Tasarruflar, Cari Açık ve Döviz: En Çok Karıştırılan İlişkiler
Bana gelen sorulardan ve
bloguma yapılan yorumlardan gördüğüm kadarıyla cari açık, iç tasarruf ve
yatırım arasındaki ilişki kolay kolay anlaşılamıyor. Yani eğer ülkedeki iç tasarruflar
yeterliyse cari açık olmaz biçimindeki yaklaşım tam anlamıyla yerli yerine
oturtulamıyor. Çoğunlukla TL fazlamız olsa dövize ihtiyacımız olmayacak mı
sorusu bu anlaşılmazlığın özeti olarak ortaya çıkıyor.
Bir ülkenin merkez bankasında
100 milyar dolar, bankalarında da 25 milyar dolar döviz rezervi olduğunu
düşünelim. Bu ülkenin bankalarda mevduat olarak duran toplam iç tasarrufları
tutarı 400 milyar TL, döviz mevduatı olarak bulunan tutar da 100 milyar dolar olsun.
Bu ülke 2013 yılında toplam 100 milyar dolarlık ihracat ve diğer döviz
kazandırıcı işlem, 120 milyar dolarlık da ithalat ve diğer döviz kaybettirici
işlem yapmış olsun.
Şimdi bu verileri bir
tabloda gösterelim:
Milyar
|
|
Ülkenin döviz rezervi (USD)
|
125
|
MB döviz rezervi
|
100
|
Bankalar
|
25
|
Banka mevduatları
|
|
TL (TL)
|
400
|
Yabancı Para (USD)
|
100
|
İhracat ve diğer döviz
kazandırıcı işlemler tutarı (USD)
|
100
|
İthalat ve diğer döviz
kaybettirici işlemler tutarı (USD)
|
120
|
Cari açık (USD)
|
20
|
Bu durumda ithalatçılar
bu 20 milyar dolarlık açığı karşılamak için dışarıdan yeni borç alabilecekleri
gibi bankalarda mevduat olarak duran tasarruflarını kullanarak bankalardan 20
milyar doları dışarıya havale edebileceklerdir. Diyelim ki ithalatçılar 10
milyar dolarlık ihtiyacı kendi tasarruflarından karşılamış kalan 10 milyar
dolar için de bankalardan kredi almış olsunlar. Bu durumda banka kaynaklarında
20 milyar dolarlık azalma olacaktır. Bunun 10 milyar doları mevduattan azalma
olarak, 10 milyar doları da kredi yani alacak olarak görünecektir. Bankalar, eksilen
döviz rezervlerini tamamlamak için dışarıdan yeniden 20 milyar dolarlık
borçlanma yapabilecekleri gibi mevduatı artırarak da aynı yola başvurabilirler.
Ya da mevcut rezervlerini yeterli görürlerse hiçbir hamle yapmalarına gerek
kalmaz.
Bir kez daha
tekrarlamakta yarar var: Cari açık bir akım değişkendir. Yani her ay, her yıl
yeniden doğar ve finanse edilir. Oysa döviz rezervi bir stok değişkendir. Yani
her ay değişse bile bitmez. Yıllardır birikmiştir ve azalsa da zaman içinde
yeniden yerine konur.
Türkiye açısından 2014
yılında temel sorun bir yandan yıl içinde vadesi gelen eski borçların ödenmesi
ya da yenilenmesi bir yandan da 60 milyar dolar olacağı tahmin edilen cari
açığın finanse edilmesidir. 60 milyar dolarlık cari açık, yeni borçlanmayı ya
da yeni yabancı kaynak girişini gerektiriyor. Bu açığın yaklaşık 10 milyar
dolarlık bölümünün doğrudan yabancı sermaye yatırımı olarak yani Türkiye’de
yeni işletmeler kurmak ya da mevcutları satın almak üzere gireceği tahmin ediliyor.
Kalan 50 milyar dolarlık açığın bir bölümü hisse senedi satın almak için, geri
kalanın ise tahvil, kredi ya da mevduat biçiminde borç olarak gelmesi
bekleniyor.
Ekonomiler krize girince
ya da krize gireceğine ilişkin belirtiler yani riskler artınca bu tablo sıkıntılı
bir görünüme bürünüyor. O zaman yabancı kaynak girişi, borç verme arzusu
düşüyor. Bunun tipik örneği 1980’lere gelirken Türkiye’nin yaşadığı 70 cent’e
muhtaç ekonomi durumudur. Böyle bir durum ortaya çıktığında eldeki TL
tasarrufları versek de ellerinde yeterli döviz bulunmayan bankalar bize döviz
veremiyor. O zaman döviz fiyatı yani kurlar hızla yükseliyor ve ithalat durma
noktasına geliyor. Ya da ancak ihracattan ve diğer döviz kazandırıcı
işlemlerden elde edilen döviz kadar ithalat yapılabiliyor. Böyle bir kriz
olmadığı sürece TL’yi verirseniz dövizi alırsınız. Döviz kıtlaşırsa kur
yükselir, döviz bollaşırsa kur düşer. Ve dengeler ona göre kurulur. 1980’lere
gelirken bu sistemin tıkanmasının nedeni o zaman döviz kuru rejiminin sabit kur
rejimi olmasıydı. Döviz talebi artmış ama kur değiştirilmemişti. Sonuçta kriz
oldu ve ardından yüzde 50 dolayında devalüasyon yapılarak TL’nin değeri
düşürüldü ve karaborsa sonlandı.
Kaleminize sağlık hocam, harika bir yazı olmuş.
YanıtlaSilHocam merhabalar,
YanıtlaSilÇok güzel açıklamışsınız. Elinize sağlık.
Benim anlamadığım bir konu var. Ülkemizde şu an döviz kıtlığı yok bildiğim kadarıyla. Peki o zaman dolar neden bu kadar yükseldi. Diğer sebepleri nelerdir ? Kısaca açıklarsanız çok sevinirim hocam saygılar.
Teşekkürler.
SilŞu anda dolar kıtlığı yok ama önümüzdeki dönemde girişlerin azalacağı endişesiyle herkes açık pozisyonlarını kapatmaya çalıştığı için dolar talebi yükseliyor. Talebin yükseldiği yerde fiyat arttığı için dolar kuru yüksek kalıyor.
Teşekkürler hocam saygılar.
SilHocam yazı için çok teşekkürler.
YanıtlaSilYazının içinde geçtiği için sormak istiyorum,akım değişken ile stok değişken arasında net bir ayrım yok gibi geliyor sanki, stok değişken hiçbir zaman miktar olarak sıfır olmayacak şeyleri mi ifade eder?
Teşekkürler.
SilStok yılların birikimidir. Döviz stoku böyledir.
Akım ise o yılın ölçülen miktarıdır. Mesela bir ülkede GSYH akım değişkendir. Bir yıl içindeki üretim miktarını ölçer. Ama mesela servet stoku ülkenin uzun yıllardır birktirdiği binaları, arabaları, diğer malları ifade eder.
Üstat,
YanıtlaSilO halde, ülkemize yapılmasını istediğimiz doğrudan yabancı yatırımların cari açığımızı düşürme gibi bir etkiye sahip değil. Ama sozkonusu cari açığın fonlanma kalitesini artırıcı bir etkiye sahip. Diğer taraftan ülkemize olan güvenin bir göstergesi olması ile de kredibilitemizi de artırıcı bir etkisi var.
Çok selamlar.
Cafer Demir
Doğrudan yabancı yatırımlar cari açığın fonlanma kalitesini artırır. Çünkü bu şekilde gelen paraların aniden gitmesi kolay değildir. Ayrıca dediğiniz gibi kredibiliteyi de artırır ve borçlanmanın da maliyetinin düşmesine bu yolla katkı yapar.
SilMerhaba ben sizin açıkladığınız kavramları anladığımı sanıyorum. Anlamadığım Konu şu :
YanıtlaSil2001 de hatırladığım kadarıyla 10-20 milyar dolar olan döviz rezervi şimdi 100 milyar doların üzerinde olduğu söyleniyor.
O zamandan beri cari fazla değil 100 milyarlarca cari açık vermemize rağmen. Bu nasıl oldu? Birde diyorlarki bankaların açık pozisyonu yok, kamunun döviz borcu yok. Cari açık farkı nerede park etti? Birde MB rezervleri kendi parası mı ? Kendi parası ise nasıl bir gelir sonucu elde ediyor? Eğer kendi parası değilse nasıl başkasının parasını satarak piyasaya müdahale ediyor?
Çok teşekkürler..
MB'nin döviz rezervlerindeki artışın önemli bir kısmı son yıllarda uygulanan TL mevduattan da dövizle zorunlu karşılık yatırılabilmesine olanak sağlayan ROK uygulamasıyla oluştu. Bu yolla bankalar aldıkları TL mevduata karşılık MB'ye dövizle zorunlu karşılık yatırdılar. Ayrıca Türkiye'ye son yıllarda (son yıl dışında) cari açığının oldukça üzerinde döviz girişi oldu. Faiz yüksek olduğu için burası yabancılar için çekici geldi.
SilZorunlu karşılıkların piyasaya müdahalede kullanılması konusuna gelince benim de benzer konuda itirazım var. Bu blogda Rezervin Ödüncü Olur mu? Başlıklı yazımda bunu anlattım.
Kıvanç Altıntaş söz konusu yazının linkini aşağıdaki yorumunda vermiş. Teşekkürler.
SilElinize sağlık, daha güzel anlatılamazdı
YanıtlaSilTeşekkürler
SilHocam Merhaba, sürekli olarak katma değeri yüksek ürün ihracatından bahsediliyor. Bizim ihracatımıza bakıldığı zaman. Fasıllar düzeyinde en büyük ihracat kalemi “motorlu kara taşıtları ve bunların aksam parçaları” (950 milyon dolar) olurken, bu fasılı; “kazanlar, makinalar, mekanik cihazlar ve aletler, bunların aksam ve parçaları” (937 milyon dolar), "örme giyim eşyası ve aksesuarı” (775 milyon dolar) ve “elektrikli makina ve cihazlar, ses kaydetme verme, televizyon görüntü–ses kaydetme verme cihazları, aksam parça aksesuarı” (729 milyon dolar) izlemiş.Kaynak tüik. Bakıldığında İlk iki sırayı Endistüri ürünleri aldığı halde üretimi ve ihracatı yabancı firmaların yapmasının Türkiyenin cari açığını kapatamamasına olumsuz bir etkisi olabilirmi? Sonuçta kazandıkları paraları merkezlerine yolluyor olmalılar? Saygılar,
YanıtlaSilBu dediğiniz bütün dünya için geçerli. Yabancı firmalar belirli zamanlarda kar transferi yapıyorlar. Buna karşılık yatırımlarını yenilemek veya büyütmek için karlarını burada bırakıyorlar, hatta gerekirse merkezlerinden buraya sermaye transferi yapıyorlar.
SilHocam 1 dorum daha olacak vergilerini nereye ödüyorlar,? Aydınlatma için çok teşekkür ederim,
Silİhracatta ilk iki sırayı alan endüstri ürünleri büyük çoğunlukla yurtdışından gelen parçaların ülkemizde montajı sonucu üretilen mallar. Dolayısıyla bu tür ürünlerin ihracatı genel toplamda cari açık üzerinde yeterli azaltıcı etkiyi yapamıyor maalesef.
Silanladım onlar da katma değeri düşük ürünler oluyor değil mi?
SilHocam akılıma yatmayan bir soruyu anlayacağım bir şekilde özetlerseniz sevinirim; bizim ülke olarak tasarruflarımız yüksek olsa dışarıdan borçlanmamıza gerek kalmaz diyoruz bu parayı kendi ekonomimizden borçlanırız diyoruz. Peki tasarruflarımız şu an ki durumdan daha yüksek olsada biz ithalatımızı yabancı parayla yaptığımızdan tasarrufların yükselmesinin yanında dışarıdan yabancı sermaye gelmesi lazım değil midir ? Çünkü biz o tasarrufları kullanarak döviz piyasasında bozduracak ve yatırımlarımızı o sayede yapacağız dışarıdan döviz gelmesse tasarruflarımızı istediğimiz kadar artırsak da yine borçlanmaya gerek duymayacakmıyız?
YanıtlaSilTasarruflarımız yüksek olursa dışarıdan borçlanmamıza gerek kalmaz demiyoruz. Dediğimiz şey iç tasarruflarımız yüksek olursa iç ihtiyaçlarımız için dışarıdan borçlanıp da bunu burada kullanmamıza gerek kalmaz.
Sil
SilHocam "ülkedeki iç tasarruflar yeterliyse cari açık olmaz" ifadenizi anlayamıyorum. Eğer vaktinizi çok almayacaksa kısaca bir örnekle veya başka bir şekilde bilmiyorum anlatmanız mümkün mü?
İhracat gelirleri 100$ ithalat giderleri 120$ cari açık 20$ dolar çıkar bunu kapatmak için dışardan borçlanma yerine iç tasarruflarımızda 20$ mevcut ise kapanır açık. Bir başka değişle ihracat yaptık 100$ kazandık cebimizde de 20$ var bununla 120$ ithalat yaparsan borcun kalmaz.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilHocam bizim tasarruflarımızın artması dövize olan ihtiyacımızı nasıl azaltıyor anlayamadım denklem haricinde anlatmanız mümkünmü? Biz sonuçta tasarruf fazlası versek dahi ithalatımızı dövizle yapacağımızdan dövize ihtiyaç duymayacakmıyız bunun içinde borçlanmayacakmıyız?
YanıtlaSilYukarıda yanıtladım.
Silüstad yazınızdan istifade ettiğimi söylemeliyim.meseleyi güzel izah etmişsiniz. Müsadenizle bir sorum olacak bildiğim kadarıyla iskandinav ülkeleri hem iç dengelerini hem de dış dengelerini sağlamış durumdalar onların bizden farkı ne?
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilGenel olarak tasarruflarıyla yatırımları arasındaki fark tasarrufları lehine.
üstad yazınız için sizi tebrik ederim. Türkiyenin belli bölgeleri dubaide olduğu gibi vergi cenneti ilan edilse cari açıgın finansmanı için bir katkısı olur mu ?
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilBu tür uygulamalar her yerde aynı etkinlikle işlemiyor. Bence çözüm o tür uygulamalardan çok yapısal reformlardan geçiyor.
Sanırım Merkez Bankası Rezervi ile ilgili sorunuzu hocamın ''Ödünç Rezerv Olur mu?'' adlı yazısı cevaplar diye düşünüyorum. http://www.mahfiegilmez.com/2013/04/odunc-rezerv-olur-mu.html
YanıtlaSilKatkı için teşekkürler.
SilAsıl ben size teşekkür ederim hocam, buradaki herkes adına.
Silsayın Hocam bilgilendirminiz için Allah razı olsun.
YanıtlaSilyalnız sürekli yapısal reformlardan bahsetseniz de bu ülke yıllarca bu reformlar olmadan devam etti,ediyor ve edecek gibi de görünüyor. zira son araştırmaya göre dolar milyarderi sayımız artmış, yani sermaye sahibi sürekli zengin oluyorsa ve çalışan/alt kesim sürekli borç ile fakirliğini kapatabiliyorsa sistem işliyor demektir. zira hiç bir zengin insanoğlu parası ve varlığı azalsın istemez ve yapısal reformlar en çok bu zengin kesimi vuracaktır. Buna göre öncelikle adalet sistemi ve eğitim sistemi tam rayına oturmamışsa bu bahsettiğiniz reformlarda yapılamaz demektir.
iyi çalışmalar...
Teşekkğr ederim.
SilAdalet ve eğitim sistemi yapısal reformların en başında yer alıyor zaten. Biz ekonomideki yapısal reformlardan söz ediyoruz. Çünkü konumuz ekonomi. Ama ekonomi dışı alanlarda hukuk olsun eğitim olsun demokrasi olsun yapısal reform ihtiyacı çok daha fazla. Ve onları yapmadan ekonomideki yapısal reformlardan sonuç almak da kolay değil.
Hocam selamlar,
YanıtlaSilEge Cansen'in, Hürriyet gazetesindeki bugünkü yazısında faiz artışının tasarrufları artırmayacağına değiniliyor. Bundan kasıt, enflasyon karşısında reel getiri açısından olması gerekenin üzerindeki bir faiz oranı mıdır? Sizin faiz oranlarının artması gerektiği yönündeki görüşlerinizle pek örtüşmüyor gibi. Sizin bu konudaki düşünceleriniz nedir?
Teşekkür ederim.
2000'lere kadar reel faizler pozitifti ve tasarrufların GSYH'ya oranı % 20 idi. Sonrasında faizler hızla indi ve reel faiz sıfıra yaklaştı. Tasarruf oranı da % 12,6'ya kadar düştü. Ben sayılara ve oranlara bakarım.
SilBenim önerim çok açık ve net: Faiz oranı reel faiz için pozitif olmalı ve ayrıca sıcak paranın bu yüksek faizlerden yararlanmasını önlemek için 6 aydan kısa süreyle kalan yabancı paranın elde ettiği getiriden yüzde 2 - 3 oranında ek vergi alınmalı (Tobin Vergisi.) Böylece yabancının ek kazanç sağlaması engellenirken yerlilerin reel faizden pozitif kazanç elde etmesi sağlanmış ve dolayısıyla iç tasarrufların artması teşvik edilmiş olur.
Hocam,
SilEge Cansen'in yazisini okudum ve bence cok haklı. Tasarrufun asıl amacı yatirimlar icin kaynak saglamaktir. Ama faizler cok yuksek olursa doviz bollasacagi icin hem tl degerlenecek hem de yatirimda kullanilan sermayenin maliyeti artar. Sanayici bu kadar olumsuz bir havada uretim yapip kar etmeye calisacagina parasini faize yatırır.
Bazıları kesin boyle yapiyor. Bazisi da yurtdısından dovizle dusuk faizden borçlanıp sermayenin maliyetini dusurmeye calisiyor.
Bence temel care dusuk enflasyon cuzi reel faiz. Bunu basarmanin tek yolu bence yapisal reformlar ve katma degeei yuksek uretim.
Levent S.
Böylece sıcak para girişi de azalacak, türk lirası reel olarak değer kaybedecek, cari açık da azalma eğilimine gircektir, reel olarak türk lirasını devamlı olarak değerli tutuyoruz bu kadar büyük cari açık varken ve sıcak parayla finanse etmye çalışıyoruz.
SilHocam bu yazılarınızı bir kitap halinde toplamanız mümkün mü?Kitaplığımızda baş ucu kaynaklar arasında yer almasını isterim yazılarınızın yer aldığı kitabınızın.
YanıtlaSilBiraz daha ileride olabilir. Yazıları güncel verilere göre düzeltip belki yorumlar ve yanıtlardan seçmeler yaparak onları da ekleyip bir kitap haline getirebilirim. Teşekkürler.
SilFaydalı ve bilgilendirici yazınız için çok teşekkür ederim hocam. Faiz artırımının karşısında olanlardan bazıları, Ege Cansen'in bugün belirttiği hususlar dışında, ABD'de ve Avrupa'daki reel faizin negatif olmasını örnek veriyorlar. "ABD ve Avrupa'da negatif faiz varken, IMF bizden niçin pozitif faize ulaşmamızı istiyor?" şeklinde bir fikir öne sürüyorlar. Negatif faiz, ABD ve Avrupa için sorun olmuyor mu?
YanıtlaSilOlmuyor çünkü onların parası rezerv para olduğu için isteyen daha yüksek faiz veren ülkelere yolluyor. Adamlarda enflasyon düşük olduğu için de oralardan reel faiz kazanıyorlar. Bizim sorunumuz yatırım yapacak tasarrufumuz yok.
SilHocam şuna katılırmısınız tasarruflarımızın yüksek olmasıyla döviz ihtiyacımızın azalması şu şekilde gerçekleşir hem 1) iç kaynaklarımız için borçlanmaya gerek kalmaz hem de daha fazla tasarruf yapmak demek yatırımların artması ve ihracata yönelik malların üretiminin artması demektir bu sayede eskisi kadar döviz borçlanmak zorunda kalmayız yapacağımız ithalatıda kazandığımız ihracat gelirlerinden yaparak dışarının kaynaklarını daha az kullanırız
YanıtlaSilEvet budur.
SilHocam japonyanın durumu böyle mi
SilKısacası şuna katılırmısınız hocam aslında tasarrufların artması demek döviz gelirlerinin artıp döviz giderlerinin kısılması demektir yani biz tasarruflarımızı artırdığımızda kuru kuruya bankada tl fazlalığı olmuyor aynı zamanda bu tasarruflar sayesinde ülkeye döviz giriyor ( tasarruflar sayesinde yapılan yatırımlardan dolayı ve tasarruf edilmesi sayesinde ithal malların tüketimi kısılıyor ) ve döviz giderleri azalıyor .tabi bunun kriz zamanlarında şöyle bir istisnası da oluyor isteğimiz kadar tl biriktirsekte banka o dövizi bulamıyorsa anca ihracat gelirimiz kadar ithalat yapabiliyoruz
YanıtlaSilKatılırım.
Silhocam TL nin değerini düşürerek ihracatı artırmak mümkünken acaba neden bu politika izlenmiyor ? ne gibi sorunlar çıkabilir ..teşekkürler
YanıtlaSilTL'nin Euroya karşı değerinin düşmesi ihracatımızı, USD'ye karşı değerinin düşmesi ise maliyetleri artırıyor. Çünkü ihracatımızın çoğu Euro bölgesine ama borçlarımızın çoğu USD ile. TL'nin değerinin birine karşıdüşerken ötekine karşı sabit kalması bizim elimizde değil. Ayrıca TL'nin değerinin düşmesi ihracatımızı otomatik olarak artırmaz . İhraç ettiğimiz malların durumu, rakiplerin fiyatları gibi kur dışındaki etkenler de söz konusudur.
SilHocam tasarrufları artırmak,enflasyonu dizginlemek ve uzun vadede; tasarrufların yatırımlara dönüşmesiyle beraber işsizliğin azalması için ve yatırımların ithal ikame malların üretimine sevk edilmesiyle döviz harcamalarını ve dolayısıyla cari açığın düşürülmesine bir de bu açıdan yarar sağlayacağını düşünüyorum.Umarım katılırsınız :)
YanıtlaSilEvet katılırım katılmasına da bu dediklerinizin nasıl yapılacağı konusunda fikir birliği yok.
SilHocam banka döviz rezervine 25 milyar dolar,banka döviz mevduatına 100 milyar dolar demişsiniz. Mevduat bizlerin bankalara yatırdığı bir para ama banka rezervi nerden geliyor o rezerv dediğiniz bankanın özkaynağı mı yoksa Merkez Bankası'ndan edindiği bir para mı?
YanıtlaSilDışarıdan sağladığı borç.
SilKurdaki bu oyanklik ve deger kaybi dogrudan yabanci yatirimlari olumsuz etkilemiz mi ?
YanıtlaSilAynı şeyler aşağı yukarı bütün dünyada aynı anda yaşandığı için fazla etkilemez. Bize özgü olsaydı etkilerdi.
SilEvet ama herkes ayni oranda etkilenmiyor
SilEvet bizim gibi dış finansman bağımlılığı yüsek olan ekonomiler daha fazla etkileniyor.
SilBence dusuk kur tututarak yapilan ihracattin olumlu yanlarindan ziyade olumsuz yanlari daha fazla ozellikle bizim gibi ticaret acigi olan ulkelerin kur savasina ticaret fazlaligi olan ulkelerle kur savasina girmesinin olumlu getirisi yok
YanıtlaSil-Hocam yazıyla alakalı olmayan bir şey sorabilir miyim? Merkez Bankası'nda çalışmayı hedefliyorum. 9-10 Kasımda uzman yardımcılığı sınavı yapılacak. Ben bu sınava girmeyeceğim ancak hazırlık için ilgileniyorum. Yayınlanan ilanda "İşletme ve Finans" adlı adayların sorumlu tutulduğu bölüm çok geniş.
YanıtlaSilİşletme Finansmanı
Sermaye Bütçelemesi
Uluslararası Finans
Finansal Piyasalar
Para ve Sermaye Piyasaları ve Kurumları
Finansal Planlama ve Yönetim
Bu konulara hakim olabilmek için kaynak önerinize ihtiyacım var. Tahmin ettiğim kadarıyla hepsini kapsayan tek bir kaynak yok. Bana yardımcı olursanız çok sevinirim.
R. Emre Özer
Bunu benim önermem size yardımcı olmaz. Bu bölümlerde okuyan arkadaşlar bulup onlardan kaynak sorun. Çünkü benim kaynaklarım eskide kaldı.
SilTeşekkür ederim hocam.
SilMail adresini verirsen yardımcı olabilirim emre
SilHocam,
YanıtlaSilBir krizden diğerine gidiyormuşuz gibi tuhaf bir görüntü var.
Piyasanın görünmez eli ne zaman görünüp gidişatı düzeltecek. Yoksa görünmez el görülemediği gibi yok mu?
Serkan
Güzel espri. Piyasanın görünmez eli kriz zamanlarında gerçekten görünmez oluyor.
Silharika anlatmışsınız hocam. tşk.
YanıtlaSilSayın Hocam,
YanıtlaSilVallahi bu karşılıklı soru cevap tarzına nekedar dayanacaksınız diye merak ediyorum, bu tarza son vereceksiniz diyede korkuyorum. Hocam benim iki sorum olacaktı Ali BABACAN tasurruflarımız 12,6 dedi bunu nasıl hesapladı, bu hesbı açıklayabilirmisiniz ? Diğeride 25.10.13 yani bugün iki gazetenin iki ekonomi yazarı, Çinin elinde biri (ADİKAL GAZETESİ) 1,3 trilyon dolar var diyor,diğeride ( VATAN) 3,3 gibi bir ABD tahvili var diyor. Bu rakam farklılığı nereden kaynaklanıyor ? Teşekürler...
Tasarruf oranını, Türkiye'dei tasarruf miktarını o yılın GSYH'sına bölerek hesaplıyoruz.Tasarruflar M1 para arzını GSYH'ya bölerek hesaplıyoruz.
SilÇin'in yaklaşık 3,6 trilyon dolarlık döviz rezervi var bunun yaklaşık 1,3 trilyon dolarlık bölümü ABD Hazine Tahvillerine yatırılmış durumda. Gerçek durum budur.
hocam, abd ekonomisinde anladığım kadarıyla faizler üzerinde özel sektör borçluluğundan ziyade kamu borçluluk durumu daha belirleyici oluyor..zira: hem dolar tek küresel rezerv para birimi ve hem de borç kümülasyonunda yoğun bir kamu ağırlığı mevcut
YanıtlaSilbizde ise hem kamu hem de özel sektör borçluluk durumu doğrudan faizler üzerinde etkili oluyor .çünkü; hem tl rezerv para birimi değil hem de borç kümülasyonunda ciddi bir özel sektör ekonomisi ağırlığı oluşmuş durumda!.. hocam, sizce bu konudaki düşüncem doğru mu? yoksa yanlış mı?. saygılar.....
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilPeki merkez bankasının elindeki dolar rezervlerinin azalmasının yanında ,tl kuru da düştüyse ,bu durumda MB api işlemleri yaparak piyasaya dolar mi sürer yoksa piyasadan dolar mi çeker ? Şimdiden teşekkürler ...
YanıtlaSil