Piyasa Çelişkisi

Mal ve hizmetleri satın almak isteyenler yani talep edenlerle bu mal ve hizmetleri satmak isteyenler yani arz edenlerin buluştukları yer piyasa olarak tanımlanıyor. Piyasa fiziksel bir yer olabileceği gibi telefon, internet gibi iletişim ve ulaşım kanalları üzerinden, fiziksel görüşme olmaksızın da oluşturulabiliyor. Aldıkları kararlarla piyasada arz veya talep miktarını, mal ve hizmet fiyatlarını veya kuralları etkileyebilen kişi veya kurumlara piyasa aktörleri deniyor. Buna göre bir malın üreticileri kadar o malı satın almak isteyenler de piyasada aktör konumunda bulunuyor. Diyelim ki sendikalar bir sektörde ücret artımını sağlarlarsa piyasayı etkilemiş olurlar. Çünkü üretici o artışı mal ya da hizmetin fiyatına yansıtır, bu da malın satışından üretimine kadar birçok aşamayı etkiler.

Siyasal seçim yapma zorunluluğu insanların ilk aşamada ikiye ayrılmasına neden olur: İktidar partisini destekleyenler, muhalefeti destekleyenler. Muhalefeti destekleyenler de kendi içinde muhalefet partilerine desteklerine göre birkaç parçaya ayrılabilirler. Bir de hiç oy kullanmamayı tercih edenler var.

Piyasanın, siyasal sorunları aşmaktan anladığı ya da belki daha doğru bir ifadeyle anlamak istediği şey her ne şekilde olursa olsun istikrarın sağlanmış olmasıdır. Bu istikrarın, siyasal ve sosyal açıdan iyi bir durumu ifade edip etmemesi piyasa açısından fazla bir önem taşımıyor. Ortada bir kriz yoksa mevcut durumun devam etmesini piyasa olumlu karşılıyor ve ona göre yaklaşım belirliyor. Bir başka ifadeyle piyasa mekanizması yalnızca para kazanmaya devam edilmesini sağlayacak bir finansal istikrarla ilgileniyor, siyasal ve sosyal gelişmelerin o istikrarı bozup bozmayacağından başka bir meseleyle ilgilenmiyor. Piyasanın bu algılama biçimi dünyanın geleceği açısından yararlı olmasa da çok etkili.

Bu saptamaya Türkiye’den bir örnek verelim. Türkiye’de yapılması planlanan Anayasa değişikliği düşüncesi ortaya atılıp bu yolda adımlar atılmaya başlandığında piyasa tepkisi yüksek oldu. Bu konu gündeme geldiğinde (Ekim 2016) USD/TL kuru 3,03 dolayındaydı. 11 Ocak’ta kur 3,87’ye yükseldi. Bugün kur 3,57’de bulunuyor. Kurun 3,87’ye yükselmesi Anayasa referandumundan hayır çıkma olasılığının yüksekliğinden kaynaklanıyordu. Çünkü piyasa, bu oylamadan hayır çıkarsa ekonomideki yarım yamalak istikrarın daha da bozulacağını yani eskisi kadar para kazanılamayacağını düşünüyordu. Referandumdan evet çıkınca kur önce gevşedi, sonra da düşmeye başladı. Kuşkusuz tek başına piyasanın etkilediği bir gelişme değildi bu. Merkez Bankası’nın faizi yılbaşına göre 3,5 puandan fazla artırması, Doların diğer paralara karşı değer kaybetmesi gibi etkiler de söz konusu oldu. Ne var ki benzer ekonomilerle karşılaştırıldığında siyasal meselelerin bu iniş ve çıkışlarda ciddi etkisinin olduğunu kabul etmek gerekiyor. Kur düşse de eski düzeyine geri gelmedi.

Bu karmaşık sosyolojik görünümü şöyle formüle edebiliriz: Piyasa ve dolayısıyla piyasa aktörleri, genel olarak memleketin yararına olmayacak bir değişimi veya durumu, kendi yararına olarak algıladığı sürece destekliyor.

Piyasanın, ekonomi için iyi ama ülke için kötü olarak nitelendirdiği durum aslında kısa vadeci bir bakış açısının da yansımasıdır. Oysa kısa vadede iyi görünen durum uzun vadedeki bozulmanın habercisi olabilir. Piyasanın aktörleri, bir yandan bu şekilde para kazanmaya devam ederken bir yandan da bu gelişmeyi sürdürülemez görerek bu piyasadan başka piyasalara taşınmanın planlarını yapıyor.  Örneği Türkiye’den vermiş olsak da bu durum küresel sistemin tümü için geçerli görünüyor.

Piyasa aktörlerinin kendi kısa vadeli çıkarları için ülkenin uzun vadeli çıkarlarını görmezden gelmesinin kendileri açısından da yol açtığı başka yerleşimler arama çelişkisine “piyasa çelişkisi” adını veriyorum. 

Yorumlar

  1. Sermaye birkimi ve korunmasının sadece iktidar yalakalığı ile olan bir ülkede piyasanın herhangi birşey düşünebilmesi veya etkisinin olabileceğini söylemek pekte anlamlı değil be hocam.

    YanıtlaSil
  2. 2011deki Euro Krizinde euronun dolar karsisindaki 1.50ye kadar deger celiskiden ote EURO STOCKHOLM SENDROMUdur. Hele bi tane merkez bankasi baskani vardi o donem utanmadan faiz arttirmisti. Tam anlamiyla kepazelik

    YanıtlaSil
  3. Üstat, piyasa aktörlerinin kısa vadeli beklentiler üzerinden karar vermeye başlamaları iktisat tarihi bakımından yeni bir durum mu bilmiyorum. Öyle ise, bu küreselleşme ile piyasaya katılma şansı yakalayan yenilerin tercihleri ile alakalı olabilir mi?
    Çok selamlar
    Cafer Demir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Muhtemelen dediğiniz gibi.

      Sil
    2. Uzun vadede hepimiz ölmüş olacagiz piyasa riski sevmiyor istikrar önemli yoksa piyasada aşırı rekabet sonunuzu getiriyor her is adami kriz atlatmada pozizyonuna gore şansli oluyor eger şans iniz yoksa oyun dışi kalıyorsunuz

      Sil
  4. Bu durum globalleşme adı altında tüm ülke piyasalarının dünyaya açılmasının sonuçlarından biridir. Eğer ülkeler eskiden olduğu gibi faaliyetlerini kendi sınırları içinde yürütüyor olsalardı piyasalar da kısa vadeli göreceli istikrar yerine o ülke için uzun vadeli kalıcı istikrarı hedeflerlerdi. Şimdi böyle bir zorunluluk yok, tek tuşla istediğiniz ülkenin piyasasında işlem yapabiliyorsunuz. Eğer tek hedefiniz kısa sürede büyük kâr elde etmekse istikrar olduğu müddetçe bir ülkede kalır, bozulunca da başka bir ülkeye geçebilirsiniz. Bugün pek çok ülke, özellikle de gelişmekte olduğu söylenen ülkeler kısa vadeli istikrarı sağlayabilmek için çok yüksek kârlar sunuyor. Kalıcı istikrar bulunan bir ülkede düşük risk nedeni ile düşük kâr elde edeceğinize kısa vadede yüksek risk nedeni ile yüksek kâr elde eder, sonra da istikrarı henüz bozulmamış bir ülkeye transfer olursunuz. Bir nevi çekirge mantığı yani. Tek hedef para kazanmak olunca sonuç kaçınılmaz olarak böyle oluyor, aslında herhangi bir çelişki yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yani benim kıt beynimle anladığım dolar her yere giriyor, çıkıyor. Acaba dünyayı çok uluslu şirketler mi yönetiyor ? Farklı boyutlardan da katkılar oluyordur herhalde.

      Sil
    2. Bunu ben de duymustum. Hz. Suleyman in saltanatini bir seye mi çevirmişler napmislar?

      Sil
    3. Adsız 15:08

      Para dediğimizde akla dolar geldiğine ve dünyada rezerv para dolar olduğuna göre dünyayı doları yönetenler yönetiyor, yani FED'in kurucu ortakları ve hissedarlarının şirketleri. FED, her ne kadar adı merkez bankası olarak geçse de aslında özel bankadır biliyorsunuz.

      Sil
    4. Yani turumpu da mi onlar getiriyor?

      Sil
    5. Kimin geldiğinin hiç önemi yok. Bu konuda Emma Goldman'ın güzel bir sözü vardır: "Oy vermek bir şeyleri değiştirseydi yasaklanırdı".

      Sil
    6. Adsız 16:22 Hz Süleymanla ne ilgisi var bunun? Buna kargalar bile güler.

      Sil
    7. Yani benim anladığım da arz ediciler arz etmiyor, talep ettiriyor. Reklam kokan hareketler bunlar.

      Sil
    8. Kacinilmaz bir gelişme uzerinden faraziyede bulunmak sizi ancak çelişkiye götürur globallesmeyi cok hizli oldu bizi hazırlıksız yakaladi denilebilir ancak ne buhar gücünü ne elektirik ve Otomasyonu nede internet bilgisayari biz bulmadigimiz icin böyle hayiflanmak teselli oluyor

      Sil
    9. Sayın Recep Er ortada ne çelişki, ne faraziye ne de hayıflanma var. Gerçekleri ifade etmek ne zamandan beri hayıflanma oldu? Aklı başında ülkeler sermayenin sınırsız şekilde serbest dolaşımına bu nedenle çözüm bulmaya çalışırken "eh ne yapalım, kaçınılmaz bir gelişme, kaderimiz buymuş" yaklaşımı ile pazarınızı korunmasız şekilde kurtlara açarsanız başınız krizden kurtulmaz, şikayet etmeye de hakkınız olmaz.

      Sil
    10. Adsız 17:03 o zaman biz de vatandas olarak arz ettirecegiz. Ben ilk önce milletvekili maaşlarının düşmesini ve makina techizata yatırım yapılmasını arz ediyorum . Biz topraktan geldik yine toprağa gideceğiz. Tarımdan kazanalım ekmegimizi . Ayrıca herkes ellerindeki akıllı telefonları bitaksin satabilir, ikinci ele yönelebilir. Herkes ilim öğrensin veya kendini eksik hissettiği alanlarda yatırım yapacak şekilde kitap alıp okusun. Sonra araçlarda 2. El piyasasını yayginlastiralim .toplu taşımaya veya bireysel tasima bile olsa bisiklet kullanımına ozendirelim. Kamuspotu olabilir. Benim vergim beri guzel bir seye vesile olsun. Ayrıca tvlerdeki saçma sapan diziler kaldırılmalı onun yerine tarafsiz yansız eğitici bilgilendirici yayınlar konulmalı. Madem c.başkanı biz hizmetkariz diyor elini tasin altina koysun. Yok ben bunları yapamam diyorsa da meclisi feshetsin ve görevini bitaksin.

      Sil
    11. Adsız 01:15 Ben de ak partiye gönül vermiş biri olarak bunları cumhurbaşkanından bekliyorum. Ayrıca asgari ücret en az 2500 liraya sabitlenmeli. Ben domatesi 8 liraya alıyorum evim kira .ayrıca şehirlerdeki çevre ve bina düzenlemesi de bence çok kötü. Birbirinden alakasız binalar yapılıyor. Depreme dayanaikli mi bunu da bilmiyorum. 3katı gelmemeli binalar. Ben de cumhurbaşkanından kitap okuma ve ilim öğrenme adına kamuspotlarinin yayginlasmasini istiyorum. Diziler beni ilgilendirmiyor.

      Sil
    12. Bunun şu parti, bu partiyle ilgisi yok. Ben hiçbir partiye gönül vermemiş, tarafsız biri olarak dediklerinizi destekliyorum. Ayrıca sadece üniversite değil, teknik liselere de agırlık verilebilir. Bu sadece lise açarak değil, içeriği zenginleştirilerek olur. Öğrenci sınavı geçmek için çalışmasın. Sınavları zorlayabilirler, herkes hakkıyla öğrenmeye çalışsın, ezberlemesin. Klasik sınav bu açıdan daha etkili oluyor. Öğrenci neden-sonuç bağlamını kurabilmeli. Ayrıca ÖSYM sınav tarzını değiştirebilir.

      Sil
    13. Ben de maliye okuyan biri olarak İİBF kontenjanlarının azaltılmasını istiyorum. Ayrıca öğretmenler bizim ta anaokulundan itibaren yok gostericilerimiz. Onların da kaliteli yetişmesi için adım atilabilir. Yukarıdaki adsız neden-sonuc üzerinde durmuş bence de oyle olmalı.

      Sil
    14. Herkes bir şeyler istiyor da önemli olan ülkeyi yönetenler ne istiyor? Şimdilik arena yaptıkları stasyumları tekrar stadyum yapmakla meşguller, belki bu iş bittikten sonra yeteri kadar tatmin olup ülkenin hayati meseleleri ile de ilgilenmeye başlarlar. Gerçi ilgilenmedikleri zaman ülke daha iyi gidiyor, o da başka mesele.

      Sil
    15. Başkanlığa gerek yok aslinda. Partiler isimlerini gizleyip sadece yaptıkları işlerle anilsa daha iyi olur. Birbirini destekleye destekleye toplum olarak yukseliriz. Ne yazik ki bizde bozmaktan başka ise yaramıyor.

      Sil
    16. Bizim yöneticilerimiz önce veda hutbesini anlamalilar.

      Sil
    17. Pazari koruyalim denilen zamanlari gorduk arabanin sag aynasini koymuyor ve araba yok diye eski teknoloji araclari primli diye yuzde 10 daha fazla fiyata satiyorlardi 1990 dan sonra yerli araba almadim ancak şimdi yerli uretim araclar rekabet edebilir kaliteye yukseldi pazari koruyalim diye hep birbirimizle güreşirsek kuzey koreye benzeriz

      Sil
  5. Hocam, KGF ile piayasaya pompalanan paranın döviz üzerindeki etkisini sizce ne zaman görebiliriz? Piyasada geçici bir canlılık olsada hazineye getirecek yük ve kredilerin bir kısmının geri ödemesinin yapılmamasının doğuracağı sonuç ne olacaktır? bizi aydınlatabilir misiniz hocam?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. KGF ile verilen kredilerin önemli bir bölümü mevduat olarak bankalara yatırılıyor. Resmi bir rapor açıklanmadan bir şey söylemek kolay değil.

      Sil
  6. Veya piyasa duyarsızlığı. Piyasa denen şey olumsuz gelişmelere gittikçe daha duyarsız kalıyor. Bu iyi mi kötü mü kestiremiyorum.

    Teşekkürler hocam elinize sağlık.

    YanıtlaSil
  7. Bahsi gecen donemde kur sadece Anayasa degisikliginden oturu yukselmis gibi bir mana cikiyor. Hic degilse Amerikan secimlerinin ve FED beklentilerinin etkisine ek olarak Anayasa degisikligi sebebiyle yukselmistir gibi bir atif yapsaydiniz. Aksi halde "sirf hukumeti suclamak icin boyle yaziyor" gibi homurdanan cok olacaktir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benzer ülkelere göre en az 3 puanlık fark var. Bu tümüyle bizden kaynaklanan bir fark.

      Sil
    2. Homurdanan yok direk yuzune soyluyoruz.

      Sil
  8. Hocam doların 3,03'ten 3,87'ye yükselmesinde Trump'ın seçilmesi ve sonra tekrardan 3,55 dolaylarına düşmesinde MB'nin faizi dolaylı olarak artırması daha çok etkili değil mi? Sadece anayasayla ilgili bir durum değil diye düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  9. Eğer piyasa bu sonuçları sindirip kendi çıkarına yorumlamasaydı MB'nin faizi artırması tek başına sonuç vermeyebilirdi.

    YanıtlaSil
  10. SEVGİLİ HOCAM DOLARIN ocak 2017 de 3,870 E DEĞİL DE 3.940 A ÇIKMASI ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE İLGİLİ DEĞİLDİR.trump yönetiminin global yansımasıdır.eğer refarandumla ilgili olsaydı evet çıktığı için doların başladığı noktaya geri gelmesi gerekirdi.doların hala yüksek oluşu ülkenin risk primi vede özellikle şirketlerin döviz açık pozisyonları ile ilgilidir derim naçizane

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğiniz gibi olsaydı TL'nin benzer ülkelerin para birimleriyle aynı yerlerde olması gerekirdi. http://www.mahfiegilmez.com/2017/05/krlgan-besli-dolara-kars.html

      Sil
    2. Sezai bey bencede hakli benzer ülkelerle kiyaslarken o ülkelerde gezi olayi 17...25 aralik olayi yada 15 temmuz darbeleri oldumu geziden önce faiz yuzde 4.5 gerilemişti siyasal ve sosyal hadiseler ekonomiyi çok etkiliyor özal 1993 ölmese bu ülkenin kaderi başka olurdu demirel 38 yaşında emekli ettigi bir müşterim ertesi yil Kucağında çocuğuyla geldi

      Sil
  11. Hocam Euro sizce de hasta adam mı?Sizce Euro bölgesi ne zaman çökecek?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Euro yavaş yavaş hastalıktan kurtuluyor gibi.

      Sil
    2. Öyle demeyin hocam avrupa birliği de dagilmanin esiginde

      Sil
  12. Hocam anladığım kadarıyla bizlere, kısaca tedbirli olun diyorsunuz...

    YanıtlaSil
  13. "Piyasa celiskicileri" benzetmesinde bulunduklariniz hala durumdan memnun( kazançtan) o zaman :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla ayfonla karin doyurabilirlerse buyursunlar. Biz kendimize bakalim

      Sil
  14. "İstikrar" dan ne kastedildiğini şimdi daha iyi anladım..Ülkeler, konak; piyasa aktörleri de parazitmiş gibi canlandı zihnimde...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkeler tarla, piyasa aktörleri ise çekirge sürüleridir. Bir tarlaya girerler, tüketinceye kadar kalırlar, daha sonra başka bir verimli tarlaya geçerler. Ta ki ilk girdikleri tarla tekrar yeşerinceye kadar. Bu döngü böyle sürer gider, tarlaların yerleşikleri ise habire tarlaları yeniden yeşertmeye çalışırlar zira tek bildikleri iş budur.

      Sil
    2. Varolma/kazanma isteği insanın doğasında var, siz kaybetmekten hoşlanan birini gördünüzmü hiç? Kazanç fırsatı varsa ve bu fırsat oldukça net görünüyorsa siz nasıl davranırsınız olmaz istemem diyebilirmisiniz?

      Sil
    3. Sen yeter ki üret. İsterse çekirge sürüsü gelsin.pnlarında karnı doyacak. Kafayı çalıştıran bu sürüleri uzaklaştıracak çözüm bulur. (know how) Diğer tarlası olanlar düşünsün.

      Sil
    4. Zaten sorun çekirgelerde değil, bir kez tarlayı yağmalattığı halde önlem almayıp tekrar yeşerterek çekirgelerin gelmesini bekleyenlerde, ya da gelmiş olan çekirgeleri kovmayıp tarlanın kenarından seyredenlerde. Çekirgenin doğası yağmalamak.

      Sil
  15. Sayın hocam koç ve sabancı ailelerinin hisse senedi satma konusunda bir fikriniz var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. özel bir durum yok rasyonel bir karar verdiler satılabilecek en kârlı seviyede sattılar. Biri satınca diğeri satmadığı an bu durumdan zararlı çıkacaktı o yüzden ikiside sattı. O yüzden spekülasyonluk ya da çapanoğluluk bir durum yok.

      Sil
    2. Bir kişi ihtiyacı yokken malını satıyorsa eline geçen parayla ne yaptığına bakmak gerekir. Eğer o parayla yine burada mevcut yatırımlarını geliştiriyor ya da yeni yeni yatırımlar yapıyorsa bu iyidir.

      Sil
  16. Bence çelişki piyasada degil sizin anayasa değişikliğine yaklaşıminizda piyasa yedigi dayagi unutmaz 1958 de benim dedem kriz oldugunda iflasin eşiğine gelmiş sag görüşluydu sonra demokrat parti iktidardan düşünce davul caldirmis 1994 krizde bende isletmeciyim batiyordum Çiller giderse davul çaldıracaktim ancak yapmadim 2001de cok fena battik eceviti sizin gecen yazinizdaki sanayi devrimleriyle ilgili verdiginiz bilgiler sayesinde daha makul düşünmeye başladım ve ecevite olan duygularimda esneme oldu is adamlari iflas travma geçiyor ve kendini daha fazla düşünüyor ayrica koalisyonlar zamaninda daha büyük krizler oluyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu anlattıklarınızın tamamı (ilk cümleniz hariç) benim tezimi doğruluyor. Piyasa, yediği dayağı unutuyor ama dayak atanı unutmuyor.

      Sil
    2. 2001 krizinin temelleri 90 ve 2000 arasindaki koalisyon hükümetlerinin hatali yonetimleri oy ugruna sgk nin yaş ile ilgili dengelerini bozmalari kredi karti verilmeyen kisilerin banka satin almasi 1994 yaşanan krizin palyatif tedbirlerle gecistirilmesi özelleştirmelerin yapılmamış olması 99 depremleri olarak düşünüyorum sonra imfnin başlattığı istikrar programinin kasimda çökmesi nde ecevit in bir kabahati yok Şubat 2001 deki patlama saglam temelleri olan bir ekonomide kitap atıldığı diye kriz cikarmi mahfi bey düşünduklerimde hatalar olabilir ancak bu sorularin yanitlari objektif olarak sizdende öğrenmek isterim

      Sil
  17. tuketici guven endeksi ile issizlik arasinda ters baginti var midir. Bir yandan tarihi dusuk seviyelerden yukselen tuketici guven endeksi diger yandan issizlik orani etkisi ne duzeyde olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu tür bağıntılar tesadüfen olabilir. Ama net bir bağıntı yoktur. Tüketici güven endeksinin dayandığı anketin uygulandığı kişiler işsizler değil.

      Sil
  18. Hocam bu önergeyi kabul ettiğimiz de serbest piyasa ekonomisinden söz etmemiz mümkün olmuyor ve küreselleşme ile kendine yön çizen sermayenin manipülatif yarattığı pencere için de sıkışan ekonomilerin zaten sorunlu olan sistemi, 2008 den daha büyük krizlere iteceğini öngörmek çok ta yanlış olmayacaktır diye düşünüyorum , katılır mısınız?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tam olarak katılamam ama bu dediğiniz yabana atılacak bir önerme değil.

      Sil
  19. Sayın Hocam,
    O yüzden değil midir iktidarların "istikrar sürsün" söylemi hep iş yapar? Genel olarak kötüde olsa bildiğimiz yoldan yürümeyi hep sevmişizdir. öteki yeni yoldan gidersek karşımıza neme lazım köpek çıkar falan filan... =)

    YanıtlaSil
  20. Hocam iki şey sormak istiyorum. Bir iktisat yüksek lisans öğrencisi olarak adam smith, ve keynesin kitaplarini tamamen okumali miyim? İkinci olarak Ekonomik büyümenin birçok olumlu etkisi var evet ama bu büyüme bir süre sonra azalacak ve devamlılığı sağlaması zor ulke zaten cok gelişmis ise hala neden büyüme icin cok caba harcar? Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teori değişebilir. Biz istihdam yaratamıyoruz. Makine techizata yatırım yok. Mantar gibi bina dikiyoruz her yere. Sonra çok çocuk yapıyoruz. Misal ben 3 çocuk yapacaktim şimdi teke hatta hice düştü. Veyahut hiç evlenmeyecem. Düzen olsa her sey yerli yerine oturur.

      Sil
    2. İlk olarak Smith ve Keynes'in bütün kitaplarını okumak diye bir şey yok. Yaşam değişerek sürüyor ve teoriler ona göre değişiyor. Ama zamanınız varsa bunları okuyarak düşüncenizi, analiz yeteneğinizi geliştirebilirsiniz.
      Büyüme bisiklet sürmeye benzer. Bisiklette durmamak, düşmemek için sürekli pedal çevirmeniz gerektiği gibi ülke refahını yüksek tutabilmek için sürekli büyümeyi sağlamanız gerekiyor.

      Sil
    3. Hollanda güneş enerjili bisiklet yolu yapmış . Biz yapamaz mıyız?

      Sil
  21. Üretmeden tüketmenin savurganlığın geleceğini satarak hesapsız kitapsız kuralsız yaşamanın sonuçları tüm olanlar, başka bir açıklaması yok. Gerisi bahane trumpmış risk primiymiş vs.. Piyasaya gelince ; ucuzsa al pahalıysa sat bu iş bu kadar basit, aslında birazda gelecek öngörülerinin ne kadar isabetli olduğu ile alakalı kar yada zararın boyutu.
    Tamamen şahsi kanaatim olarak söyleyebilirim bir piyasa 3-4 ay gibi kısa bir sürede %20-25 değer kazanmışsa bana göre pahalıdır ve tehlikelidir , piyasa oyuncuları zaten edeceği karı etmiştir ve elindekini çıkarıp beklemeye geçmenin derdindedir, böyle zamanlarda benim en çok kızdığım şey insanların yanlış yönlendirilmesidir yok efendim borsa şu seviyeye gelecek dolar euro şuraya çıkacak gibi yorumlar büyük zararlara yol açabilmektedir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu üretmeden tüketmek de şehir efsanelerinden birisidir. Türkiye ciddi üretim yapan bir ekonomidir. İhracatının yüzde 90'ı da sanayi ürünlerinden oluşur. Bütün mesele yüksek teknolojili mal üretebilmekte. Bizim beceremediğimiz budur.

      Sil
    2. Turkiye en temel maddelerin giyimden supurgeye kilitten gida urunlerine boyaya cimentoya saglik malzemelerine kadar her turlu uretimin oldugu bir ulke. Cok az ulke bu turlu genis yelpazede uretim yapiyor.
      Mesele nekadar verimli uretebildigimiz urettiklerimizle ic ve dis piyasada var miyiz.piyasalara Hakim miyiz markamis var mi mesel bu
      mesela bir cocuk cikolata yiyecekken gidip de yerli degil de Avrupali cikolata mi istiyor.
      Genis yelpazede temel mallar uretibilen ama ic ve dis piyasada hakim olamayan genis yelpazede markalari az sayida olan turkiye yuksek teknoloji uretebiliyor mu mesele bu

      Sil
    3. Dilinize sağlık hocam. Bu "üretmeden tüketmek" söylemini özellikle genç arkadaşlar klişe halinde ve üzerinde düşünmeden sürekli tekrarlıyorlar. "Üretim sıfır" gibi başka bir söz de deyim yerindeyse bunun yancısı. Türkiye'nin kalkınmadaki sıkıntıları, hataları ve ekonomik sorunları az çok herkesin malumu, ama bence bu "üretmeden tüketiyoruz" söylemi maalesef bunu söyleyen insanların üretime bir katkılarının olmaması ile de alakalı.

      Sil
  22. Hocam borsanın son dönemlerde bu kadar yükselmesinin ana nedenleri nelerdir?
    Ve bu bir balon olabilir mi büyümenin iyi olmadığı bir dönemde?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dolarla hesaplarsanız BIST 100 endeksinin çok düştüğünü göreceksiniz. 2013 de endeksin dolar değeri 5 centti. Bugün 3 centten ucuz. Bu da yabancı yatırımcı açısından borsanın ne kadar ucuz olduğunu ve niçin yükseldiğini açıklıyor.

      Sil
    2. Yabanci yatirimci icin 3'un 4 olmasiyla 5'in 6 olmasi aradinda kazanci yonunden ne tur bir fark var acaba onu da aciklar misiniz?

      Sil
    3. 3'ün 4 olması: (4-3)*100/3=%33.33 kar; 5'in 6 olması: (6-5)*100/5=%20 kar

      Sil
    4. Adsiz 21:30, Ben matematik sorusu sormamistim. 5-6 da olsa 1 cent kazanir, 3-4 de olsa 1 cent kazanir. Oransal olarak bakarsaniz 3'un 4 olmasi icin borsanin 33% prim yapmasi gerekir. Digerinde ise 20%. Yani bu yabanci yatirimcinin BIST'in bugunlerde 33% prim yapacagini dusunmesi, 2013'de ise 20% bile prim yapamayacaigni dusunmesi anlamina geliyor oyle mi?

      Haliyle yuzde artisin hicbir onemi yok, eger odemelerinizi %'lerle yapmiyorsaniz tabi bilemem.

      Borsalarin cent degerleri yatirimci tercihlerini etkileseydi, ABD ve Ingiltere borsalari yatirimci bulamazdi, Guney Dogu Asya ve Afrika borsalarinda da insanlar yatirimci olmak icin siraya giriyor olurdu.

      Sil
  23. Hocam " nominal fiyatlar aşağı doğru esnek olmadığından merkez bankaları kısa vadeli faiz oranını değiştirerek ekonomik aktiviteyi etkileyebilir " böyle bir ifade var. Nominal fiyatlar aşağı esnek olmasaydı kısa vadeli faiz değiştirilerek ekonomik aktivite üzerinde bir etki yaratmayacak mıydı? Bu durumun nedeni nedir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nominal fiyatlar aşağı doğru esnek değil demek enflasyon var demektir. Bu durumda MB faizi artırarak enflasyonu düşürebilir ama bu yolla büyüme de düşer ya da faizi düşürerek büyümeyi destekleyebilir ama o zaman da enflasyon artar.

      Sil
  24. Hocam merhaba,

    Hocam bence doların 3.94 e çıkması referandumdan hayır cıkacagının değil evet çıkacagının fiyatlanmasıydı. Tabi piyasalar olacağı genelde önceden ve aşırı fiyatladığı için referandumdan evet çıktığında yatırımcılar çoktan karını alıp çıkmıştı dolardan. Tabi doların düşmesindr merkezin geć de olsa faiz artıtabilirim işaretleri vermesinin de etkisi büyüktür. Peki piyasa şu anda napıyor. Yeni sistemde olabilecekleri gözlüyor. Referandumdan evet çkması kısa vadede olumlu gibi görülüp atılacak adımlara bakılacaktır. Eģer bu sistemin kendi gördükleri gibi olacagına tekrar karar verirlerse(yurt dısı gazetelerinde dikta rejimi haberleri yapıldıģı için söulıuorum) dolar bu sefer daha ustleri test edecektir diye düşünüyorum.
    Saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Referandum söylemi ciddileşmeye başladığında USD/TL kuru 3,21 idi. Eğer dediğiniz gibi olsaydı kurun o düzeylere gerilemesi gerekirdi. Bugün kur 3,57'de.

      Sil
  25. Hocam Koç'un ve Sabancı'nın hisse senedi satmasındaki amaç,
    a)Elimde daha fazla nakit bulundurmalıyım.
    b)Kur yükselecek borçlarımı ödeyeyim.
    c)Kar satışı.
    d)Canım sıkıldı biraz piyasa ile dalga geçeyim.
    Sizce hangisi Hocam?Kafam karıştı.
    Bir de satılan hisse senetleri, karşılığında dolar mı yoksa Türk lirası mı getirir?Kafam gerçekten karışık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu sorularınızın yanıtını ben değil Koç ve Sabancı aileleri verebilir. Ama ben de olsam borsanın bu kadar yükseldiği aşamada biraz hisse satar borcum varsa onu öder, yoksa ileride yapacağım yatırımlar için kaynak toplardım. Koç ve Sabancı ailesi bunu mu düşünmüştür bilemem. Bu sadece benim düşüncem.

      Sil
    2. Zaten onlar hep karini dusunurler. O konuda bu konuda TUSIAD'in ne dusundugunu merak edenler icin tuyo olsun.

      Sil
  26. Hocam merhaba;

    Bölüp yönetilen hiçbir kurum,ülke,mezhep,aile veya piyasa,hiç bir zaman başarıya ulaşamaz..

    Türkiyenin geleceği bir yer değil,sadece gideceği bir yer vardır. Oda herkezin farkında olupta,menfaatleri doğrultusunda son damla kuruyuncaya kadar dillendirmedikleri yer..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Peki bu dediğiniz olmasın diye bizler birşeyler yapıyormuyuz?

      Sil
  27. Hocam 90'larda da dolarizasyon varmış. O dönemlerde pozitif reel faiz vardı neden insanlar dolara yöneliyordu.
    Bir de günümüzdeki dolarizasyon o zamanlardaki kadar yüksek mi?

    YanıtlaSil
  28. Piyasanın çelişkisi rasyonellik ile pragmatistlik arasında diye düşünüyorum. Çıkar söz konusu oldu mu rasyonel beklentiler dondurulabiliyor.
    Bu çelişkiyi ancak sosyal faydacı modeller çözebilir diye düşünüyorum. O da tamamen piyasayı dönüştüren bir sonuçla mümkün olur.

    Sizce hocam, ne düşünüyorsunuz?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı