2015'i Nasıl Bilirdiniz?

2015 yılını geride bırakıyoruz. Buradan geriye baktığımızda karmakarışık bir yıl duruyor arkamızda.

Dünyada neler oldu önce ona bir bakalım: (1) Petrol fiyatı düşüşünü sürdürdü. Petrol ihracatçısı ülkelerin gelir kayıpları artmaya başladı. (2) Jeopolitik riskler özellikle ortadoğuda yükseldi. (3) Çin ekonomisi bozulma işaretleri göstermeye devam etti. (4) Emtia fiyatları düştü ve dolayısıyla emtia üreticisi ülkeler zor duruma girdi. (5) Japonya, parasal genişlemeye gittiği halde ekonomisinde bir toparlanma yaratamadı. (6) ABD ekonomisi toparlanmaya devam etti. Fed, yıl bitmeden önce ilk faiz artışını yaptı. (7) Avrupa, bir türlü ekonomik çıkışa geçemedi. Avrupa Merkez Bankası, parasal genişleme başlattı ancak henüz olumlu bir sonuç alınamadı. (8) Rusya ekonomisi, ekonomik ambargonun ve düşen petrol fiyatlarının etkisiyle zayıflamayı sürdürdü. 

Şimdi de Türkiye ekonomisinde yaşananlara bakalım: (1) TCMB, 2015 yılına girerken yüzde 8,25 olan politika faizini Ocak ayında 7,75’e ve Şubat ayında 7,50’ye düşürdü. Gecelik borç alma faizini yüzde 7,50’den 7,25’e, gecelik borç verme faizini de 11,25’den 10,75’e düşürdü. Bir daha da yıl boyunca bu faizleri değiştirmedi. (2) İki kez genel seçim yapıldı. Kasım seçimi sonucunda AKP tek parti olarak iktidarda kalmayı başardı. İkinci seçimden önce kamu harcamalarını ciddi biçimde artıracak sözler verildi. (3) Bütçe açığı son derecede düşük bir oranda (yüzde 1 dolayında) kalmaya devam etti. Yani bütçe disiplini bozulmadı. (4) Cari açık, yükselen kurların, düşen petrol fiyatlarının ithalatta yarattığı gerilemenin ve düşük büyümenin etkisiyle daraldı. (5) 2015 yılında, siyasal iktidarın açıkladığı bir takım programlar söz konusu olsa da, yapısal reformlar alanında bir gelişme olmadı. (6) Enflasyon, TCMB’nin hükümetle birlikte koyduğu yüzde 5’lik hedefin çok üzerinde gerçekleşti. (7) Büyüme, potansiyelin altında gerçekleşti (tahmin.) (8) TL, rezerv paralara karşı ciddi oranda değer kaybetti. (9) TL’nin hızlı değer kaybı, düşük büyüme ile bir araya gelince Türkiye’nin GSYH’sı dolar bazında düştü (muhtemelen 730 – 750 milyar dolayında gerçekleşecek.) Bunun sonucu olarak kişi başına gelir 9.300 – 9.500 dolar aralığına gerileyecek. (10) Türkiye, GSYH ve kişi başına gelir konusundaki bu gelişmeler sonucunda orta gelir tuzağında 5. yılını tamamlamış oluyor. (11) Rusya ile yaşanan uçak düşürme krizinin de etkisiyle ihracatımızda ve turizm gelirlerimizde düşüşler oluşturacak gelişmeler ortaya çıktı.    

Türkiye ekonomisi açısından 2015 yılında en çok tartışılan konuları şöyle sıralamak mümkün: (1) TL’nin değer kaybı. (2) Büyüme oranının düşmesi. (3) İşsizlik oranının yükselmesi. (4) Enflasyonun yüksekliği. (5) TL’nin değer kaybına karşın ihracatın düşmesi. (6) Yüksek faiz sorunu. (7) Hanehalklarının yüksek borç sorunu. (8) Fed’in faiz artışına gitmesinin Türkiye ekonomisini nasıl etkileyeceği. (9) Fed’in faiz artışına Merkez Bankası’nın nasıl bir reaksiyon vereceği. (10) Ortadoğudaki gelişmelerin Türkiye ekonomisini nasıl etkileyeceği.

Özellikle kur ve faiz arasında sıkışıp kalan piyasaların 2016 yılındaki beklentileri, bu iki büyüklüğün oynaklığının ortadan kalkması şeklinde oluşmuş görünüyor. Aşağıdaki grafik, kur ve faiz ilişkisinin 2015 yılını nasıl geçirdiğini ve Merkez Bankası’nın bu ilişkiye nasıl reaksiyon gösterdiğini ortaya koyuyor. Bu grafik, 2016 yılında finansal piyasalarda oluşması beklenen gelişmeler için bir anahtar olabilir.   


Not: GFaiz piyasa faizini temsil etmek üzere aldığımız gösterge faizi, MBF Merkez Bankasının uyguladığı borç verme faizlerini temsil etmek üzere aldığımız (gecelik ve haftalık borç verme faizlerinin verilen miktarlara göre ağırlıklandırılmış ortalamasını gösteren) ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini, USD de Dolar/TL kurunu gösteriyor.

Piyasa faizi ile Dolar kuru arasındaki korelasyon katsayısı 0,95 olarak hesaplanmaktadır (Korelasyon katsayısı bire yaklaştıkça iki değişken arasındaki ilişkinin gücü artmaktadır.) Tablonun ve iki değişken arasındaki 0,95’lik korelasyon katsayısının ortaya koyduğu gerçek çok açıktır: Merkez Bankası faizi nerede tutarsa tutsun piyasa faizi (gösterge faiz), büyük ölçüde, dolar kuruna göre hareket etmektedir.

Bizim gibi büyümesini dış kaynaklara bağlamış ekonomilerde enflasyonun denetimi kurdan, kurun denetimi de faizden geçer. Kur artsın, ekonomi rekabet kazansın istiyorsak enflasyon artışından, enflasyon artmasın diyorsak faiz artışından şikayet edemeyiz. 

Yorumlar

  1. Hocam bitsede gitsek tadında bir yıl ,2016 çok mu iyi olur gelen gideni aratair sanki.
    iyi seneler herkese.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçim yanar içim kanar da .........

      Sil
  2. Hocam bloğunuzdaki yazıları okumayan biri olarak devam etseydim varya,hiçbir şey öğrenmeden mezun olmuş olacaktım. 1 yıldır yazılarınızı okuyorum,sayenizde ekonomiye ilgi duydum.Tabi öncesi de var ama 4 yıldır bu blogda yazıyorsunuz ben sadece 1 yıldır takip ediyorum.Muhasebe öğrenin dediniz muhasebeye ilgim oluştu,hukuk,maliye öğrenin dediniz,siz tavsiyede bulunduğunuz için hemen harekete geçtim ve şimdi sadece ekonomiye değil hukuk,maliye,işletme ve muhasebeye de ilgi duyuyor ve sürekli konuyla alakalı kitaplarını okuyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne mutlu bana. Sizin bu konulara ilginizi uyandırabilmişim. Umarım bütün bunların sonunda çok başarılı olursunuz.

      Sil
    2. Merhaba Mahfi Hocam,

      Yukarıdaki arkadaşa ne yaptıysanız bende ondan rica ediyorum. Ben de bir türlü ekonomiye ısınamadım. Sizin makro ve mikro ekonomi ile kolay ekonomi kitaplarınızı aldım onlarla bir mertebe yakalarım umarım. Üniversitede iken muhasebe ile aram yoktu yine durum aynı.

      30+ larda oynadığım şu yıllarda geç mi kaldım acaba?

      Şimdiden fırsat bulmuşken size ve bu yazıya göz atabilen takipçilerinize sevdiklerinizle mutlu sağlıklı ve başarı dolu bir yıl dilerim.

      Saygılarımla.

      Sil
  3. Hocam analitik olarak çok güzel özetlemişsiniz elinize sağlık,rasyonel düşüncenin ürünleri yazdıklarnız,ekonomideki parametreleri kısa vade ve uzun vadede etkileyen ve etkileyecek önemli değişklikler oldu ve 2016 da özetlediğiniz değişimlerde nasıl gelişmeler olacak?
    Abd faiz artırımı kararları,yıl sonu başkanlık seçimi tahminleri,Pasifik ülkeleri ile yapacağı anlaşmalar,
    Avrupa Birliğinin durumu İngiltere'nin kalıp kalmayacağı kararı,AMB nin genişlemeci para poöitikası durumu,göçmen mülteci durumu ve kararları ?
    Çin'in büyümesinin durumu,emtea fiyatlarındaki etkisi,kendi bölgesindeki ticari ve siyasi ilişkileri,Japonya,Kore ve ABD ile ilişkileri nasıl gelişecek?
    Türkiye'de Güney Doğu daki gelinen son durumun nereye evrimleşeceği,Suriye,Irak,İsrail,Kıbrıs ve Rusya ilşkileri nasıl bir seyir izleyecek?
    Yüksek faiz oranları nedeniyle kar marjları iyice daralmış sanayinin içinde kapanacak duruma gelmiş işletmelerin durumu,umudunu Arap Körfez ülkelerine bağlamış konut sektörünün arz ve talep durumu,ekonomiyi büyütme görevini mecburen üstlenmiş olan kamu sektörü alt yapı harcamaları yatırımlarının finansmanı,bankacılık sektöründe yaşanabilecek konsolidasyon ve el değiştirmelerin durumu
    Asgari ücrette yaşanacak gelişmeler ve ekonomiye etkisi
    Hukukta yaşanacak durumlar.Yurt içinde ve yurt dışındaki yatırımcılarda oluşabilecek güven beklenti durumu.
    Hocam o kadar çok değişken ve belirlenmesi zor etkenler var ki burada saymadığım belki de hiç gündemde olmayan bir konu bile bir anda çıkabilir?
    Karar vericilerin kafaları karışık kafanız karışınca ne yaparsınız durursunuz paralize olursunuz.
    2016 bu anlamda çok zor bir yıl olavak sanırım.Sizin tahminlerinizimerakediyorum,rasyonel düşünce ne diyor?
    Saygılar.


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Geçen hafta eski MB yardımcısı şimdiki İzmir milletvekili İbrahim Turhan'ın Habertürk kanalında yaptığı yorumu kısaca özetlemek istiyorum.
      Söylediğine göre 2016 yılı içinde ekonomide kırılma yaşanacak ve Türkiye pozitif ayrışacak.
      Kırılmanın sebebini kurbağa örneğiyle verdi. 1929 ve 1973 krizlerinde kurbağayı kaynar suyun içine attılar, şok etkisi yarattı. Bugünkü durumda kurbağa soğuk suyun içinde ocağın altını açtılar, kurbağa haşlandığının farkında değil. Konunun detayına vakit bittiği için giremediler, devamını anlatmak için bu haftaya sözleştiler.

      Resmin geneline bakınca haklı gözüküyor. Neden?

      Dünya 1929'daki burhandan 2.Dünya Savaşı sayesinde çıkmıştı. 1970'lerde durgunluktan da elektronik ve bilgisayar teknolojisi sayesinde çıktı. Bugün de buna benzer bir duruma yaklaşıyoruz. Dünya'nın en büyük ikinci ekonomisi Çin'de ihracat çok düştü devalüasyonun eşiğindeler. En büyük üçüncü ekonomi olan Japonya devalüasyon yaptı durgunluktan çıkamadı. Amerika da krizin etkilerini dünyayı paraya boğarak yavaşlatmaya çalıştı.

      Talep artmıyor, görünen o ki bu durgunluktan çıkmak için ya savaş ya da teknolojik sıçrama lazım.
      Yine İbrahim Turhan zannedersem NTV yayının da Mahfi hocamızla yaptığı Nisan ayındaki söyleşisinde (yanlışım varsa düzeltim hocam) yaşanacak teknolojik sıçramayı bu defa yakalayabilirsek geleceğin büyük ekonomik gücü olabileceğimizi söylemişti.

      Bu da doğru çünkü geçmişte İngiltere dünyanın süper gücüyken sanayi devriminde geç kaldı ve ekonomik avantajını yitirdi. Fransa için de aynısı geçerli. Yine 1970'lerde Japonya ve Çin'in adı yoktu. Teknoloji atılımlarıyla bugün dünyayı sallıyorlar.

      Geleceğin teknolojisinin ne olacağı tartışılır. Elektrikli otomobil olabilir, quantum işlemciler olabilir, bor teknolojisi olabilir vs...

      Konunun sevindirici tarafı şu ki, artık eskisi gibi gaflet içerisinde değiliz. Yöneticilerimiz üstünlüklerimizin ve fırsatlarımızın farkındalar, tehditleri ve zayıf yönlerimizi biliyorlar.

      2016 dünyada çalkantılı geçecek gibi görünüyor. Kurbağa ölmeden önce doğru pozisyonu alabilirsek gelecek için umutla bakabiliriz

      Sil
    2. İngiltere, sanayi devriminin doğduğu ve tüm dünyaya yayıldığı yerdir. Bu nedenle geç kalmış olması doğru değil. Sadece imparatorluk tüm dünyaya yayıldığı için yönetilmesi ve savunması çok zor ve masraflı bir hal aldı. İngiltere'nin 20.yy'da görece düşen öneminin tek nedeni Amerika'nın çıkışıdır ki aslında her ikisinin de nedeni Avrupa'nın üstüste iki kez yıkılıp baştan yapılması gerekliliğidir. ABD yıkılmaktan uzak kalınca süper oldu.

      Bor konusunda da çok gereksiz ümitleniyoruz gibime geliyor. DÜnyada kimse %75-80'i tek bir ülkede bulunan bir mala kendini bağlamak istemez. Bu mecbursa da o üründen payını ister. Yani dünya bor tabanlı bit teknolojinin kaçınılmaz olduğuna karar verirse bile bugünkü petrol şirketleri gelip o bor'u kendileri çıkarmak isterler. Kapitalizm böyle işliyor. Ya çıkaracaksın ama işlemeyeceksin ya da işleyeceksin ama satmayacaksın. Mevcut efendiler pay almadan hatta kontrolü elde tutmadan o iş olmaz. Yani öyle bir şey olursa geleceğin Suudi Arabistan'ı olabiliriz belki ama Amerikası Fransası olamayız.

      İ.İ.

      Sil
    3. Bu kadar net hata noksan kalemi olan bir ulkeden umut beklemeyin arkadaslar. Net hata noksan demek, ulkenin ekonomi yonetimini baskalarina devrettiniz demektir. Eger net hata noksan kalemleri olmasa idi, simdi dolar 4 tl olmustu. Tokezlemistik ve toparlanma yollari ariyorduk. Mecburen reformlari yapiyorduk. Yoneticileri ince eleyip sik dokuyorduk. Ama Katar'dan mi, Suudi'lerden mi yoksa ABD'den mi Israil'den mi geliyor belli belirsiz bir para giriyor ekonomiye, sorun ne belli olmadan gun geciyor. O para getirenlerle terslestiginiz anda gercekle yuz yuze geleceksiniz. Iste o zaman onumuze bakacagiz, ekonomi ve yonetim seffaflasana kadar sagliginiza dikkat edin, kendinizi fazla uzmemeye calisin. Sonrasinda cok isimiz var cunku.

      Sil
    4. Buluş yapmayan, yenilik icat etmeyen ve onu dünya çapında pazarlayamayan bir ekonominin pozitif ayrışması kısa süreli olur. Türkiye, buluş yapacak, yenilik getirecek ve bunları geliştirecek insanları yetiştirmediği sürece (ki bu eğitim sistemiyle bu tümüyle tesadüflere kalmış bir olaydır) pozitif ayrışamaz, bir dünya gücü olamaz.
      Önce ifade özgürlüğü olacak. Ki o düşüncenin ufkunu açacak. Oradan insanlar hayal kurmayı ve bu dünya için bir şeyler yapmayı düşünüp planlayacak. Sonra ülke pozitif ayrışacak. Yoksa bir iki finans kaleminde işlerin iyi gitmesi ve yabancı parasının gelip burada AVM yatırımına ortak olması ya da yabancının markasını dönüştürüp yerli otomobil yapmayla gelişmiş ülke olunmaz.

      Sil
    5. Adsız27 Aralık 2015 12:48'a: Yazınıza çok güldüm :)
      "...artık eskisi gibi gaflet içerisinde değiliz. Yöneticilerimiz üstünlüklerimizin ve fırsatlarımızın farkındalar, tehditleri ve zayıf yönlerimizi biliyorlar." ile ne demek istediniz galiba? Bence siz Türkiye'de değil, farklı bir ülkede yaşıyorsunuz. Ya da yaşananları göremeyip, siyasilerin konuştuklarına göre bu ülkeyi analiz ediyorusunuz.

      Hafta sonu mülteci sorunu ile toplantı sonrası görüntüleri gördüm, Başbakan neşeli neşeli millete sarılıp öpüyordu. Herhalde mülteci başına alacağımız destek konusunda pazarlıklar iyi geçti. Nelere muhtacız,,,,

      Sil
  4. farazi bir örnek üzerinden gidersek katma değer ile hesaplanan GSYH'da örneğin;fırında 1 tl ye satılan ve nihai mal olan simiti, bakkal tekrardan alıp üzerine yaptığı hizmetin karşılığı olarak kar marjı koyup 1.25 tl satsa aradaki 0.25 tl ilk katma değer GSYH hesaplarına dahil edilmektedir.
    Peki nihai mal olan simidi bakkaldan kar amacıyla satmak üzere sokak simitçisi alsaydı ve o da 1.25 tl ye alıp 1.50 tl ye satsa aradaki 0.25 tl katma değer olarak değerlendirilip GSYH hesaplarına dahil edilir mi?
    Yoksa bakkaldan o simidi alan satıcının yaptığı işi 2. El satış gibi değerlendirip hesaplara dahil etmezmiyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki de şu şekilde düşünmek gerekir; İstatistik kurumları o ülkenin GSYH'nı hesap ederler. Ortaya koydukları sonuç ise, tam anlamıyla o ülkenin GSYH değil, ona yakın seyretmeye çalışan bir sonucudur. Yüzde yüz doğrulukta bir GSYH hesap edebilmek imkansız gibi bir şey.

      Eğer katma değer, ilgili dönemde üretilen mal ve hizmetin son alıcıya yapılan satışından hesap ediliyorsa, evet simitçinin satışı GSYH hesaplarına dahil edilebilir. Ama ilgili kurum hesaplarına bu satışı dahil etmiyor olabilir.

      Sil
  5. hocam ellerinize sağlık. 2015 yılını çok iyi bir şekilde özetlemişsiniz.yarıyıl tatili yaklaşırken biz iktisat öğrencileri için okuma listesi yayınlarsanız sevinirim.

    YanıtlaSil
  6. hocam 2015 yılını çok güzel özetlemişsiniz, teşekkür ederim. hocam sizden ricam biz iktisat talebelerini yarıyıl yaklaşırken bir okuma listesi yayınlamanız.şimdiden teşekkürler

    YanıtlaSil
  7. hocam meraba.. yukarıdaki grafikte gösterge faiz ile kurlar aynı seviyede hareket ediyor. Bizim iktisatta öğrendiğimiz faiz artışının ülkeye sermaye çekmesi dövizi bollaştırıp kuru aşağıya çekmesi burada ise tam tersi bi durum var aynı seviyede hareket ediyorlar. Bunun sebebi ülkemizin risk seviyesinin yüksek olması mı ve ülke riski normale dönse normalde olması gereken meydana gelir mi? İkinci sorum ise MB faizlerinin neredeyse kurlar üzerinde hiç etkisi yok görünüyor piyasa faizi ile ise yapışık gidiyorlar bu neden kaynaklanıyor?
    SAYGILAR HOCAM...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) İktisatta öğrendikleriniz doğru. Yani faiz artışı, ülkeye yabancı sermaye girişini artırır, bu da dövizi bollaştırır ve kurları düşürür. Burada olan ise faiz artışının öncülüğü değil. Faiz düşük kaldığı için döviz dışarı çıkıyor, döviz azalınca kurlar yükseliyor ve faiz de ister istemez buna eşlik edip yükseliyor. Yani burada faiz artışı sürükleyici unsur değil, izleyici unsur.
      (2) MB, faizi düşük tuttuğu, artıramadığı için piyasa faizi (1) deki etkiyle kurun peşinden sürükleniyor. Sizin dediğinizin olması için MB'nin faizi artırıp faizi kuru peşinden sürükleyecek ve aşağıya döndürecek etki yaratması lazım.

      Sil
  8. Hocam yuksek faizden neyi kastetiniz tam anlayamadim? (6) Yüksek faiz sorunu. biraz acar misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Enflasyonun yüksekliğinin yarattığı yüksek faiz yatırım için engel oluşturuyor onu kastettim.

      Sil
  9. Siyasi ve sosyolojik olarak acı dolu bir yıl oldu ama ekonomik yönden ülkemiz muazzam bir yıl geçirdi.

    2015 harikaydı.

    'FED faiz arttırınca Türkiye batar' diyenlerin yelkenleri söndü!

    Ekonomik büyümemiz %4'lere dayandı ve artış sürüyor!

    Bütün bunlar cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın ve AK PARTİ'mizin 'dik duran ama dikleşmeyen' vakurluğu sayesinde oldu! Bunu görmüyorsunuz çünkü sizi kandıranların tarafındasınız ve kandırıldığınızın farkında değilsiniz!

    Bütün bu 'gerçekleri' görmek istemeyenlerin kafalarına ne dank etmeli ki hata içinde olduklarını anlasınlar!

    Sizlere üzülüyoruz!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Alttaki yorumla bu yorumu bir araya getirince bu arkadaşların yalpalarken gelip de düz giden kişiye çarptıklarını göreceksiniz. Birisi sağdan gelip, diğeri soldan gelip çarpıyor.

      Sil
    2. Mahfi hocam, takim tutar gibi parti tutan adama nasil laf anlatacaksiniz.
      Bu adamlar ne yiyor, ne iciyor da bu kafaya, fanatiklige geliyorlar. Insan gercekten hayret ediyor.
      Orta cagin adam taslayan arabindan, engizisyon meraklisi ispanyolundan bir farki yok bu mantalitenin.

      Sil
    3. Ben bu ikisinin aynı kişi olduğundan şüpheleniyorum sayın hocam.

      Sil
    4. nasıl oluyor bu dik durup diklenmemek ? sildenafil almış mı almamış mı, açıklama gerek

      Sil
    5. Adsiz 18:25, bunlarin suclusu hep Turk Futbolu'dur. Turk Futbol'u o kadar can sIkici hale geldi ki, bunlar da ne yapsin eglenceyi siyasette arar oldular. Bir an once Turk futbolunun icinde bulundugu sorunlardan arinip eglenceli bir hal almasi lazim ki su kuru kalabalik esas uzmanlik alanina geri donsun.

      Sil
  10. Kimsenin kimseye taptığı filan yok. Emperyalizme başkaldırana saygı duymak tapmak demek değildir. diye yazmışsınız twitterda.

    Sizin gibi kapitalizmi savunan bir iktisatçıdan da bunu duymak ilginç!

    Sanki sosyalizmin, komünizmin, faşizmin uyguladığı emperyalizmden haberiniz varmış da,
    Kapitalizmin dünyayı yüzyıllardır kana buladığı emperyalizmden haberiniz yokmuş gibi bir tavır takınmanız ne acı!

    Daha da acısı, twitterda cevap yazdığınız kişi ise hükümetin peşinde giden bir şahıs!

    Che kimlere kaldı!
    Atatürk kimlere kaldı!
    Kapitalizmi eleştirmek kimlere kaldı!
    Emperyalizmi eleştirmek kimlere kaldı!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Ben kapitalizmi savunmam. Hakkımda bölümünü okursanız benim düşüncemin kendine özgü bir sentez olduğunu görürsünüz. Körü körüne ne bir şeyi savunurum ne de bir şeyin peşine takılırım.
      (2) Twitterda yazdığımdan çıkardığınız sonuç bu konulardan bilginiz değil de duyumlarınız olduğu yolunda izlenimler bırakmaktadır.
      (3) Her isteyen Che'yi de Atatürk'ü de savunabilir. Bu, kimsenin tekelinde olan bir şey değildir.
      (4) Eleştiri yapmak da kimsenin tekelinde değildir. Kapitalizmin iyi yönü de vardır kötü yönleri de . Ben mesela piyasa sistemini (başıboş bırakılmamak kaydıyla) savunurum ama emperyalizmi sonuna kadar eleştiririm. Ayrıca sistemi yaşatmak için faşizme sapılmışsa onu da sonuna kadar eleştiririm.
      (5) Size mi kalacaktı yani bunlar?

      Sil
  11. Hocam Frederich Mishkin hakkında düşünceleriniz nelerdir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Görüşlerini beğenirim ve okurum.

      Sil
    2. 2008krizinde payı olanlardan biri midir sizce?

      Sil
    3. 2008'e kadar Fed üyeliği yapmış olması onun bu krizin temellerinde sanki katkısı olduğu izlenimi yaratıyor olsa da 2008'de istifa ederek ayrılmış olması da sanki kurulla anlaşmazlık içinde olduğu izlenimi veriyor. Karışık bir durum.

      Sil
  12. Hocam merhaba bugün Mikroekonomi kitabınızı aldım emeğinize sağlık herşeyi çok net ve duru anlatmış ve açıklamışsınız emeğinize sağlık çok çok teşekkürler...

    YanıtlaSil
  13. Hocam hiç ahtapot, penguen ve balina yediniz mi?

    Önerir misiniz? Penguen ve balina katliamına karşısınızdır ama ahtapotun iyisini İstanbul'da bulmak mümkün mü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özel soruları artık yanıtlamıyorum.

      Sil
    2. Ama hocam niye kızdınız? Kötü bir soru sormadım ki?

      Sil
  14. Toplam Talep Modelinde "fiyat düşerse y daha az artar"durumunu kaç farklı şekilde açıklayabiliriz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Makroekonomi çalışmakta yarar var.

      Sil
    2. Talebin fiyat esnekliğiyle, bütüncül talep eğrisinin nasıl konumlandığıyla bunu açıklsyabilirsin. Eline kalem kağıt alip eğimleri farkli olan talep eğrilerini çizip, kaydirmani öneririm.

      Sil
  15. Mağfi hocam, gözünüzü sevim şu konu yorumlarına filtre uygulayın. Tamam eleştirinin her türüne açık şekilde onaylayıp hatta cevap veriyorsunuz
    AMA LÜTFEN artık içinde
    -propaganda niteliğinde parti adı geçen mesajlara onay vermeyin !
    Lütfen bu tarz yorumlardan ve tartışmalardan sıkıldık.
    Yazılarınız ve sorularımıza cevaplarınız ve harcadığınız emek bizim için çok değerli ve bu tarz gereksiz propagandalarla gölge düşsün istemiyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yorumumda isminizi yanlış yazmışım özür dilerim.

      Sil
    2. Filtreyi çok sınırlı olarak hakaret içeren yorumlara uyguluyorum.

      Sil
  16. Hocam,Tanzimat reformlarını anlatan ingilizce bir kaynak gördüm.Öylesine köklü bir modernleşmeci batıcı dönüşüm ki Cumhuriyet reformları bunun yanında kumsalda bir toz tanesi.Tanzimat İcebergin kendisi Cumhuriyet reformları ise ancak pastanın kreması gibi yüzeysel bir şey gibi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O kaynağı biz de rica etsek? Teşekkürler.

      Sil
    2. Tanzimat, iyi niyetli bir girişim de olsa Cumhuriyet ile kıyaslanamayacak kadar zayıf ve yüzeysel bir harekettir. Cumhuriyet, Türkiye için, geri kalmış bir toplumu dönüştürme eylemidir. Yalnızca kadına tanınan haklara bile baksanız bunu net bir biçimde görebilirsiniz.

      Sil
  17. Hocam merhaba güzel bir Özet olmuş . Sorum şu; " Kur artsın, ekonomi rekabet kazansın istiyorsak enflasyon artışından, enflasyon artmasın diyorsak faiz artışından şikayet edemeyiz. " ifadesini alabilirmisiniz ? Kur artışı rekabet ilişkisi enflasyon artışı veya faiz artışı enflasyon artmaması gibi..

    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. TL değer kaybedince (özellikle Euroya karşı) ihracat artar biliyorsunuz. İhracatçı da daima bunu ister ve destekler. Ne var ki TL değer kaybedip kur artınca ithalat pahalı hale gelir ve içeride fiyatlar artar (çünkü üretimimizin önemli bir bölümü ithal girdilerle yapılıyor.) Bu durumda enflasyon artar ve bu kez sanayici, üretici enflasyondan şikayete başlar. Onu da önlemenin yolu faiz artışıdır. Yani bunlar hep birbiriyle iç içe ve çelişkili ilişkilerdir. Birisini istersek ötekinin olması kaçınılmazdır.

      Sil
  18. Ufak bir ekleme de ben yapayim sevgili Mahfi hocam 2015 icin..

    Nobel Ekonomi Ödülü eşitsizlik, tüketim ve refah konularında çalışmalar yapan İskoç asıllı bilimadamı Angus Deaton'a verildi.

    2015 Nobel Kimya ödülünü Türk bilim insanı Prof. Dr. Aziz Sancar, Tomas Lindahl ve Paul Modrich aldı.

    Aziz hocamizi basarilarindan dolayi da burada ayrica kutluyorum..

    YanıtlaSil
  19. Hocam dolar mı yoksa piyasa faizi mi bağımlı değişken?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB faizini değiştirmediği sürece piyasa faizi bağımlı değişken. MB faizi değiştirir de piyasa faizini etkilerse dolar bağımlı değişken olabilir.

      Sil
  20. Hocam büyük çaplı özelleştirmeleri de toplam planlanan harcama kalemi içerisine alabiliyor muyuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özelleştirme kamu kesimi açısından gelir kalemidir.

      Sil
  21. Hocam hazine müsteşarlığı uzman yardımcılığı mülakatına gireceğim özellikle önerebileceğiniz bir kaynak var mı? Yardımcı olursanız sevinirim. Saygılarımla,

    YanıtlaSil
  22. Mahfi hocam hakkınız zor ödenir sayenizde okulda okutulan kitaplara sıkışıp kalmaktan ve onca şeyi sınavlarda sorulan sorulara cevap vermek için öğrenmekten başka bir de böyle gerçek hayatta olup bitenden haberdar oluyoruz dahası öğrendiklerimizin ne işe yaradığını ne anlama geldiğini görüyoruz. Sizin tabirinizle okul için değil hayat için öğreniyoruz burada. Teşekkürler. İyi ki varsınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. Katkım oluyorsa ne mutlu.

      Sil
  23. Hocam makroiktisat kitaplarında para piyasasında denge faiz oranının para arzı ile para talebinin kesiştiği noktada oluştuğu bu gibi denge noktalarının da LM eğrisini oluşturduğu anlatılır. Denge faiz oranını değiştirmek isteyen bir merkez bankasının ise para arzını artırması ya da azaltması gerektği söylenir. Ancak sanıyorum ki merkez bankaları günümüzde artık faizi para arzını artırarak değil de doğrudan faiz oranını ilan ederek kontrol ediyorlar ve para politikasını genellikle bu çerçevede yürütüyorlar. Bu noktada IS LM analizi günümüz para politikası ve ekonominin genel dengesini açıklamada sizce de biraz yetersiz kalmıyor mu bu eksikliği gidermek için geliştirilmiş yeni bir model var mı eğer var ise bir yazınızı bu modeli anlatmak için ayırmanız mümkün mü? Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu açıklamak için ayrı bir model yok. Ama IS LM modeli üzerinden konu açıklanabilir. MB'nın dikey eksen üzerinde etkili olduğu bir durumu düşünerek yaklaşın konuya.

      Sil
    2. Merkez bankalari finansal piyasalarin gelişimiyle, değişik para arzi tanimlarinin istikrarsizliğindan dolayi faiz hedefini hedef almaya başladı. Bunun için makro iktisat kitaplarinda faiz hedefi konularini inceleyebilirsiniz. Para teorisi kitaplarida olabilir.

      Sil
  24. Hocam piyasa faizi döviz hareketine göre belirleniyorsa(0,95 korelasyon çok ciddi çünkü) MB nin piyasa üzerinde bir etkisi kalmamış diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diyemeyiz çünkü MB faizini artırsa bu ilişki farklı şekil alabilir.

      Sil
  25. Hocam Merhabalar,
    Bu yazınızı okuyunca öğrencilerime ödev olarak verilebilecek, kongrelerde sunulabilecek en az 3 tane konu tespit ettim. Akademik hayat olan katkılarınızdan dolayı teşekkür ediyoruz. Bir konu ancak bu kadar güzel ve öz biçimde açıklanabilirdi. Elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  26. Yazıların güzel ve faydalı olmasını belirtmeme gerek yok ancak yorumlar da fena değil. Hem yazıyı hem de yorumları okuyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten yorumlarla birleşince yazılar çok daha anlamlı hale geliyor.

      Sil
  27. hocam sigara birakma konusunda bir iki tecrubenizi paylasir misiniz. gercek manada amme hizmeti olacak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sigarayı bırakma yöntemim burada:
      http://www.radikal.com.tr/yazarlar/mahfi-egilmez/diyet-spor-ve-sigara-745359/
      2002 yılında bıraktım demek ki 13 yıl olmuş.

      Sil
  28. Hocam bugün mevduata %14.15 aldım azıcık bilanço etkisi de buna dahil olsa da piyasa kendi faizini oluşturuyor...2009 dan beri görmedim bu oranları MB bunu baskılayarak günü kurtarıyor sadece...biz gelişmekte olan bir ülkeyiz gelişmiş değil aşağıda biri demiş ya %4 büyümüşüz sevinmiş harcama ile özelikle kamu harcaması ile(ki büyüme düşük gelmesin diye bilerek yapıldığını düşünüyorum bunun)bir yere varamayız...gelişmekte olan ülkelerde zaten %2-4 arası büyüyor sıcak para %3-4 büyüyen bizim gibi ülkeye bunca soruna rağmen niye gelsin...
    Size sormak istediğim MB döviz rezervlerinde bir haftada eksilen yaklaşık 3 milyar dolara ne oldu acaba bu paraya?Nerede kullandılar?Saygılar sunarım...

    YanıtlaSil
  29. Hocam, sizi bu sene yüksek lisans hocamin tavsiyesi üzerine takip etmeye başladım. Yazılarınızı ilgiyle ve beğeniyle okuyorum. Teoride kaldığını düşündüğüm konulara sade, anlasilabilir bir dil ile bizlere aktariyorsunuz cok tesekkur ederiz. Ilaveten kurum sınavlarına hazırlanan biri olarak yazılarınız çok faydalı... Iyiki varsınız degerli hocam...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?