Önümüzdeki Üç Ayda Neler Olacak?
Birkaç ay önce geleceğe farklı bakıyorduk şimdi farklı
bakıyoruz. Bakışımızdaki bu hızlı değişimin en önemli nedenlerini şöylece
sıralamak mümkün: (1) Petrol fiyatlarının hızlı düşüşü. (2) Fed’in faiz
artırımı beklentisinin ileriye doğru kaymaya başlaması. (3) Avrupa Merkez
Bankası’nın parasal gevşemeyi devlet tahvillerine de yayarak genişletme
eğiliminde olması.
Bunlar içinde en önemlisi petrol fiyatlarının düşmesi. 2015
yılı için birkaç ay öncesinde yapılan en iyimser tahminlerde bile 95 USD/Varil’in
altında bir fiyat öngörülmüyordu. Bugün geldiğimiz fiyat 47 USD’nin biraz üstü.
Petrol fiyatlarındaki düşüşün, hangi çerçeveden bakarsak bakalım, hangi
kayıpları hesaba eklersek ekleyelim Türkiye’ye net olarak kazanç getireceğini söyleyebiliriz.
Petrol fiyatlarının düşüşü, bu doğrudan kazancın yanı sıra, yatırımcılar
açısından en büyük risk unsuru olarak görülen cari açığın düşmesine ve dış
finansman sorununun azalmasına yol açarak dolaylı kazanç da getirecek.
Fed’in faiz artırma kararını bu yıl vermemesi ya da bu yıl
verse de uygulamayı gelecek yıl başlatması beklentisinin ağır basması dış
finansman ihtiyacı yüksek olan Türkiye için olumlu bir gelişme. Bu gelişme, Türkiye’nin
bu yıl için bulması gereken 200 milyar USD’nin üzerindeki dış finansman kaynağını
bulmakta zorlanmayacağı anlamına geliyor.
Avrupa Merkez Bankası’nın parasal gevşemenin en önemli aracı
olarak uyguladığı tahvil alımını, devlet tahvillerini de kapsayacak biçimde
yaygınlaştırması tıpkı Fed’in faiz artışını ileriye kaydırması gibi olumlu bir
etki yaratacak. Bu adımın Avrupa’nın toparlanmasına olumlu katkı yapacağını, dolayısıyla
Türkiye’nin ihracatını olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyorum. Ayrıca bu ek
likiditenin Avrupa dışına da fon çıkışının yolunu açacağını ve dolayısıyla
buradan Türkiye’ye fon girişi olacağını tahmin ediyorum.
Bu gelişmeler çerçevesinde önümüzdeki bir kaç ayda Türkiye’ye
döviz girişinde artış olmasını bekliyorum. Yabancı yatırımcılar, yukarıda
saydığım üç nedene ek olarak yılın ilk üç ayında enflasyonda ciddi gerileme
olacağını biliyorlar. 2014 yılının ilk 4 ayında manşet enflasyonda 4,8 puanlık
artış olmuştu. Petrol fiyatı ve kurlardaki düşüşle bu baz etkisi birleşince bu
yılın ilk 4 ayında enflasyonun ciddi biçimde düşeceğini tahmin etmek zor değil.
Bu düşüşe paralel olarak faizler de düşecek. Bunun ilk belirtileri zaten gösterge
faiz ve bankaların mevduat faizlerinde görülmeye başlandı. Bu ortamda TCMB de,
politika faizini düşürecek. Bu gelişmenin bu yönde olacağını gören yabancı
yatırımcılar faizler yüksekken bu getiriyi elde etmek için fonlarını Türkiye’ye
yönlendirmeye başladılar bile.
Türkiye’ye yabancı fon girişinde ortaya çıkacak artış, cari açığın
düşüşü, enflasyonun düşüşü, dış finansmana erişimin kolaylaşması gibi olumlu
gelişmelerle birleştiğinde TL’nin değerlenmesine yol açacak. Dolayısıyla ben
ilk çeyrekte TL’nin biraz daha değerlenebileceğini düşünüyorum.
çoğu kişi Fed'in faiz artırımının daraltıcı etki yapacağını zannediyor. tabii, Yellen, diğer Fed üyeleri ve Amerikan bankaları hariç. geçmişe bir bakın, Fed faiz artırdığı zaman daraltıcı etki mi olmuş yoksa genişletici mi? bariz bir şekilde faiz artırımı sonrası kaynak maliyetleri artan bankaların, bu maliyetleri karşılamak için kredi hacmini artırdıklarını görürsünüz. istediğiniz dataya bakın sonuç hep aynı çıkacaktır. kredi hacmini büyütmek dışında çok fazla seçenekleri yoktur çünkü aktif-pasif arasında anormal bir vade uyumsuzluğu vardır. zaten o nedenle Yellen petroldeki, enflasyondaki düşüş faiz artırımına engel değil diyor. çünkü Amerikan tarihinde faiz artırımları 1980-81 arası hariç (ki o yıllarda enflasyon %15'e dayanmıştı) daima genişletici etki yaratmıştır. ama çoğu kişi, siz dahil, maalesef durumu tersten okumaya devam ediyor, Fed'in faiz artırımını dolar arzını daraltacak bir gelişme olarak görüyor.
YanıtlaSilSanırım sizin bahsettiğiniz yüksek faizin sonrasında artan mevduat düşen yatırımlar nedeni ile tekrar kendisini düşüşe itmesi ancak faiz arttığında ilk olacak şey bence paraya ulasmaktaki zorluk olacaktır.
SilMahnı bey daha doğru bilgi verir diye düşünüyorum
Amerikan bankalarının pasifindeki kaynakların 13,4 trilyon doları 1 yıldan kısa vadeli. fakat aktiflerin sadece 4,6 trilyon doları 1 yıldan kısa vadeli. Fed faizi 1 puan artırdığı zaman bankaların kaynak maliyeti 134 milyar dolar artıyor. ayrıca aktifteki orta-uzun vadeli menkul kıymetlerin değeri düştüğü için bir de o kalemden 80-100 milyar dolar arası zarar ortaya çıkıyor. bankalar Fed'de tuttukları 2,6 trilyon dolar mevduattan 1 puan ilave faiz alsa ve kısa vadeli kredi faizlerini 3 puan artırsa 86 milyar dolar ek gelir elde ediyor. aradaki 130-150 milyar dolarlık farkı kredi hacmini büyüterek telafi ediyor. bundan dolayı ABD tarihinde 1980-81 arası hariç (bu yıllarda çok yüksek enflasyonu düşürmek için Fed şok faiz artışları yapmıştı. günümüzde şok faiz artışları olasılık dışı) Fed'in faiz artırım sürecinde borç/GDP oranının, kredi hacminin ve dolar arzının arttığını görmekteyiz. Fed "bakın krediler ve dolar arzı artıyor. bunun enflasyon yaratmasını istemiyorum. o nedenle faizleri artırıyorum" mesajı veriyor. tabii, diğer gelişmekte olan ülkelerdeki getiriler ABD'deki getirilerden daima daha fazla olduğundan, yaratılan paranın önemli bir kısmı ülke dışına çıkıyor ve pek enflasyon yaratmıyor. umarım anlatabilmişimdir ve açıklayıcı olmuştur.
SilSanırım yine bir spekülatif büyüme dönemine giriyoruz. Bu da seçim dönemi öncesinde en çok Akp'nin işine yarayacak desenize hocam..
YanıtlaSilHocam avrupa bolgesinde başlayacak olan tahvil alımı programıyla euronun deger kaybetmesi ve dış ticarette bizi olumsuz etkilemesi anlamına geliyor.bir yandan da euro bolgesinin bu programla biraz rahatlayacağını düşünürsek bizim için olumlu bir gelişme olabilir.Ama bu iki durum bir yerde bizim çıkarlarımızla çelişki olmuyorm mu ? biz güçlü euro isterken tam tersi bir durum olacak ama bununla birlikte ekonomik olarak rahatlayan bir avrupa görmüş olacağız.Bizim burdaki kazanımlarımız kayıplarımızdan fazla mı yada tam tersi mi ?
YanıtlaSilEğer bu hamle Avrupa'nın toparlanmasına yol açmaya başlarsa Euro, değer kaybetmeyebilir hatta kazanabilir. Bu, biraz işin mekaniğine ters görünse de beklentiler bazen mekaniğe üstün gelebiliyor. Ve bugün içinde bulunduğumuz ortam beklentilerin mekaniğe üstün olabileceği bir ortam. Hem olumlu yönde hem de olumsuz yönde.
SilMahfi Bey,
YanıtlaSilYazılarınızdan birinde aşağıdaki bilgiyi paylaşmıştım.
Oldukça önemli tespitler içerdiği için hem sizin, hem bu başlıktaki yeni yazınızın takipçilerine bir kez daha sunuyorum.
Ve özellikle yazının sonunda verilen YouTube adresindeki videoyu dikkatle izlemelerini öneriyorum!
*
‘HUKUK & İKTİSAT & REFAH’ ÜÇGENİNDE TÜRKİYE NEREDEN GELDİ,
NEREYE GİDİYOR?
(Gönenç Gürkaynak: Bilkent Üniversitesi, Hukuk Fakültesi, Yarı Zamanlı Öğretim Elemanı)
Karşılıklı ‘daraltıcı’ etkilerle bunların yürütüldüğünü belirtmem gerekir.
Açalım:
Hukukun, ideal kamu politikası dünyasında, ifade özgürlüğü çekirdeğinden serpilmek suretiyle bireysel özgürlük merkezli bir hâl alabileceğini; böylelikle orta vadede toplumsal refahı yükseltebileceğini söyledik. Hatta toplumun tercihlerine göre, gelir dağılımındaki adaletsizliğin iyileştirilmesi yönünden dahi istifade edecek kanallar açabilir dedik.
Bu söylediğimin olumsuz senaryosunu teorik bazda üretmek mümkün:
Türkiye’de yaşanmakta olan görüntüyü ifade edeyim:
İktisat, hukuku anlamsızlaştıracak bir rol üstlenmek isterse; iktisat buna muktedir! Altyapı kurumu olan ‘iktisat’ bu muazzam güce sahip!
Dolayısıyla Türkiye’de algı şu şekilde işliyor:
1) Cebimdeki paraya dokunan bir şey henüz doğmadığına göre; çenemi kaparım! Aman maaşıma zeval gelmesin!
2) Sesimi çıkarmadığım süre uzadıkça; hukukta bir takım bozulmalar yaşanıyor, ve benim gözlerim bütün bu hukuk katlini görüyor!
3) Hukuk, gitgide dışlayıcı bir kurum hâlini alıyor ve azınlığa hizmet etmeye başlıyor. Ama iktisat, bunu yenilir-yutulur kılıyor!
4) İktisadi müdahaleler de bunu yenilir-yutulur kılıyor; TCMB’nin faiz politikası gibi!
5) Biraz dışarıdan içeriye akan talih de yaver gidiyor; Avrupa Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası’nın parasal genişleme programlarından Türkiye’ye damlayanlar, petrol fiyatlarının düşmesi ve FED’in henüz kendi fazini artırmaya başlamamış olması gibi!
6) Sonuç itibariyle, yakıcı bir ekonomik kriz görüntüsü henüz ekrana gelmiyor!
Peki, güzel.
Hukukun, iktisattan bu derece etkilenebilmesi nasıl oluyor?
Somut örnekle gidelim:
>>>>>
>>>>>
YanıtlaSil2011’de Arap Baharı yaşandığı sırada, Suudi Arabistan’da çok büyük miktarlarda kamusal harcamalar, sosyal harcamalar yapıldı. Arap Baharı başlamadan önce istatistiki göstergeler normal seyrinde devam ederken; olaylar başladıktan hemen sonra bu sosyal harcamaların istatistiki göstergeleri Suudi Arabistan’da adeta tavan yaptı.
Bunun sonucu nedir: Arap Baharı esnasında Suudi Arabistan’da neredeyse hiçbir olayın yaşanmaması!
Peki:
Bu durum hukukçuya neyi öğretiyor?
Kişiler, hakları uğruna tutkuyla mücadele etmemeyi; ‘iktisadi hamlelerle’ tercih edecek hâle getirilebilirler!
Hele hele ‘ben özgürlüğü varoluşumun çekirdeğinde yaşarım’ gibi bir töresi olmayan bir toplumda çok ciddi bir problem karşımıza çıkıyor!
Buradan Türkiye’ye bağlarsak:
‘İktisadi hamlelerle özgürlük mücadelesinden vazgeçirme’ planının işaretlerini farklı yerlerden görebilirsiniz.
Bir örnek:
Bizim ‘Anayasa Mahkememiz’ şu an kan/ter içinde çalışıyor!
Yani yarın hiç gelmeyecekmiş gibi dosya bakıyor!
Anayasa Mahkemesi bu kadar yoğun çalışan bir ülkede; İngilizce’de ‘checks and balances’ diye tabir edilen ‘denge mekanizmaları veya kuvvetler ayrılığı ilkesi’ yerli yerinde midir?
Bunu bir tür futbol maçı gibi gözünüzde canlandırın:
Bir taraf mütemadiyen şut yağmuru altında!
Öyle görünüyor ki ‘kaleci’ bu şutların çoğunu kurtarıyor, fakat kim bu maçın dengeli bir maç olduğunu söyleyebilir?
Mutlulukla seyredilen bir maç yok ortada!
Hep ‘kalaci’de bitiyor iş, ‘defans’ yok, ‘ortasaha’ yok, hiçbir şey yok!
Bu durum ‘Anayasa Mahkemesi’nin kaleci olma fonksiyonunu bırakıp artık ‘ortasaha’ya kadar çıkmaya mecbur bırakıldığının bir işaretidir!
Bu içler acısı durumun yaşanmasının sebebi de yine ‘hukuk’ / ‘iktisat’ dengesinde, ve haklara sahip çıkılmaması noktasında artık ‘kurumsal vazifem bu benim’ diyen bir bünyenin, yarın hiç gelmeyecekmiş gibi cepheden cepheye koşmaya mecbur bırakılması!
Mevcut hâlde bu ‘denge mekanizmaları’nı adam akıllı kuracak bir imkan ne yazık ki yok!
Ya bizzat halk tarafından ‘haklar sahiplenilecek ve savunulacak’,
Ya da halk tarafından sahiplenilmediği taktirde, tasfiye olan ‘mekanizmalar’ başka görüntülere bürünecek!
Yani özgürlüğün eksik olduğu bir hayatı oldukça uzun bir süre yaşarsanız, o zaman ‘geleceği değiştirme potansiyelinizi’ kaybedeceksiniz!
Bugün, Daron da ben de şu konuda mutabık olduğumuzu düşünüyorum: Türkiye muazzam potansiyele sahip bir ülke.
Ama ilanihaye potansiyelli kalamazsınız!
‘Potansiyel’, kaçıp giden bir şey!
‘Potansiyel’, istediğiniz zaman çantanızdan çıkarıp kullanabileceğiniz bir şey değil!
Bana sordunuz ‘Türkiye nereye gidiyor?’ diye:
Türkiye, potansiyelini ‘yitirmeye’ doğru yürüyor!
Potansiyeli yüksek olan bir ülkenin en büyük illeti ne?
Zaman kaybetmek!
Zamanı kaybettikçe, o potansiyel başka yerlere akıp tükenecektir!
Hep ‘potansiyeli yüksek’ kalamayacaksınız!
‘Sıradanlaşmaya’ doğru giden,
‘Vasatlığa’ doğru giden,
‘Sıradanlığı’ içselleştirmeye doğru giden,
‘Vasat olmadığı o muhteşem dönemleri unutmaya’ doğru giden,
Bütün bu yaşananları ‘normal’ kabul etmeye doğru giden,
Bir tehlikeli yol üzerindeyiz!
Çünkü ‘iktisat’ / ‘hukuk’ etkileşimi, artık hukukun da ‘dışlayıcı kurum’ olarak vazife gördüğü bir yerden akmaya başladı!
*
‘Özgürlük ve Ekonomik Büyüme: Daron Acemoğlu ve Gönenç Gürkaynak Konferansı’
18 Aralık 2014
Aşağıdaki adresten izleyebilirsiniz:
http://www.youtube.com/watch?v=rynPJK3LvK8
(Daron Acemoğlu: ABD, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde -M.I.T.- iktisat profesörü.
Özgeçmiş:
http://economics.mit.edu/faculty/acemoglu/cv )
Peki bu kadar gelişmenin yaşanacağını (tahmin ettiğinizi) peşpeşe yazdıktan sonra,
YanıtlaSilTürkiye'de ekonomik büyümenin de hızlanıp/hızlanmayacağı,
Ve bu büyüme ile göbekten ilişkili işsizlik oranının düşmeye başlayıp/başlamayacağı hakkındaki tahminleriniz nedir?
2015 sonu işsizlik tahmininizi %11 olarak açıklamıştınız.
Yazınızı Önümüzdeki Üç Ayda Neler Olacak? şekline başlıklandırmışsınız.
Bu kadar şey peşpeşe yaşanacaksa eğer, işsizlikte artış tahmin etmeniz biraz bilimsel tezat oluşturmuyor mu?
Ekonominin 2014 yılına göre daha az dalgalı bir seyir izleyeceğini tahmin etmenize rağmen, işsizliğin yükselmeye devam edeceği öngörünüzün sebepleri nedir?
2014 yılının ilk çeyrek büyümesi kaçtı hatırlıyor musunuz? Ben size söyleyeyim yüzde 4,8. Üçüncü çeyrekte bu oran 1,7'ye düştü. 2014 yılının Mayıs ayında işsizlik yüzde 8,8'e düşmüştü. Son verilere göre ise yüzde 10,5'da. Sizce bunlar çelişkili mi? İlk çeyreğin lehte gelişmelere sahne olması bütün bir yılın aynı şekilde gideceğini göstermez.
SilBen ekonominin büyüme yaratma potansiyelini kaybettiği kanısındayım. O nedenle bu geçici düzelmelerin bütün bir yılı kurtarmasını beklemiyorum.
Yanılıyor olabilir miyim? Elbette olabilirim. Sonuçta belirli varsayımlar altında belirli modeller kullanarak tahminler yapıyoruz.
ben ortalığa sıcak para yağacak görüşüne katılmıyorum, şiddetli bir kriz bekliyorum,
YanıtlaSilÜç aydan sonrası için olabilir. Esasen bu, ilk üç ayda sıcak para girişinin artmasıyla bağıntılı da olabilir.
SilCık Cık Cık !!!
SilHocam, üç aydan sonra sizde mi ekonomik krizin çıkacağını söylemeye başladınız!
Cık Cık Cık !!!
Ne çabuk unuttunuz:
Başbakanımız, 6 Ocak 2015 Salı günü yaptığı grup toplantısında 'Ekonomik kriz bekleyenler daha çok beklerler' demedi mi!
Cık Cık Cık !!!
İktisat mı daha iyi bilir, Başbakanımız mı daha iyi bilir!
Cık Cık Cık !!!
Her taraf kendi 'Wishful Thinking' i ne göre değerlendirme yapıyor !!!
ekonomi önümüzdeki bir kaç aya dayanabilirse eğer, 40 milyar TL batık krediler, 3.700.000 kişi icralık, ve bunlar sadece bankalarla ilgili kısım, aysberg çok derinde, batış fena olacak,
YanıtlaSilHocam pozitif gozluk ile bakmak gemideki herkes için iyidir.Ama bu tablonun birde başka bir yonu yokmu? 1.Rusya 2.Işıd ın eylemlerinin ülke içine bulaşması 3.seçim 4.kuresel deflasyon 5.yp borcun finasman yapısı 6. Enflasyon 7.petrolun değiştirdiği parasal goçun etkileri.
YanıtlaSilBu dediklerinizin ikinci çeyrekten sonra karşımıza geleceğini tahmin ediyorum.
SilHocam, sorumu siyasi olarak algılamanız yüksek. Ama ben iktisadi, daha çok istatistiki yönden bir değerlendirmede bulunmanızı istirham ediyorum.
YanıtlaSilÇünkü yayınladığınız tablolardan biri de, genel seçimler sonucunda iktidara gelen parti X, Y veya Z bile olsa, yükselttiği oy oranı ne ise, iktidara geldikten sonra ülkenin yaşadığı ekonomik büyümenin o oy oranı ile aynı minvalde bir büyüme sergilediğini, böyle bir benzerlik bulgusuna rastladığınızı söylemiştiniz. Umarım hatırlamışsınızdır?
Sorum şu:
Reklam yapmak için değil, yapacağınız istatistiki açıklamaya veri sunmak için yazıyorum:
14 Ocak 2015 günü ülkemizde, ülke çapında yayın yapan bir gazete, 'Charlie Hebdo' dergisinin yayınlayacağı özel sayıyı, hiçbir sansüre uğratmadan Türkiye'de okurlarına gazete ile birlikte dağıtacağını duyurdu.
Bu özel 'Charlie Hebdo' sayısının Türkiye'de yayımlanmasından sonra,
Karşı-tepki göstermek için,
Mevcut iktidar partisine verilen oylarda artış olur mu?
Bu tepkinin nasıl olacağını bilemem, bunu bilmek için anket yapmak gerekir sanırım.
SilAma benim gözlemlerim doğruysa yani büyüme oranı düşüşü iktidar partisine oy kaybettiriyorsa o zaman iktidar partisinin bu seçimde oy kaybına uğraması gerekir. Seçimler 7 Haziran'da yapılacak. Birinci Çeyrek Büyüme oranı ise eğer yanlışım yoksa seçimden sonra açıklanacak. Dolayısıyla seçmen oy kullanırken kafasında 2014 yılı büyüme oranı olacak. O da beklendiği gibi yüzde 2,5 - 3,0 arasında bir yerde çıkarsa oy kaybı olacak demektir.
Hocam merhaba avrupanın ekonomisi nasıl şuan neler söyleyebiliriz
YanıtlaSilhangi avrupa?
SilAvrupa kötüye gidiyor. Tek kurtuluş umutları petrol fiyatının bu düzeylerde kalması hatta tercihen daha da düşmesi. Ki ancak o zaman üretimi toparla umudu olabilir.
SilHocam,Bu karmaşık dönemde önümüzü kestiremiyoruz.3 dünya savaşı hazırlıkları başlarsa hiç şaşırmam.
YanıtlaSilSize sorum : Bu karmaşıklıkta paramı TL den abd doları isviçre frangı vs hangı para birimine çevirmeli ve saklamalıyız ?
İsviçre ve azerbaycan manatı çok düşmez diyorlar.Katılıyor musunuz ?
Kusura bakmayın kişisel yatırım tavsiyesi vermiyorum.
SilHocam televizyon programında dolar/Euro paritesindeki değişim yüzünden ihracat/ithalat kompozisyonundan dolayı 8 milyar, dolar bazında rakamsal olarak ihracat düşüşü hesaplandığını öğrendim. Petrol' da oluşan fiyat düşüşüyle yıllık 12 milyar $ ithalat avantajı hesaplanırken aynı süreçte gerçekleşen parite hareketiyle 8 milyar $ dezavantaj oluşuyorsa, birde buna diğer mallarda petrol üreten ülkelere olan ihracatımızdaki kayıpları eklersek, geriye cari açığı düzeltici bir etki kalmayabilir diyorum. Yukarıdaki fikrinize pariteden kaynaklanan dezavantajı eklersek nette fikriniz aynı kalır mı? Teşekkür ediyorum.
YanıtlaSilŞu anki petrol fiyatı sürerse kazanç 20 milyar doların üzerinde olacak. Her halükarda kazançlı çıkıyoruz.
Sil2015 ilk çeyreğinde ki faiz oranları tahminleriniz kaç arasındadır hocam ? malum şeçimde geliyor..
YanıtlaSilTCMB'nin seçime kadar politika faizini 2 - 2,5 puan kadar düşüreceğini tahmin ediyorum.
Silhocam varsayımınıza göre merkez bankası faizi neden indirecek? daha fazla sermaye gelsin ülkeye olmaz mı? rezervlerimiz daha çok artsın kötü bişey mi bu?
YanıtlaSilTürkiye'nin cari açığı düşüyor, dış finansmana erişim zorluğu azalıyor. Bunun sonucunda riskleri düşüyor. CDS primi düşüşünü görebiliyoruz. Bu durumda daha az faizle de yabancı aynak çekmek mümkün olacak. O zaman faizi indirmek akıllıca.
Silpiyasanın merkez'den beklediği faiz indirimi yılın ilk yarısında sadece 50 baz puan. onun da kredi faizlerine yansıması şüpheli. ayrıca 50 baz puanlık bir indirim beklentisi sıcak para akımlarına neden olmaz gibi. ancak enflasyon 2-3 puan düşecektir. böyle bir durum reel faizlerin artması demek. emtia fiyatlarındaki düşüşün cari açığı düşürmesini, reel faizlerdeki artış dolayısıyla toplam yatırımların aynı düzeyini koruyacağını ve cari açıktaki düşüşün tamamen tasarruflara yansıyacağını düşünüyorum.
YanıtlaSilPiyasanın beklentisi TCMB'nin karşısındaki beklentilerden yalnızca birisi. Asıl güçlü beklenti seçime giden hükümetin beklentisi. Ekonomi Bakanı taleplerini seslendirmeye çoktan başladı.
SilTürkiye'de 2002-2014 arasında ihraç edilen mal-hizmet fiyatları %173, ithal edilen mal-hizmet fiyatları %186 artmış (GSYH verisinde cari fiyatlarla ihracat-ithalat kalemini, sabit fiyatlarla ihracat-ithalat rakamlarına böldüğünüzde fiyat endeksleri elde ediliyor. karşılaştırma buna göre yapıldı) yani hocam, petrol ve diğer emtiadaki fiyat artışlarını ihraç edilen mallara ve turizm gelirlerine gayet güzel bir şekilde yansıtmışız. ben ithal mallarda son 12 yılda yaşanan yükseliş ihraç fiyatlarına nasıl yansıdıysa, petrolde son dönemde yaşanan düşüşün de turizm gelirleri başta olmak üzere ihracata yansımasını bekliyorum. eğer tam olarak yansımazsa yabancılara sattığımız mal-hizmetlerde miktar bazında azalma olacaktır. bu dünyada herkes birbirine bağımlı. bunu unutmamak lazım.
YanıtlaSilHocam yabanci fonlarin Trye gelmeye başladigini haftalik MB rakamlarindan mi bakiyoruz? Hangi kalem bize bunu acikliyor?
YanıtlaSilTCMB, BDDK dan DTH rakamlarına, Borsaya giren yabancı fonlara bakarak anlıyoruz.
Silhocam abd parasal genişlemeyi durdurdu. şuan bekliyor ve faiz artımına geçicek bu dönemde neden avrupa hala parasal genişlemeye devam ediyor? avrupa fed i zaman farkıyla takip mi ediyor?
YanıtlaSilAMB, geç kaldı. Çünkü ABD gibi tek bir devletten ibaret değil, karışanı fazla.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilFaiz ve enflasyon arasındaki ilişkiyi daha önceki yazılarınızdan okudum. Yazılarınızda enflasyon'a göre faizin ne olacağını açıklamışsınız. Şuan petrol fiyatlarındaki (tek parametre bu kabul edelim) düşüşten dolayı enflasyon düşecek ve faizlerin de düşeceği tahmin ediliyor. Sebebi maliyet enflasyonundan yola çıkılarak mı açıklanır? Kısaca açıklanmanız mümkün müdür?
Saygı ve sevgiler.
Bu konuda ayrıntılı bir yazı hazırlıyorum.
SilMahfi Bey, hazırlamakta olduğunuz yazınızın bel kemiğini 'maliyet enflasyonu' nedir ve Türkiye gibi bir ekonomide bu tür enflasyonun etkileri nedir olacağı da anlaşılıyor.
SilSizden ricamız şu: Değerlendirmelerinizi yazarken lütfen sadece girdi maliyeti unsuru olarak 'petrol'ü (ve her tür 'akaryakıt'ı) baz almayınız.
'Petrol dışı ithalat'a da göbekten bağlı olduğumuzu, yüksek inovasyona sahip mallar üretip ihraç edemediğimizi, sonuç olarak Dolar/TL kurunu takip ederken; hop oturup / hop kalktığımızdan bahsetmeyi lütfen ama lütfen unutmayınız. YALVARIRIZ UNUTMAYINIZ ! HER ŞEY PETROL FİYATLARININ DÜŞÜŞÜNDEN İBARET DEĞİL ! DÖVİZ KURLARINDAKİ DALGALANMA BOĞAZIMIZI HER GEÇEN GÜN SIKMAYA DEVAM EDİYOR !
Aramızda,
'Gerçek' sebebin 'petrol fiyatlarının düşüşünün girdi maliyetlerini eritmesi' olmasına rağmen;
Sanki Türkiye'nin siyasi ve ekonomik altyapısının yıllardır güçlü olması sebebiyle girdi maliyetlerinin azalmaya başladığını, enflasyonun düşmeye başladığını, istikrarın sürmesi için aynı siyasi ortamın devam etmesi gerektiğini savunan 'propagandist' görüşler, bilimle uzaktan/yakından ilgili olmayan görüşler yayılmaya başlayabilir!
Sözün özü:
Petrol fiyatları düşmeye başlarken Türkiye'nin ekonomisinde iyileşme olursa, 'Bunu biz başardık. Çamur atanlar utansın!' diyenler;
Bir an gelir petrol fiyatları yükselmeye başlarsa ve bu sebeple Türkiye ekonomisinde tekrar fırtına çıkarsa, 'Biz bir şey yapmadık. Sapasağlam duruyoruz. Çamur atacaksanız gidin -petrol-le görüşün!' ikiyüzlülüğünü gösterebilirler!
Biraz sert yazdım, ama umarım mazur görürsünüz Mahfi Bey!
Saygılarımızla
Merhaba
YanıtlaSil3 oldu yorumlarimi yayinlamiyorsunuz umarim bunu yayinlarsiniz. Petrol fiyatlari neden dusuyor tekrar yukselir mi? Bu gelismelerle birlikte gayrimenkul piyasası tekrar hareketlenir mi?
Saygılarımla
Yorum yayımlamamak gibi bir tavrım hiç yok. Bir şekilde ulaşmamış olabilir. Küfür, hakaret içermeyen her yorum burada yayımlanıyor. Sizin birçok yorumunuz yayımlandı geçmişte sanırım bir iletişim hatası söz konusu.
SilPetrol fiyatlarının niçin düştüğünü şu yazımda ayrıntılı olarak açıkladım: http://www.mahfiegilmez.com/2014/12/petrolun-ekonomisi.html
Petrol fiyatının uzunca bir süre Yükselmeyeceğini tahmin ediyorum.
Faizlerde düşüş bekliyorum. Bu olursa gayrimenkul piyasasında eskisi kadar olmasa da bir canlanma olabilir.
Hayat pahaliligi enflssyon farki nedir hocam
YanıtlaSilDiyelim ki geçmişte fiyatlar hızlı arttı ve New Yok pahalı bir kent haline geldi. Kiralar yüksek dolayısıyla maliyetler yüksek. Ve bu yükseklik her malaın fiyatına yansımış durumda olsun. Ama şimdi enflasyon yüzde 2 dolayında. Bu durumda New York'ta hayat pahalı ama enflasyon düşük demektir.
SilHocam günaydın,
SilPetroldeki düşüşün cari açığa pozitif etkisinin yanında arap sermayesinin hacmi açısından da negatif yönü olmayacak mı? Ülkemiz bu arap sermayesinden oldukça faydalanıyor ve yine inşaat/konut piyasası için en itici güçlerden biri oldu geçtiğimiz yıllarda, bu sektördede negatif etki yaratmayacak mı? Tüm bunlar ilk 3 ay için geçerli olur mu yoksa daha uzun bir vadede daha yavaş mı hissedilir?
Hocam bazi sirketler sgk yerine kendi sigorta sistemleti var mesela akbank tekaut sandigi. Bu kisiler de sgk primi oduyor mu devlet hastanelerine gitme sanslari var mi
YanıtlaSilBildiğim kadarıyla bunlar artık eski personelle ilgili. Yeniler SGK'ya giriyor.
Silbugün TÜİK dış ticaret endeks verilerini açıkladı. Temmuz-Kasım arasında ithalat birim değer endeksi %4,6 düşerken, ihracat birim değer endeksi %4,9 düştü. emtia fiyatlarındaki düşüşün Türkiye'ye net pozitif etki yapacağı konusunda şüpheler arttı. siz ne dersiniz bu konuda?
YanıtlaSilAynı kanıdayım.
SilHOCAM KALEMİNİZE SAĞLIK;
YanıtlaSilFaizlerdeki düşüş aşırı olursa TL değer kaybetmez mi? Faizlerin düşeceğini söylemenize rağmen TL'nin de değer kazanacağını söylemenizin tam olarak nedeni nedir hocam...
Benim tahminime göre önümüzdeki 4 ayda enflasyon yüzde 6'lara düşecek. Ayrıca petrol fiyatlarının düşmesi cari açığı hızla düşürüyor. Bu durumda yabancıların cari açık korkusu azalıyor. nedenle eğer USD'de veya başka bir alanda anormal bir şey olmazsa TCMB faiz düşürmeye başlayacak. Yabancı yatırımcılar faiz daha fazla düşmeden gelip tahvil almak isteyecekler diye düşünüyorum.
SilYunanistan 25 Ocakta yapilacak erken secime deginmemissiniz. Euronun son bir haftadir bu kadar gerilemesinde en büyük etkenlerden biri Yunanistanin bir Cumhurbaskani secmemesi ve bu nedenle erken secime gitmesidir. Avrupada Grexit, Yunanistanin Eurodan cikisi tartisiliyor. Asiri solcu SYRIZA partisi anketlerde önde, eger secimlerden 1. parti olarak cikarsa kazandigi vekil sayisi haricine ek olarak 50 bonus vekil almaya hak kazanacak. Bu konuda Euro üzerindeki baskiyi arttiriyor.
YanıtlaSilHaklısınız o da var. Mutlaka Euro üzerinde baskı oluşturan bir konu ama Yunanistan 3 yıl önceki öneminde değil artık.
SilHocam azerbaaycanda ogrenciyim manatin durumu ne olur suan 1 manat 2.91 tl bu durum beni zorluyor okulu birakmayi bile dusunuyorum
YanıtlaSilÜzgünüm ama petrol ve doğalgaz fiyatlarının düşmesi Azerbaycan ekonomisini olumsuz etkilemeye devam edecek. Dolayısıyla Manat değer kaybına devam edecek gibi görünüyor.
SilHocam saygılar, petrol fiyatlarındaki bu düşüşün Türkiye ekonomisi açısından hiç mi olumsuz etkileri yok? Yoksa varda bunlar göz ardı edilebilecek nedenler mi?
SilHocam merhaba, yazılarınızı keyifle okuyorum. Yurt dışı borçlanma maliyetleri ile ilgili olarak ; batılı bankalar nezdindeki fonların bir kısmı petrol üreticisi firmalarında cari fazlalarından oluşuyor. Petrol fiyatlarında arz fazlası, kaya petrolü rekabeti vb. sebepler ile mevcut düşüş bu gelirleri de etkileyecek ancak sanırım bu aşamada bu fon akışına AMD kan verecek ve akım devam edecek. Aklıma gelen soru şu ki, petrol üreticisi firmalarında borçları. Şu an bu tutarın 500 milyar doların üzerinde olduğu söyleniyor bu konuda fikriniz ne olur ?
YanıtlaSilHocam ilk çeyrek beklentilerinizi revize edecekmisiniz? 1,5 ay öncesine göre durum oldukça farklı oldu sanırım.
YanıtlaSil