Yapısal Reformlar İçin Somut Örnekler
Yapısal reformlar
üzerine birçok yazı yazdım. Bir bölümünde somut öneriler de sıraladım. Ama hala
soruluyor bu soru. Ve hep somut örnek isteniyor benden. Ben de size yapısal reformların
en somut örneklerini, Atatürk döneminde (1923 – 1938) Türkiye Cumhuriyetinde
yapılan yapısal reformlardan örnekler sunmaya karar verdim.
Cumhuriyet ilan
edildi (1923.) Hilafet kaldırıldı (1924.) Laiklik bir cumhuriyet ilkesi olarak
kabul edildi (1928.)
Eğitim Alanındaki Yapısal Reformlar
Tevhid-i Tedrisat
(öğretim birliği) kabul edildi, ilköğretim zorunlu hale getirildi (1924.) Okullarda
karma eğitime geçildi (1927.) Türk halkına okuma yazma öğretmek için millet
mektepleri açıldı (1928 - 1936 yılları arasında 16 – 45 yaş arasında temel
eğitim verilen kişi sayısı 3 milyonu buldu.) Türk harflerinin kabul ve uygulanması
hakkında kanun yürürlüğe girdi (1928.)
Hukuk Alanındaki Yapısal Reformlar
Danıştay kuruldu
(1925.) Türk Medeni Kanunu yürürlüğe girdi ve kadın – erkek eşitliğine geçildi
(1926.) Kadınlar belediyelerde seçme ve seçilme hakkı kazandı (1930.) Kadınlar
genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı kazandı (1934.)
Ekonomi Alanındaki Yapısal Reformlar
TC’nin kendi
bastığı ilk madeni para tedavüle çıktı (1924.) Aşar vergisi kaldırıldı (1925.) Yabancı
gemilere tanınan ayrıcalıklar kaldırıldı ve Kabotaj Kanunu uygulaması başladı
(1926.) Anadolu Demiryolu Şirketi ve Haydarpaşa Limanı yabancılardan satın
alınarak millileştirildi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kuruldu (1931.)
Sanayi Alanındaki Yapısal Reformlar
Demir ve Çelik
sanayiinin kurulmasına ilişkin kanun çıkarıldı, Kayseri Uçak ve Motor fabrikası
açıldı (Menderes hükümetince kapatılıncaya kadar bu fabrikada 112 savaş uçağı
üretildi) (1926.) Uluslararası ölçü birimleri yürürlüğe girdi (1931.)
Kültür, Sanat ve Spor Alanındaki Yapısal
Reformlar
Cumhurbaşkanlığı
Senfoni Orkestrası kuruldu (1924.) Topkapı Sarayı müze olarak ziyarete açıldı, Ankara’da
Milli Sahne adıyla ilk tiyatro kuruldu, uluslararası saat ve takvim
uygulamasına geçildi (1926.) Halkevleri açıldı (1932. 1951’de Menderes hükümeti
tarafından kapatıldı.) Ankara’da Devlet Konservatuvarı açıldı (1936.)
Yapısal reformlar
bunlardır. Filanca kanunun falanca maddesinin değiştirilmesiyle yapısal reform
yapılmış olmaz. Belki iyi bir şey yapılmış olur ama her iyi şey yapısal reform
değildir. Yapısal reform mutlak monarşiyi cumhuriyete dönüştürebilmektir, laikliğin
ilke olarak kabul edilmesidir, eğitimin dinsel temelden bilimsel yapıya dönüştürülmesidir,
dünyada pek az ülkede varken kadınlara eşit haklar verebilmektir, çiftçiyi ezen
aşarın kaldırılmasıdır, uçak fabrikasını 1926 yılında kurabilmektir,
halkevlerini açmak, devlet konservatuarını faaliyete geçirebilmektir.
Yapısal reformların
en somut adımları Cumhuriyet’in ilk 15 yılında saklı. Başka yerlere bakmaya,
yabancılara sorup öğrenmeye gerek yok. Çünkü onların çoğu bunları bizden
öğrendi.
Biraz yakın tarihi
ve Atatürk’ün yaptıklarını incelemek yapısal reformların ne olduğunu anlamak
için yeter de artar bile.
Hocam çok güzel bir özet. Emeğinize sağlık bu devirde bu yapılanlar basit gibi görünüyor ama devrin şartlarına bakarsak bu yapısal reform değil yapısal devrimdir bunun adı.
YanıtlaSilSaygıdeğer hocam bütün soykedikleriniz çok hoş yalnız laikliğin ilke olarak kabul edilmesini onaylamıyorum.demokrosinin insan haklarının beşiği olan İngiltere'de laiklik diye bir ilke olmamasina ragmen çağ atlamış bir ülke.
SilCumhuriyet oncesi Osmanli, mutlak monarsi felan degil, mesrutiyettir. Yani bugun Ingiltere'de hangi yonetim varsa Osmanli'da da o yonetim vardi.
YanıtlaSilCok soze gerek yok, tarihimizi dogru bilsek, hadi savas sonrasini anladik, daha sonrasinda da Ingiliz'lerin oyuncagi olmazdik.
Bugün İngiltere'deki yönetimde kraliçe sadece bir semboldür. Ne yargıya ne bürokrasiye ne eğitim sistemine ne orduya karışabilir. Osmanlı yılında önce böyle miydi?
SilYukardaki ingiltere osmanlı benzetmesi yapana soru: İngiltere'de ne zaman kraliçe meclisi feshetmistir? Kraliçenin sadece meclis kararlarını feshetme yetkisi vardır ama nerdeyse 250 yıldır bu yetkisini kullanmamıştir.
SilOsmanlı mı? Abdülhamid dönemine, 1878 yılında meclisin nasıl feshedildigine, milletvekillerinin nasıl tutuklandığına bak. Aradaki daglar kadar farkı görürsün.
Adsız 22:40 'ın söyledikleri şaka gibi gerçekten. İnsanımızın bilgisizliği inanılmaz boyutta. Tamam, bilmiyor olabilir insan özellikle gençler...O zaman neden okuyup öğrenmez? Ben bu her söylenene inanan gençlerle gerçekten umutsuzluğa düşüyorum.Ülkemizin 20 yıl önceki ve bugünkü hali arasında ciddi bir cahilleşme , gerileme söz konusu.Bu şekilde giderse 20 yıl sonra Afganistan gibi oluruz biz. Bilmeyenler için ; Afganistan 70' li yıllara kadar çağdaş bir ülke idi.Bize bir şey olmaz demeyin.Olduktan sonra kıymeti yok.
SilAdsiz 12:46, Turkiye Cumhuriyeti Osmanli Imparatorlugu nun yuzlerce yil baskentligini yapmis Istanbul'u da sinirlari icinde barindiran dimaginiza sigmayacak kadar cagdas ve hatta asirlarca cagi ilerletmis bir halkin cumhuriyetidir. Siz hep oraya benzemek, buraya benzemek, o model bu model olma asilligi ile yetistiginiz icin korkuyorsunuz. Merak etmeyin biz bize benzeriz, baskalarina benzemeyiz. Turkiye'yi Osmanli'nin diger bekasi ile karistirmayim.
SilAma siz eger mutlak monarsi ile mesrutiyet arasindaki farki bilmiyorsaniz siz ulkeyi bosverin de kendi cahilliginize aglayin.
adsız nikli arkadaşın şu konuyu araştırmasını şiddetle tavsiye ediyorum =, şu an ingilterdeki monarşinin sembolikten öteye etkisi varmı.varsa nedir.osmanlı zamanında etkisi varmıydı,varsa nasıl etkisi vardı.bu konuyu araştırırsan cevabı bulursun.o yüzden bu soruyu abes buluyorum
SilBugün Yönetimde sembol olarak gözüken Kraliçenin yarın kendi çizmiş olduğu politikaları uygulamayan iktidarlarla karşılaştıklarında acaba sembol olmanın ötesine geçebilir mi?
SilHocam Merhaba,
YanıtlaSilO dönemde Atatürk'ün etkinliğinin mutlak olduğu monarşik bir Cumhuriyet sistemi hakimdi sanki ülkede.
Eğer o dönemde tam demokratik bir yapıyla bir yönetim oluşturulmuş olsaydı, sizce Atatürk'ün yapmış olduğu bu reformlar gerçekleşir miydi?
Sonuçta bu ülkeye ortadoğu ve arap kültürü bir anda hakim olmadı ve bu toplumun temelinde batıya karşı her zaman bir öfke mevcut.
Düşüncem şöyleki; Eğer o dönemde tam demokratik bir yapı kurulsaydı şu an toplumun yarısının istediği gibi bir ortadoğu ülkeseydik.
Eğer o dönemde demokratik bir yapı olsaydı bunlar yapılamazdı. Bugün bile aradan neredeyse 100 yıl geçmiş hala laikliği kaldıralım desen kalkacak gibi duruyor.
SilAaa.. hocam sizin laikligin kaldirildigindan haberiniz yok mu? Allah bilir anayasanin feshedildiginden, kuvvetler ayriligindan vazgecip kuvvetler birligine gectigimizden de haberiniz yoktur :(((
SilElinize sağlık hocam teşekkürler. Henüz okumadım ama sizden boş bişey çıkmaz nasılsa :) az sonra okuyorum merak etmeyin. Syg.
YanıtlaSilŞunu yazacağınız kadar sürede okusaydınız da içi dolu bir şey yazsaydınız keşke.
SilYol köprü tünel açmak yapısal! Reform değilmiş demek ki. Hocam bana kalırsa önce hukuk sisteminden başlanmaĺi kaybedilen güven tekrar kazanılmalıdır. Hemen akabinde ilerici ve rekabetçi bir eğitim sistemi düzenlemesi peşinden gelmelidir. Bunun yanında demokrasinin hakim olmasi için gerekli önlemlerin alınması ilk akla gelenler. Saygılarımla
YanıtlaSilAslında Atatürk'ün yaptıklarından sonra yapılması gereken tek şey belki de gerçek anlamda güçler ayrılığına dayalı demokratik bir sistem kurabilmekti Bunu yapabilseydik yapısal reformların en önemlilerini bitirmiş olacaktık. Bunu yapamadığımız gibi bu yapısal reformların çoğunu da geri götürdük.
Sil"Cahil bir toplum, özgür bırakılıp kendine seçim hakkı verilse dahi, hiçbir zaman özgür bir seçim yapamaz. Sadece seçim yaptığını zanneder."
Sil-Platon
Demokrasi isteğine binaen iyi günler.
Platon'un totaliter rejimlere önderlik ettiği görüşü oldukça yaygındır.
Sil46 seçimlerine, anayasa, çok partili sisteme uygun hale getirilmeden; seçim sistemi deıiştirilmeden girilmesiyle yapılan hatanın sonuçlarıdır, bugün yaşadıklarımız
SilSadece bravo diyebilirim.
YanıtlaSilTeşekkürler
SilKurucu babaların kafa yapısını keşke benimseyebilsek...
YanıtlaSilEn azından yaptıklarına dokunmasak o bile yeterdi.
SilHocam biz de teoride sorun yok. Asıl sorun uygulamadan kaynaklanıyor. Şimdi yeni yapısal reformlar yapsak, 1- bunların niteliği ne olacak?
YanıtlaSil2- acaba bu reformların hangileri kimlere hizmet edecek?
3- reform denen şeh bilimsellikten uzaksa varsın olmasın (bkz. gerici reform hareketleri)
Aslında bu yapılmış olan yapısal reformları ilk haline döndürebilsek mesela eğitimde bilim temelli tevhid-i tedrisata dönebilsek o zaman tarikatlara bağlı okullar kalmaz mesele biterdi.
SilBir şey daha ekleyeyim. Bizde teoride sorun var. Çünkü biz bilime değer vermiyoruz. Görünürde teorik bilgi tamam ama uygulamada sorun var gibi dursa da aslında teorik bilgimizde de sorun var. Olmasa zaten uygulamada da sorun olmaz.
SilSorunun çözümü hocamızın ısrarla vurguladıığ gibi eğitimde ve ailede.Sorgulamayan nesillerden ilerleme beklemeyelim.12 yaşındaki oğlum bir arkadaşımın sekreteri kendisine 'seni çok sevdim Barış' cümlesine neden diye gene sorgulayarak cevap verince arkadaşım bana bunu nasıl kendine benzettin demişti..ME
Silhocam hem gerçek hem mecaz anlamı barındıran bir deyim vardır bilirsiniz
Sil"Marangoz hep kendine doğru yontar"
Amaç kendi amaçlarına hizmet edecek gençliği yetiştirmekse o eğitim sistemi hallaç pamuğuna döner.
Birinin bir çocuğu olsa eskiler şöyle derdi: "Allah analı babalı büyütsün, VATANA MİLLETE HAYIRLI BİR EVLAT OLSUN". Nerden nereye herkes kendi gençliğini yetiştirme derdinde.
Çünkü sonrasında programlar hep iptal oldu Cerablus vb gibi olaylar nedeniyle.
YanıtlaSilAtatürk referansını lirik buluyorum, fakat daha aktüel bir optikle düşünmek gerekir kanaatindeyim, geç kalıyoruz: Ben özünde serbest piyasa ekonomisinin temel kurallarını işletemediğimizi ve dönüşen global konjonktürde elastikiyet sağlayamadığımızı düşünüyorum. Katılaşmış, dondurulmuş, çarpıtılmış ideolojik bagajlarla yol almaya çalışıyoruz. Daha rasyonel, matematiksel olmalıyız. Biz Akdeniz ülkesiyiz vb. bahaneleri çok manasız buluyorum, hep zaman kaybettiren argümanlar bunlar...!
YanıtlaSilBöyle teknik kelimeler kullanınca daha da bir cool oluyor değil mi? Biliyorum ben havaları falan...
SilYazılanlar size teknik veya cool gelebilir, ama bunu havayla, civayla vs. bağdaştırmak sizin zaafiyetinizdir. Sn. 08:40'ın tespitlerini yerli yerinde bulmakla beraber biraz analitik bir bakış açısı olduğunu düşünüyorum ama ne demek istediğini gayet iyi anlayabiliyorum.
SilBırahın ya, süslü kelimeler kullanınca kendinizi bişey zannediyonuz demi.
SilHocam konu ile alakasız ama bir soru sorabilir miyim ?
YanıtlaSilKredi faizinini vadesi 1 yıl mevduat faizinin 3 ay nasıl oluyor banka yada kişi nasıl tahsil ediyor bu parayı ? Bide mali tablolar analizi ile ilgili bir kiap önerirmisiniz diye sormustum yok mu kitap?
3 ayda bir yenileniyor mevduat genelde. Ama faizde veya kurda artış olabiliyor o zaman mevduat faizi artıyor. Bu durumu öngören bankalar da baştan kredi faizini yüksek tutuyor ki sıkıntıya düşmesin.
SilMali Tablolar Analizi konusunda Öztin Akgüç'ün kitabı iyidir.
Hocam durum göründüğünden de vahim. İstanbul maltepede insanlar okuma yazma bilmiyor. Sıra alma cihazına hastanede doktorların fotoğrafını koyduk. Hastalara şeker hstasısın diyoruz inanmıyor. Şekeri hissedemezsiniz ölçülebilen bir şey diyoruz olmuyor. Tansiyona da inanmıyorlar. İnsanlarda genel bir güvensizlik oluşmuş. Yöneticilerimizden başlayarak bilimsel düşüncenin tekrar hakim olması lazım. Yoksa gidişat kötü.
YanıtlaSilEvet ne yazık ki geldiğimiz yer burası. Müthiş bir şey.
SilHocam ben şeker hastalığını ufurukcuye okutmaya giden duydum ya. Ne olacak bu halimiz çok vahim
SilArtık tarikat şeyhleri Doktorluk yapmaya başladı. Bu gidişle yakında Doktorlara gerek kalmayacak diye düşünüyorum. İnsanlarımız cehaletin verdiği güven ile her şeyi bildiğini zannediyor.
Silhttps://www.youtube.com/watch?v=TLGeYZ2BTNo
Bu yapısal reformlardan son Türkiye 1923-1938 yıllarında 1929 gibi tarihin en büyük bunılımınıniçeren dönemde ne kadar hızlı büyüdüğü ve refahın, eğitimin toplumda nasıl yayıldığı ortada. Bu yapısal reformlara hiç dokunmasaydık bile şu an daha iyiydik.
YanıtlaSilBazen sorarlar örnek aldığınız, idolünüz var mıdır diye ya benim cevabım yıllardır değişmemiştir: idolüm bu ülkede yaklaşık 90 yıl önce aydınlanma ateşini yakan Mustafa Kemal'dir.
"Benim tek manevi mirasım ilim ve akıldır" M.K.Atatürk
Yeniden ilim ve akıl yoluna dönmek dileğiyle.
Çok doğru.
SilHocam teşekkür ederim, bu hususları tekrar ve toplu olarak bize hatırlattığınız için.
YanıtlaSilOrtaokul müfredatında yer alan inkilap tarihinin günümüz düşünce yapısı için ne kadar büyük önem ve altyapı teşkil ettiğini kavrayabilmek için bu derslerin sürekli tekrarlanması gerek.
Hocam bu yapisal reformlardan baska bir sey daha yapmaliyiz. Bu adi abdnin senelerdir dediklerini yapiyoruz. Sonuc ne ?perisan haldeyiz. Simdi de dediklerini tersini yapalim bence saadet yolu orada.
YanıtlaSilBir ülke kendi politikalarını kendisi geliştiremiyorsa başkalarının dediklerini yapmaya mahkum olur. Kendi politikamızı geliştirebilmemiz için önce bilime dönmemiz gerekir.
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilOsmangazi köprüsü anlaşması ile ilgili ne düşünüyorsunuz ? 10 milyar tl maliyetli (http://yapim.otoyolas.com.tr/?page_id=5324) köprü için 2035'e kadar günlük 40 bin araç geçişi = yıllık 511 milyon doları yapan firmaya garanti etmek ne derece mantıklı ? Bu modeli kar-zarar açısından değerlendirirsek nasıl (ülke ekonomosine katkısı dahil) bir sonuç elde ederiz ?
Teşekkür ederim.
Saygılarımla
Ben işin başında görüşümü yazdım. http://www.mahfiegilmez.com/2014/04/yap-islet-devret-ve-hazine-garantisi.html
SilYap İşlet Devret modelinde satın alma garantisinin yanına borçlanılan krediye devlet garantisini de eklerseniz o zaman bunu devletin kendisinin yapması en doğrusudur. Bu kadar garanti verdikten sonra özel sektöre niye yaptırılır ki bu iş?
e belki hergün 40.000 araç geçecek ve belki borçlandıkları krediyi ödeyebilecekler ve devlet bu yükten kurtulaxak. VE belki kelimesi de büyük olasılıkla oacak...
SilHı hı o yüzden sabahtan akşama 65,65₺ kampanyası olduğu bas bas bağırılıyo demi.
SilHocam merhabalar
YanıtlaSilBizim gibi ulkelerin en buyuk sorunu kalkinmayi gerceklestiremiyoruz. Yapisal reform yapmanin getirisi elbette kalkinmaya donusecektir ama sermaye ve bilgi eksikligi olmadigi surece yapisal reformlar cumhuriyetimizin ilk yillarinda oldugu gibi belli bir donem icin (sistemden kaynakli bir sure) devam edebilmistir. Ondan sonraki yillarda bu gerceklesmemistir. Demir yollari millilestirdik ama sermaye ve bilgi eksikligi lokomotif uretemedik.
1. Hocam benim size sorum biz ilk yillarda (bu izmir iktisat kongresinde cagirilan delegelere bakildiginda gorurur) serbest bir ekonomi denemesi yapilmis sermaye ve bilgi yetersizligi oldugu icin vazgecilmis. Acaba bu basarili olsaydi yine de bu yapisal reformlar gerceklesirmiydi
2.sorum ise bazen de icinde
bulunulan sistem reform yapmaniza izin vermiyor diye düşünüyorum. Mesela chavez venezuela da iktidar oldugunda cok uluslararası sirketler olan shell bp gibi ulkeden cikartmak istedi ve bunun yerine PDVSA denen petrol isleme merkezi kurdu ama az gelismis ulkeler sermaye ve bilgi eksikligi yuzunden isleyemedi. Yapisal reform yapmak istedi ama sistem buna müsade etmedi katilir misiniz hocam
Aslında lokomotif de ürettik ama geliştirmeye yönelmedik.
Sil(1) Kesinlikle gerçekleşirdi. Çünkü o dönem yapılan yapısal reformların çoğu bilim temelli.
(2) Kısmen katılırım. Ne yazık ki emperyalizmin böyle bir etkisi var. Şili'de Allende'nin devrilmesi de benzer bir olayın sonucunda gerçekleşti. Allende darbeyle devrildi. ABD'nin o dönemde ABD Başkanı Nixon'ın ulusal güvenlik danışmanı olan Kissinger'in şu sözleri tüyler ürperticidir:
"Ülkesinin insanlarının sorumsuzluğu yüzünden bir ülkenin komünist olmasına seyirci kalamayız. Meseleler, Şilili seçmenlerin kararına bırakılamayacak kadar önemlidir. „
1938 ten sonra gelen hukumetler neden bu reformlardan sapti ?ve bunlar Atuturk saglinda yetistirdigi adamlar degiller miyidi ?
YanıtlaSilAslında Atatürk sonrasında yapılmış olanlar da var.
Sil1940'da mesela köy enstitüleri kurulmuş (Demokrat Parti döneminde kapatılıyor.)
1942'de ilköğretim seferberliği başlatılmış.
1944'de ilk yerli yolcu uçağının denemeleri yapılmış.
1945'de Şirketi Hayriye millileştirilmiş.
1946'da çok partili demokrasiye geçilmiş.
1947'de Sendikalar Kanunu yürürlüğe girmiş.
1949'da Türkiye Avrupa Konseyine üye olarak girmiş.
Hocam bunca kazanımı bırakıp nasıl ah nasıl geriye gitmeye başladık yine anlam veremiyorum..
YanıtlaSilHele hele kadınların haklarından birey olmaktan nasıl vaz geçmek yolunda ilerler anlamıyorum..
Ucakyapıyoruz diye hayal satılmasını, yapmılmışı koruyup gelistirmeyi, 2. Dünya savaşına girmemis bir ülke olarak savas ucagını Almanya Japomya yaptırımlar baglamında yapamazken bu firsat heba edilir anlamam..
O dönem yapılara bakıp mutlu olmamak mümkün mü?
Atatürk e bir türk olarak minnettarım o kadar..
Tesekkürler.
Tüm kalbimle alkışlıyorum sizi
YanıtlaSilSağolun.
SilAnadolu Demiryolu Şirketi ve Haydarpaşa Limanı devletin zorlamasıyla mı oldu yabancılar da razı oldu mu? Soruyu güncelleştirirsek böyle bir millileştirme günümüzde özel sektörün rızası olmadan yapılabilir mi?
YanıtlaSil2) Hocam halkevleriyle ilgili iyi kötü çok şey duyduk. Sizin görüşünüz nedir gerekçeleriyle beraber?
(1) Bu tür işler genellikle karşılıklı anlaşmayla olur. Yabancılar da razı olmuşlar.
Sil(2) Halkevleriyle ilgi duyduğunuz kötü şeylerin kökeni genellikle bu tür reformlara karşı olan tutuculardan kaynaklanıyor. Halkın bir sosyal lokalde toplanıp ülke meselelerini konuşmasının ne gibi bir kötülüğü olabilir?
Teşekkürler hocam peki şimdi köylerde halkevleri gibi bir proje gerçekleştirilebilir mi,uygun mudur sizce?
SilBence zaman uygun değil. Şimdi o tür bir yer açılsa oralarda konuşulacak şeyler muhtemelen "denize girersem orucum bozulur mu?" türü soruların yanıtları olurdu herhalde.
Sil"Akıl hapishanesi" ve "bilim mikrobu"ndan kurtulmak istiyorum.
SilBunlardan kurtulmam için önerebileceğiniz, objektif kaynaklar, kitaplar var mı Mahfi bey?
Yukarıdaki latifeme ek olarak:
Akla, mantığa, bilime karşı olmayı, bilimsel zeminde inceleyen alanlar, disiplinler var mı?
hocam o tutucular dedikleriniz de sizin son yorumunuzda bahsettiğiniz gibi, bu halkevlerinde "rakının yanına en güzel hangi meze yakışır?" türü soruların yanıtları olduğundan kapatmışlarsa haklılar mıdır???
SilHalkevleri cok faydaliydi... Yazlari okullar tatil iken Ankara Bahcelievler Halkevinden kitap alir okurduk, masa tenisi oynardik, neredeyse bütün gunumuz orada veya cevresinde gecerdi...
SilRakının yanına en çok hangi meze yakışır diye sormak için halkevine gitmeye gerek yok. Herkes onun beyaz peynir olduğunu bilir zaten.
SilHocam babam mangal olmadan rakı olmaz derdi.peynir kavun önermesi bize göre değil.
SilSayın Adsız @ 16:11
SilBulunduğunuz şehire en yakın akıl hastanesine başvurarak bu konuda yardım alabilirsiniz. Akıldan kaçmak için akıl istemek ironisi de okullarda okutulmalı ama ben Erich Fromm'un "Özgürlükten Kaçış" kitabını öneririm.
Peki hocam dindar bir insanı halkevlerinde barindirirlar mi? Mesela oraya mescit açılmasını istese onu ordan kovarlar mi? Yani sorum şu sol goruslu olmayan insanlarda halkevlerinden yararlanabiliyor muydu kapatilmadan once?
SilHocam emtia ne demek ?
YanıtlaSilMeta mal demek emtia da çoğulu: Mallar
SilSize REK'in açılımının, ünlü tarihçimiz Reşad Ekrem Koçu olup olmadığını sormuştum, cevap vermediniz.
SilMal derken kastettiğiniz, 'evladım sen mal mısın?', 'hey sen, mal mal bakma yüzüme!' ifadelerinde geçen mal mı?
16:04 Adsız'ın yorumuna günümüzde "Mal beyanı" deniyor.
SilHocam bankaların vade sonunda uyguladıkları stopaj vergisi bsmv mi oluyor
YanıtlaSilHayır o gelir vergisi oluyor. BSMV bankaların yaptıkları işlemler nedeniyle ödediği kdv benzeri bir vergi.
SilHocam keşke Atatürk 20 yıl daha yaşasaydı en büyük talihsizlik erken ölümü...
YanıtlaSilHer ölüm erkendir diyor bir şiirinde Cemal Süreya ama Atatürk'ün ölümü gerçekten çok erken olmuş.
SilGününüz geldiğinde siz de öleceksiniz.
YanıtlaSilO zaman bu sitenin akıbeti ne olacak? Gideceğiniz yerden yazmaya devam edecek misiniz?
O benim sorunum değil sizin sorununuz olacak.
SilMezarlıklar ben olmaz isem bu işleri yapan olmaz diyenlerle dolu.Hocamız o vakit gelene kadar bu beşeri sermaye ile mutlaka bir yedekleme yapacaktır zira Hocanın bir B planı mutlaka vardır.ME
Sil"Gideceğiniz yerden de yazmaya devam edecek misiniz" sorusu nasıl bir düşüncenin ürünüdür şaşırıyorum! Böyle sorular yerine bilginizle/yeteneğinizle üstün gelmeye çalışsanız keşke! Bir şey biliyorsanız biz de öğrenirdik .
Sil! DİKKAT !
YanıtlaSilErkin Şahinöz, 1 Eylül 2016, 21:33
"Derdimiz keşke Fed'in faiz artırımları olsaymış" diyeceğiniz dönem o kadar da uzak değil. Dünya resesyona gidiyor...
https://pbs.twimg.com/media/CrUncc4UsAAQrrt.jpg
ISM imalat endeksi Ağustos'da 52,6
Hocam her yazınızı ilgiyle takip ediyorum. İyi ki varsınız.
YanıtlaSilBildiğiniz gibi geçen haftalarda Almanya vatandaşlarına evlerinde on günlük yiyecek içecek stoklamalarını duyurdu. Sebep olarak ulusal güvenliği gösterdi. Fransa, İtalya gibi ülkelerde de benzer çağrılar yapıldığı söyleniyor. Tevatür olabilir ama Alman bankacılığından başlayan, tüm sistemi etkileyen ve bankalardan paraların bile çekilemeyeceği bir krizin yaklaştığı söyleniyor. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Yakın gelecekte bir kriz yaşanabilir mi?
Almanya akıllı. Bu yolla tüketimi canlandırmış.
SilHocam 3. Havalimanı ve köprü gibi yatırımlara 7 banka 2.3 milyar tl kredi vermiş.Bu krediyi ödeyecek olan devlet mi yoksa 10 yıl boyunca işletecek olan şirket mi?
YanıtlaSilBu krediyi ödeyecek olan aslında biziz. Köprüden geçtikçe paraları ödeyeceğiz, şirket de bunları alıp krediyi geri ödeyecek. Şirket ödeyemezse de devlet ödeyecek. Ama aslında devlet öderken de bizim vergilerden ödeyecek. Yani köprünün finansmanını görünürde kim sağlamış ve ödemiş görünürse görünsün nihai ödeyici köprüden geçenler olacak. Eğer yeterince geçen olmazsa garanti devreye gireceği için köprüden geçmeyenler de (vergilerinden) ödemiş olacaklar.
SilO yuzden koprulerin mulkiyeti kamuya ait. Koprulerin sagladigi katma deger ise devletin karidir.
SilHocam Ecevit in köykent projesi için ne düşünüyorsunuz. Bence güzel bir yapısal reform olurdu. tüketim toplumundan üretim toplumuna geçmemize de yardımcı olurdu.
YanıtlaSilİyi proje gibi duruyordu ama yeterince gelişmiş bir proje değildi. Esasen biz köykentleri kentköy biçimine çevirip uygulamış bulunuyoruz. Çünkü bütün köyleri büyük şehirlere taşıdık.
SilYalnız işin ilginç tarafı bu köykent projesinin hayata geçirileceği ilk yerde Ecevit'in toplam 9 oy almasıdır. İnsanlar değişim istemiyorlar. Yani yapısal değişimler karşısında en büyük engel her zaman bu. İnsanlar uzun vadede kendi yararlarına olacak projelere kıyasla kısa vadede geri dönüşü görünür olan projeleri tercih ediyor ve rahatlarının kaçmasını istemiyorlar.
SilBankaların uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları vasıtasıyla kredi notunun düşürülmesi ne gibi olumsuz sonuçlar doğurur?
YanıtlaSilBorçlanma miktarları düşer, vadeler kısalır, faizler yükselir. Eğer not BBB nin altına düşerse belirli büyük yatırım fonları tüzüklerindeki hükümler gereği bizim tahvilleri alamaz ve ellerindekileri de satmak zorunda kalırlar.
SilHocam yapısal reformlar nelerdir bunları az çok biliyoruz. Ancak dünya genelinde kabul gören teorize edilmiş yapısal reformlar var mıdır? Ben bulamadım.
YanıtlaSilHocam,
YanıtlaSilÜlkemizi, İlber Ortaylı, Banu Avar, Ersan Şen, Mahfi Eğilmez gibi değerli, bilgili ve gerçek vatansever insanlar yönetse keşke...
Allah sizden razı olsun...
Çok teşekkür ederim ama bu dediğiniz doğru olmayabilir. Ben uzun yıllar yöneticilik yaptım ama siyaset başka bir iş. Bu kişiler siyaset alanında iyi yönetici olamayabilir. Ötekileri bilemem ama ben olamam. Siyaset taviz gerektiren bir iştir. Ben uzlaşmayı severim ama ilkelerimden taviz vermeyi pek sevmem.
SilSizi döveceğiz!
SilNe demek 'siyasete girmem'!
Erbaplar isteksizse, ne olacak bu memleketin hâli!
Mahfi Bey, ne dediğinizin farkında mısınız?
Olsun Hocam, sizin vereceğiniz taviz en fazla vatanın iyiliği için verilmiş bir taviz olur, cebinizi doldurmak için olmayacağından eminim...
SilBir tek örnek vereceğim size: Bütün okulları bilim temelli karma okullar haline getirmek gerektiğini düşünüyorum ben. Bu düşüncemi yaşama geçirebilir miyim? Yanıtınız hayır ise benim siyasete girmem hiç bir anlam ifade etmeyecek demektir.
Sil'Karma okullar' derken, harem selamlık olmayan, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin mi demek istediniz?
SilYoksa, bilimle birlikte din eğitimi de mi verilsin demek istediniz 'karma' kelimesi ile?
Şunu hatırlatmak isterim, Avrupa ve ABD'deki okullaşma tarihinde, kiliselerin vakfiyelerinden aktarılarak kurulan okullar da mevcut, hatta bugün bile var. Hem din eğitimi hem bilim aynı anda öğretilebiliyor.
Uzun olmaması için bir örnekle yetineyim, Chicago'da 1870 yılında 'Loyola Üniversitesi', katolik mezhebinden olan 'Society of Jesus' mensupları tarafından kurulmuştur. Bu üniversite bugün, adı pek duyulmasa da, en sağlam eğitim veren üniversitelerden biridir.
Bu üniversitenin latince mottosu: Ad majorem Dei gloriam
İngilizce çevirisi: For the greater glory of God
Türkiye'deki eğitim/okullaşma sisteminin hatalı yanlarını onarmak için, bütün okulları bir tek şablona oturtmak, ne kadar bilimsel? Yanıtınızı bu soruya göre verseniz daha sağlam olur kanaatindeyim.
Problem büyük.Kuran varsa Anayasa olmaz diyen anlayışı"ama batıda örnekleri var"şeklinde anlıyorsak konuşacak hiç bir şey kalmaz.İyi niyetli olarakta görülmez.1200 yıllık papaz-kral ittifakına dayalı ortaçağ...1500 yılında başlayan Reform,Rönesans ve insan aklının keşfedildiği rasyonal düşünceyi anlatmak zor.Problem işte bu prototip düşüncede yatıyor.Kilisenin iktidar devşirme peşine düşmesine yıllarca yaşanan ibretlik olaylardan sonra son verildi.Ne olduğunu bilmeyen,özeleştiri yapamayan,kasaba söylentisi ile yetişmiş bir kalabalık olduğumuzun farkında bile değiliz.Anadolunun halini görüpte problem görmeyen ikiyüzlü bir kalabalığız.Bu insanca değil.Olağanüstü cevher insanımız adı konulmamış bir karanlık girdapta kendinden bi haber.Kollektif bir kara taassup ile harika akıllarımızı kendimiz yok ediyoruz.
SilTek tek örneklerle istisnai olaylarla uğraşmayın. Uygar ülkelerin hepsinde okulların büyük çoğunluğu karma okullardır. Geçmişten kalma, geleneğini sembolik olarak sürdüren okullar istisnadır.
SilKadın erkek eşitliği birlikte olmayı gerektiriyor. Okulda, lokantada, evde, misafirlikte. Eşitlik yok diyorsanız o başka tabii.
Gidiniz bakınız bakalım Loyola'da evrim ile ilgili çalışmalar ne aşamada? Bir de bizde bu tür bir kurum kurulduğunda sonucunun ne olacağını düşünün. Mottosunda yazılanlar bizim için gösterge değil, bizde her yerde adalet, hukuk yazıyor da bir işe yarıyor mu? Loyola'da "Hıristiyanlığın içinde çok sayıda pagan unsur var" diye bilimsel çalışma yapılıyor. Buna denk bir akılcı ve laik bakış açısını bizde kurun, sonra üniversitenin mottosuna isterseniz "Allahu Ekber" yazın. Bizim üniversitelerde aklı öğütleyen mottolar kaldırılıp geleneksel mottolar yerine konuyor. Bunları da bilmek gerek.
SilHocam dışarıya bağımlı olmayan ve ihracat fazlası veren bir ülkede tüketim ve harcamalar artarsa o ülkede ithalat artar mı yoksa sadece artan tüketim fazla olan ihracatın bir kısmını yutarak ihracatı mı azaltır? Her ikisinde de cari açık artıyor galiba.
YanıtlaSilSoru çok tutarlı değil. Dışarıya bağımlı olmayan bir ülke ile ihracat ve ithalat bir arada nasıl olur bilemedim. O kısmını geçelim.
SilBir ülkede tüketim ve diğer harcamalar artarsa ithalatın artıp artmayacağını bilmemiz için o ülkede üretimin ne kadarının ithal girdilere bağlı olduğunu bilmemiz gerekir.
Özetle bu soru çok bilinmeyen içeriyor ve yanıtlanması bu çerçevede mümkün değil.
hocam teşekkürler ilginiz için. Mesela Almanya dışarı bağımlı olmayan ihracat fazlası veren bir ülke. Bu ülkede tüketimler artarsa dışarı bağımlılık olmadığı (sanayi malları) için ithalat artmaz, tüketim ihraç edilen mallara yönelir. Bunun sonucunda ihracat azalır mı yoksa firmalar artan tüketimi karşılamak için fazladan üretim yaparlar böylece ihracat da azalmamış mı olur?
Sil(Bu arada Almanya fosil yakıtlar açısından dışarı bağımlı bir ülke ve artan tüketim bu alanda ithalatı artırır. Bunun böyle olduğunu dikkate almazsak yukarıdan ne dibi bir sonuç çıkar?)
Hocam lütfen kusura bakmayın sorunun cevabını gerçekten merak ediyorum. Yanıtlayabilir misiniz zahmet olmazsa.
Silalmanlar tuketime yonelir, tasarrufu azaltirsa, dis ticaret fazlasi dusmeye baslar. tek bilecegimiz budur, diger sorularinizi cevaplamak mumkun degil.
SilHocam merhabalar..Bill Gross negatif enflasyonla dünya ekonomisinin düzelmeyeceğini ve Mart 2017ye kadar Fed'in 2 faiz artırması gerektiğini söylemiş.Bu konuda ve Bill Gross hakkında fikriniz nedir?
YanıtlaSilSaygılar
Doğru bir fikir.
Silhocam kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkeler şirketler bankalar hakkında yaptığı not değerlendirmeleri sadece yabancı sermaye için mi geçerli yerliler içinde geçerli midir? galiba yabancılar için daha önemli.
YanıtlaSilBu değerlendirmeler aslında ülke, şirket veya banka için yapılmıyor bunların çıkaracağı borçlanma senetleri (tahvil gibi) için yapılıyor. İki türü var ilki yabancı parayla yapılacak borçlanmalar ikincisi yerli parayla yapılacak borçlanmalarla ilgili. Asıl dikkate alınan yabancı parayla yapılacak borçlanmalar
SilHocam net açıklayıcı bir yazı olmuş. Yazınızdan anladığım kadarıyla yöneticiler üreten bir toplum yapmıyorlar, çünkü toplumun üretken olması için düşünmesi gerekir. Düşünen toplumda herşeye tamam demeyip itiraz edip gerektiğinde hakkını arama yoluna gidecektir veya memnun olmadığı bir konuda itiraz edip muhalefet yükselecektir. Böyle bir toplumu yönetmek zor olacaktır ve oluşturmak yönetenler için kendi ayağına sıkmak anlamına geliyor.
YanıtlaSilO yüzden yapısal reformların hayata geçmesi olacak bir iş değil. Özeleştiriyi geçtim, en ufak bir eleştiriye bile tahammülü yok partilerin.(sadece AKP için söylemiyorum Meclis de temsil edilen tüm partiler)
Ayne katılıyorum.
SilElektrikli otomobil üretimi reform mudur?
YanıtlaSil"Reform" adını verebilmek için konuya dair bakış açısını genişletmek yeterli midir yoksa yeni bir sisteme mi "reform" denmelidir?
İlgiyle takipteyiz...
Eğer dünyada ilk ya da başka yerde olmayan bir üretim söz konusuysa o zaman yapısal bir reformdan söz edilebilir. Mesela henüz kimse yapmamışken elektrikle çalışan ve enerji tasarrufu yapan bir araba yapacak bir fabrika yapmışsak bu bir reform sayılabilir. Ama herkesin yaptığı şeyi burada yapmak reform değildir.
SilAsıl reform bunları yapabilecek insanları yetiştiren bir eğitim reformu yapmaktır.
TÜRKİYE EKONOMİSİ UÇUYOR MU?
YanıtlaSil33 senedir iktisat ağırlıklı sosyal yazılar yazıyorum.
Bu yazıların birinci amacı iktisadi sistemin sebep-sonuç ilişkilerini açıklamaktır.
İkinci amacı, “siyasi partiler, devlet, hükümet, belediyeler, kamu işletmeleri ve özel firmalar” tarafından, propaganda veya reklam amacıyla halka sunulan bilgilerin içindeki “yalan ve yanlışları” ayıklayıp teşhir etmektir.
Üçüncü amacım ise, “küçük çerçevede düşünüp, kendisinin ve yakınlarının kısa vadeli çıkarı için davranan” bireylere, “büyük çerçevede düşünüp, toplumunuzun vadeli çıkarı için davranmalarının” bilimsel ahlak olduğunu ve bunun dışında dinsel bir ahlak olmadığını anlatmaktır.
TÜRKİYE EKONOMİSİ UÇMUYOR!
15 Temmuz lanet darbe girişiminden sonra medya, çok sesliliğini yitirdi. Hepimiz, “aman şu sıralarda eleştirel yazı yazar veya haber yaparsam ‘milli birliği’ bozmuş olurum” endişesine düştük.
Daha da kötüsü, “yanlış anlaşılırım, Allah saklasın ‘darbeci’ diye damgalanırım” korkusuna kapıldık.
Durumdan vazife çıkarıp, halkı “Türkiye Uçuyor” palavrasına inandırmaya soyunduk.
Hayır arkadaşlar! Türkiye uçmuyor!
Tam tersine Türkiye’nin başı fena hâlde belada ve üstelik kötü yönetiliyor.
Eğer ortada bir uçma ihtimali varsa, o da, uçurumdan aşağı uçmasıdır. İnşallah milletimizin sağduyusu, böyle bir şey olmasına izin vermeyecektir.
THY’NİN REKOR ZARARI BİLE MEĞER BAŞARIYMIŞ!
Medarı iftiharımız Türk Hava Yolları (THY), 2016 yılının ilk yarısı için rekor büyüklükte zarar açıkladı. Amerikan Doları’yla yapılan hesaplara göre, 2015′in ilk yarısında 192 milyon dolar “Esas Faaliyet Kârı” (olağan dışı gelir-gider ile kur farkı falan hariç) elde eden THY, bu yıl aynı tanımla 411 milyon dolar zarar etmiş.
TL ile yapılan hesaplamada “Vergi Öncesi Kâr” rakamı 2015′de 1 milyar 456 milyon lira. Bu yıl ise bu rakam 2 milyar 391 milyon lira zarara dönüşmüş.
Bu feci sonuçlar bile “THY yüksekten uçuyor” başlığıyla gazetelerde yer aldı.
Gazeteci arkadaşlar herhalde “her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe muhtaç olduğumuz şu kritik günlerde” moral bozmak istememiştir. Bu tutum kesinlikle yanlıştır!
MÜZELERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ
AKP iktidarı bir “harcama canavarıdır”.
Dış borç, iç borç, özelleştirme, gelecekteki devlet gelirlerini peşin paraya kırdırma, kamu arazilerini ranta açma dâhil nereden para bulmak mümkünse, bulup görkemli bayındırlık yatırımları yapma peşindedir.
Son olarak Türkiye’deki bütün müze ve ören yerlerinin “tek bir paket” hâlinde ihale yoluyla özelleştirilmesi gündeme geldi.
“Müzelerin ve ören yerlerinin özelleştirilmesi” diye adlandırılan projenin, “özelleştirme” kavramıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bu, “gelirlerinin kırdırılmasıdır”. Ayrıca, işi üstlenecek firmanın seçimi için kullanılacak yöntemin doğru adı da “ihale” değil “müzayede”dir. Çünkü iş, en düşük değil; en yüksek bedeli teklif edene verilecektir.
Özelleştirme değildir; çünkü doğası itibariyle rekabete açık olamayan iktisadi faaliyet alanları özelleştirilemez. Mesela, dünyada adı ayasofya olan (Türkçesi Kutadgu Bilig) isimli birçok kilise vardır, ama bir tane “büyük kilise” yani İstanbul’daki Ayasofya vardır.
Bu müzenin, temizliği, bilet satışı, bakım ve onarımı, “en düşük fiyatı veren özel bir firma”ya ihale edilebilir. Ama Ayasofya, en yüksek bedeli veren firmaya teslim edilemez. Yani, özelleştirilemez.
Eğer Türkiye’deki tüm müzeler ve ören yerleri bir paket hâlinde “en yüksek fiyatı veren”e verilir, yani sözde özelleştirilirse, şunların olacağına şimdiden kalıbımı basarım:
Birincisi; bu imtiyazı kazanan firma, derhâl bu yerleri birer ikişer taşeronlara devredecektir.
İkincisi; giriş bedellerine zam yapacaktır.
Üçüncü ve en önemlisi, buraları şu veya bu şekilde, geçici veya kalıcı olarak ranta açacaktır.
Son söz: Müteahhidin zengini, zararına aldığı işi kârlı bitirendir.
Ege Cansen
28 Ağustos 2016
Aman Mahfi bey yukarıda yazdıklarınıza Atatürkçü bir tarihçinin yanında "reform" demeyin bunlar devrimdir, ters bakabilir size. Bu millet mevcut ekonomik modelin sürdürülebilir olmadığını büyük bir krizle tecrübe etmeden ciddi reformlara direnecek ve işin kolayına giderek mevcut iktidara oy vermeye devam edecektir. Cumhuriyetin 100.yılında bu milletin aklının başına geleceğini ümit ediyorum.
YanıtlaSilEvet içlerinde bazıları gerçekten devrimdir. Mesela cumhuriyetin ilanı, mesela laik sisteme geçiş, mesela kadın erkek eşitliği birer devrimdir. Ama devrimler de yapısal reforma yol açar.
SilHocam, bütün bu reformların başı bence eğitim. Eğitim ne kadar kaliteli ve bağımsız olursa, o ülkede bilinçlenme ve sorgulama başlar ki işte o zaman kaliteli işler meydana gelir. Bu eğitim sistemi bu şekilde oldukça, istenilen ne tür reform yapılırsa yapılsın ileriye gidilemez.
YanıtlaSilÇok doğru.
SilHocam şu sıralar bir forex furyası almış başını gidiyor. Sanal alemde heryerde reklamları var. Ülkemizin finansal durumu dikkate alındığında bu forex işin neresinde. Özetle bu ülkeye bu piyasanın gelişmesimi desem, hacminin büyümesininmi desem! bilemedim, ne faydası var. Bir ara sayfanızda bu konuyu da işlerseniz memnun olurum. Teşekkürler.
YanıtlaSilBenim uzmanlık alanımın dışında kalıyor o nedenle girmiyorum.
SilHocam merhabalar..Sizi seven,sayan,sizden çok şey öğrenmiş ve idealist biri olarak söylemem gerekir ki şu ana kadar Ntv denilen kanalda Türkiye'nin iyi olması için çabalayan ve eleştiren herkes ötekileştirilmiştir.Bu benim subjektif düşüncem ve haddimi aştıysam özür dilerim ancak hükümeti eleştiren bir kişinin Türkiye medyasında geleceği yoktur.
YanıtlaSilSizi çok seven bir okurunuz.
Sonsuz saygılarımla...
Bunu çok anlattım. Bir daha diyeyim. Benim babam işinde tarafsız bir adamdı. Demokrat Partililer CHPli, CHPliler de Demokrat Partili sanırlar bir türlü hak ettiği genel müdürlük makamına getirmezlerdi. 30 yıllık memuriyet yaşamının yarıdan fazlasını genel müdür yardımcısı olarak geçirdi ve genel müdür olamadı. Yani hep öteki oldu. Zerre pişmanlık duymadı ve bildiği doğrudan hiç şaşmadı.
SilBabamdan bana mirastır öteki kalmak. Hiç önemli değil. Üzülmeyin. Ben üzülmüyorum.
Hocam iktisat sosyal bir bilimmi asosyal bir bilimmi
YanıtlaSilTürkçeyi doğru kullanmak lazım.
Silİktisat sosyal bir bilimdir. Asosyal olan iktisatçıdır.
Herkes sizin analiz kitabınızı beklerken, benim bekleyişim biraz daha ötede.
YanıtlaSil"Türkiye'deki Değişimin Sosyo-Ekonomik Analizi" kitabınızın yazımı nasıl gidiyor?
Bunun, "magnum opus" eseriniz olacağını düşünüyorum.
700 sayfaya yakın olacağı doğru mu? Son durum nedir?
İlginize çok teşekkür ederim. Ama şimdilik bir kenarda duruyor. Düşünüyorum, kafamda oluşturmaya çalışıyorum. Her ne kadar temeli belli olsa da kolay bir iş değil.
SilHocam enflasyonumuzun ne kadarı maliyt ne kadarı talepten oluşuyor bununla ilgili net bir istatistiki veri var mı veya biz bazı verilerden çıkarım yapabilir miyiz?
YanıtlaSilTabii bizde kur maliyeti çok önemli olduğu için maliyet ağır basıyordur. Ama bununla ilgili istatistiksel bir çalışma yok elimde.
Silkimsenin canının,malının garantisi olmadıgı bir yerde kim nasıl yapısal reform yapacak.şu anki hükümetin yapısal reformdan anladıgı benim lehime olan bir şeymi degilmi.şu an türkiyede igneden iplige her şey, bir kişinin söyledigi kelimeye bakıyor.işin tuhafıda koca koca egitimli diyebilecegimiz kelli felli insanlarda yeri geliyor bunu alkışlıyor.şuan türkiyedeki düzen menfaat düzeni.menfaat düzenindede ne yapısal nede başka bir şey olmaz.olursada o yapısal reform olmaz.iyi günler sayın hocam
YanıtlaSilEvet ne yazık ki doğru.
SilHocam ben biraz daha farklı bir soru soracağım. Biliyorsunuz memlekette herkes hemen hemen memur olmak istiyor nedeni belli özel sektörün acımasızlığı. Abd de durum başka insanlar bilgisayarla şunla bunla şirket kurup büyümek derdinde. Durum böyle olunca türkiye de okumuş kafası basan kesim çok korkak bu konuda ve işim garanti olsun gözüyle bakıyor. Herhangi bir diploması olmayan girişimci kişi ise ya tutarsa diye büyüdüğü zaman o bilgili kişi bu adanın altında çalışacak. Yani ben mi yanlış düşünüyorum insanlar kızını bile memura veriyor. Ama büyük düşünen kişiler daha cesaretli olanlar genellikle çok az okumuş kesim oluyor. Siz nasil değerlendiriyorsunuz bu durumu
YanıtlaSilTam böyle değil ama yazdığınızın içinde doğrular da var.
SilEvet ben de bu yoruma aynen katılıyorum. Türkiyede eğitimli jesjm cok yüksek oranda kamuda çalışma dersdinde. özel sektòr tercih edilebilir bir halde değil yüksek maaşlı kalifiye dilim hariç. Herkesin bu kadar kamuya yònelmesi ekonomi içinde olumsuz bur durum değil mi. Çalışma hayatında da yapısal reform gerek.
Sil15 mart 1950 de kapatmayla ilgili kanun çıkmştır. Menderes seçimleri 22 mayıs 1950 de kazanmıştır.inönü zamanı yani menderes değil
YanıtlaSilHaklısınız baktım yasa o tarihte çıkmış ama kapatmalar Menderes zamanında yapılmış.
SilHocam bir tezde veya makalede kullanılacak kadar ekonometri bilmek kaç aylık bir çalışmayı gerektirir sizce ekonometriye sıfırdan başlayan biri için.
YanıtlaSilEğer matematik ve istatistik bilginiz yeterliyse 1 - 2 ayda halledersiniz. Bu kitap iyidir.
Silhttp://www.idefix.com/Kitap/Temel-Ekonometri/Damodar-N-Gujarati/Egitim-Basvuru/Egitim/urunno=0000000414743?gclid=Cj0KEQjwxqS-BRDRgPLp0q2t0IUBEiQAgfMXROfLj170HCClhljyswCb_Xt2dYlxeKFTXAL9dA98UxIaAn-X8P8HAQ
Türk Tipi Başkanlık sistemine geçilmesi, laikliğin kaldırılması, tevhid-i muhaberat vb yapısal reformlar da yapılabilir bu gidişle
YanıtlaSilYapısal deformlar oluyor bu ülkede
YanıtlaSilAynen. Yapısal reformları yapamayınca eskiden yapılmış olanları deforme etmeye başladık.
Siltürkiye'de son yıllarda oluşan zenginlerin inşaat-enerji işlerinin yanında medya sektöründe aktif rol alması yapısal reform mudur? saygılarımla,
YanıtlaSilBir üstteki cevaba bakın.
SilYapısal reform bu kadar ucuz bir şey değil.
SilHocam varlık fonuna devlet para basarak para koysa.Bu fonlarla menkul kıymetlerr hiç yatırım yapılmadan sadece üretime,yatırıma yönlendirilse enflasyon oluşurmu? Teşekkür ederiz paylaşımlarınız icin.
YanıtlaSilEnflasyondan önce ayıp olur.
SilNeden hocam sakıncası nedir?
SilO zaman borçları ödemek için para basalım, ödeyelim gitsin.
SilHocam sağolun cevap için ama haddim olmayarak benim itirazım olacak. Para basarsak borçları ödersek enflasyon oluşur. Aynı şekilde para basarak varlık fonuna fon koyarsak ve bu fonla menkul kıymetlere yatırım yapılırsa aynı şekilde yine enflasyon oluşur.
SilAma yukarıdaki örneğimde basılan parayla direk reel yatırım yapılsa önce arz artar sonra talep artar böylece enflasyon oluşmaz bana göre. Benim sormak istediğim buydu hocam bana sakıncası yok gibi geliyor.
Hocam devlet çalışanlarına maaşları ne şekilde öder vergi gelirlerinden mi yoksa para mi basar?
YanıtlaSilVergi + borçlanma
SilReformlar çağını çoktan kapattık artık deformlar çağındayız artık.
YanıtlaSilDoğru söz.
SilHocam milli gelirin hesaplanmasında kullanılan ve girdiler (emek hariç) milli gelire dahil mi?
YanıtlaSilGSYH'ye dahil. Emek de hariç değil.
SilBenim merak ettigim atatur doneminde 1924-1938 arasinda ortalama issizlik ne seviyedeydi. Bu husuda yardimci olur musunuz
YanıtlaSilNe yazık ki bu konuda elde veri yok.
Silkarma ekonomide devletin fabrikasi olur mu. Su an dunyada devletin islettigi fabrikalari olan ulke var mi
YanıtlaSilDünyadaki bütün ekonomiler karma ekonomi konumunda bulunuyor. Özelleştirme modası 1980'lerde dünyayı sarmadan önce her ülkede devletin işlettiği çok sayıda üretim birimi, fabrika vardı. Şimdilerde fabrikaların çoğu özelleştirildi ama hala devletin elinde çoj-k sayıda üretim birimi bulunuyor. Burada bir listesi var: https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_government-owned_companies
SilHocam bloğunuz çok gelişti. Siz sabıtla arz ettikçe talep arttı. Talep arttıkça siz daha fazla arz etmeye başladınız.
YanıtlaSilBu gösteriyor ki Say Yasası iktisat hariç tıkırında işliyor.
Güzel benzetme. :)
SilYapısal reformlardaki sorun kredi makasının yeterince açık olmaması. Cari açık bileşenleriyle karşılanan yapısal politikalar makası kapatıyor. Bunun sonucunda işsizlik, enflasyon gibi harici olmayan dengesizliklerle karşılaşıyoruz.
YanıtlaSilHocam "yürüyen uçak" keşfetmek de yapısal reform mudur?
YanıtlaSilBilemem ama daha verimli işlerle uğraşmak yerine bu tür anlamsız soruları sormak hem sizin hem benim hem de bu yorumları ve yanıtları okuyanların zamanını boşa harcamaktır.
SilÖzür dilerim hocam.
SilYapılacak yeni yapısal reformları açıklıyorum.
YanıtlaSil1.)Şeriat ilan edildi (2023), Başkanlık sistemi geldi, laiklik tarihe gömüldü. (2023)
2.)Şeri kanunlar yürürlüğe girdi, kadınların peçe ve türbansız sokağa çıkmaları yasaklandı (2024)
3.)Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan'lı yeni banknotlar basılarak yürürlüğe girdi (2024)
4.)Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası millileştirildi ve Türkiye İslam Cumhuriyet(i) Merkez Bankası oldu.(2024)
5.)İlk yerli işlemcimiz ile üretilen %100 yerli elektronik eşyalarımız satışa sunuldu (2025)
6.)Nükleer bomba üretmeye başladık (2025)
7.)Ayasofya yeniden Camii olarak hizmete girdi (2025)
8.)Miladi Takvim yerine Hicri Takvime geçildi ve Recep Tayyip Erdoğan'ı koruma yasası yürürlüğe sokuldu (2026)
Şeriat gelirse önce sizin eliniz kesilecek biliyorsunuz değil mi? Hırsızlığın cezası bellidir. Hiç çalışmadan milyarder olan Bilal oğlan mesela bence şeriati hiç istemiyordur.
SilBu arada Başkomutan dediğiniz kişinin vesilesiyle bir oğlu sahte çürük raporuyla, diğerinin de bedelli ile askerlikten kaytardığını biliyorsunuzdur umarım.
İngiltere ve Almanya'da dahi laiklik yokken laiklikte bu kadar diretmeniz neden? Laik olunca gördüğünüz gibi çok çağdaş ve çok ileri olunmuyor önemli olan kafaların gelişmesi ve değişmesi değil midir? Almanya laik değil fakat Avrupa'yı her anlamda domine ediyor. İngiltere keza öyle bizden iyi durumda her yönden. Demek ki laiklik ile çağdaşlığın, bilimin alakası yokmuş değil mi Mahfi Bey?
YanıtlaSilİngiltere ile Almanya'nın laik olmadığını iddia etmeniz çok hoş ama anlamlı değil. Oralarda laiklik öylesine güçlü ve yerleşik ki anayasaya yazma gereği bile yok. Tarih okumamış olabilirsiniz ya da belki tarihi size çarpıtarak anlatmış olanlardan yanlış öğrenmiş olabilirsiniz. Ama Tudor's diye bir dizi var. İngiltere kralı 8. Henry'nin yaşamı etrafında geçiyor. O diziyi izlerseniz İngiltere'de laiklik olayının 1500'lü yıllardan beri orada olduğunu anlayacaksınız. Tarihi iyi inceleyin, sembolik bir takım şeyleri (kilisede evlenme ya da incile el basıp yemin filan gibi) laikliğin olmadığı gibi algılamayın. Genellikle sosyal bilimleri iyi okumamış olanların düştüğü bir tuzaktır bu.
SilDoğru söylüyor olabilirsiniz hiç o yönden bakmamıştım...
SilŞu iki cümlenize istinaden soruyorum:
Sil"Tarih okumamış olabilirsiniz ya da belki tarihi size çarpıtarak anlatmış olanlardan yanlış öğrenmiş olabilirsiniz."
"Tarihi iyi inceleyin, sembolik bir takım şeyleri (kilisede evlenme ya da incile el basıp yemin filan gibi) laikliğin olmadığı gibi algılamayın."
Bu ifadelerenizle ilgili bilgileri öğrenmek istiyorum. Türkçe ve İngilizce kaynak, kitap isimlerini yazar mısınız?
Bu tür çıkarımları insan okuduğu, yaşadığı, gördüğü ve gözlemlediği bilgilerin oluşturduğu birikimden yapar. Ya da ben öyle yaparım en azından. Yani bu sözleri bir filozofun güzel sözlerinden ya da bir kitaptan cımbızla çıkarıp almak şart değil.
SilAma madem istediniz bu konularda yol gösterici olabilecek bir iki kitap önereyim:
"The Death of Christian Britain" Callum G. Brown
"A Short History of Secularism" Graeme Smith
"The Godless Constitution" Kramnick and Moore.
İhsan Sıtkı Yener'i tanır mıydınız?
YanıtlaSilÖnemli bir biliminsanı olduğunu düşünür müsünüz?
Bugün, hem Q hem de F klavyeyi aynı anda hızlı, verimli kullanabiliyor musunuz? Bocalama yaşamıyorsunuz diye tahmin ediyorum?
Sizin gibi "eski kuşak"tan olmanın avantajları da var galiba ;-)
Sadece F Klavyenin mucidi olduğunu biliyorum.
SilBen her iki klavyeyi de kullanabiliyorum ama bunun eski kuşak olmakla bir ilgisi olduğunu düşünmüyorum. Bu sadece uyum meselesi.
Hocam selamlar.
YanıtlaSilOdtü,Boğaziçi gibi üniversitelerin bir seviye altında olan üniversitelerin (Ankara,Hacettepe,İÜ,Dokuz E.) gibi üniversitelerin ingilizce iktisat bölümü mü türkçe iktisat bölümü mü daha kalitelidir sizce? İngilizce iktisat ingilizce eğitim verdiği için mutlaka bir avantaj ama kadrolarına baktığım zaman bu bölümdeki ögretim üyeleri daha genç ve bazılarında prof. bile yok. Türkçe iktisat hocaları yaşca daha büyük ve ünvanları daha yüksek.
Ne düşünüyorsunuz bu konu hakkında?
Genç olmaları dezavantaj sayılmaz. Bazen gençler yeni gelişmeleri eskilerden daha iyi izlemiş olabiliyor.
SilHocam döviz kurunu niye gecelik borç alma faizi diğer gecelik borç verme ve haftalık borç verme faiz oranından daha fazla etkiler? Teşekkürler.
YanıtlaSilBöyle bir şey kesin değil. MB hangisiyle daha çok borç veriyorsa onun etkisi daha yüksektir. Asıl olarak ortalama fonlama maliyetine bakmak lazım.
SilHocam 1)Türkiye'de $/tl kurunu mevduat faizi etkilemez gösterge faiz etkiler yabancılar büyük oranda DİBS yatırımı yaptığı için. Bu ifadede yanlış var mı?
YanıtlaSil2) Türkiye'de eskiden yüksek enflasyon oranları enflasyon vergisindne dolayı vergi gelirinde pozitif bir etki yaratıyormuydu?
(1) Genel olarak yok ama bu iki faiz de birbirinden etkilenir.
Sil(2) Yaratıyordu. Ama aynı şekilde harcamaları da artırdığı için bu etki önemli ölçüde nötralize oluyordu.
Atatürk aynı zamanda Türk milliyetçisiydi, hiç bir yazınızda buna vurgu yapmıyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti bir Ulus Devlet'tir o yüzden artık bırakın şu laiklik söylemlerini. Sizin gibi insanlar yüzünden Sol partiler halkın tabanına inemiyor dolayısıyla başa gelemiyor.
YanıtlaSilEk olarak Nutukta da söylendiği gibi Milli benliğini kaybetmiş milletler başka milletlere yem olurlar. O nedenle bizim önemle sarılmamız gereken nokta laiklik değil Türklük şuurudur. Atatürk'te buna önem vermiştir.
1931'de Türk Tarih Kurumu kuruldu
1932'de Türk Dil Kurumu kuruldu
Evet Atatürk, Osmanlı padişahlarından farklı olarak bir Türk milliyetçisiydi. Ulus devlet yaklaşımını bu topraklara o getirdi. Ondan önceki yaklaşım ümmet devlet idi. Ümmet devletten ulus develet geçebilmenin yolu ise laiklikti. O nedenle Türklük şuuruna sarılacaksanız önce laiklik şuuruna sarılın.
SilTürklük şuurunu benimsemiş insanlar zaten laiktir, fakat her laik olan vatansever değildir.
SilCümlenizin ikinci bölümü doğru görünüyor. Laiklik ilkesini benimsemiş her kişi vatansever değildir muhtemelen tıpkı her vatanseverin de laiklik ilkesini benimsemesi gerekmeyeceği gibi. Ama cümlenizin ilk bölümünün doğru olmadığını söyleyebilirim. Türklük şuurunu benimsemiş her kişinin laiklik ilkesini de benimsemiş olması diye bir zorunluluk yoktur.
SilAdam Smith'den daha çok David Ricardo'nun düşüncelerine yakın olduğunuzu söylemenizin sebepleri nedir? Bu belki sizin kişisel tercihiniz olabilir ama akademisyen olmanız hasebiyle gerekçelerinizi merak ettim sadece. Umarım yanlış anlamazsınız.
YanıtlaSilYanlış anlaşılacak bir şey yok. Ricardo iktisadı çok daha yerli yerine oturmuş bir analize dayalıdır. Mesela Smith uluslararası ticaretin doğuşunu mutlak üstünlüklerin varlığına bağlarken Ricardo bunun şart olmadığını karşılaştırmalı üstünlüklerin varlığının uluslararası ticaretin gerçekleşmesi için yeterli olacağını ortaya koymuştur. Bence değer teorisi çok daha doğrudur.
SilFazlası için şu eski makaleye bakılabilir:
https://www.jstor.org/stable/1883798?seq=6#page_scan_tab_contents
Bu ülkenin kıdemli bir vatandaşı, gözlem ve analiz yeteneği sağlıklı olmanız sebebiyle:
YanıtlaSilAhmet Şık ve İsmail Saymaz'ın gazetecilikleri hakkındaki görüşleriniz nedir?
İkisinin de katıldığım görüşleri oluyor, katılmadığım görüşleri oluyor. Ama katıldıklarım daha çok.
SilAtatürk'ün yaptıklarını yapmayan aklı başında bir ülke var mı Suud krallığından bahsetmiyorum tabiiki.Ama İran'ın nükleer santral,atom bombası yaptığı bir çağda köprü ve havalimanı yapabildiğimiz için bizi kıskanan Batı Uygarlığı daha muhteşem.Madem kıskanıyor o zaman uçak satmasa bize bi de havalimanı yapıp onları geçemeyiz :)
YanıtlaSilAtatürk hiç doğmasaydı o reformları başkası yapacaktı.Japonya da yaptı bunları Çin de.Orada da çekik gözlü bir Atatürk vardı.Kişilere tapmak çok yanlış,Önemli olan iş işten geçtikten sonra bir militer baba figürüne sığınan doğulu toplum olmak değil Albert Einstein,Steve Jobs veya Michael Jackson gibi bireyler yetiştirmek değil mi
YanıtlaSilSon derecede yanlış bir akıl yürütme bu.
Sil(1) Kimsenin kişilere taptığı filan yok. Bu tapma ve biat etme kültüründen kaynaklı bir yanlış algılama. Atatürk'e sadece saygı duyma ve minnet etme söz konusu, tapma söz konusu değil.
(2) Atatürk doğmasaydı o reformları başkası yapacaktı yorumu da yanlış. O kadar kolaysa birisi yapsın şimdi o reformları yeniden. Aynen ihtiyaç var çoğunu yenilemeye. Mesela okullarda yeniden bilimsel eğitime dönülsün, cemaatlerden ayıklasın okullar ve devlet. O kadar kolaysa şimdi yapsın birisi de biz de alkışlayalım.
(3) Atatürk'ün yaptıklarını sürdürebilseydik Japonya ve Çin bizi örnek gösteriyor olacaktı.
Hocam,21:50'deki malum yorumu yazan benim.Size cevap yazdığımı unutmuşum yurttaki tartışmalardan birindeyim sandım.Taşra üniversitesindeki hocayı bile eleştiremeyiz ama sizin seviyenizdeki biri gelmiş bize yazı yazıyor hatta cevap bile yazıyor ben bunlardan yararlanacağıma yazıya ne yorum yapıyorum şimdi fark ettim kusura bakmayın.
SilEstağfurullah, kusura bakılacak bir şey yok. Her şey tartışılabilir. sonuçta Atatürk de bir insan, pek çok doğru yaptığının yanında elbette hataları ve eksikleri de var. Ama tarihsel bir figürü değerlendirirken o günün koşullarını dikkate almak lazım. Sonuçta Atatürk bu reformları bugünün dünyasında yapmamış, 20'nci yüzyılın başında yapmış. Okuma yazma oranı % 5'lerde olan bir ülkede yapmış. Böyle bir yerde alfabeyi değiştirmek, kadın erkek eşitliğine gitmek, eğitimde bilimsel temele geçiş reformu yapmak, şeri hukuktan medeni hukuka geçmek kolay işler değil. Belki bir Einstein bir Steve Jobs ya da Micahel Jackson yetiştirememiş olabiliriz ama Cumhuriyetin yetiştirdiği dünya çapında adamlarımız var: Ahmet Adnan Saygun, Aziz Sancar, Sedat Alp, Fazıl Say, Orhan Pamuk aklıma ilk gelen isimler.
SilOktay Sinanoğlu'nu unutmuşsunuz hocam, bu ülkenin yetiştirdiği en büyük bilim adamı.
SilBir de zaten hocam once reformalar edilir yapilir sonra dunya capinda kisiler o havuzda o verimli tarlada fidan olur once ulkeye sonra dunyaya sanati bilimi unvani yayilir. Tipki tarlayi capalamak bakmak gibi bisey Ataturk oncelikle bunu yapti sonra o topraktan verimli urunleri elde etmek gibi bir durum.
Sil"Yapısal reformların en somut adımları Cumhuriyet’in ilk 15 yılında saklı..Atatürk’ün yaptıklarını incelemek yapısal reformların ne olduğunu anlamak için yeter de artar bile." sorum: NEDEN ATATÜRK ÜN YAPTIKLARINI İNCELEMİYORUZ...10 KASIMLARDA İZİNDEYİZ demekle ATATÜRKü ANLAMAK mümkün olabilir mi? ANLAMADAN sevmek,sahip çıkmak ne dereceye kadar Cumhuriyet i ileri ülkeler seviyesine taşıyabilir. Erol Mütercimler in fikrimizin kaynağı Atatürk ü kaç kişi okuyor ki.Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olamaz ken Atatürk karşıtlar-düşmanları bu fikri-sabite nasıl sabitleniyor... bu yazdığınız makale metini ilk okuldan üniversiteye her yere asılmalı ki 15 yılda neler yapabileceğimize inanıp 2023 kadar bir şeyler yapmalıyız diye düşünebiliriz, belki...umut fakirin ekmeği ne dersiniz?
YanıtlaSilHocam mesela siz yapısal reform yapacak olsanız bugünkü Türkiye için neler yapardınız mesela kısaca bunun hakkında yazı yazar mısınız?
YanıtlaSilMerhaba hocam konuyla alakalı değil ama bir sorum olacaktı
YanıtlaSilŞuanki ekonomik konjektürde maliyemi yoksa para politikasımı uygulanmalı ve neden
Şimdidrn teşekkürediyorum
şunu görmemiz lazım: Türkiye'nin ekonomik altyapısı çok sağlam, artık eskisi gibi karton kaplanlar dönemi değil, bunu pek çok kez test ettik, ediyoruz. borçlanma rasyoları çok çok iyi seviyelerde, bütçe disiplininden hiç taviz yok, büyüme momentumu imrenilecek düzeyde, bankacılık sektörü gerek teknolojik altyapısı gerek sermaye yapısıyla Londra muadillerinin dahi açık ara önündedir. karamsar olacak inanın hiçbir durum yok, bilakis ülkenin geleceği, dinamik ve genç nüfusuyla alabildiğine iyimserlik vadediyor. ama rehavete kapılmamak gerekir, çok çalışacağız.
YanıtlaSilHocam, bence esas yapısal reform tam da değindiğiniz konularda toplumsal bir mutabakat sağlanmasıyla olabilir. Ancak mevcut sosyolojik ve siyasi yapı ile bunun mümkün olabileceğini düşünmüyorum. Çünkü bunun için geçmişin doğruları ve yanlışları üzerinde tartışmayı bırakıp ortak paydalarda geleceğe odaklanılması lazım. Ama maalesef siyasetçiler gücü elde etmek ve gücü ellerinde tutmak için sürekli ülkenin sosyolojik zaaflarını kaşıyorlar. Bu da toplumun enerjisini teknoloji, innovasyon ve düzgün işleyen bir adalet sistemi yerine vatan, millet, din, ırk vs. ülkenin gelişimi için ne kadar gereksiz konu varsa bunlarda harcamasına sebep oluyor.
YanıtlaSilBenim anladığım şu yapısal reform için gerçek bir dikta rejimi gerekli. O zaman yapısal reform dediğiniz şeyler yapılıyor. Kaldı ki bu yapısal reformların bir çoğu halka rağmen yapılmış ve toplum bugün bile (aradan 100 yıla yakın zaman geçmiş) bir çoğunu hazmedememiş. Bu yapılan reformların tarafında olduğunu zannedenlerde şekil yönü haricinde reformları özümseyememiş. Örnek olarak laikliği dinsiz toplum oluşturmak için bir araç olarak görmek. Yada 'muasır' medeniyete giden yolun mini etek ve şortla olduğunu düşünmek. Yada toplumun geri kalmışlığını (romantik solcu tayfanın dediği gibi olursa ; "Geri bırakılmış") olmanın yegane sorumlusunun toplumun kurucu,yaşatıcı ve ayakta bütün şekilde tutucu çoğunluğunun (Müslüman Türk Toplumu) inandığı dine bağlamak. Vs. Hasılı kelam toplum sizin deyimlerinizle yobaz,cahil şu bu vs. olsada kendine karşı yapılan bir hareketi (Siz buna reform deyin yada her ne halt derseniz o olsun) zorlamalara rağmen sindiremediği gibi bu sindiremediklerine karşı yumuşak bir karşı duruş sergiliyor. Gerekli olduğu zamanlarda sertleşme de görülebilir bu karşı duruşlarda.
YanıtlaSilYanisi şu kendini muasır medeniyetlerle aynı seviyeye çıkarmak için yapılması gereken şey toplumun özümseyeceği gerçek anlamda algılamasının sağlanacağı yumuşak geçişlerle idare edilen bir sürece girilmesinin gerekliliği. Bunun yolu ne anıtkabirlere gidip ağlaşmakla ne mezarlıklara çaput bağlamakla nede üfürükçü melunların önlerinde diz kırıp oturmak ile olacaktır.
Dünyanın sömürgeci güçlerinin karşısında durabilip onlara karşı koymak için yapılacak olan tek şey çalışmaktır.
ağladım...
YanıtlaSil