Türkiye'nin Kredi Notu Niçin Düştü?

Standard and Poor’s (S&P) Türkiye’nin kredi notu görünümünü durağandan negatife, Fitch BBB – (negatif) olan notunu BB + (durağan)’a düşürdü. Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu içinde Türkiye’nin yatırım yapılabilir ülke notunu koruyan tek kuruluş Fitch idi.

Türkiye’ye, ilk kredi notlarını 1990 yılında S&P ve Moody’s yatırım yapılabilir ülke notu olarak vermişti. Körfez Krizi ve savaşı nedeniyle Yankee Bond Piyasasına o dönemde tahvil ihraç edilemediği için bu notların açıklanması 1992 yılında yapılan tahvil ihracını beklemek zorunda kaldı. Ekte sunduğum tablo Türkiye’nin kredi notu serüvenini başlangıçtan bu yana yılsonlarındaki durum itibariyle gösteriyor. Tabloya göre BBB (Moody’s Baa) yani yatırım yapılabilir notuyla başladığı bu serüvende Türkiye, B’ye yani yatırım yapılmaz, aşırı spekülatif derece kategorisine kadar inmiş, sonra BB’ye oradan da tekrar BBB’ye yükselmiş ve ardından yeniden inişe geçmiş görünüyor. Türkiye, bugün üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu nezdinde de BB yani yatırıma uygun değil, spekülatif derece düzeyinde yer alıyor. Dikkat edilecek olursa Türkiye, 1994 yılında kaybettiği yatırım yapılabilir ülke statüsünü tam 19 yıl sonra 2013’de kazanmış ve 2016’da tekrar kaybetmiş bulunuyor. Çeyrek yüzyıllık not deneyimi kredi notunu yükseltmenin zor, kaybetmenin ise kolay olduğunu ortaya koyuyor.  

Bugünlerde en çok tartışılan konu Türkiye’nin kredi notunun niçin düştüğü meselesidir. Not düşürülmesinin birçok nedeni var kuşkusuz. Bunları görebilmek için kredi kuruluşlarının ilgili raporlarını okumak yeterli. Bu nedenlerin bir bölümü ekonomiyle ilgili sayısal nedenler. Bunlar arasında büyüme ivmesinin kaybedilmesi, işsizliğin yükselmesi, TL’nin hızlı değer yitirmesi, enflasyonun yükselmesi gibi birçok neden bulunuyor. Ekonomik nedenlerin yanında siyasal nedenler var. Anayasa değişikliğinin getireceği sistem değişikliğinin bir çeşit tek adam yönetimi yaratarak Türkiye’yi Avrupa kültüründen iyice koparacağına ilişkin endişelerin bu konuda ciddi etkisi olduğu özellikle Fitch’in son raporundan açıkça anlaşılabiliyor. Ekonomi alanında sayısal bozulmaların ötesinde, özellikle de para politikası uygulamasında, atılan karma karışık adımların ve yapılan açıklamaların not düşüşü konusunda ciddi etkisinin olduğunu satır aralarından okumak mümkün. Faizin enflasyonun nedeni olduğunu söylemeye başladığımızda yatırımcılar ve onları yönlendirenler bizim nedenlerle sonuçları karıştırdığımızı ve dolayısıyla çözümden uzaklaştığımızı dolayısıyla risklerin arttığını düşünüp başlıyor maliyetleri artırmaya. O zaman kur yükseliyor. Faizi açıkça 1 puan artırıp kuru denetleyebileceğimiz halde bunu yapmayıp gizli faiz artışına gittiğimizde yatırımcı Merkez Bankası’nın elinin serbest olmadığını ve ileride aynı sorunla karşılaştığında aynı dolambaçlı yollara sapacağını düşünüyor ve tereddüde düşüyor. O zaman kur daha da yükseliyor. Aynı yanlışı tekrarlayarak doğruya varmaya çalışmayı bir yöntem olarak benimsediğimizi fark ettiğinde yatırımcılar ve onları yönlendirenler bizim ekonomik sorunlardan başka sorunlarımız olduğundan kuşkulanmaya başlıyorlar ve tereddütleri daha da artıyor. Bu görünüm, TL’yi spekülatif ataklara açık hale getiriyor. Ve kur biraz daha yükseliyor. TL bu kadar değer kaybedince yatırımcıları yönlendirenler hesap yapmaya başlıyor. Mesela 2017’de USD/TL ortalama kuru 3,75 olursa GSYH’mızın 860 milyardan 700 milyar Dolar dolayına düşeceğini hesaplıyorlar. Bu hesabı yatırımcılara açıklamaları kolay olmuyor. Kolay olmayınca kur yine yükseliyor.

Doğru sonuca ulaşmak, doğru teşhis ve doğru tedavi uygulayabilmek için neden sonuç ilişkilerini doğru kurabilmek şarttır. Neden – sonuç ilişkileri bir kez ters kurulursa bunun neden olduğu sonuçları düzeltmek oldukça zordur.   

Çin atasözünde denildiği gibi: “Bin doğru adım bir yanlış adımı düzeltemez.” 


Ek: Türkiye’nin Başlangıçtan Bu Yana Kredi Notlarının Gelişimi

Tarih
S&P
Moody’s
Fitch
1992
BBB (durağan)
Baa3

1994
B+ (durağan)
Ba3
B
1995
B+ (durağan)
Ba3
BB-
1996
B (durağan)
Ba3
B+
1997
B (durağan)
B1
B+
1998
B (pozitif)
B1
B+
1999
B (pozitif)
B1 (pozitif)
B+
2000
B+ (durağan)
B1 (pozitif)
BB-
2001
B-(durağan)
B1 (negatif)
B (negatif)
2002
B-(durağan)
B1 (negatif)
B (durağan)
2003
B+ (durağan)
B1 (durağan)
B (pozitif)
2004
BB – (durağan)
B1 (durağan)
B + (pozitif)
2005
BB – (durağan)
Ba3 (durağan)
BB – (pozitif)
2006
BB – (durağan)
Ba3 (durağan)
BB – (pozitif)
2007
BB – (durağan)
Ba3 (durağan)
BB – (durağan)
2008
BB – (negatif)
Ba3 (durağan)
BB – (durağan)
2009
BB – (durağan)
Ba3 (pozitif)
BB + (durağan)
2010
BB (pozitif)
Ba2 (pozitif)
BB + (durağan)
2011
BB (pozitif)
Ba2 (pozitif)
BB + (durağan)
2012
BB + (durağan)
Ba1 (pozitif)
BBB - (durağan)
2013
BB + (durağan)
Baa3 (durağan)
BBB - (durağan)
2014
BB + (negatif)
Baa3 (negatif)
BBB - (durağan)
2015
BB + (negatif)
Baa3 (negatif)
BBB - (durağan)
2016
BB (durağan)
Ba1 (durağan)
BBB - (negatif)
2017 Ocak
BB (negatif)
Ba1 (durağan)
BB + (durağan)


Yorumlar

  1. notlara göre gidip norveçe gözü kapalı yatırım yapılabilir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Norveç'de not yüksek ama faiz düşük.

      Sil
    2. Mesele notu en yuksek ulkeyi bulmak degil. Butun dunyada insanlarin atacagi her adimda risk/getiri orani hesabi vardir. Bir girisimin mantikli olmasi icin alinan riskle potansiyel getirinin uyumlu olmasi gerekir. Risksiz girisimlerin getirisi dusuktur ama garantidir. Riskli girisimlerin "potansiyel" getirisi yuksektir, ancak "potansiyel" kaybi da yuksektir. Yatirimcinin problemi bu durumda en iyi risk/getiri oranini tutturacak yatirimi bulmaktir. Norvece yatirim yapabilirsin evet, fakat bu risksiz guvenli yatirim olur. Getirisi de az olur. Norvecin de zaten ihtiyaci yok.

      Sil
    3. Kotumu notun yuksek olup faizin dusuk olmasi

      Sil
  2. Hocam avrupa ülkelerinin kredi notları nasıl? Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Notlar burada:
      https://tr.wikipedia.org/wiki/Kredi_derecelendirme_notlar%C4%B1na_g%C3%B6re_%C3%BClkeler_listesi

      Sil
    2. Google la yazsana arkadasim ?!!

      Sil
    3. Hocam bu linkte birçok ülkenin notunun son güncellenmesi 2011-12-13 yıllarında olmuş. Bize daha sık not vermelerinin bir sebebi var mı? Gelişen ülkelerin ekonomilerinde oluşan fazla dalgalanma bu sorunun cevabı olabilir mi?

      Sil
  3. Elinize sağlık hocam çok güzel bir yazı . Mutlu pazarlar

    YanıtlaSil
  4. Hocam son donemde merkez bankasi londra swap piyasasina alternatif getirip doviz depo ihaleleri duzenliyor. Hatta cuma gunu bankalarin talep ettigi rakam 1.93 milyar dolar. Londra swap piyasasinda gunluk 5 milyar dolar dondugunu dusunursek bu durum londra piyasasina iyi bir alternatif oluşturabilir mi? Merkez bankasi londra piyasasi ile bas edebilmek icin yuksek faiz orani vermek zorunda bankalara ki sanirim yuzde 11 ile veriyor. Piyasa faiz oranlarini dolambacli yolla gec likitide penceresi ile birlikte bana yukseltiyor gibime geliyor. Siz ne dusunuyorsunuz? Son olarak merkez bankasi bu piyasayi olusturmakla farkli bir para politikasi icat etmis oluyor mu? Bu konuda yazi yazmalisiniz bence. Tesekkur ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayin Eğilmez bu konuda yazdi yeterince saniyorum. Yapilan GLP'ye mecbur birakma hamlesinin agirlikli fonlama faizini artirdigini ve bunun ustu kapali bir faiz artirimi olduguna deginildi cok defa. Normalde bankalarin fislenmesine sebep olacak GLP uzerinden fonlamaya itmek yeni bir icat olmanin yanisira yatirimciya durumumuzun kritik oldugunu, merkez bankasinin politika faizini elleyecek ozgurlugu olmadigini sinyalliyor. Her icat ise yarar bir icat degil yani kisaca.

      Sil
  5. Oncelikle değerli yazınız için teşekkürler. Hocam bu not düşüşünün sonuçları piyasalara nasil yansiyacaktir sizce ? Bu ortamda hala borsa istanbulun deger kazanmasını neye bağlıyorsunuz? Saygilar hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar cinsinden fiyatına bakarsanız niçin BIST'in ilgi çektiğini hemen anlayacaksınız.

      Sil
  6. Merhaba Mahfi Bey,

    Peki Fitch'in not açıklayacağı gün S&P'nin Fitch'in önce görünümü degistirmesine yorumunuz nedir, neden tam da bu günde böyle birşey yapar? Bir de not açıklamasının ardından Theresa May'in Amerika'dan direkt Türkiye'ye ziyarette bulunmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu ziyaretin sebebi Türkiye'nin olumlu gitmesi mi yoksa EU'dan çıkan UK'in çaresizliği mı? "The prime minister is so desperate for trade deals that she is embracing a regime of full-frontal authoritarianism. This tawdry tour shames Britain"

    https://www.theguardian.com/commentisfree/2017/jan/26/theresa-may-turkey-betrays-liberal-values

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yeterince utanacak seyleri yokmus sanki. Guardian'i ciddiye almayin. Darbe girisimi sonrasi yazilarini okusaniz Ataturk mezarindan kalkmis ordunun basina gecmis sanirsiniz. Sanki caldiklarindan sonra ulkede altin kalmis gibi gecen gun BBC muhabirinin kuliiyede gordugu her sari seyi altin zannetmesi gibi aklini bunlara teslim etmislere mesaji sizi sevindirmesin. Bunlarin karsi olduklari sizin hosunuza belki gidebilir ama bunlar icin iyi olan bu ulkenin halki icin hic iyi degildir. Bundan emin olabilirsiniz.

      Sil
    2. Ben görüşlerimi yazımda yazdım.

      Sil
    3. Adsız 29 Ocak 2017 13:45: Guardian’ın İngiltere Başbakanı’nı eleştirmesi sizi çok öfkelendirmiş. Kötü örnek olur diye mi kızdınız. Bizden farklı olarak, İngilizler Başbakan’ı eleştirebilirler, başımıza bir şey gelir diye korkmazlar. Zaten başlarına bir şey de gelmez. Eskiden Türkiye’de de insanlar bundan korkmazdı.

      Altın varlığımıza gelince: Birkaç yıl önce, yılda beş altı milyar dolarlık altın ihraç edip cari açığımızı azalttığımız açıklanırken sormalıydınız bu altınlar nereden çıktı diye, ama siz şimdi zavallı BBC muhabirine soruyorsunuz altın hesabını.

      Ayrıca, Altın varak denen şeyden de haberinizin olmadığı anlaşılıyor. O saraydaki, o zevksiz sarı şeylerin ne olduğunu BBC muhabiri sizden iyi bilir. Özenti ve görgüsüzlük belirtisi olarak sergilenen o sarı şeyler, tabii ki som altın değildir ama, altın varaktır. Onların ihtişam değil, görgüsüzlük belirtisi olduğunu anlamış olmalılar ki, artık orada dekor değişti. Dün, İngiltere Başbakanı ile "normal" bir ortamda görüşüldü.

      Guardian'ın yazısına gelince: Çok güzel bir yazı, çok haklı ve doğru bir eleştiri.
      Ne yazık ki, uygar uluslar da, çıkarları gerektirdiğinde, kimi zaman Başbakan May’in bu davranışı gibi utanılacak şeyler yapıyorlar.

      Sil
  7. Birazdan sizi faiz lobisinin sozcusu olmakla suçlayacak jöleli gençlerimiz üşüşür.Biliyosunuz en cok onlar takip ediyo.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faiz lobisi diye bir şey yoktur faiz fobisi vardır.

      Sil
  8. Hocam teşekkürler yazınız için.
    Fitch gerekceleri sıralamıs. Bunlardan temel sebeplerden ekonomik göstergeleri goruyoruz. Bu ekonomik göstergelerin bazıları zaten kroniklesmisti (cari açık, işsizlik). Bazıları ise yakın zamanda önemli sorun haline geldi (tl'nin hızlı değer kaybetmesi, enflasyonun artış gostermesi). Ayrıca siyasi bir nedende dikkat çekiyor.
    " Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi durumunda, denge ve denetleme mekanizmalarının zayıflatılacagı bir sistem yaratılabilecektir"
    İlerleyen süreçte yapılacak dogru politikalar ile birlikte, tl'nin değer kaybının yavaslatilmasi ve işsizlikte durgunluk gibi başarılar saglanabilir. Ancak ben kroniklesen ekonomik göstergeler düzeltilebilecegini sanmıyorum. Ayrıca denge ve denetim mekanizmalarında da iyileştirmelerin ancak uzak dönemde basarilabilecegini düşünüyorum.
    Bu durumda bence biz bir daha yatırım yapılabilir seviyeye ulasamayiz. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fitch temel sebep olarak ekonomiyi sunmuyor. Siyasi nedenleri sunuyo. 'Bize gore' demis anayasa degisikligi kuvvetler ayriligini ortadan kaldiriyor. Ana dili. Turkce olanlarin bile anlayamadigini gordugumuz degisiklik metnini nasil anladioarsa artik.'Yatirim' yapilabilir seviyeye yuksek reel faiz verdigimiz her zaman ulasiriz. Adamlarin ulkeleri mesrutiyet ile yonetiliyor.

      Sil
    2. Görüşlerimi yazımda ortaya koydum zaten. Yaratılan her belirsizliğin bir maliyeti vardır.

      Sil
  9. İyi günler sayın Eğilmez,

    Durumu ve sorunu açık ve anlaşılabilir bir şekilde anlatmanız Türkiye'de ekonomi konusunda kamuoyu oluşturulması için gerçekten önemli. Fakat faiz-enflasyon ilişkisi gibi temel bir durumda MB'nin tasvir ettiğiniz biçimde tavır almasının hastalıklı bir durum olduğu tek bir bakışta anlaşılıyor. Kısacası MB sorunun ne olduğunu ve nasıl çözüleceğini biliyor, bunu tespit edebilmek için gerekli tanımlama ve değerlendirme yeteneğine sahip fakat bu yeteneğini doğrudan kullanmak yerine seçilmişlerin baskısı sebebiyle dolaylı yoldan kullanıyor. Böyle sıradışı bir ülkeye önünü görebilen yatırım yapmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapmıyor zaten. Gelenin büyük çoğunluğu sıcak para.

      Sil
  10. Hocam memur olan arkadaslar dolar almaktan korkuyor hesaplar incelenir diye? normal mi ? .

    Özel sektorde olanlar da bankaya dolar yatirsak ilerde alabilir miyiz kaygisinda?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Altin alsin arkadaslariniz o zaman.

      Sil
    2. Is bu noktaya geldiyse yandi gulum keten helva. Yakinda dolar tutana terorist muamelesi yapilirsa sasmamak lazim ki CB zaten o yonde konustu gecenlerde.

      Sil
    3. Bu yorum Turkiye'nin su anki durumunu cok guzel ozetlemis.Korku cumhuriyeti olduk.

      Sil
  11. Sayin Mahfi hocam enfes bi yazi olmus kaleminize saglik

    YanıtlaSil
  12. 1 _Hocam fitch in not dusermesine dolar pek tepki vermedi.sebep ne olabilir?

    2_Adim adim kriz geliyor diyebilir miyiz?

    3_Olasi bir krizde Borsada buyuk kayiplar gorebilir miyiz?

    4_4.büyük kredi derecelendirme kuruluşu yatirim yapilamaz notu vermis ulkeye biz niye yatirim yapalim??

    Ya da

    DOLAR almak disinda neden baska bir yatirima yönelelim?

    Saygilar ,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolar almak zaten yatirim degildir. Altin alabilirsiniz.

      Sil
    2. 1. Piyasa kapalı. Pazartesi belli olur. Ama zaten bu indirim önemli ölçüde piyasa tarafından satın alınmıştı.
      2. Kriz gelmez, krize gidilir.
      3. Evet.
      4. Bunu bilemem.
      Karar sizindir.

      Sil
    3. Su andaki değerledirme dereceleri yatırım yapılamaz değil, "yatırıma uygun değil". Sanırım siyasi gelişmelere göre kurumların değerlendirmeleri hızlı bir şekilde güncellenecek ve umarım bunlar aşağı yönde olmaz. Ben umayım ama yönetimdekiler çabalasın. Selamlar

      Sil
    4. Adsız29 Ocak 2017 17:58 Amerikan Bloomberg ekonomi kanalı haberi, açıklandıktan 20 dakika sonra,"Fitch Türkiye'nin kredi notunu çöp seviyesine indirdi" olarak duyurdu. Biz de zaten başka ülkelerle ilgili olduğu zaman bu nota, "çöp seviyesi" diyoruz.

      Sil
  13. Hocam merhaba,

    Tarihten ders çıkarmak lazım derler ya, Türkiye'nin şu anki durumunun benzediği bir bunalım,kriz var mıdır geçmişte, eğer varsa biz onun hangi aşamasındayız. Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Turkiye ekonomisi tarihinde hic simdiki kadar saglam ve buyuk olmadi ki, benzer bir senaryo yasasin.

      Sil
    2. O kadar çok benzer durum var ki.

      Sil
  14. Hocam merhaba;
    Bu not indiriminin ve görünümdeki düşüşün yarın oluşturacağı hareketi görmek sanırım beklentilerin ne kadarının önceden satın alındığını anlayabilmek için yeterli olacaktır. Ağustos 2016 dan bu yana borsadaki yabancı oranının çok fazla değişmediğini görüyoruz. Kafamdaki soru şu: borsadaki mevcut yabancı kurlardaki şiddetli yükseliş nedeniyle çıkamıyor olabilir mi? Eğer durum gerçekten böyleyse limitleri nedir hangi aşamadan sonra kol kesip çıkmayı göze alırlar?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin sorunuza bende bir cevap yazayim istedim. Her ne kadar Turk olsamda yurtdisinda yerlesik biriyim ve yabanci yatirimci gozuyle bakiyorum, kur nedeniyle buyuk olcude zararim var, BIST'te cok kriz gordum ama bu sefer zararina kolu kestim, onumu goremedim. Cunku krizin adi konsa, teshis ve tedavi olur. Ama olan krize yok denilen ortamda elimde kalan kalsin en azindan. Onumu gorursem yine devam ederim.

      Sil
  15. Bu faydalı ve güzel yazınız icın cok tesekkurler.

    YanıtlaSil
  16. Hocam Anayasa değişikliğinin tek adam rejimi yaratarak Türkiyeyi Avrupa kültüründen ayıracağına dair endişelerin olduğunu söylediniz. Ben buna katılmıyorum. Zira Avrupa'da da yarı başkanlık sistemi uygulayan ülkeler var ve en demokratik ülke olarak nam salıyorlar. Anayasa değişikliğiyle başkanlık sisteminin getirilmesinin demokrasiye darbe olacağını düşünenleri çok aşırı buluyorum. Zaten ortada kesinleşmiş bir durum da yok. Referandumdan çıkacak sonuç belli değil nihayetinde. Saygılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sn Vildan Hanim,anayasa degisikligi ile baskanlik sisteminin gelmesi degildir demokrasiye darbe vuran. Turkiyedeki tipte, kuvvetler ayriligini hice sayan, neredeyse denetlenemeyen bir baskanlik sisteminin getirilmek istenmesidir sorun olan. Bunu anlamak bu kadar mi zor?

      Sil
    2. Vildan Hanim, Kontrolsuz guc guc degildir dedik. Avrupada yasiyorum ve size sunu soyleyeyim, burada yarginin yargilayamayacagi kimse oldugunu dusunmuyorum. Birde Turkiye`deki duruma bakin. Simdiden yargi bagimsizligi diye birsey yokken, tek adam rejiminde nasil olur idrak edemiyorum.

      Sil
    3. Vildan, bedava makarna yemeyi birak da yani anayasayi oku once.

      Sil
  17. kredi notlarına göre yatıtıma en uygun ülke abd mi?

    YanıtlaSil
  18. Hocam yazınız için teşekkürler.Hocam dolarda bu hafta cuma günüde enflasyon rakamları açıklanacak bu durum dolar TL karşısında değer kazanırmı yoksa MB hamlesi yine politika faiz yerine geç likidite penceresi ile fonlama yapar ? Bu hafta olağanüstü bir kur hareketi olurmu yorum ve öneri için teşekkürler

    YanıtlaSil
  19. Sayın Eğilmez,

    Kredi kuruluşlarının not verdiği ülkeler listesinde Kuzey Kore'yi göremedim. Referandum'da "Evet" çıkarsa muhtemelen Türkiye de o listede yer almayacak. Şu anda yer almakta olduğu daha pek çok yerde yer almayacağı gibi. Gerçi moral bozmaya gerek yok, IIRA (İslami derecelendirme kuruluşu) bize kesin AAA++ puan verir. Ne gerek var böyle S&P, Fitch, Moody's gibi faiz lobisi şirketleri ile uğraşmaya. Zaten bunlara ver parayı, al puanı.

    Şaka bir yana, güleriz ağlanacak halimize tarzı bir durumla karşı karşıyayız. Ben bu not indiriminin son çıkıştan önceki son uyarı olduğunu düşünüyorum. Ne yazık ki halkımız durumun vahametinin farkında değil.

    İyi pazarlar, saygılar....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatinizda ulasmadiginiz refahta yasiyorsunuz, ve hala konusuyorsunuz.

      Sil
    2. Bildiğim kadarıyla Kuzey Kore piyasadan borçlanmıyor. O nedenle de kendisini kredi kuruluşlarına ölçtürmüyor.
      Adsız 16:35
      ABD ve Avrupa ülkeleri bizden çok daha fazla refah içinde yaşıyorlar ama bizden fazla konuşuyorlar. Bazen rahat ve özgür konuşmak refahtan önemlidir. Hatta çoğu zaman öyledir.

      Sil
    3. Valla hocam kredi kuruluşları Kuzey Kore ye girmeye çalışırlarsa başkan (sahip) Kim Jong-un, bu adamları sopayla kovalar :)

      Sil
  20. Nazmi Karyağdı29 Ocak 2017 14:08

    Saygıdeğer Üstadım, teşekkür ediyorum.
    Günlük ekonomik durumları çok yalın ve kolay anlaşılır bir şekilde paylaşıyorsunuz.
    Değerli emeğiniz için teşekkürler.

    Bloğunuz bir tür Halka Açık Ekonomi Üniversitesi olduğu için izninizle bir araştırma hakkında değerlendirmelerinizi öğrenmek isterim.

    47 ülke üzerinde 1965-2015 arasındaki verileri kullanarak bir analiz yapan Richard Vague (Yönetici ortak, Gabriel Investments) şu sonuca ulaşmış: Para arzındaki, kamu borçlarındaki hızlı artış, faiz oranlarındaki düşüş ve Merkez Bankasını bilançosundaki genişleme enflasyona neden olmaz. (http://evonomics.com/moneysupply/)
    Araştırmada bugüne kadar bilinenin aksine bir sonuç elde edildiği ifade ediliyor.

    Her zaman ve her koşulda bu tür bir genellemenin aynı sonuç verebileceğini düşünmek pek anlamlı gelmiyor. Benim çıkardığım 2 sonuç var; 1) Her zaman tek bir değişkenden hareketle analiz yaparak sonuca ulaşmak doğru olmayacaktır. Sonucu etkileyen tüm etmenleri gözönünde bulundurmak gerekir.
    2) Her tür ezberi de her zaman sorgulamak gerek.
    Saygılarımla,
    Nazmi Karyağdı

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler sevgili Nazmi bey. Bence Vague'nün vardığı sonuçlardan çok sizinkiler daha doğru çıkarımlar. Bugünkü duruma bakınca Vague'nun haklı olduğu gibi bir sonuç çıkıyor olsa da bunu genellemek doğru olmaz. Krizler olağan haller değildir. Olağan dışı hallerde olağan dışı olaylar olur. Bence de bu gözle bakmak gerekir. Sevgiler.

      Sil
  21. Sayın Eğilmez, bizim çok bildiğini her zaman belirten dünya liderimizin bu sözlerinin çok doğru olmadığı görülüyor. Çok bildiğini belirttiğinden işi erbabına da bırakmıyor. İşi erbabına bırakmayınca ülkemiz batağa daha da çok gömülüyor. Çevresi de korkudan kendisini uyaramadığı için geleceğimiz karamsar oluyor. Acaba yanılıyor muyum?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Bindik bir alamete, gidiyoruz felakete" diye bir söz vardır. Sizin yorum aklıma onu getirdi. Ciddi ciddide gidiyoruz, Allah sonumuzu hayır etsin.

      Sil
  22. Hocam, diyelim MB'nin basina pazartesi gunu tas dustu ve politika faizini ciddi bicimde arttirdi. Doviz aninda asagiya dogru tepki verecektir. Fakat siyasi arenada bir degisiklik yok. Yani referandum surecine devam ve yapisal reform sadece agizlarda sakiz olmaya devam etsin. Referandum sonucunun etkisini ayri tutarak piyasalarda 3 ve 6 aylik surecte yon ve ivme bakimindan nasil bir senaryoyla ($, enflasyon, issizlik, belki iflaslar etc.etc.) karsilasabiliriz? Saygilar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1. MB'nin başına taş düştüğü için böyle bir adım atması, kendiliğinden atmasına göre daha az kalıcı etki yaratır.
      2. Faiz geçici düzeltme yapar. Kalıcı düzeltme için inatlardan, kavgalardan, uzlaşma doşı tavırlardan vazgeçmek ve yapısal reformlara girişmek gerekir.

      Sil
    2. Hocam, istemedigin sorulari pasa atiyorsunuz. 2 nolu cevabiniz zaten sorumun icindeydi. Bu defikleriniz yapilmazsa faizin yapacagi gecici duzeltme ne kadar surer? Ne zaman gene basa doneriz? Bu sefer artik faiz arttirmak gene gecici duzeltme yaparmi? Yoksa baska seylermi yapmak lazim gelir bu sefer?

      Sil
    3. Bugun Ilber Ortayliyi dinledim. "Evren anayasina 92% ile evet diyen halka simdiki arasinda fark yok. Ve bu baskanlik sistemi bizde yurumez. Ilerde kesinlikle gene degisecektir" diyor. Demekki balik mantugiyla bKarsak bir 30-35 sene daha sefalete ve kavgalara devam ederiz gibi bir sonuc cikiyor.

      Sil
    4. Cocuk yapmayaymisim iyiymis )))))

      Sil
  23. Hocam büyüksün.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Estağfurullah ben biraz fazla meraklı, bilimin peşinden koşan sıradan bir iktisatçıyım.

      Sil
  24. Hocam bir mühendis olarak yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum ve bilgilendirici yazılarınız için size teşekkür ediyorum. kredi derecelendirme kuruluşlarına neden ihtiyaç duyulduğunu ve bu kuruluşların nasıl çalıştığına dair temel bilgilere ulaşabildim. Ancak öğrenemediğim (belki de doğru anahtar kelimeler ile araştıramadığım) ve merak ettiğim bazı şeyler var. Kredi derecelendirme kuruluşları ülkeleri değerlendirirken ülkeler gel beni değerlendir mi diyor yoksa yatırımcılar bu ülkeye yatırım yapacağım ve senden değerlendirme istiyorum mu diyor? Kredi derecelendirme kuruluşları yaptıkları işin maddi karşılığını nereden veya kimlerden temin ediyor? Bazılarının dediği gibi bu kuruluşlar hakikaten spekülasyon amacıyla kullanılabilir mi? Yoksa gerçekten iddia edildiği gibi bağımsız kuruluşlar mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belirli bir borçlanma düzeyine ulaşan ülkelere yatırım yapacak olan yatırımcılar bu ülkelere ve onların kurumlarına borç verirken kredi notunu sormaya başlayınca bu kuruluşlar o ülkeye değerlendirme yapmak istediklerini bildiriyorlar. Ülke de dışarıdan borç almaya devam etmek istiyorsa bunu kabul ediyor.
      Bu kuruluşlar yaptıkları değerlendirmenin karşılığını ilgili ülke ve kurumlarının tahvil ihraçlarından alıyorlar.
      Eskiden bunların bağımsız kuruluşlar olduğuna gözüm kapalı evet derdim ama küresel krizden sonra diyemem.

      Sil
  25. (1/2)

    2017'DE İSTİHDAMIN DURUMU

    Dünya genelinde 1.4 milyar çalışan insan, "güvencesiz koşullara" mahkûm edilmiş durumda. Yine, aralarında Türkiye'nin de olduğu gelişmekte olan piyasalar açısından bakıldığında durum daha da vahim; her iki çalışandan biri güvencesizlik koşullarına mahkûm...

    "2008 finansal çöküşü" sonrası dünya genelinde anlamlı bir ekonomik toparlanma yaşanmadı. "Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO)" son raporunda, ekonomik durgunluğun emek piyasalarına yansımaları incelenmiş.

    ILO'nun 2017 için dünya genelinde emekçilerin durumu ile ilgili üç temel gözlemi var:

    (1) İşsizlik artıyor,

    (2) Güvencesizlik devam ediyor,

    (3) "Çalışan yoksulların" oranındaki azalma yavaşlıyor.

    Dünya genelinde "emeğin", giderek kötüleşen çalışma koşullarının bazı sonuçları üzerine analizim şu şekilde:

    İŞSİZLİK ARTIYOR

    ILO'nun ilk tespiti, 2017'de işsizliğin küresel düzeyde artmaya devam edeceği. 201 milyon olan küresel işsizliğin üzerine 2017'de 3.4 milyon kişinin daha ekleneceği tahmin ediliyor. Ancak bu genel rakamın detaylarına bakıldığında, işsizlik artışının esas olarak "gelişmekte olan piyasalar" olarak adlandırılan ülkelerden kaynaklanacağı tespit edilmekte. Bu tespit, bir süredir üzerinde durduğumuz; "küresel krizin 3. aşamasının, gelişmekte olan piyasaların düşüşüyle gerçekleştiği" vurgusu ile uyumlu bir sonuç.

    GÜVENCESİZLİK VE "ÇALIŞAN YOKSULLUĞU" BAKİ

    ILO'ya göre, "kırılgan istihdam (vulnerable employment)" biçimleri, toplam istihdamın %42'sini oluşturmaya devam edecek; dünya genelinde 1.4 milyar çalışan insan, "güvencesiz koşullara mahkûm edilmiş durumda". Yine, aralarında Türkiye'nin de olduğu gelişmekte olan piyasalar açısından bakıldığında durum daha da vahim: "Her iki çalışandan biri güvencesizlik koşullarına mahkûm". Raporda altı çizilen üçüncü gözlem; "çalışan yoksulluğunun (working poverty)" devam ediyor olması. Buna göre, her ne kadar çalışan yoksulların oranı zaman içinde azalma eğilimi gösterse de, 2017 itibariyle bu "azalma hızının yavaşlayacağı"nın altı çiziliyor.

    İŞSİZLİĞİN VE GÜVENCESİZLİĞİN SONUÇLARI

    ILO raporunun özetlediği çalışma koşulları, farklı açılardan değerlendirilebilir. Burada, raporun sonuçlarına, "işçi sınıfının örgütsel kapasitesinin zayıflaması" açısından bakacağım.

    İşsizliğin ve güvencesizliğin artmasının üç temel sonucu var:

    (1) Çalışanların, daha düşük ücretlere razı gelmek zorunda kalması.

    (2) Dışarıda çalışmak için bekleyenler varken, mevcut çalışanların kötü çalışma koşullarını iyileştirme yönündeki mücadelelerin zemin kaybetmesi.

    (3) Çalışanların, daha uzun mesailere zorlanması.

    Bu üç sonuç, esasında, kapitalizmin 1970'li yıllardaki krizinden kendini kurtarmak için icat ettiği "emeği güçsüzleştirme programının ('neoliberalizm' diye de okunabilir)" bugünkü yansımaları olarak görülebilir. Bu sonuçları topladığımızda karşımıza çıkan durum; "çalışanlar arasındaki rekabetin artması" ve "'sendika' gibi dayanışma ve mücadele örgütlerinin altının oyulması"dır.

    > > > > >

    YanıtlaSil
  26. (2/2)

    Çalışanları "sürekli güçsüzleştiren" bu yapısal durumun iki temel sonucu var:

    (1) 2008 krizi sonrası çözüm modelleri "daha fazla neoliberalizm" olarak şekillendi,

    (2) 2008'den 2017'ye bu çözüm modelinde tıkanıklıklar olduğunda bile, yapılan tadilat, çalışanların lehine bir sonuç ortaya çıkarmadı.

    Gerçekten de, ekonomik krizin patlak verdiği tarihsel anda, emek hareketi yapısal olarak kapasitesi böylesine daraltılmış olmasaydı, bugün; Trump iktidarını da, yükselen sağ-popülizmi de bu kadar çok konuşuyor olmayacaktık. ILO raporunun sonuçları aynı zamanda, krize karşı "neden soldan bir tepki gelişemiyor?" sorusunun yanıtlanması için de önemli veriler sunuyor.

    TARİH, "SOLU" YENİDEN ÇAĞIRIYOR

    Bakmayın "2017 Davos Zirvesi"nde gelir dağılımı adaletsizliklerinin gündem olmasına. Tartışılan konuların arasında; "çalışanların pazarlık güçlerini artıracak" ve "sendikaları güçlendirecek" politikalar yok. Ekonomik canlanma için talebin yaratılması ve "aşırı" siyasal görüşlerin törpülenmesi için var gündemde o kadar. Ancak bunun nasıl yapılacağına ilişkin bir program henüz formüle edilmiş değil.

    Şimdilik, hâlen "borçlan(dır)ma" ve "milyonlarca işçinin kötü çalışma koşullarına mahkûm edilmesi", ekonomik toparlanma için takip edilen yol.

    Geçtiğimiz hafta uluslararası yardım kuruluşu "Oxfam"ın gelir adaletsizliği üzerine yaptığı son araştırma yayımlandı. Buna göre, en zengin sekiz kişinin serveti, en yoksul 3.6 milyar insanın servetine eşit. Bu krizden çıkış; "neoliberalizmi kucaklamış 3. yol sosyal demokrasisi (Third Way)" ya da "yükselen sağ-popülizmle" olmayacak.

    Tarih, bir kez daha, "sol"u sahneye çağırıyor!


    ["Third Way (3. Yol)": 1990'lı yıllar boyunca, Bill Clinton ve Tony Blair'in bayraktarlığını yaptığı; neoliberalizmin "sosyal-demokrat politikalar" arasına serpiştirilmesiyle oluşturulmuş siyaset ve ekonomi anlayışı. Sonuç: Neoliberalizm daha çok güçlendi, emekçilerin yaşam standartları daha çok törpülendi.]

    Doç. Dr. Ümit Akçay
    İktisatçı
    23 Ocak 2017 Pazartesi

    YanıtlaSil
  27. Hocam faiz enflasyonun nedeni demişsnz yoksa ben mi yanlış anladım faiz enflasyonun sonucu değil mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Faizin enflasyonun nedeni olduğunu söylemeye başladığımızda... diye başlayan cümleyi kastediyorsanız orada bunun yanlış olduğunu anlatıyorum. Yani faiz enflasyonun sonucu.

      Sil
  28. Bu yazıyı bekliyordum teşekkürler :) Sondaki Çin Atasözünün bizdeki karşılığı 'Deli kuyuya 1 taş atmış 40 akıllı çıkaramamış' olsa gerek. Şu an ülkenin en büyük sorunu en derin kuyudan bile derin olan cehalet ve akıl tutulması ,net olarak buna inanıyorum. Yıllardır toplumda belli bir yeri olan insanlar bile resmen her dönemin insanı olmuşlar, yazık. Bunlara şahit oldukça yok yapısal reformlar yok adalet demokrasi falan hepsi kubbede hoş bir sada olarak kalacak maalesef görünen o..Konuya dönecek olursak şahsi olarak dolar/TL nin kısa zamanda önce 3,94 sonra da 4 seviyelerine bir atak yapacağını , bu sefer zamanında yalandan faiz arttırımı yapan merkezin politika faizinde en az 200 bp artış yapmak zorunda kalacağını düşünüyorum hocam. Sizin düşüncenizi merak ediyorum? Saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ulke cahilse siz nerede yetistiniz agacta mi?

      Sil
    2. Evet görünen odur.

      Adsız 16:45
      Cahil bir toplumdan iyi yetişmiş insanların çıkması her zaman mümkündür.

      Sil
    3. Hic olmazsa diplomasi sahte degil adsiz...

      Sil
    4. Adsız 16:45 senin gibi hissedebilmek için nekadar lazımsa vermeye razıyım. Ne güzel olur senin gibi huzur dolu yaşamak.

      Sil
  29. Hocam, Federer müthiş bir maç sonunda Nadal'ı 3-2 yendi. Maçı seyrettiniz mi? Kısa bir süre için de olsa bütün siyasi ve ekonomik riskleri unutturdular.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef ben izleyemedim. O sırada başka şeylerle meşguldüm. Ama kaçırdığıma üzüldüm doğrusu.

      Sil
    2. Hocam maç kadar Federer'in maçtan sonra seramoni'de söylediği "Eğer teniste beraberlik olsaydı bu maçta beraberliği kabul ederdim" sözü de çok güzeldi. Bizim ülkede "Ben, ben, ben" diyenler de umarım duyarlar bu güzel sözü....

      Sil
  30. Şu konulara dikkatinizi çekmek isterim.

    Diğer ikisi de önemli kuruluşlardır ama aralarında S&P'nin ağırlığı, şöhreti, raporlarının takibi daha yaygındır dünya genelinde.

    1998 = B (pozitif)
    1999 = B (pozitif)

    Bu iki yıl önemli. Niçin? Çünkü, 28 Şubat darbesiyle o dönemin hükümeti istifaya zorlandı, istifa etti. Fethullah Gülen cemaatinin elemanları, devletin bütün bünyesine ve tabii ki hem polis teşkilatına hem orduya daha hızlı ve daha çok sızmaya başladı. Bunların sonucunda, Türkiye'nin kredi notunu iyi gösterir oldu S&P.

    2010 = BB (pozitif)
    2011 = BB (pozitif)

    Bu iki yıl önemli. Niçin? Çünkü, Deniz Baykal, 'kaset kumpası'yla CHP yönetiminden uzaklaştırıldı. 'Ergenekon ve Balyoz kumpasları' sonucunda hukuksuz tutuklamalar artmaya başladı. Gazeteciler, birçok akademisyen, milletvekili hukuksuz şekilde hapse atılmaya başlandı. '2010 Anayasa referandumu' sürecinde Fethullah Gülen 'mezardakiler bile kalkıp bu referanduma evet diyebilmeli' gibi bir demeç verdi. Bunların sonucunda, Türkiye'nin kredi notunu iyi gösterir oldu S&P.

    Peki nihai sonuç ne? Şu: Türkiye'nin siyasi düzeni, dış odakların planları doğrultusunda devam ediyorsa, S&P (ve diğerleri) kredi notunu iyi gösteriyor. Eğer dış odakların planları doğrultusunda devam etmiyorsa, kötü gösteriyor.

    Son yıllarda, ülkemiz, kendi ayakları üzerinde durduğunu dünyaya hissettirmeye başladı. Fethullah Gülen cemaatinin elemanlarıyla 15 Temmuz 2016'da ülkemizi yeniden dizayn etmeye, boyun eğdirmeye çalıştılar, ama halkımız bütün bu planları, kumpasları suya düşürdü.

    (2012 Şubat MİT krizi, 2013 Mayıs-Haziran Gezi darbe girişimi, 17-25 Aralık 2013 darbe girişimi, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi...) Şimdi S&P (ve diğerleri) kasıtlı olarak yanlış kredi notları vererek, ülkemize ders vermeye yelteniyor, ama hüsrana uğrayacağının farkında değil...

    Bu veriler aklınızın bir köşesinde bulunsun Mahfi bey, yeni analizlerinizde kullanırsınız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hepsi bu soylediklerini cok iyi biliyor da, islerine gelmiyor. Bilimsel bulmuyorlar.

      Sil
    2. Haklısınız Adsız 16:47.

      12 Eylül 1980 öncesinde bu ülkeye neler yapıldıysa şimdi aynı taktik yeniden uygulamaya kondu, 2017 şartlarına güncellenerek.

      Mahfi Eğilmez ve onun gibi çoğu iktisatçı, yazdıklarımıza 'komplo teorisi bunlar' deyip geçiştiriyorlar. Aslında dış odakların ülkemize saldırdıklarını Mahfi Bey ve onun gibiler de görüyor ama nedense bundan hiç söz etmiyorlar.

      Acı olan da bu, susmaları...

      Sil
    3. Haklısınız Adsız 16.47

      12 Eylül 1980 öncesinde bu ülkeye neler yapıldıysa şimdi aynı taktik yeniden uygulamaya kondu, 2017 şartlarına güncellenerek.

      Mahfi Eğilmez ve onun gibi çoğu iktisatçı, yazdıklarımıza 'komplo teorisi bunlar' deyip geçiştiriyorlar. Aslında dış odakların ülkemize saldırdıklarını Mahfi Bey ve onun gibiler de görüyor ama nedense bundan hiç söz etmiyorlar.

      Acı olan da bu, susmaları...

      Sil
    4. Varsayalım ki bunlar kasıtlı olarak aleyhimize not veriyorlar. Varsayalım ki bütün dünya işini gücünü bırakmış bizim aleyhimizde kumpaslar kuruyor.
      Peki biz lehimize olan işleri yapıyor muyuz? Mesela bu saçma sapan para politikası uygulamasını doğru dürüst bir çerçeveye oturtmaya çalışıyor muyuz? Yıllardır yapmamız gereken yapısal reformları yapıyor muyuz? Asıl yanıtlanması gereken soru bu.

      Sil
    5. Mahfi Bey Varsayalım ki bunlar kasıtlı olarak aleyhimize not veriyorlar. Varsayalım ki bütün dünya işini gücünü bırakmış bizim aleyhimizde kumpaslar kuruyor, demişsiniz. Niçin 'varsayıyorsunuz'? Olan şeyleri 'varsaymak' bilimsel değil bildiğim kadarıyla, yanılıyor muyum?

      Haklısınız Adsız 16.47

      12 Eylül 1980 öncesinde bu ülkeye neler yapıldıysa şimdi aynı taktik yeniden uygulamaya kondu, 2017 şartlarına güncellenerek.

      Mahfi Eğilmez ve onun gibi çoğu iktisatçı, yazdıklarımıza 'komplo teorisi bunlar' deyip geçiştiriyorlar. Aslında dış odakların ülkemize saldırdıklarını Mahfi Bey ve onun gibiler de görüyor ama nedense bundan hiç söz etmiyorlar.

      Acı olan da bu, susmaları...

      Sil
    6. Mahfi Bey Varsayalım ki bunlar kasıtlı olarak aleyhimize not veriyorlar. Varsayalım ki bütün dünya işini gücünü bırakmış bizim aleyhimizde kumpaslar kuruyor, demişsiniz. Niçin 'varsayıyorsunuz'? Olan şeyleri 'varsaymak' bilimsel değil bildiğim kadarıyla, yanılıyor muyum?

      Haklısınız Adsız 16:47.

      12 Eylül 1980 öncesinde bu ülkeye neler yapıldıysa şimdi aynı taktik yeniden uygulamaya kondu, 2017 şartlarına güncellenerek.

      Mahfi Eğilmez ve onun gibi çoğu iktisatçı, yazdıklarımıza 'komplo teorisi bunlar' deyip geçiştiriyorlar. Aslında dış odakların ülkemize saldırdıklarını Mahfi Bey ve onun gibiler de görüyor ama nedense bundan hiç söz etmiyorlar.

      Acı olan da bu, susmaları...

      Sil
    7. Butun bunlari gecin, dunyada ugrasacak bir bu ulke mi kaldi. Kendi basarisizliklarimizi baskalarina mal etmeye calismayalim, biz ortaya bir sey cikartabildik mi ona bakalim. Isin dogrusu yedigimiz ekmegin bugdayini bile disaridan ithal ediyoruz, hala ne komplo teorisinden bahsedisiyorsunuz, tarim alanlarini verimli kullanmamizi da mi engelliyorlar? Hollanda 91 milyar dolar tarim urunu ihracati yapmis, biz hala makarna yiyelim, dis gucler diye kendimizi kandiralim...

      Sil
    8. @Adsız29 Ocak 2017 18:34 sende susma işte aşağıdaki gerçekleri anlat etrafına.
      Siyasetçiler, dövizde son dönemde yaşanan hızlı artışı sürekli olarak yabancıların kötü niyetine bağladılar. Ama bir hep duyduğumuz vardı ortada, bir de gördüğümüz... Gördüğümüz resmi rakamlardı, yabancıların Türkiye'deki varlıklarını satıp gidip gitmedikleriydi. Resmi rakamları da tabii ki devletin en önemli kurumlarının birinin, Merkez Bankası'nın verilerinden izliyorduk.

      Döviz kurundaki artışta yabancıların sanıldığı gibi bir etkisi yoktu, rakamlar bunu gösteriyordu çünkü. Kuru artıran başka bir kesimdi. Nitekim o kesimin kim olduğu hem Başbakan Yıldırım tarafından ifade edildi, hem de geçenlerde uygulamaya konulan bir kararla bir anlamda kabullenildi.

      Başbakan Yıldırım, dövizin döviz borçlusu Türk şirketlerinin talebi yüzünden arttığını söyledi. Geçtiğimiz günlerde yayınlanan KHK ile de kamuya olan döviz borçlarının 2 Ocak'taki kur üstünden ödenmesine olanak sağlandı. Böylece, borçlu şirketlerin, "kur daha da artmadan döviz almak yoluyla kurun daha da yükselmesine yol açmaları" önlenmek istendi.

      Tek başına bu karar bile, döviz kurlarını yükseltenlerin döviz borçlusu Türk şirketleri olduğunu ortaya koyuyor.

      Merkez Bankası'nın son yayımladığı verilere göre, yabancı yatırımcılar Türkiye'den döviz götürmek bir yana geçen hafta net 300 milyon dolarlık menkul kıymet alımı yaptılar. Yani yabancılar Türkiye'ye döviz getirdiler, döviz arzına katkıda bulundular.

      Ekonominin basit kuralları var. Bir tarafı zenginleştirirseniz, bir tarafı da yoksullaştırıyorsunuz demektir.

      Bir tarafın üstündeki yükleri alırsanız, bu yükü başka taraflara bindiriyorsunuz demektir.

      Kamu kesiminin döviz alacağının düşük kurdan tahsil edilmesi hükme bağlandı. Kamu bu uygulamadan zarar görmeyecek mi, görecek. Peki bu zarar kimden çıkacak?

      Döviz borcu olanların alacaklıları yalnızca kamu kesimi mi? Alacaklısı kamu olmayan diğer döviz borçluları ne yapacak? "Döviz kredileri Türk Lirası'na çevrilmeli" istekleri gelmeye başladı bile.

      Ama en başta kamuya karşı olan borçlar için bu kapı açılırsa, döviz borçlusu olan herkesin sıraya girmesi kaçınılmazdır. Ayrıca, başta da dediğimiz gibi, bu kapının her kur artışında aralanmak istenmesi de artık bundan sonra doğal karşılanmalıdır.

      Ya yurtdışına karşı ne olacak?

      Yurtiçinde kamuya olan borçlar için kur garantisi; tamam. Yurtiçinde özel sektöre olan borçlar için kur garantisi; olmaz. Ya yurtdışına olan net döviz borcu ne yapılacak. Reel sektörün 213 milyar dolar civarındaki bu borcu için de kamu destek mi verecek?

      Belki; ama nasıl? Ve bunun bedeli kime yüklenecek?

      Sil
    9. Peki biz bu durumdan imam hatiplerle,çocukların yoklamalarının yapıldığı namaz vakitleriylemi yoksa tüketip ithal ettiğimiz beyin terine ödediğimiz parayı kendi beyin terimizle mi halledip çıkacağız.Sakın yanlış anlamayın ben kimseyi namaz kılıyor veya imam hatipte okuyor diye kınamıyorum hatta bu gün İHLmezunu olduğu için binyıl sürecek denen dönemde Avusturya'da informatik okuyup TR'ye dönüşünde girişimçi olan bir mühendisi bile ayakta gıyabında alkışladım.

      Sil
    10. Kişilik psikolojisine göre insanları içsel ve dışsal kontrol merkezli diye iki sınıfa ayırabiliriz. Bir üçüncü grubu da “Uyanık kontrol merkezli” olarak tanımlayabiliriz. Bu kişiler başarılarını kendilerine, başarısızlıklarını dış faktörlere bağlarlar. Örneğin, uyanık kontrol merkezli öğrenci, başarılı ise şöyle der: “Bu dersten AA aldım”. Eğer sınavda başarısız ise “Hoca FF vermiş” der .

      Belki öğrencilik yıllarındaki uyanıklığı hoş görebilir, “Tipik öğrenci işte” deyip gülüp geçebiliriz. Bu davranış biçimi ileri yaşlarda da devam ederse, rahatsız edici olabilir. Örneğin aile yaşamında, “uyanık kontrol merkezli” kişinin imzası, doğru sonuçlanmış kararların altında hep vardır. Ama doğru sonuçlanmamış konularda ise hep dış çevre koşulları rol oynar. Eşi, bu duruma sevgi nedeniyle bir noktaya kadar katlanabilir, ama sonuna kadar katlanmayabilir.

      Bazı durumlarda, uyanık merkezli kişi zarar da verir. Örneğin, bu kişi bir spor takımı çalıştırıcısı olsun. Takımı yendiğinde, galibiyet hep onun stratejisi sonucudur. Ama takım yenilirse, nedeni , hakemdir; öz eleştiri yapıp, yanlışlarından öğrenmez. Bu durumdaki bir takım, küme düşmeye mahkumdur. Politikada ise uyanıklık, utanmazlığa kadar uzayabilir. Örneğin, dünyadaki genel durumun da bir sonucu olarak göstergeler olumlu ise, utanmaz merkezli politikacı tüm parsayı kendi toplar. Ama alınan kararlar sonucu ülke bir batağa saplanılırsa, neden hep dışardaki bir merkezdir. Utanmaz merkezli politikacıların ülkelerinin burnu bataktan çıkmaz.

      Sil
    11. Adsiz 20:48, doviz talebinin olusmasi baska bir sey, manipulasyon ile piyasanin dengesini bozmak baska bir sey. ABD bu sekilde borclanmaya devam edebildigi muddetce TL dolar karsisinda deger kaybetmeye devam edecektir.

      Simdi diyorsunuz ki 'verilere bakiyoruz'. Hangi reel sektorun saat 18:00'den sonra dolar ihtiyaci oluyor da piyasadan dolar cekiyor? Insanlarin mevduatlarini dovize cevirmeleri icin, net bir oyun var. Ki bunu da bir guzel yiyor Ataturk Milliyetcisi halkimiz. Lafa gelince, ulke elden gidiyor, sattilar, kiraladilar felan filan, ise gelince ulkeyi satin alanlarin ekmegine yag surmeyi iyi bilen, yabanci firmalar icin ve cikarlari icin calismakta hic bir sakinca gormeyen bi elit kesimimiz var. Yavas yavas degisecek insallah bu servet sahipleri de. Para gercekten ulkesini, topragini, milletini sevenlerin eline gececek.

      Bir de 'isi gucu biraktilar bizimle ugrasiyorlar' diyenlere, yahu bu eziklik nasil gececek? Turkiye gibi bir ekonomiyi birakabilirler mi saniyorsunuz? Neden S&P , kendisinden talep edilmedigi halde, bizi notluyor? Isi gucu yok mu baska acaba? Hayir kurumu mu? Turkiye ekonomisi 20 sene onceki cilizliginda degil. (Hos o zaman da kucuk degildi ama dumen baskasindaydi)

      Sil
    12. Adsız 21:42'ye katılıyorum ve ekliyorum.

      Türkiye'nin ekonomik yönden kalkınmasının önüne set çekmek için de, dış odaklar sürekli ataklar düzenliyor.

      Hani 'yapısal reformlar nerede?' diye sorup duranlar var ya, bu reformları ne zaman yapmaya niyetlensek daima önümüze ya terör saldırıları, ya darbe girişimleri, ya faizi silah gibi kullanma stratejileri, ya döviz kurlarında dalgalanma oluşturup piyasalarda güvensizlik yayma, ya kredi derecelendirme kuruluşlarından kasıtlı yanlış not oranları peş peşe geliyor.

      Şunu artık anlamalısınız, hukuk mekanizmasını düzeltseniz de, basın özgürlüğü alanında örnek gösterilen bir ülke de olsanız, eğitimde reform da yapsanız, uluslararası uzay istasyonuna astronot da gönderseniz, dış odaklar için bunların hiçbir önemi yok. Onların tek hedefi, ülkemizi sömürmek, siyasetimiz üzerinde tahakküm kurmak, ekonomik kriz başlatmak ve nihayetinde iç savaş çıkarmak.

      İlk önce dış odaklara karşı mücadele edip, onları yenmeliyiz. Ancak sonra kalkınmaya başlayabiliriz...

      Sil
  31. SP midir ne is se once amerika eyalet lerine baksin caloforniya ve diger eyaletlerin kamu iscilerine once acik olan maaslarini odesinler amerika ve avrupa ifllasin esiinde onlari cccq1 indirsin.
    Biz 15 temmuzdan daha yeni çıkarken, bu kurumlar eleele verip fırsattan istifade notumuzu düşürmüştü. Düşürmesi için de hiç bir sebep yoktu ekonomi iyiydi. Acaba kendileri 15 temmuzu yaşasalardı, tekrar ayağa kalkabilirler miydi. Hukumdarimiz "bunlara 3-5 kuruş ver istediğin notu al " demişti. yakında Suriyeyi yatırım yapılır ülke ilan ederlerse şaşırmamak lazım Türkiye zaten bu kuruluşun değerlendirmelerine önem vermiyor.Bizim icin viz gelir tiris gider. Ekonomiye notu millet verir. Bunlar resmen Ekonomi teröristleri

    Siz ne diyorsunuz Hocam,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence de millet vermeli. ekonomiye, bilime eğitime herşeye notu millet vermeli. Ama kitap okuma oranı ortalama 10 yılda bir kitap olan millet değil de başka bi millet verse daha iyi olur kanısındayım.

      Sil
    2. Hukumdariniz kim? Saltanat yillar once kaldirilmadi mi?

      Sil
    3. Hocam'ı bilmem ama ben herkesi terörist ilan eden anlayışınızı çok ilginç buluyorum. Bu kuruluşlar ülke notumuzu yatırım yapılabilir seviyeye çıkarttıklarında da onları terörist olarak görüyor muydunuz?
      Muhalifleri, HDP'yi, yazarları, gazetecileri, akademisyenleri, solcuları, dövizi olanları, not veren kuruluşları, AB'yi, ABD'yi herkesi terörist ilan ettiniz? Milletten de oy istiyorsunuz.
      Tamam size oy verelim.
      Oy alıp ne yapacaksınız; etrafınız teröristlerle çevrili. Herkese savaş mı ilan edeceksiniz.

      Sil
    4. Haklısınız. Herkes yanlış biz doğruyuz. Ama sonuç niye böyle? Onu çözemiyorum.

      Sil
    5. oyun var oyun . oy vermeyip de ne yapacaksiniz. Istikrar icin oy evet demelisiniz.

      Sil
    6. Onlar 15 temmuzu yaşamazlar.Çünkü kandırıldık ayağını onların kitleleri yutmaz.

      Sil
    7. Adsız29 Ocak 2017 18:01
      Ekonomide notu millet verir. Bankacilar finansorler notcular degil.
      Bu millet sabirlidir bu millet bunlara oyle bir not verecek ki. Cunku bunlar bu milletin ahini aldi. Fakir fukeranin garip gurebanin bedduasini aldi. Yargisiz infazla millete ceza kesti. Ulkemizde huzur birakmadilar korku iklimine meydan verdi bu notcular bu lobiciler. Evet evet oy oy sandik diyerek bunlara cezayi kesecez nasipse.

      Sil
    8. Adsiz 15:57 millet ekonomiye a notu verse nolur, vermese nolur. Dolar 3.8tl olmus, once bir dusun bunun ulkeye ve sana etkisi nedir diye..

      Sil
  32. HOCAM, Türkiye'deki ekonomik boyut ve verimliliğine bakıldığında daha iyi bir kredi notlarını hak ederken, politik ve demokratik istikrarın istenilen düzeyde olmaması, kurlardaki aşırı hareketlilik, TCMB etki altında bırakılması gibi bir çok sayabileceğim nedenlerden dolayı Türkiye'nin kredi notunu olumsuz etkilemektedir.Her dönem her yıl hep aynı senaryolar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Herkes hak ettiği notu alır.

      Sil
    2. E Hocam iki önceki blogda ben Size bunların yaptığı Don Quijote işi demiştim.Niye inanmıyorlar bana?Sakalmı bırakmam lazım?Saygılar...

      Sil
  33. Numan Kurtulmuş açıklama yapmış; evrim teorisi 'eskimiş çürümüş bir teoridir' demiş.
    Biz bu kafayla mevcut notları bile koruyamayız.

    YanıtlaSil
  34. Sevgili Hocam,

    Türkiye'deki temel sorunun güven sorunu olduğunu düşünüyorum, çevremdeki yükseklisans mezunu kişiler bile bankadaki paralarını çekip nakitte ve altında kalmayı düşünüyorlar. Sorum Türkiye'de geçmişte bankalara güvenin sarsıldığı herhangi bir dönem olmuşmudur?

    Bir de ABD bankalarının Türk bankalarına akreditif açmadığı bilgisi var, doğrumudur?

    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 2001 krizinde böyle bir güven kaybı yaşanmıştı.
      ABD bankaları ile ilgili konuda bilgim yok. Pek sanmıyorum böyle olduğunu.

      Sil
  35. Hocam ozelistirme icin ne dusunuyorsunuz iyi bir zaman mi bakiyorum devlet fabriklarinda 5 adamlik isi 10 adamla yapiyorlar karsiligi olmayan bu farki hepimiz oduyoruz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özelleştirme teorik olarak doğru ama ne yazık ki bizdeki uygulaması başarısız.

      Sil
    2. Adsız 16:44 Siz herhalde zamanda yolculuk yapıyorsunuz.Hangi zamandan yazıyorsunuz? Sizin yazınıza benzer yazılar en son sekiz on yıl önce görülüyordu. Bizim olduğumuz zaman diliminde durum şöyle: Satılabilecek her şey satıldı. Özelleştirilebilecek pek bir şey kalmadı. Geçen gün,bu nedenle Özelleştirme İdaresi'nin kaldırılacağından söz ediliyordu.

      Sil
  36. Bütün 'taraftarlık müptelalıklarını' bir kenara koyarak düşünmek zorundayız.

    İster bir başka ülkenin hükümet yetkilisi olsun, ister kredi derecelendirme kuruluşları olsun: Türkiye'nin bozulmakta olan bir ülke olduğu, görüntüsünü daima yayıyorlar.

    Ülkemizin ekonomi dinamikleri durağanlaştı, yapısal reformları yapmıyoruz, ülkenin siyasi gündemi kısırlaştı, her gün her saniye hep aynı konuları döndüre döndüre konuşmaya, hiçbir sonuca ulaşmadan birbirimizle tartışmaya devam ediyoruz.

    Türkiye'yi inceleyen kurumlar ise, ülkenin bu kısır döngüden çıkması için hedeflerine Recep Tayyip Erdoğan'ı koymuş durumda. Eğer Recep Tayyip Erdoğan giderse, Türkiye'nin yeniden normal haline yavaş yavaş geleceği algısı bütün dünyada yayılıyor.

    'Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı' gibi bir şey türetildi, 'cambaza bakın, Türkiye'yi ne hale getirdi' misali sürekli dış basında gündemde tutuluyor.

    Peki nereye kadar böyle gidebilir?

    Kısır döngü devamlı mı olacak?

    Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığıyla hedefledikleri ne?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki benim moralim niye bozuk,ekonomik durumu cebimde ve ticari faaliyetlerden anlıyorum,birikimim ($)niçin bankada tutmak istemiyorum,ziyaretine gittiğim her dostum niçin mali yönden isyan ettiğinde ben lafın borç istenme kısmına geldiğinde sıvışıyorum?Bunları kim yapıyor?Yabancılarsa beni yönetenler bu durumu niye engellemiyorlar?Belki böylesi daha iyi diye düşünüyor olabilirlermi?DENİZE DÜŞEN YILANA SARILIR (KOCAMAN NOKTA)

      Sil
    2. Sn CB'na karşı TC vatandaşlarında bir düşmanlık yoktur zannediyorum.Sorun Sn CB bana %50 yeter deyip geri kalan %50 ile alakadar olmamasıdır.O ilgilenilmeyen %50 bu ülkeyi TC yapan kitledir.Bakiye %50 ise bastırılmış mütedeyyinlerden,çoğunluğu eskilerde borç paraya ulaşamayan ,eğitimsizlikten dolayı verimsiz ,fakat artık aldıkları borçlardan geleceğini ipotek altına aldırmış bulunan gene bizim halkımızdır.Ve Sn RTE bu durumdan gayet iyi istifade etmektedir.Düşmanlık üretilmektedir ve algı yönetimi ile pekiştirilmek istenmektedir.Ayrıca eşine güvenmediği için evin tapusunu hanımının üzerine yapmayan kesim nasıl olurda herşeyin tapusunu bir İsme yapar?!ABES ve AKILDIŞI

      Sil
  37. Türkiye'ye karşı bir öfke biriktiriliyor dış ülkelerde. Ve bu öfkenin kaynağı olarak Recep Tayyip Erdoğan'ı gösteriyorlar.

    Galiba Türkiye'ye yönelik yeni operasyon hazırlığı içindeler. Hem ekonomik hem siyasi hem terör sarmalıyla kuşatma altındayız.

    Nereye gidiyoruz? Ülkemizde savaş çıkarmaya çalışıyor olabilirler mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada kritik soru şudur: Biz yaptıklarımızla bu düşmanlıkların alt yapısını oluşturuyor olabilir miyiz?

      Sil
  38. Merkez bankasının böyle dolambaçlı yollara girmesinin nedeni eğer hükümetse bu yanlış politikanın sonucunda onlar da zarar görmeyecek mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru olduğunu düşünüyorsa bu dediğiniz sonucu görmesi mümkün olmaz. Yazımın sonundaki ifade bunun için zaten.

      Sil
    2. Insanlar acliktan sokaga dokulurse, hirsizliklar gasplar dahada artarsa, sirketler hizla kapanip issizlik %20 lere dogru gitmeye baslarsa hukumetin genede bu zarari gormemesi mumkun olabilirmi? Referanduma kadar tum zamlari ve iflaslari buzdolabinda tutmaya gayret ediyorlar. Ama sonunda tutamayacaklar. O zaman ne olucak Mahfi bey?

      Sil
    3. O zaman krizin adı konmuş olacak.

      Sil
  39. TÜİK durumdan vazife çıkarıp yepyeni bir seriyle GSYH’mızı 700 milyar Dolardan tekrar 860 milyara çıkaramaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O zaman tahmin ediyorum kur daha da yükselir.

      Sil
  40. Mahfi hocam, Fitch'i beklerken S&P erken davranıp not açıkladı.
    -S&P nin not açıklaması bekleniyor muydu? Nerden icap etti not açıklaması?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beklenmiyordu ama MB'nin attığı adımların yanlışlığını görünce kararını öne çekmiş olabilir. Sonuçta onların da bu notlara bakarak hareket eden müşterileri var.

      Sil
    2. Moody's ne zaman açıklayacak yeni bir not?

      Sil
  41. Mahfi Bey,

    Federer-Nadal finalini izleyebildiniz mi? Federer 18. Grand Slam'ini 36 yaşında kazandı. Görüşünüz nedir acaba?

    YanıtlaSil
  42. Hocam,
    Kredi derecelendirme kuruluşlarının notlarına bakıldığında metod farklılıkları var, hem de ülkeleri birbiriyle karşılaştırmakta zorluk yaşanıyor.Gelişmiş yada gelişmekte olan ülkelerin ortalama CDS'i ile bir ülkenin CDS'i üzerinden beta katsayısı hesaplamak mümkün olabilir mi? Bu bize hem risk hem de volatile hakkında bilgi verirken, sürekli hesaplanacağı için ani not değişimleriyle karşılaşmamayı da getirecek. Üstelik genel küresel durumla ülke durumunu karşılaştırdığı için daha adil ve güvenilir sonuçlar verebilir.Bu konuyu yorumlarmısınız.
    Selamlar,
    Özcan ŞAHİN

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben her ikisine de bakıyorum. Yani hem kredi notu hem de CDS. Aslında CDS daha güncel ve objektif.

      Sil
    2. Ülke beta katsayısı hesaplamanın CDS'in bir referans ortalama CDS ile mukayesesi kötüleşme yada iyileşmenin sadece bizde olup, olmadığını da görmeye yarar diye düşünüyorum . Örneğin bizim CDS'imiz değişmedi, ama diğer ülkelerin CDS'leri düştü. Riskimiz değişmemesine rağmen farkın(beta kat.) artması konjonktürü iyi kullanamadığımızı göstermesi gibi.

      Sil
  43. Hocam meksika nin notu da dustu mu ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Meksika MB bizimki gibi işler yapmadı henüz.

      Sil
    2. Italya'nin notunda da fark yok. MB'si olmadigindandir. 550 yillik bankasina devlet el koyuyor. Hala ekonomisi saglam temellerde. Anayasa teklifinden hayir cikmis, hukumet kurulamiyor, ama siyasi belirsizlik yok. Bilimsel analizleri mukemmel bu kuruluslarin. Adamlarin notu inse, batacaklar, bizim gibi her sey oldugu gibi devam etmeyecek, cunku ekonomi yonetimi beceriksiz ya, devletin dogru duzgun borcu yok. Ama biz 'borcumuzu odeyemeyebiliriz'. Sanki borcu MB oduyor.

      Ama Italya'nin notunu iflaslarina bir kac ay kalana kadar indirirler mi? Bence zor, Yunanistan'inkini indirdiler mi?

      Sil
    3. Adsız 21:52 Haddini bilmek diye bir şey vardır! İtalya ve benzeri gelişmiş ülkelerle boy ölçüşmeye kalkışmak da işte o şeyin tam tersidir.

      Sil
  44. Hocam para arzının artması ilk elde yerli paranın değerini düşürür mü teorik olarak? Yoksa önce faiz oranını mı düşürür?

    YanıtlaSil
  45. Valla bize bisey olmaz hocam o kadar yazdiniz cizdiniz bisey olmadi. Tamam siyaset kotu kabul de ekonomi makro acidan bakildiginda cok kotu degil

    Cari acigimiz dusuk hatta bu ilk yarida keskin dusecek bence hukumetin bazi korumaci politikaariyla gumruk vergilerini arttirmasiyla ciddi daralacagini dusunuyorum.
    Butcemis parmak isirtan cinsten
    Enflasyonumuz o kadar develuasyona ragmen 8-9 bandinda ki biraz yukselse olsa olsa 11-12 bandi sikinti yaratmaz yaratsa bile faydasi dokunur buyuk capli issizlige engel olur enflasyonun yukselmesi katalizor gorevi gorur kisaca enflasyon konusunda sikinti yok!

    YanıtlaSil
  46. Hocam dolasimda olan tl ve dolar miktarlari biliniyor mu? Biliniyorsa gecmis krizlere gore daha iyi veya daha kotu oldgumuz soylenebilir mi?
    Tesekkurler saygilar

    YanıtlaSil
  47. Hocam isin mantigini anlamak icin tersten bir soru soracagim:

    Verdigniz link'teki notlara gore Balkan ulkeleri ve Portekiz Turkiye gibi ya da daha kotu, Ispanya ve Italya ise cok az daha iyi. Hadi Turkiye'nin bir suru problemi var su an, goreceli olarak siyaseten stabil olan bu ulkelerin skoru niye dusuk? Diger bir deyisle, hangi faktorler Turkiye'nin lehine ki su anki politik problemlerimize ragmen bu ulkelerle ayni ligde kalabiliyoruz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oralarda bankacılık sektörü ve krediler sıkıntılı.

      Sil
  48. Hocam,sizce şuan Türkiyede ki ekonomik durum kriz mi yoksa duragan olarak mı adlandırmak daha dogru ?

    YanıtlaSil
  49. Mahfi hocam pazar akşamı vaktiniz olursa, şu yazıyı okumadan yatmayın lütfen.

    ‘Homo Sapiens’in yazarı Yuval Noah Harari: ‘Gereksizler’ diye yeni bir sınıf doğuyor. (28 Ocak 2017)

    http://www.diken.com.tr/homo-sapiensin-yazari-harari-gereksizler-diye-yeni-bir-sinif-doguyor/

    YanıtlaSil
  50. Yerli ucagini yapmis ucurmus bir millet olarak Biz kendi not kurulusumuzu kuramaz miyiz. Bu kurulus varlik fonumuzla beslenebilir pek tabiki. Boylelikle bizde yerli milli bir kurulus kurariz. Sonucta ucak yapan ucuran bir millet niye bu notcularin insafina kaliyor. bizde not kurulusu kuralim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kalkamiyor cunku motoru yok. benim maket ucaktan farksiz yani.

      Sil
  51. Bir şirketin Bist'te değer kaybetmesi hangi yollardan reel faaliyeti üzerinde olumsuz etki yaratıyor ?Mekanizmadan bahsedebilir misiniz?


    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  52. MErhaba Hocam,
    Anayasa değişikliği ile ülkemiz Kuzey Kore gibi bir yer olacak.
    Bu "gelişmenin" iktisadi karşılığı kumanda ekonomisine geçiş olabilir mi?
    Hukuk devleti ilkesi ile iktisadi krizlerin sıklığı arasında hiç bağ yok mudur? Bunu en demokratik ülkelerinde krizlere girebildiğini varsayarak yanıtlayabilir misiniz.
    Her seferinde teşekkür etsem de tüm yazılarınız için sağolun.

    YanıtlaSil
  53. http://www.birgun.net/haber-detay/imf-bilgi-cok-fikir-karmakarisik-niyet-kotu-81029.html
    Hocam Korkut Hoca'nın ifade ettiği gibi ikircikli bir durum Türkiye için de uygulanmış olabilir mi? Elbette Türkiye olarak bizim ekonomik ve siyasal yanlışlarımız var fakat ben dışsal bir etki olması açısından söylüyorum. Zira 21 Aralık 1881'de imza edilen Muharrem Kararnamesi ile kurulan Kamu Borçları İdaresi de dışsal bir etkiyle gelmişti. Gelin görün ki onu imzalayan padişahı da bizim muhafazakâr arkadaşlar eşi bulunmaz bir hükümdar telakki edip hiçbir devletin ona müdahale edemeyeceğini sanıyorlar. Devletin tüm malî sistemini bir konsorsiyuma verdikten sonra korunacak ne kalabilir ki ülkede?

    YanıtlaSil
  54. Erkin Şahinöz genç birisi. Bilemiyorum yaşını ama sizin evladınız olabilecek kadar bir yaşı vardır muhtemelen.

    Erkin Bey, şu anda orta-yaşı adım adım geçiyor. Hem kendi kariyerine, hem ailesine bakmakla yükümlü. Para kazanmak zorunda, bu nedenle, televizyonda söyledikleri, gazetede yazdıkları, twitter'da yazdıkları suya-sabuna dokunmayan, hükümetle pek ters düşmeyen ekonomi analizleri. Erkin Bey hükümetin tarafında değil ama sırf ailesinin mali geleceğini garanti altında tutmak için hükümetin söylemleri dışına çıkmadan hareket ediyor, oto-sansür uyguluyor.

    Siz Mahfi Bey, siz emeklisiniz. Çocuk yetiştirme derdiniz yok. Kamu kurumunda veya özel sektörde yükümlülüğünüz yok. Hükümetin ekonomiyle ilgili söylemlerine karşı tespitlerinizi cesurca dile getirebilirsiniz, getiriyorsunuz da.

    Sizin gibi parasal yönden sıkıntı çekme yaşını tamamlamış bir iktisatçının söylemleri ile, parasal yönden güçlü kalmak zorunda olan ve bu nedenle hükümetle ters düşmemeye özen gösteren Erkin Bey gibi iktisatçıların söylemleri hep aynı olamaz.

    Farkı şimdi daha net anladınız mı Mahfi Bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eğer bulabilirseniz 1989 ve 1990 yıllarına ait gazetelerin ekonomi sayfalarını bir tarayın. Ben o zaman Hazine Müsteşar Yardımcısıydım yani fiilen kamu görevindeydim ve hükümetin bu tür uygulamalarını en ağır şekilde eleştiriyordum.
      Bir bakın o gazetelere ondan sonra fark var mı yok mu bir daha karar verin. Eğer o gazeteler bulamazsanız benim 2002'de yılın kitabı olmuş Light Günlük diye bir kitabım vardır. Bunları orada anlattım. Remzi'den e-kitap versiyonunu bulabilirseniz. Onu bir okuyun. Bakalım ben emekli olduğum için mi böyle yazıyorum.

      Sil
  55. mahfi hocam umarım yazılarınızın arkası hiç kesilmez.

    YanıtlaSil
  56. Hocam önceden hiç bir bildirimde bulunmadan Fitch ile neredeyse aynı zamanda gelen S&P notu beni düşündürdü doğrusu. Siz ne dersiniz bu konuda?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi de biz ne yaptık bu arada? Durumu düzeltecek şeyler mi yaptık yoksa bozacak şeyler mi? Eğer bu kısmı sizi Fitch ve S&P nin yaptıkları kadar düşündürtmüyorsa zaten olay bitmiş demektir.

      Sil
  57. Hocam TCMB örtülü olarak faizi artırınca bankalar niye kendi arasında daha ucuz faizden borçlanmıyor.Tamam Türkiyede böyle bir gelenek yok ama bankaların fonlama maliyeti artıyor. Bankalar niye rasyonel düşünüp kendi aralarında borçlanmıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalar vatandaştan yüzde 11 ile borçlanırken birbirlerine niye yüzde 9 ile borç verip zarar etsinler.

      Sil
  58. Sayın Hocam,Yazılarını Link olarak paylaşıyorum.Bir sakıncası varmı?

    YanıtlaSil
  59. Bizim neden kendi kredi derecelendirme kuruluşumuz yok?
    Neden dışarıdan not ithal ediyoruz?
    Biz de kendi kredi derecelendirme kuruluşumuzu kuralım;adı da
    15 Temmuz Şehitler Demokrasi Ratings olsun bize hep 5 verir notumuza eğer düşük not verirse kayyum atarız
    ne dersiniz Mahfi Bey?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de onu diyorum sabahtan beri kendi kurulusumuzu kurmamiz artik yeri ve zamani geldi
      White Justice Poors Ratings WJP

      Sil
    2. Emrah bey, bir de kendi FED'imizi kurup dolar basmaya başlarsak tadından yenmez :)) Bizi çekemeyenler görürler o zaman el mi yaman, bey mi yaman.....

      Sil
    3. Zurnanin son deligi olarak kim takar senin kredi derecelendirme kurulusunu? Mutlaka manipulasyon vardir derler zaten ki olmamasi mumkun degildir.

      Sil
    4. Aynen adsız 22:54,euro ve sterlin de basmak lazım hatta yuan;ülkenin ismini de KALPAZANİSTAN koyalım hahah :D
      arkadaş ne ironi yapmışım bee
      bakıp bakıp gülüyorum
      inşallah Mahfi Bey kızmamıştır :)

      Sil
    5. Kötü yönetiliyoruz. Neden kendi kredi kuruluşumuzu kurup kendimize AAA notu vermiyoruz? Yoksa o zaman bizi daha çok kıskanırlar diye mi korkuyoruz? Bizi kıskanan bizden beter olsun.

      Sil
  60. Hocam yazınız çok bilinçlendirici. Çok sağolun. Bu yazı ışığında üç beş kuruş parası olan biz garibanlar artan paramızı ne yapalım? Dolar çok hareketli, euro belirsiz. altın yine güvenilir liman mı?

    YanıtlaSil
  61. Hayal ettigim Turkiye

    issizlik %3
    Enflasyon %2
    1 Euro= 1Lira
    Cari acik gsmh orani +%3
    Butce gsmh orani %+1
    Kredi yatirim kurulus notlari AAA
    Kisibasina gelir 30bindolar
    gini katsayisi 0.30
    Asgari ucret 1000lira
    IMF borcu 0
    Merkez bankasi politika faizi %2.25
    10 yillik Devlet tahvil faizi ve piyasa faizi %2.5
    yillik buyume orani % 4.5

    hayal mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gostergeler cok iyi ya

      Sil
    2. İnsafsız bir hayal:Kişi basına gelir 30 bin dolar; Asgari ücret 1000 lira. Beterin beteri varmış.

      Ne diyeyim? Böyle hayali olana Allah fırsat vermesin.

      Sil
  62. Hocam merhaba;
    Yeni yazınız için teşekkürler , konut piyasası bu aralar çok gündemde, bu konuda yazı yazmayı düşünüyor musunuz?
    Şu günlerde 240 ay vade konuşuluyor, mevcut faiz oranlari uzerinden oluşacak faiz yükü bu vadede çok fazla olacaktır.
    Satışlara olumlu etki yapacağını ve konut fiyatlarında artış etkisi yapacağını düşünüyor musunuz?
    Saygılar

    tt

    YanıtlaSil
  63. Bu kredi kuruluslarinin tarafsiz olduguna inaniyormusunuz ,acaba ekonomoiye hic mi siyaset karistirmiyorlar, su anda yunanistan ve ispanya issizlik oranlarindan dolayi reseyon degil depresyonda olduklar tanimi yapiliyor bunu soyleyenler nobel odulu kazanmis kisiler ve notlari bizimkinden yuksek ve hata kazakistan gibi idare bicimine degiiyecem siz daha iyi bilirsiniz ordaki demokrasiyi ve bizden daha yuksek nota sahipler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konu sadece ekonomi değil.

      Sil
    2. Konu yalnızca ekonomi değil ama, ekonomi de yeterince kötü.

      Büyüme düşük ve daha da düşüyor. Olan düşük büyüme de, üretimden değil tüketimden kaynaklanan sağlıksız, sürdürülemez bir büyüme.

      Enflasyon yüksek ve daha da yükseliyor.

      İşsizlik yüksek ve daha da yükseliyor.

      Cari açık yüksek ve yükselen petrol fiyatları, gerileyen ihracat, düşen turizm gelirleri nedeniyle daha da yükselebilir.

      TL sürekli olarak ve hızla değer kaybediyor.

      Kamu borcu, özel sektör borcu, hane halkı borcu artıyor.

      Pek övünülen bütçe dengesi de, TL nin sürekli değer kaybetmesiyle piyasada oluşabilecek bir yıkımı önlemek için art arda açıklanan sübvansiyonlarla ve artan savaş harcamalarıyla bozulma yolunda.

      Konu yalnızca ekonomi değil ama, ekonomi de bu durumda.


      Sil
  64. Ortadogu da bizden daha yuksek kredi notuna sahip ulkeler var mi , bu ayni kredi derecelendirme kuruluslari tarafindan ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam Saygilar,

      Korfez ulkelerinin kredi notlari bizden daha iyi. Qatar, Suudi Arabistan, Birlesik Arab Emirlikleri..

      Sil
  65. Sayın Hocam merhabalar.Bu değerli yazılarınız için ilk önce size çok teşekkür ediyorum. Çok şey öğreniyorum sizden. Yaklaşık 3 yıldır takip ediyorum sizi. Yazılarınız her zaman e-maili me gelirdi 4 kayıtlı mailim var son 1 aydır yazılarınız gelmiyor . Saygılar sunuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim.
      Maalesef google'da zaman zaman sorun oluyor. Benim elimden bir şey gelmiyor.

      Sil
  66. Hocam değerli görüsleriniz icin öncelikle tesekkur ederim.Diyelim ki Mb avrupa da olaganustu bizde gittikce olagan olan GLP uygulamasina son verse, bunun yerine polikita faizini hur bir sekilde tam bagimsiz artirsa referandumdan hayir ciksa yine de bu kroniklesmis cari acik ve issizlikle kur normale döner mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Referandumu bilemem ama diğerleri yapılsa ciddi bir normale dönüş olabilir. Referandumdan evet de çıksa hayır da çıksa siyasal istikrarın sağlanması mümkün olmayacak gibi görünüyor.

      Sil
  67. Doların yasaklanması söz konusu olabilirmi bu şekilde elinde doları olanlar cezalandirabilirmi. .kanunen veya ekonomik olarak mumkunmu hocam..öyle bir karar alınırsa ülkeye zararı olurmu..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle bir karar alınmaz alınırsa 1980 öncesinde dönmüş oluruz. Küresel sistemin geçerli olduğu bu dönemde bu karar alınmaz.

      Sil
  68. Hocam, döviz kurlarının anlık değişimlerini takip edebiliyoruz. Peki bunun oluşumu ve bu kadar hızlı bir şekilde önümüzde olması nasıl oluyor. Hangi kaynaktan bu değerler geliyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dünya piyasalarında sürekli alış veriş var. Oradan.

      Sil
  69. Sayın Hocam, Ekonomide Analiz kitabınız elimde. Ekonomide insanın insanla, doğayla, toplumla ve mal, hizmetle ilişkisi ayrımları yaparken aslında yine bir modelleme yapmış olmaz mıyız? Saygılar

    YanıtlaSil
  70. Son iki 2 senede Türkiye'nin toplam dış borç stoku artarken kısa vadeli dış borç stokunda belirgin bir azalma var. Bunun nedeni nedir? Ülkeye gelen fonlarda azalma olmasının bir payı var mıdır?
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cari açık düşüyor ve sıcak para girişi azalıyor.

      Sil
  71. Karlofçadan beri ilk kez toprak genişletiyoruz. Denizin altından yollar, köprüler yaptık. Muasır medeniyetler seviyesine gelmemizi çekemiyorlar. İşte bütün sebep bu.

    YanıtlaSil
  72. Adsız 08:57 ne içiyorsan bana da ondan :))

    YanıtlaSil
  73. hocam selamlar.
    yazılarınız için minnettarım. izninizle bir sorum var.
    özel sektörün döviz borcunun ne kadarının hedge edildiğine dair bir veri var mıdır? yoksa, sizin bir tahmininiz var mı? sanırım finansal kesimin döviz borcu mevzuat gereği hedge edilmek zorundaymış?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı