Referandum Sonrası İçin Bir Değerlendirme

Pirus Zaferi
Yunan kolonisi Epirus’un kralı Pirus (Pyrrhus) Roma topraklarını ele geçirmek amacıyla 20 filin desteklediği 25 bin askerden oluşan ordusuyla M.Ö. 280 yılında İtalya topraklarına girer ve ilerlemeye başlar. Önce Roma komutanı Laevinus ve ordusuyla Heraklia’da savaşır. Roma ordusunun büyük kayıplarına karşılık Pirus da 3 bin dolayında birinci sınıf askerini kaybeder. Romalıların çekilmesini izleyerek yoluna devam eden Pirus, Apulia’yı ele geçirir. Romalılar bu kez Kamu Konsülü Decius Mus’un yönettiği bir orduyla durdurmak isterler Pirus’u. M.Ö. 279 yılında Apulia’daki Asculum Savaşının da kazananı Pirus olur. Ne var ki bu zaferi kazanırken ordusunun üçte birini daha kaybetmiştir.

Yunan filozofu Plutarkos bir seri biyografiyi kapsayan Paralel Yaşamlar adlı eserinin Pirus’a ayrılmış bölümünde savaşı şöyle anlatıyor: “…güneş batana kadar savaştılar, gece çöktüğünde istemeden ayrıldılar, Pirus omuzundan bir cirit darbesiyle yaralanmıştı, iki tarafın da ordusu neredeyse yok olmuştu.”  

Pirus, kalan askerleriyle birlikte hiçbir şey elde edemediği ama görünürde bir zafer kazandığı bu büyük savaş sonrasında Epirus’a geri döner. Pirus’un bu savaş sonrasında “Tanrım bana bir daha böyle zafer verme” dediği öne sürülür.

Referandum sonuçları birçok kişi gibi bende de Pirus çağrışımı yaptı. Bu bir seçim değildi kuşkusuz ama ne var ki iktidar partisi tarafından seçim gibi yürütüldü kampanya. İktidar partisi, kullanılan bütün orantısız olanaklara, olağanüstü hal uygulamasına, çeşitli baskılara, YSK’nın yasaya aykırılığı açık olan kararına karşın daha önceki seçimlerde hep kazandığı başta İstanbul, Ankara olmak üzere birçok ilde ciddi kayıplarla karşılaştı.

Öte yandan herhangi bir seçimde ya da halka götürülen bir kararda yüzde 51,4 çoğunluk yeter belki ama Anayasa gibi toplumsal uzlaşma sözleşmesinin yüzde 51,4 çoğunlukla kabul edilmesi çok farklı bir şeydir. 1961 Anayasası’nın yüzde 62, 1982 Anayasası’nın yüzde 91 evet oyuyla referandumda kabul edildiğini göz önünde tutarsak bunun ne anlama geldiği kolayca ortaya çıkar.  

Özetle söylemek gerekirse bu referandumdan bir zafer çıkmış gibi görünse de bu zafer daha çok bir Pirus zaferini andırmaktadır.

Ekonominin Geldiği Nokta
Türkiye ekonomisi 2002 ile 2008 arasında oldukça parlak bir görüntü verdi. Bunun nedenlerini bu blogda birçok kez yazdım o nedenle tekrarlamayacağım. Ama IMF’nin parasal desteği, bankacılık reformu, bütçe ve borçlanma reformu, AB ile tam üyelik müzakerelerinin başlaması bunların belki de en temel nedenleriydi. Ekonomi 2008 ile 2010 arasında ivme kaybetmeye başladı. Sonrasında ise patinaj dönemi geldi.

Türkiye ekonomisi referandum sabahında enflasyonun yeniden çift haneye yerleştiği, büyümenin potansiyel büyüme oranının neredeyse yarısına gerilediği, TL’nin bütün benzer ekonomilerin paralarından daha fazla değer kaybettiği, cari açığın hala yüzde 4’ün üzerinde olduğu, faizlerin yükseldiği ve buna karşın kurun da enflasyonun da frenlenemediği bir görünüm içindeydi.

Referandumun hemen ertesinde iki veri birden açıklandı. İşsizlik yüzde 13 gibi çok yüksek bir düzeye ulaştı. Son 4 haftada iş için başvurmadığı halde iş olursa hemen başvuracağını söyleyenleri de hesaba katarak bakarsak gerçek işsizlik oranı yüzde 19,6 çıkıyor. 15 – 24 yaş arasını kapsayan gençlerdeki işsizlik oranı yüzde 24,5 ile kabul edilmesi çok güç bir orana yükselmiş bulunuyor. Aynı gün Mart ayı bütçe gerçekleşmeleri açıklandı. Geçen yılın ilk üç ayında 46 milyon TL fazla vermiş olan bütçe, bu yılın ilk üç ayında 14,9 milyar TL açık vermiş bulunuyor. Hazine nakit dengesinin aynı dönemde 22,6 milyar TL açık vermiş olduğu da dikkate alındığında referanduma yönelik olarak çok ciddi bir gevşeme politikası izlendiği ortaya çıkıyor.

Özetle söylemek gerekirse Türkiye ekonomisi bugün ciddi bir darboğazda bulunuyor.

Bundan Sonrası
İktidar partisinin karşısında bugünden başlayarak iki seçenek var: (1) Türkiye ekonomisinin bir darboğazda olduğunu kabul ederek ona göre politikalar üretmek. (2) Mevcut durumu geçici bir durum kabul edip 2019’da yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimlerini düşünerek politikalar uygulamak.  

Eğer ilk seçenekle yola çıkılacak olursa ilk aşamada bütçeye getirilen bu ek yükleri toparlamak gerekiyor. Çünkü Türkiye’nin bugün elindeki tek ekonomi öyküsü mali disiplindir. Eğer bunu da kaybedecek olursak zaten sıkıntıya girmeye başlamış olan dış finansman meselesi iyiden iyiye zorlaşabilir. Bunun hemen ardından gerçek anlamda yapısal reformlara girişmek gerekecek. Bu seçenek iki yıl içinde ekonominin toparlanmasını ve seçime öyle girilmesini sağlayabilir. Avrupa Birliği ile ilişkileri hızla toparlamaya çalışmak da bu seçeneğin önemli parçalarından birisidir. Ama bu yapılanlar bu kadar kısa bir sürede vatandaşa ne kadar olumlu yansır onu bilmek mümkün değil.

İkinci seçenek dikkate alınarak yola çıkılacak olursa büyümeyi yükseltebilmek için tıpkı referandumdan önce yapıldığı gibi vergi indirimlerine gidilerek, harcamaları artırarak, af yasaları getirilerek bir gevşeme politikası izlenebilir. Avrupa Birliği ile ilişkilerin iyileştirilmesine çaba gösterilmeyebilir. Bu durumda belki oy getirecek adımlar atılmış olabilir ama bu yoldaki gidiş ekonomiyi içinden çıkılmaz labirentlere sokar.   

Türkiye’nin geleceği için, ne pahasına olursa olsun, birinci yolun seçilmesi gerektiğini düşünüyorum. 

Not: Yapısal Reformlar konusunda benim düşündüklerimin yapılanlarla ne kadar ters olduğunun kanıtı buradadır:
http://www.mahfiegilmez.com/2015/10/guncellenmis-yapsal-reformlar-rehberi.html

Yorumlar

  1. Birinci yol için Hukuk ve Adalet şart. Onun için biraz zor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O da yapısal reformların vazgeçilmezlerinden birisi ama yapılanlar yapılması gerekenlerin tam tersi oldu.

      Sil
    2. Hukuk ve adaletten ziyade ekonomisi zayıf bir toplum geri kalmaya yada kaybetmeye mahkumdur, referandum sonrası Türk lirasının değer kazanması beklenen bir durumken neden duruma tepki göstermedi bunu sorgulamak gerekmezmi?

      Sil
  2. Halkımız geçmişini sildi geleceğini sattı.Yöneticiler 1.yolu seçerlerse halk onlarca yıl fakir kalacak,2.yolun seçilmesi halinde 3~5 yılda toplanıp tekrar düze çıkarız diye düşünüyor ve ''ey akıl, ey akıl neredeysen ortaya çık''diyorum.Saygılar ME..

    YanıtlaSil
  3. YSK'nın mühürsüz oyları geçerli sayma kararı kanuna kesin aykırılık taşıdığı için mutlak yok hükmünde...

    peki bu yokluk halinin tespiti için nereye başvurulabiliyor? yine YSK'ya çünkü seçim yargısı YSK'nın görevi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yapısal reformların temelinde bilime dayalı eğitim reformu ve bağımsız yargı reformu yatıyor. Her ikisinde de tam tersini yaptık. Yeni Anayasa bunları daha da geri götürecek. O nedenle ben yapısal reform yapılmamasını önermeye başladım. Çünkü yapısal reform denince taban tabana zıt şeyleri anlıyoruz.

      Sil
    2. Bu ülkede bir Bakan Keynes'in kitaplarına ilişkin Durmuş Yılmaz'a 'o kitapları hala yakmamış mı?' demiştir. Sevmezsin,benimsemezsin ayrı dava.Bilimde teoriler,hipotezler ya da yargılar yakılıyor mu? Başka söze ne hacet.

      Sil
  4. Hocam 2nci seçeneğinizi düşünecek bir yönetimimiz olsaydı,bu Referandumu yaşarmıydık?

    Sayın Reis'i Cumhurumuz'un söylediği "Atı alan Üsküdarı geçti" ve "sür eşeği Niğdeye" sözleri herşeyi anlatıyor.OHAL vasıtasıyla KHK larla fiilen uygulanmakta olan başkanlığa devam edilecek 2019 seçimlerine kadar.Arada birde idam referandumu gelirse tadından yenmez güzel Ülkemiz.

    YanıtlaSil
  5. Hocam dedikleri gibi şahlanacak mı türkiye kişisel fikriniz nedir ? :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle demeyin hocam;at bayağı akıllı bir hayvandır.

      Sil
    2. At mı?

      Üsküdar'dan %53,31 oyla HAYIR çıktı, İstanbul il genelinden ise %51,35 oyla HAYIR çıktı. Meşhur, "Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur" sözlerini hatırlayalım. Ve bu at Üsküdar'ı geçemez!

      Türkiye kısa vadede at olabilir ama uzun vadede kaplumbağa gibi gözüküyor Hocam, çok zor...

      Sil
    3. Rahvanda kalkıyoruz, sonra bozkırda dalgalanıyoruz ... Beraber uyuyoruz ırmakta akıp, ıslanıyoruz.

      Sil
    4. Hocam YSK kararı olmasa aradaki farkın 300 binin altına düşeceği belirtiliyor gerçek Pirus
      zaferinden kaçınmak için yapılmış görünüyor.

      Sil
    5. Evet, Türkiye at değil, devlettir. Fakat, şahlanmak sadece atlara özgü bir davranış da değildir. Ortadoğu coğrafyasında devletler de şahlanabiliyor. Örneğin, İran "Şah"lanmıştır. Bizim ne eksiğimiz var sayın Hocam? Biz de "Şah"lanabiliriz :) Kanaatimce, siz konuyu çok yanlış anlamışsınız :P

      Sil
    6. İran nereye şahlanmıştır. 30 yılda bir İran'a bakın bir de Kore'ye. Üstelik İran'da doğal gaz da var.

      Sil
    7. At Üsküdarı geçti de bataklığa saplandı farkında değıller. Cahile
      ne anlatsan boş.

      Sil
    8. Hocam malesef iran ile kore arasındaki farkı anlayacak eğitim seviyesine sahip seçmen kitlesine sahip değiliz. Hala bile neye evet dediğini bile anlamamış 18 maddeyi okumamış insanlar var çevremde.
      Böyle bir toplumla kademe atlayıp bir tık ileriye gitmek mümkün mü sizce ? Görünen köy kılavuz istemez.

      Sil
    9. Misal dolap beygiri.

      Sil
    10. kendimizi kore ile kıyaslamak bir yere kadar doğru, reformlar konusunda onlar başardılar biz başaramadık fakat bunun nedenlerine biraz geniş bakmak lazım diye düşünüyorum. Biz ülke olarak uluslararası arenada hep yanlızız. Kore bizim gibi terörüydü avrupasıydı uğraşmak zorunda kalmadı bu sayede kaynaklarını çok daha etkin kullanabildi.

      Referandumu 61 ve 82 anayasası oy oranlarıyla kıyaslıyorsunuz buna katılmıyorum ozamanki seçimlerin ne şartlar altında yapıldığını herkes biliyor askerler eşliğinde oy kullanmak gibi. Bu ülkede chp zihniyetli partilerin iktidar olabilmesi hayaldir. Çünkü 1950 lere kadar halka yaptıkları saçma sapan zulümler ortadadır bu millet o günleri hiç bir zaman unutmayacaktır. Keşke chp de din ve başörtüsü ile uğraşmak yerine ülke faydası için iktidarı zorlasaydı ozaman bütün siyasiler daha çok çalışırdı ve ekonomimiz çok daha iyi yerlerde olurdu. chp çok uzun zaman önce atatürkün partisi olmaktan çıkmıştır.

      mühürsüz pusuladan bahsediliyor doğrulugunu bilemiyorum fakat bir buçuk milyon oyu kaç sandığa attılar o sandıkalrın başındaki diğer partili görevliler ne iş yapıyor ayrıca ysk kanununda mühürsüz pusulalar için geçersiz olur diye bir ibare bulunmamaktadır.

      ülkemizde bu saatten sonra bir partinin tek başına iktidar olması zordur.Bu da kualisyonların tekrarı anlamına gelmektedir. En kötü iktidar bile kualisyondan daha iyi iş yapar. Mevcut durumda partiler oy kaybı yaşamamak için gerekli icraatları hep erteliyorlar yeni sistemde daha cesur hamleler yapılabilecektir diye düşünüyorum. Artık inşaattan vazgeçeriz diye düşünüyorum. saygılarımla..

      Sil
    11. Adsiz 21:18, kim diyor? Neye gore hesaplamis? Birisi sizin oy verdiginiz pusulaya muhur basmayi unuttu diye oyunuz gecersiz sayilsa kendinizi ne zaferi yasamis hissederdiniz acaba?

      Mahfi Egilmez, sabah Seul metrosuna bir gidin evsizlerin uzerine basmamak icin ne kadar zorlandiginizi goreceksiniz.

      Bir tarafta kendi kendine yuzyillardir isleyen her seyin en tazesini, en ekonomigini bulabildiginiz bir semt pazari dusunun, diger tarafta da (somuru ekonomisi ile) zengin olmus birisinin yaptirdigi icinde gene o zengin birisinin urunlerinin satildigi buyuk bir AVM'yi. Iste Iran ve G. Kore karsilastirmasi budur. Sirf ABD finanse edip "ekonomik" olarak buyudu diye, G. Kore'yi goklere cikartiyorsunuz ancak ABD tokezleyince G. Kore yere cakilacak bunu goremiyorsunuz. Iran'a ise bir sey olmayacak, goreceksiniz.

      Sil
    12. Örneğin İran bilimsel yayın üretiminde sahlanmistir. Eskiden kıyas goturmezdi,bu yıl önümüze geçtiler bile. Bu bilimselsel çalışma çıktılarının etkilerini kısa bir süre sonra ekonomide de görebilirsiniz. Karsilastirdiginiz Kore'de de süreç böyle işlemişti sayın hocam. Bilimsiz olmaz. Genel eğitim reformu gerekli midir? Sorusunun yanıtı bende yok ama üniversitesi reformu şart. Bizi üniversiteler kurtarabilir. Obama dünya sorunlarının çözümüne ilişkin ne diyordu, 1000 tane a kalite üniversitemiz var, tüm sorunları çözeriz. Çözüm bu.

      Sil
    13. Bana üç tane İranlı bilim adamının uluslararası alanda makale yayınının linkini yazabilir misiniz? Bilmediğim için soruyorum. Yalnız bunlar ABD' de veya yurtdışındaki üniversitelerde yetişen İranlılar olmasın mümkünse İran üniversitelerinde yetişmiş birileri olsun. Öğrenmek için soruyorum yanlış anlaşılmasın.

      Sil
    14. Adsız 10:37
      Kimseyi göklere filan çıkarmıyoruz sadece kullandığımız elektronik aletlere, buluşlara bakıyoruz ve çoğu yeni buluşun Kore kökenli olduğunu İran'dan çıkmış bir buluş olmadığını görüyoruz.

      Sil
    15. Bu ülkede son 15 yılda okumayan sadece kulaktan dolma bilgiyle alim olduğunu zanneden çok enteresan ve büyük bir kitle dizayn edildi . 1950lere kadar yapılan zulüm denilen şey 3 5 tane tekstil atölyesi yabancılara ait demiryolları gibi büyük miraslar bırakan avrupaya gavur deyip hiçbir şekilde çağı yakalayamayan ecdadımızın yüzyıllarca yapamadığını 17 18 senede başarabilmekti. Kendine yetebilen bir ülke haline ve çağdaş bir toplum oluşturmanın böyle vicdanı örümcek ağı bağlamış insanların gözünde zulüm olarak görülebilmesi beni hiç şaşırtmamakta . Cumhuriyetin kazanımlarını birer birer sağa sola peşkeş çeken dpyi kendine öncül olarak görenlerin çokta farklı politikalar üretememesi hiç de anormal olan birşey değil.

      Sil
  6. Sayın hocam; toplumsal gelişmişlik düzeyimiz göz önüne alındığında potansiyel yıllık büyümemizi bundan böyle %2-3 olarak kabul etmek doğru bir yaklaşım olur mu?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yok yüzde 5'lik potansiyel büyüme öyle bir kaç yılda değişmez. Ama bir süre için becerebileceğimiz bundan ibaret derseniz o olabilir.

      Sil
  7. Mali disiplin için eskiden devlet harcamalarını azaltıyordu, ama şu andaki devlet yapımızda (2001 sonrasında) devlet harcamalarını özel sektöre devretmiş durumda değil mi ? Hükümetin elinde çok az parametre kalmış durumda değil midir ? Yapabilecekleri de devlet yükü oranında azalmamış mıdır ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğrudur ama hala elde kalanlarla bile ciddi şeyler yapılabiliyor. Bu referandum süreci neler yapılabileceğini göstermiş olmalı.

      Sil
  8. Tayyip Erdoğan halen daha idamdan bahsediyor, batıya saydırıyor, AGİT'e posta koyuyor...bunları neden yapıyor?

    çünkü alınan sonuçtan hiç mi hiç memnun olmadı..AKP'liler de memnun olmadılar..İstanbul ve Ankara'nın da dahil olduğu 17 büyükşehirin HAYIR demesi çok büyük şok etkisi yaptı. Zaten referandum sonrası bu atarlanmalar da AKP tabanının gazını almak içindir.

    AKP'nin hesabı %49+(MHP'den gelecek oylar)+(HDP'den gelecek oylar)=%60-%65 idi...%60 psikolojik sınırdı, çünkü bunun altında alınacak oylarla getirilen bir anayasal düzenin ayakta kalamayacağını kendileri de çok iyi biliyor...bu yüzden getirilen bu düzen ilk fırsatta çökecektir, çünkü AKP kendi hedef kitlesine de gerçekleri anlatmadı...

    Bu değişiklikler düpedüz rejimi değiştiriyor hatta 1. maddenin içini bolaştarak memleketi bir tabela cumhuriyetine çeviriyor, ama halka cumhuriyet güçleniyor dediler...

    meclis figüran haline dönüyor, ama halka meclis güçleniyor dediler...

    yargı yürütmenin emrine giriyor, ama yargı tarafsız olacak dediler...

    cumhurbaşkanı kafasına göre meclisi dağıtabiliyor, fesih yetkisi yok dediler...

    cumhurbaşkanının hırsızlık, iftira, dolandırıcılık gibi kişisel suçlar işlemesi hali de anayasal koruma altına alınıyor ama cumhurbaşkanı artık sorumlu olacak dediler...

    ve emin olun bu palavralara inanmış çok insan var...bu insanlara gerçekleri söyleyip oy isteselerdi %30'u bile aşamazlardı...

    işte bu sebeplerden dolayı bu rejim çökmeye mahkumdur...zaman içersinde gerçeklerin ne olduğu ortaya çıkacak rejim gerçek rengini belli edecektir...

    o zaman İrandaki molla devriminde Şaha karşı destek veren liberallerin sonradan hüsrana uğraması gibi ah vah etmenin faydası olmayacaktır..

    YanıtlaSil
  9. Merhabalar hocam sizin bahsettiğiniz hikaye nedense bana referandumu değilde çok önce Selçuklu zamanından Osmanlı hükümranlığına geçen atalarımızın mücadelesini hatırlattı sizi sürekli takip Edip ekonomi yazılarınızı beğenen birisiyim ama bu yazınızı okuyunca doğrudan bu geldi aklıma.Sözün kısası aynı hikaye; Selçuklu zamanında filizlenip mogollarla,bizansla ve daha nicesiyle savaşarak buraları yurt edinen atalarımız! Osmanlı'nın ve dahi su anki topraklarımızın kazanılmasına vesile olan atalarımız da belki binlerce kişiyle başlayıp Türkmenistan dan Söğüte geldiklerinde 350 kişi civarında idiler ancak Osmanlı'nın kurulmasını sağlayan atalarımız Osmanlıyı kurduklarında Allah'a şükredip yüce milletimizin bağımsızlığı için dua etmişlerdir işte bu açıdan Yunanlı Pirus veya başka bir millet ile bizim milletimizin ferasetini bir tutmanız çok yanlış olmuş.Bu yazdıklarımı elbette sizlerden biliyorsunuzdur akıl vermek değil sadece hatırlatmak mahiyetinde o zaman ile bu zamanı kıyaslamıyorun diğer milletler ile kıyaslama yapılırken bunların dikkate alınmamasına takılıyorum ve sunumda eklemek isterim çok uzun oldu afedersinizdarve sonrası yapılan anayasa veyahut seçim ortamlarında nasıl oy kullanıldığı ve satıldığı ortadadır en azından bir kamu yönetimi mezunu olarak ben biliyorum ve bir mulkiyeli olarak dizinde bildiginizi varsayıyorum.tesekkur ederim iyi günler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yunan komutanı Pirus ferasetiyle tanınan bir kraldı.

      Sil
  10. Hocam, belki hatırlarsınız, bir süre önce yazdığım bir yorumda iktidarın kazanacağı bir Pirus zaferinin hayır çıkmasından daha iyi olabileceğini zira hayır çıkarsa büyük olasılıkla ufak rötuşlarla yeni bir referanduma (ya da erken seçime) gidileceğini ve bunun getireceği ekonomik yükü ülkenin kaldırmasının çok zor olduğunu yazmıştım. Bu nedenle bazı arkadaşlar beni gizli evetçi olmakla bile suçlamıştı.

    Şu anda çıkan durum tam da bu. Ben muhalefetin yerinde olsam zaten iptal edilmeyecek bu referandumu iptal ettirmeye çalışmam ama yapılan hukuksuzlukları sürekli gündemde tutup unutturmamak için iptal ettirmeye çalışıyormuş gibi görünürüm, bu arada 2019 seçimlerine tüm gücümle hazırlanırım. Muhalefetin ivmesi yukarı giderken iktidarın barometresi aşağı döndü. Muhalefete iyi bir aday lâzım, bu konuda benim aklıma gelen en uygun aday İlhan Kesici. Hem merkez sağdan, hem dindar kesimden, hem milliyetçilerden oy alabilecek akıllı ve sempatik bir isim, ayrıca da CHP milletvekili. Yani laik kesimin de hiçbir itirazı olamaz. Ekonominin yakın gelecekte en önemli konu olacağını düşünürsek iktisatçı olması ayrı bir avantaj. Geçmişinde şaibe yok, kaseti olduğunu da hiç sanmam :))

    Bilmem siz ne dersiniz.

    Saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sayın adsız sizde gördüğüm: "öğrenilmiş/ezberlenmiş/kabullenilmiş" çaresizlik
      (tabi troll değilseniz)
      Ayrıca genel yapımız bşr yerlere insan tayin etmekte üstümüze yok ?
      Önce kendinize sorun ben ne istiyorum? Bunun için ne yaptım? Daha fazla ne yapabilirim? Cevap ezberlenmiş kabullenişten öteye gitmemek bir yana hep birilerine fatura çıkarmaktan başka bir şey olmuyor.
      O yüzden sonu(ç) şaşırtıcı değil.

      A.D

      Sil
    2. Sayın A.D

      Benim sizde gördüğüm ise uzağı görme sıkıntısı. Bu referandum sonucu, muhalefete altın tepside sunulmuş bir fırsattır. Elbette değerlendirmesini bilene. Bir sonraki seçimde %25-30 oyla hiçbir işe yaramıyacak bir ana muhalefet olmak yerine iktidar aleyhine kullanılabilecek binbir hukuksuzluk-haksızlıkla birlikte elde edilen başkanlık fırsatı ve tüm sistemi çok daha iyi hale getirme şansı.

      Anladığım kadarı ile siz birincisini tercih ediyorsunuz. İki seçenek bulunan bir referandumda siz tek seçeneğe göre strateji kurarsanız yukarıdaki yazınızda görüldüğü üzere ikinci seçenek çıktığında kafanız karışır, normaldir. Bir süre sonra kafanız netleşirse konuyu tekrar düşünürsünüz.

      Sil
    3. İlhan Kesici çok iyi biri. Fakat daha genç ve dinamik, Tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını, din ve mezhep gözetmeksizin kavrayacak bir başkan olmalı. Söylem ve eylemleri ile sağ ve sol ayırt etmeksizin tek çatı altında toplayabilecek biri olmalı.

      Sil
    4. Sn Phaeton,

      Haklı olabilirsiniz, Sn Kesici'nin ismi bu saydığınız özellikleri taşıdığını düşündüğüm için aklıma geldi ama aynı özellikleri taşıyan başka bir isim de olabilir. Önemli olan şu aşamada muhalefetin uygulayacağı strateji. Önümüzde çok önemli bir fırsat var, bunu mutlaka çok iyi değerlendirip bu işi bitirmek lâzım. Şartlar iktidarın aleyhine gelişiyor, muhalefet bunu değerlendirebilirse karşı tarafı kendi oyunu ile vurur. Bana bunu düşündüren şeyler:

      1- Muhalefet ilk kez halk nezdinde "mağdur" duruma düştü. Fanatik AKP taraftarları dışındaki iktidar yanlıları bile referandumda yapılan hukuksuzlukları eleştiriyorlar. Muhalefetin 2019'a kadar bu hukuksuzlukları unutturmayacak bir yol bulması gerekiyor.

      2- İşin bir başka güzel tarafı, mevcut cumhurbaşkanının bu hukuksuzlukların arkasında durması. Eğer cumhurbaşkanı "böyle haksızlık olmaz, evet çıkmış olsa bile ortada büyük bir hukuksuzluk var, YSK üyelerini değiştirip yeniden referanduma gidiyoruz" deseydi inanın bu kez el altından, fazla belli etmeyerek yapılacak manipülasyonlarla en az %60 evet çıkardı. Cumhurbaşkanı bunu yapmadı, ya da cesaret edemedi. Bence çok önemli bir fırsat kaçırdı, bu kadar ayyuka çıkmış, AGİT tarafından bile belgelenmiş hukuksuz bir evet'in altından kolay kalkamazlar.

      3- Ekonomi yakında kendi büyük hataları nedeniyle ellerinde patlayacak. Eğer hayır çıksaydı "hayır çıktı, böyle oldu" diyeceklerdi, üst akıl, dış güçler, hayali lobilere yükleneceklerdi. Başkanlığa evet derseniz ekonomiyi ayağa kaldırırız, bu güçlerle daha rahat mücadele ederiz diyerek muhtemelen yeni bir referanduma gidilecekti ve büyük ihtimalle şimdikinden daha yüksek ve daha şaibesiz bir evet çıkacaktı. Şimdi ellerinde hiçbir bahane kalmadı.

      Daha yazılacak çok şey var ama uzatmadan keseyim. Bence bu bir fırsattır, iyi değerlendirilebilirse 2019'dan sonra işler çok farklı bir yöne gidebilir.

      Sil
    5. Başkan adayı karizmatik olmalı, güzel konuşmalı, yaşlı olmamalı çünkü siyaset yıpratır, ekonomi ve hukuk alanında bilgili olmalı, ülkenin bütünlüğünü temsil edebilmeli (bunun için partiler dışı olmalı), sicili temiz olmalı. Bence Özgür Demirtaş uygun adaydır.

      Sil
  11. Hocam insanlara Türkiye nin ekonomik olarak zor günler geçireceğini söylüyorum. Bana tepkileri iktisatçılar genelde öyle derler baksana insanların yaşamına evi var arabasi güzel daha ne olsun eskiden bunlar mi vardı diyorlar.toplumsal algılar farklı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siz doğruyu söylemeye devam edin. Ben öyle yapıyorum.

      Sil
  12. Yine gayet yalın ve anlaşılır bir dille tüm gerçekleri yazmışsınız.

    YanıtlaSil
  13. Mali disiplin saglanmali. Yapilacaksa vergi tesviki vs ise de basta Hurda indirimi yapilmalidir. Yapisal reforma gelince yapabileceklerini dusunmuyorum. Ama hurda indirimi ekonomiye rahat nefes aldirir.

    YanıtlaSil
  14. Seçim ekonomisi uygulandı dimi hocam.

    YanıtlaSil
  15. Referandumun anayasa icin degil anayasa degisikligi icin oldugunu unutmayin. Acaba buna benzer bir yorumunuz 2010 referandumu icin var mi bir yerlerde paylasabilir misiniz yoksa konu yeni mi akliniza geldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle aynı görüşte değilim. Bu değişiklik sıradan bir değişiklik değil, bu anayasanın baştanbaşa değiştirilmesidir.
      2010'da bu blog yoktu. 2011 Kasım ayından beri var.

      Sil
    2. Yani ben de siradan bir degisiklik oldugunu dusunmuyorum, vesayet sisteminin kalkmasi onemli bir degisimdir. Anadolu'da halk, kendisini asagilayanlar, kulturunu hor gorenler tarafindan yonetilmek istemedigini resmen haykirdi.

      Sil
    3. Bu üstün zekâ arkadaş Mahfi Hoca'ya Feto'cu ya da yetmez ama evetçi imasında bulunmaya çalışıyor. Kendileri bunlarla yıllarca beraber yatıp kalktılar ya, herkesi de kendileri gibi zannediyorlar.

      Sil
    4. Aldırmayın ben alıştım artık bu tür saldırılara.

      Sil
    5. Hocam böyle saldırılar , yalanlar hakaretler karşısında halen olğunluğunuzu elden bırakmayıp, üstüne sansürlemek yerine yayınlayarak ne kadar erdemli bir hareket yaptığınızı hepimiz çok iyi biliyoruz. Size şuan babama sarılır gibi sarılmak istedim. Çok teşekkürler.

      Sil
    6. Aşağılanan halk aşağılanan halk durmasınlar kardeşim aşağıda okusunlar yazsınlar düşünsünler biraz padişahlığı geri getirdiler yuf artık ya Süleyman Aguş

      Sil
    7. adsız 22:25 bende mahfi hocayı çok seviyorum ama bu konudada çok kızıyorum eleştiri haddini aşan yorumlara bile zaman zaman onay veriyor ya cidden çok sinirleniyorum

      Sil
    8. Ben kimseye bir ithamda bulunmuyorum, cok acik bir soru sordum, belki bir kose yazisinda, belki baska bir yerde 2010 referandumu icin de acaba benzer bir yorum yapilmis mi merak ettim. Cunku ben oyle bir yorum duydugumu hatirlamiyorum. Sahislarin ne oy verdigi sahsilikten cikmadikca beni hic ilgilendirmiyor. Herkesin kendi hayat gorusu kendini ilgilendirir.

      "Bu yorumlar neden yayinlaniyor", "Millet cahil ne anlar bu islerden, gitsin sutunu sagsin, tarlasini capalasin; gerisini cok bilen buyuklerimiz dusunsun" diyen arkadaslar, bosa ugrasmayin, siz bu anayasa degisikligini anlayamazsiniz.

      Size 2010 yilinda "Hayir" de denildi, hayir dediniz. 2017 yilinda 2010 yilinda HSYK yapisini savunanlar, bu referandumda 2010 yilindaki yapiya daha benzeyen degisiklige donusune de "Hayir" dedi. Bu mu bilimsellik? Bu mu bilgelik? Zircahillerin, cahillerden ogrenecegi daha cok sey var.

      Mustafa Kemal'in Istanbul'a gelirken soyledigi rivayet edilen bir laf var;
      "Gun gelir, ayni kalabalik bizi linc etmek icin de boyle toplanir."

      Siz bu laftan halkin vesayete ihtiyacini anliyorsunuz, ben ise "halk her zaman her seyin en iyisini bilir" dedigini anliyorum. Evet ile hayir arasindaki o ufak fark iste burasidir. Halka, yani kendinize guvenin. Ister cahil, ister zir cahil. Hayatinizi nasil yasayacaginiz konusunda kimsenin aklina ihtiyaciniz yok. Ne AB'nin ne akademisyenlerin ne de askerlerin. Cunku her koyun kendi bacagindan asilir. Bunu da unutmayin.

      Sil
    9. Adsız 10:21

      "Size birileri bir şey dedi, siz de yaptınız" tarzı yaklaşım Türkiye'de muhtemelen en az bu blog'un kurucusuna ve ve yorumcularına uyar. Bence bu ülkede çok çok önemli bir kesimin kendi hür iradeleri ile karar verdiklerini yani sizler gibi biat kültüründen gelmediklerini artık kabul edin, rahat edin zira bu yaklaşım sizi sürekli çıkmaz sokaklara sürüklüyor.

      Bu referandum HSYK'nın yapısını eski haline çevirmek için mi yapıldı? İçinde bunu düşündüren bir hüküm olsa da asıl amaç bu muydu yoksa kimsenin hesap soramadığı, astığı astık, kestiği kestik bir başkanlık yaratmak mıydı? Buna hayır demek HSYK'nın yapısının düzeltilmesine "hayır" demek anlamına mı geliyor? Ayrıca da HSYK'nın yapısı referandumla halka sorarak mı değiştirilmeli? Siz ameliyat masasına yatsanız, cerrah size "ben aslında bambaşka bir yöntemle sizi ameliyat edecektim ama referandumla halka sorduk, onlar 1930'larda uygulanan bu yöntemi tercih ettiler" dese nasıl hissederdiniz?

      Lütfen yorum yaparken insanları aptal yerine koymaktan vazgeçin.

      Sil
    10. Adsiz 12:46, kimin o tanima uyup uymadigina herhalde sizin arzularinizla degil insanlarin yaptiklari ve dusunceleriyle karar vermemiz gerekir, musadenizle.

      Ana muhalefet goruslerini her yerde paylasti, ben de icinde bulunduklari ironiyi aktariyorum. Aradan gecen sure de 100 sene degil, 5 sene. Eger cerrah bana son yillarda uygulanan tedavi yontemlerinin cok kotu yan etkileri cikti, o yuzden bir onceki yontemle tedavi edecegim derse, seve seve kabul ederim. Eger siz "yok olur mu geriye donmek, irticaci miyiz, en son ne ise o olacak, tedavi yontemi asla degismeyecek" diyorsaniz, Allah taksiratinizi affetsin dileklerimi size simdiden ileteyim.

      Ayrica, ben kimseyi aptal yerine koymuyorum, siz kendinizi oyle hissettiniz sanirim.

      Sil
    11. Adsız 20:46

      Ben de aynı şeyi söylüyorum zaten. Sizin o tanımınıza biat kültürüyle yetişmiş kişiler uyuyor, özgür iradeleri ile karar vermeyi öğrenmiş bireyler değil. Bu yüzden lütfen herkesi sizler gibi biat kültürü ile yetişmiş, birilerinden aldıkları direktiflerle hareket eden insanlar zannetmeyin. O zaman sürekli direktif veren odaklar arayıp üst akıl, dış mihraklar gibi çıkmaz sokaklara sapıyorsunuz, bu da kişisel gelişiminizi engelliyor.

      Bir cerrah olarak size önerim, eğer başka bir cerrah size 2017 yılında 1930'ların yöntemini önerirse hemen o masadan kalkıp yeni bir doktor arayın. Can sizin canınız, hiç olmazsa hayatta bir kez doğru karar vermiş olursunuz.

      Bir önceki yorumu yaparken demek ciddiymişsiniz, bu kadar saçma bir kıyaslamayı ben ancak insanları aptal yerine koymak isteyen birisi yapabilir sanmıştım. Siz bunu ciddi bir örnek olarak düşünüp sunduysanız o zaman söyleyecek bir şey yok.

      Sil
    12. Adsiz 21:58, neyse siz komut beklemeye devam edin.

      Sil
    13. Adsız 19:55

      Bu cevabı verebilmek için çok mu düşündünüz, imamınıza mı sordunuz?

      Sil
  16. Merhaba hocam şu anda yeni sistemle birlikte partili cumhurbaşkanı hem yargılanabilir olması hem de daha çabuk kanun yapma yönüyle halka anlatıldı yani hocam daha önceden Cumhurbaşkanı aksiyonlarından ötürü yargılanmıyor muydu ya da Meclis'in yasa tasarısının anayasaya uygunluğunun tarafsız bir merci tarafından incelenmesinin sadece zaman maliyeti düşünülmüş . Burhan Kuzuya göre hem Meclis seçimi hem de başkan seçimi milletvekilliği bağımsızlığı açısından da yararlı siz ne düşünürsünüz. Sizce hocam Türkiye nin 140 yıllık anayasa imtihanı ne zaman sonuçlanacak toplumun herkesimini memnun edecek bir anayasa yazmak zor farkındayım ama insanların temel hak ve hürriyetleri konusunda fikir birliğine ulaşırsak ve çoğunluğun azınlığa tahakkümüne izin vermeyen bir anayasada hemfikir olmak zor olmaz sanırım . Biz şu anda özgürlük kavramını tartışıyoruz , birey olarak ne kadar özgür olabiliriz toplum huzurunu bozmadan ne kadar özgürce yaşayabiliriz biz bu sınırları çizmekle meşgulüz ve bu konudaki tarihimiz göz önünde bulundurulursa sisyphus un cezasında olduğu gibi hiç bitmeyecek bir görev gibi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Türkiye'nin sorunu hiç bir zaman kanun yapamamak olmadı. Türkiye'nin sorunu kanunları uygulayamamaktır. Onun da nedeni en başta yönetenlerin kanunlara uymamasıdır. Balık baştan kokar.

      Sil
    2. Helal Mahfi Bey.. Bu ülkede Fatih Sultan Mehmet'i Bursa Müderrisi Hızır Bey mahkum etmiştir. Ecdadımız deyip duranların bilmeyebilir. Fatih'in boyun eğdiği bir kadı idi..

      Polis aracı dolaşıyor ve megafonla ihlal yapanları uyarıyor. İnsiyatif kullanıyor polis işini yapıp ceza yazacağına. Başkasının hakkını yiyeni affediyor, niye ve ne hakla Allah bilir. Uygulayıcı olduğunu bir kenara bırakıp, hükmeden oluyor.

      Had hudut bilmemek bu milletin illeti.

      Sil
  17. yok hocam yok daha çok mum yakmamız lazım. Mustafa Kemalden devraldığınız elinizdeki mumu sakın söndürmeyin hocam ışığı çoğaltmalıyız. Yoksa "...nasıl çıkacak karanlıklar aydınlığa"

    YanıtlaSil
  18. Pirus zaferi benzetmenize kesinlikle katılıyorum. Anayasa, söylemiş olduğunuz gibi bir uzlaşı metnidir.%51 dolayında, yani burun farkıyla kabul edilebilecek bir değişimi içermemeliydi. Fakat değişimi içeren maddelerin uzlaşı içerisinde yapılmayıp büyük kavga, tartışma ve engellemelerle meclisten geçirildiğini hepimiz biliyoruz. İş baştan yanlıştı aslında. Lakin ülkenin yarısından bir fazlası bile değişikliğin geçmesi yönünde oy kullandığına göre mesele bitmiştir. Bundan sonrasına bakmak lazım. Geçen yılın ile bu yılın ilk 3 ayındaki veriler arasındaki fark bence çok fazla. Bunda seçim için yapılan harcamalar ve tamamen bu meseleye odaklanıp ekonomik konuların 2.plana itilmesinin bir sonucu gibi duruyor sanki. Kanaâtimce ülke olarak biz daha çok, öne sürdüğünüz ikinci seçenek paralelinde ilerliyoruz. Yani bir nevi seçim ekonomisi de denebilir. İktidarlar değişsin veya değişmesin bir ekonomi politikamız olmalıydı bizim. Uzun vadeli düşünen, yerli üretim odaklı ve ihracat yönlü bir politika. Ar-Ge ve yüksek teknoloji konusunda çok ciddi çalışmalar yapmamız ve bu alanlarda çoktan hatırı sayılır bir yol almamız gerekirdi. Birçok konuda geride kaldık. Daha önceki yazılarınızda değindiğiniz gibi biz millet olarak çok kanun yapar, değiştirir, kaldırırız. Mühim olan onları uygulamak. Yaptığımız bu değişiklik, fiiliyattaki bir durumu anayasal kılıfa uydurmaktan fazlası değil. Yenisinin dahi %100 olarak uygulanacağının bir garantisi yok. Yönetim sistemi sorunumuzdan ziyade zihniyet sorunumuz var, bence bunu oylamalıydık fakat bilerek ve isteyerek zaman kaybetmeyi arzu edercesine davranıyor siyasiler. Kendimize suni gündem ve sorunlar yaratıp gerçek meselelerden uzak durmaya devam ettikçe, seçimimiz 1. öneriniz olsa ne olur uygulanmadıkça... Teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  19. 1961 ve 1982 anayasasına ilişkin referandumdaki evet oranı ile 16 nisan referandumunda ki evet oranını kıyaslamak resmen millet iradesine hakarettir. 1961 ve 1982 anayasasını asker yaptı 16 nisan anayasasını milletin iradesinin toplandığı TBMM.Dolasıyla ikisini kıyaslamak son referandum da çıkan EVET i itibarsızlaştırmaktır

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. nasıl yani? Asker yaptıda halk oy atmadımı? oyu kim attı onu söyle.

      Sil
    2. Yani kiyaslamazsak Evet daha itibarli mi olacak Ertan? Git bak AGIT ne kadar itibar tanimis o Evet'e.

      Sil
    3. Bu yorumu bekliyordum. Bu kıyaslamada itibarsızlaştırma emeli olduğunu zannetmiyorum. Kampanya sürecinde herşey yeterince itibarsızdı zaten. Parti seçimi mi yaptık yoksa anayasa 'REFERANDUMU' mu pek anlayamadım açıkçası.

      Sil
    4. 1.Milletin bilimsel bir tanımı var...
      2.Milli irade tek tek iradeler toplamı degildir...Gecmiste kendini feda eden halk+Cari Halk+Gelecek nesillere karşı sorumluluk suuru ile irade olusur.Yoksa yasayan cari halk, cari çıkarları ile hareket ederse gecmisi ve gelecegi tuketir.
      3.Mefkure birligi..gelecek ideali ve gelisime imkan tanıyıcı evrensel yonu olmazssa olmazdır.
      3.Anayasa yapılış surecleri...Hani kurucu meclis..ve sonra kendini fesederek yeni secim..
      Meclisi işlevsizleştiren irade komik olmuş.Halk SMS lerle online yonetime istirak edecek herhalde.Hiyerarşik dini anlayış ve buna Sivil kisvesi de sırıtıyor.2010 da STK lar yetmez ama evet diyor afislerini hatırlattı.Hamesetin fazlası bence zehirler hepimizi.

      Sil
    5. Askerin yaptığı o anayasalar bile şu geçen maddelerden çok daha çağdaş ve akılcı olduğunu okuyarak anlayabilecek kapasitede herkes. Bu nedenle bu tip islamcı siyasetçi söylemleri ile sadece çevrenizdeki cahil insanları kandırabilirsiniz. Eğer söz konusu milletin iradesi ise o anayasalar bile milletten daha fazla onay almışlardır. Şu anki durum milletin iradesi mi, yoksa birilerinin sırf ÇIKARLARI için mi yapılıyor bunu sen eminim hepimizden daha iyi biliyorsundur.

      Sil
    6. Sayın Ertan Taşkın, 16 Nisan anayasasını TBMM'nin yapmadığını hepimiz televizyonlardan izledik. Milletvekillerinin boş kağıtlara imza attığını siz görmediniz mi? Yeni anayasa sarayda hazırlandı, AKP milletvekillerince el kaldırılarak pişirildi ve halkın önüne koyuldu. Zavallı halkım da önüne gelen ne ise yedi. Hepimize afiyet olsun.

      Sil
    7. 16 Nisan Anayasası diye bir anayasa yok. Yürürlükteki anayasanın bazı maddelerinin değiştirilmesi hakkında kanun halkoylamasına sunuldu. Anlayacağın 1982 Anayasası hâlâ yürürlükte.

      Sil
  20. "Böyle bir zafer daha kazandık mı halimiz haraptır."

    YanıtlaSil
  21. Merkez sağa Meral akşener ya da Ümit özdağın başkanı olduğu yeni bir parti lazım, bünyesine de ekonominin 'wonderboyu' olan ortalarda görünmeyen Ali Babacan'ı alırsa 2019da iktidar bile olabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet lazım. Bu referandumun kazananı bana göre MHP li muhalifler. Bahçeliye rağmen milliyetçi seçmenin çoğunluğunu hayır demeye ikna ettiler. Bir parti kararlarsa MHP baraj altında kalır. CHP ve AKP den de oy kapabilirler. Kurulacak partinin Kaba hesapla barajı aşarak meclise girme potansiyeli var.

      Sil
  22. Issizlik %13 daha da onemlisi genc issizlikte dramatik bir artis var %24.5
    Her neyse siz bu oranlarin mevcut konjokturde ve suregiden ekonomik politikalarda bu oranlarin daha da yukselebilecegini soyleyebilir misiniz yoksa enkotuyu gorduk mu en tepe nokasinda miyiz asagiya gidecek mi bu oranlar

    YanıtlaSil
  23. Hocam merhaba,
    KGF hazine desteği ile sağlanan kredilerde yaşanacak bir sıkıntının altından kalkabilecek mi hazine?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hazineye yüklenen yükler giderek artıyor. İşi zor.

      Sil
  24. Ülke ismi: Türkiye
    Yönetim Biçimi: Spontane

    YanıtlaSil
  25. Su hale bakin allah askina Tum kagit paralarimizi toplayin bir 100 euro ediyor.

    5+10+20+50+100+200 esittir 100 euro
    yablis hesap etmiyor bile

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. emin olun bu günleri bile mumla arayacak herkes.

      Sil
  26. Mahfi bey, analizinize katılmamak münkün değil. Ben de katkı amacıyla 46-50 seçimlerini hatırlatmak isterim. Siz de eminim okumuşsunuzdur.
    Menderes'in önünü kesmek için İnönü seçim yasasını değiştirmişti hani. Sonra o değişiklikler aksine Menderes'e yaramıştı.
    Mevcut iktidar da bu partili cumhurbaşkanlığı sisteminde umduğunun aksine bir sonuçla karşılaşabilir diye düşünüyorum. Hayır bloğu 2019'a kadar 3-5 puan daha güçlenirse bambaşka bir iktidar görebiliriz. Ama o iktidarın da ilk mesaisi bu çapdaş demokrasiyle bağdaşmayan sistemi düzeltmek olur umarım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kim gelirse gelsin ama ilk mesai artık ekonomi olsun. Eğitim olsun. Umuyorum 😕

      Sil
    2. Riza Akalin, bu ulkede mesruiyetini baska bir yerlerden alanlarin derdi hicbir zaman halk, yani ekonomi olmadi. Onlar tarihe gomulmeden de olmayacak, bosuna umutlanmayin.

      Sil
  27. Hocam 1982 Anayasası yüzde 91.37 1961 Anayasası yüzde 61.35 ile oylanmış o bilgileri düzeltmek istedim saygı ve sevgilerimle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız, düzelttim, teşekkür ederim.

      Sil
    2. 82 anayasasına %90 veren zihniyete de yazıklar olsun bugün evetçilere kızanlar darbeci kenan evrene neden tepki gösteremedi korkaklar her gün ölür cesurlarsa sadece bir kere

      Sil
    3. http://t24.com.tr/haber/1982-referandumu-hangi-kosullar-altinda-yapildi-hayir-diyenler-neyle-suclandi,397263

      Sil
  28. Sayın hocam, referandum sonrası dövizin, özellikle dolar ın seyrini nasıl görüyorsunuz.??

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bana sorulduğunda evet çıkarsa kısa süreli aşağı sonra eskisi gibi demiştim. Aynen de öyle oluyor.

      Sil
  29. Saat 22:51 itibarıyla blog'unuzun ziyaretçi sayısı 18,060,425 gözüküyor.

    Acaba, 2019 başkanlık seçimleri için, birçok partinin müzakeresi sonucu sizi ortak aday olarak göstermesi mantıklı olmaz mı?

    18 milyonu aşkın oyu, daha şimdiden, cebinizde taşıyabiliyorsunuz Mahfi Bey.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O oyların bir kısmı kaşelenmemiş, yani mükerrer oylar :)))

      Hocam, affınıza sığınarak espri yaptım ama sonra aklıma geldi, o ziyaretçi sayısı tıklama sayısı mı yoksa farklı IP'lerden yapılan tekil ziyaretler mi? Tıklama sayısı bile olsa süper de Eğer tekil ziyaretse Türkiye rekoru olabilir.

      Sil
    2. o sayı tekil ziyaretçi değildir. Hem türkiyede sabit ip kullanan çok az dinamik ip her değiştiğinde yeni biri gibi o rakama ekleniyordur. Kaldıki siteye giriş yapan kişilerin mac adresini tanıyıp öyle saysa bile bir kişi birden fazla cihazdan giriş yaparsa her defasında farklı kişi gibi okunur...vs vs..

      Yani o rakam sizin hesabınıza uymaz

      Sil
    3. Bildiğim kadarıyla tıklanma sayısı. İki mesele var: (1) 18 milyon kişi beni izliyor demek değil kesinlikle. Benim yazılarımın okunma ortalaması 20 bin dolayında. (2) Bu blogu okuyan, yazılarımı okuyan herkes benimle aynı düşüncede değil. Tümüyle farklı düşüncede olanlar var, kısmen aynı düşüncede olanlar var, hatta benim görüşlerimden hiç hoşlanmayanlar bile var. İşin güzelliği de orada. Burası her düşünce için bir platform.

      Sil
    4. Ferruh Atalay18 Nisan 2017 10:22

      Hocam saygılar;

      En basiti hoşlanmayanlar dahi bugün söylediklerinizi yarın inkar etmeyeceğinizi biliyorlar...

      Sil
    5. Çok teşekkür ederim. Bu bana yeter.

      Sil
    6. Adsız 22:53

      Mahfi Eğilmez'i aday gösterelim demişsin de, 2019 yılında 69 yaşında olacak.

      Sence, 69 yaşındaki bir ihtiyarı, halk seçer mi?

      Sil
    7. Listeye üst sıralardan girerseniz yaşın da başka şeyin de önemi yok, seçerler. Çünkü oylar şahsa değil partiye veriliyor. Esasen benim siyasete girmeyişimin nedenlerinden birisi de budur.

      Sil
    8. Adsız 22:53

      Mahfi Hoca'dan birkaç yaş küçük bir "ihtiyarı" yani Tayyip Erdoğan'ı padişah yapmaya uğraşan, üstelik en az 15 yıl daha o mevkide tutmak için her türlü belaltı düzenlemeye olur veren bu halkın yaşla ilgili bir sorunu yok demek ki. Bence sizin de olmasın.

      Sil
    9. 'Çünkü oylar şahsa değil partiye veriliyor.'

      Sanırım yanlış yazdınız.

      Türkiye'nin siyasi tarihinde, "lider kültü" ön planda değil mi? Partiler hep gölgede bırakılmıyor mu?

      Referandumda Anayasa falan fişmekan değil, asıl olarak RTE'nin siyasi istikbal haritası oylandı:

      10 Ağustos 2014 Türkiye cumhurbaşkanlığı seçimi, RTE: % 51,79

      16 Nisan 2017 Türkiye anayasa değişikliği referandumu: % 51,41


      Bu iki oran; Anayasa'yı kimsenin umursamadığını, "lider kültü"nün geçerliği olduğunu hepimize gösteriyor.

      Sil
    10. Partiler sahislardan olustugu icin insanlar partilere degil de sahislara oy veriyor olmasin acaba?

      Sil
    11. Mahfi hoca bu ülkede aday olsa da başarılı olamaz. Bunun nedeni niteliklerinin az olması değil fazla olması ve bu niteliklerin halkın öncelikleri ile uyuşmaması. Örnek vereyim, eğer cuma namazına gitmediği ortaya çıkarsa yandı gülüm keten helva. Ağzı ile kuş tutsa bile oyların yarısı gider. Başka bir örnek, Mahfi hoca yalan söyleyemez meselâ. "Bana güzel bir şey söyle, varsın yalan olsun" durumunda bile bilimsel gerçekler neyse onu söyler, haydi bakalım, büyük bir hayal kırıklığı.

      Mahfi hoca özelliklerine sahip kişiler ancak İskandinav ülkelerinde ya da Finlandiya falan gibi gerçek ileri demokrasi ülkelerinde başarılı olur, ortadoğuya indikçe şansını kaybeder. ABD'de bile şansı olamaz.

      Yani hocam, başkan olmak isterseniz biraz üşümeniz gerekecek :)

      Sil
    12. Adsiz 17:21, Finlandiya'da Musluman bir basbakan cikarsa haberdar edin bizi olur mu? Hatta birakin muslumani, Luteryan olmayan mesala Katolik bir baskan cikarsa da haberimiz olsun.

      Nasil bir hayal dunyasinda yasiyorsunuz, ya da size gercek dunya size nasil anlatilmis cok sasiriyorum gercekten.

      Sil
    13. Adsız 20:39

      Bildiğim kadarı ile Finlandiya'da nüfusun %92'si protestan, kalanlar arasında ise ortodokslar falan var. Yani müslüman bir başkanları, başbakanları olabilmesi için yurtdışından ithal etmeleri gerekiyor. Belki Mahfi hoca'yı çağırırlar, biz de o zaman görürüz :)

      Olaylara din penceresinden bakmayı bıraksanız belki bir şeyler gözünüzde daha net hale gelir. Belki o zaman böyle her şeye şaşmaktan da kurtulursunuz.

      Sil
    14. Adsiz 21:22, 92.12%'dir o.

      Lutheryanlik protestanligin bir alt mezhebidir. Ayrica Finlandiya'da onlara bir kac yuz yil baskan cikarmaya yetecek kadar musluman finli var. Ithal etmeye gerek yok.

      Sil
    15. Adsız 11:46

      Lutheryenliğin ne olduğunu biliyorum ama yine de sağolun. Siz diyorsunuz ki Finlandiya ülkede ne kadar müslüman varsa sırf müslüman oldukları için sırayla başbakan yapsın, böylece birkaç yüzyıl müslümanlar iktidar olsun.

      Böyle demiyorsanız, ülkedeki protestanların oranına bakın, bir de müslümanların oranına bakın. Sonra eğitim düzeylerine, kafa yapılarına bakın. Sonra şöyle bir hesaplama yapın: %92 protestan arasından başbakanlığı hak eden kaç kişi çıkar, % 1-2 müslüman arasından kaç kişi çıkar. Eğer müslümanlar arasından 1 kişi bile çıkarsa, gerekli şartları yerine getiriyorsa ve başbakan olmak da istiyorsa biliniz ki o kişi başbakan olur zira orası demokratik bir ülke, demokratik ülkelerde kişinin dinine değil liyakatine bakılır.

      Sonra da isterseniz şöyle düşünebilirsiniz: Türkiye AKP sayesinde ileri demokrasiye geçti, ülke halkının %90 müslüman olduğu düşünülüyor, demek en az %10 da müslüman olmayan var, neden o zaman bunca yıldır 1 tane hristiyan ya da meselâ serbestçe ateist olduğunu söyleyebilen bir başbakan yok? Orantısal olarak Finlandiya'da müslüman bir başbakan çıkma ihtimalinden çok daha yüksek ihtimalle Türkiye'de müslüman olmayan bir başbakan çıkabilir. Acaba neden çıkmıyor? Üstelik Türkiye'de bilinen bir gerçek, gayri müslimlerin eğitim düzeyi çok daha yüksek, Türkiye'de nüfusun %10'u ise toplam Finlandiya nüfusundan fazla. Yani 8 milyon insan içinden başbakanlığa layik bir kişi çıkmıyor mu? Yoksa çıkıyor da seçilemiyor mu?

      Şu din saplantısından kurtulabilsek ne kadar iyi olacak değil mi?

      Sil
    16. Aklı olan insan bilimden başka hiçbir şey e inanmaz. Gerisi uydurma hayal ürünüdür

      Sil
    17. Adsiz 14:16, Turkiye'nin dinlerin hurafe oldugunu dusunen basbakanlari da, cumhurbaskanlari da oldu. Sizin daha yasadiginiz ulkeden haberiniz yok, Finlandiya ile ilgili ahkam kesiyorsunuz.

      Sil
    18. Adsız 19:53

      Cahil cesaretiniz ve küstahlığınız kabak tadı vermeye başladı. Belki 2-3 kelime öğrenirsiniz diye bir araba lâf ettim, söyleye söyleye bunu bulduysanız size cehalet dolu dünyanızda mutlu bir yaşam dilerim.

      Sil
  30. dEĞERLİ hOCAM
    Zulüm Bizdense, Ben Bizden Değilim! DİYORSUNUZ VE BENDE Rachel Corrie'NİN BU SÖZÜYLE SİZE KATILIYORUM
    SAYGILAR

    YanıtlaSil
  31. Hocam yuksek oranla geçme fikrinize katılmıyorum ingiltere de 52 yle ayrıldı ab den size göre o zaman darbe anayasası su an ki referandum dan daha mi meşru kuzey kore gibi olalım o zaman yüzde 100 hic sıkıntı olmaz asil demokrasinin güzelliği böyle sıkı sıkı ya mücadeleler sonrası insanların saygı gostermesi(not:referandum hakkında ki tartışmaları dışarda tutuyorum sadece oranlar üzerine yorum yapmak istedim)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İngiltere'nin AB'den ayrılması farklı bir şey bir toplumun birbiriyle anlaşmasını uzlaşmasını sağlayacak olan Anayasa'nın kabulü farklı bir şey. Demokrasinin güzelliğine bir sözüm yok ama varlığı için demokratik kurumların korunması ve ileri götürülmesi gerekli geri değil. Bakın yargı bağımsızlığı doğru dürüst olsaydı YSK yasaya aykırı uygulamayı yapabilir miydi? Bu konu hukuka uygun çözülür ve şaibeler ortadan kalkardı. Tartışmalar da biterdi.

      Sil
    2. Bu konuda da ysk daha önce de içtihat yaptığını söylüyor anayasal hak olan oy hakkini vatandaşın mağdur olmaması için kanundan üstte tutmuş olabilir mi fikriniz nedir ?oy pusulalarının da filigran li ve sahte olmadığını söylüyor ve son olarak mühürsüz oyun gerçekten 2.5 milyon olduğunu düşünüyor musunuz saygılar

      Sil
    3. Insanlar her isine gelmeyene "ama o farkli" diyorsa, sormak lazim, o zaman ne ile ayni?

      Sil
  32. MAhfi Hocanın söylediklerinin eleştiren arkadaşlara şunu söylemek isterim. Petrolün varil fiyatı 15 yıl öncesinin hemen hemen yarısına gerilediği halde, 2002 de yaklaşık olarak 0,90-0,95 USD olan benzini fiyatı bugün 1,50 USD seviyesinde ekonominin ne kadar iyi yönetilmiş olduğunun bir göstergesi. Ayrıca referandum sonrası hani USD düşecekti? Şu an tekrar 3,70'in üstüne çıktı. Bundan sonra gerçek uluslar arası enflasyon hesabına göre bir enflasyon hesabında tek haneyi zor görürüz...

    YanıtlaSil
  33. Kaleminize sağlık hocam. Sizde çağrışım yapan olaya karşın benim de aklıma ilk gelen isim Pargalı İbrahim Paşa olmuştu. Pargalı İbrahim Paşa, Sultan Süleymanın arkadaşıydı sonra danışmanı oldu; sonra vezir-i azam oldu, sonra en üst düzeylerde görev aldı. Onu devlet nezdinde geniş yetkilerle donatan Kanuni, bir gün canını aldı. Gücü veren canını aldı. İşsizlik oranları hakkında da şunu söylemek isterim. Çalışmaya ihtiyacı olduğu halde, sınavlara hazırlanma pahasına iş aramayan hatta iş bulamama önyargısıyla iş arama fiiline oto-engel koyan çok sayıda genç nüfus var. Psikolojik olarak tamamladığı eğitimle örtüşmeyen işlerde çalışmak istemeyen çok sayıda insan var ve ne yazık ki bu sayının büyük bir kısmını gençler oluşturuyor. Bunları görmezden gelip elimizdeki resmi verilere baksak bile, %24,5 gibi bir oran ciddi bir verimlilik kaybı değil midir? Söylediğiniz gibi 1.seçenek oldukça önemli fakat şuan için gündemde çok farklı mevzular var. Ekonomi gündeme geldiğinde kısa vadede ne gibi yol izlemesi gerekir? Ben uzun vadede beşeri sermayeyi güçlendirmesi gerektiğine inananlardanım. Hatta uzun vadeli bu planın kısa vade de yararı olacağını düşünüyorum. Biz bu açıdan çok eksiğiz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir de işsizlik rakamlarına KHK ile işinden olan, bu nedenle iş verilmeyenler ile bu insanların eş durumu nedeniyle yine iş verilmeyen karı-kocalarını ekleyebiliriz. Bu gibi sayısı 200 bini rahat bulan bir kitlenin işsizlik anketlerine dahil edildiğini düşünmüyorum. Tabi doğrusunu bilen varsa aydınlatırsa müteşekkir olurum.

      Sil
    2. Katılıyorum size bir de o kesim var tabi ki. Bu kesim sanıyorum bu orana dahil değil, hocamız daha iyi aydınlatabilir bizi bu konuda. Durum o kadar vahim ki, işsizliğin artması demek bir çok makro ekonomik değişkenin olumsuz etkilenmesi demektir. Zaten makro değişkenlerden birinde olumlu veya olumsuz değişme olursa, domino taşı gibi diğerlerini de aynı yönde etkiler. Mahfi Hocam, yapısal reformlardan bahsetmiş. Kesinlikle katılıyorum. Artık alt yapı yatırımlarını bir kenara bırakmalı, adalet ve eğitim sistemi üzerinde ciddi değişikliklere gidilmeli. Tabi geldiğimiz noktaya bakarsak tam tersi oldu, kabul edilen anayasa bu olması gereken yapısal reformları kapsamıyor kapsamadığı gibi önüne set çeker nitelikte! Hiçbir zaman hiçbir şartta pes etmemeli, çalışmayı bırakmamalı ve umutsuzluğa kapılmamalıyız, fakat ülkenin durumu beni oldukça endişelendiriyor. Her şeyi bir kenara bırakıp eğitim sistemine bakıldığında, o kadar çok pürüz var ki, düz yola çıkmak oldukça zor. O kadar parlak beyinler var ki, ortam bulamadığı için kendini başka ülkelere atıyor(tabi bazıları da malesef sistem içinde çürüyor). Bundan 20 yıl sonrasını düşünelim, gelecek nesil nasıl canlanıyor gözümüzde? Adalet sistemine bakıyoruz, olması gerekenin tersinde reformlar yapılıyor. Ekonomik kalkınma özgürlükle olur. Eğer insanlara özgür bir ortam sunarsanız, o insanlar beyinlerinde sınır olmadan, düşünür, tasarlar, çalışır, üretir, v.s Eğer insanlar düşünce özgürlüğünü sahip olduğu şekliyle kullanabilse, karşılıklı eleştirilerle yanlışlar daha kolay düzeltilebilir. Bir şey özgürce tartışılamıyor, eleştirilemiyor ve mevcut kesimlerin görüşleri dikkate alınmıyorsa , orada yenilik olmaz, yeni filizler yeşermez! Tüm bunlar ekonomi değimiz kavramla iç içedir bence. Ekonomi güçlü olursa güçlüyüz, ekonomi bağımsızsa bağımsız oluyoruz. Ekonomik açıdan bağımsız olabilmek için de işte bu yapısal reformlar çok önemli bence. Özellikle beşeri sermaye ! Mahfi hocam, adalet alanındaki yapısal reformlar kısa vadede sonuç verir fakat o tren kaçtı, eğitim alanındaki yapısal reformlar en az 20 yıl sonra sonuç verir. Peki şuanda ne yapılması lazım? Yabancı yatırımcıyı mı çekmek lazım? İstihdam için devlet kamu kurumlarında veya özel sektörde belli yenilikler mi yapmalı? yahut başka şeyler? Sizin görüşlerinizden yararlanmayı çok isterim.

      Sil
  34. Daha referandum bitmeden YSK kanunlara aykırı bir karar aldı ve bu durum hükümet ve cumhurbaşkanı tarafından normal karşılanarak sırf kendi çıkarları için sümer altı ediliyor. Bu ülkenin başına geleceklerin bir fragmanı gibi. Hukuk ve adaletin olmadığı, kanunların yargı organları tarafından bile çiğnendiği bir ülkenin ne yazık ki bir adım bile ilerlemesi mümkün olmaz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "sümer altı" klavyeme baktım r ve n harfleri arasında çok mesafe var, sizinki de öyle mi? Kelimenin aslı fransızca "sous main" ( el altı) dan gelen sümen. ice

      Sil
  35. Hocam the economist okuduğunuzu biliyorum.
    Son sayıdaki şu makaleyi okuduysanız ne anladığınızı yazabilir misiniz?
    http://www.economist.com/news/finance-and-economics/21720601-abundance-money-enhances-economic-efficiency-and-financial-stability-why

    YanıtlaSil
  36. Turkiyenin su an yonetim bicimi nedir baskanlik mi yari baskinalik mi parlementer sistem mi yoksa khk ohal sistemi mi parti devleti sistemi mi hangisi

    YanıtlaSil
  37. Sayın hocam yazınıza ve yorumlarınıza tamamen katılıyorum.
    Aslında iktidar kanadı üyelerinin fotoğraflara yansıyan yüz ifadeleride herşeyi anlatıyor.
    Yapılmak istenen her nasıl olursa olsun yetkiyi ellerinde tutmak.
    Fakat şuanda bu bir kızgın kor ve çok yakıcı olacak.
    Bu kızgın kor adaletsizlik, kötü ekonomi, işsizlik,saygısızlık, komşular ve diğer devletler ile ilişkiler, kürdistan sorunu ve kötü bir oran ile kabul edilmiş anayasa gibi argumanlar ile sürekli harlanıyor.
    Buda önce iktidarı ve hayal dünyasındaki destekleyenleri daha çok yakacak lakin diğer kesim zaten yandığının farkında söndürmek için uğraşıyor.
    Sevgi ve saygı ile kalın.
    S.S.S

    YanıtlaSil
  38. Hocam yazılarınızı keyifle takip ediyorum.Pirus biraz mizahi olmus.Yapısal reform konusu ve secim bütcesi kullanılması konusunda size katılıyorum. Nacizane eleştirilerim var. 1961 ve 1982 darbe anayasalarının aldığı oy oranı ile bu anayasa değişikliğinın oranını kıyaslıyorsunuz. Birde üstüne nerdeyse tüm Avrupa hayır kampanyası yaptı.Alınan yüzde 51 küsür oy anayasa değişikliğinin mesruluğunu etkilemez.
    SAYGILAR.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Avrupa'nın hayır kampanyasının etkilerini bilemem ama evet cephesinin devletin tün imkanlarını sonuna kadar kullandığını herkes biliyor.

      Sil
    2. YSK, yasaya aykırı biçimde, resmi mührü olmayan zarfları kabul etti ve anayasa değişikliğinin meşruluğunu etkilenmiyor,bunu medeni dünyada kimseye anlatamazsınız.

      Sil
    3. YSK'nın yasa dışı kararına ve sayılmaması gereken oyları saymasına karşın siz bu tamamdır diyorsanız mesele yok. Hukuk dışına çıkıldığı anda bizim diyebileceğimiz bir şey kalmıyor. Belki bir tek şey söylenebilir, çok bilinen bir söz: Gün gelir hukuk herkese lazım olur.

      Sil
    4. Kanunsuzluk baska seydir hukuksuzluk baska. Hukuk kanunu denetler. Zaten guya savundugunuzu soylediginiz sey o. Dogru bir kanun var. Ancak bir tarafta da tamami yuksek yargiclardan olusan bir kurum var. Hukuksal karar ya da bir nevi mahkeme karari YSK kararlaridir. Aynen Anayasa Mahkemesi kararlari gibi. YSK kararlarini tanimamak hukuksuzlugun ta kendisidir. Bilimsellik isi ehine vermeyi gerektirir. Okuma yazmasi olan acip kanunu okuyup yargilama yapabilseydi mahkemelere onca hukuk fakultesine gerek kalmazdi.

      Sil
    5. Eğer sizin atadığınız yargıçlar sizin yasa dışı hareketinizi yargılayamıyorsa hukuksuzluk ile kanunsuzluk tam anlamıyla üst üste çakışır.
      Cumhurbaşkanının tarafsız olmasının önemi oradadır. Cumhurbaşkanı taraf ise onun atadığı yargıç da ister istemez taraf olur.
      İşte orada tuz kokmuş demektir. Tuz kokmuşsa başka bir şey demeye gerek kalmaz.

      Sil
    6. Siz devlette calistiginiz donemde, sizi atayan bakanlar ne derse, ekonomi konusunda bildiginiz her seyi onlarin istedigi sekilde mi yonlendirdiniz?

      Sizin sahsiyetiniz var da, atanan yargiclarin sahsiyeti yok mu?

      Ayrica bu kafa ile simdiye kadar atanan tum insanlari zan altinda biraktiginizin farkinda misiniz? Inonu'nun, ne bileyim Sezer'in atadiklari tarafsiz, baskalarinin ki tarafli. Valla iyi imis.

      Sil
    7. O zamanlar Cumhurbaşkanları tarafsızdı. Ben son 2 yıla gelinceye kadar bir cumhurbaşkanının parti mitinglerinde ya da herhangi bir mitingde konuşmalar yaptığını, bir taraf için oy istediğini, belirli resmi günler dışında bir yargıcın cumhurbaşkanının ya da başbakanın yanında fotoğraf çektirdiğini ne gördüm ne de duydum.
      Benim görevde bulunduğum sırada bürokratlar hükümetin yanlış politikalarını rahatça eleştirirler basın da bunları yazardı. Siz son on yılda hükümetin izlediği politikaların yanlışlığını eleştirebilen bir tane bürokrat gördünüz veya duydunuz mu?
      Tuz koktuğu zaman başka söze gerek kalmamış demektir.

      Sil
  39. Gencligimizi caldilar,Umutlarimizi caldilar hocam..
    Gelir gelmez ilk konu,Idam konusu..
    Vizyonsuz yoneticiler. yapisal reformlar yapilabilir mi ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de zaten artık yapısal reform filan yapılmasın diyorum. Çünkü tamamen farklı şeyleri yapısal reform diye anlıyoruz.

      Sil
  40. Hocam blogu ve yazılarınızı ilgiyle ve beğeniyle takip ediyorum. Çok önemli gördüğüm bir açığı başarıyla kapatıyorsunuz. Yapısal reformlar hakkında Asaf Savaş Akad'ın karar.com internet sitesinde yayınlanan röportajında söylediklerini okuma fırsatınız oldu mu? Ne düşünürsünüz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okudum. Asaf hocayla aynı görüşte değilim.

      Sil
  41. Sayın Hocam blogunuzu ve sizi yakından takip etmeye çabalıyorum.

    Burada bahsettiğiniz 1961 ve 1982 darbe anayasası değil midir burada halka fikri sorulmuş mudur sevgili hocam yoksa dayatmayla getirilen bir anayasamıdır

    Dünyada demokratik sistemlerdeki çöküşün %75’inden darbeler sorumlu (Singh 2014) Bu darbelerle demokrasimiz çökmüş istikrarımız kaybolmuştur. Gelen yeni anayasanın bir daha değişmemesi umuduyla verdik oylarımızı evet verende hayır veren de ülkemiz adına iyi oldugunu düşündüğü için sandığa gitti ve oyunu verdi.

    Sayın hocam orantısız olanaklar diyerek iktidar partisinden bahsetmişiniz ancak orantısız olarak tüm Avrupa ve dış ulkelere hayır kampanyası yürüttü gazete manşetlerinde ülkemizi aşağılayıcı ithamlarda bulundular.

    Sevgili büyüğüm abim ekonomik olarak kesinlikle haklısınız umarız önerdiğiniz yollar dediğiniz çizgiler üzerinden bir adım atılır ve kesin kararlar alınarak uygulanır.

    Hocam neden Cumhurbaskanı danışmanlarıyla görüşmüyorsunuz fikir beyan etmiyorsunuz sizin gibi değerli bir büyüğümüzü ülkemizin kaderini belirleyenler arasında görmek isteriz.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1961 ve 1982 Anayasaları Darbe anayasalarıdır. Halka sorulmamıştır sadece oylarına sunulmuştur.
      Bu yeni Anayasa halka mı sorulmuştur yoksa o da sadece oya mı sunulmuştur? Size bu Anayasa değişikliği hazırlanırken fikrinizi soran oldu mu? Bana olmadı. Demek ki darbe anayasasıyla bu anayasa arasında hazırlanma şekli itibariyle bir fark yok. Oya sunuldu mu? Evet hepsi sunuldu. Demek ki o açıdan da bir fark yok. Fark ne? Tuhaf ama darbe anayasaları daha fazla evet oyu aldı.
      Benim görüşlerim herkese açıktır. Yararlanmak isteyen okur. Benim kimseden bir talebim yok. Her bildiğimi her doğru gördüğümü buradan yazıyorum.

      Sil
    2. Siz herhalde yeni bir anayasa ile, anayasa degisikligi arasindaki farki anlamak istemiyorsunuz.

      Bu anayasa degisikligi ile kimseye simdiye kadar olmayan bir yetki verilmiyor, yetkilerin paylasimi ve sinirlari degisiyor. Anayasa degisikligi oncesinde soyle bir yetki hic yoktu, ama yeni olusturuldu derseniz, buna yeni bir anayasa diyebilirsiniz ancak zaten hali hazirda var olan yetkiler 40 hatta ruhuna bakarsaniz 90 yillik bir pratikten kaynakli olarak paylasim ve sinir yonunden degisiyor. Yarin da degisecek bundan daha dogal bir sey olamaz, aksi halde 1980'de "degisemeyecek hukumler" olmazdi, bu anayasanin hicbir maddesi degistirilemez, degistirilmesi teklif dahi edilemez denirdi.

      16 ayda bir hukumetin degistigi ortamda bilim uretemezsiniz ben siye soyleyeyim, uretilse simdiye kadar uretilirdi.

      Sil
    3. Siz Anayasayı ve getirilen Anayasa değişikliğini bir kez daha ama tarafsız bir gözle okuyun neyin nasıl değiştiğini anlayacaksınız.
      Son cümlenizi bile bir kez daha okusanız aslında değişikliğin yeni bir anayasa kadar derin olduğunu fark edeceksiniz.

      Sil
    4. 1960'lı ve 1980'li yıllarda yani darbe anayasalarının yapıldığı ortamla şu anda anayasa değişikliğinin yapıldığı ortam aynı mı? Sanki şu anayasa değişiklikleri bizi darbe anayasasında var olup da istenmeyen maddeleri ortadan kaldırıyor.Daha da çekilmez hükümlerle dolu, karmaşık, bir ucu açık kararlarla doludur.Bu yasa maddeleri mi bizi çağdaş ve gelişmiş ülke seviyelerine yaklaştıracak?Kargalar gülüyor.

      Sil
  42. Hukukun çiğnendiği, yargı ve adaletin olmadığı, ben yaptım oldu mantığıyla yol alan tek adam rejimini bu ülkenin aydınları kabul edecek mi? Ben şahsen etmem..Gerekirse halk mahkemelerini kurar Cumhuriyeti yıkanları yargılarız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yazınız iç savaş çığırtkanlığıdır lütfen biraz daha yapıcı kelimeler kuralım yıkmaya değil yapmaya onarmaya odaklanalım lütfen

      Sil
    2. Ben de bu yoruma kesinlikle katılmıyorum. Asıl olan hukuku güçlendirmek ve onarmaktır. Halk mahkemesi kurmak hukuksuzluğu meşrulaştırmaktır. İki yanlıştan bir doğru çıkmaz. Bu yapılan hukuksuzluğu kabul etmemek ayrı bir şeydir bunları tekrar bir hukuksuzlukla çözmeye çalışmak ayrı bir şey.

      Sil
    3. Ben adsız 10:46 yazdığım yorum ismimle çıksın istemiştim ama galiba aceleden yanlışlık yapmışım.Yazdığım yoruma ben de katılmıyorum, bir overreaction

      Sil
    4. Mustafa Yüksel'e
      Hatayı kabul etmekten daha büyük bir erdem olamaz. Keşke toplumumuzun çoğunluğu bu olgunluğa erişse. Örnek oldunuz teşekkür ederim Mustafa bey.

      Sil
    5. Mahfi Hocam asıl ben teşekkür ederim, sayenizde böyle klas bir yerde kendimizi ifade olanağı buluyoruz.

      Sil
  43. Hocam yazınız için teşekkürler. Artık doğruları söylemeye cesareti olan az kişi kaldı.
    Konuyla ilgili değil ama Daron Acemoğlu'nun son çalışması hakkında ne düşünüyorsunuz? Yaslanan nüfus ülkelerin ekonomik büyümesini negatif etkilemediğini ifade ediyor. Tabi teknolojiyi bunun ana sebebi olarak gösteriyor.



    YanıtlaSil
  44. sayın hocam cumhurbaşkanı ekonomideki yatırımların önünde faizi engel görüyor.sizce artık başkan olacagına göre faizi sıfırlayabilirmi.sizce kafamdaki bu soru işareti ,saçma bir soru işaretimi .selamlar saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sıfırlamazsa topluma verdiği sözü de tutmamış olur.

      Sil
    2. AB antlaşması iptal edilmezsede seçmen kandırılmış olur.

      Sil
    3. inşallah sıfırlar çünkü ben bütün paramı dolara çevirdim

      Sil
    4. sen ihya olursun ama türkiyeye yazık olur.hahahahaha

      Sil
  45. Hocam butce acigindaki artisin en buyuk sebebi varlik fonu diyebilir miyiz? Varlik fonuna aktarilan kaynaklarin yeri nasil doldurulacak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Varlık Fonu bütçe dışıdır. Yani o fonun nasıl kullanıldığını bütçeden göremiyoruz. Fonun hesabı açıklanmıyor. En azından şimdilik.

      Sil
  46. Total War Rome 2 oyununda ordunun yarısından çoğunu kaybederek kazandığımız savaşlarda pirus zaferi ile kazandınız yazısı çıkıyordu. Demek bu yüzdenmiş. Teşekkürler hocam, sayenizde böyle bir bilgiyide öğrenmiş olduk.

    Ayrıca Apullia'yı ele geçirmek İtalyayı işgal etmek için önemli bir şeydir oyunda. Meğer gerçekte bile böyleymiş. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok hoş. Demek ki oyun Pirus'un İtalya seferinden esinlenmiş.

      Sil
  47. Hocam merak ettigim bir husus var. Iki bucuk milyon oyun muhursuz oldugu iddia ediliyor, bu oylari veren vatandaslar bunu fark etmemis olamazlar. Ben olsam itiraz eder muhur isterdim. Nasil olurda bu kadar muhursuz oy sandiklara giris yapabilmistir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hukuk devletinde bu soruların yanıtını YSK'nın açıklaması gerekir. Ama kendi mührünü taşımayan oyları yasanın açık hükmüne karşın geçerli sayan YSK'nın bu konuda tatmin edici bir açıklama yapmasını beklemek herhalde saflık olurdu.

      Sil
  48. teşekkürler, pirus örneği güzel olmuş.

    YanıtlaSil
  49. 10 numara yazi hocam tam sizlik. Sizin de benimsediginiz bilimsel yontemlere istinaden yazilmis bir yazi....
    http://www.ekonomist.com.tr/dr-orhan-karaca/enflasyon-mayistan-sonra-duser-mi.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okudunuz mu hocam yaziyi Okuduysaniz katiliyor musunuz ben kendi adima acikcasi benimsiyorum. Yalniz daha reel olmak adina uc egrinin de ortalamasinin alinarak gerceklesek enflasyon oranlarina daha yakin veri sunacagini dusunuyorum.

      Sil
  50. Mahfi bey 'İslam ekonomisi' konusunda yazılar yazmaya ne zaman başlayacaksınız?

    Geç kalmıyor musunuz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonominin müslümanı, hristiyanı, yahudisi, budisti olmaz. Aksi takdirde zaten bilim olmaz.

      Sil
    2. Hocam, İslam ekonomisi olur mu bilmiyorum ancak İslami finans gayet normal bir şey. Kısaca bir filtredir İslami finans, etik finans, çevreye duyarlı finans vb gibi.

      Sil
    3. İslami finans vardır.

      Sil
  51. sayın hocam yapısal reformun ilk örneginin işaretini tayyip bey verdi.idam için referandum olabilirmiş,sonrada AB den çıkma referandumu.sizce bu yapısal reformlar sayesinde türkiyeye yatırım patlarmı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Stefan Zweig'i yeniden okuma zamanı.

      Sil
    2. AB uyesi olacagiz derken ki hayali bile guzeldi Ortadogu batakliginin bir gercek uyesi olduk. Kisaca Hayaller Avrupa, gercekler ortadogu.

      Hocam Stefan Zweigden bahsetmis ben de diyorum ki Banker Biloyu tekrar izleme zamani geldi de geciyor. Bakin Zubuk demiyorum ha!!! Banker Bilo Avrupaya gidecekken Istanbulda solugu alan her sorgulamasinda karsisindaki muhattabi tarafindan aldatilan hele bir sor niye yaptim diye afallayan bir garipten bahseden bir film. Hos filmde Takdir edersiniz ki faiz insaat Almanya ikilemi de tam anlamiyla cuk oturmus. Hem kayin babasindan almaya calistigi Dusuk faizle kalitesiz malzeme ile insaat yapma hayali olan Mahonun yuksek faizle para satmasi tam anlamiyla celiskiler firtinasi. Ayni Maho sekreterine efelenerek kizdigiulke Almanya seyahatei oncesinde Sirketin baskanligini Biloya birakmasi sonradan donus yolunda bilonun sirkete hakim olmasi tam turkiye gercegini gozler onune sermektedir.Kisaca Zubuk falan hikaye! Stefan Zweig de oyle...

      Sil
    3. zübük şuanki türkiyenin politik durumunu anlatan müthiş bir kemal sunal filmidir.

      Sil
  52. 1-Acaba bankaların borçlanma istekleri referandumdan sonra azalır mı yoksa artık kredi ve mevduat faizlerini gerektiği kadar arttırarak mı yola devam etmek isterler?
    2-Bankalara hala yüksek faizle para verip aynı zamanda düşük faizle kredi vermeleri yönünde baskı yapılabilinir mi? Bankaların buna reaksiyonu ne olur?
    3- Hükümet sadece belli oranda bir yatırımı tamamlanmış (mesela %50) olan ve kredibilitesi yüksek olan firmalardan başkasına kredi verilmeyecek diyerek bir önlem almaya çalışsa iyi bir şey olur mu? Yoksa bu büyümeyi daha da yavaşlatıcı bir hamlemi olur? (ki bunu istemezler)
    4- Hükümet 3.cü maddeyi uygularken bir yandan da fonlama faizini enflasyonu en azından durduracak düzeye çekse, yani bu 2 yaptırımı uygulasa bir işe yarar mı?

    YanıtlaSil
  53. Mahfi Bey,

    Meslektaşınız Prof. Dr. Özgür Demirtaş, Cumhurbaşkanı danışmanlarından Dr. Bülent Gedikli ile twitter'da, TCMB'nin faiz politikası üzerine yazıştı.

    Demirtaş, Canikli ile Gedikli'nin kim olduğunu ilk önce birbirine karıştırdı sonra düzeltti.

    Konuştukları konunun önemi ortada. Bilginiz olsun diye yazışmayı aynen aktarıyorum:

    ÖZGÜR DEMİRTAŞ: Bakan Canikli: "Yabancı yatırımcı faize gelmiyor" demiş. Neye geliyor? Kara kaşa kara göze mi geliyor? Konuşmadan düşünmemiz gerekir.

    BÜLENT GEDİKLİ: Binlerce kelimelik röportajın içinden "faize gelmiyor yatırımcı" kısmına takılmıssınız. Türkiye'de 1990'larda faizler %200 iken geliyor muydu?

    ÖZGÜR DEMİRTAŞ: Bülent bey; siz ekonomiden sorumlu hükümet üyesisiniz. Ekonomi ile ters cümleleri bir kez bile kullanmamalısınız.

    BÜLENT GEDİKLİ: Beyefendi, yabancı yatırımcı, Türkiye'nin istikrar, güven ve gelecek vizyonuna yatırım yapıyorum, diyor. Sadece faiz geliri için değil!

    ÖZGÜR DEMİRTAŞ: Bülent bey; yatırımcının istediği faiz riskle orantılıdır. Reel faizin düşük olduğu Emerging ülkelere gelmezler.

    BÜLENT GEDİKLİ: (1) Hükümet ÜYESİ değilim. (2) Ekonomi ile ters cümleden kastınız? Sıcak paraya dayalı ekonomi açısından bakıyorsanız öyle tabi.

    ÖZGÜR DEMİRTAŞ: "Yabancı yatırımcı faize gelmez" cümleniz ekonomi bilimine ters. Yatırımcı her zaman reel getiriye gelir.

    BÜLENT GEDİKLİ: Son yıllarda Türkiye'de reel faiz düşük, yine de gelen sermaye rakamlarına bir bakın, geliyorlar mı? Risk algısı üretmeye çalışan söylemler.

    ÖZGÜR DEMİRTAŞ: Siz beni "risk algısı yatmak"la suçlayamazsınız. Faiz sonuçtur. Faiz yüksekse nedeni, riskin yüksek olmasıdır. Düzeltiyorum: Cümleyi "Bakan Canikli" değil "Bülent Gedikli" söylemiş. Söylenene katılmıyorum. "Yatırımcı faize gelmez" sözü yanlış.

    BÜLENT GEDİKLİ: Ekonomi bilimi yanında "eko-politik" okuma yapmanızı tavsiye ederim. 2008 krizini öngöremeyen zihniyet de bu standart akademi zihniyetiydi!

    ÖZGÜR DEMİRTAŞ: Ben hiç bir zihniyetten değilim. Beni böyle suçlayamazsınız. Alanımda konuşma yapmak için asıl sizin okumanız lazım.

    BÜLENT GEDİKLİ: Akademi ve ekonomi alanında standart söylemler & standart vizyonlar & standart zihniyetler. Alınmayın bu kadar.

    ÖZGÜR DEMİRTAŞ: Cumhurbaşkanı danışmanı olan biri için üslubunuz yanlış. Bana "standart" derseniz ben size "standart altı bile değil" derim.

    BÜLENT GEDİKLİ: Harika seviyeniz için teşekkürler! Öğrencileriniz ne şanslı maşallah maşallah.


    Twitter adresi:

    https://twitter.com/ProfDemirtas/status/854256150279225344

    https://twitter.com/ProfDemirtas/status/854316437879615489

    YanıtlaSil
  54. Hocam biz Avrupa Birliğinde miyiz? Neden ayrılmak için referanduma gideceğiz? Gönül bağımızı mı kopartacağız Avrupa ile ne olacak?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. AB kurucu üyesiyiz unuttun mu :=)

      Sil
    2. Bu sorunun yanıtını bilmiyorum. Benim de kafamı şu kurcalıyor. AB ile müzakerelere başlanırken referanduma gidilmiş miydi de bu müzakerelere son vermek için referanduma gidilecek?

      Sil
  55. Üye olmadığı bir birlikten ayrılmak için referandum yapan ilk ülke olarak destan yazacağız, bu arada da islâm hukukunun kısas hükmü gereğince idam cezasını geri getirmenin yolunu açacağız. Tayyip beyin hayallerine bir adım daha yaklaşırken dünyadan on adım daha uzaklaşacağız.

    Gerçi bunların hiçbiri olmayacak ama bu ucuz numaralarla içeride oy toplamaya çalışma çabaları cidden hüzün verici. Hem oy toplamaya çalışanlar, hem de bu numaralarla oy vermesi beklenen kesimler için acıklı bir durum. Bu çıkışlarla kazandıkları her oya karşılık aklı başında kesimlerden en az iki oy kaybettiklerinin farkında olmamaları ise gerçekten hayret verici. Bence CB acilen danışmanlarını değiştirmeli.

    YanıtlaSil
  56. Azərbaycan salamlayırim. təbrik edirəm ... millət çoxluğuyla siz həmçinin Azərbaycan kimi eyni prezident rejimindesinizdir. Mən sizin iqtisadiyyat kitablarinizi sevgirem okurem
    təbrik edirəm

    Yakup Ahmedev

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eyni prezidente rejimi değil Yakub, bizimkisi petrolsüz ve doğalgazsız olanından ama gazla yeni çıktı.

      Sil
    2. Bende salamlıyorum Yakup aybalam,lakin 80 milyonluk ülkede 25 milyon oy millet çoxluğunu temsil etmemektedir.

      Sil
  57. Hocam merhaba

    Insan menfaati disinda,yasaminin bulundugu donem icersinde sirin gorunmek icin ugrasir,menfaati cakistiginda,da ozune doner..

    Ne kadar cok yalan konusuyoruz bunun farkinda olan kac kisi var acaba?

    YanıtlaSil
  58. Hocam maalesef kötü haberim var..

    http://www.hurriyet.com.tr/imf-turkiye-icin-buyume-tahminini-dusurdu-40430766

    YanıtlaSil
  59. Sayın Eğilmez, blogununuzun tartışma ve yazışma ortak paydası​ ve amacını Cemil MERİÇ üstadın şu sözleri ile çerçeveleyebilirmiyiz?
    "Tartışan iki insan, aynı graniti yontan iki heykeltıraş, hakikati arayan iki yol arkadaşı.Hedefi,tahrip değil,terkip bu tartışmanın.Mağlubun Muzaffer olduğu tek yarış.
    Yanıldığını kabul etmek,yeni bir hakikatin fethiyle zenginleşmektir: parçadan bütüne, karanlıkta​n aydınlığa geçiş."

    YanıtlaSil
  60. ben diyelim ki geçerli oy verdim ama pusulam mühürsüz benim ne suçum var şimdi mahfi hocam? sandık görevlilerinin yapmış olduğu bir hata yüzünden benim oyum neden geçersiz sayılsın alın size hukuk alın size adalet sandık görevlisinin yapmış olduğu bir hata yüzünden benim seçme hakkımın elimden alınması doğru mu sizce? kanunlar öyle demeyin kanunu yapan da insan sonuçta ve bence yanlış yani ve bu mühürsüz pusulalara rağmen eğer hayır çıksaydı inanın bu konu gündeme bile gelmeyecekti ve o pusulaların tamamının evet olduğu nerden belli ki eğer böyleyse ortada kumpas var demektir birileri bilerek mühür basmadı anlarım ben her seçimde oluyor böyle tartışmalar kaybeden taraf hemen ortalığı ayağa kaldırıyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Konunun bu kadar basit olduğunu sanmıyorum. Eğer bu kadar basit olsa bile YSK oy verme işlemi öncesinde defalarca yayın yaptı, her yerden duyuruldu "mühürsüz oy pusulası ve zarfları geçersizdir" diye. Sizin pusulanız veya zarfınız mühürsüz ise uyarmanız ve tutanak tutturmanız gerekirdi.
      O zaman kurala gerek yok.

      Sil
    2. Organize işler bunlar.

      Sil
    3. Kimileri icin kurala zaten gerek yok. Sonuclar onlarin istedigi gibi olmayinca karamis, demokrasiymis teferruat kaliyor. Bu tip zamanlar icin yetistirilmis kitlelerr guveniyorlar. Iclerine sindiremiyorlar beraber yasadiklari insanlari bir turlu.

      Sil
    4. Ben zarfı ve tercih kağıdını alır almaz ilk işim mühürleri kontrol etmek oldu, ardınden HAYIR a bastım, saat 18 gibi sayımı kontrole gittiğimde abartadan söylüyorum dışardan 22 gözlemci vardı, bulunduğum sandıkta %88 HAYIR çıktığından , eminim o gözlemcilerin en az 20 tanesi HAYIRCI idi. Mühür yoksa suçun %50 seömenindir , Kontrol etmeyen seçmen günü geldi mi kontrol etmeden seçtiği adamlar tarafından yönetilir. Sonuçlarını biliyoruz. Mühürsüz oyların geçersiz olması kadar adeletli birşey olamaz.

      Sil
    5. bana saçma geliyor hocam kusura bakmayın ösym de yaptı aynı şeyi 15 dk önce almıyor insanları sınava doğru mu diyelim şimdi biz bu uygulamaya bence kanunlar esnetilebilir şapka kanunu var bugün şapka giyen var mı? bence sizde arada bir sadece sol tandanslı değilde empati yaparak bakmalısınız olaylara solcu bir ailede büyümüş olabilirsiniz bende öyle bir ailede büyüdüm ama fikirlerimiz tamamen zıt babamla siyasi olarak hararetli bir şekilde tartışırım hatta şiddete varan olayları annem engellemiştir bence sizde kendinizi eleştirin düşüncelerinizi arada bir en azından sürekli gözden geçirin ben hep yaparım sürekli kendimi düşüncelerimi sorgularım bu arada her yorumuma konu bu kadar basit değil diyorsunuz gidin o zaman 100.dereceden 100 bilinmeyenli denklemlerle uğraşın ne işiniz var siyasette ekonomide

      Sil
  61. Referandumda muhursuz kokartsiz zarflarla pusulalarla oy kullanilmis ne var bunda!!!!! referandumun iptali istenmis yeniden yapilmasi dile getirilmis diyelim ki referandum yapildi bu seferde suriyelilere oy kullandirirlar. Iktidarda numara cok.

    YanıtlaSil
  62. 2019’daki seçimleri kazanmak isteyen iktidarın reformlara değil, seçim ekonomisine yükleneceği çok açık
    ugur gursesin yazisindan...

    benim gorusum ise referandumla bozulan mali disiplini bertaraf etmek icin vergiler artacak vergi artislari ise enflasyonu besleyecek faizler baski altina alinacak enflasyon ve issizlik durgunluk denkleminde bir ekonomiye girecegimizi dusunuyorum. Bu acidan bakilirsa bu yil olmasa bile onumuzdeki yillarda eksi buyume rakamlari cok olasidir. enflasyonda ve issizlikte %15li rakamlar bu yil icinde cok olasidir. zaten issizlikte %13u gorduk enflasyon eli kulaginda beklemektedir. Enflasyon ve issizligin parelel ayni ivme ile yukseldigi bir ekonomik gorunum soz konusudur. Birde buna ilaveten piyasa develuasyonuna ragmen bir turlu artmayan ihracat dusmeyen ithalat kisaca yukselen cari acik sorunsalida bir kenarda beklemektedir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merak etmeyin Katarlılara satılacak çok şirket vs. var seçime kadar sıcak paracıklar
      ekonomiyi döndürür.

      Sil
  63. Mahfi Hocam , paylaşım için teşekürler.gene keyifle ve beğenerek okudum yazınızı. YSK MÜHÜRSÜZ OYLARIN nerde kullanılğını tespit edip o bölgedeki seçimi yenileyemez mi?? madem mühürsüz oylar kabul edilecek, diğerlerini mühürlemeye ne gerek vardı.

    YanıtlaSil
  64. konudan bağımsız olarak yıl yıl 1950 den bu yana vergi gelirinin yurtiçi gsmh ya oranını nerede bulabilir yahut, nereye bakarak hesap edebilirim? Teşekkürler. ice

    YanıtlaSil
  65. hocam, hepimizin unuttuğu çok önemli bir nokta vardır: rejimimiz ne olursa olsun bazıları hariç çoğunlukla seçtiğimiz siyasal figürler dünyayı şekillendirmek isteyen güç odaklarınca önümüze seçmemiz için sunulmaktadır. sadece bizde değil dünyanın birçok ülkesinde ve rejiminde de bu maalesef böyledir. ancak bu güç merkezlerine karşı benim gördüğüm en iyi panzehir parlamenter sistemdir. çünkü güçlü denilebilecek bir fren ve sigorta mekanizmaları vardır. şaibeli biçimde çıkarıldığını düşündüğüm yeni anayasa ile bu mekanizmalarda ciddi oranda by-pass edilmiş bulunuyor. bundan sonra bizi yönetmeleri daha da kolaylaşacaktır ne yazık ki hocam!. saygılar....

    YanıtlaSil
  66. Işığın gürültüsünü ölçümleyerek literatüre geçen Cambridge Fizik Bölümü profesörü Mete Atatüre seçimden sonra twitter hesabında şöyle bir not paylaşmıştı:

    Bu yolculuk hep uzundu, uzun solukluydu.
    Derin bir nefes şimdi, alabildiğinden de fazla.
    Soluğumuz yettikçe, mücadeleye devam.

    YanıtlaSil
  67. Son gelişmeler hakkında görüşlerim ve gördüklerim:

    1)

    Taktik belli oldu.

    İşi baştan alalım. AKP 1 Kasımdaki oyuna güvenerek %49u çantada görüyordu..Bu halde hem referandumun meşruiyeti hem de muhaliflerin sesini kesmek için en kötü ihtimalle %55 ve üzeri, en ideal olarak da %60 ve üstü bir oy hedeflediler. Bu aynı zamanda değişikliklerin uzun süre ayakta kalabilmesi için de lazım olan oy oranıydı

    Bu oy oranını elde edebilmek için yasalara ve anayasaya aykırı biçimde bütün devlet imkanlarını seferber ettiler, medyada sadece EVETe yer verdiler..eş zamanlı olarak HAYIRlar bizzat cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanların ağzıyla marjinalize edildi..Bunda amaç güç algısı yaratarak, güç ve gövde gösterisi ile EVET'in tercihe şayan olduğunu seçmenin bilinçaltına işlemekti

    Bu hedef doğrultusunda birbirine zıt olan 2 önemli seçmen kitlesine yönelik 2 ayrı strateji uyguladılar..Kürt seçmenler için Şeyh Sait, özerklik, eyalet, Öcalan vb hoşa gidecek söylemleri dolaşıma sokarken; aynı anda milliyetçi seçmenler için de MHPyi de geride bırakacak türde çakma milliyetçilik pompaladılar

    Amaçları, ortalama %10'ar oya sahip bu iki partiden büyük birer lokma kapıp %49'un üzerine eklemekti..Bu hedefi gerçekleştirebilmek için Bahçeli ile kolkola girildi..MHP tabanının liderin-başbuğun sözünden çıkmayacağı ve oyunu kendisine gösterilen hedefte kullanacağı hesaplandı..buna paralel muhalif MHP'lilerin mitinglerini medyanın görmemesini sağladılar..hatta çoğu zaman bu insanlara bin türlü engel çıkarttılar...Bunları tamamlayıcı biçimde HDPnin lider kadrosunu içeri attılar..HDP başsız kalırsa kürt seçmeni yoğun propaganda bombardımanı ile ele geçirebileceklerini sandılar...Bu açıdan HDP'lilerin tutuklanması Bahçeli ile ortaklığın doğal bir sonucudur

    Yani AKP'nin hedefi %49+(HDPden%70)+(MHPden%70) idi..Bu aşağı yukarı %60-%65 arası bir oy ediyor..Ve AKP bu oya ulaşabileceğini düşündüğü için zaten toplumu dört bir yandan markaja alarak EVET propagandası yaptı, avantalar dağıttı

    Ancak seçim akşamı sandıklar açılmaya başlayınca işin rengi ilk saatte değişti!..AKP bırakın %60ları falan giderek %50 bandına doğru düşmeye başladı..Eğer oy çalma işine iyi hazırlanmış olsalardı yani planlı bilinçli bir biçimde ''çalarak geçireceğiz'' diye hesap yapmış olsalardı iki seçeneğin olduğu oy pusulalarını okuma ve sayma işlemi saatlerce sürmezdi..İşte bu nedenle kaybedeceklerini anlayınca bir panikle YSK'ya sistemi kapattırdılar ve AA'nın veri akışı yapmasını önlediler...böylece ''ne olur ne olmaz'' diyerek bir köşede tuttukları, ama ''rahat geçeriz, bunları kullanmaya ihtiyaç bile kalmaz'' diyerek çok da göze alamadıkları sahte oy zarflarını panikle-acilen dolaşıma soktular

    ...

    YanıtlaSil
  68. 2)

    Sonuç buna rağmen tam bir hüsran oldu...İstanbul ve Ankara dahil AKP'nin iki önemli kalesi kaybedildi, yıkıldı, tarumar oldu..30 büyükşehirin 17'si onca propaganda, baskı ve reklama rağmen HAYIR dedi...Siz düşünüyor musunuz ki Tayyip Erdoğan bunu içine sindirdi yada sindirecek?..Bu açıdan bana kalırsa seçimin iptalini şu an en çok o istiyor..İstanbul ve Ankarada oluşan rüzgarın bir sonraki seçime kadar fırtınaya dönüşüp kendisini alaşağı edeceğini çok rahat hesap ediyordur..ve bu rüzgarın kabarmasına da işte bu nedenle izin vermeyecek

    Bu aşamadan sonra Tayyibin önceliği yurt sathında 'biz kazandık' propagandası yaparak AKP tabanının gazını ve öfkesini almaktır...Eğer hemen şimdi YSK'dan iptal kararı çıkarsa bu sıcağı sıcağına HAYIR'ın ikinci zaferi olarak algılanır ve hırsızlık da tescillenmiş olur..Bu yüzden zaten suç ortaklığı etmiş YSK üzerinde yoğun baskı kurularak iptalin reddedilmesi sağlandı, içinden geçilen süreçte doğal olan da YSK'nın iptali reddetmesiydi..ve açıkçası, şu süreçte alenen AKP lehine kararlar almış bir YSK'dan çıkacak bir iptal kararı da AKP'ye mağduriyet çıkarmaz..toplum bunu yemez..O yüzden iptalin dışardan, Avrupadan gelmesi lazım ki bu AKP'nin Hollanda krizi ile yaratmak istediği şeyle aynı yere çıkacaktır

    Okumadıysanız Yeniçağ'da Ahmet Takanı okumanızı öneririm..eğer YSK veya AYM tarafından referandum iptal edilmezse konu AİHM'e taşınabilir. Ve AİHM karar sürecinde AGİT raporu esas alıyor. Hatta Bosna Hersek'te 2000 yılında yapılan yerel seçimlerde, seçimler eşit-adil şekilde yapılmadığı için AGİT Raporu doğrultusunda seçimler iptal edilmiş..AGİT raporu bu açıdan büyük önem arz ediyor

    Yukarıda anlatmaya çalıştığım dinamikler nedeniyle de HAYIRcıların işi AİHM'e taşıması en çok Tayyibin işine gelecektir..Muhalifler Avrupaya gidecek, o süreçte zaman kazanılıp yaralar sarılacak, yeni stratejiler gerçekleştirilecek ve ''dünya bize karşı, yine mağduruz'' edebiyatının arkasına saklanılarak kaybettileri seçmenleri geri almaya, Ankara ve İstanbulu tekrar geri kazanmaya ve referandumu o mağduriyetle 'şaibesiz' geçirmeye çalışacaklar

    Olayın AİHM ayağı önemli..AİHM kararları bağlayıcıdır ve Avrupa Konseyi nezdinde ağır yaptırımlara tabidir..Kimse AKPnin sözde batı karşıtlığını yemesin. AİHM kararına paşa paşa uymak zorunda kalacaklarını biliyorlar

    YanıtlaSil
  69. Hocam elinize sağlık. Yazınız çok güzel.

    Maalesef medyada bu bilgilere erişme imkanımız çok kısıtlı artık. Kısır tartışma programları insanlara hiçbir şey öğretmiyor. Seviye çok düşük. Günler gelip geçiyor.


    YanıtlaSil
  70. Burdan baktığımızda Çanakkale zafermizde onca mehmetçiğimizi yitirdiğimiz bir zafer ona kimse pirus demiyor ve onu gururla kutluyoruz yanii belli olmuyor işte umarım bütün Türkiye'nin zaferi olarak kalır bu değişiklikte ki öyle olacağınıda inanıyorum

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı