Neoliberalizmden Geriye Kalanlar
Sanayi ve finans kapitalizmi 1870’lerde
Uzun Depresyon denilen krizle uğraşırken sisteme yön veren klasik ekonomi
modelinde bir değişikliğe gidilmemişti. Neoklasik ekonomi yaklaşımı marjinal
analiz yöntemiyle klasik modeli daha anlaşılabilir kılmaktan öteye bir katkı
getirmiyordu. 1929 Büyük Depresyonu, bu kez bu krizden model değişikliği
olmadan çıkılamayacağının anlaşılmasına yol açtı. Bütün sıkıntıları kendi
kendine onaracağı düşünülen piyasa sistemi, krizi onarmak bir yana daha da
büyütmüştü. Kapitalizmin kendisini toparlaması, işi piyasaya bırakmak yerine, devletin
ekonomiye aktif müdahalesini öngören Keynesyen yaklaşımın yaşama geçirilmesiyle
mümkün olabildi.
1960’lardan başlayarak bu kez
Keynesyen karma ekonomik yapıya eski temelli yeni eleştiriler yöneltilir oldu. Bu
eleştiriler, 1970’ler ve 80’lerde geniş destek buldu. Neoliberalizm terimi, ilk
kez 1950’lerde ortaya atılmış olasına karşılık asıl olarak 1980’lerde yaygın
biçimde kullanılmaya başlandı. Liberalizm, yalnızca ekonomik içerikli olmayan,
siyasal ve sosyal bir çerçeveyi de içeren bir kavram olmasına karşılık
neoliberalizm, daha çok ‘bırakınız yapsınlar’ yaklaşımına dayalı ekonomik
felsefeye geri dönüşü temsil etmek üzere kullanıldı. Neoliberalizm
taraftarları, ekonomik ve finansal serbestleştirme, özelleştirme, deregülasyon,
serbest ticaret, kamu harcamalarının düşürülmesi ve dolayısıyla ekonomide kamu
kesimi ağırlığının azaltılması, özel kesimin önünün açılması, çevreci koruma
önlemlerinin hafifletilmesi gibi görüşleri savunuyorlar, bu çerçevenin
oluşturulması halinde ekonomik sistemin hiçbir aksamaya meydan bırakmadan
çalışacağını ileri sürüyorlardı. Bu görüşler, ABD’de Başkan Ronald Reagan
zamanında (Reaganomics), İngiltere’de Başbakan Margaret Thatcher zamanında
(Thatcherism) uygulamaya geçirildi. Türkiye’de de benzer yaklaşımlar ve
uygulamalar egemen oldu. Turgut Özal’ın başbakanlığı döneminde bu kurallar
yaygın biçimde uygulandı.
IMF, neoliberalizmin bir anlamda
yön göstericiliğini üstlenmişti. Öteden beri neoliberalizmin önerdiği
yaklaşımlara ek olarak, paraların yabancı paralar karşısında dalgalanmaya
bırakılmasını, sermaye hareketlerinin serbest kalmasını savunuyordu. Neoliberalizmin
doruk noktası 1990’lardan başlayarak küreselleşmeyle birlikte paraların
dalgalanmaya bırakılması ve sermaye hareketlerinin dünya çapında serbest
kalması oldu. 20’inci yüzyılın son çeyreğinden itibaren bunların hepsi küreselleşmeyle
birlikte yaşama geçirildi ve neoliberalizmin bütün önerileri sisteme egemen
kılındı.
Neoliberalizm ile gevşetilen
kurallar, başlangıçta yaratıcılığı ve büyümeyi teşvik edecek gibi görünürken giderek, daha fazla kazanmak için ahlak dışı yollara sapmayı teşvik eden bir ortamın
doğmasına yol açtı. Kurallar gevşetilince ahlâk dışı yollara sapmak konusunda
(ahbap çavuş kapitalizmi) gelişmekte olan ekonomilerle gelişmiş ekonomiler
arasında büyük farklar olmadığı ortaya çıktı.
Sonuç olarak neoliberalizmin vaat
ettiği cennet, cehenneme dönüştü ve kapitalist sistem 2008’de tarihin ilk
küresel krizine girdi. Neoliberalizm öncesindeki krizlerde kapitalizm böylesine
bir küresellik içinde olmadığı için krizler küresel nitelik kazanmıyordu. Bugün
artık IMF iktisatçılarının da neoliberalizmi eleştirdiği bir aşamaya gelmiş
bulunuyoruz. Eleştiri bu aşamaya kadar geldiyse yeni bir model de kapıda
demektir.
Neoliberalizmden geriye kalan ise
kural dışılığı para kazanma modeline dönüştürmüş etik olmayan bir ekonomik yapı
oldu.
burdan çıkıs cok cabuk ve kucuk sorunlarla çözülecek gibi gorunmuyor kesin bir kaos yasanacak artık bunun eşigine varmak üzereyiz
YanıtlaSilAynı kanıdayım.
SilYeni bir ekonomik modelden ziyade,artan kayıt dışılık ve bilinci engellenemezse dediğiniz üzere gelişmekte olan ve gelişmiş ülke farkları pek azalacak gibi durmayacak.
YanıtlaSilhocam alikoc kapitalizm ile ilgili yakinmisti cunku uluslarustu sermaye tum sektorleri ele gecirmis yani sermayeyi toplulastirmisti bu gittikce buyuyordu bu olunca yoksulluk artiyor buyuk kapitalistler gucleniyor uretim yapan kapitalistler urunlerine alici bulamiyacaklar mi ileride sistem neyi ongoruyor
YanıtlaSilYani yeniden devlet müdahalesi artacakmı.
YanıtlaSilDevlet müdahalesinden çok kuralların daha sıkı ve evrensel olarak konulacağı bir model olabilir.
SilHocam önceki yazınızda 2003-2009 arasındaki dönem için hükümeti başarılı olarak nitelendirirken teknolji politikası açısından da düşündünüz mü? Bugün dışa bağımlı bir ekonomi olmamızın en büyük sebeplerinden biri de aslında geçmişten bugüne ekonomi politikaları ile uyumlu bir teknoloji politikamizin olmayışı veya islemeyisi. Bu politikalari belirlemede ne kadar istekli veya ne kadar serbestiz ülke olarak ve sizce akp hükümeti bu açıdan degerlendirilirse neler söylenebilir ?
YanıtlaSilGeçmişteki DB, IMF gibi kurumların az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin teknoloji olarak bağımlı hale gelmesini ve bağımlı kalmasını sağlayan neo-liberal baskıları günümüzde ne durumda ?
Evet tabii. Yapısal reformların en önemlilerinden birisi bu alanlarda bir dönüşüm sağlanabilmesi. Elimizdeki mükemmel fırsatı teknolojide ve ona alt yapı sağlayacak eğitimde dönüşüme harcayacak yerde birbirimizle uğraşmaya harcayınca o yıllarda başarı sürdürülebilir bir başarı olamadı.
SilBen sorumluluğu başkalarında arayan modellere pek inanmam. Herkes, sorumluluğu önce kendisinde aramalı.
Hocam tarihsel süreci nüfus, hasıla ve Ticaret hacmindeki genişlemeler ile verisel desteklerseniz süper bir bilimsel makale şeklinde derslerde sorumlu tutulan yayın halini alır. Elinize sağlık
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Onu, Ekonomi Tarihi kitabımızda yapacağız.
SilSayın Hocam, acaba yazınızdan şunu mu anlamalıyız? Neolibarilizm ahlaksızlığa ve kural dışılığa çanak tuttu. Yoksa başka bie ekonomik sistem olsaydı, yine aynı sonuç mu olurdu? Sonuçta o başka sistemde de yine o aynı ahlaksız insanlar olmayacaklar mıydı?
YanıtlaSilAhlaksızlık ve ahlaksız insanlar her zaman ve her yerde olabilir. Neoliberalizmle birlikte Kurallar gevşetilince, deregülasyon, serbestlik başlayıp da başı boşluğa kadar gidince ahlaksızlık tek tük görülen bir durum olmaktan çıktı ve sisteme yaygın hale geldi. Bu daha önceki (Keynesyen karma ekonomi sistem) sistemde olmamıştı.
SilHocam kapitalizmin doğasından kaynaklanan bu krizlerin çözümünü kapitalizmin içinde aramak doğrumudur.
YanıtlaSilSayin Çakalli,
SilEskiler ne demis civi civiyi soker. Eger bir soruna cozum ariyorsan geriye dönük sorunun kaynagina don ve sorunun icinde cozumu bulacaksın derler. Kaynagını gormedigin suyun sonuna duvar orsen ne yazar
Her sistemin içinde çözüm vardır.
SilBu bloğun, umarım yıllar boyu sürer, ileride de eşsiz bir kaynak olacağını düşünüyorum. Düşünsenize bir 10 yıl sonra, örneğin 2015, 2016 yılında gün gün neler olmuş, insanlar nasıl tepki vermiş, Mahfi Bey neler söylemiş hepsini görebileceğiz.
YanıtlaSilBu imkana 2000 yıllar için de sahip olmuş olsaydık güzel olmaz mıydı? O dönemde insanlarımız ne düşünmüş, ne önermiş bir kıyaslama imkanımız olurdu.
Ne kadar teşekkür etsek azdır, Mahfi Bey'in bu eşsiz çabaları için.
Çok teşekkür ederim. Keşke gazetelerde (Yeni Yüzyıl ve Radikal) yazdığım yıllarda (1999 - 2012 arası) bu siteyi kurup burada yazsaydım diye düşünüyorum bazen.
SilYazınız için teşekkürler hocam.
YanıtlaSilSorunun kaynağını liberalizmde veya müdahaleci ekonomide aramak mı yoksa insanda aramak mı doğru?
Korumacı devlet anlayışı hakim olduğu zamanda hayali ihracat vb gibi şeyleri gördük ki bunları genele yaymak mümkün. Sorunun kaynağı olarak ideal insan modelinden uzaklaşmamız gibi görülüyor. İdeale asla ulaşamayacağımızdan bu etik problemler hangi sistem olursa olsun karşımıza çıkacaktır yanılmıyorsam.
Her sorunun kaynağında mutlaka insan vardır. Ama eğer sistem doğru düzenlenmişse insan hatası asgariye iner. Etik sorunlar bütün sistemlerde çıkar kuşkusuz. Ne var ki liberalizm getirdiği kural gevşeklikleri, deregülasyonlar ile ahlasızlığa adeta aldırmayarak "ne pahasına olursa olsun para kazanma" felsefesini sistematize etmiştir.
SilHocam,
YanıtlaSilEski fed başkanı Ben Bernanke'nin 'Harekete Geçme Cesareti' isimli kitabını okudunuz mu?
Okumadım.
SilHocam nüfus arttıkça kapitalizm önem kazanıyor gibi geliyor bana,sizce de öyle değil mi? Çünkü artan nüfusun ihtiyaçları için yeni ürünler ve hizmetler ortaya çıkmalı ve bunların da sayısı sürekli artmalı.Yeni girişimleri tetikleyen şey ise; yüksek kâr. Kapitalizmden hoşlanmıyorum ama zannediyorum gerek ülkemizin gerekse de dünyanın nüfusu arttıkça karma ekonomide serbest piyasa daha önem kazanıyor.Haksız mıyım hocam?...
YanıtlaSilEvet haklı görünüyorsunuz.
SilHocam sistem tıkanıklığı/yeni model tartışmaları 2008 krizinden beri sık sık dile getiriliyor. Özellikle Thomas Piketty'den sonra tıkanmayı anlayabilmek için marksizm bir method "way of understanding" olarak ön plana çıkıyor. Bu anlayış bir yere kadar doğru olsa 19. yüzyıl mantığıyla anlaşılacak bir şey değil. Çünkü otomasyonla üretim araçları ile emek arasındaki paralellik ortadan kalktı. Artık değer kavramı tarihe karışıyor. 30 yıl içinde genç dinamik nüfusu olan değil robot gücü olan ön plana çıkacak. Daha iktisatçılarımızın bunun farkına varamaması çok acı verici. Planlamalarımızı buna göre yapmalıyız.
YanıtlaSilÜretim araçlarını ereten emek ortadan kalkmadığı sürce artık değer de ortadan kalkmaz.
Silİktisatçıların bu dediğinizin farkındadır muhtemelen de siyasetçilere anlatma konusunda başarılı değiller.
değerli hocam bir soru sorcam. babam kazı kazan ve piyango bileti satma işine yeni başladı. basit usule tabi gelir vergisini 1 yıl içinde toplam elde ettiği kardan mı vericek?
YanıtlaSilEvet.
SilBu ve benzeri sorular için burada ayrıntılı bilgi var:
http://www.gib.gov.tr/sites/default/files/fileadmin/beyannamerehberi/2016_basit_usul.pdf
Hocam iyi akşamlar.konuyla alakalı değil ama Türkiyenin cdc primleri 273 olmuş bu durum Türkiye nin neyini etkiler.diğer kılgan ülkelere göre durumumuz iyi mi.Teşekkürler.
YanıtlaSilBUgün itibariyle
SilTürkiye 267
Brezilya 351
Endonezya 190
Rusya 256
Güney Afrika 309
Üstadım ve Hocam,
YanıtlaSil"Eleştiri bu aşamaya kadar geldiyse yeni bir model de kapıda demektir." tesptiniz mevcut.
Yeni modellerin eski sistemin güncellenmiş versiyonları olduğundan yola çıkarak keynesyen temelli yeni bir model bekleyebilir miyiz?
(Emre Akın)
Muhtemelen Keynesyen temelli, kuralları daha sıkılaştırılmış bir model olabilir diye düşünüyorum.
Silyeniden sosyal devlet olgusu one cikar mi onumuzdeki surecte ?
YanıtlaSildusuk faiz oranlari uyguayan ulkelerde gelir dagilimina etkisi olumlu mudur?
Çıkabilir.
SilFaiz ile gelir dağılımının doğrudan bir ilişkisi görünmüyor. Buna karşılık dolaysız ergilerle gelir dağılımı arasındaki ilişki çok daha net.
neo - liberalizm karşısında demokratik sosyalizm yada anarşizmin (yatay-ağ tarzı toplum modelleri) bir model olarak yaşama geçme şansını nasıl buluyorsunuz?
YanıtlaSilDemokratik sosyalizm yükselişe geçebilir. Ama ondan önce daha aşırı uçlara sapılma tehlikesi söz konusu.
Sil29 buhranı talebi tetikleyerek aşıldı ve 70 lere kadar talep>arz idi. 70 ler de başlayan neo liberal ekonomi politikaları arzı destekleyen temelde gerçekleşti fakat küresel anlamda kamu kaynakları kullanılarak yapıldı.Bugün hem kamu kesimi çok borçlu hem de arz > talep durumunda. Ama bu sorun tekrar keynesyen politikalarla çözülemez çünkü kamu kaynakları talebi destekleyecek güçte değil çünkü çok borçlu.Servet azınlığın elinde ve para parayı çeker kuralı işliyor.Her yeni niceliksel gevşeme veya faiz indirimi ortalama dünya vatandaşının cebine değil zengin azınlığa yarıyor ve sadece sorunları büyütmek pahasına sonucu geciktiriyor.Çözüm kesinlikle gelir dağılımında adaleti sağlayacak ve küresel zenginliğinde tabana yayılmasını sağlayacak yeni bir sistemin oluşturulmasıdır.Sürdürülebilir,verimli,çevre ve insan dostu bir büyüme modeli insanlığın önündeki tek seçenek.
YanıtlaSilÇok güzel bir özet analiz. Teşekkür ederim.
SilHocam tıkanıklığa şuda küçük bir sebep olabilir mi? Küreselleşme arttıkça kapitalistlere çok fırsatlar doğdu. Yani kapitalist kendi ülkesinde ki emek gücünün tekel fiyatına mecbur kalmayıp, gidip Çin gibi ülkelerde ucuz emekten yararlandı hatta çevre kirliliği düzenlemelerinin olmadığı ve bunun gibi bir sürü lehte çıkarlarla sermayesine sermaye kattı. Gelir farkı iyice açıldı. Çin gibi ülkelerde koruyucu yasaların olmamasından fayadalandılar, faydalanıyorlarda.
YanıtlaSilO da kuralları gevşetmenin bir sonucu.
SilHocam öngördüğünüz bir ekonomik model var mı? Varsa, sınırları ne olacak ? Örneğin, serbest ticarete nasıl bakıyorsunuz? Devlet ekonomi de üretici rolüyle mi yer alacak yoksa düzenleyici mi?
YanıtlaSilBen düzenlenmiş, kurallara bağlanmış bir piyasa ekonomisi sisteminden yanayım. Ama düzenlemeler doğru yapılmalı, kurallar doğru konulmalı.
Silbir arkadaşın yorum bölümünde kaos olacak yorumuna aynı kanıdayım dediniz.sayın hocam kıyıda köşede zor durumlar için ayırdıgımız bir miktar para var.eger kaos olacaksa kendimizi korumak için ne yapmalıyız.kaos zamanlarında bankada para tutmak pek akıllıca görünmüyor.borsa ,hazine bonoları ,finans piyasaları zaten bu durumda göçer.bu durumlarda ne yapmak akıllıca alır.saygılar iyi günler
YanıtlaSilYani eğer kaos bankalardaki paralara kadar sıçrarsa yapacak fazla bir şey kalmamış demektir. Ben oralara kadar varacak bir kaos kastetmedim. Kastım piyasalarda yaşanacak kayıplar vb idi.
Silteşekkür ederim sagolun cevap için
SilBence geriye kalanlar; kan, zulüm, insanlık Onurunun çiğnenmesi ve ellerinde akıllı telefonları olan kocaman bir benciller ordusu..
YanıtlaSilHocam coşmuşsunuz neredeyse her gün bir yazı yazıyorsunuz, elinize sağlık :)
YanıtlaSilBazen konular üst üste geliyor. Teşekkürler.
Sil"Hayat her şeyin tersini görecek kadar uzundur" der bir İngiliz atasözü. Bugünlerde elbet geçecek.
YanıtlaSilGüzel bir söz.
SilBu söze bayıldım ve bana çok güzel bir farkındalık kazandırdı. Paylaşan arkadaşa teşekkür ediyorum.
Silgelir dagiliminin bozuk oldugu toplumlarda insani beseri iliskiler kontaklar zedelenir mi sagliksiz bir toplum yaratir mi? mesela kadin erkek iliskileri gelir adaletinin bozuk oldugu toplumlarda saglikli olmadigina kanaat getirebilir miyiz?
YanıtlaSilBunları ezbere söylemek doğru olmaz. Bu konuda bir araştırma yapmak veya yapılmış bir araştırma varsa ona göre konuşmak gerekir.
SilSayın Eğilmez, Devletin görevi; sağlıktan, adalete, güvenlikten ekonomiye kadar her alanı kontrol ederek yurttaşlarının menfaatlerini korumak değil midir? Eğer Devlet görevini doğru yapamazsa bütün bu alanlarda yozlaşma olmaz mı? Devletin yönetimi Siyasetçiler tarafından yapıldığından, siyasetin yozlaşması bütün bu alanların yozlaşmasına neden olacaktır. Siyasetin yozlaşmasını kontrol edecek makam ise halk adına , halkın menfaati adına karar veren "Adalet Sistemi" dir. Her ülkenin Adalet Sistemi halkın yapısına göre farklılıklar göstermesine rağmen, "Uluslararası" bazı kriterlere uymak zorunda dır. Eğer bu "Uluslararası" kriterler her ülkede düzgün olarak kontrol edilebilirse sağlıktan, adalete, güvenlikten ekonomiye kadar bütün alanlarda düzgün çalışma sağlanabilecektir kanaatindeyim, acaba yanılıyor muyum?
YanıtlaSilEvet haklısınız da devlet tam bizim anladığımız gibi bir devlet değilse ne olacak? O sorunun yanıtı yok.
SilHocam böyle bir tersyüz olma durumu yaşanırsa Thomas Piketty Sultan II. Keynes mi olacak? :) Bir de şu Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) aslında sıkışan ve tekrar krize girebilecek küresel kapitalizmin ömrünü uzatmak ve bahsekonu olası krizi ötelemenin bir metodu değil midir? Sizce başarı şansı var mı?
YanıtlaSilPiketty için yeni Keynes unvanı biraz fazla bence. Dani Rodrik'in teşhisleri ve önerileri çok daha önemli.
SilTTIP den ne çıkacak ben de merak ediyorum açıkçası.
Biriken finansal kapitale el koymadan yeni bir ekonomik modele nasıl geçilecek. Ya enflasyon ya da servet vergisi. Bir şekilde müsadere. Biraz zor görünüyor. Bunlar olmadan düzenleme yapmak yağmacıyı ödüllendirmek olacağından yeni düzenlemeyi de kimse ciddiye almaz.
YanıtlaSilİster istemez oralara gidebilir.
SilAlmanların ekonomi sistemi bence çok güzel. Her kurum birbiri ile bağlantılı, belirli kurallar var ve dışına çıkamazsınız. Mesela burada çalışmayan biri bile kredi kartı alabiliyor yada bireysel ihtiyaç kredisi çekebiliyor. İşsiz kaldığınızda bankaları otomatik bildiren ve önlem almaya iten bir sistem yok. Bir sürü evi olan ve bu evleri kirada olan insanlar var ve çok para kazanıyorlar fakat gelir vergisi ödemiyorlar. Lokantası olan bir adam gidip Audi A5 alıp bunu gider olarak gösteriyor, vergi ödemiyor falan..
YanıtlaSilEkonomi alanında bir eğitimim yok hocam kendi kendime okuyarak ve sizin gibi değerli büyüklerimizi dinleyerek, ingilizce ve almanca bildiğim için yurtdışı basını da takip ederek kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Ama Türkiye'nin özellikle Almanya ile kıyaslandığında pek doğru bir yolda olmadığını ben bile görebiliyorum.
Benim bu yüzden dolar tahminim hatırlarsanız 2016 sonuna kadar 3.60tl ve 2018 başlarında ise 4.5tl civarlarında. Ben yeni bir krizde geçmişteki gibi amerikan dolarının değerinin düşeceğini sanmıyorum, aksine diğer para birimlerinin değer kaybedip birde 2008 krizinden dersler çıkarmış USA ekonomisinin bu sefer kalkanını her an kaldırmaya hazır olduğunu düşünüyorum hocam. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Bizleri bilgilendirirseniz çok sevinirim.
Almanya konusunda haklısınız. Disiplinden taviz vermiyorlar.
SilABD konusunda ise sanırım bu dediğiniz tam olarak yapmak için biraz daha bekleyecekeler.
Bu birazdan kastınız nedir hocam peki süre olarak? İşsizlik %4'e doğru kaydıkça. Tarım Dışı İstihdam verilerinin "beklenenin altında" gelmesi bir nevi işsizlik sorunu artık yok gibi bir şey demek değil midir? Eğer böyle ise aslında kötü gibi görünen bir veri aslında ekonominin iyiden iyiye toparlandığı anlamına gelmez mi? Saygılarımla hocam.
Sili love you hocam...
YanıtlaSilHocam su liyakat ile ilgili birşey sorucam size. Suan nasıl olduğu zaten belli. Kanuniden sonra bozuldu diyorlar. Ben şunu sormak istiyorum cumhuriyet döneminde Ataturk döneminde de bu bozukluk devam etti mi? Tarafsız olacağınızı düşünerek sordum soruyu hocam.
YanıtlaSilAtatürk dönemini bilmiyorum. O dönemle ilgili şeyler sadece büyüklerimden duyduklarım. Ki bu duyduklarım liyakatin kollandığı şeklindedir.
SilAma kendi dönemimle ilgili yaşadıklarımı aktarabilirim. Benim yetiştiğim 1970'lerde, 80'lerde ve 90'larda Maliye Bakanlığı, Hazine, Merkez Bankası, Dışişleri Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı gibi kurumlarda (bunlar benim bire bir bildiğim kurumlar) liyakat esası ön plandaydı. Bugünkü durumla kıyaslanmayacak kadar ön plandaydı. Torpil olmaz mıydı? Olurdu. Ama torpilsiz olup da liyakatli olan kişiler mutlaka hak ettikleri yerlere gelirlerdi. Önce İçişleri Bakanlığı kaybetti liyakat esasını, sonra diğerleri. Bugün hala torpilsiz kişiler girip yükselebiliyorsa o dönemlerin getirdiği sistemin tam olarak bozulmamış olmasındandır.
Bahsettiğiniz dönemde gelişen ekonomilerde milyonlarca insan orta sınıfa yükseldi, Afrika ciddi yol kat etti. Gelişmiş ülkeler kendi piyasalarına daha sıkı kurallar dayatsaydı, diğer ülkelere sermaye akımını engelleseydi bu seviye yakalanabilir miydi?
YanıtlaSilBelki yakalanamazdı ama bu seviye için bu kadar çevre sıkıntısı, bu kadar ahlaksızlık, kural dışılık yaratmaya değdi mi ondan emin değilim.
SilHocam bence butun eksiklik manevi duygularda,piyasa rekabeti dedigimizde benim aklima hep para hirsi geliyor. Surekli menfaat ve cikar odakli sistemler kendi kendini bitiriyor. Shumpeter rahmetlik bunu soylemisti.Bence bundan sonra gelecek herhangi bir sistemde de ayni seyler olacaktir. Cunku insanoglu tamahkardir. Saygilarimla.
YanıtlaSilBu dediğiniz kurallarla düzenlenebilir.
SilHocam merhabalar,
YanıtlaSilIki konuda yorumunuzu almak isterim. Cumhuriyet donemi iktisadi tarihi ile ilgili (1923-1950) bir kitap okuyorum. 1929-1930 yillari iktisadi politikalarina deginirken iki sey dikkatimi cekti, nedenlerini size sormak istedim. Birincisi bu donemde lira fazla degerli tutuldugundan ozellikle Almanya'nin Turk dis ticareti uzerinde bir denetim kurdugundan bahsedilmis. Ikinci nokta ise bu donemde hukumet tarafindan paranin dis degerindeki dusme ile ticaret aciklari arasinda yakin bir bag oldugu tespit edilmis. Kitapta belirtilen bu iki noktanin nedenleri ne olabilir, yani Almanya fazla degerlenmis bir Lira ile nasil Turkiye dis ticaretini kontrol edebilir ve paranin dis degerindeki dusme ile ticaret aciklari arasinda bir baglanti mevcut mu? Ayirdiginiz vakit icin simdiden tesekkur ederim.
Saygilarimla
Zeynep Stefan
Benim bildiğim Lozan Antlaşmasıyla Türkiye'nin serbest ticaret politikası izlemesi öngörülmüştü. Bu konu Lozan maddelerinde yer alıyor. Türkiye 1930'a kadar bu nedenle ihracatının çok üzerinde ithalat yaptı ve dışticaret açığı verdi. 1929 Büyük Depresyonu başlayıp da Avrupa ülkeleri kendi dertlerine düşünce Türkiye, Lozan'ın bu maddelerine uymayarak serbest ticareti frenlemeye yöneldi. 1930 başında Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu çıkararak ekonomiyi korumaya aldı.
SilInsanlar 3 yolla öğrenir ve bu öğrendilklerini pratikte yaşamaya çalışır. İzleyerek, dinleyerek, okuyarak. Bunların ilk ikisi dunya nufusunun çogunlugu tarafindan kullanilan argumanlardir. Bu argumanlar baskısıni devam ettikçe kapitalizmin vahşiliği komunizmin baskiciligi islamin tetorizmi devam edecektir. Ne zaman okuma argumani on plana cikar hayatimizin ana paydasina koyarsak beşeri sermayelerin gozle gorunen artisini ve getirecegi degerleri biz ve yarinlar gormeye aday olacaktir.
YanıtlaSilHocam aktif sigortalı sayısı 20 milyon. Ama turkiyede çalışan insan 25 milyon istatistiklerde. 5 milyon nerede?
YanıtlaSilTÜ;K verilerine göre çalışanların yüzde 30'dan fazlası kayıt dışı çalışıyor. Buradaki kayıt dışılık herhangi bir sosyal güvenlik sistemine bağlı olmaksızın çalışanları kapsayan bir ifade.
SilHocam merhaba, size Azerbaycandan yazıyorum. Ekonomi okudum, ama ekonomiyi sizinle yeniden sevdim .
YanıtlaSilBir ricam olacaktı. Lütfen şu 'Big Reset of world economy'den bir yazı yaza bilirmisiniz.
Önceden teşekkür ederim
Önce yazmayı planlamıştım sonra vazgeçtim. Bir düşünelim bakalım.
SilHocam normal koşullarda cari açık enflasyonu nasıl etkiler?
YanıtlaSilGerek bütçe açığı gerekse cari açık enflasyonu artırır. Çünkü, sistem tasarruf edebildiğinden daha fazla harcıyor demektir. Arza göre talep fazlaysa fiyatlar artar.
Silhocam okullarda hep öğretilen kelime "jeopolitik konum" bu jeopolitik konumumuz başımıza dert açmaktan (düşman kazandırmaktan) başka ne yaptı?
YanıtlaSilJeopolitik konumumuzun ekonomik yansımasını aktaran online bir makale var mı?
Jeopolitik konum başa dert açmaz. Başa dert açan bu gibi durumları iyi yönetemeyenlerdir. Eğer jeopolitik konumunuzu iyi yöntebilirseniz size avantaj getirir, kötü yönetirseniz başınıza dert açar.
SilBöyle bir makale aradım ama bulamadım.
Hocam önceki bir yazınızda faizler artarsa kur düşer döviz kredisi almanın maliyeti düşer deniyor. O nasıl oluyor hocam? Tl faizi artınca babkalar döviz kredisinden aldıgı faizi mi düşüruyor?
YanıtlaSilDış finansmana bağımlı bir ekonomide faiz yükselirse ülkeye daha çok döviz girer (yüksek faizden yararlanmak isteyen yabancılar paralarını o ülkeye getirir) bu durumda döviz bollaşacağı için kurlar düşer ve döviz kredisi kullanmanın TL maliyeti de düşer.
SilHocam 1) türkiye'de bankalar tl olarak mı döviz cinsinden mi daha fazla borçlanıyorlar? 2) döviz olarak sadece dışarıdan mı borçlanıyoruz, içeriden de borçlandığımız oluyor mu? 3) kurlar arttıği için dövizle borçlanmamız bankaları zora düşürdü, bunu gören bankalar dışarıdan borçlanmayı azalttı mı?
YanıtlaSil(1) Türkiyede bankaların döviz cinsi borçları toplam borçlarının yüzde 45'i kadardır. Yani TL cinsi borçları döviz cinsi borçlarından fazladır.
Sil(2) İçeriden de döviz mevduatı toplayarak borçlanıyorlar.
(3) Azaltmadılar tersine dövizle borçlanma arttı.
Hocam Türkiye cari açığının ortalama ne kadarını enerjiye harcıyordur?
YanıtlaSilTürkiye'nin ithalatında enerji ithalatının payı yüzde 20 - 25 arasında değişiyor.
SilHocam tam da bu noktada nükleer enerji santrallerinin bu bağımlılığı ne kadar azaltacağını gösteren bir çalışma var mı?
SilBöyle bir çalışma var mı bilmiyorum ama terörün bu kadar büyük bir tehdit yarattığı bir ülkede bu işi sadece maliyet düşürmek olarak düşünmek doğru olmayabilir.
Silsigortasiz islerde
YanıtlaSilhocam abd issizlik 4.7 oldu neredeyse dogal iissizlik oranin altinda bir rakam dogal issizlik rakamini 50 yil icerisinde ortalama alirsak saglikli dogal dip issizlik %5 yapiyor. sizce fed faizleri indiri mi? indirmezse issizlik daha da inmez mi baski yapmaz i ekonomi isinmaz mi?
YanıtlaSilFed, sadece işsizlik oranına bakmıyor, aynı zamanda istihdamdaki artışa, onun kalitesine, ücret gelişmelerine vb de bakıyor.
SilHocam gunaydin
YanıtlaSilTek basina ele alirsak cari fazla vermekle issizlik orani arasinda ters baginti var midir ?
Böyle bir ilişki yok.
SilSayın Eğilmez; Bu politikanın 1980’li yıllarda Batı Dünyasına yeni bir ivme kazandırdığı, 1970'li yıllarda yer alan yüksek enflasyon, artan kamu borçları ve yükselen toplumsal karışıklığın giderilmesini sağlayarak başarılı olduğunu ifade edilebilir. Ayrıca ekonomik anlamda Batının 1970'li yıllardaki bunalımdan 1980'li yıllarda daha oturmuş ve yüksek büyüme dönemine geçişinin, önemli bir politik zafere tahvil edildiğini ifade ederler. Batının en büyük rakibi olan Sovyetler Birliği üzerindeki baskının artması ve yönetici kadrosunun inanç ve moralini kaybetmesi üzerine, Sovyetler Birliği’nin ve Varşova Paktının barışçı bir dağılma sürecine girdiği söylenebilir. Benim fikrime göre, Batı Dünyası için bu sonuç büyük bir zafer idi. Sovyetler Birliği sistem olarak belki çökmeye mahkûmdu ancak bu çöküş, 1970’li yıllardaki bunalımın devam etmesi halinde ertelenecek ve belki de çöküşün kaçınılmaz olduğunu düşünen Sovyet liderleri, askeri riskler alabileceklerdi. Zamanı bir parça daha geriye sarar isek, 1938-1939 yılında Adolf Hitler’in de oynadığı politik ve askeri kumarı iyice tırmandırarak, 2. Dünya Savaşını tetikleme nedenlerinden birinin, popülist ekonomik uygulamalar ve askeri harcamalar ile Almanya’yı ekonomik çıkmaza sokması ve bu çıkmazı aşmak için daha yüksek ölçüde politik ve askeri kumar oynaması idi. Benim tezim ise, 1980’li yıllardaki Batının nispi ekonomik gücünü yeniden rayına oturtması ve Sovyetler Birliği liderliği ile kurulan nispeten yakın ilişkiler, 1930’ların sonundaki senaryonun tekrarını 1980’lerde oluşmasını engelledi. Neo-liberal politikaların en büyük başarısının bu olduğunu düşünüyorum. Tek bir ekonomik sistemin prensiplerinin ısrar ile, değişen bir sosyal ve ekonomik yapı üzerinde değiştirilmeden tutulması da, başka hataları getirdi. Diğer yandan, 2001 11 Eylül terör saldırıları sonrası, ekonomik önlemler içinde yer alan parasal genişleme ve düşük faiz politikasının ki bu politikanın neo-Keynesyen bir politika olduğunu düşünüyorum, gereğinden uzun uygulanması sonucunda 2008 krizinin tohumları atılmış oldu. Bence, 2008 krizinin temel nedeni 2001’den itibaren uygulanan neo-Kesynesyen politikaların, 1980’li yıllardan beri uygulanan neo-liberal politikaların birleşmesidir. Genel olarak yukarıdaki tezlere katılır mısınız? Saygılar ile. (Yazınız için tekrar teşekkürler
YanıtlaSilGenel olarak katılırım. Ama şeytan ayrıntıda saklıdır.
SilHocam Çin'in durumu şuan nasıl?
YanıtlaSilEski parlak günlerinden uzakta görünüyor.
SilHocam Türkiye için büyük felaketi haber vermeye calışıyor ama bu ismi kullanmamayı tercih ediyor gibisiniz.
YanıtlaSilFed'in faiz artırımına başlaması halinde durumumuz giderek kötüleşecek.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilŞu anda yabancı bir meslek birliğinin sertifikasyon sınavlarına hazırlanıyorum. Şirket yönetimi ile ilgili İngiltere'de ve Amerika'da yürürlükte olan etik ilkeleri ve kuralları öğreniyorum.
Ülkeyi şirket gibi yönetmek lazım denilen sözün, zaten bizim ülkemizde olan kuvvetler ayrılığı, farklı kurumların bağımsızlığı gibi konularda sağlandığını farkettim. Fakat şu anda kurumların değil kişilerin ön planda olan sisteme geçildikçe bu sistemden uzaklaşıldığını görerek üzülüyorum. Maalesef bu kuralların Amerika ve İngiltere'de getirilmesinin sebebi, etik ilkelerin olmadığı ve yetkilerin dağıtılmadığı ve bağımsız kişilerce sürekli kontrol edilmediği şirketlerinin sonunun hep iflas olması. Umarım yukarıda bahsettiğiniz liyakat esası en kısa zamanda en iyi şekilde kurumlarda işler hale gelir.
Aslında temel sorun, yine insanlarda. Tüketmek şu anda mutluluk. Sahip olabildiğiniz kadar, tüketebildiğiniz kadar mutlusunuz. Şirketlerde de durum farklı değil, büyümüyorsanız problem var, sürekli büyümek zorundasınız.
Bence bu sistemin değişmesi göründüğü kadar kolay değil, çünkü temelinde bunu talep eden insanlar.
Şirketlerin değerinin malvarlıklarıyla değil insanların ona talebiyle ölçüldüğü bir dönemdeyiz.
Bu durumu düzeltmek için önce insanları düzeltmeniz gerekiyor.
Eğitim. Ama doğru eğitimle başlamak gerekiyor.
Silhocam klasik iktisatta faiz oranları arttıkça tasarruflarında arttığı yönünde bir görüş var. Acaba bu görüş monetaristlerin spekülasyon güdüsü ile para talebi düşüncesi henüz o dönemlerde mevcut olmadığı için mi klasikler faiz-tasarruf ilişkisini bu şekilde dile getiriyorlar. normalde faiz oranları ile tasarruf oranlarının azalan oranlı bir fonksiyon olması gerekir değil mi?
YanıtlaSilY = C + S
SilC = f (Y)
S = f (r, Y)
İnsanlar üç güdü ile para talep ederler: (1) Günlük ihtiyaçlarını karşılayacak mal ve hizmetleri satın almak için ki bu tüketim harcamasıdır. (2) Beklenmedik sorunlarını karşılamak (sağlık sorunları gibi) ve geleceklerini garantiye almak için ki bu tasarruftur. (3) Ellerine geçen fırsatlardan yararlanarak daha çok para kazanacakları spekülatif fırsatlar için. Ki bu da tasarruftur. Reel faiz ne kadar artarsa (1) numaralı gruptan kısarak (2) ve (3) numaralı gruba aktaracakları para artar.
Dolayısıyla faiz arttıkça tasarruf artar.
peki hocam tasarruflar yada para talebindeki (2) ve (3) numaralı gruplarda artış olduğunda faiz oranlarının düşmesini de ekonomideki spiral etkiye mi bağlamak lazım? Bu kapitalist ekonominin kısır döngüsü mü acaba?
SilFaiz oranlarının düşmesi tasarruflardaki artıştan çok enflasyondaki düşmeye bağlıdır. Bizim gibi iç tasarrufları yetmeyen ekonomilerde dışarıdan para girişi artar da kurlar düşerse enflasyon da düşer o zaman faizi de düşürmek mümkün olur.
Silo zaman eğer türkiye gelişmiş bir ülke olsa idi dışarıya ihraç etme koşulu (?) ile para arzı ile enflasyonu dolayısı ile faizi düşürmesi mümkün olurdu diyebiliriz sanırım.
SilHocam Samir Amin okumak istiyorum, belirli bir sırayla mı okumalıyım? Bağımlılık okulu ile ilgili bir eser tavsiye eder misiniz?
YanıtlaSilSamir Amin'in kitaplarını okumadım o nedenle bir şey söyleyemeyeceğim.
Silhocam buradaki yazınızda http://www.mahfiegilmez.com/2016/04/once-ocak-2016-itibariyle-turkiyenin.html
YanıtlaSilistihdam edilenler 26 milyon insan var. yine ocak ayında sgk da aktif sigortali insan sayısı 20 milyon. buradan kayıt dışı istihdamı yüzde 31 nasıl buldunuz? 6/26 dan yaklaşık olarak yüzde 24 25 gibi bir sayı çıkıyor.
Ben bulmadım bu sayılar tümüyle TÜİK'e ait sayılar. Olasılıkla TÜİK ve SGK sayıları arasında tutarsızlık vardır.
SilHocam bazı sorular soracağım.
YanıtlaSilAbd de son tarın dışı istihdam verisi artışı 160 bin beklenirken 38 bin arttı
1. bu kadar fark bence ay içinde görüle bilirdi devasa bir veri sisteminde bu kadar fark neden oldu
2, Acaba Abd faiz arttırmak istemiyor diye verilerde oynamış olabilir mi.
3, Türkiyede piyasalar Abd faiz arttırmıyacak diye bu veriyi olumlu karşıladı. Yani Türkiyede çok büyük bir borçlanma ve döviz girdisi sorunu mu var
4,bazı finansal analistçiler 2016 Türkiye piyasalarını çöküş yılı görüyor. Altın için yeni zirveyi 3,000 ons/usd diyor.
5, Ekonomide denek için hayvanlar kullanılmıyor değil mi hocam. ben çok yoruldum artık...
1. Benzer farklar geçmişte de oldu. Bekleyenlerin tahminleri yanlış olabilir.
Sil2. ABD'de verilerle oynamak oldukça zor. Verileri çok yakından izleyen pek çok kurum var.
3. 1 yıl içinde Türkiye'nin 200 milyar dolar dolayında dış borç yenileme, döviz mevduatı yenileme ve cari açık finansmanından oluşan bir yükümlülük sorunu olduğu için mesele ciddi.
4. Çöküş yılı iddialı bir söylem ama 2016 nın ikinci yarısı sıkıntılı olacak görüşündeyim. Savaş filan çıkmazsa altında böyle bir zirve yakın zamanda görmüyorum (uzak zamanda bile zor.)
5. Bunu tam anladığımı söyleyemeyeceğim.
konuyla ilgili hangi kitaplar mutlaka okunmalı?
YanıtlaSilA Brief History of Neoliberalism, David Harvey
SilNeoliberalism: A Very Short Introduction, Manfred B. Steger
Küresel nitelik kazanan ilk kriz 2008 diyorsunuz ancak 1929 buhranı da küresel olarak büyük ölçekli olarak hissedilmedi mi? Mesela Mehmet Akif Ersoy'un bu dönemde Mısır'da sürgündeyken ailesine gönderdiği mektuplarda 1929 krizinin inanılmaz etkilerinden bahsediyordu.
YanıtlaSilMısır da kapitalist sistem dolaylı olarak entegre olduğu için orada hissedilmiş olması normaldir. 1929'da Rusya, Çin hatta Japonya gibi ülkeler (uzakdoğunun tamamı, Afrikanın çoğu) kapitalizmle iç içe değildiler. Dolayısıyla onların içinde bulunmadığı bir krizdi 1929 krizi. O nedenle de küresel değildi. Kapitalizmin kriziydi. Oysa bugün herkes aynı sisteme entegre olduğu için aşağı yukarı aynı şekilde etkileniyor.
SilNufus genelinde oransal olarak 60 ve ustu Yasli nufusun artmasi tasarruflari ne duzeyde etkiler?
YanıtlaSilYaşlı nüfusun artması tasarrufların da artmasına yol açar. Çünkü yaşlı nüfus artık birçok sorunun çözmüştür. Ev alma, araba alma ihtiyacı, lüks harcama yapma eğilimi genç nüfusa göre çok daha düşüktür. Buna karşılık yaşlı toplumlarda yatırım ihtiyacı da bu tüketim ihtiyacı düşüşüne paralel olarak düşer. O nedenle yaşlı toplumlarda büyüme hızı daha düşüktür.
SilHocam görünmez üfürük yorumum yayınlanmamış...
YanıtlaSilBoksun greatestı Muhammed Ali...
YanıtlaSilİktisadın greatestı Ahmet Mahfi Eğilmez...
http://www.odd.org.tr/folders/2837/categorial1images/827/DSC_0284.jpg
http://turkey.blogactiv.eu/files/2011/06/Mahfi-Egilmez.jpg
http://www.paramedya.com/userfiles/images/ekonomi/mafhi_egilmez.jpg
Estağfurullah, bana gelene kadar yüzlerce binlerce iktisatçı var.
SilMAHFİ HOCAM,
YanıtlaSilSİZ İSTANBUL ERKEK LİSESİ MEZUNU DEĞİLSİNİZ.
2016 DÖNEM MEZUNLARININ PROTESTOSU HAKKINDA GÖRÜŞLERİNİZ NEDİR?
BANA BÖYLE BİR PROTESTO YAPILSA, BEN KONUŞMAMI O AN KESER VE HEMEN ARDINDAN İSTİFA EDERDİM.
(Hocam, istifa edince, emekli maaşı alınabiliyor mu?
Mesela Erdem Başçı'nın yaşı ilerlemiş olsaydı, TCMB başkanlığı görev süresi dolmadan ve emekli olmadan 1,5 yıl önce istifa etseydi, yine emekli maaşı alabilir miydi?)
Hazine Müsteşarı Yener Dinçmen istifa ettiğinde Radikal'de bir yazı yazmıştım. Yazının sonunu da şu cümleyle bitirmiştim: "Önemli olan hazine müsteşarının ayrılıp gitmesi değildir. Bundan böyle kendiliğinden ayrılıp gidebilecek nitelikte kaç tane yüksek bürokrat bulabileceğimizdir."
SilEvet böyle insanları bulamadığımız sürece bu toplumun demokrasi yolunda ilerlemesi kolay değil.
İstifa ettiğinizde eğer emeklilik yaşınızı ve hizmet sürenizi doldurmuşsanız emekli maaşı alabiliyorsunuz. Ama bu süreler dolmamışsa alamıyorsunuz.
Şu transfer harcaması dedikleri, misal, Recep'ten alıp Binali'ye vermek gibi bir şey mi?
YanıtlaSilYani meblağda değişiklik yok ama meblağ bir şahsın (veya kurumun) elindeyken diğerine geçiyor. Böyle mi?
Eğer böyleyse, ne anlamı var bunun?
Transfer harcaması, devletin karşılıksız yaptığı ödemelere verilen addır. Örneğin emeklilere yapılan ödemeler, öğrencilere verilen krediler, KİT'lere yapılan sermaye ödemeleri transfer harcamasıdır.
SilSizin örneğinizden ilerleyelim. Eğer Recep'ten alınan vergiyle Binali'ye emekli maaşı ödemesi yapılıyorsa bu transfer harcaması kategorisine girer.
Hocam ziraat mühendisliği bölümü olan tarım ekonomisi hakkında ne dersiniz ? Ege üniversitesini düşünüyorum da size danisayim dedim
YanıtlaSilBu konuda karar vermeden önce bu bölümden mezun olanları iş bulma durumunu bir inceleyin derim.
SilHocam ben hala para birimleri arasındaki farkı anlayamadım. 1 doların 3 tl olması neye göre? Kim belirliyor? Teşekkür ederim. Saygılar
YanıtlaSilTarla domatesi ile sera domatesi arasındaki farkı anlayabiliyorsanız mesela Dolar ile TL arasındaki farkı da anlamanız lazım. Birisini herkes talep ediyor ama parası olanlar alabiliyor o nedenle fiyatı yüksek, öteki ise miktar olarak bol ve fazla talep eden yok o nedenle fiyatı düşük.
SilYani hocam bize işletme fakültesinde öğretildiği üzere takas aracı olan paranın kendisi de takas ediliyor, takas aracı verip ekmek almak yerine takas aracı verip takas aracı alıyoruz. Doğru mu anladım hocam? Saygılar
SilYani diyorsunuz ki 3 sera domatesi 1 tarla domatesi eder
SilBir para birimini ötekinden daha çekici kılan da yine tadı, yani alım gücü müdür?
SilPara hem başka malların takasına aracılık eden bir ölçüdür hemde bir maldır. İkili bir fiyatı vardır ilki içerdeki satınalma gücü ikincisi dışarıdaki kuru.
SilEver 3 sera domatesi 1 tarla domatesi eder güzel benzetme.
Kişi mesela bir tas çorbayla mutluysa, Aşık Veysel'in deyimiyle 'Güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa' diyor ve paranın çekiciliğine kapılmıyorsa, bunun bir hükmü var mıdır ?
SilVardır.
SilBir parayı ötekindençekici kılan sadece alım gücü değildir. Kabul gücü de önemlidir. Uzakdoğuya gitseniz dolar ve euro uzatsanız adam dolarla ödeme yapmanızı tercih eder çünkü onu daha çok tanır.
SilPeki hocam Ruslarin Turkiye'de turistken en buyuk rakipleri olan Amerika'nin dolarini kullanmasini neye baglamaliyiz?
SilHocam alakası yok ama doların 2.90 altına ineceğini düşünüyor musunuz?
YanıtlaSilİnebilir ama yine çıkar.
SilHocam bir öneri yapmak istiyorum izninizle. Yorumlar kısmına puanlama yada beğenme-beğenmeme butonları koysanız ve böylece yorumlar arası geçişler kolay olur. Zamanı az olanlarda mesela çok beğeni alan yorumları okur. Yada yorumlara anahtar kelime eklenebilir ve yorumlar arası geçişler anahtar kelimeler dikkate alınarak hızlıca yapılabilir.
YanıtlaSilSaygılarımla
Nasıl yapılacağını bilsem yapacağım.
Silblogger yorumlar kısmının kodlarıyla oynamaya izin vermiyor. O yüzden bu tarz değişiklikler blogger çatısı altında mevcut değildir.
Silhocam sizce temel yurttaşlık gelirinin uygulanabilirliği var mı?
YanıtlaSilHaber : http://m.gercekgundem.com/dunya/212468/o-ulkede-utopya-gercek-oluyor
İsviçre ve İskandinav ülkelerinde olabilir.
SilBiz nüfus artışını ve sefalette ortaklığı önerirken adamların yaptığına bak!
Silhahahaha hocam cok guldurdunuz iyi pazarlar sormadan da edemeyecegim.
SilFed faiz arttirimlarini buyuk olasilikla haziranda yapmayacak hatta bazi uzmanlar eylulde bile artis zor diyor...
her neyse bu durum abdde issizlik orani olan 4.7nin onumuzdeki sureclerde daha da dusmesini saglar mi?
Fedin bu politikasinin basta petrol ve emtialarda etkisi ne olur petrol yukselir mi?
refahtan geçtikte bir nebze huzur paylaşabilsek o da yeter bize.
Silİşsizlik oranı biraz daha düşebilir.
SilPetrol Fed'den biraz bağımsız. Dünyada büyüme canlanırsa petrol talebi artacağı için fiyatı da biraz daha yükselebilir.
Neoliberalizm demeyip hepimiz yarına ait hedeflerimize kilitlenmeliyiz. Bir taraftan 2023, bir taraftan 2053, bir taraftan 2071 hedeflerimize kilitlenmeliyiz.
YanıtlaSilHedefimiz aynı mı onu bilmiyorum. Mesela eğitim konusunda hepimiz bilimsel, sorgulayıcı, analitik, gerektiğinde hocasına kafa tutabilecek gençler yetiştirmeyi kastediyoruz yoksa biat kültürüyle sessiz, sorgulamayan, anlatılanları ezberleyen gençler yetiştirmeyi mi kastediyoruz? Bu konuda hedef birliğimiz yoksa hiç bir konuda hedef birliğimiz yok demektir.
SilHocam Finlandiya'da bir türlü istenilen sayısal verilere ulaşılamamış. Ekonomide kullanılabilecek tüm enstrümanları en rasyonel biçimde kullanmışlar ve sonunda hatanın ekonomi yönetiminde değil, insanların eğitiminde olduğunu anlamışlar. Daha iyi bir eğitim sistemi ile atıyorum 10-20 yıl içerisinde o gelmek istedikleri rakamlara ulaşmışlar.
YanıtlaSilGerçekten ekonomi denen şey her şeyi içinde barındıran çok komplike bir şey. Ama biz sadece faiz oranları ile yatıp kalkıyoruz. 30 yaşındayım ve doğduğumdan beri aynı şeyler konuşuluyor bu ülkede. Yurtdışına gittim geldim hala aynı şeyler konuşuluyor ve maalesef bu gidişle daha da kötü seneryolar göreceğiz sanırım. İnsana, bilime ve eğitime yapılan yatırım kadar kıymetli bir yatırım var mıdır hocam? Siz bir ekonomist ve bir akademisyen olarak neler düşünüyorsunuz?
Ben dolar tahminimde bu yüzden çok kötümserim. Siz yukarıda bir arkadaşımıza çok güzel açıklamışsınız. Tadı, görüntüsü güzel, doğal ve belirli sayıda tarla domatesi varken, insanlar neden tadı orta, görünümü değişken ve bol miktarda bulunan bir sera domatesini niye tercih etsinler ki?
Evet ben bunları yıllardır anlatmaya çalışıyorum. Ama yukarıda bir yorumu yanıtlarken de dediğim gibi bu konularda fikir birliğimiz yok ne yazık ki. Orada yazdığımı bir daha yazayım: Mesela eğitim konusunda hepimiz bilimsel, sorgulayıcı, analitik, gerektiğinde hocasına kafa tutabilecek gençler yetiştirmeyi kastediyoruz yoksa biat kültürüyle sessiz, sorgulamayan, anlatılanları ezberleyen gençler yetiştirmeyi mi kastediyoruz? Bu konuda hedef birliğimiz yoksa hiç bir konuda hedef birliğimiz yok demektir. Benzer bir durum yargı reformu için de geçerli. Kimimiz yürütmeden tamamen bağımsız bir yargı oluşturmayı reform diye nitelerken kimimiz de tam tersini savunuyor.
Sil2053 ve 2071 hedefleri ile ilgili projeksiyonunuz var mi?
YanıtlaSilSuriyelilerin onumuzdeki 5 yil icerisinde 6 milyona ulasmasi issizligi uzun vadede tetikler mi?
Benim gelecek yıl için bile bir projeksiyonum yok. Ama devletimizin en azından 2023 için bir takım projeksiyon/hedefleri vardı. Gerçi şimdi onlar artık hayal bile olmaktan uzak ama.
Sil"daha fazla kazanmak için ahlak dışı yollara sapmayı teşvik eden bir ortamın doğmasına yol açtı" cümlenize bayıldım. Üniversite hocamın tavsiyesi ile izlediğim inside job belgeselini çağrıştırdınız. Filmin bir bölümünde paranın ve kokainin beyinde aynı yeri uyardığını, bu iki maddenin birbirine çok yakın uyaranlar olduğundan bahsedilmiş. Para, aynı kokain gibi beynimizdeki dopamin seviyemizi yükselterek "daha fazla iste" emrini verdi ve sonuç olarak; Para karşılığı batık ülkelerin ekonomilerini göğe çıkaran akademisyenler,sırf daha fazla para kazanmak için gelecek vadetmeyen kredilere ve şirketlere yanlış derece veren derecelendirme kuruluşları, Daha fazla para için işçi haklarını ve doğayı hiçe sayan firmalar meydana getirdik. Aslında bu ahlaksızlıkları kendi kurduğumuz sitem ve bizim zaaflarımız yaptı.
YanıtlaSilEvet hocam yeni bir model gerçekten gerekiyor. Para zenginlesme gostergesi ve mucadele basitlestirirsek onun etrafinda oluyor. Yalniz bu para iyi oldugu kadar da tehlikeli bir malzeme; siyaseti etkileyebilen cevreyi etkileyebilen insanlari etkileyebilen ve baska birsuru baska etken sayilabilir. Bu tehlikeli aracin kontrol altina alinmasi gerekiyor. Ve bu arac kimlerde hangi gruplarda toplaniyorsa bu gruplarin neler yapip neleri control ettiklerinin ve etkisinin gozlemlenmesi lazim. Uygulamada bu nasil olur neler yapilabilir bu konudada yapisal reform lazim.
YanıtlaSilEsfender Korkmaz'ın 20 Nisan 2007 tarihinde yazdığı bir yazı:
YanıtlaSilhttp://esfenderkorkmaz.com/tercuman/dunyayi-kumar-masasi-yaptilar.html
Hocam "Debt:The First 5000 Years" adli kitabi okudunuz mu? Okumadiysaniz siddetle tavsiye ederim.
YanıtlaSilŞu sıralar okuduğum Gülten Kazgan Hocanın Liberalizmden Neoliberalizme kitabı bu konu hakkında yazılmış harika bir eser. İlgili olanlar için güzel bir kaynak hocam. Teşekkürler,iyi çalışmalar.
YanıtlaSilHocam, diğer okuduğum makale ve kitaplardan aklımda kaldığı kadarıyla; neoliberalizme yöneltilen eleştirileri özetler nitelikte yazmışsınız. Benim için de bu yazılanlar doğrular ancak bir noktaya kadar. Liberalizm her ne kadar özgürlüğe ilk sırayı verse de hemen arkasında hukuk olduğunu hatırlatmak isterim. Hukuk konusundan da bahseder misiniz?
YanıtlaSil