Piyasalar ve Karışık Sinyaller

Önce piyasadaki gelişmelere bir bakalım
2015 yılının inişli çıkışlı bir yıl olacağını söyleyip durduk. Türkiye ekonomisi ilk 4 ay bu söylediğimize paralel bir gelişme çizgisi izledi. Bu iniş ve çıkışlar sırasında bazen doğru bildiğimiz ilişkilerin bir birinden koptuğunu gördük. Örneğin faizin yükseldiği bir ortamda borsa endeksinin düşeceği gibi bir beklentimiz var. Bunun nedeni hisse senedi ve tahvilin plasman aracı olarak birbirlerine rakip olmaları. Genel olarak baktığımızda faiz yükselişe geçerse yatırımcı borsadan çıkıp tahvile geçmeyi, hisse senedi fiyatları yükselişe faizler düşüşe geçmişse yatırımcı tahvilden çıkıp borsaya yatırım yapmayı tercih ediyor. Ne var ki son dönemde Türkiye’de olaylar böyle gelişmiyor. Bir bakıyorsunuz faiz yükselirken borsaya girişler de artmış ve borsa endeksi yükselmiş.  

İlk grafiğimiz BIST 100 yani borsa endeksi. Görüleceği gibi borsa endeksi ilk 4 ayı inişler ve çıkışlarla geçirmiş. Son dönemde ise çıkış trendinde görülüyor. Bu kadar fazla iniş ve çıkışlar, borsanın spekülatif etkilere açık olduğunu gösteriyor.


İkinci grafik USD ve Euro kurunun yılbaşından bu yana gelişimini gösteriyor. Grafiği net bir biçimde gösterdiği durum USD ve Euronun TL karşısında yükseliş trendinde olduğudur. Yılın başlarında TL her iki paraya karşı da değer kazanmışken sonradan bu eğilim tersine dönmüş bulunuyor. İnişler ve çıkışlar olsa da TL’nin iki rezerv paraya karşı değer kaybı genel eğilim olarak karşımıza çıkıyor.


Üçüncü grafik 2013 başından bu yana manşet enflasyondaki gelişmeyi gösteriyor. Grafikteki noktalı mavi çizgi TCMB’nin enflasyon hedeflemesi olarak hükümetle birlikte belirlediği yüzde 5 oranını işaret ediyor. Görüleceği gibi hedefi tutturmak hiç mümkün olamamış. Son dönemde manşet enflasyonun hedeften uzaklaşmaya başladığına da dikkat etmek gerekir.


Dördüncü grafik Merkez Bankası politika faiziyle (MBF) piyasa faizini temsil eden gösterge faizi (GF) birlikte sergiliyor. Grafikten net bir biçimde görüleceği üzere gösterge faiz, Merkez Bankası politika faizinden kopmuş durumda bulunuyor. Gerek üçüncü grafikte manşet enflasyonun hedeften uzaklaşmaya başlaması gerekse gösterge faizin politika faizinden kopuşu bize Merkez Bankasının geçtiğimiz toplantıda faiz artırımına gitmesinin doğru olacağını gösteriyordu. Ama Merkez Bankası, muhtemelen kendisini baskı altında hissetmesi sonucu, bunu yapmak yerine döviz depo faizlerini yarımşar puan düşürmek ve zorunlu karşılıklara ödediği faizi yarım puan artırmak gibi dolaylı araçlara başvurmak zorunda kaldı.


Son grafik Türkiye’nin CDS primleriyle ilgili. CDS primi, bir ülkenin durumuyla ilgili risk algısına göre belirlenen bir çeşit sigorta primi. Ülke riski yükseldikçe CDS primi de yükseliyor. Grafik bize Türkiye’nin CDS priminin inişli çıkışlı da olsa yükseliş eğiliminde olduğunu gösteriyor.  


Özetle piyasanın durumu
Grafiklerin bize gösterdiği durum şu:
Gösterge
Yönü
Açıklaması
BIST 100
↑↓→↑
Kararsız
USD
↓↑↑↑↓↑↑
Genel olarak yükselişte
Manşet enflasyon
↓↓↑→→↓↑↑
Son dönemde yükselişte
Euro
↓↓↑→→↓↑↑
Son dönemde yükselişte
Gösterge Faizi
↓↓↑↑↑→→↑↑
Genel olarak yükselişte
CDS Primi
↑→↑→↑→
Kararsız, yükseliyor

Şimdi de bu karmaşık durumun ne anlama geldiğini yorumlayalım
Piyasa yön bulamadığında piyasa araçları arasındaki ilişkiler de karışmaya başlıyor. Örneğin şu anda piyasalarda bir yandan borsa değerleniyor, bir yandan gösterge faiz yükseliyor bunların yanında kurlar yükseliyor CDS primi de yükseliyor. Bu durum normal bir durumu yansıtmıyor. Belli ki paralarını, tasarruflarını, yatırım fonlarını yönlendirecek olanların da kafası karışık. Kafası karışık olanlar sadece yatırım kararı verecek olanlar değil. CDS primlerindeki oynaklık risk ölçümü yapanların da kafasının berrak olmadığını ortaya koyuyor.

Piyasada bu tür karmaşıklığın yaşandığı durumlarda bu tür genel eğilimlerden ya da faiz yükselirse borsa düşer gibi bilinen ilişkilerden kopmaların olması da normaldir.

Türkiye, önümüzdeki dönemde bu kafa karışıklığını yaşamaya devam edecek gibi görünüyor.



Yorumlar

  1. Hocam ben de size tam da bunu soracaktım, bir kaç gündür aklımdaydı:

    bir yandan kurlar yükselirken, faizler yükselirken (ki bu sermaye çıkışı demek) aynı anda nasıl oluyor da bu borsa bu seviyelerde durabiliyor? birinden birinde bir hata var. acaba buradan şunu mu anlamalıyız?; sermaye çıkışları geçici ve spekülatif bir süreç, sonuçta bunu bilen sermaye elindeki hisseleri satmıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında hiçbirinde hata yok. Bir kere dışarıdan karışık sinyaller geliyor sonra içeride seçim nedeniyle kafalar karışık. Bu öyle bir seçim ki tek parti iktidarı da çıkabilir, koalisyon da çıkabilir, hatta başkanlık sistemini referanduma götürecek bir sonuç bile çıkabilir. Türkiye'de uzun zamandır ilk kez böyle sonucu tahmin edilemez bir seçime gidiliyor. Bu durum hem Türklerin hem de yabancıların kafasını karıştırıyor.

      Sil
  2. Hocam faizler artınca tahvilin fiyatı niye düşer bir türlü mantığını anlayamadım ??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu bir çok kez anlattım. Bir daha anlatayım. Diyelim ki 100 TL'lik bir yıl vadeli yüzde 10 faizli (yılsonunda 10 TL alacaksınız) bir tahvil aldınız. Diyelim ki tahvile aşırı talep oldu ortalıkta tahvil kalmayınca tahvil almak isteyenler daha çok para verip almaya razı oldular ve siz elinizdeki tahvili 101 TL'ye sattınız. Bu tahvilin yılsonundaki faizi değişmez yine 10 TL olur. Tahvilin yeni sahibi tahvili 101 TL'ye aldığı için tahvilin faizi onun için 10 / 100 değil 10 / 101 olur yani yüzder 9,90'a düşmüş olur. Sonuçta ne oldu? Tahvilin fiyatı arttı 100 TL'den 101 TL'ye ama faizi düştü 10 TL den 9,90 TL'ye.

      Sil
    2. ne kadar güzel anlatmışsınız...

      Sil
  3. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  4. 1- borsa konusunda biliyorsunuz işlem yapanların %70'i yurtdışı yerleşikler. bunlar bist'in TL değerinden çok dolar değerine bakıyor. dolar bazında bist 100 endeksi de 25-30 bin arasında uzun vadeli desteğe sahip. endeks buraya geldiğinde risk-reward oranı düştüğünden diğer ekonomik değişkenler ne olursa olsun (savaş, resesyon gibi durumlar hariç) alım gelebiliyor.
    2- yılın ilk çeyreğinde reel döviz kurunda merkez bankasının hesaplama tarzıyla bir önceki yıla göre artış oldu. bu durumun en önemli sebebi euro'nun TL'ye karşı değer kaybı ve enflasyonumuzun yükseliği. reel kurun artması bizim için iyi değil. zaten ilk çeyrekte reel ihracatta oldukça düşük bir artış söz konusu. şimdi euro'nun TL karşısında değer kazanmasıyla birlikte reel kurda bir miktar gerileme olur ve belki ihracata biraz katkı sağlar.
    3- enflasyon konusu parlak görünmüyor. bizdeki gıda fiyatlarına baktığınızda avrupa'daki euro cinsi gıda fiyatlarının TL değeriyle paralel gittiğini görürsünüz. şimdi euro'daki değer artışı gıda tarafının iyileşmesini engelleyecektir.
    4- faiz farkı konusunda işin daha garip tarafı gösterge faiz şubat'tan bu yana artarken, kredi faizlerinin yerinde sayması. geçmiş dönemlerde bu ikisi paralel giderdi. demek ki ekonomi bir hayli zayıf veya kamu bankaları kredi faizleri konusunda siyasi baskı altında olduğu için bu durum tüm bankacılık sistemine yayıldı.
    5- CDS'lerde siyasi belirsizlik payı da var. HDP barajı aşar ve AKP son yerel seçimlerdeki gibi %43 alırsa tek başına iktidar olamıyor.

    YanıtlaSil
  5. Değerli Hocam, yazınız için teşekkürler. Elinize sağlık. Bir sorum olacak. Murat Sağman beğendiğim, takip ettiğim bir ekonomist. ABD hisse senetlerinin 2011 den bu yana % 62 yukarda olduğunu, aralık 1999'da yaşanan internet balonundan sonra yaşanan en uzun süreli yükseliş olduğunu yazmış.Eğer ABD borsalarında(hisse senedi piyasasında) sert bir düşüş yaşanır ise doların güçlenmesi öngörülebilir mi? Gerçekten ABD borsaları ile dolar endeksi arasında ters korelasyon var mı?(geçmişte yaşanmış) Eğer öyle ise, böyle bir durumda dolar endeksinin artması dolayısı ile tl karşısında da doların ciddi oranda değer kazanması beklenmelidir diye düşünüyorum.Sizin görüşünüz nedir? Teşekkürler.Saygılar. CANER İNCE.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ABD'de şimdi de istihdam balonu var. en son açıklanan verilere işgücü verimliliğinde yıllık bazda düşüş var. ama istihdam %2, reel ücretler %1,3 artmış! sağlık ve eğitim hariç tüm sektörlerde gereksiz işe alımlar var. bu anormallik mutlaka düzelecek ve bunun borsalara yansıması olacaktır. borsalar sert bir şekilde düzeltme yerse dolar endeksinde artış kaçınılmaz. ta ki Fed güvercin takılana kadar..

      Sil
    2. Bugün dünyanın her yerinde birçok konuda balon var. ABD ekonomisinde de balonlar var. Buna karşın ikinci çeyrekten itibaren ABD ekonomisinde toparlanma bekliyorum. Ayrıca Fed'in faiz artırımı artık hep masada olacak. Dolaysıyla dolar beklentinize ben de katılıyorum.

      Sil
  6. Hocam emeğinize sağlık her zamanki gibi aydınlatıcı bir yazı olmuş..Bu piyasa koşullarına göre altınla ilgili öngörünüz nedir acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence altın yerine dolara yönelmek daha akıllıca.

      Sil
  7. Hocam elinize sağlık. hocam benim su cümlede kafam karıştı;" Genel olarak baktığımızda faiz yükselişe geçerse yatırımcı borsadan çıkıp tahvile geçmeyi, hisse senedi fiyatları yükselişe faizler düşüşe geçmişse yatırımcı borsadan çıkıp tahvile yatırım yapmayı tercih ediyor." hocam ikinci durumda yatırımcınin borsada kalması gerekmez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kafanızın karışması çok normal çünkü ters yazmışım hemen düzelttim, teşekkür ederim.

      Sil
  8. Hocam dördüncü grafikte gösterge faizinin politika faizini aştığını görülüyor. Bu faiz üzerinde MB'nin bir etkisi var mı yoksa yükseliş salt piyasadan mı kaynaklanıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında MB beklentileri yönetiyor. Gerçekleşenden çok ileriki dönem faizlerin ve dolayısı ile genel fiyat düzeyinin ne olacağı önemli. Bildiğim kadarı ile de politika faizinin etkisini göstermesi için 3-6 aylık dönem geçmesi gerekiyor. Ama gene de tablo MB için bir güven kaybı gösteriyor. Maalesef CDS tablosu da bunu doğruluyor.

      Sil
    2. Gösterge faiz üzerinde MB faizinin dolaylı etkisi var. Yükseliş kurdan kaynaklanıyor.

      Sil
  9. Hocam 1. Paragrafta bir karışıkĺık mı var? Faizler düşüşteyken iskontolu bonoların fiyatı artar. NET present value etkisi ile. Fiyatı artan mala da talep azalır. Ben mi yanlış biliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru biliyorsunuz ama bunlar sonraki etkilerdir. Önce Hazinenin borçlanma faizleri artar sonra bu ikincil piyasaya yansır, sonra tahvile talep artar ve faiz bir miktar düşer. Ama eğer arada kur da artmışsa o zaman son etki ortaya çıkamadan faiz yine artar.

      Sil
  10. hocam merkez bankası borçlanma faizlerinden tamamen sorumlu mudur? yardımcı olur musunuz saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB sadece kendi borç alma ve borç verme faizini düzenler. O faiz banka faizleri, tahvil faizleri üzerinde dolaylı etki yapar.

      Sil
    2. teşekkürler hocam peki borçlanma faizlerini etkileyen faktörler neler olabilir?mesela merkez bankası kredi notlarını düşüremez siyasi istikrarı sağlayamaz bunlar faizi etkiler ama mb bunlardan sorumlu degildir başka hangi faktörler faizi etkiler ve merkez bankası sorumlulugu dışındadır?şimdiden teşekkürler...

      Sil
    3. bir de hocam boorçlanma faizlerinin yükseltilip düşürülmesi ithalat ihracatı nasıl etkiliyor?

      Sil
  11. Sayın hocam, bugün yayınlanan bir haberde gelişmekte olan piyasalardaki mevcut hareketliliğine (ki "çıkış" diye okumal sanırım) şu anda "kriz" olarak tanımlanacak durumda olduğuna değiniliyordu. Bu geçerli ise aslında içinde yaşamakta olduğumuz ve 1990ların Asya Kaplanları furyasına benzer bir dönemim sonuna gelmiş olabilir miyiz? BU büyüme büyüme denen furyanın aslında sürdürülemez olduğu, kredi/borç kökenli bir kalkınma yarışının ancak buna finans sağlayan zümrelerin işine yaradığı ve arkasında balonlarela dolu yarış ekonomileri bırakacağını şimdiden öngörebilir miyiz? Belki bu musibetten bir hayır çıkar ve daha kontrollü ve paylaşımcı bir kalkınma anlayışı egemen olur diye umut edebiliriz belki?

    Saygılar...

    İ.İ.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2010 yılından beri krizin üçüncü aşaması gelişmekte olan ekonomilere sıçraması olacak diye yazıyorum ve bunu kastediyorum. Sanırım o aşamaya geldik.

      Sil
  12. Hocam gazetelerde "altın uçtu gitti" gibi haberler çıkmasına rağmen, altının ons fiyatı 1200 doların altında. Fed faizleri arttırdığında altının fiyatı daha da düşebilir. Böyle haberler yapmaları hiç etik değil. Warren Buffet'in dediği gibi; "Dürüstlük pahalı birşeydir. Ucuz insanlardan beklemeyin.". Ucuz gazetelerden de beklememek lazım demek ki.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Altının uçup gitmesi altından değil doların uçup gitmesinden kaynaklanıyor. Ne var ki medya bu tür başlıkları seviyor.
      Bence bu tür yorumlar için yatırım sahiplerini fazla ciddi olarak dinlememek lazım.

      Sil
    2. Türkiye'de altının TL karşısındaki değer artışını "çin para birimi yuan'da çok sınırlı bir devalüasyon olduğu için altın talebi çin kaynaklı olarak istikrarlı gidiyor ve dolar karşısında çok değer kaybetmiyor. ancak dolar, TL karşısında değer kazandığı için dolardaki artış bire bir altına yansıyor" diye veren ve çok doğru analiz yapan medya kuruluşları da var. bu tarz medyayı takip etmek lazım.

      Sil
  13. Süper bi bilgi çok saolun hocam

    YanıtlaSil
  14. hocam CDS primi verilerini nerden alıyorsunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir alltatki yorumda yanıtı var ama ne yazık ki geçmiş veriler orada da artık çıkmaz oldu.

      Sil
  15. Deutschebank web sitesinde var:

    https://www.dbresearch.com/servlet/reweb2.ReWEB?rwnode=DBR_INTERNET_EN-PROD%24EM&rwobj=CDS.calias&rwsite=DBR_INTERNET_en-PROD

    YanıtlaSil
  16. Hocam Merhaba, genel olarak Para Banka ya da TCMB işleyişiyle ilgili genel bir yazı yazarsanız çok seviniriz. Bu şekilde yazdıklarınız da çok faydalı tabi ki ama genel işleyişi sizin yazınızdan okumak konuya hakim olmak açısından daha etkili olur diye düşünüyorum. Çok teşekkürler!

    YanıtlaSil
  17. Hocam,

    1. Olası bir faiz artırımı seçim öncesi/sonrası doların ateşini alır mı? Nasıl alır?
    2. Kaç puan arttırılırsa ateş durulur?
    3. Faizin geç arttırılmasının da kur üzerinde negatif etkisi yok mu?

    Kişisel yorum: Ülkede en önemli eksik, hala "eğitim reformu". Yapısal reformlara başlamadık, ilerleme yok, kısır döngüdeyiz. Türkiye için orta ve uzun vadede bu kafayla gelecek karanlık.
    Benim yıl sonu kur beklentim 3-3.10.

    Saygılar.
    ng

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1. Doların ateşi yok aslında normal seyrinde gidiyor. Ateşi olanlar gelişmekte olan ekonomi paraları (TL de en başlarda). TCMB faiz artırımında geç kaldı. O nedenle bu aşamada artırmasa daha iyi olur.
      2. 2 ay önce 1 - 2 puan artırsa bayağı yararı olabilirdi.
      3. Ben de onu söylemeye çalıştım yukarıda zaten.
      Eğitim reformu konusunda çok haklısınız ama ne zaman reform diye yola çıksak eskisinden daha kötü bir noktaya geliyoruz.

      Sil
    2. Sevgili Nimetullah Giresunlu arkadaşım, yıl sonu beklentinizi 6,50 - 10,00 TL arası tutarsanız daha isabetli bir karar vermiş olursunuz.

      Sil
  18. hocam şimdi fed faiz artırımında yine çok geç davranırsa yine kriz çıkarsa 2008 kriziyle benzerlik taşır mı koşullar bakımından?saygılar saygıdeğer hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sorunun yanıtını tam olarak Fed bile bilmiyor sanırım. Fed de bu tür bir yeni kriz yaratmaktan korkuyor galiba.

      Sil
  19. kit'lerin merkezin verdiği dövizleri piyasada sattığı ve kuru düşürmeye çalıştığı söyleniyor. doğruysa talimat saraydan gelmiştir muhtemelen. şimdi en geç birkaç gün içinde bu durum merkez bankası bilançosundan anlaşılacaktır. böyle yöntemlerin işe yaraması ne derece mümkündür? şahsen pek işe yaramayacağını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  20. Hocam Türkiye niye hep kronik tasarruf açığı veriyor. Osmanlı'dan bu yana hep dış sermayeye bağımlı kalmışız. Ben bakıyorum Türk insanı çalışkan. Ev, arsa, altın biriktirmeye de meraklı. Ama makro ekonomiye gelince kronik bir tasarruf eksikliği ve dış yatırım ihtiyacı. İskandinav ülkeleri, uzak doğulular bu kısır döngüyü kırmışlar. Var bizde bir tuhaflık da çözemedim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türk insanının çalışkan olduğunu düşünmüyorum. Aksi halde denildiği gibi dış sermayeye bağlı olmazdı ülke. Bahsedilen Iskandinav ve uzak Doğulu ülkeler kanaatkar, bilinçli insanlar. Aylık kazancından daha fazla ücreti olan akıllı telefon kullanan bu kadar fazla insanın yaşadığı bir ülke Türkiye. Tuhaflık yok cehalet ve bilgi yoksunu bir halk var sadece diye düşünüyorum.

      Sil
    2. Ek olarak Türkiye´de calisma hayatinda verimlilik düsük.Öte yandan halkimiz cehaletten bir türlü kurtulamadi.Sene 2015.Hala din istismar edilebiliyor.Önce kafalarin degismesi gerek ki bu bir türlü olamiyor.Mahfi Bey`in gecenlerde yazdigi gibi 1976 dan beri dünyanin 17.ekonomisi olan Türkiye artik 19.

      Sil
    3. Bizim ekonomimiz outsourcing yapıyor. Dünya Markalarının kar marjı düşük işlerini yapmak zorunda kalıyoruz çünkü dünyaya buluş yapıp yüksek katma değerli satacak ürünümüz yok. İhracat ve ithalat arasındaki fark bunu anlatıyor zaten.. Bunun için Kore'nin son 30 yılda yaptığını yapmak gerekiyor. Ezberci eğitim sistemini terk etmemiz lazım. Daha fazla bilim insanlarını gelişmiş ülkelere gönderip onlardaki bilgiyi teknolojiyi ekonomiye entegre etmemiz lazım..

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı