Yüksek Faiz, Yüksek Kur, Yüksek Enflasyon

Merkez Bankası hafta içindeki Para Politikası Kurulu toplantısında, artık gerçek politika faizi halini almış olan, geç likidite penceresi faizini yüzde 11,75’den 12,25’e yükseltme kararı aldı. Türk Lirasının yabancı paralara karşı değer kazanmaya başladığı bir ortamda alınan bu yükseltme kararı sürpriz etkisi yarattı. Oysa Stanley Fischer: “Merkez Bankaları sürpriz yapmamalı” diyerek rasyonel bekleyişler teorisinin temel yaklaşımını tekrarlayalı daha bir hafta olmamıştı.

Merkez Bankası Ocak ortasından beri döviz kurlarındaki yükselişi ve dolayısıyla büyük ölçüde kur kaynaklı maliyet enflasyonunu denetim altına alabilmek için faizleri yükseltiyor. Kurlardaki baskı artınca dünya listelerinde yer alan politika faizini yükseltmeyi tercih etmeyen Merkez bankası, Ocak ayında, olağan dışı bir imkân olan geç likidite penceresini olağan bir imkân haline çevirerek kullanıma açtı ve kuru bu yolla denetlemeyi seçti. O tarihten sonra giderek borç verme ağırlığını geç likidite penceresine kaydıran Merkez Bankası ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini de (ortalama faizi) son olarak yüzde 11,80’e kadar yükseltti.   

Aşağıdaki grafik Merkez Bankası’nın haftalık repo ihale faizini ya da politika faizini, gecelik borç verme faizini, geç likidite penceresi faizini ve piyasayı fonlarken oluşan ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini gösteriyor.  


Grafiğe baktığımızda Ocak ayından sonra Merkez Bankası’nın gerçek politika faizi haline dönüşmüş bulunan geç likidite penceresi faizinin (mavi, GLPF) piyasayı fonlamasının faizi olan ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini (kırmızı, OFM) belirleyici esas mekanizma haline geldiğini açık biçimde görebiliyoruz.

Grafik bize Merkez Bankası’nın 2017 yılından başlayarak faizlerini ciddi biçimde artırdığını gösteriyor. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantı özetinde bu artışların kur kaynaklı maliyet enflasyonunu frenlemek üzere yapıldığının altı çiziliyor.

Bu faiz artırımlarının kurlar üzerinde etkili olup olmadığını görebilmek için USD/TL kurunu Merkez Bankası’nın ortalama faiziyle birlikte aynı grafik üzerinde gösterelim.

Aşağıdaki grafikte USD/TL kurunun (kırmızı, USD/TL) ve Merkez Bankası ortalama fonlama maliyetinin (mavi, OFM) yılbaşından bu yana gelişimleri yer alıyor.  


Grafik bize Merkez Bankası’nın faiz artırımlarının kur üzerinde net bir etkisi olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte kurdaki gerilemede siyasal tansiyondaki düşüşün ve Dolar Endeksindeki gerilemenin etkilerini de dikkate almak gerekiyor.

Aşağıdaki tablo 2016 sonundan bu yana kırılgan beşli olarak adlandırılan ülkelerin para birimlerinin Dolar karşısındaki değişimini sergiliyor.

1 USD = 
2016 Sonu
28.04.2017
Fark (%)
Enflasyon
MB Faizi
Brezilya Reali
3,2552
3,1768
2,4
4,57
11,25
Endonezya Rupiahı
13,473
13,329
1,1
3,61
4,75
G. Afrika Randı
13,7401
13,3701
2,7
6,10
7,00
Hindistan Rupisi
67,9238
64,2462
5,4
3,81
6,25
TL Hariç Ortalama
2,9
4,5
7,3
Türk Lirası
3,5235
3,5517
-0,8
11,29
11,80 (8,00)

Referandum sonrasında TL ciddi bir toparlanma içine girmiş olsa da diğer dört ülkenin para birimlerindeki toparlanmayı henüz yakalayamamış görünüyor. Tabloya dikkatle baktığımızda enflasyon oranına göre faizi halen en düşük kalan ülkenin Türkiye olduğunu görüyoruz.

Türkiye, uzun yıllar faizi yüksek, kuru düşük tuttu. Bu durum piyasa jargonuna ‘yüksek faiz, düşük kur politikası’ olarak geçti. Bu politikaya karşın Merkez Bankası, enflasyonu hiçbir zaman hedeflediği oran olan yüzde 5’lere düşüremedi. Yakın geçmişte bu kez faizi düşük tutarak kurun yükselmesini bir uygulama biçimi olarak benimsedi. Ne var ki bunun sonucunda enflasyon iyiden iyiye denetimden çıkmaya yöneldi. Bugün geldiğimiz noktada Türkiye yine faizi ciddi biçimde yükseltmiş bulunuyor. Buna karşılık bu oran bile reel faizin pozitif bir noktaya ulaşmasını sağlamıyor. Bugünkü durumda faiz de kur da enflasyon da yüksektir. Yani bir politikamız var mı bilmiyorum ama uygulamamızın sonucu ‘yüksek faiz, yüksek kur, yüksek enflasyon’ olarak karşımızda duruyor.     

Bunun nedenleri arasında en önemli olanlarından birisi sürekli risk yaratan bir siyasal yapıyla gidiyor olmamız ise bir diğeri de sanırım, geç likidite penceresi örneğinde olduğu gibi, normal yolların dışındaki yollara sapmamız ve dolayısıyla anlaşılırlık sorunu yaratıyor olmamız. 

Yorumlar

  1. tek yorum masallah hepsi yuksek

    YanıtlaSil
  2. Hocam elinize sağlık yine çok aydınlatıcı bir yazı olmuş

    YanıtlaSil
  3. Sayın Hocam, kısmen de olsa ithal ikameci bir politikaya geçiş mümkün müdür? Malum İngiltere AB'den ayrıldı ve belki de böyle bir yola girecek.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İthal ikamesi kısmi ve geçici olursa işe yarayabilir. Sürekli olursa tembellik ve durağanlık yaratıyor.

      Sil
  4. Hocam kaleminize sağlık. Niye her şey yolunda gibi görünüyor. Bu durumda Devalüasyon yapar mı hükümet?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dalgalı kurda devalüasyon olmaz, kuru piyasa belirliyor, çok talep olursa kur yükseliyor, bir bakıma devalüasyonun dengi bu yani.

      Sil
    2. Devalüasyon sabit kur sisteminde olur Ülkemizde esnek kur sistemi uygulanıyor

      Sil
    3. Hoca bunun cevabını vermişti önceden.Dalgalı kur politikasında devalüasyon olmaz,sabit kur rejiminde olur

      Sil
    4. Zaten kasimdan beri ciddi develue oldu TL kisaca dalgalandi. Bir faydasini da ihracat ithalat bakimindan gormedi turkiye.

      Sil
    5. Adsiz 20:22, Turkiye son 4 aydir ihracat artisinda rekor kiriyor.

      Sil
    6. Goster verileri kiyaslamali olarak ve yillik olarak. ihracat yillik bazda biturlku 145-150 milyar dolarlari gecemedi.
      Ayrica verilerde ithalatta onemli o kadar ciddi vergi artislarina ragmen ithalat benim bildigim aynen devam

      Turizmi saymiyorum sayarsam haksizlik etmis olurum tamamen siyasi durumlardan kaynakli sorun var.

      Sil
    7. Belki şaşıracaksınız ama dalgalı kurda da devalüasyon olur. Sizler devamlı "kitabi & teorik iktisat kuralları"yla hayata bakmaya alıştığınızdan, pratikte icat edilen modelleri dikkate almıyor olabilirsiniz.

      "Varlık Fonu A.Ş." diye bir şey var artık bu memlekette!

      TCMB'nin eli-kolu bağlandığı için; Varlık Fonu A.Ş.'ye biçilen misyonun kapsamı bilinçli olarak geniş tutuldu, kamu ve özel denetim mekanizmasından bilinçli olarak yoksun bırakıldı, Varlık Fonu A.Ş.'nin istediği finansal enstrüman ile piyasadaki kurları dengeleme, dalgalanma boyunu kontrol etme, seyreltme görevi var.

      Evet, dalgalı kur sisteminde de devalüasyon bal gibi yapılır, bunu yapan kurum da "Varlık Fonu A.Ş."dir. İktisat kitaplarında böyle bir şeyin yazılmamış olmasına bakarsanız, daha çooook bakar kalırsınız...

      Sil
    8. Adsız 13:34
      Konuyu tam olarak bilmeyince pratik yaşamda olanların teoriyi yaya bıraktığı gibi bir izlenime kapılır insan. Kahvehaneler hep bu tür "teorinin pratikte icat edilen modelleri dikkate almadığı" sohbetleriyle dolar taşar. Oysa teori dediğiniz şey pratiğin modellenmesinden ibarettir.
      Dalgalı kurda para sürekli değer kaybeder. Bu da bir çeşit devalüasyondur. Üstelik sabit kurda arada bir olan devalüasyon dalgalı kurda her an olur (bazen revalüasyon da olur.) Biz iktisatçılar sabit kurda kur ayarlamasına devalüasyon deriz. Çünkü burada kararı merkez bankası verir. Oysa dalgalı kurda her an piyasada paranın dış değeri değişir. Buna sabit kurdaki kararla karışmasın diye devalüasyon değil değer kaybı deriz.
      Olay bundan ibarettir.
      Pratiğin teoriden farklı olmadığını sadece jargon farkları olduğunu izleyebilmenin tek yolu teori çalışmaktır. Aksi takdirde her konuda teorileri alt ettiğinizi zannedersiniz.

      Sil
    9. Insnalarin devaluasyon takintisini da anlamak mumkun degil dogrusu. 90'larda ya da daha oncesinde yapilan ekonomik hatanin devaluasyon oldugunu saniyorlar halbu ki devaluasyon yapilan onca yanlisin sadece kacinilmaz sonucuydu. Enflasyona bakin, issizlige bakin, GSYH artisina bakin, satin alma gucune bakin. Dolar kuru ile ulke ekonomisi olcmek bagimsiz ulkelerin yapacagi bir is degildir.

      Sil
    10. (15.03) Tipik bir iktisatçı refleksi ile cevap yazmışsınız Mahfi bey, şaşırtmadınız.

      İlginç olan ise, cevabınızda, dalgalı döviz kuruna "Varlık Fonu A.Ş."nin etkilerinden hiç bahsetmemiş olmanız.

      Sil
    11. Varlık Fonu ile ilgili ilk yazıyı ben yazdığımda kimsenin olaydan bilgisi yoktu. Ama varlık fonunun dolar alıp satarak tanzim satışı yapması devalüasyon değildir. Yukarıdaki yorumumu bir daha okursanız anlayacaksınız. Ama ricam şu dikkatli okuyun, ön yargılardan arınarak. Çünkü anlamanın önündeki en temel engel ön yargılardır.

      Sil
  5. ''Ben yaptım oldu''nun türk işi sonucu.

    YanıtlaSil
  6. Hocam abd de enflasyonist beklentiler artarsa altının dolar cinsinden fiyatı yine abd de artar mı azalır mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ABD'de enflasyonist beklentiler artarsa altına ilgi artar ve dolayısıyla altın fiyatı yükselir.

      Sil
    2. iyi ama hocam şöyle de düşünemez miyiz :enflasyonist eğilimler artarsa fed faizi arttıracaktır. fed faizi arttırırsa insanlar faize daha çok yönelecek ve dolayısıyla da altın fiyatları düşecektir. nerede hata yapıyorum hocam ?

      Sil
    3. Hiç bir yerde hata yapmıyorsunuz. Eğer Fe, faizi artırarak enflasyonu denetleyebilirse dediğiniz sonuç olur. Ama buna rağmen enflasyonu denetleyemezse o zaman altın fiyatı artar.

      Sil
    4. Hocam merhaba;
      Altın fiyatları kağıt paralara güvenin azaldığı ortamda artar, şahsi düşüncem 2012 yılından buyana kağıt paraya olan güven artışının dünyada yaşanan gelişmelerle 2016 sonu itibarıyla zirve yapıp artık azalmaya başladığı yönünde.Altın fiyatlarında artık anormal bir düşüş beklemiyorum. Kar realizasyonları elbetteki olacaktır.

      Sil
  7. Hocam elinize sağlık. Yine aydınlandık.

    Görüşünüzce;
    1) Dolar 3.5 bandının altını zorlayabilir mi?
    2) Doların sizce şu an olması "Normal Şartlar Altında" yeri hangi bant aralığındadır?
    3) Sizce kurlar en beklenen senaryo kısa vadede nerededir ?

    Nacizane cevaplarınızı okuma dileğiyle
    Saygılar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ikinci sorunuza ben bir yanıt vereyim: son oniki yılın her günkü dolar kurunu (yaklaşık 4400 adet veri) Türkiye ve ABD enflasyonunu dikkate alarak bugünkü değere getirirsek ve ortalamasını alırsak 3,47 çıkıyor (aralık olarak da minimum 2,90 ve maksimum 4,25). Bu istatistiksel bir sonuç, günümüzün ekonomik ve siyasi etkenleri yok içinde.

      Sil
    2. İdamdan sonra gelen özür, özür değil hakarettir.
      Zamanında yükselmeyen faiz , zamanı geçtikten sonra yükselse bile etkisini kaybeder.

      Sil
    3. 1) Zorlayabilir ama bu yukarıya yönelmesinden daha düşük bir olasılık gibi görünüyor. Daha doğrusu kısa dönemde aşağı orta - uzun dönemde yukarı gider.
      2) 3,50 - 3,70 aralığı
      3) Buralarda veya biraz daha aşağıda.

      Sil
    4. Hocam insanlarda merkez bankası faiİz yüksetince dolar düşecek herşey güllük gülüstanlık olacak gibi bir izlenim var. Merkez bankasından herşeyin çözümünü beklemek me derece doğru

      Sil
  8. Hocam ülkelerin satın alma gücü yaklaşımında konut taşıt gibi unsurlar da dahil ediliyor mu ? Yine hizmetler de dahil midir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sepette son olarak neler var ben de bilmiyorum.

      Sil
  9. 70 cent ti arar hale gelmek üzereyiz

    YanıtlaSil
  10. Hocam akıl almıyor trakyada et 11 euro , Bulgaristan'a geçiyorsun 4 euro , toprak aynı , insan ve devlet farklı.Ciğerin bile bu kadar pahalı olduğu bir sistem asla sürdürülebilir değil.Bizim bu gün marketlerden et diye yediğimiz nesneleri bir kurt sürüsünde ki en alt kademe kurt bile yemiyor.Aşırı derecede geri kaldık hocam. Tamam gelişen taraftarımız da var ama dünyaya ayak uyduramıyoruz . Her türlü solladılar bizi,artık çok geç olmadan harekete geçmeliyiz yoksa diğer orta doğu ülkelerinden farkımız kalmayacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayaller Avrupa Gercekler Ortadogu.

      Türkiye'de aydın geçinenler Doğu'ya doğru seyreden bir geminin güvertesinde Batı yönünde koşturarak Batılılaştıklarını sanırlar
      Celal Yalınız

      Sil
    2. Adsız 30 Nisan 17:30 kardeşim, sen kendini kurtar, bırak dünyayı, tek başına gücün yeter mi dünyayı kurtarmaya, yetmez.

      Hem herkes kendini düşünürse, dünya da güzel bir yer olur.

      Sen kaliteli eti bulmaya çalış ve bulduğunda da ye, gerisini boş ver.

      Sil
  11. Hocam, bankaların kaynak maliyeti yükselme trendinde, geçmişte verdikleri uzun vadeli konut krediler ile tüketici kredilerinde artık zarar etmeye başlayacaklarını düşünüyorum. Bunun sırasıyla bankalar ve ekonomi için ciddi tehlike oluşturma riski var mı?

    YanıtlaSil
  12. Mahfi Hocam, geç likidite penceresi üzerinden faizi artırmak işe yarıyor gözüküyor. Ayrıca ülkeler arası karşılaştırmalarda da faizimizin sözde yükselmediğini ve dolayısıyla çifte başarı gibi yorumlayamaz mıyız? Sizin kızdığınız geç likidite penceresi üzerinden faizi bu kadar yükseltmek yerine, politika faizini biraz yükseltmek daha etkili sonuç vereceği sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kusura bakmayın ama yazıyı anlamamışsınız.

      Sil
  13. Hocam merhaba. Petrol fiyatlarındaki düşüş mü dünya ticaretini yavaşlattı yoksa dünya ticaretindeki yavaşlama mı petrol fiyatlarını düşürdü?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tabiki ikincisi

      Sil
    2. dünya ticaretindeki yavaşlama mı petrol fiyatlarını düşürdü.
      Baltic Endex bu hususda takip edilmesi yegane veri.

      Sil
  14. Hocam ödemeler dengesinde ihracat(fob) veya ithalat(cif) haricinde "parasal olmayan altın" ihracatı veya ithalatı diye bir kalem var. Bu ne anlama geliyor? Fob ve Cif içindeyse o zaman parasal altın diye bir şey vardır muhtemelen. Bunlar tam olarak ne ifade ediyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Parasal altın demek; Merkez bankasına ait ve rezerv olarak tutulan altın demektir.

      Sil
  15. Çıkardığım sonuç: Yapısal reformlar olmadan 5'lik enf.hedefi hayal..Ege Cansen de bugünkü yazısında yüksek faizin sıkı para politikası olmadığını gerçekte gevşek para politikası olduğunu anlatıyor.

    YanıtlaSil
  16. Hocam sizce hükümet bu koşan üç tavşandan hangisini yakalarsa ekonomi için uzun vadede hayirli olur???

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Havuçlu tavşan.

      Sil
    2. adsız 20:46 şirketim olsa seni operasyon müdürü yapardım. Süper cevap

      Sil
  17. Hocam, MB'nın faiz politikası bana Orhan Veli'yi hatırlatıyor:

    Pencere Pencere, En İyisi Pencere
    Çaktırmadan Artırırsın Faizi, Fırça Yiyeceğine...

    Gerçi bu politika da artık iflas ediyor, pencere bile fırçaya çare olmuyor. Hani bir söz var ya "Türkiye aslında çok eğlenceli bir ülke de, içinde yaşamasak".

    Saygılar...

    YanıtlaSil
  18. hocam bu geç likidite penceresi işini bankada unutulan mevduatlar için yaptılar. onlara standart politika faizi uyguluyorlar, hakkını arayan müşteri ancak geç likiditeye yakın bir oran alabiliyor mevduatına. hin oğlu hinlikle ekonomiyi kurtarmak da böyle birşey olsa gerek.

    YanıtlaSil
  19. Hocam zenginlerin vergilerini düşürmek büyümeyi artırır mı?

    YanıtlaSil
  20. Hocam parasal sıkılaştırma ile kastedilen nedir?Faizleri artırmak parasal sıkılaştırma sayılır mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Parasal sıkıştırma; piyasadaki para arzını(miktarını) azaltmak demektir.Faizlerde ki artış, insanların tasarruflarını yani elindeki birikmiş paralarını harcamak yerine yüksek faizden yararlanmak amacıyla bankaya yatırması sonucunu verir ki bu da piyasada dolaşan para miktarını azaltır.

      Sil
    2. Parasal sıkılaştırma:paranın kullanımının zorlastirilmasidir. Bu da faizi yükselterek oluyor.

      Sil
    3. Faiz kavramına genellikle iktisat literatürü içinde kalarak bakıyorsunuz; sosyolojik süreçte, "algıda", faiz kavramıyla ilgili neler düşünülüyor buna pek dikkat etmiyorsunuz.

      Türkiye'de sıradan insanların neredeyse hepsi, bankaya;
      Ya tüketici-konut-taşıt kredisi çekmek içen gider,
      Memur veya özel sektör çalışanı, maaşını çekmek için gider,
      Ya KOBİ'si için teşvik programlarıyla dağıtılan paradan istifade etmek için gider,
      Ya emekli maaşını almak için gider,
      Ya evladına-torununa para havale etmek için gider,
      Ya çek bozdurmak için gider,
      Ya fatura ödemek için gider...

      Bütün bunlar Türkiye için en yaygın olan müşteri davranışlarıdır. Ülkeden ülkeye, ve hattâ şehirden şehire farklılık gösterebilir.

      "Faiz" kavramı; Türkiye sosyolojisi için, bir tür tabudur, komplekslidir, stres kaynağı bir durumdur.

      Türkiye'de faizlerin (en temel olan "reel faizlerin") yükseltilmesi nedeniyle, sıradan insanların bankalara koşup tasarruflarını yatırması ne görülmüş, ne duyulmuş bir şeydir.

      Türkiye sosyolojisi, talebi teşvik eden, harcamak için can atan bir sosyolojidir. "Tasarruf" tabiri bile, hoyratlığı önermeyen İslam dininde, pek geçerli değildir. "Ben paramı bulmuşum, mezara mı götüreceğim, harcarım, olur biter. Hem faiz-maiz, bunlar haram şeyler." ifadesini çok işitirsiniz Türkiye sosyolojisinde.

      İslam dini önerse bile, tasarruf etmeyi sevmez.

      Tasarruf etmeyi sevmediği için, "faiz" meselesinde İslam dinini gerekçe gösterip, kendi harcama iştahına kılıf uydurur. Dini bile, kendi davranışlarına göre eğip bükebilir: "Tasarruf etmek istemiyorum, ama faiz de haram."

      Sosyolojik süreçleri daha yakından takip edelim...

      Sil
  21. hocam şu tespite katılır mısınız? son 15 yıllık iktidar döneminde enflasyon düşürülmüş karşılığında ise işsizlik artmıştır 2002 öncesine göre. philips eğrisine örnek oluşturur mudur?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1992 ile 2000 arasinda ozellikle 1995 1996 donemlerinde belirgen olarak philiups egrisi olusmustur. Bu donem enflasyon issilik paradoksunun ve philips egrisin en guzel ornegi olabilecek donemdir. Normalde philips egrisi kisa donemde gecerli iken bizde 90li yillar boyunca neredeyse kesintisiz gecirliligini bulmustur.

      Kisaca enflasyon yukselirken issizlik dusmustur.

      Sil
  22. hocam esfender korkmaz hoca tl aşırı değer kaybederse ya da aşırı değer kazanırsa işsizlik her iki durumda da artar diyor Türkiye de. bu yoruma katılıyor musunuz?

    YanıtlaSil
  23. Mahfi Bey şahsınızı incitmek amaçlı sormuyorum. Yıllardır bu mesleği icra ediyorsunuz, eminim daha üniversite öğrenciliğinizde böyle bir soru gündeme gelmiş ve kafa yormuşsunuzdur, yıllar geçtikçe, tecrübeniz pekiştikçe cevabınız da gelişim göstermiştir.

    Su sayacını, doğalgaz sayacını, elektrik sayacını kontrol eden, elindeki cihazla ölçüm (analiz) yaptıktan sonra küçük bir fiş (blog yazısı, TV yayını, kitap, tweet, konferans vb.) çıkartıp kullanıcıya verip sonra işine devam eden personeller vardır, bilirsiniz.

    Sizin yazılarınızın büyük bölümü, ekonomi bültenlerine katılan yorumcuların söylemlerinin çoğu, portföy yöneticilerinin açıklamaları, TÜİK, IMF, PwC, Deloitte, TCMB gibi (kamusal veya özel) kurum ve kuruluşların açıklamalarının çoğu, genellikle ham veriyi ölçmek (analiz etmek) sonra, "Geçen yılın aynı ayına göre yükselme, geçen aya göre ise alçalma yaşandı. Gelişme yolundaki ülkelerle kıyasladığımızda durgunluğun devam ettiğini gözlemledik." gibi beyanlarda bulunup sonra işlerine devam ediyorlar.

    Analiz yapmak elbette önemli, sizin "Ekonomide Analiz" kitabınız başlı başına analizin önemine işaret etmenizdir. Fakat bu kadar mı? "Tamam, analizi yaptık. Şimdi yatıp uyuyabiliriz. Yarın, başka bir analiz daha yaparım, böyle böyle geçer ömrüm..."

    İktisadın tanımını sormuyorum. İktisadı, mühendislik gibi alanlarla da kıyaslamak gibi bir niyetim yok. Çünkü her şeyden önce, iktisadın sosyal bir bilim dalı olduğunun farkındayım.

    Fakat şu soruyu sizin de hem kendinize hem meslektaşlarınıza sorduğunuzu tahmin ediyorum:

    İktisat sadece ama sadece analiz yapmak, sonra durmak mıdır?

    Eğer sadece ama sadece analiz yapmaksa, iktisatçıların, yukarıda örneklediğim, su-doğalgaz-elektrik sayacını kontrol etmekle görevli personelden ne fark(lar)ı var?

    (Not: Şunu sormak aklınıza gelebilir, “O fişi çıkartan cihazı yapmak asıl önemli olandır, o cihazın yaptığı matematiksel formülleri, şablonları [IS-LM vb.] geliştirip cihazın içine yükleyip, o cihazın tek tek sayaçları ölçebilmesi [analiz edebilmesi] önemli olandır.” İyi güzel de, sonra? Fişi çıkarıp kullanıcıya verdikten sonra?)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İktisatçının görevi eldeki verileri, bilgileri ve bulguları değerlendirip ne olduğunu görmek ve sonra da ne olması gerektiği konusunda düşüncesini paylaşmaktır. Bu bir anlamda olay yerini ve eldeki kanıtları değerlendirdikten sonra suçluyu yakalayıp adalete teslim eden Adli Tıp Uzmanı + Dedektif + Savcının görevlerinin bileşimi gibidir. Ama nihai kararı verecek olan bütün bu bulguları ve değerlendirmeleri ele alıp tekrar gözden geçirecek ve gerekirse tanıkları da dinleyecek olan hakimdir. Bizim örneğimizde ise bu konumda olanlar siyasetçilerdir.
      İktisatçı, bulgulara göre öneride bulunabilir. Ondan ötesi siyasetin alanına girer. Eğer iktisatçı, siyasetçinin yaptıklarından memnun değilse o zaman siyasete girmesi gerekir.
      Su saatini okuyan kişinin böyle bir misyonu yoktur. O, saati okur, fişi yazar gider. Size, daha düşük fatura gelmesi için suyu nasıl kullanmanız gerektiği konusunda ya da belediyeye vatandaşa daha ödenebilir faturalar kesilmesi için neler yapılması gerektiği konusunda bir görüş bildirmez. Su politikasının nasıl yürütülmesi gerektiği ya da Avrupa'da bu işin nasıl yapıldığı konusunda kitaplar, makaleler veya görüşler yazmaz.

      Sil
    2. Kimsenin gözünün yaşına bakmam, incitirim.

      İktisatçılık, kof mübaşirlik, kof cazgırlık yapmaktır, bu kadar net.

      Mahfi Eğilmez'in kalbi mi kırılacakmış? Kırılsın. Gerçekleri bilmek onun da hakkı.

      Sil
    3. Adsız1 Mayıs 2017 16:49 'a

      Şimdi birisinin diğer bir bireyin kalbini kırması için , kalbi kıralacak kişinin gözünde kalbi kıran kişinin bir değeri bir ederi olmalı.

      Bu temel kuraldan yola çıkarak şimdi sormak isterim, Senin değerin ne ? cahillik ise zaten bu platformda hiç bir değeri olmadı yüzlerce kez yazıldı. Bence sen yanlış yerdesin sevgili değersizlik. Bence ederin olduğun yerde yaşa.

      Sil
    4. Adsız 1 Mayıs 2017 16:49
      Ben de size bir şey söyleyeyim ama kırılmayın.
      Bu bloğu izliyor ve yorum yazıyorsanız buraya layık bir şeyler yazın. Aklınıza ilk gelen saçmalıkları karalamayın.

      Sil
  24. Yuksek Issizlik hesaba katilmali bence en onemli veri bu. Hem yuksek kur ve enflasyonun olacak hem de yuksek issizligin. Normal bir ulkede Enflasyon ve Kur yukseldiginde issizlikte duzelme goruluyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. oligark piyasa bu normal çünkü rekabet 0

      Sil
  25. Ege Cansenin Yazisini okudum. Bana Mantikli geldi. Keza 2000lerde bu dediklerini yasamistik. Bana Kalirsa yapilmasi gereken Merkez bankasinin faizlere yuklenmesi Faizleri enflasyonun +2puan ustune cikartmasi
    Bunu yaparkende piyasadan Dolar alip karsiliginda TL vermesi boylelikle hem dolar kurunu 3.75 civarina takar hem ihracata ivme katar ithalati keser hem rezervlerini besler hemde piyasaya dolar alip tl vererek piyasayi kangren olmaktan kurtaririr. Bir defa merkez bankasinin dolari 3.75in altina indirmemesi lazimdi.

    Issizlige gelince de Hukumet bir sekilde vergi indirimleriyle bu sorunu cozebilir Hurda indirimi yapabilir ogrenci kredilerine burslarina seyyahen zam yapabilir.
    Ithalati onleyici vergi rtislari yapilabilir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yukaridaki yorumu yazan olarak kendime bir elestiri yapmak istiyorum. Faizleride bugunku ortamda ciddi bicimde arttirisak Allah gostermesin Brezilyanin durumuna da dusebilirz. O durum nedir kuculme. Ama yine de Turkiyenin bulundugu sartlar itibariyle reel faizin +2 olmasi lazim. Merkez bankasininda ihaleler yoluyla da piyasaya TL verip dolar alarak, dolari 3.75in altina indirmemesi lazim. Piyasa zaten subat gibi dolari 3.75 cipasinda gormeye baslamisti.Fiyat ayarlamalrini da ona gore olusmaya calismisti.Kisaca Kurun 3.50lere gelmesi Turkiye icin bir basari falan degildir tam tersi risktir ozellikle cari acik acisindan.

      Merkez bankasi politika faizini kademeli arttirip ortalama fonlama faizini enflasyonun +2-+1 puan ustune cikarmalidir. Bu vesile ile %13.75 faiz oani su an icin Turkiye sartlarina uygundur. Bu oran yilsonuna dogru 14.25 bandina cekilebilir. Gelecek yillar boyuncada enflasyondaki iyilesmeye gore ayarlanmali ve dusurulmelidir faiz orani. Cunku enflasyonda ipin ucu bir kacti mi daha da toparlanmaz.

      Sil
  26. hocam Türkiye'nin ekonomi açısından merkez ülke olabilmesinin en önemli 5 şartı nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sakin durmak ve kendi kendine sorun çıkarmamak ilk şart. Sonrası sanırım kendiliğinden gelebilir.

      Sil
  27. hocam ikinci grafiğe enflasyonuda ekleseydiniz 3lü etkileşim (faiz-enflasyon- kur) daha güzel olurdu

    YanıtlaSil
  28. Para birimlerini mukayese ederken sadece rakamlari karsilastirmak bizi yaniltabilir. O halde 3 tl 1 dolar ediyor, digerleri 60 rupi 1 dolar ediyor bizim para birimimiz daha degerli deyip gecebilirsiniz. Onemli olan 3-5 degil, o paranin alim gucudur.

    Dolayiysiyla, parabirimlerini karsilastirirken ulkelerdeki enflasyonu hesaba katmazsaniz karsilastirdiginiz oranlar anlamini yitirmis olur.

    Yaptiginiz tabloda enflasyon oranlarini hesaba kattigimizda farklar soyle oluyor:

    Brezilya Reali - 4%
    Endonezya Rupiahı - 2.29%
    G. Afrika Randı - 4.85%
    Hindistan Rupisi - 7%
    TL - 2.93%

    Bu durumda goruntu TL'yi parasi en az toparlanan konumundan cikartiyor. Diger para birimleri arasindaki farki da 1%'e indirgiyor.

    Gene faiz orani konusulurken nominal faizi hesaba katmak dogru bir bakis olmaz. Reel faiz oranlarina baktiginizda Turkiye faizi en dusuk ulke durumuna geliyor.

    Yuksek reel faiz vererek kuru dusurmek cok kolaydir. Gecmiste koalisyon ve oynak siyasi zeminde bu cok uygulanmis bir politikadir. Ancak bugun yuksek reel faiz vererek dusurulen kur, yarin o borclari oderken ayni hizla yukari cikacaktir. Bu surec icinde dusuk kurdan dolayi bozulan ihracat yapiniz da "bak kriz oyle olmaz boyle olur" dedirtir. Turkiye'de gecmiste fazlasiyla dedirtmistir. Ozellikle Brezilya'yi da emtia fiyatlari artmazsa ilgi ile takip etmenizi tavsiye ederim.

    Turkiye hem dusuk reel faiz, hem ihracat oraninda artisi, hem de doviz kurunun geciskenliginin dusmesi ile potansiyelini ortaya koyuyor. Gormek isteyen biraz yukari cikip buradan bakabilir, aksi halde onunuzdeki engele bakip aglar, yandik bittik edebiyati parcalarsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burada para birimlerini değil, onların USD karşısında yılbaşından bu yana karşılaştığı değer kayıplarını ele alıp karşılaştırdığımıza dikkatinizi çekmek isterim. Bir de bu gözle bakın isterseniz.

      Sil
  29. 1) KOSGEB ile KGF arasında ne fark vardır?
    2) KGF'de hazine % kaça kefil oluyor? Kimisi %7 kimisi %80 kimisi %100 diyor?
    Teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilen birisi yanıtlarsa hep birlikte öğrenmiş oluruz.

      Sil
  30. Hocam Merhaba,
    Zaten iç tasarrufu cok yetersiz olan bir ülkeyiz reel faizin de yükseliş kadar yabancı yatırımcıyı etkilemediğini biliyorum dolayısıyla bu dusuk reel faiz oranının etkileri iç tasarruflara negatif etkisi dışında neler olur?

    YanıtlaSil
  31. Hocam sağolun yine güzel bir yazı.

    Elimizdeki en son veriler incelendiğinde görüyoruz ki yazılarınızın arasındaki süre artıyor. Başka bir projenizle mi ilgileniyorsunuz, farklı bir çalışma mı beklemeliyiz sizden merak ettim açıkçası.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir hafta tatil yaptım. Arayı kapatırız. Ama bir yandan da bir kitapla uğraşıyorum.

      Sil
  32. Hocam referandumda evet çıkmasına rağmen dolar niye düştü sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet çıktığı için düştü. Piyasa belirsizlik sevmez. Hayır çıksaydı belirsizlik olacak ve dolar muhtemelen yükselecekti.

      Sil
  33. ucuz dövizle yapısal reform olmaz görüşüne katılıyormusunuz? Hocam.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ucuz dövizin nasıl geldiğine bağlı

      Sil
    2. Ucuz etin yahnisi iyi olmaz. Ama Timur beyin dediği doğru.

      Sil
  34. Gec likitide pencerisinden faiz arttirma ile politika faizini arttirma arasinda ne tur bir fark var ekonomi acisindan.....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir tanesi gecelik borc bir tanesi haftalik. Bir arkadasiniz sizden borc istese gunluk mu vermeyi yeglersiniz haftalik mi?

      Sil
  35. Buyur burdan Yak! Enflasyonun imkansz normal patikaya girmesi

    http://www.dunya.com/kose-yazisi/enflasyonda-yuzde-85lik-yeni-tahminde-kalmak-da-cok-zor/360548

    YanıtlaSil
  36. http://m.milliyet.com.tr/Uzmanpara/haber-detay/gundem2/turk-lirasiyla-ihracat-ilk-ceyrekte-rekor-kirdi/68000/68152/

    Sizce telkin etkisinde geçici bir rüzgar mı ? yoksa dış ticarette TL kullanımının artma potansiyeli var mı?

    YanıtlaSil
  37. hocam peki abd de enflasyonist baskılar artarsa abd borsaları genel olarak çıkar mı düşer mi?

    YanıtlaSil

  38. 12 Aylık Asgari Ücretin Kişibaşına Düşen Milli Gelire Oranı (%)

    Hocam bu orani nasil yorumlariz 2012 %40
    2008%45
    bugun%48
    bu oranin yukselmesi iyi mikotu mu yardimci olur musunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu yorumlamadan önce üç şeye bakmak lazım: (1) Kişi başına düşen gelir artmış mı azalmış mı? (2) Asgari ücret artmış mı azalmış mı? (3) Hesaplamada alınan USD kuru ortalama kur mu? Bunlara bakarak sorunuzun yanıtını siz verebilirsiniz.

      Sil
  39. hocam yazılarınızı takipteyim, iktisat ile ilgili öğreneceğimiz çok şey var, anlıyorum, temel olarak nereden başlamak lazım. Cevaplarınızı dört gözle bekliyor olacağım. Saygılarımla...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Örneklerle Kolay Ekonomi kitabıyla başlayabilirsiniz.

      Sil
  40. Hocam bu iibflilerin hali ne olacak böyle. Artık etraftaki kişilerin işe baslamadin mı sorusundan iyice sıkıldım.

    YanıtlaSil
  41. Hocam elinize sağlık çok doğru tespit ve yazı. Size bir sorum olacak sizde bu BES'ten çıkılmalı mı kalınmalı mı?

    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim.
      BES konusu tamamen sizin tercihinize ve kişisel durumunuza bağlı. Devlet desteğiyle iyi bir imkan olarak görünüyor.

      Sil
  42. Ülkenin ekonomisi inşaat sektörüne bukadar bağlıyken faizlerin artmak zorunda olması krizde olan sektörü dahada içinden çıkılmaz bir hal aldırıyor. Adanada ikamet eden biri olarak yüzde elleri aşan arsa oranları daire fiyatlarında inanılmaz yukselmelere sebep olmuşken birde faiz yükünü sektör nasıl gögüsleyebilir? İnşaat sektöründeki krizi ülke ekonomisi nasıl gögüsleyebilir? Sanırım kısa vadede cok ciddi sorunlar bekliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. En cok ev fiyatlari ile kira makasinin en farkli oldugu ev fiyatlarinin en cok arttigi ulke Turkiye suan dunyada. Ama Turkiyenin genelinde Homojen bir durum soz konusu degil. Istanbulda ev fiyatlari artarken kira da artiyor. Istanbulda balon var ama kirada artiyor.

      Turkiyenin bu balonun patlamamasi icin iki tane kotu avantaji var. Biri artan nufus genc nufus bir digeri de yuksek enflasyon.
      Bu iki neden balonun patlamasini absorve ediyor.Riskleri emiyor tabiri caizse.Aksi halde normal gelismis bir ulkede olsaydi simdiye kadar balon patlamisti. Dahasi bir bakanin Suriyeliler sayesinde buyuduk sozu de bu vesile ile manidardir. Evet Suriyeliler olmasaydi kiralarda gerileme coooooktan baslamisti. Kiralarda baslayan dramatik dusu ise ev fiyatlarini tepetaklak eder balon patlardi.

      Kisaca Turkiiyedeki genc ve buyuyen nufus ve mevcut enflasyon oranlari balonun patlasini engelliyor.

      Haaa bu arada unutmadan bu hukumetin gurbetcilere ve yabancilara tasinmaz satma kolayligi tesviki de bu balonun patlamasini engelliyor. Ne kadar yabanci ve ya gurbetci ev aliyor bilmiyorum ama muhtemelen emlak insaat sirketlerinin bu kesimlerden bir umudu beklentisi ve piyasasi vardir.

      Tum bu nedenlerden oturu mevcut durum kor aksak surdurulebilir yapiya kavusuyor. Haa bu ne kadar boyle gider giderse sonu ne olur patlar mi patlamaz mi ne ne zaman olur sorusunun cevabi su zaman diliminde pek yanitlanabilcek bir durum degil. Ama riskler her zaman mevcut ve olasi. \patlarsa da basta inssat sirketleri olmak uzere kredi veren bankacilik sektoru buyuk ihtimal coker.Burda olusacak bir kriz ise reel ekonomiyi can evinden vurur.

      Sil
    2. Aslında balonlar arasında en uzun süreli olanı gayrimenkul (GM) balonudur, patladığında en zarar vereni de tabi. Stok ve sermaye yatırımı balonlarına göre GM balonu artan fiyatlarla (teminatı kuvvetlendiğinden)banka kredisinin yüksek kaldıraçla sağlandığı ekonomi resesyona girse dahi düşen faizden daha fazla faydalanan yapısı ile sonunda daha fazla hasara sebep olur.Ayrıca artan fiyatların yarattığı "zenginleşme etkisi" ZE tüketicilerin harcamalarda gaza basmasına da neden olur.İnşaat harcamaları genelde ekonominin %10-12 civarı büyüklükde iken gelişmiş ülkelerdeki toplam bina değeri gsmh' nın %200-250'si kadar olup( Türkiyedeki değeri bilmiyorum ama gsmh' ın %120 kadar diye düşünüyorum) balonun patlaması ile diyelim bina degerleri yarı yarıya düşse banka kredi teminatları yetersiz kalacağından kredi geri çağırma başlar bu ise fiyatları daha da düşürebilir, halk gayrimenkul fiyatlarındaki düşüş ve ZE'nin negatife dönmesi ile harcamaları keser yani düşen GM, geri çağrılan krediler ve bankaların kredileri kesmesi, harcamaların kesilmesi ekonomiyi durma noktasına getirir.
      Bu GM balon süreçi genelde 18-22 yıl arası olup son 4-5 yıl çöküş zamanıdır.

      Sil
    3. Şöyle bir veri var mı?;

      Konut inşa ediliyor 100 birime satılıyor, 75 birimi kredi. Bu konutun değeri 150 birime çıkıyor, gayrimenkul sahibi bu konutu teminat göstererek 50 birim kredi daha çekiyor. Bir süre sonra konutun değeri 200 birime çıkıyor, sahibi yine teminat göstererek 25 birim kredi çekiyor.

      Şimdi ülkemizde bu tarz bir süreç yaşanıyor mu? Evet ise toplam kredilerdeki payı ne kadardır?

      1 milyon TL den satılan gayrimenkulün 500.000 TL ye düşme riski var mıdır? Ya da ipotek edilen tutarın altında bir değere düşmesi mümkün müdür? Mümkün ise bu tarz gayrimenkullerin payı ne kadardır?

      165-175 milyarlık konut kredisine karşılık teminat olarak gösterilen gayrimenkullerin ne kadarlık kısmı elden çıkartıldığında tahsil edilemeyen konut kredisi tutarı ne kadar olur?

      Bu tutar bankaların sermaye yeterlilik oranını ne kadar düşürür?

      Bu gibi verilere sahip değilsek, balon patlayacak sistem çökecek deme hakkımız olur mu?

      Sil
  43. hocam bugün sizden işçi emekçi yazısı bekliyoruz henüz gün bitmedi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz farklı bir yazı da olsa yazdım. Ama sonuçta ben gazeteci değilim. Benim yazdıklarım günlük yazıdan ziyade bilimsel tarafı olan yazılar.

      Sil
  44. Hocam merhaba Türkiye deki iktisat eğitimi konusunda şöyle bir analiz makalesi yazsanız çok iyi olur. Yukarıdakiler gelip geçici şeyler de eğitim daimi :)

    YanıtlaSil
  45. Hocam bugün faizlerin yükseltilmesi mantıklı bir politika gibi duruyor? Peki mevcut durumda bankalar politika faizinin artırılmasını mı azaltılmasını mı yoksa sabit bırakılmasını mı istiyordur? Faizlerin artırılması kısa vadede banka karlılıklarını olumsuz etkiler ama bankalar uzun vadeli düşünüp politika faizinin artırılmasından mı yanadır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bankalar da bizim gibi belirsizlik ortamının kalkmasını ve beklentilerin düzelmesini istiyordur. Dolayısıyla işin gereği faizin artmasıysa onu istiyorlardır. Çünkü kısa dönemde elde edilen bu tür kazancın uzun dönemde sürdürülemeyeceğini onlar da bizim kadar bilir.

      Sil
  46. Hocam merhabalar.

    Reel faiz hesaplaması yapılırken beklenen enflasyon mu yoksa güncel enflasyon verisi mi kullanılır?

    YanıtlaSil
  47. O zaman merkez hep pozitif reel faizde 😜

    YanıtlaSil
  48. hocam, yüksek kur yüksek faiz ve bunlara paralel olarak da yüksek enflasyon. yani bir nevi yavaş yavaş stagflasyona doğru yol alıyoruz derim. sadece büyüme negatifleşmedi ama önümüzdeki yıl bunu da görebiliriz ki görürsek tam stagflasyona girmiş oluruz. hocam, abd ekonomisinde ilk çeyrek büyümesi % 0,7 oldu. abd de ekonomi hala tam toparlanmadı galiba ne dersiniz. gerçi bu bizim gibi ekonomilerin işine yarar ancak 2.çeyrekten itibaren abd de beklenenden de güçlü bir büyüme oranı yaşanabilir derim hocam. ne dersiniz?. saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İkinci çeyrek muhtemelen daha yüksek gelir.

      Sil
    2. Hep öyle oluyor bu ABD ekonomisi ilk çeyrekte fren 2. çeyrekte gaza basıyor, geçen sene de aynı hikaye vardı.

      Sil
  49. Hocam Merhaba ;
    Abd merkez bankasi dunyadi dolari faiz artirak kismi olarak ulkesine cekmek istiyor buda enflasyonu tetikliyor peki hocam altin faiz artarken dusmesi gerekiriken enfalasyonu yukseldigi yerdede altin deger kazaniyor bunun sebebi nedir piyasalarindami kafasi cok karisik :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Altının son dönemde değer kazanmasının nedeni belirsizliklerin artmış olması. Özellikle Trump'ın dediklerini hayata geçirememesi altına yönelişe neden oluyor.

      Sil
  50. hocam öncelikle saygılar. hocam, türkiye eğer büyümeden ödün vermez ve büyümeyi artıracağım derse özel sektör çok borçlu olduğundan muhtemelen kamu merkezli büyüme yani bir nevi genişleyici mali politikalarla harcamaları artırarak büyümeye çalışacak ki sanki şu an bu tercihi yapmış görünüyor. bu durumda bütçe açığı artacak enflasyon artacak ve doğal olarak kurlar da artacak. fakat bu kısa vadede ekonomide canlanma yaratacak ancak orta-uzun vadede stagflasyona sokabilecek. eğer tersini ki kanaatimce rasyonel olan da budur: sıkı maliye politikası,sıkı para politikası ve büyümeden fedakarlık yaparak enflasyonu baskılayarak aşağıya çekmek. bu durumda hem tasarruflar artar hem de kurların fazla yukarıya çıkması da önlenebilir. tabi işsizliği artırma pahasına olacaktır bu tercih. yani türkiye ya kırk satır ya da kırk katır diyecektir. üçüncü yol yoktur derim. hocam bu konudaki düşünceniz nedir?. iyi çalışmalar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ekonomiyi canlandırabilmek için başka yol görünmüyor. Türkiye'nin tercihi doğru ama harcamaların nereye yöneleceği de önemli. Sonuçta inşaata yönelik büyümenin bir sınırı var.

      Sil
  51. Hocam yüksek faizde bu kadar ısrar etmenizi bazen anlamıyorum. Sizin gibi bir kapitalist karşıtı insan neden bu kadar ısrar eder. Bizim gibi insanlar ev alıcam yada ihtiyaçlarımı karşılıcam diye kredi çekerken yüksek faiz ödemek zorunda mı? Parası olan adama yüksek faiz güzel geliyor tabi zenginliğine zenginlik katıyor siz de buna çanak tutuyorsunuz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İki düzeltme:
      (1) Ben kapitalist karşıtı değilim. Kapitalist sistemin içinde yaşayıp, kapitalist bir işverenin şirketinden maaş veya ücret alıp ona karşıyım demek anlamlı olmaz.
      (2) Yüksek faizde ısrar ettiğim yok. Benim karşı çıktığım şey yüksek enflasyon. Onu düşürmenin tek yolu da faizi enflasyondan bir kaç puan yüksek tutmak.
      Yüksek enflasyon, çalışan kesim için yüksek faizden çok daha kötü bir şeydir. Çalışan kesim yüksek faizden o kadar etkilenmez ama yüksek enflasyon nedeniyle her ay satınalma gücünü kaybeder. Öte yandan kapitalist yüksek faizden daha olumsuz etkilenir. Çünkü yapacağı yatırımın maliyeti artar.
      Bu ilişkiyi kuramamanızın tek nedeni faiz meselesine ön yargıyla yaklaşmanız. Doğru analiz yapabilmenin ön koşullarından birisi ön yargılardan kurtulmaktır. Ekonomide Analiz kitabımı okumanızı tavsiye ederim.

      Sil
    2. sayın adsız,bu yorumunuz dişinden tırnagından artırmış tasarruf yapmış birine haksızlık.siz o insanların tasarufları sayesinde ev almışsınız.o insanlar olmasa siz kredi ile o evi ve arabayı alamazdınız.niye o insanlar sıfır faizle keriz gibi parasını sana kredi yoluyla versin ve siz mal sahibi olasınız.her şeyin kapitalist sistemde bedeli vardır,ve bu bedeli ödemek zorundasınız.not bu yazımdan para sahibi biri oldugumu çıkarmayın,artı ben sosyalist biriyim ve kapitalizme karşıyım.ama bu sistemde yaşadıgımız için bizde bu kurallara tabiyiz.

      Sil
  52. Birkaç bankadan kredi alan ve teminatların sağlam olduğunu göstermek için birbirlerine satış yapan müteahitler var, eğer fiyatlar düşmeye başlarsa bankalar sona kalan dona kalır hesabı ile müteahitlerden hızla kredileri geri çağırıp piyasanın daha da çakılmasına sebep olabilirler.
    Evet milyonluk evlerin fiyatlarının dolar bazında bence rahatca %50 düşme riski var.

    YanıtlaSil
  53. hocam, sizin işiniz zor. dünyaya ve özellikle de iktisat bilimine dahi sadece din anlayışıyla yaklaşan bireylere faizin niçin gerekli olduğunu ya da niçin yüksek faize başvurulması gerektiğini anlatsanız da fayda etmez. ülkemizde maalesef hala devletin bile dini olması gerektiğine inanlar var. dinin sadece kula indirildiğini devletlerin ise kul değil yani gerçek birey değil ; çok büyük bir tüzel kişilik olduğunu veya çok büyük bir organizasyon olduğunu ve değişime açık olduğu içinde değişime kapalı olan ve kıyamete kadar da değişmeyecek olan statik değerlere göre yönetilemeyeceğini anlamakta zorlanıyorlar. maalesef bugünkü eğitim sistemiyle bu sorun giderek derinleşecek gibi görünüyor hocam. saygılar....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok doğru bir saptama. Ama biz yanlışı doğruyu dilimiz döndüğümüzce anlatmaya devam edelim. Belki aydınlanmaya bir kibrit çakmış oluruz. İnsanlar hiç değişmeden kalsalar dünya 1500 yıl önceki durumunda kala kalırdı. Oysa artık ne faiz o zamanki faiz ne de insan o zamanki insan. O zamanın faizi tefeci faiziydi. 100 lira borç veren 1 ay sonra 200 lira istiyordu. Oysa şimdi enflasyon + 1 veya 2 puan faiz söz konusu. Hatta Avrupa'da sıfır faiz var.

      Sil
  54. türkiyede çarşı pazar eflasyonu en az yüzde 50 dir.çarşıya pazara gitmeyen artışları bilemez.resmi rakamlar şöyleymiş böyleymiş diye ahkam kesmeyin arkadaşlar.ben gördügümü yaşadıgımı bilirim.ayrıca türkiyede develüasyonun babası olmuştur.develüasyonu illa sayın hocamın dedigi gibi devletin yapması gerekmiyor.sebest kurda dolar artarak develüasyonu kendi yapmıştır zaten.(1,77 den 4,00 leri gördü şuan 3,55) .söyleyin bakalım bu develüasyonmudur ,degilmidir.ayrıca burda defalarcada yazmışımdır,hükümetin istisnasız tüm rakamları yalan dolan ,göz boyama.ben hayatın gerçegine bakarım,yalanlara degil.yakında devlet işçi ve memuruna zam verecek,görün bakın nasıl enflasyon mucizevi şekilde düşecek veya eksi olacak.özetle yalan üstüne kurulmuş ekonomimiz ve siyasetimiz var.noktaaaaaa

    YanıtlaSil
  55. sayın hocam sizce hükümetin açıkladıgı enflasyon oranı dogrumudur.ben çarşıda pazarda enflasyonu en az yüzde 50 görüyorum.bazı mallarda dahada fazla.SİZ şimdi enflasyon +1 veya 2 puan faiz söz konusu diyorsunuz.siz çarşı pazara gidiyormusunuz,gitmiyorsanız hanımınıza sorarmısınız,oda gitmiyorsa bir gün çarşıya pazara gidip ordaki halka fiyat artışlarını sorarmısınız lütfen.yüksek gelirli insanlara bu dokunmayabilir ama halka dokunuyor bilginiz olsun.

    YanıtlaSil
  56. Sayın Şükrü bey enflasyon bir ülkede tüketilen mal ve hizmetlerin oluşturduğu bir tüketim sepeti oluşturularak hesaplanır . Bu sepete hangi mal ve hizmetin hangi ağırlıkla konulacağı hanehalkı anketleriyle belirlenir . Yani bu ortalama tüketicinin enflasyonudur tabii ki hepimizin tüketim kalıpları aynı değildir dolayısıyla tüketim sepetlerimiz farklı mal ve hizmetlerin farklı ağırlıklarla dahil olmasıyla oluşur . Bu yüzden hepimizin enflasyon oranı ve gelirimize göre hesaplanan alım gücü farklılaşır . Siz çarşı pazarda gördüğünüz malların fiyatlarının artış oranına bakarak enflasyonun ilan edilenden fazla olduğunu iddia edebilirsiniz ama tüik in açıkladığı rakamların uluslararası standartlar gözetilerek hesaplandığı gerçeğini göz ardı edemeyiz ( ayrıca tüik i eleştiren başka ekonomistler olduğunu ( Korkut Boratav gibi) hatırlatmak isterim

    YanıtlaSil
  57. enflasyon parasal bir olgudur. Basit duruyor, ama aciklamak gerekir. Arkasinda cunku uretkenlik var, gelir dagilimi var, paylasim adaleti var, hatta demokrasi var, disardan kaynak getirme var, var oglu var. Ada ekonomisi dusunun. Her sene 10 adet balik yakalaniyor, tedavulde de 10 adet para var. Paranizin bir birimi bir balik alir. Diyelim ki ada yoneticisi keyfinden iki adet para bastirip sevdiklerine dagitti. Balik miktari ayni, artik bir baligin fiyati 1.2 para. Para bastiniz, uretime yonlenmedi ve enflasyon yarattiniz. Diyelim ki bu parayi bastiniz ve tuketim yerine balik uretimini arttirici bir yatirima koydunuz, ve bir yil sonra balik uretimi 12'ye cikti. Enflasyon olmayacak bu durumda. Ekonominizi enflasyon yaratmadan buyuttunuz.

    Parayi borclanarak da bulabilirsiniz, disardan ya da icerden. Devlet mekanizmasi varsa, redistribution, yani parayi birinden vergi ile alip baskasina aktarmak da soz konusu olabilir demektir. Diyelim 10 balikli ekonomide her sene 3 balik devlete veriliyor, devlet bununla balik uretiminin 10 olmasini saglayacak yararli isler yapiyor, tekneleri koruyor mesela. Devlet vergiyi 4 baliga cikarsin, ama o ekstradan aldigi 1 balik vergiyi carcur etsin. En uretken balik yakalayicis basta olmak uzere sikayetler baslar, ben 5 balik yakaliyorum, komsu adada vergi 1.5 balik, burada 2 balik. Uretimin daralmasi soz konusu olur, ve sonuc gene enflasyon. Bir balikciniz komsu adaya gocmustur ek vergiden sikayet edip ve artik sozgelimi ancak 9 balik uretebiliyorsunuzdur. Hem uretiminiz, hem de %40 orana cikmis olmasina ragmen vergi geliriniz azalir. Temelde Yunanistan'in basina gelen sey bu. Bizim de ayni konuda ciddi sikintilarimiz var.

    Daha da uzatmak istemiyorum. Ornegi disardan borclanmayi da icerecek sekilde genisletmek mumkun. Taze kaynak girer ve uretkenlige katkida bulunmazsa sadece fiyatlar artar. Turkiye bu konuda artik bicak sirtinda. Dis kaynagi uretkenlige cevirme konusu tekliyor, fabrikaya gitmesi gereken paralarin bir kismi insaata ve kamu arti ozel tuketime gidiyor. Bu da hem enflasyonist baski yaratiyor, hem de kaynak girisleri stabil seviyeye geldiginde, geri odemeler basladiginda bilhassa, borcu cevirme konusu endise uyandirmaya basladiginda, dovizi arttiriyor.

    YanıtlaSil
  58. ohal koşullarında ekonomik trendlerin olumlu yönde ilerlemesi zor görünüyor .

    http://xebatistihdam.blogspot.com.tr/2017/03/ohal-uzatlmas-srasyla-dovizi-enflasyonu.html

    YanıtlaSil
  59. Mahfi bey merhaba

    Sizi sürekli Ntv tv'deki ekonomi programında izliyorum. Mümkünse görüşünüzü alarak bir yardımınızı rica ediyorum.
    Geçen ay 3.73 ₺ den 225.000 dolar aldım fakat bildiğiniz gibi kur 3.52 ₺ seviyesine geriledi. Şu anda ciddi zarar ettim. Size sormak istediğim bu konuda bana tavsiyeniz ne olabilir. Siz bu durumda nasıl hareket etmemi tavsiye edersiniz. Bozdurmak mı beklemek mi ? Kur ileriki süreçte artarmı ?
    Bir tavsiyede bulunursanız beni çok sevindirirsiniz.

    İyi çalışmalar dilerim.

    Saygılarımla

    YanıtlaSil
  60. Hocam teşekkürler.

    Ekonomik gelişmeler gençleri umutsuzluğa sürüklüyor. Beyin göçünü tetikliyor. Green Card başvurularında bunu farkettim. Düşünce krizi aslında yaşanan.

    YanıtlaSil
  61. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  62. Hocam merhaba,

    Değerli yazılarınızı ilgiyle yakından takip ediyorum. Son dönemde hazine kefaleti kullanılmak suretiyle KGF kefaletiyle bankalarca 100 milyar TL'nin üzerinde kredi verildi. Bu kredilerin bir kısmı kötü durumda olan şirketlerin borçlarının yapılandırılması için kullanıldı. Bir kısmını ise şirketler düşük maliyetli kaynak olarak değerlendirip arbitraja bile konu ettiler. Bu yöntemin piyasayı rahatlattığı çok açık. Sizin konuyla ilgili değerli görüşlerinizi de merak ediyorum. Paylaşabilirseniz çok memnun olurum.

    Doruk

    YanıtlaSil
  63. Hocam İyi akşamlar. Merkez Bankası faizleri artırmaya devam ettikçe bozulan fakat sürekli sıkılan musluk misali patlamaya sebep olmaz mı bunun dışında neler yapılabilir?

    YanıtlaSil
  64. Mahfi Bey merhaba,

    Konuyla pek alakası yok ama bir türlü edinemediğim bir bilgi sormak istiyorum. Yardımcı olabilirseniz çok memnun olacağım.

    Ben 2 farklı bankadan kredi ve döviz satın alabilmek için kur fiyatı aldım, şu şekilde fazediyorum.

    A bankası: Kredi faiz oranı 13,50 Kur fiyat: 3,59
    B bankası: Kredi fazi oranı 13,00 Kur fiyat: 4,10

    Hangisini tercih edeceğim konusunda bir hesaplama yönteminiz var mı? Kur maliyetine mi katlanmalı yoksa kredi faiz oranına mı? (Kredi türü de rotatif olduğunu farzediyorum.)
    Teşekkür ederim.
    Saygılarımla,
    Elcin

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lozan Antlaşması 2023'de Bitecek, Biz de Madenlerimizi Çıkarabileceğiz!

Konut Fiyatları Niçin Eskisi Kadar Artmıyor?

Paradan Para Kaybetme Dönemi