Merkez Bankası Faizi İndirir mi İndirmez mi?

Para politikasının egemenliği
20. yüzyılın ilk iki çeyreği maliye politikasının egemenliği altında geçti. Üçüncü çeyrekte işin içine yavaş yavaş para politikası girse de ağırlık yine maliye politikasında kaldı. Yüzyılın son çeyreğinde ekonomi politikasında ağırlık para politikasına kaydı. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde maliye politikası, para politikasının iyi işlemesi için altyapı hazırlayan bir politika konumuna geriledi.  

Türkiye’de de görünüm benzer bir biçimde gelişti. Bugün gelinen noktada ekonomiye yön vermede Merkez Bankası (TCMB) egemen kurum ve para politikası da egemen uygulama olarak öne çıkıyor. Maliye Bakanlığı ve Hazine, bütçe açığını ve kamu borçlanmasını denetim altında tutup enflasyon yaratıcı etkileri önleyerek TCMB’nin uygulamalarına destek veren bir maliye politikası yürütüyor. TCMB’nin para politikasına destek olan bir başka uygulama da BDDK’nın yürüttüğü makro ihtiyati önlemler.  

TCMB bugüne kadar neler yaptı?
TCMB, bugüne kadarki uygulamalarında para politikasının bütün araçlarını (APİ, zorunlu karşılıklar ve faiz oranları) kullandı. Bunlara ek olarak kur politikasını da enflasyon hedefiyle bağdaştırmak yoluyla dolaylı olarak uyguladı. Para politikası araçları arasında TCMB’nin başını en çok ağrıtan araç faiz oldu.

Bu yılın ilk ayında esaslı bir faiz artırımına gitmeden ekonomiyi dengeleme olanağı kalmayınca TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini yüzde 4,5’dan yüzde 10’a arttırmak zorunda kaldı. Bu artışın etkileri kısa sürede görüldü. Riskler azalmaya, kurlar düşmeye, TL değerlenmeye başladı, ardından da faizlerde gerilemeler yaşandı. Bu gelişmelerin devam etmesi sonucu piyasada faizler yüzde 9’un altına gelince TCMB (PPK) politika faizini yüzde 9,50’ye indirdi.

Faiz kararı öncesinde durum  
TCMB (PPK) 24 Haziran 2014 günü toplanacak. Bu toplantıda ya mevcut faizlerin devamına ya da faizlerde indirime gidilmesine karar verilecek. Bugün itibariyle bu toplantıda alınacak karara temel oluşturabilecek faktörleri sıralayalım:

Faizin düşürülmesini destekleyen faktörler: (1) Hükümet yetkilileri ve iş çevreleri TCMB’nin faizi indirmesini istiyorlar. Bu tür açıklamalar TCMB üzerinde ister istemez baskı yaratıyor. (2) AMB, piyasada likidite fazlalığı yaratacak kararlar aldı. Bunun sonucunda bizim gibi ekonomilere ek döviz girişi olması bekleniyor. Bu beklenti TCMB’nin faizi indirmesi yönündeki beklentileri güçlendiriyor. (3) Alınan makro ihtiyati önlemler ve arttırılan faizler sonucu kredi hacmi artışında yavaşlama olduğu ve istenilen düzeye doğru gelindiği açıklandı. Bu durumda faizde indirim yapılması olasılığı artıyor. (4) TCMB, hükümete yaptığı sunumda faizlerin ölçülü indirilmesinin sağlıklı olacağını vurguladı. TCMB Başkanı son konuşmasında, faizlerin ölçülü düşürülmesi ifadesiyle 0,25 ile 0,75 puan arasındaki indirimleri kast ettiklerini açıkladı. Bu açıklamalar faiz indirimi yapılmasının düşünüldüğünü ortaya koyuyor. (5) Fed bölge başkanlarının çoğu faiz konusunda en azından bu yıl için bir artırımın söz konusu olmayacağı görüşünde birleşiyorlar. Bu yaklaşımın, Türkiye’ye fon girişinin devamını kolaylaştıracağı, dolayısıyla TCMB’nin faiz indirimine olumlu bakmasını sağlayacağı düşünülüyor. (6) Son on yılda büyümenin lokomotifi olan inşaat sektöründe başlayan satış durgunluğunu aşmanın yolu olarak faizlerin düşürülmesinin önemli olduğu sıklıkla gündeme getiriliyor. Bu da TCMB üzerinde faizi indirme yolunda baskı yaratan bir başka unsur olarak görülüyor. (7) Piyasa faizleri düşüş eğiliminde bulunuyor. (8) Enflasyonda yılın ikinci yarısında düşüş bekleniyor.    

Faizin aynı düzeyde kalmasını destekleyen faktörler: (1) İlk çeyrek büyümesi piyasa beklentilerinin üzerinde (yüzde 4,3) çıktı. Dolayısıyla büyümenin canlandırılması için yapılacak faiz indirimi hamlesi gereksiz yere ekonominin yeniden ısınmasına yol açabilir. (2) Faiz indirimi denetim altına alınmış bulunan kredi hacminin tekrar büyümesine, böyle bir gelişme ise, ithalatı canlandırarak cari açığın yeniden yükselmesine neden olabilir. (3) BoE, faizi arttırabileceğine ilişkin bir işaret verdi. Orta dönemde Fed de bu eğilime uyarsa o zaman bizim gibi ülkelerden likidite çıkışı söz konusu olabilir ve faizlerin düşürülmesi bu süreci hızlandırıcı bir gelişme yaratabilir. (4) Musul’da yaşanan olaylar bütün yükselen piyasalarda risklerin ve dolayısıyla kurların artmasına yol açtı. Faiz indirimi Türkiye’ye gelecek yabancı fonlar için caydırıcı bir görünüm yaratabilir. (5) Enflasyonda düşüş beklense de henüz bu yolda somut bir gelişme ortaya çıkmış değil. 

TCMB (PPK)’nın faiz kararı için tahmin
Yukarıda sıraladığım faktörleri bir arada değerlendirdiğimde TCMB (PPK)’nın politika faizini 0,50 – 0,75 puan indireceğini tahmin ediyorum. Bu aşamada böyle bir indirim; (1) Ölçülü indirim ifadesiyle çelişmez, (2) Piyasaların ve siyasetçilerin beklentilerinin altında kalsa da Musul’da yaşanan olayların yarattığı yeni ortamda tatmin edici olarak kabul edilebilir. (3) Dış piyasalar ve yabancı fon girişleri açısından pek bir sorun yaratmaz.

Aşağıdaki grafikler 23.06.2014 yani Merkez Bankası’nın faiz toplantısı öncesinde piyasaların durumunu gösteriyor. Bütün grafiklerde kırmızı çizgi Merkez Bankası’nın politika faizini gösteriyor. Üst soldaki grafikteki mavi çizgi sepet kuru ((1 USD + 1 Euro) / 2), Sağ üst grafikteki mavi çizgi BIST 100 endeksini, sol alt grafikteki mavi çizgi Türkiye’nin CDS primini, sağ alt grafikteki mavi çizgi ise gösterge faizi gösteriyor. 


Bu grafiklere iyi bakın. Şimdilik sadece grafiklerle yetinelim. Bir ay sonra yine hep birlikte piyasaların görünümünü masaya yatıralım.   

Yorumlar

  1. Hocam yazılarınızdaki üsluba hayranım, o kadar özlü ve sade hatta zevkli anlatıyorsunuz ki.. girdiğim klasik sınavı sayenizde kazandım, şuanda yıllardır hedeflediğim kurumda çalışıyorum, teşekkürler!!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim, istediğiniz kuruma girmenize katkım olduysa ne mutlu bana. Başarılarınızın devamını dilerim.

      Sil
  2. hocam günaydın yazı için teşekkürler.
    Hocam sizde üst düzey bürokrat olarak görev yaptınız, bu tarz kararlarda gerçekten siyaset tahminimizden daha mı etkili?
    yoksa siyasiler faiz değişkliğinin etkilerinden ziyade ; sadece kamuoyunda algıyı yönetmek ve siyasi çıkar veya popileriteyi arttırmak için mi yorum yapıyor söylem geliştiriyor?
    teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sorunun yanıtı hukuk devletini kurallara uymak olarak gören ve uygulayan batılı ülkeler için farklı hukuk devletini koyduğu kurallara uymayabilmek olarak da gören ortadoğu ülkeleri için farklı. Türkiye ikinci gruba girdiği için durum dönemden döneme kişiden kişiye değişiyor. Eğer politikacı kendisini çok güçlü hissediyorsa müdahaleye başlıyor ama kurumun başındaki kişi bu tür müdahaleye izin vermeyecek konumda ise müdahale çok az olabiliyor. Yani özetle bu sorunuzun kestirme bir yanıtı yok.

      Sil
  3. "(2) AMB, piyasada likidite fazlalığı yaratacak kararlar aldı. Bunun sonucunda bizim gibi ekonomilere ek döviz girişi olması bekleniyor. Bu beklenti TCMB’nin faizi indirmesi yönündeki beklentileri güçlendiriyor." Hocam bu ifadenizi tam anlayamadım. Eğer parasal bolluk olacaksa ek döviz girişi olması anlaşılır, ancak faizi indirdiğimizde bu döviz girişinin başka ülkelere kaymasına sebep olmaz mıyız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tamamen risklerdeki değişime bağlı. Eğer Türkiye'nin riskleri düşüyorsa faiz indirimi (aşırı olmamak kaydıyla) döviz girişini azaltmaz. Ama eğer riskler artıyorsa o zaman faizi indirmek gelecek dövizin düşmesine yol açabilir.

      Sil
    2. Teşekkürler hocam.

      Sil
  4. bankalar arası piyasada faizler yüzde 11-12'lerden 9-10'lara geriledi. mevduat faizleri de öyle. tabii ki merkez faizi indirecek. politika faizini 7,75'e, koridorun üstünü de 9'a çekecekler. bunun acabası, tereddüt edilecek bir yanı kalmadı artık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalar arası faiz ve mevduat faizleri Merkez Bankası faize dokunmadığı halde düşüyorsa o zaman MB'nin bir şey yapmasına gerek yok demektir.

      Sil
    2. piyasada faizler düşerken merkez bankası isteseydi o faizlerin inmesini çeşitli araçlarla (özellikle bono-tahvil satarak) engellerdi. engellemediğine göre faiz indirim sinyali veriyor demektir. faiz indirimi yapmazsa zaten azalan kredibilitesine iyice zarar vermiş olur.

      Sil
    3. Son cümlenizdeki itibar meselesi biraz karışık. Yani faizi indirirse mi itibarı azalır indirmezse mi sorusunun yanıtı sizin dediğiniz kadar açık değil.
      Öte yandan piyasanın gidişini engellemek de o kadar kolay değil. Olsa olsa geciktirmek söz konusu.

      Sil
  5. Merhaba Mahfi Bey

    Yazılarınızı severek takip ediyorum ve birçok konuda faydalandığım için öncelikle teşekkür etmek istiyorum. Benim sorum yazdığınız yazıyla alakalı değil.

    Otomotiv sektöründe çalışan bir mühendis olarak merak ettiğim bir konu var. Başbakanımızın yerli otomobil konusunu gündeme getirdiğinden beri birçok şey yazılıp çizildi.

    Bildiğim kadarıyla 1996 yılında yürürlüğe giren gümrük birliği antlaşmasına göre kendi ürettiğimiz otomobiller ve ithal ettiğimiz otomobillere aynı vergi oranları uygulanması zorunluluğu var.

    Düşününce bizim markamız olacak böyle bir otomobilin yurt içinde ve yurt dışında rekabet edebilmesi için satış rakamlarının ve satılan yerdeki servis ağı , yedek parça gibi şeylerin çok iyi olması gerekiyor.

    Kısa vadede servis ve yedek parça ağının ve satışların çok yeterli düzeyde olmayacağı da kesin gibi gözüküyor. Kimse servis , yedek parça ağı yeterli olmayan ve ithal arabalardan fiyat açısından bir farkı olmayan yerli otomobili almak istemez. Otomotiv sektöründeki maliyetler aşağı yukarı birbirine yakın olacağı için yerli otomobili cazip kılacak tek şey vergilerin azaltılıp fiyatın düşürülmesi gibi gözüküyor . Ama bu düşüncede gümrük birliği antlaşmasına takılıyor.

    Bu konudaki sorum ise şu, hükümet gümrük birliği anlaşmasına takılmadan farklı vergilendirme sistemiyle bu işi çözebilir mi ? Ya da bununla ilgili hükümetin elinde hangi ekonomik araçlar var ? Eğer böyle bir imkan pek yoksa neden çok zor olabilecek birşey devamlı gündeme getiriliyor !!! Bu konuda sizin değerli düşüncelerinizi merak ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Bildiğim kadarıyla gümrük birliğine takılmadan bunu yapma olanağı yok. Belki gümrük birliğini düzeltme yönündeki talepler arasında bunun da etkisi vardır.
      Bu konunun gündemde tutulmasının tümüyle politik bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum.

      Sil
  6. hocam yine güzel bir yazı olmuş ama sormak istediğim şudur ki, Gelişmiş ülkelerde merkez bankaları kutsaldır ve hiçbir şekilde merkez bankalarının işleyişine karışılmadığını biliyorum, Türkiye'de merkez bankası üzerine devletin baskı yapması normal midir yapılmalı mıdır ? Merkez bankasının baskı altında verdiği yanıtlar ne derece doğru olur ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Merkez Bankası, yasayla verilmiş bir görevi (fiyat istikrarını sağlama görevi) yine yasayla bağımsız olarak kullanması öngörülen para politikası araçlarıyla yerine getirmeye çalışıyor. Bu göreve baskı yoluyla karışılması yasaya aykırı bir durum. Ne yazık ki bizde bu tür karışımlar oluyor ve toplum da bunları tuhaf karşılamıyor.

      Sil
  7. Piyasaya, serbest duruş sergileyen güya tersten liberal mantık. Piyasaya kızıp M.B. memurlarını yerden yere vurup cehaletle suçlayınca, güya bana(millete) şöyle demekte ; Pazardaki patatesin fiyatının artmasının sorumluları bu faiz artıranlar var ya, ben onları dövdüm ama çare yok patatesi merkez esnafın belirlediği fiyattan yiyeceksin, sen rahat ye, ben arada sırada bu memurları döverim seni rahatlatırım demekte. Merak bu ya, gıda işinde de acaba havuz mu var ? Yoksa millete yedirmeyerek doğacak çocukları zeki olsun istenmiyor mu ? Mankurt veya mongol insanların idaresi ve kullanımı daha kolay olur, netekim.

    YanıtlaSil
  8. Mahfi Bey,

    2011'in sonlarına doğru AMB bir tür QE uygulamıştı hatırlarsınız. Üzerinden 2,5 yıl geçmiş olmasına rağmen bunun AB ekonomisini yeteri kadar canlandıramadığı; özellikle Yunanistan ve İspanya örnekleri ile ortada. Lokomotiflerin kriz öncesi döneme kıyasla hızlanması için 2011-QE'si yeterli olamadı.

    AMB'nin 2014 içinde yeni bir QE başlatacağı ama bu kez adını "Targeted Quantitative Easing (T.Q.E.)" koyduklarını öğrendik. Yani en geniş tâbirle: Piyasaya salınacak para paketlerinin piyasalarda başı boş, nereye akıp nereye gittiği belli olmayan bir denetimsiz hâlde değil; bu yeni "T.Q.E."nin hedefi daha yakından tutturabilmesi için ekonomiyi temelden canlandıracak sektörlere parayı akıtacakları, belirlenmiş sektörlere doğrudan şırınga edecekleri söyleniyor. AMB'nin para paketlerini serbest bırakırken bir tür "artık mühimmatımız tükendi. Bu nedenle göz-gez-arpacık daha dikkatli nişan alıp, hedefi mutlaka vurmalıyız!" stratejisi izleyeceği algısı şimdiden kabul edilmeye başlandı.

    1. Peki tüm GOÜ'ler içinde olmakla birlikte; Türkiye niçin AB'den başlaması kuvvetle muhtemel bu "T.Q.E."nin bizim piyasalara akacağı beklentisini hâlâ taşıyor ?

    2. AMB'nin yeni "T.Q.E."sinde hedefi Türkiye'deki piyasaları canlandırmak değilken, biz sadece sunduğumuz faiz oranlarına güvendiğimiz için mi kendimizi bu kadar tehlikeli bir rahatlık içinde hissediyoruz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru bir yaklaşım olmuş. Ama piyasalarda risk iştahının kabardığı dönemlerde insanlar yalnızca inanmak istediklerine inanıyor. Bu düşünceye göre altı ayda EU'dan Türkiye'ye 150 milyar euro gelirken, FED 2021'e kadar faizleri bu seviyede tutacak, hatta belki yeni bir QE programı başlatacak.
      Ben AMB dolayısıyla Türkiye'ye bir kuruş bile girmeyeceğini umut ediyorum.Son beş yılda ülkeye giren ve aslında bir fırsat olan sıradışı miktardaki likiditeyle yaptıklarımızı görünce, bir likidite dalgasının daha gelme ihtimali beni endişelendiriyor. Sanırım birkaç yıl içerisinde bu dönemde verilen yanlış kararların etkilerini çok daha net görebileceğiz.

      Sil
    2. Mahfi Bey, burada 'ısınmak'la ne kast ettiğinizi anlayamadım: "(1) İlk çeyrek büyümesi piyasa beklentilerinin üzerinde (yüzde 4,3) çıktı. Dolayısıyla büyümenin canlandırılması için yapılacak faiz indirimi hamlesi gereksiz yere ekonominin yeniden ısınmasına yol açabilir."
      Cari açığı kast ettiğinizi düşündüm önce, ama bunu ikinci maddede sıraladığınızı görünce tam olarak ne demek istediğinizi merak ettim. Teşekkürler...

      Sil
    3. Öncelikle AMB'nin başlatacağı parasal genişlemenin asıl olarak AB içinde kalacak fonlar olacağını vurgulamalıyım. Buna karşılık bu paraların AB içinde kullanımıyla bankaların mevcut mevduatlarının boşa çıkacak bölümleri olacaktır. Bunların AB dışına çıkması muhtemeldir. Money is tangible. Ne var ki Irak'taki gelişmeler şiddetlenerek devam ederse Türkiye'ye giriş olmayabilir.
      Ekonominin ısınması büyümenin cari açık ya da bütçe açığıyla ya da bunların da etkisiyle oluşacak balonlarla zorlanarak sağlanması demektir. İkinci maddede cari açığa değindim ama onu kurlardan kaynaklanacak gelişme olarak açıkladım. Oysa büyümenin zorlamasıyla ortaya çıkacak cari açık genişlemesi de ayrı bir konu.

      Sil
  9. 0,25 ile 0,75 baz puan arasındaki indirimleri kast ettiklerini açıkladı. Hocam baz puan ifadesi sanki biraz yanlış olmuş. 25 baz puan yada .25 puan olmalı gibi. Saygilar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru, bazen gözden kaçıyor. Düzelttim, teşekkürler.

      Sil
  10. Hocam maliye bakani enflasyonun haziran ayinda tavan yapacagini daha sonra ise dususe gececeğini belirtti enflasyondaki düşüşle birlikte faizin de geri gelmesi gerektiğini veya faizlerde düşüş beklentisi yaratıldığını söyleyebilirmiyiz(fisher etkisi)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet herkesin ortak beklentisi bu yönde. Yalnız Irak meselesi tırmanır da kurlar artarsa işler biraz tersine dönebilir.

      Sil
  11. hocam syg faiz konusu adeta takım tutma gibi bir hal aldı borsaya yatırım yapanlar ev almayı düşünenler bir tarafta mevduat sahipleri ve dolara yatırım yapanlar diğer tarafta halbuki bu konuda konuşması gerekenler sizin gibi uzman bu konuda eğitim almış master doktora yapmış insanlar olmalı dünyadaki ülkemizdeki ekonomik göstergeler ne yönlü ise faiz ona göre azalır da artarda bunu anlasak olay çözülecek

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet dediğiniz gibi bunun esnek uygulanmasını gereken bir politika aracı olduğunu kabul etsek sorun çözülecek.Ne var ki siyasetçinin dinsel açıdan kaşıdığı faiz meselesine birçok bilim adamı da benzer bir yaklaşım yapıyor. Türk siyasetçisi zaman zaman bu tür günah keçileri çıkarıp hedefi oraya yönlendiriyor, birçok bilim adamı, yazar, aydın buna araç oluyor ve toplumu da o günah keçisinin peşine takarak siyasetçnin gündemi oluşturmasına yardımcı oluyorlar.

      Sil
  12. Hocam enflasyonun Haziran ayında tavan yapıp sonra düşüşe geçeceği beklentisi içinde olduğunuzu yazmışsınız. Bu kanıya nereden varıyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu benim değil TCMB'nin ve hükümetin beklentisi ama ben de farklı düşünmüyorum. Bunun temel nedeni TL'nin değer kazanmaya başlamasıydı. Hoş Irak meselesi sonrası durum yine değişmeye başladı ya neyse.

      Sil
  13. * Faiz yükselirse elinde Devlet iç borçlanma senedi (DİBS) olanlar zarar eder. Yani Başbakan'ın ileri sürdüğünün tam tersi olur. Faizin yükselmesi demek, eldeki kağıdın piyasa fiyatının düşmesi demek.

    * Faiz düştüğünde elinde DİBS olanlar kar yazar . Çünkü bu kez, eldeki devlet iç borçlanma senedinin piyasa fiyatı artar.


    http://www.radikal.com.tr/ekonomi/basbakanin_faiz_lobisi_elestirisi_faiz_lobisine_yaradi-1198326

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bunu buradan defalarca yazdım: http://www.mahfiegilmez.com/2013/06/faiz-yukselince-kim-kazanr-kim-kaybeder.html

      Sil
  14. Hocam, QE'nin bitirilmek istenmesini anlıyorum ama ABD neden faiz arttırmak istiyor? ABD için bu gerekli mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eninde sonunda bu kadar bol paranın geri çekilmesi gerekecek. Çünkü şimdi olmasa da ileride bu bolluk enflasyon yaratacak. O nedenle de faizi arttırmak gerekecek.

      Sil
  15. internette gezerken bir forumda ekonomiyle ilgili ilginç tartışmaya rastladım (27. Mesajdan itibaren) verilen bilgi ve tespitler sizce dogrumu arkadaşlar forum.donanimhaber.com/m_90741173/tm.htm

    YanıtlaSil
  16. Hocam elinize sağlık yine çok açıklayıcı ve somut bir yazı yazmışsınız. Hazır gündemimiz ve sizin yazılarınız da faiz üzerineyken Merkez Bankası'nın düzenleyebildiği "faiz" ve nasıl işlediği üzerine bir yazı çok hoş olurdu. Bu konuda ben de dahil birçok kişinin bilgi eksiklikleri var.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Bu konuda bir kaç yazım bu blogda var. Bir tanesi şu: http://www.mahfiegilmez.com/2013/12/merkez-bankas-faizleri-ve-faiz-politikas.html

      Sil
  17. Aslinda yarın yapılması muhtemel olan faiz indirimi yapılan bu son baskılardan bir nebze olsun rahatlamak amaçlı olacak hocam. Çok yakında Erdem Bey Merkez Bankası Başkanı olarak görev yapmayacak gibi duruyor. Başbakan'ın açıklamaları, tweeter'da daha önce ismi verilen Başkan Yardımcılarının görevden alınmaları buna işaret ediyor. Aslında şu an ne kadar gerekli faiz indirimi bu tartışılir ancak yarin yapılacak olan indirim tamamen göstermelik olacaktir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet doğru. Ben de o kanıdayım aslında çok zorlama olmasa MB'nin faiz indirimini pas geçmesi gerekebilir.

      Sil
  18. Sayın Hocam yakın zamandan itibaren burada yazılarınızı takip ediyor ve çok faydalanıyorum. Hocam merak ettiğim kısıtlı bilgilerimle cevap bulamadığım bir konuyu size sormak istiyorum.

    Türkiye'nin 2002 yılı öncesi ve 2002 yılından sonra AKP iktidarı ile gelişen ekonomik durumunu. AKP iktidara gelmeden önce kamuoyunda Kemal Derviş düzenlemelerinin (bankacılı düzenlemeleri, mali disiplin vb) önemini dikkate alıyorum. Benim merak ettiğim AKP ekonomide nasıl bu kadar başarılı olabiliyor. Ben kamu da Sağlık Bakanlığına bağlı kuruluşlarda görev yaptım. Sağlık Bakanlığında en azından israf diyebileceğim ciddi mali kayıplar bulunmakta.Kamuoyuna yansıyan bir çok bilgi ve olaydan da diğer kamu kuruluşlarında da buna benzer olgular olduğu çok net görülüyor. Eskiden ülkemiz çevresinde veya dünyada siyasi, ekonomik kriz olduğunda bizim ekonomimiz menfi etkilenir enflasyon döviz yükselirdi. Şimdi ülkemizde 1 milyonun üzerinde mülteci var, orta doğu kaynıyor. Ülkemiz çok fazla etkilenmiyor. Hocam bunun sırrı nedir. Açıklarsan çok sevinirim.

    Sayın Hocam 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra henüz milletvekili mazbatasını almadan NTV de Ekodiyalog proğramına Sn Ali BABACAN'ı davet edip onunla söyleşi yapmıştınız. O programı izleyince çevreme Ali Babacan'ı izleyin, bu ülkede çok önemli görevlere gelecek demiştim. O programda bir şey dikkatimi çekmişti. Sn Ali Babacan konuştukça proğramı yapan sizlerin vücut dilinin değiştiğini hissetmiştim. O programı tekrar izlemeyi çok arzu ediyorum. Bu konuda bana yardımcı olabilirseniz çok sevinirim. Saygılarımı sunuyorum

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye son 12 yılda ilk 80 yılda biriktirdiklerini (KİT'ler gibi) satarak önemli gelir elde etti. Ayrıca eskiden çok düşük olan vergileri arttırdı. Bunlar ciddi kaynak yarattı.Ayrıca bu konuda yapılan birçok yatırımdan da ciddi dönüşler elde edildi.
      Ekodiyalog konusunda bakalım dediğiniz programı bulabilecekmiyim?

      Sil
    2. Bu program bulunabildi mi acaba?

      Sil
  19. erol h.
    Sayın hocam,
    Dikkatimi çeken bir hususu sormak istiyorum.
    Bilindiği üzere Ocak 2014 ayında dövize olan aşırı talepten dolayı Merkez Bankası faizleri yükseltmek zorunda kalmıştı.
    Merkez bankası FED kararlarından dolayı 2013 ün ikinci yarısından itibaren piyasayı fonlamak için TL karşılığı döviz satım ihaleleri düzenlemeye başlamıştı. Kasım-2013, Aralık-2013 ve Ocak-2014 aylarında yapılan bu ihalelerin hemen tamamında(büyük hacimli ihaleler), Merkez Bankasının satacağını ilan ettiği miktarın %100 fazlası kadar (daha fazla değil )teklif geldiğini görüyoruz. (Merkez bankası piyasa verileri).
    Ocak 2014 ayında dövize olan bu aşırı talebi Merkez Bankasının döviz satım ihalelerinde teklif miktarlarında görmemiz gerekmezmi idi?
    Şimdiden teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görmemiz gerekirdi eğer MB piyasada likidite bıraksaydı. Sonuçta döviz almak için TL olması lazım. Piyasada o kadar fazla likidite yoktu.

      Sil
  20. Merhaba Hocam
    Paylaştığınız güzel yazınız ve değerli bilgiler için teşekkür ederim.
    Merkez Bankası bana göre geç kalan faiz artırımı dışında şu ana kadar doğru hamleler yaptı. Hükümete yaptığı sunum ve Sayın Başkan Erdem BAŞÇI'nın Konya'da yaptığı açıklama bana şu mesajları verdi.''Biz Merkez Bankası olarak görevimizin paranın değerinin korunması yanı sıra enflasyon hedeflemesi olduğunun bilinçindeyiz. Bizi bu hedefler için kullandığımız araçların seçimi için değil; bu görevleri yerine getirip getirmeme konusunda eleştirebilirsiniz. Ve biz görevimizdeki başarısızlığın eleştiri ile sınırlı olmadığınının sorumluluklarımızın da bilinçindeyiz.'' Sonuç olarak ben Merkez Bankasına güveniyorum. Bulunduğumuz ekonomik ve siyasal gelişmeleride göz önüne alırsak faizlerin değişmeyeceği kanaatindeyim. Olası Merkez Bankasının faiz indirimi İrrasyonel Beklentiler Teorinize iyi bir örnek olur.
    Umarım iyi günler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Bakalım hep birlikte görmemize az kaldı. Ben 1 puanın üstünde bir indirimin irrasyonel beklentiler teorisine uygun olacağını düşünüyorum.

      Sil
  21. Hocam faiz tahmininiz yine yerini buldu. Haddime değil ama yine tebrik ederim. Sizi takip etmeye devam ediyorum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!