İngilizce Öğrenmek

Hangi meslekte olursanız olun, hangi dalda eğitim görüyor olursanız olun mutlaka yabancı dil öğrenmeye çalışın. Eğer öğrendiğiniz yabancı dil İngilizce dışında bir dil ise İngilizceyi de mutlaka öğrenmeye çalışın. Yabancı dilde eğitim yapan okullarda okuyanların bu konuda ciddi avantajı var tabii.

Ben yabancı dilde eğitim veren okullarda okuma şansı bulamadım. Hep devlet okullarında okudum. Bu okullarda İngilizce dersine ayrılan saatler sınırlıydı, ayrıca sınıflar çok kalabalık olduğu için derslerde hocalar pratiğe yönelemiyordu. Mülkiye’de lisan eğitimi daha ciddiydi. Ama benim okuduğum yıllar boykotlarla geçtiği için yabancı dil dersleri de aksıyordu. Yine de o yıllarda Mülkiye’de aldığım İngilizce dersleri yaşamımda aldığım en ileri İngilizce dersleriydi.

Lisan öğrenmenin okuldaki derslerle olmayacağını fark ettiğimde ikinci sınıf öğrencisiydim. Şubat tatilinde Amerikan Kültür Derneği’nin İngilizce kurslarına yazıldım. Ondan sonraki her tatilde fırsat buldukça kaldığım yerden devam ettim bu kurslara. Bir yandan da kendi başıma çalışmaya başladım. Gramer kitapları aldım onları çalıştım. Bulabildiğim klasik romanların basitleştirilmiş İngilizce versiyonlarını alıp okuyordum. Daha önce lise sıralarında çoğunu Türkçe olarak okuduğum Charles Dickens’ın romanlarını önce bu basitleştirilmiş şekilleriyle okudum. Sonra aynı kitapların asıllarını alıp onları da okudum. Okuduklarımı anlamama inanılmaz katkısı oldu bu yöntemin. Bir yandan da kütüphaneden İngilizce makro ve mikroekonomi kitapları alıp okumaya başladım. Bu, benim hem ekonomi hem de İngilizce bilgimi artırmaya yaradı. Üçüncü sınıfta matematik dersini neredeyse tümüyle İngilizce kitaplardan okuyup çalıştım. Bu büyük bir meydan okumaydı aslında. Çünkü hem matematikte iyi değildim, hem de İngilizcem ileri düzeyde değildi. İkisini birden öğrenmeye çalışıyordum. Bu çaba bana inanılmayacak kadar büyük katkı yaptı. Matematiği ve İngilizceyi öğrenip geliştirmeme yardımcı olduğu gibi kendime güvenimi de artırdı.

Maliye Müfettişiyken 1 yıllığına İngiltere’ye staja gittiğimde İngilizceyi teorik olarak bilen ama rahat konuşamayan bir kişi durumundaydım. Bir yıl boyunca BBC’yi izledim, sokakta, metroda, alışverişte konuştum. Ve en önemlisi İngilizce yazmaya başladım. Okuduğum kitapların İngilizce özetini çıkarmaya başlamak ve kendi yorumlarımı yazmak en önemli adımdı.

Bazısını deneyimlerimden çıkardığım tavsiyeleri paylaşayım:  
Klasik romanların genç okurlar için yazılmış basitleştirilmiş versiyonlarını okuyun ve sonra bir kez de aynı romanın aslını okumaya çalışın.  
Kendi mesleğinizle ilgili kitapların Türkçesini okuduktan sonra İngilizcesini de alıp okumaya çalışın.
Diyelim ki makroekonomi dersinde size İngilizce bir kitap okutuyorlar. Bu kitabın Türkçesi varsa onu da bulup okuyun.  Eğer yoksa örneğin Gregory Mankiw’in Macroeconomics adlı kitabını hem İngilizce hem de Türkçesinden okuyun.
İngilizce günlük tutun. O gün olan olayları birkaç paragrafta özetleyen İngilizce notlar yazın. Eğer ekonomiyle ilgiliyseniz her gün yaşanan önemli olaylarla ilgili bir sayfalık İngilizce not yazın. Diyelim ki o gün Merkez Bankası toplandı ve faiz kararı aldı. Bunu yazın ve karara katılıp katılmadığınızı da gerekçesiyle notunuza ekleyin.
Aradan bir süre geçtikten sonra dönüp o notlarınızı bir daha gözden geçirin. Varsa gramer hatalarınızı, zaman kullanımlarında yaptığınız hataları düzeltin.
Zaman buldukça İngilizce kurslara gidin. Orada derslere aktif olarak katılın. Yanlış yapmaktan korkmayın. İngilizce konuşmayı geliştirmekteki en ciddi engel yanlış konuşma korkusudur. Bu korkuyu aşmaya çalışın. Yanlış yapmadan doğruyu bulamazsınız.
Cnbce’de akşam saatlerinde yayınlanan diziler İngilizcenizi geliştirmek için biçilmiş kaftandır. Dizileri izleyin ve altyazılara takılmadan konuşulanları anlamak için kendinizi zorlayın.  

      

Yorumlar

  1. Hocam Yazınız için teşekkürler, gene okuyana değer katan, doğru yönlendiren güzel bir yazı olmuş. Okuyunca merak ettim size sormak istedim. Eğitim gördüğünüz dönemde Fransızca, Almanca ders seçmek mi daha popülerdi, yoksa İngilizce'mi? Artı sizin İngilizceyi seçme nedeniniz? İyi hafta sonu geçirmenizi dilerim esen kalın.

    YanıtlaSil
  2. Benim ortaokulda okuduğum yıllarda üç lisandan birini seçebiliyordunuz: İngilizce, Fransızca, Almanca. Bizden önceki kuşaklarda Fransızca popülerdi, bizim kuşağa doğru yavaş yavaş İngilizce popüler hale gelmişti. Sınıfın yarısı İngilizce seçmiş, yarısı da diğer iki lisanı seçmişti. Ailede lisan bilenlerin hangi lisanı bildiği bu seçimlerde etkili oluyordu. Önceki kuşaklar daha çok Fransızca bildiği için seçimlerde Fransızca, örneğin Almanca'ya göre daha popülerdi.
    Bizim ailede babam İngilizce ve Fransızca biliyordu, ablam da TED Kolejine gidiyor ve İngilizce öğreniyordu. Ailemin yönlendirmesiyle İngilizce seçtim. Bazen de yeterince tercih olmazsa okul bazı öğrencileri Fransızca veya Almanca'ya yerleştirebiliyordu.

    YanıtlaSil
  3. Hocam elinize sağlık,
    Türk toplumunun önemli bir sorununa değinmissiniz. Yurt dışında karşılaştığımiz yabancilarin çoğu en az bir dil konusuyor. Hatta bizden cok geri kalmış arap ve Afrika ülke mensupları en az bir dil biliyor ve ikinci dili bilenlerin sayısı azımsanmayacak düzeyde. Bizim eğitim sistemi gramere aşırı yoğunlaşiyor. Pratike ise önem vermiyor. İngilizce dünya dili olduğu için anadili ingilizce olanların haricindeki herkes konuşurken hata yapıyor. Hatta önemli uluslararası organizasyonlarda onemli makamlari isgal edenler kişiler bile düzgüningilize konuşamiyor. Ozetle bizim insanımızın pratiğe ve cesaretlendirilmeye ihtiyaci var

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu dediğiniz çok önemli bir sorun. Pratikten çok ağırlığı gramere vermek iyi bir yöntem değil. Dünyada en yaygın dil broken English (bozuk İngilizce) ama insanlar yanlışa bakmayıp cesaretle konuşuyorlar. Londra'da stajda bulunduğum sırada ilk zamanlar hatalı konuşurum diye mümkün mertebe az ama düzgün gramerle konuşmaya çabalamıştım. Sonra baktım ki Hintli, Pakistanlı, uzakdoğulular benden çok daha az bildikleri halde rahat konuşuyorlar ben de kuralları bir yana bırakıp konuşmaya başladım. Zaten İngilizcem asıl ondan sonra gelişti.

      Sil
    2. Hocam kesinlikle broken English bile olsa konuşmalı insan. Bizim okullarımızda maalesef dil sadece gösteriliyor. Dinleme, konuşma gibi şeylere zaman ayrımı neredeyse yok. Ben iyi bir Anadolu Lisesi'nden mezunum. Fakat İngilizce eğitimi o kadar zayıftı ki, haftada 11 saat olmasına rağmen. Ben sadece gramer ezberlemişim lisede.

      İngilizce'yi hala iyi konuştuğumu düşünmüyorum ama 6-7 yıl önceki halime göre çok çok iyiyim. Özellikle İngilizce öğrenmek isteyen herkese de Youtube'da native speaker (anadili İngilizce olan) kişilerin İngilizce kanallarını tavsiye ediyorum sıkça.

      Sil
  4. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. azim,merak, sözlüğe bakmaya üşenmeme ,ertelememe,israr,inat...bu saydığım özelliklere sahipseniz eskiye göre artık çok daha şanslısınız..dil öğrenmek isteyen için internette her şey var..Şu kadar kursa gittim, bu kadar sertifika aldım, yurtdışında doktora yaptım, eh artık İngilizceyi mükemmel öğrendim diyebilirmisiniz ? ben şahsen diyemem..native speaker olmadıkça İngilizce öğrenmenin sonu yok diyebilirim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de diyemem. Ama ben aynı şeyi hiçbir alanda diyemem. Buna uzmanlık alanım olan ekonomi de dahil. Her gün yeni bir şeyler öğreniyorum. Buna karşılık deneyimlerime dayanarak native speakerların bazılarının İngilizce bilgisinin bizim kadar olmadığını söyleyebilirim.

      Sil
    2. haklısınız, onların da okumuş olanıyla olmayanı arasında çok fark olabiliyor..Anglosakson ülkeleri arasında dil açısından çeşitli farklılıklar olabiliyor, onlar da birbirlerini yadırgıyor ve aralarında tartışıyor tıpkı bizim bir Azeri lehçesini yadırgadığımız gibi (yadırgamadan kastım şu: insanlarda şöyle bir önyargı olabiliyor : benim lehçem en doğru olandır öbürleri tuhaf ve yanlıştır gibi) ..Bu yorumdan sonra yazınıza uygun güzel bir müzik önereyim: Louis Armstrong/Ella Fitzgerald'dan Let's call The Whole Thing Off..

      Sil
    3. ABD'de doktora yaparken birçok derste asistan olarak yüzlerce sınav ve ödev kağıdı okudum. Çoğu Amerikalı "native speaker" öğrencinin ödev ve sınav kağıtlarında o denli kötü bir ingilizce vardı ki, bu kağıtları okurken "benim Ingilizcem bunlarınkinden daha iyi" gibi bir duyguya kapılıyordum. Ama bu öğrencilerle konuşmaya kalksam, ben daha düzgün 1-2 cümle bir araya getirmekte zorlanırken onlar makineli tüfek gibi saydırıyorlardı. Bunları şunu vurgulamak için anlattım; bir dil öğrenmek şu dört yetiyi kazanmakla olur: (1) Okuduğunu anlama yetisi; (2) Duyduğunu anlama yetisi; (3) Kendini yazarak ifade edebilme yetisi; (4) Kendini konuşarak ifade edebilme yetisi. Bu yetilerden elde edilmesi en kolay olanı (1) ve daha sonra (2), elde edilmesi en zor olanları ise (3) ve (4)'tür. Ve bu yetiler her zaman birbirleri ile mükemmel korelelasyona sahip olmayabilirler. Örneğin ben Ingilizce için kendimi (1) ve (3) yetilerinde çoğu "native speaker"dan önde görmeme karşın (2) ve (4) yetileri için aynısını söyleyemiyorum.

      Sil
  6. İyi pazarlar Mahfi Hocam, yazılarınızı son 3 senedir takip eden bir yeni mezun olarak kar gütmeden bizlere ne kadar faydalı bilgiler aktardığınızı anlatamam. Gerçekten sevap diye bir şey varsa bu olsa gerek :)
    Sizce İngilizce önümüzdeki 50 yılda aynı değerini koruyabilir mi yoksa ileride çocuklarımızı rusça veya çince gibi dillere mi yöneltmek daha akıllıca olur?
    Bir diğer sorum konuyla ilgili değil; Kalkınma Bakanlığının yayınladığı öncelikli dönüşüm programlarının uygulanabilirliği hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu konuyu geniş kapsamlı ele alan bir yazınızı merakla beklemekteyim zira içerik olarak oldukça zengin bir program fakat uygulamak için yeterli altyapıya ve mantaliteye sahip olduğumuz konusunda şüphelerim var.

    Çok teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Ben İngilizcenin oldukça uzun bir süre geçerliliğini koruyacağını düşünüyorum. Çünkü neredeyse bütün dünyanın ikinci, lisanı konumuna geldi. Bunun değişmesi çok uzun zaman alır.
      Öncelikli dönüşüm programı konusunda bir şey yazmayacağım. Çünkü bu programın da önceki programlardan pek bir farkı yok. Biz program yazmaya gelince oldukça becerikliyiz de iş uygulamaya gelince kayboluyoruz. Geçmişte benzeri programlara çok zaman ayırmış birisi olarak artık sonuç görmeden bir şey yazmamaya kararlıyım.

      Sil
  7. Hocam merhaba,
    Bir konu hakkında fikrinizi istiyorum. Para Teorisi ve Politikası dersi için;
    -Para Teorisi ve Politikası ile ilgili olması gerek,
    -Güncel bir konu,
    -İlginç olması
    Bunlar konu için arama kriterlerimiz hocam. Bir konu bulup bu konuyla ilgili sunum yapacağım. Bir konu buldum(Türkiye ekonomisinde Para ve Maliye Politikalarının Etkinliği) ama emin olamadım. Çünkü hoca bu 3 kritere bağlı olarak seçecek konuyu. Sizden de bu konu hakkında yardımınızı istiyorum. Size ulaşacağım bir adres bulamadım bende buraya yazdım kusurumu maruz görün lütfen. İyi günler size..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maliyeyi karıştırmayın çok kapsamlı olabilir. Para Politikasının Enflasyon Üzerindeki Etkinliği olabilir. TCMB sitesindeki kaynaklardan yararlanırsınız.
      Sevgiler

      Sil
    2. Ben de mi acaba bu konuyu alsam tesadüf ki bizim de aynı konuda ödevimiz var. :)

      Sil
  8. Değerli hocam,
    Bu yazınızdan dolayı yine sonsuz şükranlarımı sunarım.Yalnız bir konuda size fikir danışmak isterim.Siz ingilizce öğrenmek için dil kurslarının yararlı olduğunu düşünüyormusunuz yoksa üniversitelerde okutulan ingilizce daha ileri bir düzeyde mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Eğer iyi bir dil kursu seçilmişse (sınıftaki öğrenci sayısı az olmalı) bence yararlı olur. Bütün dersler ve kurslar yararlıdır ama asıl olan insanın kendi çalışması.

      Sil
  9. Jim Rogers, salonda kendisini dinlemeye gelenlere "çok şanslısınız. dünyada öğrenilmesi en kolay dillerden biri olan, belki de en kolayı olan ingilizce konuşuyorum. 100 yıl sonra dünyanın süper gücü Çin olunca torunlarınız çince öğrenmek zorunda kalacaklar. tanrıya ne kadar şükretseniz azdır" demişti. sonra o da sizin gibi "hatalı konuşmaktan korkmayın. hatalar iyidir. mesela ben merkez bankaları ve hükümetlerin yaptıkları hatalar sayesinde para kazanıyorum" demiş salonda kahkalar olmuştu.

    YanıtlaSil
  10. >>>>>

    * In this ‘prime time’ of technologically-innovative era, you -- especially this blog’s young followers -- may easily find and read the simplified English editions of classic novels. Right after that, read the original, long edition.

    * First, read the books in Turkish relating to your own profession, and then exert yourself to read those books in the different varieties of English publications.

    * Let’s say you are being educated for macroeconomics in English. If the Turkish edition of the reference book in the lecture is available, get and read it. If it is not available, you may read Nicholas Gregory Mankiw’s book ‘Macroeconomics’, both in English and in Turkish.

    * You may keep a diary and summarize the daily routine and events in a couple of lines in English. If you are interested in economy, everyday, write some notes about important affairs on one page. For example, if one day, the CBRT holds an unexpected meeting and changes the interest rate for 1 week repo, you may write the details of this decision and below may write your own opinion about it. Are the CBRT right or wrong for that decision? Do you acknowledge the interest rate change at that meeting? Write your thoughts in English into your diary.

    * Let your notes brew for a period of time. After a while, revise them on your own. If you notice grammar mistakes and misuse of tense patterns, correct them.

    * In your spare time, participate in English classes. You’ve got to try to keep active, no need to be shy. Do not be afraid of making mistakes. The biggest obstacle in your way, while learning a foreign language, if you provoke yourself by asking over and over again ‘what if I fall into the traps of wrong words, wrong verbs, wrong present perfect tense or a wrong adjective?’, you will never improve your confidence. Please remember, if you’re not making mistakes, then you’re not doing anything.

    * During prime time, you may watch TV-series, talk-shows or the movies being broadcasted on CNBC-e. Pitch yourself to watch the channel without looking at subtitles, thereby you will be cultivating your ‘listening’ skill.

    P.S.

    You may find over 46,000 free e-books in English, Portuguese, German and French
    via http://www.gutenberg.org/

    Mostly English free e-books via http://manybooks.net/

    And mostly Turkish free e-books via http://www.ozetkitap.com/

    YanıtlaSil
  11. Hocam oncelikle bilgilerinizi ve deneyimlerini comertce bizlerle paylastiginiz icin cok tesekkurler.
    Ben universiteden mezun oldugum yil karsima cikan bir firsati degerlendirdim ve ABD'ye ingilizce ogrenmeye gittim. Gitmeden once ingilizcem yalnizca gramer duzeyindeydi bu sebeple Iki yilimi ingilizceyi layikiyla ogrenmeye adadim. Ingilizce ogrenebilmek ve oradaki masraflarimi karsilayabilmek icin uc tane cocuga dadilik yaptim bu sure boyunca. Toefl sinavindan hedefledigim puani alarak ve ingilizcemi cok iyi bir seviyeye cikararak dondum Turkiyeye. Yenilerde girdigim bir mufettislik sinavinin yazili asamasini gectim ve mulakata davet edildim, basvuru yapabilmem ise elimdeki ingilizce puanim sayesindeydi. Fakat simdi yaristigim kisiler ingilizce egitim veren universitelerden (odtu, bogazici gibi) mezun arkadaslar. Bu noktada benim korkum, mezun olali iki yil gibi bir sure gecmis olmasi ve yeni mezun, benim gibi bir surecten gecmerine gerek kalmadan ayni asamaya geldigim arkadaslar karsisinda dezavantajli gorunebilecek olmam. Benim gozumden degil tabi ki cunku yasadigin tecrubeye dahi deger bicemem. \
    Sevgili hocam bu noktada sizin gorusunuzu almayi cok isterim. Sizce bu sure uzun bir sure midir? Benim durumum olumsuz bir izlenim yaratabilir mi? Eger oyleyse bunu sizce nasil lehime cevirebilirim?
    Tesekkurler,
    Saygilar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Eğer ABD'de iki yıl layıkıyla ingilizce öğrendiniz ve pratik de yaptıysanız korkmanız gereken bir şey yok demektir. Yerinde öğrenilmiş lisan uzakta öğrenilmiş olandan her zaman üstündür.

      Sil
  12. Rüyalarınızı öğrenmeye çalıştığınız dilde görmeye başladığınız zaman o dili öğrenmişsiniz demektir,ama lisan yaşayan bir şey olduğu için öğrenilmesinin sonu hiç gelmez....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslına bakarsanız öğrenmenin sonu hiçbir alanda gelmez. Her gün birçok yeni şey öğreniyoruz. Kendi uzmanlık alanımızda bile.

      Sil
  13. Günaydın hocam maliye 3. Sinif ogrencisiyim ingilizcem orta seviyede fakat bunu ileri duzeye tasimam icin yukardaki onerilerinizden hangisine yada hangilerine dogrudan yonelmeliyim? Tesekkur ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Önerilerin hepsini yapın. İçlerinden ayırım yapmayın.

      Sil
  14. Işık tutacak hocam. Çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  15. Elinize sağlık hocam yine mükemmel bir yazı. Hocam Erasmus Programı ile ilgili de yakın zamanda bir yazı yazabilir misiniz? İkinci dönem işvec'e gidicem ama o süreyi nasıl daha faydali bir hale getirebilirim acaba. Simdiden Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Erasmus programının ayrıntısıyla ilgili fazla bir bilgim yok. O konuda deneyim sahibi olan birilerine danışmak daha doğru olur diye düşünüyorum.

      Sil
  16. Hocam benim şimdiki aklım olsa önce Fransızca öğrenirdim. Çünkü Fransızca bilirseniz İtalyanca ve İspanyoncayı da kıvırıyorsunuz , zaten Fransızca bilen birisi için de İngilizce öğrenmesi çok kolay.Yani bir Fransızca bilirseniz az bir gayretle 4 lisanı da öğrenmiş oluyorsunuz. İyi bir okurunuz , Dr.Kaya Sarıkaya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fransızca bilip de başka dil bilmeyen pek çok kişi tanıyorum. Yani bu işler biraz merak ve ilgi işidir.

      Sil
  17. Sayın Hocam,Rusça hakkında ne düşünüyorsunuz ? Rusya ekonomisi ileride düzelirde,Türkler açısından büyük bir ticaret,inşaat pazarı olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rusça bilmek hiç kuşkusuz faydalıdır ama bana sorarsanız üçüncü dil için faydalı. Yani ingilizceden sonra düşünülmeli. Çünkü literatür her alanda ingilizce ağırlıklı.

      Sil
  18. Mahfi Bey,
    Hrıstiyanların papa sı var . Müslümanlarda halifelik devam etmelimiydi.. Bir halife olsaydı sizce nasıl olurdu... Saygılar efendim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Efendim eğer hristiyanlardan bir şey alacaksak kilisenin günümüzde bilime yaklaşımını alalım.

      Sil
  19. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence ingilizce ilk yabancı dil olmalı. Arapça ikinci yabancı dil olabilir. İngilizcenin üstünlüğü dünyada en çok yayın ingilizcede.

      Sil
  20. LEARNING ENGLISH

    Written by Ahmet Mahfi Egilmez, economist, the Undersecretary of Treasury between 16th July 1997 and 4th December 1997

    Published on his personal blog, November 30, 2014

    (Note: This article was translated from Turkish into English by a follower of Mr Egilmez’s blog; this was not translated by himself. Translation was endeavoured to keep as faithful as possible to his own sentence structures and examples.)

    *
    It doesn’t matter which profession you earned, which job you experience every each day, I highly recommend you to learn a foreign language. And if you are a student in high school or university, or if you have already commenced a career out of the language ‘English’, never delay at all learning this language. Those, who are getting education in the schools where the language of instruction is foreign, have great advantage.

    I wasn’t that much lucky to go to the schools where the language of instruction is foreign. I completed my education in public schools. For the English lesson the schedule was limited - besides, our teachers could not provide proper practice because classes were overcrowded. In Ankara University, Faculty of Political Science, the foreign language issue was quite solemn. But in the years I was in academy, there were massive boycotts, consequently language courses were hindered. Nonetheless, those times in the Faculty of Political Science, I might say that I earned the most advanced English courses in my lifetime.

    I was a sophomore when I realized that language courses in the academy were not enough. In midterm, I enrolled in the Turkish-American Association’s (TAA) English classes. In each holiday, I, on occasion, continued TAA’s lessons. On the other hand, I began to practice by myself. I obtained grammar books and worked hard on them. I was reading the simplified editions of classic novels which I could hardly reach. In high school, I had read the Turkish translations of Charles Dickens’ pieces, then I started their simplified English editions, and in the end, I succeeded in enjoying their original states, long and thick. These small and patient steps helped me incredibly how to improve my capacity and how to derive satisfaction from the study of English. Furthermore, I began to read macro- and microeconomics books from library, but this time in English. These were quite fruitful for my academic background and ongoing language efforts. In the 3rd year, I studied math, almost in its entirety from English books. In fact, this was a great challenge. Because my math was pathetic and English was not advanced. I was trying to learn both. This urge astonishingly developed my skills and, eventually, boosted my self-confidence.

    When I was a fiscal inspector, I went to the U.K. for internship. I was one of those who knew the grammatical structures well enough but could not speak fluently. Throughout the year, I watched the BBC, I always pushed myself to speak in streets, at the London Underground, or in shopping malls. But most importantly, I commenced writing in English. Starting to write the summary of the books I read and writing my own commentary below them were crucial steps.

    On this page, let me give you some advice on the basis of my humble experience:

    >>>>>

    YanıtlaSil
  21. Site ziyaretçilerine birkaç tavsiye:

    * 46.000’in üzerinde İngilizce, Portekizce, Almanca ve Fransızca ücretsiz e-kitaba ulaşabileceğiniz adres: http://www.gutenberg.org/

    * Çoğu İngilizce ücretsiz e-kitap için adres: http://manybooks.net/

    * Çoğu Türkçe ücretsiz e-kitap (bazı kitaplar tam hali ile, bazıları özet halde) için adres: http://www.ozetkitap.com/

    * İngiltere’nin neredeyse tüm dünyada bir tür ajans haline gelmiş, saygı duyulan ve 1934’ten beri kalitesinden taviz vermeyen ‘The British Council’ kurumunun ana adresini ve YouTube kanalını inceleyebilirsiniz:

    Ana adres: http://learnenglish.britishcouncil.org/en/

    Pratik yapmak için YouTube kanalı: http://www.youtube.com/user/BritishCouncilLE/videos

    * 5 dk ila 40 dk arasında sürelere sahip videolarla İngilizce diyalogları takip ederek pratik yapabilirsiniz.
    YouTube kanalı: ‘Learn English Conversation’
    http://www.youtube.com/user/kenhhoctienganh/videos

    * Mumbai’de (Hindistan) faaliyet gösteren ‘Learnex’ adlı kurumun hazırladığı, farklı aksanlarda İngilizce diyalog videolarını takip ederek pratik yapabilirsiniz.

    Ana adres: http://learnex.in/

    YouTube kanalı: ‘Learn English with Let’s Talk - Free English Lessons’
    http://www.youtube.com/user/learnexmumbai/videos

    Yine aynı kurumun hazırladığı gramer kanalı: ‘English Grammar Lessons’
    http://www.youtube.com/show/englishgrammarlessons/videos

    Yine aynı kurumun hazırladığı aksan pratiği kanalı: ‘Accent Training’
    http://www.youtube.com/show/accenttraining/videos

    * 1806’dan beri faaliyet gösteren, ABD/Massachusetts’te kurulmuş; sözlük & gramer üzerine referans bir kurum olarak kabul gören ‘Merriam-Webster’ın YouTube kanalı:
    http://www.youtube.com/user/MerriamWebsterOnline/videos

    * ‘Listening (Dinleme)’ pratiği ve daha çok bağlaçlar & edatlar üzerine YouTube kanalı:
    http://www.youtube.com/user/CrownAcademyEnglish/videos

    * Daha çok TOEFL hazırlığı yapanlara yönelik ipuçları ve pratik öğrenme metotları videoları için YouTube kanalı: http://www.youtube.com/user/NoteFulldotcom/videos

    * ‘English as a second language (ESL)’ temeli üzerine videolar için YouTube kanalı:
    http://www.youtube.com/user/NoteFullESL/videos

    * Sadece İngilizce öğretmek amaçlı olmayıp; dünya tarihinde önemli olayların 5-15 dk’lık videolarını izleyip pratik yapmak için YouTube kanalı: ‘Crash Course’
    http://www.youtube.com/user/crashcourse/videos

    * ABD’li oyuncu ve müzisyen Amy Walker kendi YouTube kanalında belirli periyotlarla İngilizce aksan pratiği ve diğer ipuçları üzerine videolar yüklüyor: http://www.youtube.com/user/amiablewalker/videos

    * Sadece İngilizce değil, diğer sahalarda da; matrislerden Pisagor teoremine, sanat tarihinden psikolojiye, altın orandan logaritmik fonksiyonların noktalarını belirlemeye, merağın öneminden altrüizme (özgecilik) kadar 2-15 dk’lık videolar için YouTube kanalı: ‘Khan Academy’
    http://www.youtube.com/user/KhanAcademyTurkce/videos

    Aynı kurumun İngilizce kanalı için: http://www.youtube.com/user/khanacademy/videos

    * ABD’de ‘işte bir başka YouTube yıldızı daha’ diye anılan Michael Stevens’ın 2010’da açtığı ‘Vsauce’ adlı kanalda:

    ‘Dünyada toplam kaç para var?’
    http://www.youtube.com/watch?v=w2tKg3E53DM

    ‘Beyni olmasaydı insan ne yapardı?’

    ‘Niçin alkışlarız?’

    ‘İnsan niçin sıkılır?’

    ‘Dünyada kaç adet fotoğraf çekildi?’

    ‘Eğer dünya, yörüngesinde dönmekten dursaydı ne olurdu?’

    ‘Niçin bazı kelimeler kötü addedilir?’

    ‘Dünyanın en kısa şiiri hangisi?’

    ‘Niçin üzerimize kıyafet giyiyoruz?’

    ‘İsimler nereden gelir?’

    Ve daha onlarca soruya bilimsel altyapısını titizlikle araştırarak cevaplar hazırladığı 5-15 dk’lık videolar için YouTube kanalı:
    http://www.youtube.com/user/Vsauce/videos

    YanıtlaSil
  22. LEARNING ENGLISH

    Written by Ahmet Mahfi Egilmez, economist, the Undersecretary of Treasury between 16th July 1997 and 4th December 1997

    Published on his personal blog, November 30, 2014

    (NOTE: This article was translated from Turkish into English by a follower of Mr Egilmez’s blog; this was not translated by himself. Translation was endeavoured to keep as faithful as possible to his own sentence structures and examples.)

    *
    It doesn’t matter which profession you earned, which job you experience every each day, I highly recommend you to learn a foreign language. And if you are a student in high school or university, or if you have already commenced a career out of the language ‘English’, never delay at all learning this language. Those, who are getting education in the schools where the language of instruction is foreign, have great advantage.

    I wasn’t that much lucky to go to the schools where the language of instruction is foreign. I completed my education in public schools. For the English lesson the schedule was limited - besides, our teachers could not provide proper practice because classes were overcrowded. In Ankara University, Faculty of Political Science, the foreign language issue was quite solemn. But in the years I was in academy, there were massive boycotts, consequently language courses were hindered. Nonetheless, those times in the Faculty of Political Science, I might say that I earned the most advanced English courses in my lifetime.

    I was a sophomore when I realized that language courses in the academy were not enough. In midterm, I enrolled in the Turkish-American Association’s (TAA) English classes. In each holiday, I, on occasion, continued TAA’s lessons. On the other hand, I began to practice by myself. I obtained grammar books and worked hard on them. I was reading the simplified editions of classic novels which I could hardly reach. In high school, I had read the Turkish translations of Charles Dickens’ pieces, then I started their simplified English editions, and in the end, I succeeded in enjoying their original states, long and thick. These small and patient steps helped me incredibly how to improve my capacity and how to derive satisfaction from the study of English. Furthermore, I began to read macro- and microeconomics books from library, but this time in English. These were quite fruitful for my academic background and ongoing language efforts. In the 3rd year, I studied math, almost in its entirety from English books. In fact, this was a great challenge. Because my math was pathetic and English was not advanced. I was trying to learn both. This urge astonishingly developed my skills and, eventually, boosted my self-confidence.

    When I was a fiscal inspector, I went to the U.K. for internship. I was one of those who knew the grammatical structures well enough but could not speak fluently. Throughout the year, I watched the BBC, I always pushed myself to speak in streets, at the London Underground, or in shopping malls. But most importantly, I commenced writing in English. Starting to write the summary of the books I read and writing my own commentary below them were crucial steps.

    On this page, let me give you some advice on the basis of my humble experience:

    >>>>>

    YanıtlaSil
  23. Hocam, yukarıdaki soruyu görünce sizin gibi üstadın görüşünü de öğrenmek isteriz.

    Dünyada toplam kaç para var?

    diye bir soru sorulmuş.

    Birçoğumuzun aklına şu gelebilir (ki bunun aklımıza gelmesi normal!) dünyada evladının cenazesine delinmiş kara-lastik ayakkabı ile giden babalar varken senin dert ettiğin sorulara bak!

    Hocam, yukarıdaki soruya tam sayı cevap vermek tabii ki mümkün değil. Fakat 'bilim' denen bir şey olduğuna göre, kaç para olduğunu göreceli sonuçlara ulaşacaksak da ölçebileceğimizi düşünüyorum.

    'Evet bir iktisatçı olabilirim ama işim başımdan aşkın, bir de dünyadaki para miktarı ne kadar onunla mı uğraşayım' diye hayıflanmayacağınızı umuyorum hocam.

    Bir de hocam, dünyadaki bütün varlıklar (emtia desek daha makul bir tabir olur mu, emin olamadım) satın alınmak istense takriben ne kadar tutar?

    Diyelim ki evrende yaşayan başka canlılar da var, evrenin de bir 'kapitalist düzeni' var kabul edelim.

    Bir gezegenden bir canlı topluluğu, dünya gezegenindeki varlıkları satın almak istese takriben ne kadar USD, Euro veya TR ödeme yapması gerekir?

    YanıtlaSil
  24. Üstadım, ben de ingilizce öğren(eme)me deneyimimi yazmıştım geçen yıl. Belki burayı okuyan arkadaşlara faydası olur diye aşağıya linkini veriyorum. Ama kısaca sizin söylediklerinize ilaveten haddim olmayarak şöyle bir önerim olacak ingilizce öğrenecek olanlara: İngilizce öğrenmeye çalışmayın!
    Dil, herhangi bir bilim ya da ders gibi kesinlikle çalışılmaz. Türkiye'de ingilizce öğretiminde yapılan hata bu. Hababam debabam gramer. 5 sene kursa gitseniz, size 5 sene gramer anlatıyorlar. Halbuki kişi kendi kendine bile maksimum 6 ayda çözer grameri.
    İngilizce önce ve çok uzun süre dinleyerek, devamında da konuşma pratiği yapılarak öğrenilebilir. Yani, tam da bir bebek gibi. Eskiden bu imkanlar kısıtlı idi. Şimdi sınırsız kaynak var. Kulağınızı doldurana kadar hiç bir kursa gitmenize gerek yok. Akıllı telefonlarınıza internetten kolaylıkla indirebileceğiniz mp3 dosyalarını atın. Yürürken, metroda, otobüste dinleyin. Anlamamanız hiç önemli değil. En az 2 sene günde minimum yarım saat veya bir saat listening pratiğinden sonra, size sadece konuşma imkanı sağlayacak kurslara gidin ve hoca kesinlikle native olsun.
    Kelime bilginizi ise asla kartlardan ezberlemek falan gibi hiç bir faydası olmayan yöntemlerle geliştirmeye çalışmayın. Zaman kaybıdır ve kalıcı olmaz. Bunun için de yapacağınız tek şey okumak. Önce en basit reading parçalarından başlayarak sadece okuyun. Sözlüğü az kullanmaya çalışın. Temel seviyeyi geçince kesinlikle Türkçe sözlük kullanmayın.
    KPDS, YDS, ÜDS tipi sınavlar ve bu sınavları rant kapısına çevirmiş hocalar yüzünden kimse ingilizce öğrenemiyor memlekette. Bu sınavlara yönelik kitaplardan uzak durun. Söylediğim gibi esasen ingilizce "anlatan ve öğreten" kitaplardan uzak durun ama ingilizce kitaplarla bolca muhatap olun.
    http://www.ahmetozansoy.com/sdetay.asp?did=252,1544,b&title=turkiye%92de-neden-ingilizce-ogretilemiyor?-(24-subat-2013)

    YanıtlaSil
  25. Hocam -

    Yıllarca Amerika'da yaşamış hem orada okumuş, sonra çalışmış şimdi de Türkiye'de çalışmakta olan biri olarak ben İngilizce'nin ve bu dile hakim olan genç neslin özel sektörde belli firmalar dışında nispeten tercüman olarak kullanıldığına şahit oluyorum. Sonuçta yabancı dil kendine yapılan çok önemli bir yatırımdır ve bunun geri dönüşünün ve itibarının bu şekilde olması coğu genç arkadaşımızın kariyer motivasyonunu da olumsuz etkilemektedir.

    Bunun sebepleri tabii ki çeşitli ama başta şirketlerin bozuk organizasyon yapıları, görev tanımlarının eksikliği ve kurumsallaşamamasından kaynaklanıyor. Hele eğer şirketin yabancı ortağı var ise bu konu çok daha gülünç olaylara yol açabiliyor.

    Sadece ebeveyn parası ile Amerika'nın tatil yerlerinde 6 aylık kağıt üstünde, bizim üniversitelerimizin kalitesine bile yaklaşamayacak okullarda dil öğrenmeyi beceremeyenler dışında çok ciddi potansiyeli olan cevherlerimizin olduğuna inanıyorum. Ve birçoğu şu an aramızda bir yerlerde bu mücadeleyi veriyorlar.

    Ümidimiz Türkiye'nin geleceği için çok önemli olan bu parlak beyinlerin unutulmaması ve yukarıda belirttiğim prangalar yerine sorumlulukla topluma ve ekonomiye daha verimli olarak kazandırılmasıdır.

    İyi çalışmalar dilerim

    YanıtlaSil
  26. Sayın Hocam,
    bu yazınızı yeni farkettim yönlendirmeniz sayesinde.
    Bence de yazmadan veya konuşmaya çabalamadan dil yeterince öğrenilmiyor. Yazmaktan gözü korkanlara veya üşenenlere tavsiyem İngilizce twitter hesabı açmaları. Günde 140 karakterle nasıl gelişiyor bir görün.

    YanıtlaSil
  27. Hocam merhaba. Sizce bir işletme öğrencisi 2.yabancı dil olarak hangi dili öğrenmeli?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı