Gelişmiş Ekonomilerin Görünümü

İster istemez iç gelişmelere odaklandığımız bugünlerde dünyada neler olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor. Özellikle son dönemde olayların akışı öylesine hızlandı ki bir başka tarafa odaklanınca öteki tarafta neler olduğunu kaçırıyoruz.

ABD ekonomisi, krize ilk giren ekonomiydi. Başlangıçta oldukça sıkıntı çekmiş olsa da aldığı hızlı önlemlerle toparlanmaya başladı. Önlemler geçmişte görülmediği kadar büyük ve yaygın olmasına, Fed’in bilançosu neredeyse 5 kat artmış olmasına karşın ABD ekonomisi henüz tam olarak krizden çıkmış gibi görünmüyor. Bunun birçok nedeni var. Her şeyden önce ekonomi likidite tuzağı denilen olguya benzer bir durumu yaşıyor. İnsanlar, enflasyonun ve faizlerin çok düşük olduğu bir ortamda harcama yapmak için acele etmiyorlar. Öyle olunca ekonomi tam olarak canlanamıyor, enflasyon artmıyor. ABD ekonomisi, bir ara yüzde 9’un üzerine çıkan işsizlik oranını yüzde 5’in altına çekmeyi başarmış, bir ara küçülmeye dönmüş ekonomiyi yeniden yüzde 2 dolayında bir büyüme rayına oturtmuş görünse de sağlıklı bir toparlanmanın görünümünü henüz veremiyor. Mayıs ayında yüzde 4,7’ye kadar gerilemiş olan işsizlik oranı Haziran’da yeniden yüzde 4,9’a geldi. 2016 yılı için yüzde 2’nin üzerinde tahmin edilen büyüme oranı yüzde 1,8’e düşürüldü. Yılbaşında 1,6 – 1,8 arasında tahmin edilen 2016 yılı enflasyon oranı yüzde 1,4’e düşürüldü. Bütün bu değişiklikler beklentilerin bozulduğunu ve ekonominin tahmin edilen hızla toparlanamayacağını ortaya koyuyor. Bu değişimin bir sonucu olarak da yılın başlarında Fed’in faizi yıl içinde 3 – 4 kez artırması biçiminde ortaya konan beklentiler tümüyle değişti. Şimdiki beklenti Fed’in bu yıl hiç faiz artışı yapmayacağı ve hatta 2017 yılının ilk çeyreğinde de yapmayabileceği biçimine dönüştü.

Özetle söylemek gerekirse ABD ekonomisi krizin ilk dönemine göre iyi ama kriz öncesi durumundan henüz oldukça uzak bir görünüm sergiliyor. Ve daha iyiye gitmek için küresel sistemin, başta Avrupa ve Çin olmak üzere, öteki parçalarından toparlanma beklemek durumunda görünüyor.

Euro bölgesi, krize ikinci giren ekonomi oldu. Bölgedeki ülkelerden bazısı krizden çok sert biçimde etkilenirken (Yunanistan, Güney Kıbrıs) bazıları orta derecede (İtalya, İspanya, Portekiz) bazısı daha az etkilendi (Avusturya, Hollanda, Finlandiya, Almanya.) Euro bölgesi de krize girdikten bir süre sonra ABD’nin uyguladığına benzer gevşeme politikaları uygulamaya başladı. Bu uygulamalar (parasal gevşeme, eksi faiz uygulaması) halen devam ediyor. Bununla birlikte Euro bölgesinde henüz ABD ekonomisinde olduğu kadar bir toparlanma görülmüş değil. Beklentiler de yılbaşındaki tahminlere göre daha yavaş bir toparlanma içinde olunduğunu ortaya koyuyor. Euro bölgesinin durumu bizim açımızdan özel bir önem taşıyor çünkü hem ihracatımızın önemli bir bölümü bu bölgeye yönelmiş durumda hem de bu bölgeden oldukça fazla turist Türkiye’ye geliyor ve döviz bırakıyor. Bölgenin en iyi durumdaki ekonomisi olarak karşımıza Almanya ile birlikte Avusturya çıkıyor. Krize girildiğinde karşılaştıkları bazı sorunları Avrupa Merkez Bankası’nın atacağı adımları beklemeden çözmeyi başardılar.

Euro bölgesi bugünkü görünümü itibariyle işsizliğin ortalama yüzde 10,1 ve kamu kesimi borç yükünün yüzde 90,8 ile Avrupa için alışılmadık derecede yüksek olduğu bir durumda bulunuyor. Bu alışılmadık yüksek işsizlik oranına en büyük katkı kuşkusuz Yunanistan ve İspanya’dan geliyor ama İtalya’da yüzde 11,5 ve Fransa’da yüzde 9,9 olan işsizlik oranları hiç de azımsanacak oranlar değil. Enflasyon oranının sıfıra yakın olması ekonomide talep yönlü bir canlanma olmadığının göstergesi olarak kabul ediliyor. Özetle söylemek gerekirse Euro bölgesi durgunluğun içinde bulunuyor ve buradan çıkması beklenenden uzun sürecek gibi görünüyor.

Çin ekonomisi de sıkıntı içinde. Gerçi beklendiği kadar vahim bir durum henüz ortaya çıkmamış olsa da Çin’de büyümenin yüzde 6 – 7 aralığına gerilemiş olması yeterince büyük bir sıkıntı. Birçok kez burada değindiğim gibi ‘büyüme ekonomide büyüleyici bir olgudur.’ Büyüme varken çoğu sorun göze batmaz ya da görmezden gelinir. Ama büyüme elden gittiği anda o sorunlar göze batmaya başlar. Çin’de de böyle oldu. Ekonomi yüzde 10 gibi oranlarda büyürken kimsenin aklına Çin’in özel kesim borçlarına bakmak gelmedi. Ne zaman ki büyüme düşmeye başladı işte o zaman dönüp ekonominin ayrıntılarına bakılır oldu. Ve o zaman anlaşıldı ki Çin’de gölge bankacılığın durumu işin yalnızca görünürdeki kısmıymış. Biraz eşeleyince görüldü ki bu sistemin yarattığı büyük bir borç yükü oluşmuş. İşte o zaman Çin’de sorunun sanıldığından büyük olduğu anlaşıldı. Yapılan son tahminler Çin’in bu yıl yüzde 6,6 dolayında büyüyebileceğini ortaya koyuyor. Bu durumun anlaşılmasıyla birlikte Çin’den son bir yılda rekor düzeyde sermaye çıkışı yaşandı. Sadece geçtiğimiz iki ay içinde 80 milyar dolar tutarında sermaye çıkışı oldu. Çin’deki sorunların büyük bir kriz yaratmadan atlatılması çok önemli görünüyor. Çünkü aksi takdirde bir kriz kısır döngüsüne girilmesi yani krizin dönüp ABD ekonomisini vurması ve tekrar başa dönülmesi olgusu ortaya çıkabilir. Bu durumda çözüm çok daha zorlaşır ve uzar.

Japonya 25 yıldır ekonomik kriz içinde bulunuyor. Zaman zaman çıkıyor gibi olsa da bir türlü krizden çıkamıyor. Tam anlamıyla bir likidite tuzağının içinde debelenip duruyor. Mali gevşeme yapıyor olmuyor, parasal gevşeme yapıyor sonuç alamıyor, eksi faiz deniyor işe yaramıyor. İnsanlar aldıkları parayı harcamaya dönüştürmüyor, bekliyor. Bu gibi durumlarda daha yaratıcı çözümler denemek gerekiyor sanırım. Harcamayı teşvike etmek için harcama yapanlara vergi iadesi uygulamasına gidilmesi düşünülebilir. Ya da tüketimi teşvik etmek için tasarrufa vergi uygulanması gibi ters çözümleri denemenin zamanı gelmiş olabilir. Aksi takdirde bu likidite tuzağından çıkmak mümkün olamayacak gibi duruyor.  

Yorumlar

  1. japonya harcamadığı parayı ne yapıyor ? Japonya' nın en büyük sorunu doymuşluk, geleceğe yönelik teşvik edici hedefler koyamaması gibi görünüyor bana. Krizden çıkışı bence yeni motivasyonlar edinmesidir.

    Bu mümkün mü ? Sherlock gelse çözemez belkide :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Japonlar paralarını daha yüksek faiz geliri olan yerlerde (yabancı ülkeler vb) değerlendiriyor. Aslında hükümet birçok teşvik getiriyor ama olayı çözemiyor.

      Sil
    2. Hocam burada benim anlayamadığım bir soru var: Japonların yaş ortalaması da yüksek ve belli mal mülk edinir yaşlanmış nüfus. Bu nüfusu tüketime çekmek daha kolay olmalı bu sebeple ama bu insanlar hala yüksek tasarruf oranına sahip. Neden böyle diye düşünmeden edemiyorum.

      Sil
    3. Birisi japonlara öbür tarafta paralarını çekecekleri atm olmadığını söylerse belki yastık altındakileri harcamaları için teşvik etmiş olur

      Sil
    4. Japonya Türklerin bir bölümünü vatandaş olarak kabul ederse kısa süre içerisinde enflasyona kavuşur. Belki bizde de bir miktar rahatlama görülür.

      Sil
    5. Hocam Japon ev hanımlarının birikimleriyle oluşturdukları fonun Türkiye'ye geldiğini hatırlıyor gibiyim.

      Benim Japon'lar paralarını nereye harcıyor derken kastettiğim şeyde bu aslında. Belki yeni teknolojilerin peşine düşmeleri gerekir! Hedef belkide uzayda yaşam olmalı onlar için!

      Japonya gevşeme politikaları ile kurtulamaz, insanları silkeleyecek motive edecek bir hedef lazım!

      Sil
  2. NTV Radyo'da hafta içi her gün dinliyorduk siz,n'oldu şimdilerde yapmıyorsunuz?...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ben kayıtları yaptım ama sanırım bu yaşanan olağanüstü nedenlerden dolayı araya başka şeyler giriyor.

      Sil
  3. Hocam, Çin’in bu yıl yüzde 6,6 dolayında büyüyebilecek olması, neden sermaye çıkışına yol açtı acaba?...
    Teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. % 6,6 büyümesi değil de o büyümeye gerilemesi nedeniyle ne kadar borçlu olunduğunun ortaya çıkması sermaye kaçışına neden oldu.

      Sil
  4. Hocam teşekkürler Değerli Yazınız için. Sormak istediğim, Bernie Sanders örneğine bakarsak Amerika'da bile Sosyal demokrasiye bir talep olduğu açık. Bu durumda doğum oranında beyazların geri kalması, Wallstreat'a duyulan öfke, artan gelir adeletsizliği vb konular nedeniyle ABD kademe kademe sosyalizme kayabilir mi? Önümüzdeki onyıllarda USA, USSA olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Olmaz olmaz derler ama sanırım işte bu olmaz.

      Sil
    2. Önce Suudi Arabistan ve Afganistan'ın komünist olması lazım. Belki ondan sonra...

      Sil
  5. Atatürk perspektifinde şuan ekonomi nasıl olurdu ? bu açıdan bir yazı yazar mısınız ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazamam. Ne kadar hayranı olsam da bugünkü koşullarda Atatürk nasıl düşünürdü onu bilemem. O nedenle böyle bir şey yazmam doğru olmaz.

      Sil
  6. Güzel bir özet olmuş, elinize sağlık Üstat.

    YanıtlaSil
  7. hocam (Ekonomi yüzde 10 gibi oranlarda büyürken kimsenin aklına Çin’in özel kesim borçlarına bakmak gelmedi. Ne zaman ki büyüme düşmeye başladı işte o zaman dönüp ekonominin ayrıntılarına bakılır oldu. Ve o zaman anlaşıldı ki Çin’de gölge bankacılığın durumu işin yalnızca görünürdeki kısmıymış.) bu durum ülkemiz için de geçerli değil mi bizde de yüksek büyüme oranı varken özel kesim borçlarının artışı kulak arkası edildi. Kamu borçlarındaki disiplinli yaklaşım özel kesim borçlarında uygulanmadı ve bu büyük bir sorun değil mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet büyük bir sorun. Ama bizdeki durum biliniyor. Çin'de durum bu kadar açıkça bilinmiyordu. Bizim durumumuz biraz daha tuhaf. Bu durumu bildiğimiz halde yıllardır yapısal reform deyip de yapmıyoruz.

      Sil
  8. Gelir vergisini kaldırıp tasarruf vergisi koymak orta gelir tuzağına götüren bir yöntem olabilecekken, bunu Türkiye için örneklersek; aylık 4500 tl bir gelirin altına vergi muafiyeti konulup, yüksek tasarruf sahiplerine 200bin tl üzerine tasarruf vergisi konulması alt gelir için tasarrufu artırırken üst gelir için harcamaları artırtırması piyasa açısından dengeleyici olmaz mı?
    Rakamlar daha uygun seçilebilir. Peki mantık açısından ve işlerlik açısından
    değerlendirirsek yorumunuz ne olur hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye için asla doğru olmaz çünkü tasarruflarımız zaten yatırımlarımızdan 5 6 puan düşük ve o nedenle de cari açık veriyoruz. Japonya için olabilir çünkü cari fazlası var.

      Sil
    2. Adsiz1624
      Gelir vergisini kaldırıp tasarruf vergisi koymak orta gelir tuzağına götüren bir yöntem
      kastiniz nedir biraz acar misiniz

      Sil
    3. adsız 19:42 o cümleyi kurarken tasarrufa konulacak yüksek vergi sonucu tasarrufları eritebileceğini ve bundan mütevellit zenginleşmenin önüne gecebileceğini bununda ortagelirtuzağına çekecek bir etmen olarak düşünmüştüm.
      Şimdi siz sorunca ağır bir mantık hatasına düşmüş gibi hissettim. Doğrusunu mahfi hocadan öğrenmek gerek.!

      Sil
  9. 1) bretton woods döneminde dolar değerli bir para birimiydi bu gelişmekte olan ülkeler üzerinde enflasyon baskısı yaratıyormuydu?
    2) normalde gelişmekte olan ülkelerde yerli paranın değer kaybı döviz fiyatlarını artırdığından enflasyon oluşuyor. Abd,Ab ülkelerinde veya Çin,G. Kore gibi belli bir seviyeye gelmiş ülkelerde yerli paranın değer kaybı enflasyonu artırır mı? (Dünya genelinde kriz olmadığını farzedersek,ceteris paribus durumu yani)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Bretton Woods döneminde sermaye hareketleri böyle bir serbestliğe sahip değildi. Dolayısıyla her para kendi evinde oturuyordu. Mesela Türkiye'de Dolar hesabı açmanız mümkün değildi. O nedenle sadece ithalat pahalılandığı zaman enflasyonist baskı oluyordu.
      (2) Artırır. Mesela Türkiye'de son günlerde yaşadığımız TL'nin değer kaybı ithalatı pahalı hale getireceği için enflasyonu artırıcı etki yapacaktır.

      Sil
    2. Abd de dolar deger kaybederse euro değer kazanacagı içın ithal maliyeti artar enflasyon artar.
      Ab içinde euro deger kaybedip dolar değer kazandığında aynısı geçerli galiba.
      Yazdıklarınızdan bu tespiti çıkarabilirmiyiz?

      Sil
    3. Bu dediğim Türkiye gibi parası rezerv para olmayan ekonomiler için geçerli. Biz TL basıp dolar veya euroyla ithalat yapıyoruz. Oysa ABD dolar basıp dolarla ithalat yapıyor.

      Sil
  10. Hocam Çin'den buyuk bir sermeye cikisi gerceklestigine gore cikan sermaye sizce hangi bolgelere kayabilir(ABD HARIC) ve bu bolgelerdeki olasi etkileri nasil ortaya cikar?
    Tesekkur ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Büyük olasılıkla kendi vatanına dönecektir (ABD dahil.) Çünkü Çin'de ortaya çıkan bir sıkıntının gelişmekte olan ekonomileri etkileyeceği düşünülür.

      Sil
  11. Eurozone ,Japonya gibi olur mu sonucta euro nun yapsinda bazi yapisal sorunlardan bahsedilliyor ozellikle de Almanya parasal birligi mali birlikle butunlestirneye karsi cikiyor bu konuda Paul Krugman in sert elestirileri var ,sanki yerel cikarlarin ortak cikarlarin uzerinde tutulan bir birlik yapisi gorunumunu veriyor

    YanıtlaSil
  12. Hocam Nouriel Roubini'yi nasıl bilirsiniz?

    YanıtlaSil
  13. Hocam web'de Turkce kaliteli bedava bilgi bulmak neredeyse imkanınsiz ama siz ekonomide bunu basariyorsunuz. Buyuksunuz...

    YanıtlaSil
  14. hocam geçen sene iktisat bölümünden mezun oldum iyi bir ortalama ile okulu bitirdim ama yüksek lisans yapmak istemedim özel şirkette çalışıyorum finans alanında kendimi geliştirmek için ne yapabilirim kitap olarak ne okumalıyım ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mesai saatleri dışında yüksek lisans yapmayı deneyin.

      Sil
  15. ecb den yeni bir hamle yahut parasal genislemeyi miktarsal olarak arttirma bekliyor musunuz

    YanıtlaSil
  16. Bu kriz zorunlu olarak dunyada,
    Sosyal devlet kavramini ve sermaye hareketlerinin vergilendirilmesi ve korumacilik kavraminin gundeme gelmesini uygulanmasini saglayabilecek mi

    YanıtlaSil
  17. Hocam MB bir bankaya borcunu para basarak öderse bundan senyoraj geliri elde eder mi? Para geri dönmüyor çünkü bankaya.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB genellikle böyle yapar zaten.

      Sil
    2. Senyoraj geliri elde etmez o zaman?

      Sil
  18. Hocam ülkelerdeki brut borc milli gelir oranına bakıldığında biz baya iyi durumdayız. Ama şöyle bir sıkıntı var madem iyi durumdayız neden ülkedeki dolaylı vergiler diğer ülkelerin dolaylı vergilerinden çok daha yüksek. Madem borç gsmh oranında iyiyiz neden indirmiyorlar vergileri insanlar daha fazla mal ve hizmet satın alsın bu bir çelişki değil midir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Borçtan kastınız kamu kesimiyse evet ama özel kesimse o kadar iyi durumda değiliz. Unutmayın bir yıl içinde vadesi gelen 170 milyar dolar yükümlülüğümüz var + 30 milyar dolar da cari açık finansman ihtiyacı.

      Sil
    2. Hocam,
      Vergilerin yüksek olmasının özel kesimin borçlarına nasıl bir faydası var? Düşük vergiler özel sektör faaliyetlerinin artmasını ve yabancı sermayenin Türkiye'ye gelmesini sağlamaz mı?

      Sil
    3. Eger vergiler duserse, Ornegin petrolun uzerindeki vergiler, insanlar daha cok tuketime yonelirler. Bu uretimi arttirir, ama cari acigin acilmasina neden olur. Kisaca bizim ozel sektor disardan bir slip, vatandasa ev yapar, kredi verir.

      Sil
  19. Hocam merhaba.
    Diyelim ki, Çinden sermaye çıktı ve büyük bölümü Abd-ye gitti. O zaman ABD-de dolar fazlalaşır ve deyer kaybetmeye başlar. Deyer kaybedince de, enflasyon artmaya başlar. Doğru düşünüyorum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer ABD'de bu gelen para piyasada kalırsa öyle olur. Bu durumda Fed faizi artırmak zorunda kalır.

      Sil
  20. Hocam iki sorum olacaktı.

    1) Türkiye'deki merkez bankası hariç bireysel ve kurumsal hesaplardaki döviz rezervi ne kadardır? Bu konuda herhangi bir bilgi paylaşılıyor mu?

    2) Merkez bankası dövizi kontrol altına almak için döviz satışı yapıyor. 0,01 birimlik düşüş için şu kadar döviz satılmalı diye bir hesaplama yapılabilir mi? Örneğin doların 3.06 dan 3.05 düşmesi için şu kadar dolar satılmalı hesabı yapılabilir mi? Bu işin bir formülü mevcut mudur?

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. (1) Bankalarda mevcut, kullanılabilir durumdaki döviz rezerviyle ilgili bir veri yayınlanmıyor bildiğim kadarıyla.
      (2) Böyle bir hesaplama yapılamaz. Böyle bir formül yok. Bu oran olaylara, koşullara, beklentilere ve algılara göre değişir. Diyelim ki dolar satarak kuru düşürmeye başladınız o sırada reyting kuruluşu not düşürdü. Her şey değişir.

      Sil
    2. Birde bu dolar satisindan kaynaklanan dusmenin kalici olur olmadigina bakmak gerekli. Sabah MB $50M avatar, dolar 30 kurus iner, ogleden sonra time cikar. MB'nin doviz satislari piyasada, hele reserv dusukken, etkili olmaz.

      Sil
  21. Mahfi bey merhaba, Türkiye'de herhangi kötü bir olay olsa sap hemen notumuzu düşürüyor. Peki ayni uygulamayı Avrupa Ülkelerine yapıyor mu acaba. Saygılar efendim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yunanistan'ın notunuz hızla düşürmüşler C'ye kadar indirmişlerdi. Brexit sonrası İngiltere'nin notunu düşürdüler mesela. Reyting kuruluşları bu konularda geç kalıyor genellikle. Olayı anlık izlemek isterseniz CDS primlerine bakmalısınız. CDS primi (ülke tahvilleri için bir çeşit garanti sigortası diyelim) piyasada anlık olarak oluşan primlerdir. Kimse karışmaz. Darbe girişimi sonrası Türkiye'nin CDS primi % 24 yükseldi. Kimse buna bakmıyor S&P'ye bakıyor. Oysa asıl işaret CDS priminden geliyor.

      Sil
  22. Sizce MB, darbe girişiminin hemen ardından faizleri düşürmekle hata yapmadı mı? Dolar zaten yükselme eğilimindeyken yaptıkları bu hamle tuzu biberi olmadı mı?

    Selamlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle yaptı. Ben kararın alınacağı sabah televizyonda yorum yaparken "MB faizi indirmemeli" diye yorum yapmıştım.

      Sil
  23. Mahfi Bey,

    Hazine Müsteşarlığı'nda yürütülen paralel yapı soruşturması sonucunda müsteşar ve kurumun işlerliğini sağlayan ana bürokratlar görevden uzaklaştırılsaydı,

    3 aylığına Müsteşarlığı yönetmek için tecrübeli, eğilip bükülmeyecek, omurgası sağlam bir isim arayışında olup size teklif getirselerdi kabul eder miydiniz?

    Niçin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili arkadaşlar, değerli izleyenler ve okurlar,
      Benim herhangi bir kamu görevinde veya siyasette olmak gibi bir arzum yok. Bendeniz kamu görevinin en üst düzeyi olan müsteşarlık görevinde bulundum ve kafamdaki şeyleri zamanın hükümetine yaptıramayacağımı gördüğüm için ayrıldım. Esasen bürokraside görev almak için yaş haddi olan 65 yaşımı geçtim. Geçmesem de böyle bir arzum olmazdı. Ben neyin yapılıp neyin yapılamayacağını en yakın açıdan gördüm.

      Sil
  24. Hocam maaş ve ücret arasındaki ince fark nedir?
    Bir de OHAL hakkındaki düşüncelerinizi soracam olmasaydı da olur muydu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maaş, kişiye yaptığı işin karşılığında düzenli olarak (genellikle aylık formda) ödenen paradır. Ücret, maaşa ek olarak ikramiye gibi diğer ödeme çeşitlerini de kapsayan daha genel bir deyimdir.
      OHAL konusunda bir şey söylemek için bilgimin yeterli olduğunu düşünmüyorum.

      Sil
  25. Üstadım selamlar, her yeni makalenizi sabırsızlıkla bekliyoruz.
    Objektif ve nesnel değerlendirmeleriniz için müteşekkiriz.
    Acaba 3. paragrafta "henüz oldukça uzak bir görünüm sergiliyor." cümlesi "sergilemiyor" olarak mı bitmeliydi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Orada 'sergilemiyor' dersek kriz öncesi iyi durumuna dönmüş olduğu anlamı çıkar oysa henüz o konuma dönmüş değil.

      Sil
  26. Barış Bayraktar23 Temmuz 2016 01:05

    Peki hocam Türkiye'deki bu son olaylar yabancı sermayeyi ürküttü diyebilir miyiz? Avrupa da kendi içerisinde mali problem yaşıyor. Sizin öngörünüze göre Euro (şuan 3,20lerden 3,40lara çıktı) ve Dolar(keza aynı) kısa/uzun vadede nasıl tepki gösterecektir bu durumlara? Ayrıca kıymetli yazılarınız için bir teşekkürü borç bilirim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet diyoruz zaten. TL'nin Dolar ve Euro karşısında nasıl bir gelişme göstereceği hem dışarıya hem de bize bağlı. Biz eğer bu badireyi hızlı atlatır da OHAL'den hızla çıkıp normal koşullara dönersek ve yapısal reformlara girişirsek olayı toparlarız ve TL de yeniden değer kazanır. Ne var ki sokağa ve verilen demeçlere baktıkça ben bu konuyu uzatacağımızı ve normal koşullara dönmekte acele etmeyeceğimizi görüyorum. Bu durumda TL değer kaybını sürdürür. Gelecek her olumsuz haber (mesela reyting kuruluşlarından yeni indirimler gibi) TL'yi daha da tehlikeye atar.

      Sil
  27. Charles Manson hakkında ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her konuda bir şeyler düşünmek gerekli değil.

      Sil
  28. Bu belgeseli izlediniz mi?

    http://www.imdb.com/title/tt1645089/

    YanıtlaSil
  29. Hocam merhaba,
    Hafta sonu(cumartesi,pazar) döviz kurlarını anlık öğrenebileceğimiz bir site var mıdır?

    YanıtlaSil
  30. Hocam sadi uzunoğlunun Bankacılığa giriş kitabını önermissiniz o kitap bize ne katabilir yani bankacılıgın işleyişi hakkında bilgi sahibi olabilir miyiz bide bireysel finans kitabı nasıldır ? (Bu arada sizin her kitabınızı okudum Eylülde'ki kitap için can atıyorum iyi çalışmalar )

    YanıtlaSil
  31. Hocam merhabalar,
    Dil (İngiliz Edebiyatı) bölümü okuyorum aynı zamanda Uluslararası ilişkilere devam ediyorum. Size sorum çeviri alanında ilerlemek istemiyorum ve dış ticaret, lojistik tarzı departmanlarda yöneticiliğe varan bir kariyer hedefliyorum. Lisansım bitince MBa de master yapmayı düşünüyorum. Sizin düşünceleriniz ve hayatı algılama perspektifinize kendimi çok yakın buluyorum o yüzden para/ticaret/yönetim konularındaki kıymetli önerileriniz ve tavsiyelerinize çok ihtiyacım olacaktır.
    Şimdiden vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  32. sayın hocam sizce darbe olmuş bir ortamda ve dış finansmana baglı bir bir ülkede faiz indirdirmek ne kadar mantıklı.yoksa bizim merkez bankamız artık her şeyi mantık çerçevesinde degilde hükümetin ve başında bulunan başkanının görüşüne göre siyasi olarakmı yapıyor.yapıyorsa ülkemizde dünyadan bagımsız olarak yeni sorunlar beklemelimiyiz.birde sayın hocam ekonomist olmayan birinin merkez bankasının başında bulunması sizce dogrumu.tş ederim iyi günler sayın hocam

    YanıtlaSil
  33. sayın hocam bence şu anki hükümetin ohali getirmesi kendi siyasi çıkarlarını uygulamak ve cadı avına çıkarak hazır bu ortamı bulmuşken bunuda bahane ederek tüm muhalifleri yok etmek ezmek sindirdirmektir.tüm muhafelefet partileride koca koca siyasi parti başkanlarıda buna alet oluyorlar. akp nin asıl amacını nasıl anlamazlar.sanki akp demokrasi aşıgı parti.tayyip erdoganın demokrasi hakkında söyledikleri ortada.tayyip erdogan demokrasiyi tranvay olarak gören ve istenildigi zaman inilecek bir şey olarak gören biri.istedikleri gibi meclisi bertaraf ederek kanun çıkaracaklar ve kendi adamlarını oraya atayacaklar istediklerini kovacaklar.kimsede ne mahkemeye nede anayasa mahkemesine başvuramayacak.ne ala dünya.tüm bunlarıda demokrasi adına yapacak.resmen bizleri salak yerine koyuyorlar.benim kızdıgım sinirlendigim ifrit oldugum oy verdigim diger muhalefet partilerinin buna göz yumması.bunu ben sade vatandaş görüyorumda bunlar niye göremiyorlar.kaldıki akp bu konularda sabıkalı bir parti.muhalefet partileri bu yetkileri akp ye vermemeliydi.fetoyla beraber yakacaklar masum insanları.sanki fetoyla yıllarca ben kanka oldum.sanki onların tüm istedigini ben yaptım,sanki onları o makama ben atadım. AKP NİN YANLIŞLARINI HATALARINI NİYE BİZ FETÖCÜ OLMAYAN MASUM İNSANLAR ÇEKİYORUZ.

    YanıtlaSil
  34. Merhaba Mahfi Bey,

    S&P 'nin not indirimi ve CDS primleri konusunda dikkatimi çeken bir hususu size sormak istiyorum. Özel bankalarımızdan birinin genel müdürünün dün bu konuda bazı yorumları oldu. Öncelikle S&P'nin not indirimine ilişkin açıklamasında yer alan ve diğer ekonomistler tarafından da dillendirilen Türkiye'nin bu yıl çevirmek durumunda olduğu yükümlülüklerine ilişkin aşağıdaki bilgi paylaşımında bulundu.

    2016/Temmuz itibariyle 1 Yıl vade ve altındaki yükümlülüklerin 168 milyar dolar seviyesinde olduğu, bunun 100 milyar dolarının Bankaların, 63 milyar dolarının reel sektör üzerinde olduğu, Bankalar yükümlülüklerinin de 50 milyar dolarının krediler, 50 milyar dolarının yurt dışı kaynaklı mevduatlardan oluştuğu, buna karşılık bankaların TCMB nezdinde zorunlu karşılıklar kapsamında tutulan 40 milyar dolar seviyesinde rezervin bulunduğu, Reel sektör yükümlülüklerinin ise 29 milyar dolarının Kredi, 33 milyar dolarının da Ticari borç (mal alımı vb ithalat) kapsamında olduğu belirtildi.

    S&P’nin not indirimindeki teknik dayanağın, tüm yükümlülüklerin sadece 30-40 milyar dolar seviyesindeki rezerv ile kıyaslandığı ve ülkenin mevcut durumu nedeniyle bu yükümlülüklerin çevrilemeyeceği kanaatine dayandığı belirtildi.

    Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

    Diğer taraftan CDS primleri %24 arttı dediniz ancak mevcut durumda CDS primleri 275-285 civarında seyrediyor, geçtiğimiz hafta en yüksek 300 seviyelerine çıktı diye görüyorum. Ancak 2016 başından Şubat ayı sonuna kadar 315 seviyelerini gördüğümüz dönemler oldu. Demek istediğim mevcut durumda evet CDS primleri yükseldi ama 6 ay kadar öncesine kadar hala en kötüsünü görmedik diye düşünüyorum. Ani %24’lük artış mı sorun yaratan asıl neden?

    Saygılarımla,

    YanıtlaSil
  35. iyi günler hocam. Sizin 10'da ekonomi programınızı cok severek izliyordum. Acaba yayından kalktı mı ? Bir de aylık takip edebileceğim sizin yazılarınız gibi anlaşılır ve eğitici bir ekonomi dergisi önerir misiniz ? Tesekkür ederim

    YanıtlaSil
  36. Vikipedi'de yer alan sayfada doğum yılınız 1950 yazıyor. Acaba herhangi bir yazılı kaynakta yahut internet kaynağinda tam doğum tarihiniz yazıyor mu? Eğer yazıyorsa kaynağı ve doğum tarihinizi(nüfusta kayıtlı) yazarsanız Vikipedi'de bilgileri yer alan bir çok ünlü insan gibi sizin de bilgileriniz konusunda bir eksik kapanmış olur. Eğer kaynak gösteremezseniz tarihi söyleseniz bile ansiklopedinin kaynak gösterme kurallarına göre ekleyemem

    YanıtlaSil
  37. Hocam, çok güzel bir yazı. Kaleminize sağlık.
    Japonya'daki en büyük sorun sanırım nüfusun yaşlı olması ve giderek yaşlanması. O nedenle, bence ekonomik önlemlerin yanında, evlenme ve daha fazla çocuk yapılması için teşvik verilmesi gerekir.

    YanıtlaSil
  38. Hocam merhabalar,

    Hep ekonomik büyümenin gerekliliğinden ve öneminden bahsedip duruyoruz. Büyüme dediğimiz şey tüketim; aslında dünyayı tüketiyoruz.

    Ekolojik hammadde hesabına göre 150 gr.lık bir t-shirt için için 45 kg kaynak tüketiliyor. Gelecek nesile, çok uzak da değil bundan 30-40 sene sonra, içecek su bulamadıkları zaman "su kaynağı kalmadı ama bakınız geçen yıllarda %10 büyüdük" mü diyeceğiz?

    Kriz çıkan ülkelerin hangisinde kriz anındaki yaşam koşulları, herhangi bir Afrika ülkesinden daha kötü? İçecek su bulamayan insanlar varken, ben burada kriz yüzünden arabamı satmak zorunda kaldıysam, o sene giyimimden, yeme/içmemden kısmak zorunda kaldıysam ne olmuş,,, Bir yılda kaç kere ağzımızdan kriz lafı çıkıyor; kaç kere Afrika'daki sefalet, Uzak Doğu'da köle gibi çalıştırılan insanlar...

    Ne yazık ki, insani değerlerimiz kendimize yetecek kadar var.

    YanıtlaSil
  39. Kesinlikle görüşünüze katılıyorum. Kısıtlı kaynakların fütursuzca tüketilmesi yakın gelecekte insanlığa telafisi olmayan dersler ve sınavlar olarak dönecektir. Ayrıca merak ettiğim konu da Türkiye gibi kendine özgü ihracatını yapacağı otomobili,silahı,uçağı,elbisesi,telefonu vs olmayan ülkeler tüketimle nasıl gelişebiliyor? Yani tüketim ekonomisi denen şey ülkeyi nasıl kalkındırıyor??

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?