Düşünmek ile Başkaldırmak Arasında
‘Düşünüyorum o halde varım’ Fransız filozofu Rene
Descartes’in (1596 – 1650) Metod Üzerine Söylev (1637) adlı kitabında yer alan
sözüdür. Bu kitap ve özellikle de bu söz rasyonalizmin temel taşı olarak kabul
edilir.
Descartes’den yaklaşık üç yüzyıl sonra bir başka Fransız
filozofu Albert Camus (1913 – 1960) Başkaldıran İnsan (1951) adlı kitabında bu
sözü ‘Başkaldırıyorum o halde varım’ biçimine dönüştürmüştür.
Camus, “kimdir başkaldıran insan?” diye sorar ve bu soruyu
“hayır diyebilen kişi” diye yanıtlar.
Başkaldırmak, düşünmekten sonraki aşamadır. Yani insan önce
düşünecek sonra başkaldıracaktır. Bir insanın düşünmeden başkaldırabilmesi söz
konusu değildir. Öyleyse başkaldırı, düşünmekten daha ileri bir aşamayı temsil
eder.
Düşünme yeteneği elinden alınan insan başkaldıramaz.
İnsanların düşünme yeteneğinin ellerinden alınması, onların
yanlış yöne yönlendirilmesiyle, bu da büyük ölçüde yanlış eğitimle olur.
Albert Camus, diktatörlüğün her türüne karşıydı. Bu karşı
çıkış yalnızca sözde değil eylemde de vardı. Faşizme karşı savaşan yer altı
örgütlerinde çalıştı. O zamanlar Fransız sosyalistleriyle birlikteydi. Zaman
içinde Stalin’in uygulamalarına da başkaldırdı. Bunun da faşizmden farklı
olmadığını savundu ve ‘Başkaldıran İnsan’ kitabını o sıralarda yazdı. Sartre
ile yollarının ayrılması da o sıralarda oldu. Çünkü Sartre her şeye karşın Rusya’daki
sosyalizmi savunmaya devam ediyordu.
Uzun evrim döneminin sonunda hominidler grubundan birlikte
gelen insan ile maymunun yolları ayrıldığında insanı farklı kılan şey düşünmeyi
başkaldırmaya kadar ilerletebilmiş olmasıdır. İnsan, mantığına aykırı gelen
şeylere başkaldırma ayrıcalığına ulaşmış olmasına karşın bazen düşünme yeteneği
sekteye uğrayabiliyor ve başkaldırma ayrıcalığını yitirebiliyor. Üstelik çoğu
kez, bunun kültür düzeyiyle de ilgisi bulunmuyor. Aksi olsa Almanya’da Hitler,
İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franko, Rusya’da Stalin iktidara gelebilir
miydi? Neyse ki insanın bu tür bir düşünce bulanıklığı uzun sürmüyor. Bir gün, düşünce
bulanıklığından sıyrılıp yeniden başkaldırıya kadar ilerlemeyi
başarabiliyor.
İnsanı güçlü kılan şey gerektiğinde düşünmek ile
başkaldırmak arasındaki köprüyü geçebilmesidir. Kendisine zorla kabul
ettirilenlere başkaldırıp bu köprüden geçenler özgürlük havasını koklarken düşünce
bulanıklığından çıkamayıp biat kültürüne esir düşenler her şeye baş eğmeye
devam ederler.
Hocam selamlar elinize sağlık. Konu dışı olacak ama beni size 2 sorum var.
YanıtlaSil1- Bu SWAP ve LIBOR piyasası hakkında ne düşünüyorsunuz ve Türkiyedeki bankaların SWAP uygulaması sizce daha mı mantıklı?
2- Avrupada enflasyon isteniyor ancak istenilen enflasyon o kadar kolay olmuyor. Avrupaya yapılan turistik ziyaretler, yatırımlar vs.. bunlar nasıl enflasyon yaratmıyor?
Şimdiden teşekkür ederim. İyi pazarlar
1. Bu iki gösterge diğer finansal işlemler kadar fazla bilinmiyor ve dolayısıyla bunlarla ilgili piyasa olayları da fazla izlenmiyor. Ama ikisi de çok önemli. Her zaman değilse de swap uygulaması bazen çok mantıklı olur.
Sil2. Avrupa'da iç talep kısıtlı olduğu için fiyatlar artmıyor.
Bir ekonomist ,sosyal yönünü bu kadar güzel gösterebilir , teşekkürler hocam .Paylaşımlarınızın devamını diliyorum .
YanıtlaSilMahfi Hocam .Bir numarasınız.Sizi okumak insani değerleri hissettiriyor.
YanıtlaSilEstağfurullah.
SilHocam ekonomi dışında özellikle eğitim ve felsefe konusundaki yazılarınız enfes. Bu ülkenin, insanlığın ihtiyacı olan diğerlere sahip, başkaldırabilen az da olsa bir kesim var ülkemizde de, dünyada da. Bu ileremeci insanlar umudumuzu koruyan. Lütfen bu konulardaki yazılarınızı devam ediniz. Çok ihtiyacımız var.
YanıtlaSilSevgilerle.
Teşekkür ederim.
SilElinize sağlık. Yaşama şevkimi canlı tutan insanlardan birisiniz. Teşekkürler
YanıtlaSilNe mutlu bana, sağolun.
SilHocam,kaleminize sağlık.Çok güzel yazı olmuş.Müsadenizle paylaşacağım.Teşekkür ederim.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim, müsaade sizindir.
SilHocam herhangi bir ücret beklemeden bizlere yaptığınız bu katkılar için ne kadar teşekkür etsek azdır diye düşünüyorum. Selamlar...
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilSizi takip etmenin esaslı bir sebebi de entelektüel birikiminiz.kaleminize sağlık hocam.
YanıtlaSilÇok teşekkürler.
SilHocam iyi ki varsınız,gerçek bir bilim insanısınız.
YanıtlaSilSaygılarımla
Sağolun.
SilHocam inanın son 4 yılda ki en büyük hatam; bu siteyi keşfedememiş olmak....
YanıtlaSilBilgiyi paylaştığınız için teşekkürler...
Çok teşekkürler.
SilHocam anladığım kadarıyla evrim teorisinin doğru olduğunu düşünüyorsunuz. Ben hâlâ detaylarındayım, bazı sorularıma cevap veremiyor.Evrimin kesinlikle var olduğunu,fakat evrim teorisinin ise uzun zaman sonra yapılan bilimsel çalışmalar sonucu daha farklı hale geleceğini düşünüyorum.Açıkçası günümüzdeki evrim teorisinin(özellikle ilk canlılar ile ilgili olan kısımları) doğru olmadığını düşünüyorum...
YanıtlaSilEvrim teorisi, birçok eksikleri olmasına karşın mevcut durumu en iyi açıklayan yaklaşım olarak görünüyor. Her bilimsel teori gibi gelişmeye, tartışmaya açık olması belki de en iyi yanı.
SilSaat 14:22 'de yazan Adsız Bey, evrim kuramını hangi kaynaklardan ne kadar incelediniz de yetersiz buldunuz.
SilHer gün yenileri yapılan binlerce bilimsel çalışmayla evrim kuramı doğrulanmakta ve ayrıntıları geliştirilmektedir.Hangi kaynakları incelediğinizi yazarsanız belki size başka kimi kaynaklar da önerebilirim.
Evrimin İkonları kitabını okuyun, kafanızda soru işareti kalmayacaktır.
SilHocam 2 yıllık ekonomi öğrencisiyim ve sizi takip etmesem bu kadar sevmezdim.Çok güzel tespitler,her zaman .İyi günler
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Ekonominin yanına başka birikimler de eklemeye çalışın.
Silİnsan dışındaki hayvanların düşünemediği yaygın bir yanlış inançtır.Nat Geo Wild veya Discovery gibi kanallarda bir kurt grubunun hedeflerindeki hayvan sürüsünün konumunu 100 km karelik bir alanda bulmak için nasıl teknikler uyguladıklarını görünce şaşıp kaldım.Memeliler tıpkı insan gibi neocortex içeren gelişmiş beyne sahip ama beyinleri tabiiki insanın kat kat gerisinde.Kuşlar ve Sürüngenler daha geri beyinlere sahipler.
YanıtlaSilBu dedikleriniz doğru. Özellikle kargaların zekasıyla ilgili olağanüstü gözlem ve deneyler var. Ne var ki bunlar benim kastettiğim anlamda düşünce değil daha çok içgüdüye dayalı zeka ve örgütlenme örnekleri. Düşünce bunlardan çok farklı bir şeydir biliyorsunuz.
Silİnsan dışındaki canlıların, yiyecek ve eş bulmak için beyinlerini kullandıkları doğrudur. Ancak gelişimleri sürecinde yarattıkları değerleri kümeleyemedikleri bu nedenle de kültür birikimleri olmadığı için düşünsel açıdan gelişme gösterememişlerdir.Yani öğrendikleri bireysellikten öte değildir.
SilTanrı neden birbirlerini vahşice öldürüp yiyen varlıklar yarattı,doğaötesi sınırsız zekaya sahip bir zeka daha iyisini yapamıyor mu?
YanıtlaSilMahfi Hoca acaba deist mi,agnostik mi yoksa... :)
YanıtlaSilBen gruplandırılmayı sevmiyorum.
SilPeki hocam:
Sil'Gezi'ci misiniz?
Mahfi hoca çok iyi gezer. Blogta gezilerim diye bir bölüm de var girin okuyun tavsiye ederim xd
SilÇok beğendim bunu. ::))
SilDikkat ederseniz, 'gezici' diye yazılmadı yukarıda. "'Gezi'ci" olarak yazıldı! Sorulan sorunun ne olduğu ortada!
SilEvet hocam, 'gezi'ci misiniz?
Bu yazımda yanıtı var: http://www.mahfiegilmez.com/2013/06/capuling.html
SilYazık mizah anlayışı da yok; o kadar gruplandırmalara, ötekileştirmelere, tehdit olarak görmelere odaklanmış ki gülmeyi unutmuş arkadaş inatla cevap arıyor.
SilHocam sizi bu yüzden seviyoruz. Ne tam kapitalizm savunucusu nede sosyalizm savunucusunuz. Doğru gördüğünüz ne varsa ona yazıyorsunuz. Sizin gibi gerçek bilgiyi korkmadan paylaşan aydınlarımızın sayısı arttıkça inşallah Türkiye çok daha iyi bir duruma gelecek.
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilHocam tesekkurler.. tavsiye edeceginiz ekonomi dergisi bulunmakta midir? Hocam blogu takip edenlerle beraber bir program yapabilsek.. hep beraber bir hafta sonunda sizi dunya gozuyle gorebilsek yakindan taniyabilsek.
YanıtlaSilBen The Economist'i izliyorum. Onun dışında izlediğim ekonomi dergisi yok. Esasen dergi çıkana kadar olaylar değişir oldu artık bu dünyada. Onun için her şeyi elektronik izler oldum.
SilBu dediğiniz türden bir toplantıyı nasıl yapabiliriz bilmiyorum.
Zamanı ve kuralları önceden belirtilmiş bir online konferans geniş kitlelere hitap edebilir.
SilDüşünmek yerine başkalarının düşünceleri ile idare etmek: malesef insanlarımız küçük yaştan itibaren "Sus ! Sen ondan daha mı iyi bileceksin" azarlarıyla büyüyor. Bir süre sonra düşünmeyi bırakıp başkalarının yarım yamalak fikirleriyle düşünüp karar veriyor.
YanıtlaSil"1984" okuyan bilir kelimeler sözlükten çıktıkça düşünmekte zorlaşıyor. "Başkaldırı" al sana toplumlar için tehlikeli sayılan ikinci kelime. Başkaldırı = anarşi , anarşi =örgüt(çü),
Örgüt= terör. Hal böyleyken başkaldırın vardı yer= terör. Sonuç Neye ve kime başkaldırıyorsun?
Zor hocam zor bu işler. !
Ayrıca her toplum için geçerli olan geçim sıkıntısı, artan sağlık problemleri, işsizlik,sosyal-siyasi baskı varken insan düşünmeyide bırakıyor. Düşünmeyince de başkaldırı yerini şiddete teröre bırakıyor.
Velhasılkelam herkes düşünemez hatta düşünmek istemez. Düşünmek çok zor bir eylem. Adamı yorar yıpratır. En iyisi sen söylenenleri yazılanları ezberle. İşte sana eğitim sistemi. Gelde bu kafayla ilerle !!!
Evet aşağı yukarı eğitim sistemimizin, aile terbiyesinden anladıklarımızın özeti budur.
SilFreud, Kopernik Devrimi ile âlemin merkezinin dünya olmadığını; Darwin’in evrim teorisiyle kendisinin canlılar silsilesinin devamından ibaret sıradan bir varlık olduğunu gören insanın narsisizminin büyük darbe aldığını söyler. Ona göre psikanalize olan tepkiler de aynı narsisizmden kaynaklanıyordu. Ama gelin görün ki, modern bilimin ve teknolojinin mucidi insan, kasım kasım kasıldığı, narsisizmini doruğa çıkarma zevkine bu zamanlarda ulaştı. Düşünürler “narsisizm çağı” diye yaşadığımız zamanları adlandırdılar.
YanıtlaSilFreud, yanılmıştı; modernlikle birlikte yara alan insanın narsisizmi değil, iradesiydi. İrade giderek bilimden ve felsefeden çekildi, kendisine sadece İlahiyat ve Hukuk’ta yer bulabildi. Freud, iradenin itibar kaybetmesiyle birlikte insanın sorumluluklarından firar edeceğini de fark edemedi. Hem kendini beğenmiş hem sorumluluk üstlenmeyen modern insanın, bu komik çelişkiyi fark etmeden yaşayıp gitmeyi beceren akrobatik bir körleşme ustası olacağını göremedi.
Modern insan, bilgisi, bilgiye ulaşma imkanları arttıkça daha çok yetki ve sorumluluk sahibi olması gerekirken davranışlarının sorumluluğunu içindeki karanlık bilinçdışına ya da genetik yapısına bağlamaya nasıl rıza göstermişti? Mühim ve zor soru bu. Kapitalizm, teknoloji, yeni iş düzeni, boş zaman mefhumunun ortaya çıkışı, alkol, uyuşturucu, pornografi, reklam ve tüketim kültürü ne aklınıza gelirse sayabilirsiniz… Ama galiba sonuçta hepsi bir oldu; içimizdeki nefsani akış, iradenin yerini aldı, özgürlük adına sorumluluktan firar ettik.
Biz insanlar da canlılardanız ama diğer canlılardan, hayvanlardan birçok temel farkımız var. Hayvanlar da kendilerine göre bir mantık silsilesine ve iletişim sistemi olarak dile sahipler ama hepsi bir biyolojik program dâhilinde gerçekleşiyor. Hür irademiz, bizi tabiatın, biyolojik programın belirleyiciliğinden kurtarıyor, bambaşka bir ontolojiyle donatıyor. Şimdilerde pek anlaşılamasa da, insan, arzusunun niteliği açısından da diğer canlılardan çok değişik yapıda… İnsan arzusu, hayvanlardaki gibi basit değil, karışık ve nitelik açısından apayrı…
Filozof Hegel’e göre, başkasının arzusunun arzulamak, insani arzunun en ayırt edici niteliği. “İnsan isteği ya da daha iyi bir deyişle, bir bireyi özgür ve bireyselliğinin, özgürlüğünün, tarihinin ve sonuç olarak da tarihselliğinin bilincinde kılan, anthropogene (insan kılan) istek, hayvanın duyduğu istekten (doğal, yalnızca yaşayan ve hayatı hakkında yalnızca bir duyguya sahip olan varlığın isteğinden) gerçek ‘pozitif’, veri olan bir nesneye değil de, başka bir isteğe yönelmesiyle ayrılır. Böylece örneğin erkek ve kadın ilişkisinde istek, eğer biri diğerinin bedenini değil de, isteğini isterse; eğer o istek olarak isteği ‘elde etmek’, ‘kendinin kılmak’ isterse, yani istenmek ya da ‘sevilmek’ yahut insan olması bakımından değerli olarak, insan bireyi gerçekliğinde ‘kabul edilmek’ isterse, bu insani bir istektir.” Hegel’in bu sözlerini tekrar tekrar okumak lazım. Velhasılı, insan, esasen başkası tarafından tanınmayı, sevilmeyi arzuluyor.
YanıtlaSilHegel’in bu tanımından hareket eden psikanalist Jacques Lacan, insan arzusunun diğer canlılar gibi tek başına ele alınamayacağını, ancak kişiler arası bir bağlamda değerlendirilmesi gerektiğini söylüyor. Örneğin ağlayan çocuğa, annesi bir parça çikolata verdiğinde, çocuk, hiçbir zaman annenin bu eyleminin kendi ihtiyaçlarının giderilmesi için mi yoksa bir sevgi gösterisi olarak mı gerçekleştirildiğini bilemeyecektir. Zaten bir bakıma arzunun gelişmesinin temeli de talebin ortaya çıkardığı bu düş kırıklığıdır. Lacan’a göre insani arzunun tatmini imkânsızdır ve bunun kökeninde insanın dilsel bir varlık oluşu bulunur. Biz, insan yavrusu iken, dili öğrenmeden önce de arzuluyorduk, istek ve ihtiyaçlara sahiptik. Ama dili öğrenir öğrenmez, arzumuzu dille ifade etmeyi de başardık. Ne ki, kelime, gerçeğin yerini tutmayacak, bir şeyler hep eksik kalacaktı. Sürekli anneyle yaşadığımız günlerin, yitik zamanların peşine düşmekten başka çaremiz yoktu. Ama ne yaparsak yapalım o günler geri gelmeyecekti.
Canlılar içinde en tutkulu olan biziz. Bu tutkunun kaynağı, anneyle birlik zamanlarımızı tekrar ele geçirmek isteyen arzu… Annemizle yaşadığımız cennet günlerini arayıp duruyoruz. Başkalarının bizi annemiz kadar sevdiğinden emin olmak istiyoruz. Ama ne cenneti bulabiliyor ne de sevildiğimizden emin olabiliyoruz. Modernlikle bu açmazımız iyice mütebariz oldu. Oysa iradeli bir varlık olduğumuz eski zamanlarda, tutkumuzu, arzumanımızı içimizde tutabiliyor, doğrudan doğruya asıl cenneti arıyorduk ve bu garipsenmiyordu.
Erol Göka, 13 Mart
Değerli paylaşımınız için teşekkür ederim.
SilMahfi Üstat,
SilNiels Bohr'u tanır mısınız? Kitaplarını okudunuz mu? Kendisi sadece laboratuvarlarda kaybolmuş bir kuantum fizikçisi değil, hayatla ilgili mühim sorular soran ve sordurtan da bir filozoftu.
hocam elinize sağlık.bilimsel okumalar yapma iştahımı zinde tutuyorsunuz:)
YanıtlaSilSağolun.
SilToplum olarak uzun, karmaşık ve dolayısıyla sıkıcı gelen konuşmayı "bırak felsefe yapmayı" diyerek kesmeyi çok severiz. Felsefe kelimesine yüklediğimiz anlamdan dolayı karmaşık, anlaşılmaz boş bir uğraş gibi görürüz.
YanıtlaSilAma yorumlardan görüyorum ki seviyeli bir ortam bulunca da felsefe ve psikoloji konuşmaya duyduğumuz açlığı rahatlıkla ortaya koyabiliyoruz.
"Hayat sayılardan ve paradan ibaret değildir." diyebilmek bile başlı başına sorgulamak, düşünce türetmek ve nihayetinde felsefe yapmaktır.
Arada böyle yazılarınızı arttırmanız dileğiyle sağlıcakla kalın hocam.
Saygılar,
Hukuksuzluk uyuşturucu etkisi yaptı bizim ülkede. Bırakamıyoruz ve kendimizi daha iyi hissetmemiz için hergün dozu arttırıyoruz.
YanıtlaSilBugün de patlattılar be hocam...
Durakta otobüs beklerken.!
Diyebilecek hiç bir şey bulamıyorum.
SilHocam siz o günleri bizzat yaşadınız mı bilmiyorum. "Türkiye'de 1970'lerde her gün onlarca (genç) insan birbirini öldürürdü sokak ortalarında..." Hocam bu söz pirenin deve yapılması mı, yoksa gerçekten yaşandı mı?
SilBu söz doğrudur. Bugün yaşadıklarımız da o günlerden çok farklı değil. O günlerde her gün 10 - 12 kişi öldürülüyordu bugünlerde her gün değilse de toplu cinayetler yaşanıyor.
SilHOCAM AVRUPANIN 3 VEYA 6 MİLYAR EURO SURİYE YARDIMI DÖVİZDE ETKİSİ NE OLUR?
YanıtlaSilTL'ye bir miktar değer kazandırması beklenebilir.
SilHocam bize çoğumuzun bilmeyeceği ama mest olacağımız bir yabancı şarkı ismi tavsiye edin.
YanıtlaSilKonumuz başkaldırı olduğuna göre bildiğiniz ama konuyla ilgili bir şarkı tavsiye edeyim: Joan Baez'den 'Hasta la victoria siempre'
SilDeğerli hocam,her yazınız ile gerçek bir aydın ve kültür insanı olduğunuzu daha iyi görebiliyorum.Birikimlerinizi ve düşünceleriniz bizlerle karşılık beklemeksizin paylaştığınız için ayrıca teşekkür ederim.Bu bloğu ben açık ve özgür bir üniversite,bir felsefe ve aydonlanma platformu olarak görüyorum.İnteraktif katılım yapma olanağımızla bizlerde hem katkı yapabiliyor hem de fikirlerimizi ifade edebiliyoruz.Değerli hocam,başkaldırı diyince benim aklıma tarihte 3 kişi geliyor.Ebu Zer,Che ve elbette Mustafa Kemal.Hocam,yakın zamanlarda Yaşar Nuri Öztürk hocamızın yayınladığı ve Che'ye ithaf ettiği "Özgürlük ve İsyan" adlı kitabını bu bağlamda tavsiye ederim.Ayrıca " Kötülük Toplumu" adlı kitabını da.Kendisi bir ilahiyat ve felsefe doktoru olarak Kuran'ı belkide bu güne kadar tam olarak fark etmediğimiz noktalardan inceliyor ve anlatmaya çalışıyor.Siz değerli "gerçek" akademisyenlerden gerek kitaplarınızdan gerekse bu gibi makaleleriniz ile yararlandığımız için çok şanslıyız.Sevgi ve saygılarımla
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim. Öztürk'ün kitabını okumadım, alıp okuyacağım.
SilHocam biliyorum sorulardan yorulmuşsunuzdur belki ama kafamı kurcalayan bir soru var: ECB'nin politika faizini yıllara göre sıralayıp Euro/Dolar paritesi ile yanyana koydum. Korelasyon hesapladım. Ve 0,44 gibi pozitif bir sayı çıktı. TCMB'nin gecelik fonlama faizi ile euro arasında örneğin güçlü bir negatif korelasyon çıkmıştı. ECB'nin politika faizini bu durumda nasıl değerlendirmeliyiz?
YanıtlaSilEtkinliği fazla değil diyebiliriz. Bu kadar fazla ve değişik ülkeye hitap edince etkinlik sağlamak kolay değil.
Silteknik insanın serzenişi bile farklı. keşke siyasete teknotratlık şartı getirilse... seviye çok düzelirdi...
YanıtlaSilTeknik insanların siyasete girdiğinde siyasetçiden farklı davranmadığı çok örnek var.
SilHocam yazınızdaki konuyla ilgili önerebileceğiniz bir kitap var mı?...
YanıtlaSilAlbert Camus, Başkaldıran İnsan.
SilHocam günümüz Türkiye'sinde cemaatler , dini liderler, düşünen baş kaldıran insan istemiyorlar , Avrupa'nın skolastik çağda din yönünden yaşadıklarını biz daha atlamadık sanırım, bi şey söylemek ister misiniz ?
YanıtlaSilEkleyeceğim bir şey yok, güzel özetlemişsiniz.
SilHocam merhaba Merkez Bankası api,reeskont politikası,zorunlu karşılıklar kanalıyla kısa vadeli faiz oranlarını nasıl etkileyebilir?Bir örnek verir misiniz?
YanıtlaSilBu konuda blogda çeşitli yazılar var. Arama kısmından aratırsanız bulacaksınız.
Silinsanlar kotudur hoca insanlardan nefret ederim ben sevmem. auswitzden sonra srebenistadan sonra insanlar sevilir mi
YanıtlaSilcunku herkes soykirimci sirptir herkes soykirimci almandir.almalarla diyalog kurmam alman halki soykirimcidir. 7den 70me o kisilerle diyalog kurmam.
Yazdıklarınızdan,zihninizde Stalin'i Hitler ve Mussolini ile aynı kefeye koyduğunuzu görüyorum.Stalin olmasaydı diğerlerine mecbur kalacaktınız.Yaptığı,yanlış bulduğum pek çok uygulamaları ve kararları olsa da Hitler ve Mussolini gibi kişilerle aynı kefeye konmayı hak etmiyor.Bu konuyu bir kez daha düşünmenizi öneririm.
YanıtlaSildogru katiller bir seri digeri siradan olmak uzere iki cesittir. uc isimde katildir soykirimcidir yok ve imha edicidir diktatordurler soysuzdurlar. salt bir bosluk hengamede tarihin kendilerine verdigi gorevleri oynamistirlar insanlik utancidirlar. stalini dislamayin olumu gorup sitmaya razi olmak gibidir stalini sevmek. katiller surusu.katillerden olum begen
SilCanım kardeşim,çok duygusalsın.Ben Stalin'i övmedim,Stalin olmasaydı "diğer zikredilen kişilere muhtaç hale gelecektiniz" dedim.Ayrıca zikredilen diğer isimler ile karşılaştırılması tarafsız değerlendirmelerden uzak.Şurada:
SilSimon Sebag Montefiore-Stalin:Kızıl Çar'ın sarayı okursan ne kadar ezberci ve şartlandırılmış konuştuğunu algılayabileceğini umuyorum.
bu türkiyede sanırım düşünüyorum,muhalifim,o halde yok edin diye uyarlanabilir.hoş türkiyede kendine entel diyenler dahil çok fazla düşünen insan oldugunuda sanmıyorum.öyle olsaydı şuanki iktidar yerinde olabilirmiydi.basın özgürlügü yerlerde ,insan hak ve özgürlükleri yerlerde ekonomi verileri bence komple yanlış ve yönlendirme ve ikdidar hala yerinde duruyor.VE BİZ HALA TÜRKİYEDE BU PATLAMALAR NİYE OLUYOR DİYE SORUYORUZ.DÜŞÜNMÜYORUZ,DÜŞÜNSEK CEVAP O KADAR BASİTKİ.KENDİNİZE İYİ BAKIN SAYIN HOCAM.çünki insanların sevdigi ,saydıgı kişileri kaybetmesi çok kötü.bir insanı degeri yanından kayboldugunda çok daha net anlaşılıyor
YanıtlaSilhocam yazılarınızdan ve cevaplarınızdan bizim kendi payımıza aldıklarımız belli.
YanıtlaSilPeki sizin bu blog da yorumlardan payınıza düşen kazanım/kayıp nedir?
Bu blog, yapılan yorumları değerlendirmek ve sorulan soruları yanıtlamak bana çok fazla bilgi ve deneyim kazandırdı.
SilTerörün insani boyutu - verdiği acılarının tarifi mümkün değil. Milletce tekrardan başımız sağolsun.
YanıtlaSilHocam terörün ekonomiye mali boyutunu nasıl hesaplayabiliriz. Terörle mücadeleye en fazla harcama yapan ülke hangisidir nerden bu bilgilere ulaşabiliriz?
Bu konuda ayrıntılı bilgim yok ama sadece bir tahminim var. Sanırım teröre en çok para harcayan ülkelerden birisi İngiltere idi (IRA terörüyle uğraşırken.) Günümüzde de muhtemelen Türkiye'dir. Nasıl hesaplarız bilmiyorum. Bunların tam olarak açıklandığını sanmıyorum.
SilHocam PKK'ya karşıyım.
SilVe Kürt kardeşlerimle nasıl bir hayat istedikleri ile ilgili oturup konuşmaya, özerklik, kanton, federasyon, konfederasyon, yeni bir devlet, hangi konularda konuşmak istiyorlarsa konuşmaya hazırım. Fakat bu konuşma, kapalı kapılar ardında, gizli saklı değil, toplumun her kesiminin katılım göstereceği, görüşlerini aktaracağı, baskıya, korkuya maruz kalmayacağı, açık, demokratik bir zeminde olmalı. Bu zemin de TBMM gibi gözüküyor.
Yeter ki bundan sonra kan akıtarak ilerlemeyelim!
Soru 1: Hocam şimdi ben yukarıdakileri düşündüğüm ve size de anlattığım için kanunen suç mu işlemiş oluyorum? Dikkat ederseniz, oturup konuşalım diye yazdım, konuşmanın sonucunda ne çıkacak ne çıkmayacak onu yazmadım, çünkü müneccim değilim!
Soru 2: Katliam üstüne katliam yaşamamızın nedenlerinden belki de birincisi, oturup konuşamamak olabilir mi hocam?
Cevap 1: Düşünce asla ve kesinlikle suç değildir. Düşünceyi açıklamak da suç değildir. Suç olan birisinin kendi düşüncesini başkasına zorla kabul ettirmeye çalışmasıdır.
SilCevap 2: Olabilir.
Tam da teröristlerin istediği şeyleri yazmışsınız! Yani özerklik, kanton, federasyon, konfederasyon, yeni bir devlet gibi konuların konuşulmasını isteyenler teröristler zaten! Bu konuların konuşulmasını sağladıkları an, on yıllardır yaptıkları katliamların yavaş yavaş neticeye ereceğini umuyorlar!
SilMeselemiz şu olmalı, özerklik, kanton, federasyon, konfederasyon, yeni bir devlet gibi konuların KONUŞULMASINA BİLE İZİN VERMEMELİYİZ! BUNLARI KONUŞMAK BİLE TERÖRİSTLERİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEKTİR!
Mahfi hocam siz de duymuşsunuzdur, teröre ve teröriste destek veren, destek verir gibi gözüken akademisyenlere de adli yaptırım uygulanmasının başlatılması için yasalarda değişiklik yapacaklar veya yeni bir yasa tasarısı getirecekler meclise.
Siz, özerklik, kanton, federasyon, konfederasyon, yeni bir devlet gibi konuların KONUŞULMASINA KARŞI ÇIKMAYARAK, TERÖRE VE TERÖRİSTLERE DESTEK VERMİŞ OLMUYOR MUSUNUZ? BUNUN DÜŞÜNCE VEYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ İLE BİR BAĞI YOK Kİ!
SİZİN HAKKINIZDA DA ADLİ SORUŞTURMA BAŞLATIRLARSA NE YAPACAKSINIZ?
Şu yazıda teröre destekle ilgili tek bir kelime var mı? Kanton ile ilgili bir tek sözcük var mı? Eğer bu yazıdan teröre destek gibi bir çıkarım yapacak kadar hasta ruhlu insanların yaşadığı bir ülkeyse burası o zaman benim cari açığı eleştirdiğim yazıdan da aynı sonucu çıkaracak demektir.
Silİşte ben zaten bu tür hastalıklı yaklaşımlara başkaldırmaktan söz ediyorum. Siz düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda baş eğmekten yanaysanız siz bilirsiniz. Biat kültürü size kucağını açmış bekliyor zaten.
Yanlış anladınız.
Sil14 Mart 2016 18:45'de yazan kişiye verdiğiniz 14 Mart 2016 19:28 cevap için soruyorum?
Hocam merkez bankaları varlık alımlarını arttırarak ne amaç ediniyor?`Dr Kıyamet` olarak anılan Mark Faber'in dediği gibi işe yaramıyor mu amaç sadece prestij mi? Hatta iddasını daha öteye taşıyıp er yada geç tüm devlet ve şirket tahvilleri ve hisse senetlerini alıp konut piyasasının çöküşüyle evleri de alacaklar. Hükümetler her şeyin sahibi olacaklar ve bu da sosyalizme giden yol dur diyor.
YanıtlaSilTabi bu iddiaya katılmak biraz zor ama
Siz merkez bankalarının varlık alımlarındaki artışı nasıl yorumluyorsunuz? Beklenen etkiyi yaratıyor mu sizce?
Faber, çok zorlamış konuyu.
SilMB'lerin varlık alımı programlarını yetersiz ve sıkıntılı buluyorum. Bence bu politika tek başına değil maliye politikasının (vergi indirimleri ve kamu harcama artışları) eşliğinde uygulanmalı.
Hocam, her zamanki gibi kısa, öz ve anlaşılır bir yazı. Ben de verdiğiniz örneklere katılıyorum ve akıl tutulmasının kültür seviyesi ile bağlantılı olmadığını düşünüyorum. Diğer yandan aynı hataları ve akıl tutulmasını defalarca tekrarlayan toplumlara bakınca ki büyük çoğunluğu Türkiye'nin içinde bulunduğu Orta Doğu ülkeleri. Acaba din bu konuda başka bir faktör olabilir mi diye düşünüyorum. Sizin fikriniz nedir ?
YanıtlaSilOlabilir diye düşünüyorum.
Sildusunmeyen insanlarda baskaldirabilir otoriteye...
YanıtlaSilbaskaldiri eger dusunen insanin tepkisiyse anlamli... kolaylikla manipule edilebilen beyinsizlerin baskaldirisinda bir erdem yok...
Düşünmeyen insanın manipüle edilmiş başkaldırısı başka bir otoritenin emriyle yapılmış demektir ve başkaldırı değil emre itaat olur. O da biat kültürünün bir başka versiyonudur.
Sildüşünmeyen insan ne için başkaldıracak.olup biteni düşünüyorki başkaldırıyor.düşünmeyen, olup biteni yorumlamayan, hiç kimse başkaldırmaz NOKTAAAAAA.
Silhocam uygarligin huzursuzlugunu okudunuz mu?
YanıtlaSilluis bunuel izler misiniz?
Okumadım.
Silkesinlikle okumanizi tavsiye ederim. Le bon kitle psikolojisi ile bu kitabi bir gecede okursunuz gunumuzu anlamak icin birere bir kitaplar. sade anlasilir akici ve kisa kitaplar. Ayrica bu iki yazarin fikirlerini belirleyen akislarina nokta koyan ozet niteliginde kitaplar. Bir gecede bitirisiniz gunumuzu anlamak icin bu iki kitap cok onemli. Ayica bildigim kadaiyla freud uyagrligin huzursuzlugunu tatilde yazmistir viyana yaz tatilinde bu vesile ile akademik dilden cok akici anlasilir basit bir formu vardir. Su gibi iki kitap
Silsayın hocam, para politikası araçlarını okurken aklıma takıldı, çok bağlantısız bir sorumu bilmiyorum ama sormak istedim :
YanıtlaSilMerkez bankası APİ'ye konu olan al/sat işlemini serbest piyasada tamamen borsa'ya bıraksa faiz konusunda sıkıntı çıkar mı? Piyasa kendi likidite ihtiyacına göre faizi regüle etmez mi? Yoksa çok mu tehlikeli olur?
Bu dediğiniz zaten oluyor. Yani piyasa sürekli bu işlemleri yapıyor, tahvil alıyor, hisse senedi alıyor veya satıyor. MB'nin APİ işine girmesinin nedeni piyasadaki para miktarını regüle etmek için. Çünkü MB tahvil veya senet aldığında piyasaya ilave para veriyor veya sattığında piyasadan para çekiyor ve bu yolla likiditeyi ve dolayısıyla faizi denetliyor.
Sil"Neden" sorusu ve bundan korkanlar.Bir yönüyle insanın doğasını ifade eden"Neden"sorusuna cevap arama ile bundan korkan, engelleyenler.İnsan bu savaşı hiç kaybetmedi.Peki insanı potansiyel günahkar görmek neden?
YanıtlaSilKorku.
SilMerhaba hocam
YanıtlaSilBloğunuzu para politikası hocam sayesinde takip etmeye başladım
Bu ülkede hala sizin gibi yorumcuların olduğunu görmek çok güzel..
'Kendinize Yazılar'ınızdan eksik etmeyin bizi :)
Sağlıkla kalın..
Teşekkür ederim, elden geldiğince devam edeceğim.
SilCok basarili bir yazi. Tamamen katiliyorum, basarili calismalirinizin devamini diliyorum. Not: ABD'de yasiyorum ve duzenli olarak takip ettigim 3 Turk yazardan birisiniz.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilHocam bu konuya yazmak istemezdim fakat bekleyemedim. GSMH rakamları neden geri planda kalıyor merak ediyorum? Sizin göstergeler tablonuzda da yok. Ekonomik dengelerin ölçülmesinde önemsiz sayılabilecek bir rakam mıdır?
YanıtlaSilUluslararası karşılaştırmalarda daha yeknesak bir gösterge olarak kabul edildiği için GSYH, GSMH'nın yerini aldı. Aradaki fark biliyorsunuz GSYH'dan GSMH'ye geçilirken yurtdışından elde edilen faktör gelirleri (işçi transferleri vb gibi) ekleniyor, yurtdışından sağlanan faktörlere ödenen giderler düşülüyor.
SilKüreselleşme mi bölgeselleşme mi tartışmaları bir yana dursun çoklu çapraz ticaret anlaşmaları bile yetmez oldu. Örgütsel / birliksel ambargolar, siyasi gerilimler vs. sürekli alternatif pazarlar, yeni ticaret yolları arayışı içinde dünya.
YanıtlaSilDış ticaret gittikçe labirent halini aldı.
Küreselleşmeden ötesi yada alternatifi ne olabilir hocam. Yeni bir akım, yeni bir fikir yok mu? Yoksa gittikçe sınırları olmayan bir dünya düzenine mi yaklaşıyoruz.
Böyle giderse yerelleşmeye dönüp kapalı ekonomilere dönüşe gidip sistem kendini çökerttecek.
Başka bir dünya bilmediğimize göre artık küreselleşmeden ötesi yok diye düşünüyorum.
SilHocam
YanıtlaSilBen universite ogrenci yurtlarinda kalirken bazi milliyetci cevreler gereksiz yere nereden aldiklari belli olmayan kudretle hep odalari basiyordu insanlar uzerinde baski kuruyorlardi gruplar halinde. Ben de sosyal psikolog bir akrabama bu kaygimdan bahsettim o bana gariban takil dedi. Her neyse sonra bir gun dusundum bir taktik gelistirdim bu ve bunun gibi cevrelere karsi o da suydu annesizim babasizim yetim oksuz en azindan bana bir koruma kalkani olurdu bu yalanla 5 yil boyunca kendimi magdur yetim oksuz kavami dahilinde sag salim korudum kimse bu durumumdan dolayi bana bulasamadi. bunun avantasini yedim avantaj sagladim. Sonra yurt disina ciktim bu sefer irkcilik fobisi vardi yabanci dusmanligi turk dusmanligi islamafobia vs iste buna karsi da yeni bir taktik yapmam geregi dogdu bende bunun uzerine de kendimi sekuler takilan turkiyeli yahudi musevi olarak tanittim bu vesile ile yabanci dusmanligi tavirina karsi yeni bir kalkan buldum. bunun uzerinden avanta sagladim. Sonucta 2. dunya savasinda olanlar vardi. Tabii tum bunlar korkunc seyler ama yalnizdim baska carem de yoktu.
demem o ki eger insanlari baski altina alirsaniz oldugu gibi kabul etmezseniz insanlar sizi sahte yuzlerle cok yuzlerle karsilar size farkli gozukur. Samimiyet insanlik orada biter cunku siz samimi degilsinizdir. kisaca ne kadar samimiyet o kadar durustluk. ne kadar ekmek o kadar kofte. Ne kadararz ve talep egrisi icerinde serbestlik o kadar az karaborsa. Dusunun eskiden yabanci sigaralar yasakti ama karaborsada bu mamuller fink atiyordu.dusunceler fikirlerde kimliklerde dinlerde dinsizlikte oyledir. yasakladikca baski yaptikca baska formlarda karsiniza cikar.Bunun hic farkina bile varamazsiniz. iste o zaman hur olmadiginda toplum Toplumda samimiyeti yok edersiniz toplum iceriden curudukce curur. Bu yukaridaki bahsettigim ornekler son derece aci ama gercek ogeler.
Salt hayati arz ve talep egrisi icerisinde yakalarsak tum fikirler ozgur oldukca konusulabildikce insanlar rahat oldukca yer altina inmez. Mesela dedikodu kavramida boyledir. Sizin hakkinizda birleri dedikodu yapiyorsa sorumlusu sizsinizdir demek ki o kisiye sizi elestirme hakki tanimamissiniz ki o kisi sizin arkanizdan konuisuyor yani kayitdisina itilmis arka planda kalmis olur. tipki karaborsa piyasi gibi
İlginç bir paylaşım, ilginç gözlemler. Paylaşım için teşekkürler.
SilHocam öncelikle yazılarınız çok güzel tebrik ederim takip ediyorum.Dini inancınızı bilmek isterim çünkü evrim olsun faiz haram değildir gibi bazı laflarınız olsun...Celal Şengör gibi entelektüel insanları severim bilgilerinden ötürü düşüncelerine saygım sonsuz ama Müslüman bir insanın maymundan geldik tefeci faizi haram günümüzdeki değil demesi yanlıştır.Lütfen yorumum sizi küçük düşürmek vs değil elbette.Cevaplarsanız teşekkür ederim
YanıtlaSilİnançlar veya inançsızlıklar üzerinden konuşmayı ve tartışmayı doğru bulmuyorum. Herkesin inancı da kendine inançsızlığı da. Eskilerin güzel bir sözü vardır ki şimdilerde ayaklar altına alındı: "İbadet de kabahat de gizlidir" diye.
SilBu arada çok açık bir şey söyleyeyim. Evrim teorisi insanın maymundan geldiğini söylemiyor. Aksi takdirde ormandaki maymunlar da zaman içinde insan olmaya devam ederdi. Evrim teorisi bütün canlıların ortak bir atadan geldiğini, insan ile maymunun daha yakın bir zamanda birbirinden ayrılan hominidler grubunun üyeleri olduğunu anlatıyor.
Hocam, izniniz olursa bir ekleme yapmak istiyorum. Klasik İslam anlayışı ve diğer dinler evrimi ret ediyor. Fakat Kuran ret etmez, Nuh Suresi 14.ayet insanların evre evre yaratıldığını söylüyor. Ayet de kullanılan halaka fiili ve 'atvar' kelimeleri çok önemli. Ayrıca Kuran tüm canlıların tek bir ortak atadan yaratıldığı söyler. Araf 189'da canlıların 'Nefs-i Vahide' den yani tek bir ortak otadan var edildiğini ifade eder. Klasik İslam anlayışı ve diğer dinler bu tek atanın Adem olduğunu ifade eder fakat Kuran böyle demez. Tam tersine bu ortak atayı dişil zamirle ifade eder. Benim dinim bilim ve akıldır çok şükür Kuran'ı koca karı masalı gibi okumadığımdan ona iman ediyorum. Ha belki kendimi kandırıyorum belki de samimi olduğumdan o kendisini bana açıyor. Yine de şunu ifade edeyim, eğer Kuran ile tanışmasaydım deist veya ateist olmayı diğer bütün inançlara tercih ederdim. Benim de başkaldırım bu sanırım :)
SilSaygı duyuyorum görüş ve inancınıza.
SilAvrupa Merkez Bankası faiz indirdiğinde ve parasal genişlemeyi arttırdığında Avrupa ile ilgili olumlu beklentiler oluştuğunu ve euro'nun ters bir hareketle değer kazandığını söylemiştiniz. Japonya Merkez Bankası'nın faiz indiriminde Yen'in önce değer kaybedip sonrasında büyük bir değer kazancı elde etmesinin nedeni de aynı mıdır? Değilse açıklar mısınız?
YanıtlaSilAşağı yukarı aynı nedenlere dayanıyor. Japonya biliyorsunuz çok uzun zamandır büyüyemeyen, istikrara ulaşamayan bir ekonomi konumunda. BOJ'un faizi indirmesiyle ekonomide harcamaların artacağı ve dolayısıyla canlanma yaşanacağı beklentisi doğdu ve bu da Yen'e değer kazandırdı. Buna karşılık BOJ'un tam olarak istediği bu muydu yoksa Yen'e biraz değer kaybettirip ihracatı bu yolla teşvik ederek Çin ve Kore'nin önüne mi geçilmesini istiyordu o kısmı biraz karışık. O yolda bir açıklama gelmedi.
SilHocam, kullandığınız bir müzik enstrümanı var mıdır?
YanıtlaSilYok, keşke olsaydı.
SilHocam, yapılan bir araştırmaya göre, haftaiçi günleri de dahil, AVM'leri en çok gençlerin doldurduğu görülmüş.
YanıtlaSilBu tabloya bakınca, Türk gençlerini hesaba katarak, Türkiye için ümidiniz var mı?
yok. senin var mi?
Silİyileri de var mutlaka ama sayı az.
SilHoca, yukarıdaki müzik enstrümanı sorusuna verdiği cevabın aynısını verebilir :)
YanıtlaSilAhmet Kaya'nin bir parcasi vardi, onu dinlediniz herhalde yakin zamanda. Zaten tum parcalari da les gibi anarsizmn kokar, millet de cok sever. Baskaldiranlarin ulkeyi kendilerine ve herkese zehir ettigi bir zamanda cuk oturmus yaziniz.
YanıtlaSilBu kadar korkmayın düşünce ve ifade özgürlüğünden. Yoksa her adımda paranoya ve şizofreniye daha çok yaklaşırsınız.
Silİlk önce anarşizmin ne olduğunu öğrenin ondan sonra konuşun 15:29 Adsız hanım/beyefendi!
SilDusunce ve ifade ozgurlugunden korkmuyorum, aksine sonuna kadar da destekliyorum. Dusunce ve ifade ozuglugunu desteklemek, her dusunceyi ve ifadeyi desteklemek ve onlara saygi duymak anlamina gelmiyor.
SilAdsiz 17:55, anarsizmin ne demek oldugunu gayet iyi biliyorum merak etmeyin eger Ahmet Kaya sarkilarinin anarsizm icermedigini dusunuyorsaniz siz kendi bilgilerinizi veya kulaklarinizi bir gozden gecirin, ayrica erkegim.
Düşünce ve ifade özgürlüğünü desteklemek her düşünceyi desteklemek anlamına gelmese de onlara saygı duymak anlamına geliyor. O düşünceye katılmayabilir ve karşı durabilirsiniz ama ifade edilmesine karşı durursanız düşünce ve ifade özgürlüğüne saygı duymadığınız anlamına gelir. Ve de kusura bakmayın ama korktuğunuz anlamına gelir.
SilÖrneğin ben anarşizme saygı duymam ama onu savunanın düşüncesini açıklamasını saygıyla izlerim. İş anarşizmi fiiliyata uygulamaya gelirse olay değişir. Düşünce ve ifadenin her türlüsüne saygı duyarım ama eylemin her türlüsüne duymam.
Adsız 19:50
SilKusura bakmayın, anarşizmi bildiğinizi söylemeniz, Ahmet Kaya'nın şarkıları ile kurduğunuz ilişki çemberinde, anarşizm hakkında bildiğinizin ya eksik ya da yanlış olduğunu gösteriyor!
Ahmet Kaya hiçbir zaman anarşizmle uzak yakın temas etmemiştir, temas ettiğini zannetmiştir!
Ahmet Kaya'nın şarkılarının çok büyük bölümünde 'özerk (ve daha sonraki aşamalarda özgür) komünalizm' yapılanması egemendir. Bir etnisitenin (Kaya minvalinde 'Kürtlerin') günümüz dünyasında erimeden ayakta kalabilmesi için devlet kurmanın mecbur olduğunu savunur. Büyük oranda sanatçı, şairane, coşkun-duygusal bir karakter olduğundan, Kürtlerin bağımsız bir devlete kavuşması gerektiği üzerine açık açık demeç vermemiştir. Fakat şarkılarında elbette mevcuttur.
Anarşizm ise HER TÜR İKTİDAR YAPISINA KARŞI mücadele eder, yani 'iktidar' kelimesine kökten karşıdır. Bu iktidar yapısının bir Kürt devleti olması ile bir Türk devleti olması anarşistler için önemli değildir, çünkü anarşistler, iktidar yığışımının en heybetli hâli, en saldırgan hâli, en ölümcül hâli olan 'devletler'e karşıdır!
Not: 'Komünalizm' ile 'komünizm' aynı şeyler değildir! Bu konularda kendi kendinizi eğitebilirsiniz...
Hastalikli bir ton beyin var, ve bunlar da dusunce uretiyor.
SilPedofiliyi, siddeti ve ozellikle kadina siddeti, zararli aliskanliklari, cok esliligi, gayri mesru iliskileri, bozgunculugu savunan ve mesru gosteren dusuncelerin nesine saygi duyacaksiniz? Bu dusunceler kose yazarlarindan (ironik bir sekilde bazen elitist takilan bayan kose yazarlarindan), din adamlarindan, politikacilardan veya bilim adamlarindan gelebilir. Sahsiyetlerine ve yaptiklarina saygi duyabilirsiniz belki ama boyle olmasi her dusunduklerine saygi duymanizi gerektirmez. Hele ki bu dusunceler iktisadi, beseri, dini ya da sihhi sebeplerle susleniyorsa iyi niyeti kaybetmesi sebebiyle saygi duymak daha da imkansiz hale geliyor.
Bu demek degildir ki bu dusuncelerin ifadeleri engellensin. Ifade edilmeliler ki, bir kanser gibi sinsi sinsi etki yapacagina, aciktan enfeksiyon gibi gorulup tedavi edilsin. Sayet bu dusuncelerin anti tezleri, neden zararli olduklari dile getirilmez ise bunlarin eyleme donusmesi sadece zaman alir.
Bu blog icin konusursak. Ben sizin bir cok gorusunuze katiliyor ve saygi duyuyorum. Ancak sizin ve kimi yorumcularin 'biat kulturu' ve 'faiz yorumu' konusundaki goruslerine saygi duymuyorum, islamofobik oldugunu dusunuyorum.
Bu dusuncelerin paylasilmasi beni rahatsiz etmiyor, sinirlerimi germiyor. Aksine mutluluk duyuyorum, cunku bu hem 'acaba ben mi yanlis dusunuyorum' diye kendimi sorgulamami, hem de yorumlara yer verdiginiz icin diger okuyanlarin dogru degerlendirme yapmalarina olanak saglamis oluyor.
"Saygi" cok kullanilan bir kelime oldugu icin bazen anlam kaymasi yasayabiliyor, ancak benim bahsettigim ve algiladigim saygi cogunlukla kelime anlamindaki gibi:
1. isim Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram
Adsiz 19:50, bilgilendirmeniz icin tesekkurler.
Hocam merhaba,
YanıtlaSilSizi cok seviyorum.Önce bunu söyleyeyim.Az önce okudum.
^İngiltere merkezli Küresel gayrimenkul şirketi Knight Frank'in raporuna göre 2015'te dünyada konut fiyatlarının en fazla arttığı ülke Türkiye oldu.
Rapora göre Türkiye'de konut fiyatları geçen yıl yüzde 18.4 oranında arttı.
Sizce bu normal mi? Yani biz o kadar zengin bir ülke degiliz.Ama en cok artis bizde.
Çok normal, reel faizin geçmişteki alışkanlıklarla kıyaslandığında bu kadar düşük olduğu bir ortamda tek alternatif gayrimenkul. Herkes oraya gidince talep artışı fiyat artışını getiriyor.
SilHocam öncelikle ellerinize sağlık. Yine çok güzel bir yazı yazmışsınız.
YanıtlaSilDüşünme yetisine sahip gençlerin pek çoğunun baş kaldırma konusunda kafasının karışık olduğunu düşünüyorum. Yanlışları düzeltmeye pek yeltenmemelerinin sebebi ise memeleketlerini sevmemeleri değil.
Türkiye'yi dönüştürmeye yeltenmemelerinin en temel sebebi dünyanın başka ülkelerinde düşünen insana daha çok değer veriliyor olduğunu biliyor olmaları. Global anlamda mesleklerini icra edebilir seviyeye gelen insanların çoğunlukla yaşamayı tercih ettiği ülkeler zaten belli.
Durum böyle olunca gelişmekte olan dünyanın eğitimli gençleri ülkelerini dönüştürmek yerine gelişmiş bir ülkede yaşamayı tercih ediyorlar. Globalleşmenin etkisiyle bu durum daha da artıyor zannederim.
Kazım Karabekir'den Hrat Dink'e bu topraklarda kimler ne bedeller ödedi. Eğer yaşamasalardı daha kötü durumda olurduk o ayrı. Ancak yetişmiş insanların başına gelenler gençlerin idealleri dönüştürüyor ve bu anlaşılabilir bir şey.
Yetişmiş insanı doğru koltuğa oturacağını genç kuşağına kabul ettiremeyen bir toplum maalesef yetiştirdiği beyni kaybediyor. İş böyle olunca da biat kültürüyle savaşmak yerine başka bir ülkeye yerleşmek daha kolay bir seçenek oluyor.
68 gençliği ile günümüz gençliğinin bu noktada ayrı olduğunu düşünüyorum. 68'liler daha güzel bir dünyada yaşamak için yaşadıkları ülkeyi dönüştürmek zorundaydılar. Fakat günümüz gençliği için bu zorunluluk yok. Eğer yeterince ehillerse zaten problemsiz bir dünyanın kolaylıkla bir parçası olmaları mümkün.
Pek pozitif bir yazı olmadı gerçi ama düşündüklerimi yazmak istedim.
Saygılar
Çok doğru yazdıklarınız.Paylaşımınız için teşekkür ederim.
SilHocam, Banu Avar'ı takip ediyor musunuz?
YanıtlaSilHayır.
Silmuslumanlarin donal trumpi ve bazi avrupa ulkelerinde gocmenlerin irkci partileri desteklemesini hatta secim afislerinde gulen yuzlerle boy gostermesini nasil karsiliyorsiunuz
YanıtlaSilKafaları karışık.
Sileskiden stockholm sendromu ile bile aciklanacak olaylara artik olgu halini almis bu durumlara bu teori bile aciklamaya yetmiyor.
Silcok acik ve net konusacagim umarim donal trumpi destekleyen muslumanlar ve avrupada irkci partileri destekleyen aday olan secim afislerinde siritan gocmenler irkci saldiriya ugrarlar.
Arkadaşlar,
SilTürkiye Avrupa'dan çok kötü görünüyor. Giderek İslam ülkesine dönüştüğü düşünülüyor. Onları da anlayın.Adamların ödü patlıyor Müslümanlardan.
Hocam merhabalar, tarihte hakkını aramayan bir millete hakkının verildiğini okunuz mu hiç ?
YanıtlaSilHatırlamıyorum.
SilHocam, Çin birden bire neden futbola yatırım yapmaya başladı? Hükümet de özel firmalara futbol takımlarına sponsor olması için diretiyormuş.
YanıtlaSilEkonomiyi canlandırmaya mı çalışıyorlar?
Evet muhtemelen böyle bir hamle yaparak iç talep yaratmaya çalışıyorlar.
SilHocam, gezi parkı eylemleri zamanında sokağa çıkanlara karşıydım.Şimdi bu yazıyı okudum,sokağa çıkmadığım için kendime kızıyorum.
YanıtlaSilBaşkaldırmak için sokağa çıkmak şart değil. Zorla kabul ettirilmeye çalışılan şeyleri reddederek de başkaldırılabilir.
SilHocam bu yazıya denilecek tek bir söz var:
YanıtlaSil"Tebrikler o halde güzel yazı."
hocam kurumların 2016 bütçesine ilişkin bir yazı yazacak mısınız?
YanıtlaSilHayır.
SilHocam kısa veya uzun vadeli faiz oranları tam olarak ne anlama gelir,merkez bankalarının kontrolünde midir?Politika faizi hangisine girer?
YanıtlaSilMB ları bankaları kısa vadeli olarak fonlarlar (gecelik, haftalık, aylık.) Bu fonlamalara uygulanan faizler de dolayısıyla kısa vadeli faizler olur. MB ları daha uzun vadeli borç vermezler çünkü amaçları kredi vermek değil bankaların geçici likidite sıkıntısını gidermektir.
SilPolitika faizi haftalık borç verme faizi olduğu için kısa vadeli borç verme faizine girer.
et ve süt kurumu üreticiden 1,15 tl den 300 bin ton süt alış süt tozu yapacakmış. Böyle bir müdahalede serbest piyasa koşullarına aykırı değil mi? Yoksa merit goods kapsamında bşr müdahale olarak değerlendirmek gerek?
YanıtlaSilTarım ve hayvancılık kesimi üreticilerine yönelik bu tür eylemler serbest piyasaya müdahale olarak algılanmıyor.
Silblogunuzu takip ediyorum ama bugün ilk defa ntv deki programıza denk geldim. Arda tunca ile konuşurken fark ettim ki blogdan dolayı fazlaca sorulara cevap vermeye alışmışsınız. Arda beye soru sorarken bile soru sormaktan ziyade cevap vermeye alışık olduğunuz ekrana yansıyordu.
YanıtlaSilBizim o program benim ya da Servet beyin sunuculuk yaptığı bir program değil. Ben sunucu değilim. O, bir çeşit karşılıklı görüşlerin aktarıldığı bir program. Ben ya da Servet bey orada bir anlamda hem yorumcu hem moderatör konumunda oluyoruz. O nedenle katılan kişiyi de konuk olarak değil programın bir parçası olarak alıyoruz ve kendi yorumlarımızı yapıyoruz.
SilAbd seçimleri Clinton ve Trump arasında geçecek belli oldu.
YanıtlaSilTrump seçilirse politik duruşu belli dolar ne alemde olur? Bence dolar seçimin ardından aniden yükselişe geçecek? Sizce??
Bunu şimdiden kestirmek çok kolay değil. Ama Trump seçilirse Dolar değer kaybına uğrayabilir.
SilNormal koşullardan siyasi zayıflıktan dolar değer kaybına uğrayabilirdi ama Trump'ın söylemlerini herkes biliyor tekrardan dillendirip analiz etmeyeceğim ama dolarda yükseliş beklememin sebebi, Mexica sınırına duvar örmeyi düşünen trump; Müslüman çoğunlukta ülkelerden yatırımı (dolayısıyla doları) çekecek hamlelerde bulunacağı aşikar. Buda doları zıplatacak.
Silİlk etap için dolarda bir geri çekiliş olacak oda yeniden fiyatlama ile yükseliş yaşanacak. Ama trump ticaret adamı ikinci aşamada farkına varıp ne yapar bilmiyorum. Ama Rusya ile ilişkileri çok ileri taşıyacağı kesin.
bu açıdan bakınca halen dolarda değer kaybı bekler misiniz?
tecrubeleriniz ve bilgi birikiminiz dogrultusunda global ekonomide bir resesyon goruyor musunuz
YanıtlaSilÇin ve gelişmekte olan ekonomilerin 2016 ve 2017'yi nasıl geçireceklerine bağlı. Eğer GOÜlerde sorunlar büyürse küresel bir resesyon olabilir.
SilNet UYP, 2015 yil sonunda eksi 370,1 milyar dolar iken, bu yilin ocak sonunda eksi 366,8 milyar dolar seviyesinde gerceklesti.
YanıtlaSilNet uyp nedir hocam?
UYP = Uluslararası yatırım pozisyonu. Ayrıntılar için şu yazıma bakın:
Silhttp://www.mahfiegilmez.com/2013/01/turkiyenin-uluslararas-net-yatrm.html
Hocam rasyonel beklentiler teorisi ile rasyonel olmayan beklentiler teorisine GİRİŞ MAHİYETİNDE bir yazı ne zaman yazacaksınız?
YanıtlaSilHer şey karman çorman oldu! Belirsizlik bulutu yüzünden burnumuzun ucunu göremiyoruz!
Diğer sorum, FOMC kararlarından sonra Yellen basın toplantısı yapacak mı? Dikkatimi çeken, her FOMC kararı sonrası Yellen basına konuşmuyor, bazı toplantılardan sonra konuşuyor, niçin? Hangi toplantı sonrası konuşacağına nasıl karar veriyorlar? Her toplantı sonrası konuşması daha iyi olmaz mı?
Bu konuda bir zamanlar yazmıştım.
SilEğer beklentiler kritik ise o zaman konuşuyor. Bu sefer konuşmayabilir.
Yazınızı okuduğumda aklıma maymunlar cehennemi film serisi geldi. ilk defa hayır diye başkaldıran maymundan başlayan hikaye. Elinize sağlık.
YanıtlaSilBu muazzam yazınız için teşekkür ederim.
Sil