Kurlar Arttığı Halde İhracat Niçin Düştü

Sokak bilgisi: TL, yabancı paralara karşı değer kaybederse (yani kurlar artarsa) ihracat artar.

Ekonomi bilgisi: TL, yabancı paralara karşı değer kaybederse ihracat artabilir. Bunun bazı koşulları vardır. İhracat yapılan ekonomilerin ekonomik durumunun kötüye gitmemesi ve ihraç ettiğimiz malların, ithalatçı ekonomiler açısından talep esnekliğinin yüksek olmaması bu koşulların en önemlileri arasındadır (ayrıntıyı merak ediyorsanız Marshall – Lerner koşulu için yazının sonundaki nota bakınız.)

Ocak – Nisan 2015 arasında TL, USD ve Euro’ya karşı değer kaybetti: TL, sepet kur (yani ½ USD + ½ Euro) karşısında Ocak – Nisan 2015 döneminde yüzde 10,5 oranında değer kaybı yaşadı.   

Sokak bilgisi doğru olsaydı bu durumda Türkiye’nin ihracatının artması gerekirdi.

Gerçekte ne oldu? TL’nin, Ocak – Nisan arasında sepet kura karşı yüzde 10,8 oranında değer kaybetmesine karşın, uzun süredir sürekli artış gösteren ihracatımız yüzde 8,1 oranında düşüş gösterdi.

Niçin böyle oldu? Çünkü sokak bilgisi her zaman doğru değildir. Eğer öyle olsaydı ekonomide yüzeysel bilgileri ezberleyen herkes iktisatçı olabilirdi.

Konuyu tam olarak anlayabilmek için ekonomi bilgisinin, sokak bilgisine ek olarak gündeme getirdiği iki konuyu irdeleyelim: (1) Türkiye’nin ihracatında en fazla paya sahip olan ülkeler şunlar: Almanya, Irak, Birleşik Krallık, ABD, İtalya, Fransa, BAE, İspanya, Rusya ve Suudi Arabistan. Bu ülkelerden Almanya, İtalya, ABD, İspanya, Birleşik Krallık ve Fransa’nın küresel krizin etkisiyle büyüme hızları düşmüş ve dolayısıyla ithalatları da gerilemiş bulunuyor. Rusya, ekonomik ambargo altında olduğu için ithalatını ister istemez kısmış, Irak ise yaşadığı sorunların yarattığı ekonomik etkiler nedeniyle eskisi kadar Türkiye’den mal alamıyor. Bu durumda Türkiye’nin ihracatında en önemli yer tutan ekonomilerin mal talebi düşmüş bulunuyor. (2) Türkiye’nin ihracatında en önemli payı tutan mallar şunlar: Otomotiv ürünleri, kimyevi maddeler ve mamulleri, hazır giyim ve konfeksiyon, çelik, elektrik elektronik ve hizmet, tekstil ve hammaddeleri. Bu sayılan malların çoğu büyümeye duyarlı mallar, o nedenle de talep esnekliği düşük olmayan mallar. Bir başka ifadeyle ekonomik büyüme düştüğü anda bu malların çoğunun ithalinin de düşmesi söz konusu olabiliyor.  

Sonuç: Çoğu insan “Hani kurlar yükselirse ihracat artardı, ne oldu?” diye soruyor. Sokakta konuşulan ve ekonomi olduğu sanılan çoğu bilgi işler düzgün giderken doğrudur. Mesela ortada bir kriz yoksa kur arttığında ihracat artar demek yanlış olmaz. Ama karşı tarafın krizde olduğu bir ortam söz konusuysa o zaman sokak bilgisi tutmaz. 

Kıssadan hisse: İktisatçıymış gibi yapanlar krize kadar durumu idare ederler. Kriz çıktığında onlar da iktisatçıya sorarlar.



Ayrıntıları merak edenler için not: Marshall – Lerner Koşulu: Pek çok tartışmada ülke parasının yabancı paralar karşısındaki değer kaybı ihracatı artıran, ithalatı düşüren ve bu nedenle de cari açığı azaltan bir durum olarak kabul edilir. Oysa bunun gerçekleşebilmesi için gerekli koşullardan birisi Marshall - Lerner koşulunun gerçekleşmesidir. Bir ülkenin parasının yabancı paralar karşısındaki değer kaybının cari işlemler dengesini düzeltebilmesi için ülkenin ihraç ettiği mallar (x) ile ithal ettiği malların (m) talep esneklikleri (e) toplamı 1’den büyük olmalıdır (ex + em > 1). Eğer bir malın fiyatındaki değişiklik o maldan talep edilen miktarı fazla etkilemiyorsa o zaman o malın talep esnekliğinin katı olduğu (0’a yakın) kabul edilir. Tam tersine eğer bir malın fiyatındaki değişiklik o maldan talep edilen miktarı çok etkiliyorsa o zaman o malın talebinin esnek (1’e yakın) olduğu söylenebilir. 

Yorumlar

  1. Sokak ağzı ile bir yorum yapacak olsam; Döviz kuru nedeniyle ihracat artışının sıfırıncı koşulu satabilecek ihracat malı olmasıdır.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu durumda -1' inci kosulu da satacaginiz malin uretiminde kullanacaginiz ara mali ithal edecek doviziniz olmasidir.

      Sil
    2. Bu durumda -2nci kosul, Dis Politika yaparken ideolojik durtulerle degil, ekonomik akilla hareket etmenizdir. Ihracatinizin buyuk oldugu Libya, Irak, Suriye, Misir, Israil gibi partnerlerinizi kusturur, Ortadoguya ve Ortaasyaya transit yollari tutan, Suriye, Irak, Iranla kavga eder, Ro-ro seferlerinde muhtac oldugunuz Misir, Israil`le diplomatik iliskileri keserseniz, tirlariniz gidecek guzergah bulamaz yada rakiplerinizden 3kat fazla vergi verir, nakliye maliyetiniz tavan yapar, pazar kaybedersiniz. Ihracatimiz, herkesin uretebildigi dusuk teknoloji urunlerini daha ucuz iscilikle fiyat kirarak herkesten ucuza satmak uzerine kurulu oldugu icin pazar kaybi kacinilmaz olur.

      Sil
  2. Yine aydınlatıcı bir yazı. Elinize sağlık Mahfi Bey. Ancak, sonuç itibari ile büyümenin düşük olduğu bir pazarda(küresel pazar) bir de malımızın fiyatı pahalı ise iki kere darbe yemiş olmuyor muyuz? Söz konusu koşullar gerçekleşmese de bir miktar ucuzlamanız kötünün iyisi için olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmemeli mi? Burayı tam anlayamadım. Zaten düşük büyüme daralan bir pazar var ise en azından oradaki payınızı artırmak adına daha makul fiyat verebilmek avantaj olmaz mı? Hem pahalıysan hem de pazar daralıyor ise 2 kere darbe yemiş olmaz mısın?
    Diğer sorum şudur Hocam: 4 trilyon dolarlık bilanço büyüklüğüne ulaşan (tabir: Helikopter ile para dağıtan) FED, USD'de nasıl oldu da enflasyona neden olmadı? Bu kadar para dağıtan, paranın miktarını bu kadar artıran ABD olunca enflasyon olmuyor da Türkiye olunca neden hemen enflasyon patlıyor? Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru ama eğer ihraç ettiğiniz ülkenin parası sizin paranıza göre değer yitiriyorsa (ki ilk 4 ayda Euro TL'ye göre değer kaybetti) o zaman ucuza satma olanağınız kalmıyor.
      Fed'in dağıttığı para enflasyona neden olmadı (şimdilik) çünkü bu paranın çoğu piyasaya çıkmadı, çıkanlar da faizi yüksek ülkelere gitti. Şimdi o paraların hep birden ABD'ye dönemsi inanılmaz enflasyon yaratacağı için Fed yavaş yavaş faizi artırıp o paraları sorun çıkarmadan ülkeye çekmenin yolunu arıyor.

      Sil
    2. Mahfi hocam, bizleri aydinlatmak icin degerli zamaninizi harciyorsunuz. Bu ozveriniz icin cok tesekkurler. FED ABD ekonomisine dagittigi paranin yuksek faiz veren diger piyasalara yonelecegini tahmin etmiyor mu? Yani ABD'yi terkedecegi tahmin esilen paranin ABD ekonomisini iyilestirmek amaciyla basilip dagitilmasi bos bir caba degil mi? Simdiden tesekkurler.

      Sil
  3. Hocam guzel ve guncel bir konuyu kaleme almissiniz tesekkurler. Su soruya yanitinizi merak ediyorum, TL deger kaybetmesine ragmen ihracat %8.1 geriledi. Pekala, TL ayni degerde kalsaydi ihracat yine ayni oranda mi gerilerdi? Benim dusuncem TL'nin degersizlesmesi yine onemli bir avantaj sagliyor (ancak bu avantaja ragmen 8.1 geriledik, nedenlerini cok guzel aktarmissiniz). Bu avantaj olmasa daha vahim bir tablo olurdu sanki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üstat,
      Tam bir değerlendirme yapabilmek için belkide Türkiye'nin toplam ticaret hacminin belirtilen zaman aralığında içinde bulunduğu pazarın toplam hacmine göre nasıl bir değişiklik sergilediğinin incelenmesi ile anlaşılabilir.

      Çok selamlar
      Cafer Demir

      Sil
  4. hocam bir sorum olacak.
    -TL'nin aşırı değerli olduğu söylenirdi baya bir yıldır. şuanda durum tersine mi döndü? yoksa o durum hala geçerli mi(sanmıyorum ama)? geçerliyse bu oran yüzde kaçtır?
    -sizce TL'nin daha da değer kaybetme durumu olabilir mi? olursa hangi seviyelere kadar olabilir? (USD/TL kuru bazında soruyorum)
    saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dalgalı kurda, eğer kura sürekli müdahale yoksa ve üstelik MB de faizi piyasa faizinden düşük bir yerde tutuyorsa o paranın değeri normal düzeydedir diyebiliriz.
      TL, daha değer kaybedebilir. Ben USD'nin yılsonunda 2,80 - 2,90 arasında bir yerlerde olacağını (2,90'a daha yakın) tahmin ediyorum.

      Sil
    2. Dolar kuru 2005'te 1.33 idi. Kabaca, Turkiye'de enflasyon ortalama 8% dersek, 10 senede 1.33 * (1.08)^10 = 2.87 yapar. Sanirim Mahfi Hocamin tahmini burdan geliyor.

      Sil
    3. Siz 2,90 le yanlış biliyorsunuz Mahfi Bey.

      Aylar önce Fuat Avni, Doların 2015 sonunda 3,70 TL civarına yükseleceğini saptadı zaten!

      Siz kendinizi ne zannediyorsunuz, Fuat Avni'den daha mı iyi bileceksiniz!!!

      Bilim insanlığı da bir yere kadar! Herkes haddini bilsin arkadaş!

      Sil
  5. TL Euro karşısında çokda değer kaybetmedi aslında.Dolar tüm paraları ezdi geçti.Yani rakip para birimleri ve euro ile beraber değer kaybettik.Ayrıca bize pazar ve rakip olan ülkeler arasında en yüksek enflasyon biz de.TL'nin değer kaybı geçici bir rahatlama yaratıyor.Zaten TL bize pazar ve rakip olan ülke para birimlerine karşı devasa bir kayba da girmedi.Onlar da dolaradan muzdarip ve dünyada ticaret büyük oranda dolar ile yapılıyor.Hocam elinize sağlık,yazı mükemmel.Eee yazan kişi nitelikli olunca,bize de keyifle okuması düşüyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğiniz çok doğru. Euro/Dolar paritesi Dolar lehine gelişince bizim ihracat gelirimiz ve dolayısıyla ihracatımız düştü. Buna karşılık Dolar arttığı için maliyetlerimiz arttı bu da ihracatı bir kez daha vurdu.

      Sil
  6. Hocam, finans dışı özel şirketlerin net döviz pozisyon açıkları $178 milyara ulaştı. Bu kur ve cari açık üzerinde baskı oluşturuyor mu ?
    İrdelernisiniz tşk

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cari açık üzerinde değil finansman üzerinde baskı oluşturuyor.

      Sil
  7. Hocam yazınız için teşekkürler. Size bir sorum olacak bu yazidan bağımsız olarak. Bugun bir seminere katıldım. Konusmacilardan birtanesi türkiyenin icinde bulunduğu büyüme ve nice diger tum sorunlarin çözümü icin bankacilik sektörünu biraz daha devre disi birakip sermaye piyasasinin buyutulmesi ve sağlıklı islemesi icin calisilmalidir dedi. Fon arz edenler ve fon talep edenler arasindaki guvenin ve iletisimin saglamadigini bu yuzden sermaye sisteminin buyuyemedigini turkiyenin bu konuda gelismesi için önünde uzun yol oldugunu ve önceden de dedigim gibi bu sektörün buyumesinin turkiyenin buyumesi icin anahtar olduğunu savundu ve çok da iddialiydi. Sizin bu konudaki yorumlarinizi merak ediyorum hocam sonucta ben bir öğrenci olarak sınırlı bilgiye sahibim bu yüzden bilginize güvendiğim icin sizin görüşleriniz cok önemli olacak. Teşekkürler şimdiden

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sermaye piyasasının büyütülmesi tabii ki çok önemli. Ama nasıl büyüyecek? Riskleri düşürerek büyüyecek. Biz ne yapıyoruz? Riskleri artırıyoruz. Her gün ekonominin en temel konuları üzerinde yalan yanlış, dayanaksız tartışmalar açarak yatırımcıyı şaşırtıyoruz. Adamların bizim bilgimiz hakkında kuşkuya düşmesine neden oluyoruz. Ve bunun sonucunda risk algısı büyüyor. Böyle olunca da sermaye piyasası gelişemiyor. Konu bankaların devre dışı bırakılması değil. Konu siyasetin devre dışı bırakılması olmalı.

      Sil
    2. Doğru soyluyorsunz hocam. Fakat Devlet tarafından doğru stratejiler de uygulanmasi lazim aynı zamanda. Örneğin şöyle bir bilgi paylasildi. Eğer devlet en büyük ilk 1000 şirket icin dese ki hisselerinizi halka açın ben de sizden aldigim kurumlar vergisini yuzde 20den yuzde 10a dusureyim. Bu durumda olusacak olan devletin vergi azalmasi 3 milyar dolar fakat bu stratejinin sonuclari cok daha fazla getiri sağlayacak.

      Sil
    3. Zaten gerçekte % 20 ödeyen var mı? Bir sürü teşvik istisna muafiyet var. % 10 kurumlar vergisi yatırımların getiri oranlarını öyle bir bozar ki ülke bir süre sonra yatırım çöplüğüne döner. Sermaye piyasaları boş hayaller yerine halka arzlarda yatırımcılara attıkları kazıkların günahlarını çıkarsın.

      Sil
    4. Evet var, ben ödüyorum ! Küçük bir şirket olmama rağmen, ödediğim vergi ile sıfır range rover a binebilirdim.

      Sil
  8. çok doğru ! vatandaş olarak çoğumuz sokak iktisatçısıyız, spora, siyasete bakışımız da öyle.. kolaycılık, ezber ve önyargı yurdum insanının tipik özellikleri

    YanıtlaSil
  9. O kadar aciklayici ki soru soracak tek bir yerI yok. Baska bir konuda bir sorum var. Hani enflasyon yukseldi deniliyor ya iste nisan tufe % 5 artti gibi. Ne zamana gore hocam. Gecen aya mi yıla mi bir onceki ayin nisan ayina gore mi?
    Saygilar, iyi ki varsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      TÜFE geçen yılın aynı ayına göre yüzde 7,91 arttı (yıllık bazda), geçen aya göre ise yüzde 1,63 arttı. Yüzde 5'e yakın artan (% 4,80 yurtiçi ÜFE endeksi)

      Sil
  10. Hocam doların değer kazanması dış tasarrufların ülkeye çekilmesi için bir avantaj/dezzavantaj yaratır mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizin yüksekliği ve doların fazla oynak olmaması yurtdışı tasarruflar için çekici olur.

      Sil
  11. Hocam enflasyon anormal seyrediyor diyebilir miyiz? Eğer öyleyse nisan ayındaki artış talep bazlı mı, maliyet bazlı mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son 4 ayın artışı maliyet bazlı o da kur artışından geliyor. Talepte pek bir hareket yok.

      Sil
  12. Mahfi Hocam!

    Mahfi Hocam!

    Mahfi Hocam!

    Piyasada yaprak kımıldamıyor Hocam!

    Borçlarımız ve alacaklarımız dağ gibi birikti Hocam!

    Ne yapacağıııııııııııııııız Hocam!

    Ne edeceğiiiiiiiiiiiiiiiiiiiizz Hocam!

    Var mı çare Hocam, var mı ???

    YanıtlaSil
  13. Hocam, bunu söylemeyi hiç istemezdim:

    Kimse kimseyi umursamıyor!

    Herkes kendi dalgasında!

    YanıtlaSil
  14. Üstad elinize sağlık. Harika bir yazı kaleme almışsınız.

    YanıtlaSil
  15. Hocam öncelikle yazınız için teşekkürler. Yine herzaman ki gibi hem güncel konular hakkında bizi bilgilendirmişsiniz hem de bir teorinin gerçek yaşamda karşılığını aktarmışsınız emeğinize sağlık.Hocam bir ülkenin ihraç ettiği mallarin talebinin fiyat esnekliği yüksekse neden ödemeler dengesi düzelmez tam tersi olması gerekmez mi aksi takdirde marshall lerner koşulu sağlanamaz gibi duruyor eğer yanlış analiz etmediysem şayet. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Aslında her teori gerçek yaşamın formülasyonudur.
      Hayır talep esnekliği katı mallar ihracatı artırır. Mesela Rusya'dan aldığımız doğal gazın bizim açımızdan talep esnekliği katıdır. Rusya fiyatı artırsa da biz onu ithal etmek zorundayız çünkü başka türlü ısınamayız, üretim de yapamayız. Oysa bizim sattığımız tekstil ürününün esnekliği yüksek yani karşı taraf geliri düştüğü anda onu almasa pek bir şey kaybetmiyor.

      Sil
  16. Mahfi Bey,

    Kimya'da 'Periyodik tablo' var, siz de gayet iyi biliyorsunuz.

    'Oy oranı' ile 'ekonomik büyüme' arasındaki ilişkiyi ölçmeye çalışırken bazı yöntemler kullandığınızı ama okuyucularınızın kafasını çok fazla karıştırmamak için bu yöntemleri uzun uzun yazmamayı tercih ettiğini ima ettiniz.

    Şimdi ölçüm setinize yararlı bir ek daha iletiyorum:

    '2015 Seçim Simülasyonu' tablosunu inceleyerek, daha net tahminlere yaklaşabilirsiniz:

    Link:
    (Sayfa açıldığında, sayfayı biraz aşağı indirdiğinizde simülasyonu göreceksiniz.)
    http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/mhpnin-gozden-kacan-etkisi

    Mobil uygulamayı görmek için:
    http://appsaljazeera.com/interactive/secimistatistik/

    YanıtlaSil
  17. Paylaşımınız için çok teşekkür ederim ama benim amacım iktidar partisinin ne kadar oy alacağını tahmin etmekten ziyade büyümenin oy oranı üzerinde etkisini ölçebilmek.

    YanıtlaSil
  18. ihracat verilerine reel olarak bakmak gerekir diye düşünüyorum
    reel ihracat 2015 ilk 2 ayda, 2014 ilk 2 aya göre %4,1 artmış durumda
    aslında "kurlar arttığı halde ihracat niçin düştü?" sorusu yerine "kurlar arttığı halde ihracat neden beklendiği kadar artmadı?" sorusu daha uygun olabilir
    belki bu sorunun yanıtı ihraç mal fiyatlarının reel kurdaki artış kadar düş(e)memesinde yatıyordur. 2015 ilk 2 ayda TÜFE bazlı reel efektif döviz kuru %11,1 artarken ihraç mal fiyatlarındaki düşüş %7,2'de kaldı. diğer taraftan ithal mal fiyatları reel kurdan daha hızlı geriledi ve kur yükselmesine rağmen reel ithalat da aynı dönemde %2,1 arttı.
    ancak, sorunun asıl yanıtı sizin de belirttiğiniz gibi Rusya, Irak başta olmak üzere dış piyasalardaki problemler kaynaklı gibi

    YanıtlaSil
  19. Hocam yazılarınızı okudukça teorik olarak öğrendiğim havada duran o bilgiler oturuyor gerçekten,teşekkür etmek istedim.
    Emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  20. Hocam, bir tartışmanın kıvılcımını çakmayı planlamıyorum, lütfen artniyet aramayın.

    Das Kapital'i ilk ne zaman okudunuz?

    İlk okumanızdan sonra, hem normal hayatınızın, hem akademik hayatınızın akışı içinde; Das Kapital'e geri dönüp doneler almaya çalıştınız mı? 65. yaşınızda okuyor musunuz? İleride de okuyacak mısınız?

    Bilmem bu soruyu daha önce soran oldu mu? Veya siz kendi kendinize böyle bir test yapmayı denediniz mi?

    2008 küresel ekonomik krizini bir başka 'büyük dönemeç' kabul edip, içinde olduğumuz 2015 ve ilerisine doğru 'Das Kapital iktisadı' bakış açısından bir değerlendirme yazısı yazar mısınız? (Not: 'Objektiflik' kelimesine ne kadar değer verdiğinizi, bahsettiğim yazıyı yazarken bile objektifliği elden bırakmayacağınızı biliyorum. Ve hatta Marksist olanlar da yazınızı okuduğunda; vay bee... Hiç böyle düşünmemiştik, diye şaşıracaklarına eminim!)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kapital'i ilk kez okuduğumda 20 yaşındaydım. Beşte birini anladım. Sonra 30'lu yaşlarda bir kez daha okudum. Yarısını anladım. 40'lı yaşlarda bir kez daha okudum ve bu kez tamamını anladım. İleriki yıllarda ilk okuduğumda niçin o kadar az anladığımı anladım. Çünkü insanın koşullanmışlıklardan kurtulması bunu söylemesi kadar kolay bir şey değil. Kapital'i okumaktan ziyade aklıma takılan konularda dönüp ilgili bölümüne bakmak suretiyle inceliyorum. Okuduğum en önemli beş on kitaptan birisidir. Bir başkası Darwin'in Türlerin Kökeni kitabıdır. Freud'un Totem ve Tabu'su da öyle.

      Sil
    2. Keşke, önyargılı yaklaşmasak ve ilk okunduğunda 'anlaşılmaz' zannedip, bir daha el sürmemek üzere yok etmesek böyle kitapları!

      Verdiğiniz cevap 'hayat boyu öğrenmek' eyleminin önemine vurgu yapıyor!

      'Hemen iktisat, işletme, ÇEKO, ekonometri, istatistik, maliye, aktüerya bölümlerinden mezun olayım!
      Hemen mülakatları yüksek performansla geçeyim!
      Hemen yüksek maaşlı bir müfettişlik pozisyonuna, veya banka müdürlüğüne yerleşeyim!
      Sonra yaz mevsiminde tatil imkânım olursa, Avustralya'ya gidip kangurularla fotoğraf çektirip; izne gidemeyen iş arkadaşlarımı çatlatayım!'

      zihniyeti ile haraket eden (bazı!) genç arkadaşlarımıza; sizin yukarıda yazdığınız cevap duyurulur!

      Peki,
      2015 ve geleceğe yönelik; 'Das Kapital iktisadı' bakış açısından bir değerlendirme yazısını ne zaman yazacaksınız Hocam ?

      Sil
    3. Hocam, bu arada bugün Karl Marx'ın doğum günü (5 Mayıs 1818)

      Karl Marx, Marksistlere bırakılmayacak kadar önemlidir!

      Yazınızı bekliyoruz Hocam...

      Sil
  21. Hocam kur artışı etkisini teorik olarak devalüasyon olarak gördüğümüzde ihracatın artmaması ithal ikame bir ihracat yapısına sahip olduğumuzamı işaret ediyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir işaret yok. Bu gidiş bizim ekonomi politikalarını belirli bir yönde kullanmak yerine rüzgara kapılıp kullanıyor olduğumuzu gösteriyor.

      Sil
  22. Hocam oncelikle bilginize saglik harika bir yazi olmus. Sizden ricam tum bu makaleleri iceren bir kitap cikarmaniz. Simdiden tesekkurler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir çalışmam sürüyor. Yorumları ve yanıtları da ekleyeceğim.

      Sil
    2. Sabirsizlikla bekliyorum. Bu konuda bir tarih var mi pekl yaklasik olarak. Tesekkurler

      Sil
  23. Başka bir açıdan, Türkiye'de esnek kur rejimi artan dolar kuru karşısında çalıştırılamamıştır diyebilirmiyiz. Ayrıca MB nin her açıklamasında güçlü TL vurgusu yapması da bu açıdan bir tezat degilmidir. Selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorun kur rejiminde değil sorun neden - sonuç ilişkilerini sürekli karıştırmamızdan kaynaklanıyor. MB, çaresizlikten bir şeyler söylüyor. Eli rahat olsa faizi artıracak.

      Sil
  24. Hocam bizi engin bilgilerinizle aydınlattığınız için çok teşekkür ederiz. Elinize ve emeğinize sağlık.Benim aklıma takılan şey şu hocam. Dolar daha evine dönmeden yani faiz oranları artmadan nasıl oluyor da diğer yabancı para birimlerine ve TL'ye karşı %10'un üzerinde değer kazanıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah.
      Çünkü TL'ye güven düşüyor. Büyük olasılıkla yabancılar seçimlerden iktidar partisinin zayıflayarak çıkacağını düşünüyor ve Türkiye'den yavaş yavaş çıkmayı planlıyorlar. O nedenle eskisi kadar sıcak para gelmiyor, gelmeyince de TL zayıflıyor.

      Sil
  25. Hocam Warren Buffett'ın Amerika dış ticaret açığına çare olarak önerdiği ama Amerikada pek kabul görmeyen "ithalat sertifikası" sistemini Türkiye açısından değerlendirebilir misiniz? Çok mantıklı ve uygulanabilir bir fikir olduğunu düşünüyorum, sizin yorumunuzu da merak ettim, iyi çalışmalar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ayrıntısını bilmiyorum.

      Sil
    2. http://money.cnn.com/magazines/fortune/fortune_archive/2003/11/10/352872/index.htm Hocam makalenin orjinali burada, türkçe kaynak bulamadım, ingilizceniz iyidir diye tahmin ediyorum, isterseniz özetini yazmaya çalışırım.

      Sil
    3. Evet fena fikir değil, işleyebilir de. Ne var ki bizde ithalatın asıl ağırlığı enerjide olduğu o da üretim, yatırım ve sonuçta büyümeyle ilgili olduğu için bize çok yararlı olacak bir çözüm gibi görünmedi bana.

      Sil
    4. bunun asıl etkisinin, uluslar arası anlaşmalar nedeniyle kafamıza göre ithalat vergisi koyamama sorununu çözmek olacağını düşünüyorum, otomatik ithalat vergilendirmesi ve gelen kaynağın ihracatçıya aktarılması için pratik bir yol gibi, tabi bazı özel durumlar için devlet fazladan düşük maliyetli sertifika ihracı yapıp enerji şirketlerini aradan çıkarabilir, ayrıca talep esnekliği yüksek ürünlerin, faydası az ürünlerin ithalatını azalır daha verimli bir ithalatı teşvik eder diye düşünüyorum.

      Sil
  26. Cari a çık dis ticaret acigi ve Finansman acigi. Bu konulari ele aldık mi?

    YanıtlaSil
  27. Hocam abd tam olarak hangi yilda abd dolari basip piyasaya sürdü

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1 USD kağıt para olarak ilk kez 1863 yılında piyasaya sürülmüş.

      Sil
  28. "Fed'in dağıttığı para enflasyona neden olmadı (şimdilik) çünkü bu paranın çoğu piyasaya çıkmadı, çıkanlar da faizi yüksek ülkelere gitti. Şimdi o paraların hep birden ABD'ye dönemsi inanılmaz enflasyon yaratacağı için Fed yavaş yavaş faizi artırıp o paraları sorun çıkarmadan ülkeye çekmenin yolunu arıyor."

    hocam şimdi bu fed faizleri artırmaya başladığında bizim gibi çevre ülkelerin faizleri ne hale gelecek? bizde faizler daha fazla artmayacak mı? dolayısı ile fedin faiz artırmasının bir sarmala dönüşmesi nasıl önlenecek? üstelik türkiye'de bankalar yıllardır konut kredisi sattılar. olası bir faiz artışında bankaların bilançoları bundan nasıl etkilenir? saygılar. selamlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. paraların ABD'ye dönmesi gibi bir durum çok çok düşük ihtimal. FED faizi %2 yapsın o paralar yine ABD'ye dönmez çünkü diğer ülkelerde faiz otomatik olarak %4-5 civarı artar ve para yine o ülkelerde kalır. kaldı ki ABD, dışarıdan para çekmek zorunda olan bir ülke değil.
      FED'in faiz artırmak istemesinin temel nedeni "ekonomi toparlanıyor, kredi hacmindeki artış ivmelenebilir, bunun enflasyon yaratmaması için şimdiden tedbir (forward guidance) alayım" düşüncesi. çünkü ABD'de para, temel olarak FED operasyonlarıyla değil kredilerdeki artışla (kaydi para) yaratılıyor. çoğu kişi parayı sadece FED'in yarattığını düşünüyor. ABD ticari bankalarının krediler yoluyla kaydi para yaratma potansiyeli FED'den farklı değildir.
      toparlanan ekonomi = kredi kullanımında artış = kaydi paranın (para arzının) artması = enflasyon beklentilerinde artış
      FED önden faiz artırarak kredi hacmindeki artışı, dolayısıyla para arzı artışı ve enflasyon beklentilerini dizginlemek istiyor.

      Sil
    2. Burada önemli olan faiz - risk dengesidir. Bazen riski yüksek ülke faizi artırdıkça riskin yükseldiği düşünülür ve o zaman para girişi tam tersine azalabilir. Ya da çok kısa giriş - çıkışlar olmaya başlar ki bu da finansmanı iyice bıçak sırtı hale getirebilir. Fed'in faizi artırmaya başlamasıyla riskten kaçan (yeterince riski olduğunu düşünen) fonlar bir bölüm parasını ABD'ye yönlendirebilir.

      Sil
    3. zaten kısa-orta vadede anlamlı bir faiz artışı beklenmiyor Fed'den. fabrika siparişleri YoY 5 aydır geriliyor. yatırımlar oldukça zayıf. net ihracat negatif, kamudan katkı gelmiyor ve gelmesi de beklenmiyor. bütün yük Amerikalı tüketicinin sırtına binmiş gibi ki o da bir yere kadar. Fed bunları gördüğü için faiz artışı kolay değil.

      Sil
  29. Hocam öncelikle teşekkürler. Gerçekten çok doyurucu bir yazı. Ancak son cümlede ihraç malının fiyatı azaldığında talep yükseliyorsa ülke parasının değer kaybetmesinin ödemeler dengesini düzeltmesi kolay olmaz demişsiniz. Tersine Marshall lerner koşuluna göre, talep fiyata duyarlı ise ülke parası değer kaybettiğinde ihraç mallarının fiyatı düşeceği için talep daha fazla artarak ödemeler dengesini düzeltmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler.
      Aslında son cümle işi karıştırıyor, tam demek istediğimi ifade edemiyor. O nedenle o cümleyi yazıdan çıkardım.

      Sil
  30. Elinize sağlık hocam. Kapitalizmin koşul belirleyici ülkesi olan ABD nin, ekonomik yapı kabuk değiştirme süreci son dönemece girdi. Düşük kur politikasından vazgeçerek piyasaya pompaladığı parayı geri çekme sürecini kademeli biçimde yürüyüp, global olarak en az sancı ile koşulların normalleşmesini hedefliyorlar, dur bakalım bizim başımıza bu süreçte neler neler gelecek. Hocam bir hususta affınıza sığınacak öngörümü sizinle paylaşmak istiyorum. Avrupa bölgesinde şuan geçici bir rahatlama var ama söz konusu Yunanistan ve sıradaki benzer ekonomiler(İspanya,Portekiz vb) olunca bu rahatlamanın geçici olacağını düşünüyorum. Koşullar öyle gösteriyor ki orta vadede EURO/USD palitesi 1 in altına düşecek. Bu durum ilk madde malzeme maliyetlerinin çoğunlukla dolar bazlı olması sebebiylede Avrupa Bölgesi'ni olumlu etkilemeyecektir diye düşünüyorum. Bu durumda Avrupa birliği yukarıda konsolide Euro yu tutmak kaydı ile her ülkenin kendi Euro sunu basması yoluna gidebilir mi? (Yunan Euro şu, İtalyan Euro su gibi) Saygılarımla,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer toplam sınır ve ülke kontenjanları belli olacaksa bunun mevcut durumdan farkı olmaz.

      Sil
  31. Hocam merhaba bir konuyu tam olarak özümseyemedim.

    "Tam tersine eğer bir malın fiyatındaki değişiklik o maldan talep edilen miktarı çok etkiliyorsa o zaman o malın talebinin esnek (1’e yakın) olduğu söylenebilir. Bu durumda ülkenin ihraç ettiği malların talep esnekliği yüksekse yani fiyat arttığında talep düşüyor, azaldığında talep yükseliyorsa o zaman o ülkenin parasının değer kaybetmesinin ödemeler dengesini düzeltmesi kolay olmaz" demişsiniz yazınızda...

    Bu halde fiyat düştüğünde (ki kurların artması bu anlama gelir) talep artıyorsa (doğal olarak ihracatın arttığı anlamına gelir) nasıl olurda ödemeler dengesinde düzelme meydana gelmez. Kurların arttığı bir ortamda ihraç edilen ürünün fiyat esnekliğinin yüksek olması yani kura bağla fiyat düşüşlerinden kaynaklanan talep artışlarının yoğun olduğu kabul edildiğinde bunun ödemeler dengesini nasıl olurda olumlu etkileyemediğini aklım bir türlü almıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Son cümlenin yarattığı karışıklığı gidermek için o cümleyi metinden çıkardım.

      Sil
  32. Sayın Eğilmez, ekonomi ve siyaset bir birlerine sıkıca bağlanması gereken iki konu diye düşünüyorum. Ancak biraz dikkatlice incelediğimizde, bu iki konunun bir birinden kopartılmaya çalışıldığını ve bizlerin de bu yola çekilmeye çalışıldığımızı hissediyorum. Demek istediğim, ekonomide de , siyasette de hep kendimizi kendimizle mukayese etmeye, yani dışa kapalı bir ülke haline getirilmeye çalışıldığını düşünüyorum. Ekonomide enflasyon geçen ay veya geçen sene ne kadardı, büyüme, faizler ne kadardı, cari açık neydi gibi. Siyasette aynı , ne kadar duble yol yapıldı, ne kadar inşaat, tünel yapıldı, elektrik santralı, tarım desteği, sağlık harcamaları vs. Kendimizi, kendimizle mukayese edersek bir yere varamayız. Kapalı bir ülke yerine açık bir ülke gibi bütün bu mukayeselerin diğer ülkelerle yapılması ve dünyadaki durumumuzu buna göre belirleyerek ilerleme veya gerilememizi daha iyi görmemiz gerekir diye düşünüyorum. Siyasetçiler bilhassa iktidarda olanlar, genellikle kendimizi, kendimizle mukayese ederek bizleri, tabiri caizse uyutuyorlar, ideolojik partizanlar ise körü körüne taraftarlıklarına devam ediyorlar. Ekonomi de siyasetçiler yine kendimizi kendimizle mukayese ederek durumu idare etmeye çalışıyorlar, ancak sizler gibi dışa dönük ekonomistler, bizi dış dünya ile mukayese edince durumumuzun söylendiği gibi iyi olmadığını söyleyince hemen muhalif taraf damgasını yiyorsunuz. Buna göre sizler siyasetçilerin dostu olamıyorsunuz, ayrıca ideolojik partizanlara göre de düşman taraf ilan ediliyorsunuz. Konu bardağın dolu tarafı kadar boş tarafını da göstermek, hatta bunu diğer ülkelere göre göstermek olmalıdır diye düşünüyorum. Dünyada gelişmiş ülkeler sıralamasında kaçıncı olduğumuz kadar, yolsuzluk sıralamasında, eğitim kalitesi, hukuk kalitesi, güvenilirlik, saygınlık gibi sıralamalarında önemli olduğunu düşünüyorum. Onun için enflasyon sıralamasında acaba 1970 yılından günümüze kadar dünyadaki durumumuzu gösteren bir tablo var mı dır? Bunu gelişmişlik sıralamamıza göre enflasyon sıralamamızı da gösteren bir liste halinde görebilmemiz mümkün müdür?

    YanıtlaSil
  33. Hocam aşağıdaki linkte tüm bu ekonomik döngüler güzel bir animasyona dökülmüş. Ben çok beğendim. Umarım izleyen arkadaşlarda beğenir. Teşekkürler.

    https://www.youtube.com/watch?t=234&v=PHe0bXAIuk0

    YanıtlaSil
  34. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  35. Hocam öncelikle emeğinize sağlık çok net ve açıklayıcı olmuş verdiğiniz bilgiler. Ben iktisat doktora öğrencisiyim. Yakın zamanda yeterlik sınavına gireceğim. Ancak güncel dünya ekonomisi hakkında pek fazla yorum yapamıyorum bununla ilgili çok kısa bir yazı yazarsanız çok sevinirim. Saygılar

    YanıtlaSil
  36. peki, ülkemizin ihraç ettiği mallar (x) ile ithal ettiği malların (m) talep esneklikleri (e) toplamı 1’den büyük mü? çalışma var mı bununla ilgili?
    bir de kur zıpladığında turizmcilerin zıplaması lazım.. bu ülkenin çok büyük turizm geliri elde etmesi lazım çok. bu olsa bile bilançolara hemen yansımıyor ama turizmcilerin çok ve zekice çalışması lazım.

    YanıtlaSil
  37. Iyi de faiz i simdi artirdigimiz zaman ve fed artirmaya basladigi zaman bizde daha da artirdigimiz zaman bunun sonucunda gelecek olan dusuk buyume rakamlari tl nin degerini mi dusurtur yoksa yukseltir mi ?

    YanıtlaSil
  38. Hocam, 2008'in üzerinden kaç yıl geçti; Dünya henüz belini doğrultamadı!

    Öyle düşünüyorum ki: Artık Bretton Woods kalıpları içinde 21. yüzyılı anlamak, etkilemek, değiştirmek ve onarmak yeterli olamıyor!

    İktisadın temeli olduğu söylenegelen 'arz' ve 'talep' mekanizmasını bile yeniden, yeniden değerlendirmek gerekiyor. Mekanizmayı 'o eski günlerdeki gibi' tıkır tıkır görmek pek mümkün değil!

    Sizce yeni bir paradigma değişikliği içinde miyiz? Ve bu değişikliğin farkında olanlar şimdilik az değil mi?

    Yeni paradigma, belki bir savaşla doğacak, belki dünya genelinde protesto dalgaları ile doğacak, belki yeni bir Bretton Woods kararları için masaya oturmak zorunda kalmak yolu ile olacak. Ama herşey o kadar hızlı değişiyor ki; yeni bir Bretton Woods sistemi kurulsa bile, bırakın 60 küsür yılı, 5 yıl bile teklemeden işlemesi zor gözüküyor!

    Komplo teorilerinden bahsetmiyorum Hocam, sizce de içinde kıvrandığımız bır tıkanıklık apaçık ortada değil mi?

    ABD başta olmak üzere gelişmiş piyasalar ağır ağır bellerini doğrultmaya başladı,
    Buna karşılık gelişen piyasaların beli kırılmak üzere...

    Daha birçok karşılaştırma, benzerlik bulabiliriz.

    Ne dersiniz?

    YanıtlaSil
  39. Hocam,

    5 Mayıs 2015 itibarıyla, kutsal bilgi kaynağı "https://eksisozluk.com/" sitemizin kurucusu ve herşeyi SEDAT KAPANOĞLU ("ssg", twitter: @esesci) sitenin yönetimini devretti! Artık yurtdışına yerleşmeye karar vermiş.

    Ve asıl bomba haber şimdi geliyor:

    Sitenin yönetim kurulu başkanı olarak da AHMET MAHFİ EĞİLMEZ'i seçmiş!

    Yapısal reformların ne olduğunu ilk önce "ekşi sözlük"te anlatmaya başlamanızın, en doğru adım olduğunu giderayak yönetim kuruluna söylemiş!

    Bize son kez el salladı, uçağa bindi, ve gitti...

    Bu şerefli haberi tarafınıza iletmekten kıvanç duyuyorum Hocam!

    Yanıtınız nedir?

    YanıtlaSil
  40. Hocam

    (Bu bir reklam değildir.)

    'yemeksepeti.com' sitesi, Alman 'Delivery Hero'ya 589 MİLYON DOLAR'a satılmış!

    http://techcrunch.com/2015/05/04/delivery-hero-turkey/

    Siz daha 'Eylül'e mikro ekonomi kitabımı yetiştirebilir miyim, yetiştiremez miyim?' diye kendi kendinize heyecan yapıp durun!

    Ayrıca 'mahfiegilmez.com' sitesini satmaya niyetlenseniz kaç para biçersiniz?

    Nouriel Roubini'nin danışmanlık şirketi var biiyorsunuz. Aman Hocam, o sizin gibi değil! Ve siz başkaları gibi 'para sevdalısı' değilsiniz!

    Sitenizi satmayın!

    Sitenize reklam almayın! ('Google Ads' bile almayın!)

    Ama en önemlisi: Kaleminizi satmayın Hocam, gerekirse kırın!

    YanıtlaSil
  41. mahfi bey faiz lobisi yerine enflasyon lobisi var memlekette. gıda fiyatlarında enflasyonun %14 lere vardıgı söyleniyor.. nereye gidecek bu hal.. fed ile gündem oluştururken ana sorunumuzu unuttuk galiba

    YanıtlaSil
  42. Evet Sayın İzleyiciler,

    Merkez Bankası'nın patateste fiyat artışına dikkat çekmesi ile brent tipi patatesin kilosu %5.7 değer kazandı.

    Piyasalardaki patates baskısı yatırımcıya soğan alması yönünde etkiye neden oldu.

    marlborotouchx Antalya halinden bildirdi.

    https://eksisozluk.com/entry/51060376

    YanıtlaSil
  43. İrlandalılar bize yardım etmeye her zaman hazır olduklarını söylüyorlar. Telefonum susmuyor sayın Başçı'nın konuşmasının bittiği saniyeden beri!

    Anladınız siz!

    Sizin de var mı İrlandalı ahbaplarınız Hocam? İngilizlere göre sıcak kanlı insanlardır.

    YanıtlaSil
  44. Hocam, şunun hesaplaması neye göre yapılıyor?

    O zamanın enflasyonu ile şimdiki enflasyonu nasıl karşılaştırabiliyorlar?

    1.Abdülmecid, yardım için İrlanda'ya £10,000 göndermek istemiş.

    Kraliçe Viktorya, kendisinin halka £2,000 para yardımı yapabildiğini, bu nedenle bu paranın daha altında gönderirse yardımı kabul edeceklerini söylemiş.

    Bunun üzerine Abdülmecid £1,000 para ve 5 adet gemiyi gıda ile yükleyerek göndermiş.

    Şimdi Hocam:

    Eğer o £10,000 kabul edilse idi, günümüzdeki karşılığının (yaklaşık) £800,000 ($1.7m) olduğu söyleniyor.

    İşe bu hesaplama neye göre yapılıyor?

    (İrlanda'ya yapılan yardım hakkında detaylı bilgi için,
    Ve bu yardımı konu edinen, Ömer Sarıkaya ve Norina Mackey'in senaryolaştırıp yönettiği, 2016'da vizyona girecek 'Famine' adlı filmin çekimleri hakkında bilgi almak için:
    http://www.irishcentral.com/roots/history/Little-known-tale-of-generous-Turkish-aid-to-the-Irish-during-the-Great-Hunger.html)

    YanıtlaSil
  45. Hocam dünyada yaşanan ve yaşanacak bu sıkılaşma bir global krize neden olabilirmi. Yani taşları yerine oturtmak isteyenler duvarı yıkarmı. Bitişik sorum; sizce dünya 2008 krizini atlatabildimi. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  46. Hocam! ellerinize sağlık.Günde 50 defa para/faiz diyorsanız, 500 defa da eğitim diyorsunuz. Eğitim sistemimize dikkat çekiyorsunuz.Basmakalıp bilgilerin tekrar edilip durduğu, neresinden tutsanız orasından elinizde kalan çürümüş eğitim sistemimizi eleştiriyorsunuz, reform adına yapılan işlerin bu çürümüşlüğe bir de kokuşmuşluk kattığının da farkındasınız.

    Yukarıda yazan hanımefendi cevheri farketmiş olacak:
    ''Hocam öncelikle emeğinize sağlık çok net ve açıklayıcı olmuş verdiğiniz bilgiler. Ben iktisat doktora öğrencisiyim. Yakın zamanda yeterlik sınavına gireceğim. Ancak güncel dünya ekonomisi hakkında pek fazla yorum yapamıyorum bununla ilgili çok kısa bir yazı yazarsanız çok sevinirim. Saygılar''
    İktisat doktorasından vereceği yeterlilik sınavı için dünya ekonomisi yazısı yazarsanız öğrencimiz harikalar başaracak, yazınızı kullanarak yorumlar yapacak, hocaları onu çok takdir edecek, aferin kızım dünya ekonomisi hakkında ne güzel yorumlar yapıyorsun diyecek, bizde aya ayak basacağız....
    Bu konuda yazılmış tonla görüş var ama hocalar bunlara hakim olduğu için ''acilen'' sizin bir yazı yazmanız lazım.Böylece hanım kızımız çok özgün bir çalışma yapmış olacak, kes yapıştıra devam...

    ........o da demiş ki '' nerem düzgün''
    En azından ezberde sorun yok, kırk bir kere maşallah.
    İktisat doktorumuz olacak.
    Güler misin ağlar mısın?.....

    YanıtlaSil
  47. Üstadım, öncelikle güzel yazınız için teşekkürler.

    Anlayamadığım 2 nokta var;

    1) Ekonomi bilgisi kısmında yazdığınız ; "ihraç ettiğimiz malların, ithalatçı ekonomiler açısından talep esnekliğinin yüksek olmaması(?) bu koşulların en önemlileri arasındadır" . Burası benim mantığıma ters geldi açıkçası, yada yazım hatası olabilir mi acaba? Talep esnekliği yüksek olursa, TL'nin değer kaybetmesi, ihracatımıza daha çok katkıda bulunmaz mı?

    2) Diğer anlamadığım konu ise neden Marshall – Lerner Koşulu'ndan bahsetmiş olduğunuz? Başlıkta incelediğimiz konu "ihracatın kurların yükselmesine rağmen düşmesi" , Marshall Lerner Koşulu ise, kur değişiminin cari açık üzerindeki etkisinin yönünü inceliyor. Yani işin içine ithalatı da dahil etmiş oluyor. "Kurlar artarsa, ihracatımız artar" dememizin sebebi, ex+em > 1 formülündeki (ex). "Kurlar artarsa, ithalatımız azalır" dememizin sebebi ise (em) ile alakalı. Sadece ihracatı göz önünde bulundurduğumuzda ex'in 1'e yakın olması, bizim ihracatımızın düşmesine ters bir durum (yanılıyorsam lütfen düzeltin, amacım muhalefet değil, öğrenmek)

    Benim de aklımı karıştıran nokta burası oldu. Yani Marshall-Lerner Koşulu bizi bu örnekte desteklemiyorken, ihracatımızdaki düşüşlerin en önemli sorumluları dış ekonomilerin yaşadığı ekonomik ve jeopolitik sorunlarken, neden Marshall-Lerner örneğini kullandık ?

    Affınıza sığınıyorum tekrardan, kendi mantık hatam varsa düzeltmek adına bu soruyu sordum. Yazılarınızı ve programlarınızı beğenerek takip ediyorum. Başarılarınızın devamını dilerim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?