Merkez Bankasının Son Kararları
Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası Para Politikası Kurulu
toplantısı sonrasında üç karar açıkladı. Bunları, mevcut görünümleriyle
açıklayalım:
(1) TCMB, mevcut faizlerde değişikliğe gitmedi. Buna göre
gecelik faiz oranları şu şekilde devam ediyor: (a) TCMB’nin marjinal fonlama
oranı (yani bankalara gecelik repo[*]
karşılığında borç verme faiz oranı) yüzde 10,75. (b) TCMB’nin piyasa yapıcısı
bankalara[†]
gecelik repo karşılığı borç vermede uyguladığı faiz oranı yüzde 10,25. (c) TCMB’nin bankalardan gecelik borç almakta uyguladığı faiz oranı ise yüzde 7,25. Bir hafta vadeli repo ihalesiyle borç verme faiz oranı
(politika faizi olarak biliniyor) yüzde 7,50. Geç likidite
penceresi uygulamasında[‡] TCMB’nin borçlanma faiz oranı yüzde 0 ve borç verme faiz oranı yüzde 12,25.
(2) TCMB, bankaların, kendisinde TL cinsinden tesis
edecekleri zorunlu karşılıklara[§]
ödeyeceği faizleri 0,50 puan artırıldı.
(3) TCMB, bankaların, kendisinden alacağı bir hafta vadeli
döviz deposuna[**] uygulanacak faiz oranlarını; USD için yüzde 4,5’tan 4’e, Euro için de yüzde 2,5’tan 2’ye indirdi.
Hükümetin büyümedeki düşüşü tersine çevirebilmek için
faizlerin düşürülmesini istemesine karşın Merkez Bankasının bu dönemde gecelik
ve haftalık repo faiz oranlarını indirme şansı yoktu. Her şeyden önce ilk 4
ayda enflasyonda beklenen düşüşler gerçekleşmedi. Geçen yılın ilk 4 ayında
oldukça yüksek seyreden enflasyonun bu yılın ilk 4 ayında düşeceği ve
dolayısıyla TCMB’nin faizleri indireceği tahmin ediliyordu. Ne var ki kurdaki
yükseliş trendi, gıda fiyatlarında ortaya çıkan artışlar ve petrol fiyatlarının
da düştüğü düzeyde kalmayıp yukarı hareketlenmesi manşet enflasyonun düşmesini
engelledi. Çekirdek enflasyonda düşüş yaşanmasına karşın manşet enflasyonun
yüksek kalması faiz indirimini gündemden çıkardı. Yine bu çerçevede kurların
yükselmesini denetleyebilmek zorunluluğu, faizlerin düşürülmesi olanağını ortadan kaldırmış bulunuyordu. Bunlara ek olarak piyasada faizler tırmanmaya başlamıştı. İki yıllık gösterge
tahvilin faizi yüzde 9’un üzerinde seyrediyordu. Bu aşamada Merkez Bankasının
faizi indirmesi piyasadan tümüyle kopmak anlamına gelecekti. Ayrıca ülke
riskini güncel olarak ortaya koyan CDS primi[††]
de yükselişteydi. Böyle bir ortamda Merkez Bankasının faizi indirmesi mümkün değildi.
Merkez Bankasının bu ortamda faizi indirmesi mümkün değildi ama acaba artırması gerekir miydi? Kurlara ve CDS primindeki artışa bakınca Merkez Bankasının faizi artırmasının uygun olacağı sonucu karşımıza çıkıyor. Böyle bir karar piyasa açısından çok daha rahatlatıcı bir karar olurdu. Ne var ki seçime gidilen bu ortamda bunun mümkün olamayacağını biliyoruz. Ne var ki bizim iktisatçı olarak görevimiz Merkez Bankasının ne yapacağını tahmin etmekten çok ne yapması gerektiğini objektif olarak ortaya koymak. Bu çerçevede ben Merkez Bankasının bu dönemde faiz artırması gerekirdi diye düşünüyorum.
Merkez Bankasının bu ortamda faizi indirmesi mümkün değildi ama acaba artırması gerekir miydi? Kurlara ve CDS primindeki artışa bakınca Merkez Bankasının faizi artırmasının uygun olacağı sonucu karşımıza çıkıyor. Böyle bir karar piyasa açısından çok daha rahatlatıcı bir karar olurdu. Ne var ki seçime gidilen bu ortamda bunun mümkün olamayacağını biliyoruz. Ne var ki bizim iktisatçı olarak görevimiz Merkez Bankasının ne yapacağını tahmin etmekten çok ne yapması gerektiğini objektif olarak ortaya koymak. Bu çerçevede ben Merkez Bankasının bu dönemde faiz artırması gerekirdi diye düşünüyorum.
Merkez Bankasının aldığı diğer önlemler etkili olabilir mi?
Sanmıyorum. TL zorunlu karşılıklara ilave 0,50 puan faiz ödenmesi ve depo
faizlerinin yarımşar puan düşürülmesi kanımca piyasada herhangi bir etki
yaratmayacak kadar zayıf önlemler. Faiz politikasını önden yüklemeli uygulamak imkanı elinden alınmış olan Merkez Bankasının bu tür zayıf uygulamalarla durumu idare etmeye çalışması bir anlamda "dostlar alış verişte görsün" politikası olarak adlandırılabilir.
[*]
Repo (Repurchase agreement);
bir menkul kıymetin belirli bir dönem sonunda
ilk satıcısı tarafından geri alınmasını öngören bir satış işlemidir. Vade
dolduğunda aldığı parayı geri veren müşteri menkul kıymetini de geri alır. Repo
işlemi yapılırken vade sonundaki fiyatın saptanması için iki yöntem uygulanabilir:
(a) Bugünkü satış fiyatına repo vadesine kadar faizin eklenmesiyle, (b) Günün
koşulları dikkate alınarak, repo vadesinde hazine bonosunun fiyatının
tahmini yapılarak.
[†]
Piyasa yapıcılığı; birincil piyasa işlemlerinde etkinliği
artırmak, ikincil piyasaların işleyişini kolaylaştırmak amacı ile hazine veya
merkez bankalarının, borçlanma senedi ihracı (ihale), döviz müdahalesi türü
işlemlerinde sadece belli kriterlere göre seçtiği banka ve diğer bazı
kuruluşları taraf kabul ettiği bir sistemdir. Piyasa yapıcısı olarak belirlenen
kuruluşlar, ikincil piyasalarda aralıksız işlem yapmak, kotasyon vermek, bir
ihracın belli bir miktarını satın almak gibi yükümlülüklere sahiptir. 2015 yılı için piyasa yapıcı olarak faaliyet göstermesi Hazinece uygun görülen bankalar şunlardır: "Akbank, Denizbank, Deutsche Bank, Finansbank, HSBC Bank,
ING Bank, Ziraat Bankası, Türk Ekonomi Bankası, Garanti Bankası, Halk Bankası,
İş Bankası, Vakıflar Bankası, Yapı ve Kredi Bankası."
[‡] Geç likidite
penceresi; bankalararası para piyasasında saat 16.00 – 17.00 arasında işlem
yapacak olanlara uygulanacak faiz oranlarını gösteren uygulama.
[§]
Zorunlu karşılıklar; bankalar
topladıkları mevduatın ve diğer kaynaklarının merkez bankası tarafından
belirlenen oranda belirli bir miktarını, ileride karşılaşabilecekleri
zorluklarda talep edip kullanabilmek için merkez bankasına yatırmak
zorundadırlar. Buna zorunlu karşılıklar, bunun miktarını belirlemeye yarayan
orana da karşılık oranı adı veriliyor. Merkez bankasının, karşılık oranını
artırıp azaltarak bankaların açabileceği kredi miktarını ve maliyetini
etkilemesi eylemine de karşılıklar politikası adı veriliyor. Merkez bankaları,
bankalardan aldıkları bu karşılıklar için belirli bir faiz ödeyebilecekleri
gibi herhangi bir ödeme yapmayabiliyorlar.
[**]
Döviz depo işlemleri; geçici bir
süre için döviz likiditesi ihtiyacı olan bankalar ile döviz likiditesi
fazlasına sahip bankalar arasında Merkez Bankası garantörlüğünde belirli bir
faiz ve vadeyle yapılan işlemlerdir. Döviz likiditesine ihtiyaç duyan bankalar
Merkez Bankası tarafından belirlenen faiz oranından da işlem yapma imkânına
sahiptirler. Bu çerçevede, Merkez Bankası euro ve ABD doları olmak üzere piyasa
üyesi bankalara limitleri dahilinde fon sağlamaktadır.
[††]
CDS (Credit Default Swap); Türkçede
tam bir karşılığı olmadığı için CDS olarak kullanılıyor. Biraz zorlamayla da
olsa zaman zaman “kredi risk primi” olarak adlandırılabiliyor. CDS, bir kişi ya
da kuruluşun, kredi sahibinin karşılaşabileceği alacağın ödenmemesi riskini
belirli bir bedel karşılığında üstlenmeyi kabul etmesinin bedelidir. Bu
çerçevede bir anlamda kredi sigortası gibi çalışır. Bir ülkenin ya da şirketin
CDS primi ne kadar yüksekse borçlanma maliyeti de o kadar yüksek demektir.
Çünkü bu prim ister istemez faize yansımaktadır.
Hocam saygılar;
YanıtlaSil"Saldım çayıra mevlam kayıra" bir hâl aldık galiba.
Fazlasıyla fikir kirliği yaşadığımız günlerde, yazılarınız için çok teşekkürler hocam.
Teşekkür ederim.
SilHocam elinize saglik fakat okuyan ogrencilerin cdsyi bilememeleri muhtemel, dipnot olarak onu da aciklarsaniz eminim makalenizin anlasilabilirligi daha da artacaktir.
YanıtlaSilSon dipnotta CDS açıklaması var Onur Bey.
SilCDS'i Onur beyin yorumunu okuduktan sonra ekledim. Bu konularda aslında eski blog yazılarımda ve bloga ekli sözlükte bilgi var ama yine de güncellemekte yarar var.
Silmerkezin görünürde faiz artırmasına gerek yok aslında. istese bankaların ortalama fonlama maliyetini koridorun üstüne yakın bir seviyeye mesela %10'a çekebilir.
YanıtlaSilgeçmişe baktığımızda merkezden kritik müdahelelerin hep çok temel teknik analiz seviyelerine yaklaşıldığında geldiğini görüyoruz.
- mesela 1,92 çok belirgin bir teknik düzeydi ve 2011'de buradan müdahale geldi (hem yüklü döviz satışı hem faiz artışı anlamında)
- yine 2,40 da öyleydi ve Ocak 2014'te müdahale geldi.
- şimdi 2003'teki 1,77'lik zirve ve 2007'deki 1,15'lik dibi baz alırsak 2,77 çok belirgin bir seviye olarak karşımıza çıkıyor (1,77 - 1,15 = 0,62; 0,62 X 1,618 = 1,00; 1,77 + 1,00 = 2,77)
2,77'in üzerine doğru bir hareket olursa merkezden müdahale gelebilir.
Doğru ama bu dediğiniz ön alarak yapılmış müdahale değil arkadan yetişerek yapılmış müdahale. Öyle olunca da müdahalenin dozu yüksek oluyor. Örneğin Ocak 2014'de o kadar beklemese belki faizi 2 puan artırarak çözebileceği sorunu faizi 5,5 puan artırarak çözmek zorunda kaldı.
Silfaiz artışı aslında 5,5 puan değil 3 puan olmuştu. 2014'teki faiz artış kararından önce bankaların ortalama fonlama maliyeti %7 idi, %10'a çıktı. tabii, dediğiniz gibi kur 2,20-2,30 arasında iken 2 puan artış yani fonlama maliyetini %9'a çıkarmak yeterli olurdu. belki de merkez, kurun siyasetçinin havlu atacağı yere gelmesini bekliyor. merkezin faiz artış kararından önce hükümete en yakın araştırma şirketinin anketinde bile AKP %44'e gerilemişti.
SilHocam, sosyoloji okudum ve Türkiye'de inşaat sektörü üzerine bir araştırma yapıyorum. Ekonomik göstergelerdeki bazı şeyleri daha iyi anlamak için geçen hafta Merkez Bankası'na gidip bir uzman ile görüştüm - temel bilgiler almak ve anlamadığım bazı göstergeleri daha iyi öğrenmek için. Sohbetimiz sırasında TR'de reel faizlerin negatif olduğunu söyledi. Bu ne demektir? Teşekkürler yazılarınız için.
YanıtlaSilBu, paranı bankaya faize koyarsan, vade sonucunda aldığın faizin, vadeye koyduğun para biriminin değer kaybı yüzdesinden daha düşük olması demek.
SilSaygılar,
ng
Eger nominal faiz orani enflasyon oranindan dusuk veya esitse reel faiz orani sifir veya negatif olur.
SilReel Faiz (%) = (((1 + nominal faiz orani) / (1+enflasyon orani)) -1) x 100
Enflasyon %11 iken %9 faiz verirseniz:
Reel faiz = ((1.09 / 1.11) - 1) x 100 = % -1.8 olur (negatif)
Reel faizlerle ilgili bu blogda çok yazı var. Bazıları şunlar:
Silhttp://www.mahfiegilmez.com/2014/11/reel-faiz-kac.html
http://www.mahfiegilmez.com/2013/05/hosgeldin-negatif-reel-faiz.html
http://www.mahfiegilmez.com/2012/09/turke-baska-yabancya-baska-reel-faiz.html
güzel yazı ! dolar yükselişi demoklesin kılıcı gibi tepemizde ve nerede duracağını da kimse söyleyemez..doların saldırısına karşı esas savunma silahımız faiz,keşke böyle olmasa..Merkez Bankası'nın hata yapma lüksü de yok,adımını sağlam atmalı !
YanıtlaSilEvet çok doğru.
SilHocam,
YanıtlaSilBirkaç küçük yazım hatanız var, onları belirteyim de yazı mükemmele ulaşsın.
yüksel kalması
kurarlın yükselmesini
s-onucu karşımıza
piayasa açısından
Saygılar,
ng
Çok teşekkür ederim. Hepsini düzelttim ayrıca, daha iyi izlenebilmesi için yazının akışında da bazı düzeltmeler yaptım.
SilSevgili hocam öncelikle güzel paylaşımlarınız için teşekkür ederiz. Çoğul kullanıyorum çünkü her yazınızı çalıştığım bankada birçok kişiye daha okutuyorum. Bir mali analist olarak yaptığım raporlamalarda uzun süredir firmalarda alacak tahsil süresinin uzadığını, şüpheli alacakların arttığını, zaten mevcut olan döviz pozisyon açığının da kontrol edilebilir seviyelerin üzerine çıktığını gözlemliyorum. Kısacası kriz yok denmiş olsa da krizin ayak seslerini uzun süredir duyuyorduk. Objektif olarak faizlerin artırılması gerektiğini söylediniz ki ben de bu kanıdayım. Ancak burada önemli olan ülkenin kaynaklarının her geçen gün erimesi ve borçlanmamız, geç atılacak her adımın ülke için vebali büyük olacaktır. Keşke siyasetçiler de ülkesini bizler kadar düşünse! Seçim sonrasında kim gelirse gelsin bizi çok zor günler bekliyor olacak. Umarım iş işten geçmiş olmaz. Saygılarımla
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
SilEvet ben de çarşı pazar dolaştığımda bu tür şikayetleri çok daha sık duyar oldum. Dediklerinize katılmamak elde değil.
Hocam elinize sağlık. Anlayamadigim bir konu var. Merkez bankasinin belirlediği politika faizi ve piyasada olusan faiz arasinda ne gibi farkliliklar var. Piyasa faizini kim belirliyor kim veriyor.
YanıtlaSilIkinci sorum ise manşet enflasyonun yuksek
kalmasinin faiz düşüşünü engellemesinin sebebi : eger faizleri dusurursek girdi maliyetleri artacagi icin fiyat artislari olacak ve enflasyon daha da artar. Bu sanirim doğru bir varsayim. Kafama takilan ise faizi dusurmemelerinin sebebi enflasyon yüksek oldugu icin faizi dusurursek yurticindeki insanlar paralarini faize yatirmazlar Çünkü enflasyon yuksek olduğu icin daha az getiri elde ederler. Bunu da göz önüne alarak mi faizi dusurmemeliler. Sorum biraz karisik oldu kusura bakmayın
Merkez Bankası, bankalara verdiği borç ve onlardan aldığı paranın faizini belirliyor. Bu faiz bankalar açısından kaynağın bir bölümünü belirlediği için onların genel faizi üzerinde de etkili oluyor. Piyasadaki faiz alış verişe göre belirleniyor. Tıpkı elmanın fiyatı gibi.
SilSoru karışık ama cevabı net verelim. Eğer enflasyondan daha düşük veya ona eşit faiz verirseniz insanlar paralarını tasarruf etmez harcarlar. Bu da talebi yükselteceği için enflasyonu artırır. Ama bizdeki sorun kurlarla ilgili. Faizi düşürürseniz yabancılar paralarını buraya getirmez o zaman kurlar yükselir kurlar yükselince enflasyon da artar (ithal malın maliyeti kur nedeniyle artacağı için.)
Sagolun hocam
SilHocam, ben Türkiye'nin yapması gereken gerçek yapısal reformları; sadece kriz dönemlerinde yaptığına/ yapmak zorunda kaldığına inanıyorum. Belki de yaklaşan krizden çıkabilmemiz için yapılacak reformların arasına eğitim de girer; ne dersiniz?
YanıtlaSilÇok doğru. Hatta arasına girmez en başında yer alır. 21. yüzyılın ilk çeyreğindeyiz ve hala faizin enflasyonun nedeni mi sonucu mu olduğu meselesini tartışıyorsak eğitim en başta yer almalıdır. Ne var ki bu eğitim sadece örneğin ekonomi okutmakla bitmiyor. Keynes'in dediği gibi bu eğitimin "esiri olduğumuz eksik ve yanlış yargılardan kurtulmamızı sağlayacak bir eğitim" olması gerekiyor.
SilBu eksik ve yanlış yargıların birincisi ise kapitalizmin kendisidir!
Silİktisat gibi harikulade bir alanın içine kanser gibi kök salmış "kapitalizm illeti"ni temizleyemediğimiz müddetçe;
Gönüllü olarak, en yüksek hızda, uçurumdan aşağı atlamak için koşuyoruz!
Tekrar okuyalım; Mahfi Eğilmez 29 Mart 2015 saat 10:28'de ne yazmış:
"Yaşamın pek çok alanında olduğu gibi saçma duygusu ekonomi için de geçerli.
Sonuçta içine kapatıldığımız bir sistem var: Kapitalist sistem.
Bunun içinde sürekli bir şeyler geliştirmeye çalışmak belki bazı açılardan anlamlı ama bazı açılardan da saçma bir şey.
Hayvanat bahçesinde bir kafese kapatılmış bir maymun düşünün.
Kafesin dışındaki dünyayı biliyor ama dışarı çıkmayalı uzun zaman olduğu için yavaş yavaş da unutuyor.
Bir yandan da sürekli olarak kafesini süslüyor, düzeltiyor. Bundan farklı bir yanımız yok."
Tablet bilgisayar dağıttık ya çocuklara. Alın size eğitim.
SilYazınıza katılıyorum faiz artmalıydı... malum siyasi baskı "bağımsız MB" üstünde etken...nisan ayında enflasyon baz etkisi avantajını da kullandıkdan sonrası ne olacak bakalım (2014/4. ay +1,34 dü)...mayıs derken, haziran başı seçim nedeniyle prangalı...oof zor zanaat bu ekonomi :))
YanıtlaSilgenelde piyasanın baktığı 5 yıllık cds linki atayım da bilmeyen baksın..yazınız da tam olsun.
http://www.bloomberght.com/piyasa/TURKEY%20CDS%20USD%20SR%205Y%20CORP
Hocam merkez bankasının dövizdeki yükselişe karşı neden zorunlu karşılıkları arttırıyor
YanıtlaSilPiyasadaki TL'yi çekiyor. O da faizleri bir miktar yükseltir. Dövize karşı kalkan olur.
SilMerkez Bankası zorunlu karşılıkları artırmadı zorunlu karşılıklara verdiği faizi artırdı. Bu yolla da bankalardan çektiği likiditenin bir bölümünü iade ederek TL likiditesini artırmayı hedefledi.
SilTl'nin likitidesini arttirmak nedir hocam?
SilHocam size bir sorum olacak. Benim gözlemlerime göre Türkiye'de genelde hep depresyon oldu. Biz buna kriz dedik. Genelde de hep devalüasyon sonrası güven kaybı ve belirsizlik sonrasındaki şoklardı bunlar. Sonrasında bütçe disiplini ve düşen kur sonrası artan dış taleple aşıldı bunlar. Ancak bana göre 2010 sonrası Türkiye kendine özgü bir resesyona girdi. Düşük büyüme. Ancak bunu Merkez Bankası faiz artırımı ve Babacanın getirdiği kredi artışına sınırlama getirme politikaları yol açtı. Kontrollü bir soğumaydı. Bunun sonucunun bu olacağı aşikardı zaten. Şimdi kur artışına rağmen faizi artıramama nedeni bu değil mi? Hem bu faiz dışı fazla politikası bu ortamda ne derece doğru. Yani şunu demek istiyorum. Hem bütçeyi sık, hem sıkı para uygula iç talebi boğmayacak mıyız?
YanıtlaSilDüşük büyüme sarmalından çıkamaz bu haliyle. Artık sistematik hale gelen "Corruption" sorununu çözmeden kalıcı büyüme yakalanamaz.
SilBana sorarsanız bu kontrollü bir soğuma değildi. Türkiye ekonomisi cari açığı sürdüremeyeceği bir noktaya geldiği için zorunlu bir soğutma yaşadı. Yapılabilecek başka bir şey yoktu. Yani cari açığın düşürülmesi ve bunun büyümede düşüşe neden olması bizim isteğimizle olan bir şey değildi. Bunu yapmaya mecbur kaldık. Bunu yapmasaydık krize girecektik.Şimdi de girmeyeceğimizin garantisi yok.
Silsayin hocam
YanıtlaSilDaha once birkac kez gundeme getirdiniz.gibi ,faiz arttimi konusunda zamaninda su veya bu nedenle atamadigimiz adimlarin bedelini fazlasiyla odedik ve halen de odemeye devam ediyoruz . Piyasada guvenin yitirildigi su ortamda ekonomik gercekleri bir kenara birakin sadece guven tazelemek acisindan bile olsa mutlak surette bir mkitar faiz arttirimi yapilmasi gerekirdi . Sicak para nedeniyle tamamiyle kura bagimli oldugunumuz ve ulke olarak risk primimizin arttigi bir ortamda konuya baska turlu nasil yaklasabiliriz ? Muhim olan butun bunlari zamaninda gorup ortada bu duzeyde bir kriz yokken ,cari acigimiz rekor duzeye ulasmamisken yapisal reformlari tamamlayip bu duruma dusmemektir . Yoksa yuksek faizi savunacak halimiz yok tabiki
saygilarimla
Çok doğru bir yorum. Faiz, sonuçta bir futbol takımı değil. Bir bölüm insanın savunacağı bir totem olmadığı gibi bir bölüm insanın karşısında yer alacağı bir tabu da değil. Faiz, ekonomi politikası açısından diğerleri gibi bir araç. Türk toplumunun işin özünü bırakıp şekliyle uğraşır hale getirilmesi ise çok ciddi bir sorun.
SilAlta yapilan aciklamalar guzel bir uygulama olmus diger yazilarinizda da gormek isteriz
YanıtlaSilASlında bu kavramların hepsi gerek diğer blog yazılarında gerekse sözlükte var ama böyle daha kolay oluyor biliyorum.
SilSayın hocam görünüş o ki merkez bankası halen elindeki silahlara güveniyor gibi bankaların MB dan alacağı dövizler için uyguladığı borçlanma faizini indirmiş gözüküyor $ ve € için demek oluyor ki döviz cinsinden borçlanmanızı kolaylaştırıyorum bir nevi kuru böle kontrol etmeye çalışıyor gibi ama halen kur yükseliyor neden? MB sının elindeki silahlar nelerdir? cephane (tabiri caizse) ne kadar idare eder optimal kur seviyesi nedir ? durum bence faiz artışına gidiyor ... volatilite yüksek ? petrol fiyatlarının seyri ne olur ? enflasyon yine yükseliyor ufak bir kriz havası var bence,küresel kriz sonrası dünya çapındaki küçülme ile kur ne kadar yüksek olursa olsun petrol ne kadar düşerse düşsün cari açık ve dış ticaret artmıyor mu acaba ithalat azalıyor ama ihracatta artmıyor bence bu tam bir krize benziyor bu duruma MB sı ne kadar dayanır ? Kriz rüzgarları esmeye başladı bence birde FED faizleri artırdı mı tamamdır bence eller yukarı teslim bayrağını çekeriz bence o yüzden bunu hep yapıyoruz biz Türk ler dereyi görmeden paçayı sıvamak diyorum ben çok tez canlıyız hocam çok
YanıtlaSilPiyasa, kurla mücadele için asıl silahın faiz olduğunu ve MB'nin o silahı kullanamayacağını tahmin ediyor ve o nedenle de rahatsız oluyor.
SilSayın Eğilmez, Cumhurbaşkanı'nın Merkez bankası ile yaptığı faiz, enflasyon münakaşası sebebiyle kurlar aşırı yükseldi, bu da enflasyonu yükseltti . Bu münakaşa biraz uzunca bir süre devam etti ve sonunda Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası ile işi tatlıya bağladığını söyledi. Ancak işi benimle veya benim gibi kurlardan canı çok yanan vatandaşlarımız ile tatlıya bağlayamadı. Kurlar hala yükseliyor, merkez Bankası , Cumhurbaşkanı'ndan korkusu sebebiyle faizi arttıramıyor ve kurları, enflasyonu dengeleyemiyor. Merkez Bankası kendini düşünerek Cumhurbaşkanı ile işi tatlıya bağladı ancak benimle veya benimle aynı durumda olan vatandaşlarla işi tatlıya bağlamıyor. Cumhurbaşkanı'nın ve merkez Bankasının beraber hataları benim çok canımı yakıyor. Bunlar acaba benimle işi nasıl tatlıya bağlayacaklar? Yönetmek halkın avantajına işine uygun olmalı diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanı ile Merkez Bankasının işi tatlıya bağlamaları benim için hiç iyi olmadı. Ancak işi tatlıya bağlamamaları benim için çok daha kötü olacaktı. Durup dururken böyle bir kriz yaratanlar hiç bir şey olmamış gibi, işi tatlıya bağlayıp konuyu nasıl kapatabilirler? Benim canım hala yanmaya devam ederken?
YanıtlaSilMB'nın para politikası uygulamasındaki temel politika aracı faizdir. Bu aracı kullanamadığı sürece para politikasından beklenen sonuçları alması mümkün değildir. Türkiye, faizi tabu olarak gördüğü sürece bu tür sıkıntıları aşmak kolay görünmüyor.
SilHocam ekonomi kotuye gidiyorsa konut satisinin mart ayinda gecen yillara gore patlama yapmasinin iktisadi aciklamasi nedir?
YanıtlaSilKonut satışlarının artması tek başına ekonominin iyiye gittiğini göstermez. Dünyada yaşanan bir çok krizden önce konut satışları artış göstermiştir.
Silhocam altının ons fiyatı düşerken , gram fiyatı nasıl artıyor ?
YanıtlaSilBir de hocam altın satış için en iyi zaman mayıs sonu gibi midir ?
teşekkür ederim.
Çünkü Dolar yükseliyor. Altının Türkiye'deki fiyatını etkileyen iki unsur var: Altının ons fiyatı ve Dolar / TL kuru. Dolar yükseldiği sürece altının ons fiyatı artmasa hatta düşse bile bizde altın fiyatı TL cinsinden yükseliyor. Böyle bir ortamda altın değil Dolar almak daha akıllıca. Bu son cümle ikinci sorunuzun da yanıtı oldu.
Silmerhaba hocam yazılarınız çok bilgilendirici teşekkür ederim. Ayrıca kolay ekonomi kitabınızıda aldım ancak daha bitiremedim. merak ettiğim bankalarda vadesiz olarak bulunan türk liralarından bankalar nasıl para kazanıyor, bu paraları gecelik olarak mekez bankasına borç olarak verdiklerini duymuştum, bu doğru ise merkez bankası neden borç alıyor ki parayı zaten kendisi basıyor.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilBankalar topladıkları mevduatı ihtiyaç sahibi kişi ve kurumlara kredi olarak verir. Mevduata diyelim ki yüzde 10 faiz vererek toplarlarsa kredi de diyeli yüzde 14'den verir ve masrafları düşünce aradaki farktan kar elde ederler.
Bankaların hesapların her akşam denk olarak kapanması gerekir. Hesabını kapatamayan banka MB'dan gecelik o miktar kadar borç alarak hesabını kapatır. Akşam elinde fazla para kalan banka ise bunu bedavaya orada tutmamak için MB'na ödünç verir. MB bu işlemleri banakalararası piyasayı düzenlemek için yapar. Yani bu, onun görevidir. Esas amacı bu işlemlerden para kazanmak değildir.
bu sefer cumhurunbaşkanı para politikası toplantısı öncesi konuşmadı ..sadece zeybekci konuştu...ve öncekiler gibi indirin şu faizleri de demediler...HAYIRDIR!!!!
YanıtlaSilKur oldukça yukarı gitti de ondan.
Sil(...)
YanıtlaSilADALETİN BU MU SEVGİLİ OKUR?
Burada senin de ciddi kusurun var sevgili okur.
Çünkü sakin, çözüm öneren yazılara, konuşmalara gerçekten de prim vermiyorsun. İstiyorsun ki her gün en ağır sözlerle birine çakalım. Birinin ağzının payını verelim. En kuvvetli, en damardan kim çakıyorsa en çok onu seviyor, onu parlatıyorsun.
Fakat bekliyorsun ki hep ‘karşı taraf’a çakalım. Hem bize ‘tarafsız ve adil ol’ diyorsun, hem de kendin en fanatik taraftar oluyorsun.
Adaletin bu mu sevgili okur?
Desteklediğin partiye, cemaate, ideolojiye yöneltilen eleştirileri haksız ve abartılı buluyorsun. ‘Karşı taraf’a yapılan eleştirileri yüzeysel ve hafif buluyorsun.
Senin, hatalı gördüğün kesimleri eleştirdiğimizde bizi göklere çıkarıyorsun. Fakat senin da tarafını tuttuğun kimseleri, partileri, cemaatleri eleştirdiğimizde yine bizi yerin dibine batırıyorsun.
“İyi, dürüst, haysiyetli, kabiliyetli insan kimdir, nasıl anlarım, nasıl tanırım?…” Buna hiç kafa yormuyorsun.
Tek bir cümlesine bakarak bir yazar hakkında kanaat sahibi oluyorsun. Tek bir yazısını okuyup tek bir konuşmasını dinleyip beğendiğin yazara peygamber muamelesi yapıyorsun. Bir başka gün aynı yazarı deccal ilan ediyorsun.
OLMAZ Kİ SEVGİLİ OKUR...
Böyle yaparak bizi ikiyüzlü davranmaya sevk ediyorsun. Farkındasın değil mi?
Esasında yazıları kafandaki doğruları pekiştirmek, onaylatmak için okuyorsun.
Sana uymayan yazarları anında ‘satılmış’, ‘vatan haini’, ‘çıkarcı’ diye yaftalamaktan imtina etmiyorsun.
Hatta ‘karşı taraf’ı eleştirdiğinde ‘çok zeki’, ‘çok akıllı’, ‘çok dürüst’, ‘çok fedakar’ diye tanımladığın yazara senin tarafını eleştirdiğinde ‘aptal’, ‘satılmış’ muamelesi çekiyorsun.
Tek bir gün “Bir dakika, bu arkadaş bizi eleştiriyor ama bir bakalım ne diyor, söylediklerinde doğruluk payı var mı?” diye sormuyorsun. Ya da sunulan önerileri akıl süzgecinden geçirmiyorsun. Tek kriterin var: Sana uyuyor mu uymuyor mu?
Başkalarının gözündeki çöp için kıyamet koparırken, tarafını tuttuğun kesimlerin gözündeki merteği bir türlü görmüyorsun.
Tartışmaları, tıpkı bir futbol maçı izleyen taraftar psikolojisiyle izliyorsun. Demokratlığı, özgürlükçülüğü, bir arada huzur içinde yaşamayı… Senin doğrularının kabul edilmesi ve herkesin senin yanında saf tutması olarak anlıyorsun.
(...)
BSH küçük ev aletleri birimini Polonya'ya kaydırıyor.
YanıtlaSilTotal, Türkiye'den çıkıyor.
Mahfi Eğilmez'in de Türkiye'den çıkıp gideceği kulislerde konuşuluyor.
Haber doğru mu?
İlk ikisini bilemem ama benimle ilgili kısmı doğru değil. Türkiye gibi bir ekonomi laboratuarını dünyanın hiçbir yerinde bulamam. Asap bozucu yanları oldukça fazla olsa da burada her şey var.
Silhocam bugün dolar ve euro rekor kırarken, faiz uçuşa geçmişken borsa %2 yükseldi. bu nasıl olabilir. ortada tek bir iyi veri yok. ama borsa nasıl oluyorsa yükselebiliyor.
YanıtlaSilBu konuda bir yazı hazırlıyorum.
Sililminize saglik hocam.
YanıtlaSilVergi dagiliminda hem vergi adaletini hem de kamu gelirini artiracak bir çözümü size sunmak istiyorum.
Hocam kabaca bir taslak sunacagim. Harcama vergileri ekonominin belirleyicisi durumdalar. Herhangi bir istikrarsizliktaharcama vergilerine siginiyoruz. Fakat bildiginiz uzere adaletsizlige sebep oluyor bu durum malum sebepten oturu. Benim fikrime gelince: harcama vergileri 2 kat arttirilsin. Geliri dusuk olanlar ucret bordrosuyla, calismayan vatandasimiz calismadigini ispat edecek belgelerle belirli kurumlara gidip belirlenecek oranda(ornegin asgari ucrete odedigi verginin 2/4'ü, calismayan vatandasimiz icin 3/4'u) odedikleri verginin bir bolumu iade edilsin. Belirlenen oranin uzerinde geliri olanlar ise bu talepte bulunamasin. Bu sekilde hem adalet saglanmis olur Hem de gelir vergisi isi gorur. kamu geliri de artmis okur.Bu oranlari degistirebiliriz. Sizin fikriniz nedir hocam.
Saygilarimla...
Çok teşekkür ederim.
SilBu dediğinizin yerine geliri çok olandan çok az olandan az vergi alınacak bir dolaysız vergi modeli uygulasak daha kolayi olmaz mı?
elbette niyetimiz adaletli dagilimi saglamak ve bunun nasil gerceklesmesi gerekiyorsa oyle gerceklesmesini saglamamiz lazim. Fakad bu dediginiz zaten artan oranli vergi tarifesiyle yururlukte fakad kacakcilik orani yuksek bir vergi turuturu.fakad benim dedigim durumda kacakcilik imkansiz. Verdigim oranlara takili kalmayin.adaletli olan hangi oransa o oran uygulanir. konsept bu, siz nasil buluyorsunuz?
YanıtlaSilpara politikası için hangi kitapları önerirsiniz ?
YanıtlaSilhocam iyi pazarlar, sevgi ve saygıyla takip ediyoruz.
YanıtlaSilizninizle bir sorum olacak, geçtiğimiz cuma günü mevcut konjonktürde hem döviz hem de borsada bir yükseliş yaşandı. bu durumla çok sık karşılaşılmıyor sanırım. nasıl mümkün olabilir böyle bir durum?
saygılar.
Mahfi Hocam merhaba, dipnotlar sizin bilgisayarınızdaki lokal dosyaları işaret ediyor, bu yüzden biz göremiyoruz. Örnek: file:///C:/Users/mahfie/Desktop/Kendime%20Yaz%C4%B1lar/Kendime%20Yaz%C4%B1lar%202015/merkez%20bankas%C4%B1n%C4%B1n%20son%20kararlar%C4%B1.docx#_edn1
YanıtlaSilHocam iyi gunler
YanıtlaSilMerkez bankasi zorunlu karsiligi dusururse ne uygulamalidir