11 Yıl Önce ve 11 Yıl Sonra (BRICS Ekonomileriyle Bir Karşılaştırma)
BRICS ülkeleriyle
günümüzü karşılaştırma 2003 - 2013
Aşağıda, 2003 – 2013 yılları
arasındaki 11 yıllık sürede aynı göstergeleri BRIC ülkeleriyle (Brezilya,
Rusya, Hindistan ve Çin) karşılaştırmalı olarak sunuyorum (bütün değer % olarak
okunmalı.) Burada söz konusu 11 yılın ortalama değerleri esas alınmış
bulunuyor.
2003 - 2013
|
|||||
Yıllar
|
Büyüme
|
İşsizlik
|
Enflasyon
|
Bütçe Dengesi
|
Cari Denge
|
Türkiye
|
5,0
|
10,0
|
9,1
|
-3,0
|
-5,5
|
Brezilya
|
3,4
|
8,7
|
6,4
|
-3,2
|
-0,8
|
Rusya
|
4,4
|
7,1
|
10,0
|
2,3
|
6,6
|
Hindistan
|
3,4
|
5,2 (*)
|
7,4
|
-8,9
|
-1,5
|
Çin
|
10,1
|
2,7
|
2,7
|
-0,7
|
4,9
|
Güney Afrika
|
3,4
|
24,6
|
5,4
|
-2,2
|
-4,2
|
Aşağıdaki tabloda da bu ülkeleri
en iyiden en kötüye sıralayarak sunuyorum. Her bir kategoriyi eşit ağırlıkta (ülkeler
toplamı 21 puan edecek biçimde) ele alıyorum. Her bir kategorideki en iyi
durumdaki ülkeye 6, en kötü durumdaki ülkeye 1 puan vererek bunları toplarsak; Çin
28 puan, Rusya 21 puan, Brezilya 16 puan, Hindistan 14 puan, Güney Afrika
13 puan Türkiye 13 puan elde etmiş oluyor.
Puanlar
|
6
|
5
|
4
|
3
|
2
|
1
|
Büyüme
|
Çin
|
Türkiye
|
Rusya
|
Brezilya
|
Hindistan
|
G.Afrika
|
İşsizlik
|
Çin
|
Hindistan
|
Rusya
|
Brezilya
|
Türkiye
|
G.Afrika
|
Enflasyon
|
Çin
|
Brezilya
|
G.Afrika
|
Hindistan
|
Türkiye
|
Rusya
|
Bütçe Den
|
Rusya
|
Çin
|
G.Afrika
|
Türkiye
|
Brezilya
|
Hindistan
|
Cari Denge
|
Rusya
|
Çin
|
Brezilya
|
Hindistan
|
G.Afrika
|
Türkiye
|
(Not: Büyüme oranı Brezilya, Hindistan ve Güney
Afrika’da aynı (yüzde 3,4) çıktığı için 3, 2 veya 1 puanı dağıtmak mümkün
olmadığından bu üç ülkeye de 2'şer puan verdim.)
Tablo bize Çin’in açık ara
üstünlüğünü gösteriyor. Çin’den sonra bu dönemin en başarılı ekonomisi olarak Rusya
çıkıyor. Türkiye, bu dönemde BRIC ülkelerinin gerisinde kalmış görünüyor.
BRICS ülkeleriyle dünü karşılaştırma 1992 - 2002
Aşağıda, 1992 – 2002 yılları
arasındaki 11 yıllık sürede Türkiye ortalamalarını BRIC ülkeleriyle (Brezilya,
Rusya, Hindistan ve Çin) karşılaştırmalı olarak sunuyorum (bütün değer % olarak
okunmalı.) Burada da söz konusu 11 yılın ortalama değerleri esas alınmış
bulunuyor.
1992 – 2002
|
|||||
Büyüme
|
İşsizlik
|
Enflasyon
|
Bütçe Dengesi
|
Cari Denge
|
|
Türkiye
|
3,4
|
7,9
|
71,3
|
-14,4
|
-0,9
|
Brezilya
|
2,5
|
7,0
|
417,0
|
-4,9
|
-2,3
|
Rusya
|
-0,7
|
9,0
|
139,4
|
-0,9
|
5,3
|
Hindistan
|
5,8
|
4,0 (*)
|
7,1
|
-7,4
|
-0,7
|
Çin
|
10,3
|
3,1
|
6,3
|
-2,5
|
1,4
|
Güney Afrika
|
2,3
|
22,7
|
7,9
|
-1,3
|
-0,2
|
Aşağıdaki tabloda, yukarıda
açıkladığım gibi yapılan toplamada bu dönemde Çin, 27 puanla yine birinci
çıkıyor. İkinci sırada Hindistan 20 puanla, üçüncü sırada Rusya 17 puanla, dördüncü sırada 16 puanla Güney Afrika, beşinci sırada 13 puanla Türkiye ve son
sırada 12 puanla Brezilya yer alıyor.
Puanlar
|
6
|
5
|
4
|
3
|
2
|
1
|
Büyüme
|
Çin
|
Hindistan
|
Türkiye
|
Brezilya
|
G.Afrika
|
Rusya
|
İşsizlik
|
Çin
|
Hindistan
|
Brezilya
|
Türkiye
|
Rusya
|
G.Afrika
|
Enflasyon
|
Çin
|
Hindistan
|
G.Afrika
|
Türkiye
|
Rusya
|
Brezilya
|
Bütçe Den
|
Rusya
|
G.Afrika
|
Çin
|
Brezilya
|
Hindistan
|
Türkiye
|
Cari Denge
|
Rusya
|
Çin
|
G.Afrika
|
Hindistan
|
Türkiye
|
Brezilya
|
11 yıl önce ve 11 yıl sonra
Türkiye ekonomisinin en başarısız
dönemlerinden birisi olarak kabul edilen 1992 – 2002 döneminde 5 önemli
makroekonomik göstergeyi BRICS ekonomileriyle karşılaştıran tablo bize
Türkiye’nin 6 ülke arasında 5. sırada olduğunu gösteriyor. Büyük ekonomik
başarılara imza attığımızı düşündüğümüz 2003 - 2013 dönemi için aynı verilerle
yaptığımız karşılaştırmada ise Türkiye, 6 ülke arasında son sıraya yerleşmiş
görünüyor.
Demek ki en başarılı olduğumuzu
düşündüğümüz 2003 – 2013 döneminde de en başarısız olduğumuz 1992 – 2002
döneminden farklı bir yere gelememişiz. Ya da BRICS ekonomileri her iki dönemde
de bizden ileride olmuş.
_______________________________________________________
Tablolardaki
veriler için kaynak: Kaynak: IMF, WEO 2014 April. http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2014/01/weodata/index.aspx
(*) Hindistan’da işsizlik oranı
verisi IMF veri setinde bulunmuyor. Hindistan’ın işsizlik oralarını Dünya
Bankası’ndan aldım:
http://data.worldbank.org/indicator/SL.UEM.TOTL.ZS
İyi değerlendirme hocam ne ders almamız lazım?
YanıtlaSilBence ders şu: Yapısal reformları yapmadan bu grubun ön sıralarına geçme ve orta gelir tuzağından çıkma olasılığı yok.
SilYazının son paragrafında almanız gereken ders yazıyor, tekrar okuyun.
YanıtlaSilCin abd.nin uretim ussu, buyumesine ulasmak zor. Tr ise 1923ten beri bekleyen yapisal sorunlar, 40 senelik teror ve askeri harcama ve buna bagli tarim hayvanciligin bitmesi ve ic gocler ile issizlik,enerji bagimliligi ve cozum dusunmeme buna bagli cari acik ve buyuk faiz odemeleri ve tabi ki siyasi istikrarsizliklar.. Bunlari son bir kac senedir asmaya basladik ve bugunlere geldik. Bence bundan sonrasi cok daha parlak olabilir.
YanıtlaSilYapısal sorunların 1923'den beri beklediğini söylemek mümkün değil. Aslında 1923 sonrasında yapılanlara bakılırsa yapısal devrimlere ciddi biçimde girişilmiş ve oldukça yol alınmış olduğunu görmek mümkün. Biz sadece eğitimde cumhuriyetin ilk 10 - 15 yılında atılan adımları devam ettirsek bile bugün farklı bir yerde olurduk.
SilBundan sonrasının parlak olup olmayacağı ise eğitimden hukuka kadar ekonomi dışı alanlarda bilime ve çağdaş atılımlara ne kadar yönelebileceğimize bağlı. O sorunları çözmeden ekonomide ne yaparsak yapalım geri dönecektir.
Sayın Eğilmez,
YanıtlaSilYaptığınız çok değerli analizler için sizi kutlamak istiyorum.
Sanırım mesleğim gereği rakamlar ve tablolar ile yapılan çalışmaları anlamak benim için çok daha kolay oluyor.
Bu tür analizleri ülkeyi yönetmeye aday gruplar da yapıp, insanlara anlatabilseler şu anki durumumuz çok daha farklı olabilirdi.
Size bir kaç tane sorum olacak müsadenizle:
1. Sizin de sürekli bahsettiğniz yapısal reformları yapmak neden bu kadar zor?
İktidarlara oy kaybettirecekleri için mi? Kısa dönemde etkilerinin görüleyeceğinden mi?
Yoksa ideolojik duruşlardan ötürü mü?
Son 30 yılda farklı farklı pekçok iktidardan bahsediyorum aslında, sadece günümüzden değil.
2. Son yıllarda ülkemizde 1923 ile başlayan dönem sürekli eleştiriliyor.
Tabiki eleştiri olmadan ilerleme olmaz, ama bunun sağlıklı yapılması gerekiyor.
1923-1938 (veya 1939) yılları ile ilgili yukarıdakine benzer bir çalışma yapıp, bu konulara açıklık getirmeyi hiç düşündünüz mü?
3. Bir başka hocamız ve köşe yazarımız (adını vermek istemedim şimdi) 2002-2013 yılları arasındaki büyümeyi ucuz dolar
kuruna ve imar rantlarına bağlıyor. Ayrıca tüm cumhuriyet dönemi büyüme ortalamasının 4.8%,
son dönem ortalamasının ise ancak 4.9% olduğunu, bu nedenle bir büyüme başarısından söz edilemeyeceğini düşünüyor.
Sizin bu konudaki görüşleriniz nelerdir?
4. Türkiye'yi BRICS ile karşılaştırınca ortaya çıkan sonucu görüyoruz. Aksi olsa zaten BRICTS vs gibi adlandırılmaz mıydı?
Türkiye'yi başka hangi ülkelerle karşılaştırmak gerekli? Arjantin, Meksika, Endonezya, Filipinler ve Malezya ile karşılaştırmak anlamlı bir çaba mıdır?
Çok teşekkür eder, yazılarınızı heyecanla bekledğimizi belirtmek isterim.
Saygılarımla.
Çok teşekkür ederim.
SilDurumumuz farklı olur muydu bilmiyorum. Çünkü biz doğru bildiklerimizi bile siyasete girince terkeden ve insanların hoşlandıklarını söylemeyi tercih eden bir görünüm içindeyiz.
(1) Yapısal reformlar hem ideolojik yaklaşımlardan kurtulmayı gerektiriyor hem de oy kaybettirici işler. Örneğin eğitim reformu diye bugüne kadar yaptıklarımızı rafa kaldırıp sıfırdan tümüyle bilimsel temele dayalı bir eğitim modeline geçmemiz gerekiyor. Oysa son 40 yılda biz tam tersini yaparak iyi kötü bilimsel temele dayalı eğitimi terkedip başka yönlere döndük. Bunun altında ideolojik yaklaşımlar yatıyor. Öte yandan örneğin vergi reformu toplumun bütün kesimlerinden fedakarlık isteyen bir reform o nedenle de oy kaybettirici.
(2) Bu konuda bazı yazılarım var: http://www.mahfiegilmez.com/2013/10/son-on-yl-gecmisle-kyaslamak.html
http://www.mahfiegilmez.com/2012/02/cumhuriyet-ekonomisi.html ama daha geniş bir çalışma yapmayı düşünüyorum.
(3) 2002 - 2013 yılları arası için benim de benzer bir değerlendirmem var:
http://www.mahfiegilmez.com/2013/04/gercekte-ne-kadar-buyuduk.html
(4) Türkiye 160 dolayında gelişme yolundaki ülke arasında bulunan 20 kadar yükselen ekonomiden birisi. Bunlardan aşağı yukarı yarıya yakını birinci lige terfi ligini oluşturuyor. BUnların en önemlileri d e BRICS ülkeleri. Bunlara arasına belki Meksika, Endonezya ve Malezya da girebilir. Türkiye'yi de buraya koyabiliriz. BRICS ülkeleri son dönemde ayrı bir grup oluşturduğu için bu tür bir karşılaştırma yaptım. Daha geniş bir karşılaştırma için şu yazıma bakabilirsiniz: http://www.mahfiegilmez.com/2014/02/turkiye-ve-benzer-ekonomiler.html
Yanıtlarınız için çok teşekkürler.
SilUmarım tüm bu yazılarınız çok daha fazla sayıda kişiye ulaşır ve onlar için de aydınlatıcı olur.
Lütfen yazmaya devam edin.
Saygılarımla.
Tekrar teşekkür ederim.
SilMerhaba Hocam.
YanıtlaSilPaylaşmış olduğunuz bilgi dolu yazınız için teşekkür ederim.
BRİC ülkeleriyle ilgili karşılaştırmalı yazılarınızdaki veriler net bir şekilde gösteriyor ki meşhur son 11 (10 du 11 oldu) yılımız ağızlardan düşürülmeyecek kadar çok da parlak geçmemiş. 2001 krizi sonrası hazırlanmış olan ekonomi programı göz önüne alınacak olursa bu süreç içinde hükümetin tek başarısı (bence kurnazlık) uygulanan maliye politikası. 2001 den önce Levent Kırcanın skeçlerine konu olan vergi gelirlerini artırma komedisi 2001 yılından sonra tam bir drama dönüştü. Tek teselli ise yılda bir, en fazla iki kez memlekete yapılan yolculuk süresinin %20-25 düşmüş olması.
Kurnazlık yapıldı çünkü hükümet, çalışanların gelirlerinden daha hızlı ve sürekli olarak artan vergilerin tahsilâtında sorun yaşamamak için insanların kolay borçlanmasının önünü açtı. Böylece devlet hem toplayacağı vergilerin kayıplarını azalttı hem de insanların tüketimlerini artırmasına vesile oldu. Tabi tüketimlerin artması ise ayrı bir haneye gelir olarak kaydedildi. Gelirleri ile artan sözde ihtiyaçlarını ve ödenmesi gereken vergileri karşılayamayan halk bunları gelecekleri ile finanse ettiler. Bu süreç tutarları ve vadeleri sürekli artan kredilerle 2013 yılının sonuna kadar devam etti. Şuan başarılı maliye politikası uygulanacak diye yapılan kurnazlıkta gelinen durumun vahimliğinin farkına varmak için yılın ilk yarısında ödenmeyen kredi ve kredi kartı rakamlarını geçmiş dönemlerle karşılaştırmak fazlasıyla yeterli.
Bundan sonrası ise tam bir korku filmi. Bu korkunun nedeni, Pazar günkü yazınızda belirtmiş olduğunuz etrafımızdaki karışıklıklar, Rusya-Ukrayna belirsizliği ve İsrail-Filistin çatışması gibi dış gelişmelerden ziyade içte daha doğrusu zirvede yaşanması muhtemel sorunlar. Malum Cumhurbaşkanını halk tarafından seçen ülkemiz 4 gün önce uçuşa geçti. Kaptan pilot belli, ‘’tüketmeden üretim olmaz’’ teziyle ekonomiye yeni bir bakış acısı kazandırmış Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı eş Başkanı... Korkum şu ki yardımcı pilotluk koltuğuna şuan yürüttüğü görevlerde başarısızlık abidesi olmuş kişilerin ya da konuya kaptan pilottan daha hakim birilerinin getirilmesi. Biri ‘’bu düğme neye yarıyor, bunu çeksem ne olur acaba’’ şeklinde kurcalayıp duracak, diğeri ise kokpitte kavgaya neden olacak.
Sonuç son 11 yılda istikrarlı, sağlam ekonomi için sizinde yazılarınızda sürekli dile getirdiğiniz yapılması gereken yapısal reformlar ile ilgili adımların atılması bir kenara dursun; bu ülkede iktidar olabilmenin formülü olarak siyasi partiyi kurduktan sonra halkın gönlünde yer edecek popülist ekonomi politikaların şart olduğu düşüncesi ekilerek uzunca bir süre yapılmasının önüne geçildi. Bugün iktidarın övünerek dillerinden düşürmediği balçıkla sıvanan son 11 yıl, gerçeklerin gün yüzüne çıkmasıyla uzun yıllarda halkın dilinden düşmeyecek öfkeyle…
Umarım iyi günler.
Ben teşekkür ederim. Hem sözleriniz için hem de durumu çok daha anlaşılır biçimde özetleyen yorumunuz için.
SilKonu ile alakasız
YanıtlaSilSon 12 yılda ekonomi büyürken TL neden değer kaybediyor? Kaybetmesi bize bir zarar sağlar mı ? 2013 yılında Türkiyede yapılan spekülasyonlardan hakkında ne düşünüyorsunuz?
"Biz sadece eğitimde cumhuriyetin ilk 10 - 15 yılında atılan adımları devam ettirsek bile bugün farklı bir yerde olurduk." bence eğitim maliyeye boşa yük :) üniversiteye bedava internetten var diye giden bir nesil geliyor
Son 12 yılda ekonomi cari açıkla büyüyor. Başlangıçta işler iyi giderken TL değer kaybetmedi ama sonradan yıllık finansman yükleri büyüdükçe TL de değer kaybetmeye başladı. Türkiye'nin yıllık dış kaynak ihtiyacı 200 milyar dolardan fazla. Eğer dışarıda sıkıntı olursa (ki oluyor) o zaman bu finansmanı bulmak hem zorlaşıyor hem de pahalılanıyor. Bunun sonucunda da TL değer kaybediyor.
SilBen de konuyla ilgisiz bir soru soracağım.
YanıtlaSilDiyelim ki ıssız bir adada 10 kişi yaşıyor. Bu kişilerin her birinin cebinde 10 lira var, yani adada toplam 100 lira var.
1) Şimdi bu kişiler alışverişte para kullanmak yerine takas yapsalar adada ekonomik büyüklük sıfırdır mı diyeceğiz?
2) Bir gün parayı kullanmaya başlasalar ve 10 kişiden herbiri o gün diğer 9 kişiyle 1 liralık alışveriş yapsa 90 liralık ekonomi mi olur?
3) Öyle ise parayı kullanmaya devam etseler 365 günde 32850 liralık ekonomi oluyor? Halbuki topu topu 100 liraları vardı. Bu nasıl oluyor?
Fanteziler iyidir, gerçek hayatı anlamaya yardım ederler.
SilEğer bu adada yaşayan her bir kişi birbirinden her gün 1 TL'lik bir mal satın almışsa o ekonomi sizin dediğiniz gibi 32,850 TL'lik bir ekonomi olur (alınıp satılanların nihai mal olduğu yani başka malların üretiminde kullanılmadığı varsayımıyla söylüyorum. Aksi takdirde ara malların hesaptan düşülmesi gerekir.) Bunda şaşılacak bir şey yok. Sonuçta 32,850 TL'lik nihai mal satılmış ve satın alınmış oluyor.
Aynı şeyi takas yoluyla hesaplarsak (eğer bütün malların 1 TL değerinde olduğunu kabul edersek) aynı sonuca varırız.
Takas yapılırken malların hala 1 TL olduğunu nasıl bilebiliriz ki? Arz-talep ilişkisine göre fiyatlar değişmez mi? Şu halde takas mı yoksa parayla almak mı yeğdir?
Silİkinci el araba nihai ürün mü sayılır? Bir yıl içerisinde ne kadar çok defa satılırsa o kadar ekonomiye katkısı olur diyebilir miyiz? (her defasında kısa süre kullanıldığı için bir önceki fiyattan çok düşüş olmayacağını varsayalım)
Arkadaşlar şu soruya cevap verebilecek biri var mı? Cevap için şimdiden çok teşekkür ederim. 2012 tasarruf oranları ile cari açık miktarlarına Dünya Bankasının sitesinden baktım. Avustralya, Belarus, Kanada, Şili, Etüyopya, Fnlandiya, Fransa, Gana, meksika (dah da sayılabilir) gibi ülkelerin tasarruf oranları yüksek ama yine de cari açık vermişler. Büyüme oranları da çok yüksek değil. Bunun sebebi nedir? Örneğin AVUSTRALYA tasarruf oranı 2012 için %25,3 buna rağmen cari açık 65 milyar dolar. Yani ülkenin tasarruf oranı yüksek büyüme oranı da çok yüksek değilse nasıl cari açık oluşuyor anlamadım.
YanıtlaSilYani, bir ülkenin tasarrufu %25-%30 lar oranında (yukarıda örnekelri var) büyüme oranları %2-%3 ama cari açık veriyor yine de. Bunun açıklamasını yapabilecek biri var mı?
Avustralya'nın tasarruf oranı % 24,7, yatırım oranı ise % 27,6. Yani özel kesim tasarruf yatırım dengesi 3 puan açık veriyor. Ayrıca bütçesi yani kamu kesimi de % 3,7 açık veriyor. Yani
Sil(S -I) + (T - G) = (X - M) denkleminin sol taradı açık veriyor. Bu durumda sağ tarafın da yani cari dengenin de açık vermesi normal.
Her yatırım büyümeyle sonuçlanmayabilir. Belki ileride büyüme getirecektir.
Anladım....çok teşekkür ederim hocam.........................
SilHocam, bir de bu yatırım ve bütçe verilerine nerden ulaştınız? Benim için çok önemli şimdiden teşekkürler...
SilMerhaba,
YanıtlaSilSonuc paragrafındaki ilk cümleye göre ikincisi daha doğru gibi geldi. Zira iki dönemi de yaşamış biri olarak çevreme baktığımda 2003-2013 döneminin daha başarılı olduğunu görüyorum.
Diğer taraftan ekonomi politikalarının başarısını karşılaştıracaksak, doğal kaynak zengini Rusya, Brezilya ve Güney Afrika'nın zaten yarışa bir adım önden başladığı gözardı edilmemeli diye düşünüyorum. Bu anlamda göstergeleri eşit olarak düşünmek yerine ağırlıklarını değiştirmek farklı bir açıdan da fikir verebilir.
Sonuç itibarıyla, doğal kaynak açısından çok da şanslı olmayan ülkemizde Mağfi Hoca'mın da satır aralarında belirttiği gibi her dönemde bilimsel çalışmaya ağırlık vererek ekonomi ve genel olarak hayatın her alanına yaymak çıkış yolu olacaktır.
Saygılar, Y.Turk
Teşekkürler yorum için.
Silürkiye'nin Dünya milli gelirindeki payı 1990 yılında %1.13 iken 2013 yılında bu oran %1.12'dir. Çıkarılan projeksiyonlara göre 2019 yılında ise bu oran 1.04'e gerileyecektir. Ekonomimiz nominal GSYH olarak en büyük 16 ekonominin içerisinde. Ancak bunu kişi başı milli gelir olarak hesapladığımızda sıralamamız 2013 yılı sonunda 62. sıradaydı bir önceki yıl ise 59'du bu sıra. Yapısal reformlar yapılmadan, ar-ge ve teknolojik yatırım konusunu halletmeden bu gemi inşaat ve perakende sektörü ile bir kaç yıl daha yüzer ve sonra deniz biter. Tüm populist politikaların faturası bir sonraki yönetimin üzerine ihale edilir.
YanıtlaSilSaygılar, O.Meral
Evet doğru bir özet.
SilMerhabalar hocam ben yüksek okul meyzunu degilim esnaflık yapiyorum siz degerli hocalarimizin yazililarinı ve yorumlarini takip edip bilgi sahibi olmaya ve düşündügüm yatırımları ufak birikimimi degerlendirmeye calişiyorum benim anladigim istanbulda hertaraf konut projesiyle doldu ve halen yapiliyor konut yaparak gelişiliyorsa biz geliştik sayılır bu aralar ben bir insaat firmasindan 2 yıl sonra teslim dukkan alacaktım cevremdeki insanlarla danisiyorum dükkan alma dolar al 2001 kırızi gibi kıriz geliyor diyorlar cahil kafamla bekle birsey alma ortam sakinlessin diye düsünüyorum hocam bekleme düşüncem yanlişmi olur artı türkiye de 2001 kırızine yolacan nedenler mevcutmu selamlar teşekkürler
YanıtlaSilBir çok sıkıntı mevcut ama bunun sonucunda 2001'deki gibi bir kriz olur mu şimdiden bir şey demek mümkün değil. Bana sorduğunuz soru kişisel bir yatırım sorusu. Ben ilke olarak kişisel yatırım sorularını yanıtlamıyorum. Kusura bakmayın.
SilCevapınız icin Cok tesekkürler hocam selamlar
YanıtlaSil