Konjonktür

Konjonktür, Türk Dil Kurumu sözlüğünde şöyle tanımlanıyor: ‘Bir ülkenin ekonomik hayatının yükselme ve alçalma yönünde gösterdiği inişli çıkışlı, dalgalı hareketlerinin bütünü.’ Bir ülke ekonomisinin reel üretim hacminde ortaya çıkan inişler ve çıkışların oluşturduğu görünüme konjonktür dalgaları adı veriliyor.

Tipik bir konjonktür dönemi 4 aşamadan oluşuyor: Çıkış, tepe, iniş, dip. Bunların her biri de duruma göre farklı görünümler alabiliyor. Örneğin dip noktası eksiye geçmiş yani ekonomide küçülme yaşanmış ve o durumda en az iki çeyrek kalmışsa buna resesyon deniyor. Eğer ekonomideki küçülme hali birkaç yıl devam eden bir duruma dönüşmüş ve bu diğer ekonomik büyüklükleri de benzer olumsuzlukta etkilemişse buna depresyon deniyor. Ekonomik konjonktürün çıkış aşaması çok güçlü olmuş ve uzunca bir süre devam etmişse buna genişleme deniyor. Düşüş aşaması sert bir düşüş olarak ortaya çıkmışsa buna da çöküş deniyor.

Aşağıdaki grafik Türkiye ekonomisinin 2000 yılından bu yana yaşadığı GSYH büyüme görünümü sergiliyor (2014 yılı büyümesi olarak ilk 9 ayın sonucu olan yüzde 2,8 alınmıştır.)


Grafiğe göre Türkiye’de bu 15 yıllık dönemde iniş ve çıkışlı bir konjonktür gözlenmektedir. Bu dönemde Türkiye iki kez resesyonla ve iki kez de oldukça yüksek tepe noktasıyla karşılaşmış görünüyor.  

Konjonktür dalgalanmalarını açıklamaya çalışan pek çok yaklaşım var. Bunlardan günümüzde en yaygın tartışılanları iki kategoride toplayabiliriz: Talep yönlü yaklaşımlar, reel konjonktür teorisi.

Talep yönlü yaklaşımlar başlıca üç grupta toplanıyor. Keynesyen konjonktür teorisi, konjonktür dalgalanmalarının nedenini beklentilerde ortaya çıkan değişmelere bağlıyor. Beklentiler bozulursa talepte de düşme ortaya çıkar ve ekonomide küçülme yönünde baskılar oluşur. Beklentiler düzelirse talep artışı ortaya çıkar ve bunun yaratacağı canlanmayla ekonomi çıkışa geçer. Parasalcı konjonktür teorisi, konjonktür dalgalanmalarının nedenini para arzında ortaya çıkan değişmelere bağlıyor. Bu teoriye göre para arzı artışı veya azalışı konjonktür dalgalarını çıkış ya da iniş yolunda etkiler. Rasyonel bekleyişler konjonktür teorisi, toplam talepte ortaya çıkan beklenti dışındaki dalgalanmaların konjonktür dalgalanmalarını yarattığı görüşünü savunur.    

Reel konjonktür teorisi, konjonktür dalgalanmalarının ardında yatan temel nedenin verimlilikte ortaya çıkan değişmeler olduğunu öne sürmektedir. Bu teori, konjonktürün çıkış yönünde ilerlemeye başlamasının altında yatan nedenlerin asıl olarak teknolojide ortaya çıkan yeniliklerden, konjonktürün düşüş yönünde ilerlemesinin altında yatan nedenlerin ise teknoloji dışı gelişmelerden (uluslararası sorunlar, iklim etkileri vb) kaynaklandığını öne sürmektedir.    

Türkiye’de ortaya çıkan konjonktürel hareketlerin altında bu teorilerin hepsinden birer parça olduğunu söyleyebiliriz. 2001 krizi öncesinde enflasyona bağlı parasal genişlemenin (parasalcı konjonktür teorisi) etkisi olmuştur. Sonraki çıkışlarda özel kesim ve hanehalklarının kredi kullanımındaki artışların talepte yarattığı canlanma önemli ölçüde etkili olmuştur (Keynesyen konjonktür teorisi.) İkinci resesyon büyük ölçüde küresel krizin yani uluslararası sorunların yarattığı bir çöküş olmuştur (reel konjonktür teorisi.) Son dönemdeki inişin ise hem uluslararası gelişmelerin etkisiyle (reel konjonktür teorisi) hem de kredi kullanımında sınırlamaya gidilmesinin etkisiyle talebi düşürmek suretiyle (Kyenesyen konjonktür teorisi) konjonktürel düşüşte etkili olduğunu söylemek mümkündür.

Aşağıdaki grafikte 2000 ile 2014 yılları arasında konjonktür dalgalanmalarının gelişme yolundaki ülke ekonomilerinde ve Türkiye ekonomisinde yarattığı etkiler bir arada gösteriliyor.  


Grafiğe baktığımızda bize özgü olan 2001 krizini bir yana bırakırsak Türkiye’nin, 2009 yılında küresel krizden gelişme yolundaki ülkeler ortalamasına göre çok daha ağır biçimde etkilendiğini görebiliyoruz. Ardından ciddi bir toparlanma ile gelişme yolundaki ülkelerden hızlı bir çıkış yaşayan Türkiye, sonrasında yeniden sıkıntılı bir performans sergilemeye başlamış görünüyor.

Son 15 yıl, Türkiye açısından, konjonktür dalgalanmalarının sıklaştığı ve boyunun da arttığı bir dönem oldu. Önümüzdeki dönemde konjonktürü etkileyecek en önemli gelişmelerin petrol fiyatları, Avrupa’nın toparlanıp toparlanamaması, ABD’nin atacağı adımlar, Çin ekonomisinin gidişi ve jeopolitik gelişmeler gibi uluslararası gelişmeler olacağı açıkça görülebiliyor. Bu gibi durumlarda küresel sistemle bütünleşmiş bir ekonominin küresel konjonktürden etkilenmemesi ya da az etkilenmesi pek mümkün görünmüyor. Bu durumda ilerideki etkilenmelerin derecesini düşürmek için ekonomiyi dış finansmana bu kadar fazla bağlı durumdan kurtarmaya yönelik bir program uygulamak gerekiyor.       

Yorumlar

  1. Mahfi Bey,

    Sizi daha çok televizyonda, oturur halde görmeye alışığız.

    İskenderun’u ziyaretinizde ne kadar uzun boylu olduğunuzu farkettim. Gençliğinizde basketbol, voleybol veya yüzme ile ilgilendiğiniz zamanlar oldu mu?

    Şimdi 60’lı yaşlarınız içindesiniz. Günlük, haftalık spor yapıyor musunuz? En azından yürüyüşe/koşuya çıkıyor musunuz?

    Bir de:

    Geçmiş programlarınızda, İstanbul’da yaşadığınız semtte Cumartesi/Pazar günleri kurulan sokak & halk pazarlarını bilfiil dolaşarak, her kesimden esnafla yüzyüze görüşmeyi bir hobi haline getirdiğinizi, ve bu görüşmelerinizi üniversitede ders anlatırken, bir makale kaleme alırken bir tür unsur, gösterge, veri olarak da kullanmaya gayret ettiğinizi söylemiştiniz.

    Bugün de bu hobinizi sürdürüyor musunuz? Sorduğunuz sorulara bu esnaflardan nasıl cevaplar alıyorsunuz, bizle kısaca paylaşır mısınız?

    Kişisel sorular sorduğumun farkındayım ama samimiyetinize istinaden öğrenmek istedim.

    Saygılarımla

    *
    Mahfi Bey’in,

    “Türkiye ve Dünya Ekonomisi; Güncel Analiz, Önümüzdeki Riskler ve Fırsatlar” başlığı ile

    23 Ekim 2014’te İskenderun’da yaptığı sunumu izlemek için:

    https://www.youtube.com/watch?v=8P1SXTEe1iw

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında o kadar da uzun boylu değilim. Benim gençliğimde 1,82 cm uzun boy sayılırdı şimdi normal boy sayılıyor. Gençliğimde futbol ve basketbol oynadım ama hiçbir zaman amatör de olsa bir takımda oynamadım (mahalle ve okul takımları hariç.)
      Sarıyer'de oturuyorum ve her Çarşamba Sarıyer Pazarına gidip hem alış veriş yapma hem de esnafla sohbet etmeye çalışıyorum. Ben onlardan bir şeyler öğreniyorum (özellikle p piyasanın özü olan pazarda arz ve talebi yerinde görme imkanı buluyorum onlar da bana bir şeyler sorup öğreniyorlar. Ben pazarı gezmeden ekonomi bilgisinin teorik kalacağını düşünürüm.
      Esnaf şikayetçi. Ben on yıldır bu pazara gider gelirim esnafın şikayetçi olmadığı bir tek dönem hatırlıyorum: 2006 - 2008 arası dönem.
      Sevgiler

      Sil
  2. Mahfi bey yazınız için teşekkürler.
    Sizce batı ve Rusya arasındaki gerilimden Türkiye nasıl zarar görmeden çıkar enerji olarak Rusya'ya sermaye olarak batıya bagimliyiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sanırım zarar görmeden çıkamayız ama en azından bazı yararlar da sağlayacağımız için Avrupa'dan daha az zarar görürüz diye düşünüyorum.

      Sil
  3. Mahfi bey yazınız için teşekkürler.
    Sizce batı ve Rusya arasındaki gerilimden Türkiye nasıl zarar görmeden çıkar enerji olarak Rusya'ya sermaye olarak batıya bagimliyiz.

    YanıtlaSil
  4. Hocam ilk yorum benden çok açıklayıcı bir yazı ellerinize sağlık 2009 da yaşanan resesyonneden hissedilmedi? Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      2009 resesyonu hissedildi. Ama bulunduğunuz yere göre değişiyor. Çünkü çöküş nedeniyle enflasyon yüzde 6,5'da cari açık da yüzde 2'de kaldı. Buna karşı işsizlik yüzde 14'e çıkarak rekor kırdı. Mesela o sırada memur olanlar ya da bir işyerinde ücretli olarak çalışanlar krizi fazla hissetmedi ama iş arayanlar ya da işten çıkarılanlar, işyeri sahipleri hissettiler.

      Sil
  5. ...
    ilerideki etkilenmelerin derecesini düşürmek için ekonomiyi dış finansmana bu kadar fazla bağlı durumdan kurtarmaya yönelik bir program uygulamak gerekiyor.
    ...

    Yapısal reform !

    Yapısal reform !

    Yapısal reform !

    Yapısal reform !

    Yapısal reform !

    Duymayan, görmeyen, bilmeyen, öğrenmeyen kaldı mı hala !

    Akıl reformu !

    Bilimle düşünmek reformu !

    Eğitim reformu !

    Hukuk reformu !

    İntikam değil; hakkaniyet reformu !

    Kayırmaca değil; liyakat reformu !

    Hizipleştirme değil; bütünleştirme reformu !

    Dinci değil; ahlak & etik temelli reform !
    (Not: -Dinci- kelimesi ile -dindar- kelimesi aynı anlamlı değildir!)

    Yıkıcı değil; yapıcı reform !

    Çoğunlukçu değil; çoğulcu reform !

    11 Ocak 2012 - Nedir bu yapısal reformlar?
    http://www.mahfiegilmez.com/2012/01/nedir-bu-yapsal-reformlar.html

    8 Eylül 2013 - Ekonomide yapısal reformlar
    http://www.mahfiegilmez.com/2013/09/ekonomide-yapsal-reformlar.html

    2 Mart 2014 - Yapısal reformlar rehberi
    http://www.mahfiegilmez.com/2014/03/yapsal-reformlar-rehberi.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olağanüstü bir özet teşekkür ederim.
      Bir iki ekleme yapayım
      Eğitim Reformu ama bilime dayalı eğitim şeklinde bir reform.
      Hukuk reformu ama tümüyle siyasetten bağımsız bir hukuk sistemi getirecek bir reform.

      Sil
    2. Gerçekten de harika bir yorum. Tebrik ederim.

      Sil
  6. Hocam, büyüme grafiğinin en azından 2-3 yıl boyunca %3'ler düzeyinde yatay bir seyir izlemesinin yaratacağı sakıncalar neler olabilir ülke ekonomisi için. İniş ve çıkışlarla sürdürülen bir büyüme mi tercih edilmelidir, yoksa stabil bir büyüme mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Stabil bir büyüme her zaman tercih edilmesi gereken bir yoldur ama yüzde 3'ler Türkiye gibi genç işsizliğin yüzde 20'lere vardığı bir ülkede yeterli olamaz. Önemli sıkıntılar yaratır.

      Sil
  7. Konut kredisi içinde bir sınırlama var mı hocam?

    YanıtlaSil
  8. hocam teşekkürler çok iyi bi özet çıkarmışınız bizim için. Ufak da bir sorum olacak : reel konjonktür teorisi yeni klasiklerin içinden doğmuş da rasyonel beklentileri kabul etmişler diyebilir miyiz

    YanıtlaSil
  9. gelecek yıl çok büyük ihtimalle nominal cari açığımız ve enflasyonumuz düşecek. ancak yine çok büyük ihtimalle merkez bankası faizleri indiremeyecek. çünkü tüm dünyada dolar yükselişe devam edecek gibi görünüyor. merkez'in faiz indirip doları daha da yükseltmesi şirket bilançolarına çok zarar verdiği için merkez'in faiz indirim alanı pek yok. hatta tam tersi piyasa faizleri muhtemelen bir miktar yükselecek (son 2 haftada yükseldi)
    diğer taraftan enflasyonun düştüğü, faizlerin arttığı bir ortam yatırımlar açısından negatiftir. ayrıca petrol fiyatlarındaki gerileme mal sattığımız veya bize turist gönderen petrol üreticisi ülkeler kaynaklı olumsuzlukların yaşanma ihtimalini güçlendirmekte. en büyük ihraç pazarımız Avrupa'nın hali ortada, euro/dolar paritesindeki düşüş ihracatçıya ilave darbe vurmakta. dolayısıyla, gelecek yıl yatırımların GSYH'ye oranında artış zor görünüyor. cari açıktaki azalışın tasarrufların artması şeklinde tezahür etmesi daha olası. yani dış kaynak ihtiyacımız azalacak olmasına rağmen büyüme görünümünde bir değişiklik olmayacak gibi. belki petrol üreticilerinin dış alımlarını azaltması kaynaklı ihracat ve turizm sektörü sıkıntıları, enerji maliyetlerindeki düşüşün tüketime destek olmasının etkisini offset eder ve ekonomik büyüme daha da azalır.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2015 karışık bir görüntü veriyor şimdilik. İyi şeyler de var kötü şeyler de.

      Sil
  10. Hocam konjonktürel hareketlerin Türkiye'deki görünümünü çok iyi aktarmışsınız teşekkürler.

    YanıtlaSil
  11. Hocam harika bir yazı olmuş. Karışık konuları örneklerle basitçe anlatıyorsunuz teşekkürler :) . Grafikte 2000-2001 dönemindeki düşüş hemen hemen 12 birim, eğride ''iniş'' yazıyor.Tepe değer olan 2004-2006 ''iniş'' 2006-2009 döneminde düşüş 11 birim eğride''çöküş'' yazıyor. Tabloda 2 adet çöküş eğrisi var gibi gördüm? hatam varsa belirtir misiniz, yazınız için yeniden teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Haklısınız. Metin kutularını yerleştirirken bir kayma olmuş. Çöküş aslında 2001'de olacaktı. 2009'daki daha tedrici bir iniş dikkat ederseniz aşama aşama iniyor. Düzelttim, teşekkür ederim.

      Sil
  12. bugün pazarcı esnafı şunlar söyledi: "Rusya,Ukrayna'ya ihracat durdu. fiyatlar düşüyor daha da düşecek".
    ben de sordum "kaybettiğimiz dövize mi üzülelim yoksa sebze-meyve fiyatlarının düşmesine mi sevinelim?"
    "abi sebze-meyve bu fiyat düşükken al kenara koy bir şey değil.ihracatın durması ülkeye zarar" dedi.
    ben de "ama petrol fiyatı da düşüyor. bir yandan döviz çıkışı azalıyor" dedim.
    "benzin düşünce millet daha fazla gezip tozacak ama Rus 3-5 kilo daha az domates yiyecek. bak laleli esnafı kan ağlıyor. bunlar ülkeye zarar" dedi.
    siz ne dersiniz hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benzin sadece gezip tozmada kullanılmıyor. Esnafın pazara getirdiği domatesi taşımakta da kullanılıyor ayrıca elektriğin nemli bir bölümü de doğal gaz çevrim santrallerinden geliyor. Herkes kendi penceresinden bakıyor konuya.

      Sil
    2. bu konuştuğum esnaf yıllardır alışveriş ettiğim, koskoca bir tavuk çiftliği, hatırı sayılır serveti olan bir adam. pazar ortamını seviyor, haftada bir geliyor. onun demek istediği bence "mevcut benzin,gaz,gıda tüketimi gayet ideal, fiyat düşüşleri bunların israfına neden olabilir" şeklinde. yani daha fazla tüketmeyelim, israf etmeyelim, üretelim, ihraç edelim diyor. aslında çok haksız da sayılmaz.

      Sil
    3. Evet bu çerçevede haklı tabii.

      Sil
  13. Hocam 2015 yılı için makroekonomik büyüklüklerde tahmin yapacakmısınız?
    Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapacağım. Üzerinde çalışıyorum.

      Sil
    2. Altin alimi icin iyi bir donem midir

      Sil
  14. Plaket törenleri kaldırılıyor israf diye hocam. Ekonomimiz uçacak inşallah. Tenis federasyonu başkanı da danıştay üyesi oldu hukukumuzda tamamdır mükemmel bir yönetimimiz var yolumuz açık AB o aklını kendine saklasin dimi ama hocam :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dikkat ederseniz ben açıklanan yapısal dönüşüm programı konusuna ne burada ne de tv deki yorumlarımda girmedim. Çünkü bu açıklananlar (örneğin israfın önlenmesi vb) yapısal reform değil. Bunlar basit bazı düzenlemeler. Kaldı ki
      israfı önlemek için bir önlem alınacaksa o zaman en yukarıdan başlamak gerekir. Kurşun kalemleri daha fazla kullanmakla israf önlenmez. Eğer biz bunları yapısal reform sanıyorsak bu konuyu hiç anlamamışız demektir.

      Sil
    2. Hocam ironi yapmıştım sadece.

      Sil
    3. Evet biliyorum. Ama sizin ironi olarak yaptığınızı hükümet gerçekten yapısal reform diye anlatıyor.

      Sil
  15. Hocam yazınız için teşekkür ederim. Çin in ülkemizdeki konjonktüre etkisi var mıdır? Teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam olarak bir bağlantı olduğunu sanmıyorum.

      Sil
  16. Faust, yakaladığı mutlu bir AN'a "Dur geçme; ne kadar da güzelsin" demişti.İnanın Mahfi bey sizinle karşılaşınca aynı duygular içindeyim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Mustafa bey. Her zamanki nezaketiniz.

      Sil
  17. Hocam yaziniz icin tesekkurler..2015 size gire dip ve tepe gosteren yillaragore ayni dip yada tepe gosterirmi.(kisisel dusunceniz).

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2015 karışık bir görünüm veriyor şu anda. İyimserlikle karamsarlığın dolayısıyla iniş ve çıkışların birlikte yaşanacağı bir yıl gibi görünüyor.

      Sil
  18. Sayın Mahfi Eğilmez,

    "Zorunlu bireysel emeklilik sistemi" hakkında bilgilerinizi aktarır mısınız?

    Durup dururken bu nereden çıktı?

    Saygılarımızla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence yanlış bir sistem, zorlama. Çünkü insanların zaten zorunlu olarak (emeklilik planını da içinde barındıran) sosyal güvenliğe üye olması gerekiyor. Bunun yanına tercihe bağlı bireysel emeklilik sistemini de zorunlu yapmak bence doğru değil. Tasarrufları artıracağız diye yapılıyor. Tabii faiz konusunda takıntılar olunca mecburen bu yollar deneniyor.

      Sil
  19. Hocam yazınız için teşekkürler...Bir işletmeci olarak ülkemizde bedensel işgücünün çok değersiz ve dolayısıyla işçilik kavramının kıymetsiz bir hale geldiğini düşünmekteyim , tabi bu düşük gelir düzeyi insanları bedensel iş yapmaktan uzaklaştırmakta ve dolayısı ile yetişmiş insan gücü hızla azalmakta (tabi bunda yanlış mesleki eğitim politikaları da var) yine işçiliğe ayrılan düşük pay (iş sağlığı güvenliği ve işçi refahı ile ilgili ayrılan payı da azaltmakta) ne yazık ki gelir dağılımdaki homojenliği de azaltmakta...cebinde parası olan bişeyler alıp satanlar (ev arsa araba tahıl vss.) akşama kadar ter dökenlerden çok daha fazla para kazanmakta. Rantçılık almış başını gitmiş...bence bu dengesizlik aşılıp gerlir dağılımındaki homojenliği sağlanmdıktan sonra (çünkü bu insan refahıyla doğrudan ilişkili) ülkedeki konjonktür ister artsın ister azalsın hiç önemi yok zira artarsa zenginin cebine azalırsa fakirin sırtına... Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet gelir dağılımının düzeltilmesi çok önemli bir olay. Ama konjonktürel dalgalanmaların ekonomide yarattığı olumsuzluklar daha çok dar gelirlilerin sırtına biniyor.

      Sil
  20. Hocam 2015 buyumemiz de motor iç talep olacak deniliyor. Tasarruflar bu denli küçükken ve borçlanma da yüksek hacimlere giderken bu durum bizi bir sonraki yıla daha kırılgan girmemize sebeb olmazmı.borçlarak iç talebi buyutmek yerine gerekirse buyumemek daha hayırlı gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru. Ayrıca iç talepte öyle bir canlanma emaresi şimdilik görünmüyor.

      Sil
  21. Sayın Hocam, 2015 yılında altın ne olur acaba? Malum AB genişlemesi olacak, FED kararları açıklanacak. Müsaitseniz dönem dönem bilgi verebilirmisiniz. SAYGILARIMLA,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2015 yılı bugünkü görünümüyle altın için fazla parlak bir yıl olacak gibi görünmüyor. Fed faizi artıracağına dair bir açıklama yaparsa dolar rallisi olabilir, altın ise gerileyebilir. AB genişlemesi ise birçok başka şeye bağlı. Henüz AMB'nin tam bir kararlılıkla para politikası yürüttüğünü söylemek zor.

      Sil
    2. Teşekkür ederim. Sayg.

      Sil
  22. Hocam teknik analiz olarak bist100 endeksi her 7-8 yilda bir dip yapmis bu sizin konjonktur egrinizle ayni 2016 bir dip daha geliyormu tahminleriniz nedir saygilarimla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teknik analiz yapmıyorum ama baktığım teknik analizlerde dediğiniz görünüm var gerçekten. Fed'in faiz kararına ve onun yaratacağı etkiye bağlı olarak bir dip daha yaşanabilir.

      Sil
  23. Hocam, merhaba !

    Bu bireysel emeklilik sistemi tasarrufların artması için ortaya konuldu. Bildiğim kadarıyla Sigorta şirketleri bu fonları bankaların yatırım fonlarında değerlendiriyorlar.. Bankaların yatırım fonlarının getiri karnesi oldukça zayıf.Fonlar kötü yönetilirse devlet katkısı yatırımcılara artı bir kazanç sağlarmı?.Zaten faizler negatif (-) üstelik fon yönetim ücretleri de işin içine girince getirilerin enflasyonun daha da altında kalacağını düşünüyorum...Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? yanılıyormuyum?

    Saygılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bireysel emeklilik bu aşamada devlet katkısıyla ayakta duruyor gibi görünüyor. Ben bireysel emeklilik sisteminin zorunlu yapılmasına karşıyım. İnsanlar zorla ikinci bir emeklilik satın almak istemeyebilir. Devlet katkısı devam ettiği sürece olumlu görünüyor. Ama bu katkı sonsuza dek sürdürülemez.

      Sil
  24. Hocam biliyorum soğuk bakıyorsunuz ama sizin gibi bilgili, kendini geliştirmiş, etik insanları siyasette görmek istiyoruz. Direksiyon kimdeyse araba oraya gider. Biz artık bu arabadan düşme konumuna geldik. Direksiyondaki şahsı geçtim, ön koltukta oturanlar da napıyorsun, düzgün kullan şunu diye uyarmaktan aciz. Eğer gerçekten işin ehli insanlar görev alsaydı, o popülist 2023 GDP hedeflerine dahi ulaşmamızın mümkün olduğuna inanıyorum. Turizm bakanı çıkıp ingilizce konuşuyor uluslararası platformda, wallahi ben utanıyorum. Halkın %50 den fazlası asgari ücretle çalışıyor, yoksulluk sınırının yarısı kadar parayla hem de. Kimse birşey yapamıyor ama. Derste Sloven hocama Avrupa birliğine girmelerinin onlar için gercekten faydalı olup olmadığını sordum, bazı olumsuz yan etkenlerden dolayı. Kadın yahu herşeyi geçtim bizim siyasetçileri dizginliyorlar ya sırf buna bile değer Avrupa birliğine girmek dedi. Sizden cesur olmanızı, ama kendinizi harcatmadan hareket etmenizi istiyecektim. Fakat benden 40 yaş büyüksünüz neredeyse, siz doğrusunu bilirsiniz heralde. Yazı için teşekkürler, esen kalın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hakkımdaki nazik sözlerinize teşekkür ederim.
      Bizde siyasete girmek sizin dediğiniz gibi bilgiyle, yetenekle, iyi yetişmekle olmuyor. Hatta bazen tam tersi gerekiyor. Konu cesaretle ilgili değil. Bu memleketin siyasetçiden önce bilim adamlarına, sanatçılara, yazarlara, mucitlere hatta bırakın onları ne dendiğini anlayacak insanlara ihtiyacı var.

      Sil
  25. Merhaba

    Tablonun bütününü görmeye yardımcı olarak, ufuk açan yazınız için teşekkürler.

    Grafikleri yorumlarken belki, 2001 ve 2009 daki resesyonları izleyen yüksek büyümelerde, izlediği resesyondan kaynaklanan baz etkisinin rolünü vurgulamak iyi olabilir. Türkiye’nin büyümesinin gelişmekte olan ülkeler ortalamasıyla kıyaslandığı grafikte, Türkiye’nin bu ortalamayı geçtiği 2010 büyümesinde baz etkisi çok büyük.
    Son 12 yılda ekonomik büyüme trendinin, bu baz etkili büyüme yılları dışında sürekli olarak aşağı yönlü olduğu görülüyor. Türkiye’nin büyümesi 2008 krizinden çok evvel, 2004’ten başlayarak beş yıl boyunca aşağı doğru gidiyor ve sonunda krizin de etkisiyle eksi dördü aşan bir küçülmeyle resesyona giriliyor. Resesyondan çıkış yılının hemen ertesinde aşağı yönlü eğilim yeniden başlıyor ve 2010 da baz etkisiyle ulaşılmış olan %9 büyüme 2014’te % 2.8’e kadar düşüyor.

    Bir de izninizle yazınızın başında bir sözlükten alıp kullandığınız konjonktür tanımıyla ilgili birkaç şey söylemek istiyorum.

    12 Eylül 1980 darbesinin belli bir politik misyonla oluşturduğu, çakma “Türk Dil Kurumu” nun, adına kanıp onun verilerini kullanmak her konuda yanıltıcı olabiliyor. Onlar Türkçe’yi doğru dürüst bilmediklerini birçok örnekle göstermiş oldukları gibi genel bilgi düzeyleri de düşüktür. İngilizce de bilmedikleri anlaşılıyor. Konjonktür tanımlarının yanlış olmasına da hiç şaşırmadım.
    İngilizce kökenli bir sözcük olan konjonktür, bir alandaki ya da bir konudaki olay ve şartların bir bileşimini anlatır. Ekonomik konjonktür , siyasi konjonktür, uluslararası konjonktür vs. olabilir. Bu olay ve şartların inişli çıkışlı dalgalı falan olması da her zaman gerekmez. Dalgalı bir konjonktür olabildiği gibi, istikrarlı bir konjonktür, durgun bir konjonktür, yaprak kımıldamayan bir konjonktür vs. de olabilir. Örneğin planlı bir ekonomide, serbest piyasa ekonomilerinde görülen dalgalanmalar olmaz. Konjonktür istikrarlıdır.

    Dil Kurumu’nun yanlış tanımından sonra, sizin yaptığınız tanımlar durumu düzeltiyor ve çok yararlı bir yazınızı daha okumuş oluyoruz, ama bu vesileyle ülkemizin bu acıklı görünümüne değinmekten de kendimi alamadım.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  26. Mahfi hocam saygılar.
    Ankara SBF'de öğrenim görmekteyim. Birkaç kitabınızı okumayı ve bu sene içerisinde okulumuzda yapmış olduğunuz konferansa da katılmış bulunmaktayım. İşsizlik konusunda birkaç sorum var konuyla alakalı. Olumsuz bir talep şokun sonrası uygulanabilecek konjonktür karşıtı politikalardan herhangi birisi nedir? Emek piyasasında nasıl bir etkisi olabilir. Yapılan bu politika içerisinde mal hizmet ve para piyasası üzerinde ne denli bir etki gösterebilir.
    '' inişin ise hem uluslararası gelişmelerin etkisiyle (reel konjonktür teorisi) hem de kredi kullanımında sınırlamaya gidilmesinin etkisiyle talebi düşürmek suretiyle (Kyenesyen konjonktür teorisi) konjonktürel düşüşte etkili olduğunu söylemek mümkündür.'' cevabı sormuş olduğum soruya direk bir cevap bulmakta mıdır ?
    Saygılarımla arz ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!