Merkez Bankası Ne Yapmalı?

Çarşamba akşamı Fed’in kararı belli olacak. Beklentiler Fed’in faizi 0,25 puan artırarak mevcut 0,50 – 0,75 aralığından 0,75 – 1,00 aralığına çıkaracağını işaret ediyor. İşin bu tarafı neredeyse beklenti olmaktan çıktı ve artık gerçekleşmiş gibi kabul edilmeye başlandı. Piyasalar bu artışı çoktan satın almış durumda. İşin bilinmeyen tarafı bizim Merkez Bankası’nın ne yapacağı. Kimileri hiçbir şey yapmayacağını, kimileri geç likidite penceresi faizini artıracağını öne sürüyor. Son anketlerde ağırlık; normal olarak istisnai hallere özgü olması gereken ama artık neredeyse politika faizi konumuna geçmiş bulunan geç likidite penceresi faizini 0,50 puan artıracağı beklentisinde yoğunlaşıyor.

Ben, Merkez Bankası’nın ne yapacağını tahmin etmekle hiçbir zaman uğraşmıyorum. İki nedenle uğraşmıyorum: (1) Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’ndaki kişilerin hangi verilere baktığını iyi kötü bilsem ve aynı verilere baksam bile onların hangi baskılar altında karar verdiğini bilmiyorum. Bu baskılar konusunda bir takım tahminlerim olsa bile bunlar tahminden ibaret. (2) Bankanın ne yapacağını bilmek konusunda falcılık yapmaya kalksam bile bunun anlamı yok. Çünkü ne yapacağını bilmek bana ne yapması gerektiği konusunda bir şey söylemiyor. Bu nedenlerle ben her seferinde Merkez Bankası’nın ne yapacağını tahmin etmeye çalışmak yerine ne yapması gerektiğini düşünüp onu dile getiriyorum. Bu sefer de ayni şeyi yapacağım ve Merkez Bankası’nın ne yapacağını tahmin etmeye girişmek yerine ne yapması gerektiğini yazacağım.

Merkez Bankası’nın ne yapması gerektiğini belirtmeden önce bugünkü faiz çerçevesine bir bakalım. Merkez Bankası bugün dalgalı faiz politikası uyguluyor. Yani bir bant içinde faiz ayarlaması yapıyor. Bu bandın bugünkü alt limiti gecelik borç verme faizi (yüzde 9,25) ve üst limiti de geç likidite penceresi faizi (yüzde 11). Geç likidite penceresi her ne kadar böyle uygulanmaması gereken, acil durumlarda uygulanması gereken bir imkân olsa da Merkez Bankamız bunu artık normal bir imkân haline getirerek istisnayı kurala dönüştürdüğü bunun ilkesi, etiği vb üzerinde durmanın yararı yok. Geçmişte Merkez Bankası’nın bankalara sağladığı kaynakların ortalama faizini hesaplarken gecelik borç verme faizi ile haftalık repo ihalesi faizinin verilen miktarlarla ağırlıklandırılmış ortalaması alınır ve ortalama fonlama maliyeti ya da ortalama faizi hesaplanırdı. Merkez Bankası Ocak ortasında haftalık repo ihalesini askıya alıp yerine geç likidite penceresini koyunca bu kez ortalama faizi bulmak için gecelik borç verme faiziyle geç likidite penceresi faizinin miktarlarla ağırlıklandırılmış ortalaması alınmaya başlandı. Son günlerde Merkez Bankası borç verme ağırlığını geç likidite penceresine kaydırdığı için ortalama faiz de yüzde 10,8 dolayında oluşuyor.  

Böyle bir çerçevede benim Merkez Bankası’na tavsiyem geç likidite penceresi imkânı faizini yüzde 15’e yükseltmesidir. Nasıl olsa Merkez Bankası her gün döviz kurlarına göre gecelik fonlamaya ya da geç likiditeye ağırlık vererek farklı faiz oluşturabiliyor. Böyle bir artış uzun süre Merkez Bankası’nı faiz artırma zahmetinden kurtarır. Ağırlıkları ayarlayarak faizi yüzde 9,25 ile 15 arasında dilediği yere getirip kuru denetleyebilir. Bundan sonra Fed bir daha faiz artırsa bile Merkez Bankası’nın toplantı yapıp faiz artırmasına gerek kalmaz. Fonlama miktarlarının ağırlıklarını değiştirerek ortalama faizi bu bant içinde dilediği gibi yükseltir ya da düşürür. Politika faizi (haftalık repo imkânı kullanılsın kullanılmasın) yüzde 8 oranında durduğuna, uluslararası karşılaştırmalarda bizim Merkez Bankası’nın faizi olarak bu faiz göründüğüne, kimse de “hiç kullanılmayan bu imkânın faizi nasıl politika faizi olur” diye sormadığına göre yine faiz artırılmamış gibi görünerek bugünkü konumda devam edilebilir.


Ek 1: Fed’in Faizi
Mevduat bankaları, ihtiyaç duymaları durumunda gecelik olarak birbirlerinden borç alabiliyorlar. Bu borçlanmada uygulanan faize Federal Fund’s Rate (FFR) adı veriliyor. Bu faizin oranını Fed’in Açık Piyasa İşlemleri Komitesi (FOMC) belirliyor. Ve bankalar, birbirlerine borç verip alırlarken bu faizi uyguluyorlar. Fed faizi dendiğinde anlaşılması gereken bu faiz oranıdır. Bu oran bugün itibariyle 0,50 – 0,75 aralığında bulunuyor. Yani bankalar birbirlerinden 0,5 ile 0,75 arasında faizle borç alıp verebiliyorlar. Bunun günlük işlemler sonucunda ortaya çıkan ortalamaları alınarak aylık ve yıllık ortalamalar hesaplanıyor. Buna da efektif federal fonlama faizi deniyor. Bizim Merkez Bankasının ortalama fonlama maliyetine en çok benzeyen faiz budur. Bu faizin tablosunu ve grafiğini aşağıda sunuyorum.

Yıl
Fed Efektif Faizi (Yıllık Ortalama, %)
2014
0,09
2015
0,13
2016
0,40
2017
0,66


Fed FOMC komitesi faizi artırır da mesela 0,75 – 1,00 aralığına çıkarırsa bu efektif faiz de mesela 0,75 düzeyine yükselecek.

Ek 2: Merkez Bankası’nın Faizleri
Merkez Bankası’nın halen borç vermede kullandığı iki imkân ve iki faiz söz konusu: (1) Gecelik borç verme faizi (oranı yüzde 9,25 ve (2) Geç likidite penceresi imkânı ve faizi (oranı yüzde 11.)

Merkez Bankası’nın bir de haftalık repo ihalesi yoluyla fonlama imkânı varsa da (faiz oranı yüzde 8,00) bu imkânı Ocak ayı ortasından beri kullanmıyor.

Merkez Bankası’nın bu imkânları kullandırmasıyla ortaya çıkan ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti de Fed’in efektif faiz oranına benzeyen bir ortalama faiz yaratıyor. Onun da yılbaşından bu yana görünümünü aşağıdaki tablo ve grafikte sunuyorum.  

Yıllar
MB Ortalama Faizi (Yıllık Ortalama, %)
2014
9,30
2015
8,46
2016
8,37
2017
9,76

Merkez Bankası ortalama faizi grafiğine Fed efektif faizi grafiğiyle birlikte baktığımızda 2017 yılına gelinceye kadar bizde bir şeylerin yanlış yorumlandığını ya da yanlış yönlendirildiğini görmek mümkün.

Yorumlar

  1. 90'larin ekonomi politikasinin arkasindaki fikirleri cok guzel sergiliyorsunuz. Gunumuzde farkli bir politika izleniyor. Keske gene 90'lara donsek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Günümüzde herhangi bir politik izlenmiyor, Fed izleniyor.

      Sil
    2. 5 yıl arayla kriz yaşadığımız enflasyonun yüksek ve oynak seyrettiği yıllara d önmek istemek kişisel tarihiniz özelinde makul olabilir ancak ülkece o yıllara dönmek isteyeceğimizi sanmıyorum

      Sil
    3. Keske 90klara donsek. Tarimda isler superdi populizm sayesinde tarimda insanlarin yuzu ve cebi guluyordu. Disariya bagimli degildik tarimda

      Sil
    4. 90lı yıllarda nasıl bir ekonomi vardı?

      Sil
    5. Ben de 90'lı yılları bugünlere tercih ederim. KİT'ler yerinde duruyordu, ülke vahşice talan edilmemişti, tarım çok daha iyi durumdaydı, din ticareti bugünkü gibi zirve yapmamıştı, komşu ülkelerle aramız çok daha iyiydi, hergün televizyonlarda aynı kişiler tarafından beynimiz ütülenmiyordu, gazetelerde doğru düzgün insanlar çalışıyordu, turizm çok daha iyi durumdaydı, en azından AB'ne girme umudu vardı, Yunanistan Ege'de 18 adamızı işgal etmemişti, 90'ların sonunda PKK terörü bitirilmek üzereydi ama Güneydoğu yerle bir edilmemişti, halk bu kadar borçlu değildi, gelir dağılımı daha iyiydi, yerden biter gibi 15-20 dolar milyarderi türememişti, İstanbul Karadenizli müteahitler tarafından bu derece perişan edilmemişti, Atatürk Orman çiftliğine maliyeti-gderleri belirsiz ama milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen ruhsatsız bir saray dikilmemişti, Ayakkabı kutuları, günlerce sıfırlana sıfırlana bitirilemeyen dolarlar-avrolar yoktu, hukuk kusursuz olmamasına rağmen daha düzgün çalışıyordu, mükemmel olmasa da kuvvetler ayrılığı vardı v.s. v.s. Sadece lira'dan 6 sıfır henüz atılmamıştı ama ön hazırlığı vardı, bunun dışında bu iktidarın pratikte bu ülkeye olumlu bir şey kattığını düşünmüyorum.

      Sil
    6. Adsiz 21:25, siz batan bankalara ne kadar harcandigini biliyor musunuz?

      65 milyar dolar size bir sey ifade ediyor mu? Hala satilamayan bankalar TMSF'ye yani kamuya yuk oluyor. Sizin "elimizden gitti" dediginiz KIT'lerin satisindan neredeyse o kadar para gelmedi, varin siz hesap edin 90'larin maliyetini.

      Halk ekonomiden anlamayinca, ekonomi yalan yanlis anlatilinca; kimilerinin allerjisini cok iyi bilen FETO tarafindan boyle 'ayakkabi kutusu' ile kandirilabiliyor. Altin ile petrol ticareti desem, o ne diyecek adamlar bunca saldiriya ragmen ulke hala nasil buyumesini surdurebiliyor zaten anlayamiyor.

      Sizin gibiler sayesinde her parti az cok oy alabiliyor, cesitlilik saglanmis oluyor ama demokrasilerde cogunlugun tercihinin daha makul oldugu kabul ediliyor. Ama merak etmeyin, referandumda "Hayir" oyu cikarsa ozlediginiz 90'lara gene donecegiz.

      Sil
    7. Bu defa da halk aldatıldı
      AKP Tarafından.allah affetsin.çocuklarımıza mahcupuz.

      Sil
    8. Uzun sozun kisasi su ya da ehven-i ser kabul edersek 90li yillarda bugunkune gore daha iyi bir ekonomi vardi. Tamam yuksek enflasyon vardi kabul ama insanlar devlet kapilarinda yer bulabiliyordu. Ticaret yapanin esnafin zanaatkarin ciftcinin yuzu de cebide guluyor gelecege umud baglayabiliyordu. Genc issizlik bu kadar yoktu hele elinde uc bes sertifikasi bilezigi meslegi ya da akademik bir diplomasi olan kisi aninda istedigi zaman istedigi yerde devlet ozel farketmez isbasi yapabiliyordu. Memur olmak ogretmen olmak devlette isci olmak zor degildi. Zaten millet te olmak istemiyordu ozel sektorde maaslar daha iyiydi sartlar vs. 90lari opup de basimiza koyalim. 90larda tek sorun ekonomik olarak duzgun islemeyen vergi toplayamayan bir vergi sistemi buna parelel surekli acik veren butce ve yuksek enflasyondu.Onun disinda ekonomide makro ve mikro olcekte sikinti yoktu.

      Ki bu uc bes reformla uc bes halki ezmeyen gelir yaratan yeni vergi ile bu sorunlar peyder pey asilabilirdi bunu yapmadilar.halbuki yeni vergi alani yaratma bulma icad etme simdikine gore kolaydi vergi arttirma alani vardi. benzin sigara ithal luks urunlere yeni vergi yukleyerek bu aciklar finanse edilebilirdi o yillarda mesela....Meraklisina not Turkiyede vergi yuku 1999dan sonra artmis 2001den sonra yukselmis 2005lerden bugune zirveye ulasmistir.

      Sil
    9. Cocuklariniz kendisi karar verecek siz merak etmeyin onlari. En azindan siz issiz gucsuz kaldiginizda 18 yasina kadar devlet onlara bakacak. 90'larda cocuguna ilac alamayan, SSK hastanelerinde sabahin 5'inde sira almak icin yarisip aksama kadar muayene icin cocugunu bekleten babalarin mahcubiyeti ile sizin simarikliginiz mukayese edilemez.

      Sil
    10. Adsız 14 Mart 2017 14:49, Adsız 14 Mart 2017 23:08, dogal seleksiyonu atlatip bugunlere varmissiniz kabul. Ama artik su 90'lar soyleydi. "Bankalar batmisti" falan artik bunlari birakin.
      2002'den sonra uzunca bir donem uygulanan ekonomik politikalar nasil ve ne zaman ortaya cikti buna bakin. Mevcut hukumetin 2003'den beri ortalama enflasyonu bir puan bile dusuremedigini, sadece 3 kat buyumeye karsilik neredeyse 15 kattan daha fazla artan dis borcu, Cumhuriyet tarihinin en fazla vergi gelirlerinin elde edildigi donemlerin yasanmasina ragmen bu vergilerin ulke gelisimine yonelik gelistirme ve uretim yatirimlarina yonlendirilmediginin farkina varin. Hadi o kadar ugrasip bu rakamlari teyid edemiyorsunuz en azindan bindiginiz arabanin fiyatinin 2012 den bugune kadar nasil olup da 2 katindan fazla arttigina bari kafa yorun. Hala da kafaniz basmiyorsa en azindan elinden gelen en saygili uslubu kullanarak mevcut durumun analizini yapmaktan baska hicbir derdi olmayan bir insanin gecesinden gunduzunden feragat ederek, halki kendi tecrubelerinin yardimiyla bilgilendirmesinden rahatsizlik duymayin. Once kendi sikletinizi bilin, ona gore tavir alin. "Benim milletim" diyenler sizi secimden secime hatirliyorken, buradaki adam iki lokma bilgilenin, cikarimlarinizi sorgulayin diye her gun saatlerini harciyor, takdir etmiyorsaniz da en azindan saygili olun...

      Sil
    11. Adsız 23:08

      1,7 Trilyon lira size bir şey ifade ediyor mu? 2016 itibarı ile reel sektörün borcu.
      Peki 440 milyar lira bir şey ifade ediyor mu? Bu da 2016 itibarı ile hane halkı borcu.

      90'larda durum farklıydı. O dönemde devlet borçluydu, bahsettiğiniz bankalar devletin borcunu finanse etmek amacı ile kurulmuşlardı. Daha sonra bu bankalara ihtiyaç kalmadı zira sistem değişti. Devlet, kendisi borçlanmak yerine halkı borçlandırmayı tercih etti. Bu sistem, yukarıdaki rakamlardan da anlayabileceğiniz üzere halka her yıl biraz daha borç yükleyerek devam ediyor.

      http://www.bankalar.org/bilgi-merkezi/batik-bankalar/

      Yukarıdaki linkte 1994-2005 arasında batan bankaların devlete maliyetini TMSF'nin TBMM'ye sunduğu rapordan bulabilirsiniz. Bu rapora göre toplam maliyet 31,4 milyar dolar. Sonuçta üretmeden, borçlanarak büyümeye çalışma politikaları devam ediyor, sadece borçlanan değişmiş ve borç miktarları adeta patlamış. Bu borçlar ödenemezse ne olacağını, devlete nasıl bir maliyet çıkacağını henüz bilemiyoruz zira borçlar estek köstek de olsa ödenmeye devam ediyor ama yakın gelecekte ne olacağını iktidar dahil kimse bilmiyor. Bu nedenle kimse gelecek konusunda tahminde bulunamıyor.

      Sizce de şu FETO işi artık iyice baymadı mı? FETO'yu devlete kimin yerleştirdiği, kimin kollayıp büyüttüğü konularını geçelim, milletin televizyonlarda kendi gözleri ile gördüğü ayakkabı kutularını, zırhlı araçlarla günlerce taşınıp bitirilemeyen dövizleri, Zerrab'ın önüne yatan bakanları, yüzbinlerce avroluk kol saatlerini, kuyruklu piyanoları, elbise içinde gönderilen dolarları, bu nedenle 4 bakanın görevden ayrılmasını v.s. nereye koyacağız? Altın ile petrol ticareti dediğinizde ben dahil tüm milletin aklına bunlar geliyor.

      Sizin gibiler derken kimleri kast ettiğinizi anlayamadım. AKP'ye oy vermeyenleri kast ediyorsanız, bizim gibilere çağdaş demokrasilerde "muhalefet" deniyor. Biliyorsunuz, iktidar her sistemde vardır ama muhalefet sadece demokrasilerde bulunur. Hayır oyu verecek olanların en önemli gerekçesi de bu, yani 16 Nisan'dan sonra da bir muhalefet'e sahip olabilmek. Aksi takdirde iktidarın en büyük özlemi olan muhalefetsiz iktidar dönemi başlayacak.

      Sil
    12. Bu yorum yazar tarafından silindi.

      Sil
    13. Sah Melik, terbiyesizlik yapmayin. Mahfi Egilmez de kopeklerle diyaloga girdigini dusunmuyorsa eger bu yoruma gerekli tepkiyi gosterecektir umarim.

      Sil
    14. Adsiz 10:07, siz rahatsiz oluyorsunuz diye gercekleri soylemeyelim mi yani? Bankalar batmadi da biz mi batti diyoruz? Ben insanlarin isine geldigi gibi her seyi yorumlamasina, ister muhalif ister iktidar cephesinden olsun karsiyim, ama bir tarafi muhalefetin durustluk ornegi gostermesi gerekirken saptirma ve yalanin kitabini yazmasi kadar da kabul edilemez bir durum yoktur.

      Lafa gelince, KIT'leri sattilar, 60 milyar nereye gitti deyip, bu iktadarin kucagina birakilan 60 milyar dolari gostermezseniz nerede iyi niyet? Nerede bilimsel bakis acisi?

      Ulkedeki varlik birikimini, yani gerek banka mevduatlari, gerek diger yatirimlarlari, yollari, kopruleri, tren yollarini gostermeyip, saglik sistemindeki yatirimlari, sosyal guvenlik reformunu, ve keza basarisini anlatmayip, acilan universiteleri, yapilan derslikleri, zorunlu egitimin uzamasini, egitimin yayginlasmasini, suistimale acik dersane denen carpikligin son bulmasini taktir edemeyip, 'bak bak ne kadar borc artmis' derseniz bunun neresinde iyi niyet denir?

      Lafa gelince, Cin'i, ABD'yi ornek gosterip, onlarin borclarini, borcluluk duzeyini yokmus gibi insanlara anlatip, 'Turkiye buyudu tamam buna itiraz edemiyoruz ancak rakipleri kadar buyumedi' derseniz neresinde iyi niyet gorebilirsiniz bu elestirinin? Bakin bakalim Turkiye'de abarttiginiz borcluluk rakamlari Cin'de nasil ABD'de ya da ornek gordugunuz herhangibir ulkede nasil.

      Siyasal konularda, AKP oncesi sanki FETO yokmus, AKP ile var olmus gibi, sanki FETO'nun buyumesi konusunda en buyuk etkinin 28 Subat donemi tum dini topluluklarin dagitilip, tek ve imtiyazlik bir dini toplulugun olusturulmasi oldugunu soylememek ne kadar iyi niyetli? Gulen'e Ecevit mi kol kanat gerdi Tayyip Erdogan mi? AKP zaten kendisi iktidara gelseler bile ulkeyi yonetemediklerini "iktidar olduklarini ancak muktedir olamadik" sozleriyle dile getirdi. Ama suc hep iktidarda.

      Yahu boyle muhalefeti kim istemez. Neyi savundugunu bilmeyen, sabah dedigini aksam degistiren, totoloji ve demogoji ile gunu gecirip malum bir kesimin hislerini oksayip kamu parasi yemek olmus muhalefet. Siz kendinize boyle bir muhalefeti yakistiriyor musunuz bilmiyorun ancak ben kimseye yakistiramiyorum.

      Sonuc ortada zaten, siz ne kadar asagilasaniz da, ne kadar usten baksaniz da halk her seyi gayet iyi goruyor ve biliyor. Siz 90'lari ozlemeye devam edin, gercek issizlik diyorsunuzya, gercek halkin hic ozledigini sanmiyorum.

      Sil
    15. Adsız 15 Mart 2017 15:08, yorumuma cevap (hem de uzun bir cevap) yazdiginiz icin tesekkur ederim. Ben size uzun bir cevap yazmanin anlamsizliginin farkindayim. Siz ayni teraneleri sayiklamaya devam edin. Ben benzer agizlari yurt icinde de yurt disinda da milyonlarca kere dinledim. Beni bozmaz. Tekrar soyluyorum sikletinizin kurtardigi kadar kaale alinirsiniz.
      Sadece "arastirin, kafa yorun, sorgulayin" yazmisiz, alinmissiniz.
      "Izah edin bu soz ettiginiz mucizeler nasil yapildi" diye soracagiz, orada "tik" yok.
      Kesirsel rezerv bankaciligi desek, yuzumuze bakacaksiniz.
      Neyse cok uzatmaya nefes harcamaya hacet yok. Sizin kanal iyi, siz oradan devam edin...

      Sil
    16. Adsiz 09:15, devam edecegiz. Bence de nefesinizi baska seylere harcayin lazim olur.

      Arastirmasak, kafa yormasak, sorgulamasak sizce yillarin emperyalistlerinin papaganligina soyunanalara nasil cevap verebilirdik saniyorsunuz? Mucadelemiz icerideki muhalifler mi saniyorsunuz? Onlarin biri gider digeri gelir. Gulup gecerim.

      Bize denileni degil, biz dogru bildigimizi yapiyoruz. Cunku dogru tektir, gercek de saklanamaz.

      Siz de yeter ki merak edin, illa ki cevap bulunur.

      Sil
    17. 90'larda bir Balkan ulkesiydik. Gunumuzde Ortadogu ulkesiyiz. Gerisi teferruat.

      Sil
    18. Merhaba hocam bende birkaç şey yazdım şu an İran,siyasi gerilim ve de belirsiz konular var daha yüksek kur ve faiz geliyorum diyor CDS'ler zaten 347 lerde
      www.mertsaglam.com yazılarım.

      Sil
  2. Sayın Hocam;2017 yılında ödenecek dış borcun ödeme takvimi ve miktarları bellimidir.ödeme miktarları ile ödeme günleri nedir.sanırım en önemli bilgi bu olsa gerek.Devlet sırrımıdır.zira nette bu bilgiye ulaşamadım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bellidir. Hazine web sitesinde borç yönetimi raporunda aylık olarak projeksiyonunu bulabilirsiniz.

      Sil
  3. TCMB'in başına Yiğit Bulut geçerse büyük sıçrama yapacağımızı tahmin ediyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sıçrama bu olsa gerek:

      http://stream1.gifsoup.com/view4/3962111/cat-jumps-out-window-fail-o.gif

      Sil
  4. Çok açıklayıcı bir çalışma olmuş, teşekkür ederiz. Sn. Hocam kısa vadeli dış borçların MB'nin rezervlerinden fazla olduğu anlaşılıyor, turizm 2017'de de kötü geçecek gibi duruyor, ihracat kurlar yükseldiği halde tatmin edici bir yükseliş yaşamadı. Sanıyorum ki kurlar daha da zıplamasın diye piyasadan da döviz toplanmadığına göre bu rezervler daha ne kadar idare eder, MB ne yapmalı? Er ya da geç özellikle 16 Nisan sonrası için bu durum kurları arttırır mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu biraz da Fed'e bağlı. Eğer Fed 3 - 4 kez faiz artırırsa toparlanması zor bir döneme girebiliriz.

      Sil
  5. Hocam doğal işsizlik oranı niye %3-4tür,daha az niye olamaz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu oranlar uzun yıllar ortalamalarına bakarak çıkarılmış oranlar.

      Sil
    2. Ülkeden ülkeye değişkenlik gösterir doğal işsizlik oranı etkilendiği değişkenler iş güvenliği işsizlik sigortasının seviyesi ve alma kriterlerinin ne kadar katı olduğu kıdem tazminatı gibi uygulamalardır bu tanımı ilk yapan friedman bile hesap probleminden dolayı bir rakam telaffuz etmenin çok zor olduğunu söylemiştir siz 3 4 rakamını hangi kaynaktan öğrendiniz paylaşabilir misiniz

      Sil
    3. ABD icin konusuyorsak eger dogal issizlik orani %5dir. Bu oran %4.5 ile %6.5 arasinda dalgalanir. Bu ust bant ve alt bandin disidaki issizlik oranlari piyasada bir nevi kriz belirtisidir. Oncu gosterge olarak algilanir.Ya piysasinin isindiginin enflasyonun yukseleceginin iscilik ucretlerinin artacaginin belirtisidir, ya piyasada is krizi oldugunun durgunlugunun resesyonun kapida oldugunun gostergesidir. Fed bu vesile ile issizligi ABDde uzun yillarin ortalamasini ve medyanini alarak hesapladigi makul oran olarak %5i hedef alir issizligin bu %5 hedef etrafinda olmasini arzular ona gore para politikasi belirler tipki enflasyonun ortalama %2.2 olmasini arzuladigi gibi en dusuk alt limit %2 en yuksek ust limit %2.5 enflasyon oranlarinda oldugu gibi

      Sil
  6. Yazı için teşekkürler hocam. Ha-joon Chang - Sanayilesmenin gizli tarihi kitabını(orijinal adı Bad Samaritans) okudunuz mu hocam? Kitapta neoiberalizmin temel görüşlerine karşı çıkılıyor günümüzün gelişmiş ülkelerinin gelişmekte olan ülkelere önermedigi korumacılık,yüksek tarifeler,Kit'leri geçmişte bolca kullanarak geliştiğini anlatıyor siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil
  7. Aslında yazıya Merkez Bankası ne yapmamalı diye başlamak lazımdı. Nasılsa kaç zamandır ne yapmalı dediklerinizin aksini yapıyorlar. Belki ortada buluşurdunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amaç buluşmak değil,i doğruyu söylemek. Yapıp yapmamak MB'nin kararı. Ama yapmadığında durumun nerede olduğu da ortada.

      Sil
  8. [1/3]

    6 maddede, Gayrimenkul Sertifikası Sistemi

    Türkiye ekonomisi için "inşaat sektörü" her zaman önemliydi.

    Ancak, 2001 krizinden sonra inşaat ile finans sektörü arasındaki bağların kuvvetlenmesi, 2001 sonrası ile öncesi arasında niteliksel bir farkın oluşmasına neden oldu.

    Daha önceki yazılarımda, "inşaat & finans bütünleşmesi"nin dinamiklerine ve 2000'li yıllardaki temel doğrultunun kent mekânının finansallaştırılması olduğuna işaret etmiştim. Konuyla ilgilenenler şu yazıları okuyabilir:

    "Yükselen İnşaat-Finans Kompleks, Haussmann'ın Ruhu ve Şantiyeleşen Kentler"
    http://kriznotlari.blogspot.com.tr/2016/05/yukselen-insaat-finans-kompleks.html

    "İmar hakkı transferi: Kentsel mekânın finansallaştırılması"
    http://baslangicdergi.org/imar-hakki-transferi-kentsel-mekanin-finansallastirilmasi-umit-akcay/

    Geçtiğimiz hafta yapılan düzenleme ile uygulamaya geçen "Gayrimenkul Sertifikası Sistemi"ne (GSS)" odaklanacağım. GSS ile ilgili üç düzenleme var:

    5 Temmuz 2013: http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/07/20130705-11.htm

    3 Ağustos 2016: http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2016/08/20160803-33.htm

    7 Mart 2017: http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/03/20170307-17.htm

    GSS, bir taşla altı kuş vurmayı amaçlıyor!

    Bu amaçların her biri, inşaat-finans bütünleşmesini kuvvetlendirecek yönde. TOKİ Başkanı Mehmet Ergün Turan'ın konuya ilgili yaptığı açıklama da bunu teyit ediyor: "Gayrimenkul sertifikası ihracı, sadece gayrimenkul sektörü değil, finansal piyasalar için de önemli."

    1. İnşaat firmalarının finansmanı

    Ekonomik ve siyasal istikrarsızlık ortamında, kurdaki oynaklıkların arttığı ve 2017 Ocak ayından itibaren örtülü faiz artışlarının yapıldığı bir dönemde, büyük inşaat şirketlerinin finansman sorunları yaşadıkları biliniyor. Dahası, inşaat-finans bütünleşmesi tamamıyla konut fiyatlarının artışının sürmesi üzerine kurulu. Fiyat artışı sürmesine rağmen artış hızındaki duraklama, bu alandaki sorunları daha da ciddileştiriyor. Böylesine sıkışık bir ortamda uygulamaya geçen GSS'nin ilk ve öncelikli hedefi, finansman anlamında tıkanan inşaat sektörü için yeni kaynakların sağlanması.

    Bu yeni kaynağın kökeni; yurt dışından borçlanma da, banka kredisi de olmayacak. Yeni kaynağın, konut satın almaya dahi gücü yetmeyen kesimlerden toplanacak paralar olması hedefleniyor.

    Geçtiğimiz yıllarda yaşanan mağduriyetler nedeniyle "projeden satış" işlemleri sınırlanmıştı ve "bina tamamlama sigortası" zorunlu hale getirilmişti. Ancak, 7 Mart 2017 GSS tebliğiyle, hem proje tamamlanmadan satış mümkün hale geliyor hattâ teşvik ediliyor, hem de inşaat şirketleri için (henüz mevcut olmayan) konutun tümünün değil, konuta dayalı hisselerin satılması suretiyle gelir elde etme olanağı oluşturuyor.

    (Bkz. Bina Tamamlama Sigortası:
    http://kriznotlari.blogspot.com.tr/2015/03/krize-kars-insaat-sektoru-icin-yeni.html )

    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli konuyu şöyle açıklıyor:
    "Ev veya işyeri projelerinin tamamının gayrimenkul sertifikası ile finansmanı mümkün kılındı. Aynı zamanda, bu projelerin gayrimenkul sertifikasının yanı sıra başka finansman kaynakları ile de finanse edilmek istenmesi durumunda gayrimenkul sertifikası yatırımcılarının haklarına zarar vermeden, projenin, sadece sertifika ihracına konu edilmeyen bölümleri üzerinde kısmi teminat verilmesine imkân sağlandı. Bu suretle projenin finansman kaynakları çeşitlendirildi."

    → → → → →

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayin adsiz 16:04 gecmis yillarda memurlardan zorunlu olarak toplu konut fonu diye para kesilmisti..hafizalarda o var belki ayni degildir sistem ama bu proje ayni sekilde uygulanirsa tutmaz gibi sanki..

      Sil
    2. Sn. Adsız 14 Mart 2017 18:00, Adsız14 Mart 2017 16:04'dan bagimsiz olarak gorusumu soyluyorum, Toplu Konut Fonu diye adlandirilarak kesilen paralar o donemki tecrubelerimize gore konuttan ziyade vergi toplayamayan devleti finanse etme amacliydi. Am sanirim su andaki durumda "Ekonomik buyumenin neredeyse tamamini yukledigimiz insaat sektoru raydan cikmasin!" seklinde bir caba oldugunu dusunuyorum. Ne kadar ise yarar gorecegiz ama ben kisisel olarak bir panik hali sezinliyorum...

      Sil
  9. [2/2]

    2. "Yoksulların", sisteme entegrasyonu

    Hürriyet'ten Levent Sefer
    (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/sefer-levent/gayrimenkul-payi-nedir-ne-ise-yarar-40389140 ),

    TOKİ başkanı Mehmet Ergün Turan ile yaptığı görüşme sonrasında, GSS'nin somutta nasıl çalışacağını şöyle özetlemiş:

    "Başakşehir Park Mavera 3 projesinin %30'a yakın bölümü bir anlamda halka arz ediliyor. Bu %30'luk bölümde 218 daire var. İşte bu daireler pay pay satışa çıkıyor. Payın ilk çıkış (yani 'halka arz') fiyatı 42,5 lira. Siz aldıktan sonra bu pay fiyatı, düşebilir de artabilir de. Artarsa para kazanırsınız. Düşerse kaybedersiniz."

    Sertifikaların 42.5 lira olması, normalde konut almaya parası yetmeyen kesimlerin, yani dar gelirlilerin ve yoksulların da inşaat-finans bütünleşmesine dahil edilmesi amacının somut bir göstergesi.

    Ev sahibi olmak, o olmuyorsa, konut fiyatlarındaki artıştan yararlanabilme hayali ile alınan sertifikalar ise, getiri garantili yatırım araçları değil. Benzerleri ABD'de sıkça bulunan türev ürünler. Her türev ürün gibi, dayandığı bir temel değer var. Ancak, bundan bağımsız olarak alım satım işlemi yapılacağı için, temel değerden ilgisiz bir şekilde fiyat hareketlerinin oluşması mümkün. Finans tarihi, bu tip ürünlerin fiyat artışı ve artan fiyatların çöküşü ile dolu. Dolayısıyla sertifika satın alan kişi, ürünün borsa fiyatındaki dalgalanmaların yaratacağı riskleri de üstlenmiş oluyor. Parası artabilir de, azalabilir de!

    3. Fiyat artışını destekleyecek talebin süreklileştirilmesi

    Normal şartlarda ev sahibi olması mümkün olmayan kesimlerin GSS yoluyla sertifika sahibi olması, bir yanıyla, neoliberal popülizmin fiiliyatta nasıl işlediği ile ilgili dikkat çekici bir örnek.

    Yoksulların ev sahibi olma rüyasının gerçeğe dönüştürülmesi vaadi, siyasetçiler tarafından her zaman seçmenden oy almak için kullanıldı.

    ABD'deki "Amerikan rüyası", orta gelirli bir çalışanın da, bir ev ve bir araba sahibi olabilmesine dayanır.

    1990'larda Tansu Çiller'in "iki anahtar" vaadi bunun bir kopyasıydı.

    Oysa, günümüzde, yoksulların ev sahibi olamayacağı herkes tarafından biliniyor! Ama yine de, umut fakirin ekmeği! Yoksul vatandaşa (mealen) şöyle deniyor: "Ev sahibi olmasan da, konut sertifikası sahibi olabilirsin. Konut sahibi olmasan da, konut fiyatlarındaki artıştan yararlanabilirsin!"

    Eğer GSS yaygınlaştırılabilirse, bu konut yapımı için gerekli talebin süreklileştirilmesine, talep artışı ise fiyat artışının sürmesine neden olabilir.

    4. Kentin finansallaştırılması

    Finansallaşmanın tipik mekanizmalarından olan "menkul kıymetleştirme", GSS'nin temelini oluşturuyor. Finansallaştırılan kent mekanında ise konutların kullanım değerinden çok "değişim değeri" öne çıkıyor. Yani, konut sertifikasına sahip olan bir kişinin nihai amacı ev sahibi olmak olmayabilir. Konutlar ve bunlara dayanarak üretilen sertifikalar sadece bir yatırım aracı olarak değerlendirilebilir. Kent mekânının metalaşması ve bu süreçte ilerleyerek değişim değerinin öne çıkması, hem yoksulları inşaat-finans sistemi ile bütünleştiriyor, hem de finans sisteminin gündelik hayata nüfuzunu artırıyor. Buna ek olarak, GSS ile finans sistemi için, "aracılık faaliyetinden gelir sağlayacak yeni bir finansal ürün" piyasaya doğmuş oluyor.

    (Bkz. Finansallaşma, Borç Krizi ve Çöküş:
    http://kriznotlari.blogspot.com.tr/2016/04/finansallasma-borc-krizi-ve-cokus.html )

    → → → → →

    YanıtlaSil
  10. [3/3]

    5. Hazine borç çevriminin kolaylaştırılması

    7 Mart 2017'de Resmi Gazete'de yayımlanan Tebliğ'in (http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2017/03/20170307-17.htm ),

    7. maddesinin 4. fıkrasına göre, ihraç gelirlerinin tamamı, tek seferde inşaat şirketine aktarılmayacak. İnşaat başlamadan önce %10'u, inşaat başladıktan sonra hazırlanacak ilerleme raporlarına göre ihraç gelirinin %80'i ve proje tamamlanınca da kalan %10'u inşaat şirketine aktarılacak. Ancak, bu sürede para bir yerde değerlendirilecek.

    Nerede?

    İlgili Tebliğ'in 7. maddesinin 1. fıkrasına göre; Hazine kağıtlarında ve devlet tahvillerinde. Böylelikle, GSS sayesinde biriken fonlar ile Hazine borcunun çevrilmesi kolaylaştırılmış olacak.

    6. Helal Finans

    2 trilyon doları bulan ve giderek büyüyen "İslami finans sektörü"nde en büyük merkez halen Londra. GSS'nin yaygınlaşmasıyla Türkiye'nin de İslami finans pastasından pay alması amaçlanıyor. GSS'nin bu boyutu, "Sermaye Piyasası Kurulu (SPK)" Başkanı Vahdettin Ertaş tarafından dile getirildi: "Faizsiz finans sistemine de uygun olarak tasarlanmış olan gayrimenkul sertifikalarının yaygınlaşması, hedefi, uluslararası bir finans merkezi olmak olan ülkemizin bu amacına da katkı sağlayacaktır." Gerçekten de GSS'deki getiri oranı, vadeli mevduat faizinden yüksek olabilirse bu mümkün olabilir. Ancak, bu sistemde bir kâr garantisi yok, yani yatırımcı, tamamen piyasa güçlerinin insafına bırakılmış durumda!

    (Bkz. Britain to lead the world in Islamic finance:
    http://www.telegraph.co.uk/finance/newsbysector/banksandfinance/11435465/Britain-to-lead-the-world-in-Islamic-finance.html

    Bkz. SPK Başkanı Vahdettin Ertaş'ın açıklaması:
    http://www.fortuneturkey.com/gayrimenkul-sertifikasi-donemi-basladi-43622 )

    Sonuç:
    Körfez'den Balkanlara!


    GSS, Türkiye'de inşaat-finans bütünleşmesinin daha da derinleşmesi için atılmış önemli bir adım.

    Temel hedefi inşaat sektörü için finansman olanaklarının çeşitlendirilmesi olmasına rağmen, yukarıda sıraladığım maddeler GSS ile hedeflenmiş durumda.

    Geçtiğimiz günlerde, Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Himmet Karadağ, şöyle bir açıklama yaptı:

    (http://www.dunya.com/finans/haberler/tapu-devirleri-ve-cek-takasi-borsada-yapilacak-haberi-351362 )

    "Türkiye'deki tüm tarım arazilerinin toplulaştırılmış şekilde borsada alalım satalım... Tapuda en likit olmayanı likit hale getireceğiz. Körfez'den Balkanlar’a kadar tüm menkul kıymetlerin (borsada) satışı olmasını istiyoruz."

    Okuduğunuz üzere, hedefler büyük!

    Geç kapitalistleşmiş ülkelerin finansallaşması da geç ama hızlı oluyor. 2000'ler boyunca neoliberal popülist uygulamalar finansallaşmanın derinleştirilmesine dayanıyordu. GSS'nin getirilmesinden anlaşılan, finansal derinleşme dolu dizgin sürecek!

    (13 Mart 2017)

    Doç. Dr. Ümit Akçay
    Atılım Üniversitesi
    İktisat bölümü öğretim görevlisi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kariılığında fiziki , gerçek talebin olmadığı her ürün balondur. Her balon gibi sonunda patlayacaktır. Ev sahibi yapamıyoruz ama sizi kağıt sahibi yapalım demek bu. Tabi o kağıdın sonu ne olur onu da zaman gösterecek. Daha önce gösterdiği gibi.

      Kulakları çınlasın; Osman Altuğ Hoca buna üç kağıt ekonomisi derdi.

      Sil
    2. Merak etmeyin, arkasında kocaman varlık fonu var. Kar garanti! 100 liralık havuza 1 liralık net giriş olursa fiyat %10 artar her kez 110 lirayı paylaşır. Kendini zengin hisseder. 1500 yıl önce insanlar böyle kurnazlık bilmediği için faizi öcü görmüş.
      Bugün 100.000 tl maliyete (arsa hariç) ev yaparsınız 500.000 ' satarsınız. 60 milyar dolarlık borsaya 1 milyar dolar net giriş olur %15 fiyat yükselir. Bunların 400 yıl önce yaşanan Hollanda da ki lale soğanı vakasından tek farkı arkalarındaki nesnenin insanların halen tercih ettikleri bir nesne olması. Fakat fiyat oluşumları aynı, bir gün insanlar sürü mantığıyla almayı kestikleri an nasıl yükseldiyse o oranda veya daha hızlı bile (örneğin %1 çıkışta alıcı bulunmadığı an %20 fiyat düşüşü)fiyat (değer) düşüşleri yaşanabilir.

      Bu düşüşün adı da dış mihrakların ülkeyi bölmeye çalışması olacaktır. Bugün bir şekilde yurtdışı sermaye ihracı ile yükselen bu fiyatlar, bu sermaye girişi sonlandığında mutlaka yurtiçi kaynakların izin verdiği seviyelerde dengelenecektir. Sorun ise böyle olacağı ağaçtaki elmanın yerçekimi olduğu sürece eninde sonunda yere düşeceği kadar kesin olmasına rağmen, yurtiçi kapasite (kaynak, verimlilik, teknoloji, vs) geliştirilmesi zahmetine girmeden sadece yüksek fiyat oluşumunu teşvik etmektir. Fiyat ülke potansiyeli seviyesinde dengeleneceği kesin, fakat dengelenmeden önce denge seviyesinden ne kadar yüksek ise o kadar sert dip yapacaktır.

      Fiyatlar denge seviyesine geldiğinde ülkede siyasi, politik ve ekonomik çok büyük değişimler yaşanmış olacak. Geriye kalanların, rüyadan uyandıklarında kaybettiklerinin farkına varacak takatleri bile kalmayacaktır.
      Kaybedenler yanında mutlaka kazananlar veya az kaybedenlerde olacaktır, varın onların hesabını siz yapın.

      Gerçekler çoğu kez acıdır, bedavadan karın doymaz!
      saygılar

      Sil
  11. Yine guzel bir yaziyla konu hakkinda ki merakimizi giderdiniz. Teşekkürler Sayın Hocam

    YanıtlaSil
  12. Geniş bir perspektiften bakan, çok bilgilendirici bir yazı olmuş hocam. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  13. gss ile fakir elindeki 3-5 kuruştan da olacak. telefonla profesörünün bile dolandırılabildiği bir güruhuz neticede.

    YanıtlaSil
  14. ben bu yazıdan şu sonucu çıkardım; iki grafik arasında tam bir korelasyon olması icab ediyorsa, tcmb son 3 senede kademeli olarak politika faizini yaklaşık %48 civarına çıkarması gerekiyordu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İyi de hocam, fed efektif faizi 2014'te 0.09 iken 2017'de 0.66'ya çıkmış. Oransal olarak yaklaşık 7 kat artmış. Aynı dönemde bizse sadece boğaziçi geri görünüme 7 kat izni vermişiz. mb ortalama faiz oranınmız 2014'te 9,30 iken bugün de neredeyse aynı. Fed efektifle arasında tam korelasyon varsa şayet bugün için bunun 7 katı olması gerekmez mi ? Olmuyorsa şayet, olana kadar resesyon ya da ekonomimiz evliyalar emanet desek ağır mı kaçar. Yumurta mı civcivden faiz mi havuzdan çıkar ?

      Sil
  15. Merhaba Hocam,

    Greg Ip kitabinda bir ekonominin sagliginin bir numarali gostergesinin issizlik oldugunu soyluyor. Katiliyor musunuz?

    Basarilarinizin devamini dilerim.

    YanıtlaSil
  16. Hocam kalemine sağlık. Paylaştığınız bilgiler için minnettarız. Bu konuyla ilgili çok merak ettiğim bazı sorular var,
    1) Geç likidite penceresinin bir para politikası enstrümanı olarak kullanılmasının bankaların kredi fiyatlamasında ki risk algılarını değiştireceğini(yükselteceğini) düşünüyor musunuz ?
    2) Siz bir banka sahibi olsanız olabilecek en riskli senaryoya göre (GLP %11 ya da%15'e göre) risk ve kredi fiyatlaması yapmaz mısınız ?
    3) Cevabınız hayırsa, TCMB repo ihalesi açsa bile size %8'den verdiği likiditeyi yarın %14 %15 ten vermeyeceğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsunuz ?
    3) Likiditeye sıkışan bankalar(piyasa) saat 16:00'ya kadar bekleyip (oruç misali 16:00'ya kadar aç susuz kalıp) 16:00-17:00 arasında ne kadar ihtiyacı varsa TCMB'den ihtiyacı olan likiditeyi sağlamaya devam ederse bu sistematik bir risk oluşturabilir mi ?
    4) Tüm bunları alt alta sıraladığımızda sizce geç likidite penceresinin yan etkileri, normal/açık bir sıkılaştırmadan daha fazla değil midir ?
    İyi çalışmalar hocam. Saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1) Evet
      2) Yaparım
      3) Olamam onun için de riskin artacağını düşünürüm
      4) Kesinlikle öyledir

      Sil
    2. Soru sasirtmali hocam, iki adet "3" var.

      Sil
  17. hocam öncelikle konuyla alakasız olduğu için kusura bakmayın..hazinenin sitesinden merkezi yönetim kamu dış borç stokuna baktığımızda 2013 yılında imf ye borcun kalmadığı gözüküyor..ama 2009 yılından itibaren SDR tahsilatı üzerinden borçlanmış gözüküyoruz(Kasım 2016 rakamı 1 milyar 297 milyon dolar)..SDR için IMF nin resmi sitesinde "The SDR was created by the IMF in 1969 as a supplementary international reserve asset" yazıyor..Yani SDR bir imf enstürmanı ise biz farklı bir araçla yine IMF üzerinden borçlanmış olmuyor muyuz? Şimdiden teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  18. Hocam bu sene için dolar tahmininde bulunmuyorsunuz. Uzun dönem 3 yıl gibi öngörünüz nedir? Öngörünüz var mı ? Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. mahfi bey bu soruya yanıt vermeyecektir bundan eminim, yıl sonunu söylemeyen 3 sene sonrasını söylemez,mantıklı düşünelim, hem 3 seneye kim öle kim kala?

      Sil
    2. yahu mahfi bey müneccim mi

      Sil
  19. Merhaba hocam yazıda sanki ufak bir istihza sezdim tabii bu deneysel nitelikteki para politikasına nasıl tepki vereceğinizi siz daha iyi bilirsiniz

    YanıtlaSil
  20. Mahfi hocam sen ne güzel adamsın be! O güzel kalbinize selam..

    YanıtlaSil
  21. Bir sene öküzün trene baktığı gibi bakmışız. Hatta bakmakla kalmayıp faiz indirimine devam etmişiz.

    YanıtlaSil
  22. Merhaba Mahfi Bey ;
    MB döviz için bayağı bir enerji harcıyor olabilir diyenler çok , peki bu likidite krizini tetikler mı ?....Saygılar...saglikli bir hayat dilerim..

    YanıtlaSil
  23. Efkârlandığınızda, sinirlendiğinizde, ara sıra kendinizi tutamayıp sigara tüttürdüğünüz oluyor mu?

    YanıtlaSil
  24. Hocam Merhaba

    Merkez Bankasinin su donemde faiz silahini cekecegini dusunmuyorum. Faiz disinda ne yapabilir hocam. Mesela Ek Parasal Sıkılaştırma (EPS) yapabilirmi, yada dogrudan doviz satim ihalesi yapabilirmi? Doviz rezervlerimiz buna imkan saglarmi? Tesekkurler...

    YanıtlaSil
  25. Hocam örneklerle kolay ekonomi kitabınızı okuduktan sonra ekonomi üzerine okuma yapma isteği duydum. başladığım kitaptan seviyemi anladığınızı düşünüyorum. bu kitabın ardından düşüncelerimi açıp, üzerine bir kaç tuğla daha ilave edip yükseltecek kitap tavsiyeleriniz var mıdır acaba? çok teşekkürler şimdiden.

    YanıtlaSil
  26. Hocam selam, GLP üst sınırı %15'e çıkarılırsa piyasada MB'nı bu üst seviyeye zorlamak için kurda spekülatif hareketlerin olma ihtimali var mıdır?

    YanıtlaSil
  27. Hocam, iyi akşamlar. Anladığım kadarı ile geç likidite penceresinden bankalara uygulanacak faiz akşam belli oluyor. Bu durum gün içinde kredi kullanacak tüketicinin aleyhine değil mi? Sonuçta banka MB'dan ne kadar faizle borçlanabileceğini ancak akşam olunca öğrenebiliyor. O zaman gün içi işlemlerde tedbirli davranıp olası en yüksek faizden kredi kullandırmaz mı?

    YanıtlaSil
  28. Hocam merkez bankası yeni basılan paraları nasıl piyasaya veriyor. Bankalardan aldıkları eski paraları yakıp yenisini mi üretiyor. Diğer sorum büyüme oranında basılan karşılıksız banknotlar merkez bankasının mı geliri oluyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. merkez bankası eski paraları tedavülden kaldırıp imha eder. Yürürlülükte olupta yırtık, eksik parçalı paranız varsa eksik kısım oranında paranız yenisi ile değiştirir. Mesala yarısı olmayan 50 tl niz size 25 tl olarak ödenir diye biliyorum.

      Sil
  29. Örtülü faiz artışı ve döviz satışlarına rağmen kayda değer bir düşüş yok dövizde. Merkez Bankası'nın gücünün sınırlı olduğu ortada. Bu gücü daha özenli kullanması gerektiği de açık.

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
  30. Hocam alakasız olucak ama 425 liralık sınav mı olur, biz mafya ülkesinde mi yaşıyoruz ? Bu ücreti koyanlar hiç mi düşünmüyor nasıl öderler diye?

    YanıtlaSil
  31. referandum için oy kullanacak mısınız olumlu veya olumsuz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu da soru mu? Böyle önemli bir konuda sandığa gitmemek olur mu?
      Evet ya da Hayır ne karar verirse oda kendisini bağlar. Sonuçta Mahfi Eğilmez: fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür bir vatan evladıdır. Kararınıda partizanlar gibi değil bilakis aklın ve bilimin ışığında aldığı eğitimin gereği sorgulama yeteneğine binaen verecektir.
      Saygılar hocam.

      Sil
    2. Ben oy moy kullanmayacagim. zaten en buyuk kitlede biziz> karasizlar ve sandiga bi sekilde gitmeyenler gidip de gecersiz oy yani her iki sikka da muhur basanlar.

      Sil
    3. Adsız 15 Mart 2017 08:40, 42 yasindayim ve bugune dek hic oy kullanmadim. Sebebi de ortaya cikan siyasi partilerin hicbirisinin samimiyetine inanmiyordum ve siyaset kurumunun geneline duydugum bir guvensizligi kendimce gosterebildigimi dusunuyordum.
      Ancak bu oylamanin bu sekilde bir secim olmadigini ve hepimizin o gun sandiga gidip oy vermemiz gerektigini dusunuyorum cunku bu oylamayla gercekten ulkede degisecek o kadar cok sey olacak ki gelecekte bu referandumun sonuclari ile yuzlesebilmemiz icin o gun oyumuzu atmamiz gerekli. Burada onemli olan oyunuzun rengi degil, su veya bu sekilde ulke geleceginin gercek anlamda degismesinde ne katkinizin oldugu.
      Bunu soylerken sunu da eklemek istiyorum, sadece teklif edilen maddelerin ham metinlerini bile okusaniz bir karar vermek icin yardimci olacaktir. Yani muhakkak ne icin oy verdiginizi bilmelisiniz ki oyunuzun renginden yarin pismanlik duymayin...

      Sil
    4. Adsiz 23:04, 80 anayasasi referandumunda oy kullanmanis Mahfi Bey, o yuzden sorulmus soru sanirim.

      Sil
  32. Hocam çok dinç gözüküyorsunuz, bunu neye borçlusunuz?

    YanıtlaSil
  33. MB faizi yukseltirse bankalar ne olacak? Banka iflaslarinin onune nasil gecebiliriz, malum kriz var. Faizler yukselir bankalar iflas ederse kamuya olan maliyet problem olmayacak mi?

    YanıtlaSil
  34. hocam, bence piyasalar fed in artırabileceği faizden ziyade açıklamaların satır aralarında ileriye dönük mesajlar arayacaktır. kanaatimce fed, faizlerin 3 defanın da üzerinde ya da 0,50 puan olarak da artırabilirim mesajları verirse kurlarda sert yukarı yönlü hareketlenme yüksek olasılıktır. ancak sadece 0,25 puanlık artış yaparak yani normalleşme sürecini normal adımlarla yapacağının sinyallerini verirse kurlarda dalgalanma marjında azalmalar olabilir. bir de TCMB eğer faiz silahını sert kullanabilirse bir miktar geriemede yaşanır kur seviyelerinde. ancak elbette ki kalıcı olmaz zira orta ve uzun vadede piyasaların ibresi ciddi derecede güçlü dolara dönük durumdadır. ne dersiniz hocam?. saygılar...

    YanıtlaSil
  35. hocam hollanda-türkiye, almanya-türkiye ekonomik ilişkileri yazıya dökecekmisiniz ?

    YanıtlaSil
  36. Merhaba hocam, güzel bir yazı oldu yine. Teşekkürler.
    Bir noktaya takıldım ben:
    FED ve TCMB'nin efektif faizleri arasında (olmayan) ilişkiye bakınca 2014-2015 arasında TL'nin değer kaybetmesi anlaşılabilir, ama 2016'ya geçerken TCMB FED'e ters hareket etmesine rağmen dolar kuru 2016'da son iki ay hariç hep 2,9-3,2 arasında seyretti. TL çok değer kaybetmedi yani. Bunu nasıl yorumlamalıyız? Etkisi son 2 ayda mı başladı? Ya da başka faktörler mi var?

    Ayrıca sanırım 2017'de FED'e paralel gitmemize rağmen kur artışını engelleyemememiz de TCMB'nin elindeki araçları geç ve olağan dışı kullanmasıyla alakalı değil mi? Önceki yazılarınızda bahsetmiştiniz böyle bir şeyden.

    YanıtlaSil
  37. Merkez Bankası politika faizini 1 puan arttırırsa Ve Merkez Bankası haftalık repo ihalesi açmaya bsşlayıp gecelik borç verme faizi ve geç likidite faizini kullanmaktan vazgeçerse piyasa da durum değişir mi yoksa aynen devam mı eder?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Söylediklerinin tamamı yapılırsa faizi indirmiş oluyor.Piyasalar olumsuz tepki gösterir.

      Sil
    2. Kesinlkle duman oluruz. (yukarıda bahsedilen şartlar dışındaki diğer şartlar sabit kalmak şartıyla).

      1.Alternatif: Koridor uygulaması devam edecekseki öyle görünüyor:
      Politika faizi : 10
      Üst band(Gecelik borç verme) : 11
      Alt band(MB borçlanma) : 8
      GLP : 12
      Etkisi : Kur 3.65 altına iner.

      2.alternatif. Tek Faiz Uygulaması(Sadeleşmenin tamamlanmadı)
      Politika faizi : 11

      Etkisi : Kur 3.55 altına iner.

      3. alternatif herkes biliyor...

      Sil
  38. 14 mart tıp bayramı kutlu olsun.

    YanıtlaSil
  39. Hocam ben sunu merak ediyorum. Hukumet piyasaya cesitli araclarla cuval cuval para veriyor. Veya alacagi bazi vergi gelirlerinden vazgeciyor. Sonucta toplamda azalan bu miktar butcemizden harcaniyor. Belki 12 ayda harcanmasi ongorulen krediler vs. 3-4 ayda tukeniyor bile olabilir.
    1- MB Aylik butceye baktiginizda mertebe olarak netelerdeyiz acaba?
    2- bu bol kepce yonetimi 15 nisana kadar devam edecek gibi. Bu referandum sonrasi cok cok siki bir kemet sikma gormemiz gerekmezmi? Sanki mb'nin yilsonu enflasyon tahminide bunu dogrular gibi.
    3- referandumdan sonra mb GLP'den %9-9.5 civari bir faizle para verip sadece enflasyona oynama ihtimalini nasil goruyorsunyz?
    4- boyle olursa dolarin ucu acik bir tunele girecegini dusunmek yanlismi olur?
    5- nisandan sonraki yakin bir zamanda resesyon ihtimali goruyormusunuz?
    Saygilar

    YanıtlaSil
  40. 9.25 - 15'in cok garip bir aciklik ifade ettigini Mahfi Bey de pekala biliyor. Biraz hinzirca zaten tum yazi, politik baski ve kisitlar altinda zaten sacma sapan yollara girdi Merkez Bankasi, herseyden once su anda dek istisnai durumlarda kullanilmasi teamulu olan, zaten adi ustunde, Gec Likidite Penceresi fonlamasini Gunici Likidite Penceresine devsirerek. Faiz araligini 1.75 puandan 5.75'e cikarsa bu garip ortamda en azindan eli rahatlar diye dusunuyor olsa gerek Mahfi Bey. Su anda bile piyasayi takip edenler bugun 11'den ne kadar, 9.25'den ne kadar verildi diye kontrol edip duruyor, makas 9.25-15 olacak olursa iyice diken ustunde olacak piyasa. Merkez bir gun 14, bir gun 9.5'la pekala bankalari fonlayip piyasayi allak bullak edebilir. Olur mu? Sanmam. Imkansiz mi? Tabii ki degil Yeni Turkiye'de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mahfi Hoca açık bir şekilde şunu söylüyor: Madem "dalgalı faiz politikası"na geçtiniz. O zaman gereğini yapın. Elinizi korkak alıştırmayın.

      Öngörülebilirlik mi? O da neki::(

      Sil
  41. Kayit disina itilen kitleler ve bireyler her zaman kayit disina itilmis olmanin caresizligini yasarlar. Bu kayit disina itilme etnik dinsel ve sosyoekonomik acidan olabilir. onlari kayit disina iten insanlar, felaketin korkunclugunu bilmemektedirler. O bela gun gelir onlari da bulur hatta onlari kayit disina iter gecmisin kayit disina itilenleri tarafindan. Eger kucaklamazsan sonu felakettir. Tipki malboro gibi dusun yasaklamakla cozum bulmazsin karaborsaya itersin halbuki kayit disina alirsan sen bile kazanabilirsin.

    ne dusunuyorsunuz hocam

    YanıtlaSil
  42. Merkez Bankasi kendini EVETe alistirmali buna gore politika belirlemeli. Gecen gunlerde magdur oldugumuz Avrupa kapilarinda partidaslarimizin kopekler tarafindan isirtildigi Kurt kopekleri tarafindan parcalandigi bir ortamda ekonomimizin istikrari icin faizleri arttirmamasi lazim. Faizleri de dusurecegiz Avrupada da miting yapacagiz. Biz Avrupadan gelen turistleri kopeklere issirttiryor muyuz hayir ama biz magdur oluyoruz bir demokratik miting hakkimiz icin. Tipki 28 subatta magdur oldugumuz gibi 28 subatta da turbanli kardeslerimize kurt kopekleriyle saldirdilar kurt kopekleriyle turbanlari parcalattirildi.Hep magdur olduk bundan oturu mazlumun yaninda yer aldik zalimin zulmun karsisinda yer aldik. faizde bir zulumdur buna da karsi olmaliyiz

    YanıtlaSil
  43. Hocam merhaba,
    Geç likidite penceresi, adı üstünde, saat 16:00 dan sonra sunulan bir imkan. Benim anlamadığım neden ortalama fonlama maliyetinin belirlenmesi açısından bu kadar önem atfediliyor. Sonuçta, halen gecelik fonlama imkanı devam ediyor, eğer bankaların fon yönetimleri ihtiyaçlarını doğru şekilde belirler arızi oluşabilecek ihtiyaçlarını minimize edebilirlerse, geç likidite penceresinin oluşacak maliyette çok fazla etkili olmaması lazım. Zaten normal şartlarda bankalar likiditelerini repo ihaleleri yoluyla haftalık olarak yönetiyorlardı. Yani demek istediğim geç likidite penceresinin faizinin yükseltilmesi piyasa faizinin belirlenmesi için neden bu kadar önemli oluyor?
    Teşekkürler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. MB gecelik ve haftalık kanallardan piyasaya para vermiyor..
      Bundan olabilir mi?

      Sil
    2. MB, gecelik borçlanma miktarını belirli bir tutarla sınırlıyor (14.3.17 tarihi itibarıyla 10.301,90 milyon TL). GLP tarafında ise böyle bir kısıtlama yok (14.3.2017 tarihi itibarıyla 82.807 milyon TL). Dolayısıyla ortalama fonlama maliyeti GLP faizine daha yakın bir noktada oluşuyor (14.3.17 itibarıyla %10,81 ve %11).

      Sil
  44. Hocam GLP ile bankalar nereye kadar borç alabilecek ? Yeni bir Bankacılık Krizi mi geliyor acaba ?
    Bide GLP %15 olursa yine bu vatandaşa yansır mı ?

    YanıtlaSil
  45. Fed 3-4 defa faiz aririrsa dolar dimdik yukari gider ve fx piyasisindaki duzeltme olayi diye bir sey kalmaz ozetle esyanin tabiyatina aykiri ve Fed guclu dolari ne kadar arzuluyor ne dereceden sonra hangi fiyati tolere eder bence su anda gelen veriler Fed e cok guclu dolar arzu etmemesine gerektigine dair mesaj veriyor

    YanıtlaSil
  46. Hocam merhaba. Ben Turizm Isletmeciligi mezunuyum. Suan ozel sektorde beden iscisi olarak calisiyorum. Bende issizlik kadegorisine mi giriyorum? Tesekkurler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kayıtlı iseniz girmiyorsunuz...

      Sil
    2. sen işsiz değilsin sen eğitim sistemi ve ekonomi/siyasi yönetimin kurbanısın. Sen ben ve bizim gibi binlercesi....

      Sil
  47. Turkiye de issizlik orani Aralik ta %12.7 ye, genc nufusta issizlik orani 4,8 puanlik artis ile %24 e yukseldi.

    #işsizliğe #HAYIR

    YanıtlaSil
  48. Hocam konu dışı bir şey soracağım Televizyonlarda bakanlar sürekli su kadar istihdam yaptık bi kadar yaptık diyor ama işsizlikte arttı hemde baya arttı
    . Bu nasıl tezattir ben anlayamıyorum istihdam artmışsa kim ne kadar işe almış ben neden göremiyorum piyasada bir tane bile ilan yok ama her gün yok 500 bin kişi istihdam edildi yok 300 bin kişi istihdam edildi kim bu istihdam edilenler allah aşkına

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Takma kafanı etrafına bak. Azalıyormu artıyormu kararını kendin ver.

      Sil
  49. Hadi en iyi fed sonrası ve 2017 MB stratejisi tahmin yarışması yapalım. bakalım ortak çoğunluk ne diyor. Hep MB anket yapacak değil ya.
    Benim tahminim
    1-referanduma kadar
    politika faizi aynen devam. %8
    GLT faizi 50 baz puan artış %11,50
    2-Referandum sonrası ne sonuç çıkarsa çıksın yıl sonuna kadar;
    GLT ihalesi bir daha açılmayacak.
    Gecelik faiz kullandırılacak. %9,25
    Sonuç: Durgunluk başlayacak. Enflasyon dizginlenecek. İşsizlik ve dolar artışı serbest bırakılacak. Yıl sonu dolar tahminimde 4,30 Enf tahminim %9,5 İşsizlik %15-16

    YanıtlaSil
  50. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  51. Mahfi Hocam saygılar, selamlar,

    Genel hatlarıyla değerlendirdiğimizde, yine aynı şekilde piyasa beklentisinin ötesine geçen bir faiz artırımını görmemiştik 22 Ocak'ta, 3,79 seviyesinden 3,82'ye çıkmıştı usd try kuru. Bugün farklı ne oldu da 3,67 seviyesinden 3,64'leri gördük? Aynı şekilde beklentinin altında bir faiz artışı var ama yön tam tersi...

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  52. Türkiyedeki bankalararası borçlanmada FFR mi yoksa Merkez Bankası faizi mi kullanılıyor Ek-1 kısmını tam anlayamadım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

GSYH’de Dünyada Kaçıncıyız?