksa artık tüketime dayalı yani ithalata dayalı bir büyüme değil de üretime dayalı yani ihracata dayalı sürdürülebilir bir büyüme iktidarın daha büyük bir kozu mu olmaya başlıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. OVP'nin sorunu tıpkı önceki metinlerde olduğu gibi temennilerin arkasının boş olması. Yani hangi ekonomik politikayı izleyeceğiz de cari açık düşecek bunu bilmiyoruz. Yazanlar biliyor mu emin değilim.

      Sil
  16. Hocam merhaba,

    2013 yılı içerisinde bankalardaki toplam kredi bakiyesi, toplam mevduat toplamını geçmiş durumda.
    ve oran olarakta kredi bakiyesi bir yılda yaklaşık %25 artarken, mevduat bakiyesi %12 düzeyinde artıyor.
    Hocam bu gidişat önemli bir sorunmudur? GSYH Tasarruf oranı hangi seviyeden sonra alarm verir?
    teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kredilerin mevduatı geçmesi normaldir. Dünyanın birçok ülkesinde böyledir. Çünkü bankaların dış bankalardan aldıkları krediler mevduat olarak değerlendirilmiyor.

      Sil
  17. Hocam yazınızdada değindiğinizden sorma ihtiyacı hissettim uzun zamandır sormak istediğim ama soramadığım soruyu doğruluğundan emin olamadım hatalarımı düzeltirseniz sevinirim ;1) tasarruflar artarsa cari açık azalır deniyor denklemden basitçe anlaşılıyor sözel olarak şu şekilde ifade etsek yanılırmıyız ; tasarrufların artması demek tüketimin kısılması demek ve ithalatın içinde de ki birtakım tüketim harcamalarının düşmesi demektir ayrıca artan tasarruflarla daha fazla yatırım yapılarak daha fazla mal üretilir Buda ihracatı. Artmasını sağlar bu şekilde de cari açık azalır eksik yada yanlış bir yer varmı hocam
    2) hocam bir kitapta dış finansman kaynakları tasarruf yetersizliğini giderir demekte burada şunu mu anlamalıyım ; ülkede bireyler yada bazı kesimler fazla tasarruf yapmadığından bankalar tarafından verilecek kredi miktarı tasarruf düşüklüğünden dolayı kısıtlı kalıyor bankalarda buna çözüm olarak dışarının finansmanını kullanarak ve aldığı parayıda m.b na yatırarak tasarruf yetersizliğini gidermeye çalışıyor eğer tasarruflar artarsa dışarının finansmanını sadece vereceği döviz kredilerinde kullanır desem yanılırmıyım

    YanıtlaSil
  18. Hocam normalde orta vadeli proğrama bakarsak tasarrufların artırılması gerektiği vurgulanıyor hocam ortaya şu çıkmaz mı o zaman ; tasarrufların artması demek özel sektörün tasarruflarını artırmasıyla mümkün olur özel sektörde bunu maliyetlerinde ki azaltmayla karşılarsa ve girdi kalemlerinden olan işçiden vazgeçerek tasarruf yapmayı tercih ederse tasarrufları artıralım derken işsizlik artmasın

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artabilir. Zaten hiçbir makroekonomik hedef başka hedeflerden fedakarlık etmeden tutturulamaz.

      Sil
  19. Hocam aklıma takıldı biz malum tasarruflarımız düşük diyoruz hatta tasarruflar kredileri karşılamıyor diyoruz ama bankaların durumuna bakarsak merkez bankasının %15 lik hedefini çoktan geçmişler peki hocam bu bankalar madem tasarruflar yetersiz nereden bu kada kaynak buluyorlar ? ( merkez Bankasından desek merkez bankası hem kısa vadeli kredi açıyor hemde son dönemde maliyetleri artırdı bu bankaların işine gelmez herhalde ) geriye bir tek yol kalıyor o da dışardan borçlanmak
    Hocam acaba böylemi anlamalıyım yoksa başka bir hikmeti var mı? Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  20. Çok güzel bir yazı, teşekkürler.

    Mahfi hocam cari açığın bütçe dengesi üzerindeki etkisini açıklar mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Cari açık arttıkça bütçe açığı azalıyor. Çünkü Türkiye'nin vergi gelirleri arasında ithalden alınan KDV ve ithal mallardan alınan ÖTV oldukça önemli yer tutuyor. Ama bu ülkeden ülkeye değişir.

      Sil
  21. Yine bir klasik,

    Mahfi hocam cari açığın bütçe dengesi üzerindeki etkilerini açıklar mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu birçok kez yazdım. Her ülkede farklıdır ama bizde cari açık arttıkça bütçe açığı füşüyor. Çünkü ithalattan çok vergi alıyoruz.

      Sil
  22. "Bir şeyi 40 kez söyleyince gerçekleşir" diye bir şehir efsanesi vardır ya ben bu programları ona benzetiyorum. İçi boş, bu programlara bağlı kalarak yapılan bir politika, iş planı yok ama program var. Bence bu programların temel amacı beklentiyi yönetmeye çalışmak. Sanırım bu "beklenti" konusu ekonomide matematiksel ifade edilenler kadar önemli bir konu. Herkes enflasyonun %5 olacağına inanırsa enflasyon düşüyor, herkes %15 olacağına inanırsa yükseliyor gibi.. Bu beklenti konusunun ekonomide yeri sizce nedir hocam?
    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beklentilerin ekonomide yeri çok fazla. Ama beklenti yaratabilmek için geçmişte dediklerinizi yapmış olmanız gerekiyor. Yani örneğin TCMB enflasyon hedefini hiç tutturamadığı için şimdi yüzde 5 olacak diyerek beklenti yaratması kolay değil.

      Sil
  23. Hocam benim aklıma birşey takıldı.ABD'nin işsizlik oranları ile FED'in tahvil alımı,satımı arasındaki ilişkiyi nasıl açıklarsınız ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ilk bakışta hiç bir ilişki yok. Ama ABD işsizlik oranındaki düşüşü ekonomide toparlanmanın en önemli göstergelerinden birisi olarak algılıyor. O nedenle işsizlik oranında yüzde 6,5'lar düzeyine inilirse ekonominin toparlandığını
      anlayıp tahvil alımı yoluyla para vermeyi muhtemelen kaldıracaklar.

      Sil
  24. hocam bizdeki tasarruf acigini kapatmanin yollari nelerdir? ben bir vatandas olarak tasarruflarin arttirilmasi noktasinda ne yapabilirim? bankaya para yatirmaktan baska carem yokmu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok. Tasarrufu artırmanın en kestirme yolu faizi artırmak ama o zamanda sıcak para girişi artıyor.

      Sil
    2. Hocam sıcak paranın girişinin olumlu yanının yanında yüksek tutarda girmesi ülkede kuru düşüreceğinden ihracatın pahalılaşması anlamına geldiğinden mi kötü?

      Sil
    3. Sıcak paranın en kötü yanı geldiği gibi hızla çıkabilmesidir. Girişi de çıkışı da şok etkisi yapabiliyor.

      Sil
  25. Hocam ovp biraz ulasilmasi guc hedefler belirlemis bence' büyüme artacak cari acik azalacak,enflasyon azalacak bu üçünu bir anda saglamak zor degil mi? Imf tahminleri daha uyumlu ve gercekci. Hocam su faiz meselesini ne yapacagiz dinimiz izin vermezken,tasarruflari arttirmamiz gerekiyor faizi kullanmadan ne yapabiliriz ki?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz meselesinde işimiz zor. Şu anki faize diinimiz izin veriyor ama daha yukarısına izin vermiyor gibi bir yorum mu var bilmiyorum.

      Sil
  26. Hocam örneğin şöyle bir şey olsa merkez bankası bankaları 2-3 seneliğine çok düşük bir faizden fonlasa tl ihtiyacımız içn dışardan borçlanmaya gerek kalmaz değil mi hocam bu sefer sadece cari açığı için dışardan borçlanmaya gerek kalır katılırmısınız ?
    Tabi hocam bankaların artan bu parası bireylerin gelirinin harcanmayan kısmı değilde karşılığı olmayan bir para olduğu için verilen krediler sonucunda enflasyon artar ve dışarıya malları pahalı olarak satmak zorunda kalırız ve aslında ihracatı artırmayız ama bankalardaki artan para bireylerin gelirlerinin harcanmayan kısmı olsaydı yani karşılığı olan para olsaydı o tasarruflarla yatırım yapılırdı ve yapılan yatıırmlar sonucunda üretilen malların fiyatları artmazdı ve üretimimiz reel olarak artardı ve ihracattan para kazanmış olurduk ve cari açığımız azalırdı katılırmısınız hocam
    Sayın babacan bu tasarruf cari açık arasında ki ilişkiye çok önemsediğinden bende bu konuyu biraz kafaya taktım

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür uygulamalar sadece varsayım olarak öne sürüklür. Sadece enflasyon artmaz bir daha kimse borç vrmemeye başlar. Bu işin bilimsel çözümü pozitif reel faiz vermekten geçiyor.

      Sil
  27. Hocam tasarrufu arttırmanın yolu faizleri artırmak demişsiniz. Acaba bizim ülkemizde faizler düşük mü? Bir yazıda okumuştum faizler negatif diye. Bu yüzden mi tasarruf etmiyor insanlar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizde faiz yüzde 8 enflasyon da yüzde 8 yani reel faiz sıfır ya da negatif. Bu durumda tasarruf artmaz.

      Sil
    2. hocam bu bahsettiğiniz ifade basit fischer denkliğiyle mi ilgili?
      [nominal faiz = reel faiz + beklenen enflasyon]
      %8 = % 0 + %8

      doğrumudur hocam? tşkr ederim.

      Sil
  28. Hocam yazılarınız için size ne kadar teşekkür etsem az, oldukça anlaşılır bir uslupla yazdığınız için çok teşekkürler.
    Benim sorum şu, bizim en önemli sorunumuz, kırılganlığımız cari açık deniyor. Sizce cari açığımızı azaltabilmek için faiz ve döviz pılitikamız nasıl olmalıdır? Teşekürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cari açığı azaltmanın en önemli yolu tasarrufları artırmaktır onun yolu da faizi artırmaktan geçiyor.

      Sil
    2. Hocam, günaydın. Temelde, cari açığı azaltmanın kalıcı yolu ihracatı arttırıp, ithalatı azaltmak değil midir? Burada da döviz kuru önemli bir etken. Türk Lirasının döviz karşısında değerli olması ithalatı, değer kaybetmesi ihracatı arttırıyor.
      TL'nin değerli olup olmaması hususunu belirleyen en önemli unsur da faiz bildiğim kadarıyla. Faizin artması sıcak paranın girişini de arttıracağı için TL'nin değerlenmesini, dolayısıyla ithalatın ucuz olmasını sağlayacaktır. Şimdi şöyle bir senaryoda, faizler arttı, ithalat ucuzladı (yada ucuz olmaya devam ediyor), ithalat arttı (ya da aynı seviyede kaldı), TL değerlendiği için ihracata olumlu katkı yapmadı, ihracat azaldı (ya aynı seviyede kaldı, yada ihracatın ithalatı karşılama oranı değişmedi). Faizler arttığı için dış aleme ödediğimiz faiz tutarı arttı, borsa değer kazandığı için yabancıların değer kazancı arttı. Yani cari açığımıza, yükümlülüğümüze olumsuz katkı yaptı (yada yapacak). Cari açığımız azalmadı. Hanehalkı tasarruf oranının artması, ulusal tasarruf oranımızın artması demek değil. Yani Hanehalkı tasarruf oranı artışı, şirket tasarruf oranının ve/veya kamu tasarruf oranının azalması nedeniyle olmuşsa cari açığı azaltmayacak demektir, GSYİH yı azaltacak demektir. Bu senaryoya göre cari açığı azaltmanın yolu faiz arttırmaktan geçmiyor.
      Peki faizin artmasıyla nasıl cari açığımız azalır? Önce bilmemiz gerekenler şunlar. Ne kadarlık bir faiz oranı artışından bahsediyoruz. Faiz artışı Hanehalkının ne kadarlık bir tasarrufa itecektir. Hanehalkının tasarruf yaparak vazgeçeceği tüketim harcaması içindeki ithalat tutarı ne kadar olacak. Bunlar senaryonun cari açığı azaltacak olumlu yönleri. Şimdi olumsuz yönlerini hesaplayalım. Ne kadarlık bir sıcak para girişi olacak? Yeni giren ve içeride var olan sıcak para için dış aleme ödeyeceğimiz faiz tutarını, yabancıların borsadaki kazançlarını ne kadar arttıracak. Faiz artışının olumlu yönleri (tutarı) olumsuz yönünden (tutarından) fazla ise cari açığımız azalır, olumsuz ise cari açığımız artar. Tabi bu arada şirket/kamu ithalat tutarının değişmediği varsayım edilmekte. İthalat ucuz olduğu müddetçe de şirket/kamu ithalatı azalmaz. Eğer bir de artarsa, faiz artırmanın cari açığı azaltması mümkün olmaz.
      Muhakak biryerlerde hata yapıyor olmalıyım? Nerde hata yapıyorum hocam?

      Sil
  29. hocam merhaba. şuanki uygulanan yeni neoklasik sentez modelinde para politikası enflasyon hedeflemesi maliye politikasında denk bütçenin uygulanması ama bu politikanın aktif olmamasından G+I+X=S+T+M denkleminde bütçe denkliğinin olumsuz yönde bozulmasından dolayı bu borçlanmanın özellikle iç tasarruflardaki artıştan çok dış kaynaklarla beslenmesinin ve ithalatın ihracattan daha fazla arttığı bir yerde (türkiye) maliye politikası para politikasını etkilemez midir? dışarıdan kaynak almamız için reel faizin yüksek olması sonucu paranın değerli olmasından dolayı ithalat daha fazla artıyor. ithalat daha fazla arttıgı için enflasyon baskısı olusmuyor ve kur degerlı oluyor bundan dolayı ozel sektorun dıs borclanmaları uzun vadede artıyor. yanı hocam suankı sıstemde maliye politikası dolaylı olarak para politikasını etkılemez mıdır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şu an uygulanan maliye politikası enflasyon yaratmayan bir politika çünkü bütçe açığı minimum düzeyde ve bu para politikiasına olumlu katkı yapıyor.

      Sil
  30. hocam enflasyon çok olursa büyüme rakamları da şişmez mi. kısa vadede düşünen bir hükümet para politikasına neden yüklenmiyor da enflasyon hedeflemesi uyguluyor. enflayon artarsa büyüme de görüntü olarak artmaz mı. seçmenler de büyüme olmuş diye o hükümete oy vermez midir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyon artışının büyümeye olumlu katkı yapması söz konusu değildir. Sadece bazı hallarde enflasyonla büyüme paralellik gösterebilir ama buradan ikisinin aynı yönde hareket ettiği sonucu çıkarılamaz.

      Sil
  31. Hocam açlık ve yoksulluk sınırı hesaplamalarıyla ilgili makaleniz varmı? Karşılaştırmalı açıklayıcı bilgilerinize ihtiyacım var.Çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  32. hocam rasyonel bekleyişlerde ilan edilmiş ve sürpriz politikalar var. sürpriz politikalar milli geliri kısa vadede artırıp uzun vadede eski düzeye getiriyor. ilan edilmiş politikalar hiç değiştirmiyor milli geliri. peki abdde örtülü politikalar izlenirken biz neden enflasyon hedeflemesini mesela önceden ilan etmiş oluyoruz. sürpriz politikalar uygulasak mantıken daha yararlı değilmidir abd gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bizde enflasyonun önemli bir geçmişi var. O nedenle de belirli bir direnişi de var. O direnci kırabilmek ve geçmiş yerine geleceğe endekslenebilmek için enflasyon hedeflemesi uygulanıyor.

      Sil
  33. Hocam cari açık için tasarruflarımızın arttırılması gerekiyor. Benim anladığım şu, eğer ben tüketmezsem yani kenarda biraz param var birazda kredi çekip arabamı yeniliyorum yada yeni bir ev alıyorum çocuklarıma bırakmak için yada beyaz eşyamı değiştiriyorum diyelim. Ben eğer bu şekilde davranırsam tüketim artar , e bu malların çoğuda ithal olduğu için ithalatımız artar bu da cari açığımızın artmasına neden olur. Yani bu şekilde davranmayıp tasarruflarımızı arttırıp bankaya yatırırsak ki reel getirisi negatif olmaması lazım, bu şekilde cari açığımız azalırmı? Hani eskisine göre tüketmiyoruz ve tasarruf ediyoruz. Sizce ben bu şekilde davranarak cari açığı ne kadar düşürebilirim, yada vatandaşlarımız bu şekilde davranarak mı cari açığın düşürülmesi hedefleniyor devlet tarafından ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu işin bir yanı. sarrufunuz yatırımlar için kaynak olur ve dışarıdan tasarruf ithali azalır. Bu da bir başka yanı. Yalnız bu sizin tasarrufunuzla tek başına olmaz. Çünkü tüketim malı ithalatı toplam ithalatta sadece % 15 yer tutuyor. Asıl olan sermaye malı ve ara malı ithali. Onları burada üretecek teşviklere ihtiyaç var. Ama rekabet edebilecek fiyatlarla üretilmeli.

      Sil
  34. Hocam bir sorum daha olucak. Tasarruflarımızı artırırsak by büyümeye ters yönlü olarak yansımaz mı? Sonuçta eskisi gibi tüketim yapmıyor olucaz? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru üretim için tüketim yani talep lazım. Ama eğer bizim gibi ihracata dönük üretim söz konusuysa o zaman ihracata yönelebiliriz. Ne var ki içinde bulunduğumuz koşullarda bu pek mümkün değil çünkü bizim ihracat alanlarımız ekonomik olarak çok da iyi durumda değil.

      Sil
  35. hocam bizim merkez bankası fede mi daha yakın yoksa avrupa merkez bankasına mı daha yakın politikalara üretiyor. avrupa merkez bankasında da enflasyon hedeflemesi önceden ilan ediliyor mu bizdeki gibi hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TCMB esas olarak Fed'e yakın politikalar izliyor. AMB enflasyon heeflemesi yapmıyor. Onlarda enflasyon için konulmuş olan Maastricht kriteri bir çeşit enflasyon hedefi görevi görüyor.

      Sil
  36. hocam merhaba yanılma modellerinden işçi yanılma firma yanılma ya da katı yapışkan ücret modellerinden hangisi şuan uygulanmaktadır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sınav sorularını yanıtlamıyoruz biliyorsunuz.

      Sil
  37. Bayramınız kutlu olsun Saygıdeğer Hocam.

    Saygılarımla


    Murat Kaykusuz
    Ekonomist

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, sizlerin de bayramınız kutlu olsun.

      Sil
  38. Hocam Allah sizden razı olsun. Bayramınız mübarek olsun. Sayenizde gerek açtığınız konular gerekse onlarca soruma(belki yüzü geçmiş olabilir :)) cevap verdiğiniz için teşekkürü bir borç bilirim. İyi Bayramlar hocam.

    YanıtlaSil
  39. Hocam döviz krizine ne olduğu zaman gireriz ? acaba sadece ülkeye giren sermaye akımları durduğunda mı biz döviz krizine girip kurlar artar. Acaba döviz kriZi başka hangi şartlar altında olur ?
    2) hocam biz herhalde dışarıya karşı olan yükümlülüklerimizi yerine getirecek kadarvmali durumumuz olmadığında stand by anlaşması imzalıyoruz IMF ile anlaşma yaptığımızda aldığımız bu parayı nerelerde kullanıyoruz ? Acaba devlet bazı bankaları kurtarmak için destek mi veriyor ? Yoksa dışarıya ona borçlarımızın bir kısmını ödemek için mi kullanıyoruz ? Kısacası aldığımız desteği nereler için kullanıyoruz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Döviz krizine döviz bitip de ithalat ihtiyacı devam ettiği zaman gireriz. 1970'lerin sonunda böyle olmuştu. Türkiye ihtiyacı olan mazotu ithal edemeyince çok soğuk bir kış geçirmiş ve ardından da darbe gelmişti.
      (2) IMF'den gelen para genellikle borç ödemede kullanılır. Para TCMB'na yatar ve Hazine tarafından bu amaçla kullanılır.

      Sil
  40. Hocam gerçi biz şuan enflasyonu düşürmede enflasyon hedeflemesini kullanıyoruz ama bir zamanlar enflasyon la mücadelede yanılmıyorsam kur çapası kullanılıyordu acaba bu politikanın enflasyonu düşürmede etkisi nedir ? Nasıl oluyorda enflasyonu düşünebiliyor ?
    2) hocam kısacası tablita uygulamasını açıklayabilirmisiniz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Türkiye petrol ve doğal gaz başta olmak üzere birçok sanayi girsini ithal ediyor. Kur ne kadar yükselirse bunların maliyeti o kadar artıyor. Maliyeti artan girdiler de daha pahalıya mal satılmasına yol açarak enflasyona neden oluyor. Kuru düşük tutunca maliyetler düşüyor ve enflasyon baskısı azalıyor. Ne var ki o zaman da ihracat düşüp ithalat artıyor ve dövize talep artıyor, döviz yetmez hale geliyor.
      (2) Tablita sistemi başta Arjantin olmak üzere Latin ülkelerinde uygulanmış bir sistemdir. Bu sistemde belirli bir süre için sürünen peg sistemine geçilir. Yani yerel para ile USD paritesi belirli bir süre için önceden açıklanan bir takvime göre sabitlenerek uygulanır. Yani diyelim ki 1 Ocak'ta 1 USD = 2 Peso, 2 Ocak'ta 1 USD = 2,01 Peso, 3 Ocakta 1 USD = 2,02 Peso gibi kurlar örneğin bir aylık bir takvim halinde önceden açıklanır. Bu yolla kur baskısı önlenmeye çalışılır.

      Sil
  41. Hocam bir ülkede develüasyonun yapılma sebebi acaba sabit döviz kurunu koruma yükümlülüğü ona merkez bankasının belirli bir yerden sonra gelen talepleri karşılamakta zorlanması ve piyasada kuru dalgalanmaya bırakmasıyla mı develüasyon gerçekleşmektedir ? Yani döviz talebinin döviz arzından fazla olmasından mı kaynaklanmaktadır develüasyon başka bir sebebi varmı? Hocam birde aklıma develüasyon yapılma sebebi olarak ülkedeki enflasyonun artışı kadar ülke rekabet gücünü kaybetmesin diye bir artış yapılır belirli otorite tarafından .hocam develüasyon yapılma sebebleri diyince bunlar aklıma geliyor hocam acaba başka hangi sebeblerden dolayı develüzsyona gidilmektedir ?
    2) hocam 1958 ,1970 ,1994 , ve 2001 yılında ki develüasyonların sebebi nedir ? Enflasyonun yüksekliğinden dolayımı develüasyon yapılmıştır , yoksa döviz e olan talepten mi yada başka bir şeyden mi ?
    3) hocam deniyor ki cari açık yükselirse serbest kur sisteminde kurda yükselir acaba şöyle bir senaryoda gerçekleşse kur yinede yükselir mi ülkeye cari açığı kadar döviz girse (eksiği kadar da değil fazlası kadar da değil sadece cari açığı kadar ) kur aynı kalmaz mı ? Çünkü ilkten bu kadar döviz girdiğinde döviz bollaşıyor ve kur düşme eğilimine giriyor sonradan ekonomi gelen döviz kadar cari açık vermeyi planladığında bu seferde dövize olan talep artacak buseferde kur yükselme eğilimine girmeyecekmi . Yani hocam şuna katılırmısınız cari açık kadar döviz girerse ve biz döviz eksikliğinden dolayı rezervlerden ihtiyacımızı karşılamak zorunda kalmazsak kur aynı yerde kalır .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Devalüasyon sabit kur rejimlerinde paranın dış değerini koruyamaması nedeniyle MB tarafından değerinin düşürülmesidir. Aksi takdirde karaborsa oluşur. Günümüzde dalgalı kur rejiminde bu işlem günün her saatinde piyasa tarafından yapılmakta ve adına devalüasyon değil paranın değer kaybı (ya da duruma göre kazanımı) (deppreciation veya appreciaton) deniyor. Yani dalgalı kur rejiminde paranın dış değerindeki kayba devalüasyon oldu demek yanlış bir ifadedir.
      (2) Bütün devalüasyonların nedeni saptanan sabit kurun piyasa gerçeğini yansıtmamasıdır. Eğer saptadığınız sabit kur reel kurdan çok sapıyorsa o zaman ekonomi bunu kaldıramaz ve devalüasyon yapmak zorunda kalırsınız.
      (3) Bu dediğiniz eğer ülkeye giren yabancı sermaye doğrudan yabancı sermaye olarak girmişse doğrudur. Borç olarak girmişse bir süre sonra o borçların geri ödenme riskini anlayınca çıkar ve ülkede döviz sıkıntısı doğar.

      Sil
  42. Hocam, bence bu tabloya iç taarruf oranı ve servet dağılımı oranlarını da koyaydılar daha iyi olurdu. Ekonominin içinden insanı çıkarınca başka bir bilim haline geliyor.(Nacizane).saygılar,

    YanıtlaSil
  43. hocam amerika borclanma tavanini yukseltirmi ? yuseltmezse altin eskisi gibi olur mu ?

    YanıtlaSil
  44. Hocam,
    Bayramınızı kutlar, sevdiklerinizle nice mutlu bayramlar geçirmenizi dilerim.
    Zihniyet değişmedikçe ki değişeceğine dair bir işaret olmadığı gibi bu eğitim sistemi ile olması da mümkün görünmüyor, yapısal refirmlar konusunu daha yıllarca konuşuruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler, ben de kutlarım.
      Öyle görünüyor.

      Sil
  45. Hocam öncelikle iyi bayramlar...
    Bu Rus oligarşisinin Kıbrıs'dan Türkiye'ye kaydırdığı 6-8 milyar dolar ortaya çıktı. Sayın Başçı'nın 1.92 iddiasının arkasında bizlerin bilmediği ancak onun bildiği şapkadan çıkan tavşan bu mudur sizce? Nedense bu gelen dövizle ilgili fazla yorum yapılmadı.Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Resmi açıklama olmayınca konuya girmek mümkün olamıyor.
      Başçı'nın ne düşünerek 1,92 dediğini kendisi açıklamadığı sürece tahmin etmek zor.

      Sil
  46. hocam merhaba,
    oncelikle her yazinizi severek takip ettigimi belirtmeliyim,gercekten cok keyifli bi blogunuz var.benim sorum biraz farkli olacak ama aklima takildigi icin sormayi dusundum,cevaplarsaniz sevinirim.
    Hocam gunumuzdeki en temel devlet anlayisi suphesiz karma ekonomik sistemden olusuyor,ancak devlet faaliyetleri ile ilgili yorumlarsak siz teori icinde nereye yakin oldugumuzu dusunursunuz,
    yani mudahaleci devlet yaklasimi mi,iktisadi rasyonelite yaklasimi mi,ya da musgrave ve stiglitz in dedigi sekilde kamu hizmetleri devleti mi,ya da proaktif devlet mi daha yakin gunumuze

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eski sosyalist ülkeler ve Çin devlet ağırlıklı ekonomi anlayışına yakın, ABD, İngiltere, Fransa vb özel kesim ağırlıklı bir yerdeler. Türkiye eskiden devlet ağırlıklıydı şimdilerde özel kesime ağırlık vermeye doğru ilerliyor.
      Günümüzde müdahaleci devlet ile özel kesim yönetimi arasında bir yerdeyiz. Ortaya yakınlık ekonomiden ekonomiye değişiyor. Kriz zamanlarında müdahaleci devletin, normal zamanlarda özel kesime dayalı sistemin ağrrlık kazandığı bir durum içindeyiz.

      Sil
  47. Hocam, WB petrol fiyatını 2016 için 100,7 $/bbl olarak öngörürken*, OVP'nin 93,1 $/bbl olarak öngörmesini cari açığın daha iyi görünmesi adına suni bir iyimserlik olarak değerlendirebilir miyiz?

    * http://siteresources.worldbank.org/INTPROSPECTS/Resources/334934-1304428586133/Price_Forecast_Oct13.pdf

    YanıtlaSil
  48. Hocam Merhaba,
    OVP verileri karşılaştırma tablonuzda yer alan 2013 eski büyüme rakamlarını (3.1 ve 4.3) geçen sene yayınlanan OVP'de bulamadım. ben yanlış yerde mi arıyorum yoksa arada yeniden revize mi edildi?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı