İşsizlik Artıyor
İşsizlik
İstihdam anketinin uygulandığı gün
ve önceki hafta içinde kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak
hiç bir işte çalışmamış kişilerden son 4 hafta içinde iş arama kanallarını
kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda bulunan 15 ve daha
yukarı yaştaki kişiler işsiz sayılıyor. İşsiz sayısının toplam işgücüne
bölünmesiyle de işsizlik oranı bulunuyor.
Türkiye’de işsizlik oranı yıllar
itibariyle artıyor. Bunu bir tabloda gösterelim (kaynak: IMF, WEO Database,
April 2016.)
Yıllar
|
İşsizlik (%)
|
Yıllar
|
İşsizlik (%)
|
Yıllar
|
İşsizlik (%)
|
Yıllar
|
İşsizlik (%)
|
1980
|
7,2
|
1990
|
8,0
|
2000
|
5,6
|
2010
|
11,1
|
1981
|
7,2
|
1991
|
8,2
|
2001
|
7,2
|
2011
|
9,1
|
1982
|
7,6
|
1992
|
8,5
|
2002
|
9,0
|
2012
|
8,4
|
1983
|
7,5
|
1993
|
8,9
|
2003
|
9,1
|
2013
|
9,0
|
1984
|
7,4
|
1994
|
8,6
|
2004
|
8,9
|
2014
|
9,9
|
1985
|
6,9
|
1995
|
7,6
|
2005
|
9,5
|
2015
|
10,3
|
1986
|
7,7
|
1996
|
6,6
|
2006
|
9,0
|
2016
|
10,7
|
1987
|
8,1
|
1997
|
6,8
|
2007
|
9,2
|
2016 Kasım
|
12,1
|
1988
|
8,7
|
1998
|
5,9
|
2008
|
10,0
|
||
1989
|
8,6
|
1999
|
6,6
|
2009
|
13,0
|
||
ORT
|
7,7
|
7,6
|
9,1
|
9,8
|
Onar yıllık ortalamalarla (son
dönem 6 yıllık) bakıldığında (tablonun son sırası) işsizlik oranının artış
eğiliminde olduğu açık biçimde görülebiliyor. Bunu grafikle de gösterebiliriz.
İşsizliğin Ayrıntıları
Kasım 2016 itibariyle işsizlik oranı yüzde 12,1, tarım
dışı işsizlik oranı da yüzde 14,3 olarak açıklandı. Buradan giderek bir tablo
çıkaralım.
2015 Kasım
|
2016 Kasım
|
Değişim (%)
|
|
Nüfus
|
78.741,10
|
79.814,90
|
1,36
|
Çalışma Çağındaki Nüfus (15 + Yaş)
|
58.215
|
59.069
|
1,5
|
Toplam Nüfustaki Payı (%)
|
73,9
|
74,0
|
-1,2
|
İşgücü
|
29.801
|
30.781
|
3,3
|
Çalışma Çağındaki Nüfustaki Payı (%)
|
51,2
|
52,1
|
1,8
|
İstihdam Edilenler
|
26.676
|
27.067
|
1,5
|
Çalışma Çağındaki Nüfustaki Payı (%)
|
45,8
|
45,8
|
0,0
|
İşsiz
|
3.125
|
3.715
|
18,9
|
İşsizlik Oranı (%) (İşsizler / İşgücü
|
10,5
|
12,1
|
15,1
|
İşgücüne Dahil Olmayanlar
|
28.414
|
28.288
|
-0,4
|
Toplam Nüfustaki Payı (%)
|
36,5
|
35,4
|
-3,0
|
Genç Nüfus (15 – 24 yaş arası) İşsizlik
Oranı
|
19,1
|
22,6
|
18,3
|
Tabloya göre 2015 Kasım
ayından 2016 Kasım ayına kadar geçen sürede: (1) Nüfus yüzde 2,7 oranında
artmış. (2) Çalışma çağındaki nüfus yüzde 1,5 artmış. (3) İşgücündeki artış hem
nüfus artışı hem de çalışma çağındaki nüfustaki artıştan daha yüksek oranda gerçekleşmiş
(yüzde 3,3.) (4) İstihdam edilenlerin sayısındaki artış işgücündeki artışın
yarısından az olmuş. (5) İstihdamdaki artış, işgücündeki artışın gerisinde
kalınca işsizlik oranı yüksek bir artış göstermiş (yüzde 15,1.) (6) Genç
nüfusta da ciddi bir artış (yüzde 18,3) yaşanmış.
Özetle söylemek gerekirse;
Türkiye, son bir yılda işgücü artışı kadar istihdam artışı sağlayamamış ve
dolayısıyla işsiz oranının ciddi biçimde artmasına engel olamamıştır.
Gerçek İşsizlik Oranı
Buraya kadar TÜİK verilerini ve
tanımlarını esas alarak işsizlik oranı hesaplamasını ortaya koyduk. Yine TÜİK
verilerinin ayrıntılarına baktığımızda Kasım 2016 itibariyle işsiz sayısının
3.715 bin kişi olmasının yanı sıra 2.286 bin kişinin iş aramadığı halde
çalışmaya hazır olduğunu görüyoruz. Bir başka ifadeyle bu 2.286 bin kişi iş
aramıyor görünse de işsizler arasında yer alıyor. Bu durumda işsizlerin sayısı
(3.715 bin + 2.286 bin =) 6.001 bine yükseliyor. Söz konusu miktarı işgücüne de eklememiz gerekiyor, bu durumda işgücü de (30.781 bin + 2.286 bin =) 33.067 bine yükseliyor.
Bu yeni verilere göre gerçek işsizlik oranını şöyle hesaplamak mümkün:
Gerçek İşsizlik Oranı =
[(İşsizler + İş Aramadığı Halde Çalışmaya Hazır Olanlar)] / (İşgücü) x 100
Gerçek İşsizlik Oranı = (6.001
bin / 33.067 bin) x 100 = 18,1
Bu durumda Türkiye’nin görünür
işsizlik oranı yüzde 12,1 olduğu halde gerçek işsizlik oranı yüzde 18,1 olarak
ortaya çıkıyor.
İşsizlikteki Artışın
Nedenleri
Aşağıdaki grafik 2000 yılından
bu yana yıllık işsizlik oranları (lacivert eğri, sağ eksen) ile büyüme
oranlarını (kırmızı eğri, sol eksen) bir arada göstermektedir.
Grafiğe baktığımızda büyüme
oranlarındaki gerilemeye işsizlik oranlarındaki artışın eşlik ettiğini görebiliyoruz.
2012’den itibaren büyüme oranında yaşanan düşüş eğilimi peşi sıra işsizlikte
artışı da sürüklemiş bulunuyor.
İşsizlik oranını 2000’ler öncesindeki yüzde 7 – 8 ortalamasına düşürebilmek
için Türkiye’nin geçici önlemler yerine büyümeyi artırmaya odaklanması
gerekiyor. Bunun da yolu sanayi büyümesini yeniden rayına
sokabilmektir. Türkiye, son yıllarda sanayi büyümesine yönelmek yerine inşaatla
büyüme gibi istihdam yaratmayan bir büyüme yoluna girdi. Bu yoldan çıkarak
yeniden istihdam yaratan bir büyüme modeline geçmek ise sanıldığı kadar kolay
değil. Bunun ne kadar zor olduğunu daha önce benzer şekilde inşaatla büyüme
modelini denemiş olan ABD ve AB ülkelerinden görebiliyoruz. Bu ülkeler, bu yolda yürümenin yanlışlığını görerek farklı bir yola geçmekle uğraşıyorlar. Biz ise hala inşaatla büyüme yolunda
devam edebilmeye yönelik önlemler peşinde koşuyoruz.
Ek:
İstihdam edilenler: İşbaşında
olanlar ve işbaşında olmayanlar grubuna dâhil olan kurumsal olmayan çalışma
çağındaki nüfus, istihdam edilen nüfustur. İşbaşında olanlar: Ücretli, maaşlı,
yevmiyeli, kendi hesabına, işveren ya da ücretsiz aile işçisi olarak referans
dönemi içinde en az bir saat bir iktisadi faaliyette bulunan kişilerdir.
İşbaşında olmayanlar: İşi ile bağlantısı devam ettiği halde, referans haftası
içinde çeşitli nedenlerle işinin başında olmayan kendi hesabına ve işverenler
istihdamda kabul edilmektedir. Ücretli ve maaşlı çalışan ve çeşitli nedenlerle
referans döneminde işlerinin başında bulunmayan fertler; ancak maaş veya
ücretlerinin en az yarısını almaya devam ediyorlarsa istihdamda kabul
edilmektedir. Üretici kooperatifi üyeleri ile mesleki bilgilerini artırmak
amacıyla belirli bir menfaat (ayni ya da nakdi gelir, sosyal güvence, yol
parası, cep harçlığı vb.) karşılığında çalışanlar (çırak, stajyer vb.)
istihdamda kabul edilmektedirler.
İşgücüne dahil olmayanlar:
(1) Çeşitli nedenlerle bir iş aramayan, ancak 2 hafta içinde işbaşı yapmaya
hazır olduğunu belirtenler. (2) Mevsimlik çalışması nedeniyle iş aramayanlar. (3)
Kendi evinde ev işleriyle meşgul olması nedeniyle iş aramayanlar. (4) Bir
öğrenim kurumuna devam etmesi nedeniyle iş aramayanlar. (5) Bir sosyal güvenlik
kuruluşundan emekli olduğu için iş aramayanlar. (6) Bedensel özür, hastalık
veya yaşlılık nedeniyle iş aramayanlar. (7) Ailevi ve kişisel nedenler ve bunun
dışındaki diğer nedenler ile iş aramayanlar.
günaydın,
YanıtlaSilbu konuda yazmanızı bekledim, elinize sağlık.
üretim istihdam bölüşüm
hepsinde sınıfta kaldık
işsizlikteki artış trendinin devam etmesini bekliyor musunuz ? bu genç işsizlik rakamları yunanistanda vardı ve ülke adına büyük sıkıntı oluşturmuştu.
genç işsiz özelinde karşılaştırmalı bir yazı talep etmek umarım saygısızlık olmaz.
saygılarımla.
Teşekkür ederim.
Silİşsizliğin azalmasının koşulları belli. Onları yerine getiremezsek azaltamayız. Hatta artar da. Geçici önlemlerle bir miktar azaltsak da yine artar.
Eğitimi de unutmayalım; gençlerimiz maalesef gerekli donanımdan hiç olmadığı kadar uzak. Çok çalışmak istemiyor (ama az maaş ama çok maaş alsın pek fark etmiyor, belli bir miktardan daha fazla çalışmak istemiyor), ayaratıcılığı yok ancak hep "sanatsal-yaratıcılık" gerektiren işler de çalışmak istiyor, yeterli bilgisi yok bilmediğinin farkında değil, farkında olan da öğrenmeye istekli değil, öğrenmeye istekli olan da öğrenmeyi bilmiyor... sorun büyük yani 3-5 yılda hallolacak gibi değil.
SilGençlerin iş bulabilmesi için yeni şirketler kurulup yeni iş imkanları açılması gerekli. İşte bu şirketleri kuracak doktorda,mühendiste,teknikerde,mimarda,uzmanda sermaye yok. Türkiyede sermaye arsa toprak zengini belli kesimde, onlarda sadece inşaat ve emlak yatırımı biliyorlar.
Silişsizlik sorunu yanında konuşulması gereken, fakat hiç konuşulmayan 2 konu daha var bence. birincisi, halihazırda çalışanların özlük haklarının yetersizliği. çalışan kesimin büyük çoğunluğu çok düşün maaş ve kötü şartlarda çalışıyor. asgari ücretin az üstünde maaşlara çalışan mühendislik mezunları var. ikinci konu ise gizli işsizliktir, ihtiyaç olmadığı halde işsizliği düşürmek için istihdam edilen devlet memurları, çalışabilecek durumda olmasına rağmen hesaplama metodu yüzünden işsiz kabul edilmeyen kişiler(örnek, üniversite mezunu ev kadınları), çalışmak istediği halde iş bulamadığı için yüksek lisans yapan kişiler, askerlik görevini yapan kişiler hiç hesaba katılmıyorlar. Ülke olarak, katma değer yaratan ufak bir kesimin sırtına binmiş durumdayız. Sorun şu ki, bu kesim artık bu ülkeyi taşıyamayacak hale geliyor.
YanıtlaSilBöyle ciddi bir deprem tehlikesinin,riskli bina stoğunun ve konut açığının bulunduğu ülkede inşaat yatırımları mutlaka olacak. Diğer yatırımlar buna paralel ilerlemek durumunda. Buradaki esas sorun inşaat yatırımlarının hedef kitleye yönelik olmaması.
YanıtlaSilEvet Emre Bey, çocuklarınız ve torunlarınız, içinde sadece insanların barındığı bitmiş konutlara giderek oaralarda çalışır ve geçimlerini sağlarlar.::((
SilElinize sağlık hocam. İşsizliğin çözümü bulundu, keşke onu da ekleseydiniz. Her işletme/firma bir işsiz alsa işsizlik ortadan kalkacak :). İyi günler dilerim.
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilBu tür zorlama, geçici önlemlerle işsizlik sorunu çözülemez.
paramız bittiğinde para basalım o zaman😀 kapitalist sistemin icerisinde uretimini arttırmadan işçi sayısını arttıracağı açıklayanlar kardan farklı menfaat elde etmek istemektedir.Rasyonel olmayan işçi sayısi ile çalışmakta ayrı sıkıntılar yaratabilir.
Silİşletme ve firmaları işci almağa zorlamak yanlıştır, işe alınan kalifiye eleman değilse kısa müddette işten çıkaracaktır.Eleman sayısını artırmak iş standardını ve kaliteyi neğetif etkiler.
SilBen bir insaat muhendisi olarak sanayi yi de gecip yazilim konusunda bir seyler yapmamiz faydamiza olacagini dusunuyorum. Belgelerimizi isverene gonderirken kullandigimiz Avusturalyali kucuk bir yazilim firmasina dunyanin parasini oduyoruz. Beton dokerek para kazanilmiyor.
YanıtlaSilBurcu hanim, bahsettiginiz yazilim firmasinin ve programin adi neydi acaba ?
SilHerşeyden önce insanların kafasında yüksek katma değerli , dış pazar payı olan , geniş kitleye yaygınlaşabilecek ve tekrarlayayn üretim modellerine geçilmesi fikri oluşturulmalı. Eğitim şart...
SilNicin Beton dokerek para kazanilmiyor. Belki beton dokenler fabrika yapimi yapiyor belki bir sanayi tesisi belki de bir cevreye duyarli ekolojik konutlar yapiyor
SilTurkiye hep boyle amaci malum belirli bir kesimin 'sununla para kazanilmiyor', 'para su sektorlerde' laflarinin ciddiye alinmasi, ya da aldirilmasi ile kontrolu elinde olan bir ton sektoru kaybetti. Tarim'i begenmeyip, ciftciyi, 'dagdaki' cobani asagilayip, oyunu onlarla bir gormeyenler, ulkede tarim sektoru olunce, simdi ornek gosterdikleri Avrupa'da bir cok ulke tarimsal uretim ile ticari dengesini denklestirigini gosterince yuzleri de kizarmaz. Gene akil vermeye devam ederler.
SilSimdi de 'parayi betona gomme' cikardilar. Propaganda gucune imrenmemek elde degil. Akli olan sorar, ev vardi da yeni ev mi yapiyorlar? Yol vardi da yeni yol mu yapiyorlar? Simdiye kadar niye yapilmamis? Ama yok bilimsel dusununce bu sorular sorulmuyor, sorgulanamiyor. Ne sorgulanmasi gerekirse o sorgulaniyor.
16.58 api bunlar hem dis guclerin isi. Dis gucler emrediyor biz bilimsel olarak sorgulayamiyoruz
SilBrütalizme bi göz atın Burcu hanım..
SilBetonun kokusu yeter be..
Siz gomun beyefendiler/hanimefendiler o zaman paranizi. ne diyebilirim ki paranizin hesabini yapmak isim degil.cok bilimsel dusunmek istiyorsaniz yazilim firmalarinin cirolarina ve calistirdiklari kisi sayisina bakiniz lutfen.ayrica elma satilarak para kazanilmiyor deseydim tum elma agaclarini kesin demek istedigimi mi anlardiniz acaba. elma agacinin yanina portakal da dikelim demek istiyorum.cok ilginc cevaplar gercekten..
SilTarım sektöründe mühendisim. Tarımda çalışan sayısı çok fazla Türkiye'de gelişmiş ülkelerde %4 civarındadır. Örnek olarak Türkiye'de bir üretici 20 dönümde üretiğini 1000 dönümde üreten dünyadaki çifçilerle yarışıyor. onlarda mazot ucuz destek fazla bizde mazot pahalı iş gücü ucuz. Tarım sektöründe olmayan bilmez ama ciddi olarak piyasada ürün fiyatlamasında sıkıntı var 7 lira civarı gelen ilaç 45 tl civarına satılıyor.Sebebi ise bayiler söze dayalı hasata vadeli alıyor ödemeyenler geri dönmeyenler oluyor batan bayiler oluyor. Risk arttığı ve devlet güvencesi olmadığında haliyle firmalarda risk payından dolayı zamlama yapılıyor. Örnek İspanya'da üretici bankada düşük faizli kredi alıyor banka denetliyor gereken ilaçlar doğrumu kullanılmış mı ve üretici bayilere peşin vermiş oluyor dolaysıyla kimsenin kimsede vadeli söze dayalı riski olmuyor. Fiyatları daha uygun oluyor. En önemlisi topraksız tarım ve robotlaşma çalışmaları var japonyada (http://spread.co.jp/en/) görüleceği üzere artık iş gücü önemi arazi iklim önemi kalkıyor. Bu durumda üretici işi zor diyecem ama imkansıza doğru gidiyor. Gübre,tohum ve enerji fiyatları tarım ürününün fiyatlarını belirleyecek. Topraklarımızın iyi olması iklimimiz iyi olması fark etmiyecek.
SilDip not: Ayrıca geçen yaz yenilen sebze meyvelerin ilaçları ve gübreleri Türkiye'de dolar 2.70-2.80(dönemine göre değişiyor.) bandında fiyatlandı. Bu sene 3.70-3.90 dan fiyatlandı. şirketler ise ilaçlarda %11-%20 zam yaptı. Yıllık büyüme hedeflerini bırakıp bu sene küçülmeye gittiler.Seneye dolar kurundan dolayı bir zam daha yapılıp dengelecekler.
Hocam her zaman dediğimiz gibi önce doğru tanı yapmak lazım 2001 krizinde bile bu kadar işsizlik artmamısken halen bir kriz yok deniliyor yakında bunada yeni bi işsizlik tanımı bulduk demesinler bir bakmısız bir gecede bu sorunu da çözeriz :)
YanıtlaSil:-)
SilMahfi Hocam,
YanıtlaSilBenim blog sitemde isthidam ile ilgili iki yazı yazdım. Birincisnde aylık İşkur verilerini inceledim ve bu ayki istihdam verilerini tahmin ettim. Linkleri aşağıdadır.
Ben revize edilmiş TUİK istihdam verilerine göre 2009 yılı aylık ortalama işsizlik oranını %14 hesapladım.
1) https://medium.com/@ekonomikveriler/t%C3%BCrki%CC%87ye-i%CC%87sti%CC%87hdam-veri%CC%87leri%CC%87-b2ef620a78a2#.pw3fceofu
2) https://medium.com/@ekonomikveriler/i%CC%87%C5%9Fkur-i%CC%87%C5%9Fsi%CC%87zli%CC%87k-veri%CC%87leri%CC%87-18168ade7e40#.6z0g5dlyd
Hocam,İşsizlik oranı hesabındaki son 3 ay,son 4 hafta mı oldu ? Öyle olduysa bu işsizlik oranını daha düşük çıkmasını sağlar mı ?
YanıtlaSilAynen öyle oldu ve daha düşük çıkmasına neden oluyor.
Silinşaat sektörünün istihdam yaratmadaki payı hizmet ve sanayi sektöründen sonra 3. sırada diye biliyorum...inşaat sektörü iş imkanı yaratmıyor, ama çok güzel rant yaratıyor...
YanıtlaSilistihdam yaratan sektörler de havadan öyle ciddi rantlar yaratmıyorlar...yatırım, altyapı, strateji istiyorlar...uzun vadeli düşünmeyi gerektiriyorlar...bu da birilerinin işine gelmiyor...çünkü ranttan gelecek maddi kaynağa hemen ihtiyaç var...
Öncelikle Teşekkürler Hocam.
YanıtlaSilYapılacaklar aslında görünmezden geliniyor:
1. Yapısal Reformları hayata geçirerek bu reformlardan EĞİTİM sistemimizdeki düzeni revize ederek analitik düşünce temelli bir yapısal sistem değişikliğine geçmek,
2. Bunun sonucunda bilimsel temelli yaklaşımla uluslararası arenada ihraç edebileceğimiz katma değeri yüksek ürünler üretmek,
3. Ve sonuç olarak, sanayideki artan verimlilikle birlikte işsizlik sorunumuzda kalmayacaktır.
Bu maddelerin hayata geçirilmesi elbette ileriye yönelik uzun vadede gerçekleşecek olgulardır.
Hepsi doğru.
SilMahfi bey, Bloomberght sitesinde yer alan haberde "Özel sektörün yurt dışından sağladığı toplam kredi borcu kasım sonu itibarıyla kalan vadeye göre incelendiğinde, bir yıl içinde gerçekleştirilecek olan anapara geri ödemelerinin toplamı 69,5 milyar dolar oldu." şeklinde bir cümle var. Bunu nasıl yorumlarsınız?
YanıtlaSilLink:
http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1973705-ozel-sektorun-kisa-vadeli-dis-borcu-kasimda-164-milyar-dolar-oldu
Haziran sonuna kadar stres ve kurlarda sert dalgalanmalar devam edecek. Ocakta 6 milyar $ olan özel sektör borç ödemesi Şubatta 4.2 milyara düşünce kur nispeten sakinleşti. Ama sıkı durun Martta 7 , Nisanda 6, Mayısta 9.3 ve kalan aylarda 3 ile 6 milyar dolar arası aylık dış borç ödemeleri var. Yani 2017 zor bir yıl...
SilBu veriler TCMB sitesinde var.
SilHocam Katar'dan gelecek (Gelmesi umulan) 100 milyar dolar sayesinde ekonomi dar boğazdan kurtulabilir mi? Hay Allah'ım ne günlere kaldık, dilenmeye de başladık sonunda:(
YanıtlaSilKatardan öyle bi para gelmez. Sen katarlı olsan verirmisin, verirsende neyin karşılığı olarak verirsin. Onlar en sağlamı olan abd yatırım bankalarına yatırım yaparlar.
SilEvet Karadenizde petrol, akdenizde doğalgaz bulunmuş..duymadınız mı? Her gelen bir gün gider.. Yapısal reformlarrrrrrr...
Siltaşıma suyla değirmen dönmez
SilNe diyeyim, bir zamanlar IMF idi şimdi Katar oldu.
SilKatara borcumuz kalmadi sifirladik
SilHocam merhaba,
YanıtlaSilİşgücüne dahil olmayanlar bana biraz geniş geliyor. Bu kısım tüm dünyada aynı şekilde mi hesaplanır? Hesaplama yöntemimiz bilimsel midir?
Teşekkürler
ILO standartları esas alınıyor.
SilYazınız ıçın teşekkürler. Mahfi Bey sosyal bilimlerde yöntem için kitap tavsiye edebilir misiniz?
YanıtlaSilhttp://www.idefix.com/Kitap/Sosyal-Bilimlerde-Arastirma-Yontemi/Orhan-Turkdogan/Egitim-Basvuru/Egitim/urunno=0000000540010?gclid=Cj0KEQiA25rFBRC8rfyX1vjeg7YBEiQAFIb3bx8LBm3VYVEG-FsbpK5nADPKmNvH_4Wn8aOwVQ1epE4aAoMu8P8HAQ
SilChurchill'in bir sözü vardır: "ABD her zaman en doğruyu yapar, ama tüm yanlışları denedikten sonra". Biz de küçük Amerika olduğumuz için bu yöntemi deniyoruz herhalde. İnşaat ile büyümeye çalışmak, ulaşımın ve yönetimin güç olduğu devasa şehir hastaneleri kurmak, Katar'da v.s.'deki varlık fonlarını görüp özenerek olmayan cari fazla, bütçe fazlası yerine evdeki gümüşleri rehin vererek varlık fonu oluşturmak, doğayı perişan etmek uğruna verimsiz HES'ler, doğru düzgün fizibilitesi yapılmamış, ülkenin geleceğini rehin alan müşteri garantili devasa projeler yapmak falan gibi. Neyse, 2030-2040'larda belki biz de bu gidişin gidiş olmadığını görüp doğruya döneriz.
YanıtlaSilHocam öncelikle objektif durum tespitiniz yine harika teşekkürler . . .
YanıtlaSilBu ülke üretmediği, katma değer yaratamadığı sürece bu oran daha yüksek seviyelere çıkmaya mahkumdur. Ekonomiyi uzun vadeli değil geçici olarak belli bir seviyeye getiren inşaat gibi sektörlere bel bağlandığı sürece sadece kötü son ertelenmiş olmaktadır. Sistem tökezlediği anda domino etkisi yaparak tüm sektörleri dolayısıyla ekonomiyi ve işsizliği direkt etkileyecektir.
Kısa süre içerisinde mezun olacak üniversite mezunu gençlerin de bu hesaba katılacağını düşünürsek işsizlik sorununun ne kadar ciddi boyutlara ulaşacağını öngörmek için alim olmaya gerek olmadığını düşünüyorum. İstihdam artmıyor ancak her geçen gün iş gücü artıyor, tabi burada diğer ülkelerden gelip kayıtsız bir şekilde çalışan yabancı uyruklu kişileri de işin içine katmak lazım. Ülke insanımız iş bulamazken onlar kayıtsız ve ucuz maliyetle istihdam edilmekteler.
Hocam Varlık Fonuyla ilgili yetkililer net bir açıklama yapmayıp, detaylı bilgi vermediler, bilgi kirliliği ve popülist beyanlar mevcut. Varlık Fonuyla ilgili yazınızı merakla bekliyorum.
Çok teşekkür ederim.
SilVarlık Fonu konusunda yazım var (blogda mevcut.) Uygulamaya bakıp yeniden yazacağım ileride.
Maalesef artık insanların toplu bir sekilde çalıştırıldığı insani işgücüne muhtaç sanayi girişimleri de Türkiye'yi rekabet edebilir pozisyona getiremeyecek yakın gelecekte. Otomasyon gerekiyor, bunun nasıl yapılacağını ve ekonomik sonuçlarıyla nasıl başa çıkacağımızı ya bizim öğrenmemiz gerekir ya da yine ithal edeceğiz. Milletin robotlu fabrikaları başlarındaki bir kaç mühendis usta ile günlük binlerce üretim yaparken bizim insan üretimi, kusurlu, az miktarda üretebildiğimiz malların rekabet etmesi imkansız olacak. Yani yakında bildiğimiz anlamdaki sanayi de kurtaramayacak bizim gibi ülkeleri. Yeni bir devrimi kaçırıyoruz, yine.
YanıtlaSilHocam şu konuyada değinmek gerek: Yaratılan istihdamın kalitesi.
YanıtlaSilMaalesef son on yılda yaratılan isrihdam hizmetler sektörü ağırlıklı. Buda sürdürülebilirliği azaltıyor.
Hocam,
YanıtlaSiliki sorum var;
İlki, Cumhurbaşkanı sürekli en az 3 çocuk diyor, sizce ülkenin sağlık büyüme ivmesi yakalamadan bu şekilde nüfus artışına gitmesi tehlikeli değil mi?
İkincisi, bir ülkenin ekonomisinin iyi olması için hedef alınacak temel parametreler sadece işsizlik ve enflasyon mu?
Son derecede yanlış bir yönlendirme olduğu kanısındayım.
SilBüyüme de var.
geçen gün forexle ilgili yazınızla ilgili yorumum sonrası yazdıgınız alaysı cevaba üzüldügümü söyleyerek başlıyorum.burda herhangi bir arkadaş dalga geçse ,alay etse inanın koymazdı.ama siz yazdınız.üzüldüm açıkcası.kaldıki aynı konuyla ilgili yaşar erdinç beyde yazı yazdı ve forex sin kumar oldugunu ve uzak durulması gerektigini belirtti.bundan böyle ne artık yazınızı okumayı nede yorum yazmayı düşünmüyorum. elveda.birde vaktiniz olursa yaşar erdinç beyin forex le ilgili yazısını okurmusunuz lütfen.herkese iyi günler.çokta tın okumassanız okumayın diyebilirsiniz,oda sizin takdiriniz.
YanıtlaSilŞükrü bey benim size yazdığım cevapta alay kastım kesinlikle yoktu. Ben Türk insanının borsadaki yaklaşımıyla, forexdeki yaklaşımı ve hatta iddaa daki yaklaşımı arasında temel bir fark görmüyorum. Elbette bunlar arasında fark var. Ama Türk insanı genel olarak bunların hepsine tüyo, duyum, arkadaş tavsiyesi gibi teşviklerle giriyor. Kastettiğim oydu.
SilSizinle alay etme gibi bir niyetim asla yoktu. Yazılarımı bundan sonra okuyup okumamak kararı elbette ki size ait ama eğer sizi kıracak veya üzecek bir yanlış anlamaya yol açtıysam özür dilerim. Böyle bir niyetim kesinlikle yoktu.
Şükrü bey, lütfen alınganlık yapmayın. Mahfi hocamız herkese en naif haliyle yaklaşırken sizinle neden dalga geçsin? Hocaya kızılmaz, heleki böyle şahsi zamanından fedakarlık yapan bir hocaya asla küsülmez.
SilŞükrü bey sizinde bu blogdaki yorumlarınıza pek katılmasamda çoğunu okuyup takip ediyorum.
Lütfen alınganlık yapmayın. Hoca özür dilemiş sizde özür dileyin konu kapansın. Her şey güzele bağlansın.
#hayırlı güzel günler dilerim
katılıyorum
Silbana öyle geldi ama demekki yanlış anlamışız.kusura bakmayın
Silİş çok hocam ama para yok.
YanıtlaSilhiç bu açıdan düşünmemişlerdir, bu kadar açık anlatıma gerek var mıydı, yok bunuda bastırmak isterler yok kabul ederler..
YanıtlaSil20 yıldır okuyorum büyük hata yapmışım, keşke dostlarla daha çok zaman geçirip badi salonlarına gitseymişim de da geleceğe yatırım yapsaymışım. Malum, bu ülkede inşaat işçisi olmak daha çok değer görüyor genç işsizlikten de anlaşılacağı üzere. Reis saolsun.
YanıtlaSilSayın Mahfi Eğilmez,
YanıtlaSilTürkiye'de büyüme ile istihdam ve işsizlik arasındaki etkileşim veya etkileşimsizliği tartışan şu makaleye göz atmak ister misiniz?
https://www.academia.edu/1304511/T%C3%BCrkiye_Ekonomisinin_Y%C3%BCksek_B%C3%BCy%C3%BCme_Evresinde_%C4%B0stihdam_ve_%C4%B0%C5%9Fsizlik
90'li yillarda issizlik orani azalmis, demek ki ekonomi yonetimi cok iyiydi. O donemdeki ekonomik basarilar... neyse. 20%'lerde reel faizin verildigi yuksek faiz dusuk kur politikasinin uygulandigi donemde (2002-2010), bu politikanin uretimi baltaladigi dolayisiyla issizligi nasil arttirdigi da goruluyor.
YanıtlaSil90li yillarda reel faiz 2002-2007 gorece dusuktu. Ancak 90li yillarda ozelinde 95-2000 arasinda Turkiyede yuksek enflasyona bagli olarak Philips egrisinin kurama gore etkin isledigi bir donemdi. Belki de boyle uzun sure philips egrisinin isledigi donem Dunya iktisad tarihinde cok nadirdir gorulen bir olgudur. Ayni yillar 2000li yiullara gore Tarim sektorunde istihdam edilenlerin oransal olarak yogun oldugu bu vesile ile tarimsal buyuklugun issizligi emdigi sakladigi donemdir. Ayni yillar Turkiyenin imalat sanayinde urettigi uretirken hem ic piyasaya hem de dis piyasaya sattigi dis konjokturun bizim lehimize oldugu en azindan Cin banglades ya da polonya macaristan bulgaristan romanya gibi rakiplerin esamesinin okunmadigi yillardir.
SilBu vesile ile issizligin dusuk omasi o yillarda ben bu nedenlere bagliyorum
Hocam büyümenin artması ithalatı artırır peki ithalatın artması büyümeyi artırır mı?
YanıtlaSilEğer ithal ettiğimiz şeyler sermaye malı, ara malı gibi üretimde kullandığımız mallarsa artırır.
SilHocam merhaba. Anlamadığım birşey var. Iş adamlarının ileriye dönük iyimser bekleyişlerinin olması ve teknolojik değişimler yatırımları artırır. Is eğrisi sağa kayar. Buraya kadar sorun yok. Ama toplumun tasarruf eğiliminin artması Is eğrisini sola kaydırır yazıyor kitabımda. Sonuçta tasarrufların artması da yatırımları artırır diye düşünüyorum hocam neden Is eğrisini sola kaydırıyor? Teşekkür ederim hocam şimdiden
YanıtlaSilTasarruf dediğimiz şey tüketimden çekilen miktardır. Tüketim azalırsa üretim düşer üretim azalırsa büyüme ve dolayısıyla gelir düşer. O nedenle eğri sola kayar. Ama bu tasarruflar yatırıma dönüşürse o zaman da eğrisi sağa kayarak geliri artırır.
SilHocam sınırlı sermaye hareketliliği ve esnek döviz kuru sisteminde lm eğrisinin eğimi bp eğrisinden büyükse hem maliye hem para politikası etkin oluyor ama lm eğrisinin eğimi bp nin eğiminden küçükse yine her ikisi etkindir yazıyor. Bu nasıl oluyor hocam o zaman eğimle bi ilgisi olmayabilir mi?
YanıtlaSilBunu anlatmak biraz uzun yer tutar buraya sığmaz.
SilHocam rica etsem bir yazınızda buna değinebilir misiniz? Yorumlarıma da hep cevap yazıyorsunuz çok teşekkür ederim :)
SilRantiyeci memlekete göre oldukça düşük işşizlik rakamları ileride %30 lar civarı beklenebilir.
YanıtlaSilİNŞAAT VE TURİZM SEKTÖRÜ İLE KALKINAN ÜLKELER VAR MI Kİ? NEDENSE BİZ HEP BUNLARIN PEŞİNDE KOŞTUK; DAHA DOĞRUSU KOŞTURULDUK.
YanıtlaSilMahfi bey yanlış mı hatırlıyorum emin olamadım, önceki yorumlarınızdan birinde şu hayatta en çok hayranı olduğunuz 5 şeyi yazmıştınız, şunlardı galiba:
YanıtlaSil1. İnsanlık
2. Çocuklarınız ve eşiniz
3. Vatanınız
4. Mesleğiniz
5. Roger Waters
Size müjdeli bir haber: Roger Waters, 25 yıl aradan sonra ilk albümünü çıkarıyor "Is This the Life We Really Want?"
İşte tadımlık bir bölüm
https://www.youtube.com/watch?v=nTZTaeJ3Ndo
Mayıs 2017'de...
Ben böyle bir şey yazdığımı hatırlamıyorum.
Silİşsizliği yaratan sektörlere bakmak lazım.
YanıtlaSil1-Turizm - 2016 daki Rus turist sayısındaki düşüş bu sektördeki istihdamın azalmasına ancak kasım hatta aralık ayında başladı. Yılsonuna kadar ciddi bir işten çıkarma olmadı. Bunda Rusya ile yapılan barışın etkisi, herşey iyiye gidebilir gibi bir psikoloji yarattı. Fakat terör saldırıları özellikle Reina saldırısı son noktayı koydu. Yalnızca Rus turist değil tüm Avrupa turist sayısında, 2017 için çok büyük bir dip olacağına işaret eden veriler var. Geçen sene 10 milyar $ kaybettik. Bu sene 15 bile olabilir. Bu veriler neticesinde çok fazla sayıda otel ve turistik dükkan ya kapandı yada tatile girdi. Bu Ocak 2017de hız kazanarak eleman çıkarmalara sebep oldu. Yukardaki işsizlik oranı asıl ocak ayı işsizliği açıklandığında felaketi gösterecek.
2- Bildiğimiz ekonomik sebeplerle çok sayıda fabrika kapandı. Bir emlak şirketinin yöneticisi 2 gün önce televizyonda şöyle dedi. ''Geçen sene kiralık veya satılık bir fabrika ilanına günde 5 telefon alırdık. Bu sene aynı fabrikaya fiyat çok daha düşük olmasına rağmen ayda sace 2 telefon alabiliyoruz. Oda daha çok bilgi almak için.'' Ara malla ürün oluşturmaya çalışan topla sanayimiz artık tekerlekli sandalyededir. Sanayide çok fazla işten çıkarma var. Otomativi hariç tutuyorum.
3-İnşaat sektörü. Türkiyenin lokomotif sektörü. Yıllardır işsizliğin fırlamasına bir nebzede olsa katkı verdi bu sektör. Ama artık inşaat yok. Saış yok çünkü. Herkez kendi evinin veya işyerinin sokağındaki kiralık/satılık ilanlarının geçen sene bu ayına göre karşılaştırsa durumu net biçimde görebilir. Beyoğlu, bağdat caddesi Kapalıçarşı bile bitti. Kentsel dönüşüm tıkandı. %30TL bazında ucuzlukğa ilave olarak %30 dolar artışı gayrimenkulleri yabancılar gözünde %60 ucuz hale getirdi. Onlar tabii bir miktar alım yapsalarda (ötv/KDV indirimde var ayrıca) bu satışlar okyanusta damla kadar oluyor. Dolayısı ile çok büyük işten çıkarmalar devam ediyor. hatta bazı büyük firmalar iflaın eşiğinde.
Birkaç ay sonra şubat-mart 2017 işsizlik sonuçları açıklandığında oranın %16-17 bandında olduğunu göreceğiz. Birde iş bulmaktan ümidini kesmiş olan yüzbinler var. Onlarıda ekleyebilsek 20yi geçecektir. Genç arkadaşların ise bu dönemde iş bulmaları zor. Çünkü 20-25 yıl tecrübeli elemanlar bile işsiz kalmamak için 2-3 sene tecrübeli eleman maaşına razılar. Bu sonuca birde enflasyon yüzünden artan fiyatları düşünün. Eğer bu ülkede sosyal patlama olmuyorsa buda herhalde gelenek göreneklerimizden gelen asil davranış yüzündendir. Fakat derinlerde çok büyük bir dip dalgasının oluştuğuda unutulmamalıdır. Ve biz hala referandum veya erken seçim belirsizliklerini arttırarak devam ediyoruz. Ev yanıyor farkında değiliz. Yada farkındayız ama umursamıyoruz. Anadoluda bir laf vardır. ''Du bakalem ne olcek''
mahfi bey yalnız bir şeyi unutmuşsunuz sanki. khk bahanesiyle, üniversitelerden atılan akademisyenler, okullardan atılan öğretmenler de çığ gibi büyüyor!
YanıtlaSilhükümet, fetö'nün pkk'nın kıyısından köşesinden geçmeyenleri de, sırf muhalif görüşleri nedeniyle parazit olmasın diye kapı dışarı ediyor!
ne olacak bu insanlara?
akademisyenler pazarda kuru kayısı, limon, çorap, kağıt mendil, maydanoz mu satacak bu vakitten sonra?
Bunu asla unutmuş değilim.
SilMahfi bey,
YanıtlaSil2017 için çok karamsar olduğunuzu ve tahminlerinizi açıklamayacağınızı söylemiştiniz defalarca. Ama doların yönünün hep yukarı olacağını da belirtmiştiniz. Bugün aynı noktadamısınız hala? Yoksa tahminlerinizde revizyon var mı?
Doların yönünün hep yukarı olacağını söylemedim. Doların geçen yıldaki gibi inişli çıkışlı olacağını ama genel eğiliminin yukarı doğru olacağını söyledim. Bunu söylediğimde USD/TL kuru 3.40'lardaydı. Bugün 3,67'deyiz.
SilHocam ben okulu 2 sene once bitirdim kpss a dan 90 aldim hala kpss ye çalışıyorum. Maliye Bakanlığı tek bir sınav bile açmadi. Ben işsiz degilsem kim issiz . Biz İİBF illerin sesini duyurursaniz çok seviniriz
YanıtlaSilÖzel sektöre yönelmenizi öneririm.
Silhocam özel sektörde iibf mezunlarına ne yazık ki lise mezunu muamelesi yapılıyor o kadar düşük ücretler sunuluyor ki duysanız dudağınız uçuklar.haliyle tek umudumuz kpss kalıyor ama malum onda da mülakat adını verdikleri bir referans(!) sistemi getirdiler. i.ü ingilizce işletme mezunu bir işsiz olarak yazıyorum ben de bunu.saygılar.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilHocam 9 yil ozel sektorde calisip 32 yasinda boynumda 2 fitikla ayrildim. ODTU mezunuyum. Su anda Kpss ye calisiyorum. Artik ne is yapacagim onemli degil,tek istegim 5te isten cikip ayaklarimi uzatip dinlenmek.Ucreti de gectim, ozel sektor insanin canina okuyor.
SilHocam sizin sayenizde 35 yaşımdan sonra kitap okumayı tekrar sevdim.. o kadar boş işlerle uğraşıyormuşum ki..
YanıtlaSilBen sizin ne tür kitapları okuduğunuzu merak ediyorum.
Bir kitabı okumadan önce nelere dikkat edersiniz.
Twitter da bugün paylaştığınız kitabın konusu nedir.. Tavsiye edermisiniz?
Sağlıklı Mutlu günler geçirmeniz dileğiyle çok teşekkür ederim
Hoca hersene okuduğu kitapların listesini yayınlar,sağdaki blog arşivini tara bizahmet.
SilÇok sevindim böyle bir etkimin olduğuna. Bu kitabı Osman Tunaboylu yazmış. Kendisi ben Hazine Müsteşarıyken Müsteşar Yardımcısıydı. Benim eski arkadaşım. Daha önce iki kitap yazmıştı. Bugün paylaştığım kitabı henüz okumadım. Okuyunca yazacağım. Ama Tunaboylunun üslubunu bildiğim için güzel bir kitap olduğuna inanıyorum.
Silİşsizliği düşürmenin tek yolu üretim ekonomisine geçmektir.
YanıtlaSilIssizlik Turkiyede 60li yillarda %5 civarindaydi 70li yillarda %6.5 ortalamaya sahipti. Daha oncesinde Ataturk doneminde %3.5 50lerde %4 lu oranlardaydi. Turkiyede issizlik demografik etkilere bagli oldugunu dusunuyorum tum dunyada oldugu gibi.
YanıtlaSilOrnegin Dunyada Turkiyede 50-65 arasi dogum oranlarinin en cok arttigi donem olarak bilinir. Bu insanlarin isgucune dahil oldugu is aramaya is hayatinda yer edinmeye is talebinde bulunmaya yillar kabaca 1975-1987 yillaridir. Bu yillarda bile Turkiye bu is talebi karsisinda 7.7 oraninda bir issizlik orani tutturmustur. Dunya ayni yillarda basta ABD olmak uzre AB daha feci durumdadir. Bu kusagin TOP oldugu 1983 ABD issizlik oranlari 2009 resesyonundan sonra gorulen issizlik oranlarinda daha yuksektir. Mamafih dusurulmesi zapt edilmesi uzun surmus de neredeyse 90li yillarin ilk yarisina rastlamistir. Bunda da en buyuk etken 1974de ki ABDde kurtajin serbest olmasi etkili olmustur. Hatta New yorkta 90li yillarda suc oranlarin azlamasinda bu 1974deki kurtaj yasasinin etkisini oldugunu iddia eden bilimsel veriler mevcuttur. Dahasi Issizligin demografik gerceklerden ayrilmamasi bu verilerden ayri dusunulmemesi taraftariym. Onumuzdeki surec 5 sene once yavastan baslayan ve siddetini daha arttiracak olan babby boom denilen kusagin emekli olma surecidir. Bu Turkiyede belki degil ama ABD ve AVrupada Hatta Uzakdoguda kendisi simddiden hissettiren bir surectir. Bu surec buyuk bir kitlenin emekli olmaya baslamasi ve ardillarindan gelen dusuk dogum oranlarina dayali olarak yeni is hayatina giren girmis olan kusagin ozellinde suan 30lu ve 20li yaslar arasindaki kusagin emekli olan olacak olan bu bosluk karsisindaki kitlesel azligidir. kisaca isgucu arzinin azalmasidir. Turkiyede issizligin de artis rakamini salt buyume ile aciklamak bizi yanlis argumanlara yonlendirebilir. Turkiyeye eklenlemmis sayisi 3.5 milyon olan bir kitleyi de bu verileri okurken goz ardi etmemek gerektigini dusunuyorum
Saygilarimla Hocam, lutfen goruslerinizi elestirilerinizi yazarsaniz mutesekkir olurm.
Doğru bir değerlendirme, haklı yönler var yorumunuzda. Genel olarak katılmamak mümkün değil.
SilOsmanli'da da -3.5%'mus. Bir cok insan ikinci iste calisiyormus. Mesela askerlik yaparken bir de siyasetle ilgileniyormus, gibi.
SilYukaridaki Yaziyi yazan biri olarak belirtmekte yarar gordugum bilgiyi paylasmak isterim. 50 lerde 60larda ve 70lerde Turkiyede issizligin dusuk olmasinin sebebi
Sil-Bu yillarda 50ler 60lar ve 70lerde negatif reel faiz politikasinin uygulanmasi. Bu politikayla imalat insaat ve tuketimin yeni yerli yatirimlarin artmasi. Tukiyede negatif reel faiz politikasi 24 ocakla birlikte tarih olmustur. Bu tarihten itibaren Turkiye pozitif reel serbest faiz ile Yuksek serbest kur sistemine gecmistir.
-ayni yillarda yurt disina nitelikli niteliksiz yasal yasadisi kontratli kontratsiz isci gocu
-devletin ekonomide kurucu uretici belirleyici istihdam edici yonu
-20li yillarda ve 40 li yillarda savaslar sebebiyle dusuk dogum orani mesela 40li yillarda dogan biri 20 -30 lu yaslarinda rakip emsalleri daha az sayida oldugu icin demografik olarak kolayca is bulabilme imkani vardi.
-tarim sektorunde gizli aile isciligi tarim sektorunun ekonomide buyuklugu ile issizligi saklayan gizleyen yapisi
-Ithal ikameci sistemin ve yuksek gumruk duvarlarinin uygulanmasi
Tum bu yukaridaki nednelerden dolayi bahsedilen yillarda issizlik dusuk en azindan toplumda farkindalik yaratmayacak seviyede kalmistir.
Şu yazıyı mutlaka okumalısınız.
YanıtlaSilProf. Dr. Kemal Gözler, sadece "hukuk bilimi" kıstasları içinde kalarak, "Olağanüstü Hâl Kanun Hükmünde Kararnamelerinin Hukukî Rejiminin İfsadı Hakkında Bir İnceleme" yazısı kaleme almış.
Metin PDF olarak herkese açık:
http://www.anayasa.gen.tr/15-temmuz-kararnameleri.pdf
Analizinde öyle bir noktaya da temas etmiş ki, okurken kahkaha atıp sandalyeden düştüm:
"Muhtemelen ileride tüm anayasa hukuku kitaplarında göreceğimiz 'kış lastiği'"
Sayfa 12
2. Konu Unsuru Bakımından Anayasaya Aykırı Olan Düzenlemeler
e) Kış lastiği
Olağanüstü hâl KHK'leriyle olağanüstü hâl ilân sebebiyle alakasız düzenleme yapılmasına verilebilecek en ilginç ve en gülünç örnek şüphesiz, 9 Şubat 2017 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 687 sayılı KHK ile yolcu ve eşya taşımalarında kullanılan araçlar için getirilen kış lastiği takma zorunluluğudur. En geniş hayal gücüne sahip olan kişilerin bile kış lastiği zorunluluğu ile olağanüstü hâl ilân sebebi arasında ilgi kurabileceğini sanmıyorum. Acaba 15 Temmuz darbe girişimi, yolcu ve eşya taşımalarında kullanılan araçların kış lastiği takmaması yüzünden mi gerçekleşmiştir?
Kış lastiği takma zorunluluğunun olağanüstü hâl KHK'si ile getirilmesi, traji-komik bir örnektir. Acaba Başbakanlıkta bu düzenlemeyi isteyenlere "olağanüstü hâl KHK'sinde böyle bir hüküm olmaz, kendimizi gülünç duruma düşürmeyelim" diyecek tek bir hukukçu kalmadı mı?
Kış lastiğine ilişkin maddenin yer aldığı KHK'nin başlığı "Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname"dir. Bu maddeyi bu KHK'ye ekleyen kişiler, bu KHK'nin başlığını bile mi okumadılar?
Bu tür düzenlemelerin olağanüstü hâl KHK'si ile yapılması, olağanüstü hâl KHK'lerinin gerçek amacı olan 15 Temmuz darbe teşebbüsünün arkasında olan FETÖ ile mücadele amacına hizmet etmez. Tersine bu mücadele kapsamında meşru görülebilecek diğer tedbirleri ve genelde olağanüstü hâl KHK'lerini gülünç duruma düşürür. Bu nedenle bazılarının aklına, olağanüstü hâl KHK'lerine bu tür gülünç hükümlerin, bu KHK’leri sulandırmak amacıyla kasten mi konulduğu sorusu geliyor.
* * *
Sizin "irrasyonel beklentiler teorisi" diye bir kavramınız vardı:
http://www.mahfiegilmez.com/2014/06/irrasyonel-beklentiler-teorisi.html
Kemal hocanın analiziyle sizin kavramınız arasında da benzerlik var gibi, ne dersiniz?
İrrasyonellik uzun süre devam ederse, trajediye ve hattâ faciaya dönüşebilir mi?
(Not: Türkiye'deki başkanlık sistemi teklifinin kuvvetler ayrılığı ilkesine uygun olmadığını da yazmış:
ELVEDA KUVVETLER AYRILIĞI, ELVEDA ANAYASA
10 Aralık 2016 Tarihli Anayasa Değişikliği Teklifi Hakkında Bir Eleştiri
http://www.anayasa.gen.tr/elveda-anayasa-v2.pdf )
Yazınız için teşekkürler hocam iki şey sormak istiyorum. Türkiye de AB ve ABD de olduğu gibi inşaata dayalı büyüme modelinden vazgeçip sanayiye dayalı modele geçerse karşılaşacağı büyük sorunlar nelerdir. Bu sorunları az hasarla atlatmak için sizin öneriniz nedir ? Teşekkür ederim
YanıtlaSilSanayiye dayalı büyüme zor ve zahmetli bir yoldur. En büyük zorluk bu. Çünkü orada buluş yapmak, teknoloji geliştirmek gerekiyor. Oysa inşaata dayalı büyüme de böyle bir zorunluluk yok. O nedenle herkes kolay yolu seçiyor Ama o da istihdam yaratamıyor ve sürdürülemiyor.
SilBu sorunları az hasarla atlatmanın tek yolu başta bilime dayalı eğitim modeline dönmek olmak üzere yapısal reformlara bir an önce girişmektir.
Issizlik degil is begenmeyen artiyor. Muhendis ariyoruz 1520 lira net maasa bulamiyoruz. isi Meslek Teknik lisesi mezunu teknisyenlerle goturuyoruz. 1520 lira asgari ucretin 1300 lira oldugu yerde iyi para. Fakat insanlar calismak istemiyor.
YanıtlaSil1530 lira verin belki begenirler. Trol'lukten ne zaman vazgeceksiniz acaba? Baska mesgaleler edinseniz mesela?
SilKusura bakmayın ama niteliksiz insana verilen asgari ücretin net 1404 TL düzeyinde olduğu bir yerde 1520 TL aylıkla mühendis bulmazsınız.
SilYoksulluk sınırının 5.000 TL ye dayandığı yerde 1520 lira hem de mühendise iyi para::((
Silya arkadaş müh 1520 olurmu ben lokantada komi olarak çaliştim 1800 aliyordum
SilHaklisiniz Bulamiyorum.
SilBu işvereni 1600 tl ile çalıştıracan. Üste kalan 70 lirayı da bahşiş olarak vericen. Her gün bir paket makarna yesin. Makarna diyip geçmesin eskiden insanlar onu da bulamıyordu. Çok çalışırsa günde 2 paket makarnaya çıkarılabilir.
SilBir bakan "800 lira iyi para yani, geçinirsiniz yani" demişti. 1520 lira maaşla nasıl mühendis bulamıyorsunuz, hayret yani. Belki çok geliyordur, bu kadar parayı görünce sapıtırız diye korkuyorlardır yani...
SilTabiiki asgari ücretin 1404 TL olduğu bir ekonomide 1520 TL aylıkla müh.çalışmaz.Ama ben baba eline bakıyorsam ve tecrübesizsem kendime olan saygımı mesleki saygıma geçici olarak yeğ tutup mesleki tecrübe edinene kadar sabredip en azından zamanı köprüleme yoluna giderdim.Bu dediğim kesinlikle benim şahsi görüşüm olup bir müh.olarak ilk önceliğim sorun sayısını(baba eline bakmak,tecrübe edinmek)azaltmaktır.
SilBoşver o zaman.
Silİyiymiş.
Sil1520 liraya mühendis bulamıyorum diyen kişiye teşekkür ediyorum. :) gerçekten de yaklaşım bu... iş çok aslında yeter ki ücret isteme...
SilSabah sabah iyi güldüm:))1520 TL muhendis calişirmi kardesım,ben ilkokul mezunu olarak ay da 3000 TL ye calişiyorum bahşiş hariç.yapmayin böyle şeyler
SilHocam oncelikle guzel yaziniz icin cok tesekkur ederim. Konuyla alakasi olmasa da size bir sorum olcakti. 2016 net hata noksan kaleminin 11 milyar dolar olmasinin dezavantajlari nelerdir. Hernekadar kayitdisi para olsa da cari acik veren bir ulke olarak isimize gelmez mi para?
YanıtlaSilİşimize gelir gelmesine ama nereden geldiği belli olmayan para rahatsız edicidir.
SilHocam böyle bir şeye sevinenlere şöyle bir örnek vermek istiyorum. Cümlelerime onlara seslenerek devam ediyorum. Diyelim eşiniz çalışıyor. Ayda belirli bir miktar para getiriyor. Bir süre sonra bakıyorsunuz daha fazla, daha fazla para getirmeye başlıyor. Bu durumda sorar mısınız nedir bu paranın kaynağı, nasıl kazandın diye? Yoksa evla, evla deyip dolaşır mısınız? Başka sorum yok.
SilHocam o halde büyüme ile işsizlik arasındaki korelasyon biZim ülkemizde yeterli büyüklükte değil değil mi ? Sanıyorum bu da cari açığın bir sonucu olsa gerek
YanıtlaSilHocam merhaba, yazinizi yine cok begenerek okuduk tesekkurler. Cok sik duymaya basladigimiz issizligi azaltmak icin sanayiye yatirim yapilsin soylemi bana icten gelmiyor. Neden derseniz hammadde ulkesi degiliz, bir cok imalatimiz hammadde ithalatina dayali. Cin gibi ucuz isgucu ulkesi degiliz. Gelismis ulkeler gibi teknolojide cok ileri degiliz ki insansiz sanayi yapalim desek. Bugun sanayi 4.0 deseniz bunu gidip gelismis bir ulkeden satin almak zorundasiniz. Bence sorun sanayiye yatirim yapilmadi, insaata yatirim yapildidan ziyade, isimizi iyi yapmakla alakali. Ben cocukken Turkiye tarim ulkesi denirdi, Erbakan sanayi atilimi yapmaktan bahsederdi, simdi o bile yok. Onu bile hakkiyla yapmiyoruz, samani bile satin aliyoruz. Herkes isini adam gibi yapsa, super olmasada iyi sartlarda orta halli bir ulke olurduk bence.
YanıtlaSilTeşekkürler.
SilHammadde yok sanayicilik yapmayalım, tohum yok tarım yapmayalım, hayvancılık yapmayalım, eğitim yok teknoloji yapmayalım, beyin yok...........
SilHocam iktisat mezunu işsizim mevcut koşullarda ne yapmamı önerirsiniz ?
YanıtlaSilSınavlara hazırlanın.
SilHocam, ben maalesef bu verilere bile kuşku ile bakıyorum. bu kadar yüksek oran sadece mızrağın çuvala sığmayan kısmı gibi geliyor. Bürokrasinin her fırsatta taraf olduğunu göstermesi, benim gözümde güvenilirliğine kuşku duyulması anlamında.
YanıtlaSilDiğer taraftan hep gündemde olan sanayi ve üretim ile büyüme konusuna temelde katılsam da asıl olanın rekabet gücü yani; teknolojisinden gelen ya çok ucuza mal edilebilen veya sahip olduğu özellikler sebebiyle fiyatı yüksek olsa da başkaları tarafından tercih edilen mal üreten sanayi olduğunu düşünüyorum.
Yoksa bizdeki gibi, çoğu içerde tekel oluşturup halkı soyan, dışarıya ise sadece üretim fazlalığını çok az karla veya maliyetine satan sanayi üretiminin bu ülkeye uzun vadede bir faydası olduğuna inanmıyorum. Bu sanayi yapısıyla, para kazanılmayan ihracatın bile bir sınırı var. Her gün gelişen çoğunlukla ithal üretim teknolojisi sebebiyle daha ucuza ve daha az iş gücü ile daha fazla üretim yapılır hale geliyor. Sıradan teknoloji üretimi yapan bu sanayi, tekeller sayesinde bu kadar kolay para kazanırken o yol çoktan tıkalı.
Hocam 2012de ozellikle 2012 ortalarinda issizligin AKP hukumetleri devrinde en dusuk orana gerilemesi nedenlerinden biri midir
YanıtlaSilMerkez bankasinin, 2010dan itibaren deneysel para politikasi uygulamasi sirasiyla 2011 2012 negatif reel faiz ve bazen 0 reel faizin gerceklesmesi.
Bu ciddi bir nedendir diyebilir miyiz o donem icin.
O dönemde işsizliğin çok düşmesinin nedeni küresel krizin yansımalarıdır.
SilDiyemeyiz.
Türkiye’de Merkez Bankası’nı Almanyali uzmanlar kurdu. Almanların değerli para ideolojisi, yüksek faizden kurtulmamızı ve rekabet gücü kazanmamızı engelliyor. Bu Almanlar yüzünden işsizlik düşmüyor. işsizlikten Almanlar sorumlu biz degil. Bizim suçumuz yok. Biz mağduruz ve sefaleti biz çekiyoruz.
YanıtlaSilZaten 3. havaalanını da Almanlar kıskanıyor, onun için yabancı kaynak bulamıyoruz. Başımıza ne geliyorsa bu Almanlardan geliyor. Şunların bi uçağını falan düşürsek de biraz rahat etsek....
Silİyi de aynı sistemi kendi ülkelerinde kuran Almanlar nasıl oluyor da dünyanın en rekabetçi ekonomisine sahip oluyor?
SilSen ne içtiysen aynısından istiyorum adsız 20:25. Bir saatliğine de olsa sendeki huzuru tatmak istiyorum.
SilYahu TCMB'yi nasil Almanlar kurar, bunlari nereden ogreniyorsunuz anlamiyorum. I. Dunya Savasi malubu Almanya'nin TCMB kurulurken, baska ulkede banka kuracak bir gucu olabilir miydi acaba? Su blogdaki yorumlarin cogunda oldugu gibi zirva tevil goturmuyor.
SilKurmak ne demek yaaaa... Makinamı bu... Neticede politikayı üreten insanlar ve ortalama 20 senede bir insan kaynağı tamamen , üst yönetimleri de 10 senede bir değişmekte. Bu basmakalıp yaklaşımlardan kurtulun ....
SilElinize sağlık hocam.yine bir cuma mb Şark kurnazligi oyunlarıyla sadece usd kurunu geçici olarak düşürme derdinde ülkeye yine 11 milyar usd kaynağı belirsiz sıcak para girmiş usd 2.40 2.50 bandında iken de birileri usd alanın elinde patlar deniliyodu.anaç referandum a kadar sadece dövizi tutmak mb nin işsizlik oranı enflasyon oranı ekonomik büyüme gibi makro iktisadîn en temel problemleri ile baş etmek yerine günlük olarak dövizi tutmak için uğraştığı bir ülkeyiz.geçen hafta atanamayan öğretmenler için Meb müsteşarı onlarda öğretmenlik yapmasinlar diyo ama hiç kimse acicagin kontenjan kadar öğrenci al okut demiyo hesap soran yok hesap veren yok eleştiri yok demokrasimiz burda bu haldeyiz 2017 nin dünyasında bu kafa yapimizla yukardaki oranlar artacaktır hocam ne yazikki ...
YanıtlaSilHocam kamu bankalarımız bütçe verilerinin içinde mi yoksa özel bir niteliğe mi sahip KİT'ler gibi?
YanıtlaSilKamu bankaları KİT statüsünde olduğu için merkezi yönetim bütçesine dahil değil.
SilMahfi Bey görüşlerimiz farklı olsa da sizi gerçekten seviyorum. Yorumlarınızla dahi kaliteli bir insan olduğunuzu hissettiriyorsunuz.
YanıtlaSilMahfi Bey the Obama Foundation'a başdanışman olmanız için bizzat Barack Obama tarafından size teklif getirildiği doğru mu?
YanıtlaSilDoğrudur, iki hafta önce bizim eve geldi ve akşam yemeğinde konuğumuz oldu. Rakıyı susuz içince benim The Obama Foundation'a başdanışman olmamı önerdi ben de ona benim blogda haftada bir yazı yazmasını önerdim. İkimiz de düşünmek için zaman istedik.
SilHocam hiç güleceğim yoktu,katılarak güldüm.Allahta sizi güldürsün.
SilHocam verilere bakıldığında büyümenin istihdam esnekliği en yüksek olan sektör inşaat sektörü.
YanıtlaSilYani büyüdüğünde en çok istihdam yaratan sektör inşaat sektörü gibi görünüyor.
Benim düşünceme öre sıkıntı şurada;
inşaat sektörü niteliksiz işgücüne ihtiyaç duyup bu yönde bir istihdam yarattığı için oldukça tehlikeli.
Türkiye'deki işsizlik desenine baktığınızda nitelikli(üniversite eğitimi almış) işsiz sayısın oldukça fazla olduğunu görüyoruz.Yanlış hatırlamıyorsam 4 işsizden bir tanesi üniv. mezunu.
Ünüv mezunları arasında işsizlik oranıda oldukça yüksek.
Bir diğer tehlike de okuyanın cezalandırılması, inşaatte çalışan bir çok amele yeni mezun bir çalışandan daha çok kazanıyor.
Hocam Fed abdye gelen paraları tahvil satıp çekebilir demiştiniz bir kere? Fed para basan bir kurum o kadar tahvil ihraç edebilirmi?
YanıtlaSilFed tahvil ihraç etmiyor, öyle bir yetkisi yok. Alıp verdiği tahviller Hazine kağıtları (T Bills ve G Bonds.) Hatırlarsanız piyasaya para verirken (QE) bu tahvilleri bankalardan alıp onlara para vermişti. İşte şimdi tersini yapacak.
SilHocam politika faizinin artması hazine faizlerini nasıl artırır? Bunun operasyonel yapısını açıklarmırsınız?
YanıtlaSilTeşekkür ederim.
TCMB'nin faiz artırması bankaların faiz artırmasına o da piyasa faizlerinin artmasına yol açar.Piyasa faizleri arttığında Hazine faizleri de mecburen artar. Çünkü bunların hepsi aynı kaynağa hitap eden rakip enstrümanlardır.
Sil2002 yılında okuldan mezun olduktan sonra uzunca bir süre iş arayıp nihayetinde işbaşı yapan üniversite mezunu olarak iş tecrübesi olmayan veya az iş tecrübesi olan gençlerin halinden çok iyi anlıyor, eski günlerimi sıkıntı içinde hatırlıyor ve genç işsizlere çok üzülüyorum. Maalesef gençler uygulanan siyasi ve ekonomik politikaları değerlendiremiyorlar ve bu işsizliğin neden kaynaklandığını bile pek anlayamıyorlar.
YanıtlaSilmarkete gittim etin kilosu 58.99 gecensene ayni markette 41 liraydi. Hep ithalat her seyi ithalatla cozuyoruz her seye zam sorunlar zamla vergi ile cozuluyor. Ekonomi nereye gidiyor hocam siz bilirsiniz doktora yapmissiniz issizlik almis basini gitmis boyle bir ekonomik durumu 2001de bile yasamadik millet baskanlik diye tutturmus sanki baskanlik gelince maaslar zamlanacak fiyatlar dusecek isszilik inecek piyasa cok durgun esnafin hali duman.
YanıtlaSil2001 yilindaki enflasyondan haberiniz yoksa ben soyleyeyim, 68%. Soyle basit bir matematik yapalim. 68%, bugun 'kriz ortaminda' 8% olan enflasyonun 8.5 kati ediyor. Gecen sene 41 liraya sattigini bugun 58 liraya satan ~40% gibi fais bir zam yapmis. (Bu arada nereden alis veris yapiyorsaniz bir an once degistirin)
Sil2000 yilina donersek, alis veris yaptiginiz yer ayni ticari ahlaki gosterip, benzer oranlarda artis yaptigini dusunursek, 2000 yilinda 41 (milyon) lira olan et, 2001 yilinda (marketinizin 8.5 * 40 = 340% artis yapacagi anlamina gelir) 140 (milyon) lira olmustu... Parlementer sistemin kazanimlari oyleydi. Son olarak gundelik bir bilgi, B12 vitamini unutkanliga iyi gelir.
Sizin reel satın alma gücünden haberiniz yok galiba. Eskiden insanlar maaşlarıyla daha fazla ekmek, et, süt alabiliyorken şimdi daha az alıyor. Teknoloji geliştiği için daha lüks araba, telefon vs. alınması daha iyi olduğumuzu göstermiyor. 1987 yılında bunlar olsa idi zaten alınırdı. Özetle, vatandaşın borçluluk oranı arttı ve Reel Satın Alma gücü azaldı. Büyüklerinize sorun bakalım, eskiden insanlar emekli ikramiyeleri ile ev alabilirken şimdi emekli olanlar alabiliyorlar mı?
Sil15 yılda eldeki sınırsız imkânlarla bu kadar başarısız olduktan sonra başkanlık sistemi ile başarılı olacağız demek inandırıcı değil. Aynı zihniyette değişen kadrolar gördükten sonra, değişmeyen tek şey başarısızlığın kendisi olacaktır.
Eğer 2017 ilk periyotta da küçülme olursa teknik olarak resesyona girmiş olacağız. O yüzden kredi muslukları sonuna kadar açıldı, her yere para dağıtılıyor. Bütçe açığı yılsonu Darlık Fonu etkisiyle zirve yapacak gibi. Bunlar mevcut duruma birkaç örnek.
Mahfi hocanın geçmiş tarihli yazılarını incelerseniz geçmişle bugün arasında daha iyi bir kıyaslama yapabilirsiniz. Yazıları güncel verileri ekleyerek değerlendirseniz gidişatın daha kötü olduğunu görebilirsiniz. Parlamenter sistemdeki verilerin daha iyi olduğunu istatistikler Size gösterecektir.
http://www.mahfiegilmez.com/2016/05/akp-oncesi-ve-sonras-ekonomi.html
http://www.mahfiegilmez.com/2016/09/turkiye-ekonomisi-hakknda-uc-farkl-gorus.html
http://www.mahfiegilmez.com/2016/09/gelir-daglmnda-son-durum.html
Satin alma gucunin yuksek enflasyon ile ters orantili oldugunu belirtip, asil kisima geceyim.
Sil15 yil ve eldeki 'sinirsiz' imkanlara. Icine bir teknolojinin imkanlari ile olan, bir de fiili olan iki darbe girmis, frizbi sever Cumhurbaskani, ve bir kapanma davasi icine sigdirilan 15 yil, ve disarida komsularin her birinde cikan savaslari gectim, ekonomik olarak ABD'nin tarihinde yasadigi ikinci buyuk kriz atlatilmis. Buna ragmen 'sinirsiz imkanlar'.
Cumhurbaskanligi sisteminin halkin bir kesimine anlatmasi gercekten zor. Ileri derecede B12 eksikligi var.
Ne güzel dediniz, enflasyon düşerken vatandaşın satın alma gücü düşüyorsa, durum daha da kötüye gidiyor. Zaten istatistikler her şeyi söyler, ama anlamak isteyenlere.
SilNe güzel dediniz, teknoloji gelişince daha iyi olmalıydık, ama biz geriledik. Demek ki biz de teknoloji gelişmedi, sadece ithal edildi. Zaten bunu hanehalkının borçluluğunun yüksek olması göstermektedir. Üretim az, borçlanmaya dayalı tüketim çok. Zaten istatistikler her şeyi söyler, ama anlamak isteyenlere.
Cumhurbaşkanına yasa teklifini sununca zaten ikinci seferde kabul etmek zorunda kalıyordu. Sadece bir defa referanduma gidildi ve 2007 de görevden ayrıldı. Ya 2007 sonrası? B12 lazım galiba… Iskartaya çıkardım bu bahaneyi de.
Esas Fiili darbeyi Eski Ortak gerçekleştirdi. Kim dedi Ortak olun diye. Kendi Düşen Ağlamaz. “Ne istediler de vermedik.” , “Biz bunlara yardım da ettik” , Tahsis edilen Zırhlı Mercedes . Hatırladınız mı bu sözleri ve eylemleri. Sanırım B12 ihtiyacı var Siz de?
ABD de ekonomik krizler her 8-10 yılda bir olmuştur. Pek çok hükümete denk gelir. Bakın diğer ülkelere ne kadar etkilendi. Ben söyleyeyim, Türkiye’den az etkilendi. Çünkü doğru ekonomik, siyasi ve genel politikalar izlediler.
Bu yıl da REFORMLAR yılı olacaktı. OHAL yılı oldu. Ah bu fetocular yok mu, yine reformları engellediler. Ah bu ABD yok mu, ah bu RUSYA yok mu, ah bu BEŞAR ESAD yok mu, ah bu dış mihraklar yok mu, ah bu teröristler yok mu, ah ahhhhhh…..
Vatandaşa Cumhurbaşkanlığını anlatmak gereksiz, zaten vatandaş biliyor. Bilinmeyen Boşkanlık Sistemi.
Bu Blogdaki esas konu İŞSİZLİK ve uygulanan BAŞARISIZ ekonomik politikalardır. Siz başarısızlığı savunamadığınız için Suçu Başkalarına atarak sorumluluktan kurtulmaya çalışıyorsunuz.
Sizin gibi Trollük yaparak devletten 4000-5000 tl maaş alanlar için insanların işsiz kalması, işsizliğin kaça yükseldiği, geçim sıkıntı, ailelerin yıkılması, hayatların kararması önemli değil. Nasıl olsa trollükten gelen para var.
AH SİZİ TROLLER SİZİİİİİ …. : - ))))))
Gencay18 Şubat 2017 19:23
SilIyi de ben zaten baskanlik sistemini istemiyorum ki sank baskanlik gelince her sey duzelecek iddiasinda bulunanlara sesleniyorum.serzeniste bulunuyorum
Adsiz 12:53, ulkede darbe olmus siz 'bahane'den bahsediyorsunuz. Ne diyeyim. Ezber ve propaganda altinda kalmis bir zihin goruntusu ciziyorsunuz.
SilKonu satin alma gucunun kaybi ise asagidaki grafigi bir inceleyin bakalim hangi donemdekilerin bahaneye ihtiyaci var, hangisinin yok, insan beyni ile degil, oruntu tanima ile baksaniz gene cikartimda bulunursunuz;
http://cdn.tradingeconomics.com/charts/turkey-inflation-cpi.png?s=tucpiy&v=201702091828t&d1=19170101&d2=20171231
Hala düşen enflasyonla vatandaşın refaha kavuştuğu iyiye gittiği fikrini savunuyorsunuz. Resme hem yakından hem de uzaktan bakmak gerekir ki tüm noktaları görebilelim.
SilGelir adaletsizliği, zenginin daha zengin, fakirin daha fakir olduğunu, işsizliğin arttığını, hane halkının borçluluğunun arttığını görmüyorsunuz. Kişi başı gelirin 11-12.000 USD olduğu ve övünüldüğü dönemlerde bile bakın asgari ücret ne durumdaydı. Türk halkının büyük çoğunluğu asgari ücrete yakın ücretlerle çalışıyor.
Geniş bir perspektiften nesnel bir şekilde bakabilen bir insan Türk halkının orta ve alt tabakasının iyiye gitmediğini görebilir. Sizin bakış açınız artan İhracatı görüp daha çok artan İthalatı görmemeye benziyor. Elde savunacak bir şey olmayınca tek bir dala tutunmak böyle bir şey olsa gerek.
Adsiz 23:48, gelir dagiliminin 'ekonomik' karsiligi Gini endeksidir. Gini endeksi konusundaki grafik de burada;
Silhttp://data.worldbank.org/indicator/SI.POV.GINI?end=2013&locations=TR&start=1987
Alin size baska bir bakis acisi. Bir not daha belirteyim, gelir dagimi faiz dusuk oldugunda degil, yuksek oldugunda bozulur.
Borc karsilastirmalari gelir karsilastirmasi olmadan rakamsal olarak hicbir sey ifade etmez. 1000 lira geliri olan kisiye 900 lira borc cok iken, 10000 lira geliri olana 1000 lira borc cok azdir. Siz eger sadece rakama bakarak 1000 lira borcu olani daha borclu derseniz yanilirsiniz.
Savunma yaptigim yok, olani paylasiyorum. Siz bu sitede hep 2000'lerden baslayan grafikleri gordugunuz icin gecmisten haberiniz yok. Bu iktidar sayet sadece bozuk bir ekonomi ile ugrassaydi bu anlamsiz elestirileri anlayabilirdim, ancak ekonomiden cok daha buyuk bir problem olan anti-demokratik vesayet kurma, 'biz asiliz' kafasindaki bir kesim ile ugrasti ve ugrasmaya da devam ediyor. Ne tesaduf ne zaman ekonomiye sira gelse, bu kesim bir azitiyor.
Yine dar bakış açısıyla olaylara bakıyorsunuz. Benim Size önerdiğim fikri bir sonraki yazınızda Siz bana öneriyorsunuz. Sanki ben karşı görüşteymişim gibi bir hava oluşturmaya çalışıyorsunuz. Anlaşılan politikacılarla çok haşır neşir olmuşsunuz, çünkü bu davranış biçimi politikacılarda olur.Zaten yazınızda hükümeti politik açıdan savunmanız bunu gösteriyor. Ayrıca bu iktidarda olduğu gibi diğer iktidarlarda da muhalifler vardı ve hep olacak. Hepsi aynı yollardan geçti. Özal, Demirel, Çiller, Ecevit, Erbakan kırlarda dolaşarak ülkeyi yönetmedi.
SilKarşılaştırma yapmak için özel olarak tablo hazırladım. Enflasyon, Gini katsayısı ve İşsizlik rakamlarını yazdım. SİZ DİĞER FAKTÖRLERİ DE DEĞERLENDİRMEYE KATARSANIZ toplumsal olarak gelişme yolunda olup olmadığımız sonucuna varabilirsiniz. Perspektifi daha da genişletirsek Eğitim, Toplumsal Ahlak, Adalet ve Hukuk Sistemi, Güven bunlardan birkaçı.
Aşağıdaki tabloda işin mali tarafına bakarsak:
1994 yılında enflasyon % 125 ve Gini katsayısı 41,32.
2005 yılında enflasyon % 7,72 ve Gini katsayısı 42,61.
Enflasyon % 125 den % 7,72 e düşerken Gini katsayısı artmış. Nasıl oldu yahu? Halbuki Sizin dar bakış açınıza dayalı teorinize göre Enflasyon düşerken Gini katsayısı düşmeli ve gelir paylaşımı da daha adaletli olmalıydı. Ama bu olmadı. 1994 yılında gini katsayısı 2005 e göre daha olumlu, işsizlik rakamı da daha olumlu, ama enflasyon olumsuz. Yahu burada bir karışıklık var. Anlaşılan hükümet enflasyon ve işsizlikte ince ayar yapamamış. 2016 ya gelirsek işsizlik zirvede, enflasyon yükselişte ki birkaç aya % 12 olacak ve zirveye ulaşacak. Peki Gini katsayısı ne olacak? O da yukarı fırlayacak ve gelir paylaşımındaki adaletsizlik artacak.
Verdiğiniz tabloda sadece 1994 yılına ait Gini katsayısı var, ama bu da Sizin olaylara dar bir bakış açısıyla baktığınız ispatladı. Blogdaki bu yazı İŞSİZLİK sorunu üzerinde durdu.
Yazının başında da dediğim gibi Enflasyon ve Gini katsayısı dışında diğer konulara da bakarsanız zaten son 15 yılda olumlu ve olumsuz pek çok gelişme olduğunu ve yarıdan fazlasının menfi olduğunu görebilirsiniz. Yapısal Reformalar yıllardır söyleniyor ama icraat yok, o yüzden Türkiye olduğu yerde sayıyor ya da geriye gidiyor.
Yıllar Enflasyon Gini katsayısı İşsizlik
1994 125 41,32 8,5
2004 9,32 41,24 10,8
2005 7,72 42,61 10,6
2007 8,39 38,44 10,3
2008 10,06 39,2 11
2009 6,53 38,97 14
2010 6,4 38,79 11,9
2013 7,4 40,18 9,7
2016 8,53 artacak artacak 12,1 artacak
Adsiz 11:21, mutlu olacaksaniz tamam ben dar bakis acili, cahilin tekiyim.
SilFakat benim baktigim dar acidan bile gorup, sizin gozden kacirdiginiz noktalara da degineyim, uykulariniz kacmasin Enflasyon 125'ten 7.72'e duserken Gini katsayisini artmasini izah edeyim. Enflasyon ile gini kat sayisi arasinda bir iliski kurmadim. Cunku ben birileri gibi 'faiz sonuc enflasyon sebep' demiyorum, tam aksini soyluyorum. Zaten faize bugun karar verirsiniz, enflasyon daha sonra 'hesaplar'siniz. Hangisinin sebep hangisinin sonuc olduguna onemli degil ama karar vermek roket bilimi degil. Dusuk faizin sebep oldugu yuksek kur ile olusan enflasyon istisnadir, bu kisima katilabilirim, ancak bunun etkisi/geciskenligi cok sinirlidir. Politika faizi ve enflasyon arasinda dogrudan bir iliski vardir.
1994'de enflasyonun artmasinin (artmasi demek ayip olur, firlamasi) sebebi TL kur krizidir. O acidan cok guzel bir yil secimi degil karsilastirma olarak. Ancak seyreden yillarda MB'nin kuru dizginlemek icin faizi yukselttigi ekonominin Altin 90'larinin bir parcasidir 1994 krizi. Olayi anlamak icin iki grafik paylasacagim;
http://cdn.tradingeconomics.com/charts/turkey-interest-rate.png?s=tuibon&v=201701241124t&lang=all&d1=19170101&d2=20171231
Burada faiz oranlarini goreceksiniz.
http://cdn.tradingeconomics.com/charts/turkey-inflation-cpi.png?s=tucpiy&v=201702091828t&lang=all&d1=19170101&d2=20171231
Bu grafikleri ust uste koydugunuzda, 1993'ten sonra asil REEL faizin firladigini gorursunuz. Nihayetinde birileri tarafindan 'AKPnin altin yillari' diye tabir edilen yillarda (2002-2008) da 20%'lerde reel faiz ortalamasi goruyorsunuz. Zenginler ve finansal sermayedarlarinin AKP ile kavgasi zaten 20%'lerdeki reel faizin 0'i bulmasi ile baslamistir.
Son yillardaki gelir dagiliminda gorece duzelmenin sebeplerinden birisi, belki de en onemlisi, 'dini sebeplere baglanan' dusuk faiz politikasidir. Rakamlar da gercegi ortaya koyuyor zaten. Kuru yukseltiyor dogrudur, ve bu birilerini fakirlestiriyor ama bu asil 'fakir' olanlar degil kesinlikle. Cunku onlar her yaz Avrupa tatili yapmiyor, tatile memleketine gidiyor. Orada da dolar gecmiyor.
AKP'nin oylari da bu yuzden azalmiyor, aksine artiyor. 'Cahil halk' her zaman oldugu gibi cebine bakiyor. Sizi suclamiyorum, sigara aliskanligi gibidir icinde bulundugunuz '(birilerinin istedigi seylere) elestirel bakis acisi'. Bir sure zorlanabilisiniz ancak finans sermayedarlarinin propagandasindan kendinizi kurtarip, emeginden baska satabilecegi hicbir seyi olmayanlarla en azindan sohbet ederseniz artik asgari ucretle bile normal sartlarda yasanabilen bir ortamin, 20 sene vade ile kredi ceke'bilip' ev alabilmelerini ve daha mutlu ve medeni yasayabilmelerinin yolunu acan ekonomik duzenin surmesini isteyeceklerini gorursunuz. Yani aslinda gosterileni degil, gercekleri gorursunuz.
Son olarak guzel bir tablo hazirlamissiniz ancak, yaptiginiz tabloya bir de 'reel faiz' sutunu ekleyip paylasirsaniz da cok guzel olur.
Hocam verdiginiz tabloda bir sey kafami karistirdi.
YanıtlaSilİş gücünün 15 yaş üstü çalışan ve iş arayan kişi sayısı olduğunu biliyoruz. Bu durumda çalışma çagındaki nüfusun su sekilde olması gerekmiyor mu?
Çalışma çağındaki nüfus = iş gücü + iş aramayan + çalışamayacak durumda olanlar
Tabi yaş sınırlarını da katarak soyluyorum.
Burada bir yanlışlık yaptığımı düşünüyorum açıkçası çünkü bu böyle ise çalışamayacak durumda olan ve iş aramayan yaklaşık 30 milyon kişi var demek oluyorki iş gücümüz kadar insan demek oluyor ve bu cok cok buyuk bir sayı gibi geliyor bana.
Acaba ben nerede yanlışlık yapıyorum ve eğer bir yanlışım yoksa bu oranlar cok buyuk değil midir?
Teşekkürler
Hiç bir yerde yanlışlık yapmıyorsunuz, hesaplamanız doğru. Oranlar çok büyük ama gerçek bu.
SilMahfi bey bir yazıda da sanayiye (kobilere) kosgeb tarafindan sözde teşvik adı altında dağıtılan paralarla ilgili duruma deginebilirmisiniz. (Teşvik! alarak arabasını yenileyenlere...!)
YanıtlaSilSn. Eğilmez işgücü piyasasına katılım ve işsizlik rakamlarındaki eğilimler gösteriyor ki, ülke olarak büyüme yöntemimiz sürdürülebilir ve doğru tabanda değil. Savunma harcamalarını, Arge harcamalarını ve daha önemlisi inşaat faaliyetlerini yatırım harcaması olarak tanımlayarak, GSYH hesabımızı yapıyoruz ve büyümemizin neredeyse Çin ve Uzakdoğu kaplanlarına eşdeğer olduğunu düşünüyoruz. Ancak onlar nüfuslarının eğitim ile toplam kalitesini yukarı çekip, dünya pazarlarına yönelik mal ve hizmet üretirken, bizim sanayi ve inşaatta ürettiğimiz katma değer bu ülkelerin ürettiği ile karşılaştırılabilir durumda değil. Ne tam bir ölçek ekonomisi ile üretim yapabiliyoruz, ne de teknolojik üretimin payını arttırabiliyoruz. Bizim GSYH hasılamızdaki büyüme, bir şirketin devamlı ekonomik olmayan yatırımlar yaparak bilançosunu büyütmesinden farksız değil. İnşaat mühendisliğinin katma değerli bölümününde de yabancı ortak ve girdi kullanıyoruz. Şehirleri büyüterek, yaşamı zorlaştırmanın ve şehirde yaşamanın maliyetini arttırmanın doğru bir ekonomik gelişme modeli olmadığı aşikar. Üstelik, şehirleri büyütmenin yarattığı sorunları da pahalı alt yapı projeleri yaparak aşmaya çalışıyoruz. Doğru yolun uzun ve daha güç bir yol olan nüfusun eğitim ve teknik bilgi düzeyine yatırım yapılması ve belli sanayi sektörlerine stratejik olarak desteklenerek maliyet ve ölçek anlamında dünya çapında rekabetçi bir yere getirilmesi gerektiğini düşünüyorum.Özellikle nüfusun eğitim düzeyi, teknik bilgisi ve üretkenliği çok kritik bir bileşen. Bir analoji sunmak gerekirse, bizim çayı daha çok şekerli içmemiz gerekirken (şekeri kalite göstergesi olarak tanımlıyorum.), biz gelen göçmen kitlesi ile bardağı büyüttük, çayı içine su kattık, yeni şeker eklemek yerine içindeki şekeri de eksiltiyoruz. Bu arada John Locke üzerine olan yazınız mükemmel bir yazıydı. Belki de modern felsefenin en önemli temeli "Cogito ergo sum", "Düşünüyorsam varım" ile başlıyor. Ülkemizde de bu prensip yaygınlaştıkça, uzun dönemli sorunları çözmeye başlayacağız düşüncesindeyim. Saygılar ile,
YanıtlaSilMahfi hocam,bölgesel kalkınma farklılıklarını gidermek için halen uğraşıyoruz ama halen istenilen noktaya ulaşamadık.Hükümetin doğuya yapılacak yatırımlarda vergi alınmaması politikası acaba beklenen sonuçları veriyor mu?Benim bu konuda yorumunuzu merak ettiğim iki fikrim var:
YanıtlaSil1) Bölgesel kalkınmada öncelik arz eden iller için mevzuatta;(ülke genelinde) belli bir ciroya sahip şirketlerin veya yeni kurulan şirketlerin belli bir ciroya ulaştıktan sonra doğuda fabrika,üretim merkezi kurmak zorundadır şeklinde bir değişiklik yapılması 2)bölgesel kalkınma vergisi adı altında bir vergi toplanmak suretiyle doğudaki illerde devlet eliyle yatırım ve istihdam olanaklarının artırılması
Bunlar istihdam olanaklarının artmasına katkı sağlayabilir mi? Saygılar.
Adsız 12:04 arkadaşım,
SilMahfi hocam ne der bilmem ama zorla güzellik olmaz diye bir söz vardır. O bölgelerde yatırım ortamı oluşursa zaten girişimci gider, yatırımını yapar. Devletin en baştaki görevi bu ortamı sağlamaktır. Güvenliğin, barışın, adaletin olmadığı bir bölgeye, hatta bir ülkeye kim neden yatırım yapsın?
Adsız arkadaşın yazdığına katılıyorum. Piyasa sisteminde zorla iş yaptırılmaz.
SilMerhaba Hocam ve Arkadaşlar,
YanıtlaSilÖncelikle hocamıza ve değerli yorumları için arkadaşlarımıza teşekkürü tekrar tekrar ediyorum. bu çorak mevsimde hoş ve bereketli bir bahçe burası.
Bir de işsizlikle ilgili yeni bir kavram olması gerekiyor. Malumunuz işsizlik açık işsizlik, gizli işsizlik diye tasnif ediliyor. Hocamızın makalesi açık işsizlik verileri üzerinden yazılmış... çok yerinde yorumsuz resmi verilerin net ortaya konumudur. Gizli işsizlik ise verimle ilgili olup çalıştığı halde katma değeri olmayan işgücünü tarif eder. benim vurgulamak istediğim kavram işgücüne dahil olmayıp iş başı yapmaya hazır olanlarla da ilgili değil... Kavram: Gizlenen İşsizlik...
An itibariyle TÜİK açık işsiz olmasına rağmen İŞKUR Kursiyer ve Yararlanıcılarını işsiz saymamaktadır. Gizli işsizliğin bir türü de olabilecek bu "eğreti istihdam durumu" hem geçici, hem de üretmeden işsizlik sigortası fonundan ücretlendirme ile oluyor. Son KHK ile bu durum daha da yaygınlaşacak... yani kişilerin hem bir işi olmayacak, hem de işsiz sayılmayacak...
bu sayının kaç kişi olduğu, olacağı net değildir. Ama hiç bir yıl 700.000 kişinin altında olmuyor... Gizli işsizlikten sonra gizlenen işsizlik..
* İşsizlik oranına mı bakalım? Yoksa istihdam oranına mı? Hangisi tam olarak neyi gösterir?
YanıtlaSil* Gerçek işsizlik %19.5 ise, bu veri acaba önceki yıllarda nasıldı?
Teşekkürler :)
İşsizlik oranına bakın.
SilMesela Aralık 2015 de işsiz sayısı 3.204 bin, iş aramayıp çalışmaya hazır olanların sayısı 2.545 bin. Buna göre Aralık 2015'de işsizlik oranı % 10,8 ama gerçek işsizlik oranı % 19,4.
işler kötü yakın zamanda da düzelmeyecek, o zaman işçiyede ihtiyaç yok, köprü yapıldı, vatandaşta geçecek para yok, binalar yapıldı vatandaşta alacak para yok, vatandaşta para yoksa bankalar borç versin, vade geldiğinde borç nasıl ödenecek? onu da o zaman düşünürüz.
YanıtlaSilMahfi Bey merhaba,
YanıtlaSilÖncelikle bizim de çalışmalarımızda uzun zamandır kullandığımız bir tanımın altını çizdiğiniz ve popülerleştirdiğiniz teşekkür ederim. Gerçekten sizin "görünür işsizlik oranı" diye adlandırdığınıza biz ILO tanımına göre hesaplandığı için "resmi işsizlik oranı" diyoruz. Diğerine de yani işgücü piyasasının kıyısında duranların da dahil edildiği işsizlik oranına ise siz "gerçek işsizlik oranı" biz "geniş işsizlik oranı" diyoruz; ve ikinci tanım, yaptığımız analizlerde / tahminlerde daha iyi sonuç veriyor yani daha "gerçekçi". Ama uluslararası yazında "geniş işsizlik tanımı olarak yerleşmiş olduğu için onu kullanmak daha yerinde olur diye düşünüyorum.
İkincisi, bildiğiniz gibi bir süre önce Hükümet bir kararname ile evde yaşlı ve engelli bakanlara "ücret" ödemeye başladı. Kararnamde ücret yazdığı için de TÜİK bu kişileri "istihdamda kabul ediyor". Oysa bu kişiler için herhangi bir SGK ödemesi yapılmıyor. Bu durumda ya devlet bir yandan kayıt dışı istihdamla mücadele ediyorum derken diğer yandan kayıt dışı istihdam yapıyor veya bu geliri ücret değil transfer geliri saymak gerek. Ben devlet tanım itibariyle kayıt dışı istihdam yaratmaz diye düşündüğümden bu geliri transfer geliri bu kişileri de işgücü dışında sayıyorum. Son baktığımda bunların sayısı 550,000 civarındaydı. Dolayısıyla işgücünden 550,000 düşersek geniş işsizlik oranı %19.8'e çıkıyor. Haftada bir saat çalışanı da ücretsiz aile işçileri de ILO tanımına göre istihdamda kabul ediliyorken, %19.8.
Son olarak işsizlikle mücadelenin ne Türkiye'de ne de Dünya'da orta vadede başarıya ulaşması mümkün değil. İstediğiniz kadar yapısal önlem alın, ne yaparsanız yapın üretim süreci içinde ortaya çıkan devasa teknolojik gelişmelerin yaratmaya başladığı iş kaybı kadar yeni iş yaratmak mümkün değil. Davos 2016 raporu kısa bir süre içinde sadece Yapay Zekanın başta mavi yakalı işler olmak üzere işlerin %45'ini alacak diyor. ILO'nun beş yıl kadar önce yayınladığı rapor, Oxford'dan 3 araştırmacının geniş çaplı araştırmaları sorunun daha da büyük olduğunu gösteriyor.
Bence artık işsizlikle mücadeleden çok işsizliğin sonuçlarını kontrol etmeye yönelmek daha akılcı bir politika olur. Bü yüzden epeydir "vatandaşlık geliri" uygulamasını öneriyoruz. Türkiye'de ilk kez Ayşe Buğra dile getirmişti, şimdi çok yakıcı bir şekilde gündeme geldi. Aksi halde çalışma haftasını 25 - 30 saat arasına düşürmek gerek, o da bir süre idare eder.
Daha da kısası, üretim süreci içindeki teknolojik gelişmeler aslında bolluk toplumunun alt yapısını yaratmış durumda ama biz halen fiyat mekanizması esaslı kıtlık düzenini devam ettirmeye çalışıyoruz.
Sevgiler,
Haluk Levent
Sayın Haluk Levent, çok teşekkür ederim katkılarınız için. Umarım bloğun izleyicileri de bu açıklamaları okurlar, çünkü çok önemli.
SilÇok önemli fakat önemini anlamak için öncelikle temel felsefemizi "Hepimiz Aynı Gemideyiz" olarak değiştirmemiz gerekiyor galiba
SilHaluk Bey Matrix filmi ile büyüyen bir jenerasyon için yapay zekanın ne kadar büyük sorunlara yol açacağını kestirmek zor değil. Ben 2013 yılında Almanya'da öğrenci iken Düsseldorf Havalimanından TR'ye tatile geliyorduk. Robot Vale hizmeti denemeleri vardı. Varın siz düşünün gerisini..
SilSon olarak ileride yaşanacak büyük istihdam sorunlarına yol açacak gelişmeler olacakken 3 çocuk yapmayı hedef alan büyük bir kitle olduğunu da unutmamak gerektiğinin kalın harfler ile her zaman belirtilmesi gerektiği kanısındayım.
Saygılarımla.
Sayın Hocam ;Üretim-istihdam sistemini spor dünyasıyla karşılaştırmak mantıklı geliyor.Belli alanlara tüm ilgiyi odaklayıp,bütün paramızı verip starlar ithal ediyoruz.Sonrada "neden spor gelişmiyor bu memlekette" diye dövünüyoruz.Üretim-istihdam sisteminde belli alanlar seçip,Devlet eliyle devler yaratma anlayışının sonuçlarını,Devlet eliyle yaratılan zenginlerin bankaları battığında ve akabinde ödediğimiz "zengin tutma maliyetiyle" anlamış olmamız gerekmiyormu?Sistemin en temelde rekabetçi,eşitlikçi çalışması"esnaf ve sanatkar'dan başlayarak Kobilerin yaşamsal sorunlarını çözmememiz en temel iş değilmidir?
YanıtlaSilEn sık verilen teknoloji örneğini gerçekçi olarak düşünelim.Steve Jobs Bu ülkede yaşasaydı ve evinin garajında bilgisayar üretip,bunları teknoloji mağazalarında satmaya çalışsaydı,başına neler gelirdi?Bir Kobi yada hukuki ve mali süreci en iyi bilen bir SMMM bulun sorun.Muhtemelen 3 ay bile dayanamaz ve üretimin canı cehenneme diyerek bir markette işe başlardı satış elemanı olarak.
Sistemi tepeden emir-komutla düzeltemeyeceğimizi,gelişimin sistemin içinden;En tabandan başlaması gerektiğini anlamamız lazım artık.
Hocam İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü mezunuyum. Alanımla ilgili iş bulamıyorum.Araştırma yapmayı sevdiğim için Yüksek lisans'da yapmak istiyorum. Hangi alandan yapsam daha mantıklı olur.
YanıtlaSilMahfi Bey,
YanıtlaSilBütün yorumları okuyamadım ama düzelten var mıdır ama bence hesaplamanızda bir yanlışlık var. Şöyle ki; İş aramayan ama çalışmaya hazır 2.286 bin kişi halihazırda işgücüne dahil olmayan nüfusun içerisinde yer almaktadır. Yani bu hesaplama [(2.286 bin+ 3.715 bin)/(30.781 bin + 2.286 bin)]*100 olmalı ki bu sonuç yüzde 18 olacaktır. Ana fikir olarak vermek istediğiniz sonuçtan farklı olmasa da doğru hesaplamanın bu şekilde olacağını düşünmekteyim.
Tablonuzda 1993-2000 yılları arasında işsizlikteki düşüşü nasıl yorumluyorsunuz? Enflasyonla olan ilişkisini açıklayabilirmisiniz?
YanıtlaSilSayın Hocam
YanıtlaSilpaylaşmış olduğunuz objektif bilgilerden dolayı ve günümüzdeki tarafsızlığını koruyarak toplumu doğru bilgilerle aydınlattığınız için sizlere bir öğrenci ve bu toplumun ferdi olarak teşekkürü bir borç biliyorum. EMEĞİNİZE SAĞLIK