Babam Demişti ki
Çocukluğumda ve gençliğimde birçok
öğüt dinledim babamdan. Hepsi çok değerliydi. Ama bir tanesi var ki o
bambaşkaydı. Mülkiye’de öğrenciydim. Kafam karışıktı. Yaşıtlarım ikiye ayrılmış
kimisi sol derneklere, kimisi de sağ derneklere üye oluyor, o derneklerin faaliyetlerine
katılıyordu. Faaliyet dediysem daha çok karşıt görüşlülerle kavga faaliyetiydi
yapılanlar. Babam, akşamları evin balkonunda kendisine beyaz peynir, kavun gibi
yiyeceklerin olduğu bir tabak alır, bir kadeh de rakı koyar tek başına oturur,
yavaş yavaş rakısını içerdi.
Bir akşam benimle birlikte içmek
istediğini söyledi. Baba oğul karşılıklı oturduk bir yandan içtik bir yandan dertleştik.
Bana okulun nasıl gittiğini sordu. Bir yandan da iktisat bilgimi yoklayacak
bazı sorular soruyordu. Okulun iyi gittiğini söyledim ve sorularının hepsini
yanıtladım. Lisede iyi bir öğrenci olmadığım halde üniversitede müthiş bir
çıkış yapmama şaşırmış ve çok sevinmişti babam. Ama kafamın, siyasal konularda
karışık olduğunu da fark ediyordu. Kafamın karışıklığı sol derneklerden birine
girip girmemek konusundaydı. Babam da bunu fark ediyordu zaten. Bana “Oğlum”
dedi “ sen artık üniversitedesin ve ilk kez çok da iyi bir öğrenci oldun. Bunu
görüyorum ve seninle hiç olmadığı kadar gurur duyuyorum. İleride çok iyi bir
iktisatçı – yönetici olacağını hissediyorum. Sana karışmak ya da yön göstermek
artık benim işim değil. Sen kendi yönünü bulacak olgunluğa geldin. Nerelere
gidersin, kimlerle birlikte olursun bunlar artık senin karar vereceğin işler.
Bana düşüncemi sorarsan söylerim ama sormazsan da alınmam. Senin artık en
doğrusunu yapacağına güveniyorum. Sana bir tek şey söyleyeceğim, bir daha da
sen sormadığın sürece bu konularda hiç konuşmayacağım.”
Ben giderek artan bir merakla ne
söyleyeceğini beklerken o devam etti: “Sonunu görmediğin, neye ve kime hizmet
edildiğini bilmediğin, mantığına uygun düşmeyen hiçbir işe girme oğlum. En
takdir ettiğin, en sevdiğin arkadaşların, hocaların, tanıdıkların hatta ben
bile girmiş olsam bir işe girerken sadece bu dediğime göre karar ver. Sonu
nereye gider, kime ve neye hizmet ediliyor sorularını sor ve eğer alacağın
yanıtlardan tatmin olmazsan o işe girme. Böyle bir işe girmek sana dünyanın en
büyük çıkarını sağlayacaksa bile girme.” Bunları söyledikten sonra konuyu
değiştirdi. Bir süre de günlük olaylar ve futbol üzerine konuştuktan sonra
masadan kalktık.
Bu sözü hiç unutmadım: “Sana bir
çıkar sağlayacak olsa bile neye ve kime hizmet edildiğini bilmediğin işe
girme.” Ve hayatım boyunca da bu öğüde sadık kaldım.
Şimdilerde televizyonda koskoca paşalar, profesörler, genel müdürler, iş adamları, bürokratlar ve
siyasetçilerin üç kuruşluk çıkar için kime ve neye hizmet ettiklerini araştırıp
sormadan gönüllü olarak esarete girmiş olmaları gerçeğini şaşkınlık ve dehşetle izliyorum.
İnsanların çıkar uğruna bu kadar aşağılanmaya razı olmaları inanılır bir şey
değil.
Bana sorarsanız bunun tek bir
nedeni var: Bilimden ve bilimsel düşünceden ayrılmak. Bir zamanlar bir yazı
yazmıştım başlığı ‘Bilimden Ayrılanı Kurt Kapar’ idi. Merkez Bankası’nın faiz
kararıyla ilgili bir konuyu ele alıyordu yazı. Aslında o yazının başlığı tam da
bu konuya uygunmuş.
Atatürk, bunu yıllar önce görmüş
ve ‘hayatta en hakiki mürşit ilimdir’ diyerek yaşamda en gerçek yol göstericinin
bilim olduğunu söylemiş.
Çocuklarınızı küçük yaştan itibaren
bilime yönlendirin. Çünkü bilimden ayrılanı kurdun kaptığını yaşayarak gördük
artık.
Babanız çok değerli bir beyefendiymiş Mahfi Bey, yazılarınızdan takip ettiğim kadarıyla bile bunu anlayabiliyorum. Sizi bir birey olarak görmesi, özgürlüğünüzü asla kısıtlamayıp değerli fikirlerini size empoze etmeden, eşit konumda iki bireyin konuşması içinde sunması Türkiyede ebeveynlerin çok nadir uyguladığı bir davranıştır. Çok şanslısınız. Onun öğütlerini bizlerle paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Bu öğütlerden istifade edebilmem çok faydalı benim için. Teşekkürler hocam.
YanıtlaSilGerçekten de şimdi düşünüyorum da okuldan öğrendiğimden çok daha fazlasını babamdan öğrendiğimi anlıyorum. İnanır mısınız dedem de aynen babam gibiydi. 1970'de İstanbul'a gittiğimizde dedem, babam ve ben aynı sofrada rakı içip aşağı yukarı benzer şeyleri konuşmuştuk (dedem Orman mühendisiydi. Yani ben ailede yüksek öğrenimli üçüncü kuşağım.) Şimdi düşünüyorum da gerçekten çok şanslıymışım.
SilHocam Fransız'larda en az üç kuşak üniversite mezunuysa kişiyi gerçek anlamda üniversite mezunu kabul edermiş diye okumuştum bir yerde belkide sizin bir yazınızda
SilBen yazmadım ama doğru tespit.
Silcok yerinde bir degerlendirme. Hatta ekonomik olarak da oyle mesela Avrupada suanki ortalama genc nesiller 3 ila 4 kusak iyi egitimli ekonomik olarak yere oturmus kokenden gelmekte. Acik konusayim. Torunla dede arasinda yasam kalitesi acisindan pek bir fark yok. Bizde ise tam tersi Baba ile oglu arasinda yasamsal olarak korkunc ekonomik farklar var.
Silöncelikle şanşlısınız böyle bir babanız varmış sonrası akıllıymışınız ki bugünlere AYDIN bir kişi olarak gelmişsiniz. not: feneri kapatmayın lütfen
SilHocam yine guzel bir yazı elinize sağlık. Bilim demişken bilim felsefesi ile ilgili okuduğunuz ve onerebileceginiz bir kitap var mi. Merakimdan soruyorum Carl sagani nasıl bulursunuz kitaplarını okudunuz mu. Dunya da bilimi insanlara sevdirmek icin cok güzel seyler yapmisti.
YanıtlaSilCarl Sagan'ın kitaplarını çok severek okudum. Bilim felsefesi konusunda Alex Rosenberg'in kitabı yeniler arasında iyi bir kitap.
SilHayatta çıkarcı olmamak gerekir,insanlar idealleri uğruna savaşablmeli..
SilDoğrudur yalnız önemli olan ideali doğru belirlemektir. Yanlış ideal insanı yanlış savaşa götürür.
Silherkesin kulağına küpe olması gereken bir öğüt.
YanıtlaSilHocam çok güzel bir hayat dersi ne mutlu böyle bir mesajı alabilene.. Elinize, kaleminize sağlık
YanıtlaSilTeşekkürler
SilSayın Eğilmez, bahsettiğiniz zamanlarda, bizlerin eğitime başladığı zamanlarda, eğitimin amacı, sabir fikirliliği, ön fikirliliği, fanatikliği, bağnazlığı, kula kul olmayı kırmak veya çok azaltmaktı. İnsanlar ancak böyle olabildikleri takdirde zihinleri açılabilir ve öğrenmeye hazır hale gelebilirler. Böyle olamayan insanlar için "EĞİTİM SADECE BİLGİSİZLİĞİ ALIR, EŞŞEKLİK BAKİ KALIR" denirdi. Daha sonraları biat , itaat kültürü yaygınlaşınca, bilimciliğin yerini nakilcilik aldı ve dagmalar hakim oldular. Fanatik, bağnaz, ön fikirli, sabir fikirli insanlara ne eğitimi verirseniz verin, sadece kafalarına, zihniyetlerine uygun olanları kaparlar. Onun için genöleri çok ufak yaşlarda kur'an kursları dedikleri ezberci kurslara alıyorlar, zihinleri karışmasın diye başka kitaplar okutmıyorlar. Böyle yetişen insanlar kendi anlayışlarına uygun olmayanı öğrenmiyorlar, zatan öğrenmeleride istenmiyor. Bu tip insanlar "içinde dinin olmadığı bilime kuru bilim" diyorlar. Sanki bilime din ilave edilirse sulanıyormuş gibi söyleniyorlar. Eğitimin once fanatikliği, bağnazlığı, sabit fikirliliği, ön fikirliliği azaltması , mümkünse tamamen kırması gerekir diye düşünüyorum, acaba eğitimden çok mu şeyler bekliyorum?
YanıtlaSilÇok doğru saptamalar paylaşmışsınız, teşekkür ederim. Tamamen aynı kanıdayım. Eğitimin temel dayanağı fanatikliği kırmak, objektif bakabilen insanlar yetiştirmek olmalı.
SilBurada ufak bir yanılgı var. Sorun kuran kurslarında değil, dini menfaatlerine alet eden insanlarda. Nasıl sağcı ve solcu kavgasında aklı selim sahibi insanlar azınlıkta kaldıysa ve hiçbir zaman yönetici pozisyonunda olmadıysalar, din eğitimi konusunda da aklı selim sahibi insanlar azınlıktalar ve bu konuda söz sahibi değiller. Söz sahibi olanlar bundan menfaat sağlayan insanlar. Din ve bilim eğitimi arasında hiçbir ilişki olamaz. Biz maalesef ülke olarak geçmişe takılıp kaldığımız için bilimde de taraf olma gereği hissediyoruz. Siyasiler bu konudan nemalandıkları müddetçe de bu sosyolojik problemin düzelmesinin mümkün olduğunu düşünmüyorum.
SilHocam bence Mülkiye'nin puanlarının düşmesinin temel nedeni okulun eğitim modelinin değiştirilmesi değil Türkiye'deki rejim değişikliğidir.En iyi öğrenciler ve aileleri puanları yettiği halde Mülkiye'yi seçmiyorlar çünkü mezun olduktan sonra kamu meslek sınavlarında bilgi değil başka bir şeyin ölçüleceğini biliyorlar.Bu durumda okulun puanı düşüyor.
YanıtlaSilAdamlarını Mülkiye'ye oradan da kamu kurumlarına yerleştirebiliyorlarmış. O anlaşılıyor.
SilYalanlamak ve reddetmek için okuma. İnanmak ve herşeyi kabullenmek için de okuma. Tartmak, kıyaslamak ve düşünmek için oku!
YanıtlaSilFrancis Bacon
Çok güzel bir söz.
Silsayın MAHFİ bey yazılarınız ile hem bizlere isık olurken ulkenın durumunu da saptamanız unutulmaz hizmet kanımca TESEKKURLER kaleminize saglık
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim.
SilHocam, ilk emri "Oku" olan bir dine mensup insanlarımızın, böyle ciğeri beş para etmez adamların peşinden koşmasını benim aklım, mantığım almıyor.
YanıtlaSilNeden Aziz Sancar gibi, Oktay Sinanoğlu gibi adamları kendimize örnek almayız?
Çünkü o zor bir iş, uğraşmak, çalışmak, okumak gerekiyor. Oysa öteki yol daha kolay.
SilAile bakımından şanslı bir insansınız, çünkü güzel yurdumda sizin akranınız 3. Kuşak yüksek eğitimli insanlar pek çok yok malesef. Düşünsenize kızınız ve torununuz (allah uzun ve güzel bir ömür bahşetsin) oda 5.kuşak olacak bilimle tanışan.
YanıtlaSilBabanızın verdiği öğüt bugün de yarında tüm büyüklerin küçüklerine vermesi gereken bir öğüt. Bu hayatta ne kimseyi kendine taşeron yapacaksın ne de kimsenin gizli emellerinin taşeronu olacaksın.
Güzel bir anı güzel bir paylaşım. Teşekkürler.
Yalnız, daha öncede denk geldim babanızla ilgili paylaşımınızda mutlaka "rakı" sofrası yer alıyor. Daha öncede hiç sarhoş olmamanızı bu ilk babanızla içmeniz .... Vs ile aktardığınız hikayenizde okumuştum.
Mesala bu hikayenizde rakı sofrasından bahsetmenizin önemi neydi? Odak noktasını kaydırmıyor mu?
- neden rahatsız oldunuz demesin kimse. Amacım yargılamak yada tartışma başlatmak değil. Bir okuma alışkanlığı işte bir şey okurken odaktan kayan her şey gözüme batıyor bende böyleyim.
Ama gerçekten sorularıma cevabınızı merak ediyorum.
Çok teşekkürler dilekleriniz için. Umarım öyle olur.
SilRakı sofrasından söz ettim çünkü bu olay rakı sofrasında oldu. Çay içerken olsaydı öyle olduğunu yazardım.
Bizde ciddi meseleler rakı sofrasında konuşulurdu. Rakı sofrası çok ciddiye alınırdı. Babamın arkadaşlarıyla buluşmaları (bizim veya onların evinde) genellikle akşamları rakı sofrasında olurdu. Eşler de masada oturur, onlar da katılırdı içkiye ve sohbete.
Biz o masalarda öğrendik tartışma adabını, birbirine tahammül etmeyi, her şeyi dozunda bırakmayı.
hocam konu dışı olacak ama bir sorum var.devlet borçlarının anapara ödemeleri merkezi yönetim bütçesinde yer almamasının nedeni nedir?
YanıtlaSilÇünkü borçlanma ne gelir ne de gider olarak kabul edilmiyor. 1980'lere gelinceye kadar borç alınınca bütçeye gelir, ödenince de gider yazılırdı. Bu sistem bütün dünyada değişti. Doğrusu da budur. Borçların anaparası ayrı bir borç hesabında izleniyor. Buna karşılık faizler bütçeye gider yazılıyor.
Silhocam şirketlerin hazine birimlerinde yapılan iş nedir ? hazine birimininde çalışmka için sizce hangi özelliklere sahip olmak gerekir ?
YanıtlaSilHazine birimleri şirketlerin kaynaklarını değerlendirir. Açık varsa borçlanmayı planlar, fazla varsa o fazlaları en iyi şekilde değerlendirip kar elde etmeye bakar. Hazine biriminde çalışmak için iyi matematik ve finans bilmek, biraz ekonomiden anlamak gereklidir.
Silhocam kpss a grubu sınavına hazırlanmak için iktisat,maliye ve muhasebe için hangi kaynakları önerirsiniz ? üç alanda da sadece temel düzeyde bilgim var
YanıtlaSilBen sınavlara göre kitap önermiyorum çünkü sınavlarda ne sorulduğunu bilmiyorum. Gerçekten öğrenmek için sorarsanız iktisat kitabı önerebilirim.
Silhocam sizin gibi sahip olduğu uzmanlık alanıyla ilgili anlaşılabilir, işin teorisiyle kalmayıp mantıgını, uygulanabilirliğine de değinen ekonomi, iktisat, tarih gibi alanlarda kimlerin kitaplarını önerirsiniz ?
YanıtlaSilZeynel Dinler: Mikroekonomi
SilMahfi Eğilmez: Makroekonomi
Alaeddin Şenel: İnsanlık Tarihi
Hocam sizin tavsiyeniz üzerine Alaeddin Şenel: İnsanlık Tarihi kitabını zorda olsa bulup okuma fırsatı buldum. Ama sanırım benim eksikliğimden kaynaklanıyor, kitabı sadece okumuş oldum. Şimdi ikinci kez okumaya başlayacağım. Umarım bu defa anlayabilirim :) Yorumlarınız, yazılarınız ve tavsiyeleriniz için teşekkürlerimi sunuyorum..
Silhocam yastık altı varlıklar örneğin altın, ekonomiye girerse yatırımların, istihdamın artmasında önemli rol oynar. Devlet neden halka bu yastıkaltı varklıkları piyasaya değerlendirmelerine yönelik çağrıda veya teşviklerde bulunmuyor.toplumun çoğunluğunu akıl dışı yöntemlerle ikna etmek kolay.Örn:evde altın bekletmek yerine piyasada değerlendirmenin mevcut koşullarda teröristlere darbe vuracağını ve demokrasiye destek olacağını söylemek gibi.Mantık dışı ama işe yarar ülkemizde :)
YanıtlaSilÇok çağrı yapıldı ama kimse bunları yastık altından çıkarıp getirmiyor.
SilBir ulke savastan sonra ayaga kalkarsa yastik alti altin ile kalir. Savas esnasinda bankalarin hazinelerine isgalciler el koyarlar. Darbe girisiminde de darbecilerin listesinde, MB'nin ve Is Bankasi'nin basina gorevlendirdikleri askerler oldugunu gorursunuz. Kaos durumunda gecer tek akca altindir.
SilAyrica yastik alti altinin ekonomiye girmedigini soylemek yobazlik olur. Ekonomi kredi ve faizden ibaret degil. Anadolu'da insanlar birbirlerine altin olarak borc verip borc alirlar. Dugunlerde yardim olarak nakit yerine, altin hediye ederler, aileler birikimlerini altin olarak yaparlar. Bu birikim ulkedeki altin stogunu arttirir. Dahasi fiziksel altin talebi altinin degerini yukseltir, bu MB'nin rezerv degerlerini de arttirmis olur. Bunlar ekonominin parcasi degilde nedir?
Alınan abuk subuk ücretlerine hocam ondan büyük ihtimalle
SilHocam yabancı sıcak paranın ilgisini banka faiz oranları mı, gösterge faiz mi çeker?
YanıtlaSilTahvil faizi (dolayısıyla gösterge faiz.)
SilHocam yazınızı okuyunca burda da farkettiğim ve etrafımda gözlemlediğim bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Üniversiteyi İstanbul'da okudum, bir bakanlıkta iki yılı aşkın olmakla birlikte 4 yıla yaklaşan kamu hizmetim var. Bu zaman zarfında hep dikkatimi çeken bir husus vardı: Cumhuriyet öncesinde dedesi veya dedesinin babası kamu görevi üstlenmiş bir kişiye çok nadir rastladım. Gördüğüm bürokratlar, akademisyenler ve memurların kahir ekseriyetinin ailelerindeki bürokrasi ve hocalık geleneği en fazla dedelerine kadar gidiyordu. Fikrimce Osmanlı Türkiyesi'nde Türkleri üvey evlat olarak kabul eden anlayışın olumsuz bir tezahürüdür.
YanıtlaSilHaklı olabilirsiniz. Çünkü Osmanlı hiçbir zaman Türk olarak adlandırılmayı benimsememiştir.
SilHocam siz şanslı bir aileymissiniz ben babamla değil aynı sofraya oturmak babam yedikten sonra biz sofraya otururduk ama üçüncü kuşak iktisatci universiteliyiz ne çelişki ama
YanıtlaSilŞaşırtıcı bir durum.
Sildaha sasirticisni soliyeyim. 10 sene once Tanidigim bir dahiliye mutehasisinin evladi ilkokulu bile bitirmis ev emekcisiydi Aci ama real
SilBazı sözler devir hayat değişse de ölmuyor babanızın da öyle bir söz etmiş. Hemen not alicam hayat felsefemde yer alacak. Belki konuyla ilgisiz olacak ama Türkiyenin bilime uzak olduğunu çektiği filmlerden görebiliyoruz. Yurtdışında Adamlar uzay bilim fen ile ilgili film çekiyorlar bizimkiler ise hiç.
YanıtlaSilYazı için teşekkürler hocam.
Teşekkürler benden.
Siltvden yenikapıdaki demokrasi mitingini izliyorumda Keşke CUMHURİYET BAYRAMInda ve 10 Kasımda ATATÜRK'ÜMÜZÜ ANARKEN de böyle toplanabilsek coşkuyla kutlayabilsek. İşte o zaman tek vücut bir ülke oluruz . Hepimizin ortak özlemi değil mi Mahfi Hocam ???
YanıtlaSilAynen.
SilMahfi Bey bir soru - konu dışı ama fikriniz almak istiyorum:
YanıtlaSil01.08 ile 15.07 arasındaki BDDK verilerine göre bankacılık sisteminde 13.4 milyar karşılığı USD döviz pasif azalmış, aktifte fark yaklaşık 0.3 milyarlık bir artış - şimdilik göz ardı edelim.
Anlamadığım şey şu: 13.4 milyarı satan müşterilerden alan bankalar bunu kendi aktiflerine koymadıklarına göre, arada kalan 13.1 milyar nereye gitti?
Tek bildiğimiz yaklaşık 1 milyar karşılığı borsada hisse ve borçlanma kağıdı satan yabancıya gittiği. Gerisi ne oldu?
Herhalde gereksiz bir meraktır benimkisi kimse bu konuda bir şey yazmadığına göre ama yine de cevap verebilecek bağımsız düşünen biri olarak sizin de fikrinizi almak istedim.
Saygılar,
Okan
Yabancı para mevduat azalırken TL mevduat artmış. Yani vatandaş yabancı para mevduattan TL mevduata dönmüş.
SilSatan vatandaş açısından dediğiniz gibi. Alan kim peki?
SilAlan da aynı vatandaş. Kuru yüksek görünce bankadaki yabancı para mevduatını TL'ye çeviriyor.
SilBöylece bankaların yabancı para yükümlülüğü TL yükümlülüğüne dönmüş oluyor.
SilBurası enteresan; aslında ortada döviz yok bankanın mevduat sahibine bir yükümlülüğü var sadece. Yükümlülüğün cinsini isteğe göre değiştiriyor, mazallah birgün de ver eve götüreyim dese...
SilOysa bir haftadır "vatandaş getirip dolarını bozdurdu" diye anlatılıyor en yetkili ağızlardan.
Bu taraflarda söylenen ile gerçek çoğu kez farklıdır.
SilBanka'nin merkez bankasina karsi da yukumlulugu var (zorunlu karsilik orani). Dolayisiyla mevduati bozduruldugunda, esasinda MB kasasindan piyasaya doviz surulmus oluyor, dovizi esas indiren sebep de budur, cunku diger kismin doviz ya da baska bir likidite araci olarak kullanilmadigini . Bu MB'nin brut rezervinde azalma olarak da goruluyor. Bu yuzden doviz yok diye bir sey soylenemez.
SilBankada cari yada mevduat hesaplarında döviz bukunduran bireysel yada kurumsal müşteriler kurun yukarı gitmesiyle hesaplarındaki USD yinTL dönerler, bu durumda bankanın genel USD pasif bakiyesi azalırken, TRL pasif vaziyeti artmaktadır. Bu durumda bankanın MB nezdinde tutmak zorunda olduğu USD yükümlülüğü de azalmış olacak ve bir kısım döviz'i MB hesaplarından serbeste çıkatacaktır. Serbeste çıkan bu dövizi banka ya direkt döviz satışı yada kredi kullandırım yoluyla tekrar ekonomiye enjekte etmektedir. Selçuk
SilGelene agam gidene passam bu milletten bi cacık olmaz hocam saygılar.
YanıtlaSilBu güzel öğüdü bizimle paylaşmanız çok güzel. Özellikle herkesin çıkar için birbirine düştüğü günümüz dünyasında. Ancak bu nedeni sadece bilimden ayrilmaya indirgememek gerektiği düşüncesindeyim. Bunun bilimden, toplumsal değerlerden tutun aile ici eğitime, cocuklarda gerçek bir değer kavrami olusturmaya kadar nedeni olabilir. Unutmamak gerekir ki insan bilim ile elde ettiklerini niyeti iyi değilse kötüye kullanabilir.
YanıtlaSilSağolun.
SilSadece ekonomi değil böyle bilgilendirici tavsiye niteliginde yazılarınızı da ilgiyle takip ediyoruz bu öğüdü aktardiginiz için teşekkürler. Bu arada hocam iktisat lisans mezunu olarak akademik kariyer dusuncesinde siyaset bilimi veya uluslararasi iliskiler üzerine lisansüstü eğitim almak nasıl fikir sizce zorluğu, imkanlari?
YanıtlaSilSağolun.
SilEğer sevdiğiniz dallar ise ve gerçekten üzerinde akademik kariyer düşünüyorsanız iyi bir fikir. Çünkü iktisat bilgisiyle desteklenmiş bir siyaset bilimi veya uluslararası ilişkiler bilgisi oldukça işe yarar.
Teşekürler hocam. Iktisatla aram iyi ancak sayisalim zayif iktisat artik daha sayisal ve bazilarini anlamiyorum bu yüzden daha sözel ve Araştırma isteğim olan bu bölümlerden istedim.
SilFarklı bölümden geldiğim için akademisyen olmak cok daha zor mudur?
Anladım, bence değildir, hatta daha iyi bile olabilir.
Silbiz adam olmayız, Fetullah kötü çıktı sırada başkaları var, sayıyorlar menzilciler filan diye, şimdi bunları dener bizim toplum..üstelik bizim sizinki gibi doğru yolu gösterecek babamız da yok, bize her şey müstehak
YanıtlaSilZaten deniyor. Etrafınıza bakın. Tarikatlar her yerde. Olmayan tek şey bilim. Aslında hepimizin doğru yolu gösterecek bir büyüğümüz var: Atatürk. Ama o birçoğumuza bir kaç gömlek bol geliyor ne yazık ki. Çünkü onu dinlersek çalışmak lazım. Oysa tarikat liderini dinlersen bir şey düşünmene, geliştirmene gerek yok. O herkes adına düşünüyor zaten. Peşindekilere de onun dediğini yapmak kalıyor. Fetullah Gülen ve peşine takılanlar bunun tipik örneğidir. Bana sorarsanız asıl meczup olan Gülen değil, peşinde takılan o koskoca adamlardır.
Sil
Silen sevdigim sozleri
1 yurtta sulh cihanda sulh/ dis politika olsun gundelik bireysel aile hayatinda olsun cok gecerli!
2hayatta en hakiki gercek ilimdir fendir/ bu soz gunumuzde ne kadar onemli vecize
3sanatsiz kalan milletlerin sah damari kopmus sayilir/ bu soz akil ruh beden toplum kultur sagligi icin sanati ne kadar onemsiyor olmazsa olmaz diyor.
http://m.gercekgundem.com/siyaset/224420/saglar-feto-icin-ataturksuz-para-bastilar
YanıtlaSildarphanenin böyle özel paralar basması aşılagelmiş midir hocam? Bu şekil basılan başka özel paralar var mı? Biliyor musunuz Mahfi hocam ?
Atatürk resmi olmayan para alışılmış bir şey değil. O, hatıra para gibi olur.
SilGüzel öğütler hocam. Keşke herkesin babası verse
YanıtlaSilEvet.
SilBabanızın kabahati önce kendinde ara oğul dediği öğüdünüde kulak arkası etmeyin bence Mahfi Bey.
YanıtlaSilO zaten benim başucumda duruyor.
Sildogrudan yatirimci bir ulkede neye bakar en cokdan en aza dogru
YanıtlaSilkurumlar vergisi
duzenli istikrarli ekonomik sosyal politik atmosfer
enflasyonun pozitif oldugu ulkede negatif reel faiz ve bankacilik sisteminde uygun ucuz kredi olanagi
yuksek adil gelir duzeyi
3
Sil1
2
4
Hocam dogrudan yabancı yatırımcı niye faize baksın zaten dışarıdan getiriyor parasını?
SilÇünkü faiz onun için alternatif kazançtır. Yani eğer buradaki doğrudan yatırımdan kazanacağı getiri faizden büyük değilse o zaman yatırım yerine borç verip faizden kazanmayı tercih eder. Faiz daime yatırım için bir ölçüdür. Yatırımın reel getirisi hesaplanırken faize göre hesap yapılır.
SilO zaman 2. Şıkkı negatif "reel faiz ve bankacilik sisteminde uygun ucuz kredi olanagi" değilde "yüksek faiz oranı" olarak değiştirebiliriz çünkü arkadaş yanlış yazmış galiba hocam.
SilYok yanlis yazmadim. Takdir edersiniz ki tum siklar ve kosullar oncelikle olumlu pozitif etkilere sahip olumlamaya dayali piyasa sartlarini betimleyen onermeler
SilEger 2. sik /enflasyonun 0 ve deflasyon seviyesinde oldugu negatif reel faiz uygun kredi kosulu/ olsaydi bu onerme pek tabi olumlayici olmazdi hatta ekonomide bir krizin bir durgunlugun ve belirsizligin tumleyini bir onerme olurdu.
Ayrica oncul onermemde dogrudan reel yatirimciyi ele aldim. Fabrika kuran zincir kuran yahut herhangi bir kurulusa teknik teknolojik girdi saglayacak olan ortak olacak olan gelistirecek olan yatirimcilar. Yani finansal faizci sanal sicak paraci kisa vadeli bakan spekulatif dolayli diye adlandirilan yatirimciyi ele almadim. Eger oyle olsaydi sizin belirttiginiz gibi bu tur yatirimcilarin oneclikli baktigi yuksek faiz orani hatta yuksek reel faiz orani tam belirleyici bir arguman olurdu.
Umarim meramimi anlatabilmisimdir.
Sevgiler esenlikler
keske sizin babanizla iliskiniz benim babmlada olsaydi. Babam nedense hep bizi elestirdi yapamazsiniz edemezsiniz basaramazsiniz. Hep baskalarini ornek pardon rakip gosterdi. baskalari da kuzen vs.. simdi ise babamla hic diyalogum bile yok. Ne is ne okul ne asklar uzerine konustuk hayatim boyunca. Bu saatten sonra da konusacagimi sanmiyorum zaten konussak da hemen elestirye basliyor.Hem de ne elestiri karakter asindiracak turden. EE tabii konu egitim erbab meselesi olunca sizin durumunuz cok farkli bir desende.
YanıtlaSilDünyada yapılacak en büyük hata bir çocuğu başkasıyla kıyaslayarak eleştirmektir. Ama ne yazık ki bu bizde çok yaygındır.
Silsorun da oraa da yatiyor zaten. Bu sebeple kiyasladigi kisi ve kisler ki yakin kuzenlerin onlarla da kiyaslananin dogru durust iliskisi olmuyor. Izole oluyor cunku rakip goruyor hinclaniyor. Ve diyalog kurmuyor. Kurarsa Bu suna benziyor insan zihninde ornegin dunyaca meshur sert rakip iki mesrubat firmasinin yedikleri ictikleri ayri gitmemesi her daim firma parti yapmasi gibi garip bir sey. monopoller bile bunu goze alamaz aklindan gecmez hehehe
SilGüzel bir öğüt, güzel ve sammimi bir pazar yazısı.
YanıtlaSilBabamın bana tek vasiyeti siyasete girme oldu. Siyasete sadece oyumu kullanarak girdim.Ayrıca babamın zorunlu maliye bakanlığı tasarruf bonolarını şu günlerde çok anıyorum.
Bir şeyin zorunlu olması o işin sorunlu mu olduğunu gösterir.
Tasarruf-yatırım ilişkisinde Feldstein-Horioka hipotezi konusunda bir çok yazı olmasına rağmen biz kapalı/açık ekonomiyiz.
Sermaye artışı, milli gelir artışı, işsizlik oranının yüksek ve iş sürekliği olmayan, genç nüfüsa sahip,cari açık veren, finansal gelişmişlik ve okur-yazarlığın düşük olduğu bir ülkede tasarruf nasıl artar.
Hoşça kalın.
Bu dediklerinizin hepsi 2000 öncesinde daha gerideydi ama tasarrufların GSYH'ya oranı bugünkünden 5 - 6 puan daha fazlaydı. Demek ki başka şeyler var. Bana sorarsanız bu başka şeylerin başında yüksek reel faiz geliyor.
SilTasarrufların düşmesinin sebepleri "TCMB_KITAPCIK_2015_1" daha geniş anlatılmış ve sorun sadece bizim için değil, faizleri negatife düşmüş gelişmiş ülkelerde de uzun yıllardan beri düşüyor. Bizim için reel faizin yüksekliği tartışılabilir. Ancak zorunlu (özellikle bir kesimin) tasarruflarıyla makroekenomiyi düzeltme isteğinin ve sistemin kurgulanmasının yanlış olduğu kanaatindeyim. Üstelik portföy seçim tercihi ve olabilecek kayıplar tamamen vatandaşın.
SilPaylaşımlarınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSilTeşekkür benden.
SilHocam iç borç tam olarak nedir sadece devletin borçlanmasımıdır? Mesela ben bugün devletten yada özel bir bankadan borçlansam bu iç borç sayılırmı?
YanıtlaSilİç borç, kamu kesiminin tahvil satarak veya başka yollarla içeriden yaptığı borçlanmaya verilen addır. Siz devletten borç alsanız (ki bu pek mümkün değil) bu iç alacak olurdu.
SilHocam bir soru daha soracağım. Bugün devlet yüklü miktarda dış borç alsa döviz talebi artacağı için döviz fiyatları artar mı yoksa dış borç girişıyle giren döviz fazlalaştığı için döviz değer mi kaybeder?
YanıtlaSilİlk aşamada döviz girişi artacağı için kısa vadede döviz fiyatı düşer. Buna karşılık orta vadede geri ödenecek dış borç miktarı artacağı için risk yükselir bu da döviz faiyatını yükseltir.
Sil1- hocam toplumu gözlem yeteneğinize güveniyor musunuz?
YanıtlaSil2- mahalle kültürü nedir aşina mısınız?
3- üniversiteye ilk adım atan öğrencilerinizle tanışma aşamasında (nerelisin, kaç kardeşsin, annen baban ne iş yapar?) bunlar dışında incelikli bir soru ile tanışmayı başlatır mısınız. Yoksa kendinizi tanıtıp nasılsa sizinlede zamanla tanışırız diyip derse mi geçersiniz?
4- Bir gün semtinizden uzakta kentsel dönüşüme uğramamış sıradan bir mahalle kıraathanesine (kahvehaneye) oturup çay içerken bu insanların gündemi ne diye deneyimlediniz mi? Böyle bir deneyim edinip toplumun farklı kesimlerini de tanıma fırsatı edinmek ister misiniz?
- sorularımla sıradan-toplumdan uzak bir yaşam geçiriyor muşsunuz algısı yaratıyormuş gibi maksatlı sorular gibi anlamayın sadece yazılarınızdan deneyimlediğim algı mı cevaplarınızla karşılaştırmak istiyorum.
Sorular hoşunuza gitmediyse cevap vermeye bilirsiniz. Anlayışla karşılarım.
Saygılar Mahfi hocam.
(1) İyi kötü
Sil(2) Kesinlikle çocukluğum, gençliğim öyle geçti.
(3) Ne yazık ki sınıflar kalabalık olduğu için böyle bir tanışma merasimi yapamıyorum. Ama öğrencilerin fotoğrafları ve dersleri, notları vb internet ortamında mevcut olduğu için onu mutlaka inceliyorum.
(4) Bu dediğiniz sık sık yapıyorum. İlaveten her hafta pazara giderim ve çarşıda esnafı dolaşıp durumlarına bakarım. Pazarda sadece alış veriş yapmam pazarcılarla konuşurum, düşüncelerini öğrenmeye çalışırım. Bir sosyal bilimcinin sadece kitap okumasının, yazılı araştırma yapmasının doğru olmadığını, halkla sürekli iletişim içinde olması gerektiğini düşünür ve uygulamaya çalışırım.
Cevaplar için teşekkür ederim. İşte böyle Mahfi Eğilmez olunuyor:
Sil"Bir sosyal bilimcinin sadece kitap okumasının, yazılı araştırma yapmasının doğru olmadığını, halkla sürekli iletişim içinde olması gerektiğini düşünür ve uygulamaya çalışırım. "
Takdir etmek haddimize değil ama sizi bir kere daha takdir ettim hocam.
Estağfurullah, sağolun.
SilHocam Kerem Alkin`in gorusleri hakkinda dusunceniz nedir
YanıtlaSilKişilerle ilgili değerlendirme yapmak gibi bir eğilimim yok.
SilHocam merhaba kitabınızda artık tahvil fiyatı ile talebi arası doğru orantı var demiştiniz orada ne anlatmak istediniz ?
YanıtlaSilYani tahvil talebi artarsa tahvilin fiyatı da artar (arz sabit kaldığı ya da talepteki artışı karşılayamadığı sürece.)
Silmahfi bey, türkiye %4 büyürken avrupa (almanya olsun fransa olsun, abd bize göre çok az büyümüz. biz onlardan daha üretken daha çalışkan mıyız... bu konuda bişeyler söyleyebilir misiniz efendim. saygılar...
YanıtlaSilHayır. Belirli bir büyüklüğe, kalkınma düzeyine ve belirli demokrasi aşamalarına erişmiş ekonomilerin bu kadar hızlı büyümeye devam etmesi zaten mümkün değil.
Sil"İlim bir noktaydı, cahiller büyüttü" Hz.Ali
YanıtlaSilHer olaydan sonra onca programa çıkan ve sürekli aynı şeyleri konuşup birbirleriyle tartışıp hiçhir yol kat edemeyen sadece ekranları dolduran insanları sürekli görüyoruz
Mahfi bey,
YanıtlaSilGüzel yazınızı yine zevkle okudum. Benim de babamın öğütleri hayatıma ışık tutmuştur. Biz de babamla karşılıklı baba-kız oturup sohbet edebilir ve gerekirse tartışırız. Bu paylaşımlar çok önemli.
Benim de son günlerde yaşadıklarımızla ilgili aklıma gelen söz:
Hiç bir şey bedava verilenden daha pahalı değildir.. [Japon Atasözü]
Bugün size başınızı sokacak evi, karnınızı doyuran yemeği bedave verenler, gelecekte onu en pahalı şekilde size ödeteceklerdir.
İyi haftalar dilerim.
Çok güzel bir söz, bilmiyordum öğrendim. Teşekkürler.
SilAdsız 7 : Oktay Hoca'yı ben de rahmetle anıyorum....Bir Milleti yıkmak istersen dilini yok edeceksin sözü kulağımıza küpe olmalıdır
YanıtlaSilHocam saygılar;
YanıtlaSilBabanıza rahmet, sizlere sağlıklı mutlu yıllar dilerim.
Sağolun.
SilHocam ülkemizde kamu bankaları hangi kamu kurumuna bağlı ve direktif alabiliyorlar mı atıyorum şu kadar dolar satın şu kadar alın diye yoksa MB gibi özerk bir yapısı mı var?
YanıtlaSilKamu bankaları Başbakan Yardımcısı'na (Mehmet Şimşek) bağlı. Normal olarak bunlar ticari kurallara göre özerk yapıda çalışıyorlar. Ama bu tür talimatlar da söz konusu olabiliyor.
Silsayın hocam bu kandırılanların yanında başbakan ve cumhurbaşkanı ve vekilleri unuttunuz sanırım.kandırıldık,halkımız bizi affetsin deniyor.bir ülkeyi ve gelecegini ilgilendiren konularda af bu kadar kolay olurmu.iyi o zaman fetocularda kandırıldık,yanılmışız diyorlar onlarıdamı affedelim. bu mantıga göre affetmek gerekiyor.bence tüm akp yetkilileride fetocular gibi muamele görmeli.yıllarca bunları besleyen o makama getiren akp yöneticileridir.halkımız biz affetsin demekle işin içinden sıyrılamazlar.ne istedilerde vermedik diyen onlar,ankarayı parsel parsel fetoya sattık diyen onlar.akp kongrelerinde fettullah gülene methiyeler dizip,yeter atık dön ülkene bitsin bu hasretlik diyen onlar.fetoya yandaşlıksa yandaşlıgın kıralını akp ve yöneticileri yaptı.şimdide demokrasi diyerek ,halk dalkavuklugu yaparak halka sıgınmaya çalışıyorlar.halk artık bu dalkavukça yapılan bu hareketleri görmeli ve kendine gelmeli.ülkeyi bu darbe durumuna getiren tüm komşularımızla papaz hale getiren süriyelileri ülkeye sokan anayasayı,hukugu tanımayan,muhaliflere hayat hakkı tanımayan akp dir.ŞİMDİ BAŞIMIZA DEMOKRASİ AŞIGI KESİLDİLER.SANKİ DEMOKRASİ UMURLARINDAYMIŞ GİBİ.TEK DERTLERİ KENDİLERİNİ KURTARMAK.DAHA ÖNCE YAPTIKLARI DEMOKRASİ AŞIGI BİR PARTİ OLMADIGINI AÇIKCA GÖSTERİYOR.SAYGILAR İYİ GÜNLER SAYIN HOCAM
YanıtlaSilHaklısınız. Bugün lanetlenen bu örgüt daha düne kadar göklere çıkarılıyordu. Tam 40 yıldır göz yumuldu. Şimdi şikayet ediliyor.
SilSayın hocam. İnternete bulamadım. Tam da sizin konu. Tahvilin yeniden ihracı nedir. Tahvili ikincil piyasadan toplayıp tekrar ihraç etmek mi. İlginiz için şimdiden teşekkür ederim
YanıtlaSilTahvil ve bonoların likiditesini etkileyen unsurdan biri de ihraç edilen senedin hacmi dolayısıyla derinliğidir. Hazine, ihraç ettiği kağıtları, ilk ihraçtan sonra da azalan vadelerde ihraç edilerek (yeniden ihraç edilerek) derinlik sağlamaya çalışmaktadır.
SilHocam beklentilerle ilgili bir soru soracam. Mesela şu an ülkemizde faiz insin baskısı ve aynı zamanda böyle bir tahmin var. Bu üreticilerin ileride enflasyon yaratır diye fiyatları artırmasını sağlar mı? Veya faiz artışı beklentisi olursa tersi olur mu?
YanıtlaSilMutlaka etkisi olur. Çünkü enflasyonun arttığı bir ortamda faiz indirmek ilk aşamada yatırımcının hoşuna gitse de rasyonel düşündüğünde bunun sürdürülebilir bir durum olmadığını görecek ve ona göre tavır alacaktır.
Silhttp://www.diken.com.tr/slovakyada-bir-otel-turkiyeli-ogrenciyi-guvenlik-gerekcesiyle-kabul-etmedi/
YanıtlaSilulkede ve cografyamizda olanlar bizi de vuruyor. Ben de sebebsiz sekilde bulundugum batili ulkedeki devlet/vakif yurdundan sebebsiz yere cikartildim.
Cok sagolsunlar ulkeyi bu husulara tasiyanlar hepimiz cok sagoolalim!
Bir yanlisiniz olmasin?
SilO ogrenci kesin bir sey yapmistir.
Sizin de kesin bir sucunuz vardir. Ya da sembolik olarak kapiya koymuslardir.
Aksi halde bu yapilanlara irkcilik denir.
Avrupa'lilar, bilimi one cikartan, ileri medeniyetine ulasmak istedigimiz, ornek aldiklarimizdir. Irkcilik gibi ilkel bir fikir Avrupa'lilarda olmaz. Olamaz. Onlar ki demokrasiyi her seyin ustunde tutar, darbe gidi demokrasi disi olusumlara bile islerine gelmese bile hep karsi cikmislardir. Dik duruslarini hic bozmazlar, ozleri sozleri birdir. Lutfen Avrupa'li dostlarimizi irkcilik ile itham etmeyin, once sucu kendinizde arayin, onlarla sohbet ederken de, sizi ne kadar asagilarlarsa asagilasinlar siritarak cevap verin. Belki acirlar yurda geri alirlar.
aciklama istedim aciklama yok aciklamasiz sebebsiz yersiz cikarildim. neden yok! Ulkeninin ve bulundugumuz cografyanin sertd kosullari durumu bizi de bagliyor bizi debuluyor maalesef!
YanıtlaSilHocam bir buyuk olarak ne yapmami onerirsiniz bir iki tumce bile kafi!
Hangi ülkede bulunduğunuzu bilmiyorum. Ama normal koşullarda size geçerli bir gerekçe göstermeleri gerekir. Bu yurdun bağlı olduğu kuruma uğradığınız haksızlığı anlatan bir dilekçeyle yazılı olarak başvurun, mağduriyetinizi anlatarak yurda tekrar yerleştirilmenizi talep edin. Eğer yine ret edilirseniz dava açmaktan başka çare yok diye düşünüyorum.
SilBir vakif yurdu. Ulkenin geri kalmis yerlerinden gelen ogrenciler icin savas sonrasi kurulmus bir vakif yurdu.Yurdun bagli oldugu bir kurum yok. Ayrilirmak zorunda oldugumu soylerken oncelikli geri kalmis yerden gelenlere tahsis edildi sadece sen degil cogu kisi de cikarildi dendi. Ama eylul ortasinda bos oda oluyor tekrar gelebilirsin dediler Ben de gidecek yerim olmadigi icin belirtmistim de zaten salonda yattim yakalandim. arkadasim kendi odasinda konuk etti beni.Bisey olmaz herkes en fazla 2 hafta misafir konuk etme hakki var dedi benim misafirimsin!Fakat dun onu da aramislar benim icin bad behavouir sahip biri demis mudur. bugun ise daha basvursanda eylulde I dont think so dedi yurt muduru. Cildirmak isten degil. Malum avrupada yabancilarin davranislari da sagolsun iyice fobi yukseldi. Ne yapacagimi bilmiyorum. Amacim gecici bir yer bulup eylulde bu ucuz konforlu yere tekrar donmekti simdi bu yolda kapandi.
SilDavalik bir durum yok sizin deyisinizle ahbab cavus duzeni sanirim. daha ne yapabilirm bilmiyorum. Bugun mudurle konustum hala bir sebeb yok tekrar gelebilir miyim dedim i dont think so dedi. daha gecen hafta off course diyen adam. Ben mail attim aciklama yaptim. Bad behavoir iddiasini ucu acik asilsiz kabul etmiyorum diye!
Bir taktik verin lutfen us ustan ustundur
Yazılarınız ufkumu açıyor.Babanızın öğüdü muhteşem.Teşekkürler iyi çalışmalar.
YanıtlaSilBelki oğlumla karşı karşıya birer kadeh rakı içmeyeceğim ama :) nasihat çok hoşuma gitti. Bunu bende oğluma nasihat olarak vereceğime emin olabilirsiniz hocam. Kasım
YanıtlaSilSevgili hocam.
YanıtlaSilBabanız vefat ettiyse Allah rahmet eylesin, hayattaysa uzun ömürler diliyorum.
Aile terbiyenizi anlatırken aklıma daha önceden sizinle ilgili milliyet gazetesinde okuduğum bir yazı geldi.
Rüşvet ve yolsuzluğun kol gezdiği yıllarda yapılanlara tahammül edemeyerek hazine müsteşarlığından istifa etmiştiniz. Sanırım Cavit Çağlar ile ilgili bir konuydu.
Sır mıdır bilmiyorum. Ancak o dönemdeki yaşananları bir nebze olsun anlatırsanız sizi okuyan gençler ülkenin ve siyasetçilerin o yıllarda ne halde olduğunu görebilme imkanına sahip olurlar.
Sağlıcakla kalınız.
Çok teşekkür ederim.
SilBenim istifam Cavit Çağlar ile ilgili değildi. İstifamın nedeni hükümetin yapısal reformları yapamamasıyla ilgiliydi. Yapısal reformları yapmadan Türkiye'yi ileriye taşıyamayacağımızı o günlerden beri görüyor ve anlatıyordum. Hükümet beni Hazine Müsteşarlığına getirirken bunları konuşmuştuk ve onlar da bunlarla ilgili yasaları çıkaracaklarını söylemişlerdi. Ama yapamadılar. O durumda ben de o görevde kalarak ülkeye bir katkım olamayacağını anladım ve istifa ettim.
Bu konuları Light Günlük adlı kitabımda yazdım. Yayınlandığı yılın en çok satan ve beğenilen kitaplarından birisi olmuştu.
Çok teşekkür ederim.
SilBenim istifam Cavit Çağlar ile ilgili değildi. İstifamın nedeni hükümetin yapısal reformları yapamamasıyla ilgiliydi. Yapısal reformları yapmadan Türkiye'yi ileriye taşıyamayacağımızı o günlerden beri görüyor ve anlatıyordum. Hükümet beni Hazine Müsteşarlığına getirirken bunları konuşmuştuk ve onlar da bunlarla ilgili yasaları çıkaracaklarını söylemişlerdi. Ama yapamadılar. O durumda ben de o görevde kalarak ülkeye bir katkım olamayacağını anladım ve istifa ettim.
Bu konuları Light Günlük adlı kitabımda yazdım. Yayınlandığı yılın en çok satan ve beğenilen kitaplarından birisi olmuştu.
Mahfi Hocam,
YanıtlaSil7 yaşında bir oğlum var. Ona yeri geldikçe Atamızın "Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır." sözünü hatırlatıyorum. Sorular sorduğu zaman diyorum ki "bu soruyu akıl ve bilim çerçevesinde değerlendirerek cevabını beraber bulalım". Bu yaşta akıl ve bilime göre davranmayı içselleştirmesi için uğraşıyorum. Okuduğum lisedeki 3 çeşmenin adı "Bilgi, Akıl ve Liyakat" idi. Değerli öğretmenlerimiz bu 3 önemli değeri vurgulamak istemişler. Anlamı yıllar sonra anlaşılan bir şifre gibi.
Selamlar ve sevgiler,
Barış
Hocam böyle güzel hayat deneyimlerinizi, bilgilerinizi ve öngürülerinizi bizimle paylaştığınız, bizi düşündürdüğünüz sonsuz teşekkürler....
YanıtlaSilAnınız ve babanızın öğütleri çok güzel. Fakat hayatta en hakiki mürşit ilimdir sözü Atatürk'e ait değildir. Başka söyleyecek bişeyim yok.
YanıtlaSilHocam bende tam verilen öğütleri hayatla bağdaştırdığım sizin bunu yaşadığınız yaştayım.. Bende ailemden çok şey öğreniyorum öğrenmek için baktığımda oluyor.Onlar için kötü olan şeylerden ben çok öğrendim. Benim ise tek istediğim bende insanları faydalı şeyler öğreten bir birey olmam.. Kattıklarınız için teşekkür ederim.
YanıtlaSil