İş Bilanço Küçültmeyle Bitmeyecek

Küresel kriz dolayısıyla gündemi merkez bankalarının yaklaşımları ve para politikası işgal etti. Bunda krizin çözümünü merkez bankalarının ve para politikasının üstlenmesi önemli rol oynadı. Oysa üzerinde pek durulmamakla birlikte işin bir de mali yönü var.  

Küresel krizle birlikte belirli zaman farkları olmasına karşılık 4 büyük merkez bankası da para arzını artırdılar, dolayısıyla bilançolarını büyüttüler. Aşağıdaki tablo Fed, ECB, BOJ ve BOE’nin bilançolarında 2007’den bu yana yaşanan artışları GSYH’larının bir oranı olarak gösteriyor (IMF, ECB, Eurostat; BOJ ve BOE verilerini kullanarak hesapladım.)

Ülke/MB / Bilanço Büyüklüğü / GSYH  
2007
2010
2016
ABD (Fed)
6,4
16,2
24,0
Euro Bölgesi (ECB)
16,0
21,0
34,1
Japonya (BOJ)
20,9
25,7
88,7
İngiltere (BOE)
5,3
16,3
22,4

Dünyanın en büyük 4 merkez bankasının bilançolarındaki bu büyük artışlar küresel para arzının ne kadar arttığının da bir göstergesi kuşkusuz. Bu büyük likidite artışı dünyanın her tarafında varlık fiyatlarının hızla yükselmesine yol açtı. Önümüzdeki dönemde bu aşırı likiditenin bir bölümünü önce Fed, sonra BOE ve ECB ve en sonda da BOJ geri çekmeye başlayacak.

İş parasal genişlemeyle kalmadı. Kamu maliyesi de genişledi. ABD, İngiltere, Euro Bölgesi ülkeleri ve Japonya Hazineleri batma eşiğine gelen bankalar ve bazı şirketlere, kurtarma faaliyetine girip, para ve/veya tahvil verdiler. Aşağıda alt alta iki tablo sunuyorum. İlki ABD, Euro Bölgesi, Japonya ve İngiltere’de bütçe açıklarının durumunu gösteriyor (Kaynak: IMF, WEO Database, April, 2017). İkincisi ise aynı ekonomilerde kriz öncesi ve sonrası döneme ilişkin kamu borç stoklarının GSYH’ya olan oranlarını (kamu borç yükünü) gösteriyor (Kaynak IMF, Fiscal Monitor, April 2017).

Ülke/Bütçe Dengesi/GSYH (%)
2007
2010
2016
ABD
-2,9
-10,9
-4,2
Euro Bölgesi
-0,6
-6,2
-1,7
Japonya
-2,8
-9,2
-4,2
İngiltere
-2,7
-9,5
-3,1

Ülke/Kamu Borç Stoku/GSYH (%)
2007
2010
2016
ABD
64,7
95,7
107,4
Euro Bölgesi
64,9
84,0
91,4
Japonya
183,4
215,9
239,2
İngiltere
50,2
76,0
89,2

Hepimiz merkez bankalarının üstlendikleri riskler üzerinde yoğunlaşıp bu bankaların bu risklerden nasıl bir faiz ve bilanço küçültme programıyla çıkacaklarını araştırıyor, kamu borç yüklerindeki artışı görmezden geliyoruz. Oysa bir yandan merkez bankaları para arzını artırırken bir yandan da hazineler kamu borç yüklerini oldukça yüksek boyutlara çıkarmış bulunuyorlar.  

Bu durum önümüzdeki dönemi iyice kırılgan hale getiriyor. Bilanço küçültme mevsimi başladığında merkez bankaları vadesi gelen tahvilleri hazinelere götürüp paralarını alacaklar. Hazineler bu tahvillerin bedellerini öderlerken bir yandan da piyasaya olan borçlarını ödeyecekler. Bu ödemeleri yapabilmek için daha fazla borçlanacaklar. Özetle önümüzdeki dönem bu dört büyük ekonomide oldukça ilginç ve karışık bir para ve maliye politikasına sahne olacak. Bu karışık görünümün kazasız belasız çözümü için tek yol ekonomileri olabildiğince yüksek büyüme patikasına oturtmaktan geçiyor.

Türkiye, kamu borç yükünü artıran ekonomiler arasında değil azaltanlar arasında yer alıyor. Ne var ki kamu kesimi borç yükündeki bu düşüş Türkiye’ye büyük bir üstünlük sağlamıyor. Çünkü aynı dönemde Türkiye’nin özel kesim dış borçları hızla arttı. Yani kamu kesimi borç stokunun yerini özel kesim dış borç stoku aldı.

Aşağıdaki tablo Türkiye’de kamu kesimi ve özel kesimin dış borç stokundaki gelişmeyi sergiliyor (Kaynak: Hazine, Kamu Borç Yönetimi Raporları.)

Yıllar
Kamu Kesimi Dış Borç Stoku / GSYH (%)
Özel Kesim Dış Borç Stoku / GSYH (%)
2000
27,1
18,1
2007
10,9
23,7
2010
11,9
25,5
2016
14,0
33,3

Tablo, kamu kesimi dış borç stokundaki önce düşüş sonra da durağanlaşmaya karşılık özel kesim dış borç stokundaki çarpıcı artışı sergiliyor.

4 büyük ekonomide merkez bankalarının peş peşe yürütecekleri faiz artırma, bilanço küçültme operasyonları bizim kamu kesiminden çok özel kesimi etkileyecek.

Kamu kesimi 1990’larda yaptığı aşırı borçlanmanın bedelini 2001 krizinde ödediği için buradan ders çıkarmış gibi duruyor. Buna karşılık, özel kesim, 2000’ler öncesinde böyle bir aşırı borçlanmaya gidip bir bedel ödemediği için son 15 yılda ‘huzur çelişkisine’[i]  düşmüş görünüyor.  





[i] Huzur çelişkisi, iktisatçı Hyman Minsky’nin ünlü “istikrar, istikrarsızlık getirir” sözünden yola çıkılarak geliştirilmiş bir yaklaşım. Art arda gelen finansal ve ekonomik istikrar dönemleri, kazançlarını artırmak isteyen şirketleri eskisine göre daha fazla risk almaya, daha fazla kaldıraç kullanmaya, nakit akışına daha az dikkat etmeye, borçlanmaktan korkmamaya teşvik eder. Bunun sonucu olarak şirketlerin borçları artar, nakit akışları bozulmaya başlar, finansal yapıları kırılgan bir hal alır. Bu yapı değişikliği, şirketleri krizlerden çok daha fazla etkilenir hale getirir.
                 

Yorumlar

  1. hocam para arzının azaltılması bizim ülkemizde emlak fiyatlarının döviz bazında düşüşünü sağlar mı sağlarsa olumlu mudur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında bizde kiralar düşmeye başladı. Kiracılar süre dolduğunda eski kirayla oturmaya devam etmeyi talep ediyor ev sahipleri de ister istemez kabul ediyor. Bu, yavaş yavaş emlak fiyatlarını da düşürmeye başlıyor.
      Olumlu mudur? Bunu zaman gösterecek. Ama emlak fiyatları birçok yerde fazlasıyla şişmiş durumda.

      Sil
    2. Haklısınız gerçekten çok fazla şişti. Ortalama bir memurun 3000 lira aldığı ülkede 250000-300000 den başlıyor ev fiyatları. Şırnak'a geldim doğu görevi için, kira vermek yerine ev yatırımı yapayım dedim. Burda bile 150000 bin liradan açıyorlar ağızlarını. Ben şırnak ta bile ev sahibi olamıyorsam varsın patlasın emlak balonu.

      Sil
  2. Hocam hiç video konferans kullandınız mı?

    YanıtlaSil
  3. Haklısınız hocam ancak özel kesimin son yıllarda yaşadığı dolar ve eurodaki sert artışlar sebebiyle dili yandı ve artık daha temkinli davranıyorlar. Dolayısıyla bu etkinin beklenenden düşük olacağını düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  4. Değerli hocam niceliksel genişlemede merkez bankaları şirket ve bankaların elinde bulunan menkul kıymetler karşılığında piyasaya para aktarmamışmıydı bunları geri verip aldıkları paraları imha etmeyecekler mi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim görüşüm imha edecekler. Ama Hazinelerin borçlanması öyle kalacak. Çünkü Hazineler bu paraları geri ödemek için yeniden borçlanmak zorunda.

      Sil
  5. Minsky nin bahsettiği huzur çelişkisini alan greenspan bir konuşmasında borsanın yükselişini açıklamak için( balon mu değil mi tartişmasına atıfla) kullanmıştı fakat o irrational exuberance ifadesiyle anlatmayı tercih etmişti.

    YanıtlaSil
  6. Diğer MB'ları para basmak veya uzun vadeli tekrar borçlanmak suretiyle kamu borcunu ödeyebilir (esasen kamu borçlarının tamamen ödenmesi pek beklenmez). Ancak ECB'nin ve peripheral ülkelerin (İtalya, İspanya ve Portekiz gibi) faizlerin arttığı bir durumda ne yapacağı merak konusu..

    YanıtlaSil
  7. Yapilmasi gereken para basmaya devam etmek! Hatta daha da ileri giderek hazinelere direkt olarak para vermek karsiliksiz baska cozum mozum YOK! Cunku piyasada mal cok talep yok mal cok olunca para yetersiz kaliyor merkz bankalari eliyle hazineye bedava para vermek lazim lazim ki hazine alt yapi yatirimlari yapsin ciftciye memeura para versin borclarini odesin. Gelismis ulkelerin para basmaya devam etmesi sart ve zaruridir.
    Gelismis ulke merkez banakalri ellerini korkak alismtirmamalilar basilan para hareket bereket yaratiyor piyasa hareketleniyor carsi pazarin yuzu guluyor. Bol para basimina devam edilmesinin nesi kotu allah askina hele hele enflasyon yaratmadiktan sonra.

    Bakin yunanistan ispanya italya portekiz yapisal reformlar karsiliginda ECB her birine 100milyar euro para verseydi karsiliksiz bu parayi da ecbnin o milletten olmayan adamlari uzerinden kullandirsaydi ne olurdu!!!!! he ne olurdu bu gun o ulkeler bu kadar sikinti cekmezlerdi simdiki parasl genislemeyle de birlikte euroda daha da duserdi uretim ihracat daha cok artardi.

    Korkmamak lazim korkmamak tututrmuslar para basmayalim para basmak enflasyonu artittrir. ya git isisne arkadas kafayimi yedin sen ya!!!! Parabasmak kotu bisey degil degil degil degil degil degil degil degil degil

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Keynes, Friedman'ın arkasından mevlit okutuyorlar diyen bir arkadaş vardı. O okusa bu yazdıklarınızı çok kızardı.

      Sil
    2. Sizin beyniniz bulanmış F. Scott Fitzgerald'ın Muhteşem Gatsby kitabını okuyun çok "muhmuhteşem" olursunuz.

      Sil
    3. Ekonomist/analist dediğiniz insanlar bile neyin etkisinin nerelere vardığını idrak etmekte zorlanıyorlar,hatta zerre fikirlerinin olmadığı detaylar var. Oluşan dışsallıklar halının altına süprülmeye çalışılamayacak yerlere geldiğinin farkında değil çoğunluk. Parasal genişleme ile tarımda kullanılan tohumdan, yenilen şeylerin kötüleşmesindeki detaylara neler neler var. Ortada heryerde devasa maliyet baskısı var, geçiştrilmeye çalışılan bu. ABD'ye kapitalizmin bilmemnesi denir, çiftçi-tarıma dünya yardım var orda da. Teşvik denilen şey illa al eline para şeklinde olmak zorunda değil, çiftçinin hayvancının eline para verdiğin zaman iş çözülmez. Bunu gidin 200 tane koyunu olanın neden hayvan desteği diye verilen parayı istemeyip, başkta türlü teşvik isteyenlere sorun.

      Para, ödenilen şeydir,aracıdır.Aracının işlevselliği piyasa şartlarından etkilenmiyor olabilmesi için her taraftan baskı altında kontrol edilmesi gerek. İnsanlara çuval çuval para verince oturduğumuz yerden bunun etkisinin olmayacağına inanmak hoş bi hissiyat olsa da, bu bi denge sürecidir. mallar,hizmetler,bunları oluşturan emeğin etrafımızdaki şeylerin karşılığını temsil eden aracıdaki değişime tepkisiz kalacağına inanmak biraz saflık oluyor.

      Dışsallıklardan bahsederken, mal çok para verilsin işe yarasın derken, çok olan ve olmayan şeylerin daha ince karşılaştırması yapılmalı,bunların detayları ortaya konulmalı. Bugün çok ve ucuz olan şeylerin nasıl o hale geldiğine bakılmalı. Düzgün domates yemek için ya kendiniz yetiştireceksiniz, ya gidip dünya para bayılacaksınız. Düzgün domates o kadar çok yok çünkü. Bunların ciddi ciddi bi sürü detayları var.

      Uzaktan bakılınca herşey aynı gibi görülürken, yakınına gelirseniz kıyamet kopmakta olduğunu görürsünüz.

      Herşeyin idare edilmeye devam edilebilmesi borç kadar insanların inançları,dünya görüşleri,bakışları,görece/sanal refah seviyelerinin de devam ettirilmesi gerekiyor. Bugün olan şey işte bu sanal refah ile idare etme, bi nevi uyutulma. Bana kolayca ev araba edinme imkanı verilirse (borç-kredi ne ile olursa artık), ben bunların dışsallıklarını sorgulamam ve sistemin parçası olurum. Telefonumla ilgilenip kendimi iyi hissedersem o domatesle ilgilenmem. Çok acayip karmaşık şekilde birbirine bağlı bunlar.

      Fed'in de, 70'lerden kalma kafa ve bakışla, halla ellerinde en iyisi olduklarını düşündükleri modellemeler ile olaya bakıyor olmaları(taylor kuralı, philips eğrisi falan),bugünün modern bilişim imkanlarını kimsenin gerçek zamanlı kullanmak istemiyor olması, teorileri-modellerin bugün olan bitenlerle veya bunların dışsallıklarıyla asla ilgilenmiyor olmaları,nitelik-nicelik sorunları,içinden çıkamayacakları iş için çok temkinli olmaya çalışacaklarını gösterir.

      Adamlar 70'lerin kafasına sahip diye bişeyden habersiz değiller, Fed'lerde HPC ile ekonomik modelleme workshopları falan da yapılıyor. Modern imkanlardan yoksun habersiz değiller elbet.Ama o çok para ile hastalananların alakasını kimse kurmaya çalışmaz.

      Sil
    4. Bence para basmak hırsızlığın en büyüğü, hesabını bilmeyenler üzerinden kurulan tuzak.
      Bastığınız para ile bir taraftan varlık fiyatlarını şişirirken, ilerde varlıklara sahip olmayanların bu varlıklara ulaşımını imkansız hale getiriyorsunuz.
      Bu para yüzünden paranın bedeli yani faiz reel olarak eksiye bile geçerken hesapsız harcamalar ve verimli olmayacak, yanlış yatırımlar yolu ile toplumun büyük kesimi ödeyemeyecekleri borç batağına itiliyor, para gittikçe anlam ve değerini yitiriyor.
      Bu para varlık fiyatlarını şişirirken, arkasından enflasyonu çağırıyor. (çünkü bol olan para sayısal olarak eninde sonunda aynı malı temsil edemez) Peki zararlı çıkan kim olacak dersiniz. Tabi ki ücretli, dar gelirliler. Gelir adaletsizliği kat be kat artacak.
      Yaşlılığı için üç beş kuruş bir tarafa ayıranların tasarrufları sayısal olarak olmasa bile (varlık değerlerini şişirerek ve enflasyon sebebiyle) değer olarak yok ediliyor, el konuluyor.
      Üstelik bu işin sonunda kamunun üzerinde kalacak borç yükü, son tahlilde halkın borcu olacak. Bol paradan nemalanmamış çok geniş kesimler diğerlerinin cezasına ortak olmak zorunda kalacaklar.
      Bence dünya üzerindeki hırsızlığın en az %99 unu silahsız, para oyunları ve piyasa fiyat kontrolleri yolu ile kravatlı üstün kariyerliler yapıyor.

      Sil
    5. Hocam suçu abdye dış güçlere yükleyip sorumluluktan kaçan ve korkan insanın toplumumuzdaki yansımasıdır. Bu tarz insanlar iğnelerini kendilerine batırıp hayat görüşlerini değiştirmeliler. Böyle olmazsa kendileri üretken olamayacakları gibi cevresine de zarar verebilirler.

      Sil
    6. Bu makaleden istifade edin.
      http://www.dagarcikturkiye.com/analiz-20-yd-341.html

      Sil
    7. 12 Temmuz 2017 00:38
      Metni yazan kisi dis gucler ve alemlerden bahsetmemis tam tersi dis gucler denilen ulkelerin mevcut ekonomik politikasina destek vermis devam etmesi gerektigini belirtmis
      Tabii dis guclerden kasit mevcut paradigma dahilinde Gelismis ulkeler oluyor ozelinde ise Euro bolgesi ulkeri ve ABD ulkesi oluyor
      Bu ulkelerinde mevcut ekonomi politikasi gevsek genislemeye dayali dusuk faizli para politikasi
      Metni yazan kisi de sadece butun bu politiklari desteklemis. Turkiye uzerinden bir dis gucler yazisi yazmamis kendi ya da yasadigi ulkenin sorumlulugunu bu dis guclere yamamamis.Hatta bu dis guc denilen ulkeleri desteklemis para politikasi olarak. Tabi katilip katilmamak da herkes farkli

      Sil
    8. sadece bu politikaları destekliyorsunuz peki siz ne yapmayı düşünüyorsunuz? bol paranın içinde yüzmezsiniz herhalde.

      Sil
    9. Baliklama atliyorum hehehe

      Sil
    10. Niall Ferguson 'Ascent of Money' isimli yayınında İspanya'nın Amerika'dan getirdiği gümüşün nasıl enflasyona neden olduğunu anlatıyor. Ekonomi tek taraflı bir denklem değil. Üretimin tüketilmesi lazım. Dengenin tek tarafından kontrol sağlamak (kişisel görüş) sağlıksız. Amerika'daki çiftçi desteğini düşünürken şunu da akılda tutmak lazım, ABD'de nüfusun %2 si tüm ülkeyi doyuracak kadar tarımsal üretim yapabiliyor. Bunun sebebi daha iyi makinalar, yüksek rekolteli hibrit tohumlar gibi teknolojik gelişmelerdir. Teşvik miktarı ve doğrultusu bence buna göre düşünülmelidir.

      Sil
  8. hazine garantili borc stoğu nu eklersek tablo değişiyormu birde yap işlet devretlerdeki hazine yükü denilen kadar yuksekmi hocam

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hazinenin Borç Raporundaki verilere göre Hazine'nin toplam garantisi 12,4 milyar Dolar.

      Sil
    2. Hocam raporda bir "makyaj" olabilir mi? Major altyapı yatırımları bile bu rakamı aşarken belediyeler ve KITlerin de benzer kredileri olmalı.
      Bir sorum olacak : Dış Borç Stoku / GSYH (%) hesabı devaluasyondan, kurdan nasıl etkilenir?

      Sil
  9. Mahfi bey bilmediğim için soruyorum affedin.Dolar arttırdıkça merkez bankası faizleri arttırıyor peki bu faizleri nereye kadar arttırabilir mesela sonsuza kadar arttırabilir mi, faiz yüzde 100 olsa merkez bankasının veya ülkenin zararı ne olur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ülkenin zararı çok olur yani kimse o faizlerle yatırım yapmaz, hatta üretim bile yapmamayı düşünebilir. Tabii mesele biraz da reel faile (yani enflasyondan arındırılmış faizle ilgili). Faiz yüzde 100 olur ama enflasyon yüzde 110 ise reel faiz eksi demektir vatandaş tasarruf yapmaz.
      Bütün bunların yanında faizlerin bu kadar yükselmiş olması risklerin arttığı anlamına gelir ki o zaman yabancı yatırımcı buralara gelmekten vazgeçer. Ya da sadece kap kaççılar gelir.

      Sil
  10. önümüzdeki yıllarda makro iktisadi bozulmamızdaki etkenlerin kamu maliyesini de bozmaya başlaması muhtemeldir. sonuçta özel sektör kesiminin borç stoku ve düşük büyüme performansı zamanla vergi tabanlarında da daralmalara neden olacaktır. bunun bankacılık sistemine yansıması da olumsuz olacaktır. önce stagflasyon sonra da muhtemelen yüksek kur-yüksek faiz ve yüksek enflasyon bermuda şeytan üçgeninde negatif fazda makro hareketlilik sebebiyle slumpflasyon etkisinde kalma riskimiz artacak. bu arada tüm dünya borca batmış neredeyse!. 4 büyük merkezin bilançolarını normalleştirmeye başlamasıyla sadece ülkemiz değil dünya ekonomisinin büyük bölümü ama özellikle de bizim gibi dış finansman bağımlılığı yüksek ekonomilerde ciddi yıkımlar yaşanması olasılıklar dahilindedir. finansal kaldıracı yüksek işletmeler ve hane halkları da maalesef sert ve negatif etkilenecekler arasındadır. kusursuz finansal tufan belki de 2008 krizini bile aratacak!. aslında dünya krizden çıkmadı krizi aşırı emisyon genleşmeleri yoluyla büyük kısmını gelişmekte olanlara yayarak ileri yıllara erteledi.. sadece para basıldı ama sistemik yapılandırmalar yapılmadı maalesef. gün kurtarıldı hem de geleceğimizi ipotekleyerek varlık balonları yaratılarak!... ne dersiniz hocam?. saygılar....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Maalesef yapısal reformları yapmadık. Yaptık dediklerimiz yapısal reform değildi. Gerçekten değişiklikler yaptıklarımız da tersine yapısal reformlar oldu (eğitimde, yargıda, Anayasa değişikliğinde olduğu gibi.)

      Sil
  11. YİD proejelerindeki hazine yükü sanıyorum bu borçlar içerisinde görünmüyor, acaba o köprülerin, hastanelerin her yıl ödeteceği astronomik ücretler hangi kalemde görünür. Atıyorum 2017 sonuna baktığımızda hangi kalemde bu zarar edilerek yapılmış hazine ödemelerini görebiliriz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haklısınız onlar buralara yansımıyor henüz. Ödendikçe girecek.

      Sil
  12. Değerli Hocam,

    Ünlü Game Of Thrones (Taht Oyunları) isimli dizideki anektoda benzer şekilde aslında "Winter is coming" (Kış geliyor) demek yanlış olmaz :)

    Tahminim o ki önümüzdeki dönemde yer alan siyasal istikrarsızlık, popülizm ile birleşecek ve kimse kışa hazırlık yapmayacak bu arada. Yapısal reformlar unutulacak vb.

    Peki kışa hazırlıksız girildiğini varsayalım, yapılması gereken en akıllıca ikinci hareket (ilki kışa hazırlıksız girmemeye çalışmak olmalı zaten) hakkındaki görüşleriniz nedir?

    Yani varsayın ki sizden yardım istedi devlet, ve dedi ki Mahfi Bey, durum bu bu, ne önerirsiniz? (Ceteris Paribus Siyaset)

    Teşekkürler
    Onur

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yazımı verip okumalarını isterdim: http://www.mahfiegilmez.com/2015/10/guncellenmis-yapsal-reformlar-rehberi.html

      Sil
  13. Hocam bence sistem kendini yeni bir krizle resetleyecek

    YanıtlaSil
  14. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  15. Hocam bu seferki bedel cok ağır olacak gibi görünüyor. Siz ne dersiniz.

    YanıtlaSil
  16. Hocam emeğinize sağlık teşekkür ederim. Hocam tek bir satır bile çok şey öğretiyor huzur çelişkisni yeni duydum ve öğrendim Teşekkürler

    YanıtlaSil
  17. hocam bankacklık sermaye oranları tanımları dün değişmiş. bunun anlamı nedir sizce?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok önemli anlamlar yüklenmesi gerekmeyen bir düzenleme.

      Sil
  18. Hocam zamanında A101'den aldığım kötü tabletle çalışarak ekonometri dersini tek ders sınavıyla verebildim. Sadece zar zor pdf okuyabiliyor ve internete güç bela giriyor. Siz pdf formatına nasıl bakıyorsunuz? Tercihiniz genelde kağıt mı oluyor yoksa pdf kitap mı oluyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitapları basılı kitap olarak okumayı tercih ediyorum. Çünkü ben kitabı okurken altını çizerim, sayfa yanlarına notlar alırım, boşluklara şemalar çizerim.

      Sil
  19. Hocam "Bu karışık görünümün kazasız belasız çözümü için tek yol ekonomileri olabildiğince yüksek büyüme patikasına oturtmaktan geçiyor." diyorsunuz. büyüme hedefi ile faizlerin yükselmesi çelişmiyor mu? Amerika da USD faizlerinin beklenen artışı büyümeye engel değil mi? saygılarımla

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hocam Kubilay arkadaşın değindiği noktayla ilgili benim de bir sorum olacak.türkiye özelinde konuşacak olursak üretimi ithalata bağlı bir ülke de büyümeyi cari açığı yükseltmeden yapmak şu anki konjonktür de mümkün müdür ( 4 büyüklerin faizleri arttırma kararı aldığı bir ortamda bizim de faizleri arttırmamız gerekmez mi yoksa yükselen dolar karşısında cari açığımızı nasıl finanse edebiliriz. ) aynı mal sepetini almak için daha çok tl ödemesi yapmak zorundayız bunun üretim üzerindeki baskısı bir dert ,Çarı açığın finansmanı için gerekli sermayeyi çekmemiz için faizleri yükseltmek zorunda kaldığımızda yaşanacak faiz baskısı başka bir dert .bence Türkiye çok zor bir açmaza girmiştir ve bu sıkıntıdan kurtulmak için bırakın önlem almayı işleri daha karmaşıklaştırmak için elimizden geleni yaptık özel - kamu borcu birbirine girmiş durumda Japonya'nın zombi bankaları gibi bizim de zombi projelerimiz ( kredi garantisi gelir garantisi araç geçiş garantisi vs ile ayakta tuttuğumuz) var . Japonya bu bankalar battığında iflas edecek şirketler olduğu için bankaların zararlarını üstlenmişti ve kamu borç oranı rekor kırmıştı sözde bu ekonomiler kapitalist ekonomi mantalitesiyle yönetiliyor ama kapitalist ekonominin birincil ilkesi piyasa düzeltmelerine karışmamaktır . Fiyat mekanizmasına karışmazsanız piyasa bazı şirketleri ödüllendirir( yüksek kar artan pazar payı ) bazı şirketleri ise cezalandırır ( iflas zarar etme gibi) . Bu yolla toplumun refah seviyesinin artacağı düşünülür . Bizim geldiğimiz noktada zararlar kamulaştırılıp karlar şahsileştiriliyor . Biz bunun dersini 2001 krizinde almıştık ( ya da almamışız) o zaman bankaların döviz açık pozisyonu yüzünden batma noktasına gelen bazı bankaların batmasına izin verildi bazıları kurtarıldı şimdi bu belirsizliğin bankaların gözünü korkutmasını bekleyerek onların risklerini yönetmelerini bekliyoruz. Bankaların kredi verme konusunda çekinik davranmalarını gerekçe gösterip kgf gibi bir önlem aldık şimdi de kaynak maliyetlerini düşürmek için adımlar atılacağından bahsediliyor ( aslında bunlar gören için bir kriz emaresi ama neyse ) biz ekonomiye bu kadar müdahale ettikçe fiyat mekanizmasını bozup şirketleri suni olarak ayakta tuttukça aslında topluma çok büyük bir maliyet yüklüyoruz ama ekonomi çok iyi işler tıkırında insanlar iş beğenmiyor.bu kafada oldukça aklımızı başımıza bir kriz getirir her illetin bir nimeti işte.

      Sil
    2. Bir kaç konu var önemli. İlki yüksek faiz ile büyüme çok çelişkili şeyler değil. Türkiye en yüksek yatırımları faizlerinin yüzde 80 - 90'larda (reel faizlerin yüzde 8 - 10'larda) olduğu yıllarda yaptı. Faiz yüksek olabilir, risk yüksek değilse yatırım da büyüme de olabiliyor.
      Öte yandan Avrupa ve ABD için yüksek faiz dediğimizde zaten reel faiz olarak yüzde 0,5 - yüzde 1 gibi faizleri kastediyoruz.
      2001 krizinden ders alıp almadığımıza gelince. O krizden çıkardığımız bir tek ders olmuş anladığım kadarıyla o da bütçe açığını büyütmemek ve kamu borçlanmasını artırmamak. Hepsi o.

      Sil
  20. hocam peki bu Türkiye'nin özel kesiminin borçlanması genellikle hazine kefaletine haiz borçlar değil mi?Yani sonuç olarak dolaylı olarak yine de sanki kamu kesimi borçlanması olarak düşünülemez mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özel kesim bu borçları ödeyemediğini söyleyip kamu kesimi devreye ödemek üzere girmediği sürece bunlar kamu kesimi borcu sayılmıyor.

      Sil
  21. Hocam aydınlatıcı yazı için teşekkürler. Ben Türkiyede bankalar için büyük bir kriz bekliyorum. Sonuçta mütahitlerin birçoğu bankalardan kredi alarak inşaat üretti. Satın alacak müşterinin birçoğu da bankalardan mortgage kredisi ile üretilen konutu satın aldı. Ancak tırmanan işsizlik rakamları nedeni ile bu ödemeler şuanda yavaşlamaya başladı. Türkiye de de 2008abd mortgage krizi olursa ayakta kalma ihtimalimiz varmı hocam? Bu gidişle cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik krizi içinde kendimizi bulacaz sanırım. Saygılar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım bu dediğiniz olmaz. Bankaların krize girmesi ancak ve ancak reel kesimin krize girmesiyle ve banka kredilerini geri ödeyememesiyle söz konusu olabilir.

      Sil
    2. Bir de görünmeyen inşaat şirketlerinin taksitle sattıkları gayrımenkuller var. Onun boyutunu bilemiyoruz.

      Sil
    3. Hocam, Amerika'da yaşayan türklerin videolarından öğrendiğim kadarıyla, orda asgari Ücret 1400 dolar iken evler 100000 dolardan başlamasına rağmen türkiye de asgari Ücret 1400 TL ama 100000 liraya ev bulmak imkansız hangi il olursa olsun. Burda yanlış giden bişeyler yok mu?

      Sil
  22. Mahfi Bey, TUİK'in hormonlu GSYH rakamlarına göre kamu borcu hesaplamak yapılan analizleri sakatlamaz mı? Ayrıca Hazinenin garanti verdiği ve ödenmesi riskli özel sektör borçları (hastaneler, havaalanı, köprüler vs.) bu hesapta var mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sakatlamasına sakatlar ama ona karşın oldukça yüksek çıkıyor asıl mesele orada. Hazine garantili borçlar özel kesim borcu olduğu için bu hesaplara giriyor.

      Sil
  23. Hocam sanırım 1.12 lerdeydi EUR/USD paritesi, siz ederinin 1.15 civarı olması gerektiğini söylemiştiniz, dün 1.1489 gördü, başarılı öngörünüzü kutlarım,

    YanıtlaSil
  24. Hocam bence olay aşk kavramını sorgulamaktan geçiyor. Yeni Dünya Düzeni kavramını ortaya atan adam Freud ile temas halinde olmuş olup kendine göre ütopyayı gerçeğe dönüştürme gayretine girmiştir. Ne niyetiyle yaptığını ben az çok kestirebiliyorum. Birileri de ülkeyi şirket gibi yönetmekten söz edip son kaleyi tuhaf hayallere alet etmiş durumdadır. Ben de komşun açken tok yatan bizden değildir geleneğinden gelen biri olarak olaya müdahil olup -işsiz olarak- işsizlik başta olmak üzere son makroekonomik verilerdeki kötü sapmaları düzeltmek için ülkenin genel özelliklerine en uygun ekonomik ve politik çıkarsamayı yapıp uygulamaya geçirmemiz gerektiğini söylüyorum. Akıl kötü saplantılara girince düşünemez. Düşünemeyen akıl üretemez ve buluş yapamaz. Yurttaşlar olarak iyiye ulaşabilmek için birbirimize saygılı olmamız ve aklı doğru çalıştıracak hamleler yapmamız gerektiğini düşünüyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yerine göre için dışın bir olunca doğru anlasilirsin. Kendini ifade etmeyince dışarıdan farkli anlaşıyorsun.

      Sil
  25. Tüm maliyetler çok yüksek, risk çok yüksek. Gelde sermayeyi üretime çevir.

    YanıtlaSil
  26. hocam ileri ki dönmelerde de kamunun 2001 de çıkardığı ders gibi özel kesimin de böyle bir ders çıkarması olağan mı? zira 2000 yılında kamunun borç stoku %27 iken 20016 da özel kesimin borç stoku %33'ü geçmiş. Merkez bankalarının bilanço küçültmesiyle dış kaynak da bulmak zorlaşacak, haliyle dolar-euro da daha da artacak gibi duruyor.

    YanıtlaSil
  27. Bu yılın ilk 6 ayında Hazine 54 milyar TL'lik iç borç servisine karşılık 61,7 milyar TL'lik iç borçlanma gerçekleştirildi. Böylelikle ilk 6 aydaki toplam iç borç çevirme oranı yüzde 114 seviyesiyle kriz döneminden bu yana en yüksek seviyeye yükseldi. Borçlanma ile ilgili bu seviyeler piyasalarda faizler üzerinde de bir baskı yaratıyor.Bu ne demek ve neden bu seviyeler faiz üzerinde baskı yaratır?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yakında yazımı yayınlarım.

      Sil
    2. Dışlama etkisi kamu harcamalarının finansmanı için devlet piyasadan borçlanmayı arttırdıkça faizler yükselmekte özel sektör yatırımları azalmakta

      Sil
  28. SONDAKİKA...
    Cumhurbaşkanı Erdoğan: Bu yılı beklentilerin üzerinde büyüme oranıyla tamamlayacağız… - http://bndl.tw/GcAdiDi4

    Manipülasyonlu verilerle büyüme oranına televizyondaki hüloğ diyen teyzem inanır. Hadi ben de inanayım. Adil kişibaşına düşen gsyh'nın olmadığı, zenginlerin vergi kaçırdığı, alt kesimlere de 300 lira gss borcu sokulduğu(referandumdan önce 52 TL'ye sabitlendi diye olumlu oy vermedim.), işsizlikteki verilerde düzelme olsun diye sigortasız işçi çalıştırıldığı(3milyon mülteciden seç seçebilirsen), enflasyon verileri aydan aya artarken -veri demek pazardaki, marketteki fiyattır.- haziran ayında eksi çıkması yabancı yatırımcıdan evvel yurttaşa anlatılmalıdır.

    YanıtlaSil
  29. bir şeyin borcunun riskini o şeyin büyüklüğüyle ölçmek gerekmiyor mu? yani şirketlerin büyüklüğü ne kadar borçları ne kadar? devletin büyüklüğü ne kadar borçu ne kadar? bunu o şekilde yazsak daha iyi olmaz mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ölçmelerde bir sürü sorun var. Mesela borç stoku stok bir kavram olduğu halde onu GSYH'ya oranlıyoruz. Oysa akım kavram. Yani biz yıllar yılı birikmiş borçları bir yılda elde edeceğimiz gelire oranlıyoruz. Oysa onları servetimizle ilişkilendirmemiz gerekir.

      Sil
  30. bir hafta önce mb bankacıları çağırıp toplantı yaptı.Görüşmenin konusu da bankaların TL mevduat olarak topladıkları ama TL-döviz swapI işlemleriyle döviz mevduat hesabı olarak deftere kaydettikleri işlemler. Merkez bankası, Bankalara, bu işlemlerin “swap” yaparak değil normal TL mevduat olarak kayda geçirilmesini istiyor.Bu isteğin amacı nedir ve ne değiştirir? Döviz hesaplarına daha az faiz verilmiyor mu neden tl olarak kaydedilmesini istiyorlar ve bu faizi nasıl değiştiriyor

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Amaç mevduata verilen faizi düşürmek ve oradan giderek kredi faizlerini düşürüp yatırımları canlandırmak. Bu yolla daha hızlı büyümek. Piyasa dışı önlemler bakalım ne sonuç verecek?

      Sil
  31. Hocam sıkıntı kendimizi taniyamamak... Bunu topluma genellersek durumu anlamamak icin hicbir neden yok.
    http://www.dagarcikturkiye.com/yalnizligi-tanisarak-asmak-yd-2080.html

    YanıtlaSil
  32. Bana oyle geliyor ki Merkezbankalari bastiklari parayi kolay kolay piyasadan cekemeyecekler hatta cekmeyecekler cekerlerse eger cektikleri para ise sizin daha once fed icin bahsettiginiz oranin bile asagisinda kalacak.
    Cunku cektikleri an bu faiz artisi gibi olmaycak herkes etkilencek gelismekte olan ulkeler buyuk sarsinti yasayacak cunku dunyadaki dolasimdaki para arzi azalacak kendi yerel parabirimleri deger kaybedecek yerel paralari deger kaybettiginde gelismekte olan ekonomilerin gelismis ulkelere deflasyon ihraci artacak dahasi buyuk merkez bankalari deflasyon stresini tekrar yasama ihtimali belirlecek ki hala enselerinde yasamaktalar.
    Ayrica gelismekte olan uleklerin yerel paralarinin deger kaybetmesi gelismis ulkelerin, bu ulkelere olan ihracatina sekte vurabilecek. Tum bunlar birer olasilik kuskusuz ekonomik sistemler ve kanunlar teoriler olcusunde olmasi yuksek seyler. sadece saffet bir ekonmik okuma

    Ha cekmezlerse ne olur onu da siz ceveplendirabilir misiniz hocam ne olur cekmediler sadece faiz artisi ile kaldilar Fed 3.50de kaldi enflasyonu ise 2-2.5 parayi cekmedi ne olur mesela cekemedi cekmeye korktu endisleri var ne olur sizce......

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu görüşe ben de katılıyorum. Hatta başta sayın Eğilmez olmak üzere genelde birçok ekonomistin de burada bir hata yaptığını düşünüyorum. Küreselleşme öncesi mantıkla düşününce söylenenler doğru; yani salınan para geri toplanacak ve bu da GOÜ'de sorunlara yol aacak.

      Oysa, gelişmiş ülkeler ile GOÜ arasında da bir çıkar ilişkisi var. GOÜ her ne kadar gelişmişlere ucuz üretim ve ihracat modeli ile gelişmekte ise de aynı zamanda gelişmiş ülkelerin ürünlerine talipler. Onca yabancı marka Çin'de bile üretilse sonuçta parası tasarımcı-üretici Batılı firmalara yani gelişmiş ülkelere gidiyor. Eğer para GOÜ'den çekilirse bu değirmen nasıl dönecek? Bu nedenle bu ülkelerin hem üretim/montaj hem de tüketim döngülerinin de sürdürülmesi gerek. Biz batarsak AVMlerdeki markalar kime satış yapacak? Almanların arabalarını nasıl alacağız? Bunlar düşünülmeden kurulan çöküş senaryoları bence de tek boyutlu düşünce örneği.

      Denebilir ki, belki biz batarız ama bu kez başka bir grup ülke "kalkındırılır" yani Batı'nın kredi ve ürünlerini alabilecek ve almaya devam edebilecek bir aşamaya getirilir.

      1990larda da benzeri bir süreç yaşandı: Asya Kaplanları diye palazlanan ülkeler sınırlarına ulaşınca ekonomileri patladı. Sonra yeni GOÜ denen yeni liste 2000lerde devreye girdi. Genelde durum aynı: zengin Batılı'ya olabildiğince ucuz emek ve montaj imkanı sağlamak. Bu süreçten kopmazsanız sorun olmaz. Genelde Tayland ve Malezya gibi belli bir üretim-refah dengesine gelir takılırsınız. Ülkede zengin ve fakir olmak üzere genelde iki kesim olur. Türkiye gibi 2000lerin süreçlerinde palazlanan ülkeler ise orta gelir denen tuzağa yakalanır. Bugüne dek üst sınıfa terfi eden pek görülmedi. Hep verilen örnek G.Kore ki onlar da demokrasi falan olmadan, resmen baskı rejimi ile ve ideolojik kayırma ile (Kuzey Kore'ye karşı ABD desteği) kalkındı.

      Dünyada mucize diye bir şey yoktur. Kısacası bu döngünün içinde kalmanın yolunu bulursak belki ayakta kalırız. Yoksa sıra "Afrika'nın kalkındırılmasına" gelecek.

      Sil
    2. İster istemez bu paraları çekecekler. Ama etrafa zarar vermeden bunu yapmanın yolunu bulmaları lazım. Çünkü etrafa zarar verirlerse o zarar dönüp dolaşıp onları da vuracak.

      Sil
    3. Ben de merkez bankalarının paraları geri çekemeyeceği, çekse de çok sınırlı bir miktarın geri çekileceğini düşünüyorum.
      Piyasa da kalan para ise kolay kolay enflasyona sebep olamayacak. Çünkü verilen para nüfusun %90 kesimine ulaşmadı, çok sınırlı ulaşacak. Yüksek gelir grubunun tükettiği mal ve hizmetlerde fiyat artışı olsa da bu genel enflasyonu çok artıramaz. Alt gelir grubuna sınırlı gelir transferi tüketimi bir miktar artırsa da likiditeyi az bir miktar kısmak yeterli olacak. Alt gelir gruplarının gelirleri ürettikleri mal ve hizmetlerdeki kapasite/üretim fazlalığı ve kıyasıya rekabet (artık üst gelir grubu, bu insanların yaptığı birçok işi yapmaya başladı) sebebiyle gelirleri artamadığı için tüketimleri de artmayacak, ellerindeki varlıkların fiyatları arttığı için kendilerini zengin hissedecekler fakat yeni varlığa ulaşmalarının zorluğunu gördüklerinde bu mutluluk kısa sürecektir.
      Finansal sistemdeki bu aşırı likidite yüksek varlık (borsa, gayrimenkul, vs.) fiyatlarını korur iken, enflasyonu oluşturan mal ve hizmetlere çok sınırlı etki etmeye devam edecek.
      Yeni dünya zenginin çok daha zengin fakirin çok daha fakir, sosyal güvenlik sistemlerinin çöktüğü, devletlerin sermaye sahiplerince tutsak edildiği bir yer olacak. Hele birde devletlerden bağımsız para kabul edilirse!...

      Sil
    4. Ilk yaziyi yazan olarak oncelikle tesekkur ederim tum yorum yapan insanlara ve kiymetli buyugumuz mahfi bey hocama.

      Benim gorusumu temellendirirken su olguyu da goz ardi etmemek gerektigini dusunuyorum. Avrupa Almanyanin 2011de duyurusunu yaptigi robotlarin is basi uretim yapacagi 4. sanayi devrimi olgusunu. Bu olgu robotlarin uretim asamsinda daha cok olmasini saglayacak kuskusuz otomobil ve bazi gida paketleme fabrikalarinda bu yonlu uretim bandi iliskisi vardi. Ancak onumuzdeki surecte bu 4.sanayi devriminin dijitale olan bagliligi ki bu dijital verinin de 5G olmasi bu 5Gninde basta Almanya olmak uzere 2020lerden itibaren kullanilacak olmasi uretimde insan faktorunden robot uretime gecmeyi topyekun saglayacaktir. Dahasi 3D yazici bulusu gunumuzde yayginlasmasi uretim iliskilerinin gozle gorulur hizla degisimini arttiracakti. Bakiniz Alman menseili bir spor ayakkabi markasi cindeki uretimini Almanyaya kaydirmaya basladi Almanyada sadece robotlarin ve 3D yazici motorlarin uretecegi spor ayakkabilar yapacagini duyurdu. Bu firma 1994de Almanayyi terk etmis uretim icin uzak doigutya gitmisti simdi geri geldi.

      Tum bu yeni duzen 2020dwn itibaren hayatimiza baska bir yon verecek. Bu yon uretimin ucuz bol ve hizli oldugu gercegi. Tam da bu noktada boylesi bol hizli ucuz uretim ve robobotlarin yapay zekalarin 3D yazicilarin dunyasi klasik beyaz gri mavi emegini sektorler bazinda azaltacak insanlar maassiz ve issiz kalacak bu durum enflasyonun olmadigi bir dunya tasavvuru yaratmasi mumkun.
      Yapilan ekonomik tartismalar klasik ten oteye maalesef gecmiyor. Bu paralar ise bu olgu karsisinda bile yetersiz kalabilir cekilmesi biraz zor.

      Sil
    5. Sayın Adsız @17:43

      Daha önce konuşulmuştu, hatırlatalım: İnsanlar, daha doğrusu mavi ve beyaz yakalılar işsiz kalırsa o robotların üretiklerini kim satın alacak? Kapitalizm aksine tüketebilen bir toplum arzular, ki ürettikleri satılabilsin. Kitleleri işsiz ve gelirsiz bırakırsanız tüketemezler ve o zaman da fabrikalar kapanır. İnsanlara boş vere para da dağıtamayacağınıza göre yeni bir düzenleme gerekli olacak. Yani yeni meslekler doğacak, insanlar onlara kayacak. Geçişte sorunlar olabilir. Her meslek aynı esnekliğe sahip değil.

      Sil
    6. 13 Temmuz 2017 18:08
      evet her meslek ayni meslek degil. Zaten herkes etkilenmeyecek. Mavi yakalilar beyaz yakalilardan mesela muhasebeciler vs okudugum makaleler bunlari yaziyor.
      Insanlar gelirsiz kalmayacak zaten bunun yolunu denemelerini projelerini yapmaya calisyorlar sabit gelir vatandaslik maasi vs.. onu yazmadim unutmusum siz sorunca aklima geldi. Sabit gelir vatandaslik maasi artik hangi adlarla olursa olsun bu gelirlerde oyle ahim sahim paralar degil standart yasam icin gerekli olan asgari meblaglar. Bir kac ulke bu yonde iddialari tartismalari var. Ben boyle bir seyi mumkun gorebiliyorum.

      Sil
  33. Bu paralar cekilmeyecek cekilmeyince de hazineye kalacak hazineye kalinca da kamu maliyesi yoluyla da harcama olarak ic piyasaya sunulacak boyle olunca da enflasyonda bir artis olacak.
    Katilir misiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kur savaslari yerini baska savaslara da birakabilir.Bunu onceden goren buyuk ekonomiler tedbirlerini almak zorundadir. Ayricaparasal genislemelerden dogan varlik balonlardaki genislemenin zararini en aza indirip kendi ulkeleri lehine cevirmek durumunda kalacaklardir. Boyle olunca bizim piyasamizdan da cikacaktir bu paralar.

      Sil
    2. Katılmam çünkü bu paralar böyle serseri mayın haline dönerse enflasyonu tutamazlar. Şimdilik harcama eğilimi yok ama giderek artacak.

      Sil
    3. Hocam enflsyona yol açmaarı içinbu paraların ABD'ye geri dönmeleri gerekli değil miP Şu anda da bu paralar mevcutlar ama engüflasyona yol açmıyorlar. Bildiğimiz kadarıyla bu paraları elinde tutanlar genelde ABD kökenli finansal oluşumlar ve bunlar da bu paraları biz dahil daha yüksek gelir vaadeden piyasalarda değerlendirip duruyorlar. Eğer ABD faizleri arttırmazsa bu paralardan kim şikayetçi olsun ki? ABD geri gelmedikleri sürece şikayetçi değil. Finansçılar şikayetçi değil. Alıp değerlendiren ülkeler şikayetçi değil. O nedenle geri dönüşün olacaksa bile çok ama çok yavaş olmasının önünde bir engel yok gibi sanki. Elinde tutan adam faiz aldıktan sonra neden FED'in vereceği yüzde birkaçı kabul etsin ki?

      Sil
  34. Hocam bilanço küçültmelerinin ilgili ülkelerin enflasyonuna etkisi nasıl olur? Bu küçültmelere sıkılaştırma politikası diyebilir miyiz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu bir sıkılaştırma işlemi, toplu bir sıkılaştırma politikasının bir parçası.
      Bunu yaparken enflasyonun hedefin altına düşmemesi çok önemli. O nedenle temkinli açıklamalar geliyor.

      Sil
  35. hocam, naçizane olarak fed in faiz artırımlarında biraz daha seri adımlar atması gerektiği kanaatindeyim. zira: abd de 2008 öncesi gibi hatta belki ondan da büyük biçimde yeni balonlar oluşuyor bazı alanlarda!. fed parasal genişlemelerle enflasyon yaratıp resesyonu tamamen bitirmek istiyor ancak emisyonun büyük kısmının borsaya para-sermaye piyasalarına ve özellikle de gelişmekte olan piyasalara sıcak para biçiminde gittiğini görmemesi imkansız!. yani muhtemelen o kadar çok parasal genleşmelere imza attı ki artık dolar faizlerini yukarıya çekip de birden paraları geri döndürmeye de korkuyor sanırım aşırı enflasyonist bir trende mahkum kalınmasından endişe ediyor sanırım. ancak bu şekilde faiz artırımından da kaçmaya çalıştıkça küresel ekonomiyi ve özellikle de bizim gibi ekonomileri çok daha olumsuz etkileyecek bir finansal kriz dalgasına sebebiyet verebilir. çünkü asıl balon tıpkı gelişmişlerde 2008 öncesinde olduğu gibi gelişmekte olan piyasalarda bulunuyor ve muhtemel ve daha büyük bir kriz bu defa bizim gibi iktisatlarda olacak gibi görünüyor. belki de hocam biraz komplo teorisi gibi olacak ama ki ben komplo teorileri eğer belli bir rasyonellik içeriyorsa üzerinde durulması gerektiğine inanlardanım; fed olsun bazı büyük merkez bankaları olsun devasa kapital güçlerin elinde olduklarından bu güçler belki de kendi kontrollerinde bir kriz için bu adımları yavaş ve yumuşak attırmaktadırlar. zira özellikle abd ekonomisinde istihdam piyasası esasen oldukça ciddi bir iyileşme gösterdi ve maaş artışları her ne kadar yavaş olsa da ileriye dönük olarak piyasalara çarpan etkiyle etkide bulunabilir ve birden güçlü biçimde enflasyonist baskı yaşanabilir ve seri ve sık adımlarla faiz artırımı yapmak zorunda kalarak makro düzeyde istemeden de yeni kırılganlıklar meydana getirebilir fed!. kısacası hocam; fed bence eylül de ve sonrasında faiz artırımlarını daha çok gündemine almalı ve piyasaları hazırlamalı derim. ancak janet yellen açıklamalarındaki satır aralarında buna dair bir emare bulamadım açıkçası ve bunu tehlikeli buluyorum şahsen hocam!. bu konuda düşünceleriniz nedir hocam?. saygılar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fed, yalnızca ABD'yi düşünerek adım atmıyor. Çünkü aksini yapıp sadece ABD için adım atsa o zaman geri kalan ülkelerin durumunu bozabilir ki bu da dönüp ABD'yi de vurur. O nedenle çok temkinli gitmeye çalışıyor.

      Sil
  36. hocam türk bankalarinda büyük bir problem mi var? 50 bin mudi takipte falan haberleri dolaşiyor nurretin canikli bu konuyu doğrular gibi konuştu asli nedir

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hükümet kredi faizlerinin çok yüksek olduğunu, bunun nedeninin de artan mevduat faizleri olduğunu düşünüyor. O nedenle de bu faizleri düşürmek için bu tür piyasa dışı adımlar atıyor.
      50 bin mudi haberin,n doğru olduğunu sanmıyorum.

      Sil
    2. Geçen bir bankada bir isim vardı ? Nasıl kalabalık idi bir görseniz ? Sanki bit pazarında indirim var ! Baktım millet konut kredisi çekiyor Muş bu aralar yoğunluk ondan mis ? ...
      Hiç evi olmayanlar ile 2. Hatta 3. Evini almak için gelenler le dolu idi banka...
      Hala konut kredileri çok düşük diyordu çekenler...kredi ile 250 ye aldığını peşin olsa 150 ye almam ama ne yapayim krediler çok düşük dayanamadım diyor şu biri...

      Sil
    3. (Büyük açık) filmini izlemek gerek bence. 2015 yapımı bir filim. Hem sinemada izledim hemde dvd si ni alarak evde durdurarak izledim. O filim de, 5 adet tutulu satış(mortgage) ile ev satın alan striptizci bir bayan var. Onu ve ona gerçek durumu anlatmaya çalışan adamın yüz ifadesini unutamam. Ve 2008 krizi patladığında, kadının çok güvendiği kiracıları işsiz kalıp ödeme yapamayınca kadının o halini tahmin edersiniz. Tanrı açgözlüleri sanırım bu dünyada cezalandırıyor.

      Sil
  37. Hocam bizim hazinemiz merkez bankasından borçlanabiliyor mu

    YanıtlaSil
  38. Mrb hocam... kamu ve özel kesim borç yükü arasında bir seçim yapmak gerekirse hangisi tercih edilmelidir...özel kesimin borcu ekonomik krizi nasıl tetikleyebilir..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Özel kesimin borçlu olması daha iyidir çünkü özel kesim yatırım için borçlanır. Ama aşırıya gittiğinde ikisi de sıkıntılıdır.

      Sil
  39. Merhaba hocam, BDDK nin kisa sure once bankalarin ozkaynaklarina iliskin gerceklestirdigi yonetmelik degisimi ne anlama geliyor ve pratikte ne gibi sonuclari olabilir?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kasdettiğiniz konu bankaların aktifine giren emtia ve gayrimenkulleri elden çıkarma süresinin kaldırılmasıysa bunun pratikte yararı bankaları daha rahat hareket etmesi anlamına gelir. Ama tek başına bu karar kredilerin artmasını sağlamaz.

      Sil
  40. Hocam eurobondlarla ilgili bir sorum olucak.
    12 temmuz 2017 ihraçlı (vadesi 24,02,2027) Gelen teklif 2,622,000,000 Kabul edilen : 1,922,300,000
    Kamu ort satış 837,559 Kabul edilen rekabetçi olmayan 726,350 Toplam Hasılat 3,746,101,000 Ort Birim fiyat 107,455
    Basit faiz 10,25 Bileşk faiz 10,52
    1- Toplam hasılat tutarı bu değerlerden nasıl hesaplanıyor?
    2- 1 tane eurobond almış olsam fiyatı 107,455TL midir?
    3- Faizleri nasıl okumak lazım? %10,52 oluşan faiz piyasalar bugün buzdolabına konsa ve 1 yıl sonra uyansa (yani şartlar tamamen aynı ise) bu eurobond'un değeri gene aynımı olacak? (nominal + 10,25 faiz olarakmı???)
    4- Eurobondaların fiyatı genel faizler düştükçe yükseldiğine göre (yükseldikçede düştüğüne göre) kıstas olarak hangi faizleri mukayese etmek lazım. Tahvilin %10,25 faizi ile TCMB fonlama faizimi mukayese etmek lazım? Yanidün itibarı ile %10,94 fonlama faizi eğer düşerse bu eurobond dahamı değerli olucak?
    5- Eğer 4 numaralı soruya evet diyorsanız neden bu eurobondlar alınıyor? Ya ilerde TCMB faizleri düşecek söylemlerine güvenilerek yada başka bir sebeple? Burda ki ilişki nasıl oluyor hocam?
    6- Fed ve AMB hareketleri ile en fazla 6-18 ay aralığında bize gelen sımsıcak para azalacaksa TCMB mecburen fonlama faizini yükselteceği artık kesin bir sonuç değil mi?
    Bizim bilmediğimiz bir şeyler mi biliyorlar yoksa?
    Saygılar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilen birisi yanıtlarsa ben de memnun olurum.

      Sil
    2. sanırım baz alınan ihale bilgilerinde karışıklık var.12 Temmuz 2017 ihraçlı tahvilin itfa tarihi 15.05.2019 bu ihalede yukarıda bahsedilen rakamlar gözükmüyor.dolayısı ile sorulan sorulara bir açıklama yapılamıyor.
      vadesi 24.02.2027 olan ihale ise 18.07.2017 de yapılacak

      Sil
  41. hocam sordugum sorudaki ornek dibs tahviliymis. ama sorum gecerli. mantik hrrhalde hem tl rahvil hem eurobond icin synidir saniyorum. saygilar

    YanıtlaSil
  42. Hocam merhaba,

    Dün Yellen'in konuşmasını komple izledim ve arkasında bir sayaç vardı ve borçluluğun git gide arttığını her saniye oradaki Kongre üyelerine gösteriyorlardı. Bir ara kongre üyelerinden birisi "Neden faizleri arttırma konusunda bu kadar ısrarcısınız?" diye sordu ve "Bu büyük borçluluk oranı ileride çevrilemez duruma gelebilir eğer faizleri arttırırsak kısa vadede değil ama uzun vadede borçlanmaktan kaçınacaklar." gibisinden bir cevap verdi. Ama ben hayatımda ilk defa bir kongre sunumu izledim ve beni onu izlemeye iten şey; FED'in izleyeceği politika ve enflasyon beklentilerini öğrenmekti. Fakat konuşma ilerledikçe orada ki demokratik tartışma ortamı ve kongre üyelerinin sert çıkışmalarına rağmen Yellen'in nasıl sükünetini koruduğu ve çok serinkanlı bir biçimde cevap vermesi oldu. Umarım böyle ortamları ülkemizde de görürüz. Öyle anlar oldu ki hocam, kadına o kadar ses tonlarını yükseltip saygısızca soru sordular ki, Yellen kalkıp gider sandım ama kadın hiç duruşunu bozmadı ve çok saygılı biçimde sürekli yanıtladı. Ama belli ki kısa sürede ABD ekonomisi için belirsizlik var ama eninde sonunda bu faizler seri olarak artacak önümüzdeki yıllarda. Yani benim Yellen'ın cevaplarından çıkarımım bu oldu. Yellen ileride enflasyonun mutlaka %2'ye geleceğine ve faizlerin artacağına inanıyor gibi geldi bana. Ama piyasada kriz bekleyenler de var. Bunlar birbiri ile çok çelişkili hocam. İki taraftan biri yanılıyor ama kim yanılıyor zamanla göreceğiz. Bir ara Yellen konuşurken arkada birisi "Buy Bitcoin" yazılı kağıt kaldırdı çok güldüm:)

    YanıtlaSil
  43. Hocam merhaba,

    peki bu 4 büyük merkez bankası ne zaman faiz artırımına gidecektir?

    saygılar



    tşk

    YanıtlaSil
  44. 1-) Hocam yazınızda kamu kesimi borcun azalırken özel kesim borcun arttığını belirtmişsiniz. ama zaten mantıklı olan bu değil mi? yani hem kamu kesim hem özel kesim borç yükünün aynı an da artması ya da azalması mümkün mü?

    2-) bu dört büyük MB yanında neden Çin de alınmadı Hocam? belli bi sebebi mi var? varsa nedir?

    YanıtlaSil
  45. Kamu borçlanmasının özel borçlanmaya kaymasındaki tek sebep,Belediyelerin kurmuş oldukları şirketlerdir. İçlerine bakıldığı zaman kaç kitap çıkar allah bilir.
    Öyle olmasa idi İzmir büyük şehir belediyesi en yüksek notu nasıl alsın ki?
    Gelelim FED muhabbetine
    Dünyanın en çok borçlu olan bir ülkesinin merkez bankası nasıl oluyor da bu denli güvenilir oluyor? Wall street'in faiz dışı gelirlerindeki olağanüstü artışlarda doddy-frank yasasının etkileri neden yumuşatılmak isteniyor???
    Nasıl oluyor da Anahtar faiz oranlarında son sekiz yılın en yüksek oranını açıklayan fed kararından sonra dolar endeksi son bir yılın en düşük seviyesine geliyor?
    Parasal genişlemeyi birinci plana çıkaran,resesyonun kenarlarında dolaşan,enflansyonu bir türlü arttıramadığından finans sektör haricindeki tüm piyasaları paraya boğan,yetmezmiş gibi hala negatif faiz konusunda kararsız kalan Euro bölgesi bu ölçüde değerlenen euro ile nasıl başedebilecek ?
    Görüldüğü üzere batı 'da deniz bitmiştir.
    Peki çıkış nerededir?
    Buradan da bir kaç kitap çıkar.Merak etmeyin.
    Sevgili Hocamızı o kadar sıkıştırmayın. Bu konularda binlerce beyin tek bir noktada binlerce senaryo ve kurgu üzerinde çalışıyorlar.
    Euro'da bu yükselme ile yaratılan algı sonucunda ABD'nin euro üzerinden ciddi bir borçlanma ürettikten sonra kasırgaların nasıl estiğine ,euronun anlaşılmaz çıkışına inat çok iyi anlaşılan düşüşüne tanık olacaksınız. Kasım ayı bela aydır zaten. "politika gerçeği değil,istediğin yanı gösterme sanatıdır" der politik tiyatronun yazarı. Oturun keyifle ve merakla küresel oyunları izleyin. Bu arada SDR ve bitcoin konularını da ihmal etmeyin. Doların bir müddet daha 94-93 aralığında oynayarak euro'yu zirveye götüreceğini birçok avrupalı şirkete ABD'nin alt yapı yenilemelerinin euro üzerinden ihalelerinin verileceğini gördünüz mü işte play to game part-1 izlenmeye değer olacak.

    YanıtlaSil
  46. Mahfi Hocam Merhaba,

    İnternette tüketici sorularına yanıt vererek topluma yardımcı olmaya çalışan bir gayrimenkul Uzmanına, FED'in bilanço küçültmesinin önümüzdeki 3-5 yıl içinde Yurtiçi Gayrımenkul sektörüne olan etkilerini sordum. Şu şekilde yanıt verdi :

    'FED'in büyümesini veya küçülmesini fazla ciddiye almayın. Bu Amerikan kapitalistlerinin dünyaya daha yüksek faiz oranlarıyla para satmak için kullandıkları söylemler. Dünyada herkese yetecek kadar -sahte- dolar, fazlasıyla var.

    Şahsen, ülkemizdeki herhangi bir sektörün bu parasal daralmadan etkilenmemesini pek mümkün görmüyorum. Konu ile ilgili olarak sizin yorumlarınız ne olur?

    Saygılar

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kapitalizm

Paradan Para Kaybetme Dönemi

Faizin Doğuşu ve Yasaklanışı