Sartre Fransa'dır

1905 yılında doğan, varoluşçuluk akımının önde gelen temsilcilerinden Jean Paul Sartre yirminci yüzyılın en önemli filozoflarından birisiydi. Varlık ve Hiçlik, Bulantı, Akıl Çağı, Yaşanmayan Zaman, Tükeniş, Altona Mahpusları, Mezarsız Ölüler, Sinekler, Kirli Eller, Diyalektik Aklın Eleştirisi eserlerinden ilk akla gelenler. Jean Paul Sartre, 1964 yılında kendisine verilen Nobel Edebiyat Ödülünü, kapitalist sistemin verdiği ödülü almayacağını söyleyerek, reddetti.

1890 yılında doğan Charles De Gaulle, yirminci yüzyılın önde gelen asker ve devlet adamlarından birisiydi. İkinci Dünya Savaşı’nda Fransa’nın Almanya’ya yenilmesinin ardından Londra’ya giderek Özgür Fransa hareketini başlattı. Ve bu hareketin başında Fransa’nın Alman işgalinden kurtulmasına önderlik etti. Ardından da Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı yaptı.

Fransa’nın işgali altında bulunan Cezayir’de 1954 yılının sonbaharında bu işgale karşı ayaklanmalar başladı ve bu ayaklanmalar giderek bir bağımsızlık savaşına dönüştü. Bağımsızlık savaşı yaklaşık 8 yıl sürdü. Bu süre içinde bir buçuk milyon Cezayirli öldürüldü. Cezayir’e karşı bastırma savaşı Charles De Gaulle’ün Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı sırasında yürütüldü. Bu savaş, ikinci dünya savaşının kahramanı olarak görülen De Gaulle’ün büyük itibar kaybına uğramasına neden oldu. 

Cezayir’in bağımsızlık savaşına giriştiği ve Fransa’nın bu ayaklanmaları kanlı bastırma girişimiyle karşıladığı yıllarda Sartre, Paris sokaklarında bu haksız işgali kınayan bildiriler dağıtıyor ve gösterilere önderlik ediyordu.  

Böyle günlerden birinde hükümetin önde gelen üyeleri, Sartre’a ve önderlik ettiği kişilere gözdağı verilmesi önerisini getirdiler. De Gaulle bu öneriyi reddetti. Öneriyi getirenlere: "Sartre Fransa’dır” dedi. Yani bir anlamda “Sartre’a ceza vermek Fransa’ya ceza vermektir, kendinize gelin” demiş oldu.

Sartre ve De Gaulle bir kez daha 1968 öğrenci olayları nedeniyle karşı karşıya geldiler. Ama bu kez kimse De Gaulle’e, Sartre’a gözdağı verilmesini teklif edemedi. De Gaulle, 1968 olaylarında karşılaştığı derin eleştirilere dayanamayarak kabul ettiremediği bir görüşü bahane edip 1969 yılında Cumhurbaşkanlığından istifa etti. De Gaulle, Cezayir’e karşı tutumu nedeniyle saygınlığını yitirmiş olsa da, Sartre için söylediği bu söz, insanların ona karşı duygularını bir kez daha tartmalarına yol açtı.   

Sartre hiçbir zaman tutarlılığını yitirmedi ve kişiliğinden ödün vermedi. Onun için de hep saygıyla anılan bir yazar ve filozof olarak kaldı. De Gaulle, kimilerinin beğendiği, kimilerinin  nefret ettiği ama Sartre için söylediği o söz nedeniyle herkesin bir nebze de olsa saygısını kazanmış bir siyasetçi olarak anılır oldu.

Sosyal medyada ve televizyonda Mülkiye’den atılan akademisyenlere destek amacıyla okulun önünde düzenlenen direnişe katılan 82 yaşındaki Korkut Boratav hocayı görünce içim titredi.

Bu ülkede o resmi gören kaç kişinin içi titremiştir merak ettim.

De Gaulle, benim çocukluğumla gençliğime denk gelmiş bir asker – siyasetçiydi. Hiç beğenmezdik yaklaşımlarını. Özellikle Cezayir sorununa yaklaşımı nefret uyandırıcıydı. Yaptıklarını silecek bir şey de yok aslında. Ama Sartre için söylediği o söz yine de onun karşı düşünceye saygısını göstermesi bakımından önemlidir.

Karşı düşünceye saygı göstermek, bütün kötülüklerine karşın dünyanın yaşanacak bir yer haline gelmesine katkı yapar. 

Yorumlar

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep bilmediğiniz konularda ön yargılarla hareket etmeye alışmışsınız. Her Çarşamba Sarıyer Pazarında beni bulabilirsiniz. Her satıcı tanır beni. Ben öyle evinde oturup teori yazan iktisatçılardan değilim. Ama belli ki siz evinizde oturup bilmediğiniz tanımadığınız insanlar hakkında ahkâm kesenlerdensiniz.

      Sil
    2. Mahfi hoca daha napsın ? 3 maymunu oynayan sanatçıların gıkı çıkmıyor tabi paraları geliyor keyifleri gıcır ya.

      Sil
    3. Mahfi bey siz Sarıyer gibi krema tabakanın yaşadığı yerde ikamet ediyorsunuz. O semtte ikamet edenlerin de, oraya pazar kurmaya gelen esnafın da hayat koşulları nispeten iyi.

      Fatih, Küçükçekmece, Avcılar, Halkalı gibi güneybatıya doğru olan semtlerin pazarlarını da gezin bakalım, milletin hali ne görürsünüz.

      Kafa konforunuzdan biraz kurtulup, krema tabaka dışındaki insanların da hangi koşullarda yaşadığını gözlemlemenizi öneririm.

      Sil
    4. Kusura bakmayın ama yine ön yargılı bir başka değerlendirme. Sarıyerin alt tarafı yani gerçek Sarıyer orta tabakanın yaşadığı bir semttir. Eski bir balıkçı köyüdür. Pazare orada kurulur. Bu pazara gelen esnaf da sizin dediğiniz semtlerde de pazar kuran esnaftır. Bunlar pazar pazar gezerler. Siz Sarıyer denince Zekeriyaköyü anlıyorsanız ben oranın pazarından söz etmiyorum.
      Ayrıca ben yılda bir kaç kez de o dediğiniz pazarları dolaşırım.
      Tanımadığınız insanlar hakkında yargıda bulunmayınız. Ayıptır.

      Sil
    5. Uzun zamandır hep aynı tür saldırılar, en az 200-300 tane aynı tür saldırı okudum . yok ne kadar para kazanıyo yok krem tabaka da yaşıyo.saçma sapan bitmez tükenmez yorumlar . sanki insanın hakkıyla, kafasıyla para kazanması sonra da kazandığı parayı harcaması ayıp! Sanane kardeşim senin gibi işi gücü ona buna saldırmak mı olsun!

      Sil
    6. mahfi hocam sizi çok seviyor ve takip ediyorum,allah gönlünüze göre versin,normalde yorum yazmam ama bu ezberci,önyargılı yorumları görünce biz de varız demek istedim.Varolun hocam,ellerinizden öperim..

      Sil
    7. mahfi hocam sizi çok seviyor ve takip ediyorum,allah gönlünüze göre versin,normalde yorum yazmam ama bu ezberci,önyargılı yorumları görünce biz de varız demek istedim.Varolun hocam,ellerinizden öperim..

      Sil
    8. yazdiklarim hakkinda istediginizi söyleyebilir elestirebilirsiniz fakat geldigimiz noktada düsüncelerimden asla vazgecmeyecegim. her seferinde üzüldüm. gördükce yardim ettim. acidim. onu o hale getirenlerle mücadele etmeye calistim. gördüm ki hepsi bosunaymis. anladim ki her seyi hakediyor(lar)mus. benim onun icin mücadelemin ceyregini bile o (nlar) kendisi icin yapmadi. Beni yalniz birakti. Sonuc mu..? Bir de beni suclu ilan Edip 94 yilin tüm günahlarini üzerime yikti.

      Kim mi bu.? Kim mi Bunlar.?

      Acimamiz ve gözlemlememiz gerektigi isaret edilen Fatih, Kücükcekmece, Avcilar, Halkali, sultanbeyli, Esenler gibi semtlerde ( kimlerden bahsettigim sanirim anlasilmistir) yasayanlar.

      Ben, böyle olmaz, gitmez bunun sonu faciadir dedigimde o kömür makarna ve mercimegin tadini cikariyordu. 600 liralik Devlet yardimi ile calismadan, bedavaciligin tadini cikariyordu.

      Pekiyi ya Anadolunun dörtbir yaninda yasayan diger malum vatan evlatlari.?

      seka, sümerbank, limanlar, madenler, Tekel, Türk Telekom, Telsim, Tüpras, Erdemir, Petkim, Demircelik isletmeleri, Bankalar, sigorta sirketleri, Tüm gübre sanayii, Hastaneler, marinalar, Devlete ait onbinlerce bina, Ormanlar, sahiller, satilirken alkis tutan, Bravo deyip 15 yildir ülkeyi satanlara ben oy verenler degil miydi onlar. Sen de oy verme, gelecegin satiliyor dedigimde. vay zindik, imansiz, Statükaocu, Darbeci, CHP zihniyetli diye linc edenlere, Bu ülkenin herseyi satilirken okuldan fabrikadan hastahaneden cok cami var dedigimde Din Düsmani damgasini yiyen hep ben oldum. Yeter ..O semt pazarlarindaki bahsedilen insanlar beni zerre ilgilendirmiyor artik. Ben kendi gelecegimi ve en önemlisi cocuklarimin gelecegini kurtarmak zorundayim. Benden pas. buraya Kadar.

      Yazdiklarim kendimi baglar. geldigimiz nokta benim kesinlikle hakli oldugumu göyteriyor. Maalesef öyle bir noktaya geldik ki dönüsü her gecen Saat zora giren bir yolun yarisini gectik bile. Bu millet tercihini yanlis kullandi. bunun cezasini cekecek. bu asamada benim onlari düsünmem söz konusu asla olamaz. gecti Bor un pazari sür essegi nigdeye.

      Sayin Hocam böyle soru ve ithamlara neden cevap verirsiniz ki,? siz ömrünün yarisini, akil ve zekasinin neredeyse tamamini akdemik egitiminize harcamis zengin Fakir, egitimli cagil, inanan inanmayan, hicbir semt ayirimi yapmadan aklin yolu bir, deyip bilginizi paylasan bir ilim adamisiniz. söylediklerinizin Krema tabakaya degil onlardan daha fazla Fatih, K.cekmece, halkalida yasayanlar icin fayda getirecegi asikar iken bu tür suclama ve ithamlara maruz kalmak birilerinin aklini artik kullanmadigini gösterir. Hele zekeriyaköy ile sariyerin ayirimini yapmaniza ne gerek var. kime ne sizin hangi pazarlara gittiginizden. onun istedigi de bu zaten. sizin bu sekilde "" ben de dediginiz pazarlara gidiyorum"" gibi sig bir cevap vermeniz. neden adeta bir sucluluk psikolojisiyle kendinizi bir aklama cabasina girersiniz. onun da istedigi bu zaten. Magfi Egilmez gibi bir akademisyen hangi pazara gideceginin hesabini birilerine vermek zorunda degildir.

      Sil
    9. Beni düşündüğünüz için teşekkür ederim ama benimki hesap vermek değil. Ben son 20 yılımı hep bildiklerimi anlatarak insanları doğruya yönlendirmekle geçirdim. Bu bir alışkanlık oldu bende. O nedenle hiç gocunmadan doğrusunu anlatmaya çalışıyorum. Anlamamış gibi görünenlerin bile kafasında bir şeyler kalıyor emin olun.

      Sil
    10. Cebecideydik hocam, Kameraler gerçeği her zaman eksik yansıtır. Boratav Hocamız dışında da onlarca hoca zora maruz kaldı... Memleket işgal edilseydi 15 Temmuz'daki gibi meclis bombalanırdı demiştim. Dün aynı duyguyu yaşadım. Sanki işgalciler saldırdı... ve 100 yıllık çınarları devirmeye çalıştı... Güzel yazınız ve tüm yazılarınız için ayrıca teşekkürler...

      Sil
    11. Boğazda viskisini yudumlayanlar...monşerler diye bir zaman sallayanların soyleminin aynısı...Çıkarcı asagılık ilkesiz ajitasyonla zaten herbir pazarı bir cemaate teslim aldı.Kestane pazarı kafalı dincinin ajitasyon teknigine bak.Halka..bak sana ben benziyorum diyor..Bak birbirimize benziyoruz diyor.Dinci lümpen devriminin klasik tekniği.Zavallı halk..kaderi degişsin diye umut ederken hiç degismeyeceği bir ilkelliğe mahkum edildiği girdapta donuyor.

      Sil
    12. Hocam cem yilmazın askerlik hesabi karda birlikte surunseniz "sana rahat yer denk geldi" diyecekler.aldırmayın.
      Herşeyi paşa paşa biliyolarda ideolojileri herşeyden üstün geliyo.kör ediyo bunları.

      Sil
    13. hocam, c'est les autres (cehennem ötekilerdir) demiştir Sartre. özden önce gelen varoluşumuzun getirisi fakat sorumluluğu özümüze bırakılmış birçok arızamızdan biri olan ötekileştirme eğilimimize gem vurma kabiliyeti gösterdiğimiz nispette varlığımızı ehlileştirebiliriz. kendini değerli kılmak için, kendine değer katacak faaliyetler dahili olmak yerine diğerini değersizleştir. içinde bulunduğun her problem için diğerini suçla. bunların hepsi kolay olduğu; daha az kendinle yüzleşme ve iyileşme çabası içerdiği için insanımız tarafından tercih sebebi. önünde sonunda davranışlarımızın sonucuyla yüzleşiriz. hayatı bizden bağımsız, bizi yok sayarak gelişen ve başarısızlıklarımın olağan şüphelisi bir olgu olarak görmekten vazgeçip, ona kattıklarımız (-/+) karşılığında bize imkanlar sunan bir pazar olarak görme vaktinin artık geldiğini düşünüyorum. fakirlik, cehalet vb. birçok olgunun kader değil tercih olduğu bir dünyada yaşıyoruz.

      Sil
  2. Maalesef OHAL ve KHK'lar ülkenin ortak sorunu fetö ile mücadele için değil. İktidarın tek tip türkiye fantezilerini gerçekleştirmek için kullanılmaya başlandı. Farklı görüşlerin baskı ile sindirildiği bir ülkenin gelişmesi dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Bu tip tavırlar bazı dönemler kısa süreli iyileşmeler sağlasalarda orta ve uzun vadede ilgili toplumları hep geriye götürmüştür.

    YanıtlaSil
  3. Hocam yazı gene çok anlamlı ve güzel. Ben konudan bağımsız olarak bir şey soracağım. Krediler için teminat gösterilen unsurların artması sizce bankaların üzerinde nasıl bir baskı yaratıyor. Kredi geriş dönüş oranlarının çok hızlı bir şekilde düşeceğini öngörüyorum. Bu varsayım doğru olursa bankaların iflas etme ihtimalleri nedir. Bunun tahmini vadesi nedir? Hangi indikatörler bu konuyu anlamamıza ve önlem almamıza yardımcı olur. Bir mevduat sahibi olarak benim için önemli bir soru. Dolar-TL tahmini yapmasanız da bu konuda yardımcı olabileceğinizi umuyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Yani bu kadar karamsar bir tablo gerçekleşirse buna dünyanın hiç bir banka sistemi dayanamaz. Bankaların tahsil edilemeyen alacaklarına bakın. Artış durumu size olayı anlatır. Ama şu anda henüz korkulacak noktada değiliz.

      Sil
    2. Ustad soylesi veya imza gunu duzenleyece misiniz ?
      Aslinda siz bize hep balik tutup veriyorsunuz sizin calisma disiplinizniz vs konularinda goruslarinize iht.var

      Sil
    3. Hocam hayatinizi anlatan bir kitap cikarsaniz yanlis anlamayin kendinizi anlatmayi sevmiyor olabilirsiniz ama bizim sizin calisma disiplini prensipleriniz vs konularda ihtiyacimiz var

      Sil
  4. Hocam kusura bakmayın alakasız bir şey soracağım ; MB politika faiz oranıyla ikincil piyasadaki gösterge faiz arasında nasıl bir bağlantı var. MB para arzını azalttığında ikincil piyasada faiz oranları artacaktır. Politika faizini yerinde sabit tutarsa eğer bundan kazanan bankalar mı olur. Para arzıyla MB faizinin birbirlerine yapışık olduğunu söyleyebilirmiyiz

    YanıtlaSil
  5. sartre fransadır, ama tayyip türkiye değildir...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benzetme yanlış zaten. Sartre, olsa olsa Korkut hocaya benzetilebilir.

      Sil
    2. maalesef Türkiyede bugünlerde lünpenleşme ve kamplaşma paralel seyrettiği için, adı geçtiğinde herkeste saygı uyandırabilecek bir yazar benim aklıma gelmiyor...

      o tarz bir konuma, makama en oturan şahıs barış mançoydu, o da kalem ehli değildi..yaşasaydı cumhurbaşkanı olmasını çok isterdim...

      Sil
    3. Sartre'a hakaret olmuş, o filozof, Tayyip se imam hatipli

      Sil
    4. Hocam sartre korkut hocaya benzetilirse yahya sezai hoca kime benzetilir? Bütün hocalar, siz de dahil Türkiye'dir, hiçbir zaman pür adil degildir. Bu bağlantıya bakınız https://m.facebook.com/yahya.tezel/posts/10154180720072111

      Sil
    5. Yazınızdan okuyan biri olmadığınız anlaşılıyor. Türkiye'de saygın ve kaliteli bir çok yazar vardır ama, siz herhalde yalnızca magazin basınında sözü edilen “yazarları” biliyorsunuz,

      Türkiye, örgütlü cehaletin egemenliğinde, ilkelliğin, lümpenliğin çukurlarında yol alıyor ama, hâlâ bu gün yıkılmaya çalışılan Cumhuriyet'in yetiştirdiği, kaliteli, değerli sanatçıları da bilim adamları da vardır. Ne yazık ki, onları artık neredeyse tümü yandaşlaşmış medyada göremezsiniz.

      Hayran olduğunuz kişiye bakılırsa, siz zaten değeri, kaliteyi görseniz de tanıyamazsınız.
      Yazınız da kullandığınız isme uygun.

      Sil
    6. Hayranlık belirten bir ibare bulunmuyor yazdıklarımda. Sadece adaletin Türkiye'ye gelmediğinden ve gelmeyeceğinden dem vurmak istedim.

      Sil
    7. Sayın Mustafa Yüksel, Ne demek "imam hatipli". Suçmu, kötü bir şeymi imam hatipli olmak. Lütfen alt ve üst kimlikler üzerinden yargılamayın kimseyi..

      Sil
  6. Şimdi gençlerin kaç tanesi biliyordur Sartre'ı Camus'yu...80 Darbesi yetmişli yıllarda yeşeren kültür rönesansını da silindir gibi ezdi geçti..Neticede öyle bir noktaya geldik ki, tek adam diktatörlüğüne gidiyoruz..Her akşam ekranlarda boy gösteren profesör doçent etiketli yalakalar,iktidardan yemlenen yandaş anketçilerle cumhurbaşkanlığı sistemini övüyorlar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size çok açık bir şey söyleyeyim. 80 darbesinden daha beterini de gördük. İnanmıyorsanız bakın okullarda neler okutulduğuna.

      Sil
    2. 80 darbesinden tabi ki beterini goreceksiniz, 80 darbesi, 70 darbesi zaten size ezberletilenlerin safsata oldugu millet tarafindan anlasilmaya baslayinca, 'balans ayari' icin vardi. Siz yalamak icin postal aramaya devam edin. Aydin dusunceye bakin. Zihne bakin. Demokrasiyi, darbeye tercih eden bilimsel dusunceye bakin. Bakin ibret alin.

      Sil
    3. Arkadaş anlamamış sanırım. Burada kastedilen zaten darbeler sonrası ülkenin aldığı haldir. her darbe özgür düşünceye darbe oldu. BU kez de bir darbe girişimi ve takiben de fiili darbe oldu, yani ohal dediğimiz ve aksi görüşlerin var olamayacağı bir ortama girdik. Bunun demokrasi ile bir ilgisi yok ve olamaz.

      Sil
    4. "Adsiz 12:01" Onlar hicbir Zaman anlamadi ki zaten. hicbir Zaman düsünmediler ki.. hicbir Zaman sorgulamadilar ki.. Nasilsa onlar icin anlayan,düsünen, sorgulayan ve sonuc üreten seyhler,dervisler imamlar var. Bosver, takama kafana. ben artik sarki mirildaniyorum cok hos.. " Dönülmez aksamin ufkundayim bu Aaaksaamm.."

      Sil
  7. Mahfi Bey, o dediklerinizi ancak ve ancak iyi eğitim almış merhametli kişiler yapabilir. Eğitim > ego diyorum.

    YanıtlaSil
  8. Sizin gibi aydın insanların daha çok yetişmesi dileğiyle.

    YanıtlaSil
  9. Akılcılık,aklın kullanılması.Akılcı İnsan aklını kullanırken,diğer insanlarında aklını kullanmalarına saygı gösterir.Yabancı bir matematik Profesörüne 2*2 kaç eder diye sorsak;"BENCE diye başlayacağını görürüz cevabına.Tutun çevrenizden herhangi birine "Parçacık Fiziği" sorusu sorun ve ne kadar kesin cevaplar alacağınızı izleyin.Bizde Akılcılık değil AklıEvvellik Makbuldur.

    YanıtlaSil
  10. Sorum şu:

    "Üniversite"nin yerini doldurmak mümkün değil. Yani, kampüsler, sınıflar, atölyeler, konferans salonları, yıllar yılı ne öğrenciler yetiştirmiş binaların koridorlarında buram buram kokan tarih... Bunlar ikame edilemez elbette.

    Sizce Mahfi bey, ders anlatmanın bir mekânı olması şart mıdır?

    İhraç edilen yüzlerce hocalarımız, devlet tasdikli üniversite kampüslerinde olmasa da, başka başka mekânlarda öğrencilerine ders anlatmaya devam edebilir mi? Mümkün mü?

    "Bilim"i anlatmak ve yaşatmak için, 4 duvar ve 1 çatı şart değil sanırım?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Elbette değil ama ne yazık ki diploma, en az bilgi kadar aranıyor.

      Sil
  11. Hocam guncel olan varlik fonu ile ilgili size bir sey soracagim. Varlik fonuna devredilen sirketler var malum. Ve varlik fonunun kurumlar vergisinden muaf olmasi soz konusu. Bu durumda Halkbank veya Ziraat Bankasi kurumlar vergisinden muaf mi olacak? Tesekkurler

    YanıtlaSil
  12. Hocam yine harika yazmışsınız. Eğitiminiz dışında ahlakınız ve sosyal konulardaki düşüncelerinizi de takdir ediyorum. Bu yazı da ayrı olarak içimizi titretti.

    YanıtlaSil
  13. Hocam maalesef TR'yi yönetenler Rubicon'u geçmişler ve ilerlemeyi denemekteler. ālea iacta est.Saygılar.

    YanıtlaSil
  14. Fizibilite hesaplarında kullanılan “sermaye maliyeti”, çift paralı ülkelerde ulusal paranın “faizi” değil, dövizli borcun “maliyeti”dir. Türkiye'de TL'nin faizi düşünce, dövizin fiyatı yani borcun maliyeti (döviz faizi + anapara kur farkı) yükselir. Bu da aynen yüksek faiz etkisi yapar. Türk iş âleminin derdi TL'nin faizi değil, dövizin yükselen fiyatıdır. Yüksek döviz fiyatının ikinci belası enflasyonu azdırmasıdır. Bu sebeplerle Türk ekonomi dünyası “yüksek faiz-düşük kur” taraftarıdır. Ne var ki bu sürdürülemez.Hocam Ege Cansen Hocamizin bu yorumuna gore Turkiye dusuk faiz uygulasada tekrar yuksek faiz uygulamak zorunda kalacak.Bizim gibi ulkeler bu sarmaldan nasil kurtulur..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Saglam iktidarlarla kurtulur.

      Sil
    2. Yuzunu, bilime, egitime, sanata, cagdasliga donmus saglam iktidarla kurtulur.

      Sil
  15. Ben sıradan bir Vatandaş olarak dahi nefret ettim, boratav hocaya ve akademik çevreye yapılanlardan.

    YanıtlaSil
  16. 1.5 milyon Cezayirli öldürülmesinde en büyük katkısı olan insana , beni giyotine götürseniz yine saygı duymam.Aynı bu döneminde benzer kafadaki şeyler içinde. Bahsettiğiniz olayı sadece "Herkes kendine müslüman" sözleri ile değerlendirebiliriz.
    Bence geçmişte yaptığımız en büyük hatalardan biri, Anaokulundan başlayıp eğitim süresi boyunca her dönem felsefe dersinin verilmemesi. Yobazlık ve cahillik anca soru sormayla giderilebilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1,5 milyon insanın öldürülmesine katkıda bulunan insana saygı duyan kim ki? Siz yanlış anlamışsınız."Sartre, Paris sokaklarında bu haksız işgali kınayan bildiriler dağıtıyor ve gösterilere önderlik ediyordu. " denilmiş yazıda.Sartre karşı yani. Siz bir daha sakin sakin okuyun bence.

      Sil
    2. Adsız11 Şubat 2017 18:57

      Bence siz yazıyı tekrar okuyun

      alıntı : "De Gaulle, kimilerinin beğendiği, kimilerinin nefret ettiği ama Sartre için söylediği o söz nedeniyle herkesin bir nebze de olsa saygısını kazanmış bir siyasetçi olarak anılır oldu."

      Sil
    3. Adsız 17:36, Charles De Gaulle, tarihi az çok bilen hemen hemen herkes için saygın bir kişidir. 18 Mart 1962’de imzalanan Evian antlaşmasıyla Cezayir savaşını sonlandıran, Cezayir’e bağımsızlığını veren de Charles De Gaulle’dür. Hem de, Cezayir’deki Fransız ordusunun ayaklanması ve bir darbe yapması riskini göze alarak.

      Ben o günleri hatırlıyorum. Her an, Cezayir’de ayaklanan ordunun paraşütçülerinin Paris’e inmesi. bekleniyordu. Hükümet karşı koymak için, Paris’te halka, barışı destekleyen komünist partinin üyelerine silah dağıtmıştı. Paraşütçüler Paris’e inmedi. Ayaklanma başarılı olmadı. Ayaklanmanın lideri General Raoul Salan idama mahkum edildi.

      Fransa’nın en ünlü, en çok madalya almış generali olan Salan’ın cezası sonradan müebbet hapse çevrildi. 1956 -1958 yıllarına Cezayir’deki Fransız ordusunun komutanı olan Gen. Salan, Fransa’nın Cezayiri terk etmemesini savunuyordu ve buna hizmet edeceğini umarak De Gaulle’nin yeniden iktidara dönmesini destekledi ama, emekli edildi ve Cezayır’e girmesi yasaklandı. General Salan gizlice Cezayir’e dönerek Organisation armée secrète (OAS) örgütünü kurdu. 18 Mart Evian antlaşmasıyla savaşın sona erdirilmesine karşı çıkarak 21 Nisan’da üç generalle birlikte ayaklanmayı başlattı. Ayaklanma bastırıldı.

      8 Nisan’da Fransızlar’ın %91 oyla kabul ettiği barış antlaşması, 1 Temmuz 1962’de Cezayir’de % 100’e yakın oyla kabul edildi ve 3 Temmuz 1962’de, De Gaulle Cezayir’in bağımsızlığını ilan etti.

      Cezayir Savaşı sürerken, Birleşmiş Milletler’de bu konuda yapılan bir oylamada, bu gün birilerinin pek sevip saydığı Adnan Menderes hükümeti, Cezayir’e karşı Fransa’nın yanında oy kullanmıştı.

      Tarihi bilirsek, kime saygı duyup kime duymamak gerektiğini de belki daha iyi bilebiliriz.

      Sil
  17. SÖylenene göre, istifasından önce de yine ülkesine son jestini yapmış ve "ben 10.000 çeşit peynir üreten bir milleti yönetemem" demiştir. Yani kendisi asker kökenli ve bu nedenle de dediğim dedik bir insan olmasına karşın sivil hayata geçince sivil siyasetin kendi istediği gibi gitmeyebileceğini idrak etmiş ve farklı görüşlere sahip olmanın bir zenginlik olabileceğine dair bu ifadeyi kullanmıştır giderayak.

    YanıtlaSil
  18. Ek ve düzeltme: Bir önceki mesajımda 10.000 çeşit demiştim ama De Gaulle "246" demiş. Sayı farklı ama anlam aynıdır. Yazınız için teşekkürler.

    YanıtlaSil
  19. O hocalar istikrara zarar verdikleri icin atildi. Istikrara zarar vermeyenler hala gorevlerinde ve maaslarini yiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Istkrar'dan de anladigina bagli. istikrar'dan andladigin tek adam yonetimi ve duvara toslamaya dogru gidis ise zaten memleketin yarisi buna zarar verir durumda. Maaslarini yiyor demissin, bu bile istikrar'dan ne anladigini gosteriyor, salla basini al maasini. Bu mu bekledigin? Tam anlamiyla biat kulturu, bana dokunmayan yilan bin yasasin anlayisi oyle mi?

      Sil
  20. Dünya beşten, Türkiye de herhangi bir siyasî partiden büyüktür. Taban tabana zıt görüşleri besliyor olsam da Korkut Hoca Türkiye'dir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korkut hocanın görüşlerinin çoğuna ben de katılmam. Ama bu, ona ve düşüncelerine duyduğum saygıda sarsılma yaratmıyor. Hatta tam tersine ona saygımı artırıyor. Çünkü insan aynı görüşte olmadıklarından daha fazla şey öğrenir.

      Sil
  21. Eğitimde düze çıkmak için (yitik yılları kurtarmak için) kaç yıla ihtiyacımız var ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yanlis cevap ... kesinlikle 300

      Sil
    2. Yapilan calismalar ve arastirmalar. Ciddi bilimsel pedagojik degerlere uyumlu Dunyanin kosullari ve gidisati yonunde parelel olabilecek bir egitim reformu bugun yapilsa sonuc ciktisi en erken 15 yilda aliniyor. Bugun yapilan bir egitim reformun ilk sonucunu o ulke en erken 15 yil sonra alabilmekte. Yitik yillara gelince anadoluda bir soz vardir dokulen su kabini doldurmaz diye.

      Sil
    3. Yani 300.. Ben hakliyim.

      Sil
  22. Gelen yorumlarda görülen yazdıklarınızı anlamada çekilen güçlük ve genel basiretsizlik hali
    karşı devrimin başarısını gösteriyor.

    YanıtlaSil
  23. Teşekkürler!
    "Anlayana sivrisinek saz,anlamayana davul zurna az."Kıvamındaki yazılarınız harika.Murat Fitil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben anlamadim. Hadi bana sivrisinek saz i anlat. bir de sizin anlatiginizdan anlamaya calisayim.

      Sil
  24. Milan Kundera , sever misiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hangi tefrikasini okudunuz ve sevdiniz

      Sil
    2. Tefrikasını okumadım Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği kitabını okudum.

      Sil
  25. Fikriniz hur oldugu gibi vicdaniniz da hurmus sayin hocam.
    Saygilar.

    YanıtlaSil
  26. Hocam irfan degirmenci yi de atmışlar.. ne yapacağımızı bilmiyoruz?ic anadolunun ortasinda protesto etmeye kalksak linc ediliriz.Sandikta hayır çıksa bile evet e dönüşür. Ne yapabiliriz acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hicbir sey yapmayin. imkaniniz var ise vinn. Milli Irade, iradesini yitirdi koptu gidiyor. siz de giderseniz son felaket. biraz daha Zaman varken terket.

      Sil
    2. İç Anadolu ironisi...Tamda durumun özetidir.Teşhisi koymadan uyanmak mümkün değil.Anadolu cemiyet olma özelliğini tekrar kazanmalı.Bak cemaatlere laf soyleyemiyorum..Ulaştıgımız harika nokta.

      Sil
  27. Bu karşı devrim başarısız olacak. Çünkü modern dünyayı ve zamanın ruhunu anlamıyorlar. Dünyanın nereye gittiğini görmek için tarafsız bakmak gerekiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediklerinizi 1950 den beri dinliyorum. Hep tam tersi oldu. Hala mi görmezssiniz Karsi Devrim tamam. onaylanmasina tam 2 ay kaldi.

      Sil
    2. adsız 02:43 haklısın tam da 2 AY SONRA HAYIR'LI BİR SONUÇ ÇIKACAK İNŞALLAH

      Sil
    3. Ne devrimi ne karsi devrimi su nefret dolu dunyanizdan bir cikip akil ve mantikla dusunseniz ne guzel okur. Keskin sirke kupune zarar hic duymadiniz mi?

      Sil
  28. hocam @degirmencirfan başkanlığa #hayır dediği için "tarafsızlık" bahanesi ile 'kanal d' deki görevine son verildiği söyleniyor.

    sizede aman Mahfi bey, #Hayır görüşü açıklamayın diye üstü kapalı uyarılar geliyor mu? üniv. veya tv den ??

    Biliyorum sizin böyle şeylere eywallahınız yok onlardan önce siz hesabı keser işi bırakırsınız ama yinede merak ettim ima var mı diye ??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sizin de tahmin ettiğiniz gibi bana kimse böyle bir imada bulunmak cesareti gösteremez.

      Sil
    2. Habercilerin gorevi haber yapmaktir, siyaset yapmak degil. Siyaset, siyasetcilerin isidir. Bir habercinin 'hayir' cikmasi icin tek etkisi gidip sandikta kullancagi oydur.

      Sil
    3. Siyaset, siyasetçilere bırakılamayacak kadar önemli bir konudur.

      Sil
    4. adsız 01:25 aynı yayın grubuna bağlı evet açıklayanlar tarafsızlığını bozmuş oluyor mu ki halen işine devam ediyor. Ne evet ne #hayır diyen hiç kimse işinden olmamalı. Herkes özgürce ve yaftalanmadan fikrini beyan edebilmeli. Fikrini beyan etmesi konusunda da zorlanamaz.

      Sil
    5. O zaman birisi de cikar 'gazetecilik gazetecilere birakilmayacak kadar onemli bir konudur der' her habere karisir sesinizi cikartamazsiniz.

      Sil
    6. Ben gazeteci değilim. Yaşamımın hiç bir döneminde de gazeteci olmadım. Bir gazetede yazı yazmış olmak ya da bir televizyonda yorum yapmak gazeteci ya da televizyoncu veya basın mensubu olmak demek değildir.

      Sil
    7. Siyaset yaşamın kendisidir etki alanı bütün hayatı kapsar bu yüzden siyaseti günlük hayattan çıkaramazsınız.herhâlde darbelerin en kötü yanı siyasetten uzak - z kuşağı-yetiştirilmesine vesile olmasıdır bu arada toplum düşünceden uzaklaşırsa tek tipleşir ve kulun kulu veya bir alanın kulu olur

      Sil
  29. Ayrılıkçı kürt hareketine karşı yürütülen mücadele ile emperyal katliamcı Fransız politikaları, hendek politikalarına destek veren aydınımız(?) ile insanlığın vicdanina tercüman olan Sartre ı aynı kefeyemi koyuyorsunuz..İçinizin o şehitlerin yetimlerine titremesi dileğiyle...Siz bize iktisatı anlatın hocam...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz iktisat kısmını okuyun belli ki öteki kısımları karıştırıyorsunuz.

      Sil
    2. Güzel ve anlayana tavsiye niteliğinde kısa bir hatırlatma olmuş.Elinize sağlık

      Sil
    3. Üstad, trolleri doğrudan silin. Bunlar paralı çalışıyorlar. İnsanlık için zaman kaybı bu paralı troller.

      Sil
    4. Bu yazıdan çıkarılabilecek en kötü yorumu çıkarmışsınız. Biraz fazla zorlamayla Cezayir katliamını,hendek olaylarıyla paralel görmeniz Mahfi beyi iyi tanıyamamızın vermiş olduğu, yanlış çıkarım malesef.
      Bu yazıdan benim anladığım, 1.5 milyon insanı katleden bir caninin karşıt fikirlere karşı hoşgörüsünün neticesinde Fransanin böyle özgürlükcü ve iktisadi gelişimi sağladığı... Karşıt fikirler olmasa Dünya bu kadar gelisir miydi sizce!
      Mahfi hocam yazilariniz için çok teşekkürler. Lütfen yazılarınızı bu kadar ara vermeyin. Bir hafta bir yıl gibi geldi :)

      Sil
    5. Ah bir de El Babda sehit olan evlatlarimizin neden sehit olduklarini anlayip bize de anlatabilsen.

      anlatmadan önce ülkemizdeki 3,5 milyon Suriyeliden El Babda kac tanesinin sehit oldugunu da arastirip eklersen.......

      Sil
  30. Üstad, bir sığır sürüsü bile saldırıya uğrayan üyelerinin durumuna kayıtsız kalmaz. Perşembe sakaryadaki basın açıklamasına katılan 700 kişiye, cuma günü mülkiyeye gelen herkese insanlık adına teşekkür ederim. Açık ve net yazıyorum: CANIMIZI ALIRLAR İNSANLIK ONURUMUZU ASLA! İNSANLIK KAZANACAK BARBARLAR YENİLECEK.

    YanıtlaSil
  31. Hocam sizi gerçekten takdir ediyorum bilginizden daha çok bu saatte bile okuyucularınıza cevap verdiğiniz için. Referandumdan çıkacak olası sonuçların ekonomiye etkilerini yazmayı düşünüyor musunuz sizce evet ve hayır nasıl sonuç doğurur görüşünüzü duymak isterim. Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      Bu dediğinizi yapmak için henüz erken.

      Sil
  32. Hocam ekonomi ile ilgili hicbirsey bilmezdim sayenizde bilgilendim ayrıca ekonomi haricinde ki yazılarınızda çok gUzel ve pek cok bilgi aktarıyorsunuz sizi büyük bir ilgiyle takip ediyorum ve yazılarınızı okumaktan büyük keyif alıyorum kendi adıma teşekkür ederim

    YanıtlaSil
  33. Son zamanlarda çok popüler oldunuz, gazetelere ilk sayfadan çıktınız. İrfan Değirmenci'nin başına gelenlerin size de gelmemesi dileğiyle...

    YanıtlaSil
  34. Sayın hocam iyi geceler...yazınızı keyifle okudum. Teşekürler..hocam sizden bir şey istirham etmek istiyorum, varlık fonu nedir,ne işe yarar,bu fonlar kurların yukarı hareketini durdurabilirler mi?referandum gününe kadar dolarda yukarı yön görebiliyor musunuz? Referandumdan hayır çıkarsa kurların hali nice olur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Varlık Fonu konusunda geniş bir yazım var. Blogda bulabilirsiniz. http://www.mahfiegilmez.com/2016/08/varlk-fonu.html
      Varlık Fonunun ne şekilde kullanılacağı henüz açık değil. Ama bu fonu kurları dizginlemek için kullanan Rusya'da fon tükenme aşamasına gelmişti.

      Sil
  35. MAhfi. HOcam büyüksünüz , ELlerinizden öperim. saygılar

    YanıtlaSil
  36. Hocam biliyorum dolar tahmini yapıyorsunuz ama bi konuda düşüncenizi öğrenmek istiyorum. 3.85 ten tersteyim. Bazı ekonomistler artık doların iniş tirendine girdiğini, 3.30 - 3.40 lara doğru çekileceğini söylüyorlar. Zararın neresinden dönersem kardır deyip bozayım mı yoksa 3,80 lere tekrar gelebilir mi? Şimdiden teşekkürler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynı ekonomistler işler tersine dönüp de dolar yukarı gidince biz demiştik diye karşınıza çıkıverirler. Onun için siz bildiğinizi yapın. Böyle bir yılda doların ne olacağını bilmek pek mümkün değil.

      Sil
  37. Merhabalar prof.dr.osman Altuğ havuz sistemi ile varlık fonunun uzaktan yakından ilgisi olmadığını söyledi.sizin bu konuda beyaninizi yanlış hatırlıyor gibi bir ifade kullandı. Türkiye ekonomisinin önemli insanlarisıniz.ama bu konudaki uyuşmazlığı anlamadım.amacim fitne karıştırmak değildir.sadece iktisat dersi bakan bir birey olarak ne olduğunu anlamadım.beni dinlediğiniz için teşekkür ederim saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben Havuz Sistemiyle Varlık Fonunun ilgisi olduğunu söylemedim. Havuz Fonunu örnek vermemin nedeni her ikisinin de mali disiplin sağlamaya yönelik bir amaçla yola çıkıp mali disiplinsizliğe yol açması olduğunu vurgulamaktı.
      Kamu kurumları TCMB Kanunu gereği ellerindeki paraları TCMB'ye veya onun muhabiri konumundaki Ziraat Bankasına yatırmak zorundadırlar. Ve banka bu mevduata faiz ödemez. Neden ödemez? Çünkü bu kurumlar para kazanan kurumlar değildir. Bunlar gelirini Hazineden alırlar. Bu düzenlemeden amaç bu kurumların ellerinde gereksiz yere kamu parası tutmalarının önlenmesidir. Ayrıca Hazine, bir kısmını borçlanarak topladığı paraları bu kurumlara ihtiyaçlarını görsün diye verdiğinde bu kurumların bunu bankaya yatırıp faiz alması son derece anlamsız. Yani böyle bir durumda kamu kesimi bir yandan faizle borçlanıyor bir yandan o borçlandığı parayı faize yatırıyor.
      TCMB kanununda geçen bu kanun maddesi Özal zamanında uygulanmaz oldu ve bu kurumlar Hazineden para alıp bankaya yatırıp faiz almaya başladılar. Sonuçta bu olay Hazinenin faizle aldığı parayı bunlara verip faiz kazanmaları için bankaya yatırmalarına neden oldu.
      Erbakan döneminde bu kanun maddesi işletilecek yerde daha büyük bir yanlışa imza atıldı. Ve elinde fazla parası olan kurumların paraları bir havuzda toplanıp parası olmayan kurumlara buradan para verilir oldu. Yani ikinci bir Hazine kuruldu.
      Benim vurguladığım mesele buydu. Yoksa Havuz Sistemi ile Varlık Fonunun benzer düzenleme olmadığını elbette biliyorum. İkisi arasındaki benzerlik mali disiplin sağlamaktan yola çıkıp mali disiplinsizlik yaratmasıdır.
      Oysa mesele çok açıktır. Her devletin bir tane Hazinesi olur. Açık, şeffaf, dürüst ve denetime açık olarak yürütülür.

      Sil
  38. Mahfi Bey, VDK 2010 ve 2011 promosyonu Vergi Mufettislerine yeniden yeterlik sinavi yapiyor. Bu haksizliga bir sey demeyecek misiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında doğrusu sadece sınavı kaybedenlere yeniden sınav yapmaktır ama o zaman da ilk sınav hakkında bir mesele ortaya çıktığında o sınavı kazananların durumu tartışmalı hale gelebilir.

      Sil
  39. Haydut Kuzey Korenin Medeniyetin ve Teknolojinin besigi ulkemiz Guney Koreye saldirisini nasil goruyorsunuz.

    Islamcilar ve Solcular medeniyet dusmani. Cunku akillari beyinleri islemiyor yok yetenekleri yok teknoloji refah ve bilim uretmeye o yuzden saldiyorlar yapana uretene bilimsel isler edene.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka da solcudur ve uygarlığın en çok geliştiği yerler oralardır.

      Sil
  40. Baskanin adamlari filmini izlediniz mi

    YanıtlaSil
  41. Trol hesaplar olmasa yorumlar kısmı daha zevkli ve nitelikli olacak ama ne yazık ki zamanın ruhu heryeri ve herşeyi terörize etmek.Akademisyenlere,sanatçılara yapılanlar elbette her aklı başında insan gibi beni de çok üzüyor.Lakin son 15 yıldır aydınların,üniversitelerin sessizliği ve hatta sürece kısmi destekleri sebebiyle masum olmadıklarını da düşünüyorum.Korkut Boratav Hoca ve sizin gibi kıymeti hocalarımızın varlığı ve uyarıları ise tarihe not düşen ve şahitliğimizde olan ışık kaynaklarıdır.Güzel yazınız için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  42. Mahfi bey söylediklerinize tamamen katılıyorum.Ancak sorun şu; siz de, sizin gibi şu an konuşan pekcok kişi de maalesef ilkeli durmadınız.Şöyle ki;
    Kılıçdaroğlu'nun dediği gibi "kontrollü bir darbe" yapildi. Buna en az 60-70 madde yazabilirim ama ortalama zeka seviyesindeki birisi zaten bu tespitleri yapabilir.

    Bu darbe ile daha izleyen ilk gun icerisinde binlerce insan ihraç edildi, hapse atıldı. Listeler hazırdı!!!

    "Masumiyet karinesi", "suçun sahsiliği","yasaların geriye yurumezligi" gibi genel usul hükümlerinin yani sıra anayasa ve yasaların- ifademi mazur görün ama en hafif ifadesi bu- "ırzına geçildi". Ve bütün bunlar planlıydı. Onbinlerce insan mağdur edildi ve mağduriyetleri giderek büyüyor.

    Hadi bu insanları sevmiyorsunuz, ama ilkesellik buna bakmaz. Hukuk bu denli yerle bir edilirken, en azından ilkeli olmak adına Sartrevari duruş sergileyemez miydiniz? Bu kadar birikime sahipken, en azından tarih süzgecinden geçirdiğinizde, bu tip despotizmlerin hiçbir zaman dibi görmeden durmayacaklarını ölçüp biçemediniz mi? Yoksa...????

    Lütfen vicdanlarınızı sorgulayın!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yazıları okumuş muydunuz?

      http://www.mahfiegilmez.com/2012/01/cad-av.html
      http://www.mahfiegilmez.com/2012/01/lombrosonun-hayaleti_31.html
      http://www.mahfiegilmez.com/2012/03/suc-ve-ceza.html
      http://www.mahfiegilmez.com/2017/01/leviathan.html

      Ben bunları yazarken zat-ı aliniz neredeydiniz?

      Sil
    2. Sağolunuz tekrar paylaştığınız için. Bu yazılarınızın hepsini okudum. Evet genel geçer yazılmış ilkesel yazılar. Sizi zaten değerlere sahip bir insan olduğunuz için okuyorum. Ama gözden kaçırdığınız nokta; cevabınız bile benim söylediklerimi teyit eder biçimde. Ben ilkeleriniz yok demiyorum. "İlkesel duruşunuzu, yukarıda saydığım zamanlarda ve insanlar için niye sergilemediniz?" diye soruyorum. Bunu da polemik yapmak için dile getirmiyorum. Son cümlemi tekrar paylaşayım.
      Lütfen vicdanlarınızı sorgulayın!

      Sil
    3. Teşekkür ederim.
      Ben de diyorum ki sizin genel geçer yazı diye nitelediğiniz bu tür yazılar kınıyorum diye tweet atmaktan çok daha anlamlıdır.

      Sil
  43. Günaydın Hocam, bir sorum olacaktı. Son iki senedir yüksek oranda artan dolar kuru bankacılık sektörünün karlılığını niçin düşürmedi?
    Bankalar dağıttıkları kredileri TL cinsinden uzun vadeli verirken, kredi finansmanının büyük kısmı dış kaynaklı döviz cinsinden değil mi?
    Dövizin yükselmesi kredi faizlerinin yükselmesini niçin tetiklemiyor.Yanlıs mı düşünüyorum yoksa. Otel isletiyorum istanbul ve Ankarada. Turizm geçen sene, son 20 yılın en kötü performansini sergiledi. Bu sene de gecen sene kadar kötü gececek gibi. Sektörde çok büyük iflaslar bu yıl sonu görebiliriz. Umut ışığı da yok malesef.
    Ankara ya gelince misafirim olun Hocam (Grand Hamit Hotel) .Hotelimde sizi ağırlamak beni çok mutlu eder hocam.
    Sizin bu bilgi hazinesi siteniz , bizler için büyük bir şans.Çok teşekkür ederiz.
    Allah sizlere sağlıklı, mutlu bir ömür nasip etsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nazik sözleriniz için çok teşekkür ederim.
      bankalar kâr etmeye devam etti çünkü artık eskisi kadar açık pozisyonları yok. Öte yandan dövizlerin kendi ülkelerinde faizlerin düşük olması onların da burada USD ve Euro gibi döviz mevduatına düşük faiz vermesine olanak sağlıyor.
      Bankaların 2016 da karlarının asıl artma nedeni faizlerin düşmesinden kaynaklanıyor. MB biliyorsunuz 2016 da 7 kez faizi düşürdü 1 kez artırdı. Bankalar kamuoyunun sandığı gibi faiz yükselince değil düşünce kar ederler. Çünkü mevduatın ortalama vadesi 1,5 ay, kredinin ortalama vadesi ise 1 yıldır. Faiz düşünce bankalar mevduat faizini vadesi gelince 1,5 ayda düşürür buna karşılık kredinin faizini vadesi gelince yani 1 yıl sonra düşürür. Bu durumda bankaların maliyeti gelirinden önce düşmüş olur.
      Haklısınız bu yıl kötü geçiyor.

      Sil
    2. Bankalar faiz dussun diye lobi yapiyorlar demek ki. Korkmuslardir MB faizi arttirir diye kesin gecen ay.

      Sil
  44. bu yazının altına halen iktisada ilişkin soru sorabilenlere şaşırıyorum. Anlamıyor musunuz? Bir ülkede hukuk, demokrasi ve özgürlükler olmazsa kaldırın bütün iktisadi analizlerinizi çöpe atın. Çünkü hiçbirisinin hükmü kalmaz. Çünkü ilkeler, değerler yoktur. İnsanlar belirsizlik içinde yaşarlar. Toplum katmanlarında enerjiler birikir ve ne zaman nerede nasıl patlayacağı belli olmaz. Ne analizinden bahsediyorsunuz? UYANIN

    YanıtlaSil
  45. Fransiz ekonomisi ile Turk ekonomisi arasindaki temek fark nedir ?

    YanıtlaSil
  46. Hocam turkiye de solculuk var ama sol olmus sag ,sag da olmus sol

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'de sol ve sağ ayrımı bütün dünyadaki pratikten farklı olarak din ekseni üzerine kuruludur. Solcular laikliği sonuna dek savunurlar, sağcılar ise bu ilkeyi o kadar savunmazlar. Hatta sağcıların bir bölümü bu ilkenin kalkmasını savunurlar. Bu açıdan bakarsanız sol ile sağ hiç karışmaz.

      Sil
    2. bu ilke kalktığında neler olur hocam. örnek verebilir misiniz...

      Sil
  47. Karsi fikirleri dinleyip anlamaya calismadan hukum kurdugumuz zaman zaten bastan kaybetmis oluyoruz. Birde hic kimse veya hicbir damimi fikir siyah veya beyaz degildir. Grinin yuzlerce tonu var. Bunuda unutuyoruz. Siyaset denilen kurum ise aslinda geri planda akilli bilgili adamlardan yararlanip on planda bunu uygulamaya calisan bir sistem olmali. Abd bunu kismen yapiyor en azindan universitelerden her konuda calisma istiyor. Yetmez tabi. Bizde ise tam bir monarsi veya ayristirma siyaseti var. Korkarim bir sure daha devam eder. Ama bitecek. Heleki kriz derinlestikce bu bitisde hizlanacak. Tahribatini duzeltmek ise 10 yillarca surecek. Gelecek yeni nesil bugunlerden bir suru ders cikaracak. Ben simdiki genclere ve cocuklara guveniyorum. Onlar sessiz ve olaylarla alakasiz gibi yasiyorlar ama radarlari gizliden gizliye acik. Herseyi gozlemleyip memory'e atiyorlar. Ama gorunurde lay lay lom bir hayatlari var gibi gorunuyor. Boyle degil. Sizde umutlulardanmisiniz hocam?

    YanıtlaSil
  48. Adsız30 Ocak 2017 21:28
    Hocam bankalar kendisinden fazla döviz talebi olduğunda dövizi daha yüksek fiyattan veriyor kur artıyor. Peki bankalar MB'den döviz istediğinde MBnin kendisi daha yüksek fiyattan mı veriyor? Bu mekanizma MB için de geçerli mi?
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merkez Bankası her gün öğleden sonra kendi alış ve satış kurlarını ilan eder.

      Sil
    2. Teşekkürler onu biliyorum hocam ama MB'den fazla döviz talebi olduğunda MB kuru daha yüksek bir fiyattan mı ilan eder?

      Sil
  49. Sn. Eğilmez tarih her dönem için, herkes için mükemmel dersler içeren ucu bucağı olmayan bir kitap. Yeter ki okunsun, yeter ki tarihte olanlar objektif olarak değerlendirilsin. Türkiye için çok üzüldüğüm nokta, insanoğlunun acı bir şekilde öğrendiği dersleri yeterince değerlendirmeyip, gelişimin tersine yol almaya çalışması.

    Ben sizden 21 yaş daha gencim. General De Gaulle kişisel değerlendirmem ile tarihin tanıklık ettiği çok özel bir kişiliklerden biri olduğunu düşünüyorum: Genç bir subayken I. Dünya Savaşında esir düşüp, defalarca esir kampından kaçması ve her seferinde yakalanması, 1930'larda zırhlı birliklerin nasıl kullanılacağına dair devrimsel bir doktrin yaratmış olması, 1940'da Arras'taki Alman taarruzuna bir zırhlı tugay ile karşı taaruzu ile duraklatma başarısı (bu başarının stratejik sonuçları olacaktır.), Genaral Giraud ile bitmez ve tükenmez mücadelesi, II. Dünya Savaşındaki Fransa'nın lideri olması ve bu dönemde inatçılığı ile müttefiklerini bıktırmış olması, Savaş sonrası Batı Almanya'yı Avrupa sistemine dahil eden adımları, Cezayir Savaşı sırasındaki çelişkiler ile yönetimi, liderliği ile Cezayir Savaşını her şeye rağmen bitirmesi ve bunun politik sonuçlarını göğüslemiş olması, Anglo Saxon sistemine olan karşıtlığı, 1968 öğrenci hareketlerine karşı tutumu, istifa edecek erdemi gösterebilmesi... Gerçekten hataları da dahil tüm yönleri ile çok özel bir lider idi. Herşey bir yana, II. Dünya Savaşında Almanlarla işbirliği yapmış Vichy Hükümetinin başı olan I. Dünya Savaşının kahramanı Mareşal Petain'e verilen ölüm cezasını ömürboyu hapse çevirme erdemini göstermesi, Sartre ve diğer karşıt görüşteki Fransız aydınlarının karşıt görüşlerine verdiği değer, De Gaulle'ü çok farklı bir yere koyuyor. Bir savaş kahramanı ve güçlü bir lider olmasına rağmen gücünün sınırlarını makulün ötesine taşımadı. İki defa görevinden ayrıldı 1946 (Savaştan hemen sonra) ve 1969'da. Mükemmel yazınız ile bütün bunları tekrar hatırlamış oldum. Sevgiler, saygılar.

    YanıtlaSil
  50. Mahfi bey siz the establisment mı adamısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tabii, hoca aynı zamanda 33. dereceden üstad bir mason, yahudi konseyi üyesi, faiz lobisinin arkasındaki karanlık baron (!)

      hocam size sabırlar dilerim...

      Sil
    2. Bu tür sorulara hep aynı yanıtı veriyorum: Ben bilim adamıyım. Gerçek bilim adamı kimsenin adamı olmaz.
      Bir de ilginç bir yanım var: Zamanında görev yaptığım iki kamu kurumunun (Maliye Müfettişleri Derneği) ve (Hazine Uzmanları Derneği) dışında bir dernek üyesi bile değilim.
      Hiç bir partiyle, dernekle, tarikatla, vakıfla vb hiç bir ilgim ve bağım yok.
      Yapılan hiç bir teklifi kabul etmiyorum.
      Tek aktif üyeliğim bu blogladır.

      Sil
    3. Şaka olsun diye '33. dereceden üstad bir mason' yazmışsınız da, şu masonluk meselesinde bilgi eksikliği var.

      Şöyle:
      Bütün ülkelerde (elbette Türkiye'de de) insanların az çok tanıdığı ünlü (popçu-magazinel olabilir/olmayabilir) kişilerin mason olup olmadığı merak edilir. Adeta şehir efsanesine dönüşmüş türlü çeşitli hikayeler anlatılır. Bu hikayeler o kişi veya kişiler hayattayken de anlatılır, vefat etmiş olması gerekmiyor.

      Mahfi bey, eğer mason olmadığını söylüyorsa, bunu ispat etmesinin tek yolu var.

      Şöyle:
      Türkiye'de "Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği" adında bir organizasyon var, sır değil bu, arayıp bulabilirsiniz. Yayınları var, toplantıları var, konferansları var, yemek geceleri var vs. Bu Loca, T.C. kanunlarında, 'dernekler mevzuatı'nda yazılı hükümlere göre denetime tabidir.

      Loca'ya üye olan bütün masonların isminin ve kısa özgeçmişinin yazılı olduğu (nüfus kütük defterleri gibi düşünün) büyük boy defterler vardır Loca'nın ilgili departmanında.

      Mahfi bey, istediği vakit Loca'ya uğrayarak, 'mason olup olmadığını ispat etmek için' bu defterlerin muhafaza edildiği departmandan, Loca'nın ambleminin basılı olduğu resmi kağıda yazılı 'Ahmet Mahfi Eğilmez, Loca'mıza kayıtlı bir mason değildir.' ifadesini alıp, ister blog sitesinde ister twitter'ında paylaşırsa, şu şehir efsanesi de pişirilip pişirilip gündeme getirilmez.

      Şunu merak edebilirsiniz: 'Niçin Mahfi bey mason olup olmadığını ispat etmek için bu prosedürü uyguluyor da, sıradan vatandaşlar uygulamıyor? Öyleyse, sokaktaki bir vatandaşı da mason diye itham ederiz ve onun da Loca'ya gidip mason olmadığıyla ilgili kağıt getirmesini isteriz! Böyle saçmalık olur mu!'

      Saçmalık değil arkadaşlar. Yukarıda da yazdım, herkes mason olamaz. Mason olmanın bazı kriterleri vardır. 'Sabah uyandığımda kendimi dinç hissettim ve bundan sonra mason olmaya karar verdim.' diye bir durum yok. İnsanın kendini mason hissetmesi başka şey, mason olmak başka.

      Bir toplumda ünlü olan pek çok kişinin (devlet kademesinin üstbasamaklarında çalışmış da olabilir, devlet-dışı da olabilir vs.) mason olduğu şüphesinin oluşması doğaldır. Mahfi bey de ünlü bir kişi. Mahfi bey in mason olup olmadığını yukarıdaki yöntemle ispat etmesini beklemek gayet normaldir.


      Bilgi notu:

      Yakın tarih Türkiye'sinin bazı masonları:

      Kazım Özalp (TBMM eski başkanı)
      Hasan Saka (T.C. eski başbakanı)
      S. Hayri Ürgüplü (T.C. eski başbakanı)
      Tevfik Rüştü Aras (Dışişleri eski bakanı)
      Selim Sarper (Dışişleri eski bakanı)
      Şükrü Kaya (İçişleri eski bakanı)
      Hasan Menemencioğlu (Adalet bakanı)
      Vasıf Çınar (MEB eski bakanı)
      Hasan Ali Yücel (MEB eski bakanı)
      Mustafa İnan (İstanbul Teknik Üniversitesi eski rektörü)
      Hayrullah Örs (Topkapı Sarayı eski müdürü)
      Ziya Gökalp
      Mithat Cemal Kuntay
      Ahmet Emin Yalman
      Reşad Nuri Güntekin
      Ayhan Işık
      Nail Güreli (gazeteci)
      Mete Akyol (gazeteci)
      Zeki Alasya

      Sil
    4. Şaka olsun diye '33. dereceden üstad bir mason' yazmışsınız da, şu masonluk meselesinde bilgi eksikliği var.

      Şöyle:
      Bütün ülkelerde (elbette Türkiye'de de) insanların az çok tanıdığı ünlü (popçu-magazinel olabilir/olmayabilir) kişilerin mason olup olmadığı merak edilir. Adeta şehir efsanesine dönüşmüş türlü çeşitli hikayeler anlatılır. Bu hikayeler o kişi veya kişiler hayattayken de anlatılır, vefat etmiş olması gerekmiyor.

      Mahfi bey, eğer mason olmadığını söylüyorsa, bunu ispat etmesinin tek yolu var.

      Şöyle:
      Türkiye'de 'Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği' adında bir organizasyon var, sır değil bu, arayıp bulabilirsiniz. Yayınları var, toplantıları var, konferansları var, yemek geceleri var vs. Bu Loca, T.C. kanunlarında, 'dernekler mevzuatı'nda yazılı hükümlere göre denetime tabidir.

      Loca'ya üye olan bütün masonların isminin ve kısa özgeçmişinin yazılı olduğu (nüfus kütük defterleri gibi düşünün) büyük boy defterler vardır Loca'nın ilgili departmanında.

      Mahfi bey, istediği vakit Loca'ya uğrayarak, 'mason olup olmadığını ispat etmek için' bu defterlerin muhafaza edildiği departmandan, Loca'nın ambleminin basılı olduğu resmi kağıda yazılı 'Ahmet Mahfi Eğilmez, Loca'mıza kayıtlı bir mason değildir.' ifadesini alıp, ister blog sitesinde ister twitter'ında paylaşırsa, şu şehir efsanesi de pişirilip pişirilip gündeme getirilmez.

      Şunu merak edebilirsiniz: 'Niçin Mahfi bey mason olup olmadığını ispat etmek için bu prosedürü uyguluyor da, sıradan vatandaşlar uygulamıyor? Öyleyse, sokaktaki bir vatandaşı da mason diye itham ederiz ve onun da Loca'ya gidip mason olmadığıyla ilgili kağıt getirmesini isteriz! Böyle saçmalık olur mu!'

      Saçmalık değil arkadaşlar. Yukarıda da yazdım, herkes mason olamaz. Mason olmanın bazı kriterleri vardır. 'Sabah uyandığımda kendimi dinç hissettim ve bundan sonra mason olmaya karar verdim.' diye bir durum yok. İnsanın kendini mason hissetmesi başka şey, mason olmak başka.

      Bir toplumda ünlü olan pek çok kişinin (devlet kademesinin üstbasamaklarında çalışmış da olabilir, devlet-dışı da olabilir vs.) mason olduğu şüphesinin oluşması doğaldır. Mahfi bey de ünlü bir kişi. Mahfi bey in mason olup olmadığını yukarıdaki yöntemle ispat etmesini beklemek gayet normaldir.


      Bilgi notu:

      Yakın tarih Türkiye'sinin bazı masonları:

      Kazım Özalp (TBMM eski başkanı)
      Hasan Saka (T.C. eski başbakanı)
      S. Hayri Ürgüplü (T.C. eski başbakanı)
      Tevfik Rüştü Aras (Dışişleri eski bakanı)
      Selim Sarper (Dışişleri eski bakanı)
      Şükrü Kaya (İçişleri eski bakanı)
      Hasan Menemencioğlu (Adalet bakanı)
      Vasıf Çınar (MEB eski bakanı)
      Hasan Ali Yücel (MEB eski bakanı)
      Mustafa İnan (İstanbul Teknik Üniversitesi eski rektörü)
      Hayrullah Örs (Topkapı Sarayı eski müdürü)
      Ziya Gökalp
      Mithat Cemal Kuntay
      Ahmet Emin Yalman
      Reşad Nuri Güntekin
      Ayhan Işık
      Nail Güreli (gazeteci)
      Mete Akyol (gazeteci)
      Zeki Alasya

      Sil
    5. Benim kendimi kanıtlama ya da bir derneğe üye olup olmadığımı kanıtlama gibi bir derdim yok. Bendeniz hiçbir yere üye değilim. İsteyen inanır istemeyen inanmaz. İnanmayanlar denildiği gibi kayıtları araştırır bakar.

      Sil
  51. Hocam bankaların kendi aralarında gecelik borçlanması BIST repo piyasasında mı yer alıyor?

    YanıtlaSil
  52. Ya ölüyüz, ya derin uykudayız, veya sadece seyriyoz bedenlerimiz. Dolduruyorlar cümlemizi kuyuya ve megafonla bağırıyorlar " oyun bu oyun ". Poker masasındakiler arada bir dışarı çıkıp kuyudakileri manuple ediyor, tam manuplasyonu çözerken bu sefer provoke ediyor. Kuyuya tıkılmış bedenleri o halden bu hale sokarak igfal etmek kolay, kaçacak hem yerleri yok hem fikirleri yok... Sartre mi, o da kim ! Her öğün Atatürk'ü bellettiğin halde onu tanımıyor. Demokratik Cumhuriyet rejimi içinde yaşıyor onu bile bilmiyor... Sartre ! çok kazık bir önerge ....

    YanıtlaSil
  53. Anlayana harika bir yazı olmuş. Hatta o kadar çok anlamlar çıkarılabiliniyor ki, Türkiye'nin Osmanlı döneminde Batı Modernizmini benimsemesinden, bu günlerde görülen acılara kadar her şey çok kısa özetlenmiş.
    Geçmişte 90 yıl önce yapılan baskılar, bugün aynı şekilde tam tersi bir biçimde kendisini gösteriyor. İnanılmaz bir yazı olmuş hocam. Çok teşekkürler.

    YanıtlaSil
  54. Öğrenmek için sormamışsınız aslında ama söylemek geliyor içimden; Korkut Hoca'nın yüzünü gördüğümde içim fena halde titredi...

    Arkasından derin bir hüzünle kaplandım: "Nasıl bir nesiliz ki, meydanı doldurma görevini gene bütün ailesi bu uğurda cezalandırılan 80 yıllık bir çınara bırakmışız" diye düşündüm durdum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öğrenmek için sormadım ama öğrendiğim iyi oldu. Bu toplumda sizin gibi duyarlı bir kişi olduğunu öğrenmem bile iyi geldi bana.

      Sil
  55. Hocam an itibariyle bu gece bir OHAl KHK'si daha çıkmaz ise yaklaşık 102.000 (yüzikibin) kamu emekçisi işinden edildi. Taşeron işçilerini ve özel sektörü söyleyecek bir veri de yok... sadece kamu çalışanları geniş aileleri ile bir milyon nüfusa yakın mağdur var. Haklarında ne yargı yoluna gitme imkanı var ne de idari bir yoldan hak arama... 6 Ocaktan beri bu kapsamda işsizim. iki yüksek lisansım bitmiş ve tez aşamasında doktora öğrencisiyim. ingilizce ve bilişim konusunda da yetkin sayılırım... 40 gün olacak iş arıyorum. ilk başta ümitli idim. şimdi "ne iş olsa yaparım abi modunda işsizim"... ben yaşanan şeyin darbe ile mücadele etmekle mücadele olarak adlandırıyorum. kıymetli yazılarınızı kendi çadırları içerisinden bakarak çamurlamaya çalışan zevatı önemseyen sabrınıza da hayranım... Kanun hükmünde diyorlar ama bunlar karun hükmünde toplumsal şiddeti yapısallaştıran kararlar... :(

    YanıtlaSil
  56. bu herkes hükümeti ve mevcut uygulamaları şiddetle eleştiriyor, bu ideolojinin intiharidır bence, daha düne kadar okullara laınmayışımızı kaç kişiniz eleştirdirdiniz ve bizlere destek verdiniz, , tabi size göre bizim giyimimiz siyasiydi ve ayrıca gericilikti, fakat hatırlamak istemediğiniz özgürlükler herkes içindir, yani salt materyalist düşünceye has değildir,,,materyalist özgürülüğünü başka kullanır, gerici özgürlüğünü başka kullanır,,yani özgürlüğü nasıl kullanacağı sizin sorununuz değildir, eğer samimiyseniz insanlara sadece özgürlüğü verin, verme konumda değilseniz bile en azından destek olun...ama sizleri 28 Şubat sürecinde samimiyetinize binaen ön saflarda hiç görmedik,,, kızların eline kelepçeler takılırken, sizler adeta zevkten dört köşe olurdunuz, , , zalimlere sakın melletmeyin, yoksa gün gelir o ateş size de dokunur.
    Not: oy kullanan biri bile değilim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmediğiniz konularda ön yargılarla hareket ediyorsunuz. Ben 1997'de yazı yazmıyordum. Benim o sürece verdiğim tepkiyi nereden bildiniz de bu saçma sapan görüşleri yazdınız? Hep bir ön yargı hep kendi düşüncesinden hareketle başkasını yargılama.
      İster oy kullanın isterseniz kullanmayın ama her şeyden önce ön yargılarınızdan kurtulmaya çalışın.

      Sil
    2. Sol görüşlü biri olarak cevap vereyim: 28 şubat sırasında 9 yaşımda olduğum için pek olan bitenden haberim yoktu ama aklım ermeye başladıktan sonra başörtülü kadınlara yapılanlara yönelik protestolara katıldım, sesimi yükselttim. Şimdiyse kamuoyu araştırmalarına bakıp o başörtülülerin ezici çoğunluğunun sola ve kürtlere yaşam alanı bırakmayan bu iktidara oy verdiğini görünce kendimi sorgulamıyor değilim, acaba idealist olmak yerine önce kendi ait olduğumuz sınıfa mı sahip çıkmalıydık diye. Bunu tüm sola maletmeyin tabii, sadece kendi kişisel duygumdur. İki-üç yıl öncesine kadar insan ayrımı yapmazdım, bu iktidar ve gözü dönmüş taraftarları beni değiştirdi.

      Sil
    3. hocam daha yeni başörtüsü yasağı kalktı,,1997 yazmıyor olabilirsiniz ?

      Sil
    4. Benim açımdan başörtüsü yasağı hiç yoktu. Ben 2001'de ders vermeye başladığım günden beri başörtülü kızlar benim dersime serbestçe giriyorlardı. Yasaklara rağmen ben kapıyı hiç kapamadım. Ben başörtüye karşıyım. Kadınlara böyle bir şeyin empoze edilmesini, dayanağı ne olursa olsun, kabul etmem. Ama kişisel tercihe saygım sonsuz.

      Sil
    5. lisede baörtüye ne dersiniz hocam...

      Sil
    6. Ona evet desem ortaokula ne dersiniz diyeceksiniz ona da evet desem ilkokula ne dersiniz olacak. Kadınlara karışmayın. Bırakın onlar da erkekler kadar özgür olsunlar. Küçücük yaştan şartlandırmayın insanları. Elin oğlu uzaya gidiyor biz hala lisede başörtüsü olsun mu olmasın mı oradayız. Ondan sonra niçin geri kaldık? Bu kısır döngüden çıkamayan bir toplum ileri gidebilir mi?

      Sil
    7. hocam ben şurda burda başörtüsü olsun demiyoruz, ben sadece bırakın insanlar iztediği gibi özgür olsun,,,başörtü takmak isteyen takar, istemeyen ise takmaz...mesele bu kadar basit,,,,ve aile bırakın çocuğunu istediği doğrultuda yetiştirsin, zaten çocuk rüst olduktan sonra kendi kararını kendisi veriyor,,,

      Sil
    8. mahfi hoca işte bunun için sizleri seviyorum, farklı ideolojilerde olsak da ,,,özgürlük herkes için özgürlük,,,ama hocam maalesef yasak yıllarında bazı hocalar bilimi bırakıp, sadece işi-gücü başörtüsüydü,,,hem okumam sırasında hem de 5 yıl üniv.de çalışmam sırasında,,,kendim başörtüsü takmadığım halde, destek verdik diye adamları bizi linc ediyorlardı,,,NOT:bilim tarafsızdır ve kimsenin ideoloji ve keyfine göre hareket edemez.

      Sil
    9. Aynı şeyleri savunuyoruz.

      Sil
  57. "28 Şubat bin yıl sürecek deniyordu"... herhalde bu mağdur edebiyatı için geçerli olacak... 28 Şubatın 28 bin katı kadar mağdur ortada iken hala 28 şubat diye konuşabilmek nasıl bir vicdan gerektirir bilmiyorum. Alınan 28 Şubat'ın intikamı ise bunu bile dürüstçe söyleyemiyorsunuz... 28 şubatın zalimlerinden daha zalimsiniz... herhangi bir hukuka ve ahlaka uygun olmayan bu işten atmalara itiraz etmeyen imanlı olamaz, yurttaş olamaz... olsa olsa ... olur... Siz karar verin ne olduğuna..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir üstteki yorumcuya verdiğim yanıt aynen sizin için de geçerli. Bir kötülüğü bir başkasıyla kıyaslayıp emsal alan en büyük haksızlığı yapandır. Osmanlının medeni kanunu olan Mecelle'de var: Sui misal emsal olmaz.
      Bir haksızlığa başkaldırmak için iman da gerekmez aslında. Bir kişinin imansız olması onun vicdansız olmasını ya da bir kişinin imanlı olması onun vicdan sahibi olmasını gerektirmez.

      Sil
  58. Thomas Hobbes'un "Leviathan" kitabı hakkındaki makalenize yazdığım yorumu sansür ederek ne kadar liberal bir insan olduğunuzu ve ifade özgürlüğüne verdiğiniz değeri gözüme sokarcasına bana gösterdiğiniz için teşekkür ederim. İşte tam da bu yüzden ben de bu ülkede Thomas Hobbes'un 366 yıl önce "Leviathan" kitabında savunduğu gibi Kuvvetler Birliğine dayalı bir Anayasal Devlet Rejiminin bu ülkede sözde özgürlük adı altında Milli Varlığa Zararlı faaliyetlerde bulunan herkesin kafasını ezmesini destekliyorum.
    Size iyi günler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kafa ezmeyi öneren ve destekleyen bir zavallının yorumunu yayınlamayarak ne kadar doğru bir iş yaptığımı gösterdiğiniz için teşekkür ederim.

      Sil
    2. Şu ifadeler bile ülkeyi ne hale getirdiğinizin göstergesi. Yavuz hırsız misali.. Anlayacaginiz dilden konuşayım; Bir zorbanın peşindeki zorbalık oynayan zorbacıklar... O despota vakti geldiğinde ilk sövecekler de sizlersiniz.Tiynetiniz bu.

      Sil
  59. PS. Bu arada, bu makalenizin başlığında de Gaulle'ün dediği gibi "Sartre Fransa'dır." önermesi belki doğru olabilir; ama sizin Mahfi Eğilmez olarak Türkiye olmadığınız açık ve seçik olarak yanlışlanması gereken bir durum kanaatimce.

    YanıtlaSil
  60. Akademisyenler arabanın motorudur. O motoru yerinden sökerseniz bu araba gitmez. Kaportası ne kadar güzel olursa olsun. Bu araba gitmez....

    YanıtlaSil
  61. İlk günahı kim işledi,...
    Adaleti, adliye memurlarına havale edenlerle, orada adalet arayanlar büyük yanılgı içindedir.
    Cumhuriyetçiler kutsal değerlerini " Eşitlik, Özgürlük, Kardeşlik " tekrar irdelemelidirler, hataları varsa tövbe etmelidirler.
    Saltanat(Derebeyi) ruhuyla Cumhuriyet olmuyor, Demokrasi olmuyor... Oluyorsa bu kadar oluyor.
    Devlet kelimesine yüklenilen anlam da felsefi manada tekrar tartışılmalı.

    Bozulan adalet tekrar düzeltilemez... Adaleti bozanlar çoğaldıkça toplumun kıyameti yaklaşır.

    YanıtlaSil
  62. Hocam size önyargılarda ve mesnetsiz iddialarla saldıranların çoğu aslında şahsınıza değil temsil ettiğiniz bilim dünyasına saldırmaktadır. Sizin gibi olabildiğince objektif ve bilimsellikten yana olan bir ekonomistin en basit eleştirilerine bile tahammül edemeyen, yazılarınıza kadar dadanmış, kendi fikirleri dışında hiçbir görüşü doğru kabul etmeyen, hatta kendi fikri bile olmayan, bir kişinin fikrini kendi fikri kabul etmiş ve hatta o kişinin kendi fikirlerini inkarında dahi şüphe duymayan bu azgın ve doyumsuz kitlenin amacı aslında belli bir kesime duyulan nefretten ziyade beşeriyetin ortak birikimi olan bilimin ta kendisinedir. Ancak asla şüpheniz olmasın bu ve bunun gibi türeyen akımlar ve sistemler tarihin karanlığına gömülmüştür , bunlar da er yada geç gömülecektir. Gelecekte ibret alınası şaşkınlıklarla öğrenilecektir. Çünkü bu ülkeden bir Mustafa Kemal geçmiştir. En büyük kazanımımız ve umudumuz da budur. Bu ülkenin asla sönmeyecek ışığıdır..

    YanıtlaSil
  63. "Her insan herkes karşısında her şeyden sorumludur" DOSTOYEVSKİ

    YanıtlaSil
  64. Hocam yazınızı okudum ve çıkarılması gereken dersler olduğu aşikar.Hocam benim size sorum refarandum sürecinin ekonomi üzerinde ne tür baskılar yapacağı ve sonucunda nasıl gelişmeler olabileceği ile ilgili . Hocam teşekkür eder ellerinizden öperim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Referandum süreci son bir ayda yaşadığımız gibi bir oynaklık yatacaktır zaten yaratıyor da. Bol iniş ve çıkış yaşayacağız.

      Sil
    2. Hocam Haziran 2015 seçimlerini ekonomik büyüme ile ilişkilendirerek doğru tahmin etmiştiniz. Şimdi referandum için yine böyle bir analiz yapılabilir mi ? referandum farklı bir süreç derseniz subjektif tahmininiz nedir? Saygılar..

      Sil
  65. hocam bir sorum olacak, alakasız belki ama:.kemalizm ile atatürkçülük arasında ne gibi bir fark var, bazıları kemalizm ismet inönü döneminde uydurulmuş diyorlar, , ,bir atatürk hayranı olarak aradaki farkı anlatabilir misiniz ?

    YanıtlaSil
  66. sayin mahfi hocam...bir ülkeyi kendi ulkesinin cikarlari icin emek ve alinterini haksiz yere isgal eden bir zihniyet(cezayiri somurge yapan fransadan soz ediyorum) birakin farkli zihniyette olani daha oteye gidelim kendi vatani olmadigi topraklarda isgal ve kiyim yapti..bu isgal ve kiyimi yapan bir zihniyeti n kendi ulkesinin irkcilik tasimakdan bir vatandasi olmakdan dolayi birsey demediginden oteye gidebilcek bir bakis acisi olamaz.olabileydi sayin hocam kendi dusuncesinden baskasina saygiyi birakin kendi ulkesi olmayan baska bir ulkede somurge ve kiyim yapti...demek istedigim baglami yok bunun...baglanilan seyin eksik oldugunu dusunuyorum...bu mevzu bu baglamdan eksik ama baska bir baglamdan belki eksik olmayabikirdi diye düşünüyorum. .saygilar sevgili hocam...

    YanıtlaSil
  67. Mükemmel bir yazı. Elinize sağlık. Belki de bizim kuşağın hiçbir yerde okuyamayacağı, öğrenemeyeceği bir konu. Bir siyasetçinin bir aydına nasıl bakması ve yaklaşması gerektiğine harika bir örnek.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı