Dünya Nereye Gidiyor?
Küresel sistemin
bugünkü görünümü
Küresel ekonominin bugünkü görünümü özetle şöyle:
(1) Küresel
sistem, krizin uzayan etkisiyle, geçmişe göre oldukça düşük bir hızla büyüyor.
Düşük büyüme gelişme yolundaki ülkeleri hem ihracat hem de dış finansman bulma
yönünden sıkıntıya sokuyor.
(2) Jeopolitik
risklerdeki artış yatırımcıyı tedirgin ediyor ve yatırımların artmasına engel
oluşturuyor. Yatırımların yeterince artmaması büyümeyi daha da frenliyor.
(3) Çin’de
olumsuz gelişmeler su yüzüne çıkmaya başladıkça finansal piyasaları daha fazla
tedirginleşiyor.
(4) Avrupa
ülkeleri, içinde bulundukları ağır borç yükü nedeniyle gevşek maliye politikası
uygulamasına geçemiyorlar. Maliye politikasının gevşetilememesine ek olarak Avrupa
Merkez Bankası’nın, bir türlü güçlü bir parasal program uygulamaya koyup Euro
bölgesindeki gerilemeyi durdurmayı başaramaması Avrupa’nın toparlanamayacağı
havasının yaygınlaşmasına neden oluyor.
(5) Toparlanmaya
ilk başlayan ekonomi olan ABD’den gelen karışık sinyaller piyasalardaki
yatırımcıların kafasını daha da karıştırıyor.
Gelişmiş ekonomiler
IMF, dünya ekonomisinin 2014 yılında yüzde 3,3, 2015 yılında
yüzde 3,8 büyüyeceğini tahmin ediyor. 2014 yılında yüzde 1,8 oranında büyümesi
beklenen gelişmiş ekonomilerin bu hızı 2015 yılında yüzde 2,3 olarak tahmin
ediliyor. 2014 yılında ABD yüzde 2,2 büyürken 2015 yılında, toparlanmanın
etkisiyle, büyüme hızını yüzde 3,3’e yükseltebilecek gibi görünüyor. Euro bölgesi
2014’de yüzde 0,8 gibi çok düşük bir oranda büyüyecek. 2015 yılında hafif bir
toparlanma beklense de büyüme hızının yüzde 1,3 gibi yine düşük bir hızda
kalması bekleniyor. IMF’nin, Euro bölgesi büyümesi için beklentileri oldukça
düşük ki 2019 yılında bile büyümenin yüzde 1,6’da kalacağı tahminini yapıyor.
Büyümeyi artırabilmek için yeni bir mali ve parasal gevşeme programı uygulayan
Japonya sıkıntıyı bir türlü aşamıyor. 2014 beklentisi yüzde 0,9 iken 2015
tahmini yüzde 0,8’e geriliyor. IMF’nin tahminlerine göre Japonya 2019’da yüzde
1 büyüyecek. Japonya, durgunluk süresini giderek uzatmaya devam edecek gibi
görünüyor.
Gelişmiş ekonomilerde enflasyonun 2015’de 2014’de olduğu
gibi düşük seyretmesi bekleniyor. 2014 yılsonu için tahmin yüzde 1,7, 2015
tahmini yüzde 1,9. ABD için 2014 tahmini yüzde 2,4, 2015 tahmini yüzde 2,0. ABD
ekonomisi ideal enflasyon oranında diyebiliriz. Euro bölgesinde 2014 yılsonu
için beklenen enflasyon yüzde 0,5, 2015 için tahmin edilen enflasyon oranı ise
yüzde 1,0. Bu oranlar Euro bölgesinde talep canlanmasının zayıof kalmaya devam
edeceğini ortaya koyuyor. Japonya’nın durumu gelişmiş ekonomiler arasında en
ilginç durum. Son dört yılda yüzde – 1,9 enflasyon ortalaması ile yaşayan
Japonya, uyguladığı gevşek ekonomi politikası sonucunda enflasyonu artırmayı
başardı. 2014 yılsonu için beklenen enflasyon yüzde 2,6, 2015 için tahmin
edilen enflasyon yüzde 3. Buna karşılık Japonya’da büyüme canlanma
göstermediğini yukarıdaki paragraftaki büyüme oranlarına bakarak
anlayabiliyoruz.
Gelişme yolundaki
ekonomiler
Gelişme yolundaki ekonomilerin büyümesi daha hızlı
görünüyor. Bu ekonomilerin 2014 yılı büyümesi yüzde 4,4, 2015 yılı büyümesi ise
yüzde 5 olarak tahmin ediliyor. Bu grup içinde en hızlı büyümesi beklenen grup
olarak gelişmekte olan Asya ülkeleri öne çıkıyor. Bu grubun büyüme hızı 2014
için yüzde 6,5, 2015 yılı için yüzde 6,6 olarak tahmin ediliyor. Çin’in
büyümesi 2014 için yüzde 7,4, 2015 için yüzde 7,1 olarak tahmin ediliyor. Bir
başka ekonomi için çok yüksek olarak kabul edilebilecek olan bu oranlar Çin
için düşük kabul ediliyor. Çin’in 1996 – 2005 yılları arasındaki büyüme
ortalamasının yüzde 9,2 ve 2006 – 2011 yılları arasındaki ortalama büyümesinin
yüzde 10,9 olduğunu göz önüne getirince yüzde 7’ler düzeyinin düşük kalmasının
anlamını anlamak mümkün olabiliyor. Bölgenin bir başka büyük ekonomisi olan
Hindistan’ın 2014 yılında yüzde 5,6 ve 2015 yılında yüzde 6,4 büyümesi
bekleniyor.
Gelişme yolundaki ekonomiler içinde en yüksek enflasyon
beklentisi eski Sovyet bloku ülkelerine ait. Bu gruba ait 2014 yılsonu enflasyon
beklentisi yüzde 9,2, 2015 tahmini ise yüzde 7. Rusya için yapılan enflasyon
tahminleri 2014 için yüzde 8,3’ü gösteriyor. 2015 yılında bu oranın gerileyerek
yüzde 6,5’e düşmesi bekleniyor. Kanımca bunun gerçekleşebilmesi Rusya’nın
ambargo ortamından çıkmasına bağlı görünüyor. Gelişmekte olan Asya
ekonomilerine ilişkin enflasyon beklentisi biraz daha düşük düzeyde bulunuyor. Yüksek
enflasyona alışık olan Hindistan’da 2014 beklentisi yüzde 7,6. 2015 tahmini de
yine aynı düzeylerde bulunuyor (yüzde 7,3.) Buna karşılık küresel sistemin en
hızlı büyüyen ekonomisi durumunda olan Çin’de beklenen enflasyon 2014 yılsonu
için yüzde 2,3 ve 2015 için yüzde 2,5.
Değerlendirme
Tahminler bize küresel sistemin uzunca bir süre sıkıntılı
kalmaya devam edeceğini gösteriyor. ABD’nin toparlanmasına karşılık Euro
bölgesinin resesyona gidişi ve Japonya’nın bir türlü toparlanamaması dengelerin
bozuk kalmasına yol açıyor. Bu dengeleri daha da bozacak bir gelişme
Japonya’nın çeşitli çabalara karşın bir türlü durgunluktan çıkamaması.
Küresel ekonomik sistemi bir otomobile benzetirsek
lastiklerden birisi (ABD) onarılmış ve sağlam görünüyor. İkincisi (Euro
bölgesi) ve üçüncüsü (Çin ve Japonya) patlak ama içindeki hava yavaş yavaş
kaçtığı için dönmeye devam ediyor. Dördüncü lastik (gelişme yolundaki
ekonomiler) sağlam ama ikinci ve üçüncü lastik inerse o da patlayabilir.
Küresel ekonominin bugünkü görünümü aşağı yukarı böyle.
Hocam, tablo bazlı, rakamlarla ifade etmekten öte algı konusu ile ilgili sizden bir şey öğrenmek istiyorum.
YanıtlaSil12 adet bölgesel FED var ABD sınırları içinde. Bunların her biri governor statüsünde olmasa da, basına demeçler vererek FED'in izlemesi gereken yollar hakkında fikirlerini aktarıyorlar.
Mesela FED St. Louis başkanı James Bullard, FED'in tahvil alım programına devam etmesi gerektiğini, faizi arttırmayı akla bile getirmemek gerektiğini söylerken, FED Minneapolis başkanı Narayana Kocherlakota, Bullard'a destek oluyor ve 2015 içinde faizlerin arttırılmaması gerektiğini, işgücü piyasasının hala toparlanmadığını gerekçe olarak gösteriyor. Bunlara mukabil FED Philadelphia başkanı Charles Plosser ise, faiz arttırımında geç kalınırsa enflasyonun hızlanmasına yol açabilir şeklinde bir uyarı yapıyor.
ABD adlı devlet taaa 1776'da bağımsızlığını ilan etmeden evvel, ne kadar demokratik bir ülke olduğunu, her görüşe ne kadar önem veren bir ülke olduğunu, diğer hiç bir ülkede olmayan bireye değer vermeye ne kadar önem verdiklerini, özellikle Fransız düşünürlerin idealarından ne kadar ilham aldıklarını ve ABD'yi bu idealar üzerine inşa ettiklerini her zaman söylerler. İster Demokrat Parti'den olsun, ister Cumhuriyetçi Parti'den olsun iktidara gelen her başkan, her yönetim kendi aralarında ne kadar it dalaşı yaşasalar da, ülkenin hangi temeller üzerine kurulu olduğu konusunda her zaman uzlaşı içinde olduklarını sürekli dile getirirler ve bunu bütün dünyaya bir tür propaganda malzemesi olarak kullanmayı allem edip kallem edip becerirler.
1. Bölgesel FED başkanlarının bu tür açıklamalar yaparken aynı propaganda malzemesini iktisat & finans sahasında kullanma ihtimalleri konusunda sizin yorumunuz nedir hocam?
2. Bullard, enflasyondaki düşüşü durdurmak için tahvil alımına devam edilsin diyor. Buna neredeyse karşı olarak Plosser, enflasyon hızlı bir şekilde yükselebilir bu nedenle faizler en kısa zamanda arttırılmaya başlanmalı diyor. Her iki iktisatçının da endişelendiği durum enflasyon, peki her ikisinin aynı hastalığa farklı reçeteler yazmasının sebepleri ne olabilir hocam?
3. Sadece bu üç başkanın değil, diğer başkanların, governor statüsünde olan, başkan yardımcılığı olan büyük başların (Fischer gibi) bile birbiriyle çelişen ve hatta neredeyse birbirine zıt yol haritaları sunduklarını görüyoruz. Bütün bunlar, sadece ABD içinde değil dünya piyasalarında da bir tür kafa karışıklığı yaratarak, ana politikayı belirleme konusunda bir netlik olmadığı mesajını vererek, bir süre sonra birden bire 'faiz arttırımına başlıyoruz (ya da başlamıyoruz)' diye piyasa oyuncularına yön vermeye mi çalışıyorlar? Bırakalım diğer kurları, sadece 7 gün içinde Dolar/TL'nin 2,29'lardan 2,24'lere gerilediğini izliyoruz. Tam da bu anda FED başkanları çelişkili açıklamalar yapıyorlar. ECB'den ne geleceğini hala kestiremiyoruz. Rusya, Ukrayna konusu ile ilgili yeni planlara başlayabilir. Ortadoğu'da 5 dakika sonra ne olacağını bilmiyoruz, Hong Kong protestolarının etkisi buralarda şimdilik pek hissedilmiyor. Daha birçok indikatörü dahil edebiliriz, ama nabzın hangi seviyede attığını en erken gösteren kurlardaki dalgalanmalardır, Türkiye için ise bu Dolar/TL'nin takip edilmesidir. Şimdi 2,24'lere kadar geriledi, daha da düşebilir. Bu düşük seviyeden mutlaka dolar alımı yapmaya başlamış olanlar vardır, çünkü çok yakında kurun tekrar yükseleceğini biliyoruz! Az önce yazdığım indikatörleri de düşünerek, FED başkanları piyasa oyuncularına yön vermeye mi çalışıyorlar hocam?
bölgesel Fed başkanlarının açıklamaları bizdeki konuyla yakından alakalı(!) KÜLTÜR BAKANI'nın "IŞİD ile PKK arasında bir tercih yapmamız isteniyor. biz ikisini de istemiyoruz" demesi gibi. "Bullard'cığım bi çık da konuş bakalım piyasa ne tepki verecek? Plosser sen de karşı taraftan gir olaya. şimdi Janet abla konuşsa yanlış anlaşılabilir" diyorlar :) bazı durumlarda piyasanın veya halkın tepkisinin ölçülmesi için "demeç taşeronları" kullanılır. olaya böyle bakmak lazım.
SilTeşekkürler. Yukarıdaki soruların cevabını bir de Mahfi Hoca'dan okumak isteriz?
SilYön vermeye çalıştıklarını düşünüyorum. Bu arada tabii farklı ekonomik yaklaşımlar da söz konusu. Aralarında Keynesyenler var, monetaristler var, yeni klasikler var. Hepsinin yaklaşımı kendilerini dahil gördükleri ekonomi okuluna göre şekilleniyor.
SilABD'deki "yerel" FEDler'in görüş farklılıklarının, bu bankaların sorumlu oldukları bölgelerdeki ekonominin kendi tablosundan kaynaklı olabileceği de unutulmamalı. Bazı yörelerde üretim, bazılarında ise finans ve hizmet sektörü daha öncelikli. ABD'Nin bazı bölgelerinden üretim sektörü çok kötü durumda çünkü fabrikalar Çin'e gitti ve işçi sınıfında işsizlik çok yüksek. Finans ise aynı derece sorunlu değil. Bazı yörelerdeki FED başkanları için yerel işsizlik rakamları bir takip edilmesi gereken belli bir yolu gösterirken bir diğerinde farklı bir yol öncelikli görünüyor olabilir. Yoksa aralarında anlaşmalı olarak farklı açıklamalar yapıyor olmaları gibi bir komplo-vari kuram kendi içinde de çok mantıklı değil. Sonuçta ana FED de her zaman doğru karar vermiyor. Yoksa her zaman kazanan ABD olmalıydı ki değil.
Silmedya, analistler, iktisatçılar bölgesel Fed başkanlarını aralarında görüş ayrılığı olabilecek bölgesel Fed başkanı olarak değil FOMC üyeleri (ana Fed) olarak görüyor ve konuşmalarını buna göre takip ediyor ve yorumluyor. demeçleri sürekli takip edilen her organizasyonda söylem stratejileri vardır. bu komplo-vari bir kuram değildir, sadece bir stratejidir. Fed'in söylem anlamında stratejisi olmayan bir kurum olduğunu düşünmek zor.
SilSanırım ben çok net anlatamadım. Her ciddi kurumun söylem stratejisi vardır sonuçta. Burada kabul edilemeyecek olan şey, FED örgütünün açıklamalarının "sen önce çıkıp şöyle de, sonra da diğerimiz çıkıp tam aksini söylesin ki her nebze şerbet verir görünüp herkesi kandıralım" türünden bir yaklaşımla açıklanamayacağı.
SilSonuçta elbette serbest piyasa ekonomisinin ve kapitalizmin tanrılarına inanan herkes ve her kurum aynı çıkarın devamını sağlayacak yönde düşünce ve eylem sergileyecektir. Fakat, bu çıkarın ortak olmasına karşın, yine de mevcut durumda tercih edilmesi gereken alternatif karşısında görüş ayrılıkları var. Yani bir başkan QE'nin sona ermesinin daha doğru olacağını, diğeri ise bir süre daha devam ettirilmesi gerektiğini söylemiş ise bunun arkasında bir strateji/taktik/komplodan öte mevcut duruma yönelik karar vermenin güçlüğü olduğu da okunabilmeli.
ABD de sonuçta homojen bir oluşum değil ve kapitalist sistem içerisinde de birbirine tamamen ters görüşler var. Yoksa Wall St. her gün hep beraber kar ederdi. Şu anda FED de hangi eylemin en doğrusu olduğunu tartışıyor.
Saygılar...
Hocam merhaba, yazılarınızı çok beğeniyorum, benim bir sorum olacaktı, diyelim ki bu lastiklerin hepsi de sağlam ve tam randımanlı dönüyorlar, böyle bir durum olabilir mi? Yani böyle bir dünya ütopya mıdır?
YanıtlaSilyolda çiviler (dünya savaşı) olmadığı sürece lastikler sağlam kalır. arabanın dengesini bozan fazla yük (aşırı borç)
Silşoför (ABD) 5-6 yıl öncesine göre zayıfladı ama daha yeterli değil. sağ önde oturan (Avrupa) 130 kilo yapay tatlandırıcılarla (parasal genişleme) zayıflamaya çalışıyor, spor (mali birlik) yapmıyor. sol arkadaki Japonya daha şişman 150 kilo onun zayıflama şansı yok çünkü yaşlı bu yaştan sonra spor da fayda etmez. sağ arkadaki yolcu (gelişmekte olanlar) 85 kilo ama 5-6 yıl önce 70 kiloydu bir de yemesine içmesine dikkat etmiyor sürekli fast-food abur cubur (inşaatla büyüme) 100 kilo olması yakındır.
Aslında böyle bir dünya 2000 - 2006 arasında vardı. Yani olabilir. Bütün mesele aç gözlü olmamakla ilgili.
Silmesele "iki veri" meselesi değil. amerikan halkının finansal varlıklarının %35'i hisse senedi. borsalarda %20 düzeltme olduğu zaman amerikan halkı %7 fakirleşiyor. bunu nakit bazda realize etmese bile moraller bozuluyor. diğer taraftan hanehalkı borcu aynı kalıyor. morali bozuldukça tüketim kararlarını ertelemeye başlıyor. tüketim sadece %2 azalsın ABD resesyona girer. piyasalar Fed desteği tamamen ortadan kalkarsa borsalar sert bir düzeltme görür, ileriki dönemlerde varlık fiyatları kanalıyla tüketim azalabilir fiyatlaması yapıyor. yani bahsedilen "iki veri"den çok gelecek fiyatlanıyor. açıklanan veriler sadece tetikleyici işlevi görüyor.
SilFed birçok kez "triple mandate" uyguluyor, sadece enflasyon ve istihdam değil, borsa endekslerini de yukarıda tutmak istiyor diye eleştirildi. hane halkı finansal varlıklarının %35'i hisse senedi olunca normal olarak böyle bir durum ortaya çıkıyor aslında.
amerikan borsaları Mayıs 2012'den bu yana adam akıllı bir düzeltme görmedi. hiçbir şey sonsuza dek yükselemez. şahsi tahminim, ABD borsalarındaki düşüşler Aralık'a kadar zigzaglı bir şekilde devam eder. hisseler düştükçe beklentiler bozulur ve Aralık ayında Fed piyasayı "tatmin edecek" bir açıklama yapar. "Fed çark ederse kredibilitesi yara alır" diyenler var. amerikan halkı arasında Fed'e güvenenlerin oranı %20 bile değil (1985'te %67 imiş. kaynak: Gallup) zaten kredibiliteyi kaybedeceği kadar kaybetmiş. Fed'in çark etmesi iktisatçılar hariç kimsenin umurunda olmaz.
YanıtlaSilMahfi bey yazınız aydınlatması ve yorumlarınız için teşekkürler.
YanıtlaSilTeşekkürler
Silhocam teşekkürler emeğinize sağlık,Sizce kapitalizm,gelir bölüşümü,finans-sermaye piyasalarının yapısı,Dünya daki güç dağılımı,doların rezerv para olması tüm bu sonuçlara neden olan yapısal sistemlerde bir sıkıntı yok mu? bence Abd deki olumlu gelişmeler bile temelsiz olduğu 2 günde yaşanan volatileden belli olmadı mı?yani kırılganlık bu kadar fazla,belki de siyasal sistemler yönetim biçimleri,bireylerin karar mekanizmalarına katkısı,yöneticilerin seçimi atanması,basiretsizliği,adalet duygusunun körelmesi yapısal bir sürü unsur var sizce bunların değişmesi için dünya da topyekün bir reform çağı mı yaşanacak?bir gün birisi çıkıp bu ateşi yakacak diye umuyorum,yoksa hocam tüm bu anlattıklarınız rakamlar peki temeldeki çarpıklıklar gerçek nedenleri?ne zaman gerçekten onlarla yüzleşilecek?saygılar
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilBu dediklerinizde haklılık payı var ama tümüyle böyle değil. Kriz öncesi dönemde beklentiler çok şişirildi. Çok fazla sanal şişkinlik oluştu. Bana sorarsanız satınalma gücü paritesiyle gelir ölçme bile şişkinlik nedeni. İnsanlar kendilerini olduğundan daha iyi durumda gördüler. Aynı şey konut fiyatlarında söz konusu oldu. 100'e aldığı evin değerinin 300 olduğunu gören kişi kendini zengileşmiş sandı. Bunun sonucunda borçlanmalar daha kolay yapılır oldu harcamalar arttı. Bunlar sanal zenginlikler yarattı. Balonlar patladıkça eski haline dönen kişiler fakirleştiğini düşünüp yeni borçlanmayı kesiyor. O nedenle iyiye gidişte en ufak bir aksama bu durumu hatırlattığı için finansal varlıklar üzerinde etkili olmaya başlıyor.
Hocam küresel ekonomik krizin çözümü için sorunların kökenine gidilmiyor ve sürekli olarak her ülke kendi paradigmasına göre ekonomi politikaları geliştiriyor.Hocam sorunun bence iki nedeni var.
YanıtlaSil1-Küresel ticari dengesizlik
Küresel mal ve hizmet ticaretinde kimi ülkeler büyük fazlalar(Kuzey Avrupa,Güneydoğu Asya,Çin ve Petrol ihraç eden ülkeler) kimisi ise ciddi açıklar veriyor(Güney Afrika,Türkiye,Hindistan,Birleşik Devletler vs.) Bu dengesizliği ise piyasada dolaşan bol likidite finanse ediyor.Sonuçta borç oranları gitgide artıyor ve ne alacaklı ne de borçlu bu kısır döngüden çıkamıyor.Üstüne üstlük para politikası araçları tüm devletler tarafından gevşetiliyor.(Kur Savaşları) Bunun da temelinde bu dengesizlik var esasında.
Bence kaynağı küresel mal ve hizmet ticaretinden (mal ve hizmeti ihraç eden ülkeden,ticaretin belli bir oranı) olacak şekilde oluşturulacak bir fon ile açık veren ülkelerin yapısal reformlarını gerçekleştirmeleri için onlara hibe ve kredi şeklinde bir desteğin oluşturulması gerekir.
2-Bu fon ve devletlerin çabaları ile tüm dünya çapında gelir dağılımı adaletsizliğini azaltmak için yapısal reformlar cesaretlendirilmeli.
Aksi takdirde sermaye dönüp dolaşıp bir avuç zenginin elinde toplanmaya devam edecek ve fakir geniş kitleler isteseler de borçlanmanın sınırlarında oldukları için tüketimlerini artıramayacaklar. Bill Gates en fazla kaç gömlek alabilir ki?
Dikkat ederseniz,Almanya'da da durgunluk belirtisi var.İhracatlarında hiçbir sorun yok ama Alman halkı tüketmiyor.İç talep yetersiz.
Normalde Alman Devleti kamu harcamalarını arttırmalı fakat ayak sürüyor.
Çünkü sadece kendilerini düşünüyorlar.Küresel sorun bu bence...
Almanlar mali disipline çok önem veriyorlar. Bunun nedeni geçmişte yaşadıkları hiper enflasyon. Her ülke kendi kurumsal hafızasında biriktirdiği olaylara göre hareket ediyor. Bizde bu hafızanın gelişmiş olmaması yapısal reformları yapmamıza engel oluşturuyor.
SilHocam verdiğiniz faydalı bilgiler için çok teşekkürler. Mühendislik alanında eğitim gören benim gibi kişiler için yazılarınız çok verimli oluyor. Biraz konu ile alakalı olmamasına rağmen size bir soru soracağım enerji alanında çalışıyorum ve düşüncem bağımlılığın azaltılmasının yolu maliyet bazlı fiyatlandırmanın sonrasında serbest piyasa koşullarının sağlanması bu durumda enerji borsası ve spot piyasaların gelişmesi anlamına geliyor. Benim amacım bu gelişimde tezgahüstü piyasaları anlayabilmek ancak kaynak bulmakta güçlük çekiyorum. Bulduğum kaynaklar da iktisat bilgimin eksikliğinden dolayı anlaşılır olmuyor. Sizin kitaplarınız ile bu birikimi edinmeye çalışıyorum ancak süreci hızlandırmak istiyorum. Bu konuda ne yapmam gerektiğini yada hangi kaynaklara başvurmamın doğru olacağı konusunda bana yardımcı olursanız çok mutlu olacağım. P.S. Bizleri aydınlattığınız için çok teşekkür ederim.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilBu konu ekonomiden ziyade biraz daha finans ağırlıklı bir konu. O nedenle iyi bir uluslararası finans kitabı okumak lazım diye düşünüyorum.
Vakit ayırdığınız için teşekkürler Hocam peki bu konuda önerebileceğiniz bir kitap var mıdır?
SilPutin : "Petrol fiyatı 80 dolara düşerse dünya ekonomisi iflas eder" demiş.Hocam Sizde aynı görüşdemisiniz ?
YanıtlaSilSanırım Putin'in dünyası Rusya ile sınırlı.
SilSuper yorum :)
Silbrent petrolün 80 dolarda kalıcı olabilmesi sadece amerikan ekonomisinin stagnasyon veya ılımlı bir resesyona girmesiyle mümkün. sadece Avrupa sorunlu diye petrol 80 dolarda fundamental olarak kalamaz. Fed faiz artırırsa 80 dolar olur diyenler var. Avrupa negatif faiz verip parasal genişleme yaparken Fed faiz artırırsa doların aşırı güçlenmesi ABD sanayi üretimini, ihracatını vurur. örneğin güçlü dolar nedeniyle ABD'nin ihracatı %5 düşse sanayi üretimi %3 düşer. netice yine ABD'nin durgunluğa girmesi olur. Putin muhtemelen "80 dolarlık brent petrol fiyatı küresel bir durgunluk dalgası anlamına gelir" demek istemiştir. ki bence haklı. söyledikleri dikkat çeksin diye abartılı sözler kullanıyor o kadar.
SilPutin'in asıl dediği 100 dolar altı fiyatlar beni batırır. Petrol fiyatları için ABD nin son 5 yilda üretimine ve yakında ihracatçı konuma gelecegine bakmak ve de küresel daralmanın psikolojik etkisiyle talep azalması beklentisi. Bu rekor petrol uretimi Abd nin istihdaminda buyuk rol sağladıgi gibi İran ve Rusya gibi petrolu maliyetli üreten muhalif ülkeleri de ekonomik olrak da boğazını sıkmasını sağlıyor. Petrol üretimini incelerseniz bu senaryonun yillar once harekete gecirildigi ve asil ilginc gorunumun 2018 den sonra ortaya cikacak olmasi...
SilRusya enerjide her zaman kilit oyuncu olacaktır. önümüzdeki 50-60 yılda özellikle elektrik enerjisi üretiminde doğal gaz ve ardından toryum kaynaklı nükleer enerji başat olacak. her iki doğal kaynak açısından da Rusya zengin. Toryum anlamında Türkiye'nin de zengin olduğunu belirtmek lazım.
SilABD'nin ham petrol üretimi, tüketiminin %45-50'si kadar. yakın zamanda nasıl ihracatçı olacak onu anlamadım. kastedilen LNG ihracatı muhtemelen.
ABD'nin tarım dışı istihdamı son 5 yılda 9,3 milyon kişi artmış. petrol ve gaz üretimi sektöründeki istihdam artışı 56 bin. toplam istihdam artışındaki payı %0,6. petrol üretimi ABD istihdamında büyük rol oynamış gibi durmuyor. istihdamdaki artışın büyük kısmı hizmet sektörü, özellikle part-time işlerde patlama yaşanmış.
ABD 1980'den önce bugünkünden daha fazla petrol üretiyor, daha az petrol tüketiyordu. ancak petrol fiyatları artmaya devam ediyordu. çünkü 1970'lerde enflasyon beklentileri almış başını gitmişti. ne zaman FED 1980'lerde adam akıllık parasal sıkılaştırma yapmaya başladı o zaman petrol düşmeye başladı. içinde bulunduğumuz dönemde de çoğu kişi merkez bankalarının gevşek para politikalarını kolay kolay terkedemeyeceğini düşünüyor. dünyadaki tüketim-üretim kalıplarından kısmen bağımsız olarak petrol fiyatları, FED'in gerçek anlamda bir parasal sıkılaştırma yapmaya başlamasına kadar yükselecek gibi gözüküyor.
Aslında mantıklı bu. Çünkü Japonya çeyrek yüzyıldır artık bu durumu rasyonelleştirmiş bulunuyor.
YanıtlaSilsayın Mahfi hocam reklam kampanyalarının özellikle firmalara ve sonrasında ise topluma dezavantajlarını araştırıyorum elinizde makale vb. kaynak var iise paylaşırsanız çok sevinirim iyi çalışmalar dilerim.saygılarımla
YanıtlaSilBu konuda kaynak bende yok maalesef
SilHocam konu ile çok alakası yok ama geçtiğimiz Günler'de doğalgaz ve Elektriğe zam yapılacağı açıklandı acaba bu doğalgaz ve elektrik tahsilatını Belediye mi yapıyor bunlar belediyenin gelirleri içerisinde mi yer alıyor ?
YanıtlaSil2)tedaş İGDAŞ İSKİ nin yüzde kaçı devletin elinde aydınlatırsanız sevinirim?
3)hocam merkezi yönetim bütçesi denildiğinde yada bütçe açığı denildiğinde buna mahalli idarelerin gelirleri yada giderleri dahil değildir değil mi ?
4)İGDAŞ tedaş gibi Kurumların sağladıkları hizmetler devlet tarafından mı yada daha doğrusu Belediye tarafından mı sağlanıyor yoksa son zamanlarda çok takip edemediğimden mazur görün sorumu özel kurumlar tarafından mı sağlanıyor ?yani bu kurumlar özelleştirildi mi özelleştirildilerse yüzde kaçı özelleştirdi ?
(1) Doğalgaz ve elektrik için ayrı şirketler var: İgdaş ve Bedaş gibi.
Sil(2) Devlet üretimi yapıyor, dağıtım şirketleri özel sektörde.
(3) Merkezi yönetim bütçesinde mahalli idareler ve KİT'ler yok.
(4) Yanıt 2de.
Hocam
YanıtlaSilSürekli olarak vurguladığınız yapısal reformlar yapılmadıkça ve hala biz 2015 yılının hangi ayında Fedin faiz arttıracağına kafa yorarken aslında her geçen gün ekonominin daha kötüye gittiğini ve üretilen politikaların yeterli olmadığını fark etmiyoruz.Bence gelir adaletsizliğine ve servet dağılımına çare bulmazsak potansiyel büyüme oranı olan yüzde beşi dahi bulacak harcama potansiyelini yapabilecek gelir ve kaynak bulamayacağız gibi, yapısal reformlarla uzun vadede düzeltebilecek sosyal ekonomik ve siyasal ortamı da bulamayacağız.
Evet anahtar yapısal reformlarda ama ınlar için de bugünkü ortam çok uygun değil.
SilBenim sahsi kanaatim; bati, Rusya'yi ekonomik olrak dize getirinceye kadar petrol fiyatları dusecektir.
YanıtlaSilHer şey o kadar planlı değil sanırım.
Silhocam bilginizle bizi aydınlatıyorsunuz. yazılarınız ve sorulara cevaplarınız için çok teşekkür ederiz.
YanıtlaSilHocam konuyla alakasiz biraz ama uluslararasi ilişkiler okuyorum. Uluslararasi iktisat teorisi dersine nasil calismaliyim.yada onereceginiz bir yayin var mi.tesekkurler
YanıtlaSilTed Walther'in Dünya Ekonomisi adıyla Türkçeye'de çevrilmiş olan World Economy adlı kitabı oldukça iyi bir başlangıç kitabıdır. Bulabilirseniz alıp okuyun derim.
SilTesekkurler
SilABD ekonomisi onarilmis goruluyor ama bu asil faiz artirim sureci baslayinca test edilebilecek ABD ekonomisinin dayanikligi ve bu komuda yatirimcilar ve ekonomistler ikiye ayrilmis gorunuyor ben sahsen bu testi geciciklerini zanediyorum ama asil sorun AB de ABD de yukselen faizler AB de para cikisi olacak ve ozellille Ispanya gibi ulkelerin yuksek faizlerle carklari nasil dondurecekleri merak konusu
YanıtlaSilEvet değerlendirmelerimiz hep bugüne ilişkin. Yarın bambaşka şeyler olabilir.
SilHocam Merhaba,
YanıtlaSilPetrol fiyatlarının yaklaşık olarak %25 değer kaybetmesine ve kurlardaki artışın sınırlı kalmasına (110 dolar seviyelerindekiyle aynı kalmasına) rağmen bunun akaryakıt fiyatlarına yaklaşık olarak %4-5 gibi yansıtılmasının açıklaması ne olabilir? Otomatik fiyat mekanizması mı? Bence bu mekanizma sadece petrol fiyatları ve kurlar artarken işleyen söylemden başka hiçbirşey değil...
Verginin yerleşmesi midir bu? İnsanların kandırılması mı? Bunun bir izahatı olmalı ama malesef bizde sorgulayan yok...
Sorgulanmayan o kadar fazla şey var ki.
SilDünya nereye mi gidiyor? ... Bir de şuradan yakın:
YanıtlaSilYaşlılar neden ölür...
Doğa ve zamanın hükmüne bireyin kendi iradesi ile müdahale ederek hükmün zamanını değiştirdiği; yani doğanın kanunu diye basitçe geçiştirilemeyecek ölümlerden söz ediyorum. Son günlerde elimde “Çin köylerinde yaşlı intiharları” konusunda bir kitap var. Bir akademik araştırmanın genişletilerek kitap olarak derlenmiş hali. “Nasıl olur” dedirten onlarca vakadan sadece ikisini özetleyeceğim:
“Bir göçmen işçi köyündeki ağır hasta babasıyla ilgilenmek için işyerinden yedi günlük izin aldı. Dört gün sonra, yaşlı adam hâlâ hayattaydı ve oğlu buna çok öfkeliydi. Çünkü yedi günlük izin süresi içinde babasının ölmesini ve cenazesini kaldırmayı bekliyordu. Oğlunun incitici davranışlarına dayanamayan yaşlı adam sonunda intihar etti. Cenazeden sonra oğlu hiçbir şey olmamış gibi işine geri döndü.”
“Bir yaşlı çift böcek ilacı içerek intihar etti. Çocukları onları bulduğunda kadın ölmüştü ama kocası yaşıyordu. Fakat adamı hastaneye götürmediler. İlk öleni defnetmek veya diğerinin de ölmesini beklemek ve böylece iki cenaze törenini birden halletmek arasında kararsız kaldılar. Ertesi gün kadın için bir cenaze töreni düzenlediler ve kocasının da ölmesini beklediler.”
Ölenlerin aile efradında gözlenen adeta “bir yükten” kurtulmuşluk hali, acımasızlık ve bencillik kanımı dondurdu. Bu, tüm öykülerde gözlediğim bir ortak nokta ve basitçe birilerinin vicdansızlığı deyip geçmek bence yaşananları hafife almak olur.
Kitapta yer alan onlarca intihar öyküsünün tamamında yalnızlık, terk edilmişlik, saygı görmeme durumları var. Oysa geleneksel Çin kültürü ataya saygı üzerine kuruludur. Konfüçyüs öğretisine göre biçimlenmiş hiyerarşik Çin toplumu yaşlıları sosyal hiyerarşinin en tepesine yerleştirir ve kutsar. Öldüklerinde tanrısal özellik kazanırlar; ruhları aile efradının çevresinde bulunur, onları korur, kollar ve kaderlerini belirleyebilir.
Bunca yıldır tanık olduğum kadarıyla, kapitalist dönüşüm Çin’de çok sert, hatta yıkıcı gerçekleşiyor ve dolayısıyla geleneksel toplumsal yapıda da ağır bir çözülme gözleniyor. Atalardan kolayca vazgeçebilme, bu konudaki ahlaki normların önemsememesi ve yıkılması da bunun bir parçası. Geleneksel Çin toplumunda önemli yere sahip olan yaşlılar “modern toplum”da bir yük haline gelmiş gibi görünüyor.
Bazı bölgelerdeki köylerde canımı acıtacak düzeyde bir yoksullukla karşılaşmıştım. Özellikle böyle köylerde yoksulluktan kurtulma telaşı, daha iyi bir yaşam gailesi, kısa yoldan yırtma hırsı, bazen de yağma arzusu bazı insanlar için “her şeylerini borçlu olduklarını söyledikleri” ve ölümden sonra tanrısallık kazanan ataları (yoksa tanrıyı mı desem) bile ayak bağı haline getiriyor desem yeridir…
Bu yaşlıların çoğunun çocuklarının geleceğini düşündüğünü ve onlara yük olmak istemedikleri için kendi yaşamlarından feragat ettiklerini söyleyenler var. Kısmen doğru olabilir ama bence biraz romantik bir açıklama. Burada insanlar kişisel baskı gördüklerinde, ısrarla saygısızlığa maruz kaldıklarında, değersiz bulunduklarında ve buna karşı koymaya güçleri yetmediğinde, bu durumdan kurtulmak için kendilerini öldürmeyi seçiyorlar, onlara zarar vereni değil. Anlayabildiğim kadarıyla asıl neden bu.
Bazı intiharların ise son derece gaddarca olduğu gözlenmiş. Gaddarca intiharlar bireyin kendine karşı öfkesini yansıtabileceği gibi geride kalanlara karşı öfkesini de yansıtabilir ve onları cezalandırmayı amaçlar, vermek istediği acı onlaradır.
Bir Çin atasözü “Hızla olgunlaşan erken çürür” der. Sanki Çin’in kapitalist dönüşümünü anlatıyor gibi…
Kamuran Kızlak, 19 Ekim, BirGün
http://www.birgun.net/news/view/yaslilar-neden-olur/7420
İngilizce haber için:
http://www.globaltimes.cn/content/884434.shtml
Petrol fiyatlarinin dusmesi euro bolgesinde deflasyona etkisi nasil olur ? ezber bozan bir soru ama merak ediyorum. Sonucta yine hatta maliyet eksenli ana basat kalem uzerinden bir fiyat dusunden bahsediyoryuz.. Euro bolgesindeki deflasyon egilimine etkisini cok merak ediyorum. Bir de bu ulkelrdeki butcelere katkisi ve buyumeye etkisini yine merak ediyorum bu petrol fiyatlarinin dusmeinin. Hos seda artik herkes petrol fiyatlarinin en kotu ihtimalle ki bu bile yuksek bir rakam cogu yorumcuya gore 85 dollar seviyesinde sabitlenecegi yonunde.
YanıtlaSilSaygilarimla yanitlarsaniz sevinirim
Kendi etrafında ve güneşin etrafında dönüyor. Hocam birinin bunu yazması gerekirdi kusura bakmayın :)
YanıtlaSil